Güney Afrika Cumhuriyeti’nin, İsrail’in Gazze’deki Filistinlilere karşı öldürerek, ciddi zihinsel ve bedensel zarar vererek ve “fiziksel yıkımlarına yol açacak koşulları” yaratarak soykırım yaptığı gerekçesiyle açtığı dava Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı’nda başladı.
Haber Merkezi / İsrail’in, Birleşmiş Milletler (BM) Soykırım Sözleşmesi’ni ihlal ettiğini belirten Güney Afrika Cumhuriyeti, İsrail’in Gazze’deki askeri operasyonlarının derhal askıya alınması için, ihtiyati tedbir kararı çıkarılmasını istedi.
15 ülkenin yargıçlarının oluşturduğu Uluslararası Adalet Divanının kararlarının hukuki bağlayıcılığı bulunuyor. Ancak mahkemenin ilgili ülkeyi kararı uygulamaya zorlama konusunda yetkisi yok.
Güney Afrika hükümeti, Filistin bölgeleriyle iyi ilişkiler yürütüyor. Güney Afrikalı siyasetçiler, kendi ülkelerinde geçmişte yürütülen ayrımcı “Apartheid” siyaseti ile Filistin bölgelerindeki durum arasında benzerlik görüyor. Güney Afrika davada İsrail’in Filistinlileri yok etmek istediği iddialarını kanıtlamayı hedefliyor.
Güney Afrika Cumhuriyeti’nin iddiaları neler?
Duruşmada UAD Başkanı Joan E. Donoghue Güney Afrika’nın iddialarını sıraladı.
Güney Afrika, 84 sayfalık başvurusunda İsrail’in 7 Ekim saldırılarının ardından başlattığı operasyonda Gazze’deki Filistinlilere karşı öldürerek, ciddi zihinsel ve bedensel zarar vererek ve “fiziksel yıkımlarına yol açacak koşulları” yaratarak soykırım yaptığını dile getirdi.
Güney Afrika ayrıca İsrail’in 1948 Birleşmiş Milletler Soykırım Sözleşmesi kapsamındaki diğer temel yükümlülüklerini de ihlal ettiği suçlamasında bulundu.
1948 sözleşmesi soykırımı “ulusal, etnik, ırksal veya dini bir grubu tamamen veya kısmen yok etmek amacıyla işlenen fiiller” olarak tanımlıyor.
Güney Afrika’da iktidar partisi Afrika Ulusal Kongresi, İsrail’in Gazze ve Batı Şeria’daki politikalarını “apartheid” rejimi altındaki kendi tarihiyle karşılaştırıyor.
Güney Afrika Cumhurbaşkanı Cyril Ramaphosa mahkeme öncesinde yaptığı açıklamada “Bir zamanlar mülksüzleştirmenin, ayrımcılığın, ırkçılığın ve devlet destekli şiddetin acı meyvelerini tatmış bir halk olarak, tarihin doğru tarafında duracağımız konusunda netiz.” dedi.
Birleşmiş Milletler Sözleşmesi soykırımı nasıl tanımlıyor?
Birleşmiş Milletler tarafından 1948 yılında kabul edilen “Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi”ne göre, bir eylemin soykırım olarak kabul edilebilmesi için, şunları içermesi gerekiyor:
Soykırım eylemleri ulusal, etnik, dini veya ırksal bir grubu hedef almalıdır.
Öldürme, ağır yaralama, zihinsel ve psikolojik zarar verme, zehirli yaşam koşulları yaratma, doğum kontrol tedbirleri uygulama veya çocukları bir gruptan diğerine zorla nakletme gibi yıkıcı eylemler olmalıdır.
Soykırım eylemleri sistematik ve yaygın olmalıdır.
Yok etmeye yönelik açık bir niyet olmalıdır.
Arap Birliği’nden tam destek
Güney Afrika’nın açtığı davaya Arap Birliği de tam destek veriyor. Güney Afrika’nın açtığı davaya Arap Birliği’nin tam destek vermesinin gayet doğal ve mantıklı olduğunu belirten Arap Birliği Genel Sekreteri UAD’dan Filistinlilerin kanının dökülmesine son verecek adil ve cesur bir karar çıkması temennisinde bulundu.
Brezilya ve Kolombiya da dün Güney Afrika’ya destek verdiklerini açıkladı.
İsrail’e Gazze’deki savaşında destek veren en yakın müttefiki Amerika Birleşik Devletleri’nin Dışişleri Bakanı Antony Blinken ise Tel Aviv’e yaptığı ziyaret sırasında davayı “değersiz” olarak nitelendirdi.
Blinken “İsrail’e saldıranların, İsrail’in yok edilmesi ve Yahudilerin kitlesel olarak öldürülmesi çağrısında bulunmaya devam ettikleri göz önünde bulundurulduğunda bu durum özellikle üzüntü vericidir.” ifadelerini kullandı.
ABD ve Almanya’dan İsrail’e destek
Davanın başlaması öncesinde ABD ve Almanya’dan İsrail’e destek geldi. Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, Gazze Şeridi’nde soykırım niyeti olmadığını savundu. Baerbock Lübnan ziyareti sırasında yaptığı açıklamada, soykırımın ulusal, etnik, belirli bir ırka ait veya dini bir grubun tamamen veya kısmen yok edilmesi olarak tanımlandığını belirterek, “İsrail’in silahlı terör örgütü Hamas’a karşı kendini savunurken böyle bir niyeti olduğunu göremiyorum” dedi.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken da dün Tel Aviv’deki temasları sonrasında yaptığı açıklamada İsrail aleyhine açılan davanın “bir kıymeti bulunmadığı” değerlendirmesi yapmıştı.
İngiltere Dışişleri Bakanı David Cameron ise dün parlamentonun Dış İlişkiler Komisyonunda kendisine Gazze’deki olası uluslararası hukuk ihlalleri konusunda yöneltilen bir soruya yanıt verirken hükümete bağlı hukukçuların İsrail’in uluslararası hukuku ihlal ettiğini düşünmediğini belirtmiş, ancak savaşta gördüğü bazı şeylerin kendisinde derin endişe yarattığını söylemişti.