EURO 2024: Portekiz Penaltılarda Turladı

2024 Avrupa Futbol Şampiyonası (EURO 2024) Son 16 Turu’nda Portekiz ile Slovenya, Frankfurt Arena’da karşı karşıya geldi. Portekiz, penaltı atışlarında Slovenya’ya 3-0’lık üstünlük sağladı ve çeyrek finale yükseldi.

Haber Merkezi / Tarihinde 8. kez çeyrek finale yükselen Portekiz, bu turda 5 Temmuz Cuma günü Fransa ile karşılaşacak. Hamburg şehrindeki Volkspark Stadı’nda 5 Temmuz Cuma günü oynanacak çeyrek final müsabakası, TSİ 22.00’de başlayacak.

İtalyan hakem Daniele Orsato düdük çaldığı müsabakada iyi savunma yapan Slovenya, güçlü rakibine çok fazla gol pozisyonu vermedi. İki takım da 90 dakika içinde tabelayı değiştiremeyince uzatmalara geçildi.

103. dakikada Portekiz penaltı kazandı. Rakip yarı alanın ortalarında aldığı topla ceza sahasına giren Diogo Jota, Drkusic’in müdahalesiyle yerde kalınca İtalyan hakem Orsato penaltı noktasını gösterdi.

105. dakikada penaltıda topun başına geçen Ronaldo’nun vuruşunda soluna iyi uzanan Oblak meşin yuvarlağı çıkardı. Uzatmalarda da gol sesi çıkmayınca seri penaltı atışları yapıldı.

Portekiz’de Cristiano Ronaldo, Bruno Fernandes ve Bernardo Silva atışlarını gole çevirirken; Slovenya’da Ilicic, Balkovec ve Verbic’in kullandığı penaltıları kaleci Diogo Costa kurtarmayı başardı. Uzatma dakikalarında penaltı açısından yararlanamayan Ronaldo, seri penaltılarda topu filelere göndermeyi başardı.

Paylaşın

EURO 2024: Slovenya Bir İlki Başardı

2024 Avrupa Futbol Şampiyonası (EURO 2024) C Grubu üçüncü maçında İngiltere ile Slovenya, Köln Stadyumu’nda karşı karşıya geldi. Karşılaşma 0-0 berabere sona erdi.

Haber Merkezi / Bu sonuçla birlikte 5 puana ulaşan İngiltere grubu lider olarak tamamlarken, 3 puanda kalan Slovenya en iyi üçüncüler arasına girmeyi başardı ve gruptan çıkarak bir ilki başardı.

Fransız hakem Clement Turpin düdük çaldığı karşılaşmanın ilk yarısında iki takım da pozisyonlar bulmasına rağmen gol sesi çıkmadı ve 45 dakikalık bölüm 0-0’lık skorla tamamlandı. Müsabakanın ikinci yarısında da tarafların golü bulamamasıyla karşılaşma berabere sonuçlandı.

Grubun diğer maçında Danimarka ile Sırbistan, Allianz Arena’da karşı karşıya geldi. Karşılaşma 0-0 berabere sona erdi. Danimarka, bu sonuçla birlikte puanını 3’e çıkardı ve grubu ikinci sırada noktaladı. Sırbistan ise aldığı 2 puanla grup sonuncusu oldu ve turnuvaya veda etti.

Paylaşın

EURO 2024: Sırbistan’a İlk Puanını Kazandı

2024 Avrupa Futbol Şampiyonası (EURO 2024) C Grubu ikinci maçında Sırbistan ile Slovenya, Allianz Arena’da karşı karşıya geldi. Karşılaşma 1-1 berabere sona erdi.

Haber Merkezi / Rumen hakem Istvan Kovacs düdük çaldığı karşılaşmada Slovenya’nın golünü 69. dakikada Zan Karnicnik, Sırbistan’ın golünü ise 90+6’da Luka Jovic kaydetti.

İki tarafın da dengeli bir oyun ortaya koyduğu ilk yarıda gole yaklaşan taraf 38. dakikada Slovenya oldu. Ceza sahası içi sağ çaprazında topla buluşan Timi Elsnik’in şutunda meşin yuvarlak direkten döndü.

Mücadelede dengeyi değiştiren gol ise ikinci yarıda geldi. 69. dakikada Timi Elsnik’in uzak direğe yaptığı ortada Zan Karnicnik’in dokunuşunda meşin yuvarlak ağlarla buluştu ve Slovenya 1-0 öne geçti.

Slovenya, Avrupa Şampiyonası tarihinde ilk galibiyetini almaya yakınken maçın son saniyesinde, 90+5’te Sırbistan beraberlik golünü buldu. Ilic’in kullandığı kornere iyi yükselen Luka Jovic’in kafa vuruşu sonrası top ağlara gitti

Stat: Allianz Arena

Hakemler: Istvan Kovacs, Vasile Marinescu, Ovidiu Artene (Romanya)

Slovenya: Oblak, Karnicnik, Drkusic, Bijol, Janza, Stojanovic (Dk. 76 Verbic), Adan Cerin, Elsnik (Dk. 90+1 Brekalo), Mlakar (Dk. 64 Stankovic), Sporar, Sesko (Dk. 76 Vipotnik)

Sırbistan: Rajkovic, Veljkovic, Milenkovic, Pavlovic, Zivkovic (Dk. 82 Birmancevic), Ilic, Lukic (Dk. 64 Sergej Milinkovic-Savic), Mladenovic (Dk. 46 Gacinovic), Tadic (Dk. 82 Samardzic), Vlahovic (Dk. 64 Jovic), Mitrovic

Goller: Dk. 69 Karnicnik (Slovenya), Dk. 90+6 Jovic (Sırbistan)

Paylaşın

Slovenya, Filistin’i Resmen Tanıdı

Avrupa’da Filistin’in uluslararası diplomasi sahnesindeki konumunu güçlendirecek kritik adımlar atılmaya devam ediyor. Slovenya, Filistin devletini resmen tanıdı.

Haber Merkezi / 28 Mayıs’ta Filistin’i resmen tanıma kararı alan Slovenya hükümeti, tasarıyı parlamentoya sundu. Parlamentoda oylanan tasarı oy çokluğuyla kabul edildi.

Konuya ilişkin daha önce açıklama yapan Slovenya Başbakanı Robert Golob, hükümetin, Filistin’in bağımsızlığı ve egemenliğinin tanınmasına ilişkin kararı kabul ettiğini ve kararnamenin onay için Ulusal Meclis’e gönderildiğini belirtmişti.

İspanya, İrlanda ve Norveç Filistin’i 28 Mayıs itibariyle resmen tanımıştı. AB içinden yeni devletlerin benzer yönde adım atması bekleniyor. İngiltere ve Avustralya’nın yanı sıra Malta’nın da benzer bir adım atabileceği belirtiliyor.

Öte yandan Almanya ve Fransa ise Filistin’in tanınması fikrine mesafeli yaklaşıyor. Fransa Filistin devletini tanımak için doğru zaman olmadığını ifade ederken Almanya da iki devletli çözümün yalnızca diyalog yoluyla sağlanabileceği konusunda ısrar ediyor.

Aralarında Rusya, Çin ve Hindistan’ın da bulunduğu, Birleşmiş Milletler’e üye 193 ülkeden 144’ü Filistin’in bağımsızlığını tanıyor. 2014 yılında İsveç, Filistin’i bir devlet olarak tanıyan ilk AB üyesi olmuştu. Bulgaristan, Kıbrıs, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Polonya ve Romanya Filistin’i tanıyan diğer birlik üyeleri.

Gazze Şeridi’nde İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısı ise son 24 saatte 71 artarak 36 bin 550’ye yükseldi. Gazze’de İsrail saldırılarında yaralananların sayısı ise son 24 saatte 182 artarak 82 bin 959’a yükseldi.

Gazze’de İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarılırken, saldırılar sonucu oluşan yıkımdan dolayı çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu vurgulandı. Sivil savunma ve acil sağlık ekiplerinin bu kişilere ulaşmakta zorluk yaşadığı kaydedildi.

Paylaşın

Slovenya, Filistin’i Resmen Tanıyacağını Duyurdu

Avrupa’da Filistin’in uluslararası diplomasi sahnesindeki konumunu güçlendirecek kritik adımlar atılmaya devam ediyor. Slovenya, Filistin devletinin resmen tanınacağını duyurdu.

Haber Merkezi / Konuya ilişkin açıklama yapan Slovenya Başbakanı Robert Golob, hükümetin, Filistin’in bağımsızlığı ve egemenliğinin tanınmasına ilişkin kararı kabul ettiğini ve kararnamenin onay için Ulusal Meclis’e gönderildiğini belirtti.

İspanya, İrlanda ve Norveç Filistin’i 28 Mayıs itibariyle resmen tanımıştı. AB içinden yeni devletlerin benzer yönde adım atması bekleniyor. İngiltere ve Avustralya’nın yanı sıra Malta’nın da benzer bir adım atabileceği belirtiliyor.

Öte yandan Almanya ve Fransa ise Filistin’in tanınması fikrine mesafeli yaklaşıyor. Fransa Filistin devletini tanımak için doğru zaman olmadığını ifade ederken Almanya da iki devletli çözümün yalnızca diyalog yoluyla sağlanabileceği konusunda ısrar ediyor.

Aralarında Rusya, Çin ve Hindistan’ın da bulunduğu, Birleşmiş Milletler’e üye 193 ülkeden 144’ü Filistin’in bağımsızlığını tanıyor. 2014 yılında İsveç, Filistin’i bir devlet olarak tanıyan ilk AB üyesi olmuştu. Bulgaristan, Kıbrıs, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Polonya ve Romanya Filistin’i tanıyan diğer birlik üyeleri.

Gazze Şeridi’nde İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısı ise son 24 saatte 53 artarak 36 bin 224’e yükseldi. Gazze’de İsrail saldırılarında yaralananların sayısı ise son 24 saatte 237 artarak 81 bin 777’ye yükseldi.

Gazze’de İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarılırken, saldırılar sonucu oluşan yıkımdan dolayı çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu vurgulandı. Sivil savunma ve acil sağlık ekiplerinin bu kişilere ulaşmakta zorluk yaşadığı kaydedildi.

Paylaşın

Beş Avrupa Ülkesinden Filistin’in Bağımsızlığını Tanıma Hamlesi

İspanya, İrlanda, Slovenya, Malta ve Norveç, Filistin’i bağımsız bir devlet olarak tanıma eşiğinde. Beş ülkenin bu hamlesi, İsrail’in yoğun saldırılarda bulunduğu Gazze’deki sivil halkla dayanışmayı sembolize ediyor.

Gazze Şeridi’nde İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısı ise son 24 saatte 70 artarak 35 bin 456’ya yükseldi. Gazze’de İsrail saldırılarında yaralananların sayısı ise son 24 saatte 110 artarak 79 bin 476’ya yükseldi.

Gazze’de İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarılırken, saldırılar sonucu oluşan yıkımdan dolayı çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu vurgulandı. Sivil savunma ve acil sağlık ekiplerinin bu kişilere ulaşmakta zorluk yaşadığı kaydedildi.

2024 yılının Mayıs ayı Filistin açısından önemli bir dönüm noktası olarak tarih sayfalarına geçebilir. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda, Filistinlilere geniş haklar tanıyan karar kabul edildi. Tam üyeliğin önünde tek engel kaldı: Oy verme hakkı.

Avrupa cephesinde de Filistinlilerin uluslararası diplomasi sahnesindeki konumunu güçlendirecek kritik gelişmeler yaşanıyor. Beş Avrupa ülkesi, Filistin’i bağımsız bir devlet olarak tanımanın eşiğinde.

Bu hamle, Gazze Şeridi’ndeki sivil halkla dayanışmayı sembolize ediyor. Ama aynı zamanda Ortadoğu ihtilafına iki devletli çözümü destekleyen bir pozisyonu temsil ediyor. Mevcut sağcı İsrail hükümeti ise bu çözüm yolunu gittikçe daha güçlü bir şekilde reddediyor.

İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, Hamas’ın 7 Ekim 2023’te İsrail’i hedef alan terör saldırılarının ardından Gazze Şeridi’ni yöneten militan İslamcı Hamas’ın yok edilmesini, bir savaş hedefi olarak ilan etmişti.

Bu arada İsrail hükümeti Filistinlilerin bu topraklarını daha uzun süreli olarak kontrol etmek istediği yönünde açıklamalar yapıyor.

Ancak terörle mücadele gerekçesiyle Gazze’de yürütülen askeri operasyonlarda Hamas kontrolündeki Gazze Sağlık Bakanlığının verilerine göre 35 binden fazla sivilin ölmesi ve korkunç boyutlara ulaşan insani durum, İsrail üzerindeki uluslararası baskıyı giderek artırıyor. Özellikle İspanya ve İrlanda, Filistin devletini tanıyarak bu baskıyı artırmak istiyor.

İspanya?

İspanya Başbakanı Pedro Sanchez, son aylarda Filistin devletinin tanınması için Avrupalı partnerleriyle yoğun görüşmeler gerçekleştirdi. Önce AB düzeyinde nabız yoklayan Sanchez, aralarında Almanya ve diğer bazı üye ülkelerin itirazları üzerine başka bir yola yöneldi, Filistin devletini tanımaya istekli üye ülkelerden bir koalisyon inisiyatifi başlattı.

Kendisi de İspanyol olan AB Dış Politika Yüksek Temsilci Joseph Borrell, İspanya, İrlanda ve Slovenya’nın bu yönde atacakları adımlar tarih açıkladı, 21 Mayıs’a işaret etti.

İspanya, başta Mağrip ülkeleri olmak üzere birçok Arap ülkesi ve Türkiye ile iyi ilişkilere sahip. Bu ilişkiler kısmen Franco diktatörlüğünden (1939-1975) bu yana devam etmekte. İkinci Dünya Savaşı’nı takip eden yıllarda bu ülkeler İspanya’yı Batı ve Doğu Bloku arasındaki ekonomik ve siyasi izolasyondan kurtardılar.

Franco diktatörlüğünün 1975 yılında sona ermesiyle birlikte İspanya İsrail ile ekonomik ilişkilerini geliştirdi, 1986 yılında da iki ülke arasında diplomatik ilişkiler tesis edildi. Bunu izleyen yıllarda İspanya kendini İsrail ile Arap devletleri arasında yapıcı bir arabulucu olarak konumlandırmaya başladı. Hatta 1991 yılında Madrid’de yapılan Ortadoğu Konferansı, İsrail ile Filistinliler arasındaki Oslo barış sürecinin başlangıcı olarak görülüyor.

İrlanda

Gazze savaşının ilk gününden itibaren Filistinlilerle en güçlü dayanışmayı sergileyen Avrupa ülkelerinin başında İrlanda yer alıyor.

Nisan ortasında yeni Başbakan Simon Harris görevine başladığında, İspanya Başbakanı Sanchez Dublin’e ilk devlet ziyaretini gerçekleştiren lider oldu. Görüşmenin ana gündem maddesi ise Ortadoğu’daki gelişmeler ve Filistin devletinin tanınması oldu.

İrlanda hükümeti, diğer tüm AB ülkelerinden daha uzun bir süredir, 1980’den itibaren, egemen bir Filistin devleti ile iki devletli bir çözümden yana olmakla övünüyor.

İrlanda’nın Filistin ile kurduğu güçlü özdeşleşme tarihle açıklanabilir: Bu süreç 19. yüzyılın sonlarında Büyük Britanya tarafından sömürgeleştirilen ve kendi kendini yönetmesine izin verilmeyen İrlanda’dan sorumlu olan İngiliz hükümet yetkilisi Arthur Balfour ile başlıyor.

Balfour 1917’de, İngiltere Dışişleri Bakanı olarak görev yaptığı esnada Balfour deklarasyonunu kaleme aldı. Bu deklarasyonda Balfour, İngiliz hükümeti adına Osmanlı kontrolündeki Filistin’de bir Yahudi devleti kurulmasına destek açıkladı. Bölge, kısa bir süre sonra İngiliz himayesine geçti ve burada jandarmalar görev aldı. Jandarma olarak görev yapanların büyük çoğunluğunu da daha önce İrlandalı isyancılara karşı acımasızca savaşan “Black and Tans” olarak adlandırılan paramiliter gruplar oluşturdu.

Yahudilerin, çoğunlukla Müslüman nüfusun yaşadığı Ortadoğu’ya akını, Katolik İrlanda’da İngiliz Protestanların adanın kuzeyine yerleşmesine benzetiliyor. Zira bazı İrlandalılar, bu gelişmeler üzerine yaşanan Kuzey İrlanda ihtilafının, Ortadoğu ihtilafına benzediğini düşünüyor.

Slovenya, Malta ve Norveç

İspanya’nın solcu ve İrlanda’nın merkez sağ hükümetleri, Filistin hamlelerine daha fazla ağırlık kazandırmak için başka destekçiler de buldu: Slovenya, Filistin’i Haziran ortasına kadar tanıma hedefini açıklamıştı. AB dışişleri temsilcisi Borrell’e göre artık bu hedef öne, yani 21 Mayıs’a çekildi. Malta da harekete geçebilir. Malta, Nisan ayında BM Güvenlik Konseyi’ndeki oylamada Filistin’in BM’ye tam üyeliği lehinde oy kullanmış, ancak karar ABD’nin vetosu nedeniyle onaylanmamıştı.

AB üyesi olmayan NATO ülkesi Norveç de bahar aylarında Filistin’i tanıyabileceğini gündeme taşıdı. Norveç Dışişleri Bakanı Espen Barth Eide, bu hamlenin “Hamas devleti” yerine siyasi olarak birleşmiş bir Filistin devletin tesisine yol açacağını umduğuna dikkat çekiyor.

Günümüzde AB’de Filistin devletini tanıyanların çoğunluğu Orta ve Doğu Avrupa devletleri. Bunun gerisinde, söz konusu devletlerin sosyalist geçmişi ve o dönem FKÖ’nün lideri Yaser Arafat ile var olan ideolojik yakınlıkları yatıyor. Ancak başta Çek Cumhuriyeti ve Macaristan olmak üzere bu ülkelerden bazıları Filistinlilerle tam diplomatik ilişkilerini sürdürseler de artık İsrail’in destekçisi olarak görülüyor.

Filistin’i tanıyan ülkeler AB üyesi olmadan önce bu adımı atmışlardı. AB’ye üye olduktan sonra Filistin devletini tanıyan tek bir ülke oldu. O da İsveç.

İspanya ve İrlanda’nın öncülük ettikleri koalisyonun genişleyip genişlemeyeceği henüz belirsiz. Belçika’da hükümet bunun zamanlaması ile ilgili değerlendirmelerini sürdürüyor. Muhafazakarların iktidara geldiği Portekiz şimdilik geri adım atmış görünüyor.

Almanya ise Filistin Özerk Yönetimi ile ilişkilere sahip olmakla birlikte bir Filistin devletini ancak İsrail de bu yönde adım attığı takdirde tanımak istiyor. İsrail’in tasfiye etmek istediği, AB ve ABD tarafından terör örgütü olarak sınıflandırılan Hamas Filistin topraklarında siyasi bir güç unsuru olmaya devam ettiği müddetçe bu mümkün görünmüyor.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Slovenya’da Seçimleri Solcu Robert Golob Kazandı

Slovenya’da dün yapılan genel seçimler, dört ay önce kurulan ve “ülkeye tekrar demokrasi getirmeyi” vadeden sol eğilimli Özgürlük Hareketi Partisi’nin sürpriz zaferiyle sonuçlandı.

1,7 milyon nüfuslu ülkede oyların yüzde 98’inin sayımı tamamladı. Buna göre eski iş insanı Robert Golob liderliğindeki Özgürlük Hareketi oyların yüzde 34,5’ini, sağcı Başbakan Janez Jansa’nın lideri olduğu Sloven Demokrat Partisi (SDS) ise yüzde 24’ünü aldı.

Bu sonuçlarla Özgürlük Hareketi’nin 90 üyeli parlamentoda 40, SDS’nin ise 28 milletvekili çıkarması bekleniyor. Özgürlük Hareketi’nin toplam 12 sandalyesi bulunan sol partilerle koalisyon kuracağı belirtiliyor.

Eski ABD Başkanı Donald Trump’a yakınlığıyla bilinen ve Alman basınının “Mini Trump” lakabını taktığı popülist başbakan Janez Jansa, ülkede demokrasiyi geriletmek ve basın özgürlüğünü sınırlamakla suçlanıyordu.

Daha önce üç dönem başbakanlık yapan Jansa, 2013’te yolsuzluktan iki yıl hapis cezası almış, Anayasa Mahkemesi’nin yeniden yargılama kararının ardından dava zaman aşımına uğramıştı.

Komünist dönem sonrası bir reformcu olarak iş başına gelen 63 yaşındaki Jansa’nın siyasi çizgisi daha sonra sağa kaymış, hatta aşırı sağcı olarak nitelenmeye başlamıştı.

Macaristan Başbakanı Victor Orban’la yakın ilişkisi olan Jansa, resmi haber ajansının fonlarını kesmeye çalışması ve Avrupa Birliği’nin (AB) yeni yolsuzlukla mücadele birimine savcıların atanmasını geciktirmeye çalışması nedeniyle AB’yle gerginlik yaşıyordu.

Sahibi olduğu enerji yatırım şirketinin başkanlığından alındıktan sonra siyasete giren Robert Golob ise seçimleri bir “demokrasi referandumu” diye nitelemişti.

Covid’e yakalandığı için teşekkür konuşmasını video bağlantısıyla yapan 55 yaşındaki Golob, “İnsanlar değişim istiyor. İnsanlar oylarıyla bu değişimi bizim getirebileceğimize inandığını gösterdi” dedi.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın