Aort Anevrizması ya da tıbbi adıyla Aort Diseksiyonu, damarların genişlemesi, çapının artması ve balonlaşmasıdır. Anevrizmalar vücudun tüm damarlarında oluşabilmekle birlikte en sık rastlandıkları bölge; kalpten çıkarak tüm vücudumuza kan dağılımını sağlayan Aort damarının karın içerisindeki kısmıdır.
Aort, vücudumuzda bulunan en büyük atardamar olup sol kalpten çıkar. Aort damarı, akciğerlerde temizlenmiş oksijen açısından zengin kanın kalpten vücut dokularına pompalandığı noktada bulunur. Kan dolaşımının merkezinde bulunan bu damarda yetişkinlerde dakikada ortalama 5 litre kan pompalanır.
Aort çıkan aorta, arkus aorta, inen aorta ve abdominal aort olmak üzere dört bölümden oluşur. Abdominal aorta damarın karın bölgesindeki kısmına verilen isimdir.
Aort Anevrizmaları neden tehlikelidir?
Ana tehlike anevrizmanın aniden yırtılması ve bir iç kanamaya sebebiyet vermesidir. Böyle bir durumda ölüm riski batılı ülkelerdeki istatistiklere göre %90 civarındadır.
Aort Anevrizmalarının nedenleri nelerdir?
Genellikle ana sebeb damar sertliği yani aterosklerozdur. Aile ve akrabalarda anevrizma varlığı, Sigara kullanımı, bacaklarda damar hastalıklarının mevcudiyeti, hipertansiyon, kan yağlarının yüksekliği ve erkek cinsiyet ana risk faktörleri olarak ortaya çıkmaktadır. Mevcut bilgilere göre erkeklerde kadınlara göre 4 kat fazla rastlanmakta ve 60 yaş üzerindeki erkeklerde %3 e kadar rastlanma sıklığı mevcuttur.
Kimler Aort Anevrizması riski altındadır ?
Erkekler, kadınlara oranla AAA (En sık anevrizma tipi olan abdominal aortik anevrizmalar) için 5-10 kat daha yüksek riske sahiptirler. AAA riski, yaşlandıkça artar ve en sıklıkla 60-80 yaşları arasındaki kişilerde oluşur. Periferik anevrizmalar da 60-80 yaş arasındaki kişilerde sık görülür.
Özetle :
Ateroskleroz (Atardamarlarda yağ depolanması),
Sigara Kullanımı (Sigara içenler, 8 kat daha fazla riske sahiptirler),
Aşırı kilo veya obezite,
Aort anevrizması, kalp hastalığı veya atardamarların diğer hastalıkları için aile hikayesi,
Aort duvarını zayıflatan bazı hastalıklar (Marfan sendromu, tedavi edilmemiş sifilis, tüberküloz),
Trafik kazası sırasında göğüs darbesi gibi travmalar,
35-60 yaşları arasında ciddi ve kalıcı yüksek kan basıncı. (Kontrol altına alınmamış basınç, tehlikelidir.),
Kokain gibi uyarıcı ilaçların kullanımı.
Aort Anevrizması belirtileri nelerdir?
Aortun karın bölgesinde gelişen anevrizması başlangıçta genellikle herhangi bir belirtiye neden olmaz ve bu nedenle erken evrede saptanamaz. Fakat ilerleyen zaman içinde anevrizmanın boyutu artarak çevre doku ve organlara bası yapar ve şikâyetlere neden olur. Bu durumda bacaklara, sırta vuran ağrı ve hazımsızlık gibi sindirim sistemiyle ilişkili belirtiler görülür.
Aortun göğüs bölgesindeki kısımlarında anevrizma oluşmuşsa göğüs ağrısı, öksürük, nefes darlığı, ses kısıklığı ve yutma sorunları gibi belirtiler görülür.
Aort Anevrizmasının belirtileri nelerdir?
Aort anevrizması ne kadar büyükse, yırtılma riski de o kadar yüksektir. Çapı 6 santimetreden fazla olan abdominal aort anevrizması ve 5,5 santimetreden fazla olan göğüs bölgesi anevrizmaları özellikle tehlikelidir. Anevrizmanın yırtılmasından sonra, göğüs ya da karın bölgesinde sırta yayılan çok şiddetli bir ağrı ortaya çıkar. Bu şikâyetlere mide bulantısı da eşlik eder. Güçlü iç kanama hızla dolaşım şokuna neden olur. Bu nedenle hızlı ve etkin bir tedavi şarttır.
Aort Anevrizmaları nasıl tespit edilebilir?
Genellikle abdominal aort anevrizmaları karın içerisindeki diğer organların hastalıkları nedeni ile yapılan karın ultrasonografisi veya bilgisayarlı tomografi tetkiklerinde tesadüfen tespid edilmektedir. Zayıf kişilerde bir karın muayenesi ile tespitin mümkün olmasına rağmen şişman insanlarda veya henüz elle tespiti mümkün olmayan büyüklükteki anevrizmalarda en basit ve en ucuz tetkik yöntemi karın ultrasonografisidir. Bilgisayarlı tomografi ve manyetik rezonans yöntemleride tanıda kullanılan diğer tetkik yöntemlerindendir.
Normal çapı 1.8-2.2cm civarında olan aort damarının çapı 5cm’nin üzerine çıktığında rüptür yani yırtılma riski belirgin olarak artmaktadır. Zamanında yapışmış doğru bir tarama ile mevcut anevrizmanın ve büyüklüğünün tespiti korkulan yırtılma ve yaşam kaybı riskinin en aza indirilmesine olanak sağlamaktadır.
Aort Anevrizmalarının tedavisi nasıl yapılmaktadır?
Küçük çaplı anevrizmalar 6 ay veya 1 yıl gibi aralıklar ile ultrsonografi ile takip edilmektedirler. Ani bir çap artışı mevcudiyetinde ek tetkikler veya müdaleler gerekebilmektedir. Müdahaleler günümüzde 2 farklı medot ile uygulanmaktadır;
Açık Operasyon: Karının açılıp damarın genişlediği bölgenin üst ve alt kısımlarından dolaşımın durdurulup genişlemiş damarın suni bir damar ile değiştirilme işlemidir. Genellikle %6-8 mortalite/morbidite riski ile uygulanılabilmektedir.
Kapalı “Endovasküler” yöntem: Genellikle kasık bölgelerinin açılıp kasık damarının içinden karın içine genişlemiş damar bölgesine damar içinden anjiografi eşliğinde kateter sistemleri ile ulaşılıp genişlemiş damarın üst ve alt kısımlarının arasına içi stent ile desteklenmiş suni bir damar yerleştirme işlemidir ve yaklaşık olarak %1-2 mortalite ve morbidite riskleri dahilinde uygulanabilmektedir.
Hangi hastaya ve hangi anevrizmaya bu iki metotdan hangisinin uygulanacağına damarlarının anatomik yapısı, hastanın yaşı ve ek hastalıkları göz önüne alınarak karar verilmektedir.
Operasyon sonrası yaşam ?
Operasyondan sonra yaklaşık olarak 2-3 ay süren bir nekahat dönemi gerekmektedir. Bu dönemi 5kg dan fazla yük kaldırmamak, düzenli yürüyüşlerin eşlik ettiği bir dinlenme dönemi şeklinde geçirmek gerekmektedir. Sigara içimi, Hipertansiyon, Yüksek Kolestrol, Şeker hastalığı, Obesite kilo fazlalığı gibi risk faktörlerinin hekim yardımı ile kontrol altına alınması gerekmektedir.
Tarama testlerinde neler yapılmaktadır ?
Bir karın ve damar sistemi muayenesi yapılmakta ve buna ek olarak kısa bir karın ultrasonografisi tetkiki uygulanmaktadır. Bu tetkikler ağrısız ve komplikasyonsuz ve yan etkileri ( radyasyon vs) olmayan tetkiklerdir.