Sağlık emek-meslek örgütleri, yeni tip koronavirüs (Kovid 19) salgının birinci yıldönümünde birçok ilde basın açıklaması düzenledi. Ankara’daki basın açıklaması Gazi Üniversitesi Hastanesi bahçesinde yapılırken, İstanbul’daki basın açıklamasının adresi ise Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu Hastanesi (Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi) yeni bina önüydü.
Haber Merkezi / Basın açıklamalarında “Eksik, Yanlış, Tutarsız Politikalar, ‘Başarı Hikayesi’ Uğruna Yitirilen Hayatlar… Sevgi, Özlem, Yas ve Öfke!”, “Taleplerimiz Dilimizde, Yitirdiklerimiz Yüreğimizde”, “Toplumsal Sağlık İçin Demokrasi ve Adalet İstiyoruz”, “Yönetemiyorsunuz, Tükeniyoruz”, “Sağlığımıza, Haklarımıza, Geleceğimize Sahip Çıkıyoruz” yazılı pankartlar açıldı. COVID-19 nedeniyle yaşamını yitiren sağlık çalışanlarının fotoğrafları ve karanfiller taşınırken, birçok hastanede de saygı duruşları yapıldı.
Ankara’da Gazi Üniversitesi Hastanesi bahçesinde yapılan basın açıklamasında TTB, Ankara Tabip Odası (ATO), Ankara Diş Hekimleri Odası, SES Ankara Şubesi, Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası, Türk Hemşireler Derneği, Tüm Radyoloji Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği, Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği’nin yönetici ve üyeleri ile çok sayıda sağlık emekçisi katıldı
İstanbul’daki basın açıklamasının adresi ise Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu Hastanesi (Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi) yeni bina önüydü. Açıklamaya TTB, İstanbul Tabip Odası (İTO), İstanbul Dişhekimleri Odası, İstanbul Eczacı Odası, İstanbul Veteriner Hekimler Odası, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası İstanbul Şubeleri, Devrimci Sağlık-İş Sendikası, Tüm Radyoloji Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği’nin yöneticileri ve aktivistleri katıldı. Demokratik kitle örgütlerinin, sendikaların ve siyasi partilerin temsilcileri, milletvekilleri Dr. Ali Şeker, Oya Ersoy ve Musa Piroğlu ile Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu’nun oğlu Onur Taşçıoğlu da etkinliğe katılan isimler arasındaydı.
“Eksik, Yanlış, Tutarsız Politikalar Yüzünden Ölmek İstemiyoruz!” temalı ortak basın açıklaması;
“Dünya Sağlık Örgütü’nün Pandemiyi ilan ettiği ve Türkiye’de ilk COVİD-19 vakasının açıklandığı günden bu yana bir yıl geçti. Bu bir yıl içinde salgın mücadelesinin en ön safında yer alan dört yüze yakın sağlık çalışanı hayatını kaybetti. Toplam ölüm sayısı ise Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı resmi rakamlara göre bile 30 bine yaklaştı. (Belediyelerin elinde bulunan ölüm sayıları gerçek rakamın en az iki, üç katı olduğunu gösteriyor.)
Türkiye gerek vaka gerekse ölüm sayıları açısından salgının bedelini en ağır ödeyen ülkeler arasında. Özellikle COVİD-19’un bir tsunami gibi vurduğu ilk haftalarda ve en ağır seyrettiği Kasım-Aralık aylarında büyük trajediler yaşandı. Yoğun bakım yatakları dolup taştı, ağır hastalar bile hastanelerde yer bulamadı, hastalar hastanelere ulaşamazken ambulanslar hasta taşımaya yetişemedi.
Geçtiğimiz bir yılda sadece sağlığımızı değil, işimizi, aşımızı, gelirimizi de kaybettik. Büyük şirketlerin vergi borçlarını sıfırlayan siyasi iktidar halkın bu süreçteki sıkıntılarını, sorunlarını görmezden geldi; işçileri kısa çalışma ödeneğine, esnafı iflasa mahkum etti.
Bizi yönetenler bütün bu yaşananlarda tek suçlunun 2019 yılı sonunda Vuhan’da ortaya çıkıp bütün dünyaya yayılan SARS-CoV-2 isimli bir virüs olduğuna inanmamızı bekliyorlar.
Peki ya; salgına hazırlıksız yakalananlar? Sağlık çalışanlarına maske ve eldiven bile temin edemeyenler? Vatandaşlara üç beş maskeyi dağıtmayı beceremeyenler? Alınmayan tedbirler, eksik, yanlış, tutarsız politikalar?
Peki ya; şeffaflıktan ve toplum katılımından uzak salgın politikaları? Aylarca vaka sayılarını bile açıklamayan, gerçek ölüm sayılarını gizleyenler? Hala daha yeterli miktarda aşı temin edemeyip yaygın ve etkili aşılama yapamayanlar?
Peki ya; Mayıs ayında (ve bugün gene) erkenden “normalleşme” kararı alanlar? Yangından mal kaçırır gibi AVM’leri açmakta acele edenler? Bütün çağrılarımıza rağmen “tam kapanma”dan inatla kaçınanlar?
Peki ya; gasilhanelerin dolup taştığı günlerde bile “Çarklar Dönecek, Üretim Sürecek!” ısrarını sürdürenler? İnsanları hastalıkla açlık arasında seçim yapmaya zorlayanlar? Salgını toplumsal muhalefetin sesini kısmak için bahane olarak kullanıp lebaleb dolu salonlarda parti kongrelerini yapanlar?
Peki ya; aklın ve bilimin ışığında bir SALGIN yönetimi yerine ALGI yönetimini tercih edenler? Gerekli önlemleri almayıp “Maske-Mesafe-Hiyen” tekerlemesiyle sorumluluğu vatandaşlara yıkanlar? Bütün anlattıkları KOCA bir yalandan ibaret olanlar?
Milyonlarca insanımızın hastalanıp on binlerce insanımızın ölümüne yol açanın sadece 0,125 mikron çapında, tek zincirli, zarflı bir RNA virüs olmadığını biliyoruz.
Türkiye’nin bu süreçte bu kadar ağır bedel ödemesinin ve hala ödüyor olmasının sorumlusu on binlerce yurttaşımızın hayatına mal olan COVİD-19 pandemisinden “başarı hikayesi” çıkarmaya, salgından siyasi rant sağlamaya çalışan AKP zihniyetidir. Geçtiğimiz bir yılda yaşananlar göstermektedir ki, Türkiye’de salgınla mücadelenin ön koşulu bu zihniyetle mücadeleden geçmektedir.
Kadını, erkeği, genci, yaşlısıyla COVİD-19 nedeniyle kaybettiğimiz bütün sağlık çalışanlarımızı, bütün yurttaşlarımızı sevgiyle, saygıyla, minnetle anıyoruz.
Anıları her zaman bizimle birlikte olacak.
Sevgi Özlem Yas ve Öfke!”
Basın açıklamalarında okunan ortak metin için TIKLAYIN