HDP’li Sancar: 14 Mayıs’ta Karanlığa Son Vereceğiz

Bitlis’te halka seslenen HDP Eş Genel Başkanı Sancar, “Ülkeye refahı ve eşitliği de hep birlikte getireceğiz. Sefalet ve yoksulluk kader değildir. Bir ülkede toplumun büyük kısmı yokluk içinde yaşıyorsa birileri çok zengin olduğu içindir. Birileri ülkenin kaynaklarına el koyduğu için milyonlar aç ve yoksul kalıyor” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Bu adaletsiz sömürü düzenini değiştirmek de bizlerin görevidir. Bu düzeni değiştireceğiz. Bu sefalet, soygun ve talan düzenini, savaşa ve ranta dayanan bu çürük düzeni hep birlikte değiştireceğiz. 14 Mayıs büyük değişimin dönüm noktası olacaktır. Oylarınızla, kararlığınızla aydınlığa yürünen yolu açtığımız gün olacaktır. 14 Mayıs’ta karanlığa son vereceğiz, halkların meşalesini yakacağız.”

Sancar, konuşmasının devamında, “Seçimlere 10 gün kala çalışmalarımızı artırmamız lazım. Her birimiz etrafımızdaki insanları sandığa götürelim. Herkes sandığa gitsin ve mührü ağaca bassın, Yeşil Sol’un ağacına bassın. Her birimiz seçim güvenliğinden kendimizi sorumlu tutalım, sandık görevlisi, müşahit gibi çalışalım. Bu halk iradesini çaldırmaz, korkuya boyun eğmez. Bu halk mutlaka kazanacaktır. Özgür günleri bizler kazanacağız. Ödediğimiz bedeller boşuna ödenmiş olmayacak. Bunun karşılığı özgürlük, demokrasi ve barış olacak.” ifadelerini kullandı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, PİA temsilcisi Rümeysa Gülmez ve Yeşil Sol Parti milletvekili adaylarının da katıldığı Bitlis mitinginde konuştu. Sancar, şunları söyledi:

“Gelê me yê bi rumet, hevalên hêja. Slav ji we ra, hun hemu bi xêr hatin, ser sera ser çavan hatine. Bitlis’in onurlu insanları, bu kadim şehrin değerli halkı, hepinizi yürekten selamlıyorum. Bu coşkunuz için binlerce kez teşekkür ediyorum. Evet, Bitlis de hazır. Bitlis, 14 Mayıs’a hazır. Bitlis, bu zulüm iktidarını göndermeye hazır. Bitlis Yeşil Sol ile Meclis’e temsilcilerini göndermeye hazır. Hazırız! Ülkenin dört bir yanında kararlılıkla devam ediyoruz. Geliyoruz, hep birlikte geliyoruz. Değişim, demokrasi, barış, özgürlük, adalet ve eşitlik için geliyoruz. İşte buradan bütün Türkiye’ye de Bitlis’in o güçlü ve kararlı duruşunun selamını gönderiyoruz.

“Ne yaparlarsa yapsınlar işte buradayız, sesimizi her yere duyuruyoruz!”

Seçim çalışmalarımızı halklarımızla birlikte yürütüyoruz. Her yerde aynı coşku, fedakarlık ve kararlılık. İşte halkla birlikte yürümenin gururu bu. Sizlerle gurur duyuyoruz. Gençlerle ve kadınlarla, onların öncülüğünde yürümekten onur duyuyoruz. Karşımızda bir kötülük ittifakı var. AKP-MHP ittifakı seçim kampanyasını zulümle, zorbalıkla ve yalanla yürütüyor. Her gün yeni operasyon düzenliyorlar, basına baskı uyguluyorlar. Özgür basın emekçilerini gözaltına alıyorlar, tutukluyorlar. Burada ve ülkenin dört yanında bu yöntemle halkı susturabileceklerini sanıyorlar ama yanılıyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar işte buradayız, sesimizi her yere duyuruyoruz, en çok da Saray duysun Saray!

Dün Dünya Basın Özgürlüğü Günü’ydü. Bugün de yine basın emekçilerine operasyonlar düzenlendi. Özgür basının çalışanları tutuklanıyor, partili arkadaşlarımızı alıyorlar, kampanyamızı engellemeye çalışıyorlar. Neden bu kadar operasyon? Çünkü biliyorlar değişim gücü ve iradesi buradadır. Türkiye’nin geleceğini kuracak güç bizleriz, sizlerin desteğiyle Yeşil Sol Parti’dir. Sizden korkuyorlar; baskılara boyun eğmeyen, diz çökmeyen Kürt halkının bu onurlu duruşundan korkuyorlar. Biliyorlar ki bu saltanata, bu yozlaşmış düzene, bu savaş politikalarına son verecek güç de bizdedir, bu halkın kararlı mücadelesindedir. Onun için saldırıyorlar ama nafile. On yıllardır aynı yöntemleri uyguluyorlar ama bizler yürüyüşümüzden bir adım bile sapmadık. Bir an bile duraksamadık.

Arkadaşlarımızı tutukladılar, darbe operasyonları yaptılar, yoldaşlarımızı siyasi rehine olarak cezaevlerinde tutuyorlar ama bir gidiyoruz binlerce geliyoruz. Öyle bir yürüyoruz ki, bütün bu kumpasları onların başına çalacağız. Şu an rehin tuttukları bütün yoldaşlarımızla özgürlükte buluşacağız. O günler çok yakın. 14 Mayıs bir milattır. Bu düzeni, bu iktidarı değiştirmenin büyük adımı 14 Mayıs’ta atılacaktır. 14 Mayıs’ta AKP-MHP iktidarı tarihin çöp sepetine gidecektir. Sonra bu düzeni değiştiren güç olarak bizler Meclis’te en etkili şekilde temsil edileceğiz ve bu ülkeye demokrasinin, barışın, özgürlüğün, adaletin yolunu açacağız. Bizler değiştireceğiz. Bizlerle barış ve demokrasi gelecek. Buna inanıyoruz, hep birlikte inanalım.

“Kürt sorununa demokratik çözüm gelecek”

İktidarın ayakta kalmak için başvurduğu yol savaş ve düşmanlık politikalarıdır. Kürt sorununda çözümsüzlüğü varlıklarını sürdürmenin temel yolu olarak belirlemişler. Kürt sorununa savaş yöntemleriyle, güvenlikçi anlayışla yaklaşmak onlar için ayakta kalmanın artık yolu olmuştur. Biz bunu da boşa çıkarıyoruz. Kürt sorununa demokratik çözüm için geliyoruz. Bizler bu ülkede demokratik çözümü, kalıcı çözümü, büyük barışı kurmak için söz verdik. Bunun için 14 Mayıs’ta Yeşil Sol’u Meclis’e en güçlü şekilde göndermek gerekiyor. Bütün halklarımıza çağrımızdır ve Bitlis bunun da en güzel örneğini verecektir.

Bitlis halkına çağrı yapıyorum; inanıyorum ki bu seçimlerde Meclis’e ikiyle yetinmeyerek 3 vekil göndereceğiz. Savaş politikaları aynı zamanda bu ülkede yoksulluğun en temel sebebidir. Her gün savaş politikalarına yaptıkları yatırımlarla övünüyorlar. AKP’nin cumhurbaşkanı adayı profil resmini değiştirdi. Savaş sembollerini koydu oraya. Demek ki medet umdukları tek yol kalmış, o da savaş politikaları. Bu ülkeye yıkımı getiren, canlarımızı alan, ekmeğimizi gasp eden bu savaş politikalarıdır, Kürt sorununda çözümsüzlüktür. Yoksulluğu bitirmek ve canlarımızı yaşatmak için mutlaka ama mutlaka Kürt sorununa demokratik çözüm gelecek. Mutlaka olacak, bizlerle olacak.

Yoksulluk demişken, dere üstünü görüyorsunuz. İki yıldır esnafın dükkanı yıkıldı, kamulaştırma yapıldı. 2 yıldır bu esnaf ne yapıyor, nasıl geçiniyor diye dert edinen bir iktidar yok. Tersine esnafı açlığa ve sefalete mahkum ettiler. İki yıldır bu enkaz burada duruyor. Esnafımız, halkımız bunun hesabını bu iktidardan soracaktır. Tekellere peşkeş çektikleri kaynakları, halkın cebinden aldıkları kaynaklarla yürütüyorlar.

Bitlis, tütünü geçim kaynağı olarak ekiyor. Tütün üreticilerini, çiftçileri mağdur ettiler. Bitlis nasıl geçinecek, ekmeğini üretecek umurlarında değil. Umurlarında olan tek şey saltanatları, rant ve soygundur.  Ankara’ya saray kurdular, yetmedi İstanbul’a, yetmedi Marmaris’e de kurdular. Bunlar yetmiyormuş gibi Bitlis Ahlat’a da saray kurdular. O saraylarda yaşıyorlar. Saraylarda yaşayanlar dertlerinizi göremez, halkın sorunlarını çözemez.

“Yeşil Sol sizlerle vardır, sizlerle yürüyecektir”

Halk ile birlikte, halk için siyaset yapanlar ancak halkın sorunlarını çözebilir. İşte onlar biziz, Yeşil Sol Parti’dir. Sizlerle birlikte, sizler için her alanda omuz omuza siyaset yürütmeye kararlı olan partidir. Yeşil Sol Parti önceki mücadele birikimlerini toplamıştır. HDP’deki birikim buradadır. Bundan önce yaratılan büyük miras buradadır. Hepimiz buradayız. Birlikteyiz, mutlaka değiştireceğiz. Gençlerle kazanacağız. Gençleri işsizliğe, umutsuzluğu, karanlığa mahkum etmek isteyen bu zorba iktidarı da gençlerin bu kararlı sesiyle değiştireceğiz.

Gençler bugünü de yarını da kendi özgür iradeleriyle kuracaklar. Yeşil Sol sizlerle vardır, sizlerle yürüyecektir. Sevgili kardeşlerim iktidar seçime nasıl hazırlanıyor görüyorsunuz. AKP-MHP ittifakı devlet imkanlarını sonuna kadar kullanarak yürütüyor. Halkın parasını halka karşı kullanıyor. Haram olsun onlara! Başka nasıl yürütüyorlar? Yalanlarla yürütüyorlar. Her gün yalan propagandayı ülkenin her yanına yayarak bir korku ortamı yaratmaya çalışıyorlar.

14 Mayıs bir darbe günüymüş diyor İçişleri Bakanı Soylu. Birazcık haysiyeti olsa aday olduğu anda bakanlıktan istifa ederdi. Madem etmiyor biz göndereceğiz onu. Onu da ağababalarını da göndereceğiz. İşledikleri suçların hesabını da soracağız. Korku yaratmaya çalışıyorlar. Korku ortamını hakim kılarsak insanları sindiririz diye düşünüyorlar ama yanılıyorlar kimse bunların yaratmak istediği korku ortamına asla kulak asmasın. Boş propagandalara asla kulak asmasın, asla prim vermesin. Hepimiz sandıkları koruyacağız. Her bir oy veren kardeşimiz aynı zamanda seçim görevlisidir.

Sabahlara kadar sandıkların başında hep birlikte nöbet tutacağız. Bu ülkede her şeyi çaldılar. İrademizi gasp ettiler. İrademizi kayyım politikalarıyla gasp ettiler. Bu kayyım politikalarını tarihin çöplüğüne gönderme zamanıdır. Halkın iradesini yeniden yönetime getirme zamanıdır. Korkuyu asıl onlar yaşıyorlar, kaybedeceklerini biliyorlar. Onlara kaybettirecek en büyük ve kararlı duruş da Kürt halkının ittifaklarıyla oluşturduğu duruş, yaratığı yürüyüş, büyüttüğü güçtür. Kürt Özgürlük ve Demokrasi İttifakı’nı da kurduk. En büyük ittifakı halkımızla kurduk. Birlik olalım, birliğimizi kimsenin bozmasına izin vermeyelim, irademizi güçlü tutalım. Bu düzeni değiştirelim, bu iktidarı gönderelim.

“14 Mayıs’ta karanlığa son vereceğiz”

Ahlat’ta saray yapıyorlar, Bitlis’in yoksulluğunu görmüyorlar. Görmemeleri onların zihniyetinden kaynaklanıyor. Van, Hakkari, Şırnak, bütün Kürt şehirleri gelişmişlik sırasının en altındadır. Bitlis, Türkiye’de gelişmişlik bakımından 81 ilin 76’ıncı sırasındadır. Yani sefaletin en büyük olduğu illerden biridir. Kürt halkı bunu hak etmiyor, bunu değiştireceğiz. Ülkeye refahı ve eşitliği de hep birlikte getireceğiz.

Sefalet ve yoksulluk kader değildir. Bir ülkede toplumun büyük kısmı yokluk içinde yaşıyorsa birileri çok zengin olduğu içindir. Birileri ülkenin kaynaklarına el koyduğu için milyonlar aç ve yoksul kalıyor. Bu adaletsiz sömürü düzenini değiştirmek de bizlerin görevidir. Bu düzeni değiştireceğiz. Bu sefalet, soygun ve talan düzenini, savaşa ve ranta dayanan bu çürük düzeni hep birlikte değiştireceğiz. 14 Mayıs büyük değişimin dönüm noktası olacaktır. Oylarınızla, kararlığınızla aydınlığa yürünen yolu açtığımız gün olacaktır. 14 Mayıs’ta karanlığa son vereceğiz, halkların meşalesini yakacağız.

Seçimlere 10 gün kala çalışmalarımızı artırmamız lazım. Her birimiz etrafımızdaki insanları sandığa götürelim. Herkes sandığa gitsin ve mührü ağaca bassın, Yeşil Sol’un ağacına bassın. Her birimiz seçim güvenliğinden kendimizi sorumlu tutalım, sandık görevlisi, müşahit gibi çalışalım. Bu halk iradesini çaldırmaz, korkuya boyun eğmez. Bu halk mutlaka kazanacaktır. Özgür günleri bizler kazanacağız. Ödediğimiz bedeller boşuna ödenmiş olmayacak. Bunun karşılığı özgürlük, demokrasi ve barış olacak. Dîsa em, em li vir in. Dîsa em, dîsa azadî, disa aşitî, dîsa demokrasî, disa serkeftin, serkeftin, serkeftin hevalno. “

Paylaşın

Yeşil Sol Partisi Eş Sözcüsü Uçar: Tek Adam Rejimini Göndereceğiz

Şırnak Silopi’de kadınlara seslenen Yeşil Sol Partisi Eş Sözcüsü Çiğdem Kılıçgün Uçar, “Yarını güzelleştirmek için mücadelesini yükselten sevgili kadınlar; hepiniz hoş geldiniz, iyi ki geldiniz iyi ki buradasınız. Silopi’deyiz, direnişin kentindeyiz. Burada yükselen kadın mücadelesini Seve Demir’den, Pakize Nayır’dan, Fatma Uyar’dan ve Taybet Ana’dan biliyoruz. Sözümüz olsun; bu mücadele dinmeyecek, bu mücadele kazanacak” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Yine mücadelemizin yükselticileri olan ve irademizin gaspıyla cezaevinde bulunan bütün kadın arkadaşlarımıza da bu mücadelenin sözü gelsin. Sevgili Sebahat Tuncel, Leyla Güven, Ayşe Gökkan ve daha adını sayamadığımız birçok arkadaşımız; onlar içeride bizler dışarıda kadın mücadelesini tek adam rejimini yıkmak üzere büyütüyoruz. Tek adam rejimini göndereceğiz, kadınlar kazanacak.”

Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü Çiğdem Kılıçgün Uçar, HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, İnsan ve Özgürlük Partisinden Rümeysa Gülmez ve milletvekili adaylarının katılımı ile Şırnak Silopi’de kadın mitingi düzenlendi. Mitingde konuşan Kılıçgün Uçar, şunları söyledi:

“Merhaba gelên me yê hêja, merheba jinên tekoşer, dayikên bi rumet, jinên Botan, hun bi xêr hatin, serseran serçawan hatin.

Merhaba değerli Botan halkı, direnen kadınlar, yarını güzelleştirmek için mücadelesini yükselten sevgili kadınlar; hepiniz hoş geldiniz, iyi ki geldiniz iyi ki buradasınız. Silopi’deyiz, direnişin kentindeyiz. Burada yükselen kadın mücadelesini Seve Demir’den, Pakize Nayır’dan, Fatma Uyar’dan ve Taybet Ana’dan biliyoruz. Sözümüz olsun; bu mücadele dinmeyecek, bu mücadele kazanacak.

Yine mücadelemizin yükselticileri olan ve irademizin gaspıyla cezaevinde bulunan bütün kadın arkadaşlarımıza da bu mücadelenin sözü gelsin. Sevgili Sebahat Tuncel, Leyla Güven, Ayşe Gökkan ve daha adını sayamadığımız birçok arkadaşımız; onlar içeride bizler dışarıda kadın mücadelesini tek adam rejimini yıkmak üzere büyütüyoruz. Tek adam rejimini göndereceğiz, kadınlar kazanacak.

Eşit temsiliyeti var ettik, var etmeye devam edeceğiz

Kürdistan’dayız, Kürt kadınlarının mücadelesi çok büyük kazanımlar elde etti. Bu mücadelenin kendisi bugün Türkiye’de mevcut siyaseti değiştiriyor dönüştürüyor, en büyük güç olarak önümüzde duruyor. Kürt kadınlarının mücadelesi tek adam rejiminin değişikliğinde en güçlü anahtar, en güçlü mücadele. Şimdiden tek adam rejimine güle güle diyoruz, gelecek olan kadınlara hoş geldiniz diyoruz.

Türkiye’de iki kutuplu siyaset yürütülüyor ve bu siyasetlerin hepsi erkek siyaset. Kürt kadın hareketi, Türkiye kadın hareketi olarak bizler engelleri yıka yıka geldik. Biz bu eril siyasete bir cevap verdik. Kadınlarla birlikte hem eril siyaseti dönüştürdük hem de daha adil, demokratik, eşitlikçi bir siyasetin kapılarını sonuna kadar açtık.

Kapılarını açtığımız bu siyaset meydanında da tek adama karşı binlerce kadın siyaset yapacak. Bütün kadın arkadaşlarımızla birlikte 2005 yılında imza kampanyasıyla başladığımız Eşbaşkanlık Sistemi vardı. O günden bu yana erkek siyaseti, erkek egemen dili dönüştürmeye devam ediyoruz. Bütün alanlarda, siyasette, bütün görevlerde eşit temsiliyeti var ettik, var etmeye devam edeceğiz.

Mevcut iktidarın dayattıklarına karşı en güçlü sesi Kürt kadınları verdi. Şimdi bu ses 14 Mayıs’ta kazanacak, tek adam rejimini yıkacak. Emin olun eşit temsiliyet ve eşbaşkanlık sistemi birçok ülkede hayata geçirilmek üzere. Biz kadınlar bir şey daha başardık. AKP-MHP iktidarının başta kadınlar olmak üzere bütün halklara dayattığı faşizmin kurumlaşmasını durdurduk. Bu yüzden 14 Mayıs’ın kazanını kadın mücadelesini yükselten bizleriz.

İstanbul Sözleşmesini yürürlüğe koyacağız, tek adam rejimini yürürlükten kaldıracağız

İktidarın bir nafaka düzenlemesi vardı. Kadınlar sokakta, Meclis’te ve her alanda nafaka hakkının gasp edilmesine karşı mücadele etti. 8 Martlarda, 25 Kasımlarda kadınların bir araya gelmesini engelleyen iktidara karşı “jin natirsin, hesap dipirsin” dedik. Çocuklara karşı istismarı meşrulaştırmak için bir yasa çıkarmaya çalıştılar yine sokaklardaydık, mücadele ettik, engelledik.

Bugün Türkiye ve Kürdistan’da kadınların büyük başarısı olan İstanbul Sözleşmesi’nin çekildiğini ifade ediyorlar. İstanbul sözleşmesini yürürlüğü koyacağız, tek adam rejimini hep birlikte yürürlükten kaldıracağız. Bizleri siyasetin dışına itmeye çalıştılar, eril siyasete en güçlü en demokratik müdahaleyi yaptık. Siyasetin her yerinde, karar mekanizmalarının her yerindeyiz. Kadın rengiyle siyasetin mümkün olduğunu gösteren en büyük güç sizlersiniz. O yüzden yolumuz açık, kazanımımız büyük olacak.

“Mücadelemizin ana ekseni onurlu barıştır”

Emeğimizi, bedenimizi sömüren bir devlet şiddetiyle karşı karşıyayız. Bu devlet şiddeti aynı zamanda erkek şiddetidir. Kaybettiğimiz birçok arkadaşımız var. İpek Er, Gülistan Doku, Pınar Gültekin ve adını sayamadığımız birçok arkadaşımız var. Bu arkadaşlarımızın katillerine iktidarın hukuku, erkek adalet ceza vermedi. Çünkü bu erkeklere verilen her ceza iktidarın kendisine verdiği cezaya dönüşecekti. O yüzden bu katilleri koruyorlar.

Çünkü aynı zihniyet ve görüşteler. Yine mevcut iktidarın büyüyen kadın mücadelesi karşısında yürüttü savaş ve tecrit politikası var. Bugüne kadar yürüttüğümüz mücadelenin ana eksenlerinden bir tanesi de onurlu bir barıştır. Kürt sorununu görmezden gelen hiçbir iktidar Türkiye’de varlığını sürdüremedi. Geldiğimiz aşamada da AKP-MHP iktidarının, faşizminin Kürt sorunu karşısında aldığı tutum onları tarihin çöp sepetine gönderecek.

Kadınlar dün olduğu gibi bugün de onurlu barış mücadelesinde en önde olmaya devam edecek. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın. İmralı Cezaevinde Sayın Abdullah Öcalan başta olmak üzere bütün ülkeye yayılmış tecrit, bu iktidarın başta kendi yasaları olmak üzere imzacısı olduğu uluslararası hukuku çiğnemesi anlamına gelmektedir. Cezaevlerinde bütün hasta arkadaşlarımızın yaşadıkları da bu tecrit siyasetinin devamıdır. Başta Kürt kadınları olmak üzere kadın mücadelesi tecrit karşısında vazgeçmedi. Tecridi kadınlarla birlikte kaldıracağız.

Seçime sayılı günler kaldı. Bizler bir kadın beyannamesi açıkladı. Bizleri engel olarak gören tek adam rejimi beyannamesini açıkladı. Beyannamesi “doğru zaman doğru adam”. Beyannamesinde bir tek kendisi var. Adam diye hitap ediyor. Bizim de sloganımız “yine biz, disa em, çok kadınla birlikte geliyoruz, çok kadınla birlikte değiştireceğiz”. Bizim beyannamemizde neler var?

Devletin bize dayattığı erkek egemen devlet şiddetine karşı Kadın Bakanlığı kuracağız. Var mısınız birlikte kurmaya? Kadın katliamlarına karşı gerçek adaleti değil erkek adaleti dayatan iktidara karşı Kadın İhtisas Mahkemesi kuracağız. Cezasız bırakılan bütün failler bu mahkemelerde yeniden yargılanacak. Bu mahkemeleri birlikte kurmaya var mısınız?

Kadın mücadelesinin önemli duraklarından birisi olan 8 Mart’ı bütün devlet zihniyetine rağmen kutluyoruz ve diyoruz ki beyannamemizde 8 Mart’ı bütün kadınlar için resmi tatil ilan edeceğiz. Bu dünya kadınların görünmeyen emeği üzerinden dönüyor. Ev içi emeğimiz. Kadınlar yoksullukla baş başa bırakılıyor. Kadının görünmeyen emeği için sosyal güvence ve emeklilik hakkı tanıyoruz.

Var mısınız birlikte inşa etmeye? 14 Mayıs’ta çok kritik bir seçimle karşı karşıyayız. Bu seçimler toplum ve iktidar arasında ama aynı zamanda bu seçimler kadınlar ve erkek egemenliği arasında. Biz yolumuzu çizdik. Üçüncü Yol dedik ve bu mücadelenin en güçlü özneleri sevgili kadınlar, sizinle birlikte yeni bir yaşamı, yeni bir yüzyılı kurmaya geliyoruz. Şimdiden başarımız kutlu olsun. Buradayız, kadınlarla birlikte değiştireceğiz. Yolumuz açık olsun.”

Paylaşın