1964 yılında Adıyaman’a bağlı Harun Köyü’nde dünyaya gelen Şeyhmus Dağtekin, ilk ve orta öğrenimini Adıyaman’da tamamladı. Daha sonra yükseköğrenim için Ankara’ya gitti. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin Basın Yayın Yüksek Okulundan 1986’da mezun oldu.
Haber Merkezi / 1987 yılında Fransa’ya gitti, Paris’te yaşamaya başladı. 1992’de Türkçe yazdığı ilk ve tek şiir kitabı olan Aşkın Yalın Hali’ni yayımladı. 2004’te A la source, la nuit isimli romanıyla Fransızcanın 5 Kıtası Özel Ödülü’nü aldı. Daha sonra bu roman Varlığın Öteki Yüzü ismiyle Türkiye’de yayımlandı. 2007 yılında, Juste un pont sans feu isimli şiir kitabıyla Fransa’nın en önemli şiir ödülü olan Mallarme Ödülü’nü kazandı. 2008’de aynı kitapla Fransız Akademisi Theophile Gautier Şiir Ödülü’ne layık görüldü. 2015’te Elegies pour ma mere isimli kitabıyla Uluslararası Benjamin Fondane Şiir Ödülü’nü aldı.
Şiiri, “kendimi ve olanı anlama çabası” şeklinde tarif eden Şeyhmus Dağtekin, şiirlerinin merkezinde “insan”a yer verdi. Şiiri üzerinde ciddi uğraş isteyen bir sanat olarak gördü. Şiirin kendine özgü bir dili olması gerektiğini savundu. Şairane üslubu Varlığın Öteki Yüzü romanına da yansıdı. Otobiyografik özellikler gösteren bu romanda çocukluğunun geçtiği köyü anlattı. Masal ve efsanelere yer verdiği bu eserinde felsefi sorgulamalara yöneldi. Hayatın gerçeklerini görmezden gelmeyen ve “çevresinde olan bitenle ilgili” olan bir edebiyat anlayışını benimsedi.
Şeyhmus Dağtekin, Fransa’da aldığı ödüller hakkında düşüncelerini şöyle açıklamıştı: “Hayat uzun bir yolculuğa benzer. Bu yolculuğun bir kısmını trenle yaparsın. Bir kısmını uçakta yaparsın. Bir kısmını at sırtında, bir kısmını gemide yaparsın. Benim de böyle kısım kısım araçlarım oldu işte. İlk Kürtçe’de doğdum, Türkçe’de büyüdüm, Fransızca’da yazmaya başladım ve yazı yazmayı geliştirdim. Yeni bir dile alışacak kadar artık genç değilim tabii.
Ben kendimi bir köyle, bir ülkeyle, bir coğrafyayla sınırlı görmemeye çalışıyorum. İnsanlığı ve dünyayı kendi bahçem gibi görmeye çalışıyorum. Bu bahçede orada burada dolaşırız. Önemli değil nerede olduğun. Önemli olan, bahçedeki güzellikleri görebilmek. Önemli olan tabii ödül değil, ödülün kendisi değil. Önemli olan, insanın, yazıya, yaptığı şeye nasıl yaklaştığı. Ben yaptığım şeye, yazdığım yazıya hakkını vererek yaklaşmaya çalışıyorum. Önemli olan, bunu zaman içerisinde devam ettirebilmek. Gerisi tabii, Fransız Akademisi gibi Fransız kültüründe çok büyük bir yeri olan bir kurumun ödülünü almak, onun kendine göre ayrı bir değeri var.”