Fehmi Koru: AK Parti Seçimleri İkinci Tura Taşımak İstiyor

14 Mayıs’ta yapılacak cumhurbaşkanlığı ve milletvekili genel seçimlerine günler kaldı. Gazeteci Fehmi Koru, AK Parti’nin planın başından beri ikinci tura bırakmak olduğunu öne sürdü: İkinci tura kalan seçimde, aradaki 15 gün içerisinde meydana gelecek gelişmelerle iktidarın adayının önünün açılacağı hesabı bu.

Gazeteci Fehmi Koru bugün kişisel web sitesinde seçim sonuçlarına ilişkin bir değerlendirmede bulundu. Koru şunları kaydetti:

Muhalefet ile iktidarın cumhurbaşkanlığı seçimine dönük stratejileri açık seçik ortada: Millet İttifakı da Emek ve Özgürlük İttifakı da seçimin ilk turda sonlanmasını istiyor, Cumhur İttifakı ise ikinci tura kalmasını…

İkinci tura kalan seçimde, aradaki 15 gün içerisinde meydana gelecek gelişmelerle iktidarın adayının önünün açılacağı hesabı bu.

Hesap, sekiz yıl önce -2015’te- yapılan iki genel seçim deneyimine dayanıyor. 7 Haziran 2015 tarihinde yapılan seçimde aldığı %40.87 oyla AK Parti Meclis çoğunluğunu kaybederek iktidarda tek başına kalamaz duruma düşmüştü; anayasaya göre koalisyon hükümeti kurulması gerekirken, seçimin yenilenmesi yoluna gidildi ve 1 Kasım 2015 tarihinde yapılan ikinci seçimde AK Parti oyunu %49.50’ye çıkartarak iktidarda kalabildi.

Neden şimdi de aynı senaryo işe yaramasın?

Yarayabilir diye düşünüldüğü belli.

Bu hesabın sonradan yapılmadığı, ince ince örülerek bugünlere gelindiği anlaşılıyor.

Aslında seçmenlerin büyük çoğunluğunun dört adaylı seçim pusulasında yer alan iki aday arasında tercihte bulunacağı belli. Mevcut iktidarın ve sistemin devamını isteyenler Cumhur İttifakı adayına, değişimi arzu edenler ise Millet İttifakı adayına oy verecekler.

Cumhurbaşkanlığı seçimi Tayyip Erdoğan ile Kemal Kılıçdaroğlu arasında geçecek.

Dört aday yerine iki adayla gidilseydi, adaylardan biri ‘%50+1’ şartını yerine getirir ve seçim ilk turda sona ererdi; aday sayısının ikiden fazla olması bu sonuca varmayı zorlaştırıyor.

Seçimin ilk turda bitmesi imkansız değil ama zor.

Yazının tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

14 Mayıs Seçimleri: OECD’den Ankara’ya Gözlemci Tepkisi

14 Mayıs’ta yapılacak cumhurbaşkanlığı ve milletvekili genel seçimlerine günler kaldı. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) Parlamenter Meclisi, seçimlerini izlemek için görevlendirdiği gözlemcilerin Türkiye tarafından reddedilmesine tepki gösterdi.

OECD Parlamenter Meclisi tarafından yapılan ve “uluslararası gözlem misyonunun çalışmalarını olumsuz etkileyebilecek bu önlem bizi hayal kırıklığına uğrattı” denilen açıklamada, Türkiye’nin parlamenterlerin “siyasi görevleri kapsamındaki açıklamalarına” dayanarak gözlemci bileşimi üzerinde etkide bulunamayacağı belirtildi.

Ne olmuştu?

OECD, 14 Mayıs seçimlerini izlemek için 400’e yakın temsilci gönderirken, buna ek olarak Parlamenter Meclisi 100’ü aşkın yetkiliyi gönderiyor.

Danimarkalı Kızıl-Yeşil İttifakı Milletvekili Soren Sondergaard ile İsveçli Sosyal Demokrat Parlamenter Kadir Kasırga’nın Ankara’ya seyahat etmelerine izin verilmedi.

Danimarkalı vekil, geçen hafta yaptığı açıklamada geçmişte Demokratik Suriye Güçleri’ni (DSG) ziyaret ettiği gerekçesiyle Ankara tarafından engellendiğini belirtmişti.

Sondergaard, “İslam Devleti ile savaşan Demokratik Suriye Güçleri’ni ziyaret ettiğimi tamamıyla doğrudur” dedi ve bundan “gurur duyduğunu” sözlerine eklemişti.

OECD’nin Ankara nezdinde resmi bir şikayette bulunduğunu belirten Danimarkalı vekil, “Bir ülke gözlemci görevi gören parlamenterleri seçemez. Bu Türk seçimlerine bir gölge düşürür, zaten şimdiden seçimleri kontrol altında tutmak istediklerini gösteriyor” demişti.

AGİT’ten Türkiye’ye gözlemci eleştirisi

Ayrıca, AGİT’te seçimler için görevlendirilen iki gözlemcinin Türkiye’ye girişine izin verilmemesine tepki gösterdi.

Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’ndan (AGİT), pazartesi günü yapılan açıklamada, Türkiye’nin söz konusu İskandinav vekillerin “siyasi yetkileri çerçevesinde yaptıkları açıklamaları kullanarak delegasyonun yapısını etkileme hakkına sahip olmadığı” belirtildi.

Açıklamada, Türkiye’nin bu eyleminin “uluslararası gözlemci heyetinin çalışmaları üzerinde olumsuz etkisi” olabileceği ifade edildi.

Ankara daha önce İsveç Sosyal Demokrat İşçi Partisi Milletvekili Kadir Kasırga ile Danimarkalı parlamenter Sören Söndergaard’a ülkeye giriş izni verilmeyeceğini açıklamıştı.

Paylaşın

14 Mayıs Seçimleri: AGİT’ten Türkiye’ye Gözlemci Eleştirisi

14 Mayıs’ta yapılacak cumhurbaşkanlığı ve milletvekili genel seçimlerine günler kaldı. AGİT, seçimler için görevlendirilen iki gözlemcinin Türkiye’ye girişine izin verilmemesine tepki gösterdi.

Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’ndan (AGİT), pazartesi günü yapılan açıklamada, Türkiye’nin söz konusu İskandinav vekillerin “siyasi yetkileri çerçevesinde yaptıkları açıklamaları kullanarak delegasyonun yapısını etkileme hakkına sahip olmadığı” belirtildi.

Açıklamada, Türkiye’nin bu eyleminin “uluslararası gözlemci heyetinin çalışmaları üzerinde olumsuz etkisi” olabileceği ifade edildi.

Ankara daha önce İsveç Sosyal Demokrat İşçi Partisi Milletvekili Kadir Kasırga ile Danimarkalı parlamenter Sören Söndergaard’a ülkeye giriş izni verilmeyeceğini açıklamıştı.

İsveç Milletvekili Kadir Kasırga, Türkiye’nin Suriye operasyonuna karşı çıkmıştı.

Söndergaard da geçmişte Suriye Demokratik Güçleri bileşeni Kürt milis gücü Halk Koruma Birlikleri’ni (YPG) ziyaret etmişti. Türkiye YPG’yi PKK’nın uzantısı olmakla suçluyor ve bu nedenle “terörist” olarak sınıflandırıyor.

Söndergaard bir ülkenin “seçimlerde gözlemci olarak görev yapacak parlamenterleri seçemeyeceğini” söyledi. Bu durumun Türkiye’deki seçimlere gölge düşürdüğünü ifade eden Söndergaard, AGİT’in Türkiye hakkında resmi bir şikayette bulunduğunu kaydetti.

AGİT, 14 Mayıs Pazar günü yapılacak cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerine 10 Mayıs’tan itibaren 400 kadar uzmanının yanı sıra 100’den fazla seçilmiş temsilciyi seçimleri gözlemlemek amacıyla gönderecek.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

ABD’den Dikkat Çeken Seçim Açıklaması: Türkiye ile İlişkileri Etkilemeyecek

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Vedant Patel’e, ‘’gelecek hafta Pazar günü Türkiye’de yapılacak cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerin Türk-Amerikan ilişkilerini nasıl etkileyeceği’’ soruldu.

Sözlerine ‘’Etkilemeyecek’’ diyerek başlayan Patel, ‘’Türk halkı tarafından hangi hükümet seçilirse seçilsin birlikte çalışmaya devam edeceğiz ve bu ilişkileri derinleştirmeye, bir dizi işbirliği alanı ve ortak öncelikler üzerinde çalışmaya devam edeceğiz’’ yanıtını verdi.

ABD, Türkiye’de 14 Mayıs’ta yapılacak seçimlerden çıkacak sonucun ikili ilişkileri etkilemeyeceğini bildirdi.

Dışişleri Bakanlığı’ndan gelen açıklamada, ‘’Hangi hükümet seçilirse seçilsin birlikte çalışmaya devam edeceğiz… Tek umudumuz demokratik bir sürece dayanan özgür ve adil bir seçim görmek’’ mesajı verildi.

Bakanlığı günlük basın brifinginde Sözcü Yardımcısı Vedant Patel’e, ‘’gelecek hafta Pazar günü Türkiye’de yapılacak cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerin Türk-Amerikan ilişkilerini nasıl etkileyeceği’’ soruldu.

VOA Türkçe’den Dilge Timoçin’in aktardığına göre, sözlerine ‘’Etkilemeyecek’’ diyerek başlayan Patel, ‘’Türk halkı tarafından hangi hükümet seçilirse seçilsin birlikte çalışmaya devam edeceğiz ve bu ilişkileri derinleştirmeye, bir dizi işbirliği alanı ve ortak öncelikler üzerinde çalışmaya devam edeceğiz’’ yanıtını verdi.

Türkiye’nin önemli bir NATO müttefiki olduğuna ve ABD için önemli olan bir dizi konuda vazgeçilmez bir rol oynadığına da dikkat çeken Dışişleri Bakanlığı yetkilisi, ‘’Türkiye’nin Karadeniz Tahıl Girişimi’nin oluşturulmasında ve hayata geçirilmesinde oynadığı role işaret etmek istiyorum. Onların liderliği ve biraraya getirici rolü sayesinde, Rusya’nın tahılı silah haline getirmesini engelleyecek bir mekanizma var’’ dedi.

Patel, yanıtını, ‘’Ancak genel olarak ABD seçimlerde taraf tutmaz. Tek umudumuz demokratik bir sürece dayanan özgür ve adil bir seçim görmektir’’ diyerek tamamladı.

Paylaşın

EUobserver’dan 14 Mayıs Analizi: Ya Daha Fazla Baskı Ya Demokrasi

14 Mayıs’ta yapılacak olan cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerine günler kala, uluslararası basın da seçimlere ve olası sonuçlarına ilişkin değerlendirmelere yer vermeye devam ediyor.

Son olarak Brüksel merkezli haber kuruluşu EUobserver, seçimlere ilişkin “Türkiye yol ayrımında: demokrasiye dönüş ya da daha fazla baskı” başlıklı bir makale yayınladı.

Selçuk Gültaşlı imzalı makalede önümüdeki seçimler için “kader” ifadesi kullanılırken, “Erdoğan giderek daha otoriter ve popülist bir İslamcı akımı temsil ederken, Kılıçdaroğlu Batı odaklı, modernist ve çoğulcu demokratik bir parlamenter sistemi temsil ediyor” denildi.

Erdoğan’ın şimdiye kadarki en zorlu mücadelesiyle karşı karşıya olduğuna vurgu yapılan makalede şu ifadeler yer aldı: “20 yıldır ilk kez Erdoğan savunmasız görünüyor. Tüm güvenilir kamuoyu yoklamalarına göre, Kılıçdaroğlu önde ve bir zamanların yenilmez Erdoğan’ı geride kalmış gibi görünüyor.”

Seçimleri kaybetmesi durumunda Erdoğan’ın “yetkilerini devretmemek için ayak direyebileceğine dair bazı işaretler var” iddiasının bulunduğu makalenin devamında, “Seçimlerin güvenli bir şekilde yapılıp yapılmayacağı ve 20 yılı aşkın bir süredir görevde olan Erdoğan’ın Kılıçdaroğlu’na barışçıl bir şekilde iktidarı devredip etmeyeceği konusunda şimdiden endişeler var. Erdoğan’ın müttefikleri, olumsuz seçim sonucuna yönelik bir saldırı için şimdiden sahneyi hazırlıyor” iddiasında bulunuldu.

“Ya daha fazla baskı ya demokrasi”

Erdoğan’ın 2017’den bu yana başkanlık sistemi altında “muazzam yetkiler” kullandığı ve “giderek bölücü ve otoriter” hale geldiği belirtilen makalede, “14 Mayıs’ta Türkiye, ya Erdoğan’ın popülist-İslamcı otoriter yönetimi altında daha fazla baskıyı seçecek ya da demokrasiyi” denildi.

Avrupa Birliği (AB), Avrupa Konseyi ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) gibi kuruluşlara çağrı yapılan makalenin devamı şöyle:

“Avrupa kurumları, özgür ve adil bir seçim için ellerinden gelenin en iyisini yapmalı. Sandıklara hile karıştırılması ve seçimlerin meşruiyetinin sorgulanmasının ciddi sonuçları olacağı konusunda Erdoğan’ı uyarmalıdır. Aksi takdirde Avrupa, muhtemelen eskisinden daha baskıcı, bölücü ve otoriter olacak Erdoğan’ın iktidarında bir beş yıl daha beklemeli.”

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın

Doğu Ve Güneydoğu’daki 15 Barodan Provokasyonlara Karşı Tedbir Alınması Çağrısı

14 Mayıs’ta yapılacak cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerine günler kala, aralarında Diyarbakır, Mardin ve Van barosunun da olduğu 15 baro provokasyonlara karşı tedbir alınması çağrısı yaptı.

15 baro tarafından yapılan açıklamada, “Seçim sürecinin güvenilirliğini ve kamuoyunun sürece duyduğu güveni artırmak için tüm yetkilileri, Anayasa ve yasalarla tanımlanan sınırlar çerçevesinde görevlerinin gereklerini yerine getirmeye davet ediyor; tüm siyasetçileri, toplumsal gerginliğe sebep olacak propaganda dilinden uzak durmaya davet ediyoruz.

Seçimin bir demokrasi şöleni olduğunu hatırlatıyor; tüm yurttaşların, hiçbir ayrımcılığa uğramadan, seçme ve seçilme hakkını daha etkin ve daha eşit kullanabilmesi için ilgili kamu görevlilerinden gerekli önlemleri almasını talep ediyoruz.” ifadelerine yer verildi.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Erzurum’da yaptığı konuşma sırasında taşlı saldırıya uğramasının ardından Doğu ve Güneydoğu’daki 15 baro provokasyonlara karşı tedbir alınması çağrısı yaptı.

Ağrı, Adıyaman, Batman, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Hakkari, Kars, Mardin, Muş, Siirt, Şanlıurfa, Şırnak, Tunceli ve Van Baroları adına yapılan ortak yazılı açıklamada, seçim propagandalarının yoğunlaştığı bir dönemde; dün Erzurum’da yaşananların seçim süreci ve güvenliği açısından endişelere yol açtığı belirtildi.

VOA Türkçe’den Mahmut Bozarslan’ın aktardığına göre, provokasyonlara karşı gerekli önlemlerin alınması çağrısı yapılan açıklamada, şu görüşlere yer verildi:

“Seçim sürecinin güvenilirliğini ve kamuoyunun sürece duyduğu güveni artırmak için tüm yetkilileri, Anayasa ve yasalarla tanımlanan sınırlar çerçevesinde görevlerinin gereklerini yerine getirmeye davet ediyor; tüm siyasetçileri, toplumsal gerginliğe sebep olacak propaganda dilinden uzak durmaya davet ediyoruz.

Seçimin bir demokrasi şöleni olduğunu hatırlatıyor; tüm yurttaşların, hiçbir ayrımcılığa uğramadan, seçme ve seçilme hakkını daha etkin ve daha eşit kullanabilmesi için ilgili kamu görevlilerinden gerekli önlemleri almasını talep ediyoruz.”

Paylaşın

Erdoğan’ın En Zorlu Seçimi: Enflasyon, Yoksulluk Ve İşsizlik…

Uluslararası basın, 14 Mayıs’ta yapılacak olan cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerine günler kala, seçimlere ve olası sonuçlarına ilişkin değerlendirmelere yer vermeye devam ediyor.

Son olarak Birleşik Krallık merkezli Reuters haber ajansı, “Türkiye’de, Erdoğan ekonomisinin yükseliş ve düşüşünü hesaba katan bir seçim” başlıklı bir analiz haber yayınladı.

Jonathan Spicer imzalı analizde 14 Mayıs seçimleri “cumhurbaşkanının 20 yıl içindeki en zorlu sınavı” olarak nitelendirilirken, “Türkler bu ayki seçimlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı devirirse, bunun nedeni büyük ölçüde, onun 20 yıllık saltanatının ortasında refahlarının, eşitliklerinin ve temel ihtiyaçlarını karşılama yeteneklerinin düşmeye başladığı ekonomik bir tersine dönüş olacak” denildi.

Enflasyon, yoksulluk ve işsizlik…

Anketlerin, Erdoğan’ı “alışılmışın dışında” ve “sert ekonomi politikalarını tersine çevirecek olan” Millet İttifakı Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun arkasında olduğunu gösterdiğine dikkat çekilen analizde “Yükselen enflasyon karşısında faiz oranlarını düşürme politikasının getirdiği bir dizi kur düşüşü ve derinleşen bir yaşam maliyeti krizi nedeniyle Erdoğan’ın desteği son birkaç yılda azaldı” ifadeleri yer aldı.

Analizde ülkenin en temel sorunlarının başlarında yoksulluk ve işsizliğin geldiği vurgulandı.

Analizdeki bilgiye göre; Birleşik Krallık merkezli düşünce kuruluşu Legantum Institute’ın refah endeksinde Türkiye, 2011’den bu yana 23 sıra gerileyerek dünya çapında 95. sırada yer alıyor.

Ajansa konuşan Wharton Üniversitesi’nde doçent olan Merkez Bankası eski başkanı Bülent Gültekin “Erdoğan seçimi kazanır ve ekonomi politikasını sürdürürse, bir noktada tamamen çökecek. Oldukça karanlık bir tablo” dedi.

Gültekin, “Bir süreliğine işleri erteleyebilirsiniz, ancak sonunda faturayı ödemeniz gerekir” diye konuştu.

Paylaşın

Yurt Dışında Oy Kullanma İşlemi Devam Ediyor; YSK Son Durumu Açıkladı

Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) verilerine göre, 7 Mayıs itibarıyla yurt dışındaki temsilciliklerde 1 milyon 490 bin 727, gümrük kapılarında da 108 bin 425 kişi oy kullandı. Dış temsilciliklerde oy kullanma işlemi 9 Mayıs’ta sona erecek. Gümrüklerde ise 14 Mayıs, saat 17.00’a kadar oy verilebilecek.

Cumhurbaşkanlığı Seçimi’nin ikinci tura kalması halinde, yurt dışındaki temsilciliklerde sandıklar 20 Mayıs’ta oy kullanımına açılacak ve en geç 24 Mayıs’ta oy verme işlemi sona erecek.

Türkiye’de 13’üncü Cumhurbaşkanı ile 28’nci Dönem Milletvekillerinin belirleneceği genel seçim için Pazar akşamına kadar  yurt dışında toplam 1 milyon 599 bin 152 kişi oy kullandı.

Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) verilerine göre, 7 Mayıs itibarıyla yurt dışındaki temsilciliklerde 1 milyon 490 bin 727, gümrük kapılarında da 108 bin 425 kişi oy kullandı.

YSK’ya göre yurt dışında kayıtlı 3 milyon 416 bin 98 seçmen bulunuyor.

Seçmenler, yurt dışı temsilciliklerde 9 Mayıs’a, gümrüklerde ise 14 Mayıs saat 17.00’a dek oylarını verebilecek.

Ancak Belçika Anvers Başkonsolosluğu bünyesindeki Hasselt, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) New York Başkonsolosluğu Long Island ya da İngiltere Manchester Başkonsolosluğu Leicester gibi merkezlerde sandıklar 1 Mayıs’ta kapatıldı.

Aralarında Cezayir, Lübnan, Çin, Sırbistan, Türkmenistan gibi çok sayıda ülkede bulunan yurt dışı temsilciliklerde ise oy verme işlemi 7 Mayıs Pazar günü sona erdi. Almanya, Avusturya, Fransa, Danimarka gibi ülkelerdeki birçok seçim merkezinde oy verme işlemi 9 Mayıs’ta tamamlanacak.

Cumhurbaşkanlığı Seçimi’nin ikinci tura kalması halinde, yurt dışındaki temsilciliklerde sandıklar 20 Mayıs’ta oy kullanımına açılacak ve en geç 24 Mayıs’ta oy verme işlemi sona erecek.

Yaklaşık 5 milyon seçmen ilk kez oy kullanıyor

YSK, seçimler için yurt içi ve yurt dışında toplam 196 bin 924 sandık kurulacağını ve bu sandıklarda 64 milyon 113 bin 941 seçmenin oy kullanabileceğini bildirdi.

4 milyon 904 bin 672 seçmen yurt içinde ilk kez oy verecek.

Seçimin ikinci tura kalması durumunda, iki hafta sonra yapılacak seçimde de 47 bin 523 seçmen daha ilk kez sandık başına gitme deneyimi yaşayacak.

Cezaevinde tutuklu bulunan seçmen sayısının 53 bin 172 bin olduğunu aktaran YSK, 14 Mayıs’ta ülke genelinde oy verme işleminin saat 08.00’da başlayacağını ve 17.00’da son bulacağını bildirdi.

Cumhurbaşkanlığı için, mevcut Cumhurbaşkanı ve Cumhur İttifakı’nın adayı Recep Tayyip Erdoğan’ın yanı sıra, Millet İttifakı Adayı ve Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce ve Ata İttifakı Adayı Sinan Oğan yarışıyor. Milletvekili Genel Seçimi’ne ise 24 siyasi parti ve Türkiye genelinde 151 bağımsız milletvekili katılıyor.

Paylaşın

Washington Post: Seçmenler Erdoğan’da Uzaklaşmaya Hazır Mı?

14 Mayıs’ta yapılacak olan cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerine günler kala, dünya basını da seçimlere ve olası sonuçlarına ilişkin değerlendirmelere yer vermeye devam ediyor.

Son olarak Amerika Birleşik Devletleri (ABD) merkezli Washington Post gazetesi, Türkiye’de 14 Mayıs’ta yapılacak seçimlerin tüm dünyada yakından izlendiğini, sonuçların Türkiye’nin Avrupa’yla, Ortadoğu’yla ve Amerika’yla bağlarıyla Suriye ve Ukrayna’daki çatışmalar üzerinde etkili olacağını yazıyor.

Washington Post seçmenlerle yapılan söyleşileri aktarıyor. Özgürlüklerin ve demokrasinin kısıtlanmasından, mülteci akınından, yüksek enflasyondan ve kadına yönelik şiddet eylemlerinin artmasından şikayet eden seçmenler Erdoğan’ın mağlup olması gerektiğini söylüyor.

Daha önceki seçimlerde Erdoğan’ı destekleyen ancak bu seçimlerde Muharrem İnce’yi tercih edeceğini söyleyen 44 yaşındaki Duygu Çelik, sekiz ay öncesine kadar ev kadını olduğunu, ancak yüksek enflasyon nedeniyle ek gelir elde etmek için temizlikçi olarak çalışmaya başladığını söylüyor.

Oğlunun yurtdışında bir değişim programına katılmaya hak kazandığını, ancak ekonomik güçlerinin yetersizliği nedeniyle yurtdışına gidemeyeceğini söyleyen Çelik, en büyük pişmanlığının, 2017 referandumunda parlamenter sistemin değiştirilmesi yönünde oy kullanması olduğunu kaydediyor ve “Tek kişi koca ülkeyi yönetmemeli” diyor.

68 yaşındaki Hatice Özaydın ise pahalılıktan şikayet ediyor; ancak ekonomik darboğazın ve yüksek enflasyonun nedenini bilmediğini söylüyor.

Muhalefetin PKK’yla bağlantılı olduğunu iddia eden Özaydın, “Ekonomi kötü olsa da bir kez daha Erdoğan’a oy vereceğim” diyor.

28 yaşındaki Nuri Bora Demir ise sadece son birkaç yılda yaşam standartlarındaki olumsuz değişimi düşündüğünü, kendisi gibilerinin tatil planları yaparken şimdi hiçbir şey alacak ekonomik gücü kalmadığını söylüyor.

Kendi yaş grubundakilerin fırsatlardan yoksun olduğunu aktaran Demir, seçimlerinse ekonomiyi düzeltmeye yetmeyebileceği görüşünde. Genç seçmen, “Kendi yaş grubuma baktığımda bizim için bir aday görmüyorum. Hepsi yaşlı” diyor.

39 yaşında dört kız çocuğu babası bir seçmense ekonomik durumdan doları Erdoğan’ı eleştirse de krizin en kötü günlerinin geçtiği konusunda umutlu ve “Son kez de olsa Erdoğan’ın bir kere daha kazanmasını istiyorum, en azından ülkenin istikrarını geri getirmek için” şeklinde konuşuyor.

Paylaşın

Wall Street Journal: Seçimlerin Sonucunu Depremzedeler Belirleyebilir

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) merkezli The Wall Street Journal, 14 Mayıs’ta yapılacak olan cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerine ilişkin dikkat çeken bir yazı yayınladı.

6 Şubat’ta meydana gelen depremlerin Türkiye’nin son yüzyılda karşılaştığı en ağır felaket olduğunu kaydeden Wall Street Journal gazetesi, son yılların en olağandışı seçimleri olarak nitelediği 14 Mayıs seçiminde depremlerin etkisinin önemli rol oynayacağını belirtti.

Habere göre bazı kentlerin tamamen boşalmasına neden olan ,milyonlarca insanın deprem bölgesinden kaçıp konteynerlere, çadırlara, otellere ve akrabalarının yanına sığınmasına yol açan depremler sonrasında yüzbinlerce seçmen, oy kullanmak için memleketlerine geri dönecek.

Gazete, sonucun çok az farkla belirleneceğini öngördüğü seçimlerde kitlesel travma yaşayan seçmenlerin kullanacağı oyların belirleyici rol oynayabileceğini kaydediyor.

Hükümetin muhalefet partilerinin depremzedeler için uzak noktalarda seçim sandıkları kurulması çağrılarını geri çevirdiğini yazan Wall Street Journal, Yüksek Seçim Kurulu’na göre deprem bölgesinde yaşayan 9 milyon seçmenin sadece 133 bininin seçmen kayıtlarını başka bölgelere aldırdığını hatırlatıyor.

Habere göre Türkiye’deki kayıtlı seçmenlerin yaklaşık yüzde 14’ü deprem bölgesinde yaşıyordu. Çok sayıda insanın başka illere taşındığı Hatay’da 1 milyondan fazla seçmen yaşıyor ve bu seçmenlerin ağırlıklı çoğunluğu, Erdoğan’ın rakiplerini destekliyordu.

Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer’in görüşlerine yer veren gazete, Seçer’in “Çok sayıda depremzede oy kullanamayacak çünkü ya yaşadıkları bölgelere geri dönme imkanına sahip değiller ya da yıkılmış memleketlerine geri dönmek için psikolojik olarak buna hazır değiller” şeklindeki sözlerini aktarıyor.

Depremlerin hükümetin kilit sistemlerinde çöküşe neden olduğunu, sivillerin elleriyle ve küreklerle enkaz altında arama yaptığını, yardım ve kurtarma ekiplerinin bölgeye geç müdahale etmesinin depremzedelerde derin bir terk edilmişlik hissi uyandırdığını yazan gazete, Yeşil Sol Parti’den Mersin Milletvekili adayı Perihan Koca’yla konuşmuş.

Koca, “Depremlerden sonra Türk toplumunda yeni bir doku ortaya çıktı. Karanlık bir taraf var. Siyasi ve sosyal enkaz var. Egemen hissiyat, öfke ve insanların devlete olan güveninin kaybolması” dedi.

Deprem felaketlerinden sonra kamuoyu yoklamalarında Erdoğan’a verilen destekte bir miktar düşüş gözlense de Millet İttifakı Kemal Kılıçdaroğlu’yla Erdoğan arasındaki yarışın son haftalarda başa baş gittiğini kaydeden Wall Street Journal, Antakyalı yüzme öğretmeni 38 yaşındaki CHP seçmeni Gökben Çevikol’un görüşlerini aktarıyor.

Şu anda Mersin’de bir yurtta başka depremzedelerle beraber yaşayan Çevikol, seçim günü Kemal Kılıçdaroğlu’na oy atmak için memleketi Antakya’ya gideceğini söylüyor.

Aynı yurtta yaşayan bir başka CHP seçmeni de Samandağlı bir kadın da memleketinde oy kullanacağını aktarıyor.

Mersin’de bir depoda yaşayan Elbistanlı 43 yaşındaki Fadime Maden de muhalefeti destekliyor, ancak Maden, oy kullanmak için Elbistan’a gitmek istemesine rağmen otobüs ya da tren biletini karşılamaya yetecek ekonomik gücü olmadığını söylüyor.

(Kaynak: VOA Türkçe)

Paylaşın