Karamollaoğlu, Erken Seçim İçin Tarih Verdi: Önümüzdeki Senenin…

Katıldığı bir televizyon programında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan SP Lideri Karamollaoğlu, 2022’nin sonu veya 2023’ün başında seçim olabileceğini söyledi. Karamollaoğlu, ayrıca, Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala’nın tahliye edilmesi gerektiğini belirterek “Sayın Erdoğan kendi geçmişini düşünsün. Şiir okuduğu için siyaseten yasaklandı” dedi.

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, TV100’de Pınar Işık Ardor’un sunduğu Pazar Siyaseti programına katıldı. Karamollaoğlu, gündemin öne çıkan konuları hakkında önemli açıklamalarda bulundu.

Cumhur İttifakı

Karamollaoğlu, “Oğuzhan Asiltürk’ün vefatından sonra Cumhur İttifakı’yla tamamen bağlar koptu mu?” sorusuna şu yanıtı verdi:

“Ben Tayyip Bey’in düşmanı da değilim hasmı da değilim. Siyasette düşmanlık da hasımlık da olmaz. Rekabet olur. Farklı kulvarlarda yürüyoruz. Ülkenin problemlerinin çözümünü farklı formüllerle arıyoruz. Geçen sefer de ittifak konusu gündeme geldiğinde. O zaman Sayın Erdoğan’la 2 veya 3 kere görüştüm. Prensiplerimiz var demiştim. Bizim bugünkü Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ne itirazımız var. Aslında Başkanlık Sistemi’ne bütünüyle karşı değiliz ama kontrol edilemeyen sisteme karşıyız. Biz doğrudan doğruya Parlamenter Sistem’e dönebiliriz.”

Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala

Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala ile ilgili soru üzerine Karamollaoğlu şunları söyledi:

“Böyle bir demokrasi böyle bir hukuk devleti olmaz. Bir insanı tutuklayacaksınız hapse atacaksınız. Beraat edecek, tam tahliye edeceği zaman yeni bir dava açacaksınız ve ondan dolayı tutuklayacaksınız. Hukukla böyle oynanmaz, kimse aptal değil. Böyle şey olur mu? Bu hukuk mu olur o zaman? Sayın Erdoğan kendi geçmişini düşünsün. Şiir okuduğu için siyaseten yasaklandı. Bu bir hukuk cinayetiydi. Şimdi başkası okuduğu zaman “Yok arkadaş ben iyi niyetle okudum hepinizin canına okurum” diyor.

Buna adalet denir mi?  Ben hareketleri, tavırları, politikaları itibarıyla bir şahsı veya bir partiyi tasvip etmeyebilirim ama bunun üzerine bir şeyler daha ekleyerek onu düşmanlaştıramam. Yapmadığı işi, söylemediği sözü ona istinat edemem. Zaten Türkiye’nin problemi şu anda bu. Sayın Erdoğan bunu görse bile görmezden geliyor. Düne kadar, kendisi hukuksuzluğa maruz kaldığı için bütün dünyayı arkasına alarak Türkiye’ye geldi, siyasete girdi. Osman Kavala için de aynı şeyi söylüyorum. Türkiye’nin AİHM kararına uyması gerekiyor, Sayın Erdoğan bunu kendisi getirdi.”

Erken seçim

“Erken seçim olacak mı?” sorusuna net yanıt veren Karamollaoğlu, “Erken seçim mutlaka olacak. 15 gün önce mi olur onu bilmem. Ancak seçim kanununda değişiklik yapacaklar. Onun üzerinden 1 sene geçmesi lazım ki uygulanabilsin. O demektir ki önümüzdeki senenin sonundan itibaren birkaç ay içinde seçim olabilir. Yani 2022’nin sonu veya 2023’ün başı.” dedi.

Paylaşın

Saadet Partisi’nden Merkez Bankası Videosu: Game Over

Saadet Partisi Ankara İl Başkanlığı, sosyal medya üzerinden “Kırmızı ışık, yeşil ışık… Economy Game, ilk oyunuyla karşınızda” ifadeleriyle paylaştığı video ile Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın faiz kararını eleştirdi.

Haber Merkezi / Netflix dizisi Squid Game göndermeli videoda, görevden alınan Merkez Bankası başkanları Murat Çetinkaya, Murat Uysal, Naci Ağbal ve yeni Başkan Şahap Kavcıoğlu ile görevinden istifa eden eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın açıklamaları ve dolar/TL kurunun yükselişi eş zamanlı olarak yer aldı. Videonun sonunda ise doların son geldiği 9.49 kuru ve ‘Game Over’ ifadelerine yer verildi.

TCMB Para Politikası Kurulu (PPK), gün içerisinde faiz kararını açıklamıştı. MB, politika faizini yüzde 18’den yüzde 16’ya indirmesiyle, yükselişe geçen Dolar ve Euro kuru, rekor kırmıştı. MB, enflasyonun yüzde 20’ye yaklaşmasına rağmen 23 Eylül’de 100 baz puan faiz indirmişti.

Dolar/TL’de bugün görülen yeni zirveyle, 5 Eylül 2021 tarihinde Cumhurbaşkanı onayıyla açıklanan Hazine ve Maliye Bakanlığı imzalı Orta Vadeli Program’da (OVP) 2022 yılı için öngörülen ortalama 9,27’lik beklenti de şimdiden aşılmış oldu.

Paylaşın

Saadet Partisi’nden Dikkat Çeken ‘Dolar’ Paylaşımı

Türk Lirası (TL) karşısında defalarca rekor kıran dolar, halkın bir numaralı gündemi olurken, Saadet Partisi (SP), konuya ilişkin sosyal medya hesabından dikkat çeken bir paylaşımda bulundu.

Haber Merkezi / NTV’nin 2011 yılında yaptığı ”1,84’ü geçerek tarihi rekor kıran doların nereye kadar yükseleceği merak ediliyor” haberini alıntılayan Saadet Partisi, paylaşımına “Bir Zamanlar Anadolu’da” notunu düştü.

Saadet Partisi’nin paylaşımı şöyle:

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kabine toplantısı sonrası yaptığı açıklamalar sırasında yükselişe geçen dolar, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nda (TCMB) gece yarısı yapılan görevden almalarla rekor üstüne rekor kırmaya başlamıştı.

Haberi hazırladığımız saatlerde, dolar, 9.32 TL’ye ulaşarak tüm zamanların en yüksek seviyesinde işlem görmekteydi. Euro ise, 10,81 TL ile yine tüm zamanların en yüksek seviyesinde işlem görmekteydi.

Paylaşın

Karamollaoğlu: Türkiye’de Giderek Artan Bir Baskı Rejimi Uygulanıyor

Haftalık basın toplantısında gündemi değerlendiren Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, konuşmasında, “Türkiye’de giderek artan bir baskı rejimi uygulanıyor, bu mantığı bir politika olarak benimseyenler ülkeye fayda sağlayamazlar” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun gündeme getirdiği ‘siyasi cinayetler’ iddiasına da değinen SP Lideri Karamollaoğlu, “Sayın Kılıçdaroğlu’na geçmişte cenazede saldırı olmuştu. ‘Bu daha ne ki?’ diyorsanız bu tehdittir. Bu kışkırtmadır aynı zamanda. Siz yapın, biz arkanızdayız anlamına gelir. Allah’tan korkan böyle bir tavırda bulunamaz” dedi.

Karamollaoğlu, son dönemin önemli başlıklarından biri olan 3600 ek gösterge hakkında ise, “Seçime 1.5 sene kaldı, 3600 ek gösterge gündeme geliyor. Gelecek sene çözeceğiz diyorlar, ümide bağlıyorlar. Şimdi neden çözmüyorsunuz. Biz iktidar geldiğimiz zaman şeflerin altında arabalar olmayacak. Araba şatafat ve hava atmak için değil ihtiyaç için temin edilir. Devletin gücünü kullanılan lüks arabalar göstermez. 19 yıl iktidarda bulunan bir parti hala nasıl muhalefeti suçlu görebilir” ifadelerini kullandı.

SP Lideri Karamollaoğlu’nun haftalık basın toplantısında yaptığı konuşmadan öne çıkanlar bölümler şöyle:

“Afyon’da bir okul servisinin yaptığı kaza sonucu vefat eden 5 yavrumuza Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Artık terör bitti’ derken her hafta şehit haberleri almaya devam ediyoruz maalesef. Bu terörle mücadelede başarısız olduğumuzun bir göstergesidir.

Paris İklim Anlaşması

Çevre bizim için kalkınma kadar önemli bir hadisedir. İçinde rahat yaşayacağımız bir dünya sağlıklı bir çevre koşulları ile hayata geçer. Paris İklim Anlaşması dünyada bazı yankılar getirdi. Anlaşmalar o konularda derinlemesine tedbir alındığı manasına gelmiyor. Bizleri endişelendiren bazı hususların izale edilmesi gerektiğine inanıyoruz.

Bugün atmosferdeki sıcaklık arttıysa, buzullar eriyorsa bu; kalkınmakta olan ya da bilerek geride bırakılan ülkelerin kabahati değil. Tam tersi dünyayı sömüren ve tedbir almayan ülkelerin kabahatidir. Üzülerek ifade ediyorum ama ben kalkınmış, gelişmiş ülkelerin bu anlaşmada üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getireceğine inanmıyorum.

Türkiye’nin kalkınması için üretim bir numaraları meseledir. Bunu yaparken de çevreyi asla tahrip etmemeliyiz! Devlet, yatırımcının çevreyi koruma tedbirlerinde gerekli olan maddi külfetlerine destek olmalıdır. Sadece sanayiciler ve yatırımcılar çevre kirliliğinden suçlu değil, devlet de gerekli tedbirleri almak mecburiyetindedir.

Yapılan yanlış tarım politikalarından dolayı topraklarımız, akarsu kaynaklarımız tehdit altındadır. Ben iklim anlaşmasının imzalanmasını önemsiyorum ama geri kalmış ülkelerin havasını da suyunu da kirleten kalkınmış ülkeler bu bölgelerde üzerlerine düşen sorumlulukları mutlaka yerine getirmelidir.

Bu anlaşmanın biraz daha enine boyuna tartışmasının yapılmasına, incelenmesine ve kalkınmış ülkelerin üzerlerindeki mükellefiyetlerin mutlaka yerine getirildiğinin takibine ihtiyaç var. BM’nin birçok kurumu var; bütçeleri milyarları buluyor ama ben inanıyorum ki Türkiye’de bizim halk olarak Afrika’daki açlıkla mücadeleye ayırdığımız kaynaklar daha fazladır.

Bir insanın aldığı ücret o insanın ihtiyaçlarını mutlaka karşılamadır. Tekrar tekrar söyledik; hedefimiz açlık sınırı değil, yoksulluk sınırı olmalıdır. Asgari ücret 19 yılda 10 misli arttı demekle bu iş çözülmüyor ki. Ekmek ne kadar arttı? Domatesin fiyatı ne kadar arttı? Siz kalkınmayı gösterişle, israfı ve yolsuzluğu artıracak yatırımlarla sağlamaya kalkarsanız; bu ülke güçlenmez.

Biz her yıl asgari ücretin en az yüzde 5-7-10 oranında iktidarın becerisine göre reel manada artırılması gerektiğine inanıyoruz. Enflasyon yüzde 50’yi bulmuşsa siz de al sana %49 zam derseniz bir kuruş zam yapmamış olursunuz. Dışarıyı göstererek “Ya, bakın şunların haline; Avrupa’da, Amerika’da kuyruklar arttı.” demek insanımızı artık tatmin etmiyor.

TÜİKe göre zam gören bazı ürünler şöyle: Salatalık %128 Tavuk eti %63,9 Ayçiçek yağı %60,9 Margarin %53,8 Domates %49,6 Yumurta %49,3 Bunlar hükümeti üzmemek için belirtilen rakamlar. TÜIK’e göre 2020 yılının sonunda 1 kilovatsaat başına 73,5 kuruş olan konut elektrik fiyatı bu yıl içinde bulunduğumuz ayda 91,56 kuruş olmuştur. Sadece on aylık artış %25 oranındadır.

Cumhuriyet tarihinde bir ilkin gerçekleştiğini ve kişi başına gelirin ilk kez 7 yıl arka arkaya düştüğüne şahit olduk! 2013-2020 yılları arasında kişi başına gelirin üçte biri yok oldu. Türkiye’de en zengin %20’nin milli gelirden aldığı pay %46,3’ten %47,5’e yükseldi. En yoksul %20’nin milli gelirden aldığı pay ise %6,2’den %5,9’a düştü.

Olması gereken bunun tam tersi. Maalesef sürekli olarak fakirleşen bir ülkede yaşıyoruz. Birilerinin porsiyonları büyürken büyük bir kesimin porsiyonları küçülmektedir. İnsanımızın 3000 liraya hem kira ödemeye hem faturalarını ödemeye hem mutfak ihtiyaçlarını karşılamaya hem de çocuğunu okutmaya çabaladığını görmek bizi derinden yaralıyor.

“Türkiye’de giderek artan bir baskı rejimi uygulanıyor”

Türk Lirası sadece Dolar’ın, Euro’nun, Sterlin’in karşısında değil maalesef Rus Rublesi’nin, Bulgar Levası’nın, Şili Pesosu’nun, Arjantin Pesosu’nun karşısısında da değer kaybediyor. Seçime 1.5 sene kaldı, 3600 ek gösterge gündeme geliyor. Gelecek sene çözeceğiz diyorlar, ümide bağlıyorlar. Şimdi neden çözmüyorsunuz.

Biz iktidar geldiğimiz zaman şeflerin altında arabalar olmayacak. Araba şatafat ve hava atmak için değil ihtiyaç için temin edilir. Devletin gücünü kullanılan lüks arabalar göstermez. 19 yıl iktidarda bulunan bir parti hala nasıl muhalefeti suçlu görebilir. Türkiye’de giderek artan bir baskı rejimi uygulanıyor, bu mantığı bir politika olarak benimseyenler ülkeye fayda sağlayamazlar.”

Paylaşın

Altı Muhalefet Partisi Anlaştı: Güçlü Meclis

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin kurumsal çöküş getirdiği tespitiyle yola çıkan CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti, Gelecek Partisi ve DEVA Partisi, güçlü Meclis konusunda ortak bir görüş ortaya koydu. 

CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti, Gelecek Partisi ve DEVA Partisi arasındaki güçlendirilmiş parlamenter sistem görüşmelerinde üçüncü buluşma, salı günü TBMM’de gerçekleştirilecek. Daha önce iki kez bir araya gelen parti kurmayları, son görüşmede güçlendirilmiş parlamenter sisteme yönelik kritik ayrıntıları ele alacak.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin kurumsal çöküş getirdiği tespitiyle yola çıkan altı muhalefet partisi, güçlendirilmiş parlamenter sistem çalışmalarını sürdürüyor. Liderlerin henüz katılmadığı ve genel başkan yardımcıları tarafından yürütülen çalışmada önemli aşama kaydedildi. Altı genel başkanın ortak basın açıklamasıyla kamuoyuna duyurmaya hazırlandığı çalışmada, özellikle yasama ve yargı bağımsızlığı konularında ilerleme kaydedildiği öğrenildi.

BirGün’den Hüseyin Şimşek’in muhalefet kulislerinden edindiği bilgiye göre, üzerinde anlaşılan ilk konu, cumhurbaşkanının yetkilerinin alınması oldu. Buna göre, yürütme yetkisi tamamen bakanlar kuruluna bırakılacak. Başbakan ile bakanlar arasında sorumluluk bölüştürülecek, başbakan, “eşitler arasında birinci” olarak en büyük sorumluluk sahibi olacak.

Güçlü Meclis

CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek ise Meclis’in tüm siyasetin merkezi haline geleceğini söyledi. “Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi’nin ne kadar ucube bir sistem olduğunu hepimiz yaşadık ve gördük” diyen Erkek, şöyle konuştu:

“Mevcut sistem tam olarak bir tek adam sistemi. Bu sistemde en önemli özellik, partili cumhurbaşkanının yürütmenin başında olması, yasama ve yargıyı tahakküm altına almasıdır. Oysa demokratik ülkelerde Meclis siyasi güç merkezi olur. Bunu yeniden sağlamak için çalışıyoruz.

İlk meclisten itibaren bakacak olursak parlamentonun bir güç merkezi olduğunu görüyoruz. Kurtuluş Savaşı’nda bile parlamentosu açık olan ülkeye yakışır bir sistem getireceğiz. Kararnameleri sınırlandıracak, Meclis’in itibarını iade edecek bir sistem getireceğiz. Bakanların Meclis’ten çıktığı, yasama süreçlerindeki katılımın arttığı, önerge yöntemlerinin çeşitlendirildiği, parlamentonun ana odak olduğu bir sistem inşa edeceğiz.”

Paylaşın

Karamollaoğlu: Cumhur İttifakı’nın İçinde Yer Alamayız

“Millet İttifakı içinde değiliz” açıklamasıyla ilgili değerlendirmede bulunan SP Lideri Karamollaoğlu, “Geçen seçimde de biz, son ana kadar Millet İttifakı’nın içinde miyiz, dışında mıyız bu konu hiç gündemimizde değildi. Somut gelişmeler olunca tavrımızı aldık. Ki o zaman da bize Cumhur İttifakı’nda da teklif vardı. Biz dedik ki, prensiplerimize bağlıyız, ilkelerimize bağlıyız; bundan dolayı da Cumhur İttifakı’nın içinde yer alamayız” dedi.

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, “İktidar değişirse muhafazakârlar kazanımlarını kaybeder” yönündeki tartışmaları değerlendirdi.

PolitikYol’dan Murat Aksoy’a konuşan Karamollaoğlu, “Siyasi iktidar çevrelerinde şu tartışılıyor; iktidar değişirse, muhafazakârlar kazanımlarını kaybedebilir. Böyle bir şey mümkün mü?” sorusuna “Ben böyle bir şeyin olabileceğine inanmıyorum, ihtimal de vermiyorum. Bizim tersine kazanımları bir kesimin değil, herkese eşit biçimde hak ve özgürlüklerden yararlanmasını sağlamız gerekiyor” yanıtını verdi.

‘Ortada bir seçim kararı yokken…’

Cumhurbaşkanı adayı tartışmalarıyla ilgili konuşan Karamollaoğlu, şunları söyledi: Bu konular yandaş medyada sıkça tartışılsa da, kanaatime göre çok erken bir tartışma. Cumhurbaşkanlığı gibi önemli bir konunun henüz seçimlerle ilgili bir takvim yokken, tartışılması çok anlamlı değildir. Bu aşamada sadece Cumhur İttifakı adayı bellidir o da mevcut Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır. MHP de destekleyeceğini açıkladı. Millet İttifakı’nın adayının kim olacağı tartışması erken bir tartışmadır. Ortada bir seçim kararı yokken ‘Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı kim olacak?’ tartışması abesle iştigaldir.

‘Büyük ihtimalle önümüzdeki senenin sonunda bir erken seçim olacak’

“Cumhur İttifakı adayı Erdoğan, bu açık. Peki seçim Erdoğan’ın dediği gibi zamanında olursa hukukçular Erdoğan’ın 3. kez aday olamayacağını söylüyor. Ne dersiniz bu yoruma?” sorusuna ise Karamollaoğlu, şu yanıtı verdi: Eğer erken seçim olmaz ise cumhurbaşkanı Erdoğan üçüncü sefer aday olamaz. Bu konu çok açık ve net. Meclis erken seçime gitmek için bir karar alırsa -ki onun süresi de belirtilmemiş aynı yıl içinde de olabilir- diyelim Mart 2023’te bir seçim olsa, o zaman sayın cumhurbaşkanının aday olması mümkündür. Ama benim şahsi kanaatim büyük ihtimalle önümüzdeki senenin sonunda bir erken seçim olacağı yönünde.

Karamollaoğlu, “Millet İttifakı içinde değiliz” açıklamasıyla ilgili şunları söyledi: Şuradan başlayalım, şu anda hiçbir ittifak somut olarak gündemimizde yok. Çünkü ortada alınmış seçim kararı yok. İttifaklar seçim kararı alındığında ya da seçime gidildiğinde somut olarak konuşulacak, tartışılacak konular. O zaman partilerle görüşür, kendimize en yakın olan ile bir uzlaşma metni üzerinde anlaşır yerimizi alırız.

Geçen seçimde de biz, son ana kadar Millet İttifakı’nın içinde miyiz, dışında mıyız bu konu hiç gündemimizde değildi. Somut gelişmeler olunca tavrımızı aldık. Ki o zaman da bize Cumhur İttifakı’nda da teklif vardı. Biz dedik ki, prensiplerimize bağlıyız, ilkelerimize bağlıyız; bundan dolayı da Cumhur İttifakı’nın içinde yer alamayız.

‘İki seçenek var, üçüncüsü yok’

Karamollaoğlu, cumhurbaşkanlığı seçiminde partilerin ortak aday çıkarması yönünde kanaati bulunduğunu söyledi: Zaten iki seçenek var, üçüncüsü yok. Birincisi tek bir aday üzerinde anlaşmak, ikincisi her parti kendi adayını çıkarması. Benim kanaatim süreci uzatmamak için tek aday üzerinde ittifak edilebilmesi. Bunun daha doğru olabileceğini düşünüyorum.

 

Paylaşın

Karamollaoğlu, Cumhur İttifakı’nı Destekleme Şartını Açıkladı

Cumhur İttifakı’nı destekleme şartını açıklayan SP Lideri Karamollaoğlu, açıklamasında, “Bugüne kadar bizim itiraz ettiğimiz bütün hukuksuzlukları ortadan kaldırır, yanlışlarından dönerlerse AK Parti ile ittifak yapabilirim” dedi.

Haber Merkezi / Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, gündemde yer alan konulara ilişkin Sözcü’den Ruhat Mengi’ye açıklamalarda bulundu.

Karamollaoğlu, gelecek seçimde Millet İttifakı’nın içinde yer alıp almayacaklarına ilişkin soruya “Bunu zaman gösterecek. Bu konuya şimdiden girmiyorum ama Millet İttifakı’nın hangi prensiplerle hareket etmesi gerektiğini ve edeceğini görüyorum, seçime doğru biz de nerede yer alacağımızı deklare edeceğiz” yanıtını verdi.

Karamollaoğlu’nun “Diyelim ki şartlar değişti, AKP sizi razı etti, birdenbire Cumhur İttifakı’na girme kararı almanız mümkün mü?” şeklindeki soruya yanıtı da şu oldu:

“Beni cumhurbaşkanı adayı ilan ederlerse olabilir. Ben bu konuya girmem de derlerse ki ‘Abi gel seni cumhurbaşkanı adayı yapalım’, o zaman kavgasız dövüşsüz gireriz. Veya “Başkanlık sistemini değiştirelim” diyebilirler veya bugüne kadar bizim itiraz ettiğimiz bütün hukuksuzlukları ortadan kaldırır, yanlışlarından dönerlerse AK Parti ile ittifak yapabilirim. Dediğim gibi, bunlardan birisinin olması lazım.”

“Siyasette tehdit olmaz”

Karamollaoğlu, eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın “HDP’nin ciddiye alınması” konusundaki söylemini de “HDP’nin de toplumun geriye kalanını ciddiye alması lazım derim. Yani alınmadığı takdirde ne yapacaklar? Gidip AK Parti’yi mi destekleyecekler, desteklesinler o zaman. Siyasette tehdit olmaz” ifadesiyle değerlendirdi.

Paylaşın

SP Lideri Karamollaoğlu’ndan ‘fezleke’ eleştirisi: Kabul edilemez

Sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklama ile Meclis’e gönderilen fezlekeleri eleştiren SP Lideri Karamollaoğlu, “Ana Muhalefet Lideri Sn. Kemal Kılıçdaroğlu’nun dokunulmazlığının kaldırılmasının gündeme gelmesi dahi ülkemiz açısından büyük bir ayıptır. Fezlekeler üzerinden demokrasimize darbe üstüne darbe vurma girişimleri kabul edilemez!” dedi.

Haber Merkezi / Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, sosyal medya hesabı üzerinden gündemde öne çıkan konular hakkında açıklama yaptı.

Karamollaoğlu, Meclis’e gönderilen fezlekeleri eleştirerek, Fezlekeler üzerinden demokrasimize darbe üstüne darbe vurma girişimleri kabul edilemez!” dedi. ” Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iftar ziyaretine de değinen Karamollaoğlu, “Mesele gariplerin sofrasında olmak değil, o garipliği bitirmektir” ifadelerini kullandı.

Karamollaoğlu, paylaşımında şu ifadelere yer verdi:

Ana Muhalefet Lideri Sn. Kemal Kılıçdaroğlu’nun dokunulmazlığının kaldırılmasının gündeme gelmesi dahi ülkemiz açısından büyük bir ayıptır.

Fezlekeler üzerinden demokrasimize darbe üstüne darbe vurma girişimleri kabul edilemez!

Konuşan, düşünen, sorgulayan, eleştiren, herkesi ‘hain ve suçlu’ olarak gören anlayıştan bir an önce vazgeçilmeli; tarihimize kara bir leke olarak geçecek yeni yanlış kararlar alınmamalıdır.

Bir Cumhurbaşkanı, vatandaşın sofrasına birkaç çeşit daha koyabiliyorsa o Cumhurbaşkanı her akşam vatandaşın sofrasındadır. Mesele gariplerin sofrasında olmak değil, o garipliği bitirmektir.

Paylaşın

Karamollaoğlu: Aç olan insan açtır, rakamları değiştirseniz ne yazar

Haftalık basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan SP Lideri Karamollaoğlu, “Rakamlarla oynamak, rakamları değiştirmek hiçbir zaman gerçeği değiştirmez. Aç olan insan açtır. Karnını doyuramayan insan, karnını doyuramamıştır. Bir eksiğini gideremeyen, çocuğunun ihtiyacını karşılayamayan insan bunu karşılayamamıştır. Rakamları değiştirseniz ne yazar.” dedi.

Haber Merkezi / Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Temel Karamolloğlu, haftalık basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

SP Lideri Karamollaoğlu, açıklamasında, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın ’84 milyon suçlu’ açıklamasına tepki göstererek, “Evet buna uymayan vatandaşlar varsa bunlar kabahatlidir de uymayan yönetimler, topluluklar ne olacak?” dedi.

Karamollaoğlu, açıklamasının devamında, iktidara ekonomi üzerinden yüklenerek, “Rakamlarla oynamak, rakamları değiştirmek hiçbir zaman gerçeği değiştirmez. Aç olan insan açtır. Karnını doyuramayan insan, karnını doyuramamıştır. Bir eksiğini gideremeyen, çocuğunun ihtiyacını karşılayamayan insan bunu karşılayamamıştır. Rakamları değiştirseniz ne yazar.” ifadelerini kullandı.

Konuşmasında, iktidara emekli ikramiyesine zam önerisinde bulunan Karamollaoğlu, özetle şunları şöyle;

“Başlangıçta belirttim Ramazan ayı dertlerimizi paylaşma ayıdır. Burada da önümüze ister istemez geçim meselesi önümüze çıkıyor. Toplumun az bir kesimi istisna olmakla beraber toplumun büyük kısmı geçim sıkıntısı çekmektedir. Marketlerde ve pazarlarda yaşanan zamlara baktığımız zaman bu Ramazan kurulan iftar sofralarının bedeli maalesef hepimiz için öncekilerden çok ağır olacak. Israrla bu konunun üzerinde duruyoruz, çünkü biz milletimizin derdini, sıkıntısını açık bir şekilde görüyoruz. Her ne kadar rakamlar aksini iddia etse de durum ortada; milletimiz geçinemiyor. Ramazan bir anlamda tefekkür ayıdır. Umarız iktidardaki arkadaşlarımız da milletimizin durumunu bir tefekkür etme fırsatı bulur bu vesileyle… Bakınız; TÜİK verilerine göre 2021 yılı Şubat ayı işsizlik oranı 0,7 puanlık artışla yüzde 13,4 seviyesinde gerçekleşti. İşsiz sayısı ise bir önceki aya göre 250 bin kişi artarak 4 milyon 236 bin kişi oldu.

İktidar algı için oynadığı rakamlarda bile artan işsizliği gizleyemiyor. Tabi gerçek rakamlar çok daha fecaat bir tablo ortaya koymakta. Ne demek istiyorum? Asıl işsizlik oranı olan, geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 28,3’tür. TÜİK bu rakamı geniş tanımlı işsizlik olarak değil, atıl işgücü oranı diye açıklıyor. Bir şeyin nasıl tanımlandığı değil, ne olduğu önemli. Dolayısıyla gerçek işsizlik oranı yüzde 30’lara dayanmış durumdadır. Türkiye’de çalışabilir nüfus olarak bilinen 15 yaş ve üzeri nüfusun işgücüne katılım oranı yüzde 50 seviyesindedir. İLO verilerine göre bu oranın dünya ortalaması yüzde 60’lardadır. İşsizlik rakamlarındaki çarpıklık ve gerçek dışılık işte buradan başlıyor. İşgücüne katılma oranını düşük gösterdiğiniz sürece işsizliği de düşük gösterebiliyorsunuz. Böylece, aslında yüzde 25-30’lar düzeyindeki işsizlik oranını yüzde 10-14 aralığında imiş gibi kamuoyuna sunuluyor. Demem o ki; rakamlar ile oynayabilirsiniz ama gerçekleri değiştiremezsiniz. Millet canının nasıl yandığını biliyor!

Sizlere içinde bulunduğumuz durumun tam manası ile anlaşılabilmesi için iki fotoğraf sunmak istiyorum; birincisi; geçen yıl nisanda 527 milyar lira olan toplam tüketici kredileri yaklaşık bir yıl sonra mart ayında 682 milyar lira olmuştur. İnsanımızın 393,8 milyar lira ihtiyaç kredisi borcu ve 149,6 milyar lira bireysel kredi kartı borcu bulunmaktadır. Milletimiz borç batağına saplanmıştır. İkinci fotoğraf ise; ödediğimiz her 100 liralık vergimizin 16 lira 8 kuruşu faize gitmiştir. 2006-2020 dönemindeki son 15 yılda 5,58 trilyon lira vergi toplayıp 905.2 milyar lira faiz ödemişiz. Bu para milletimizin; emeğinden, cebinden, geleceğinden gidiyor! Sayın Erdoğan’ın da şiirlerini çok güzel bir şekilde okuduğu; ne diyordu Necip Fazıl; Allah’ın on pulunu bekleye dursun on kul, bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul.

Bildiğiniz üzere emeklilerimize 2018 yılından bu yana bayramlarda 1000 lira ikramiye verilmektedir. Bu ikramiyeye ne yazık ki enflasyonun hızla arttığı ve paramızın değer kaybettiği 3 yıllık süreç içerisinde herhangi bir zam yapılmamıştır. Biz bu sene Covid-19’un getirdiği sıkıntıları da dikkate alarak emeklilerimize yönelik en az yüzde 50 zamla mümkünse 1550 lira gibi bir rakamla ikramiye verilmesini öneriyoruz. Büyük bir rakam değil emekliler için emin olun böyle bir ikramiye emeklilerimizi tahminlerin ötesinde memnun edecektir. Biz bu teklifimizin iktidar tarafından dikkate alınmasını arzu ediyoruz.

Hal böyleyken iktidar ne yapıyor? Çok değil kısa bir zaman önce yoksulluk diye bir problemimiz yok diyen iktidar, şimdi yoksullara ücretsiz soğan-patates dağıtacağını duyuruyor. Biz bunu memnuniyetle karşıladık. Ama bu bizim plansızlığımızın da ne kadar büyük boyutlarda olduğunu ortaya koydu. Nasıl olacak ki üretimle tüketim birbirini karşılayacak? Soğan patates dağıtımı çok büyük bir iş değil! Darda kalan çiftçimizin de imdadına yetişti tenceresi kaynamayan garibana da çare oldu. Bundan dolayı iktidara teşekkür ederiz ama bilmeliler ki sadece patates soğanla milletimizin ihtiyacı karşılanamaz. Bizim esas sıkıntımız şu; Türkiye’de küçük bir azınlık çok yemekten, israftan, hazımsızlıktan uyuyamazken; büyük bir çoğunluk ise açlıktan, yarın kaygısından, ekmek kavgasından uyuyamıyor. Düşünmeye davet ediyorum, lütfen! Cenab-ı Hakkın size bahşettiği bu nimeti değerlendirin; aklı, fikri, düşünceyi… 19 yıl iktidarda bulunan arkadaşların çıkıp da şimdi meseleleri düzelteceğiz demeleri aslında bir gerçeği itiraf etmektedir.

Ne diyordu Aşık Mahsuni Şerif;

Yoksulun sırtından doyan doyana

Bunu gören yürek nasıl dayana?

Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana

Bilmem söylesem mi, söylemesem mi?”

 

Paylaşın

SP Lideri Karamollaoğlu: Bu zihniyetle sorunlar çözülemez

Partisinin genel merkezinde haftalık basın toplantısına gündeme dair açıklamalarda bulunan Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, yeni anayasa tartışmalarına dair değerlendirmelerde bulundu. Karamollaoğlu, açıklamasında “1921 Anayasası’nın ruhu esas alınmalıdır.” vurgusunu yaptı.

HABER MERKEZİ / SP Lideri Karamollaoğlu, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün açıklamalarını değerlendirerek “1921 Anayasası’nın ruhu, ruh çağırmakla gelmez! Ancak ciddi bir zihniyet değişikliği ve bu ruhtan aldığımız ilhamla geleceğe emin adımlarla yürüyebiliriz.” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanının açıklayacağını duyurduğu müjdeler konusunu da değerlendiren Karamollaoğlu; Türkiye’nin ve insanımızın faydasına olan her türlü adımı destekleyeceğini vurgulayarak, “Yeter ki son zamanlarda umutsuzluğa, karamsarlığa, ekonomik sıkıntılara gark olmuş milletimize, son günlerde ihtiyaç duyduğu güzel haberler verilsin. Yeter ki toplumumuzda kısır çekişmelere neden olan, insanımızı yoran, bıktıran kutuplaşmaya bir son verilsin!” dedi.

Gazetelerin son zamanlarda atmış olduğu manşetleri de değerlendiren Karamollaoğlu, “Son 5 yılda 1370 kişinin intihar ettiği bir ülkede alışveriş önerisi adı altında millete fakirlik, çaresizlik aşılanmakta.” ifadelerini kullanarak “Bu zihniyetin oluşmasına sebep olanlar, ‘Geçinemiyoruz!’ diyen vatandaşa, ‘Al, keyif çayı iç!’ diye cevap verenlerdir.” ifadelerini kullandı.

Karamollaoğlu’nun basın toplantısında yaptığı açıklamalardan öne çıkanlar şöyle;

“Son günlerde ülkemizin en önemli meselesi olarak anayasa değişikliği gündeme getirildi. Anayasa önemli bir konu elbette ama bu değişikliği gerçekleştirecek çoğunluğu bile olmayan iktidarın, bunu bir numaralı gündem maddesi yapması aslında bizi biraz şaşırttı.

Daha doğrusu şaşırtmadı, çünkü gündemi değiştirmek iktidarın bir numaralı meselesi. Son zamanlarda bütün dikkatlerini gündemi değiştirmeye odakladılar.

Bugün burada ruhunu I. Meclis’in çeşitliliğinden, mayasını Mehmet Akif’in Çanakkale Destanı ile İstiklal Marşı’ndan, omurgasını 1921 Anayasası’ndan alan, ihtilaflarımızı ayrılık vesilesi görmeyen, farklı inanma ve düşünme imkanını Allah’ın lütfu olarak bilen bir anlayışın önemini vurgulayarak basın toplantımıza başlamak istiyorum. Biz inanıyoruz ki

-Kendisi için istediğini başkası için de isteyen Müşfik Bir Toplum,

-Milletinin tüm fertlerini eşit gören Hadim Bir Devlet,

-Adil bir düzeni en temel hedef olarak gören Siyasal Bir Mekanizma,

-Evrensel hukuk normları ve demokrasiyi, kendi kadim birikimi ile harmanlayarak içselleştirmiş ve bunları geliştirmeye kararlı yeni bir Ortak Anlayış,

Yeniden Büyük Türkiye’yi kuracaktır. Bu minvalde atılacak anayasa çalışması adımlarına her zaman destek vereceğimizi belirtmek isterim.

“Zihniyet değişikliği şart”

Sn. Adalet Bakanı Abdülhamit Gül Bey’in; yeni bir toplumsal sözleşmenin, 1921 Anayasası ruhuyla taçlanacağına inandıklarını söylemesini değerli buluyorum. Ama unutulmamalı ki 1921 Anayasası, ortak bir mutabakatın ürünüdür.

Türkiye, o gün savaş şartlarında ve binbir zorluğa göğüs gerildiği bir ortamda böylesine ortak bir mutabakatı sağlayabilmişken, ardından gelen sürecin bugüne dek hüsran olduğu ise açıktır.

Bu sebeple yeni anayasa için 1921 ruhu ortaya konacaksa I. Meclis’in ruhu, Türkiye’de tekrar diriltilmelidir. Peki, nedir I. Meclis’in ruhu?

  1. Meclis ruhu; farklılıkların düşmanlık sebebi sayılmadığı, ülke menfaatlerinin siyasi menfaatlerden üstün tutulduğu ve tam bağımsızlık yolunda emin adımlarla yürümenin adıdır. Bugüne geldiğimizde ise 1921 Anayasası’nın ruhu, ruh çağırmakla gelmez!
  2. Ancak ciddi bir zihniyet değişikliği ve bu ruhtan aldığımız ilhamla geleceğe emin adımlarla yürüyebiliriz.

“Toplumun güzel haberlere ihtiyacı var”

Sn. Cumhurbaşkanı pazartesi günü, bugün akşam yapacağı konuşmasında bazı güzel haberler vereceğini açıklamıştı. Hakikaten milletimizin her bir ferdinin güzel haberler almaya çok ihtiyacı var.

Umut ediyoruz ki Sn. Erdoğan, milletin beklentilerine denk düşecek ve insanımıza bir nebze de olsa nefes aldıracak müjdeleri kamuoyuna açıklar.

Bizim, Saadet Partisi olarak bu konuda hiçbir kompleksimiz yoktur. Milletin hayrına olacak ve yüzlerin gülmesine vesile olacak her adımı destekler, takdir ederiz.

Yeter ki son zamanlarda umutsuzluğa, karamsarlığa, ekonomik sıkıntılara gark olmuş milletimize, ihtiyaç duyduğu güzel haberler verilsin.

Yeter ki toplumumuzda kısır çekişmelere neden olan, insanımızı yoran, bıktıran kutuplaşmaya bir son verilsin!

Yeter ki her gün bir başka kesimin ve yüz binlerce insanın mağdur edildiği, KHK’larla insanların sorgusuz sualsiz işinden atıldığı bu çarpık adalet anlayışına son verecek; hukukun üstünlüğünü esas alan düzenlemelerin müjdesi verilsin!

Biz isteriz ki bu müjdeler, toplumun her bir kesiminin kanayan yarasına merhem olsun!

Açıklanacak pakette:

-İşsizliği azaltacak, istihdamı artıracak müjdeler olsun!

-Artan hayat pahalılığı ile mücadele etmekte zorlanan emeklilerimize ve açlık sınırının dahi altında bir ücretle evini geçindirmeye çalışan milyonlarca asgari ücretli çalışanlarımıza, toplu sözleşme dönemlerinde esirgenen zamlara dair müjdeler olsun!

-Aylardır ekmek teknesi kapalı olan esnaflarımıza ve artık toprağını işleyemez hale gelen, haciz üstüne hacizle perişan olan çiftçilerimize; hibe, faizsiz kredi, kira, mazot ve gübre desteği gibi somut desteklerle devletin yardım elini uzatacağına dair müjdeler olsun!

-Başta öğretmen kardeşlerimiz olmak üzere atama bekleyen tüm meslek gruplarına yıllardır beklediği müjdeli haber verilsin!

-Her yeni güne zam üstüne zam haberleriyle uyanan insanımıza, enflasyonu azaltacak ve artan hayat pahalılığına çare olacak müjdeler verilsin!

-Yıllardır alın teri döküp elde ettiği emeklilik hakkı kendilerine verilmeyen EYT’lilere, üniversiteyi bitirip omuzlarında binlerce liralık kredi borcuyla ‘diplomalı işsizler’ kervanına katılan KYK borçlusu gençlerimize dair müjdeler olsun!

-Eskilerin tabiriyle yıllarca dirsek çürüttüğü halde bir yerlerde dayısı olmadığı için hakkı gasp edilen gençlerimize, bundan sonra işe alımlarda liyakatin esas alınacağına dair bir müjde verilsin!

-Tüketime, borca ve bir avuç insanı zengin etme anlayışına dayalı yatırım anlayışına son verecek; üretime, istihdamı artırmaya, kaynaklarımızı verimli kullanmaya, gelir dağılımında adaleti tesis etmeye dayalı ve toplumun tümünün yararını gözeten yatırım müjdeleri verilsin!

-İsrafa ve yolsuzluğa artık dur diyeceklerine ve bundan sonra kamu malına yetime sahip çıkar gibi sahip çıkacaklarına dair somut adımları içeren güzel haberler verilsin!

Sn. Cumhurbaşkanının açıklayacağı müjdelerin, toplumun birlik ve beraberliğine katkı sunmasını, yeni suni tartışmalara sebep olmak yerine milletin gerçek gündemi olan ekonomik dar boğaza çare olmasını temenni ediyoruz. Emin olun bütün bunları hiçbir oy kaygısı gütmeden söylüyorum.

Cumhurbaşkanının bugün açıklayacağı hususlar, milletimizin beklentilerine karşılık versin, insanımızın derdine derman olsun. Samimi olarak ifade ediyorum ki söylediğim bu hususlar dikkate alınarak açıklamalar yapılırsa oy kaybeden iktidar yeniden oy kazanacak bir duruma gelecektir ve bu bizi asla üzmez. Çünkü milletin derdi ile ilgilenildiği görülecektir.

“Bu zihniyetle sorunlar çözülemez”

Bakın, bunu ifade ederken çok üzülüyorum ama geçim sıkıntısı nedeniyle, son 5 yılda 1370 kişinin intihar ettiği bir ülkede alışveriş önerisi adı altında millete fakirlik, çaresizlik aşılanmakta. Eskiden gazeteler çanak çömlek verirdi, şimdi ise fakirlik rehberi veriyor!

Peki, şimdi soruyorum; bu hodgam, şımarık, duygusuz tavır gücünü nereden alıyor? Bu zihniyet gücünü “Evimize ekmek götüremiyoruz.” diyen vatandaşa; “Al, keyif çayı iç!” diyenlerden alıyor!

“Bu ülkede yoksulluk, sorun olmaktan çıktı.” diyenlerden alıyor!

Gençlerimizin, çiftçimizin cebindeki 3 – 4 bin liralık telefonu milletimize çok gören zihniyetten alıyor!

Çiftçilerimiz, alması gereken desteği alamadığı gibi bir de en temel ihtiyacı olan tarım aletlerinin haczedilmesiyle karşı karşıya bırakılıyor.

Çiftçilerimiz sorunlarını dile getirip; “Mahvolduk, çiftçinin problemleri var.” dediğinde “Cebinde Iphone var, o halde senin sorunun yok.” denilebiliyor.

Kıymetli arkadaşlar;

Çiftçinin borcunu ve sıkıntısını dertlenmek yerine, cebindeki telefonu hesap edenlerin bu yaklaşımı ile Türkiye’nin sorunlarının çözülebilmesi mümkün değildir.

UCM Filistin kararı

Basın toplantımıza, bir konuya daha temas ederek son vermek istiyorum.

Uluslararası Ceza Mahkemesi, aslında beklenmedik bir karar aldı.  Mahkeme, Filistin topraklarında işlenen savaş suçları için yetkili olduğunu ilan etti.

Bu doğrultuda 1967’den sonra işgal edilen Gazze, Batı Şeria ve Doğu Kudüs bölgelerinin de çalışma alanları dâhilinde olduğunu açıkladı. Bu kararı olumlu bir gelişme olarak değerlendirdiğimizi ifade etmek isterim.

İsrail’in yıllardır bölgede tüm insanlığın gözü önünde pervasızca gerçekleştirmiş olduğu zulümlerin,  insan hakları ihlallerinin ve savaş suçlarının ortaya çıkarılarak, sorumluların uluslararası mahkemelerde yargılanma sürecinin gerçekleştirilmesi en büyük temennimizdir.

Bundan daha öte olması gereken ise, bir an evvel İsrail zulmünün ve işgalinin tamamen son bulmasıdır.

Paylaşın