Erdoğan: Kentsel Dönüşümü Muhakkak Yapmamız Lazım

Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi’nde açıklama yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, deprem sonrası toplu konut inşası ve kentsel dönüşüm için, “Her iki konuda da daha kararlı davranacağız. Gerekirse tüm yasal altyapıyı oluşturacak ve ona göre adımlarımızı atacağız. Şehirlerimizin tarihi, kültürel ve sosyolojik dokusunu koruyarak hepsini ayağa kaldıracağız” dedi.

Haber Merkezi / Erdoğan, depremlerden etkilenen illerde 70 bin köy evini yaparak hak sahiplerine teslim edeceklerini açıkladı Buna göre Osmaniye’de 1361, Adana’da 701, Adıyaman’da 8 bin 21, Diyarbakır’da 2 bin 927, Elazığ’da 386, Hatay’da 14 bin 141, Kahramanmaraş’ta 12 bin135, Kilis’te 1002, Malatya’da 17 bin 990, Şanlıurfa’da 2 bin 54, Gaziantep’te 9 bin 130 köy evi inşa edilecek.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile birlikte Osmaniye’de depremlerden etkilenen bölgeleri ziyaret etti. İncelemelerinin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, Osmaniye Afet Koordinasyon Merkezi’nde açıklamalarda bulundu.

Osmaniyeli vatandaşlar ile tüm depremzedelere geçmiş olsun dileklerini ileterek konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hatay merkezli 6,4 ve 5,8 gücündeki iki depreme dün Kahramanmaraş’ta yakalandıklarını ifade ederek bu depremde de maalesef can kayıpları ve yaralılar olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 6 Şubat’tan bu yana ardı ardına yaşanan depremler nedeniyle yüreklerine düşen ateşi anlatmakta kelimelerin yetersiz kaldığını belirtti.

Enkaz kaldırma çalışmalarında sona geldikçe acı ile kayıpların da sayısının da arttığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Son tespitlerimize göre deprem bölgesinde hayatını kaybedenlerin sayısı 41 bini geçerken 115 bin insanımız da yaralı olarak kurtarıldı. Osmaniye’de bin 30 vatandaşımız defnedilirken 2 bin 606 vatandaşımız yaralandı. Depremde vefat eden kardeşlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralılara acil şifalar niyaz ediyorum. Bilim insanları, 6 Şubat Pazartesi günü maruz kaldığımız deprem felaketini dünyada, karada meydana gelen en şiddetli deprem olarak tarif ediyorlar.

Depremin 3. günü ve sonrasında bölge illerimize yaptığımız ziyaretlerimizde yıkımın şiddetini bizzat yerinde görme imkânı bulmuştuk. Dün Hatay ve Kahramanmaraş’ı tekrar ziyaret ettik. Her ne kadar birileri önemsizleştirmek istese de sadece ülkemizin değil, insanlık tarihinin en büyük tabii afetlerinden biriyle karşı karşıya olduğumuz bir gerçektir.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şartlarının zorluğuna bakmadan, devlet ve millet olarak yaraları sarmaya, hayata çok daha sıkı bir şekilde yeniden tutunmaya çalıştıklarını ifade etti.

Gerek depremin etkilediği bölgenin genişliği gerekse çetin kış koşulları ilk etapta çalışmaları zorlaştırmış olsa da deprem anından itibaren tüm imkânları şehirler için seferber ettiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:

“Afet bölgesinin tamamına ekskavatör, çekici, vinç, dozer, kamyon, arazöz, greyder, vidanjör gibi toplam 13 bine yakın iş makinesi sevk ettik. Her ne kadar ana muhalefetin başındaki ve yanındakiler ‘devlet yok, iktidar yok’ diyorlarsa da bunların gören gözü kör, duyan kulağı sağır, kalpleri mühürlenmiş. İlk günden itibaren, devlet, polisiyle, askeriyle, jandarmasıyla, tüm güvenlik güçleriyle 11 ilimizde yerini almıştır.

Arama kurtarmadan destek, yardım, güvenliğe kadar tüm hizmetler için 271 bin görevlimizle vatandaşlarımızın imdadına koştuk. Yardımların ulaştırılması, yaralılarımızın sevki, vatandaşlarımızın tahliyesi ve asayiş hizmetlerinin temini için elimizdeki tüm imkânları kullandık. Bu süreçte farklı kurumlarımıza ait 38 gemi, 77, uçak, 120 helikopter, 45 insansız hava aracından bilfiil istifade ettik.”

“Böyle vicdansızlık olur mu?”

Depremzedelerin yeme içmeye ihtiyaçlarının giderilmesi amacıyla gereken tedbirleri aldıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama terbiyesiz, terbiyesizliğini bırakmaz. İşte çıkmış bir tanesi ‘Kızılay nerede? Ne çadırını, ne yemeğini gördük.’ diyor. Be ahlaksız, namussuz, adi. Günde yaklaşık 2,5 milyona bu Kızılay yemeğini ulaştırıyor. Böyle vicdansızlık olur mu? Yani, bir ülkede kendi kurum ve kuruluşuna bu denli ahlaksızca yaklaşmak, yenilir yutulur bir şey değildir” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, enkaz kaldırma ve hasar tespit çalışmaları yürütülürken geçici barınma merkezlerinin hızla devreye alındığını vurguladı. Bir taraftan çadırların ve bir taraftan konteynerlerin yerleştirilmesine devam edildiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Bölgeye sevk edilen 300 bin çadırın kurulumu ile toplam 3 milyon 265 bin battaniyenin, 310 bin ısıtıcının dağıtımı gerçekleştirildi. Kulaklarınız duyuyor mu acaba? İnanın bunların kulakları var ama duymaz, gözleri var ama görmez. Çünkü bunlar kördür, sağırdır. Hâlihazırda 865 bin vatandaşımız çadırda. 23 bin 500 vatandaşımız konteynerlerde. İşte burada şimdi önünden geçtik.

Konteynerlerimiz yerleştiriliyor ve kısa zamanda inşallah bunlar yerleşecek ve çadırlardaki vatandaşlarımızın belli bir kısmı buralara yerleşmiş olacak. 376 bin vatandaşımız ise Millî Eğitim Bakanlığı ile Gençlik ve Spor Bakanlığımıza bağlı yurtlarda ikamet ediyor. Diğer illere gitmek isteyen vatandaşlarımıza yardımcı oluyoruz. Osmaniye’de 14 bin 450 personelle arama kurtarma, yardım ve destek çalışmalarını yürüttük.

Şehrimizde 132 arama kurtarma aracı, 74 ambulans, 408 iş makinesi görev yaptı, hâlâ yapıyor. Osmaniye’den 4 bin 500 vatandaşımızı başka illere tahliye ettik. Şehrimizdeki 27 bine yakın vatandaşımızı çadır kentlerde, 19 bini aşkın vatandaşımızı da Millî Eğitim Bakanlığımıza bağlı binalarla, yurtlarda barındırıyoruz. Hâlen alt yapı çalışmaları süren konteyner kentimiz de yakında hizmete girecek.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sıcak yemekten kumanya ve gıda paketi dağıtımına kadar tüm ihtiyaçların karşılandığını dile getirdi.

Çiftçilerin tarım ve hayvancılık faaliyetlerini yürütebilmeleri için kendilerine her türlü desteği verdiklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kalıcı konutların inşasıyla ilgili adımları atmaya başladık. Daha önce de söyledim. Bize 1 yıl müsaade edeceksiniz. Bir yıl içerisinde bu kalıcı konutları Allah’ın izniyle yetiştireceğiz ve vatandaşlarımızı da bu konutlara yerleştireceğiz” dedi.

Depremden etkilenen 11 ile gönderilen binlerce uzman personelin, hasar tespit çalışmalarını tamamlamak üzere olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şimdiye kadar deprem bölgesindeki illerimizde 4 milyon 223 bin bağımsız bölümden oluşan 1 milyon 123 bin binanın incelemesi yapıldı. Bunlardan 139 bin binadaki 458 bin bağımsız bölümün ‘yıkık, acil yıkılacak ve ağır hasarlı’ olduğu tespit edildi” ifadesini kullandı.

Osmaniye’de de 5 bin 175 binadaki 14 bin 724 bağımsız bölümün “yıkık, acil yıkılacak ve ağır hasarlı” olduğunun görüldüğünü aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, Osmaniyelilerin tüm bu raporlara, e-Devlet üzerinden kimlik numaralarıyla ulaşabileceğini bildirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ağırına, hafifine bakmadan şehirleri bütünüyle yeniden inşa edecek bir yaklaşımla hareket ettiklerini vurgulayarak, dün Hatay’da mart ayında temelini atarak işe başlayacakları ilk 200 bin konutun müjdesini verdiklerini hatırlattı.

Osmaniye’de de 9 bin 550 konutla işe başlayacaklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ayrıca ilimizin elektrik, su, doğal gaz hatları gözden geçirilmiş, kontrollü bir şekilde altyapı hizmetleri verilmeye başlanmıştır. Yollarımızın tamamı da ulaşıma açıktır” bilgisini paylaştı.

“Bugün bir müjde de köylerde yaşayan vatandaşlarımıza vermek istiyorum. Tıpkı şehir merkezlerimiz gibi köylerimizi de bir yıl içinde ayağa kaldırmayı hedefliyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

“Bu kapsamda ilk etapta Osmaniye’de bin 361, Adana’da 701, Adıyaman’da 8 bin 21, Diyarbakır’da 2 bin 927, Elazığ’da 386, Hatay’da 14 bin 141, Kahramanmaraş’ta 12 bin 135, Kilis’te bin 2, Malatya’da 17 bin 990, Şanlıurfa’da 2 bin 54, Gaziantep’te 9 bin 130 olmak üzere, toplamda 70 bin köy evimizi, ahırıyla, bahçesiyle, parkıyla, kendi özgün mimarisine uygun şekilde yaparak, hak sahiplerine teslim edeceğiz.

Böylece sadece mart ayında 200 bini konut ve 70 bini köy evi olmak üzere, toplam 270 bin vatandaşımızı, ailesiyle birlikte ev sahibi yapmak için ‘Bismillah’ demiş olacağız. İlerleyen günlerde, diğer konutlarımızla ilgili müjdeleri, milletimizle paylaşmayı sürdüreceğiz”

“Kentsel dönüşümü muhakkak yapmamız lazım”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, depremle ilgili detaylı bir muhasebeyi, gerek siyaset kurumu, gerek bilim insanları, gerekse milletin gelecek günlerde yapacağına işaret ederek, “Yaşadığımız afetten, 85 milyon olarak hepimizin çıkarması gereken dersler olduğu açıktır. Geçmişteki tecrübelerin ışığında eksiklerimizi gidermemiz, güçlü yanlarımızı tahkim etmemiz büyük önem arz ediyor” diye konuştu.

Bu süreçte, özellikle 17 Ağustos Marmara depremi sonrasında atılan adımların ne kadar doğru ve isabetli olduğunun tecrübe edildiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Kentsel dönüşüm projeleriyle… İşte, Adana’da bir tanesi çıkmış, ‘Kentsel dönüşüme biz karşıyız’ diyor. Kim bu? CHP’den bir belediye başkanı. Ben, belediye başkanlığı yaptım. İstanbul’da kentsel dönüşüm denilen olay, olmazsa olmazdır. İşte onun bedellerini ödüyoruz.

Ben diyorum ki vatandaşlarıma, ne olur bize yeni yeni bedeller ödetmeyin. Bu kentsel dönüşümü muhakkak yapmamız lazım. Bunu gerçekleştirmemiz lazım ki yataklarımızda huzurlu bir şekilde uyuyabilelim. Bütün ailelerimiz, çocuklarımız huzurlu bir şekilde uyuyabilsin. Kentsel dönüşüm projeleriyle, TOKİ vasıtasıyla yürütülen toplu konut hamlelerinin önemini bir kez daha idrak ettik.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hamdolsun, depreminin etkilediği bölgelerde tek bir TOKİ binası dahi yıkılmadı. Ülkemizin dört bir yanındaki milyonlarca vatandaşımız, TOKİ’nin inşa ettiği konutlarda artık kendilerini daha güvende hissediyor. Aynı şekilde, çeşitli engelleme girişimlerine rağmen kentsel dönüşümünü gerçekleştirdiğimiz binalarda yaşayan insanlarımız, bizlere dua ediyor.

Bundan sonraki süreçte her iki konuda da daha kararlı davranacağız. Gerekirse tüm yasal altyapıyı oluşturacak ve ona göre de adımlarımızı atacağız. Şimdi bu başarıyı, deprem bölgesinden başlayarak tüm ülkemize teşmil etmeyi hedefliyoruz. Şehirlerimizin tarihî, kültürel ve sosyolojik dokusunu koruyarak inşallah kısa sürede hepsini yeniden ayağa kaldıracağız” dedi.

“Millet arasına fitne sokmaya çalışanlara lütfen prim vermeyin”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, söz verdikleri gibi deprem bölgesindeki vatandaşlara konutlarını bir yıl içerisinde teslim etmeye başlayacaklarını dile getirdi.

Yatay mimari prensibi çerçevesinde, konutların hiçbirinin zemin artı 3 veya 4 katı geçmeyeceğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

“Köylerimizdeki ihya çalışmalarını da eviyle, ahırıyla, bahçesiyle, parkıyla kendi özgün mimarisine göre gerçekleştireceğiz. Vatandaşlarımdan, bizlere bir yıl müsaade etmelerini istirham ediyorum. Kayıplarımızı geri getiremesek de devletimiz yıkılanın yerine daha iyisini, daha güzelini, daha dayanıklısını yapmaya muktedirdir. Osmaniyeli kardeşlerime çağrım şudur, devlet ile millet arasına fitne sokmaya çalışanlara lütfen prim vermeyin.

Depremi bahane ederek açıkça Türkiye düşmanlığı yapanlara asla kulak asmayın. Yasımıza, acımıza, toprak altında yatan canlarımıza hürmeti olmayan fırsatçıların, sizi karamsarlığa sürüklemesine lütfen müsaade etmeyin. Nasıl daha önceki depremlerde, sellerde, yangınlarda hiçbir insanımızı aç, açıkta bırakmadıysak, devletimiz, depremzedelerimizin de yanındadır.

Yaşanan can kayıplarında ihmali, kusuru veya kastı olanlar varsa bunların hesabını hukuk önünde sormak da boynumuzun borcudur. Bu konuda kimsenin gözünün yaşına bakmayacağız. Osmaniyeli kardeşlerimden müsterih olmalarını, gönüllerini ferah tutmalarını, devletlerine güvenmeye devam etmelerini bekliyorum. Rabb’im yar ve yardımcımız olsun. Rabb’im, ülkemizi ve milletimizi muhafaza buyursun diye dua ediyorum.”

Osmaniye’ye geçmiş olsun dileklerini ileten Cumhurbaşkanı Erdoğan, hayatını kaybedenler için “Fatiha” okudu. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de felaketin izlerini ortadan kaldırmak, yeni bir hayatı tekrar inşa etmek amacıyla gayret gösterildiğini belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, deprem bölgesindeki illere ikinci defa geldiğini ve yerinde incelemelerde bulunduğunu anımsatan MHP Genel Başkanı Bahçeli, “Bugün de Osmaniye’de ikinci kez bulunuyor. Sayın Cumhurbaşkanımıza ve yönetimdeki tüm arkadaşlarımıza gayretlerinden dolayı şükranlarımı sunuyorum. Şehitlerimizi rahmetle anıyorum, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum” sözlerini sarf etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra Afet Koordinasyon Merkezi’nde, kentte yapılan çalışmalar ve son duruma ilişkin yetkililerden bilgi aldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Bahçeli, Osmaniye’de depremzedeler için kurulan çadır kentte de incelemelerde bulundu.

Paylaşın

Deprem Soruşturmaları; Kamu Görevlilerine Dokunulacak Mı?

11 ilde büyük yıkıma ve son resmi verilere göre 40 binin üzerinde can kaybına neden olan Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerin ardından yanıtı aranan en önemli sorulardan biri, ihmali bulunan kamu görevlileri hakkında yasal işlem başlatılıp başlatılmadığı oldu.

Yıkılan binaların yapım sürecinde ihmali bulunan kamu görevlileriyle ilgili henüz resmi bir soruşturma başlatıldığına yönelik kamuoyuna yansıyan bir açıklama yapılmadı.

Adıyaman Baro Başkanı Bilal Doğan, kentte henüz kamu görevlileri yönünden soruşturma yürütülmediğini belirtti. Bu konuda başsavcılık yetkilileri ile görüştüğünü belirten Doğan, “İlk etapta müteahhitler ile ilgili şuan soruşturma yapılıyor. Kamu görevliler ile ilgili aşamaya sonra geçileceğini bize söylediler. Bunun yapılmamasının eksiklik olduğunu belirtti. Yıkılan binalara ruhsat veren kamu ayağı da soruşturulmalı” dedi.

Benzer durum Kahramanmaraş’ta da yaşanıyor. Kahramanmaraş Baro Başkanı Muhammed Burak Gül, soruşturmaların şimdilik müteahhit odaklı gittiğini belirtirken “Savcılıklar şu an resmi belge topluyor. Bir sonraki aşamada kamu görevlilerine geçileceğini düşünüyorum” dedi.

Kahramanmaraş merkezli depremde yıkılan binaların yapımında ihmali bulunan müteahhitlerin de arasında bulunduğu çok sayıda kişi tutuklanırken gözler bu yapılara izin veren kamu görevlilerine çevrildi.

DW Türkçe’den Alican Uludağ’ın ulaştığı bilgilere göre henüz resen kamu görevlileri hakkında bir soruşturma başlatılmadı. Savcılıkların delil toplama işlemleri devam ederken müteahhitlerin ardından soruşturmaların kamu görevlilerine uzanacağı tahmin ediliyor.

Kahramanmaraş merkezli 10 ili vuran depremde 41 binin üzerinde kişi hayatını kaydetti. Deprem nedeniyle 118 bin binada 412 bin bağımsız bölümün yıkık, acil yıkılacak ve ağır hasarlı olduğu tespit edildi.

Şimdiye kadar kimler tutuklandı? 

Kahramanmaraş merkezli depremlerde yıkılan binalara ilişkin yürütülen soruşturmalar kapsamında şu ana kadar 430 şüphelinin sorumluluğu belirlendi. Başsavcılıkların talimatıyla gözaltına alınan 131 şüpheli tutuklandı, 127 şüpheli hakkında ise adli kontrol kararı verildi. Adresinde bulunamayan 28 zanlı hakkında yakalama kararı çıkarıldı. Bu şüphelilerin tamamını binaların müteahhitleri ve yapı denetim şirketi yetkilileri oluşturdu.

Kahramanmaraş’ta onlarca kişiye mezar olan Ebrar Sitesi’nin müteahhidi A.D., Hatay’da çöken Rönesans Rezidans’ın müteahhidi Mehmet Yaşar Coşkun da tutuklanarak cezaevine gönderilenler arasında. Adıyaman’da 30’u rehber, 35’i Kuzey Kıbrıslı öğrenci, öğretmen ve veli toplam 65 kişinin yaşamını yitirdiği Adıyaman İsias Otel’in sahibi ve yöneticileri Ahmet Bozkurt, Mehmet Fatih ve Efe Bozkurt da benzer şekilde tutuklanmıştı.

Depremin ardından başsavcılıkların talimatıyla yıkılan binalardan karot ve demir örnekleri alınmıştı.

Kamu görevlilerine dokunulacak mı?

Ancak depremde yanıtı aranan en önemli soru, ihmali bulunan kamu görevlileri hakkında yasal işlem başlatılıp başlatılmadığı oldu. Yıkılan binaların yapım sürecinde ihmali bulunan kamu görevlileriyle ilgili henüz resmi bir soruşturma başlatıldığına yönelik kamuoyuna yansıyan bir açıklama yapılmadı.

Bölge savcılıkları da kamu görevlileriyle ilgili soruşturma başlatılıp başlatılmadığı sorusuna yanıt vermedi. Adıyaman Cumhuriyet Başsavcılığı yetkilileri, açıklama yapamayacağını belirterek “Soruşturmalar devam ediyor” demekle yetindi.

“Kamu ayağı soruşturulmalı”

Adıyaman Baro Başkanı Bilal Doğan, kentte henüz kamu görevlileri yönünden soruşturma yürütülmediğini belirtti. Bu konuda başsavcılık yetkilileri ile görüştüğünü belirten Doğan, “İlk etapta müteahhitler ile ilgili şuan soruşturma yapılıyor. Kamu görevliler ile ilgili aşamaya sonra geçileceğini bize söylediler. Bunun yapılmamasının eksiklik olduğunu belirtti. Yıkılan binalara ruhsat veren kamu ayağı da soruşturulmalı” dedi.

Benzer durum Kahramanmaraş’ta da yaşanıyor. Kahramanmaraş Baro Başkanı Muhammed Burak Gül, soruşturmaların şimdilik müteahhit odaklı gittiğini belirtirken “Savcılıklar şu an resmi belge topluyor. Bir sonraki aşamada kamu görevlilerine geçileceğini düşünüyorum” dedi.

“Herkes sorumlu”

Deprem bölgesinde incelemelerde bulunan heyette yer alan Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, soruşturmalar kapsamında kamu görevlilerinin de yargılanması gerektiğini kaydetti. Candan, şu açıklamayı yaptı:

“Deprem bölgesinde enkazlar kaldırıldıkça aslında bu enkazın altında kalan yapıların da bir bütün olarak kurumların da sorgulamaya tabi tutulması gerekiyor. Burada karar vericilerden uygulayıcılara kadar aslında herkes sorumlu. İmar affını çıkartanlar da sorumlu. Kentsel dönüşüm yasasını çıkartıp uygulamayanlar da, yapı yapılırken tasarımını yapanlar da, hesabını yapanlar da, bunu denetleyenler de sorumlu. Dolayısıyla topyekûn bir yapı üretim sürecinin sorgulanması ve yargılanması ile karşı karşıyayız.”

Türkiye Barolar Birliği (TBB) deprem nedeniyle yıkılan binalara ilişkin yaptığı suç duyurusunda idari görevlilerin de yargılanmasını istemişti. Dilekçede özellikle binalara yapı kullanma izin belgesi veren, oturma izni veren yetkililer ile her aşamada denetim görevini yerine getirmeyen ilgili belediye, bakanlık yetkililerinin soruşturulması talep edilmişti.

Paylaşın

Depremlerin Ekonomiye Maliyeti: Konut Ve Altyapı 45 Milyar Dolar

11 ilde büyük yıkıma ve 40 binin üzerinde can kaybına neden olan Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerin ardından hasar tespit çalışmalarında sona yaklaşıldı.

Şu ana kadar depremde yıkılanlar dahil, ağır hasırlı olup yıkılması gereken toplam konut sayısı 384 bini buldu. Çalışmalar tamamlandığında bu sayının 535 binin üzerine çıkması bekleniyor.

Ekonomi gazetesinden Hüseyin Gökçe’nin haberine göre; birinci sınıf inşaat maliyetlerine göre yol, su, elektrik, kanalizasyon gibi altyapı yatırımları dahil 535 bin ev yapımı için arsa payı ve kamulaştırma maliyeti hariç 843 milyar liranın üzerinde harcama yapılması gerekiyor. Bu rakam 2023 yılı bütçe açığının yüzde 30, bütçede kamu kurumlarının tamamının yatırımı için ayrılan 454 milyar liranın ise iki katına yakın bir seviyede. Ayrıca 4 trilyon 470 milyar liralık bütçe harcama kaleminin ise yüzde 18.8’ine karşılık geliyor. Şu ana kadar yapılan hasar tespit çalışmalarında, yıkılan veya yıkılması gereken bina sayısı 105 bine, bağımsız bölüm olarak tanımlanan ev sayısı ise 384 bin 545’e çıktı.

Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada depremde evi yıkılan vatandaşlar için yapılacak yeni konutların 105 m2 büyüklüğünde olacağını duyurmuştu.

Resmi fiyatlarla 2023 yılı bina inşat maliyet endeksleri m2 başına 6-8 bin lira arasında değişiyor. Bu rakam kaba inşaat maliyeti, yani bina içindeki, banyo, tuvalet, yer döşemesi, armatürler hariç unsurlardan oluşuyor.

İnşaat sektörü kaynakları konutların içinde; parke, lavabo, mutfak dolapları vs gibi alanlara yapılan harcamalarla birlikte günümüz fiyatlarıyla ortalama m2 maliyeti 10 bin lira civarına ulaşıyor.

Yol, kanalizasyon, su, elektrik gibi ana altyapı yanı sıra, cami, okul, sağlık kuruluşu, sosyal tesisler gibi genele yönelik yapılan yatırımların da eklenmesiyle toplam m2 maliyeti 15 bin lirayı buluyor. Bu maliyet unsurlarına, arsa payı veya kamulaştırma bedelleri dahil değil.

Eğer Bakanlığın yeni konut yapımına ilişkin 105 m2’lik projeksiyonu değişmezse, 105 m2’lik bir evin maliyeti altyapı hariç 1 milyon 50 bin lirayı buluyor. Altyapı eklendiğinde ise maliyet 1 milyon 575 bin liraya çıkıyor.

Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın son açıkladığı verilere göre deprem kaynaklı yıkılmış veya ağır hasarlı olup yıkılması gereken binaların toplamı 105 bin oldu. Deprem kaynaklı doğrudan yıkılmış bina sayısına ilişkin veri de ilk kez açıklandı. Buna göre depremin vurduğu illerde 20 bin 662 bina deprem kaynaklı olarak yıkıldı.

Yıkılacak konut sayısının 500 bini aşması bekleniyor

Hasar tespit çalışmalarında 105 bin binada 384 bin 545 konutun (bağımsız bölüm) yıkılması gerektiği belirlendi. Çalışmalar tamamlandığında yıkılan veya yıkılması gereken ağır hasarlı bina sayısının 130 bine, bağımsız bölüm sayısının ise 535 bin 600’e yükselmesi bekleniyor.

535 bin 600 konutun yeniden yapımı için 56 milyon 238 bin m2’lik bina inşaatı yapılması gerekiyor. Altyapı harcamaları hariç bu binaların inşa maliyeti 562 milyar 380 milyon lirayı buluyor. Sosyal donatılar ve altyapı dahil edildiğinde ise inşa maliyeti 843 milyar 570 milyon liraya kadar çıkıyor. 18.82 liralık dolar kuruna göre bunların altyapı hariç bugünkü maliyeti 29 milyar 882 milyon dolar, altyapı dahil maliyeti ise 44 milyar 823 milyon dolar olarak hesaplanıyor.

Gerek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, gerekse Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, yeni konutların 1 yıl içinde tamamlanacağını duyurmuşlardı. Yılın henüz başında olduğumuz için deprem inşaat harcamalarının tamamına yakınının bu yıl içinde yapılacağını varsayarak yapılan karşılaştırmaya göre ise bütçede ek kaynak ihtiyacının çok büyük olduğunu ortaya koyuyor.

Deprem sebebiyle yıkılan veya yıkılması gereken binaların yeniden yapımı için hesaplanan maliyet 843 milyar lirayı aşacak gibi görünüyor. Bu rakam 4 trilyon 470 milyar liralık 2023 yılı bütçesi gider kaleminin yüzde 18.8’ine karşılık geliyor. Ayrıca bütçeden bu yıl yatırımlar için ayrılan 457 milyar liralık ödeneğin iki katına yaklaşan harcama tutarı, 660 milyar lira seviyesinde öngörülen bütçe açığının ise yüzde 30 üzerinde bir rakama karşılık geliyor.

Paylaşın

Kahramanmaraş Merkezli Depremler: Arama Kurtarma Çalışmaları Sonlandırılıyor

11 ilde büyük yıkıma ve 40 binin üzerinde can kaybına neden olan Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerin ardından arama kurtarma çalışmaları sonlandırılıyor.

İçişleri Bakanlığı’na bağlı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), son açıklamasında depremlerde 41 bin 20 kişinin hayatını kaybettiğini bildirdi. AFAD’dan yapılan yazılı açıklamaya göre, Maraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçeleri merkezli depremlerin ardından 6 bin 212 artçı sarsıntı meydana geldi.

AFAD Başkanı Yunus Sezer Pazar günü yaptığı açıklamada, “İllerimizin birçoğunda arama kurtarma çalışması tamamlanmış durumda. Kahramanmaraş ve Hatay illerimizde devam ediyor ve oralarda 40 seviyelerinde binada arama kurtarma çalışması devam ediyor. Bu akşam itibarıyla çalışmaların 10’lu rakamlara düşeceği noktasında bildirimler var.

Bölgeye 35 binin üzerinde arama kurtarma personeli göndermiştik. Hâlâ daha 20 binin üzerinde arama kurtarma personeli, görevlerine devam ediyor. 14 bin iş makinemiz bölgede. Hem enkaz kaldırma çalışmaları yapıyor, hem de iyileştirme çalışmalarına yoğun bir şekilde devam ediyor. Şu anda 250 bin civarında personel burada görev yapıyor” şeklinde konuştu.

11 ilde yıkıma yol açan depremlerin ardından 9 Şubat’ta Şanlıurfa ve Kilis’teki arama kurtarma çalışmaları sonlandırılmıştı. Adana’da 13 Şubat’ta, Gaziantep ve Diyarbakır’da da arama kurtarma çalışmaları 18 Şubat’ta tamamlandı.

Elazığ’ın Palu ilçesinde de bu sabaha karşı en büyüğü 4,8 büyüklüğünde olmak üzere üç deprem meydana geldi. Ayrıca Kandilli Rasathanesi’nin verilerine göre, Kahramanmaraş’ta da sabah saatlerinde 4,7 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, deprem bölgesinde bir suçiçeği vakasının saptandığını belirtirken, “Akut bağırsak enfeksiyonlarında artış var, az sayıda hasta yatırılarak tedavi ediliyor. Grip ve benzeri vakalarda salgın oluşturacak durum görülmüyor” dedi.

Bugüne kadar herhangi bir bulaşı hastalık salgının olmadığını belirten Koca, bölgede şebeke suyunun kullanımıyla ilgili olarak da uyarılarda bulundu:

“Valilik ya da kaymakamlıkların ‘Musluk suyu içilebilir’ duyurusuna kadar içme ve diş fırçalama için ambalajlı sular tercih edilmeli, şebeke suyu temizlik için kullanılmalıdır.”

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum ise deprem bölgesindeki illerde 118 bin binanın yıkık, acil yıkılacak veya ağır hasarlı durumdaolduğunun tespit edildiğini açıkladı.

Gaziantep AFAD’da kurulu Deprem Koordinasyon Merkezi’nde gerçekleştirilen toplantının ardından konuşan Kurum, “Deprem bölgesinde yapmış olduğumuz çalışmalar çerçevesinde bugüne kadar 3 milyon 520 bin bağımsız bölümden oluşan 927 bin binanın incelemesi tamamlanmıştır. Bu kapsamda 118 bin binada 412 bin bağımsız bölümü yıkık, acil yıkılacak ve ağır hasarlı olarak tespit ettik. Gaziantep genelinde de 37 bin bağımsız bölümden oluşan 16 bin binayı yıkık, acil yıkılacak ve ağır hasarlı olarak tespit ettik” dedi.

Bakan Kurum, 11 ilde 7 bin 328 uzman personelle gerçekleştirdikleri hasar tespitlerini birkaç gün içerisinde tamamlayacaklarını söyledi.

Yeni yerleşim alanlarının ön tespitlerini yaptıklarını ve bilim insanlarıyla ayrıntılı bir şekilde zemin etüt çalışmaları yapacaklarını belirten Kurum, “Konutlarımız zemin artı 3-4 katı geçmeyecek ve yöresel, kültürel ihtiyaçlar neyse bu ihtiyaçlar doğrultusunda planlanıyor” ifadelerini kullandı.

Bilim insanları yeni konutlar yapılmadan önce zemin etüd çalışmalarının yapılması ve fay hatlarının üzerine inşadan kaçınılması konusunda uyarıyor.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, yıkılan binalarda sorumluluğu olan 134 kişi hakkında işlem yapıldığını söyledi.

Erdoğan’ın deprem bölgesindeki açıklamaları

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, depremden etkilenenlere yapılacak yardımlar konusunda Erdoğan, “Konteyner kentler dışında barınacaklara ev sahibi olanlar için aylık 5 bin lira, kiracı olanlar için aylık 2 bin lira kira yardımı yapacağız” dedi.

Süpermarketlerde “yağmalar” olduğunu da söyleyen Erdoğan, “Market sahiplerine müracaat etseler. O market sahibi zaten onlara verir. Şu anda yardım bölgesine TIR’lar geliyor mu? Geliyor. Bu millet cefakar, vefakar. Her şeyden önce Müslümanız, bir ekmeği paylaşmasını da biliriz. Hiç kimseyi aç açıkta bırakmayacağız” dedi.

Erdoğan daha önceki açıklamalarında, “Yapılacak olan hasar tespitiyle birlikte su anda geçiş süreci için vatandaşlarımıza 10’ar bin lira nakdi yardım yapacağız ve bu nakdi yardımla bu geçiş sürecini en azından sıkıntıları biraz olsun hafifletmiş olalım istiyoruz” dedi.

Erdoğan, “Hedefimiz 1 yıl içinde yıkılan binaların yerine konutlarımızı zemin artı 2-3-4 olmak üzere yapmak. Süreci ne yazık ki siyasi istismara dönüştürenler var. Bu istismara benim vatandaşım, halkım asla prim vermeyecektir” diye konuştu.

Depremden etkilenen 10 ilde OHAL ilan edildi. Daha sonra bu illere Elazığ da katıldı.

Erdoğan, OHAL’in ilanıyla ilgili olarak, “Türkiye’de bu süreci istismar eden tefeci ve fitne gruplarına müdahale imkanını devlete vermiş olacak” dedi.

Paylaşın

Ev Sigortası: Depremzedeler DASK’dan Ne Kadar Tazminat Alabilir?

11 ilde büyük yıkıma ve 40 binin üzerinde can kaybına neden olan Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremler sonrası evleri yıkılan veya zarar gören depremzedelerin ne kadar tazminat alabileceği merak konusu oldu.

Peki, Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) ve Zorunlu Deprem Sigortası (ZDS) nedir? Zorunlu Deprem Sigortası’ndan kimler, hangi şartlarda yararlanabilir? Depremde binası hasar gören kişiler nereye hangi belgelerle başvuru yapmalı? Depremzedeler DASK’tan ZDS ödemelerini ne zaman alabilir?

DASK nedir, neyi amaçlıyor?

Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK), 1999 Gölcük depreminin hemen ardından 2000 yılında kuruldu. DASK; Zorunlu Deprem Sigortası (ZDS) edindirme, uygulama ve yönetimi faaliyetlerinden sorumlu tüzel kimlikli bir kamu kuruluşu.

DASK “Deprem geçecek, hayat devam edecek” yaklaşımından yola çıkarak, deprem sonrasında vatandaşların yaşamının kaldığı yerden yeniden güvenle devam edebilmesini amaçlıyor.

DASK’ın iki temel misyonu var:

Kapsamdaki bütün konutların, ödenebilir seviyedeki primlerle, depreme karşı güvence altına alınması
Yurt içinde risk paylaşımının sağlanması

Zorunlu Deprem Sigortası (ZDS) nedir, ZDS “zorunlu” mu?

Zorunlu Deprem Sigortasi belediye sınırları içinde kalan meskenler için depremin meydana getirdigi maddi zararları karşılamaya yönelik geliştirilmiş bir sigorta sistemi.

ZDS, bir vergi türü değil; depremin yol açtığı zararın karşılanmasını sağlayan bir sigorta ürünü.

Devlet, konut sahiplerini zorla otomatik sigortalı yapmıyor. Konut sahiplerinin sigorta için başvuru yapıp prim ödemesi gerekiyor.

Ancak alım satım ve elektrik ile su aboneliği yaptırırken sigorta zorunlu olduğundan yaptırmak gerekiyor. Süresi ise 1 yıl. Bu 1 sene sonunda yenileyip yenilememe kararı yine konut sahiplerine ait.

Hangi afetler sigorta kapsamında?

DASK, ZDS ile depremin ve deprem sonucu meydana gelen yangın, infilak, tsunami ve yer kaymasının doğrudan neden olacağı maddi zararları, sigorta poliçesinde de belirtilmiş limitler dahilinde karşılıyor.

DASK hangi zararları karşılamıyor?

DASK teminatına girmeyen zarar ve hasarlar da var. Bunların başında; enkaz kaldırma masrafları, kar kaybı, iş durması, kira mahrumiyeti, alternatif ikametgah ve işyeri masrafları geliyor.

Her türlü taşınır mal, eşya ve benzerleri ZDS kapsamına girmiyor. Ev eşyaları için sigorta şirketlerinden isteğe bağlı konut sigorta poliçesi almak gerekiyor.

Ayrıca tüm bedeni zararlar ve vefat ile manevi tazminat talepleri de ZDS kapsamında değil.

Deprem ve deprem sonucu oluşan yangın, infilak, tsunami veya yer kaymasının dışında kalan hasarlar ile depremden bağımsız olarak, binanın kendi kusurlu yapısı nedeniyle zamanla oluşmuş zararlar da DASK tarafından karşılanmıyor.

Depremden sonra DASK’a başvuru nasıl yapılır, hangi belgeler isteniyor?

Deprem sonrasında poliçe ve hasara neden olan depremin bilgileri ile ALO DASK 125’in aranması gerekiyor.

Belge olarak ise hak sahibine ait kimlik fotokopisi ve güncel tapu evrakı gerekiyor. Sigorta poliçenizi kaybetseniz veya zarar görse bile vereceğiniz bilgilerle poliçeye erişmek mümkün.

Tazminat tutarının kesinleşmesi ve evrakın tamamlanmasının ardından tazminat ödemeleri en geç 1 ay içerisinde yapılıyor.

Tazminat için konutun tam yıkılmış olması mı gerek?

ZDS poliçesi kapsamında hem tam hasar hem de kısmi hasarlar sigorta bedeline kadar ödeniyor. Binanın hasar duruma göre tazminat bedeli belirleniyor.

Köy yerleşim alanlarında bulunan binalar, belediye denetiminin bulunmaması sebebiyle kapsam dışı bırakılmış. Bu yüzden köydeki konurlar ZDS kapsamında değil. Kaçak binalar da sigorta kapsamı dışında kalıyor.

Azami (maksimum) teminat tutarı nasıl belirleniyor?

DASK’ın konutları hasar gören depremzedelere ödeyeceği tazminatın birim maliyeti ve üst limiti var.

DASK, her yıl yapı maliyetlerindeki artışa paralel olarak belirlenen azami bir tutara kadar teminat sunuyor. Azami Teminat Tutarı’nın tespitinde mevcut yapı stokunun büyük bir kısmını oluşturan binaların yeniden inşa bedeli (arsa değeri hariç) dikkate alınıyor.

Metrekare başına belirlenen birim maliyet her sene DASK tarafından ilan ediliyor. 25 Kasım 2022’de açıklanan metrekare birim maliyet 3 bin 16 TL. Maksimum limit ise 640 bin lira. Bu miktardan daha fazla ödeme yapılmıyor.

Eviniz kaç metrekare, ne kadar tazminat alabilirsiniz?

Tazminatlarda DASK’ın açıkladığı metrekare birim maliyeti kullanılıyor. 100 metrekare evi olan bir depremzedenin alacağı maksimum tazminat 301 bin 600 TL.

Konutları 120 metrekare olan bir depremzede ise DASK’tan 361 bin 920 TL alabilir. Konutlar 150 metrekare ise tazminat miktarı 452 bin 400 liraya yükseliyor.

Paylaşın

AFAD Duyurdu: Depremlerde Can Kaybı 41 Bin 156’ya Yükseldi

İçişleri Bakanlığı’na bağlı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), Kahramanmaraş, Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Adana, Adıyaman, Osmaniye, Hatay, Kilis, Malatya ve Elazığ’ı etkileyen depremlerde 41 bin 156 kişinin hayatını kaybettiğini bildirdi.

Haber Merkezi / Arama kurtarma çalışmalarına 35 bin personelin destek verdiğini belirten AFAD Başkanı Yunus Sezer, “Şu anda aktif 19 bin 436 personel çalışmalara devam ediyor” dedi.

Sezer, yurt dışından 11 bin 488 arama kurtarma personelinin Türkiye’ye geldiğini ve bunların 3 bin 272’sinin şu anda aktif çalışmada olduğunu söyledi.

15 binada arama kurtarma çalışmasının devam ettiğini belirten Sezer, “20 bin 870 binada enkaz çalışmaları yürütüldü” dedi.

Tahliye merkezlerine başvurarak tahliye olanların sayısını 392 bin 287 olarak açıklayan AFAD Başkanı, şu anda 7 bine yakın konteyner kurulduğunu, iki ay içinde en az 100 bin konteynerin kurulmasının hedeflendiğini söyledi.

1788 refakatsiz çocuğun 1225’i ailesine teslim edildi

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, depremlerde tespit edilen 1225 refakatçisiz çocuğun ailelerine teslim edildiğini açıkladı.

TRT Haber’e konuşan Bakan Yanık, “1788 refakatsiz çocuğumuzun 1225’ini ailesine teslim ettik, 479’unun halen hastanede tedavisi devam ediyor” dedi.

Çocukların çok yakından takip edildiğini belirten Yanık, sadece hastanede değil, enkaz altında vefat etmiş çocukların da kimliğini tespit ederek ailelerine bilgi verdiklerini söyledi ve şöyle devam etti:

“Bizim devlet olarak herhangi bir şekilde refakatsiz bir çocuğu bir derneğe, vakıfa, STK’ya herhangi bir yere teslim etmemiz söz konusu değildir.”

Adıyaman, Malatya, Kahramanmaraş ve Hatay’da eğitime verilen ara 27 Mart’a kadar uzatıldı

Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, depremin etkilediği 11 ilden 10’unu 3 kategoriye ayırdıklarını belirtti ve “Adana, Kilis, Diyarbakır ve Şanlıurfa’da merkez ve tüm ilçelerde 1 Mart itibarıyla eğitim ve öğretime başlıyoruz” dedi.

Malatya Afet Koordinasyon Merkezi’nde açıklamalarda bulunan Özer, Gaziantep ve Osmaniye’de eğitim-öğretime verilen arayı 13 Mart’a kadar uzattıklarını; Adıyaman, Malatya, Kahramanmaraş ve Hatay’da ise eğitim öğretime verilen aranın 27 Mart’a kadar uzatıldığını kaydetti.

Elazığ’ın Palu ilçesinde de bu sabaha karşı en büyüğü 4,8 büyüklüğünde olmak üzere üç deprem meydana geldi. Ayrıca Kandilli Rasathanesi’nin verilerine göre, Kahramanmaraş’ta da sabah saatlerinde 4,7 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, deprem bölgesinde bir suçiçeği vakasının saptandığını belirtirken, “Akut bağırsak enfeksiyonlarında artış var, az sayıda hasta yatırılarak tedavi ediliyor. Grip ve benzeri vakalarda salgın oluşturacak durum görülmüyor” dedi.

Bugüne kadar herhangi bir bulaşı hastalık salgının olmadığını belirten Koca, bölgede şebeke suyunun kullanımıyla ilgili olarak da uyarılarda bulundu:

“Valilik ya da kaymakamlıkların ‘Musluk suyu içilebilir’ duyurusuna kadar içme ve diş fırçalama için ambalajlı sular tercih edilmeli, şebeke suyu temizlik için kullanılmalıdır.”

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum ise deprem bölgesindeki illerde 118 bin binanın yıkık, acil yıkılacak veya ağır hasarlı durumdaolduğunun tespit edildiğini açıkladı.

Gaziantep AFAD’da kurulu Deprem Koordinasyon Merkezi’nde gerçekleştirilen toplantının ardından konuşan Kurum, “Deprem bölgesinde yapmış olduğumuz çalışmalar çerçevesinde bugüne kadar 3 milyon 520 bin bağımsız bölümden oluşan 927 bin binanın incelemesi tamamlanmıştır. Bu kapsamda 118 bin binada 412 bin bağımsız bölümü yıkık, acil yıkılacak ve ağır hasarlı olarak tespit ettik. Gaziantep genelinde de 37 bin bağımsız bölümden oluşan 16 bin binayı yıkık, acil yıkılacak ve ağır hasarlı olarak tespit ettik” dedi.

Bakan Kurum, 11 ilde 7 bin 328 uzman personelle gerçekleştirdiklerihasar tespitlerinibirkaç gün içerisinde tamamlayacaklarını söyledi.

Yeni yerleşim alanlarının ön tespitlerini yaptıklarını ve bilim insanlarıyla ayrıntılı bir şekilde zemin etüt çalışmaları yapacaklarını belirten Kurum, “Konutlarımız zemin artı 3-4 katı geçmeyecek ve yöresel, kültürel ihtiyaçlar neyse bu ihtiyaçlar doğrultusunda planlanıyor” ifadelerini kullandı.

Bilim insanları yeni konutlar yapılmadan önce zemin etüd çalışmalarının yapılması ve fay hatlarının üzerine inşadan kaçınılması konusunda uyarıyor.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, yıkılan binalarda sorumluluğu olan 134 kişi hakkında işlem yapıldığını söyledi.

Sosyal medya paylaşımları nedeniyle 24 kişi tutuklandı

Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM), sosyal medya paylaşımları nedeniyle 129 kişinin gözaltına alındığını, 24 kişinin tutuklandığını açıkladı.

EGM, bu kişilerin halkın üzerinde “korku ve panik yaratmak amacıyla provokatif paylaşımlarda bulunduğunu” kaydetti.

EGM’nin internet sitesinden yapılan yazılı açıklamada, bu tür paylaşımlarda bulunan 775 hesap yöneticisinin tespit edildiği ve 441’i hakkında adli işlem başlatıldığı belirtildi.

Erdoğan’ın deprem bölgesindeki açıklamaları

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, depremden etkilenenlere yapılacak yardımlar konusunda Erdoğan, “Konteyner kentler dışında barınacaklara ev sahibi olanlar için aylık 5 bin lira, kiracı olanlar için aylık 2 bin lira kira yardımı yapacağız” dedi.

Süpermarketlerde “yağmalar” olduğunu da söyleyen Erdoğan, “Market sahiplerine müracaat etseler. O market sahibi zaten onlara verir. Şu anda yardım bölgesine TIR’lar geliyor mu? Geliyor. Bu millet cefakar, vefakar. Her şeyden önce Müslümanız, bir ekmeği paylaşmasını da biliriz. Hiç kimseyi aç açıkta bırakmayacağız” dedi.

Erdoğan daha önceki açıklamalarında, “Yapılacak olan hasar tespitiyle birlikte su anda geçiş süreci için vatandaşlarımıza 10’ar bin lira nakdi yardım yapacağız ve bu nakdi yardımla bu geçiş sürecini en azından sıkıntıları biraz olsun hafifletmiş olalım istiyoruz” dedi.

Erdoğan, “Hedefimiz 1 yıl içinde yıkılan binaların yerine konutlarımızı zemin artı 2-3-4 olmak üzere yapmak. Süreci ne yazık ki siyasi istismara dönüştürenler var. Bu istismara benim vatandaşım, halkım asla prim vermeyecektir” diye konuştu.

Depremden etkilenen 10 ilde OHAL ilan edildi. Daha sonra bu illere Elazığ da katıldı.

Erdoğan, OHAL’in ilanıyla ilgili olarak, “Türkiye’de bu süreci istismar eden tefeci ve fitne gruplarına müdahale imkanını devlete vermiş olacak” dedi.

Paylaşın

Depremzedelere Hangi Yardımlar Yapılacak? İçişleri Bakanlığı Açıkladı

Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli depremler 11 ilde büyük yıkıma sebep olurken, 40 binin üzerinde can kaybına, 100 binin üzerinde kişinin de yaralanmasına neden olmuştu.

Haber Merkezi / İçişleri Bakanlığı, resmi sosyal medya hesabından afetzedelere yapılacak yardımlara ilişkin sıkça sorulan soruları ve yanıtlarını yayımladı.

1- Afetzedeler için nakdi yardım yapılacak mı?

Konutları yıkık/acil yıkılacak/ağır orta veya az hasarlı olarak tespit edilen afetzedelere acil ihtiyaçlarını karşılamaları için hane başına 10 bin lira nakdi destek ödemesi yapılmaktadır. Herhangi bir başvuru gerektirmeyen ödemeler, Ziraat Bankası şubelerinden gerçekleşmektedir.

Ödemesi bankaya yatırılan vatandaşlarımıza SMS gönderilmekte ayrıca ödeme durumu e-Devlet “hane başı destek ödeme sonucu sorgulama” sayfasından öğrenilebilmektedir.

2- Hasarlı evler için taşınma yardımı yapılacak mı?

Konutları yıkık/acil yıkılacak/ağır veya orta hasarlı olarak tespit edilen afetzedelere 15 bin lira taşınma yardımı yapılacaktır. Başvurular e-Devlet “afetzede barınma desteği” sayfası üzerinden yapılmaktadır.

3- Hasarlı evler için kira yardımı yapılacak mı?

İkamet ettikleri konutları yıkık/acil yıkılacak ağır veya orta hasarlı olarak tespit edilen ev sahiplerine aylık 5 bin lira, kiracılara ise aylık 2 bin lira barınma yardımı yapılacaktır. 12 ay boyunca verilecek yardımlar için başvurular e-Devlet “afetzede barınma desteği” sayfası üzerinden yapılmaktadır.

Not: Konutları hasarlı olup konteyner talep eden vatandaşlarımız taşınma yardımı alabilecek ancak kira yardımından yararlanamayacaktır.

4- Depremde hayatını kaybedenlerin yakınlarına nakdi yardım yapılacak mı?

Depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımızın aile yakınlarına 100 bin lira nakdi yardım yapılacaktır. Vatandaşlarımızın başvuruları il valiliklerince alınacaktır.

5- İkamet adresimin başka yerde olması durumunda destek ödemesi alabilir miyim?

Hasar gören konutta oturduğu kimlik paylaşım sistemi veya ikametgah doğrulamasıyla tespit edilen afetzedelere barınma desteği sağlanmaktadır.

6- Barınma desteği yardımının tamamı afetzedelere hemen verilmekte midir?

İkamet adreslerinin bulunduğu il valiliğince yapılacak incelemeler sonrasında sırasıyla taşınma ve kira yardımı yapılacaktır.

7- Sahip olunan birden fazla konutun her biri için barınma desteği ödemesi yapılabilir mi?

Afetzedenin sadece fiilen ikamet ettiği ve hasarlı olduğu tespit edilen konutu için barınma desteği yapılmaktadır.

Paylaşın

Depremlerdeki Yıkımlarla İlgili Tutuklu Sayısı 133’e Yükseldi

11 ilde büyük yıkıma neden olan Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremlerde yıkılan veya imara aykırı değişiklik bulunan binalarla ilgili sorumlulukları tespit edilen 133 şüphelinin tutuklandığı bildirildi.

Anadolu Ajansı (AA), Gaziantep’te depremde yıkılan Emre Apartmanı’nın müteahhitleri Ali Emre ile Ahmet Yıldız’ın tutuklandığını duyurdu. Böylece ajansa göre binalarla ilgili olarak tutuklanan kişi sayısı 133’e çıktı. Ajans, daha önce 131 kişinin tutuklandığı bildirilmişti.

Ajansın daha önce yayınladığı haberde depremlerde yaşanan ağır can kayıpları sonrası farklı illerde başlatılan soruşturmalarda 430 şüphelinin sorumluluklarının belirlendiği duyurulmuştu.

Gözaltına alınan şüphelilerden 131’i tutuklanırken 127’si hakkında adli kontrol tedbirleri uygulanması kararlaştırılmıştı. 54 şüpheli de ifadelerinin ardından serbest bırakılmıştı.

Haberde tutuklananlardan kaçının binaların müteahhidi olduğu ya da aralarında kamu görevlileri olup olmadığı gibi ayrıntılara yer verilmemişti.

Başsavcılıkların talimatıyla halen 17 kişi gözaltında bulunurken, şüphelilerden 11’inin hayatta olmadığı, beşinin yurt dışında olduğu tespit edilmişti.

EGM, sosyal medya paylaşımları nedeniyle 24 kişinin tutuklandığını açıkladı

Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM), sosyal medya platformlarında depreme ilişkin paylaşımlarda bulunan 129 kişinin gözaltına alındığını, 24’ünün tutuklandığını açıkladı.

EGM, bu kişilerin halkın üzerinde “korku ve panik yaratmak amacıyla provokatif paylaşımlarda bulunduğunu” kaydetti.

EGM’nin internet sitesinden yapılan yazılı açıklamada, bu tür paylaşımlarda bulunan 775 hesap yöneticisinin tespit edildiği ve 441’i hakkında adli işlem başlatıldığı belirtildi.

Açıklamada, 76 adet oltalama (phishing) dolandırıcılığına yönelik hazırlanan internet sitesinin kapatılması sağlandığı, resmi kurumları taklit ederek halktan para talep eden 15 sosyal medya platformu hesabı ile ilgili işlem yapıldığı, ayrıca deprem yardımı talep ederek para yatırılması talep edilen 6 kripto varlık cüzdan adresinin dondurulmasının sağlandığı belirtildi.

Can kaybı 40 bin 689

AFAD’in yaptığı son açıklamaya göre depremlerde hayatını kaybedenlerin sayısı 40 bin 689’a yükseldi.

Depreme ilişkin son bilgileri paylaşan AFAD Başkanı Yunus Sezer, Kahramanmaraş ve Hatay dışında arama kurtarma çalışmalarının tamamlandığını söyledi.

Deprem bölgesinden diğer illere tahliye işlemleri devam ettiğini belirten Sezer, “430 binin üzerinde tahliye bizim tarafımızdan yapıldı. 313 bin 723 kişiyi kamu misafirhanelerinde ve otellerde misafir ediyoruz” dedi.

Paylaşın

Deprem Bölgeleri İçin “Kimyasal Maddeler” Uyarısı

11 ilde büyük yıkıma neden olan Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremlerde yıkılan binalar için “kimyasal madde” uyarısı yapıldı: Halk sağlığını tehdit ediyor.

Yıkılan binalardan başta asbest olmak üzere birçok tehlikeli kimyasal açığa çıkarken, binaların yıkılmasıyla ortaya çıkan hafriyat ise herhangi bir düzenleme yapılmadan gelişi güzel alanlara dökülüyor.

Birgün’den Gökay Başcan’a konuşan Kimyager ve Asbest Söküm Uzmanı Kenan Yıldız, “Binalarda kullanılan asbest ve diğer tehlikeli kimyasallar akciğer kanseri başta olmak üzere birçok hastalık riskini barındırıyor. Korunmalı ve önlem almalıyız” dedi. Yıldız, hafriyat dökümüne ve bölgedeki insanların maske kullanımına dikkat çekti.

Uzmanların tehlikeli kimyasal olarak adlandırdığı asbest, ülkede 2013 yılından önce yapılan binaların; çatı kaplama malzemelerinde, su giderlerinde ve marley olarak adlandırılan yer döşemesinde kullanıldı. Maraş merkezli peş peşe yaşanan depremde binlerce bina yıkıldı, binlercesi ise ağır hasar aldı. Bölgede arama kurtarma, enkaz çalışmaları sürerken tehlikeli kimyasallar gündeme geldi.

Bölgedeki risklere dikkat çeken-Asbest Döküm Uzmanı Yıldız, “Deprem bölgesinde yıkılan evlerin kaç tanesi 2013’ten önce yapıldığına ilişkin bir verimiz yok ancak kırsal kesimde bulunan kerpiç evler de büyük risk barındırıyor. 2013 öncesi yapılan binaların ve bu kerpiç evlerin boya ve sıvasında asbest kullanıldı. İstanbul’la kıyaslamak gerekirse, megakentte yapılan her 3 gecekondunun 1’inde asbest kullanılmış” ifadelerini kullandı.

Asbest akciğer kanseri ve birçok hastalığa sebep olduğunu aktaran Yıldız, “Solunum yoluyla vücuda giren asbest, bölgedeki tüm canlıları tehdit ediyor. Akciğer zarı kanseri başta olmak üzere birçok hastalığa sebebiyet veriyor. Asbestten korunmanın tek yolu solunum yoluna girmesini engellemek.

İlk olarak kaynağında tozumayı engellememiz lazım. Sulayarak enkazı kaldırmak gerekiyor. Ayrıca mümkünse bölgede bulunan herkes FFP3 dediğimiz maskelerden kullanılması gerekiyor. Hepimizin bildiği üzere bölgede birçok bölgeye ulaşmak nümkün olmadığı için insanlar tam korumasa da ağızlarını cerrahi maske ve fular gibi malzemelerle kapatmalılar” ifadelerini kullandı.

Asbest yaratacağı sağlık problemlerinin sanıldığının aksine kısa vadede ortaya çıkabileceğine belirten Yıldız, “Akciğer kanseri gibi hastalıklar uzun vadede karşımıza çıksa da kısa vadede birçok hastalık riskini barındırıyor” dedi.

“Atıklar ayrıştırılmalı ve gerekli önemler alınmalı”

Asbestin yanı sıra kurşun ve PCB tehlikesine dikkat çeken Yıldız, enkazdan çıkan molozların gelişi güzel bırakılmaması konusunda uyardı:

“Ülkede kurşun kullanımına ilişkin bir kısıtlama getirilmediği için ‘boya yapılan’ her binada kurşun tehlikesi var desek yanlış olmaz. Kurşun ne yazık ki bitki örtüsüne ve su kaynaklarına karışmasıyla birlikte besin zinciri yoluyla soframız kadar geliyor.

Enkaz altında kalan buzdolabı, çamaşır makinesi, klima, televizyon gibi elektronik ürünler de içerisinde tehlikeli atık barındırıyor. PCB dediğimiz bu atıklara tozuma, suya ve toprağa karışması nedeniyle uzun yıllar maruz kalınabilir. Bir diğer tehlike ise buzdolabının içerisindeki bozulmuş gıdalar.

O gıdaların bozulmasından kaynaklanan organik kirlilik, tedbir alınmadığı taktirde birçok salgın hastalığa neden olabilir. Acilen atıklar ayrıştırılmalı ve gerekli önemler alınmalı. Ülkemiz deprem bölgesi, ne ilk ne de sonra deprem olacak. Bugün o bölgelerde tehlike atıf bertaraf eden tesisler olsaydı bu sorunları konuşuyor olmayacaktık.”

Uluslararası Çalışma Örgütü uyardı

Uluslararası Çalışma Örgütü Türkiye Ofisi tarafından yapılan açıklamada enkaz kaldırma ve bina yıkım çalışmalarında asbest riskine dikkat çekti. Açıklamada, şöyle denildi:

“Deprem sonrası enkaz kaldırma ve bina yıkım işlemleri sırasında asbest ve diğer tehlikeli tozların yayılması riski vardır. İş sağlığı ve güvenliği konularına özen göstermek, özellikle bu tür tehlikeli maddelerle çalışırken çok önemlidir.

Asbest ve diğer tehlikeli maddelerle çalışmak, özel eğitim gerektirir. Yıkım ve enkaz kaldırma işlemlerinin düzenli olarak denetlenmesi önemlidir. İş sağlığı ve güvenliği yalnızca işçilerin güvende kalması için değil, toplum sağlığı ve çevre koruması açısından da son derece önemlidir.”

Paylaşın

Depremler Bölgedeki Coğrafi Yapıyı Nasıl Değiştirdi?

Türkiye’nin güneyinde yer alan 11 ilde ve Suriye’nin kuzey bölümünde büyük yıkıma neden olan Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremlerin Doğu Anadolu Fay hattını çevreleyen bölgede araziyi ne ölçüde yeniden şekillendirdiği tespit edilmeye çalışılıyor.

Son açıklanan resmi verilere göre 40 binin üzerinde can kaybına ve 100 binin üzerinde yaralanmaya neden olan depremlerin yol açtığı toprak kaymaları, tüm yamaçları yeniden şekillendirerek, arazinin yüksek miktarda kil içerdiği istikrarsız bölgelerde yolları ve dağ geçitlerini kapattı.

Almanya Yerbilimleri Araştırma Merkezi’nden sismolog Patricia Martinez-Garzon, “Depremler aynı zamanda yeraltındaki su rezervlerinin kaybolmasına neden olabilir ki bu da üstteki araziyi etkileyebilir. Bunlar kuyuların ve su altyapısının içine girdiği rezervlerdir” diyor ve ekliyor, “Türkiye ve Suriye’de bunun olup olmadığını henüz bilmiyoruz, ancak bu olası bir etki.”

Depremlerin anatomisi

Martinez-Garzon, depremin Anadolu ve Arap tektonik yer kabuğu plakaları arasında onlarca yıl süren yavaş yanal hareketin (yılda yaklaşık 1,5 santimetre) bir sonucu olduğunu ve fay boyunca gerilimin artmasına yol açtığını söylüyor. Sonunda sürtünme o kadar arttı ki plakalardan biri diğerinin yanından “kayarak” 6 Şubat’taki depreme neden oldu.

Martinez-Garzon, depremi “Zamanla – yıllar, on yıllar veya yüzyıllar – sürtünme artık gerilimi sürdüremedi ve iki plaka birbirinin yanından geçti” sözleriyle açıklıyor.

Bu, aslında olayın basit bir açıklaması. Yanal hareket zeminde 7,7 büyüklüğünde muazzam bir deprem olarak yaşandı ve bunu 7,6 büyüklüğünde ikinci bir deprem izledi. Her ikisi de yaklaşık 250 kilometre uzunluğunda olan depremler yer kabuğunu yaklaşık 20 kilometre derinliğe kadar kırdı. Çatlakların toprağı birkaç metre kaydırdığı demiryolları ve yolların fotoğrafları bu etkiyi açıkça gösteriyor.

Uydu görüntüleri deprem bölgesini haritalandırıyor

Uydu görüntüleri, coğrafi değişimi uzaydan gözlemlemenin bir yolunu sunarak Nuno Miranda gibi araştırmacılara depremlerin yol açtığı topografik hasarı kuş bakışı görme imkânı sağlıyor.

Miranda, Avrupa Komisyonu’nun Dünya Gözlem ve İzleme Programı Copernicus’un bir parçası olarak işletilen bir uydu takımı olan Sentinel-1’in misyon yöneticisi.

Miranda, “Bölgenin ayrıntılı haritasını çıkarıyoruz, yani her üç günde bir bölgenin yüksek çözünürlüklü (bir santimetreye kadar) haritasını çıkarıyoruz” diyor. Miranda ekibinin bu haritaları oluşturmak için radar ve optik görüntüler gibi çeşitli teknikler kullandığını anlatıyor.

Uydu görüntülerinin iki ana kullanımı var. Birincisi ve en önemlisi, kurtarma operasyonları ve sahadaki lojistik için son derece ayrıntılı ve güncel bilgiler sağlıyor. İkincisi, bilim insanlarının yaşananların fiziğini anlamalarına yardımcı oluyor.

Arazi bazı yerlerde altı metre yer değiştirdi

Miranda’nın uyduları felaketin çarpıcı görüntülerini yakalıyor. Ancak bu görüntülerde insanların çektiği acılara dair en ufak bir iz bile yok. Bunun yerine zarif bir şekilde yer değiştiren bir manzarayı gösteriyorlar.

İlk olarak 6 Şubat’ta meydana gelen deprem, Doğu Anadolu Fay Hattı boyunca “sol-yanal” bir kayma hareketi yaratarak zemini kabaca doğudan batıya doğru kaydırdı.

“Bu gerçekten çok büyük, muazzam” diyen Miranda, bilim insanlarının şimdi bu bilgileri fayların modellerini oluşturmak ve yeryüzünün derinliklerinde neler olduğunu daha iyi anlamak için kullandıklarını sözlerine ekliyor.

Miranda, “Bu hem krizi yönetmek hem de genel olarak depremleri daha iyi anlamak için önemli. Ancak bu zaman alacak” şeklinde konuşuyor.

Depremleri tahmin etmek imkansız

Bazı ülkelerde deprem erken uyarı sistemleri mevcut. Bu sistemler bir depremin yaydığı birincil dalgaları tespit ederek insanları daha büyük bir sarsıntının yaklaşmakta olduğu konusunda uyarıyor.

Ancak bu sistemler size sadece saniyeler veriyor. Bu da bir treni durdurmak ya da elektriği kesmek için yeterli bir süre, o kadar. Peki uzun vadeli tahminlere gelince? Bu soruya “İmkansız” şeklinde yanıt veren Miranda, şöyle devam ediyor:

“Son derece açık olan şey, depremleri tahmin etmek için hiçbir aracımız yok. Bu, birkaç gün içinde bir dereceye kadar tahmin edilebilen volkanlardan tamamen farklı.”

Şu anda bile, artçı depremler bölgeyi sarsarken, bilim insanları bölgenin sismik yapısının istikrarsız olduğunu biliyor, ancak daha büyük bir sarsıntının nerede ve ne zaman meydana geleceğini tahmin etmenin bir yolu yok.

Deniz seviyesindeki değişikliklerin depremle bağlantısı

Martinez-Garzon deprem tahmininin imkansız olduğu konusunda o kadar kötümser değil. Geophysical Research Letters dergisinde 17 Ocak’ta yayınlanan son makalesi, yakınlardaki deniz seviyesi değişiklikleri ile deprem oranları arasında bir bağlantı olduğunu öne sürüyor.

Araştırmalarını Kuzey Anadolu Fay Hattı boyunca Türkiye’nin kuzeybatısında yapan Martinez-Garzon, çalışmalarına dair şu bilgileri veriyor:

“Çok detaylı sismisite katalogları oluşturduk. Deniz seviyesinin yükseldiği dönemlerde, özellikle de deniz seviyesi farklarının bir metreye kadar çıktığı kış ve yaz aylarında sismisitenin arttığını gördük.”

Deniz seviyesindeki değişikliklerin belirli bir bölgedeki genel sismisitenin bir göstergesi olabileceği fikrinde olan Martinez-Garzon’a göre deniz seviyesi ne kadar yüksekse, büyük bir sismik olayın meydana gelme olasılığı da o kadar yüksek.

Martinez-Garzon’un bulgularının, farklı bir bölgede farklı bir fay boyunca meydana gelen Türkiye-Suriye sınırındaki son depreme uygulanıp uygulanamayacağı belli değil. Ancak gelecekteki depremlerin potansiyel erken tespiti açısından ilginç olabilirler.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın