Hollanda’da Sandıktan “Radikal Sağ” Çıktı

Hollanda’da aşırı sağcı Geert Wilders liderliğindeki Özgürlük Partisi (PVV) erken genel seçimi açık ara önde tamamladı. Frans Timmermans’ın sol ittifakı kötümser öngörüleri yıkarak ikinci sıraya yerleşti. Dilan Yeşilgöz hayal kırıklığına uğrayarak üçüncü sıraya düştü.

Haber Merkezi / Temmuz ayı başında göç politikası konusunda yaşanan anlaşmazlık nedeniyle hükümetin dağıldığı ve erken seçim kararının alındığı Hollanda’da vatandaşlar 150 sandalyeli meclisi belirlemek için sandık başına gitti.

Seçim sandık çıkış anket sonuçlarına göre Geert Wilders’in lideri olduğu aşırı sağcı Özgürlük Partisi (PVV) 35 milletvekili çıkararak açık ara önde tamamladı.

Frans Timmermans’ın liderliğindeki İşçi Partisi (PvdA) ve Yeşil Sol (Groenlinks) ittifakı 25 milletvekili ile ikinci sırayı aldı. Dilan Yeşilgöz-Zegerius’un lideri olduğu Özgürlük ve Demokrasi için Halk Partisi (VVD) 24 milletvekili çıkararak üçüncü oldu.

Seçimlerde Yeni Sosyal Sözleşme Partisi (NSC) 20 sandalye ile dördüncü sırada yer alırken Denk Partisi de 3 milletvekili çıkardı. Önceki hükümet ortaklarından sol liberal Demokratlar 66 (D66) partisi 10, Hristiyan Demokratlar (CDA) 5 ve Hristiyan Birlik (CU) partisi 3 milletvekili çıkarabildi.

Bu sonuçlara göre hiçbir parti 150 sandalyelik parlamentoda tek başına hükümeti kuracak çoğunluğa ulaşamıyor. Koalisyon için en az 76 milletvekili sayısına ulaşmak gerekiyor.

Geert Wilders, Sandık çıkış anketlerinin açıklanmasının ardından yaptığı ilk açıklamada artık göz ardı edilemeyeceklerini belirterek, “Ülkeyi biz yöneteceğiz.” dedi. Wilders ayrıca, “Hollandalılar, ülkelerini geri alabileceğini ve bizim de sığınmacılar ve göç tsunamisini azaltılmasını sağlayacağımızı umuyor” dedi.

Geert Wilders’in seçim programı Hollanda’nın Avrupa Birliği’nden ayrılması için bir referandum yapılması, sığınmacı kabulünün tamamen durdurulması ve Hollanda sınırlarında göçmenlerin geri itilmesi çağrılarını içeriyor.

Ayrıca Hollanda’nın “İslamsızlaştırılmasını” da savunuyor, ancak bu seçim kampanyası sırasında İslam konusunda geçmişe göre daha ılımlı bir tavır takındı.

VVD lideri Dilan Yeşilgöz de seçim merkezinde yaptığı açıklamada yenilgiyi kabul etti. Wilders, Timmermans ve Omtzigt’i tebrik eden Yeşilgöz, “Bizim için sonuç hayal kırıklığı yarattı. Bundan alacağımız büyük dersler var. Yeterince dinlenilmedi, yeterince uygulanabilir çözümler sunulmadı. Liderlik bizde değil. Bu bizim için yeni bir sayfa. Bugünden aldığımız derslerle inandığımız bir Hollanda inşa edeceğiz” dedi.

DENK Partisi lideri Stephan van Baarle, Wilders’in seçim galibiyetinin insan haklarına ve hukukun üstünlüğüne yönelik bir tehdit olduğunu savunarak, “Bu durum “birçok insanda korkuya yol açıyor” dedi.

Van Baarle, Wilders’i seçim zaferinden dolayı tebrik etmek istemediğini belirtti ve “Korkmayacağız, ilk günden itibaren bu ülkede aşırı sağ söylemlere karşı siper olup azınlıklar için mücadele edeceğiz. Irkçılık ve ayrımcılıkla mücadelede düşünmeye her zamankinden daha fazla ihtiyaç var. Dışlama ve Müslüman nefretiyle mücadele bizim DNA’mız” diye konuştu.

Paylaşın

CHP’de Yerel Seçim Çalışmaları Hız Kazandı

31 Mart 2024’te yapılması planlanan yerel seçimler yaklaştıkça, partilerde çalışmalarını hızlandırdı. CHP, Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısında yerel seçim takvimi ve aday tespit kriterleri belirlendi.

CHP, tüm büyükşehir, il, ilçe ve beldelerde aday çıkaracak. İlerleyen süreçte diğer muhalefet partileri ile seçim iş birliğinin gündeme gelmesi ve partiler arasında mutabakat sağlanması halinde bazı seçim çevreleri için bu karar gözden geçirilebilecek.

CHP yönetimi, yerel seçim iş birliği görüşmeleri için başta İYİ Parti olmak üzere herhangi bir partiden adım beklemeyecek. Temaslar en kısa zamanda başlayacak.

Gazete Duvar’dan Ceren Bayar’ın haberine göre; Kurultay sürecini geride bırakan CHP’nin yerel seçimlere giderken atacağı adımlar netleşmeye başladı. Dün gerçekleşen Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısında yerel seçim takvimi ve aday tespit kriterleri belirlendi.

CHP yönetimi, belediye başkan adaylarını belirlemede farklı yöntemler işletecek. Başta büyükşehirler olmak üzere, başkanları CHP’li olan il ve ilçelerdeki mevcut başkanların yeniden aday gösterilip gösterilmemesi konusunda 4 farklı kriter dikkate alınacak.

İlk kriter, “mevcut başkandan memnuniyet” olacak. Seçmenin belediye başkanından ve hizmetlerinden memnun olup olmadığını ölçmek üzere “memnuniyet anketleri” yaptırılacak.

Son yerel seçimde CHP’nin aldığı oy ile yapılacak güncel anketlerdeki CHP’nin oy oranı da karşılaştırılacak. Böylece belediye başkanının partinin mevcut oy oranına katkısı olup olmadığı da ölçülmüş olacak.

Halihazırda CHP’de olan belediyelerin başkanlarının başarıları, parti il veya ilçe örgütünün, ilin milletvekillerinin görüşleri dikkate alınarak da değerlendirilecek.

Sadece o ilin veya ilçenin örgüt yöneticileri ve milletvekillerinden değil partinin görevlendirdiği başka illerin milletvekillerinden ve parti yöneticilerinden oluşan heyetlerden de görüş alınacak. Başka illerin milletvekilleri ve parti yöneticileri, görevlendirildikleri illere ilişkin rapor hazırlayacak. Bu rapor hazırlanırken sadece o kentteki partililerin değil sivil toplum örgütlerinin, iş insanlarının, yerel medyanın, esnafın da görüşü alınacak.

Tüm bu aşamalar tamamlandığında ortaya çıkan sonuca göre aday belirleme yöntemi netleşecek. Ağırlıklı olarak parti denetiminde ön seçim yöntemini benimsemeyi düşünen yeni MYK, bazı illerde tek bir isim üzerinde uzlaşı sağlanabileceğini, üye sayısı az illerde ise bu yöntemin hayata geçirilemeyeceğini ifade ediyor.

CHP’nin yönetimde olduğu tüm illerde ve ilçelerde geçerli olacak bu yöntemler, Genel Başkan Özgür Özel’in de isimlerini açıkladığı ve memnuniyet oranının çok yüksek olduğu İstanbul, Ankara ve Aydın’da geçerli olmayacak.

CHP, belediye meclis üyeliklerinde cinsiyet ve genç kotasını da uygulayacak. Buna göre belediye Meclis üye adaylarının üçte 1’i kadınlardan, dörtte 1’i de gençlerden oluşacak.

CHP Ankara ve İstanbul için ise özel bir strateji yürütecek. Ankara’da cumhurbaşkanlığı seçiminde Kemal Kılıçdaroğlu’nun yüksek oy aldığı ancak halen AK Parti veya MHP’de olan bazı belediyelerin alınabileceği ifade ediliyor. Mamak, Etimesgut, Gölbaşı gibi ilçe belediyeleri üzerinde özel olarak duruluyor.

CHP yönetimi, İstanbul’daki 39 ilçenin en az 25’ini kazanma potansiyelleri olduğunu ifade ederken 30 ilçeyi kazanmak üzere çalışma yürüttüklerini ifade ediyor. Belediye başkan adaylarının ilçenin talepleri, sosyal dokusu, farklı toplum kesimleri ile ilişkileri dikkate alınarak belirleneceğini ifade eden yöneticiler, bu konuda detaylı veriler içeren kapsamlı ve bilimsel çalışmalar yaptıklarını anlattı.

CHP yönetimi, yerel seçim stratejisini belirlemek üzere milletvekilleri, Parti Meclisi üyeleri ve parti yöneticilerinin katılımıyla 1-3 Aralık tarihleri arasında Antalya Manavgat’ta kampa girecek. Kampta seçim kampanyasına ilişkin önerilerin yanı sıra, seçim bölgelerinde görevlendirilecek heyetler de belirlenecek.

MYK toplantısının ardından il ve ilçe başkanlıklarına gönderilen genelgeye göre büyükşehir, il, ilçe belediye başkanlıkları ile belediye meclis üyeliği adaylığı için başvurular 21-28 Kasım arasında alınacak.

İl ve ilçe başkanlarının belediye başkanlığına aday olmamaları yönündeki geçen dönem alınan tavsiye kararı uygulanacak. Ancak kamuoyu yoklamaları ve örgütlerin görüşü doğrultusunda, il veya ilçe yöneticilerinin belediye başkan adayı olması yönünde bir eğilim çıkarsa istisnai uygulamalar söz konusu olabilecek. Ayrıca partinin güçsüz olması nedeniyle, aday çıkarılamayan yerlerde de ilçe, il veya belde başkanları doğal aday olacak.

Tüm seçim çevrelerinde aday çıkarılacak

CHP, tüm büyükşehir, il, ilçe ve beldelerde aday çıkaracak. İlerleyen süreçte diğer muhalefet partileri ile seçim iş birliğinin gündeme gelmesi ve partiler arasında mutabakat sağlanması halinde bazı seçim çevreleri için bu karar gözden geçirilebilecek.

CHP yönetimi, yerel seçim iş birliği görüşmeleri için başta İYİ Parti olmak üzere herhangi bir partiden adım beklemeyecek. Temaslar en kısa zamanda başlayacak.

CHP’de belediye başkanlığı ve belediye meclis üye adaylığı başvuru ücretleri de netleşti. Başvuru ücretleri başvuru yapılan yerin nüfus büyüklüğüne göre kademeli olarak artacak. Buna göre en yüksek ücreti 50 bin lira ile büyükşehir belediye başkan adayları, en düşük ücreti ise 3 bin lirayla, nüfusu 5 binin altındaki belde adayları ödeyecek.

Belediye Meclis üye adaylarından da başvurdukları yerin nüfusuna göre bin lira ile 10 bin lira arasında başvuru ücreti alınacak. Kadın ve genç kontenjanından başvuranlar belirlenen ücretin yarısını, engellilerden, çatışmalarda hayatını kaybedenlerin yakınlarından ve gazilerden ise ücret alınmayacak.

Paylaşın

İYİ Parti, “Kaybet – Kaybettir” Stratejisi İzliyor

Siyasal İletişim Uzmanı Dr. İbrahim Uslu, “Şu anki haliyle İyi Parti bir ‘kaybet-kaybettir’ stratejisi takip ediyor gibi görünüyor… Kamuoyu araştırmalarında İyi Partinin genel seçimler için oy oranı yüzde 7-8 aralığındayken, yerel seçimlerde bu destek yüzde 5 civarına iniyor. Yani şimdiki tutumunu değiştirmezse İyi Parti genel seçimdeki oy oranının çok altına düşebilir. Bu durumda Büyükşehir, il ve büyükşehir ilçe belediyesi kazanma olasılığı oldukça düşük” değerlendirmesinde bulundu.

İbrahim Uslu, seçimlerde alınan sonuçlara işaret ederek, “Malumunuz, belediye başkanlığı seçimi en çok oy alanın kazandığı bir yarış ve geçen yıl yapılan genel seçimlerde İyi Parti hiçbir büyükşehirde ve il belediyesi sınırları içinde en yüksek oyu alan ilk iki partiden biri olamadı. Genellikle üçüncü veya dördüncü parti olabildi. Bir yıl önce üçüncü veya dördüncü parti olduğunuz yerlerde bu kadar iç çalkantı da yaşadıktan sonra belediye seçimi falan kazanamazsınız” ifadesini kullandı.

İyi Partinin şu an izlediği politikayı hatırlan Uslu, “Bu yüzden kendisi kaybedecek ama aynı zamanda muhalefete de kaybettirecek. Doğal olarak iktidar partilerinin kazanacağı bir yarışa katkı vermiş olacak. İşte bu yüzden insanlar İyi Partinin iktidarla uzlaştığını düşünmeye başladılar” değerlendirmesinde bulundu.

Siyasal İletişim Uzmanı Dr. İbrahim Uslu, İyi Partideki gelişmeleri Evrensel’den Şerif Karataş’a değerlendirdi.

Yaşanan istifalar “Neyi gösteriyor” sorumuza Uslu, seçimden sonra yaşanan istifaların İyi Partide ilk kez karşılaşılan bir durum olmadığını hatırlatarak şu değerlendirmede bulundu: “Daha önce gerçekleştirdiği kongre sürecinde de başta Ümit Özdağ olmak üzere önemli isimlerin istifası ile karşılaşmıştık. İyi Partinin temel sorunu kurumsallaşmasını tamamlamakta zorlanması. Yıllardır siyasi yelpazenin neresinde duracağını dahi kararlaştıramamış bir partiden söz ediyoruz. Şu ana kadarki karakterine baktığımızda

İyi Parti; kariyer yapmanın diğer kurumsal partilere kıyasla görece daha kolay, parti mensuplarının birlikteliğini pekiştirecek müşterekleri pek fazla olmayan, dolayısıyla fikir ayrılıklarına düşmenin sürekli yaşandığı, temel politika alanlarında henüz uzlaşı sağlayamamış bir siyasi yapı görünümünde. Üstüne üstlük parti içerisindeki şiddetli tartışmalar parti politikalarının ne olması gerektiğinden maada kurum içi rekabet nedeniyle ortaya çıkıyor. Hatta en son yaşanan krizlerin bir suistimal sebebiyle ortaya çıktığına dair de ciddi bilgiler var.”

Devamında Uslu, biraz iddialı bir değerlendirme bulunarak, “İyi Parti şu ana kadarki performansı ile henüz partileşme sürecini tamamlayamadan büyük politik sorumluluklar ve iddialar taşımaya çalışan bir siyasi mekanizma görünümünde…” dedi.

İstifalarla birlikte gündeme gelen “İktidarla pazarlık için kapıyı açık bıraktığı” ve “belediyelerle ticari ilişkilere” iddialara ilişkin sorumuza Uslu, “Şu an Türkiye’deki hem siyasal koşullar hem de yasal düzenlemeler partilerin “yalnız kurt” olmasına imkan tanımıyor. Bu nedenle bir parti çıkıp da “Ben yoluma tek başıma devam edeceğim” dediğinde inandırıcı olamıyor ve insanlar bu sözün arkasında başka gizli niyetler arıyorlar. İyi Partinin niyetini okumamıza imkan yok tabii ki, ama ben bunun da ötesinde üzerinde uzlaştıkları bir planlarının olduğunu da çok fazla düşünmüyorum. İçerideki tartışmalar büyük ölçüde zaten önemli konularda müşterek hedefler koyamamalarından kaynaklanıyor” ifadeleriyle yanıtladı.

“Kaybet – kaybettir” stratejisi

İyi Partideki gelişmelerin yerel seçimlere etkisi de konuşuluyor. “Şu anki haliyle İyi Parti bir “kaybet-kaybettir” stratejisi takip ediyor gibi görünüyor” diyen Uslu, “Kamuoyu araştırmalarında İyi Partinin genel seçimler için oy oranı yüzde 7-8 aralığındayken, yerel seçimlerde bu destek yüzde 5 civarına iniyor. Yani şimdiki tutumunu değiştirmezse İyi Parti genel seçimdeki oy oranının çok altına düşebilir. Bu durumda Büyükşehir, il ve büyükşehir ilçe belediyesi kazanma olasılığı oldukça düşük” değerlendirmesinde bulundu.

Uslu, seçimlerde alınan sonuçlara işaret ederek, “Malumunuz, belediye başkanlığı seçimi en çok oy alanın kazandığı bir yarış ve geçen yıl yapılan genel seçimlerde İyi Parti hiçbir büyükşehirde ve il belediyesi sınırları içinde en yüksek oyu alan ilk iki partiden biri olamadı. Genellikle üçüncü veya dördüncü parti olabildi. Bir yıl önce üçüncü veya dördüncü parti olduğunuz yerlerde bu kadar iç çalkantı da yaşadıktan sonra belediye seçimi falan kazanamazsınız” ifadesini kullandı.

İyi Partinin şu an izlediği politikayı hatırlan Uslu, “Bu yüzden kendisi kaybedecek ama aynı zamanda muhalefete de kaybettirecek. Doğal olarak iktidar partilerinin kazanacağı bir yarışa katkı vermiş olacak. İşte bu yüzden insanlar İyi Partinin iktidarla uzlaştığını düşünmeye başladılar” değerlendirmesinde bulundu.

Paylaşın

AK Parti Ve MHP’de Yerel Seçimler Hazırlığı: Sürprizlere Hazır Olun

31 Mart 2024’te yapılması planlanan yerel seçimlere ilişkin MHP’de “Sürprizlere hazır olun” denilirken AK Parti’de de çalışmanın belediye başkan adaylarının YSK’ya bildirileceği güne kadar devam edeceği belirtilerek, “Şubat’ın ikinci hafta sonuna kadar her şey olabilir” deniliyor.

İki parti heyetlerinin bu ay sonuna kadar hazırladıkları ön çalışmayı tamamlaması, daha sonra bunun liderlere sunulması bekleniyor. Liderlerin görüşmesinin ardından da heyetler çalışmaya devam edecek.

Gazete Duvar’da yer alan habere göre; 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde iş birliği yapan AK Parti ile MHP, yaklaşık 4.5 ay sonra gerçekleşecek seçimler için de ortak çalışmaya başladı. AK Parti ve MHP heyetleri son iki haftada bir dizi toplantı yaptı.

MHP’li yetkililer, “Çok büyük bir uyum ve zarafet içinde” görüşmelerin sürdüğünü söylerken AK Partili yetkililer de “çok olumlu bir çalışma” içinde olduklarını ifade ediyor. Ancak 2019 seçimlerinde 30’u büyükşehir olmak üzere toplam 51 ilde iş birliğine giden iki partinin bu seçimde nasıl bir formülle yol alacağı bilinmiyor.

Kulislerde iki partinin 2019 yerel seçimlerinde yapılan iş birliğini büyük ölçüde koruyacağı ifade edilirken bazı şehirlerde değişiklikler olabileceği konuşuluyor. MHP’de “Sürprizlere hazır olun” denilirken AK Parti’de de çalışmanın belediye başkan adaylarının YSK’ya bildirileceği güne kadar devam edeceği belirtilerek, “Şubat’ın ikinci hafta sonuna kadar her şey olabilir” deniliyor.

İki parti heyetlerinin bu ay sonuna kadar hazırladıkları ön çalışmayı tamamlaması, daha sonra bunun liderlere sunulması bekleniyor. Liderlerin görüşmesinin ardından da heyetler çalışmaya devam edecek.

Paylaşın

Özel’den Dikkat Çeken ‘Yerel Seçimler Ve HEDEP’ Açıklaması

31 Mart 2024’te yapılması planlanan yerel seçimlere ilişkin değerlendirmede bulunan CHP Lideri Özgür Özel, “CHP’nin bugün yakaladığı ivme ile belli ittifak kapıları aralanamasa da başarılı olabileceğini görüyorum” dedi ve ekledi:

“HEDEP Eş Genel Başkanları ile aradıklarında ayrı ayrı görüştük. Onlara da söyledim. ‘Ziyarete gelmek isteriz’ dediler, beklerim dedim. ‘Meclis’e mi’ diye sordular, ‘Hiç fark etmez’ dedim. Genel Merkez’e de gelebileceklerini söyledim. Tercihi onlara bıraktım.”

Özel açıklamasının devamında, “Onlarla da bir iş birliği yapacaksak bunu kamuoyunun bilmeye hakkı var. Bir görüşme olacaksa açıktan yapılmasına yönelik isteği son derece haklı bir talep olarak görüyorum. ‘Siz bize destek verin hem de bunu kamuoyunda söylemeyelim’ deme niyetinde değilim. Hatta bunun şu açıdan da sağlıklı olacağını düşünüyorum, bütün seçmen, belli hassasiyetleri olan, belli beklentileri olan seçmenler bilsin bu seçim bölgesinde biz şu siyasi partiyle şöyle bir işbirliği içerisindeyiz.

Mesela Zafer Partisiyle yapılan gizli protokolün bazı Kürt seçmenleri ciddi şekilde rahatsız ettiğini ve bunun bize bir maliyet yüklediğini de kendi kulaklarımla duydum.  Diyarbakır’da, ‘Değişim olmazsa oy vermeyeceğiz, gizli protokole çok kızıyoruz’ diye bir sürü Kürt seçmen yüzüme söyledi. ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, BirGün Yayın Koordinatörü Yaşar Aydın, Ankara Temsilcisi Nurcan Gökdemir ve muhabir Hüseyin Şimşek’in sorularını yanıtladı. Özel’in açıklamalarından öne çıkan bölümler şöyle:

‘‘Ben tam da geride bıraktığımız gibi bir kurultay bekliyordum. Beklediğimden daha iyi tamamlandı. Kurultay, tam bir kurultay gibi oldu. İki farklı fikir yarıştı. Bazen sert söylemler de oldu. Kuvvetli argümanlarla gün boyu iki taraf birbiri ile mücadele etti. Biz, değişim için bir kadro hareketi öneriyorduk, karşı taraf kabul etmiyordu. Sonunda delegeler her iki tarafı da dinledi ve kararını verdi. Demokratik bir yarıştı. Bu, Türkiye’nin dünyadaki algısı için de iyiydi. Kurultayda stres bekliyordum. Fakat gerginlik ve kavga olmadı, çok mutlu olduğumuz bir konu bu.

Dışarıdan getirilmiş, parti ile bağı olmayan bir grup vardı. Söylemleri de futbol tezahüratıydı. Siyasi bir grup değildi. Yine de sorunlar büyümedi. Kurultay, bitiş şekli itibarıyla da büyük bir heyecana ve umuda dönüştü. Sahadaki etkisini de görüyoruz. İki hafta oldu, heyecan sürüyor. Uçakta bile alkışlanıyoruz. Bu benim şahsıma değil, muhalefetin yeniden ayağa kalkmasına destek alkışıdır. Toplumsal muhalefeti de ateşleyen bir şey oldu kurultay. Bu, dalga dalga tüm topluma yayılıyor. Sandığa da olumlu bir katkısı olacak.

İYİ Parti, HEDEP seçmeni hatta bazı AKP ve MHP seçmeni, CHP’deki değişimi olumlu buluyor. Çeşitli anketlerde bunu gördük. Örgütlerimiz de süreci çok daha iyi atlattı böylece. Üyelerimiz ve seçmenimiz, kurultay delegelerine çok ciddi şekilde etki etti. Dışarıda böyle bir hava olmasa kurultayda böyle bir sonuç olmazdı. Delegelerin esnafı, komşularını, gençleri dinlediklerini gördüm. Kazanacağımızdan çok emindim. İkinci turda aldığımız oy, delegelerin gerçek görüşüydü.

“İttifak kelimesi biraz yoruldu”

İttifak kelimesi biraz yoruldu. Meramınızı anlatırken zorlanıyorsunuz insanlara. O açıdan bundan sonrası için ‘işbirliği’ demek daha doğru olur. Yerel seçimler, işbirliğine uygundur. Adı ittifak konacaksa ona da karşı değilim ama çok sayıda partinin bundan sonra bir ittifak kurmasını doğru, gerekli ve uygun bulmuyorum. Partilerin seçim bölgelerine özel iş birlikleri olabilir. Kaybetmek üzere atılacak adımlar, seçmenlerimize haksızlık olur.

Adayın doğru belirlenmesi çok önemli. Büyük parti olma kibri göstermeyeceğimizden de herkes emin olsun. Türkiye için biz muhalefete kazandıran bir formüle mecburuz. Yerel gereklilikleri iyi okuyan bir iradeyi göstermek istiyorum. Diğer partilerle henüz bir temas yok ama mutlaka olacaktır. Kibirli olmayacağız. Son seçilmiş genel başkan olarak ilk adımı benim atmam gerekiyorsa ilk adımı da atarım. Adım atılırsa da geri çevirmem. Tüm partiler için bunu söylüyorum.

Önümde, partide düşündüğüm yapısal değişikliklerin tamamını yapacak bir vaktin olmasını isterdim. Haziran ayında bir karne alacağız diye düşünelim. Mayıs ayında öğretmen değişmiş. O yüzden biraz erken olması yerine birkaç yıl sonra olmasını tercih ederdim kendi adıma. Çünkü CHP’nin ülkenin en iyi yönetilen kurumu olması gerektiğine inanıyorum. Hiçbirini yapamadan yerel seçime gideceğiz.

Yine de ben zaten bir kurultay yapmazsak ya da rakipsiz olursa, seçmenin bizi cezalandıracağını gördüğüm için aday oldum. Yerel seçimi iyi bir şekilde geçireceğimizi bilseydim aday olmazdım. Bu heyecanın seçmeni yeniden sandığa götüreceğini biliyordum. Ben adaylık kararını ilk açıkladığımda, bana, ‘Boş havuza balıklama atladın’ dendi. Zaten bu cesareti gösterirsen başarırsın.’’

“İktidar, dört yıl seçim yapmadan duramaz”

Dört yıl daha AKP iktidarına katlanmak istemeyen bütün seçmenin sandığa gelip muhalefet destek vermesi gerekiyor. Toparlanan bir muhalefet olacağız. Yerel seçimlerde elde edilecek bir başarı, psikolojik üstünlüğün muhalefete geçmesine neden olacak. İktidar, dört yıl seçim yapmadan duramaz.

Ama o 4 yıllık süre seçimsiz de geçse bizim partiyi büyütmemizin önünde bir engel yok. Bence demokrasinin önündeki en büyük engel, sürekli seçim fırtınasına maruz kalmış olmak. O zaman partiler cesurca adımlar atmak yerine, ‘Seçim var şimdilik o da beklesin bu da beklesin’ noktasına geliyor. Ben önümüzdeki 4 yıllık sürecin sonunda CHP’nin oylarını yüzde 35’in üzerine çıkaracağını düşünüyorum.’

Partimizdeki yeni kadrolarla ilgili yıllar önce bana bir siyasetçi şöyle demişti, ‘Siyaset, insan biriktirme işidir.’ Kafanın bir yerinde sürekli birilerini biriktiriyor olman lazım. Ben mesele hocalarımın her birini kendi alanlarındaki yetkinlikleriyle, beğeniyle faydalanarak, işte sizin gazetenizdeki yazılarını okumaktan tutun TV programlarında dinleyerek aklımın bir yerinde tutuyordum zaten.

Ben CHP’nin sol bir perspektifle politikalara bakabilen bir dili geliştirmesi gerektiğini hep düşündüm. Partide nereyi eksik gördüysem orayı doldurmaya çalıştım hocalarımızı davet ederek. İlk oturduğumuzda bu konuştuğumuzu anlattım. ‘Partide bazı şeyler eksik buraları siz doldurabilirsiniz’ diye. Onlar da bu tekliften heyecan duydular. Teklif ettiğim hiçbir hoca da reddetmedi.

Partimizin bu dönem tek bir sözcüsü yok. Aslında gölge kabinedeki bakanlarımızın tamamı kendi alanlarında birer sözcü. Parti içerisinde yeni bir şey deniyoruz. Ölçme, değerlendirme zamanımız olacak. Yerel seçim ayağını parti yönetimi içinde idari kadrolarla yapacağız. İşin bu tarafı ise siyaseten çok önemli figürler yaratabilir.

Mesela kabinede belli isimler öne çıkıyor, onlar ne yapıyorsa onu diğer arkadaşlarının örnek alması lazım. Geneli bir şey yakalıyor, birileri geride kalıyor. Oradaki bakanı da değiştirmek lazım. Altı ay sonra, ‘Gölge kabine sistemi tutmadı. Türk milleti teveccüh göstermedi’ deniyorsa buna ikna olursak biz de bir revizyon yaparız. Denemek ve ısrar etmek gerektiğini düşünüyorum.

“Değişim olmazsa oy vermeyeceğiz”

CHP’nin bugün yakaladığı ivme ile belli ittifak kapıları aralanamasa da başarılı olabileceğini görüyorum. HEDEP Eş Genel Başkanları ile aradıklarında ayrı ayrı görüştük. Onlara da söyledim. ‘Ziyarete gelmek isteriz’ dediler, beklerim dedim. ‘Meclis’e mi’ diye sordular, ‘Hiç fark etmez’ dedim. Genel Merkez’e de gelebileceklerini söyledim. Tercihi onlara bıraktım. Onlarla da bir iş birliği yapacaksak bunu kamuoyunun bilmeye hakkı var. Bir görüşme olacaksa açıktan yapılmasına yönelik isteği son derece haklı bir talep olarak görüyorum.

‘Siz bize destek verin hem de bunu kamuoyunda söylemeyelim’ deme niyetinde değilim. Hatta bunun şu açıdan da sağlıklı olacağını düşünüyorum, bütün seçmen, belli hassasiyetleri olan, belli beklentileri olan seçmenler bilsin bu seçim bölgesinde biz şu siyasi partiyle şöyle bir işbirliği içerisindeyiz. Mesela Zafer Partisiyle yapılan gizli protokolün bazı Kürt seçmenleri ciddi şekilde rahatsız ettiğini ve bunun bize bir maliyet yüklediğini de kendi kulaklarımla duydum. Diyarbakır’da, ‘Değişim olmazsa oy vermeyeceğiz, gizli protokole çok kızıyoruz’ diye bir sürü Kürt seçmen yüzüme söyledi’

Kayyum işine kökten karşıyız. Burada diyorlar ki ‘Devletle HEDEP görüşüyor ve aday çıkarmaları karşılığında kayyum atamama gibi birtakım iddialar var.’ Bunu çok tehlikeli buluyorum. AK Parti, siyasi etiği olmayan, sözüne en güvenilmeyecek, bugün böyle söyleyen yarın tam tersini yapan bir partidir. Yani CHP’ye kaybettirmek için ‘Her yerde aday çıkarılsın’ deyip kayyum atamama sözü verip, seçimin ertesi günü kayyum atar. AK Parti’ye aldanmamak lazım.

Partinin kimi gösterirse göstersin kazandığı yerde, aday kazanıyor diye mevcut belediye başkanını devam ettireceğiz diye bir zaruriyet yok. 2019’daki seçimden gerideyse değişecek. Yüzde 70’le seçilmiş, şimdi 65’te. Demek ki bir şeyler kötüye gidiyor. Oysa orada herkesin gönlünü alması lazımdı. Seçildiği yerden geride olanları değişmek gerektiğini düşünüyorum. Geriye gidiyorsa değiştirmek lazım hatta birazcık da aday adaylarına bakıp anketten sonra birbirine yakın ve yüksek adayları da sandığa koyup örgütü ödüllendirmek lazım.’’

CHP Grup Başkanvekili Burcu Köksal ile kongreler sürecinde yaşananlar hakkında disiplin sürecinin yürümeyeceği kaydediliyor. Tüm bu süreç hakkında ne söylersiniz?

İl kongrelerinde yaşananlarda bir tek Aydın’da disiplin süreci yürüyor. Grup Başkanvekilimiz Burcu hanım açısından zaten bir disiplin süreci yoktu. Ben kendi adıma kongrenin olduğu sabahtan önce yaşananlar adına hiçbir kırgınlık, küskünlük biriktirmedim. Burcu hanıma da şunu söyledim,

‘Kongre sürecindeki tutumundan dolayı grup başkanvekilliği görevinden alma veya güvensizlik gibi bir niyetim yok ama bundan sonra uyumlu çalışmamız, görevin iyi yapılması ve bundan sonraki durumla ilgili yeniden değerlendirme yapmamız doğru olur.’ Gelip bir grup başkanvekilini görevden el çektirmek de istemem. Kurultay hesabıyla bir şey yapmış olmak istemem. Ama bir yandan da grup başkanvekilleri, grup başkanını temsil edecekler. O meseleyi önümüzdeki süreçte hep birlikte değerlendireceğiz.

Kurultaydan dolayı bir cezalandırmanın içine girmek istemem. Mecliste görevlendirmeler sırasında atama yapmayacağım. Grup başkanvekilliklerinde atama yapmayacağım. Seçim varken, ‘Seçmeyin ben aday göstereyim’ demeyi çok doğru bulmuyorum. Hatta grup başkanvekilliklerinde seçimin daha iyi sonuç verdiğini düşünüyorum. Ben hangi seçim sandığını bulduysam girdim fayda gördüm. Önümden kaçırılan her sandıktan zarar gördüm.”

Özel’in Birgün’e yaptığı açıklamaların tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

Yerel Seçimler: AK Parti’den İstanbul İçin Özel Kampanya Hazırlığı

31 Mart 2024’te yapılması planlanan seçimler yaklaştıkça partilerin ve ittifakların seçim stratejileri de netleşiyor. AK Parti tüm iller için aday adayı çalışmalarını anketlerle destekleyerek sürdürürken, İstanbul için özel bir kampanya başlığı açmaya hazırlanıyor.

İstanbul’un bugünkü yönetimi hakkında daha önce planlanan negatif kampanyanın ardından, kendilerini daha cazip gösterecek pozitif projelerin açıklanması ve bunların da adayla eş zamanlı duyurulması planlanıyor. Yeni iletişim yollarının kullanılması, marka projelerin bu yolla duyurulması ele alınıyor. Asıl kampanyanın aralık ayında başlaması öngörülüyor.

Gazete Pencere’den Nuray Babacan’ın edindiği bilgilere göre; AK Parti ve MHP kurmayları, il ve ilçeler bazında yapılacak pazarlıkların alt yapısını oluşturdu. Henüz il ve ilçeler üzerinde görüşmeye geçilmezken, bir önceki yerel seçimde ittifakın diğer ortağına bırakılan il ve ilçelerdeki durum analiz ediliyor. Bu yerleşim yerlerindeki belediye başkanlarının ‘başarı ve başarısızlık’ grafiği de çıkartıldı. O seçimde alınan oylar ve bu seçime ilişkin olasılıklar değerlendirilerek, gerekirse ittifak yapılan iller değiştirilecek.

“44 ilde sadece AK Parti, 7 ilde sadece MHP aday göstererek”

Buna göre taraflar, herhangi bir il veya ilçeyi ortağına bırakırken, başarı grafiğini esas alacak ve o yerleşim yeri MHP veya AK Parti’de kalsa bile başkan adayının değiştirilmesini isteyebilecek. Aynı planlama ittifak yapılacak ilçeler için de geçerli olacak. MHP’ye bırakılacak iller olarak, Osmaniye, Manisa, Muğla, Adana, Aydın, Kars Kırıkkale ve Iğdır tartışılırken, bir önceki seçimde, 51 ilde iş birliği yapılmış, 44 ilde sadece AK Parti, 7 ilde sadece MHP aday göstererek birbirlerine destek vermişti.

AK Parti tüm iller için aday adayı çalışmalarını anketlerle destekleyerek sürdürürken, İstanbul için özel bir kampanya başlığı açmaya hazırlanıyor. İstanbul’un bugünkü yönetimi hakkında daha önce planlanan negatif kampanyanın ardından, kendilerini daha cazip gösterecek pozitif projelerin açıklanması ve bunların da adayla eş zamanlı duyurulması planlanıyor. Yeni iletişim yollarının kullanılması, marka projelerin bu yolla duyurulması ele alınıyor. Asıl kampanyanın aralık ayında başlaması öngörülüyor.

Paylaşın

Arjantin’deki Ön Seçimlerde En Çok Oyu Aşırı Sağcı Aday Aldı

Eski ABD Başkanı Donald Trump’a hayranlığını sıklıkla dile getiren aşırı sağcı popülist aday Javier Milei, Arjantin’de Ekim’de düzenlenecek genel seçimler öncesi yapılan ön seçimlerde en çok oyu alan aday oldu.

Milei toplam oyların yaklaşık yüzde 30’unu alırken, ana muhalefet koalisyonu Değişim için Birlik’in adayları yüzde 28, mevcut iktidar koalisyonu Vatan için Birlik’in adayları ise yüzde 27 oranında oy aldı.

Seçim sonuçlarına ilişkin konuşan Javier Milei, “Bu ülkede var olan asalak, yozlaşmış ve işe yaramaz siyasi kastın sonunu getireceğiz. Bugün Arjantin’in yeniden inşası için ilk adımı attık. Her zaman olduğu gibi aynı insanlarla farklı bir Arjantin mümkün değildir.” ifadelerini kullandı.

Aşırı sağcı ve popülist görüşleriyle bilinen Milei, Arjantin Merkez Bankasının kapatılmasını savunuyor. Ayrıca Milei, iklim değişikliğinin yalan olduğunu, insan organlarının satışının legal olması gerektiğini ve silahların serbestleştirilmesi gerektiğini dile getiriyor.

Seçim öncesinde analistler, 52 yaşındaki Milei’nin beklenenden daha iyi bir performans göstermesinin mali piyasaları altüst edeceği ve başkan olması halinde uygulayacağı ekonomi politikalarına ilişkin belirsizlik nedeniyle Arjantin pesosunun değerinde keskin bir düşüşe yol açacağı uyarısında bulunmuşlardı.

İlk sonuçlara göre Arjantin, seçmenlerin geleneksel siyasetçilere karşı öfkelerini ifade etmek için dışarıdan bir adaya yöneldiği, bölgedeki son ülke oldu.

Yıllık yüzde 100’ün üzerinde enflasyon, artan yoksulluk ve hızla değer kaybeden para birimi ile mücadele eden Arjantin’de hoşnutsuzluk yaygın. Milei Arjantin pesosunu ABD doları ile değiştirmesi çağrısında bulunarak destek topladı.

Arjantin’de genel seçimler 22 Ekim’de düzenlenecek. Ülkede düzenlenen ön seçimlerin sonuçları ise genellikle genel seçimlerin sonuçlarıyla benzer oluyor.

Üç ayrı etaptan oluşan Arjantin tipi seçim sisteminde ilk önce halk aday adaylarını seçiyor. Yani Türkiye’den farklı olarak parti içi aday adaylarını parti üyeleri değil direkt olarak halk seçiyor. 2009’de kurulan PASO (Birincil, Açık, Eş zamanlı, Zorunlu) adını verdikleri bu sistem bir ön seçim.

Seçimin ilk ayağını oluşturmakta ve her partinin başta devlet başkanı adayı olmak üzere, senatör, milletvekili aday listelerini belirlemesini ve asıl seçime bu listelerin gitmesini sağlar.

Kamuoyunun bir kısmı, olumlu karşılanan bu ön seçimli sistemi ülkeye daha demokratik bir atmosfer sağladığını, partilerin adaylarını da halk seçtiği için parti içi tekelciliği engellediği tezini savunuyor.

Ülkenin diğer bir kısmı ise seçim döneminin ikinci tura kalma durumunda toplamda 3 seçim yapılmasına ve dolayısıyla bu uzayan seçim döneminin ülkeye daha fazla maddi külfet getirdiği kanaatindeler.

Arjantin’in siyasi görünümü

Arjantin, idari olarak 23 eyalet ve özerk Buenos Aires kentinden oluşan federal bir cumhuriyet. Başkanlık sistemi ile yönetiliyor. Kuvvetler ayrılığı prensibi hâkim. Yürütme ağırlıklı olarak Cumhurbaşkanına aittir. Yasama erki Senato ve Temsilciler Meclisi’nden oluşan iki kamaralı Kongre’nin, yargı ise Yüksek Mahkeme’nin yetkisi altında.

Cumhurbaşkanlık süresi 1994’te yapılan anayasa reformuna kadar 6 yıl iken, bir kez yinelenebilir olmak üzere 4 yıla indirildi. 1994 Reformlarıyla, eyaletlerin ve özerk Buenos Aires şehrinin Senatör sayısı üçe çıkarıldı. Senato 72, Temsilciler Meclisi 257 üyeden oluşuyor.

Arjantin’de 27 Ekim 2019’da düzenlenen Cumhurbaşkanlığı seçimlerini “Herkesin Cephesi (Frente de Todos)” ittifakının adayı Alberto Fernandez ilk turda kazandı ve görevi 10 Aralık 2019’da devralmadı. İktidarda Herkesin Cephesi Koalisyon Hükümeti bulunuyor.

Paylaşın

İspanya Yeniden Seçime Gidebilir

İspanya’da Pazar günü yapılan erken parlamento seçimlerinde ne sağ ne de sol bloğun çoğunluğu elde edememesi üzerine İspanya yeniden seçime gidebilir. Seçimlerde ise en yüksek oyu muhalefetteki muhafazakar Halk Partisi (PP) aldı. Ancak PP mutlak çoğunluğu elde edemedi.

Haber Merkezi / Muhafazakar Halk Partisi (PP) ile aşırı sağcı Vox partisinden oluşması beklenen sağ blok  169’da, iktidardaki Sosyalist İşçi Partisi (PSOE) ve Sumar adında birleşen sol blok ise 153 sandalye kazanabildi.

Halk Partisi’nin Başbakan adayı Alberto Núñez Feijoo, resmi olmayan seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından başkent Madrid’de yaptığı açıklamada çoğunluğu elde edememelerine rağmen hükümeti kurma görevini üstlendiğini belirtti. Başkentte seçmenlerinin tezahüratları eşliğinde konuşan 51 yaşındaki Feijoo, “Hükümeti kurmak için müzakereleri başlatma görevini üstleniyorum” dedi.

PP parlamentoda sandalye sayısını 47 artırarak, 136 milletvekili çıkardı. PP’nin muhtemel koalisyon ortağı Vox ise 33 milletvekiline ulaştı. Ancak bu sonuç 176 sandalyelik mutlak çoğunluk için yeterli olmadı.

Feijóo’nun hükümeti kuramaması halinde yeniden seçime gidilmesi gerekecek. Bu da İspanya’yı uzun bir siyasi belirsizlik dönemiyle karşı karşıya bırakabilir. Nitekim İspanya’da 2015 ve 2019 seçimlerinden sonra iki kez üst üste hükümet kurulamamış, her seferinde ikinci tur oylamaya gidilmişti. Benzer durumun tekrarı ihtimal dahilinde görülüyor.

Pedro Sánchez başkanlığındaki iktidardaki Sosyalist Parti ise 122 milletvekili çıkarırken, koalisyon ortaklarının içinde yer aldığı SUMAR 31 sandalye elde etti. Halk Partisi’ni 2019’daki seçimlerde iktidara taşıyan küçük bölgesel partilerin elde ettiği oy sayısı da mutlak çoğunluğu sağlamaya yetmiyor. Bu partilerle birlikte sol ittifakın toplam sandalye sayısı 172’yi buluyor.

2017’de görevden alınan eski Katalan bölgesel hükümet lideri Carles Puigdemont’un ayrılıkçı partisi Junts’un elde ettiği 7 sandalye ise Sosyalist Parti’yi iktidarda tutabilirdi. Ancak Belçika’da sürgünde yaşayan Puigdemont daha önce ne PP’yi ne de diğer sol partileri destekleyeceklerini ilan etmişti.

Junts lideri Miriam Nogueras seçim gecesi yaptığı açıklamada siyasi desteğin koşullara bağlı olduğunu dile getirdi. Ayrılıkçı Junts partisi, merkezi devlet iradesine karşı bile olsa, yeni bir bağımsızlık referandumu yapılmasında ısrar ediyor.

Sol cephenin 176 sandalyeye ulaşmak için toplam 23 milletvekiline daha ihtiyacı var ve parlamentodaki geleneksel müttefikleri ERC, Bildu, PNV ve BNG (hepsi bölgesel partiler) birlikte 19 sandalyeye sahipler.

Yaklaşık 37 milyon 500 bin seçmenin bulunduğu İspanya’da vatandaşlar Pazar günü yapılan seçimlerde parlamentonun alt kanadı olan Temsilciler Meclisi’nin yanı sıra parlamentonun üst kanadını oluşturan Senato üyelerini belirlemek için de oy kullandı.

“İspanya bir labirente girdi”

İspanya’nın önde gelen gazetelerinden El Pais seçim sonuçlarını, “İspanya bir labirente girdi” başlığıyla duyurdu.

Haberde aşırı sağcı Vox’un bölgesel partilerle işbirliğine kapıyı kapatması nedeniyle sağ bloğun hükümet kuracak çoğunluğa erişmesi “neredeyse olasılık dışı” olarak görülürken, sol bloğunsa ayrılıkçı Katalanların desteğine ihtiyaç duyduğu belirtildi.

Haberde 2017’deki bağımsızlık referandumuna öncülük eden Junts’un, 4 yıllık Sanchez iktidarı boyuna sağ partiler kadar muhalefet rolünü üstlendiği ve PSOE’nin neredeyse hiçbir politikasına destek vermediği hatırlatıldı.

Birleşik Krallık kamu yayımcısı BBC ise, PP lideri Alberto Núñez Feijóo’nun seçim sonrası yaptığı “Umarım bu İspanya’da bir belirsizlik dönemi başlatmaz” açıklamasını okuyucularına aktarırken, ülkede yıl sonuna doğru yeni bir seçim ihtimalinin en güçlü olasılık olduğunu yazdı.

ABD merkezli New York Times ise, seçim sonuçlarının İspanya’ya muhtemelen haftalar boyu devam edecek bir belirsizlik getireceği yorumunu yaptı.

İspanyol seçmenlerin siyasi krizlere alışkın olduğu vurgulanan haberde 2016’daki 10 aylık siyasi belirsizlik dönemi hatırlatıldı ve benzerin bir sürecin yaşanabileceğine dikkat çekildi.

Seçim sonuçlarıyla ilgili AP’ye değerlendirmelerde bulunan siyasi analist Veronica Fumanal, “Sonuçlar hükümet kuracak çoğunluğa erişemeyen PP için bir Pirus zaferi. Mecliste bir çıkmaz senaryosu öngörüyorum” ifadelerini kullandı.

İspanyol danışmanlık şirketi Atrevia’da kamu politikaları direktörü olarak görev yapan Manuel Mostaza ise, “PP beklentilerinin kurbanı oldu ve Sosyalistler ise Vox’un yükselişinin yarattığı korkudan fayda sağlamayı başardı. Erken seçim kararının Pedro Sanchez için doğru karar olduğu ortaya çıktı” değerlendirmesinde bulundu.

Paylaşın

Aleksis Çipras, SYRIZA Genel Başkanlığından İstifa Etti

Yunanistan’da ana muhalefet partisi SYRIZA’nın Genel Başkanı Aleksis Çipras, pazar günü yapılan seçimlerde aldığı yenilginin ardından, partisinin genel başkanlığından istifa ettiğini açıkladı. Çipras, ‘yenilenecek olan SYRİZA’nın liderliği için yapılacak seçimlerde aday olmayacağını’ söyledi.

Partide “bir reformun gerekli olduğunu” belirten Aleksis Çipras, “Yeni bir döngü başlatmanın zamanı geldi. Olumsuz sonuç bu döngünün başlangıcı olabilir ve olmalıdır. Bu zorlu yolculukta tavizler, zor kararlar ve yaralanmalar oldu ama tarihe iz bırakan bir yolculuktu” ifadelerini kullandı.

Çipras, halkın sorunlarını daha iyi anlayacak yeni bir SYRIZA’nın kurulması için elinden gelen bütün gayreti göstereceğini söylerken Nazım Hikmet’in “En güzel deniz henüz gidilmemiş olandır” şiirindeki mısrasına atıfta bulundu.

Aleksis Çipras liderliğindeki radikal sol parti SYRIZA, seçimlerde yüzde 17,83 oy oranı ile toplam 47 milletvekili çıkarmıştı. 1974’ten bu yana hiçbir ana muhalefet partisi SYRIZA kadar düşük bir oy oranına ulaşmamıştı. SYRIZA’nın önde olduğu tek seçim bölgesi Müslüman azınlığın desteğini aldığı Rodop olmuştu.

Çipras seçim sonuçlarının toplum ve Demokrasi için büyük ölçüde “olumsuz” olduğunu söyledi ve “Parti üyelerinden hepimizi yargılamaları istenecek. Bu süreçte kendimi parti üyelerinin takdirine bırakacağımı söylemeye gerek yok.” ifadelerini kullanmıştı.

Çipras’ın istifa haberi sonrasında SYRİZA Genel Merkezi’nde üzüntü ve kaygı hakim. İstifa haberi birçok SYRİZA yetkilisini hazırlıksız yakalamış durumda. Son seçim yenilgisinin ardından parti yetkilileri olağanüstü kongre hazırlıklarını moralsiz bir şekilde başlatıyor.

Avrupa Birliği (AB) zirvesine katılmak için Brüksel’de bulunan Başbakan Kiriakos Miçotakis, gelişme hakkında basına ‘SYRIZA’nın ve kendisinin uğradığı üç ezici yenilgiden sonra bunun beklenen bir karar olduğu’ yorumunda bulundu.

Çipras’ın yakın mesai arkadaşı Dimitris Tzanakopoulos da SYRİZA Merkez Komitesi’ne istifasını sundu. İlk bilgilere göre dün gece sunulan istifa, Çipras tarafından kabul edilmedi.

Tzanakopoulos’un istifası, seçim gecesi parti merkezinde Panos Rigas ile çok hararetli bir kavgaya giriştiği yönündeki haberlerin ardından geldi. “Demokrasi” gazetesine göre, iki eski parti sekreteri sadece ağır sözler sarf etmekle kalmadı, aynı zamanda yumruklaşmaya noktasına vardı.

Çipras’ın eski yol arkadaşı Yanis Varoufakis ise Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, şu ifadeleri kullandı: “SYRİZA’nın yenilgisinin sorumluluğunu istifa ederek üstlenmesi, aramızdaki anlaşmazlıklar ne olursa olsun, olumlu karşılanmaktadır. Aslında bu durum, teslim olmayan ilerici güçlerin yeniden bir araya getirilmesini daha da acil hale getiriyor” mesajını verdi.

Paylaşın

Yunanistan’da İkinci Kiryakos Mitsotakis Dönemi

Yunanistan’da beş hafta içinde ikinci kez düzenlenen genel seçimlerden, Kiryakos Miçotakis’in Genel Başkanlığını yaptığı Yeni Demokrasi Partisi oyların yaklaşık yüzde 40,5 oy alarak 158 milletvekili çıkardı.

Haber Merkezi / Bu sonuç, Yunanistan’da muhafazakârlar için son 50 yıldaki en büyük seçim zaferine işaret ederken, Aleksis Çipras liderliğindeki radikal sol parti SYRIZA ise yüzde 17,83 oy oranı ile toplam 47 milletvekili çıkardı. 1974’ten bu yana hiçbir ana muhalefet partisi SYRIZA kadar düşük bir oy oranına ulaşmamıştı.

Yeni Demokrasi’nin seçim zaferinde, Mitsotakis’in ağır kriz yılları sonrasında Yunanistan’a kazandırdığı ekonomik istikrarın önemli rol oynadığı düşünülüyor.

Yaklaşık 10 milyon seçmenin bulunduğu Yunanistan’da seçime katılım oranı yüzde 53 oldu. Yunanistan’da 21 Mayıs’taki genel seçimde katılım oranı yüzde 61’di.

Söz konusu seçimde hiçbir partinin tek başına hükümet kurmasını sağlayacak vekil sayısına ulaşamaması ve Mitsotakis’in bir koalisyon hükümeti kurmaya yanaşmaması nedeniyle yeni seçim yasası uyarınca yeniden sandığa gidilmişti.

Yeni yasaya göre, ikinci tur olarak görülen seçimde sandıktan birinci çıkan partiye mecliste fazladan 20 ila 50 sandalye veriliyor.

Miçotakis, bu zaferle ülkeyi “dönüştürmek” için “güçlü bir yetki” kazandığını söyledi. Miçotakis yaptığı ilk açıklamalarda, kibirli ya da küstah tavırlar sergilemeden çok çalışılması ve reformların hızlandırılması mesajını verdi.

Seçimlerin galibi Mitsotakis, bugün Yunanistan Cumhurbaşkanı Katerina Sakelaropulu’dan resmen hükümet kurma yetkisini alacak. Mitsotakis’in önümüzdeki günlerde de yeni kabinesini açıklaması bekleniyor.

SYRIZA şimdi ne yapacak?

Aleksis Çipras liderliğindeki radikal sol parti SYRIZA ise yüzde 17,83 oy oranı ile toplam 47 milletvekili çıkardı. 1974’ten bu yana hiçbir ana muhalefet partisi SYRIZA kadar düşük bir oy oranına ulaşmamıştı.

SYRIZA’nın önde olduğu tek seçim bölgesi Müslüman azınlığın desteğini aldığı Rodop oldu.

Çipras seçim sonuçlarının toplum ve Demokrasi için büyük ölçüde “olumsuz” olduğunu söyledi ve “Parti üyelerinden hepimizi yargılamaları istenecek. Bu süreçte kendimi parti üyelerinin takdirine bırakacağımı söylemeye gerek yok.” ifadelerini kullandı.

2015-2019 yılları arasında başbakanlık yapan Çipras, 21 Mayıs’taki yenilgisinden sonra istifa etmeyi düşündüğünü söylemişti. SYRIZA’nın son mağlubiyetinin partiyi nereye götüreceği ise henüz bilinmiyor.

Oyların yüzde 11,86’sını alarak 32 milletvekili çıkaran sosyalist PASOK partisi ise üçüncü sırada yer aldı.

Sosyal demokratlar ve komünistler seçimi beklenenden daha yüksek oy oranlarıyla tamamladı. Yüzde 7,67’lik bir oy oranına sahip Yunanistan Komünist Partisi (KKE) mecliste 20 sandalye kazandı.

Aşırı sağın yükselişi

Cezaevindeki eski Altın Şafak lideri İlias Kasidiaris’in desteklediği aşırı sağcı Spartalılar Partisi ise yüzde 5’e yakın oy alarak mecliste 13 sandalye kazandı. Aşırı muhafazakâr NIKI ve milliyetçi Yunan Çözümü partileri de yüzde 3’lük seçim barajını aşarak meclise girdi.

Syriza lideri Tsipras, bu üç partinin oylarının toplamda yüzde 13’ü bulmasının Yunanistan demokrasisi için “belirgin” bir tehdit olduğunu söyledi.

Tsipras’ın başbakanlığı döneminde maliye bakanı olan Yanis Varufakis’in sol partisi MeRA25 ise yüzde 3’lük seçim barajını geçemediği için meclise giremedi.

Paylaşın