Nükleer Silahlanma Tehlikesi: 12 Bin 512 Nükleer Başlık Var

2023 Ocak ayı itibarıyla dünyada tahmini olarak 12 bin 512 nükleer başlık bulunduğu, aralarında 9 bin 576’sının potansiyel kullanım için depolarda hazır bulundurulduğu, kullanıma hazır nükleer başlık sayısının 2020 Ocak ayına göre 86 arttığı belirtildi.

2023 itibarıyla depolarda tutulan ve potansiyel kullanıma hazır başlık sayısı ABD’de bin 938, Rusya’da 2 bin 815, Birleşik Krallık’ta 105 ve Fransa’da 10 iken Çin’de 410 olarak kaydedildi. Hindistan’ın 164, Pakistan’ın 170, Kuzey Kore’nin 30 ve İsrail’in 90 nükleer başlığı depoda kullanıma hazır bulunuyor.

Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsünün (SIPRI) 2023 yılı raporunda dünyadaki nükleer silahlanma tehlikesine dikkat çekildi. ABD, Rusya, Birleşik Krallık, Fransa, Çin, Hindistan, Pakistan, Kuzey Kore ve İsrail’i dünyadaki nükleer güçler olarak sıralayan SIPRI, bu ülkelerin operasyonel nükleer silahlarının sayısının arttığı ve uzun vadeli modernizasyon ve geliştirme programlarına hız verildiği tespitinde bulundu.

SIPRI raporunda, 2023 Ocak ayı itibarıyla dünyada tahmini olarak 12 bin 512 nükleer başlık bulunduğu, aralarında 9 bin 576’sının potansiyel kullanım için depolarda hazır bulundurulduğu, kullanıma hazır nükleer başlık sayısının 2020 Ocak ayına göre 86 arttığı belirtildi.

Dünyadaki nükleer silahların yüzde 90’ının ABD ve Rusya’nın envanterinde bulunduğuna işaret eden SIPRI, her iki ülkenin nükleer silah sayısının 2022’ye göre sabit kaldığını belirtti, ancak Ukrayna savaşı nedeniyle yaşanan gerilimde şeffaflığın azaldığı da not edildi.

Raporda yer alan tahmini verilere göre, 2023 itibarıyla depolarda tutulan ve potansiyel kullanıma hazır başlık sayısı ABD’de bin 938, Rusya’da 2 bin 815, Birleşik Krallık’ta 105 ve Fransa’da 10 iken Çin’de 410 olarak kaydedildi. Rapora göre Hindistan’ın 164, Pakistan’ın 170, Kuzey Kore’nin 30 ve İsrail’in 90 nükleer başlığı depoda kullanıma hazır bulunuyor. Nükleer güçler arasında İsrail, nükleer silahlara sahip olduğunu ne teyit eden ne de yalanlayan tek ülke konumunda bulunuyor.

Çin’in silah sayısında önemli artış

Raporda, Çin’in nükleer silahlarındaki artışa da vurgu yapıldı. Ülkenin 2022 Ocak ayında 350 olan nükleer başlık sayısının 2023 Ocak ayında 410’a yükseldiğine dikkat çeken SIPRI, artış eğiliminin sürmesinin beklendiğini kaydetti.

SIPRI Direktörü Dan Smith, raporla ilgili olarak, dünyada nükleer silah sayısının düzenli olarak gerilediği uzun bir dönemin sonuna gelindiğini belirterek “İnsanlık tarihinin en tehlikeli dönemlerinden birine doğru sürükleniyoruz. Dünyadaki hükümetlerin jeopolitik gerilimleri yatıştırmak, silahlanma yarışını yavaşlatmak, çevresel sorunlar ve artan açlığın sonuçlarıyla başa çıkmak için iş birliği yollarını bulması hayati önem taşımakta” diye konuştu.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

SIPRI: Dünya Yeni Bir Risk Çağına Giriyor

Uluslararası resmi silah transferlerini izleyen Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI) bugün politika yapıcılara yönelik yayımladığı yeni raporunda, dünya barışının yeni bir riskler çağına girdiği konusunda uyarı yaptı.

Raporda iklim değişikliği, kitlesel canlı ölümleri, kaynak kıtlığı gibi etkenlerin güvenlik riskleri ve Kovid 19 pandemisi gibi diğer etmenlerle birlikte oluşturacağı tehditlerin boyutlarına dikkat çekti.

SIPRI, raporda popülistleşen siyasi ortamın güvenlik açısından “zehirli” bir karışım oluşturduğunu da belirterek politika yapıcıların bu yeni karmaşık risklere hazırlıklı olmadığını söyledi.

İklim krizi, yoksulluk

Artan güvenlik krizinin resmini çizen raporda SIPRI örnek olarak 2010’lu yıllardan bu yana, en az bir devletin taraf olduğu silahlı çatışmaların, bu çatışmalarda ölen insanların ve dünya çapında yerinden edilen ya da mülteci konumuna düşen insanların sayısının ikiye katlanmasını gösterdi.

Aynı şekilde yıllar süren düşüşün ardından kullanıma hazır nükleer başlıkların sayısının 2020’de yeniden artış gösterdiğini belirtti ve geçen yıl dünyada askeri harcamaların tutarının 2 trilyon dolara ulaşarak rekor kırdığını söyledi.

Rapordaki örneklerden bir başkası da Somali’de süregelen kuraklık ve iklim değişikliği ile birlikte yaşanan yoksulluk ve zayıf siyasi yönetim gibi sebeplerle insanların Ek Kaide uzantılı Eş Şebab’ın kucağına itilmesi.

Yine iklim değişikliğinin Orta Amerika’da tahıl hasadını olumsuz etkilemesi nedeniyle, ülkelerdeki şiddet olaylarının artması, bunun yolsuzlukla birleşmesi sonrası kitlelerin ABD’ye göç etmesi.

Raporda görüşlerine yer verilen SIPRI Direktörü San Smith “Çevre krizini ya kendi haline bırakacağız ya da sorunun teşhisini şimdi koyup harekete geçeceğiz. Asıl kötü haber, bu son derece önemli anın, uluslararası politikanın korkunç bir durumda olduğu bir zamana denk gelmesi. Dünyadaki büyük güçler arasındaki ilişkiler ‘zehirli ve tehlikeli’ bir durumda. Popülizm ve milliyetçilik yükselişte” dedi.

“Riske değil barışa fon sağlayın”

SIPRI raporunda siyasetin riskleri daha iyi değerlendirmesi ve çevre krizlerine karşı daha kararlı adım atması çağrısı da yaptı. Bunun için, hızlı bir şekilde “yeşil ekonomi”ye geçiş tavsiyesinde bulundu.

SIPRI Direktörü Smith, bu geçişin adil ve barışçı bir şekilde gerçekleşmesi gerektiğine vurgu yaparak “Bu kadar büyük boyuttaki bir ekonomik değişimde her zaman kazananlar ve kaybedenler olacaktır. Bu geçişten en çok etkilenecek olan kesimlerin çıkarları göz önünde bulundurulmak zorunda. Aksi takdirde yeni çatışma riskleri doğar” dedi.

Enerji, Çevre ve Su Konseyi’nden (CEEW) Arunabha Ghosh ise “Hükümetler bu yeni risk çağında barışı güvence altına almak istiyorlarsa, finansmanlarını onu baltalayan faaliyetlerden uzaklaştırmaları gerekiyor” dedi.

Ghosh “Finansman çatışması riski kimsenin çıkarına değildir. Ancak birçok hükümet, ne sürdürülebilirliğin çıkarlarına hizmet eden ne de savunmasız toplulukları koruyan yatırımları finanse ediyor. Bunun yerine hedefsiz ve çevresel olarak yıkıcı faaliyetleri desteklemeye devam ediyorlar. Yatırımların barışa, çevresel istikrara ve dayanıklılığa toptan bir şekilde yönlendirilmesine ihtiyacımız var.” diye konuştu.

Rapora buradan ulaşabilir ya da tanıtımını buradan izleyebilirsiniz.

Paylaşın

Silah Ticareti Salgın Dinlemedi

Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI) tarafından açıklanan yıllık rapora göre, dünya ekonomisinin yaşanan koronavirüs pandemisinin etkisiyle küçülmesine rağmen küresel silah satışları 2020 yılında arttı.

Rapor, dünyanın en büyük 100 silah şirketinin geçen yıl, 2019’a göre yüzde 1,3’lük artışla 531 milyar dolarlık (470 milyar euro) silah satışı yaptığını ortaya koyuyor. 2015 yılı ile kıyaslandığında ise söz konusu artış yüzde 17 gibi büyük bir orana tekabül ediyor. Raporu hazırlayan SIPRI araştırmacılarından Alexandra Marksteiner, silah sektöründeki dev firmaların, hükümetlerin süregelen askeri malzeme, teçhizat ve hizmet talebinden faydalandığını belirterek, silah sanayii ürünlerinin satışının üst üste altı yıldır artmakta olduğunu vurguladı.

En çok silah satan ülke ABD

SIPRI’nin ilgili raporu, geçen yıl da dünyada en çok silah satan firmaların Amerika Birleşik Devletleri (ABD) şirketleri olduğunu ortaya koyuyor. Küresel silah ticaretinin yarısından fazlası 41 ABD şirketince gerçekleştiriliyor. Bu şirketlerden biri olan Lockheed Martin, 2020’de ulaştığı 58,2 milyar dolarlık cirosuyla dünyanın en büyük silah üreticisi konumunda. Bu firmayı, yine her biri ABD şirketi olan Raytheon Technologies, Boeing, Northrop Grumman ve General Dynamics takip ediyor.

Dünya üzerinde en çok silah satan ülkeler sıralamasında ikinci sırada Çin (yüzde 13), üçüncü sırada ise İngiltere (yüzde 7,1) yer alıyor. Araştırmaya katkı sunan isimlerden Nan Tian’a göre Çin silah sanayisi, dünya çapında askeri teknoloji alanında en modern üreticiler arasında sayılıyor.

Dünyanın en büyük 100 silah şirketi listesinde yer alan 26 Avrupa firması, SIPRI verilerine göre 2020’de 109 milyar dolarlık satış yaptı. Bu da dünya silah ticaretinin yaklaşık yüzde 20’sine denk geliyor. Bu arada küresel silah ticaretinin önemli ülkelerinden Rusya ve Fransa’nın silah satışları, SIPRI raporunda yer alan verilere göre, 2019’a kıyasla geçen yıl azaldı.

Paylaşın