Salih Mercanoğlu kimdir? Hayatı, Eserleri

6 Ocak 1959 Ankara’da dünyaya gelen Salih Mercanoğlu, ilk ve ortaöğrenimini Kırıkkale’de yaptı. Kırşehir Eğitim Enstitüsündeki öğrenimini yarıda bıraktı. 1982 yılından sonra Akdeniz Kitabevi ve Yayınevinin sanat danışmanığını yaptı. Bir müddet İnsan degisinin yayın kurulu üyeliğinde bulundu.

Haber Merkezi / Şiirle yakından ilgilendi ve Yağmurun Elleri (1994) adlı kitabı ile 1995 yılında Ordu Sanat Evi (ORSEV) Vedat Güler Şiir Ödülü’nü aldı. Evli ve iki çocuk babasıdır.

Şair olarak bilinen Salih Mercanoğlu’nun “Sevgi ve Semah” adlı ilk şiiri Yarın dergisinde yayımlanmıştır. Şiir ve yazıları Yarın, Varlık, İnsan, Kırkmerdiven Portakal, Sanat Edebiyat 81 ve Yeni Biçem gibi dergilerde yer almıştır. Şiirlerini; Sevgi ile Semah (1991), Yağmurun Elleri (1994), Ara İstasyon (2004) ve Bahçeye Çıkmak (2006) adlı kitaplarda toplamıştır. Şiirleri ayrıca Adam şiir Yıllıkları’nda (1992-1996) da yer almıştır.

Can Çocuk Dizisi’nde yayımlanan Güzel Günler Kitabı (2007) “Çocuklar kendileri için bir gün seçecek olsalardı, Nato Günü, Meteoroloji Günü, Avrupa Günü, Birleşmiş Milletler Günü gibi günleri seçerler miydi?” sorusundan hareketle yazılmıştır. Güzel Günler Kitabı, belirli gün ve haftalar adı altında yayımlanmış kitaplara ve ders kitaplarına henüz girmemiş çocuk günlerinin kitabıdır. Yaşamı çocukların bakışı ve değerleriyle zenginleştirmeye davet eden, bu yönde düşündüren bir eserdir. Mercanoğlu’nun Asuman (1994) adlı bir hikâye kitabı da bulunmaktadır.

“Sardunya”

üç
derler ya
karşılığı varmış dünyada çocuk işte
üç saksı koydu zemin kata.

ikisi sardunya
aylar sonra çiçeklendi
üçüncüsü nergis
ne bir sap ne tomurcuk
sadece
üç beş yaprak kederlendi.

çocuk işte
sardunyalardan sakız alanını
kendine seçti
az çiçeklisini kardeşine
nergis mi?
o benmişim -öyle söyledi-

üç
derler ya
beni boşver!
çocuk belki, hayat kesindi.

“Kısa Mesafe”

zor
hayata dahil olmak taşrada
eve dahil oldum ben de

yok
ne odayım ne mutfak
sadece uzun bir antre

kim
o bile diyemem kapı çalsa
bana değil dışarıda bekleyen bahçe

belki
kollarımı kesmeden önce
yıllar önce, hani sokaktayken ateş
hani aşık paşa’da
parmakları sigortasız mustafa
horozlu cep aynasından
henüz çıkarmamışken yüzünü
hani kar yağarken kırlaşan şehre

yok
ne gencim ne ihtiyar
sadece kısa bir mesafe

Paylaşın