AK Parti’nin Sandık Hesabı: Önce ‘Bahar Havası’ Sonra Seçim

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kabine toplantısı sonrasında, tüm memurların ek göstergelerinde 600 puanlık artış yaptıklarını söyledi. Polis, hemşire, din görevlisi ve öğretmenlere ise 1. dereceye gelmiş olma şartıyla 3 bin 600 ek gösterge verilecek. Genel müdür yardımcılarının ek göstergeleri 3 bin 600’den 4 bin 400’e, şube müdürü ve ilçe müdürü seviyesindeki yöneticilerin ek göstergeleri 2 bin 200’den 3 bine çıkartılacak. 

Ek gösterge memur maaşlarında önemli bir artış sağlamayacak. 600 puanlık artış memurun aylığında sadece brüt 142 liralık artış yapacak. Asıl artış ise memur emekli maaşlarıyla, ikramiyelerde olacak. Ancak burada da 2008 öncesi ve sonrası ayrımı oluşacak. Emekli Mülkiye Başmüfettişi Mahmut Esen, ek gösterge artışının Ekim 2008’den önce görevde olan kamu personelinin emekli aylığında artış sağlayacağını ancak bunun da beklentileri karşılamayacağını söyledi. Esen, ek gösterge artışının Ekim 2008’den sonra göreve başlayanların emekli aylıkları/ikramiyeleri açısından fazla bir anlamı olmadığını belirtti. Bir emeklinin cumhurbaşkanının açıkladığı rakamları alabilmek için memuriyette 30 yıllık hizmeti bulunması gerecek. Ayrıca açıklananlar alınabilecek en üst rakamlar.

Cumhuriyet’ten Mustafa Çakır’ın haberine göre iktidar bu düzenlemeyi hemen yaşama geçirebilecekken 2023 başına bıraktı. Böylece yaklaşık 20 milyar liranın üzerinde olması beklenen maliyet, 2023 bütçesine kaydırılmış oldu. Memur ve memur emeklilerine temmuzda enflasyon farkı ile birlikte ek artış yapılabileceği de söyleniyordu. Asgari ücrette de artış olacak mı sorusu gündemdeydi. Ancak Erdoğan’ın “Temmuz ayındaki enflasyon farkı artışlarıyla ücretlileri biraz daha rahatlatacağız” demesi, “Ayrıca ek zam olmayacak mı?” sorusunu gündeme getirdi.

“Açıklayamam…”

Buna karşın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, “Temmuzun başında enflasyon farkını vereceğiz. Onunla ilgili başka düzenlemelerimiz var, burada açıklamıyorum” dedi. Bilgin, “Aralık ayında da bu yaptığımız 3600 ek göstergeyle ilgili düzenleme kamu çalışanlarının maaşlarına ve emekli ikramiyelerine çok daha farklı yansıyacak” dedi. Bilgin’in ayrıca, “Şu müjdeyi vereyim, cumhurbaşkanımız bütün kamu çalışanlarının yaptıkları işlere göre ücretlerinin yeniden düzenlenmesi çalışmasını da uzun vadede bize verdi. Ayrıca yapacağız” demesi dikkat çekti.

Artışlar 2023’e bırakıldı

İktidar asıl artışları 2023 başına bıraktı. Erdoğan’ın da yılbaşında tüm çalışanların durumlarını ekonomide gelinen noktaya uygun şekilde gözden geçirerek, herkesin hakkını almasını temin edeceklerini belirtmesi dikkat çekti. Erdoğan, mevcut maaşlara göre hesaplanan tutarların, ek gösterge düzenlemesiyle yılbaşında daha yüksek seviyelerde olacağını bildirdi. Memur ve memur emeklilerine ocakta yüzde 8 toplusözleşme zammı verilecek. Bu oran, iki yıllık toplusözleşmedeki en yüksek altı aylık oran. Memur emeklilerine toplusözleşme zammının yanı sıra ek göstergeden gelen artış da yansıtılacak. Ayrıca bu yılın ikinci yarısında oluşan enflasyon farkı da yine memur ve memur emeklisine ödenecek.

1 Ocak’ta yürürlüğe girecek asgari ücret aralık ayında belirlenecek. İktidar asgari ücrete de aralıkta artış yapmaya hazırlanıyor. Sözleşmelilere kadro konusu da yine yılbaşına bırakılacak. İktidar daha önceleri “EYT’liler” konusunda çalışma olmadığını söylüyordu. Ancak son zamanlarda söylem değişti. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Bilgin de önceki gün EYT’lilere yönelik çalışmayı mesafe alındığında kamuoyuyla paylaşacaklarını söyledi. Böylece, seçimin Haziran 2023’te yapılması durumunda yeni yılda ücret ve maaşlardaki artışın ardından sandığa gidilecek.

Paylaşın

Bloomberg: Erdoğan’ın Tek Rakibi Yüksek Enflasyon

Dünyanın önde gelen finans yayınlarından Bloomberg, Türkiye bir seçim yılına girerken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın en büyük rakibinin enflasyon olduğunu belirtti.

Bloomberg’den Selcan Hacaloğlu, kaleme aldığı analizde muhalefet partilerinin bir altılı masa oluşturulsa da Erdoğan’ın karşısında henüz kesin bir aday olmadığına dikkat çekti.

Analizde dünyada pandemi ve tedarik zinciri krizi fiyat artışlarına sebep olurken, Türkiye’deki yüksek enflasyona büyük oranda hükümetin politikalarının sebep olduğunu belirtildi: “Türkiye’nin enflasyon problemi büyük oranda Erdoğan’ın Merkez Bankası politikalarına yön vermesinin ve daha yüksek faiz oranlarına mesafesinin öngörülebilir sonucu”. Hacaloğlu, ekonominin kötüleşmesiyle Erdoğan ve AKP’nin anketlerde kan kaybetmeye devam ettiğine dikkat çekti.

Erdoğan’ın yüksek enflasyonun küresel bir sorun olduğunu ve halktan sabretmelerini istediğini hatırlatan Hacaloğlu, “Ancak ABD’nin ve diğer ülkelerin merkez bankalarının faiz yükseltmesi Lira’nın daha da güç kaybetmesine ve fiyatların daha çok artmasına sebep olabilir” değerlendirmesinde bulundu.

Hacaloğlu, “Erdoğan, büyük ekonomi deneyinden geri adım atacağına dair sinyaller vermiyor. Bu deney, yüksek faizin yüksek enflasyona sebep olacağı inancına dayanıyor; bu bir ekonomi ders kitabında okuyacağınız şeyin tam tersi. Muhalefet partileri iktidara gelirlerse TCMB’nin politika bağımsızlığını ve güvenilirliğini tekrar oluşturacaklarını belirtti. Ve cezaevine girmezlerse” yazdı ve cumhurbaşkanı adayı olabileceği konuşulan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun hakim karşısına çıkacağına dikkat çekti.

(Kaynak: T24)

 

Paylaşın

İktidar Cephesinde ‘Seçim Tarihi’ Tartışmaları

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın düşük faiz politikası sonucu günden güne artan hayat pahalılığı ve iktidarın kendini ‘muhalif’ olarak tanımlayan vatandaşlara yönelik baskıları, kamuoyunda bir an önce seçime gidilmesi gerektiğine dair görüşü güçlendirdi.

Muhalefet partileri, ekonomik koşulları da göz önünde bulundurarak aylardır seçim tarihinin öne çekilmesi çağrısında bulunurken, AK Parti ve MHP’nin birlikte hareket ettiği Cumhur İttifakı “Kabile devleti değiliz” diyerek sandığa ‘zamanında gidileceğini’ söylüyor.

Gazete Duvar’da yer alan habere göre erken/baskın seçim tartışmalarının son günlerde yeniden Ankara’nın öne çıkan gündem başlıklarından biri olduğu belirtildi.

“İktidar bu ekonomik tabloda 2022 kışını çıkaramaz, erken seçim olacak” diyenlerin tarih olarak 6 Kasım 2022’yi anmaya başladığı dile getirilen haberde, şunlar kaydedildi:

“iktidar cephesi ısrarla ‘Seçim zamanında olacak’ demeyi sürdürüyor. Ancak bahsedilen tarih Haziran 2023 değil. AK Parti kulislerinde seçimin gelecek yıl nisan ayı sonunda bitecek Ramazanın ardından mayıs ayında yapılacağı konuşuluyor.”

Altılı masada kaçacaklar çatlağı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çocuklarının yönetiminde olduğu vakıflara dair açıklaması, geçtiğimiz haftanın en önemli tartışma konularından biri oldu.

TÜRGEV ve ENSAR aracılığı ile ABD’de bir vakfa para transferleri yapıldığını söyleyen Kılıçdaroğlu, Erdoğan ve ailesinin ‘kaçacağı’ imasında bulundu. Kılıçdaroğlu’nun “kaçacak” söylemine iktidar cephesinden sert yanıtlar verilirken 6’lı masadaki muhafazakar partilerden de itirazlar geldi.

CHP’li yöneticilerin AK Parti seçmeninin Erdoğan ile kurduğu duygu bağını anlayamadığını söyleyen muhafazakar partilerden bir temsilci, “AK Parti seçmeninin Erdoğan ile gönül bağını görmüyorlar. Ne olursa olsun başörtüsü sorununu çözmüş, onları değerli yapmış. Doğru olmasa da evine giren yardımın onun sayesinde olduğunu düşünüyor.

O seçmen için ‘aile kaçacak’ demek inandırıcı da değil. Kararsız seçmen yeniden partisine döner. Bu bakış AK Parti oylarını konsolide eder. Üzerine konuşulacak devasa yolsuzluklar var. Onları dile getirmek gerek” değerlendirmesinde bulundu.

Paylaşın

Erken Seçim İçin İlk Kez Net Tarih Verildi!

Ankara kulislerinde “İktidar bu ekonomik tabloda 2022 kışını çıkaramaz, erken seçim olacak” havası hakim. Seçimin erkene alınarak 6 Kasım Pazar günü yapılacağı konuşuluyor. 

Sözcü’den Emin Özgönül’ün haberine göre CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “Sonbaharda seçim bekliyorum, ekonomiyi götüremezler” dedi. DP Genel Başkanı Gültekin Uysal, “İktidar kendi çıkarı olacağını gördüğü an, erken seçime karar verebilir. Biz erken seçim ihtimalini göz ardı etmiyoruz” diye konuştu.

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel de “İktidar giderek ağırlaşan şartlar altında Haziran 2023 seçiminde 200 milletvekilinin altına düşme ihtimali görürse, bunu engellemek için seçimi erkene alır. TBMM’nin 401 sandalyesi AKP-MHP dışında oluşması demek, Yüce Divan kapısının da açılması demektir. Bunu göze alamazlar, şartlar daha da ağırlaşmadan tarihi öne çekebilirler” tespiti yaptı.

360 oy veya cumhurbaşkanı

Erken seçimle bağlantılı bir diğer konu ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 3. kez adaylığı için dile getiriliyor. Anayasa gereği bir kişi Cumhurbaşkanlığına en fazla 2 kez aday olabiliyor. Ancak seçim erkene alınırsa 3. kez adaylığın önünde engel bulunmuyor. Yeni sisteme göre erken seçime gitmek için Cumhurbaşkanının kararı veya Meclis’te 360 oy gerekiyor. Meclis’in mevcut aritmetiği hiçbir parti ve ittifaka bu imkanı vermiyor. AKP’nin 286, MHP’nin ise 47 milletvekili var. 27 eksik kalıyor. Ancak iktidar ‘Evet’ derse, CHP ve İYİ Parti de erken seçim istediği için 360 rahat bulunuyor.

En önemlisi sandık güvenliği

İYİ Parti Genel Başkan Başdanışmanı ve İzmir Milletvekili Aytun Çıray ise “Biz bugüne kadar hep erken seçim istedik. Ama seçimde sandık güvenliğini garanti etmek çok önemli. 6’lı masanın en önemli gündem maddelerinden biri de bu. İktidar, Türkiye’yi yönetemediği için kaçmaya çalışıyor. Cumhurbaşkanının yetkisi var buyursun ülkeyi seçime götürsün” açıklaması yaptı.

Paylaşın

CHP, Yurt Dışında Yaşayan Seçmenler İçin Harekete Geçti

Yakın zamanda partisinin Almanya ve İsviçre’de çalışmalara katılan CHP’li Tezcan, başta Avrupa ülkeleri olmak üzere yeni CHP birlikleri kurmaya başladıklarını, var olan birlikleri de daha etkin hale getirmeye çalıştıklarını söyledi. Tezcan, çalışmalarının odağında ise seçmeni “sandıkla buluşturmak” olduğunu ifade etti.

Dünyanın farklı ülkelerinde yaşayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, 2012’de yapılan yasal düzenlemeyle, 2014 yılından bu yana bulundukları ülkelerde cumhurbaşkanlığı seçiminde ve genel seçimde oy kullanabiliyor. En fazla seçmenin yaşadığı ülke Almanya.

Siyasi partiler için yurt dışı oylar kritik önemde, zira milletvekili dağılımını değiştirebiliyor. 2018 seçimlerinde, yurt dışından gelen oylarla, bir milletvekilliği İYİ Parti’den CHP’ye, Hatay’da da yine bir milletvekilliği MHP’den AKP’ye geçmişti. 2018 seçimlerin sonuçlarına göre yurt dışı seçmen oylarının dağılımına göre AKP ve HDP’nin ardından üçüncü parti konumundaki CHP, oylarını artırmak için çalışma başlattı.

CHP’nin yurtdışı örgütlenmeden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, partisinin hazırlıklarını BBC Türkçe’den Ayşe Sayın’a anlattı. Geçtiğimiz günlerde, Almanya ve İsviçre’de bizzat çalışmalara katılan Tezcan, başta Avrupa ülkeleri olmak üzere yeni CHP birlikleri kurmaya başladıklarını, var olan birlikleri de daha etkin hale getirmeye çalıştıklarını söyledi.

‘Temel problem, oy kullanma oranının düşük olması’

Tezcan, çalışmalarının odağında ise seçmeni “sandıkla buluşturmak” olduğunu söyledi:

“Yurt dışında temel problem oy kullanma oranının düşük olması. Yüzde 50 dolayında. Onun için ‘Seçmen ol’ kampanyası başlatıyoruz. Sandığa gitmeme nedeninin bir kısmı, Türkiye’deki gibi, yani umut olması lazım. Bir kısmı ise seçmen olmakta zorlanıyorlar.

Örneğin, Türkiye’de resmi işlem yaptıkları zaman, ikematgah kaydı yaptırmak zorunda. O zaman yurt içi kütüğünde seçmen kaydı çıkıyor. Yani sadece Türkiye’ye gelip oy kullanabilirler, bu gibi durumlarda gümrüklerde de oy kullanamıyorlar. Askı güncelleme dönemi yetersiz kalıyor. O nedenle biz, şimdiden ‘Seçmen ol’ kampanyası başlatarak, ikametlerini şimdiden yurt dışına taşımalarını teşvik etmek istiyoruz.”

‘Elbise artık dar geliyor’

Sandık güvenliğini sağlamaya dönük eğitim çalışmalarına da başladıklarını anlatan Tezcan, “sandık görevlisi havuzu” oluşturmaya başladıklarını ifade etti. Tezcan, önümüzdeki süreçte, Amerika’da ve bazı Ortadoğu ülkelerinde de “birlik” örgütlenmesine gideceğini belirtti:

“2011 de başladık ilk organizasyonlara. Şu anda artık elbise bize dar geliyor. Sayımız arttı, alan genişledi. Elbiseyi genişletiyoruz, yeni biçime sokuyoruz, onları merkezileştirmemiz gerekiyor. Federatif örgütlenmeye geçiyoruz. Yani şehirlerde bölge birlikleri, ülke genelinde de ülke birlikleri oluşturuyoruz.

‘Sandığa gitmeyenler, gittiklerinde bize oy verecek’

Yurt dışı seçmen profiline ilişkin de bilgi veren Tezcan, Almanya, Fransa, Belçika gibi Türk seçmenin yoğun yaşadığı yerlerde CHP’nin ikinci veya üçüncü parti konumunda olduğunu, İngiltere ve İskandinav ülkelerinde ise birinci olduğunu söyledi.

Önümüzdeki seçime ilişkin hedeflerinin, yurt dışı seçmenin yaşadığı tüm sandıklardan birinci parti çıkmak olduğunu ifade eden Tezcan, bunun için de “seçmeni sandıkla buluşturmak gerektiğine” dikkat çekti:

“Oy oranı söyleyebilecek durumda değiliz henüz. Ama birinci parti olma hedefimiz var. Bunun için katılımı yükseltmemiz lazım. Sandığa gitmeyenler, sandığa gittiğinde, bize oy verecekleri yönünde bir izlenimimiz var. Eğilim öyle. Birliklerimizden gelen veriler de öyle. Biz sandığa taşıyabilsek, o oylar bizim diyor arkadaşlarımız. Onun için ikna edip sandığa götürmemiz önemli, katılımı yükseltmek önemli. Katılım arttığında bizim oylarımız yükselecek.”

‘Seçim bildirgesinde çözüm önerilerimiz yer alacak’

Yurt dışı seçmeni sandığa taşımanın önemli bir yolunun da, yaşadıkları ülkelere ilişkin sorunlarının çözümünü sağlama güvencesi vermek olduğunu belirten Tezcan, bunun için partisinin seçim bildirgesinde yurtdışında yaşayan seçmenin sorunlarını çözmeye dönük somut önerilere de yer vereceklerini söyledi:

“Mesela yaşadıkları ülkelerin kurumlarıyla ilgili sorunlar yaşıyorlar. Bizim Dışişleri Bakanlığı’nın resmi mercilerin daha etkin çalışmasını sağlayacak bir siyaset geliştirmek zorundayız. Sınır kapılarında problem yaşıyorlar, gümrük girişlerinde birikmeler problemler oluyor, giriş kolaylığı sorunları tespit edip öneriler geliştirmemiz gerekiyor.

Emeklilik ve sosyal güvenlikle ilgili ciddi problemleri var. Orada yaşayanların Türkiye’ye geldiklerinde sağlık hizmeti almalarında sıkıntılar yaşıyorlar. Hem yasal düzenleme hem de uygulamada pratik düzenlemelere ihtiyaç var, biz bunları da bir yandan tespit ediyoruz.

Biz ilk seçimde iktidar olacağız. İktidar olduğumuzda, bu vatandaşlarımızın hükümetimiz nezdinde çözülmesi gereken problemlerine ilişkin hangi adımları atacağız? Bir de onların kendi yaşadıkları ülkelerdeki hükümetlerle ilişkilerimizde hangi konuları ön plana çıkaracağız? Bunlar üzerinde çalışıyoruz.”

Paylaşın

Erdoğan’ın İsveç’e NATO Tepkisi Seçime Hazırlık

Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’nın Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) üyeliğine karşı çıkarak ittifakı krize sürüklediğine ilişkin yorumlar İngiltere basınında yer aldı.

The Guardian’ın diplomasi editörü Patrick Wintour imzalı yazıda, Erdoğan’ın İsveç’e PKK üyelerinin iadesinin reddedilmesine yönelik tepkilerle seçim hazırlığı yaptığı ve milliyetçi oyları artırmayı hedeflediği yorumu yapıldı.

Yazıda, “Erdoğan İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğini veto etme tehditlerini iki katına çıkardı. Her iki ülkenin de kendisini ikna etmesi için Ankara’ya heyetler göndermesinin anlamsız olduğunu söyledi. 10 talep sunarak İsveç’e şantaj yaptığı iddialarını güçlendirdi. Erdoğan’ın karşı çıkışının NATO’yu aylarca düğümleyebileceğinden kimsenin şüphesi yok” denildi.

İsveç’in Türkiye’nin tepkileri karşısında “yanlış anlaşılmaları gidermek konusunda iyimserlik içinde olduğu ancak verilen tepkilerle Erdoğan’ın bu konudaki ciddiyetine şüpheyle yaklaştığı” belirtilen yazıda, İskandinav ülkelerinin Türkiye’nin taleplerine “boyun eğmesinin zor olacağı” ifade edildi. Türkiye “terör” gerekçesiyle Finlandiya’dan 12, İsveç’ten 21 kişinin iade edilmesini istiyor.

‘Erdoğan uç noktalarda yaşıyor’

Habere göre, İngiliz savunma ve güvenlik düşünce kuruluşu Royal United Services Institute (RUSI) direktör yardımcısı Jonathan Eyal, “Her iki ülke de kendi iç iltica sistemlerini basitçe parçalayamaz” dedi.

Türkiye’nin sürgündeki PKK üyeleriyle ilgili taleplerine aşina olunduğu, Erdoğan’ın halihazırda paramparça bir ekonomi ve partisine desteğin giderek azalmasıyla uğraştığını belirten Eyal, Erdoğan’ın Türkiye’de milliyetçi oyları artırmaya çalıştığı ve “uç noktalarda hareket ettiği ve uçlarda yaşadığı” görüşü verdi.

Yazıda, Erdoğan’ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in olası Ankara ziyareti ve ABD’den F-35 satın alma talebinin uygulanması için “ikili oyun” oynadığı analizine de yer verildi.

(Kaynak: Gazete Duvar)

Paylaşın

AK Parti, Seçim İçin Kendine İki Rakip Belirledi

AK Partili siyasetçilere göre ülkenin temel sorunlarına somut çözüm önerileri sunamayan muhalefetin şansı yok. Kulislerde “AK Parti’nin iki rakibi var. AK Parti’nin rakibi AK Parti’dir. AK Parti’nin rakibi ekonomidir” deniliyor. Bu söylemin anlamı ise AK Parti’ye rakip olacak unsur, AK Parti tarafından hayata geçirilemeyenler.

Son seçim anketlerinde AK Parti’deki oy kaybı göze çarpıyordu. Daha önceki anketlerde 40-45 bandında çıkan AK Parti, yüzde 35’lere kadar geriledi. Ancak AK Parti MYK üyesi Mustafa Şen, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada oy kayıplarını telafi ettiklerini ve şu anda partilerinin oy oranının yeniden yüzde 40’lara ulaştığını belirtti. Şen ayrıca, yüzde 45 ve 46’ya da hızla çıkacaklarını dile getirdi.

Oy kaybı var ama kayma yok

Gazete Duvar’da yer alan habere göre parti kulislerinde konuyla ilgili dikkat çeken bir görüş hakim. Partililer oy kaybı olduğunu görüyor ancak bu oyların başka yere gittiğini düşünmüyorlar.

Ak Parti’nin iki rakibi var

Hala birinci parti olduklarını belirten AK Partili siyasetçilere göre ülkenin temel sorunlarına somut çözüm önerileri sunamayan muhalefetin şansı yok. Kulislerde “AK Parti’nin iki rakibi var. AK Parti’nin rakibi AK Parti’dir. AK Parti’nin rakibi ekonomidir” deniliyor. Bu söylemin anlamı ise AK Parti’ye rakip olacak unsur, AK Parti tarafından hayata geçirilemeyenler.

“Erdoğan bitti demeden bitmez”

Ekonominin düzelmesi ve parti teşkilatının canlanması, yeniden organizasyonuyla sorunların üstesinden gelinip seçimlerin kazanılacağına inanılıyor. AK Partili bir siyasetçinin bir de dikkat çeken sloganı var. “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başarılı liderliğine güveni ifade ettiğini” söylediği slogan şöyle: “Tayyip Erdoğan bitti demeden bitmez.”

Paylaşın

CHP’den Seçim Startı: Görevlendirmeler Yapıldı

CHP’li 102 milletvekili 3-6 Haziran tarihleri arasında 51 ile giderek “Sorunu biliyoruz, çözeceğiz” mesajı verecek. Vekiller, kentten ayrılmadan önce bir de basın toplantısı ile yapılan ziyaretin değerlendirmesi yapılacak.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Merkez Yönetim Kurulu’nun (MYK) pazartesi günü Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında yaptığı toplantıda 30 Büyükşehir dışında 51 ile gidilmesi ve saha çalışması yapılması kararlaştırıldı.

CHP Meclis grup yönetimi 102 ismin saha çalışması için vekillere duyuru yaptı. Her ile iki vekil gidecek şekilde kura çekildi. İllere giden vekiller tüm ilçeleri gezecek. Ayni zamanda ticaret, sanayi odaları, ziraat odaları, barolar, meslek örgütleri odaları, sendikalar ve diğer sivil toplum örgütleri ziyaret edilecek.

“Sorunu biliyoruz çözeceğiz” mesajı

Yapılan ziyaretlerde önce o kentin ilçenin sorunları dinlenecek. Ardından CHP’li vekiller o sorunlara yönelik çözüm projelerini anlatacak.

Habertürk’ten Mahir Kılıç’ın haberine göre halka “sorunu biliyoruz çözeceğiz” mesajı verilecek. Kentten ayrılmadan önce bir de basın toplantısı ile yapılan ziyaretin değerlendirmesi yapılacak.

Ziyaretlerde halkın nabzı da tutulacak. Sorunları çözme mesajı ile birlikte düşük oy alınan yerlerde oran arttırılmaya çalışılacak.

Raporlar Kılıçdaroğlu’na sunulacak

CHP grup yönetimi 3-4-5-6 Haziran tarihlerinde ziyaretlerini gerçekleştirecek olan vekillere 10 Haziran saat 17:00’ye kadar da rapor hazırlamaları için süre tanıdı. Raporlar genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’na sunulacak.

Paylaşın

Seçimlere Girme Yeterliliğine Sahip Parti Sayısı 27’ye Yükseldi

Adalet Partisi (AP), Memleket Partisi (MP) ve Türkiye Değişim Partisi’nin (TDP) seçime katılabilme şartlarını yerine getirmesiyle birlikte, gelecek seçimlere katılabilecek parti sayısı 27’ye yükseldi.

İYİ Parti Yüksek Seçim Kurulu temsilcisi Mustafa Tolga Öztürk, Twitter hesabından seçime girebilecek parti sayısını paylaştı. Öztürk, Adalet Partisi, Memleket Partisi ve Türkiye Değişim Partisi’nin seçimlere girebilme şartlarını yerine getirdiğini belirterek, “Seçime girme yeterliliğine sahip parti sayısı 27 ye yükseldi” dedi.

Öztürk, “Çankırı İli Dodurga Belediye Başkanlığı ve Meclis Üyeliği Seçimine katılabilecek partiler” notuyla seçime girebilecek partilerin listesini de yayımladı. Öztürk’ün paylaşımı şöyle:

“Son yayınlanan seçime katılma yeterliliğine sahip partilere Adalet Partisi,Memleket Partisi ve Türkiye Değişim Partisi eklendi. Seçime girme yeterliliğine sahip parti sayısı 27 ye yükseldi. Çankırı İli Dodurga Belediye Başkanlığı ve Meclis Üyeliği Seçimine katılabilecek partiler.”

Paylaşın

CHP, AK Parti’ye Yaklaştı, Asıl Değişim MHP’de

Sosyal Demokrasi Vakfı Başkanı (SODEV) ve AKSOY Araştırma Şirketi’nin kurucusu Ertan Aksoy, gündemdeki son gelişmeleri, siyasilerin gündem belirleyen açıklamalarını ve bu açıklamaların toplum üzerindeki etkilerini analizlerle paylaştı.

Aksoy, “Bugüne kadar yaşanan her krizin özellikle vurduğu bir alan olurdu” diyerek şunları söyledi: “Kiminde istihdam etkilenirdi, kiminde bir sektörü yıkar geçerdi. Bu kriz, doğrudan vatandaşın kursağını vurdu” dedi.

Cumhuriyet’te seçim gündemiyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Aksoy şöyle devam etti:

“Alt, orta altı, orta ve orta üstü gelir grupları ciddi bir hayat pahalılığıyla karşı karşıya. Kimi ekmeğini bulmaya kimi de yaşam standardını korumaya çabalıyor. Bu çabayı harcadığı her evrede öfkesini siyasete yönelttiği gibi umudu da yine siyasetin içinde arıyor.”

Aksoy şöyle devam etti:

“Enflasyonun etkisi, durumu herhangi bir ekonomik krizin ötesine taşıyor. Artık hakim olan görüş, bir yıllık veya altı aylık bir periyotta değil, aylık olarak satın alma gücünün düştüğüdür. Bu durumu anlamak için sorduğumuz bir soru var.”

MHP seçmenin sorulara verdiği yanıtlar dikkat çekti:

“Toplumun yarısı satın alma gücünün çok azaldığını ifade ederken, toplamda azaldı diyenlerin oranı %80,7. Özellikle MHP seçmeninin yanıtlarına dikkatinizi çekmek isterim. MHP seçmeninde bu oran %93,6. Görüldüğü üzere MHP tabanı, MHP üst yönetimi gibi ülkeyi güllük gülistanlık görmüyor.”

“Her ne kadar iktidar bloğu “ülkede ufak tefek sorunlar olduğunu ve bu ufak sorunların da dış mihraklardan kaynaklandığını” iddia etse de, toplum meseleye çok farklı bakmakta” diyen Aksoy araştırmanın sonuçlarıyla ilgili açıklamalarına şöyle devam etti: “Örneğin; hissedilen enflasyon oranını sorduğumuzda aldığımız yanıtlardan, sorunun üç beş zincir marketin fırsatçılığı ile izah edilemez bir seviyede olduğu anlaşılmakta. Hissedilen enflasyona verilen yanıtlar, yılbaşından bu yana anlamlı oranda değişti. Açıklanan oran veya bunun altında olduğunu düşünenlerin oranı toplamda %13,2’de kaldığı gibi, %100 ve üzeri olduğunu düşünenlerin oranı toplamda %64,9’dur.”

Aksoy, “Gelelim asıl konumuza…” diyerek yaşanan bu süreçlerin seçmenin tercihlerine nasıl yansıdığına ilişkin hazırladıkları anketin sonuçlarını paylaştı. Aksoy, “Tüm bu olumsuzlukların yarattığı manzara seçmenin tercihlerine nasıl yansıyacak? Bu sorunun yanıtını daha doğru anlamak açısından önce bugünkü tabloya bakalım” dedi.

Aksoy, bu hafta yaptıkları ölçüme göre partilerin oy dağılımını paylaştı. Anketin sonuçlarına göre AK Parti ve CHP’nin oy oranı birbirine yaklaşmış durumda. Sonuçlar şöyle:

AK Parti: Yüzde 30,7

CHP: Yüzde 29,0

İYİ Parti: Yüzde 13,3

HDP: Yüzde 10,4

MHP: Yüzde 7,5

Aksoy seçim anketiyle ilgili şu yorumu yaptı:

“CHP yeniden %29’a ulaştı. AKP, çekirdek diyebileceğimiz seçmenini koruyor. Asıl değişim Cumhur İttifakı’nın MHP kanadında. Birçok parti oy oranını az çok korurken, MHP yakın geçmişe göre %1 oy kaybetmiş durumda. MHP’nin eskiye göre iktidara ve uygulamalarına daha fazla sahip çıkması bu sonucun ana nedenlerinden biri.”

Aksoy son olarak ‘Oy tercihi değişimi’yle ilgili şunları söyledi: “Yazının asıl konusu olan enflasyonun seçmenin tercihlerine nasıl yansıyacağı sorusunun yanıtına gelirsek, yakın gelecekte iktidar adına daha riskli zamanların yaklaşmakta olduğunu anlıyoruz. Bu hafta seçim olsa oyunu Cumhur İttifakı’ndaki partilere vereceğini belirten seçmene “Seçime kadar yıllık enflasyonun bu seviyede devam etmesi oy tercihinizi etkiler mi?” diye sorduk. AKP seçmeninin %53,1’i, MHP seçmeninin %64’ü evet etkiler yanıtını vermektedir. Yine oy tercihimi etkiler yanıtını veren seçmene “Oy tercihinizin değişmesi durumunda tercihiniz ne yönde değişecektir?” sorusunu sorduk. Cumhur İttifakı partilerine oy vermeyi düşünen seçmenin, enflasyonun seçime kadar bu düzeyde devam etmesi halinde %43’ünün ittifakın dışındaki bir partiye oy vereceğini belirttiğini görüyoruz.”

Paylaşın