İktidarın Tüm Hesapları Seçime Odaklı

İçeride çıkmaza giren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dışarıdan nefes almanın yollarını arıyor. Seçim takvimi yaklaşırken iktidarının ömrünü uzatmak adına yapılan hamlelerle dış politikada zikzaklar çiziliyor. Soçi Zirvesi, Suriye krizi, Şanghay’daki görüşme trafiği, Rusya ile artan temaslar gerek Batı’da gerekse iç siyasette, Ankara’nın seçimi kurtarmak adına bir eksen değişikliğine gittiği tartışmalarını da beraberinde getirdi.

Batı medyasında çıkan haberler, bu tartışmalara kapı aralarken dün de Finansial Times’ta ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Türkiye’ye ‘yasadışı Rus sermayesi veya işlemleri için güvenli bir liman haline gelmeme çağrısında bulunduklarını’ bildiren açıklaması dikkat çekti. İktidara yakınlığı ile bilinen Türkiye Gazetesi’nin önceki gün manşetinde yer alan, ‘Erdoğan’ın Suriye Devlet Başkanı Esad ile telefonda görüşeceği’ haberi bir başka önemli gelişme oldu. Suriyeli kaynaklar haberi yalanlasa da konunun yandaşlar tarafından tartıştırılıyor olması önemli. Öte yandan iktidara desteğiyle öne çıkan Aydınlık gazetesinin önceki günkü, iktidarı “Atlantik Sistemi’ne uyum gösterip Üretim Devrimi’ne yan çizmekle” suçlayan manşeti de bir diğer ayrıntı oldu.

Konuya ilişkin Birgün’den Mehmet Emin Kurnaz’a değerlendirmelerde bulunan uzmanlar, son dönemki gelişmelerin Türkiye’nin eksen kayması yaşadığı şeklinde yorumlanmasının abartılı ve gerçek dışı olduğu yorumunu yaptı. Uzmanlara göre iktidar içeride sıkıştı. Batıdan ve NATO çizgisinden çıkmaya niyeti de yok. Sıcak para bulabileceği, kendine alan açabileceği her fırsatı değerlendirme gayreti içinde. Seçime kadar günübirlik gel git politikalarına devam ederek ayakta kalmaya çalışacak.

Bir yıl boyunca gelgitler artacak

“İktidarın son dönemki hamleleri konjonktürel oynamalardır” diyen emekli Büyükelçi Engin Solakoğlu, “Türkiye’nin eksen değiştirmesinden ziyade AKP’nin iktidara tutunma çabaları olarak değerlendirilmesi gereken eylemler. Bunların kökü yok, bu konulara dair daha çok batıda Finansial Times gibi yayınlarda çıkan haberler var. Türkiye NATO zirvesine katıldığında da ‘geri döndü’ diyorlar. Sonra Soçi’de görüşme yapılıyor, bu sefer ‘ekseni değişti’ filan diyorlar. Böyle eksenler kolay değişen eksenler değildir” ifadelerini kullandı. Türkiye’nin NATO’nun çok uzun yıllardır üyesi olduğunu söyleyen Solakoğlu şu değerlendirmeyi yaptı: “Bütün altyapısı NATO’ya uyarlanmış. Yani önümüzdeki on ay içerisinde, seçime kadar AKP bu gelgitleri yapacaktır ama bunlar sonuç olarak öze ilişkin eylemler değildir. Bunlar kısa vadede AKP’nin iktidarda kalmak için birtakım çıkarlar elde etmeyi umduğu eylemlerdir. Bunlar ekonomik çıkarlar olabilir. Batıyla pazarlıkta elini yükseltme amacı olabilir. Yani bunların hepsini birden deniyor şu anda AKP Genel Başkanı. Yani burada tek tek olaylar üzerinden Türkiye’nin yönünü çevirdiği yorumu yapmak mümkün değil. Gerçekçi de değil. Batının zaman zaman başvurduğu bir tür gözdağı verme yöntemi de diyebiliriz. AKP de neticede Batı’nın iktidara getirdiği bir partidir. Dolayısıyla AKP’nin zaten böyle bir niyeti de yok.”

Kendine alan açmaya çalışıyor

Eksen tartışmalarını abartılı bulduğunu söyleyen Uluslararası İlişkiler Uzmanı Soli Özel ise “Tabii benim bunu abartılı bulmam Türkiye’nin izlediği politikanın mantığını tam olarak anladığım anlamına da gelmiyor. Türkiye gene dünya sistemindeki boşluklardan yararlanarak kendine alan açmaya çalışıyor. Fakat açıkçası ben bugünkü uluslararası ortamın Türkiye’nin arzu ettiği genişlikte bir alanın önünü açmış olduğu kanısında değilim. Ama şunu da kabul etmek lazım. Tahıl koridoru anlaşması çok önemli bir anlaşma. Herkes Türkiye’nin bunun gerçekleşmesindeki payını kabul ediyor. Zaten Türkiye bu işlerin içinde olmasa o koridorun açılabilmesi mümkün değil. Çünkü yolu Türkiye kontrol ediyor. O anlamda son derece olumlu bir katkı yaptı ve bu şekilde sadece Ukrayna’ya destek veren Batılı müttefiklerinin değil bir bakıma Rusya’nın da hayır duasını alıyor” diye konuştu.

Çizgiyi aşmaması yönünde uyarıyorlar

Bu anlaşmayla Rusya’nın da kendi mallarını gönderebilmesinin yolunun açıldığını vurgulayan Özel, “Şimdi buradan yola çıkarak Türkiye’nin Rusya’ya doğru yöneldiğini söylemek mümkün değil. Çünkü buradan asıl yararlanması beklenen ülke de Ukrayna. Buna karşılık şunu hatırlatayım. Amerikan Hazine Bakan Yardımcısı bir buçuk ay önce Türkiye’ye gelmişti ve Türkiye’yi özellikle finansal konularda yaptırımları delme yoluna girmemesi konusunda uyarmıştı. İran’ın ambargosunun delinmesine benzer bir şeye belli ki bugünkü kritik ortamda hiç de sıcak bakılmayacak, daha doğrusu göz yumulmayacak. Bu arada tabii Türkiye’ye Rus vatandaşlarının sermayesi geliyor. Bunların içinde oligarklar var mıdır yok mudur onu bilmiyorum. İşte dört yüz bin dolar veren, Türkiye vatandaşı olabiliyor. İnce bir çizgi var ortada, Türkiye’nin o ince çizgide ters tarafa kaymaması konusunda uyarılar yapılıyor. Ben Financial Times’daki yazıyı da bu şekilde değerlendiriyorum” dedi.

Krizler pansumanla düzelecek gibi değil

Erdoğan’ın bir buçuk ay önce NATO Zirvesi’nde Rusya’yı düşman ilan eden bir belgenin altına imza attığını hatırlatan Özel, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ondan sonra biz denge politikamıza devam edeceğiz demek açıkçası normal sayılmaz ve o denge politikasının devam ettirme alanının ne kadar var olduğu açıkça tartışılabilir. Yönetim, para bulabildiği her yerden para bulmak için uğraşıyor. Güya Suudi Arabistan’dan da on milyar dolar gelecekmiş. Akkuyu nedeniyle Rusya’dan yedi milyar dolar gelmiş. Bu şekilde rezervler yukarı çekilmiş. Ama bugünkü iktisat politikası devam ettikçe Türkiye’nin kendini dertten kurtarabileceğini açıkçası pek sanmıyorum. Yani bu meseleler pansumanla geçiştirilecek gibi bir durum değil. Ama seçime kadar bulunabilecek her yerden para bulma işine yöneticiler her şeyi yapacaklar gibi gözüküyor.”

Görüşme iddiasına yalanlama

Üst düzey Suriyeli kaynaklar, Türkiye medyasının “Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad arasında bir telefon görüşmesi olabileceği” yönündeki haberleri kesin bir dille yalanladı. Türkiye gazetesinde dün yayınlanan bir haberde, İran ve Rusya ile yapılan Tahran ve Soçi görüşmelerinde “Suriye sahasına yansıyacak önemli kararlar alındığı” belirtildi. Haberde, “Ankara’nın ‘Henüz erken’ dediği Erdoğan ile Esad görüşmesinin bir telefon düzeyinde de gerçekleşebileceği” iddiası da yer almıştı.

Paylaşın

CHP’den Seçim Sonrası Hazırlığı: Bürokrasi Çalışılmaya Başlandı

AKP’nin 20 yıllık iktidarında, siyasi düşünceleri iktidardan farklı olan hiçbir bürokrat görevde kalmadı. Örneğin vali, kaymakam, genel müdürlük, daire başkanlığı, il Emniyet müdürlüğü gibi görevlerde darbe girişimi öncesinde yoğun olarak FETÖ’cü kadrolar bulunuyordu. Darbe girişiminin ardından bir iki yıl farklı düşünceye sahip bürokratlara zorunlu olarak makam verilirken daha sonra bunların da tasfiye edildiği biliniyor. 

Cumhuriyet’ten Sertaç Eş’in haberine göre yapılan bir çalışmada, kamuda kritik görevde yer alan toplam 12 bin bürokratın bulunduğu belirlendi. 6’lı masada yer alan partiler, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi nedeniyle kısa sürede bu kadroların değiştirilmesi gerektiği konusunda fikirbirliği yapmış durumda. Bu amaçla bazı partilerin çalışmaları da bulunuyor.

Çok sayıda AKP’li bürokrat da iktidarın zayıflaması nedeniyle CHP ile bağlantı kurmaya, birtakım bilgileri paylaşmaya başladı. CHP’li kaynaklar, bürokratlardan kendi partilerine yönelmenin daha önce olandan farklı boyutlarda olduğunu kabul ediyor. Ancak seçim sonrasına hazırlıklı olmak için CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun isimlerini gizli tuttuğu bazı danışmanları aracılığıyla bürokrasiye ilişkin çalışma yaptırdığı öğrenildi.

İstekler inceleniyor

Bürokratların taleplerinin incelenmesinin yanı sıra Kılıçdaroğlu’nun sürekli dile getirdiği “siyasi görüşe göre değil liyakate göre” ölçüsünün ön plana çıkarılacağı kaydediliyor. Ayrıca CHP’li belediyelerde çalışan güvenilir ve başarılı olmuş çok sayıda bürokratın da bu kapsamda değerlendirileceği, özellikle üç büyük kentin yerel yönetimlerinden bazı bürokratların adının öne çıktığı dile getiriliyor.

Yol haritası komisyonu

CHP, altı parti arasında kurulması planlanan “Yol Haritası Komisyonu”na hazırlık amacıyla kendi bünyesinde aynı isimle bir komisyon oluşturdu. Komisyonda, hukukçu isimler ağırlıklı olarak yer aldı. Muharrem Erkek, Hakkı Süha Okay, Bülent Tezcan, Oğuz Kaan Salıcı ve İbrahim Kaboğlu’nun yer alacağı komisyon, CHP’nin geçiş sürecindeki önceliklerini tespit edecek. Altı parti arasında oluşturulan bu komisyon henüz bir toplantı yapmadı. Öncesinde partilerin yapacağı çalışmaların bu komisyonda ele alınacağı ve geçiş sürecinde nasıl hareket edileceğine ilişkin ölçütlerin belirleneceği kaydediliyor.

Paylaşın

AK Parti’de Saha Analizleri: Kararsız Seçmen Partiye Dönebilir

Meclis’in tatile girmesinin ardından AKP milletvekilleri sahada halkın nabzını tutuyor. Milletvekilleri, şikayet ve önerileri de genel merkeze iletiyor. Özellikle kırsal kesimde güçlü desteği olan AKP’lilere göre tarım kesimi, ürününün para etmesi nedeniyle memnun.

BBC Türkçe’den Ayşe Sayın’ın haberine göre, partinin oy kaybının “durduğunu” savunan bazı AKP kaynaklarına göre partinin ücretli kesimi, özellikle de emeklileri rahatlatacak adımları atması halinde, kararsız seçmen “partiye geri dönebilir.”

Yaz aylarında seçim bölgelerinde halkın talep, beklenti ve şikayetlerini dinleyen AKP milletvekilleri, sahadan izlenimlerini ve analizlerini, rapor halinde parti yönetimine sunuyor.

AKP’lilerin önceliğini ise son yılların en yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı yaşanması nedeniyle, bu durumun seçmenin oy davranışına nasıl yansıyacağı oluşturuyor.

Milletvekilleri bu çerçevede, Meclis’in yeni yasama yılında, yapılması gereken yasal düzenleme önerilerini de parti yönetimine iletiyor.

‘Az da olsa düzelme var’

AKP milletvekillerine göre özellikle tarım kesimi ürününün para etmesinden memnun.

Enflasyona karşı yapılan ücret ve ürün taban fiyat artışları nedeniyle partinin “oy kaybının durduğunu” belirten AKP’li bir milletvekili, az da olsa bir oy artışı gözlediklerini ifade ediyor.

AKP’li bir grup seçmenin “kararsıza” geçtiği ancak başka bir partiye de yönelmediği ifade edilirken, ekonomide atılacak adımların halkın cebine yansıması halinde, bu seçmenin geri döneceğine işaret ediliyor.

Enflasyon ve hayat pahalılığını görmezden gelmeyen AKP’de, üretilen malların tüketiciyle buluşması aşamasında fiyatların aşırı şişirildiği yaygın görüş.

Enflasyon nedeniyle bazı ürünlerin 5 kat arttığını ama piyasada bunun çok çok üstünde artışlar olduğunu belirten parti kaynakları, tepkilerini “10 liraya kuru soğan mı olur?” sözleriyle dile getiriyor.

Emekliye formül arayışı: Taban ücret asgari ücrete çekilebilir mi?

AKP’de, tarım kesiminin durumundan memnun olmakla birlikte, özellikle büyükşehirlerde ücretli kesimlerin, özellikle de emeklilerin rahatlatılması gerektiği ifade ediliyor. Maaşların enflasyon karşısında erimesine karşı da parti içinde formüller tartışılıyor.

Konuşulan formüllerden biri, en düşük emekli maaşının asgari ücret seviyesine çekilmesi veya maaşların asgari ücret oranında artırılması yönünde.

Bu önerinin parti yönetimince de uygun bulunması halinde, Meclis’te yeni bir yasal düzenleme yapılabilir.

Ancak parti kaynakları, bu konuda çok farklı öneriler olduğunu, ekonomi yönetiminin de yapacağı değerlendirmelerle netleşeceğini ifade ediyorlar.

Artış için kaynak emekli ikramiyesi olur mu?

AKP’de, emeklilerin maaşlarının asgari ücrete endekslenmesi halinde kaynak sıkıntısı yaşanması halinde ise emekli ikramiyelerinin kaldırılarak, yeni bir kaynak yaratılabileceği savunuluyor.

Yerine daha iyisini koymadan, emekli ikramiyesinin kaldırılamayacağına dikkat çeken parti kaynakları, emekli maaşlarının asgari ücrete endekslenmesi halinde ancak kamuoyunun ikna olabileceğine de işaret ediyorlar.

Yüksek enflasyona karşın, bu yıl emeklilere Ramazan ve Kurban Bayramı’nda verilen ikramiyeler yükseltilmemişti.

Siyasi kulislerde, iktidarın bu uygulamadan rahatsız olduğu ancak muhalefet baskısı nedeniyle de kaldıramadığı için, “enflasyon karşısında eritme” taktiği izlediği yorumları uzunca süredir yapılıyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 2 yıl önce bu yöndeki iddiaları yalanlamıştı.

‘EYT oy getirmez’

AKP, uzun süredir direndiği “emeklilikte yaşa takılanların” (EYT) geçmiş seçimlerdeki tepkisini de dikkate alarak, kritik olan 2023 seçimleri için bu konuda da adım atmaya hazırlanıyor.

Yılbaşından sonra EYT’lilerin yararlanacağı düzenlemeye parti içinde itiraz edenler de var. Ancak seçim sürecine girilmesi nedeniyle artık bundan vazgeçilmeyeceği belirtiliyor.

Bazı parti kurmayları, EYT’lilerin büyük kamuoyu baskısı oluşturduğunu ve özellikle muhalefeti bu konuda iktidara baskı unsuru olarak kullandığına dikkat çekiyorlar.

EYT konusunda adım atılması konusunda geç kalındığını savunan bazı milletvekilleri, bunun partiye oy getirisinin olmayacağını belirterek, “EYT’liler bu süreçte muhalefete yakınlaştı, çünkü onların aracılığıyla sesini duyurmuş oldu. Bu aşamadan sonra biz düzenleme yapsak ta muhalefetin baskısıyla yapılmış algısı oluşacak. Ancak, artık yola çıkıldı ve bu konuda düzenleme yapılacak” görüşünü dile getiriyorlar.

Paylaşın

Yöneylem Araştırma: Tablo Kalıcılaştı, AK Parti Artık Birinci Parti Değil

Yöneylem Araştırma’nın anketine göre AK Parti’nin oy oranı kararsızlar dağıtılmadan yüzde 23,5’e geriledi. Yöneylem Genel Koordinatörü Derya Kömürcü, AK Parti’nin CHP’nin arkasında kaldığı bir tablonun ‘kalıcılaştığını’ belirtti.

Yöneylem Araştırma, genel seçimlere 10 ay kala, 28 Temmuz- 1 Ağustos’ta düzenlediği araştırma sonuçlarını paylaştı. Seçmenlerin milletvekilliği seçimlerinde parti tercihlerinin ölçüldüğü ankette, kararsızlar ve oy kullanmayacak kişiler dağıtılmadan partilerin oy oranları şöyle sıralanıyor:

AKP  yüzde 23,6, CHP  yüzde 23,5, HDP yüzde 7,2, MHP yüzde 4,8, İYİ Parti yüzde 11,9, SP yüzde 0,5, DEVA Partisi yüzde 1,8, TİP yüzde 0,8, YRP yüzde 1,8, ZP yüzde 2,0, Diğer yüzde 1,5, Kararsız yüzde 10,9, Oy kullanmayacak yüzde 9,2

AK Parti üç aydır yüzde 25’in altında

Yöneylem Genel Koordinatörü Kömürcü, sonuçları değerlendirdiği sosyal medya hesabından AKP’nin son üç aydır kararsızlar ve oy kullanmayacaklar dağıtılmadan önce yüzde 25’in altında ölçüldüğünü açıkladı. Kömürcü bu belirlemeye dayanarak, “Dolayısıyla AKP’nin yüzde 30’un altında oy alacağı ve birinci parti olma özelliğini yitireceği bir tablonun kalıcılaşmaya başladığı söylenebilir” dedi.

Kömürcü’nün öne çıkan diğer belirlemeleri şöyle:

CHP yüzde 30 sınırına takıldı kaldı. Bu eşiği aşması durumunda AKP’deki düşüşten bağımsız bir biçimde kendi yükseliş trendi içinde seçimden birinci parti olarak çıkma potansiyeli var. Özellikle cumhurbaşkanı adayı açıklandıktan sonra CHP’ye yönelik destekte bir artış bekleyebiliriz.

AKP ile MHP, CHP ile İYİ Parti seçmenleri arasında aydan aya geçişler oluyor. Bu da söz konusu partilerin oy oranlarında 1-2 puanlık oynamaları beraberinde getiriyor. Ancak AKP-MHP ya da CHP-İYİ Parti’nin toplam oy oranlarındaki oynaklık aynı seviyelerde değil.

Bu ayın ilgi çekici bulgularından biri oy kullanmayacağını ifade edenlerin oranındaki artış. Bunu iki türlü yorumlamak mümkün. Birincisi seçmenlerin bir kısmı sorunlarına sistem içi bir çözüm bulma inancını yitirmeye başlıyor. Destekleyebileceği bir seçenek bulmakta zorlanıyor. İkincisi iktidar bloğundan kopan seçmenlerin bir kısmı, çeşitli nedenlerle tercihlerini açıklamaktan çekindikleri için oy kullanmayacaklarını ifade etmeyi tercih ediyorlar. Ayrıca HDP, özellikle de genç HDP seçmeninde oy tercihini gizleme kaygısı zaman zaman daha yoğun olabiliyor.

Önceki anketlerle karşılaştırma

Yöneylem’in hazirandaki anketine göre de yine kararsızlar dağıtılmadan CHP yüzde 23’le birinci parti olurken AK Parti yüzde 22,5’le ikinci sırada yer alıyordu.

AK Parti’nin düşüşü diğer şirketlerce de gözleniyor

Aksoy Araştırma’nın anketine göre AK Parti, asgari ücretteki temmuz zammına ve dış politikadaki hamlelerine rağmen yüzde 30’un altında kalmaya devam ediyor.

ORC Araştırma’nın temmuz anketinde AK Parti yüzde 27,1, CHP yüzde 24, İYİ Parti’yse yüzde 22,1 olarak ölçülmüştü.

Paylaşın

Metropoll Araştırma: Millet İttifakı İle Cumhur İttifakı Başa Baş

Metropoll Araştırma şirketinin yaptığı son ankette kararsızlar dağıtıldıktan sonra AK Parti’nin oyu yüzde 33,8 en yakın parti CHP’nin oyu yüzde 24,9, İYİ Parti’nin oyu ise yüzde 14,5 oldu. Ankette HDP için yüzde 11,4, MHP için ise yüzde 6,0 oy oranı çıktı.

11-16 Temmuz tarihlerinde toplam 2 bin 91 kişi ile yapılan anket sonucuna göre Millet İttifakı ile Cumhur İttifakı başa baş gidiyor. Buna göre Cumhur İttifakı yüzde 39,8 Millet İttifakı ise yüzde 39,4 oranında oy alıyor.

Katılımcılara “Bu pazar bir milletvekili seçimi olsa hangi siyasi partiye oy verirsiniz” sorusu yöneltildi ve ‘kararsızım’, ‘protesto oy’ ile ‘cevap yok’ diyenlerin toplam oranı yüzde 16,7 oldu.

Anket sonuçlarında uzun zamandır Millet İttifakı ile Cumhur İttifakı’nın oy oranı birbirine oldukça yakın çıkıyor. Bu da HDP oylarının kritik önemde olduğuna işaret ediyor.

MetroPoll Araştırma şirketinin adaylar bazında geçtiğimiz günlerde yaptığı bir diğer ankete göre ise Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunu kazanamıyor.

İkinci tura kaldığı takdirde beş potansiyel adayın da gerisinde kalan Erdoğan’ın oyları ilk turda birinci olsa bile yüzde 40’ın altında görünüyor.

Ankette Erdoğan’ın CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, DEVA Partisi genel Başkanı Ali Babacan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş karşısında ikinci turda kaybettiği görülüyor.

Özellikle Mansur Yavaş’ın Erdoğan’ı 16 puan farkla geçmesi dikkat çekiyor. Erdoğan, diğer dört aday karşısında ise yüzde 42.7’yi aşamıyor.

İkinci turda Erdoğan karşısında beş ihtimalli senaryo

Recep Tayyip Erdoğan ile Mansur Yavaş yarışırsa Erdoğan yüzde 37.7, Yavaş yüzde 53.9 alıyor. Bu da 16 puanlık fark demek. Bu yarışta kararsızlar, protestocular ve “Cevabım yok” diyenlerin oranı yüzde 8.4’e iniyor.

Erdoğan ve İmamoğlu yarışırsa Erdoğan yüzde 42.3, İmamoğlu yüzde 48.6 alıyor. Bu sefer kararsızların ve diğerlerinin toplamı yüzde 9.1 oluyor.

Erdoğan ve Akşener yarışırsa Erdoğan yüzde 42.3, Akşener yüzde 46.4 alıyor. Kararsızların ve diğerlerinin toplamı ise yüzde 11.3’e çıkıyor.

En düşük fark Erdoğan-Kılıçdaroğlu yarışında ortaya çıkıyor. Erdoğan yüzde 42.7, Kılıçdaroğlu ise yüzde 45.4 alıyor. Kararsızların ve diğerlerinin toplamı en yüksek seviyesini görerek yüzde 11.9’a ulaşıyor.

Paylaşın

Seçmen Somut Çözüm Bekliyor!

Önümüzdeki seçimlere yönelik araştırma şirketleri tarafından kamuoyu yoklamaları sürüyor. Aksoy Araştırma gerçekleştirdiği son anket sonuçlarını sosyal medya hesabı üzerinden paylaştı. Sonuçlara göre Cumhur İttifakı içerisinde bulunan AK Parti ve MHP içerisinde erimenin devam ediyor.

AK Partinin oyu yüzde 29,7 olarak verilirken MHP’nin oyu ise 7,8 ile baraj sınırında kalmaya devam ediyor. Millet İttifakı’nda ise CHP yüzde 28,8 ile AK Partinin hemen ardında bulunuyor. İYİ Parti’nin oyu yüzde 14 çıkarken DEVA Partisi yüzde 2,5, Gelecek Partisi yüzde 1,3 ve Saadet Partisi yüzde 0,9 bandında seyrediyor. HDP’nin oyu ise yüzde 10 olarak anket sonuçlarına yansıdı.

Aksoy Araştırma’nın şu ana kadar seçimlere yönelik gerçekleştirdiği anketlerde AK Partinin ilk defa yüzde 30’un altına düştüğü ve CHP ile aradaki farkın azalmaya devam ettiği görüldü.

Aksoy Araştırma’nın kurucusu Ertan Aksoy son gerçekleştirdikleri anket sonuçlarını BirGün’den Umut Serdaroğlu’na değerlendirdi.

AK Partinin oylarının kış aylarına kadar aynı düzlemde devam edeceğini aktaran Aksoy, “Kış mevsiminde AK Parti’de yeni bir gerileme bekliyoruz. Şu anda hayat pahalılığı AK Partinin çok fazla oy kaybetmesinde büyük etken ancak kış aylarında ekonomik kriz yaşanmazken bile hayat daha pahalı oluyor. Böylesine bir ekonomik kriz varken belki de en zor kışlardan birini geçireceğiz. Bu durum mutlaka iktidara da yansır” dedi.

Kış döneminde MHP’de de büyük bir düşüş yaşanabileceğini belirten Aksoy, “Kış mevsimi geçtikten sonra MHP ciddi olasılıkla baraj altında kalacaktır ancak MHP ideoloji partisi olduğu için bu seçmeninde olumsuz bir etki yaratmayacaktır. Ancak HDP’nin yüzde 10 seviyesinde bir oyla meclise girmesi bir nebze de olsa MHP seçmeninde huzursuzluk yaratabilir. Öte yandan seçime ne zaman gidileceğine dair belirsizlik de sürüyor. Yasal düzenleme öncesinde seçime gidilirse MHP baraj sorunu yaşamayacaktır” şeklinde konuştu.

AK Parti’den ayrılan seçmenlerin oy vereceği partilere değinen Aksoy, “İlk akla gelen partilerden biri İYİ Parti. Ancak ölçümlerimize göre az farkla da olsa AK Parti’den ayrılan seçmenlerin CHP’ye daha fazla yöneldiğini gösteriyor. Hemen arkasından ise İYİ Parti geliyor” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanlığı seçiminde olası bütün adayların Erdoğan’ın önünde olduğunu söyleyen Aksoy, “Kemal Kılıçdaroğlu, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş uzun zamandır Erdoğan’ın karşısına çıkacak olası adaylar olarak belirtiliyor ve üçü de aday olarak seçime girdiği bütün senaryolarda Erdoğan’ın önünde yer alıyor. Diğer ihtimallere göre aday olma olasılığı daha fazla olan Kemal Bey’in şu anda yürüttüğü siyaset Erdoğan’ın gerilim yaratan ayrımcı ve kimlik siyasetinden çok daha farklı. Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın yaptığı hamaset siyasetine somut sorunlara somut çözümler getirerek karşılık veriyor” dedi.

İki ismin Cumhurbaşkanlığı yarışında Kılıçdaroğlu’nun kazanacağını dile getiren Aksoy, “Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın aksine çözümlere yönelik hamaset siyaseti izlemiyor. Bu da Kılıçdaroğlu’na yönelik desteği artırıyor. Örneğin KYK hamlesine baktığımızda toplumun yüzde 61’i Kılıçdaroğlu’nun söylemi sayesinde faizlerin silindiğini düşünüyor” ifadelerini kullandı.

Helalleşme söyleminin yerine somut fikirlerin topluma daha fazla etki ettiğinin altını çizen Aksoy, “Helalleşme aslında gerilim siyasetine yönelik yapılan kapsayıcı bir politika. Ancak son zamanlarda somut fikirlerin helalleşmeden daha fazla etki ettiğini düşünüyorum” dedi.

Kılıçdaroğlu’nun Roboski ziyareti

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu eşi Selvi Kılıçdaroğlu ile birlikte, 2011’de TSK’ye ait uçaklarla yapılan bombardımanda 34 kişinin katledildiği Roboski’ye bugün ziyaret gerçekleştiriyor. Kılıçdaroğlu, geçen aylarda Roboski katliamında yakınlarını kaybeden ailelerle telefonda görüşmüş; ‘Helalleşmemiz lazım’ diyerek mezarlık ziyaretinde bulunmuştu. Kılıçdaroğlu, “İki değerli arkadaşımız orada, Roboski’de yaşanan olayı, yaşanan dramı TBMM’de dile getirdiler. Dolayısıyla kamuoyunun bu konuda dikkatini çektiler. Her zaman her yerde onların hakkını hukukunu savunmak görevimizdir. Bütün annelere mutlu bir yıl diliyorum, mutsuz olmasınlar. Evlat acısını biliyorum, evlatların geri gelmesi de mümkün değil ama onlarla helalleşmemiz lazım” ifadelerini kullanmıştı.

Paylaşın

Seçimlerden HDP’nin Ana Muhalefet Olduğu Bir Tablo Ortaya Çıkabilir

Seçimler sonrasında ortaya çıkacak sonuçların çok şeye gebe olduğunu belirten gazeteci Sedat Bozkurt, son yazısında, “Millet İttifakı’nın koalisyon hükümeti oluşturduğu bir parlamento zemininde HDP’nin ana muhalefet olduğu bir tablo da çıkabilir” ifadelerini kullandı.

‘Ankara kulislerini iyi koklamasıyla’ tanınan gazeteci Sedat Bozkurt, Kısa Dalga’da yayımlanan yazısında bir yıldan az süre kalan cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerine değindi.

HDP’nin kilit parti olduğunu, bu nedenle hep kendisiyle diyalog kurulmasını istediğini belirten Bozkurt, “Çünkü istemediği adayın cumhurbaşkanı seçilmesini engelleyecek bir oy potansiyeline sahip. Onaylayacağı bir adayı da ilk turda cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturtabiliyor” dedi; ardından şunları kaydetti:

“HDP’nin de önceliği parlamenter sistem. Parlamento zemininde anayasa değişikliği konusunda Millet İttifakının yeterli sayıyı bulmasında kolaylaştırıcı olacak bir durum bu. İktidar bileşenlerinin ‘masanın altına’ itelenmesine karşın Deva, Gelecek, SP ve CHP’nin HDP ile temasları, önlerine somut hedefler koymasalar da mevcut.

Seçimler sonrasında ortaya çıkacak sonuçlar da çok şeye gebe. Buradaki denklemde de HDP önemli. Seçim kaybetmiş Erdoğan ve parlamentodaki çoğunluğunu kaybetmiş AKP yönetilebilir mi? İktidar, devlet elinden gitmiş bir Erdoğan ve partisi AKP, muhalefet yaparak politik olarak hayatını devam ettirebilir mi? Neye, nasıl muhalefet yapacak? Bunlar ciddi ve Erdoğan ile AKP açısından baraj soruları.

‘HDP’nin ana muhalefet olduğu bir tablo’

Bu şartlar altında parlamento dağılımı mutlaka değişecektir. Ve o değişim sonucunda ortaya Millet İttifakı’nın koalisyon hükümeti oluşturduğu bir parlamento zemininde HDP’nin ana muhalefet olduğu bir tablo da çıkabilir. İşte bir başka denklem daha. Bu meseleleri çok konuşacağız sanırım. (…)”

Yazının tamamını için TIKLAYIN

Paylaşın

Seçimler 14 Mayıs’ta İddiasına MHP Şerhi: Sistemi Sakatlar

Muhalefetin neredeyse 2 yıldır süren “erken seçim” çağrısı karşılık bulmadı. Ancak seçimlerin 1-2 ay öne çekilebileceği konuşuluyor. AK Partili yetkililer bu yönde olasılıkları paylaşırken MHP sıcak bakmıyor.

Gazete Duvar’dan Nergis Demirkaya’nın haberine göre; 14-21 Mayıs’ta yapılacak bir seçimin “Seçimlerin Meclis kararıyla yenilenmesi” anlamına geleceğine dikkat çeken MHP, hem Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ilk döneminin sağlıklı sonlanması hem de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2028 seçimlerinde adaylığının sakatlanmaması için seçimlerin zamanında yani 18 Haziran 2023 tarihinde yapılması gerektiğine dikkat çekiyor.

31 Mart yerel seçimlerinde başta İstanbul ve Ankara olmak üzere önemli bir başarı elde eden muhalefetten erken seçim çağrıları gelmeye başladı. Son bir yılda artan ekonomik sorunlar üzerine bu çağrılar daha da yüksek dille ifade edildi. Ancak iktidar tüm bu çağrılara “seçimlerin zamanında yapılacağı” açıklamalarıyla karşılık verdi. Muhalefet de seçimlere neredeyse 10 ay kalmışken artık bunun imkânının kalmadığı görüşünde.

Muhalefet kulislerinde “sonbaharda erken seçim” olasılığı ile ilgili, “Rasyonel düşünmedikleri için erken seçim yapmayacak görünüyorlar. Aslında ekim ayı onlar için bir şanstı ama sonrası artık imkansız”, “Ekonominin toparlanma ihtimali yok. Kaybettiklerini görüyorlar. Cumhurbaşkanı ve çevresi de nasıl olsa seçimi kaybedeceğiz ne kadar uzatabilirsek o kadar kâr diyor” şeklinde değerlendirmeler yapılıyor.

Ak Parti kulislerinde ‘seçimler 1 ay öne çekilebilir’ iddiası

Seçimlere yaklaşık 10 ay kala artık “erken seçim” olasılığı rafa kalktı görünüyor ama AK Parti’de seçimin mayıs sonunda yapılabileceğini dile getirenler var. Kamuoyu önünde bu yönde değerlendirme yapan AK Partili yetkili olmadı ancak kulislerde üniversite sınavı, ramazan ayı, yaz tatili süreci gibi gerekçelerle normalde 18 Haziran 2023’te yapılması gereken seçimlerin bir ay kadar öne çekilebileceği konuşuluyor. Önerilen tarihler arasında 14 Mayıs ve 21 Mayıs yer alıyor. Hatta seçimin 23 Nisan 2023’te yapılabileceğini dile getirenler de var.

Ancak konuşulan bu 3 seçim tarihi de “seçimlerin yenilenmesi” anlamına geliyor. Bu da seçim kararının Meclis tarafından alınması, muhalefetin de bu yönde gelecek teklife “evet” demesini gerektiriyor. Uzun zamandır erken seçim çağrısı yapan muhalefetin bu yönde gelecek teklife “hayır” diyemeyeceğini söyleyenler var. Ancak bazı muhalefet temsilcileri ise “Meclis’e seçimlerin yenilenmesi için getirilecek teklife destek olunmamalı. Cumhurbaşkanına “Yetkin var sen seçime götür denilmeli” değerlendirmeleri yapıyor.

Meclis’in seçim kararı Erdoğan’ın adaylığı ile ilgili tartışmayı bitirir

Hukukçular ilk kez 2014 seçimlerinde Cumhurbaşkanı olan Erdoğan’ın 2018 seçimlerinde ikinci kez Cumhurbaşkanı olduğunu ve 2023 seçimlerinde üçüncü kez aday olmayacağını savunuyor. Bu kapsamda Meclis’in 14-21 Mayıs 2023’te seçim yapılması için alacağı “Seçimlerin yenilenmesi” kararının Cumhurbaşkanının yeniden aday olup olmayacağı yönündeki tartışmayı bitireceği kaydediliyor. Ancak muhalefetin tutumu bir yana Cumhur İttifakı ortağı MHP’ye göre ne Erdoğan’ın üçüncü kez adaylığı tartışması ne de seçimlerin bir ay erken yapılması tartışması var.

MHP’li kurmaylar nisan ya da mayıs ayında yapılacak bir seçimin Meclis’in “Seçimlerin yenilenmesi” kararı almasına bağlı olduğuna dikkat çekiyor, “Bu kabul edilecek bir durum değil” diyor. MHP’ye göre Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile ilgili Anayasa değişikliğinden sonra yapılan ilk seçimlerde Cumhurbaşkanı seçilen Erdoğan ilk dönem cumhurbaşkanlığını yapıyor. Bu açıdan ikinci kez adaylığının önünde engel bulunmadığı ifade ediliyor. Ancak “seçimlerin yenilenmesi” kararına tepkinin nedeni farklı. Yeni sistemde Cumhurbaşkanının tek kişilik hükümet olarak gücüne dikkat çekilerek bu gücün Meclis tarafından seçime götürülüyor olmasının siyaseten Cumhurbaşkanını sakatlayacağı, sarsacağı yorumu yapılıyor. MHP’de “Seçim 18 Haziran 2023 tarihinde yapılacak. Seçimlerin zamanında yapılması ilk dönemini yaşayan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin tam anlamıyla oturması için zorunlu. Sistemi tartıştıracak bir durumdan uzak kalmak gerekiyor” değerlendirmesi yapılıyor.

Sonuç olarak AK Partili bazı yetkililerin seçimlerin bir ay kadar erkene alınmasına dair görüşüne MHP sıcak bakmıyor. Eğer AK Parti bu konuda ısrarcı olursa gözler Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli arasında yapılacak görüşmeye çevrilecek.

Paylaşın

CHP, Seçim Çalışmalarını Hızlandırdı

Meclis’in kapanmasının ardından siyasi partiler örgütlenme çalışmalarına hız verdi. Erken ya da zamanında yapılacak seçim için saha çalışmalarına başlayan ana muhalefet partisi CHP’de bir taraftan farklı illerde grup toplantıları ve mitingler düzenlenerek saha çalışması yürütülürken diğer taraftan “öbek çalışması” kapsamında hane ziyaretleri yapılıyor. Son verilere göre belirlenen yaklaşık 100 bin sorumlu son 3 ayda 1.5 milyonun üzerinde haneyi ziyaret etti.

CHP Parti Örgütü ve Örgüt Yönetimlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı’nın verdiği bilgiye göre yaz boyunca her hafta bir başka ilde yapılacak grup toplantılarının takvimi belli olmaya başladı.

Gazete Duvar’dan Nergis Demirkaya’nın haberine göre, ilk grup toplantısı için adres Ağrı olarak belirlenmişti, ancak ulaşımdaki bazı güçlükler nedeniyle adres değiştirildi. Partinin planlamasına göre ilk grup toplantısı 2 Ağustos Salı günü saat 13.30’da Erzurum’da, sonraki haftalarda da sırasıyla Edirne, Yalova ve Afyon’da düzenlenecek. Aralarında Elazığ’ın da olduğu eylül ayı programı daha sonra duyurulacak.

CHP “Milletin Sesi” adıyla ilki Mersin’de yapılan mitinglerini de yaz boyunca devam ettirecek. İlk miting bu hafta sonu, 24 Temmuz’da Balıkesir’de olacak. Yaz boyunca bu şekilde en az 1-2 mitingin daha yapılması planlanıyor. CHP Genel Başkan Yardımcısı Salıcı, AK Parti ve MHP Genel Başkanlarının katıldığı İstanbul’daki 15 Temmuz programına işaret ederek, “Balıkesir Kuvayi Milliye meydanında Saraçhane’de görmediğiniz bir kalabalık göreceksiniz” dedi.

Milletvekilleri, parti yöneticileri ve il teşkilatları yaz boyunca seçim bölgelerinde çalışacak. CHP’nin belirlenen sokaklarda yaklaşık 400 seçmeni kapsayan öbek çalışmasında önceden belirlenmiş partililer tarafından tek tek hane ziyaretleri yapılıyor. Bu ziyaretler partinin “intranet” sistemine aktarılarak takip ediliyor. Salıcı’nın verdiği bilgiye göre atanan 101 bin öbek sorumlusu son 3 ayda çalışmalarını artırdı, ziyaret edilen hane sayısı 1 milyon 671 bin 167 oldu. Yaz boyunca bu sayısının daha da artması bekleniyor.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kayıtlarına göre Mayıs 2022 itibariyle CHP’nin üye sayısı 1 milyon 339 bin. CHP’li Salıcı başta Doğu Masası çalışmalarının sonucu olmak üzere ülke genelinde üye katılımlarının arttığını söyledi. Şu an üye sayısının 1 milyon 355 bine yükseldiğini kaydeden Salıcı’nın verdiği bilgiye göre doğu illerindeki üye sayılarında yüzde 150-300 arası artışlar yaşandı. Doğu illerinde üye olanların batıdaki kentlerde yaşayan yakınlarını da etkilediğine dikkat çeken Salıcı, “En son İzmir’de bin 500 kişilik üye katılımı yaptık. Büyük kısmı doğu illerinden göçmüş vatandaşlarımız. Doğu batıyı, batı da doğuyu tetikliyor. Belediye başkanların çalışmaları, yerel seçimlerde başarı bu katılımı artırıyor” dedi.

2018 seçimlerindeki verilere göre ülke genelinde 180 bin 65 sandık bulunuyor. CHP’li Salıcı 18 Temmuz itibarıyla bu sandıkların tamamına sandık sorumlusu atandığını belirterek şu an yüzde 100’ü yakaladıklarını ifade etti. Ancak parti yöneticileri seçim yapılana kadar atanan isimlerin kontrol ve denetimlerini sürdürecek. Atanan sandık sorumlularından bu görevi hastalık, askerlik, okul, il değişikliği gibi çeşitli nedenlerle yapamayacak olanlar tespit edilerek yeni atamalar gerçekleştirilecek.

Seçim güvenliği için ortak yazılımlar

Sandık sorumlularının belirlenmesi ve eğitilmesi seçim güvenliği açısından büyük önem taşıyor. Tüm partiler propaganda ve örgütlenme çalışmalarının yanı sıra özel olarak bu alanda da çalışma yürütüyor. Ancak “Altılı Masa” çalışmaları kapsamında seçim güvenliği için de ortak çalışma kararı alındı. 6 siyasi parti temsilcisi seçim öncesi, seçim günü ve sonrası olmak üzere 3 aşamalı çalışma programını kamuoyu ile paylaştı. Salıcı şu an tüm partilerin kendi sandık sorumlularını belirleme ve eğitme sürecinde olduğunu, ancak yapılan planlama doğrultusunda kısa sürede 6 partinin sandık görevlilerini takip edeceği bir uygulamanın hayata geçeceğini anlattı. Bu uygulama aracılığıyla tüm partiler birbirlerinin sandık görevlilerini görebilecek, eksiklikler varsa giderilecek. 6 siyasi parti ayrıca seçim gecesi sandık tutanaklarını gösterecek ortak bir yazılım için de çalışmaları sürdürüyor.

Seçim güvenliği kapsamında 6 siyasi parti temsilcisinin oluşturduğu komisyon, sivil toplum örgütleri, gönüllü organizasyonlar ve diğer siyasi partilerle de çalışmaya açık olacak. İlk kez seçim güvenliği için partilerin böyle bir ortak çalışma yaptığını, bunun çok değerli olduğunu belirten Salıcı, “Hedefimiz yapacağımız çalışmalarla seçimin güvenliğine dair tereddütleri ortadan kaldırmak, güven sağlamak” diye konuştu.

Paylaşın

AK Parti’nin Seçim Planı: CHP’li Belediyeler

AK Parti, CHP’li büyükşehir belediye başkanlarının 2019 yerel seçimler öncesinde neleri vaat ettiği ve bunlardan ne kadarını hayata geçirdiğine dair rapor hazırlayacak. Daha sonra hazırlanan rapor, kamuoyuna sunulacak.

AK Parti CHP’li büyükşehir belediyelerinin performansını ölçmek için harekete geçiyor. Bu kapsamdaki yapılacak çalışmaların ilki 25 Temmuz’da İzmir’de gerçekleştirilecek.

İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Adana, Aydın, Eskişehir, Mersin, Muğla, Tekirdağ, Hatay büyükşehir belediye meclislerinin AK Parti grup başkanvekilleri, AK Parti Genel Merkezi’nde geçtiğimiz günlerde bir toplantı düzenlemişti.

Türkiye gazetesinden Ebru Karatosun’un haberine göre toplantının ardından yapılan açıklamada, Esenler Belediye Başkanı ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi AK Parti Grup Başkanvekili Mehmet Tevfik Göksu, CHP’li 11 büyükşehir belediye başkanının, seçilmelerinin dördüncü yılına girmelerine rağmen kamuoyunun karşısına icraatları ve projeleri ile çıkmak yerine, ‘mazeret ve acziyet deklarasyonları’ yayınladıklarını öne sürmüştü.

Bu çerçevede Ankara’da yapılan genel toplantının ardından iktidar partisi CHP’li 11 büyükşehir belediye ile ilgili bir çalışma gerçekleştirecek.

AK Parti kurmayları, İzmir’e giderek 2019 yerel seçimler öncesinde mevcuttaki belediye başkanının neleri vaat ettiğini ve bunlardan ne kadarını hayata geçirdiği konusunda değerlendirmeler yapacak. Ayrıca, belediyelere bugüne kadar vatandaşların en çok şikâyet ettiği konularla ilgili ne gibi çalışmalar yapıldığı ve hangi adımların atıldığına da bakılacak. Daha sonra hazırlanan rapor, kamuoyuna sunulacak.

Paylaşın