Demirtaş Ve Mızraklı’dan “Süreç” Mesajı: Meclis Adım Atmalı

CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Selahattin Demirtaş ve Selçuk Mızraklı’nın, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin çağrısı sonrası başlayan sürece dair mesajını paylaştı.

Mesajda, süreci güçlendirecek eş zamanlı adımların Meclis tarafından atılması ve hızlıca ele alması gerektiği ifadelerine yer verildi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve eski Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Selçuk Mızraklı’yı ziyaret etti.

Ziyaret sonrası açıklama yapan Sezgin Tanrıkulu, şunları söyledi: “Örgütün bir an önce kongresini toplaması ve kendisiyle ilgili nihai kararı vermesi de beklentilerinden biri, bunu da arzuluyorlar ve koşullarının hazırlanması gerektiğini ifade ettiler. Bu süreci güçlendirecek eş zamanlı adımların Meclis tarafından atılması ve hızlıca ele alması gerektiğini söylüyorlar.

Şunu ifade ediyorlar ‘Bu süreç hızlı ilerlemezse suistimallere, provokasyonlara açık hale gelebilir. Geçmişte bunun tecrübesini çok yaşadık, dolayısıyla herkesin iyi niyetle bu sürecin hızlanması ve hızla adım atılması noktasında üzerine düşen ne varsa yapması gerekir’ dediler.

Meclis’in, hükümetin, Cumhurbaşkanının, muhalefet partilerinin örgütün silah bırakması ve demokratik adımların atılması için üzerlerine düşeni iyi niyetle çaba içerisinde olması gerektiğini ifade ettiler. Cezaevlerinde çok sayıda hasta tutuklu var, siyasetçi var, birçok insan var. Bunlarla ilgili düzenlemeler de beklentileri içerisinde.”

Paylaşın

Özgür Özel’den “Selahattin Demirtaş” Yorumu: Özgürlüğüne Kavuşmalı

Selahattin Demirtaş geçen hafta yayımlanan yazısını değerlendiren CHP Lideri Özgür Özel, “Ülkemizde huzur ve barışın tesisi için Demirtaş gibi deneyimli ve başarılı bir siyasetçinin aktif katkıları çok değerli olacaktır” dedi ve ekledi:

“Her ne kadar kendisi gündeme getirmese de bu katkının etkin şekilde yerine getirilebilmesi için Demirtaş’ın yaşadığı mağduriyetin de sonlandırılması gereklidir. Adalet Bakanlığı hızlı bir şekilde AİHM’nin verdiği kararı temel alarak yeniden yargılama işlemlerini başlatmalı ve Demirtaş özgürlüğüne kavuşmalıdır.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın geçen hafta yayınlanan yazısını Cumhuriyet’ten Sertaç Eş’e değerlendirdi:

“Demirtaş’ın yazısını büyük bir memnuniyetle okudum. Yazıda birçok önemli nokta bulunmakla birlikte, şu yaklaşımın altını önemle çiziyorum: ‘Türkiye Cumhuriyeti devleti hepimizin devletidir. Bu anlamda Cumhuriyeti demokratikleştirme görevi de hepimizindir. Kaybettiğimiz tüm evlatlarımızın, şehit ve gazilerimizin hatıralarına bağlı kalarak birlikte kazanalım.’

Bizim yıllardır tutarlı bir şekilde gündeme getirdiğimiz ve ‘Kürtlere tam olarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sahibi olmayı teklif ediyorum, bu devlet benim de devletimdir diyecekleri bir Türkiye teklif ediyorum’ ifadesiyle ortaya koyduğumuz demokratikleşme vizyonuna bu özlü ifadelerle verdiği destek için Demirtaş’a teşekkür ediyorum.

Ortadoğu’nun içinden geçtiği bu sancılı dönemde Türkiye’de huzur ve barışa büyük ihtiyaç duyuyoruz. Ülkemizde huzur ve barışın tesisi için Demirtaş gibi deneyimli ve başarılı bir siyasetçinin aktif katkıları çok değerli olacaktır. Her ne kadar kendisi gündeme getirmese de bu katkının etkin şekilde yerine getirilebilmesi için Demirtaş’ın yaşadığı mağduriyetin de sonlandırılması gereklidir. Adalet Bakanlığı hızlı bir şekilde AİHM’nin verdiği kararı temel alarak yeniden yargılama işlemlerini başlatmalı ve Demirtaş özgürlüğüne kavuşmalıdır.

Bunun bir son değil, Demirtaş’ın bölgede istikrara ve ülkemizde demokratikleşmeye katkıları için yeni bir başlangıç olacağı inancındayım. CHP olarak ülkemizin tüm sorunlarının çözümünü demokratikleşmede görüyoruz. Böyle bir ortamda aydınların, aktivistlerin, meslek örgütü temsilcilerinin, seçilmiş siyasetçilerin, akademisyenlerin, gazetecilerin hapiste tutulmasının Türkiye’ye de sürece de faydası yoktur.”

Özel ayrıca şunları kaydetti: “Tüm bunlarla birlikte, toplumun barış ve demokrasi taleplerinin, hiçbir şahsi siyasi hedef doğrultusunda istismar edilmesine izin vermeyeceğimizi ve bu amacı taşıyan anayasa değişikliği girişimlerin karşısında durduğumuzu hatırlatmak isterim. Sorunların çözümü, mevcut anayasayı ihlal eden yaklaşımlara son vermek ve demokratikleşme için gerekli kanuni düzenlemeleri hayata geçirmekle mümkündür.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, ‘Yurtta barış dünyada barış’ ilkesi yol göstericimiz olmaya devam edecek. Yurttaşlarımızı teba olmaktan çıkarıp eşit vatandaşlık hakkını getiren, ülkemizi çok partili demokrasiye taşıyan Cumhuriyet değerlerine tam bağlılık içinde, adalet ve demokrasi mücadelemizi sürdüreceğiz.”

Haberin tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

DEM Parti: Devlet Bahçeli, Selahattin Demirtaş İle Görüştü

Partisinin genel merkezinde basın mensuplarına açıklamalarda bulunan DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin Selahattin Demirtaş’ı aradığı iddialarına ilişkin soruya şu şekilde yanıt verdi:

“Partiler arası diyalog, liderler arası diyalog bizim bugüne kadar savunduğumuz şeyler. Teyit ediyorum görüşmeleri. Hem Ahmet Türk ile hem de Selahattin Demirtaş ile yapılan görüşmeleri teyit ediyorum.”

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Sözcüsü Ayşegül Doğan, partisinin genel merkezinde devam eden Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısındaki gündeme dair açıklamalarda bulundu. Ayşegül Doğan’ın açıklamalarından öne çıkan bölümler şöyle:

“Parti olarak ‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nın hayata geçmesi için en hızlı bir şekilde hayata geçmesi için tüm yapmamız gerekenleri yapmaya hazır olduğumuzu, bu konuda inisiyatif almaktan kaçınmayacağımızı defaatle burada söyledik. Şimdi dünden daha büyük bir kararlılıkla yine sizlerle bu çağrının gereklerinin yerine getirilmesi ve bundan sonraki sürecin hızlı bir şekilde işletilebilmesi için DEM Parti olarak memnuniyet verici bir şekilde görev, sorumluluk ve inisiyastif almaya hazır olduğumuzu kararlılıkla tekrar ifade ediyorum.

Yalnızca Türkiye’nin değil dünyanın çeşitli yerlerinden Sayın Öcalan’ın çağrısına ilişkin açıklamalar geldi. Burada çokça yaptık bu tespiti bir daha yapalım. Hayat bizi doğruladı partimizin yaptığı şu tespiti doğruladı. Sayın Öcalan’ın Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı dünyada yankılanan bir çağrıya dönüştüyse bu Kürt meselesinin Türkiye’de demokrasi sorununun yalnızca Türkiye ile sınırlı bir mesele olmadığını bir kez daha göstermiş oldu.

Sözünü ettiğimiz çağrı demokratik siyaset kanallarının açılması ve genişlemesi çağrısıdır. Barışa açılan bu çağrıda hızla koşar adımlarla ilerlemek gerekiyor ki riskler ortadan kaldırılabilsin.

Bu açıklamanın muhatabı bu nedenle demokrasi, çözüm ve barıştan yana olan herkes. Elbette iktidar ve devlettir. Sayın Öcalan’ın çağrısı son derece açık, son derece yalın, son derece sadece bir biçimde ifade edilmiş. Daha önce yine burada konuşmuştuk, Urfa Milletvekilimiz Ömer Öcalan İmralı adasına gidip geldikten sonra kamuoyu ile paylaştığımız mesajda da söylemiştik, üç satır gibi görünen bu üç cümle içinde çok şey barındırıyor demiştik. İşte bu sade ve yalın ve son derece açık, hiçbir tartışmaya mahal vermeyecek kadar açık olan çağrıda da özetle çok şey olduğu gibi en başa çekeceğimiz çok önemli bir şey var. Kaçırılmaması gereken bir fırsat bu. Bu fırsat için önemli destek mesajları geldi.

Tüm bu açıklamalar içinde günlerdir tartışılan bir başka kritik tarihi açıklama daha var. Ne tartışılıyordu? Acaba Sayın Öcalan’dan bir çağrı gelirse Kandil buna uyar mı, uymaz mı, örgütü ne diyecek, öyle mi der böyle mi der? Buna ilişkin sayısız spekülatif haber yapıldı. Hep birlikte izledik takip ettik yer yer muhatabı olmamamıza rağmen bu sorular bizlere de yöneltildi. Ama şimdi PKK’den de bir açıklama geldi. Ne dedi PKK, ‘ateşkes ilan etti’ tüm silahlı güçlerine. DEM Parti olarak bu açıklamayı çok memnuniyet verici bulduğumuzu ifade etmek isteriz. Bu fırsatı güçlendiren bir açıklama bu.

Bu açıklamanın da önemli bir adım olarak değerlendirilmesi gerektiğini ve hiç lafı eğip bükmeden doğrudan söylemek durumundayım. Devlet ve iktidarın da söz konusu koşulların sağlanabilmesi için gerekeni yapması gerekiyor. DEM Parti olarak çağrı yapıyoruz. Hız önemli, zamana yaymamak önemli. O nedenle yapılması gereken her şey bu Barış ve Demokratik Toplum Çağrısının hayata geçmesi için yapılmalıdır.

Bunları öngörebilen bir siyasi parti olarak meclis zemini, parlamento ne yapabilir? DEM Parti İmralı Heyeti ilk görüşmelere İmralı’da Sayın Öcalan’la görüştükten sonra parlamentodan başladı. Bu istişareler orada başladı ve orası adres gösterildi birçok kesim tarafından. Onlarca yıldır adres gösteriliyor ve olması gereken önemli zeminlerden biri. Ne yapmalıyız? Hepimizin ihtiyaç duyduğu hukuk, hak ve özgürlükler, demokrasi ve adalet düzeninin herkes için işlemesi. Yani demokratik hukuk ilkelerinin hayata geçmesi. İşte parlamento bunu sağlayabilecek bir zemin.

Açık, kanayan, onlarca yıldır kanamakta olan bu yarayı açıkta bırakmamak gerekiyor. O yüzden de bu fırsata çok hızlı bir biçimde bir takım yasal çerçevelerle somut adımlarla yanıt vermek gerekiyor ki kaygılar ve endişeler ortadan kalksın. Riskleri ortadan kaldıracak olan bu sadeliğe aynı sadelikle yanıt vermektir. Böyle bir iradeyi ortaya koymak bunu da bir takım yasal düzenlemeler için değerlendirmektir.

Barışın ve çözümün olmazsa olmaz isimlerinden liderlik gücünden çok bahsettik. Yıllardır dedik ki çözümün ve barışın adresi Sayın Öcalan’dır esas muhataptır İmralı adasının kapılarını açın ve nelerin değişeceğini, nelerin değişme ihtimali olduğunu hep beraber görelim. Henüz kapılar tam açılmadan henüz Sayın Öcalan’ın fikirleri toplumla özgürce buluşmadan dahi Türkiye’de iklim değişmeye yüz tuttu. Hep beraber barış ihtimalini ve demokratik çözüm ihtimalini konuşuyoruz. Eşit özgür adil bir ülkede hep beraber kazanma ihtimalini konuşuyoruz.

Hepimizin yapabilecekleri var öyle yaparsak böyle mi olur bunun altında bu çıkar, kapalı kapılar ardında acaba bir takım pazarlıklar mı oluyor bu pazarlıkların sebebi bu sistemi bu rejimi kalıcı hale getirmek mi kandırıyorlar mı kanacaklar mı tartışmaları gönüllü bir körlük olabilir ancak. Tüm Türkiye kamuoyuna DEM Parti olarak bir daha sesleniyoruz. Farklı bir pencereden bakalım ezberleri bozalım. Gönüllülüğü savaşın sona ermesi için devreye koyalım buna gönül indirelim. Çünkü asıl yapılması gereken budur bu gönüllü körlükten vazgeçmek bu siyasi çıkar çerçevesinden uzak durmaktır.

8 Mart’ta kadınlarla buluşturmaya hazırlanıyoruz. Bu sabah Kadın Meclisi Sözcümüz de açıklama yaptı ve bu çağrıyı kadınlar olarak güçlü bir biçimde sahiplendiğimizi buradan ifade etti. 21 Mart geliyor, Newroz geliyor. Newroz’a da bu coşkuyla, bu umutla hazırlanıyoruz. Yani DEM Parti olarak önümüzdeki günlerde yeniden sahaya iniyoruz. Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı halk buluşmaları yapacağız. Tam 101 merkezde, İzmir’den Şırnak’a, Hakkari’den Manisa’ya, Trabzon’dan Ankara’ya İstanbul’a her yere uzanmaya çalışacağız. Herkese anlatmaya çalışacağız. Neyi anlatacağız, barışı anlatacağız. Niye anlatacağız, çünkü birlikte inşa etmemiz gereken bir yeni döneme giriyoruz. Hepimiz için yeni bir sayfa açılıyor. Aralanan bu kapıdan, açılan bu sayfayı birlikte dolduralım, birlikte yazalım. Herkesin yapabilecekleri olduğu gibi hepimiz şunu hep aklımızda tutarak yapmalıyız.

Bahçeli, Demirtaş ve Ahmet Türk ile görüştü

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Selahattin Demirtaş’ı aradığı iddialarına ilişkin soruya yanıt veren Doğan, şunları söyledi: “Partiler arası diyalog, liderler arası diyalog, bizim bugüne kadar zaten savunduğumuz şeyler. Dolayısıyla bu diyalog ve temas memnuniyet verici bir şey. Teyit ediyorum bu arada bu görüşmeleri. Hem Demirtaş’la yapılan görüşmeyi, hem Ahmet Türk ile yapılan görüşmeyi teyit ediyorum. Ayrıca içerde olmaması gereken siyasetçiler bugün içerideler hala. İçerde olmaması gereken gazeteciler hapiste.

İçerde olmaması gereken yazarlar hapiste. İçerde olmaması gereken aktivistler hapiste. O kadar çok ki. Belediye eşbaşkanları hapiste. Hasta tutsaklar var hapiste. İleri yaşta ama hala içerde tutulan tutsaklar var hapiste. Cezaevi Gözlem ve İdare Kurulları’nın uyguladığı bir zulüm var hapishanelerde süren. Bunlar olmaması gereken şeyler. Yeni bir dönemden bahsediyorsak, yeni bir sayfadan bahsediyorsak ki biz buna inanıyoruz, evet yeni bir dönem başlıyor tüm Türkiye halkları için ve Ortadoğu halkları için. Bu yeni dönemi daha da kıymetlendirecek olan şey, insanların özgürce konuşabildikleri, örgütlenebildikleri, görüşlerini ifade etmekten çekinmedikleri ve gönüllülüklerini, aidiyetlerini arttırabilecekleri duyguları yaratabilecek uygulamalardır.”

Paylaşın

Devlet Bahçeli, Selahattin Demirtaş İle Telefonda Görüştü

MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin Selahattin Demirtaş ile telefonda görüştüğü öne sürüldü. Habertürk yazarı Nagehan Alçı tarafından dile getirilen iddia MHP’ye yakınlığıyla bilinen Bengü Türk TV tarafından teyit edildi.

İktidar Cumhur İttifakı ortaklarından Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Edirne F Tipi Cezaevi’nde bulunan eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile telefonda görüştüğü öne sürüldü.

Habertürk yazarı Nagehan Alçı tarafından dile getirilen iddia MHP’ye yakınlığıyla bilinen Bengü Türk TV tarafından da teyit edildi.

Habertürk yayınına bağlanan Nagehan Alçı, “Devlet Bahçeli Tuncer Bakırhan’ı perşembe günü yapılan çağrıdan sonra aramıştı. Edindiğim bilgiye göre Edirne Cezaevi’nde olan Selahattin Demirtaş’ı da aramış. Demirtaş dün bu sürece desteğini ifade eden uzun, detaylı bir mesaj göndermişti. O mesajda üç kişiye atıf vardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Devlet Bahçeli ve Abdullah Öcalan.

Üçü de bu sürecin mimarları olarak hem onların önemine işaret eden hem de sürecin ne kadar kıymetli olduğunu anlatan ve her farklı kesimin endişelerini ayrı ayrı dile getirerek o endişeleri gidermek için nasıl bir yol haritası çıkarılması gerektiğine de temas eden detaylı bir mesajdı. O mesaj üzerine, bana gelen bilgi, Sayın Bahçeli’nin telefonla Selahattin Demirtaş’a ulaştığı ve onun verdiği destekten memnun olduğu yönünde bir konuşma geçtiği” demişti.

Demirtaş, PKK lideri Öcalan’ın “PKK kendini feshetmeli” çağrısının ardından Gazete Duvar için kaleme aldığı bir makalede “Barışın aynı zamanda ekmek, aş, iş olduğunu unutmayalım. Erdoğan, Bahçeli ve Öcalan… Allah hepsine uzun ve sağlıklı ömür versin ama hayatlarının son dönemecinde Orta Doğu barışı, tarihi Kürt – Türk barışı için inisiyatif almış bu üç liderin başarılı olabilmeleri için ben elimden gelenin fazlasını yapacağım” ifadelerini kullanmıştı.

Ne olmuştu?

Öcalan’ın uzun süredir beklenen açıklaması 27 Şubat Perşembe günü kamuoyuna bildirildi. Öcalan burada örgüte silah bırakma çağrısında bulundu.

Açıklamayı okuyan Halkların Özgürlük ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) vekillerinden Sırrı Süreyya Önder, Öcalan’ın notunu ise şöyle aktardı: “Şüphesiz pratikte silahların bırakılması ve PKK’nin kendini feshi; demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınmasını gerektirir.”

Açıklamanın tamamı ise şu şekildeydi: “PKK; tarihin en yoğun şiddet yüzyılı olan 20. asrı, iki dünya savaşı, reel-sosyalizm ve dünya genelinde yaşanan soğuk savaş ortamları, Kürt realitesinin inkarı, başta ifade olmak üzere özgürlükler konusunda yasaklardan kaynaklı oluşan zeminde doğmuştur.

Teori, program, strateji ve taktik olarak yüzyılın reel-sosyalist sistem gerçeğinin ağır etkisinde kalmıştır. 1990’larda reel-sosyalizmin iç nedenlerle çöküşü ve ülkede kimlik inkarının çözülüşü, ifade özgürlüğünde sağlanan gelişmeler, PKK’nin anlam yoksunluğuna ve aşırı tekrara yol açmıştır. Dolayısıyla ömrünü benzerleri gibi tamamlamış ve feshini gerekli kılmıştır.

Etkilenen güçler, sınıf temelleriyle birlikte buna hizmeti esas bellemişlerdir. Cumhuriyetin tek tipçi yorumlarıyla birlikte bu süreç hızlanmıştır. Günümüzde çok kırılgan hâl alan tarihsel ilişkiyi, kardeşlik ruhu içinde inançları da göz ardı etmeden yeniden düzenlemek esas görevdir. Demokratik toplum ihtiyacı kaçınılmazdır. Cumhuriyet tarihinin en uzun ve kapsamlı isyan ve şiddet hareketi olan PKK’nin; güç ve taban bulması, demokratik siyaset kanallarının kapalı olmasından kaynaklanmıştır.

Aşırı milliyetçi savruluşunun zorunlu sonucu olan; ayrı ulus-devlet, federasyon, idari özerklik ve kültüralist çözümler, tarihsel toplum sosyolojisine cevap olamamaktadır. Kimliklere saygı, kendilerini özgürce ifade edip, demokratik anlamda örgütlenmeleri, her kesimin kendilerine esas aldıkları sosyo-ekonomik ve siyasal yapılanmaları ancak demokratik toplum ve siyasal alanın mevcudiyetiyle mümkündür. Cumhuriyetin ikinci yüzyılı ancak demokrasiyle taçlandırıldığında kalıcı ve kardeşçe bir sürekliliğe sahip olabilecektir. Sistem arayışları ve gerçekleştirmeler için demokrasi dışı bir yol yoktur. Olamaz. Demokratik uzlaşma temel yöntemdir.

Barış ve demokratik toplum döneminin dili de gerçekliğe uygun geliştirilmek durumundadır. Sayın Devlet Bahçeli’nin yaptığı çağrı, Sayın Cumhurbaşkanın ortaya koyduğu iradeyle diğer siyasi partilerin malum çağrıya dönük olumlu yaklaşımlarıyla oluşan bu iklimde silah bırakma çağrısında bulunuyor ve bu çağrının tarihi sorumluluğunu üstleniyorum.

Varlığı zorla sona erdirilmemiş her çağdaş cemiyet ve partinin gönüllü olarak yapacağı gibi devlet ve toplumla bütünleşme için kongrenizi toplayın ve karar alın; tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir. Ortak yaşama inanan ve çağrıma kulak veren tüm kesimlere selamlarımı iletirim.”

Paylaşın

Selahattin Demirtaş Yazdı: Barışın Yanında Olalım

PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın silah bırakma ve örgütü feshetme çağrısına ilişkin bir yazı kaleme alan Selahattin Demirtaş, “Barıştan, barışmaktan korkma kardeşim. Türk, Kürt el ele vermekten, Türkiye’yi büyütmekten korkma” dedi ve ekledi:

“Bölgeyi barışa taşıyacak her adımı desteklemekten korkma. Korkma ki bu defa silahları susturup siyaseti konuşturabilelim. Siyasi mücadeleyle de yoksulluğu, işsizliği, açlığı, adaletsizliği ve eşitsizliği hep birlikte yenelim. Savaşa harcanan milyarlarca doların doğrudan halka harcanmasını sağlayalım. Barışın aynı zamanda ekmek, aş, iş olduğunu unutmayalım.”

Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın silah bırakma ve örgütü feshetme çağrısına ilişkin Gazete Duvar‘a bir yazı kaleme aldı.

Demirtaş, “Barışın yanında olalım” başlıklı yazısında şu ifadeleri kullandı: “Devlet Bahçeli, Recep Tayyip Erdoğan ve Abdullah Öcalan’ın merkezinde oldukları yeni arayış, Ramazan ayına girerken ilk meyvesini verdi. Her biri, temsil ettikleri kesimlerin en güçlü isimleri olan bu liderlere çok güvenen de var, güvenmeyip kaygı duyanlar da.

Elbette her iki kesimin de haklı gerekçeleri var, bunu kimse inkar edemez. Zaten barışın zorluğu tam da bu noktadadır; kalıcı barışa ancak toplumun çoğunluğunun güven duyacağı, inanacağı ve yürekten destekleyeceği bir süreçle ulaşılabilir.

Bir başka zorluk da ulusal, bölgesel ve küresel çıkar gruplarının savaşa endeksli her türlü kazanımını, konforunu ve çıkarını kaybetme telaşıyla yapılacak provokasyonlardır.

Bu zorlukları aşmak kolay olmasa da imkansız değil. Öncelikle barışa inanan, barışı isteyen herkesin tüm iyi niyetiyle bu sorunların aşılması için elinden gelen gayreti göstermesi gerekir. Bu noktada, akla haklı bir soru gelebilir: ‘Tamam, elimizden geleni yapalım da ne olduğunu, ne yapılmak istendiğini bilmiyoruz ki.’

Ne yapılmak istendiğini, ben anlatmaya çalışayım. Savaş, silah, şiddet, terör, kan, gözyaşı, ölüm ve yıkım bitsin isteniyor kardeşlerim, hepsi bu kadar. BİTSİN İSTENİYOR! Tabii gerekli tüm hukuki ve siyasi alt yapının TBMM zemininde oluşturulması kaydıyla.

‘Bu benim için yeterli değil’ diyenlere şunları söyleyeyim: Değerli kardeşim, silahı ellerinde tutanlar artık savaşı bitirmeye karar veriyorsa sen bunun tam olarak neyinden rahatsız oluyorsun?

Yola siyasi, sivil mücadeleyle devam edilecekse kendine güvenmiyor musun? PKK veya devletin silahına güvenerek siyaset yapıyorsan elbette savaşın bitmesinden tedirgin olursun. Fakat her savaşın bir sonu vardır, kendini buna hazırlayarak barışı desteklemen en ahlaki, en doğru olanıdır.

‘Ben Kürt’üm, benim haklarım ne olacak?’ diyorsan önce kendine güveneceksin. Deneyimlerine, birikimlerine, örgütlü ve politik halkına güveneceksin. Siyasi mücadele yolunun bir teslimiyet, yenilgi, kayıp olmadığını anlayarak inanarak yola devam edeceksin.

‘Ben Türk’üm, ‘teröre’ taviz verilirse ülkem, devletim bölünmez mi?’ diye korkuyorsan sen de önce kendine ve sonra da bin yıllık kardeşin Kürt’e güveneceksin. Devlet Kürt’ün de devleti olursa adil, eşit, özgür bir yaşam mücadelesini siyasetle, barışçıl yollarla sürdürecek olan Kürt’ün yanında olursan elinden tutarsan bırak bölünmeyi, hep birlikte büyüyeceğimize inanmalısın.

‘Bu iş bu kadar basit mi, altında bir bit yeniği yok mu?’ diye tereddütlüysen sana da şunu söyleyeyim kardeşim: Bu iş bu kadar basittir. Ama bu “’basit’ şeyi gerçekleştirebilmek çok ciddi bir çalışmayı, çabayı ve planlamayı gerektirir.

Çözüm basittir ama ciddidir. Ciddidir çünkü burası Orta Doğu’dur, eller halen tetiktedir, halen kan akmaktadır. Ciddidir çünkü ölüm ciddidir ve ölümden daha ciddi tek bir şey varsa o da yaşamdır. Bu iki ciddi şeyden yaşamı egemen kılmaya çalışmak, dışarıdan göründüğü kadar kolay değildir.

Barıştan, barışmaktan korkma kardeşim. Türk, Kürt el ele vermekten, Türkiye’yi büyütmekten korkma. Bölgeyi barışa taşıyacak her adımı desteklemekten korkma. Korkma ki bu defa silahları susturup siyaseti konuşturabilelim. Siyasi mücadeleyle de yoksulluğu, işsizliği, açlığı, adaletsizliği ve eşitsizliği hep birlikte yenelim. Savaşa harcanan milyarlarca doların doğrudan halka harcanmasını sağlayalım. Barışın aynı zamanda ekmek, aş, iş olduğunu unutmayalım.

Erdoğan, Bahçeli ve Öcalan… Allah hepsine uzun ve sağlıklı ömür versin ama hayatlarının son dönemecinde Orta Doğu barışı, tarihi Kürt – Türk barışı için inisiyatif almış bu üç liderin başarılı olabilmeleri için ben elimden gelenin fazlasını yapacağım.

‘Peki ya seçim?’ diyorsan o da senin işin, senin kararın, senin iradendir canım kardeşim. Sen halksın, son kararı sen verirsin. Kimse bugün senden Erdoğan’a, Bahçeli’ye veya DEM Parti’ye ya da CHP’ye oy vermeni istemiyor, barış ağacına bir damla suyu da senin vermen isteniyor.

Ben, Gabar’da nöbetteki asker kardeşimin de Kandil’deki öz kardeşimin de ölmesini istemiyorum. İkisi de birbirine kurşun atmayı bıraksınlar. Önce bin yılın hatırıyla doya doya Türk, Kürt birbirimize sarılalım, sonrası siyasi mücadelenin, siyasetçilerin işidir, bizim işimizdir.

Bu Ramazan ayı artık kalıcı barış, kardeşlik ve huzur getirsin. Bunun için hepimiz barışın yanında olalım. Ben barışın yanındayım, başarana kadar.”

Paylaşın

Demirtaş Ve Mızraklı’dan Yeni Sürece Destek

DEM Partili Pervin Buldan’ın Selahattin Demirtaş ve Selçuk Mızraklı’ya yaptığı ziyaret sonrası, DEM Parti’den yapılan açıklamada, Demirtaş ve Mızraklı’nın yeni süreci destekledikleri ifade edildi.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Milletvekili ve İmralı Heyeti üyesi Pervin Buldan, Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve eski Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Selçuk Mızraklı’yı ziyaret etti.

DEM Partiden yapılan açıklamada, “Buldan, çözüm arayışlarına ilişkin gelinen son aşama konusunda Demirtaş ve Mızraklı’yı bilgilendirmiş, bir kez daha görüş ve önerilerini almıştır” denildi. Açıklamanın devamında ise “Demirtaş ve Mızraklı bütün güçleriyle sürece destek vermeye devam edeceklerini belirterek, halkımıza selam ve sevgilerini iletmiştir” ifadeleri kullanıldı.

Yeni Süreç

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin çağrısı sonrası DEM Parti Van Milletvekili Pervin Buldan ve İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, 28 Aralık 2025’te İmralı’da PKK lideri Abdullah Öcalan ile görüşmüştü. Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder, Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmeye ilişkin yazılı açıklama yapmıştı. Buldan ve Önder’in yazılı açıklamasında Abdullah Öcalan’ın açıklamalarına yer verilmişti.

Abdullah Öcalan, açıklamasında, “Sayın Bahçeli’nin ve Sayın Erdoğan’ın güç verdiği yeni paradigmaya, ben de pozitif anlamda gerekli katkıyı sunacak ehil ve kararlılığa sahibim” demişti. Öcalan, “Heyet bu yaklaşımımı gerek devletle gerekse siyasi çevrelerle paylaşacaktır. Bunlar ışığında gereken pozitif adımı atmaya ve çağrıyı yapmaya hazırım” ifadelerini kullanmıştı.

Pervin Buldan, Sırrı Süreyya Önder ve Ahmet Türk’ten oluşan DEM Parti heyeti, yılbaşından sonra siyasi partilerle temasa başlamıştı. 2 Ocak’ta TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş ile görüşen DEM Parti heyeti, daha sonra MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi ziyaret etmişti.

Heyet, 6 Ocak’ta AKP TBMM Grubu ile görüşmüştü. DEM Parti heyeti 7 Ocak’ta CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile bir araya gelmişti. Heyet ayrıca Saadet Partisi, Gelecek Partisi, Yeniden Refah Partisi ve DEVA Partisi ile görüşmüştü. DEM Parti heyeti ayrıca eski HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ı da ziyaret etmişti.

DEM Parti Van Milletvekili Pervin Buldan ve İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’den oluşan heyetin ikinci görüşmesi 22 Ocak’ta gerçekleşmişti. Görüşme 4 saat sürmüştü. İmralı Heyeti, PKK lideri Abdullah Öcalan’la yaptığı ikinci görüşme sonrası, “Öcalan’ın sürece ilişkin çalışmalarını sürdürdüğüne” ilişkin kısa bir açıklama yapmıştı.

Paylaşın

Demirtaş’tan Dikkat Çeken “Kartalkaya” Yazısı: Sorumlu Yok, Utanma Yok

Bolu Kartalkaya’da 76 kişinin hayatını kaybettiği yangına ilişkin bir yazı kaleme alan Selahattin Demirtaş, yazısında, “Sorumlu yok, utanma yok, insanlık yok, bebek de yok artık” ifadelerini kullandı.

Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutulan eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Bolu Kartalkaya’da 79 kişinin hayatını kaybettiği otel yangınını ilişkin “Bebek var” başlıklı dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.

Demirtaş’ın T24’te yayınlanan yazısı söyle: Grand Kartal Oteli’nin üst katlarından bir adam “Bebek var!” diye bağırıyor. Alevler, dumanlar ve bebek var. İnsanlar ve onlarca insan yavrusu diri diri kavruluyor, dumandan nefes alamıyorlar, biz izlerken boğuluyoruz, onlar çaresizce yardım çığlıkları atıyorlar.

Hep birlikte izliyoruz, boğula boğula ölüyoruz hep birlikte. “Bebek var!” diyor adam, hiç değilse o yaşasın istiyor. İçeride bebek var, yangının orta yerinde, alevlerin arasında bebek var. Her şeyden habersiz, annesinin kucağında, boğulmak üzere olan bebek var.

Sabah oluyor, adamlar geçiyor mikrofonların ardına, birer birer “Ben sorumlu değilim ki” diyor, “Öbürü sorumlu.” Öbürü de “Ben değilim ki sorumlu, beriki sorumlu” diyor. Sorumlu yok, utanma yok, insanlık yok, bebek de yok artık.

Sen bir piliç kamyonunun soğuk kasasında uyu bebek. Birilerinin sıcak kasasında birikmiş para tomarlarıyla insanlık satın alınamayacağını öğretene kadar bize uyumak yok. Bu toprakları her bebeğimiz için cennet yapana kadar bize durmak yok.

Paylaşın

Demirtaş, “Yeni Sürece” İsim Koydu: Demokratikleşme, Barış Ve Kardeşlik

MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin “Abdullan Öcalan” çağrısı sonrası başlayan sürece ilişkin açıklama yapan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, kendileri açısından bunun ‘Demokratikleşme, barış ve kardeşlik’ süreci olduğunu söyledi.

Haber Merkezi / Abdullah Öcalan’a desteğini de ifade eden Demirtaş, “Sayın Öcalan, koşulları oluştuğunda bu konuda bir inisiyatif alacaksa yanında olacağımızı belirtiyoruz. Olası bir çağrının tüm inisiyatifi elbette kendisindedir. Kendisinin de belirttiği gibi, böylesi bir çağrının hukuki, siyasi zeminini oluşturma sorumluluğu da iktidar ve parlamentodadır. Bizler, barış girişimlerine bu aşamada her türlü desteği sunarız. Ancak çağrıyı yapacak olan da olası bir çağrının muhatabı da biz değiliz” dedi.

Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu, eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, DEM Parti heyeti ile görüşmesinin ardından yeni sürece ilişkin açıklama yaptı. DEM Parti TBMM Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder, Van Milletvekili Pervin Buldan ve yerine kayyum atanan eski Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk’ten oluşan DEM Parti heyetinin Edirne F Tipi Cezeavi’nde kendisini ziyareti sonrası Demirtaş, sosyal medya hesabı üzerinden bir yazılı açıklama yayınladı. Demirtaş, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Değerli Kardeşlerim, DEM Parti İmralı Heyeti’mizin ziyareti vesilesiyle herkese yürek dolusu selam, sevgilerimi iletiyorum. Büyük bir fedakarlık ve ciddiyetle çalışmalarını sürdüren heyetimize de teşekkürlerimi sunarken ayrıca kendilerine, partimiz DEM Parti’ye, özellikle İmralı Tecrit Adasında demokratik çözüm ve barış için büyük çaba sarf eden Sayın Abdullah Öcalan’a güven ve desteğimin tam olduğunu belirtmek istiyorum.

Bu dönemin en hassas konusu kamuoyu desteğidir. Bu nedenle şeffaflık son derece önemli ve gereklidir. Heyetimizin, şeffaflığın gereği olarak Meclis’teki siyasi partileri bilgilendirmesi, önümüzdeki günlerde de sivil toplum örgütlerini, siyasi ve toplumsal çevreleri bilgilendirecek olması değerlidir. Ayrıca barış dilinin tüm çevrelere hakim olması da önemlidir. Bu konularda konuşan herkes tehdit, şantaj, aşağılama dilinden ve provokatif söylemlerden uzak durmalı, yenme ve yenilme üzerinden boş ve anlamsız bir retorik oluşturmak yerine herkesin, hepimizin kazanacağı ortak bir gelecek üzerinde durmalıdır.

Her ne kadar sürece bir isim konulmasından ısrarla kaçınılıyor olunsa da bizim açımızdan bu süreç, “Demokratikleşme, Barış ve Kardeşlik” sürecidir. Bizler demokratik, barışçıl zeminde siyaset yapan aktörler olarak çatışmaların, şiddetin kalıcı şekilde son bulmasını arzuluyor, istiyor, destekliyoruz. Sayın Öcalan, koşulları oluştuğunda bu konuda bir inisiyatif alacaksa yanında olacağımızı belirtiyoruz. Olası bir çağrının tüm inisiyatifi elbette kendisindedir. Kendisinin de belirttiği gibi, böylesi bir çağrının hukuki, siyasi zeminini oluşturma sorumluluğu da iktidar ve parlamentodadır. Bizler, barış girişimlerine bu aşamada her türlü desteği sunarız. Ancak çağrıyı yapacak olan da olası bir çağrının muhatabı da biz değiliz. Siyasetçiler olarak bizim rolümüz ve misyonumuz, barış zeminini güçlendirmek, tarafları barış için cesaretlendirmek, teşvik etmek ve barışı kolaylaştırmaktır. Fakat bundan da öte temel sorumluluğumuz; demokrasi, özgürlükler, eşitlik, adalet ve temel insan hakları için barışçıl, sivil, siyasi mücadeleyi büyütmektir. Bu mücadelenin kanal ve imkanlarının şimdiden açılması gerekir ki barış zemini de güçlensin. Bu hususu da ilgililerin dikkatine sunmak isteriz.

Herkes şunu bilmeli ki, ortada bazı iyi niyetler ve bu iyi niyetlerle yürütülen hazırlıklar var. Ancak sürecin ete kemiğe bürünebilmesi için, güven verici somut adımların hızlıca atılması gerekiyor. Yıllardır bu topraklarda tarifi imkansız acılara neden olan ve ülkenin bütün enerjisini tüketen çatışmaların ortadan kaldırılması, siyasal bir barışın sağlanması için her türlü desteği vermeye hazırız. Ancak siyasal barış, beraberinde toplumsal barış yani demokratikleşme, eşitlik, adalet ve özgürlükler mücadelesinin tüm kanallarını açacak şekilde yapılırsa kalıcı olur, herkesin ve ülkenin yararına olur. Bu şekilde, siyasal barışın toplumsal desteği de artar, halkın ekseriyetinin sahiplenmesiyle tüm provokasyonlar ve baltalama girişimleri de boşa çıkar.

Yine bu kritik ve tarihi dönemde, Sayın Cumhurbaşkanı başta olmak üzere Sayın Devlet Bahçeli, Sayın Özgür Özel ve diğer tüm parti liderlerine, barış için aldıkları ve alacakları inisiyatifler nedeniyle teşekkürlerimi sunuyor, desteğimi iletiyorum. Her türlü kişisel, partisel çıkarın ötesinde, demokrasinin güçlenmesine dair atılacak her adımın tereddütsüz yanında olacağımı belirtiyorum.

Son olarak şunu da özellikle belirtmek istiyorum; Kürtlerin çoğunun yönü de yüzü de Türkiye’ye dönüktür. Barış ve güçlü bir demokrasi inşa edilebilirse bu süreçten hep birlikte kazanarak çıkacağımıza inanıyorum. Bunun için, Türkiye Cumhuriyeti devletinin de yönünü, yüzünü tüm Kürtlere çevirerek büyük ve onurlu barışın inşasını sağlayacağını umuyor, diliyorum. Heyetimize tekrar teşekkür ederken başarı dileklerimle birlikte, bir kez daha hepinize sıcak selam, sevgilerimi iletiyorum.”

“Geniş açıklama yapılacak”

Demirtaş’la birlikte eski Diyarbakır Belediye Başkanı Selçuk Mızraklı’yı ziyaret eden heyetten de açıklama geldi. Heyet adına konuşan Sırrı Süreyya Önder ”Selahattin Demirtaş ve Selçuk Mızraklı ile görüştük. Sağlıklarını ve morallerini çok iyi olduğunu gördük. Gelişmekte olan sürece katkılarının ve desteklerinin tam olduğunu size iletmemizi istediler,” dedi.

Önder, sürece dair ”Şu an çözersek iki tarafla çözeceğiz. Eğer bu fırsatı da kaçırırsak 72 taraf bu sürece müdahil olacak. Var gücümüzle heyetimiz, partimiz, dostlarımız, aydın, sanatçı, sürece destek veren bütün kardeşlerimiz ilk defa böyle bir geniş paydada buluştuk. Televizyonlardaki arkadaşlardan da bu duyarlılığı bekliyoruz,” dedi.

İmralı’da yapılacak ikinci görüşmenin tarihi için de açıklama yapan Önder, “Şimdilik belli değil ama çok uzayacağını düşünmüyoruz” dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin geçen yılın Ekim ayında “Öcalan gelsin Meclis’te konuşsun” çağrısının ardından DEM Partili milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder ile Pervin Buldan 28 Aralık Cumartesi günü İmralı’ya giderek PKK lideri Öcalan ile görüşmüşlerdi.

Görüşmede Öcalan’ın, “Sayın (MHP lideri Devlet) Bahçeli’nin ve Sayın (Cumhurbaşkanı Recep Tayyip) Erdoğan’ın güç verdiği yeni paradigmaya, ben de pozitif anlamda gerekli katkıyı sunacak ehil ve kararlılığa sahibim … gereken pozitif adımı atmaya ve çağrıyı yapmaya hazırım” dediği aktarılmıştı.

İmralı ziyareti sonrası Ankara temaslarına başlayan DEM Parti heyeti, AK Parti temsilcileri de dahil bir dizi temasta bulunmuş, Cumartesi günü de 2016 yılından bu yana ceaevinde olan Demirtaş’ı ziyaret etmişti. Heyetin 12 Ocak Pazar günü de Kocaeli Kandıra Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ile görüşmesi bekleniyor.

Paylaşın

DEM Parti İmralı Heyeti, Demirtaş Ve Mızraklı’yı Ziyaret Etti

28 Aralık’ta İmralı’da PKK lideri Abdullah Öcalan ile görüşme yapan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partili (DEM Parti) milletvekilleri Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder ile yerine kayyım atanan Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk’ten oluşan heyet görüşme turlarına devam ediyor.

Haber Merkezi / DEM Parti İmralı Heyeti, son olarak Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve önceki dönem Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Selçuk Mızraklı’yı ziyaret etti. Ziyaret sonrası açıklama yapan Sırrı Süreyya Önder, Ahmet Türk ve Pervin Buldan şunları söyledi:

Sırrı Süreyya Önder:” Sayın Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş ve Dr. Mızraklı kardeşimizle, yoldaşımızla konuştuk. Öncelikle sağlıklarını ve morallerini çok iyi gördük. Bu bizim için en önemlisiydi. Gelişmekte olan sürece katkı ve desteklerinin tam olduğunu iletmemizi istediler. Selahattin Bey’in Twitter hesabından da geniş bir açıklama yapılacak.

Esas şeyleri oradan alırsınız. Bizim söyleyeceğimiz bir tek bir şey var. Özellikle televizyonlarda bu konuda spekülasyon yapılıyor, sürecin şeffaf yürümediğine dair eleştiriler var. “Daha ne geziyorlar?” şeklinde serzenişler var. Arkadaşlar bunlara gerek yok. Bunlar, gelmekte olan barışa hizmet eden şeyler değil. 40 yıldır süren bir şey, boyacı küpü değil ki daldırıp çıkarasın.

Nitelikli bir emek ve çaba için, mümkün olan en geniş katılımı sağlamak için uğraşıyoruz. Bu anlamda süreci ifsad edecek ya da süreçten şüphelenecek herhangi bir tutum içine girmelerini gerektirecek herhangi bir şey yok. Şu an çözersek, iki tarafla çözeceğiz; eğer bu fırsatı da kaçırırsak, 72 taraf bu işe müdahil olacak.

Var gücümüzle heyetimiz, partimiz, dostlarımız, aydın ve sanatçı sürece destek veren bütün kardeşlerimiz olarak her siyasi görüşten ilk defa böyle geniş bir paydada buluştuk. Özellikle televizyonlardaki arkadaşlardan bu duyarlılığı bekliyoruz. Yarın Figen Hanım’ı ve diğer arkadaşlarımızı da ziyaret ettikten sonra Ankara’da geniş bir açıklama yapacağız. Bu kadar beklediğiniz için heyet olarak teşekkürlerimizi sunuyoruz.

Barışın kaybedeni olmaz. Bunu hiç aklımızdan çıkarmamız gerekiyor. Herkes kazanır, kaybeden hiç yoktur. Onun için barış bu anlamda kıymetli bir şeydir. Kamuoyunda sıklıkla çözüm ile barış kavramları birbirine karıştırılıyor. Bu doğru değil. Barış bir sarılmayla oluşturulacak bir şeydir. Çözüm demokratik bir mücadele ve uzun soluklu bir iştir.

Sorun alanlarıyla ilgili olarak bunun uzunluğu ve derinliği değişir. Şu anda kurmaya çalıştığımız barıştır. Bunun için herkesten destek bekliyoruz. Kamuoyundan gizlediğimiz ya da gizleyeceğimiz hiçbir şeyin olmayacağını açık kalplilikle söylüyoruz. Bizleri tanıyorsunuz, yüreğimiz elimizde geziyoruz barış için. Herkesin de desteğini, katkısını, önerisini ve eleştirisini kıymetli buluyoruz. Tekrar teşekkür ederiz.

Ahmet Türk: Ben bir iki kelime söylemek istiyorum. Bin yıllık Türk ve Kürt kardeşliği var, kadim bir geçmiş var. Son yüzyılda bunun bozulduğunu görüyoruz. Bizim amacımız binlerce yıl beraber yaşamış iki halkın yeniden kucaklaşması, kadim dostluğun gereğinin tekrar yerine getirilmesidir.

Bizim çabamız barış içindir. İnanıyor ve umut ediyorum ki Türkiye’de Kürt’ün Türk’e, Türk’ün Kürt’e ihtiyacı var. Biz aslında burada bir barışı sağlayacağız. Türkiye’nin Ortadoğu’da demokrasi ihraç edebilecek bir noktaya gelmesini istiyoruz. Bizim amacımız halklarımızın kardeşliğidir, dostluğudur. Halklarımızın demokratik ve özgür bir şekilde birlikte olmasıdır.

Pervin Buldan: Sayın Demirtaş ve Mızraklı’yı ziyaret ettik. Bu ziyaretten büyük bir moralle ayrılıyoruz. Demirtaş ve Mızraklı’nın bu sürece dair değerlendirmeleri oldukça açık ve net. Her koşulda ve şartta bu sürecin arkasında olacaklarını ifade ettiler. Bu bizim için çok kıymetli. Yürüttüğümüz süreç açısından çok kıymetli. O yüzden biz de heyetimiz adına hem Sayın Demirtaş’a hem Sayın Mızraklı’ya teşekkür ediyoruz. Hepimizin desteğiyle bu sürecin bir barış sürecine evrileceğinden hiçbir kuşkumuz yok. Hepimizin yolu açık olsun.

DEM Parti İmralı Heyeti, yılbaşından sonra siyasi partilerle temaslara başlamıştı. 2 Ocak’ta TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş ile görüşen DEM Parti heyeti, daha sonra MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi ziyaret etmişti. DEM Parti heyeti bu hafta ise AK Parti, CHP, Gelecek Partisi, Saadet Partisi, DEVA Partisi ve Yeniden Refah partisine ziyaretler gerçekleştirmişti.

28 Aralık’ta İmralı’da PKK lideri Abdullah Öcalan’a ilk ziyareti yapan DEM Partili Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder’in ikinci kez İmralı’ya gitmesi bekleniyor.

Çözüm Süreci: Çözüm süreci, Türkiye’de 2013-2015 yılları arasında başlayan müzakereleri ifade ediyor. Bu süreç, Kürt sorununu barışçıl yollarla çözmek amacıyla başlatılmıştı.

Sürecin temel unsurları arasında, silah bırakma, demokratik reformlar ve Kürt kimliğine yönelik hakların genişletilmesi yer almaktaydı. PKK lideri Abdullah Öcalan, bu müzakerelerde kilit bir figür olarak rol almıştı. Ancak 2015’te çatışmaların yeniden başlamasıyla çözüm süreci fiilen sona ermişti. Bu dönem, Türkiye’deki siyasi dinamiklerde önemli değişimlere neden olmuştu.

28 Kasım 1978’de Diyarbakır’ın Lice ilçesinde kurulan PKK, Avrupa Birliği, Amerika Birleşik Devletleri (ABD), İngiltere, Fransa, Türkiye ve pek çok başka devlet tarafından terör örgütü kabul ediliyor. PKK lideri Öcalan, terör örgütü kurmak ve yönetmek suçundan müebbet hapis cezasına çarptırıldığı 1999 yılından beri, Marmara Denizi’ndeki İmralı Cezaevi’nde bulunuyor.

Paylaşın

“Demirtaş, Süreçten Umutlu; Rol Almaya Hazır”

Selahattin Demirtaş’ı ziyaret eden eski HDP Milletvekili Ahmet Yıldırım, Demirtaş’ın, “Süreci kolaylaştırma konusunda üzerine düşeni ve barışın toplumsallaşması için rol oynamaktan geri durmayacağını” söylediğini aktardı.

Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan Selahattin Demirtaş’ı ziyaret eden eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım, Hayko Bağdat ile Bağdat Cafe programına katıldı. Yıldırım, ziyaretini ve Demirtaş’ın sürece dair değerlendirmelerini aktardı.

Demirtaş ile dört buçuk saatlik görüşmenin detaylarına değinen Yıldırım, Demirtaş’ın sürece dair ‘umutlu’ olduğunu belirtti: “Bugün programınıza katılacağımı söylediğimde size, yayın ekibinize, izleyenlere ve tüm halkımıza içten selamlarını iletti. Moralini, umudunu ve yeni sürece ilişkin gelişmelere dair hazırlıklarını beklentilerinin çok üstünde buldum. Onun kitabında umutsuzluk yazmıyor, inançsızlık diye bir şey yazmıyor.”

Ziyaretini herhangi bir kurum adına değil, Demirtaş ile arkadaşlığı kapsamında gerçekleştirdiğini belirten Yıldırım, aktardıklarının kişisel kanaati olduğunu vurguladı. Yıldırım, “Hem partimizin genel merkeziyle hem de heyetle diyaloğun sürdüğünü gözlemledim. Diyalogları var yani. Heyetimiz, 11 Ocak Cumartesi günü onu ziyaret ettiğinde bu süreçle ilgili ilk kez iletişim kurmuş olmayacaklar, muhtemelen avukatlar üzerinden belli bilgi alışverişleri olmuştur diye düşünüyorum” dedi.

Yıldırım, Demirtaş’ın sürece dair değerlendirmelerini şu şekilde sıraladı: “’Dikkatle izlediğini bu sürecin yeni olduğunu, 2013-2015’e benzer taraflarının daha az, farklı tarafların ise daha fazla olduğunu, belki çok üstten laflar kurmak için erken olduğunu ama umutlu olmamız için hiçbir engel teşkil edebilecek bir sebebin olmadığını, her şeyin bizlere bağlı olarak sürecin aktörlerine bağlı olarak gelişebileceğini ve bu sürecin ne kadar toplumsallaşırsa o kadar başarı şansının artacağını, topluma mal olmuş toplumsallaşmış bir barış istencinin karşısında duran veya engel olan siyasi yapıların deyim yerindeyse halka karşı barış suçu işlemiş olacağı için halk tarafından demokratik yollarla cezalandırılma ihtimalinin yüksek olduğuna’ dikkat çekti.

Bu bilinç ile bu sorumluluk ile hareket ettiğini söyledi. Bu defa sürecin daha doğru ilerlemeye çalıştığını, bazı şeylerin çok hızlı gibi görünse de süreci enfekte edebilecek dışsal süreçleri engelleme adına bu hızlı süreci anlayışla anlamak gerektiğini ifade etti.”

Yıldırım, Demirtaş’ın süreç içerisinde rol üstleneceğine ya da dahil olacağına ilişkin soruları da yanıtladı. Yıldırım, sürece katılımı noktasında Demirtaş’ın değerlendirmelerini aktardı: “’Sayın Öcalan’ın oynayacağı rolün çok değerli olduğunu, onsuz bir Türk-Kürt veya Türkiye barış sürecinin veya Ortadoğu barış sürecinin çok çok eksik kalacağını, onla her şeyin daha kolay gelişebileceğini’ daha öncede ifade ediyordu. Şimdi de ifade etti.

Sayın Öcalan’ın şekillendireceği bir süreci kolaylaştırma konusunda üzerine düşenin ve kendisinden beklentilerin çok ötesinde bir rol oynayabileceğini, özellikle barışın toplumsallaşması için nerede olursa olsun rol oynamaktan geri durmayacağını ısrarla ifade etti. Daha ötesini, süreç içerisinde resmi olarak nasıl yer alabileceğini 2 gün sonra ziyaret edecek heyetimizle paylaşacaktır. Heyetimiz Demirtaş ve Figen başkanı ziyaret ettikten sonra kamuoyunu bilgilendirecekler.”

Paylaşın