İtalya’da Aşırı Sağcı Parti Sandıktan Birinci Çıktı

Giorgia Meloni liderliğindeki aşırı sağcı İtalya’nın Kardeşleri partisi, İtalya’da Temsilciler Meclisi ve Senato üyelerinin belirlendiği genel seçimlerde birinci oldu. Salvini, yaptığı açıklamada koalisyonun “hem Meclis’te hem de Senato’da açık bir avantaja” sahip olduğunu söyledi. 

Haber Merkezi / Seçime katılım oranı yüzde 64 oldu, bu oran 2018’deki son genel seçimlerden 10 puan daha düşük.

Seçimde, kendilerini 5 yıllığına temsil edecek 200 sandalyeli parlamentonun üst kanadı Cumhuriyet Senatosu ile 400 sandalyeli parlamentonun alt kanadı Temsilciler Meclisinin yeni üyeleri belirleniyor.

İtalya’nın Kardeşleri (FDI) oyların yüzde 22 ila 26’sını alırken, koalisyon ortakları Matteo Salvini’nin aşırı sağcı Lig Partisi ve Silvio Berlusconi’nin muhafazakar Forza Italia (FI) partisi sırasıyla yüzde 8,5 ila 12,5 ve yüzde 6 ila 8 aralığında oy aldı.

Resmi olmayan rakamlara göre FDI, FI ve Lig koalisyonunun hem Temsilciler Meclisi hem de Senato’da çoğunluğu garantilemesiyle 1945’ten bu yana ilk kez aşırı sağcı bir parti İtalya’yı yönetebilir. 45 yaşındaki Meloni, partisinin kazandığı nispeten yüksek oy oranıyla ülkenin ilk kadın ve aşırı sağcı başbakanı olmaya çok yakın.

Meloni’nin İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yanaki en aşırı sağcı İtalyan hükümetini kurması bekleniyor. Ancak İtalya’nın bir sonraki liderinin kim olacağı kararı İtalyan Cumhurbaşkanına ait ve bu süreç zaman alabilir.

AB’nin en büyük üçüncü ekonomisindeki bu durumun Avrupa’nın büyük bölümünde kaygı yaratması bekleniyor.

Kitleselleşmiş ve söylemini nispeten merkeze yaklaştırmış olmakla kökenindeki neo-faşist baskın karakteri koruya gelen İtalya’nın Biraderleri’nin  ittifak yaptığı göçmen karşıtı Matteo Salvini ve eski Başbakan Silvio Berlusconi ile bir koalisyon hükümeti kurarak iktidara yükselmesi mümkün görünüyor.

Solun en büyük gücü Demokrat Parti (PD) yüzde 17 ila 21 arasında bir oya ulaşacak görünüyor. 5 Yıldız Hareketi (M5S) ise yüzde 13,5 ila 17,5 oy oranı ile 2018’deki 30’u aşan tarihsel başarısının oldukça gerisinde kaldı.

İtalya’nın Biraderleri , Lega  ve Forza Italia  ile bazı küçük partilerden oluşan sağ ittifakın toplam oy oranı yüzde 41-45 dolaylarına çıkarken PD’nin şemsiyesi altındaki merkez sol ittifakın oy oranı yüzde 25,5-29,5 arasında kaldı.

Erken seçim kararı, Şubat 2021’de pandemi sonrası toparlanmayı yönetmek üzere başbakanlığa atanan Mario Draghi hükümetinin geçen Temmuz’da düşmesi üzerine alınmıştı.

İtalya’da genel seçimlerde doğrudan başbakan adayları yarışmasa da seçimi kazanan ittifakın liderinin hükümeti kurmakla görevlendirilmesi öngörülüyor. Hükümeti kurma görevini verme yetkisi cumhurbaşkanına ait ve sürecin haftalar sürebileceği belirtiliyor.

Paylaşın

Cumhurbaşkanı Seçiminin İkinci Tura Kalma İhtimali: Riskler, Avantajlar

Muhtemelen 2023’te yapılacak olan cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimleri yaklaştıkça, seçim sonuçlarına yönelik tartışmalarda hız kazandı. Ne takvim ne de adaylar netleşti ama seçime dair her türlü senaryo konuşuluyor.

Gazete Duvar’da yer alan habere göre, bu senaryolardan biri de cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura kalma ihtimali. Muhalefet cephesinde ikinci tura İYİ Parti sıcak bakıyor. Altılı Masa’nın ortak aday çıkarması durumunda HDP’nin de kendi adayını çıkarması gerektiğini söyleyen partililer, “HDP aday çıkarmazsa, 6’lı masanın adayını sıkıntıya sokar. Bizim seçmen sandığa gitmeyebilir veya oy vermeyebilir. Kemal Bey’in aday olması durumunda dahi HDP’nin aday çıkarması Kemal Bey’i rahatlatır. İkinci tura kalmasında sakınca yok. 23 Haziran seçimini hep birlikte yaşadık. Seçmen iki aday arasında kararını verir” diyor.

CHP’de ise çoğunluk ortak adayın tüm partilerden destek görmesi için çalışma yapılıp ilk turda seçimin bitirilmesi gerektiği görüşünde. İkinci tura kalan seçim örneğinin daha önce yaşanmadığına dikkat çeken partililer, “Böyle bir deneyimimiz yok. Riske atılamaz” diyor. Yine CHP’de ilk turda seçimin bitirilmesine odaklanılması gerektiğini savunanlar, “İlk turda seçmen partilerinin de motivasyonu ile sandığa gidecek. Ama ikinci turda parti motivasyonu kalmayacak. Bu nedenle sandığa gitme oranı azalabilir. Bu riske girilmemeli” uyarısında bulunuyor.

Yine ikinci turun Erdoğan açısından bir avantaja dönebileceği görüşünü savunan bir muhalefet temsilcisi de, “Erdoğan ikinci turda her adımı atabilir. HDP’yi ikna etmek için bazı vaatlerde bulunabilir. Özellikle HDP seçmeninde küçük bir kırılma yaratsa bile büyük risk” değerlendirmesini yapıyor.

İktidar cephesinde de ikinci turun iktidar için avantaj, muhalefet açısından riskli olacağı yorumu var. Muhalefetin ilk turda Meclis çoğunluğunu kazanması ama anayasa değişikliği yapacak 360 çoğunluğu elde edememesi durumunda güçlendirilmiş parlamenter sistem vaadi riske gireceği için seçmenin ikinci turda oyunu mevcut iktidara doğru değiştirebileceği bunun da Erdoğan’ın kazanma olasılığını yükselteceği konuşuluyor.

Paylaşın

Millet İttifakı İle Cumhur İttifakı Arasındaki Fark Açılıyor

Seçimler yaklaştıkça araştırma şirketleri de anket çalışmalarına hız verdi. BUPAR Araştırma Şirketi Başkanı Erdal Akaltun, son araştırma sonuçlarında Millet İttifakı’nın oylarının artma eğiliminde olduğunu kaydetti, Akaltun, “Bizim anketlerimizde İYİ Parti’nin oyları yüzde 15 düzeyinde çıkıyor. Özellikle son araştırmalarımızda Millet İttifakı oylarının artma eğiliminde olduğunu, Cumhur İttifakı oylarının ise azalma eğiliminde olduğunu görüyoruz” dedi. 

Öte yandan anketlerindeki sonuçların ışığında bir dizi değerlendirmede bulunan Gezici Araştırma Şirketi Başkanı Murat Gezici, “HDP’nin oyları son araştırmalarımıza göre sabit kalmış durumda. Çünkü seçmen, ‘HDP barajı nasıl olsa geçecek’ gözüyle bakıyor. Bu nedenle HDP’nin emanet oyları, asıl yeri olan Millet İttifakı’na yöneliyor” dedi.

Cumhuriyet’ten Sena Tufan’ın haberine göre, seçimlere sayılı aylar kala anket şirketleri çalışmalarına hız verdi. ORC Araştırma Şirketi Genel Müdürü Mehmet Pösteki, 33 ilde 6 bin 190 kişiyle gerçekleştirilen ve 17-21 Eylül tarihlerini kapsayan anketin ön sonuçlarını kamuoyuyla paylaştı.

Ankette İYİ Parti’nin oylarının yükseldiği dikkat çekti. Katılımcılara “Bu pazar seçim olsa hangi partiye oy verirdiniz” sorusu yöneltildi. Buna göre kararsız seçmenlerin dağıtılmasıyla birlikte, AKP yüzde 30.6, CHP yüzde 24.8, İYİ Parti 19.4 oranında oy aldı. Diğer partilerin de dağılımının yer aldığı analizin ise kamuoyuyla yarın paylaşılacağı açıklandı.

BUPAR Araştırma Şirketi Başkanı Erdal Akaltun da, BUPAR Ararştırma’nın son anket sonuçlarından elde ettiği genel bulguları anlattı. Akaltun, son araştırma sonuçlarında Millet İttifakı’nın oylarının artma eğiliminde olduğunu kaydetti, Akaltun, “Bizim anketlerimizde İYİ Parti’nin oyları yüzde 15 düzeyinde çıkıyor. Özellikle son araştırmalarımızda Millet İttifakı oylarının artma eğiliminde olduğunu, Cumhur İttifakı oylarının ise azalma eğiliminde olduğunu görüyoruz” dedi.

Akaltun, 6’lı masanın aday belirsizliği üzerinden yürütülen tartışmaların anketlerdeki yansımalarını ise şu sözlerle anlattı:

“Seçmenler 6’lı masanın adayını değil projelerini konuşuyor. 6’lı masada genel başkanlar arasında da bu konu bir sorun teşkil etmiyor. Ancak şu anda adaylık açıklamasını yapmak 6’lı masa için çok da doğru olmayacak. Çünkü seçime çok uzun bir zaman olduğu için, seçmenler aday yerine projeleri konuşuyor. Ülkenin içinde bulunduğu sorunlar ve konjonktürde sorunları var olan iktidarın çözüp çözemeyeceğiyle ve burada 6’lı masanın önerilerine kulak verecektir. Seçmenler şu anda kişiyi tartışmak yerine ülkede nelerin değişebileceğini konuşuyor. Bu nedenle seçmenlerin asıl merak ettiği değişimin neler getireceği.”

‘HDP’nin oyları stabil’

Gezici Araştırma Şirketi Başkanı Murat Gezici, anketlerindeki sonuçların ışığında bir dizi değerlendirmede bulundu. Gezici, “HDP’nin oyları son araştırmalarımıza göre sabit kalmış durumda. Çünkü seçmen, ‘HDP barajı nasıl olsa geçecek’ gözüyle bakıyor. Bu nedenle HDP’nin emanet oyları, asıl yeri olan Millet İttifakı’na yöneliyor” dedi.

Paylaşın

Erdoğan Sahaya İndi, AK Parti Teşkilatları Rahatladı

Büyük oranda oy kaybeden AK Parti’de yönetim “sahayı yeniden topladıklarına” inanıyor. Parti yönetimi bu durumdaki en etkili ismin ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olduğunu dile getiriyor. “Cumhurbaşkanı sahaya indi, teşkilatlar rahatladı” değerlendirmeleri yapılan AK Parti’de, Erdoğan’ın da 2023 için önceliğinin “Cumhurbaşkanlığı seçimleri olduğunun” altı çiziliyor.

Buna göre Erdoğan, seçim stratejisini Cumhurbaşkanlığı seçimleri üzerine kuracak. Parlamento seçimleri içinse yetkiyi “teşkilatlara bırakacak”. Ancak Erdoğan, teşkilatların çalışmasının ardından milletvekilleri listesini de “tek tek inceleyecek”. Partinin parlamentodaki mevcut milletvekili sayısının altına düşmesi durumunda Erdoğan’ın faturayı doğrudan “AK Parti yönetimine keseceği” vurgulanıyor.

Geçen kış aylarında döviz kurlarındaki artış ve yüksek enflasyon nedeniyle AK Parti’nin oylarında düşüş yaşanmış ve bu düşüşü AK Parti’li kurmaylar da doğrulamıştı. Daha önce AK Parti’ye oy veren seçmenlerin büyük bir bölümünün “artan enflasyon nedeniyle seçimlerde faturayı AK Parti’ye keseceği” konuşuluyordu.

Erdoğan sahaya indi, teşkilatlar rahatladı

Cumhuriyet’den Selda Güneysu’nun haberine göre, seçimlere sekiz ay kala parti yönetimi “sahayı yeniden topladıklarına” inanıyor. Parti yönetimi bu durumdaki en etkili ismin ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olduğunu dile getiriyor.

“Cumhurbaşkanı sahaya indi, teşkilatlar rahatladı” değerlendirmeleri yapılan AK Parti’de, Erdoğan’ın da 2023 için önceliğinin “Cumhurbaşkanlığı seçimleri olduğunun” altı çiziliyor. Buna göre Erdoğan, seçim stratejisini Cumhurbaşkanlığı seçimleri üzerine kuracak. Parlamento seçimleri içinse yetkiyi “teşkilatlara bırakacak”. Ancak Erdoğan, teşkilatların çalışmasının ardından milletvekilleri listesini de “tek tek inceleyecek”. Partinin parlamentodaki mevcut milletvekili sayısının altına düşmesi durumunda Erdoğan’ın faturayı doğrudan “AK Parti yönetimine keseceği” vurgulanıyor.

“İçlerinde tartışma var”

AK Parti’de, küskün seçmenin tercihini seçimlerde yeniden AK Parti’den yana kullanacağı değerlendirmeleri de yapılırken bu durumun en önemli nedenleri ise şöyle sıralanıyor:

“6’lı masa dağınık görüntü sergiliyor. 6 siyasi partinin liderinden gerek Cumhurbaşkanlığı seçimleri gerekse parlamento seçimlerinde partilerin ortak liste üzerinden mi yoksa kendi listeleri üzerinden mi milletvekili belirleyeceği bile net değil. Muhalefetin cumhurbaşkanı adayı belli değil. Hâlâ kendi içlerinde büyük tartışmalar var. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu aday olmak istiyor ancak Kılıçdaroğlu’nun adaylığını istemeyen partiler var.

İYİ Parti sahaya Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ı sürmek istiyor. Hatta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da gönlü aday olmaktan geçiyor. Bu belirsizlik sahaya yansıyor. Vatandaş, bu dağınık görüntü karşısında yeniden AK Parti’ye yöneliyor. MHP’nin de mitingleri muhalefetin beklentilerinin çok üzerinde. MHP’nin de AK Parti’nin de sahada durumu iyi.

Kış aylarında anketçiler İYİ Parti’nin 2023 seçimlerinde yüzde 20’lerde oy alacağını iddia ediyordu, şimdi ise kimsenin sesi çıkmıyor. Nerede bu oy oranları? CHP ise kendi içinde karışıklık yaşıyor. CHP’de de her kafadan bir ses çıkıyor. CHP, HDP’yi nasıl görüyor, bunu bile saha için net çizemiyor. Vatandaşın muhalefete güveni azalıyor. ‘Yaparsa yine iktidar yapar, Türkiye’nin sorunlarını iktidar çözer’ anlayışı sahada yükselişe geçiyor.”

Paylaşın

Dikkat Çeken Yazı: İktidarın Avantajları Ve Handikapları

Sözcü yazarı Deniz Zeyrek, bugünkü köşe yazısında, iktidarın en büyük avantajının “devletin bütün gücünü kullanıyor olmasının” olduğunu ifade ederken ikinci avantajının da muhalefetteki dağınıklık olduğuna dikkati çekti.

Zeyrek, yazısında, ayrıca, “Hem Erdoğan hem iktidar partisi muhalefetteki dağınıklığa ve devletin gücüne güvenip seçimi bir kez daha kazanma hayali kursa da avantajlarından daha etkili görünen handikapları var” ifadelerine yer verdi.

Sözcü yazarı Deniz Zeyrek, Türkiye’de 2023’te yapılması planlanan seçim için AK Parti’nin avantajlarını ve dezavantajlarını kaleme aldı. Sözcü yazarı, şunları yazdı:

Gelin iktidarın propagandasının zeminine bakalım ve arkasında neler var madde madde irdeleyelim.

1 – İktidarın en büyük avantajı devletin bütün gücünü kullanıyor olması.

– Örneğin Tayyip Erdoğan’ın yoğunlaşan dış temasları var. Rusya-Ukrayna krizinin çözümünde Erdoğan’ı BM Genel Sekreteri ile eşdeğer gösteren haber ve yorumlar var. Erdoğan’la Rusya lideri Vladimir Putin’in dostluk seviyesini gösteren fotoğraflar, “Avrupa enerji krizi yaşayacak ama kriz bize yansımayacak” ve “Avrupa Birliği ve NATO bizi dışlarsa bizi baş tacı yapan Şangay Beşlisi var” söylemi sizin de dikkatinizden kaçmamıştır. Erdoğan’ın Taşkent’te çekilmiş bir fotoğrafının ya da New York’taki Central Park’taki insanlarla karşılaşmalarını dahi Erdoğan’ın “dünya lideri” olduğuna yoranlar oldu. Bunlar büyük bir “gurur tablosu” gözümüze sokulmaya çalışıldı.

– İktidarın değerlendirmelerine göre, devlet kaynaklarıyla yapılan büyük projeler, vatandaşın iktidara olan güvenini yüksek tutuyor. Bu nedenle sosyal konut projesine büyük bel bağlanmış. Seçim öncesinde birçok ilde “Sosyal konut temel atma töreni” yapılması planlanmış. Diğer taraftan vitrininde insansız hava araçları olan milli savunma sanayi, seçim öncesinde fiilen dolaşıma sokulacak “yerli ve milli doğalgazımız” ve yola çıkacak “yerli ve milli otomobil TOGG”la ilgili haberleri daha sık okuyacağız.

– Üçüncü ayak, uygulanan seçim ekonomisi hamleleri olacak: Asgari ücrete ve kamu çalışanlarının ücretlerine yapılan zam, 3600 ek gösterge düzenlemesi, KYK kredi faizlerinin silinmesi, 30 milyar lira ile 6 milyona yakın kullanıcının icralık elektrik doğalgaz borçlarının silinmesi şu ana kadar gördüklerimizdi. Aralıkta asgari ücrete ve memur/emekli maaşlarına görülmemiş bir zam yapılacak. Emeklilikte Yaşa Takılanlar sorunu çözülecek. (Seçimden sonra karşımıza büyük bir fatura çıkaracağı bilindiği halde) Hedefte, ocak ayından itibaren vatandaşların gelirlerini olağanüstü artırmak ve en azından dört beş ay hayat pahalılığına karşı alım gücünü en üst düzeyde tutmak var.

2 – İktidarın en büyük ikinci avantajı muhalefetin dağınıklığı.

– Altılı masadaki kavga hali, iktidarın ekmeğine yağ sürüyor, “düzeltirse yine mevcut iktidar düzeltir” propagandasına malzeme yaratıyor. Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı belirlerken yaşadığı sorunlar, içerideki HDP kavgası iktidar tarafından sürekli kaşınıyor. Muhalefet, bunlarla uğraşırken kriz ortamına yeterince dikkat çekemediği gibi, sorunların çözümüne dair projelerini de yeterince duyuramıyor.

“İktidar bu değerlendirmeleri yapıyor ama avantajları kadar handikapları da var” diyen Zeyrek, şunları kaydetti:

– Örneğin, muhtemel seçim kampanyası Erdoğan’ın adaylığı üzerinden yürüyecek ve bu durum AK Parti’yi çok geri planda bırakacak Parlamento’daki sandalye dağılımı açısından AK Parti için ciddi bir olumsuz sonuç doğuracak.

– Bu arada kriz ortamının can alıcı bir şekilde yaşandığı ekonominin toparlanması konusunda “evdeki hesap çarşıya uymayabilir, ekonomi daha da kötüye gidebilir” endişesi çok yüksek. Resmi enflasyon ocakta düşse de fiili enflasyon ve hayat pahalılığı daha fazla artabilir. Bu da seçmenin krizi daha çok hissetmesiyle sonuçlanabilir.

– Dış politikada ise iktidarının yeni siyasi tercihlerinin doğuracağı olumsuzluklar Türkiye’ye iktidarın “başarısızlık” algısını besleyecek bir fatura çıkarabilir.

– Erdoğan’ın karşısındaki en ciddi sorunlardan biri de şu: Bugüne dek kutuplaştırıcı bir siyaset izledi, ağır bir dil kullandı ve toplumun önemli bir kesimini karşısına aldı. O kesimin oyunu almadan seçim kazanması zor görünüyor. Bu yüzden Kampanya sırasında bu kesimlerle “helalleşme” ihtiyacı duyacak. Bu konuda atacağı adımlar hem ikna edici bulunmayabilir hem kullanacağı yeni söylemler ittifak ortağının tepkisini çekebilir.

Zeyrek bu görüşlerinin ardından şu yorumu yaptı:

Neticede hem Erdoğan hem iktidar partisi muhalefetteki dağınıklığa ve devletin gücüne güvenip seçimi bir kez daha kazanma hayali kursa da avantajlarından daha etkili görünen handikapları var. Bu yüzden de seçimler konusunda da evdeki hesap çarşıya uymayabilir.

Yazının tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

“Sekiz Partili Yeni İttifak Geliyor” İddiası

Türkiye Gazetesi Yazarı Fuat Uğur, “Adalet Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Necdet Öz, ‘Muhalefet 6’lı masadan büyüktür’ diye bir mesaj atmış ve ‘Kapsama alanı öyle geniş bir ittifak ortaya çıkacak ki diyor siyasetin kartları yeniden dağıtılacak, ezberler bozulacak’ diyor” dedi.

Necdet Öz’ün 8 partiden oluşacak ittifak bilgisine ilişkin detayları açıklayan Uğur, “Zaten ‘Ümit Özdağ ile yürütülen çalışma devam ediyor’ diyor. Ve 8 partiden oluşacak bir ittifak çıkacak ve adı ‘Milli Cephe’ diyor” ifadelerini kullandı.

tv100.com yazarları Barış Yarkadaş, Latif Şimşek, gazeteciler Şaban Sevinç, Fuat Uğur, Hacı Yakışıklı ve tv100 Ankara Temsilcisi Deniz Gürel; Gürkan Hacır ile Taksim Meydanı programına konuk olarak gündemi değerlendirdi.

Türkiye Gazetesi Yazarı Fuat Uğur, Adalet Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Necdet Öz’ün kendisine aktardığı kulis bilgisini paylaştı.

Fuat Uğur, “Adalet Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Necdet Öz, ‘Muhalefet 6’lı masadan büyüktür’ diye bir mesaj atmış ve ‘Kapsama alanı öyle geniş bir ittifak ortaya çıkacak ki diyor siyasetin kartları yeniden dağıtılacak, ezberler bozulacak’ diyor” dedi.

8 partiden oluşacak ittifak

Necdet Öz’ün 8 partiden oluşacak ittifak bilgisine ilişkin detayları açıklayan Uğur, şu ifadeleri kullandı:

“Zaten ‘Ümit Özdağ ile yürütülen çalışma devam ediyor’ diyor. Ve 8 partiden oluşacak bir ittifak çıkacak ve adı ‘Milli Cephe’ diyor. Şöyle bir durum var. ‘Bu partiler düzeyinde bir katılım olmayacak, başkanlar düzeyinde bir katılım olacak’ diyor.

‘Önce dört sonra dört toplamda sekiz parti’ diyor. ‘Yer yerinden oynayacak ve adı da Milli Cephe’ diyor. Adayınız Mansur Yavaş mı diye sordum… Malum Ümit Özdağ, Mansur Yavaş ismini önerdi. Cevap vermedi. Yani dolayısıyla böyle bir ihtimal var mı diye de aklımdan geçiriyorum ama ‘Yok artık, bu kadar da olmaz’ diyorum.”

Paylaşın

Kürt Kökenli Seçmenlerin Gözü Ortak Adayda

İktidardan muhalefete tüm siyasi partiler -bir sürpriz olmazsa- 18 Haziran 2023’te yapılacak seçimi son yılların en kritik seçimi olarak görüyor. Bir tarafta iktidarını devam ettirmek isteyen Cumhur İttifakı ortakları, diğer tarafta “artık değişim zamanı geldi” diyen muhalefet sahada.

Anketlere bakılırsa Cumhur İttifakı ortakları daha çok “düşen oylarını durdurmak, tabanını tutmak” için çalışıyor. İktidar hedefiyle yola çıkan muhalefet partileri ise bu süreçte atak yaparak oylarını yükseltmek zorunda. Bunun için de daha önce ihmal edilmiş, gidilmemiş, dinlenmemiş toplumun farklı kesimlerinin kapısı çalınıyor. CHP yöneticilerinin dahi geçen seçim dönemleri için “tabela partisi haline geldik” dediği Kürt seçmenin yoğun yaşadığı bölgeden oy alma isteği işte bu çabanın ürünü.

CHP’nin teşkilat yapısını güçlendirmek, oy oranını artırmak amacıyla kurduğu Doğu Masası yaklaşık 1.5 yıl önce çalışmaya başladı. Doğu ve Güneydoğu Bölgesi’ndeki 24 ilde sadece 8 milletvekili bulunan CHP bu sayıyı da arttırmak istiyor. CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı başkanlığında geniş bir heyetin içinde yer aldığı çalışmalar kapsamında bugüne kadar birçok adım atıldı. Öncelikle il başkanlıklarında kimi değişimlere gidildi, ardından partiye yeni-taze kan için üye kampanyası başlatıldı. Doğu Masası çalışmasındaki partililer de zaman zaman tek ya da heyetler halinde bu kentlere giderek çalışmalara katkı sundu.

Gazete Duvar’dan Nergis Demirkaya’nın aktardığına göre, Doğu Masası çalışmasının meyvesi ilk olarak yeni üye faaliyetinde görülüyor. Partinin verilerine göre CHP’de son dönem en çok üye artışı olan illerde ilk 10 sırada Doğu Masası illeri var. Örneğin bölgenin en büyük kentlerinden Van’da son gerçekleşen 600 katılımla birlikte üye sayısı bir buçuk yılda 4 kat artış göstererek 2 binden 8 bine çıkmış durumda. Diğer illerde de benzer bir süreç işlediği ifade ediliyor. Partililer üyelik çalışmasının önemini, “Üye aidiyet demek, yeni kadro demek, sahada daha çok çalışacak insan demek. Bunun bir de sandık güvenliği açısından önemi var” sözleriyle açıklıyor. Yeni üyelerin batıya göç etmiş akrabalarının da partiye yakınlık duyması hatta onların da bulundukları kentte üye olması bu “çalışmanın bonusu”, “çarpan etkisi” olarak görülüyor.

Doğu Masası’nda yeni yönetim ve üyelerin il teşkilatlarında yarattığı heyecanı gözlemlemek mümkün. Ama bu çalışmanın meyve vermesinde genel merkez yönetimindeki son politik atakların katkısı da tartışma götürmez. Çünkü Van’da da Hakkâri sokaklarında da insanlar CHP’nin sahada çalışmasını takdir ederken asıl CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun helalleşme süreci, Roboski ziyareti, Suriye tezkeresine ret oyu verilmesi ve Kuzey Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ne yapılan ziyaret gibi adımları konuşuyor.

Yine CHP lideri ve yöneticilerinin Kürt sorununu bir Türkiye sorunu olarak gördükleri, bunu Meclis zemininde çözecekleri açıklamaları da önem taşıyor. Bu gelişmeler CHP’de bir değişimin işaretleri olarak okunurken teşkilatların sahada çalışırken daha iyi karşılanmasını sağlıyor. Kürt seçmen, “Oy almak, vekil çıkarmak istiyorsanız insanların gönüllerine girmelisiniz”, “İktidar olunca değişmeyin, çok oy alamazsanız da yok saymayın, lütfen millete hizmetkâr olun” diyor.

CHP oyları yüzde 3-4’ten yüzde 10’a çıktı

CHP oy artışında iddialı. Partililer bölge illerindeki oyun 3, hatta 4’e katlandığını söylüyor. Bu, yüzde 3-4 bandında, hatta MHP’nin de gerisinde olan oyların yüzde 10 civarına geldiği anlamına geliyor. Rawest Araştırma’dan Roj Girasun da bu veriyi doğruluyor. Girasun, “CHP Diyarbakır’da oyunu 3, hatta 4 kat arttırmış görünüyor. 4 büyükşehir Diyarbakır, Mardin, Urfa, Van’da CHP’nin yüzde 2.5-3’te seyreden oyunun bugün 9’larda seyrettiğini görüyoruz. Bu önemli bir başarı” diyor.

Araştırmalara göre “HDP’nin oylarında büyük değişim yaşamadığı” tabloda bu oy artışı iktidar partisini işaret ediyor. CHP yöneticileri gelen oyların AK Parti’den olduğunu, son dönem partiye katılan üyelerin de bunun işareti olduğunu söylüyor. Bunu doğrulayan Girasun’un dikkat çektiği bir de yeni seçmen, ilk kez oy kullanacak gençler var. Girasun CHP’deki oy artışını şöyle açıklıyor:

“Geçmiş dönem özellikle merkez sağdan (DYP-ANAP gibi) AK Parti’ye eklenmiş oylar bugün CHP’ye doğru akıyor. Merkez sağ, milli görüş koalisyonu olan AK Parti merkez sağı kaybediyor. Ama CHP’nin Kürt seçmen içinde yükselişinin en önemli sebeplerinden birisi, sadece burası da değil ülke genelinde artışta ilk defa oy kullanan seçmenler var. Bölgede ilk defa oy kullanan seçmende, CHP’nin ikinci parti olduğunu görüyoruz. Genç seçmenler eski tarz siyasetten rahatsız. İkincisi sosyolojik bir değişim var. Daha seküler, daha esnek bir seçmen var ve CHP’yi daha merkez, kendilerine yakın bir parti olarak görüyorlar. CHP’nin İstanbul, Ankara’da belediyeleri kazanması ile oluşan yeni iklim, Mansur Yavaş, Ekrem İmamoğlu fenomenlerinin görülmesi, sosyolojik olarak sekülerleşme önemli. Din yorgunu bir gençlik var.”

‘CHP Van ve Diyarbakır’da vekil çıkarabilir’

CHP bölgede arttırdığı oyla hiç milletvekili olmayan Van, Diyarbakır gibi büyük kentlerde milletvekili çıkarmak istiyor, bunu da yapacağı iddiasında. Rawest Araştırma’dan Roj Girasun da anketlere bakıldığında önümüzdeki seçimde CHP’nin Diyarbakır, Urfa, Van’da uzun bir aradan sonra vekil hatta vekiller çıkarmasının kuvvetle muhtemel olduğunu söylüyor.

CHP’ye bölgede yeni katılımlar açısından özel bir aşiret parantezi açmak gerekiyor. Daha önce AK Parti ile hareket eden bazı aşiretler bu süreçte CHP’ye katıldı. Hakkâri’den Diri Aşireti Kanaat Önderi Faris Diri, Badikan aşiretinden Fatih Cengiz, Suruç’ta Dına, Şedadi ve Asi Aşiretleri ve Van Ertuşi aşireti lideri İskender Ertuş CHP’ye üye oldu. Aşiret temsilcilerinin CHP’ye katılımı “Aşiretler iyi koku alır. Bunu yapıyorlarsa iktidar gerçekten gidici. İktidar değişimini hissediyorlar” şeklinde yorumlanıyor. Ancak bu isimlerin başta milletvekilliği olmak üzere taleplerinin, batı seçmeni ve aşiret sistemine karşı olan siyasi tutumlar da dikkate alınarak nasıl yönetileceği CHP açısından önemli bir sınav olacak gibi görünüyor.

Altılı Masa’nın adayı bekleniyor

CHP’nin Doğu Masası çalışmasında parlamento seçimi kadar Cumhurbaşkanlığı seçimi de büyük önem taşıyor. CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti, Gelecek ve DEVA Partilerinin oluşturduğu Altılı Masa’nın çıkarmak istediği ortak Cumhurbaşkanı adayı Kürt seçmenin de yakın takibinde. 6 siyasi yapının yer aldığı Emek ve Özgürlük İttifakı ile seçime girme hazırlığı yapan HDP, yaklaşık bir yıl önce açıkladığı tutum belgesindeki ilkeler çerçevesinde ortak adayı müzakere etmek istediğini ilan etmişti. Bölgede en güçlü parti olan HDP’nin yönetimi ve bölge seçmeninin bu sürecin nasıl sonuçlanacağına kilitlendiğini söylemek mümkün. HDP yöneticileri CHP’nin bölgedeki hareketliliğini izlediklerini bundan da memnuniyet duyduklarını ifade ediyor. Ortak adayla ilgili ise hem partililerin hem de Kürt seçmenin endişeleri var.

Ortak Cumhurbaşkanı aday adayları arasında ismi sayılan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’a ülkücü geçmişi nedeniyle bölgede mesafe konulması sır değil. İlk seçildiği dönem bölgedeki Kürt seçmenin de ilgiyle izlediği İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu içinse bir “güven zedelenmesi” olduğunu ifade edenler var. Bunun nedenini bir Kürt seçmen, “İmamoğlu’nun son dönem yaptıklarını izliyoruz. HDP ile kazanıp Meral Akşener ile kol kola girersen Kürtlerin sempatisini kaybedersin” sözleriyle açıklıyor. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun olası adaylığı içinse esnaf ziyaretlerinde seçmenin “Bay Kemal’e oy verebilirim” ifadeleri dikkat çekiyor.

Son 1 yılda oyunu en çok artıran isim Kılıçdaroğlu

Rawest Araştırma’dan Girasun 2021 yılı ocak ayında yapılan araştırmada Cumhurbaşkanı adayı olarak sırasıyla İmamoğlu, Yavaş ve Kılıçdaroğlu isimlerini tespit ettiklerini bugünse sıralamanın İmamoğlu, Kılıçdaroğlu ve Yavaş’a dönüştüğünü söylüyor. Son 1 yıl içinde oyunu en fazla artıran ismin Kılıçdaroğlu olduğuna dikkat çeken Girasun, “Kılıçdaroğlu’nun bugün oy arttırma marjı İmamoğlu ve Yavaş’tan daha yüksek görünüyor. Ama HDP seçmeni Cumhurbaşkanlığı seçiminde parti yönetiminin tutumuna göre tavır alacağını, yol alacağını söylüyor. Bunun haricinde Kılıçdaroğlu’na sadece HDP seçmeninin değil genel olarak muhafazakâr Kürt seçmenin de ilgisi olduğunu görüyoruz. Bu ilgiyi desteğe dönüştürüp dönüştürmeyeceği, CHP’nin bu yükü ne kadar sırtlanacağı ile alakalı” diyor.

Van’da bir Kürt seçmenin, “Meclis’te HDP’ye oyumuzu veririz ama Cumhurbaşkanı adaylığında gelişmelere bakarız. HDP aday çıkarırsa adayımıza oy veririz. Çıkarmazsa destek verirse ortak adaya oy veririz. İşte İstanbul, Ankara’da vermedik mi?” sözleri de eğilimin ortak adayla ilgili anlaşmayla şekilleneceğini gösteriyor.

CHP’nin Doğu Masası çalışmalarını yakından izleyen Roj Girasun, CHP’de 2011 yılı ile başlayan değişimin Kürt seçmenler tarafından yakından izlendiğini belirterek, “Bugün 2011’de izlenmeye başlayan, sonra ilgiye, şimdi ise beğeniye dönüşen tabloda, CHP ile Kürt seçmen arasındaki iletişimin bugün oya dönüşmeye başladığını görüyoruz. Burada CHP’ye yakınlık büyük oranda ideolojik mesafenin açılması değil. Bir müttefiklik ilişkisine haiz olmak. Müttefiklik ilişkisi güveni vermek. CHP’nin kurumsal kimliğine, ideolojik geçmişine dair Kürt seçmenin kuşkuları, soru işaretleri var. Ama burada Kılıçdaroğlu’nu belki CHP’den ayırmak lazım. Kılıçdaroğlu’na duyulan güvenin CHP’nin kurumsal kimliğinin önünde olduğunu söyleyebiliriz. Bu da Kılıçdaroğlu’nun söylemini parti politikalarına yansıtma açısından yetersiz olduğunu gösteriyor bize” dedi.

Doğu Masası’nın 4 günlük bölge turunda seçmenlerin değerlendirmelerine bakılırsa CHP’ye değişim için kredi vermeye hazır olduklarını görebiliyoruz. Ancak bu kredi ortak Cumhurbaşkanı adayının kim olacağı, adayın vaatleri ve tabii seçim dışında da CHP’nin Kürt seçmenlerin sorunlarına kulak verip vermeyeceği ile ilgili olacak.

Paylaşın

Erdoğan, Seçimleri İçin 28 Ekim’de Sahaya İniyor!

“28 Ekim’de Ankara Arena’da AK Parti Yol Haritası’nı Cumhurbaşkanımız aktaracak” diyen AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Erkan Kandemir, anketler üzerinden değil, sahada siyaset yaptığına dikkat çekti.

Kandemir, “Cumhur İttifakı bu seçimlerde bir kere daha yüksek bir oy oranıyla iktidara gelmeye talip. Bizim milleti kucaklamamız, yüreğimizdeki, aklımızdaki her şey şeffaf. Yaptıklarımız da ortada. Biz milletimizin karşısına çıkarken çok hazırlıklıyız. Tutarlılık çok önemli bir şey” dedi.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Erkan Kandemir, CNN Türk canlı yayınında 2023 seçimlerine ilişkin açıklamalarda bulundu:

“Milletvekili arkadaşlarımız inanılmaz yüksek bir performansla gayret gösteriyorlar. O gayret yeni arkadaşlarımız takviye edilerek mutlaka devam edecek. İl il anketlerimizi de yapmaya devam ediyoruz. Bir yandan bunun da çalışmasını yürütüyoruz. Üçüncüsü Seçim propaganda dönemi… 28 Ekim’de Ankara Arena’da AK Parti Yol Haritası’nı Cumhurbaşkanımız aktaracak.

Çok önemli bir seçime gidiyoruz. Cumhur İttifakı olarak seçimin öne alınmasıyla ilgili tartışma bizim gündemimizde yok. Muhalefet bunu defalarca gündeme getirdi. Sürekli bir tarih ifade ettiler, böyle bir gündemimiz yok. Haziran 2023’e de 9 ay kaldı, artık çalışmalara başlamanın da vakti geldi. Bu seçime mahsus, 2023’te cumhuriyetimizin 100. yılını kutlayacağız.

Türkiye’nin adil bir ülke olarak masaya davet edilmesinin kıymetini görüyoruz. Biz yeni yüzyılımızda Türkiye’yi bambaşka bir lige taşımak sorumluluğumuz var. Ana slogan açıklanmazsa bile orada biz konuşmasının arasında bunları göreceğiz. 28 Ekim’de AK Parti nasıl bir Türkiye hayal ediyor, onları Sayın Cumhurbaşkanımız paylaşmış olacak.”

‘Biz sahada siyaset yapıyoruz’

AK Parti’nin anketler üzerinden değil, sahada siyaset yaptığına dikkat çeken Kandemir, “Sayın Kılıçdaroğlu nerede yaptırıyor anketlerini onu bilmiyorum ama bunlar Kılıçdaroğlu’nun yeni iddiası değil. Kılıçdaroğlu her seçim öncesi benzer şeyleri söyledi, sandığa pek kalmadı, hep birlikte göreceğiz.

Anketler üzerinden siyaset yapılmıyor, biz sahada siyaset yapıyoruz. Gerçeklik orada. Cumhur İttifakı bu seçimlerde bir kere daha yüksek bir oy oranıyla iktidara gelmeye talip. Bizim milleti kucaklamamız, yüreğimizdeki, aklımızdaki her şey şeffaf. Yaptıklarımız da ortada. Biz milletimizin karşısına çıkarken çok hazırlıklıyız. Tutarlılık çok önemli bir şey.” dedi.

Paylaşın

“Erdoğan’ın Seçim Stratejisi Belli Oldu” İddiası

Gazeteci Murat Yetkin, son yazısında AK Parti’nin seçim stratejisine değinerek, “Bir süredir devam eden çalışmalar Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla 2023 seçimlerinde güçlerin hem Cumhurbaşkanlığı hem TBMM çoğunluğuna bölünmesi yerine Cumhurbaşkanlığı seçimine odaklanması yönünde ilerleyecek” yazdı ve ekledi;

“Bunun anlamı AK Parti’nin milletvekili seçimlerine önem vermemesi değil ama önceliğin Cumhurbaşkanlığı seçiminin mutlaka kazanılmasına verilmesi.”

Gazeteci Murat Yetkin, kaleme aldığı “AK Parti seçim stratejisi: ilk hedef Meclis değil Beştepe” başlıklı yazısında AK Parti içinden kulisleri aktardı.

Yetkin, AK Parti’de 12 Eylül’deki MKYK toplantısında bir seçim stratejisi çizilmesi konusunda anlaşıldığını belirterek, “Bir süredir devam eden çalışmalar Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla 2023 seçimlerinde güçlerin hem Cumhurbaşkanlığı hem TBMM çoğunluğuna bölünmesi yerine Cumhurbaşkanlığı seçimine odaklanması yönünde ilerleyecek. Bunun anlamı AK Parti’nin milletvekili seçimlerine önem vermemesi değil ama önceliğin Cumhurbaşkanlığı seçiminin mutlaka kazanılmasına verilmesi.

Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığını kazandıktan sonra Meclis’te AK Parti ya da AK Parti ve MHP Cumhur İttifakı çoğunluğu kaybedilse bile geçici ya da kalıcı ittifaklarla “bir yolunun bulunacağına” inandığı anlaşılıyor.

Parti kaynaklarına göre, bu hedef çerçevesinde yeni seçim stratejisi belirlemek amacıyla ayrı bir çalışma grubu oluşturulması düşünülüyor. Bu çalışma grubu resmen ne Parti Genel Merkezi ne de Beştepe’ye bağlanacak ama doğrudan Erdoğan’a sorumlu olacak. Strateji çalışma grubunun çalışma mekanları da ayrı olacak ve muhtemelen Ankara ve İstanbul’da kurulu bürolardan çalışan toplam 30-40 isimden oluşacak.” diye yazdı.

“Kolay görmediğinin işareti”

Öte yandan seçim stratejisi içinde mart ve nisan aylarının kritik önem taşıdığını kaydeden Yetkin, sözlerini şöyle noktaladı:

Erdoğan, Mart ve Nisan aylarında Ocak’ta memur ve işçi ücretlerine yapılacak zammın etkisiyle hayat pahalılığı tepkilerinin dineceğine inanıyor. Ayrıca “yerli ve milli” TOGG otomobilinin bu sırada piyasaya sunulması, Karadeniz doğal gazının karaya naklinin tamamlanması, Şangay Zirvesi sırasında Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin ile anlaşmazlığı giderdikleri Akkuyu nükleer santralinin elektrik üretimine başlaması da hep bu sürece planlanıyor. Keza TOKİ konutları gibi geleceğe umut bağlayıcı projelerin ve dış politikada “dünya lideri” algısının yaygınlaştırılmasının moral etkisi de hesaplanıyor.

Bu hesapların tutup tutmayacağını zaman gösterecek. Ancak Erdoğan’ın önceliği Meclis çoğunluğuna değil Beştepe’yi korumaya veren hedef değişikliği işleri eskisi kadar kolay görmediğinin işareti. Bu da akla CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun “Erdoğan parlamentoda çoğunluğu kazanamayacağını biliyor” sözlerini getiriyor.

Ortada bir gerçek daha var. Şu anda Altılı Masa içindeki tartışmalar en çok seçim stratejisi değişikliği sürecindeki Erdoğan’ın işine yarıyor.

Yazının tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

Almanya Basını: Erdoğan’ın Seçim İçin Dış Politikada Başarıya İhtiyacı Var

Özbekistan’ın Semerkant kentinde düzenlenen Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) Zirvesi, Alman basınında geniş yer buldu. Yorumlar, NATO ülkesi olan Türkiye’nin üyelik açıklaması ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘amacı’ hakkında yapıldı.

Erdoğan’ın ‘Batı ve NATO’dan hayal kırıklığına uğradığı, seçimi kazanmak için dış politikada başarıya ihtiyacı olduğu, üyelik açıklamasını da bu amaçla yaptığı’ savunuldu. ŞİO Zirvesi, Batı dünyası karşısında yeni bir ‘dünya düzeni’ olarak nitelendirildi.

Almanya’nın önemli haber dergilerinden Der Spiegel, Erdoğan’ın ŞİÖ’ye üyelik açıklamasını ‘Batı’ya verilmiş bir mesaj’ olarak niteledi. Türkiye’nin NATO’dan yana hayal kırıklığına uğradığı savunuldu ve Avrupa Birliği’ne (AB) üyelik sürecinde de 1999’dan bu yana bir ilerleme olmadığı belirtildi. Ayrıca, Türkiye’nin Rusya ile ortak çıkarları olduğu ve ŞİÖ üyelerinin dünya ekonomi üretiminin yüzde 30’unu oluşturduğu yazıldı.

‘Eski imparatorluklara özlem’

Redaktions Netzwerk Deutschland haber sitesi, ŞİÖ’yü ‘Batı egemen dünya karşısında yeni bir ‘dünya düzeni” olarak niteledi. ”Erdoğan, Putin için hiç bu kadar değerli olmamıştı” yorumunu yapan site, bir NATO ülkesi cumhurbaşkanının zirvede yer almasının, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping tarafından ‘Batı’ya karşı iyi bir propaganda aracı’ olacağını ileri sürdü.

Bayraktar Grubu’nun ilk açıklamasının tersine Rusya ile Türkiye’nin, grubun İHA’ları için işbirliği yapabileceğini ileri süren haber sitesi, bunun karşılığında Rusya’nın Suriye, Libya ve Azerbaycan konularında Türkiye’ye ‘taviz verebileceğini’ yazdı. Putin ve Erdoğan’a işaret edilerek, “Bunların ortak yanı, Batı’yı reddetme, muhalefeti sindirme, medyayı kendine bağlama, çatışmacı dış politika ve eski imparatorluklara özlem” yorumu yapıldı.

‘Kendini zirvede iyi hissetti’

Berlin’de yayımlanan sol eğilimli Taz gazetesinde, “Dünyanın tanınmış ve etkili diktatörleri bir arada” nitelemesi yapıldı. Erdoğan ise, “Farklı dünyalar arasında bir gezgin” diye tanımlandı. Erdoğan’ın ‘Batı’ya ve kurumlarına karşı’ bir lider olduğunu ileri süren Taz, Erdoğan’ın ‘zirvede kendini iyi hissettiğini’, örgüte üye olmadığı halede Cinping ve Putin ile ikili görüşme yaptığını belirtti. Türkiye’de enflasyonun yüzde 100’e yaklaştığını belirten gazete, Erdoğan’ın ‘sermayeye ve ucuz doğal gaza ihtiyacı olduğunu’ yazdı. Bu sebeple Uygurlara baskı yüzünden Çin ile işbirliğini tehlikeye atmak istemediğini ileri sürdü.

Haber kanalı n-tv’nin Rusya temsilcisi Rainer Munz ise Erdoğan’ın ‘seçimi kazanmak için dış politikada başarıya ihtiyacı olduğunu’ savundu. Munz, Erdoğan’ın ŞİÖ’ye üye olmak istemesini bu bağlamda değerlendirmek gerektiğini belirtti. ŞİÖ’yü fazla büyütmemek gerektiğini savunan Munz, örgüt üyesi ülkelerin ikili büyük sorunları olduğunu yazdı, bunlara Hindistan-Pakistan, Çin-Hindistan örneklerini verdi.

Şanghay İşbirliği Örgütü, 2001 yılında ‘terörle mücadele’ amacıyla kurulmuştu. Şu anda Çin Halk Cumhuriyeti, Rusya Federasyonu, Kırgızistan, Tacikistan, Kazakistan, Özbekistan, Hindistan, Pakistan ve İran örgütün üyeleri, Afganistan, Moğolistan ile Belarus ise gözlemci üyeler. Türkiye, Azerbaycan, Sri Lanka, Ermenistan, Kamboçya, Nepal, Suudi Arabistan, Mısır ve Katar diyalog ortağı konumunda bulunuyor.

Paylaşın