Dikkat Çeken Araştırma: Facebook Hesabını Kapatanlar Daha Mutlu

Sosyal medya kullanımı ile mutluluk arasındaki bağlantıyı inceleyen yeni bir araştırma, Facebook hesabını devre dışı bırakanların daha mutlu olduğunu ortaya koydu.

Sosyal medya kullanımı ile mutluluk arasındaki bağlantı, 2020’de Amerika Birleşik Devletleri’ndeki (ABD) seçimler ve 2019’da Bosna – Hersek’teki Srebrenitsa soykırımı anma dönemi sırasında yapılan önceki iki çalışmada gündeme gelmişti.

Fransa’daki Sciences Po Siyasi Araştırmalar Merkezi’ndeki araştırmacılar, 2022 Fransa cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında 2.200’den fazla kişiyle yaptıkları anket sonucunda, bu durumun siyasi kutuplaşmayı etkilemediğini tespit etti.

Ankete katılanların yarısı, iki turda gerçekleşen cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında Facebook hesaplarını bir ay süreyle devre dışı bıraktı. Bu kişiler arasında iki alt grup oluşturulurken, bunların yarısına gelişmelerden haber verilmiş, diğer yarısı sadece hesaplarını kapatmıştı.

Gönderilen haberler, daha sağlıklı dijital alışkanlıkları teşvik etmek için mesajlardan oluşuyordu.

Royal Society Open Science dergisinde yayınlanan araştırma makalesinde, katılımcılara farklı duygularla ilgili anketler uygulandı ve elde edilen bulgular araştırmacıların bir refah endeksi oluşturmasında kullanıldı.

Çalışmanın sonunda, sadece hesabını kapatan gruptaki katılımcılar, mütevazı da olsa, neşe, tatmin ve yaşam memnuniyetleri gibi soruları, diğer gruptakilere kıyasla daha yüksek olarak değerlendirdi.

Araştırmacılar ayrıca katılımcıların son gelişmeler hakkındaki bilgilerini de test etti. Deneyin sonunda, hesaplarını devre dışı bırakan kişilerin siyaset hakkında daha az bilgili olduğu görüldü.

Metinde, “İlginç bir şekilde, Facebook’u devre dışı bırakan insanların spor ve eğlence gibi konular hakkındaki bilgilerinde bir değişim olmadı,” denildi.

“Bu bulgular, sosyal medyanın ve özellikle Facebook’un, insanlara siyasi bilgi sağladığı fikriyle tutarlıydı,” ifadelerine yer verildi. Kutuplaşmayla ilgili olarak, “Facebook’un devre dışı bırakılmasının ideolojik kutuplaşma veya sosyal kutuplaşmaya hiçbir etkisinin olmadığı” tespitinde bulunuldu.

Sosyal medya kullanımı ve mutluluk arasındaki bağlantı, 2020’de Amerika Birleşik Devletleri’ndeki (ABD) seçimler ve 2019’da Bosna-Hersek’teki Srebrenitsa soykırımı anma dönemi sırasında yapılan önceki iki çalışmada gündeme gelmişti.

Son çalışmadaki araştırmacılar, bu önceki sonuçların tekrarlanıp tekrarlanmadığını doğrulamak ve kutuplaşma hakkında daha fazla bilgi edinmek istediklerini söylüyor.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

Sosyal Medyada “Filistin” Sansürü Devam Ediyor

Başta, Meta, TikTok, X ve Youtube olmak üzere sosyal medya platformlarının Filistin yanlısı içerikleri sansürlemeye devam ettiği belirtildi. 7 Ekim’den bu yana İsrail saldırılarında 42 binden fazla Filistinli hayatını kaybetti.

Filistin Dijital Hak İhlalleri Gözlemevi (Palestinian Observatory of Digital Rights Violations), çoğu Meta, TikTok, X ve Youtube ile ilgili olmak üzere, büyük platformlardan 1.350’den fazla çevrimiçi sansür vakası kaydetti.

İnsan hakları örgütleri, İsrail-Hamas çatışmasının tırmanmasının üzerinden bir yıl geçmesine rağmen sosyal medya platformlarında Filistin yanlısı paylaşımlara yönelik dijital sansürü durdurmak için çok az ilerleme kaydedildiğini belirtti.

Çatışmalar, 7 Ekim 2023 tarihinde Hamas’ın İsrail’in güneyinde 250 kişiyi rehin aldığı ve 1,200 kişiyi öldürdüğü bir saldırı başlatmasıyla patlak verdi.

Gazze Sağlık Bakanlığı’na göre İsrail’in hava saldırıları ve Gazze Şeridi’ne kara birlikleri göndererek karşılık verdiği savaşta yaklaşık 42.000 Filistinli hayatını kaybetti.

Filistin Dijital Hak İhlalleri Gözlemevi (Palestinian Observatory of Digital Rights Violations) 7 Ekim saldırısından bu yana, 1 Temmuz 2024’e kadar web sitelerinde yaptıkları açık çağrı aracılığıyla, çoğu Meta, TikTok, X ve Youtube ile ilgili olmak üzere, büyük platformlardan 1.350’den fazla çevrimiçi sansür vakası kaydetti.

Vakalar arasında, askıya alma, içerik kaldırma ve hesap kısıtlama olduğu belirtildi.

Arap Sosyal Medyayı Geliştirme Merkezi (7amleh) Eylül ayında yayınladığı bir raporda bu sonuçları “Filistin’le ilgili içeriğin agresif bir şekilde aşırı ılımlı” hale getirilmesine yönelik “kasıtlı bir karar” olarak yorumladı.

Raporda, “Çevrimiçi platformlar ağlarında nefret söylemi ve kışkırtmaya izin verdiklerinde, Filistinlilerin toplu cezalandırmalarını haklı çıkaran içeriğin yayılmasına yardımcı olmaktan suçlu olabilirler,” denildi.

Ancak İsrail yanlısı gruplar, antisemitizme yönelik sosyal medya kısıtlamalarını geri alma girişimlerini eleştirdi.

İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch – HRW) geçtiğimiz Aralık ayında yayınladığı bir raporda kullanıcıların içeriklerinin Meta tarafından nasıl engellendiğini ya da kaldırıldığını belgelemişti.

HRW’de kıdemli bir araştırmacı olan Rasha Younes’e göre, kullanıcıların önce Filistin’e atıfta bulunan tek bir gönderisi, hikayesi veya yorumu inceleniyor, ardından belirli bir politika ihlaline işaret eden çok az veya hiçbir açıklama yapılmadan kaldırılıyordu.

Younes, hesaplarının Filistin yanlısı diğer içeriklere yorum yapmaları kısıtlanan veya 24 saatten üç aya kadar herhangi bir süre için devre dışı bırakılan kullanıcılardan haber aldıklarını söyledi.

Younes, paylaşımlarının hem Instagram hem de Facebook’taki diğer kullanıcılar tarafından daha az görülebilmesi anlamına gelen “gölge yasaklı (shadowbanned)” olduklarını anlatan başka kullanıcılar da olduğunu sözlerine ekledi.

Younes, bu kısıtlamalara itiraz etmeye çalışan kullanıcıların, “Meta’nın kendi politikalarını ihlal ettiğine” inandığı “bir hata mı yaptık?” düğmesini devre dışı bıraktığını söyledi.

Engellenenlerin siyasi aktivizmlerini ya da çatışma sırasında yaşadıkları gerçekliği ifade etmek için “gidecek hiçbir yerleri olmayabileceğini” sözlerine ekledi.

Hem HRW hem de 7amleh’in raporları doğrudan kullanıcı deneyimlerine dayanıyor, ancak her iki gruptan araştırmacılar Meta gibi sosyal medya şirketlerini hangi paylaşımların otomatik moderasyonla engellendiğine dair verileri yayınlamaya zorlamak istiyor, böylece daha derinlemesine araştırma yapabilirler.

Euronews Next’e konuşan 7amleh’in Avrupa Birliği (AB) Savunuculuk Sorumlusu Taysir Mathlouthi, “Gördüğümüz şey, bu şirketlerde çalışan insanlar, bu değişiklikleri istiyorlar … ama ne yazık ki karar vericiler onlar değil, bu yüzden gerçekten hiçbir şeyi değiştiremezler,” dedi.

Meta ve TikTok, içerik denetleme politikalarıyla ilgili doğrudan soruları yanıtlamayı reddetti ve bunun yerine Euronews Next’i yanıtlarıyla ilgili son raporlara yönlendirdi.

Meta’nın Eylül ayındaki raporunda şirket,** Gazze’deki insani kriz ve Hamas’ın rehin alma eylemlerinin “değişen dinamiklerini yansıtmak” için yaklaşımlarını geliştirdiklerini söyledi.

Ancak şirket, otomatik uygulama eşiklerinin düşürülmesi gibi bazı politika kararlarının “kritik dünya olaylarının tartışılmasını istemeden de olsa sınırladığını” kabul etti.

Bir Meta sözcüsü geçen yıl Euronews’e yaptığı açıklamada HRW raporunun “hızlı hareket eden, son derece kutuplaşmış ve yoğun bir çatışma sırasında politikalarımızı küresel olarak uygulamanın gerçeklerini göz ardı ettiğini” söyledi ve “belirli bir sesi kasıtlı ve sistematik olarak bastırdığımız iması yanlıştır” dedi.

TikTok ise 2 Ekim tarihli raporunda, 7 Ekim 2023 ile 15 Eylül 2024 tarihleri arasında Hamas’ı desteklediği, nefret söyleminde bulunduğu ya da yanlış bilgilendirdiği gerekçesiyle 4,7 milyon videoyu kaldırdıklarını ve 300.000 canlı yayını askıya aldıklarını açıkladı.

Bu yılın başlarında şirket, “Siyonist” içeriği “Yahudi veya İsrailli kimliği ile bir vekil olarak kullanıldığında” nefret söylemi politikalarına eklediklerini söyledi.

TikTok, “Bu politika, kelimenin nefret dolu bir şekilde nasıl kullanıldığına dair bir artış gözlemledikten sonra bu yılın başlarında uygulandı” dedi.

Euronews Next, YouTube ve X’e ulaştı, ancak hemen bir yanıt alamadı.

7amleh’ten Mathlouthi’ye göre, çatışma doğrudan kendi sınırları içinde olmasa bile AB’nin de üstlenmesi gereken bir sorumluluk var.

Yeni yasaya göre, Avrupa Komisyonu kısa bir süre önce yasa dışı çevrimiçi içerikle mücadele için yeni mekanizmalar getiren Dijital Hizmetler Yasasını (DSA) kabul etti.

Ancak Mathlouthi, yasanın “kışkırtma ya da zararlı içerik” olarak neyi kabul ettiğine dair gerçek bir tanım olmadığını, bunun da yasa aracılığıyla bu büyük şirketlere baskı yapılmasını zorlaştırdığını belirtti.

Mathlouthi, “Daha fazla düzenleme istiyoruz, daha fazla kontrol istiyoruz ve daha fazla şeffaflık istiyoruz ve bu baskı olmadan asla başarılamayacak,” dedi.

Geçtiğimiz Ekim ayında AB, X, Meta ve TikTok’tan çatışmayla ilgili içeriği nasıl düzenledikleri konusunda bilgi istedi. Bu, DSA kapsamında tam bir soruşturmanın gerekli olup olmadığını anlamanın ilk adımı.

Aralık ayında Avrupa Komisyonu, diğer endişelerin yanı sıra “Hamas’ın İsrail’e yönelik terörist saldırıları bağlamında yasa dışı içeriğin yayılması” konusunu ele almak üzere X’e karşı resmi işlemler başlattı.

AB o zamandan beri Meta, TikTok ve TikTok Lite hakkında diğer olası DSA ihlalleri için resmi soruşturmalar başlattı, ancak nedenlerinden biri olarak İsrail veya Filistin ile ilgili içerikten açıkça bahsetmedi.

Euronews Next, Meta ve TikTok’tan İsrail-Hamas savaşıyla ilgili moderasyon politikaları hakkında aldıkları bilgilerin tatmin edici olup olmadığını teyit etmek için Avrupa Komisyonu’na ulaştı ancak hemen bir yanıt alamadı.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

Doomscrolling Nedir Ve Nasıl Etkiler?

Dünya genelinde yaklaşık 5 milyar sosyal medya kullanıcısı var! Evet, doğru okudunuz. Sosyal medya, her yaştan insan için en etkili iletişim yöntemlerinden biri haline gelmiş durumda.

Haber Merkezi / Sosyal medyanın avantajları olmasına rağmen kaçınılmaz olarak dezavantajları da var. Bunlardan biri de doomscrolling.

Kendinizi sosyal ağlarda sürekli olarak olumsuz haberler, makaleler, paylaşımlar veya gönderiler okurken mi buluyorsunuz? Buna doomscrolling denir.

Doomscrolling terimi henüz resmi olarak Türkçeye çevrilmemiş olmasına rağmen, dilimizde kötü haber bağımlılığı, uzun saatler negatif haber okuma eğilimi ve felaket kaydırması gibi kullanımları mevcuttur.

Doomscrollingin etkileri nelerdir?

Artan stres ve kaygı: Sürekli olarak olumsuz haberlere maruz kalmak, özellikle haber devam eden bir krizle ilgiliyse, kaygı, stres ve çaresizlik duygularını tetikleyebilir.

Uyku bozuklukları: Gece geç saatlerde sosyal medyada gezinmek uyku kalitesini olumsuz yönde etkileyebilir.

Zaman kaybı: Doomscrolling, daha üretken veya keyifli aktivitelere harcanabilecek değerli zamanı sizden çalabilir.

Depresyon: Olumsuz haberlere sürekli maruz kalmak umutsuzluk, çaresizlik ve depresyon duygularına yol açabilir.

Fiziksel sağlık sorunları: Kötü içerikler aynı zamanda baş ağrısı, göz yorgunluğu ve boyun ağrısı gibi fiziksel sağlık sorunlarına da yol açabilir.

Doomscrollinginden korunmak için birkaç ipucu:

Zaman sınırları belirleyin: Her gün sosyal medya için belirli bir zaman sınırı belirleyin ve buna uyun.

Güvenilir kaynakları seçin: Takip ettiğiniz kaynaklar konusunda seçici olun. Doğru bilgi sağlayan saygın kaynakları seçin.

Mola verin: Özellikle bunalmış veya endişeli hissettiğiniz zamanlarda mola verin.

Öz farkındalığınızı geliştirin: Sosyal medyanın sizi nasıl etkilediğinin farkında olun. Belirli konuların veya içeriklerin olumsuz duyguları tetiklediğini fark ederseniz, tüketim alışkanlıklarınızı yeniden değerlendirin.

Sınırlar oluşturun: Sosyal medya tüketimi için sınırlar koyun.

Başkalarıyla bağlantı kurun: Arkadaşlarınız ve ailenizle sanal olarak bağlantı kurun.

Paylaşın

İrlanda, Sosyal Medya Şirketlerine Sınırlama Getirmeye Hazırlanıyor

İrlanda, çevrimiçi nefret söylemi ve zararlı içeriğe karşı yeni önlemler almaya hazırlanıyor. Yeni önerilen yasa tasarısına göre, sosyal medya şirketlerinin yöneticileri, dijital platformlardaki nefret ve düşmanca içeriklerin kaldırılmasındaki gecikmelerden şahsen sorumlu tutulacak.

Önümüzdeki aylarda yasalaşması beklenen tasarı, şirketlerin ihlalleri halinde milyonlarca euroluk para cezalarına çarptırılmalarına yol açabilir. Teknoloji uzmanları, sosyal medya şirketlerine büyük mali cezalar verilmesinin önümüzdeki yıllarda olumlu sonuçlar doğurabileceğini söylüyor.

Öte yandan, İrlanda’nın nefret söylemi yasa tasarısı, X’in sahibi Elon Musk’ın sert eleştirilerine neden oldu. Musk, yasanın geçmesi halinde buna karşı çıkacağını ifade etti. Musk ayrıca, yeni mevzuat kapsamında hedef alınacak İrlanda vatandaşlarının yasal savunmasını finanse etmeyi de teklif etti.

İrlanda hükümeti, 1989 tarihli “Nefrete Teşvik Yasası” ile ilgili güncellemeyi de amaçlayan Ceza Adaleti (Şiddete veya Nefrete Teşvik ve Nefret Suçları) Yasa Tasarısı kapsamında çevrimiçi nefret söylemi ve zararlı içeriğe karşı yeni önlemler almaya hazırlanıyor.

Yeni önerilen yasa tasarısına göre, sosyal medya şirketlerinin yöneticileri, dijital platformlardaki nefret ve düşmanca içeriklerin kaldırılmasındaki gecikmelerden şahsen sorumlu tutulacak. Önümüzdeki aylarda yasalaşması beklenen tasarı, şirketlerin ihlalleri halinde milyonlarca euroluk para cezalarına çarptırılmalarına yol açabilir.

İklim ve İletişim’den sorumlu Devlet Bakanı James Lawless, “Sosyal medya şirketlerinin platformlarında yer alan içerikleri sahiplenmeleri ya da bu içerikler konusunda sorumluluk almaları gerekiyor,” dedi.

Lawless, “Nihayetinde [içerikleri] sunan onlar, bu içeriğin çevrimiçi olmasından kâr elde ediyorlar, dolayısıyla nelerin barındırıldığına dikkat etmeleri, izlemeleri ve yönetmeleri için üzerlerinde bazı yükümlülükler olması gerekiyor,” diye ekledi.

İrlandalı bakanların internet üzerinden aldıkları tehditlerde artış görülmesinin ardından önlem alması için hükümetin üzerindeki baskılar arttı.

İrlanda Hükümet Başkanı Simon Harris de sosyal medya şirketlerini baskı altına alma konusunda aciliyet vurgusu yaparak, “Sosyal medyada, [bir gazetenin tabi olduğu gibi] yasalara ve yaptırımlara tabi olmayan bir çeşit Vahşi Batı olarak görülen bir duruma müsaade edemeyiz. Sonuçta bu da bir medya türü,” dedi.

Teknoloji uzmanları, sosyal medya şirketlerine büyük mali cezalar verilmesinin önümüzdeki yıllarda olumlu sonuçlar doğurabileceğini söylüyor.

Irish Independent’in Teknoloji Muhabiri Adrian Weckler, “Teknoloji şirketlerinin çoğu muhtemelen Medya Komisyonu’nun yeni kurallarına uyacaklardır ve uymak zorundalar. Çünkü bu kurallar Avrupa Birliği (AB) çapında uygulanan ve çok büyük para cezaları içeren Dijital Hizmetler Yasası ile destekleniyor,” dedi.

Meta, X ve TikTok gibi dünyanın en büyük on sosyal medya şirketlerinden bazılarının İrlanda’nın başkenti Dublin’de büyük ofisleri bulunuyor.

Öte yandan, İrlanda’nın nefret söylemi yasa tasarısı, X’in sahibi Elon Musk’ın sert eleştirilerine neden oldu. Musk, yasanın geçmesi halinde buna karşı çıkacağını ifade etti. Musk ayrıca, yeni mevzuat kapsamında hedef alınacak İrlanda vatandaşlarının yasal savunmasını finanse etmeyi de teklif etti.

Buna karşılık İrlanda Hükümet Başkanı Harris, “Benim endişem Elon Musk ya da (Facebook ve Meta’nın kurucusu) Mark Zuckerberg ya da isimleri her neyse onlar değil. Benim endişem bu ülkedeki insanların korunması, güvenliği ve refahı,” ifadelerini kullandı.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

Thinspo Nedir? Bu Zararlı Sosyal Medya Trendini Durdurmanın Yolları

Son dönemde tartışmaların odağında yer alan “sosyal medya” sık sık farklı trendlere neden oluyor. Bu trendlerden biri de ‘thinspiration’ın kısaltması olan “Thinspo”.

Haber Merkezi / Thinspo içerikleri genellikle aşırı zayıflığı yücelten ve kısıtlayıcı diyet, aşırı egzersiz veya açlık gibi tehlikeli davranışları teşvik eden görseller, alıntılar ve hikayeler içerir.

Thinspo neden zararlıdır?

Gerçekçi olmayan vücut standartları: Thinspo gerçekçi olmayan ve genellikle sağlıksız bir vücut idealini teşvik eder. Bireyleri sağlıklı olmayan aşırı kilo verme yöntemlerine yönlendirebilir.

Sağlıksız davranışları teşvik edebilir: Bu eğilim, anoreksiya ve bulimia gibi yeme bozuklukları da dahil olmak üzere tehlikeli davranışları normalleştirebilir ve teşvik edebilir.

Zihinsel sağlığı üzerindeki etkisi: Thinspo içeriğine maruz kalmak, öz saygıyı ve beden imajını olumsuz etkileyebilir, yetersizlik, depresyon ve kaygı hislerinin artmasına yol açabilir.

Genel sağlığın bozulması: Thinspo zayıflığı sağlıkla eş tutuyor. Sağlık, yalnızca vücut ölçüsüyle değil, dengeli beslenme, fiziksel aktivite ve ruhsal iyilik hali gibi bir dizi faktörle belirlenir.

Thinspo trendini durdurmanın yolları:

Bedeni olumlama: Beden olumlama, dar güzellik standartlarına bağlı kalmaktan ziyade kendini kabul etmeye ve sağlığa odaklanır.

Sağlıklı uygulamalar: Sadece görünüme odaklanmak yerine sağlığa bütünsel bir yaklaşımla bakma.

Zararlı içeriğin bildirilmesi: Bu tip içeriklerle karşılaşma durumunda, yayılmasını önlemeye yardımcı olmak için içeriğin bulunduğu platforma bildirlmesi.

Destek: Bedensel sorunlar için bir sağlık uzmanından destek alınması daha faydalı olabilir.

Paylaşın

Kitleleri Oyalama Silahları: Sosyal Medya

Yaklaşık bir hafta önce “katalog suçlara uymadığı” gerekçesiyle ücretsiz fotoğraf ve video paylaşım platformu Instagram’a erişim engeli getirildi. Ardından, çocuklar arasında popüler olan Roblox çevrimiçi oyun platformuna erişim yasağı getirildi.

Kurtuluş Aladağ / Son olarak, video oluşturma ve paylaşmanın yanı sıra canlı yayın imkanı sağlayan bir platform olan Tik Tok’un kapatılabileceği ima edildi.

Son bir haftadır yediden yetmişe herkes bu platformlara getirilen engellemeleri tartışıyor. Peki, bir çok çevrim içi platformun ortak adı olan “Sosyal Medya” ne anlama geliyor?

Gün içerisinde belirli saatlerinde, belirli ortamlarda dikkat eksikliği veya odaklanma sorunu yaşadığınızı fark edebilirsiniz, ki dikkat eksikliği veya odaklanma sorunu yaşamaya başladığınız andan itibaren çevrenizde yaşananlara ilişkin net düşünemez duruma gelirsiniz.

Bu durumun nedenini yaşamınızı işgal eden “Sosyal Medya” olarak düşünebilirmiyiz…

Hepimiz çevremizdekilerin, her 5 – 10 dakikada bir akıllı telefonlarından sosyal medya hesaplarını ve anlık mesajlaşma uygulamalarındaki hareketleri tespit etmek için uğraştıklarını görebiliriz.

Çevremiz, sürekli olarak telefonlarını taramakla meşgul oldukları için anlamlı bir sohbeti dahi yapamayan akıllı telefon zombileri ile doludur.

“Bir çok araştırma, hepimizin bir dereceye kadar teknoloji bağımlısı olduğumuzu ortaya koyuyor. Günde birkaç saatimizi akıllı telefonlara, tabletlere ve bilgisayara harcıyoruz.

Dikkat dağınıklığı veya odak eksikliğinin birden fazla nedeni olsa da, birincil sorumlu olarak “akıllı telefon, internet ve sosyal medyanın kullanılması”nı düşünebiliriz.

İnsanın dikkat süresi üzerine yapılan araştırmalar, 2000 yılında 12 saniyelik ortalama dikkat süresinin 2013 yılında 8 saniyeye düştüğünü söylüyor, ki bu Japon Balığının dikkat süresinden bile daha az.”

Dikkat dağınıklığı yeni bir olgu değil, insanoğlu var olduğu günden beri bu sorunla uğraşıyor, ancak sosyal medyanın neden olduğu bağımlılık ve dikkat dağınıklığının örneği yok.

İnsan beyni daha karmaşık bilgileri algılamak, kaydetmek ve bunlarla başa çıkmak için bir ölçüde evrimleşmiş olsa da, maruz kalınan bilgi hacmi hala hayal gücünün ötesinde.

Bir çokları, bu sorunu olumsuz olarak görmüyor bile, bu dikkat dağıtıcıları ile yüzleşmek yerine, bunları sorunlardan kaçmak için kullanıyorlar.

Burada sorulması gereken temel soru şu: Bu dikkat dağıtıcı şeyler neye mal oluyor?

Akıllı telefonunuzun kısa bir taramasını yapmanız, zamanınızın ve enerjinizin çoğunu hangi uygulamaların tükettiğine dair bir fikir verecektir.

Sosyal medya “insanların fikirleri, içerikleri, düşünceleri ve ilişkileri çevrimiçi olarak paylaşma biçimi” olarak tanımlanabilir. Burada “sosyal medya” terimi fenomeni tanımlamak için kullanılırken, “sosyal medya araçları” teknolojileri ifade eder.

Paylaşın

En Çok Hangi Partinin Seçmeni Instagram’ı Kullanıyor?

ASAL Araştırma, son anketinde parti seçmenlerin sosyal medya tercihlerini analiz etti. AK Parti, CHP, MHP, DEM Parti, İYİ Parti seçmeninin ilk tercihi Instagram oldu.

Seçmeni en çok Instagram kullan ilk üç parti ise sırasıyla İyi Parti, Dem Parti ve MHP.

ASAL Araştırma, önce Instagram, ardından Roblox adlı oyun platformuna getirilen erişim engeli dolayısıyla sosyal medya uygulamalarından en çok hangilerinin kullanıldığını inceledi. En çok kullanılan uygulama Instagram olurken, anket partiler bazındaki verileri de ortaya koydu.

Katılımcıların yüzde 30,5’i “Instagram” derken, yüzde 20,3’ü “Facebook” dedi. X (Twitter) diyenlerin oranı yüzde 18,6 olurken, YouTube diyenler de yüzde 14 oldu.

TBMM Dijital Mecralar Komisyonu Başkanı ve AK Parti Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman’ın dün “Türkiye için bir ulusal güvenlik meselesidir” dediği Tiktok’un ismini verenler ise sadece yüzde 7,4.

Ankette parti seçmenlerinin de sosyal medya tercihleri analiz edildi. AK Parti, CHP, MHP, DEM Parti, İYİ Parti seçmeninin ilk tercihi Instagram oldu. Seçmeni en çok Instagram kullan ilk üç parti de sırasıyla İyi Parti, Dem Parti ve MHP.

AK Parti seçmeninin de en çok kullandığı uygulamanın Instagram çıkması dikkat çekti. Partiler arasında seçmeni en çok TikTok kullanan parti ise CHP oldu.

Paylaşın

AK Parti’den Instagram Ve Roblox Açıklaması: Sabır

AK Partili Efkan Ala, Instagram ve Roblox’a gelen erişim engeline ilişkin, “Türkiye burada özgürlükleri kısıtlamak için değil, özgürlükleri genişletmek için bu görüşmeleri yapıyor. Vatandaşlarımızdan sabır rica ediyorum” dedi ve ekledi:

“Biz, muhataplarımızın Türkiye’nin hassasiyetlerini dikkate alan adımları atsın diye uğraşıyoruz. Diğerinde ise çocukları korumaya yönelik. Bu alanı birlikte yönetmeliyiz. Biz, böyle bir iletişim devriminin olduğu çağda bunları kısıtlayarak yola devam etmeyi arzu eden bir iktidar değiliz. Ben kısa zamanda netice alacağını düşünüyorum.”

AK Parti Genel Başkanvekili Efkan Ala, NT’de gündemin öne çıkan başlıkları hakkında açıklamalarda bulundu. Efkan Ala’nın açıklamalarından öne çıkan bölümler şöyle:

“AK Parti hem bugüne kadar yaptıklarını hem de gelecek vizyonunu gözden geçirecek. AK Parti, Türkiye’nin siyasi tarihinde altı çizilerek yazılması ve okunması gereken bir adrestir.

Her alanda eş zamanlı yeni düzenlemelerin yapılması gerektiğine inandığımız bir dönem olarak tanımlıyoruz. Seçim dönemlerinde kalıcı reform yapmak imkansız hale geliyor. Seçimsiz dönem var. Seçimsiz dönemde Türkiye, ihtiyaç duyduğu yapısal reformları gerçekleştirme imkanı bulacaktır. Bugün Türkiye, orta gelir üst katmanında. Üst gelir grubuna çıkmak için gereken yapısal reformlar.

Yeni Anayasa tartışmaları: Anayasa tartışması yapılıp siyaset burada insiyatif alıp bir karar alırsa Türkiye’nin önü inanılmaz açılmaz. Hem yerli yatırımcımız hem de yabancı sermaye burada sadece sıcak para olarak gitmez. Borç ilişkisinde bulunmaz. Burada yatırım yapmaya başlar.

AK Parti’de değişim: AK Parti’de 9 ay önce Olağanüstü Kongre yaptık. MYK kurullarının 3’te 2’si değişti. Dün il başkanlarında bayrak yarışı oldu. Değişimi bayrak yarışı olarak görüyoruz. Önceki dönemde görev yaptığımız arkadaşlarımız başka yerde değerlendiriliyor. Aslında sürekli bir değişim ve dönüşüm içerisinde. Kendisi değişim dönüşüm sürecinde olmayan bir siyasi organizasyon Türkiye’yi de değiştirip dönüştüremez. Değişim AK Parti’de bitmez, bitmemeli de.

Erken seçim: Bu spekülatif anketler sosyal medyada dolaşıyor. Biz kendimiz de sürekli anketler yaparak yol haritamızı belirliyoruz. Anketlerden bazıları bizi önde bazıları geride gösteriyor. Biz önümüze bakıyoruz. Vatandaşın ne dediğini, seçimde ne gösterdiğinin çalışmalarını yapıyoruz. Türkiye’de hala AK Parti çözümlerin ve beklentilerin adresidir. Araştırmalarda bunu gösteriyor.

Bu spekülatif anketler sosyal medyada dolaşıyor. Biz kendimiz de sürekli anketler yaparak yol haritamızı belirliyoruz. Anketlerden bazıları bizi önde bazıları geride gösteriyor. Biz önümüze bakıyoruz. Vatandaşın ne dediğini, seçimde ne gösterdiğinin çalışmalarını yapıyoruz. Türkiye’de hala AK Parti çözümlerin ve beklentilerin adresidir. Araştırmalarda bunu gösteriyor.

Instagram ve Roblox: Türkiye’nin hassasiyetleri var. Biz burada özgürlüklerin garantisi olarak yürüyoruz. Birisi özgürlükleri kısıtlıyor. İnsanların yaptığı paylaşımları kaldırıyor. Özgürlüklere müdahale ettikleri için Türkiye burada vaziyet aldı. Türkiye burada özgürlükleri kısıtlamak için değil, özgürlükleri genişletmek için bu görüşmeleri yapıyor. Vatandaşlarımızdan sabır rica ediyorum. Biz, muhataplarımızın Türkiye’nin hassasiyetlerini dikkate alan adımları atsın diye uğraşıyoruz.

Diğerinde ise çocukları korumaya yönelik. Bu alanı birlikte yönetmeliyiz. Biz, böyle bir iletişim devriminin olduğu çağda bunları kısıtlayarak yola devam etmeyi arzu eden bir iktidar değiliz. Ben kısa zamanda netice alacağını düşünüyorum.”

Paylaşın

61 Barodan “Instagram” açıklaması: Derhal Erişime Açılmalı

BTK tarafından “katalog suçlara uymadığı” gerekçesiyle engelleme kararı verilen Instagram’a ilişkin 61 barodan ortak açıklama geldi. Açıklamada, Instagram’ın derhal erişime açılması gerektiği belirtildi.

Bilişim Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK), “katalog suçlara uymadığı gerekçesiyle” gerekçesiyle Instagram’a erişim engeli getirmişti. BTK, erişim engelinin ne kadar süreceğine dair ise herhangi bir bilgi vermemişti. Erişim engeli bir mahkeme kararı ile değil, BTK aracılığıyla uygulanmıştı.

Türkiye’de 57 milyon kullanıcısı bulunan Instagram’ın kapalı tutulmasına karşı 61 barodan ortak açıklama geldi. Artı Gerçek’in aktardığına göre; Instagram’ın ‘katalog suçlar’ iddiasıyla erişime engellenmesine karşı tepkiler devam ederken, 61 barodan yapılan ortak açıklamada sürecin hukuka uygun bir biçimde yürütülmediği vurgulandı. Yasağın ifade özgürlüğünü ihlal ettiği belirtilen açıklamada, “Biz barolar olarak, kamusal makamlardan; Instagram’ı derhal erişime açarak yurttaşların Anayasal haklarını kullanmasına engel niteliğindeki bu hukuksuz uygulamaya son vermesini bekliyoruz” denildi.

“Instagram yasağı kaldırılmalıdır” başlıklı açıklamada, “Geçtiğimiz hafta ülkemizde yaklaşık 58 milyon kullanıcıya sahip sosyal medya platformu instagram.com sitesi BTK’nin idari kararıyla erişime engellenmiştir. Instagram, aralarında Barolarımızın da bulunduğu tüm oda, dernek, vakıf ve kamu kurumlarının kullandığı, milyonlarca yurttaşımızın her gün haberleştiği, basın-yayın organlarının haber akışını sağladığı, sayısız işletmenin satış, reklam ve pazarlama faaliyeti gerçekleştirdiği bir platformdur” denildi.

Barolar, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın “katalog suçlarla ilgili gereklerin Instagram tarafından yerine getirilmediğini” savunduğunu ama sürecin şeffaf yönetilmediğini vurguladı:

“Ancak hangi içeriklerin çıkarılmasının istendiği, bunlarla ilgili hangi savcılık veya mahkeme tarafından içerik çıkarılma kararı verildiği, bu kapsamda Instagram’a tebliğ edilen bir karar olup olmadığı, Instagram’ın içerik çıkarma talebini reddedip reddetmediğini kamuoyuna izah etmediğinden erişim engelleme sürecinin 5651 Sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun’a uygun yürütülmediği anlaşılmaktadır.”

Açıklamanın devamında şu ifadeler kullanıldı: “Sürecin kanuna uygun yürütülmemesi yurttaşların ifade ve haberleşme özgürlüğü, basına sansür getirdiğinden de basın özgürlüğü gibi Anayasal hakların yürütme organının kanundan kaynaklanmayan bir kararıyla engellenmesi sonucuna yol açacağından bu sonucun demokratik bir hukuk devletinde kabulü mümkün değildir.

Öte yandan Elektronik Ticaret İşletmecileri Derneği’ne göre söz konusu erişim engelleme kararının ekonomiye günlük 1,9 milyar TL zararı bulunmaktadır. Dolayısıyla mevcut yasakçı tutumun, demokratik değerleri örselediği ve ülke ekonomisi açısından kaygı verici olduğu unutulmamalıdır. Biz barolar olarak, kamusal makamlardan; Instagram’ı derhal erişime açarak yurttaşların Anayasal haklarını kullanmasına engel niteliğindeki bu hukuksuz uygulamaya son vermesini bekliyoruz.”

Hangi barolar imzaladı?

Açıklamada imzası olan barolar şunlar: Adana Barosu, Bursa Barosu, Kars Barosu, Siirt Barosu, Adıyaman Barosu, Çanakkale Barosu, Kastamonu Barosu, Sinop Barosu, Ağrı Barosu, Çankırı Barosu, Kayseri Barosu, Urfa Barosu, Aksaray Barosu, Denizli Barosu, Kırıkkale Barosu, Şırnak Barosu, Amasya Barosu, Diyarbakır Barosu, Kocaeli Barosu, Tekirdağ Barosu, Tokat Barosu, Trabzon Barosu, Dêrsim Barosu Uşak Barosu, Ankara Barosu, Edirne Barosu,

Kütahya Barosu, Antalya Barosu, Erzurum Barosu, Manisa Barosu, Aydın Barosu, Eskişehir Barosu, Mardin Barosu, Balıkesir Barosu, Antep Barosu, Giresun Barosu, Mersin Barosu, Bartın Barosu, Muğla Barosu, Van Barosu, Batman Barosu, Hakkari Barosu, Muş Barosu, Yalova Barosu, Bilecik Barosu, Hatay Barosu, Nevşehir Barosu, Yozgat Barosu, Zonguldak Barosu, Bitlis Barosu, Isparta Barosu, Niğde Barosu, Bingöl Barosu, İstanbul Barosu, Ordu Barosu, Bolu Barosu, İzmir Barosu, Sakarya Barosu, Burdur Barosu, Karabük Barosu, Samsun Barosu.

Paylaşın

Sosyal Medya ‘Güzellik İdealleri’ Kadınları Hasta Ediyor

Sosyal medya kültürü bireylerin kendilerini algılayışlarında da olumlu ve olumsuz değişimleri beraberinde getirdi. Günümüzde çoğu araştırma sosyal medyanın güzellik üzerindeki olumsuz etkileri üzerine odaklanmış durumda.

İnce bel, yuvarlak kalça, ince bacaklar… Genel olarak kabul gören bu güzellik idealleri, Instagram ve TikTok gibi görsel ağırlıklı sosyal medya platformları yoluyla gençler arasında saplantıya varabilecek, tehlikeli boyutlar almaya başladı. Kişinin ilgi duyduğu konuları sürekli önüne çıkaran algoritmalar nedeniyle güzellik konularıyla ilgilenen gençler her geçen gün yeni güzellik ideallerinin bombardımanına uğruyor.

Bu tehlikeli güzellik ideallerinden biri, on yıl kadar önce ortaya çıkan “Thigh Gap”, yani bacak arası boşluğu. Ayaklar ve dizler birleştirildiğinde üst iç bacaklarda boşluk oluşması için sağlık açısından sakıncalı diyetler yapılıyor. Sağlıklı bir kiloya sahip bir kadının ulaşması neredeyse imkansız bir hedef. Bir diğer sözde güzellik ideali ise bel inceltme sınaması olarak çevirilebilecek “Waist Challenge.” Burada da belin, bir başkasının koluyla beli çevreleyip bir su şişesinden su içebileceği kadar ince olması gerekiyor.

Kadınlar, sosyal medyadaki güzellik ideallerine ulaşmak için neler yaptıklarını paylaşıyor, dayatılan güzelliğin yarattığı baskı giderek artıyor. Örneğin “Bir günde neler yiyorum” türünden videolar uzun süredir sosyal medyanın rağbet gören paylaşımları arasında yer alıyor. Genç kadınlar bir günde ne yediklerinin videosunu çekip paylaşıyor. Kaçamaklara neredeyse hiç yer verilmeyen bu videolarda bol proteinli şekersiz yiyeceklerin nimetlerinden bahsediliyor.

Güzellik baskısına yol açan bu paylaşımlar dışında “body positivity” denilen, vücudunu olduğu gibi kabul edip pozitif bakmayı teşvik eden bir akım da var gerçi. Ancak bu paylaşımlara ulaşabilmek için bu yönde arama yapmak lazım. Sosyal medya algoritmaları nasıl daha güzel olabileceğiyle ilgili aramalar yapan kişilere bu sonuçları göstermiyor.

Sosyal medya tüketiminin kişinin öz güveni ve kendine değer verme hissine olumsuz etki ettiğiyle ilgili bilimsel araştırmalar var. Son olarak Kanada’nın Toronto kentindeki York Üniversitesinde yapılan bir araştırma, sosyal medyadan sadece bir hafta uzak kalmanın, genç kadınların kendi bedenlerine daha olumlu yaklaşmalarına yol açtığını ve kendilerine değer verme hissini olumlu etkilediğini ortaya koydu.

Araştırma çerçevesinde 66 kadın üniversite öğrencisi iki gruba ayrıldı. Bir grup alıştığı şekilde sosyal medya tüketimine devam ederken diğer grup bir hafta boyunca her tür sosyal medya platformundan uzak durdu. Öncesinde katılımcılara vücutlarından ne kadar memnun oldukları ve bir manken gibi görünmeyi isteyip istemeyecekleri soruldu. Bir hafta sonrasında katılımcılara aynı sorular bir kez daha yöneltildi. Sosyal medyadan uzak duran kadınlarda bedenleriyle ilgili algının iyileştiği görüldü. Bu pozitif etki, özellikle de zayıflık idealini içselleştiren kadınlarda daha belirgin oldu.

DW Türkçe’de yer alan habere göre; Araştırmayı yapan bilim insanları, elde edilen etkinin çok güçlü olduğuna, böyle bir etkiye psikolojik testlerde bile nadiren ulaşılabildiğine işaret etti. Ancak bu sonuçlarda muhtemelen sadece sosyal medyaya ara vermiş olmak değil, bu süre içinde değişen gündelik yaşam tarzı da etkili oldu. Araştırmacılar, bütün günü elinde cep telefonuyla geçirmek yerine dışarıda daha fazla temiz hava almanın, zamanı arkadaşlar ya da sporla geçirmenin de ruh sağlığının iyileşmesine katkı sağladığına dikkat çekiyor.

Peki ruh ve beden sağlığına olumsuz etkileri olan bu trendlere karşı sosyal medya platformları ne önlemler alıyor? Şimdiye kadar bu konuda önemli bir yol alınmış değil. Sosyal medya kullanma süreleri yıllardır giderek artarken pek çok genç sosyal medyadan uzak durmakta zorluk yaşıyor. Instagram ve Facebook’un bağlı olduğu Meta şirketi bu yıl Ocak ayında yaptığı açıklamada, uygunsuz içerikleri gençlere görünmez hale getireceğini açıkladı. Ancak bunun için kullanıcının yaşını doğru ibraz etmiş olması gerekiyor.

Hükümetlerin getirdiği yasal düzenlemeler de genelde hedeflenen etkiyi yaratmıyor. Örneğin Avrupa Birliği’nin çıkardığı Dijital Hizmetler Yasasında, reşit olmayanların, internette yeme bozukluğunun yüceltilmesi gibi sorunlu içeriklerden korunması hedefleniyor ve bunun için işletmeci şirketlere söz konusu içerikleri silmesi ya da görünmez hale getirmesi yükümlülüğü getiriliyor.

Ancak sivil toplum örgütü “Reset.tech”in yaptırdığı bir araştırma, bu tür içeriklerin azami yüzde 30’unun silindiğini ortaya koyuyor. Sorunlu içeriklerin silinmesi konusunda karnesi en kötü sosyal medya platformu ise TikTok. Video paylaşım platformu TikTok’ta, yapılan uyarılara rağmen silinen içeriklerin oranının çok daha düşük olduğu belirtiliyor.

Paylaşın