Bakan Koca Açıkladı: Beyaz Kodda Hukuki Süreç Devreye Giriyor

Sağlık çalışanlarının yaşadığı sorunlara ilişkin açıklama yapan Bakan Koca, “İçişleri Bakanlığımız ile tamamlanmak üzere olan bir çalışma yapıyoruz. Bu çalışma beyaz kod öncesi bir ara uyarı ve ön haber sistemi. Biliyorsunuz beyaz kodda adli ve kolluk süreci derhal başlıyor ama ondan önce bir şiddet eylemi riski olması durumunda ya da bir şekilde daha önce şiddete başvurmuş birinin olma ihtimaline karşı bir öncül kod verilmesini hedefliyoruz” dedi ve ekledi:

“Hastane emniyetini, güvenliğini ve ilgili idarecileri devreye sokacak bir uyarı sistemi üzerinde çalışıyoruz. Bir yazılım hazırlanıyor bunun için. Beyaz kodda hukuki süreç devreye giriyor. Bu süreçle karakol dahil olmak üzere haberdar edilmiş olunuyor. Yazılımın bitmesiyle bu durum, öncül şiddet eylemini önleme anlamında yeni bir yaklaşım.”

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, kabine toplantısının ardından sağlık çalışanlarının yaşadığı sorunlarına ilişkin açıklama yaptı. Sağlıkta şiddet olaylarının önlenmesine yönelik İçişleri Bakanlığıyla, beyaz kod öncesi ara uyarı içeren sistem üzerinde çalıştıklarını belirten Koca, “İkinci Beyaz Reform” ile şiddet eylem planının hayata geçeceği dönemin başladığını belirtti.

“Ağırlıklı olarak hastanelerimizde görevli emniyet personeli ve güvenlikçi sayısını arttırmayı hedefliyoruz. Bu en temel işlerimizden biri” diyen Koca, sözlerini şöyle sürdürdü:

“İçişleri Bakanlığımız ile tamamlanmak üzere olan bir çalışma yapıyoruz. Bu çalışma beyaz kod öncesi bir ara uyarı ve ön haber sistemi. Biliyorsunuz beyaz kodda adli ve kolluk süreci derhal başlıyor ama ondan önce bir şiddet eylemi riski olması durumunda ya da bir şekilde daha önce şiddete başvurmuş birinin olma ihtimaline karşı bir öncül kod verilmesini hedefliyoruz.

Hastane emniyetini, güvenliğini ve ilgili idarecileri devreye sokacak bir uyarı sistemi üzerinde çalışıyoruz. Bir yazılım hazırlanıyor bunun için. Beyaz kodda hukuki süreç devreye giriyor. Bu süreçle karakol dahil olmak üzere haberdar edilmiş olunuyor. Yazılımın bitmesiyle bu durum, öncül şiddet eylemini önleme anlamında yeni bir yaklaşım.”

“Nöbet saatlerinde düzenleme yaptık”

Sağlık çalışanlarına gönderdiği mektubun ardından kendilerine iletilen maillerde şiddetle mücadele eylem planı başta olmak üzere çalışma şartları ile ilgili önerilerini aldıklarını vurgulayan Koca, tedbir alınması gereken konuları, ilgili bakan yardımcılarına ve genel müdürlere ilettiğini söyledi.

Yapılması gereken pek çok şeyi hayata geçirdiklerini vurgulayan Bakan Koca, şunları söyledi: “Malpraktis yasası gibi, sağlık çalışanlarına uygulanan şiddetin katalog suçlara alınması gibi, mahsuplaşmanın artık olmaması gibi, herkesin sabit taban ücreti ve teşvikten alabilir hale gelmiş olması gibi, asistanların nöbet sayısı ve süresinin 24 saatten fazla olmaması dahil olmak üzere birçok düzeltmeleri yaptık.

Ancak, esas bundan sonra yapılması gereken düzenlemeler var. Çalışanların sabit ücretlerinin emekliliğe yansıması konusu var. Cumhurbaşkanımızın bu konuda müjdesi vardı Tıp Bayramı’nda biliyorsunuz. Emekliliğe sayılacaktı bu henüz yapılmadı. Yapılsın gayreti içindeyiz.

Sağlık çalışanlarının taban ücreti katsayısı 0,32’ydi. Uzmanlarda 4,5, pratisyenlerde 2,25, asistanlarda 3,40 gibiydi. Sağlık çalışanlarının ise 0,32 idi. Yani sağlık çalışanlarımızın taban ücreti, hekim arkadaşlarımızın taban ücretinin 10-15’te biriydi. Bu oranın makul bir düzeye çıkarılması gerektiği kanaatindeyim.”

Tüm sağlık çalışanları için en azından bu oranın bir kat artırılması gerektiğini, yan dal uzmanlarının da taban ücretinin farklılaştırılması gerektiğini düşündüğünü söyleyen Koca, şöyle konuştu:

“Hepsi için taban ücretini artırılması ama sabit ücretin emekliliğe sayılması, bunlara ilave olarak da nöbet ücretlerinin hekimler dahil olmak üzere herkesi gözeterek çalışan işçilerin nöbet ücretinin üstüne çıkarılması gerektiği de aşikar bir durum. Ayrıca tavan oranlarının da düzenlenmesi gerekiyor.

Aile hekimliğiyle ilgili cari ödemeler sorun olmaya başladı. Aile hekimliği uzmanlarının da uzman gibi görülerek taban ücretlerinin uzman katsayısına çıkarılması, ayrıca teşvik sisteminin de artırılarak koruyucu hekimlikle ilgili de teşvik sisteminin biraz daha aktif devreye girmesi gerektiği kanaatindeyiz.”

Paylaşın

Şehir Hastanelerine 5 Ayda Harcanan Para Dudak Uçuklattı

Sağlık Bakanlığı’nın mali tablolarına mercek tutan CHP’li Murat Emir, “Yap-İşlet-Devret modeliyle inşa ettirilen ve 25 yıllığına, üstelik döviz kuru üzerinden yapılan anlaşmalarla kamunun üzerinde büyük bir yük haline gelen şehir hastaneleri ile ilgili harcanan kalemler daha önce bütçede açık bir şekilde yazılıyordu” dedi ve ekledi:

“Ancak şimdi Sağlık Bakanlığı’nın mali tablolarında hizmet alımları ve gayrimenkul sermaye üretim giderleri altında gizlenmeye çalışıyor.  Bütçe kalemi şehir hastanelerinin kullanım bedeline harcanınca koruyucu hekimlik, bağımlılıkla mücadele, halk sağlığı gibi kalemlere de ayıracak bütçe kalmıyor. Diğer yandan şehir hastaneleri dışındaki yatırımlarda da ciddi sorunlar yaşanıyor. Kamu hastanelerinin ihaleleri birer birer erteleniyor.”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Cebimizden beş kuruş çıkmayacak” dediği şehir hastaneleri için 2023’ün Ocak-Mayıs döneminde harcanan para dudak uçuklattı.

Birgün’den Mustafa Bildirici’nin haberine göre; şehir hastanelerinin kiraları için 2023 yılı bütçesine konulan toplam ödeneğin yüzde 81’inin yılın ilk yarısı dahi tamamlanmadan kullanıldığı belirlendi. Şehir hastaneleri için ödenen kira bedelinin yüksekliğine dikkati çeken CHP Milletvekili Murat Emir, “Döviz kuru üzerinden yapılan anlaşmalara artık bütçe yetmiyor” dedi.

“Müteahhitlerin cebine aktarılmaya devam edecek”

İktidarın “Sağlıkta çağ atladık” söylemine örnek gösterdiği şehir hastaneleri için 2023 yılının Ocak-Mayıs döneminde ödenen kira bedeli belli oldu. Türkiye’deki 13 şehir hastanesi için beş ayda ödenen para kayıtlara, 22,5 milyar TL olarak geçti.

Şehir hastanelerinin kira bedeli olarak bilinen, bütçede ise “kullanım bedeli” olarak belirtilen harcama kalemi için 2023 yılında toplam 27,5 milyar TL’lik bütçe ayrıldı. Ocak-Mayıs döneminde şehir hastanelerinin kullanım bedeli olarak müteahhitlere ödenen toplam 22,5 milyar TL ise yılın başında ayrılan bütçenin yüzde 81’ini oluşturdu. Sağlık Bakanlığı’nın mali tablolarına mercek tutan CHP’li Murat Emir, “Dövizdeki artışla birlikte yılsonuna kadar bir bu kadar daha, belki de çok daha fazlası şehir hastaneleri aracılığıyla iktidar yandaşı müteahhitlerin cebine aktarılmaya devam edecek” diye konuştu.

Sağlık Bakanlığı’nın şehir hastanelerine bütçe yetiştiremez hale geldiğini ifade eden Emir, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Yap-İşlet-Devret modeliyle inşa ettirilen ve 25 yıllığına, üstelik döviz kuru üzerinden yapılan anlaşmalarla kamunun üzerinde büyük bir yük haline gelen şehir hastaneleri ile ilgili harcanan kalemler daha önce bütçede açık bir şekilde yazılıyordu. Ancak şimdi Sağlık Bakanlığı’nın mali tablolarında hizmet alımları ve gayrimenkul sermaye üretim giderleri altında gizlenmeye çalışıyor.

Bütçe kalemi şehir hastanelerinin kullanım bedeline harcanınca koruyucu hekimlik, bağımlılıkla mücadele, halk sağlığı gibi kalemlere de ayıracak bütçe kalmıyor. Diğer yandan şehir hastaneleri dışındaki yatırımlarda da ciddi sorunlar yaşanıyor. Kamu hastanelerinin ihaleleri birer birer erteleniyor.”

Paylaşın

Bakan Koca’dan “Kızamık” Açıklaması: Vakalarda Artış Var, Ölüm Yok

Türkiye genelinde artan kızamık vakalarına ilişkin açıklama yapan Bakan Koca, “Ülkemizde kızamık hastalığı tamamen kontrol altına alınmıştı. Ancak, son yıllarda birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de yurtdışından gelen vakalara bağlı olarak kızamık vakalarında bir artış olduğu gerçektir” dedi.

Haber Merkezi / Bakan Koca, açıklamasında ayrıca, “Kızamığa bağlı bir ölüm söz konusu değildir. Kızamığa bağlı olduğu veya olabileceği iddia edilen ölümün nedeni HIV/AIDS hastalığı kaynaklı multiorgan yetmezliğidir. Hasta 2015 doğumlu, yabancı uyrukludur” ifadelerini kullandı.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, sosyal medya hesabından, son dönemlerde İstanbul, Ankara ve deprem bölgesi başta olmak üzere Türkiye genelinde artan kızamık vakalarına ilişkin açıklama yaptı.

Bakan Koca, kızamık vakalarında artış olduğunu kabul etti ancak kızamığa bağlı ölüm yaşanmadığını söyledi. “Kızamığın yurt dışından gelen vakalar ve aşı reddi nedeniyle arttığını” belirten Koca, aşılama ve filyasyon çalışmalarının başladığını duyurdu:

“Kızamığa bağlı bir ölüm söz konusu değildir. Kızamığa bağlı olduğu veya olabileceği iddia edilen ölümün nedeni HIV/AIDS hastalığı kaynaklı multiorgan yetmezliğidir. Hasta 2015 doğumlu, yabancı uyrukludur.

Ülkemizde kızamık hastalığı tamamen kontrol altına alınmıştı. Ancak, son yıllarda birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de yurtdışından gelen vakalara bağlı olarak kızamık vakalarında bir artış olduğu gerçektir.

COVID-19 Pandemisi döneminde maalesef artış gösteren aşı reddi kampanyalarına rağmen, sağlık çalışanlarımızın çabaları sonucunda çocuklarımızın KKK-I aşı kapsayıcılığının ülke genelinde yüzde 95’in üzerinde tutulması sağlanmıştır. Aşılarının, aşı reddi nedeniyle yapılamadığı İzlem/Aşı Durumu Bilgilendirme Onam Formu ile bildirilen çocuk sayısının gittikçe azalması sevindiricidir. Türkiye’de bulunan yabancılar içinse ayrı aşı kapsayıcılığı hesaplanmaktadır. Bu oran KKK aşısı için yüzde 87 ile 92 arasında seyretmektedir.

“Vatandaşlarımızı aşı konusunda titiz davranmaya davet ediyoruz”

Bağışıklama Danışma Kurulumuzun önerisiyle 2019 yılından itibaren çocuklarımıza bir yaşından önce başlayarak üç doz kızamık aşısı uygulamaktayız. Bilimsel veriler, kızamık vakalarının görüldüğü dönemlerde aşı takvimine titizlikle uyulmasının yararına işaret etmektedir. Bu vesileyle vatandaşlarımızı çocuklarının sağlığı için aşı konusunda titiz davranmaya davet ediyoruz.

Bağışıklama Danışma Kurulu ve Kızamık Doğrulama Komitesinin aldığı kararlar doğrultusunda, İstanbul’dan başlayarak tüm illerimizde 2023 yılının Ocak ayından itibaren yoğun kontrol stratejileri uygulamaya konmuştur.

Bu kontrol stratejileri çerçevesinde:  Tüm vakaların temaslıları (ev, okul, işyeri ve hastane) tespit edilmekte, temas sonrası profilaksi çalışmaları yürütülmekte ve temaslılar en uzun kuluçka süresi boyunca izlenmektedir.

Vaka görülen yerlerde saha çalışmaları ile aktif vaka aranmakta, tespit edilen eksik aşılı ve aşısız çocuklar saha ekiplerince aşılanmaktadır.

Özellikle toplu halde yaşanan yerlerde (geçici barınma merkezleri, geri gönderme merkezleri, yurtlar vb) güçlendirilmiş sürveyans çalışmaları ile gerekli taramalarla aktif vaka araştırması yapılmakta, aşısız ya da yaşına göre eksik aşılı kişilerin aşılanması sağlanmaktadır.

Sağlık çalışanlarının kızamığa karşı bağışık oldukları kanıtlanamıyorsa aşılanmaları sağlanmaktadır. İl Sağlık Müdürlükleri tarafından belirlenen riskli bölgelerde evlere giderek aşılama çalışmaları yürütülmektedir.

Benzer şekilde asker aşılaması, turizm sektörü çalışanlarının ve havalimanlarında görev yapan personelin aşılaması çalışmaları yürütülmektedir.

Aile hekimlerimiz, kendilerine kayıtlı olan çocukların aşılanma durumlarını gözden geçirerek yaşına göre eksik aşılı olan tüm çocukların ivedilikle aşılanması konusunda uyarılmıştır.

Göçmen sağlığı merkezleri ve yabancı uyruklular polikliniğinden hizmet alan kişiler acilen değerlendirilip, yaşına göre eksik aşılı olan tüm çocukların ivedilikle aşılaması yapılmaktadır.

Bağışıklama Danışma Kurulu’nun bu ay içinde yaptığı son toplantıda mevcut durum değerlendirilmiş, durumun stabil olduğu tespit edilmiş, buna rağmen çalışmaların aynı ciddiyet ile devam etmesi yönünde karar alınmıştır.”

Paylaşın

Bakan Koca’dan Kızılay Başkanı Kerem Kınık’a İstifa Çağrısı

11 ilde büyük yıkıma ve 50 binden fazla can kaybına neden olan Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremler sonrası çadır satma skandalıyla gündeme gelen Kızılay’ın başkanı Kerem Kınık’a bir istifa çağrısı da Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’dan geldi.

Haber Merkezi / Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, İstanbul Üsküdar’da gençlerle bir araya geldiği bir toplantıda, Kızılay’ın çadır ve kan satmasına yönelik bir soruya Kızılay Başkanı Kerem Kınık’ı istifaya davet ederek yanıt verdi.

Koca şöyle konuştu: “Kızılay hizmet ediyor. Eyvallah. Bunda hiç şüphe yok. Gerçekten çok çalışan fedakar, cefakar kardeşlerimizin olduğunu biliyoruz. Ve memleketin bütün hastalarının sadece kan sorununu organize etmiş olması bile çok önemli bir ihtiyaç. Ama bazen algılar olguların önüne geçiyor.

Ve biz bu algıya sebep veriyor isek gereğini yapmalıyız. Bir kişinin bile kan vermesini, bir vatandaşımızın bile kan vermesini, kan ihtiyacı için kan vermesini etkileyebilecek bir algıya sebep olabiliyorsak, biz orada durmamalıyız. Kanaatim bu.”

İktidarın önde gelen isimleri de ilk başta savundukları Kerem Kınık’a gelen tepkilerin dinmemesi üzerine istifa çağrılarında bulunmuştu.

Nisan başında da AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Kızılay Başkanı Kınık’ın Şahan Gökbakar’a verdiği yanıtı alıntılayarak şunları yazmıştı:

“Bu nasıl bir üslup? Yok mu sizin avukatınız/basın danışmanınız açıklama yapılacaksa yapsın! Göreviniz Recep İvedik tiplemesiyle bu seviyede bir polemik midir? Sadece işinize odaklansanız artık!”

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank da katıldığı bir canlı yayında yaptığı açıklamalarla Kınık’ı eleştirmişti.

Bakan Varank, Kızılay Başkanı’nın görevde olmasının kişisel olarak kendisini rahatsız ettiğini söylemişti.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da Kınık’ı eleştiren hükümet yetkililerinden birisi olmuştu:

“Çadır satma meselesi yanlıştı. Bunu daha sonra Kerem Bey de söyledi. Kendi kurumunu ve arkadaşlarını savunmak için yaptığı ilk açıklama yanlıştı. Eleştirileri anlıyorum.”

Kerem Kınık kimdir?

1970 yılında Malatya’da doğan Kerem Kınık 1993 yılında İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi’nden mezun oldu.

Kınık, Bezmialem Vakıf Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü bünyesinde “Afet Tıbbı” doktora programını tamamladı.

Sağlık Bakanlığı ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde idarecilik yaptı. İstanbul 10. Dönem İl Genel Meclisi’nde meclis üyeliği ve Sağlık Komisyonu Başkanlığı görevlerini yürüttü.

Ulusal ve uluslararası teknoloji firmalarında genel müdürlük görevi de yapan Kınık, Sağlık Bilimleri Üniversitesi’nde Öğretim Üyesi, Acil Yardım ve Afet Yönetimi Bölüm Başkanı görevini de yürütüyor.

Kerem Kınık’ın Kızılay’daki görevi ise 2004 yılında gönüllülük ile başladı. Kınık, 2015 yılında Kızılay Genel Başkan Yardımcısı 2016 yılında Kızılay Başkanı seçildi.

2015’ten Kasım 2017’ye kadar IFRC Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Dernekleri Federasyonunda yönetim kurulu üyeliği yapan Kınık, 6 Kasım 2017 tarihinde Antalya’da gerçekleştirilen 21. IFRC Yasal Toplantılarında Avrupa ve Orta Asya Bölgesi’nden sorumlu IFRC Başkan Yardımcısı seçilmişti.

Paylaşın

Bakan Koca’dan İlaç Mesajı: Pek Çok İlaç Piyasaya Verilecek

Eczanelerde bazı ilaçların bulunmadığı yönünde tartışmalara ilişkin açıklama yapan Bakan Koca, “Şu an mevsimsel hastalıklara bağlı talep artışı, dünyada hammadde üretimi kaynaklı sorunlar var. Kısa zaman zarfında eksikliği hissedilen antibiyotikler, çocuk şurupları dâhil olmak üzere, pek çok ilaç piyasaya verilecek” dedi.

Haber Merkezi / Bakan Koca, ayrıca, eczanelerden alınan ilaçların sahte olmasının mümkün olmadığını kaydetti. Koca, temininde zorluk yaşanan bazı ilaçların üretiminin artırıldığını söyledi.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, kamuoyunda eczanelerde bazı ilaçların bulunmadığı yönünde tartışmalara ilişkin sosyal medya hesabından açıklamalarda bulundu. Koca, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Temininde zorluk yaşanan bazı ilaçların üretimi artırıldı. Şu an mevsimsel hastalıklara bağlı talep artışı, dünyada hammadde üretimi kaynaklı sorunlar var. Kısa zaman zarfında eksikliği hissedilen antibiyotikler, çocuk şurupları dahil olmak üzere, pek çok ilaç piyasaya verilecek” dedi.

Bakan Koca ayrıca az sayıda hastaya özel olarak getirilen, başka ülkelerde ruhsatlı, Türkiye’de ruhsatı bulunmayan bazı ilaçlar olduğunu vurgulayarak “Bunlardan biri için ileri sürülen iddiaların gereği yapılmıştır. Kısa zamanda, bizde ruhsatlı olmayan ilaçların ülkeye girişinde İlaç Takip Sistemine kaydını sağlayacağız.

Her bir ilaç kutusunun, onu diğer kutulardan ayıran bir kimlik numarası var. Kutuyu, üretimden reçete edildiği hastaya kadar takip ediyoruz. Eczane raflarındaki tüm ruhsatlı ilaçlar bu İlaç Takip Sistemine kayıtlı. Eczaneden alınan ruhsatlı ilacın sahte olması söz konusu değil.”

Paylaşın

Sağlık Bakanlığı: 371 Kozmetik Üründen 302’si ‘Uygunsuz’

Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı raporuna göre, 371 kozmetik ürünün yalnızca 69 ürün teknik düzenlemeye uygun. Raporda, 295 kozmetik ürünün teknik düzenlemeye aykırı, 7 tanesinin de güvensiz olduğu belirtildi.

Raporda, güvensiz olduğu tespit edilen 7 üründen 6’sının Türkiye, birinin ise Çin menşeili olduğu ifade edildi.

Halk TV’de yayınlanan habere göre; Sağlık Bakanlığı, kendi internet sitesi üzerinden, Kozmetik Denetim Dairesi Başkanlığı’nın 2022 yılı içinde üçüncü üç aylık dönemde kozmetik ürünleri üzerinde risk analizi yaparak tespit ettiği uygunsuz ürünleri paylaştı.

Rapora göre, 371 kozmetik ürünü üzerinde denetleme yapıldı ve bu denetlemede yalnızca 69 ürünün teknik düzenlemeye uygun olduğu gözlemlendi. 295 kozmetik ürünü teknik düzenlemeye aykırı bulunurken, 7 tanesinin de güvensiz olduğu tespit edildi. Güvensiz olduğu tespit edilen 7 üründen 6’sının Türkiye, birinin ise Çin menşeili olduğu ifade edildi.

Denetim Dairesi Başkanlığı, uygunsuz ve güvensiz ürünlere toplam 773 bin 584 TL para cezası uyguladı. Mevzuat çerçevesinde verilen diğer para cezaları da eklenince kesilen toplam ceza 813 bin 584 TL oldu.

Raporda, çeşitli yargı ve güç makamları tarafından sahte / kaçak / taklit olduğu belirlenen 6 bin 937 parfüm ve deodorantın imha edildiği belirtildi.

Güvensiz olduğu tespit edilen 7 ürün şöyle:

 

Paylaşın

Hekimler Göçü Durdurulamıyor!

Sağlık Bakanlığı tarafından geçen ay yürürlüğe sokulan “Beyaz Reform” da hekimlerin yurtdışına gidişlerine engel olamadı. Kamuya dönüşler artsa da yeni düzenlemeleri yeterli bulmayan pek çok hekim, mesleğini Türkiye dışında sürdürme niyetinden vazgeçmedi.

Independent Türkçe’den Lale Elmacıoğlu’nun aktardığına göre, Eylülde 130’u pratisyen toplam 255 hekim, Türk Tabipleri Birliği’ne başvurup yurtdışında görev yapmak için gerekli “İyi Hal” (Goodstanding) belgesi aldı.

İlk 5 branş: Çocuk sağlığı ve hastalıkları, iç hastalıklar, kadın hastalıkları ve doğum, ortopedi ve travmatoloji, radyoloji

Eylül verilerine göre çocuk sağlığı ve hastalıkları branşı 14 hekimle başı çekerken; onu 10 kişiyle iç hastalıkları takip etti.

Kadın hastalıkları ve doğum ile ortopedi ve travmatoloji branşlarından ise 10’ar hekim iyi hal belgesini aldı. Beşinci sırada ise 8 hekimle radyoloji bölümü yer buldu.

9 aylık bilanço: Bin 938 hekim yurtdışı belgesini aldı

Eylül ayında 255 hekimin daha “İyi Hal” belgesi almasıyla yılın ilk 9 ayındaki toplam sayı bin 938’e yükseldi. Yıl sonundaki toplam sayının ise 2 bin 500’ü geçmesi bekleniyor.

9 ayın zirvesi ağustosta gerçekleşti

Ağustos ayında hekimler göçünde tüm zamanların en yüksek sayısı görülmüş; 143’ü uzman, 138’i pratisyen toplam 281 hekim yurtdışı yollarına düşmüştü.

Sağlık çalışanlarına şiddet, fazla mesai, malpraktis ve daha fazlası

Hekimlerin yurtdışına gidişleri uzun süredir tartışılıyor. Maaşların düşüklüğü sürekli gündeme gelse de doktorların Türkiye’den gidişlerinin ana nedeninin para olmadığı, ülkede sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin önüne geçilememesi ve mesleğin eski saygınlığının bulunmaması başlıca sebepler arasında gösteriliyor.

Paylaşın

Prof. Dr. İlhan: Kovid 19’da Günlük Vaka 50 Bin

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı Covid-19 tablosundaki rakamlara göre günlük vaka sayısının ortalama 50 bin civarında olduğunu, günlük 22 kişinin yaşamını yitirdiğini söyledi.

İlhan, 18-24 Temmuz haftasında 365 bin 424 kişinin koronavirüs testinin pozitif çıktığını, 157 kişinin yaşamını yitirdiğini hatırlattı.

İlhan, “Bakıldığında dünyada koronavirüs vakalarında bir artış var. Yeni vakaların öldürücü olmadığını, daha çok grip-nezle gibi gittiğine şehit oluyoruz; ama ister istemez vaka sayısındaki artış ile beraber risk grubundaki vatandaşlarımızın etkilenme oranı artıyor. Risk grubunda olan vatandaşlarımızın koronavirüsü ağır geçirme, hastanede tedavi görme, yoğun bakımda olma ve vefat etme ihtimalleri maalesef daha da yüksek oluyor” dedi.

Maske uyarısı

DHA’nın aktardığı habere göre, “Son 1 haftada günlük yaklaşık 50 bin vakamız olduğunu söylemek mümkün” diyen İlhan, “Vefat sayısında da geçen haftaya göre yaklaşık yarı yarıya bir artış var. Günlük vefat sayısı da ortalama 22 olarak geçen hafta seyretmiş Bakanlık verilerine baktığımızda. Vefatlara baktığımızda maalesef kronik hastalığı olan, ileri yaştaki vatandaşların olduğuna şahit oluyoruz. Tabii bu rakamlar azımsanacak rakamlar değil. Bu yüzden mutlaka bireysel önlemelere çok dikkat etmemiz gerekiyor. Maskemizi kalabalık olan yerlerde takmamız, ortamın havalandırılmasına mutlaka dikkat etmemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. İlhan, maskenin bazı alanlarda tekrar zorunlu hale getirilip getirilmeyeceğine ilişkin, “Sağlık kuruluşlarında maske takma halihazırda zorunlu. Bunun dışındaki diğer toplu alanlar, toplu taşımalar, uçaklar çok kalabalık AVM’lerde ise şu an böyle bir yaklaşım söz konusu değil. Vatandaşların bu tip yerlerde kendilerini korumak için kendi inisiyatiflerinde maske takmaları en doğru yaklaşım olacaktır” dedi.

“Güz dönemi risk daha fazla”

Prof. Dr. İlhan, bayram sonrasında vakaların iki katına kadar çıkabileceğini söylediklerini ve bunun gerçekleştiğine dikkat çekerek,şöyle devam etti:

“İnsanların bir arada olmak için çoğunlukla memleketlerine gittiği, tatil beldelerine gittiği, hareketliliğin çok olduğu zamanlar her ne kadar hava sıcak olduğu için insanlar dışarıda olmayı tercih etse de tabii bireysel dikkatsizlikler maalesef vakaların bu şekilde artmasına sebep oluyor. Bunların üzerine bulaştırıcılığı çok yüksek olan Omicron’un alt varyantlarını eklemek gerek. Böyle olduğu zaman şu an biz eğer kişisel önlemlerimizi arttırmaz, dikkat etmezsek, vakaların ne zaman aşağıya düşeceğinin tek yanıtı Omicron varyantının bulaştırıcılığı daha az bir varyanta dönüşmesine bağlı gibi görünüyor.

Bireysel önlemlere dikkat edilmediği sürece, varyant da devam etiği sürece vakalar bir süre daha böyle gidecek diye söylemek mümkün. Belki biraz daha ilerleyen günlerde biraz daha düşebilir bayramın etkisi; ama güz dönemi geldiğinde, okullar açıldığında, insanlar işlerine gittiğinde, cam, pencere daha fazla kapanmaya başladığında riskin daha fazla artabileceğini söylemek gerekiyor.”

Paylaşın

Bakan Koca: Kovid 19’da Vaka Sayısı 40 Kat Arttı

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısının ardından gazetecilerin Kovid 19 pandemisine dair sorularını cevapladı. Koca, Avrupa’daki Kovid 19 dalgasını Türkiye’nin 4-5 hafta önce görmeye başladığını belirtti.

Son dönemde günlük vaka sayısında Almanya, İtalya, Fransa gibi gelişmiş Avrupa ülkelerinde 100 binleri geçen vakaların görüldüğünü ifade eden Koca şunları söyledi:

“Bizde ise giderek artan bir vaka sayısı olduğunu görüyoruz. Vaka sayısının artışıyla birlikte hastane yükü aynı oranda artmıyor. Vaka sayısı artışı şu an günlük 40 katına kadar çıkmış durumda. Hastane yükü ise şu an 3 kat kadar arttı. O anlamda ciddi bir hastane yükümüzün olmadığını çok rahat söyleyebiliriz. Yoğun bakımlarda da bu artışların belirgin ve ciddi olmadığını görüyoruz. Artışın aynı oranda olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz.”

50+ ve kronik hastalara aşı ve maske çağrısı

Vatandaşların bu dönemde hatırlatıcı güncel dozlarını mutlaka yaptırmalarını, özellikle 50 yaş üstü, kronik hastalığı olan, risk taşıyanların aşıyı uygulamalarını önemsediklerini vurguladı:

“Bir de yine riskli, 50 yaş üstü, kronik hastalığı, ek hastalığı olan kişilerin de kalabalık ortamlarda maskelerini her zaman olduğu gibi takmalarını ısrarla öneriyoruz. Aşı olmak isteyen vatandaşlarımızın TURKOVAC aşısını olmayı önemsemelerini isterim. Yerli aşımız oldukça etkili. Sonuçlarından memnunuz. TURKOVAC tercihinde ve önerisinde hassasiyet gösterelim.

Kalabalık ortamlarda riskli isek maskeyi takmamız gerektiğini, eğer kendimizde üst solunum yolu enfeksiyonu belirtisi mevcut ise başkasına bulaştırmamak için maskeyi zaten takmak gerektiğini biliyoruz. Riskli olan kişilerin eğer bir belirti varsa erken dönemde testlerini yaptırıp, eğer pozitifse o durumda ek hastalığı varsa ilaca başlama durumu söz konusu olabilir. Dolayısıyla elimizde ilacımız var, aşımız var.

“Ağır influenza tablosu gibi gelişiyor”

Kişisel tedbirlere uyarak Kovid’le yaşamayı artık öğrendik. Kovid bitti mi, bitecek mi? Bitmeyecek. Bir influenza gibi düşünün. Zaten son dönemde de belirtileri grip benzeri seyrediyor. Daha çok boğaz ağrısı, burun akıntısı ve ateşle seyrediyor ve beraberinde de kas ağrılarını görüyoruz. Ağır influenza tablosu gibi gelişiyor.

Ama ek hastalığı olanlarda bu belirtiler daha belirgin, hastaneye yatışa kadar giden sonuçlara sebep olabiliyor. Onun için biraz daha dikkatli olmamız lazım.”

Yeni yoğun bakımlar açılmasının söz konusu olup olmadığı sorusu üzerine Koca, “Hayır, şu an yenilerin açılması gibi bir durum yok. Panik havası yok ama biz bundan sonra tedbirlere devam ederek Kovid’le birlikte nasıl yaşamamız gerektiğini biliyoruz. Nerede maske takılması gerektiğini, nerede kendimizi korumamız gerektiğini artık hepimiz biliyoruz. Yeniden kapatma ve benzeri durumlar olmayacak. Aşımız var, ilacımız var, tedbirlere devam” dedi.

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın

Kovid 19’a Karşı 4. Doz Aşı Uygulaması Başlıyor

Kovid 19 vaka sayılarının yükselmeye başlamasıyla birlikte Sağlık Bakanlığı harekete geçti. Bakanlığın açıklamasına göre son Kovid 19 aşısının üzerinden en az altı ay geçen kişiler, dördüncü doz aşılarını; yani ikinci doz hatırlatma aşılarını olabilecek.

Randevular, Merkezi Hekim Randevu Sistemi (MHRS) üzerinden alınabilecek. Hatırlatma dozu için TURKOVAC, Sinovac veya BioNTech aşılarından biri tercih edilebilecek.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Kurban Bayramı dolayısıyla yayımladığı mesajda, “Omicron’a bağlı vakalar Türkiye’de de artış gösteriyor.” ifadelerini kullanmıştı:

Türkiye’de Kovid 19 vakaları haftalık olarak açıklanıyor.

Haziran ayına kadar koronavirüs tespit edildiği açıklanan kişi sayısı 10 binin altında seyrederken 13-19 Haziran haftasında sayı 11 bine yaklaşmıştı.

20-26 Haziran haftası hızlı bir yükselişle 26 bin 635’e yükselen haftalık koronavirüs vaka tespit sayısı; 27 Haziran – 3 Temmuz arasında 57.113’e yükseldi.

Sağlık Bakanlığı, özellikle 50 yaş üzerindeki kişilerle risk grubundakilerin dördüncü doz aşılarının vurulması konusunda çağrıda bulunuyor.

Paylaşın