Erdoğan Astana’da: İsrail’in Durdurulması Lazım

Şanghay İşbirliği Örgütü Genişletilmiş Oturumu’nda konuşan Erdoğan, “16 binden fazla masum çocuğun altında can verdiği yıkıntılar, esasen meşruiyetini kaybeden uluslararası sistemin enkazıdır. Gazze’deki yıkıma son verilmesi için İsrail’in durdurulması lazım” dedi ve ekledi:

“İsrail’in durdurulması, kalıcı ateşkesi kabul etmeye zorlanması lazım, bunun için de İsrail yönetimi üzerindeki baskının artırılarak sürdürülmesi gerekiyor… Karamsarlığa kapılmadan küresel adalet için seslerini yükselten ilkeli ülkeler var. Türkiye olarak güçlünün haklı olduğu değil haklının güçlü olduğu, ekonomik eşitsizliklerin üzerine giden, barış, güvenlik, istikrar ve refah üreten etkili ve tüm insanlığı kucaklayıcı bir uluslararası sistemin inşası için tüm engellemelere rağmen çalışıyoruz.

Erdoğan, konuşmasının devamında, “Amacımız, insanı ve insani değerleri merkeze alan girişimci diplomasi anlayışıyla bölgemizde ve ötesinde bir barış kuşağı tesis etmektir… Gazze’ye gönderilen yardımların üçte birini Türkiye olarak biz üstlendik. Yaklaşık 620 ton insani yardım taşıyan 20’inci iyilik trenimiz 12 Haziran’da Afganistan’a ulaştı” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Astana’da Şanghay İşbirliği Örgütü Genişletilmiş Oturumu’nda konuştu. Erdoğan’ın konuşmasından satır başları şu şekilde:

Aziz kardeşim Tokoyev’e nazik davetleri için teşekkür ediyorum. Zirve için belirlenen “Sürdürülebilir Barış ve Kalkınma Arayışı’nda Çok Taraflı Diyalogun Güçlendirilmesi” teması son derece isabetli olmuştur. Kural temelli uluslararası sistemin sütunlarının sarsılmakta olduğu bir dönemden geçiyoruz.

Terörizm, İslam ve yabancı düşmanlığı, düzensiz göç, iklim değişikliği, enerji ve gıda güvenliği ile tedarik zincirlerindeki aksamalar gibi meydan okumalar, yaşanan jeopolitik sarsıntıların şiddetini artırıyor. Bunun en son ve acı örneği hepimizin gözleri önünde Gazze başta olmak üzere işgal edilmiş Filistin topraklarında sergilenmektedir.

16 binden fazla masum çocuğun altında can verdiği yıkıntılar, esasen meşruiyetini kaybeden uluslararası sistemin enkazıdır. Gazze’deki yıkıma son verilmesi için İsrail’in durdurulması lazım. İsrail’in durdurulması, kalıcı ateşkesi kabul etmeye zorlanması lazım, bunun için de İsrail yönetimi üzerindeki baskının artırılarak sürdürülmesi gerekiyor.

Karamsarlığa kapılmadan küresel adalet için seslerini yükselten ilkeli ülkeler var. Türkiye olarak güçlünün haklı olduğu değil haklının güçlü olduğu, ekonomik eşitsizliklerin üzerine giden, barış, güvenlik, istikrar ve refah üreten etkili ve tüm insanlığı kucaklayıcı bir uluslararası sistemin inşası için tüm engellemelere rağmen çalışıyoruz. Amacımız, insanı ve insani değerleri merkeze alan girişimci diplomasi anlayışıyla bölgemizde ve ötesinde bir barış kuşağı tesis etmektir.

Gazze’ye gönderilen yardımların üçte birini Türkiye olarak biz üstlendik. Yaklaşık 620 ton insani yardım taşıyan 20’inci iyilik trenimiz 12 Haziran’da Afganistan’a ulaştı.

Türkiye terörün kanlı yüzünü çok iyi tanıyan bir ülkedir. Terörizmin farklı biçimleri ile 40 yıldır mücadele ediyoruz. Terörle mücadele tecrübemiz uluslararası işbirliğinin elzem olduğunu gösteriyor. 4 milyondan fazla yerinden edilmiş insana ev sahipliği yapıyoruz. Uluslararası toplumunda sorumluluk bilinci ile hareket etmesi gerektiğini dile getiriyoruz. Yeniden Asya girişimimizle Asya ile ilişkilerimizi güçlendirmeyi hedefliyoruz.”

“Asya ile yakınlaşmak istiyoruz”

Erdoğan, Astana’daki temasları kapsamında, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile bir araya geldi. Zirvenin yapıldığı Bağımsızlık Sarayı’ndaki görüşme, basına kapalı gerçekleştirildi. Görüşmede, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar ile Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de yer aldı.

Görüşmenin ardından açıklama yapan Erdoğan, şunları ifade etti: “Yaşanan jeopolitik sarsıntıların şiddeti artıyor. Bunun en önemli örneği Gazze’de. Yaklaşık 40 bin masum hayatını kaybetti. Bu yıkımın önlenmesi için İsrail’in durdurulması, kalıcı ateşkesin ilan edilmesi gerekiyor.

İsrail üzerinde uluslararası baskıların artması lazım. Küresel adaletsizlikleri ortadan kaldıran, barış, güvenlik, refah üreten uluslararası bir sistemin kurulması için tüm engellemelere rağmen çalışıyoruz… Bölgemizde ve ötesinde bir barış kuşağı tesis etmek istiyoruz.

Türkiye, terörizmin PKK, PYD, FETÖ gibi yüzleriyle 40 yıldır mücadele ediyor. Bu kapsamda Şangay İşbirliği Teşkilatı’yla koordinasyonumuzu daha çok güçlendirmeye hazırız. Türkiye olarak geçici koruma altındaki Suriyeliler de dahil olmak üzere 4 milyon insana ev sahipliği yapıyoruz.

İnsani yardımlar bu sorunlarda temel araçlardan biri. Uluslararası toplumun ilkeli bir mensubu olarak, Türkiye önemli bir güç çarpanıdır. Asya ile ilişkilerimiz her alanda yarar ekseninde güçlendirmeyi hedefliyoruz. Bu teşkilatla ilişkilerimizi geliştirmeye önem veriyoruz.”

Paylaşın

Suudi Arabistan’dan ABD’yi Kızdıracak Karar

Suudi Arabistan, Çin, Rusya ve Orta Asya ülkeleri tarafından kurulan Şanghay İşbirliği Örgütü’ne katılma kararını onayladı. Suudi Arabistan’ın son dönemde Çin’le ilişkilerini geliştirmesi, müttefiki ABD’de güvenlik endişelerine yol açıyor.

ŞİÖ’ya 2017 yılında Hindistan ve Pakistan, geçen yıl ise İran üye oldu. Afganistan, Moğolistan ve Belarus ise gözlemci ülke statüsüne sahip.

2012 yılından örgütte diyalog ortağı statüsü kabul edilen Türkiye, 2017 yılında statüyü onaylayarak iç hukuk onay sürecini tamamladı.

Euronews Türkçe’de yer alan habere göre, Suudi Arabistan’ın devlet haber ajansı ülkenin Şanghay İşbirliği Örgütü’nde (ŞİÖ) diyalog ortağı statüsü verilmesine ilişkin memorandumu onayladığını duyurdu.

Örgütün 2021 yılındaki Duşanbe Zirvesi’nde Suudi Arabistan, Mısır ve Katar’a Diyalog Ortaklığı Statüsü verilmesi kararlaştırılmıştı.

Diyalog ortağı statüsünün onaylanması, Suudi Arabistan’a tam üyelik verilmeden önce örgüt içinde bir ilk adım olarak değerlendiriliyor.

Diyalog Ortaklığı statüsü, gözlemci statüsüne sahip olmayan üçüncü ülkelerin ŞİÖ ile belirli alanlarda sınırlı işbirliği yapmalarına olanak sağlıyor. Bu statü, kurumsal açıdan “gözlemci ülke” statüsünün altında, “misafir katılımcılar” statüsünün üzerinde yer alıyor.

Onay kararı, Çin’deki milyarlarca dolarlık yatırımını artıran Suudi Arabistan petrol grubu Aramco’nun Çin’in kuzeydoğusunda planlanan bir ortak girişimi tamamladığı ve özel bir petrokimya grubundan hisse aldığına dair açıklamaların ardından geldi.

Basra Körfezi’nde ana güvenlik garantörü olarak görülen ABD’nin bölgeden çekildiğine dair endişeler Suudi Arabistan ve diğer Körfez ülkelerini ortaklarını çeşitlendirmeye itti.

Washington ise bölgede aktif bir ortak olmaya devam edeceğini belirtiyor. Suudi Arabistan’ın son dönemde Çin’le ilişkilerini geliştirmesi, müttefiki ABD’de güvenlik endişelerine yol açıyor.

Şanghay İşbirliği Örgütü

2001 yılında Batı’nın Asya’daki nüfuzunu dengelemek amacıyla Çin, Rusya ve Orta Asya ülkeleri tarafından kurulan ŞİÖ’ya 2017 yılında Hindistan ve Pakistan, geçen yıl ise İran üye oldu.

Afganistan, Moğolistan ve Belarus ise gözlemci ülke statüsüne sahip.

2012 yılından örgütte diyalog ortağı statüsü kabul edilen Türkiye, 2017 yılında statüyü onaylayarak iç hukuk onay sürecini tamamladı.

Statüyü onaylayan kararla birlikte Türkiye diyalog ortağı olarak ŞİÖ ile bölgesel güvenlik, terörle mücadele, uyuşturucu kaçakçılığı ve organize suçların önlenmesi ile ekonomik ve kültürel alanlar gibi çeşitli konularda işbirliği geliştiriyor.

Türkiye’nin yanı sıra bu statüye sahip olan diğer ülkeler  Azerbaycan, Sri Lanka, Ermenistan, Kamboçya, Nepal, Suudi Arabistan, Mısır ve Katar.

Örgüt üyesi ülkelerin ağustos ayında Rusya’nın Chelyabinsk bölgesinde terörizmle mücadele tatbikatı düzenleyeceği bildiriliyor.

Paylaşın

Şanghay İşbirliği Örgütü Zirvesi: Fotoğraflar, İllüzyonlar, Gerçekler

Özbekistan’ın Semerkant kentinde 15-16 Eylül’de düzenlenen Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) 22. Devlet Başkanları Zirvesi’nde bir araya gelen liderlerin verdiği mesajlar kadar dikkat çekici bir şey daha varsa o da şüphesiz liderlerin verdiği fotoğraflar ve fotoğrafların verdiği mesajlardı.

Cumhurbaşkanı ve Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yer aldığı iki fotoğraf, Türkiye kamoyunda özellikle çok konuşuldu. Bu fotoğraflardan ilki, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın zirveye katılan diğer liderler ile birlikte ayakta verdiği toplu fotoğraftı.

Neredeyse tüm hafta sonu boyunca sosyal medyada önümüze düşen diğer fotoğrafta ise Erdoğan, aralarında Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev, Tacikistan Devlet Başkanı İmamali Rahman, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Belarus Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko ve İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin olduğu kalabalığa bir şey anlatırken görülüyordu.

Pek çokları için bu ikinci fotoğraf, Erdoğan’ın nasıl da bir “dünya lideri” olduğunu kanıtlar nitelikteydi. Tevekkeli değil, fotoğrafı okurlarıyla paylaşan Yeni Akit, haberi de şu başlıkla vermeyi uygun gördü: “Laf olsun diye ‘dünya lideri’ denmiyor! Güne damga vuran fotoğraf.”

Pakistan hükümetinin “Tüm gözler Pakistan Başbakanı Muhammed Şahbaz Şerif’in üzerinde” mesajıyla paylaştığı fotoğrafla olan ironik benzerliği şimdilik bir tarafa bırakarak önce ilk fotoğrafa dönelim…

Aynılar aynı yere mi?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 10 ülkenin liderleriyle birlikte ayakta verdiği poz, Türkiye’nin özellikle temel haklar ve özgürlükler alanında bir süredir dünyada durduğu yeri sembolize ettiği – ya da ediyor olabileceği – acı gerçeği sebebiyle ağızlarda kekremsi bir tat bıraktı.

Semerkant’taki Şanghay Zirvesi’ne hangi ülkelerin liderlerinin katıldığını kısaca hatırlamak gerekirse, bu isimler şöyleydi:

  • Batı’ya karşı denge unsuru oluşturmak amacıyla 1996 yılında kurulan örgüte üye Rusya Devlet Başkanı Putin, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev, Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sadır Caparov, Tacikistan Cumhurbaşkanı Rahman, Pakistan Başbakanı Şerif, Hindistan Başbakanı Narendra Modi ve ev sahibi Özbekistan Devlet Başkanı Şevket Mirziyoyev
  • Gözlemci ülkeler Belarus Devlet Başkanı Lukaşenko, Moğolistan Cumhurbaşkanı Ukhnaagiin Khurelsukh, İran Cumhurbaşkanı Reisi
  • Davetli liderler Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkmenistan Cumhurbaşkanı Serdar Berdimuhammedov, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev

Dolayısıyla, fotoğrafta da bu ülkelerin liderleri vardı.

Peki, bu fotoğrafla ilgili rahatsız edici olan neydi?

Bianet’ten Selay Dalaklı değerlendirdi.

Ülkelerin hak ve özgürlükler açısından dünyada nerede durduğunu ölçmenin pek çok yolu ve kıstası var. Biz ise şimdilik Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) 2022 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi ve Freedom House’un 2021 Küresel Özgürlük Haritası ile yetinelim.

Önce RSF’nin 2022 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi…

Yukarıda adı geçen ülkelerin endeksteki yerleri şu şekilde:

  • Rusya – 155.
  • Çin – 175.
  • Kazakistan – 122.
  • Kırgızistan – 72.
  • Tacikistan – 152.
  • Pakistan – 157.
  • Hindistan – 150.
  • Belarus – 153.
  • Moğolistan – 90.
  • İran – 178.
  • Türkiye – 149.
  • Turkmenistan – 177.
  • Azerbaycan – 154.
  • Özbekistan – 133.

Diğer bir deyişle, Moğolistan ve Kırgızistan’ı bir kenara bırakırsak “dünyanın en çok gazeteci hapseden ülkesi” Çin de dahil bu ülkelerin herhangi birinde gerçek anlamda basın özgürlüğünden bahsetmek güç.

Peki, ülkeleri “özgür”, “kısmen özgür” ve “özgür değil” olarak üç kategoriye ayıran Freedom House bu ülkeler için ne diyor?

  • Rusya – Özgür değil (19/100)
  • Çin – Özgür değil (9/100)
  • Kazakistan – Özgür değil (23/100)
  • Kırgızistan – Özgür değil (27/100)
  • Tacikistan – Özgür değil (8/100)
  • Pakistan – Kısmen özgür (37/100)
  • Hindistan – Kısmen özgür (66/100)
  • Belarus – Özgür değil (8/100)
  • Moğolistan – Özgür (84/100)
  • İran – Özgür değil (14/100)
  • Türkiye – Özgür değil (32/100)
  • Turkmenistan – Özgür değil (2/100)
  • Azerbaycan – Özgür değil (9/100)
  • Özbekistan – Özgür değil (11/100)

Tevekkeli değil, Türkiye’nin eski ABD büyükelçilerinden Namık Tan’ın (belki de kinayeli bir dille) “Dünya demokrasisinin parlayan liderleri” mesajıyla paylaştığı fotoğrafı alıntılayan başka bir kişi “Fotoğrafa bakınca ifade özgürlüğünden tutuklanıyorsunuz” demekten kendini alamamıştı.

Avukat Zülfü Bozdaş da aynı paylaşımı alıntılayarak şöyle soruyordu: “Peki dünyanın bundan haberi var mı?”

Fakat bu bağlamda belki de en önemli ve yerinde soruyu aynı fotoğrafı sosyal medya hesabından paylaşarak Atilla Yeşilada sordu: “Aklıma ilginç bir soru geldi: Kadınlardan diktatör çıkmaz mı?”

Gerçekten de dünya çapında bu kadar ülkenin temsil edildiği uluslararası bir zirvede neden bir tane bile kadın lider yoktu?

Herkesin “dünya lideri” kendine

Dünya demişken… Şanghay İşbirliği Örgütü zirvesi, aynı zamanda kimin daha çok “dünya lideri” olduğunu kanıtlama yarışına sahne oldu. Elbette bizim “dünya liderimiz” ve şürekası da bu yarıştan geri kalmayacaktı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın anlattıklarını etrafındaki liderlerin gülerek, ilgiyle dinlediğini gösteren fotoğraf, hem devletin haber ajansı Anadolu Ajansı (AA) hem de Cumhurbaşkanlığı tarafından paylaşıldı.

Bu paylaşımları ise bu yazının girişinde değindiğimiz, hükümete yakın medyanın ve bazı sosyal medya kullanıcılarının “dünya lideri” güzellemeleri izledi. Erdoğan, daha sonra Semerkant’tan dönüş yolunda uçağındaki gazetecilere fotoğraftaki sahneyi şöyle anlatacaktı:

“İlham Bey o koltuğu bana bıraktı, kendisi yandaki koltuğa geçti. Çoğu Rusça bildiği için tercüman da konuştuklarımızı Rusça’ya çeviriyordu. Oradaki sohbetimiz tabii hepsinin bayağı hoşuna gitti. Güzel bir anı oldu.”

Uluslararası bir zirvede konuşan bir lideri dinlemenin her şeyden önce diplomatik bir nezaket göstergesi olduğunu hatırlatan sesler ne kadar duyuldu bilinmez. Zaten sonra öğrendik ki dünyanın asıl lideri hangi çerezden yemek istediğine karar verirken elini çenesine koyarken fotoğrafı çekilen Pakistan Başbakanı Muhammed Şahbaz Şerif’miş.

Öte yandan, sosyal medyada Erdoğan’ın Şanghay Zirvesi’nde çekilen bu fotoğrafıyla birlikte paylaşılan başka bir fotoğraf, en azından şimdilik tarihin tozlu raflarına kalkmış bir geçmişi hatırlatıyor gibiydi.

Bu fotoğrafın akıllara getirdiği günü hatırlamak gerekirse; Avrupa Parlamentosu üyeleri, 15 Aralık 2004’te Türkiye’nin AB üyelik müzakerelerinin başlamasına ellerindeki “Evet” pankartlarıyla onay vermişti.

AB… Hatırladınız mı?

Başta mülteci politikası olmak üzere bir dizi sebepten ötürü temsil ettiğini öne sürdüğü “evrensel değerleri”, hak ve özgürlükleri ne kadar benimsediği her geçen gün biraz daha şüpheli hale gelen Avrupa Birliği ve bu değerleri, hak ve özgürlükleri – en azından görünüşte – benimsemeye ve bunun için gerekli adımları atmaya bir süreliğine hevesli görünen Türkiye…

Neyse… Anlaşılan biz bir süre daha “dünya demokrasisinin parlayan liderleri” ile devam!

Selay Dalaklı: Mart 2018’den bu yana bianet İngilizce editörü. Boğaziçi Üniversitesi Çeviribilim bölümünden 2015 yılında mezun oldu. Yüksek lisansını Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) ve Berlin Humboldt Üniversitesi’nin birlikte yürüttüğü Türk-Alman Sosyal Bilimler Uluslararası Ortak Yüksek Lisans Programında tamamladı.

Paylaşın

Almanya Basını: Erdoğan’ın Seçim İçin Dış Politikada Başarıya İhtiyacı Var

Özbekistan’ın Semerkant kentinde düzenlenen Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) Zirvesi, Alman basınında geniş yer buldu. Yorumlar, NATO ülkesi olan Türkiye’nin üyelik açıklaması ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘amacı’ hakkında yapıldı.

Erdoğan’ın ‘Batı ve NATO’dan hayal kırıklığına uğradığı, seçimi kazanmak için dış politikada başarıya ihtiyacı olduğu, üyelik açıklamasını da bu amaçla yaptığı’ savunuldu. ŞİO Zirvesi, Batı dünyası karşısında yeni bir ‘dünya düzeni’ olarak nitelendirildi.

Almanya’nın önemli haber dergilerinden Der Spiegel, Erdoğan’ın ŞİÖ’ye üyelik açıklamasını ‘Batı’ya verilmiş bir mesaj’ olarak niteledi. Türkiye’nin NATO’dan yana hayal kırıklığına uğradığı savunuldu ve Avrupa Birliği’ne (AB) üyelik sürecinde de 1999’dan bu yana bir ilerleme olmadığı belirtildi. Ayrıca, Türkiye’nin Rusya ile ortak çıkarları olduğu ve ŞİÖ üyelerinin dünya ekonomi üretiminin yüzde 30’unu oluşturduğu yazıldı.

‘Eski imparatorluklara özlem’

Redaktions Netzwerk Deutschland haber sitesi, ŞİÖ’yü ‘Batı egemen dünya karşısında yeni bir ‘dünya düzeni” olarak niteledi. ”Erdoğan, Putin için hiç bu kadar değerli olmamıştı” yorumunu yapan site, bir NATO ülkesi cumhurbaşkanının zirvede yer almasının, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping tarafından ‘Batı’ya karşı iyi bir propaganda aracı’ olacağını ileri sürdü.

Bayraktar Grubu’nun ilk açıklamasının tersine Rusya ile Türkiye’nin, grubun İHA’ları için işbirliği yapabileceğini ileri süren haber sitesi, bunun karşılığında Rusya’nın Suriye, Libya ve Azerbaycan konularında Türkiye’ye ‘taviz verebileceğini’ yazdı. Putin ve Erdoğan’a işaret edilerek, “Bunların ortak yanı, Batı’yı reddetme, muhalefeti sindirme, medyayı kendine bağlama, çatışmacı dış politika ve eski imparatorluklara özlem” yorumu yapıldı.

‘Kendini zirvede iyi hissetti’

Berlin’de yayımlanan sol eğilimli Taz gazetesinde, “Dünyanın tanınmış ve etkili diktatörleri bir arada” nitelemesi yapıldı. Erdoğan ise, “Farklı dünyalar arasında bir gezgin” diye tanımlandı. Erdoğan’ın ‘Batı’ya ve kurumlarına karşı’ bir lider olduğunu ileri süren Taz, Erdoğan’ın ‘zirvede kendini iyi hissettiğini’, örgüte üye olmadığı halede Cinping ve Putin ile ikili görüşme yaptığını belirtti. Türkiye’de enflasyonun yüzde 100’e yaklaştığını belirten gazete, Erdoğan’ın ‘sermayeye ve ucuz doğal gaza ihtiyacı olduğunu’ yazdı. Bu sebeple Uygurlara baskı yüzünden Çin ile işbirliğini tehlikeye atmak istemediğini ileri sürdü.

Haber kanalı n-tv’nin Rusya temsilcisi Rainer Munz ise Erdoğan’ın ‘seçimi kazanmak için dış politikada başarıya ihtiyacı olduğunu’ savundu. Munz, Erdoğan’ın ŞİÖ’ye üye olmak istemesini bu bağlamda değerlendirmek gerektiğini belirtti. ŞİÖ’yü fazla büyütmemek gerektiğini savunan Munz, örgüt üyesi ülkelerin ikili büyük sorunları olduğunu yazdı, bunlara Hindistan-Pakistan, Çin-Hindistan örneklerini verdi.

Şanghay İşbirliği Örgütü, 2001 yılında ‘terörle mücadele’ amacıyla kurulmuştu. Şu anda Çin Halk Cumhuriyeti, Rusya Federasyonu, Kırgızistan, Tacikistan, Kazakistan, Özbekistan, Hindistan, Pakistan ve İran örgütün üyeleri, Afganistan, Moğolistan ile Belarus ise gözlemci üyeler. Türkiye, Azerbaycan, Sri Lanka, Ermenistan, Kamboçya, Nepal, Suudi Arabistan, Mısır ve Katar diyalog ortağı konumunda bulunuyor.

Paylaşın