1905 yılında İstanbul Çamlıca’da dünyaya gelen Suat Derviş, 23 Temmuz 1972 yılında Kasımpaşa Deniz Hastanesi’nde yaşama veda etti. Kadıköy Numune Rüştiyesi ve Bilgi Yurdu’nda ortaöğrenimini tamamladıktan sonra Darülfünûn’a girdi, ardından da Sternisches Konservatuvarı’nda piyano ve şan dersi almak üzere Berlin’e gönderildi.
Konservatuvarda bir süre okuduktan sonra edebiyata duyduğu ilgi nedeniyle Edebiyat Fakültesi’ne geçen Suat Derviş bu süreçte çeşitli, gazete ve dergilerde öyküler ve fıkralar yayımlamaya başladı ve bir süre sonra dönemin gazete ve dergilerinde çalışmayı yeğleyerek fakülteden ayrıldı.
1932 yılında babasını kaybeden yazar, bir yıl sonra yurda döndü. Dönemin Cumhuriyet, Haber, Son Posta, Tan gibi gazetelerinde hikâye, röportaj ve tefrika romanlar yayımladı. Tan gazetesi, yazarı 1937 yılında Sovyetler Birliği’ne gönderdi. 1940-1941 yılları arasında toplumcu aydın ve sanatçılar tarafından yirmi altı sayı yayımlanan; Kemal Bilbaşar, Sadri Ertem, Nâzım Hikmet, Orhan Kemal, Sabahattin Ali, İlhan Tarus gibi önemli isimlerin eserlerinin yer aldığı Yeni Edebiyat dergisinde çalıştı. Dergide, o dönem yayımlanan Yaban, Bir Tereddüdün Romanı, İçimizdeki Şeytan, Tatarcık, Eski Hastalık, Fahim Bey ve Biz gibi romanlar hakkında on dört yazı neşretti.
Seyfi Cenap Berksoy, Selami İzzet Sedes, Nizamettin Nazif Tepedelenlioğlu ve son olarak 1941 yılında Türkiye Komünist Partisi Genel Sekreteri Reşat Fuat Baraner’le evlendi. Anılarından ve gezilerindeki izlenimlerinden yola çıkarak 1944 yılında kaleme aldığı Niçin Sovyet Rusya’ya Hayranım başlıklı yapıtıyla tartışmalara neden olan Suat Derviş, aynı yıl eşi Reşat Fuat Baraner’le birlikte Türkiye Komünist Partisi davası sanığı olarak tutuklandı.
Dokuz yıl hüküm giyen Reşat Fuat, 1950’de serbest bırakılmasına karşın 1951’de tekrar tutuklandı ve yeniden hüküm giydi. Sorguda bebeğini düşüren ve sekiz aya mahkûm olan Suat Derviş ise hapisten çıktıktan sonra iş bulmakta zorlandı. İşsiz kaldığı ve yazılarını kendi adıyla yayımlamakta dahi zorlandığı bir sürecin ardından ablasının daveti üzerine 1953 yılında İsveç’e gitti ve Avrupa’nın çeşitli kentlerinde yaşadı.
1960 yılındaki genel afla tahliye edilen Reşat Fuat Baraner’i yanına almak istese de Baraner bunu reddetti. 1963 yılında İstanbul’a dönen Suat Derviş, eşini 1968 yılında kaybetti. 1970 yılında Neriman Hikmet’le birlikte Türkiye Devrimci Kadınlar Birliği’ni kurdu. Yine aynı yıl aldığı davet üzerine Rusya’ya giden yazar orada gözlerinden tedavi oldu.
Suat Derviş’in eserleri: Buhran Gecesi (Roman), Fatma’nın Günahı (Roman), Emine (Roman), Hiç (Roman), Ne Bir Ses Ne Bir Nefes (1946 Roman), Ankara Mahpusu (2013 Roman), Fosforlu Cevriye (2013 Roman), Kara Kitap (2014 Roman),
Aksaray’dan Bir Perihan (2014 Roman), Çılgın Gibi (2015 Roman), Behire’nin Talipleri (2016 Hikaye), Gönül Gibi (2016 Roman), Ahmet Ferdi (2017 Hikaye), Hiçbiri (2018 Roman), Bu Roman Olan Şeylerin Romanıdır (2018 Roman), Beni mi? (2019 Hikaye).