SGK’nın Özel Hastanelere Hasta Başına Ödeme Artışı Yüzde 940

2024 yılını ilk altı ayında Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), devlet ikinci basamak hastaneleriyle karşılaştırıldığında özel hastanelere hasta başına yaklaşık 3 kat daha fazla ödeme yaptı.

Haber Merkezi / 2012-2024 döneminde ise hasta başına birim ödeme devlet ikinci basamak hastanelerinde yüzde 469, devlet üçüncü basamak hastanelerinde yüzde 518, üniversite hastanelerinde yüzde 648 arttı. Aynı dönemde SGK’nin özel hastanelere hasta başına birim ödeme artışı yüzde 940 olarak gerçekleşti.

Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi (DİSK-AR) ”Özel hastanelerin SGK’ye yükü tırmanıyor” başlıklı araştırma bültenini yayımlandı. Araştırmada öne çıkan bölümler şöyle:

“2000’li yıllarda “sağlıkta dönüşüm” adı altında yapılan düzenlemeler sonucunda kamu sosyal sigorta kurumları sağlık hizmeti sağlayıcısı olmaktan çıkarıldı. SGK (SSK) ve diğer kamu sağlık sigortalarına ait hastaneler bedelsiz olarak Sağlık Bakanlığı’na devredildi. Sadece SSK hastaneleri değil SSK’ye ait ilaç fabrikası da kapatıldı. Sonuçta SGK tamamıyla sağlık hizmeti satın alır duruma getirildi.

SGK, günümüzde sağlık hizmeti sunan çeşitli sağlık kuruluşlarından sigortalılar için sağlık hizmeti satın almaktadır. Sosyal güvenlik ve sağlıkta “reform” adı altında yapılan düzenlemeler sonucunda özel hastanelerin sağlık sistemi içindeki payı önemli bir düzeye ulaştı. Özel sağlık sunucularının sağlık sistemindeki yeri çeşitli ölçütlere göre ele alınabilir. Bunlardan biri, hasta müracaat (başvuru) sayısı, özel sağlık kuruluşlarına yapılan toplam ödeme ve başvuran hasta başına SGK tarafından yapılan ortalama ödemedir.

Bu çerçevede özel sağlık sunucuları ile SGK ilişkisi açısından ilginç bir gelişme söz konusu. SGK kapsamında özel sağlık kuruluşlarına yapılan ödemeler giderek artsa da müracaat sayısı ve müracaat oranı giderek düşmektedir. 2012 yılında toplam 87,9 milyon olan özel hastane hasta başvuru sayısı 2023 yılında 68,5 milyona gerilemiştir. Aynı dönemde SGK kapsamındaki toplam hasta başvuru sayısı ise 386,7 milyondan 606,7 milyona yükselmiştir.

Özel hastanelere başvuru oranı 2012’de yüzde 23 iken 2023 yılında yüzde 11’e gerilemiştir. Özel hastanelere başvuru sayısının düşmesinde özel hastanelerin Sağlık Uygulama Tebliğinde (SUT) belirlenen oranların çok üzerinde hatta fahiş fiyatlar uygulamaları önemli bir rol oynuyor olabilir.

Toplam hasta başvurusu sayısı içinde hasta sayısı ve oranındaki bu azalmaya rağmen hasta başına SGK tarafından ödenen maliyet hızla artıyor. SGK’nın sağlık istatistikleri, SGK tarafından yapılan sağlık ödemelerinin devlet ikinci basamak, devlet üçüncü basamak, özel hastaneler ve üniversite hastanelerine göre hasta başına birim ödeme dağılımını veriyor. SGK’nın sağlık sunucularına yaptığı hasta başına birim ödeme tutarı özel hastanelerde daha hızlı artıyor.

2012’de devlet ikinci basamak hastanelerinde hasta başına birim ödeme 49 TL iken 2024’ün ilk altı ayında 282 TL’ye, devlet üçüncü basamak hastanelerinde 91 TL’den 564 TL’ye, üniversite hastanelerinde ise 180 TL’den 1.341 TL’ye yükseldi. Aynı dönemde SGK’nın özel hastanelere hasta başına birim ödemesi 77 TL’den 801 TL’ye yükseldi.

2024’ün ilk altı ayında SGK, devlet ikinci basamak hastaneleriyle karşılaştırıldığında özel hastanelere hasta başına yaklaşık 3 kat daha fazla ödeme yaptı. 2012-2024 döneminde hasta başına birim ödeme devlet ikinci basamak hastanelerinde yüzde 469, devlet üçüncü basamak hastanelerinde yüzde 518, üniversite hastanelerinde yüzde 648 arttı. Aynı dönemde SGK’nın özel hastanelere hasta başına birim ödeme artışı yüzde 940 olarak gerçekleşti.

Bir diğer ifadeyle özel hastanelerin SGK kapsamındaki hasta başvuru sayısı düşerken SGK birim hasta ödemesi diğer sağlık sunucularından çok daha yüksek artmış oldu. SGK, 2024 yılında devlet ikinci basamak hastanelerine hasta başına 282 TL öderken özel hastanelere 801 TL ödemektedir. Sadece bu veri bile özel hastanelerin SGK üzerindeki yükünü göstermesi açısından çarpıcıdır.

Sağlık hizmet sunucuları (devlet ikinci basamak, devlet üçüncü basamak ve üniversite hastaneleri) arasında özel hastanelere başvuranların sayısı ve oranı 2012’den itibaren azalırken, SGK’nın özel hastanelere yaptığı birim ödeme artıyor. 2012 ile 2024’ün ilk altı ayında arasında bu fark hızla açılıyor. 2012’de toplam sağlık hizmet sunucuları arasında özel hastanelere müracaat edenlerin hasta oranı yüzde 22,7 iken, SGK tarafından özel hastanelere yapılan ödemenin toplam SGK ödemesi içindeki payı yüzde 23,9 oranındadır. Ancak bu eğilim 2012’den itibaren tersi bir biçimde seyrediyor.

Özel hastanelere başvuran hasta sayısında ve oranında azalma olmasına rağmen SGK’nın özel hastanelere yaptığı birim ödeme artıyor. 2024’ün ilk altı ayında özel hastanelere başvuran hasta oranı yüzde 10 civarına düşmesine rağmen SGK tarafından özel hastanelere yapılan birim ödemenin payı yaklaşık yüzde 16’dır.

Özel hastanelerin SGK’ye yükü artıyor!

SGK’nın sağlık hizmet sunucularına hasta başına yaptığı ödemeler arasında özel hastanelere yapılan hasta başına ödemelerin toplamdaki payı dikkat çekiyor. 2012’de SGK’nın devlet ikinci basamak hastanelerinde hasta başına yaptığı ödeme ortalama hasta başına ödemenin yüzde 67’sini, özel hastanelere yapılan hasta başına ödeme ise ortalama ödemenin yüzde 105’i oranındaydı. SGK’nın özel hastanelerine hasta başına yaptığı ödemenin ortalama hasta başına ödemeye oranı 2012’den 2024’ün ilk altı ayına kadar düzenli olarak arttı ve ortalamanın yüzde 153’üne ulaştı.

Öte yandan SGK’nın devlet ikinci basamak hastanelerine hasta başına yaptığı ödeme ortalama ödemenin yüzde 67,7’sinden yüzde 53’e düştü. Diğer bir ifadeyle 2012’de özel hastaneler yapılan ödeme ortalama ödemenin yaklaşık yüzde 5 üzerindeyken, 2024’te yüzde 53 üzerine çıktı. Devlet ikinci basamak hastaneleri ise ucuzladı.

SGK’nın devlet ikinci basamak devlet hastaneleri ile özel hastanelere hasta başına yapılan ödemenin ortalama ödemeye oranı arasındaki fark açılıyor. 2024’ün ilk altı atında SGK özel hastanelere yaptığı ödemenin payı yüzde 153’e yükseldi. Devlet ikinci basamak hastaneleri için yapılan ödemenin payı ise yüzde 53,9’ye düştü.”

Paylaşın

Şimşek, Bütçe Açığını EYT’ye Bağlamıştı: EYT’nin Bütçeye Yük Olmadığı Ortaya Çıktı

Mehmet Şimşek, eylül ayında yaptığı açıklamada, “Deprem ve EYT nedeniyle bütçe açığımız oldukça yüksek seyrediyor.” demişti. Ancak EYT ile emekliliğin uygulamaya koyulduğu 2023’te SGK’nın bütçedeki payı ‘en düşük düzey’ olan 13,3 oldu.

2025 yılında ise SGK’ya ayrılan bütçenin yüzde 11,4’e düşürülmesi hedefleniyor. Prof. Çelik, “Bu artış oranı 2025’te emeklileri parlak bir tablonun beklemediğini gösteriyor” yorumunu yaptı.

Cumhurbaşkanlığı Strateji Bütçe Başkanlığı (SBB), ‘2025 Bütçe Gerekçesi’ raporunu yayımladı. Buna göre gelecek yıl için bütçeden Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) ayrılması öngörülen pay yüzde 13,3 oldu. 2007’den itibaren SGK payları incelendiğinde yüzdelik dilimin her geçen yıl azaldığı, bütçedeki SGK yükünün iddia edildiğinin aksine hafiflediği görüldü.

Oranlara dikkat çeken Prof. Dr. Aziz Çelik, Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) kapsamında emekli edilenler hakkındaki felaket senaryolarının çarpıtma olduğunu söyledi.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, eylül ayında yaptığı açıklamada, “Deprem ve EYT nedeniyle bütçe açığımız oldukça yüksek seyrediyor.” demişti. Ancak EYT ile emekliliğin uygulamaya koyulduğu 2023’te SGK’nın bütçedeki payı ‘en düşük düzey’ olan 13,3 oldu.

2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifine göre, 2025’te SGK’ya aktarılan bütçe kaynağı yüzde 11,4’e düşürülüyor. Bütçe transferlerinin miktar olarak yüzde 18,8 artması hedefleniyor. Bütçe teklifini değerlendiren Prof. Çelik, “Bu artış oranı 2025’te emeklileri parlak bir tablonun beklemediğini gösteriyor.” yorumunu yaptı.

SGK’ya ayrılan bütçe transferlerinin hepsinin emekliler için harcanmadığını vurgulayan Prof. Çelik, “İşveren teşvikleri ve ödeme gücü olmayanların Genel Sağlık Sigortası pirimleri de bütçe transferlerinden yapılıyor. Diğer bir ifadeyle emekliler için aktarılan oran daha düşüktür.” dedi.

Paylaşın

Belediyelerin Gündemi “SGK Prim Borçları”

CHP tarafından düzenlenen Sosyal Demokrat Belediyecilik Eşgüdüm Konseyi’nin (SODEMBEK) ilk toplantısında, ekonomik zorluklar nedeniyle “Ya personel maaşı ya SGK prim borçları” noktasına getirilen belediyelerin zor durumda olduğu vurgulandı.

Toplantıda ayrıca, CHP’nin belediyelerin borçlarının yapılandırılması ve mali yükün azaltılmasına yönelik bir kanun teklifi hazırlığında olduğu ifade edildi.

Sosyal Demokrat Belediyecilik Eşgüdüm Konseyi (SODEMBEK) Toplantısı, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel başkanlığında gerçekleşti.

Başkanlığını Özgür Özel’in, Genel Sekreterliğini; CHP Genel Sekreter Yardımcısı Tarık Balyalı’nın yaptığı SODEMBEK’in CHP belediyelerinin çalışmalarında eşgüdümlü ilerlemesini, kritik süreçleri birlikte yürütmesini, atılacak adımların tek elden yürütülmesini sağlamak için kurulduğu kaydedildi.

Bu yöntemle belediye hizmetlerini iyileştirmesinin, etkinleştirmesinin ve sosyal demokrat belediyecilik anlayışının yaygınlaştırmanın hedeflendiği kaydedildi.

Gazete Duvar’dan Ceren Bayar’ın aktardığına göre; SODEMBEK’in ilk toplantısında CHP’li belediyelerin en acil gündemleri ele alındı. Bu gündemler arasında ilk sırada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Tahsili için gereken yapılacak” dediği belediyelere ait SGK prim borçları yer aldı. Toplantıda pek çok belediye başkanı bu borçların tahsilinin belediyeleri ekonomik anlamda çok zorlayacağı değerlendirmesini yaptı.

Yaşanan ekonomik kriz nedeniyle maliyetlerin çok arttığını, buna rağmen belediye personelini enflasyona ezdirmemeyi amaçladıklarını ifade eden bir belediye başkanı, “Ya maaş ya SGK borçlarının ödenmesi’ tercihi yapmak durumunda kalan belediyelerimiz var. Elbette maaşları ödemeyi tercih ediyoruz. Şimdi toplu işi sözleşmesi, zam dönemi yaklaşıyor. Gene personelimizi koruyan adımlar atmak istiyoruz. SGK borçlarının tahsili tüm belediyeleri zorluyor” değerlendirmesinde bulundu.

Giderlerin enflasyon ve döviz kuru sebebiyle arttığını belirten bir başka belediye başkanı, iktidarın ekonomi politikalarının bedelini CHP’li belediyelere ödetmek istediğini vurguladı ve “Belediyelerin gelirleri sabit ama giderleri her geçen gün artıyor. Buna bir de SGK prim borçları eklendi. Maaş ödemekte zorlanacağımız bir döneme giriyoruz. Bu sorunu çözmek için acil adımlar atmalıyız, atacağız” dedi.

Toplantıda SGK prim borçlarının belediyelerin işleyişini zora sokmaması için yapılabileceklere dair öneriler sunuldu. Konunun kamuoyunda daha çok gündem olması için çalışmalar yapılması, genel başkanın bu konuyu daha sık gündeme getirmesi öneriler arasında yer aldı.

Borçların faizlerinin silinerek uzun vadeli biçimde yapılandırılması yönünde bir teklifin iktidara sunulması da en çok sunulan önerilerden oldu. Bu önerinin hayata geçmesi konusunda büyük oranda fikir birliği sağlandı.

Borçların hükümet ve belediyeler arasında mahsuplaşılarak silinmesi de bir başka öneri olarak sunuldu. Bazı belediye başkanları SGK ile belediyelerin okul, dini tesis arazisi gibi belediye arazilerinin borçlar karşılığında takas edebileceğini ve mahsuplaşılabileceğini söyledi. AK Partili belediyelerin bu yöntemle pek çok borcu sildirdiği, mevcut SGK borçlarını bu mahsuplaşma karşılığında düşürdüğü de hatırlatıldı.

Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin Ankara’da yaptırdığı stadyumdan alacakları karşılığında SGK ile mahsuplaşma yapılabileceğine dair önerisini hatırlatan kaynaklar, benzer örneklerin bulunduğu belediyelerde de aynı biçimde mahsuplaşma sağlanabileceğini de ifade etti.

Belediyelerin gelir elde eden kurumlar olmadığını ve kamu hizmeti sunduğunu ama buna rağmen yüksek oranda vergi ödediğini kaydeden bir belediye başkanı, KDV alacaklarıyla da mahsuplaşma yapılabileceğine dair öneriyi şu sözlerle anlattı: “Belediyeler mal ve hizmet alımlarında KDV’den muaf değil. Ama biz sonuçta bir hizmet üretiyoruz. Aldığımız malı satmıyoruz ki, kamu hizmeti yapıyoruz. Demir, beton alıyoruz mesela, hepsine KDV ödüyoruz. Sonuçta o KDV’yi mahsuplaşacak işlem yapamıyorum. Yani ben hizmet üretiyorum, kar elde etmiyorum ama vergi ödemek zorunda kalıyorum. İşte bu yüzden KDV alacaklarımız var. Bu alacaklar karşılığında da mahsuplaşılabilir.”

Toplantıda belediyelerin gelirlerini artırıcı önlemlere dair değerlendirmeler de yapıldı. Sayıştay bulgularına göre bazı belediyelerin aldığı, bazı belediyelerin almadığı gelirler olduğunu ifade eden bir CHP kurmayı, “Sayıştay’ın tespitleri var. Pek çok AK Partili belediye ‘ajans payı’, ‘elektrik payı’ gibi gelirler alıyor. CHP’li belediyelerin de bu paylardan faydalanması için çalışılabilir” dedi.

Erdoğan ile görüşülsün

Toplantıda CHP Yerel Yönetimler ve Dirençli Kentlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gökan Zeybek’in Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’la; Hazine ve Maliye Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yalçın Karatepe’nin Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’le konuya ilişkin görüşme gerçekleştirmesi, CHP’nin önerilerini iletmesi yönünde de uzlaşıya varıldı. Önümüzdeki günlerde bu görüşmelerin gerçekleşmesi için adım atılacağı, görüşmelerde bakanlardan AK Partili belediyelerden devreden borçların ödenebilmesi için CHP’li belediyelere alan açılmasının talep edileceği ifade edildi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in SGK prim borçlarının tahsilinin yaratacağı problemleri ve çözüm önerilerini Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da aktarması, bu konu özelinde bir görüşme için randevu talebinde bulunması da sunulan öneriler arasında yer aldı.

Haberin tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

Türkiye Belediyeler Birliği “SGK Borçları” İçin Harekete Geçti

Türkiye Belediyeler Birliği (TBB), belediyelerin Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) olan borçları gerekçe gösterilerek ihbarname gönderilmesi ve hazine paylarından kesinti yapılması üzerine 24 maddelik bir öneri yayınladı.

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın partisinin grup toplantısında yaptığı “Emeklilere faydanız dokunsun istiyorsanız talimat verin belediyeleriniz SGK’ya olan birikmiş borçlarını ödesinler” açıklamasıyla başlayan tartışmaların ardından belediyelere haciz işlemleri uygulanmaya başlanmıştı.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Vedat Işıkhan’ın yaptığı açıklamada, uyarılara ve bildirimlere karşın prim borçlarını ödemeyen belediyelerle ilgili icra yöntemine başvuracaklarını bildirmişti. Tartışmaların ardından haciz işlemleri başlatılmış ve ilk olarak Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin hesaplarına haciz konulmuştu.

Türkiye Belediyeler Birliği (TBB), şirket borçlarını gerekçe göstererek bazı belediyelere ihbarname gönderilmesi ve Hazine paylarından kesinti yapılması üzerine 24 maddelik bir öneri yayınladı.

Gazete Pencere’de yer alan habere göre; TBB Başkanı Ekrem İmamoğlu adına TBB Genel Sekreteri Suat Yıldız’ın imzasıyla ilgili bakanlıklara gönderilen resmi yazıda, 5393 sayılı belediye kanunun 15’inci maddesinin son fıkrasında yer alan “Belediyenin proje karşılığı borçlanma yoluyla elde ettiği gelirleri, şartlı bağışlar ve kamu hizmetlerinde fiilen kullanılan malları ile belediye tarafından tahsil edilen vergi, resim ve harç gelirleri haczedilemez” hükmü hatırlatıldı.

İlgili hükümde amaçlandığı gibi siyasi tercihlere göre kesinti yapılmasını engelleyecek, mahalli hizmetlerin kesintisiz olarak sunulmasını sağlayacak, asgari bir gelirin güvence altına alınmasına kesin olarak imkan verecek ve belediyelere ödeme kolaylığı getirecek yeni bir düzenlemeye ihtiyaç olduğu belirtildi.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığı’na gönderilen yazıda, alacaklı kuramların tahsilatını hızlandıracak, yerel hizmetlerin aksatılmadan yerini getirilmesini sağlayacak 24 maddelik bir öneri paketi sunuldu.

Resmi yazıda; ekonominin bozulan dengesi, belediye gelirlerinde güncelliğin sağlanamamış olması ve sığınmacı yükünün belediyelere getirdiği yük de anımsatıldı.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığı’na iletilen resmi yazıda belediye ve bağlı kuruluşlarının kamu borçlarının ne şekilde ödeneceğinin düzenlemiş olduğu hatırlatılarak, “5779 sayılı İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun’un 7’nci maddesinin 2’nci fıkrasında, 6183 sayılı Kanun kapsamında takip edilen borçlar ile sosyal güvenlik kuruluşlarına olan borçların alacaklı idarelerin talebi üzerine ilgisine göre Hazine ve Maliye Bakanlığı veya İller Bankasınca kesilerek ödeneceği hükmedilmiştir” denildi.

Bütün işverenler gibi, belediye, bağlı kuruluş ve şirketlerin de vergi ve sigorta prim borçlarını ödemelerinin mevzuatın gereği olduğuna dikkat çekilen yazıda, “Ekonominin bozulan dengesi, belediye gelirlerinde güncelliğin sağlanamamış olması ve sığınmacı yükü, geçmiş dönemden sarkan belediye borçları, dış borçlanma izinlerinin reddedilmesi, bankalardan teminat mektubu alınamaması, belediyelere yardım ödeneğinin kapsayıcı şekilde kullanılmaması gibi sebeplerle belediyelerin bütçe dengesinde sapmalar meydana geldiği, kamu borçlarının zamanında veya tam olarak ödenemediği de bir gerçekliktir” ifadelerine yer verildi.

Yazıda, belediyeleri ve şirketlerini haciz baskısına almanın yerel yönetimlerle merkezi idare arasındaki ilişkinin sağlıklı ilerlemesine katkı sağlamayacağı, belediyelere kanunlarla verilen yerel hizmetlerin yerine getirilmesini engelleyeceği de vurgulandı.

24 maddelik öneri: Yazıda, alacaklı kuramların tahsilatını hızlandıracak, yerel hizmetlerin aksatılmadan yerini getirilmesini sağlayacak 24 maddelik öneri paketinde tüm belediyeler adına şu istekler sıralandı:

1) Öncelikle belediyelerin hizmet üretmelerine, takipler ve hacizlerin engel olmasının önlenmesi için bu yoldaki girişimlerin durdurulması,
2) Yeni bir yapılandırma kanunu çıkarılarak uzlaşma kültürü içinde borçların ödenmesine imkân bağlanması,3) Borçlarını düzenli ödeyen belediye/şirketlerin teşviki amacıyla kamuya olan borçlarından en az %10 indirim yapılması,
4) Belediye paylarından yapılan borç kesintilerinin durdurulduğu dönemlerde kamuya olan borçlara faiz işletilmesinin durdurulması,
5) 5779 sayılı Kanun’daki dağıtım kriterlerinin artırılması,

6) Belediye meclislerine kanuni sınırlar dâhilinde vergi ve harç tarifesi belirleme yetkisi verilmesi,
7) Belediyelere ait vergi ve harç tarifelerinin alt üst sınırlarının yeniden belirlenmesi,
8) 2464 sayılı Kanun’un Geçici 7’nci maddesinin Yeniden Değerleme Oranını (YDO) içerecek şekilde yeniden ele alınması,
9) 2464 sayılı Kanun’un güncel gelirleri içerecek şekilde yeniden ele alınması,
10) Emlak Vergisi düzenlemesinin gözden geçirilmesi,

11) Genel aydınlatma giderlerinin belediyelerden alınması,
12) Kültür ve Tabiat Varlıkları Katkı Payının belediyelere bırakılması,
13) Motorlu Taşıtlar Vergisi üzerinden yol ve trafik katkı payı alınması, toplu taşımada vergi indirimi yapılması, ücretsiz/indirimli taşımalarda belediye ve şirketlerinin mali kayıplarının telafi edilmesi,
14) Konaklama Vergisinin belediyelerin geliri şeklinde düzenlenmesi,
15) Müze Giriş Ücretleri Payına ‘ören yerlerinin’ dâhil edilmesi,

16) Yatırım Hizmetlerinden alınan KDV’nin belediye borçlarına mahsup edilmesi,
17) Belediyelerin okul, yurt ve sağlık tesisi yapımı giderlerinin yarısının belediye borçlarına mahsup edilmesi,
18) Belediyelerin dava harçlarından muaf tutulması,
19) Karayolu geçişleri ile orman alanlarındaki belediye hizmetlerinden ücret alınmaması,
20) Su ve atık su tesislerinde tüketilen elektrik tarifesinin sanayi tarifesinin yarısını içerecek şekilde oluşturulması, belediyelerin elektrik giderlerinden KDV alınmaması,

21) Kalkınma Ajans Paylarının kaldırılması,
22) SUKİ gelirlerinden kesilen çevre katkı payının kaldırılması,
23) İmar para cezalarının yeniden ele alınması,
24) Sığınmacı barındıran belediyelerin mali yükünün karşılanması konularında yapılacak her türlü çalışmaya Birliğimizin katılımının sağlanması…

Paylaşın

“Sosyal Güvenlik Sistemi Yeniden Yapılandıracak” İddiası

AK Parti kurmayları, “Sosyal güvenlik sistemini belki de baştan aşağı gözden geçirmemiz gerekecek. Sosyal güvenlik sisteminin sağlıklı işlemesi için ortalama 4 çalışana 1 emekli düşmesi gerekiyor. Türkiye’de şu anda, bir emekliye karşılık 1,5 çalışan var” değerlendirmesini yapıyorlar.

Meclis’in ekim ayında açılmasıyla birlikte ilgili bakanlıklar ve AK Parti’nin ekonomi kurmaylarının bir araya gelerek sosyal güvenlik sisteminin yeniden yapılandırılmasına ilişkin çalışmalara başlaması bekleniyor.

Türkiye Gazetesi’nde yer alan habere göre; Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) düzenlemesi, ekonomik zorluklar sebebiyle ödenmeyen primler, çalışan-emekli sayısı arasındaki orantısızlık, kayıt dışı istihdam gibi nedenlerle bozulan sosyal güvenlik sisteminin yeniden rayına oturtulması için yeni dönemde bir çalışma yapılması bekleniyor.

Kamuoyunda bir süredir özellikle en düşük emekli aylığı ile ilgili artışları içeren düzenlemelerin yapılması, bu nedenle daha fazla prim ödeyen ile düşük prim ödeyenlerin aldığı maaş arasındaki makasın kapanması, sosyal güvenlik sistemine yönelik eleştirileri artırdı.

TBMM tatile girmeden önce en düşük emekli aylığının yeniden artırılmasına ilişkin düzenlemenin hazırlıkları sırasında AK Parti içinde de sosyal güvenlik sisteminin sil baştan ele alınarak tüm tartışmalı alanlarda yeni adımların atılmasına ilişkin başlıklar gündeme geldi.

AK Parti’de ve hükümet nezdinde bu konularda henüz kapsamlı bir çalışma yapılmadı.

“Sosyal güvenlik sistemini gözden geçirmemiz gerekecek”

Ancak AK Parti kurmayları “Sosyal güvenlik sistemini belki de baştan aşağı gözden geçirmemiz gerekecek. Emeklilik sistemi ile ilgili başlıklar var, intibak meselesi var. Aynı primi ödemesine rağmen farklı maaş alanlar var. EYT ile birlikte aktüeryal dengenin iyice bozulduğu açık. Sosyal güvenlik sisteminin sağlıklı işlemesi için ortalama 4 çalışana 1 emekli düşmesi gerekiyor. Ama Türkiye’de şu anda, bir emekliye karşılık 1,5 çalışan var. Bu hâliyle sistemin döndürülmesi çok zor” değerlendirmesini yapıyorlar.

Meclis’in ekim ayında açılmasıyla birlikte ilgili bakanlıklar ve AK Parti’nin ekonomi kurmaylarının bir araya gelerek sosyal güvenlik sisteminin yeniden yapılandırılmasına ilişkin çalışmalara başlaması bekleniyor.

Ayrıca AK Parti’nin en önemli seçim vaatleri arasında yer alan esnafın emeklilikteki 9 bin prim günü şartının 7 bin 200’e düşürülmesi ve ev kadınlarına prim desteği ile yıpranma hakkının verilmesine yönelik düzenlemelerin de yeni dönemde çalışmaları yapılacak sosyal güvenlik reformu kapsamında ele alınacağı belirtiliyor.

Paylaşın

CHP’den SGK’ya Çağrı: Şirketlerin Borçlarını Açıklayın

Belediyelerin SGK borçlarına ilişkin açıklamalarda bulunan CHP’li Gökan Zeybek, “SGK’nın, belli bir tutarın üstünde borcu bulunan tüm kamu kurumlarını ve şirketlerini açıklamasını istiyoruz” çağrısında bulundu.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Yerel Yönetimler ve Dirençli Kentlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gökan Zeybek, belediyelerin SGK ve vergi borçlarına yönelik açıklamalarda bulundu.

Birgün’den Mustafa Bildirci’nin aktardığına göre; 31 Mart 2024 Yerel Seçimleri’ne kadar SGK’nın gündeminde olmayan borçların, “En düşük emekli aylığının 12 bin 500’de tutulmasının utancını gizlemek için” hatırlandığını belirten Zeybek, açıklanan borç miktarının SGK’nin 2024 yılı gelir tahminin yalnızca yüzde 3’ünü oluşturduğunun altını çizdi.

İktidarın, emekliler ile CHP’li belediyeleri karşı karşıya getirmeye çalıştığını savunan Zeybek, “SGK’nın amacı CHP’li belediyelerin vatandaşa hizmet etmesini engellemek mi?” diye sordu.

CHP’li Zeybek, CHP idaresindeki bazı büyükşehir belediyelerin borçları ile AKP ya da MHP’den devralınan borçları da açıkladı. Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin Melih Gökçek’ten devraldığını toplam borcun 2 milyar dolar olduğunu belirten Zeybek, borcun 1 milyar dolar seviyesine indirildiğini kaydetti.

Adana Büyükşehir Belediyesi’nde devralınan borcun 1 milyar 18 milyon dolar olduğunu ifade eden Zeybek, borcun 362 milyon dolara kadar düşürüldüğünü vurguladı. AKP’den 535 milyon dolar borçla devralınan İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin borcunun ise büyük metro yatırımlarına rağmen 548 milyon dolar seviyesinde tutulduğu bildirildi.

31 Mart 2024 Yerel Seçimleri’nde CHP’ye geçen belediyelerin borçları da listelendi. En büyük borçla devralınan belediyenin AKP’li Turgut Altınok’tan devralınan Keçiören Belediyesi olduğunun altını çizen Zeybek, devralınan en borçlu belediyeleri ve borç tutarlarını şöyle sıraladı:

Keçiören Belediyesi: 1 milyar 398 milyon TL,
Sancaktepe Belediyesi: 1 milyar 346 milyon TL,
Alanya Belediyesi: 1 milyar 52 milyon TL,
Gaziosmanpaşa Belediyesi: 962 milyon TL,
Beykoz Belediyesi: 702 milyon TL,

Eyüpsultan Belediyesi: 676 milyon TL,
Beyoğlu Belediyesi: 649 milyon TL,
Üsküdar Belediyesi: 648 milyon TL,
Mamak Belediyesi: 591 milyon TL,
Ortahisar Belediyesi: 498 milyon TL.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökan Zeybek iktidarın, “SGK borcu olan şirketleri açıklamasını” istedi. SGK’nin toplam alacağının 2023 yılı sonu itibarıyla 750 milyar TL’ye ulaştığını kaydeden Zeybek, “Üstelik bu borç Sayıştay’ın, ‘Tahsiline başlayın’ uyarısına rağmen yapıldı” diye konuştu.

Açıklanan borçların belediyelerin değil, belediye iştiraklerinin borcu olduğunu da belirten Zeybek, “SGK’nın, belli bir tutarın üstünde borcu bulunan tüm kamu kurumlarını ve şirketlerini açıklamasını istiyoruz. Anlıyoruz ki iktidar 31 Mart 2024 Yerel Seçimleri’nde CHP’nin kazanmasını hala içine sindirememiştir. İktidar, CHP’li belediyelerin elini kolunu bağlamak içi bir yasal düzenleme hazırlığına düşmüştür” ifadelerini kullandı.

Paylaşın

SGK Borçları İçin Harekete Geçildi: İlk Haciz Mersin Büyükşehir Belediyesi’ne

Erdoğan’ın talimatı sonrası belediyelerin SGK borçlarına ilişkin çalışmalar başladı. İlk olarak CHP’li Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin hesaplarına söz konusu borçlar nedeniyle haciz konuldu.

Haber Merkezi / AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen hafta partisinin grup toplantısında yaptığı “Emeklilere faydanız dokunsun istiyorsanız talimat verin belediyeleriniz SGK’ya olan birikmiş borçlarını ödesinler” açıklamasıyla başlayan tartışmaların ardından belediyelere haciz işlemleri uygulanmaya başlandı.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Vedat Işıkhan’ın dün yaptığı yaptığı açıklamada, uyarılara ve bildirimlere karşın prim borçlarını ödemeyen belediyelerle ilgili icra yöntemine başvuracaklarını bildirmişti. Tartışmaların ardından haciz işlemleri başladı ve ilk olarak Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin hesaplarına haciz konuldu.

CHP’li Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “Belediyelerin SGK’da birikmiş borçları varsa, biz bunların hesaplarına haciz koyacağız’ dediler. Hakikaten bunu da yaptılar. Hesaplarımıza haciz koydular” dedi.

Haciz işlemlerinin kendi belediyesi için ‘dünyanın sonu’ olmadığını ifade eden Vahap Seçer şunları söyledi: “Hizmetin gecikmesine, hizmetin yapılmamasına neden olacak bir durum. Yani insanları aç, susuz bırakmak gibi bir şey, bir belediyenin kaynağını kesmek. Ben kendi belediyem adına söyleyeyim; biz bunu aşarız.

Keşke bunu yapmasalardı ama bunu aşamayacak belediyelerin de olduğunu görüyorum. Bizim için, Mersin Büyükşehir Belediyesi için dünyanın sonu değil. Ama birçok belediye için de bu dünyanın sonu olabilir, yani hizmet yapamaz noktaya gelirler. Şehirlerde büyük sorunlar yaşanabilir ve bu borçlar da bu belediyeler tarafından keyfi olarak yapılmadı, bu borçlar keyiften birikmedi.”

“Bu halk size bunun hesabını soracak”

CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır ise söz konusu durum hakkında yaptığı açıklamada, şunları kaydetti: “Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, belediyelere hacze başlamış, vergi ve sigorta primleriyle ilgili. Mersin Belediyesi’nden başlamış. Birazcık utanın. İki milletvekiliniz milyarlarca liralık ciro yapmış, vergi ödememiş, tek bir soruşturma yok. Bu belediyelerin borçlarının büyük çoğunluğu sizin dönemlere ait. 5 şirket artı sekiz tane o şirketlere bağlı alt şirketler bir lira vergi ödememiş.

Toplamda 800 milyarı bulan bu ülkenin vergi alacağı var, belediyelere haciz yapıyorsunuz. Bu toplumun, bu ülkenin ahını almayın. Bırakın belediyeler çalışsın, onları da öderiz ama belediyeleri çalıştırmamak, mahalle mutfaklarını kapatmak, halk ekmekleri kapatmak için bunları yaptığınızı biliyoruz. Bir gün bu halk size bunun hesabını soracak.”

Paylaşın

Belediyelerin Yüzde 90’ı SGK’ya Borçlu

Belediyelerin SGK’ya borçları konusunda açıklamalarda bulunan CHP’li Hasan Öztürkmen, “Sayıştay hemen her yıl SGK’ya ilişkin raporlarında, belediye borçlarına dikkat çekmiş… Anlaşılan, belediye kaynaklarının borç ödemeye değil, yandaşlara akması tercih edilmiş!” dedi ve ekledi:

“CHP’nin son yerel seçim zaferinin ardından Erdoğan’dan gelen bu hamle dikkat çekicidir. Hayvan katliamı yasasını belediyeler eliyle yürütme hedefi ve yöneticilere hapis cezası zoruyla kararı uygulatma çabası da halkla CHP’li belediyeleri karşı karşıya getirme planının bir ürünüydü. Erdoğan’ın genel seçimlere CHP’yi belediyeler üzerinden kuşatarak girme hazırlığı açık seçik görülmektedir.”

Öztürkmen, açıklamasının devamında, “Açık bir şekilde belediyelerin devlete olan borçları ödenmemiş. Sayıştay, ezici çoğunluğu AKP’li olan belediyelerin oluşturduğu borçların ödenemez duruma geldiğini raporlarla her yıl iktidarın önüne koymuş. Ancak hiçbir adım atılmamış. Anlaşılan Erdoğan, belediye kaynaklarının borçlar için değil yandaşlar için kullanılmasını uygun görmüş! Şimdi belediyeler CHP’ye geçince hesap kesmeye çalışıyor. ‘Erdoğangiller yer içer hesabı CHP öder…’ Yok öyle dava! Ne partimiz ne de halkımız buna izin vermeyecektir.” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Gaziantep Milletvekili Hasan Öztürkmen, belediyelerin Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) borçlarına ilişin açıklamalarda bulundu. Öztürkmen’in Sayıştay raporlarını inceleyerek yaptığı açıklamaların tamamı şöyle:

“22 yıldır yönettikleri belediyeleri borç batağına sürükleyen Tayyip Erdoğan iktidarı, belediyeler CHP’ye geçince aniden SGK borçlarını hatırladı!  ‘Müflis esnaf eski defterleri karıştırırmış’ misali Erdoğan, bir taşla birkaç kuş vurmak niyetiyle, bir yandan boşalttıkları devlet kasasını doldurmak; diğer yandan CHP’li belediyelerin kaynaklarını hizmete değil SGK’ya aktarmasını istiyor. Bunun sonunda “CHP’li belediyeler halka hizmet götüremiyor” diyecek. Erdoğan’ın bu çıkışında samimiyet aramak mümkün değil.

Değil çünkü, incelediğimiz Sayıştay raporları, her yıl belediyelerin hem Hazine’ye hem de SGK’ya olan borçlarının artarak biriktiği konusunda uyarıyor ve “Önlem alınmazsa bir süre sonra alacakların bütçe imkanlarıyla tahsil imkanının ortadan kalkacağı değerlendirilmektedir” deniliyor. Örneğin 2017 yılında toplam 1397 belediyeden 1084’ü SGK’ya borçlu. Ancak Erdoğan kılını kıpırdatmıyor. Çünkü bu belediyelerin yaklaşık yüzde 80’i AKP’nin elinde…

Sosyal Güvenlik Kurumu 2017 yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu’nda, belediyelerin SGK’ya prim borçlarının tahsil edilemediği tespiti yer alıyor ve şu ifadeler kullanılıyor:

“30 büyükşehir belediyesi, 519 büyükşehir ilçe belediyesi, 51 il belediyesi, 400 ilçe belediyesi ve 397 belde belediyesinden oluşan toplam 1397 belediyeden 1084’ünün Sosyal Güvenlik Kurumu’na olan toplam 8.784.476.879,43 TL prim borcunun tahsil edilemediği görülmüştür.”

Sayıştay raporundan görüldüğü üzere 2017 yılında, belediyelerin yaklaşık yüzde 90’ı SGK’ya borçlu. Raporda açıkça, “Belediyeleri borçlarını ödemeye zorlayıcı hükümler içeren bir kanuni düzenleme yapılmasına ihtiyaç olduğu değerlendirilmektedir” uyarısının yer almasına rağmen AKP iktidarı hiçbir adım atma gereği duymuyor!

Peki, 2017 yılında, İller Bankası’nın borçlu belediyeler listesinde başı hangi belediyeler çekiyor?

Listenin ilk beşinde AKP’li belediyeler yer alıyor. En çok kredi borcu 1 milyar 73 milyon lira ile Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne ait. Bursa’nın ardından AKP’li Fatma Şahin’in başkanı olduğu Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, 821 milyon lira ile en çok borcu olan belediyeler arasında geliyor. AKP’li Zeki Toçoğlu’nun başkanı olduğu Sakarya Büyükşehir Belediyesi’nin 805 milyon, Tahir Akyürek’in başkanı olduğu Konya Büyükşehir Belediyesi’nin 699 milyon, Menderes Türel’in başkanı olduğu Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin ise 614 milyon lira kredi borcu olduğu belirlendi.

AKP’li 5 belediyenin, 2017 yılında İLBANK’a toplam kredi borcu 4 milyar 12 milyon lira olarak kayda girmiş. O dönem AKP yönetimindeki İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin tek başına toplam borcu ise 4.6 milyar TL!

Sayıştay’dan uyarı

Sayıştay raporlarına göre, 2018, 2019 ve 2020 yıllarında belediyelerden tahsil edilemeyen SGK alacak miktarında ciddi artışlar dikkat çekiyor. 2020 yılında 5.962.888.297,62 TL tutarında prim alacağı tahsil edilememiş. 16.02.2021 tarihi itibari ile SGK’nın belediyelerden alacak miktarı 23.664.776.674,72 TL’ye ulaşmış durumda.

Sosyal Güvenlik Kurumu 2020 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu’nun 32. sayfasında belediyelerin SGK borçlarına ilişkin aynen şöyle denilmektedir: Kurumdan alınan veriler incelendiğinde bazı belediyelerin prim ödememe hususunu alışkanlık haline getirdiğini ve Kurumca alacakların tahsil ve takip yöntemlerinin etkin bir şekilde işletilmediğini göstermektedir. Nitekim bir süre sonra alacakların bütçe imkânlarıyla tahsil imkanının ortadan kalkacağı değerlendirilmektedir.

Geliyoruz 2022 yılına… Sosyal Güvenlik Kurumu 2022 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu’na göre, belediye ve bağlı şirketlerin SGK’ya olan prim ve prime bağlı borçları 38 milyar TL’yi aşmış. Tam rakam 38.669.506.685,00 TL.

SGK’nın 2022 yılında yaklaşık 1 trilyon 42 milyar TL bütçe geliri olduğu düşünüldüğünde; belediye, bağlı kuruluş ve belediye şirketlerinin borç tutarı SGK’nın 2022 yılı gelirlerinin yaklaşık yüzde 4’üne denk düşmektedir. Kaldı ki, bu kuruluşların idari para cezası ile gecikme zamları ve dolaylı olarak prim borçların tahsil edilememesi nedeniyle mahrum kalınan devlet katkısı da dikkate alındığında bu oranın daha da artacağı açıktır.

Onlarca ilden farklı örnekler gösterilebilir ancak AKP’li Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nin durumu ders niteliğinde. Bugün en borçlu belediyeler arasında yer alan Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nin meclis üyelerinden aldığımız bilgiye göre belediyenin toplam borcu 14 milyar TL’yi aşmış durumda. Üstelik bu zarar, Sayıştay denetçilerinin ısrarlı uyarılarına rağmen yıldan yıla büyüyerek oluşmuş.

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi 2021 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu’nun 31. sayfasında belediyenin nasıl açıktan zarara uğratıldığı çarpıcı bir şekilde şöyle anlatılmaktadır: Büyükşehir iktisadi teşebbüsleri genel itibarıyla her yıl ciddi miktarda zarar etmekte diğer taraftan bu şirketler için muhtelif sebeplerle sermaye artırımına gidilmekte ve şirketlerin personel sayıları her yıl yükselmektedir.

İdarenin iştiraki olan şirketlerin son 6 yıldaki kar/zarar durumu, sermaye ve personel artışlarının incelenmesi neticesinde; ayrıntıları aşağıdaki tabloda görüleceği üzere, İdarenin iştiraklerinde 2016 yılında toplam personel sayısı 1236 iken 2021 yılında 6443 kişiye ulaşmıştır.

Diğer taraftan bu iştiraklere 6 yıllık dönemde sermaye artışı (eski ve yeni kurulan şirketlerin kuruluş sermaye rakamları gözardı edilmiştir) için toplamda 353.605.987,50 TL aktarıldığı, bu iştiraklerin 6 yıllık toplam zararının (kâr rakamları düşüldükten sonra) ise 222.305.906,31 TL olduğu tespit edilmiştir.

Her ne kadar sermaye artış kararlarında iştiraklerin faaliyet alanının genişlemesi gibi nedenlerle artış yapıldığı ifade edilse de zarar edilen dönemler ile artış dönemleri arasındaki ilişki görülebilmektedir. Bu ise iştiraklerin zararlarının İdare kaynaklarından finanse edildiğini açıkça ortaya koymaktadır. Bu şirketlerin sürekli zarar etmesi ve sermaye artırımı yoluyla bu zararların İdare bütçesinden düzenli olarak karşılanması kamu kaynaklarının verimsiz kullanımına sebep olmaktadır.

Yine aynı raporun 35. sayfasında, borç batağındaki Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nin diğer yandan bir vakfa nakti kaynak aktardığı, yani para verdiğini öğreniyoruz. Sayıştay raporunda, 11.11.2021 tarihinde söz konusu vakıfla imzalanan protokolde “ortak hizmet projesi” olmadığı için, para aktarımının hukuksuz olduğu ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun “Bütçelerden yardım yapılması” başlıklı 29’uncu maddesine aykırı olduğu açıkça belirtiliyor.  Bu kadar borca rağmen belediye kaynaklarının belirli vakıflara aktığı bu raporla sabit…

Sayıştay hemen her yıl SGK’ya ilişkin raporlarında, belediye borçlarına dikkat çekmiş. Buna rağmen AKP iktidarı, yıllardır yönettiği belediyelerin hem Hazine’ye hem de SGK’ya olan borçlarının artarak devam etmesini seyretmiş, daha doğrusu teşvik etmiş. Anlaşılan, belediye kaynaklarının borç ödemeye değil, yandaşlara akması tercih edilmiş!

CHP’nin son yerel seçim zaferinin ardından Erdoğan’dan gelen bu hamle dikkat çekicidir. Hayvan katliamı yasasını belediyeler eliyle yürütme hedefi ve yöneticilere hapis cezası zoruyla kararı uygulatma çabası da halkla CHP’li belediyeleri karşı karşıya getirme planının bir ürünüydü. Erdoğan’ın genel seçimlere CHP’yi belediyeler üzerinden kuşatarak girme hazırlığı açık seçik görülmektedir.

Açık bir şekilde belediyelerin devlete olan borçları ödenmemiş. Sayıştay, ezici çoğunluğu AKP’li olan belediyelerin oluşturduğu borçların ödenemez duruma geldiğini raporlarla her yıl iktidarın önüne koymuş. Ancak hiçbir adım atılmamış. Anlaşılan Erdoğan, belediye kaynaklarının borçlar için değil yandaşlar için kullanılmasını uygun görmüş! Şimdi belediyeler CHP’ye geçince hesap kesmeye çalışıyor. ‘Erdoğangiller yer içer hesabı CHP öder…’ Yok öyle dava! Ne partimiz ne de halkımız buna izin vermeyecektir.”

(Kaynak: Cumhuriyet)

Paylaşın

Belediyelerin SGK Borçları: CHP, Karşı Hamleye Hazırlanıyor

Erdoğan, “Belediyelerin borçlarıyla ilgili Hazine ve Maliye Bakanlığımız kaynağında bu borçların tahsiline başlayacaktır. Öyle 25 kuruşa simit yok” sözleriyle fitilini ateşlediği, “belediyelerin Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) borçları” gündemdeki yerini koruyor.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), belediyelerinin SGK borçlarıyla sıkıştırılmasına karşı adımlar atmaya hazırlanıyor. Borçların neden daha önce istenmediğini sorgulayan CHP kurmayları, “2019 yerel seçimlerinden beri engeller çıkarılıyor. Kaynaklar azalttı, gelirlerdeki kesintiler arttı. Şimdi de ‘hizmet edemiyorlar’ algısı oluşturulmak isteniyor” dedi. CHP, belediye başkanlarıyla toplantılar düzenleyerek gelir artırıcı önlemler üzerinde çalışacak.

Cumhuriyet’in haberine göre, CHP yetkilileri, ilerleyen günlerde belediye başkanlarıyla yapacakları toplantılarda gelir artırıcı adımları ele alacaklarını belirtti. “1-3 Ağustos tarihlerinde Burdur’da, genel başkanımızın da katılımıyla il belediye başkanlarımız bir araya gelecek. Toplantının asıl gündemi et ve süt fiyatlarının tüketiciye yansıması ve sektörün sorunlarıydı, ancak son gelişmeleri de değerlendireceğiz. Daha önce de engellerle karşılaştık ama hizmetimize devam ettik” dediler.

CHP yetkilileri, belediyeye ait olup kirasız kullandırılan yerler için de acil önlemler alacaklarını belirtti. “Yeni devraldığımız yerlerde, önceki dönemlerde vakıflara ve yandaşlara ücretsiz verilen dükkânlar, arsalar var. Bu fiziki işgalleri kaldıracağız. Örneğin, bina bir vakfa verilmiş ve oraya yurt yapılmış, dükkân işgal ettirilmiş, hâlâ kirası ödenmiyor. Bu yerlerin geri kazanılmasını ve gelirlerin dönmesini sağlayacağız” dediler.

Borçların neden daha önce istenmediğine ilişkin konuşan CHP yetkilileri, “2019 yerel seçimlerinden beri farklı engeller çıkardılar. Kaynakları azalttılar, gelirlerdeki kesintileri artırdılar. Şimdi de aynısını yapmak, ‘hizmet edemiyorlar’ algısı oluşturmak istiyorlar. Ciddi ekonomik kriz var ve CHP’li belediyeler kendi yükümlülüklerinin yanında sosyal yardımlar yapıyor. İktidar bu hizmetleri partizanca engelliyor. Yıllarca kendi yönetimindeyken almadıkları SGK borcunu da bu yüzden istiyorlar. Yani halka kötülük ediyorlar” dediler.

Paylaşın

Türkiye “İş Cinayetleri”nde Avrupa Birincisi

Avrupa Birliği’nin (AB) resmi istatistik kurumu Eurostat ve Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) verileri, en fazla iş cinayetlerinin (iş kazası) yaşandığı ülkenin Türkiye olduğuna işaret etti.

Dr. Akkuş İlgezdi, “Dünyada iş sağlığı ve güvenliği açısından yeni önlemler alınmaya devam edilirken Türkiye’de iş kazalarının artarak devam etmesi bu konunun gündemden düşmemesine neden oluyor. 2018 yılında AB ülkeleri arasında en fazla ölümcül kazanın yaşandığı ülke 615 ile Fransa oldu. 2018 yılında ülkemizdeki iş cinayetlerinde hayatını kaybeden kişi sayısı ise bin 541” ifadelerini kullandı.

Raporda yıllara göre yaşanan iş cinayetleri sayısı şöyle: 2013 yılında en az bin 235 işçi, 2014 yılında en az bin 886 işçi, 2015 yılında en az bin 730 işçi, 2016 yılında en az bin 970 işçi, 2017 yılında en az 2 bin 6 işçi, 2018 yılında en az bin 923 işçi, 2019 yılında en az bin 736 işçi, 2020 yılında en az 2 bin 427 işçi, 2021 yılında en az 2 bin 170 işçi, 2022 yılında en az bin 843 işçi, 2023 yılında en az bin 932 işçi ve 2024 yılının ilk 3 ayında en az 425 işçi yaşamını yitirdi.

CHP’nin yayımladığı işçi ölümlerinin detaylı verilerini içeren bir rapora göre 2013-2024 yılları arasında toplam 21 bin 281 işçi, iş cinayetlerinde hayatını kaybetti.

DW Türkçe’de yer alan habere göre; “10 yıl 3 ayın katliamı” başlığını taşıyan raporu CHP İstanbul milletvekili Dr. Gamze Akkuş İlgezdi hazırladı. İlgezdi, “2013’ten 2024 yılının ilk üç ayı arasında gerçekleşen iş cinayetleriyle ilgili hazırladığımız raporda, ülkemizde insan canının kıymeti olmadığı bir kez daha gözler önüne seriliyor. 2013 yılında bin 235 iş cinayeti tespit edilirken 10 yıl sonra bu sayı yüzde 56 artarak bin 932’ye çıktı” bilgisini verdi. İlgezdi, kayıt dışı çalışırken hayatını kaybeden işçilerin, “üstü örtülen iş cinayetlerinin” raporda yer almadığına işaret etti.

Yıllar açısından bakıldığı iş cinayetlerindeki en yüksek sayının 2020 yılında kaydedildiğini belirten İlgezdi, “2020 yılında iş cinayetlerinde 2 bin 427 işçi hayatını kaybetti. Türkiye tarihinde görülmemiş bir işçi kırımı yaşandı” şeklinde konuştu.

CHP’nin raporuna göre en fazla iş cinayetinin yaşandığı kent ise İstanbul. İlgezdi, 2013 ile 2024 yılının ilk üç ayı arasında kaydedilen iş cinayetlerinde, Soma faciasının yaşandığı 2014 yılı dışında İstanbul’un açık ara olarak her yıl birinci sırada yer aldığına dikkat çekti.

Rapordaki çarpıcı verilerden biri de Türkiye’nin Avrupa birincisi olması.  Avrupa Birliği’nin (AB) resmi istatistik kurumu Eurostat ve Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) verilerine göre en fazla iş cinayetlerinin yaşandığı ülkenin Türkiye olduğuna işaret eden Dr. Akkuş İlgezdi, “Dünyada iş sağlığı ve güvenliği açısından yeni önlemler alınmaya devam edilirken Türkiye’de iş kazalarının artarak devam etmesi bu konunun gündemden düşmemesine neden oluyor. 2018 yılında AB ülkeleri arasında en fazla ölümcül kazanın yaşandığı ülke 615 ile Fransa oldu. 2018 yılında ülkemizdeki iş cinayetlerinde hayatını kaybeden kişi sayısı ise bin 541” ifadelerini kullandı.

Raporda yıllara göre yaşanan iş cinayetleri sayısı şöyle: 2013 yılında en az bin 235 işçi, 2014 yılında en az bin 886 işçi, 2015 yılında en az bin 730 işçi, 2016 yılında en az bin 970 işçi, 2017 yılında en az 2 bin 6 işçi, 2018 yılında en az bin 923 işçi, 2019 yılında en az bin 736 işçi, 2020 yılında en az 2 bin 427 işçi, 2021 yılında en az 2 bin 170 işçi, 2022 yılında en az bin 843 işçi, 2023 yılında en az bin 932 işçi ve 2024 yılının ilk 3 ayında en az 425 işçi yaşamını yitirdi.

İş kazası değil, iş cinayeti

İlgezdi, raporda iş kazaları yerine iş cinayetleri ifadesinin kullanılmasına ilişkin değerlendirmesinde “Kaza ya da kader değil, yaşananların hepsi katliam. İş sağlığı kavramının değişmesi ve güncellenmesi gerekmekte. İş sağlığı kavramı işçinin değil, işin sağlığını yani işletmenin verimliliğini, kârlılığını hedefleyen bir anlayışı ifade etmektedir. Oysa işçilerin sağlığı her türlü ekonomik çıkardan, büyümeden önce gelmelidir. Önceliğimiz emekçinin sağlığı ve güvenliği olmalıdır. İş kazalarının önlenebilir olduğu da bir gerçektir” ifadelerini kullandı.

İlgezdi, işçi ölümlerinden AKP hükümetini sorumlu tuttu. AKP iktidarı döneminde “Büyük Türkiye,” “Yeni Türkiye,” “Yerli ve Milli Ekonomi” gibi birçok söylemle “neoliberal işçi karşıtı” politikaların hayata geçirildiğini ifade eden İlgezdi, “Patronların yüzü gülerken ücretler eridi, sendikal hareket ve genel anlamda emek hareketi zayıflatıldı, grevler yasaklandı, kentler rant alanı haline getirildi, doğa talan edildi ve binlerce işçi işyerlerinden eve geri dönemedi. AKP iktidarının ‘Yeni Türkiye’sinde’ iş cinayetleri rekor seviyelere ulaştı” şeklinde konuştu.

Paylaşın