Her Gün En Az Bin Çocuk Kirli Sular Nedeniyle Ölüyor

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) verilerine göre, dünya genelinde her gün, beş yaşın altında binden fazla çocuk, büyük oranda kirli suların neden olduğu hastalıklar nedeniyle hayatını kaybediyor.

UNICEF, Dünya Su Konferansı’nın katılımcılarından, su, sıhhi tesisler ve hijyen hizmetleri ile iklimin korunması için daha fazla yatırım yapılmasını talep ediyor. UNICEF ayrıca, su krizinden en fazla etkilenen ülke ve devletlerin, alınan siyasi kararlar ve yardım programlarında öncelikli olmasını istiyor.

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) tarafından yapılan bir çalışma, Afrika’da yaşanan su krizinin, kıta çapında yaklaşık 190 milyon çocuğun hayatını tehlikeye attığını ortaya koydu.

22 Mart Dünya Su Günü için hazırlanan ve Almanya’nın Köln kentinde kamuoyu ile paylaşılan çalışmada, özellikle sudaki kirlenme, yetersiz sıhhi tesisler ve hijyen ile iklim değişikliğinin yarattığı sonuçların etkisinin büyük olduğu vurgulandı. Afrika’da bu bağlamda en fazla sıkıntı çekilen ülkelerin ise, kıtanın batısı ile ortasında yer alan, Benin, Burkina Faso, Kamerun, Çad, Fildişi Sahilleri, Gine, Mali, Nijer, Nijerya ve Somali olduğu da ilgili analiz de yer aldı.

Söz konusu UNICEF çalışması, 22-24 Mart tarihlerinde Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) New York kentinde yapılacak olan Birleşmiş Milletler (BM) Su Konferansı için hazırlandı.

Temiz suya ve sıhhi hizmetlere erişim dünya çapında, insan haklarının önemli bir maddesi olarak kabul görüyor. BM’nin Sürdürülebilir Kalkınma için 2030 Ajandası’nın 17 hedefinden biri de bu maddeden oluşuyor. New York’ta yapılacak olan zirvede, söz konusu ajandadaki hedeflere daha hızlı ulaşabilmek için yollar aranacağı bildirildi.

UNICEF verilerine göre, dünya genelinde her gün, beş yaşın altında binden fazla çocuk, büyük oranda kirli suların neden olduğu hastalıklar nedeniyle hayatını kaybediyor. Örgüt, Dünya Su Konferansı’nın katılımcılarından, su, sıhhi tesisler ve hijyen hizmetleri ile iklimin korunması için daha fazla yatırım yapılmasını talep ediyor. UNICEF ayrıca, su krizinden en fazla etkilenen ülke ve devletlerin, alınan siyasi kararlar ve yardım programlarında öncelikli olmasını istiyor.

“Afrika bir su felaketi ile karşı karşıya” diyen UNICEF Program Direktörü Sanjay Wijesekera, yıkıcı fırtınaların, su taşkınlarının, tarihi kuraklıkların, tesisleri ve konutları yok ettiğini dile getirerek, bu olayların su kaynaklarını kirlettiğini, açlık krizlerine neden olduğunu ve hastalıkların yayılmasına sebebiyet verdiğini vurguladı.

Burkina Faso’da yaşananları örnek olarak dile getiren Wijesekera, bu ülkede su tesislerine yıllardır saldırılarda bulunulduğunu ve insanların yaşadıkları yerleri terk etmelerini sağlamak için su kaynaklarının sistematik bir şekilde sabote edildiğini ve kirletildiğini ifade etti. Sanjay Wijesekera, bunun sonucunda sadece geçen yıl, yarısından çoğu çocuklar olmak üzere 800 bin kişinin temiz suya erişimini kaybettiğini bildirdi.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Avrupa, Yıkıcı Kuraklığın Eşiğinde

Sıcaklıkların son 30 yılda küresel ortalamanın iki katından fazla arttığı Avrupa’nın bir su felaketinin eşiğinde olduğu  ve bu durumun yaban hayatını, habitatları ve tarımı şimdiden etkilediği bildirildi.

Uydu verileri, 2018 ve 2019’un yaz aylarında Orta Avrupa’da çarpıcı bir su sıkıntısının başladığını gösteriyor. O zamandan beri, yeraltı suyu seviyelerinde önemli bir artış olmaması ve seviyelerin sürekli düşük kalması, ekosisteme zarar verirken, ulaşımda ve altyapıda da ciddi aksaklıkları beraberinde getirebilir.

Bilim insanları, Avrupa’nıın yeraltı suyu rezervlerinin kuruması nedeniyle “yıkıcı bir kuraklığın eşiğinde olduğunu” söylüyor.

Avusturya’daki Graz Teknoloji Üniversitesi’nden araştırmacılar, kıtanın yeraltı su kaynaklarının durumunu incelemek için Dünya’nın yörüngesinde dönen Tom ve Jerry adlı iki uydudan gelen verileri analiz etti.

Bu iki uydu yörüngede yaklaşık 490 kilometre yükseklikte yer alıyor. Aralarında yaklaşık 200 kilometre mesafe var.

Dr. Torsten Mayer-Gürr ve meslektaşları, su kaynaklarında son yıllarda meydana gelen değişiklikleri belgelemek için uydu gravimetrisi adı verilen metodu kullandı.

Son dönemde iklim gözlemleme uydularında popüler olan bu yöntem, Dünya üzerinde kütle dağılımında meydana gelen değişimleri ölçmeye yarıyor. Uzmanlar, bunun yeraltı su kaynakları ve buz kütlelerindeki değişimleri anlamak için çok elverişli bir yöntem olduğu görüşünde.

İklimbilimciler, küresel ısınma nedeniyle yazların daha sıcak geçmesinin, 2018’den bu yana yüzey ve yeraltı sularının seviyesinde büyük bir düşüşe neden olduğunu daha önce tespit etmişti.

Dr. Mayer-Gürr ve ekibi ise son yıllarda Avrupa genelindeki sıcak hava dalgaları nedeniyle bu düşüşün telafi edilemediğini saptadı.

Ekip, Avrupa’nın bir su felaketinin eşiğinde olduğunu ve bunun yaban hayatını, habitatları ve tarımı şimdiden etkilediğini bildirdi.

Mayer-Gürr, “Birkaç yıl önce, suyun Avrupa’da bir sorun haline geleceğini asla düşünmezdim” diye konuştu:

Burada şimdiden su teminiyle ilgili sorunlar yaşıyoruz. Bunun üzerine düşünmemiz gerekiyor.

Su seviyeleri artmazsa ne olacak?

Avrupa Birliği Copernicus İklim Değişikliği Servisi’ne göre, kıtadaki sıcaklıklar son 30 yılda küresel ortalamanın iki katından fazla arttı.

Uydu verileri, 2018 ve 2019’un yaz aylarında Orta Avrupa’da çarpıcı bir su sıkıntısının başladığını gösteriyor.

O zamandan beri, yeraltı suyu seviyelerinde önemli bir artış olmaması ve seviyelerin sürekli düşük kalması, ekosisteme zarar verirken, ulaşımda ve altyapıda da ciddi aksaklıkları beraberinde getirebilir.

Örneğin buzullardaki şiddetli erimeye kar yağışının olmaması da eklenince Ren Nehri’ndeki su seviyeleri iyice azalabilir.

Öte yandan, İsviçre Alplerinde başlayıp, Lihtenştayn ve Fransa sınırlarından Almanya ve Hollanda topraklarından geçtikten sonra Rotterdam’da Kuzey Denizi’ne dökülen bu nehir, yük taşımacılığında da büyük rol üstleniyor.

Bunun yanı sıra yaz ayları yaklaşırken Avrupa’nın en önemli gündemlerinden biri su tasarrufu olabilir.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın

Afrika, Su Krizi Tehdidiyle Karşı Karşıya

Küresel iklim değişikliği ve nüfus artışı nedeniyle su ihtiyacı artan Afrika kıtası, temiz su ihtiyacına çözüm arıyor. Birlemiş Milletler (BM), yayımladığı yeni raporunda, kıtada sadece 13 ülkenin makul seviyede su güvenliğine sahip olduğunu belirtirken, su ihtiyacının aratacağı uyarısında bulundu.

Halihazırda 1,3 milyar nüfuslu kıtada 350 milyon kişinin temiz suya erişimi bulunmazken, bu rakamın yeterli yatırım yapılmaması halinde artacağından endişe ediliyor.

Afrika’da 2015’te şehirlerde yaşayan 560 milyonluk nüfusun 2050’ye gelindiğinde 1,1 milyara çıkması bekleniyor. Artan nüfusun şehirlerde altyapı imkanlarının gelişmemesi halinde su sorununu da büyütmesi bekleniyor.

Kuraklığın yanı sıra sık sık sel felaketlerinin görüldüğü Afrika şehirlerinde bu sorun için de önerilen başlıca çözüm altyapının geliştirilmesi.

Kanallar ve barajlar inşa etmek için milyarca dolar harcaması gereken Afrika ülkeleri, dünyanın geri kalanının aksine altyapı yetersizliğinden ötürü kullanılmış suları ise dönüştüremiyor.

Kaynaklarının bolluğuna rağmen kuraklık ve susuzluk çeken Afrika ülkelerinde, yeterli yatırımların yapılmaması halinde şu anda Doğu Afrika’da olduğu gibi susuzluk nedeniyle yüz binlerce kişinin evini terk etme riski bulunuyor.

Afrika’da su güvenliği

Birleşmiş Milletlerin (BM) kıta ülkelerinin suya erişimini mercek altına aldığı raporunda, 54 Afrika ülkesinden sadece 13’ünün makul seviyede su güvenliğine sahip olduğu ifade edildi.

Mısır, Botsvana, Gabon, Morityus, Tunus ve Güney Afrika gibi ülkeler su güvenliği endeksinde en üst sırada yer alırken, 100 üzerinden 70 puana ulaşabilen tek ülke Mısır oldu.

Suya erişimin yanı sıra su altyapısı, suyun verimli kullanımı ve atık su yönetimi gibi farklı başlıkların da değerlendirildiği endekste, kıta nüfusunun yüzde 29’unun, yaklaşık 353 milyon kişinin temel içme suyu hizmetine erişimi olmadığı kaydedildi.

Endekste en alt sırada yer alan ülkeler ise Eritre, Sudan, Gine Bissau, Somali, Çad ve Nijer oldu.

Yer altı suları 5 yıllık ihtiyacı karşılayabilir

Su ihtiyacının giderilmesi için önerilen bir diğer çözüm ise kuyular vasıtasıyla kırsalda yaygın olarak kullanılan yeraltı suları.

WaterAid ve İngiliz Jeolojik Araştırmaları (BGS), yaptığı son araştırmada, yeraltı sularının birçok Afrika ülkesinin en az 5 yıllık temiz su ihtiyacını karşılayabileceği belirtildi.

WaterAid Başkanı Tim Wainwright, “Bulgularımız, Afrika’nın suyunun bittiği efsanesini çürütüyor. Buna karşın kıtada milyonlarca kişinin hala temiz içme suyu bulamaması bir trajedi” dedi.

Hastalık riski artıyor

Temiz suya erişim sıkıntısı en büyük tehdidi sağlığa yöneltiyor. Kıtada her saat başı yaklaşık 115 kişi hijyen, yetersiz temizlik ve kirli suların yol açtığı hastalıklardan hayatını kaybediyor.

Madenler ve sanayi alanlarından çıkan atık suların arıtılmadan doğaya bırakılması temiz suların kirlenmesine ve hastalıkların da yayılmasına yol açıyor.

Afrika’da atık suların sadece yüzde 16’sının artıma işleminden geçtiği belirtiliyor.

1980’lerden bu yana görülen en şiddetli kuraklık

Afrika kıtasının doğusunda 1980’lerden bu yana görülen en şiddetli kuraklık dalgası, yaklaşık 13 milyon kişiyi şiddetli açlığa mahkum etti.

BM, bölgede son 40 yılın en kurak döneminin yaşandığını, besi hayvanlarının ölmeye başladığını, susuzluk ve gıda sorunu nedeniyle ailelerin evlerini terk ettiğini açıkladı.

Susuzluk göçle birlikte salgın hastalıkların yayılmasını da tetikledi.

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın

BM: 2050’de 5 Milyar Kişi Suya Erişimde Zorlanabilir

Birleşmiş Milletler (BM) Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) tarafından yayınlanan yeni bir rapor, 2050’de beş milyardan fazla insanın suya erişmekte zorluk çekebileceği uyarısında bulundu.

Haber Merkezi / Yayınlanan rapora göre, 2018 yılında 3,6 milyar insanın yılda en az bir ay boyunca suya erişimi yetersizdi. Raporun, 31 Ekim – 12 Kasım tarihleri ​​arasında Glasgow’daki BM İklim Değişikliği Konferansı olan COP26’dan önce açıklanması dikkat çekti.

Raporda, Dünya’da var olan su kaynaklarının yalnızca yüzde 0,5’inin kullanılabilir ve erişilebilir tatlı su kaynağı olduğu için su güvenliğinin önemli olduğu belirtildi.

Su kaynaklı felaketler son 20 yılda daha yaygın hale gelirken, 2000 yılından bu yana, su kaynaklı afetler önceki yirmi yıla göre yüzde 134 arttı. 2000 yılından bu yana kuraklık seviyelerinde de yüzde 30’luk bir artış yaşandı ve kuraklıktan en fazla etkilenen kıta ise Afrika oldu.

“Uyanmamız gerekiyor”

WCO Başkanı Peter Taalas, rapora ilişkin yaptığı açıklamada, “Yaklaşan su krizi nedeniyle uyanmamız gerekiyor” uyarısında bulundu.

WCO Başkanı Taalas, “Artan sıcaklıklar, küresel ve bölgesel yağış değişiklikleriyle sonuçlanıyor. Bu durum da yağış biçimlerinde ve tarım mevsimlerinde kaymalara yol açarak gıda güvenliği, insan sağlığı ve refahı üzerinde büyük bir etki oluşturuyor” dedi.

Taalas, dünyadaki su kaynaklarının yönetimi ve iklim politikalarının geliştirilmesi için acil eylem planına ihtiyaç duyulduğunu vurguladı.

“Milyonlarca insan yerinden edildi ve yüzlerce kişi öldü”

Geçen yıl su kaynaklı felaketlerin devam ettiğini anımsatan Peter Taalas, “Asya genelinde aşırı yağışlar, Japonya, Çin, Endonezya, Nepal, Pakistan ve Hindistan’da büyük sellere neden oldu. Milyonlarca insan yerinden edildi ve yüzlerce kişi öldü” dedi.
WCO Başkanı Taalas, sel felaketlerinin sadece gelişmekte olan ülkelerde görülmediğine dikkati çekerek “Avrupa’daki feci sel yüzlerce ölüme ve yaygın hasara yol açtı” şeklinde konuştu.
Peter Taalas, nüfus artışı ve azalan su kaynakları nedeniyle dünya genelinde su sıkıntısı çeken insan sayısının artmasının beklendiği uyarısı yaptı.
Paylaşın