Trump’tan Erdoğan’a: Senin İçin Çok Şey Yaptım, Sıra Sende

ABD’li bir yetkiliye göre; Donald Trump, Recep Tayyip Erdoğan’a, “Ben senin için çok şey yaptım, şimdi de senin bunu yapmana ihtiyacım var” ifadelerini kullandı.

ABD Başkanı Donald Trump, Hamas’ın rehine-mahkûm takasını kabul etmesinde AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çok yardımcı olduğunu açıkladı.

Amerikan haber sitesi Axios’a açıklamalarda bulunan Trump, “Erdoğan çok yardım eti. Sert bir adam ama benim dostum ve harikaydı” dedi.

Axios’a konuşan ABD’li bir yetkili ise Trump ile Erdoğan’ın Cuma akşamı Hamas’ın yanıtından önce gerçekleştirdikleri telefon görüşmesinin içeriği konusunda bilgi verdi. Yetkilinin verdiği bilgiye göre, bu görüşmede Trump Erdoğan’dan Hamas’ın plana olumsuz yanıt vermemesini sağlamasını rica etti.

ABD’li yetkili, “Başkan Trump Erdoğan’a ‘Ben senin için çok şey yaptım, şimdi de senin bunu yapmana ihtiyacım var’ dedi” ifadesini kullandı.

Trump, Axios’a verdiği röportajda, sunduğu 20 maddelik Gazze planı konusunda İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu ile aralarında geçen diyaloğu da aktardı.

“Bibi’ye ‘Bu senin zafer şansın’ dedim. O da sorun etmedi” ifadelerini kullanan Trump, “Zaten sorun etmemesi gerekiyor. Başka seçeneği yok. Benimle, sorun etmemek zorundasın” diye ekledi. Netanyahu, Trump’ın Gazze’ye yönelik barış planını ABD Başkanı ile Pazartesi günü Washington’da gerçekleştirdiği görüşmede kabul etmişti.

Hamas ise dün Trump’ın planını kısmen kabul etti ancak silah bırakma koşuluna yanıt vermedi. Hayatta olan tüm rehineleri Trump’ın önerdiği takas formülü uyarınca serbest bırakacağını ve ölenlerin naaşlarını iade edeceğini duyuran Hamas, İsrail’in Gazze’den kademeli olarak değil, tek seferde ve tamamen çekilmesini istiyor.

ABD Başkanı Trump, kendisine ait sosyal medya platformu Truth Social üzerinden dün akşam yaptığı açıklamada ise İsrail ordusunun Gazze’de çekileceği ilk hattın Hamas tarafından da kabul edilmesi hâlinde ateşkesin yürürlüğe gireceğini belirtti.

Bu hattın İsrail tarafından kabul edildiğini açıklayan Trump, “Hamas da teyit ederse ateşkes derhal yürürlüğe girecek ve rehine-mahkûm takası başlayacak. Biz de çekilmenin bir sonraki aşaması için koşulları oluşturacağız” dedi.

İsrail ordusu da çekilme hazırlığı konusunda bir açıklama yaptı. Açıklamada, İsrailli liderlerin orduya ABD planının ilk aşaması için hazırlanma talimatı verdiği belirtildi.

ABD’nin barış planı, İsrail ordusunun Gazze’den aşamalı şekilde çekilmesini öngörüyor. İlk aşama, İsrail güçlerinin “rehine-mahkûm takasına hazırlanmak için, önceden üzerinde anlaşılmış hatta dek çekilmesini” kapsıyor.

Plana göre, İsrail güçlerinin Gazze’den tamamen çekilmesine imkân tanıyacak şartlar sağlanana kadar tüm askeri operasyonlar da askıya alınacak ve muharebe hatları yerinde kalacak.

Trump dün yaptığı çağrı üzerine İsrail’in geçici olarak saldırıları durdurduğunu da iddia etti. Rehine-mahkûm takası ve barış planının gerçekleşmesi için bir fırsat olarak gördüğünü belirttiği bu adımdan ötürü duyduğu memnuniyeti ifade eden ABD Başkanı, Hamas’ı da elini çabuk tutmaya çağırdı.

Trump, “Birçok kişinin yaşanacağını düşündüğü gecikmelere veya Gazze’nin tekrar tehdit oluşturmasına yol açacak herhangi bir sonuca tahammül etmeyeceğim. Bunu hemen halledelim. Herkese adil davranılacak!” dedi.

İsrail Başbakanı Netanyahu “önümüzdeki günlere” işaret etti

İsrail Başbakanı Netanyahu ise “önümüzdeki günlerde” Gazze’deki tüm rehinelerin serbest bırakıldığını duyurmayı umut ettiğini açıkladı.

Hamas’la Pazartesi günü gerçekleştirilecek dolaylı görüşmeler için Mısır’a gönderdiği heyetin “teknik detayları sonuçlandırmaya” çalışacağını belirten Netanyahu, “Hedefimiz, bu müzakereleri birkaç günle sınırlı bir takvim içinde tutmak” dedi.

Planın ikinci aşaması doğrultusunda Hamas’ın silahsızlandırılacağının altını çizen Netanyahu, bunun da ya plandaki gibi diplomatik yolla ya da “İsrail ordusunun izleyeceği yolla” olacağını vurguladı.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Erdoğan’dan Özel’in “Gizli Pazarlık” İddiasına Yanıt: Uyduruyor

CHP Lideri Özgür Özel’in açıklamalarına yanıt veren Erdoğan, “O da yanımızda mıydı? Siz inanmıyorsunuz bu tür şeylere değil mi? Arkadaşlar, sağıra hakaret etmek istemem de sağır duymaz uydurur. Bu adam da durmadan böyle uydurup duruyor” dedi.

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) 80. Genel Kurulu’na katılmak üzere gideceği ABD’ye hareket etmeden önce, Atatürk Havalimanı’nda açıklamalarda bulundu.. Erdoğan’ın konuşmasından öne çıkan bölümler şöyle:

Filistin’de soykırım sürerken Trump’ın oğlu ile yaptığı görüşmeyi ifşa edip “Boeing pazarlığı” iddiasını öne süren CHP lideri Özgür Özel’e yanıt veren Erdoğan, “Sağır duymaz uydurur. Bu adam da durmadan böyle uydurup duruyor” ifadelerini kullandı. “Bizler, uçak alımlarını falan Özgür Özel’e sorarak bugüne kadar yapmadık ve yapmayız. Biz Sayın Trump’la herhangi bir alışveriş, Türkiye-Amerika arasında yapacak olursak, bunu zaten oğluyla yapmamıza gerek yok, Trump’ın bizzat kendisiyle yaparız” dedi.

Erdoğan, 25 Eylül Perşembe günü Washington’a geçerek ABD Başkanı Donald Trump’la bir görüşme gerçekleştireceğini söyledi. Bu görüşmede ticaret, yatırım, savunma sanayisi başta olmak üzere ikili iş birliğini güçlendirecek konuları değerlendireceklerini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

“Bölgesel meseleler elbette gündemimizin ilk sırasında yer alacak. İki dost ve müttefik olarak yakın istişare ve koordinasyonumuzun önemi her geçen gün daha iyi anlaşılıyor. Sayın Trump’ın küresel barış vizyonuna ve bu uğurda ortaya koyduğu çabalara desteğimizi daha önce ifade etmiştik. Adil bir barışın kaybedeninin olmayacağına inanıyoruz. Bölgemizde barışın korunması, istikrarın güçlendirilmesi, çatışma ve gerilimlerin durdurulmasında biz liderlere büyük sorumluluk düşüyor. Ziyaretimizin ve yapacağımız görüşmelerin ülkemiz, milletimiz, bölgemiz ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyorum.”

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in açıklamalarının sorulması üzerine Erdoğan şunları söyledi: “O da yanımızda mıydı? Siz inanmıyorsunuz bu tür şeylere değil mi? Arkadaşlar, sağıra hakaret etmek istemem de sağır duymaz uydurur. Bu adam da durmadan böyle uydurup duruyor. Buna Partimizin Sözcüsü gereken cevabı en güzel şekliyle verdi. Ve bizler de ilk fırsatta çok daha geniş manada gereken cevabı vereceğiz. Bizler, uçak alımlarını filan Özgür Özel’e sorarak bugüne kadar yapmadık ve yapmayız. Zaten bu işlerden de anlamaz. Onun kıratı değil. Dolayısıyla biz Sayın Trump’la herhangi bir alışveriş, Türkiye-Amerika arasında yapacak olursak, bunu zaten oğluyla yapmamıza gerek yok. Trump’ın bizzat kendisiyle yaparız.

Özgür Özel ne demişti?

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamalarda, Filistin’de soykırım devam ederken Tayyip Erdoğan’ın Trump’ın oğlu Trump Jr. ile 13 Eylül Cumartesi günü Dolmabahçe’deki çalışma ofisinde gizli bir görüşme gerçekleştirdiğini söylemiş ve “pazarlık yapıldığını” öne sürmüştü

ABD’nin doğruladığı ziyaret için Özel, şunları kaydetmişti: “Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde 14’e 1’le İsrail’e karşı Filistin’i destekleyen karar alındı, o kararı Trump veto etti. Bu Trump’ın oğluyla gitmiş İstanbul’da gizli görüşme yapmış. Görüşmede, Amerika’daki seyahati sırasında Trump’tan randevu istemiş. Trump‘ın oğlu demiş ki, ‘O günlerde olmaz, ayın 30’unda olsun. Git bir hafta sonra gel’… O da ‘Bir hafta sonra olmaz, 8-9 Ekim’de olsun’ demiş. Ama karşılığında bir şey istiyorlar.

Trump’ın oğluna diyor ki, ‘Bana bir randevu ayarlarsanız, Trump’la canlı yayında bütün dünyanın gözünün önünde Amerika’dan 300 tane Boeing uçağı almanın siparişinin sözünü veriyorum’… Bu şartla görüşme ayarlamaya çalışıyorlar. Filistin’i yalnız bırakan, kendi iktidarı için Trump’la anlaşan, Trump’ın icazeti ile 19 Mart darbesini yapan Tayyip Erdoğan’ı kınıyorum ve bir an önce bu görüşmeye açıklık getirmeye davet ediyorum.”

Paylaşın

Erdoğan, Ekonomi Üzerinden CHP’yi Hedef Aldı

Erdoğan, “Ana muhalefetin son 6 aydır bütün çabası ülkemizin 23 yılda ağır bedeller ödeyerek elde ettiği istikrar ve güvenini zedelemektir. Boykot çağrılarından, batılı medyaya ülkemizin şikayet edilmesine, sokaklarımızı karıştırmaya kadar yaptıkları bunun içindir” dedi ve ekledi:

“Kendileri kargaşa ve kriz içerisindeler, istiyorlar ki Türkiye de aynısını yaşasın. Her yolu denediler ama muvaffak olamadılar. Kendi ikbal faturalarını millete ödetmeyi başaramadılar. Bundan sonra da ülkemize ve ekonomimize zarar veremeyecekler. Daha müreffeh bir gelecek için dayanışma ruhunu büyütmeye sizi davet ediyorum.”

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi’ndeki 2025-2029 Türkiye Kooperatifçilik Stratejisi ve Eylem Planı Tanıtım Töreni’ne katıldı. “Asırlardır Anadolu ve Trakya’yı mahmur eden, dayanışmanın kitabını yazan ahiliğin günümüzdeki temsilcilerine her zamankinden fazla ihtiyaç duyuyoruz” diyen Erdoğan özetle şunları söyledi:

“İmece kültürünün devamı olarak kooperatifler geliyor. Bu sistem özellikle dezavantajlı grupların ekonomiye katılımını sağlayan özgün bir iş birliği modelidir. Küçük girişimci de kadın girişimci de birdir, beraberdir, tek başına olduğundan çok daha güçlüdür. Türkiye olarak çok dinamik bir ticari hayata sahibiz. Emekçilerimiz 81 vilayetimizle birlikte dünyaya el emeği göz nuru ürünlerini gönderiyor.

Hali hazırda 6.5 milyonumuzun ortağı olduğu 62 bin kooperatif faaliyet gösteriyor. Kooperatifler dünyada da ön plana çıkmaya başladı. Vahşi kapitalizmin acımasız dişleri arasında ezilmek istemeyen girişimciler kooperatiflere sığınıyor. Pek çok devleti geride bırakan küresel şirketlerle mücadelede yerel büyük firmalara bile yetersiz kalıyor. Bu şirketlerin küçükleri yuttuğuna şahit oluyoruz. Daha ürkütücü boyutlara ulaşan bu durum kooperatifçiliği teşvik eden temel aktördür.

Dünya genelinde 3 milyon kooperatif bulunuyor. Nüfusun yüzde 12’si bir kooperatifin iş ortağı. Toplam ciro 2,4 trilyon doları aşıyor. 2025 yılı BM tarafından kooperatifler yılı ilan edilmesini çok yerinde kabul ediyoruz. Kooperatif kültürünü yaygınlaştırmaya özel önem veriyoruz. Hala kat etmemiz gereken mesafe var. 2025-2029’u kapsayan yeni planla inşallah bunu başaracağız. Planımızın kooperatifçiliği bir adım daha ileri götüreceğine inanıyoruz. Strateji belgesinde dijitalleşmeden yeni kooperatif türlerine, kurumsal finansal kapasitelerin artırılmasına kadar pek çok hedefe yer verdik. Gelecek 5 yıla kılavuzluk yapacağına inandığım planı hazırlayanlara teşekkür ediyorum.

Kooperatiflerin kuruluşunu teşvik etmek, mevcutların ticari kapasitesini artırmaya destek veriyoruz. 2020’de programımızı uygulamaya başladık. 772 kooperatifin 826 projesine toplam 110,5 milyon liralık hibe desteği verdik. Geçen yıl başında 2 kat artışa gitmiştik. Bu yıl 2,5 katına çıkardık. Sunulan makine, ekipman, demirbaş alım desteği 400 bin liradan 1 milyon liraya, fuar desteği 60 binden 150 bine, istihdamda yıllık 204 binden 266 bine yükselttik. Merakla beklenen 2025 yılı sonuçlarını 22 Eylül’de açıklıyoruz. Önümüzdeki yıl da desteği artıracağız.

Destek programından bir defa faydalanan kooperatiflerin 5 sene geçmeden tekrar başvuru yapamaması kuralını 4 yıla indiriyoruz. Kredi Garanti Fonu’nda yeni bir destek oluşturuyoruz. 100 milyon liralık fonla toplam 3 milyar liralık kredi imkanı sunacağız. İhracat desteklerinden yararlanabilmeleri için de ayrı bir çalışma yürütülüyor. Yöresel ürünlerin payının artırılması bir başka önceliğimiz. Ayrılan en az yüzde 1’lik raf oranını, bu oranı yüzde 2’ye çıkarıyoruz. Kadın kooperatiflerinin ürünlerindeki barkodlar ile gıda analizi için ödedikleri ücretlerde indirime gidiyoruz. Elektronik pazar yerlerindeki komisyonların düşürülmesinde bakanlığımız ile şirketler arasında iş birliği yapılacak. Engelli kardeşlerimizle gençlerimizi de unutmadık.

“Ülkemize ve ekonomimize zarar veremeyecekler”

23 yılda sizlerle birlikte el ele vererek çok güzel işler başardık. İmkansız denilen nice hedefe beraberce ulaştık. Pes etmedik. Ticaretten turizme, ihracattan istihdama 23 yıl önce hayal edilemeyen seviyelere geldik. Türkiye’yi daha da büyütecek, kalkındıracak güzel başarılara inşallah imza atacağız. Siyasette istikrar, ekonomide güven oldukça ülkemizin önü açıktır.

Ana muhalefetin son 6 aydır bütün çabası ülkemizin 23 yılda ağır bedeller ödeyerek elde ettiği istikrar ve güvenini zedelemektir. Boykot çağrılarından, batılı medyaya ülkemizin şikayet edilmesine, sokaklarımızı karıştırmaya kadar yaptıkları bunun içindir. Kendileri kargaşa ve kriz içerisindeler, istiyorlar ki Türkiye de aynısını yaşasın. Her yolu denediler ama muvaffak olamadılar. Kendi ikbal faturalarını millete ödetmeyi başaramadılar. Bundan sonra da ülkemize ve ekonomimize zarar veremeyecekler. Daha müreffeh bir gelecek için dayanışma ruhunu büyütmeye sizi davet ediyorum.”

Paylaşın

Erdoğan’dan Dikkat Çeken “Suriye” Mesajı

“Malazgirt Zaferi Kutlama Programı”na konuşan Erdoğan, “Suriye’deki tüm kardeş halklar gibi Kürtlerin de güvenliğinin, huzurunun, esenliğinin teminatı Türkiye’de. Yönünü Ankara’ya ve Şam’a dönenler kazanacak” dedi ve ekledi:

“Şunu da biliyoruz ki; kılıç kınından çıkarsa kaleme ve kelama yer kalmaz. Biz tüm bölgemizde kalıcı barışın tesisinden yanayız. Biz sorunların diyalog ve diplomasi yoluyla çözülmesinden yanayız.”

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Malazgirt Zaferi’nin 954. Yıl Dönümü Kutlama Programı”na katıldı. Burada konuşan Erdoğan, süreç ile ilgili mesajlar verdi.

“Milletimizin fertleri arasına örülen fitne duvarlarını tamamen yıkmak için başlattığımız terörsüz Türkiye sürecinde hamdolsun kısa sürede önemli mesafe katettik” diyen Erdoğan, “Kandan ve çatışmadan beslenen çevrelerin süreci kundaklama çabalarına rağmen tüm kurumlarımız çalışmalarını asırlık birlikten sonsuz kardeşliğe hedefiyle adeta bir kuyumcu titizliğiyle sürdürüyor” ifadelerini kullandı.

Erdoğan, şöyle devam etti: “Milletimizle yürütülen çalışmaları dikkatli olduğu kadar, son derece umutlu bir yaklaşımla yakından takip ediyoruz. Kimin sürece samimiyetle sürece destek verdiği, kimin de alakasız gündemlerle süreci zehirleme gayretinde olduğu milletimiz tarafından not ediliyor.”

Erdoğan, şunları söyledi: “Şurası bir gerçek ki; Türkiye, terör meselesini tamamen çözme yönünde yol aldıkça saldırı, sabotaj ve tuzaklar da artacaktır. Bunu kimi zaman yalan ve dezenformasyonla yapacaklar. Kimi zaman toplumun hassasiyetlerini kaşıyarak yapacaklar. Kimi zaman insanlarımız arasında korku yayarak yapacaklar. Kimi zaman yurt içi ve yurt dışındaki ajanlarını kullanarak yapacaklar. Kimi zaman da sureti haktan görünerek yapacaklar. Ama ne yaparlarsa yapsınlar bu sefer başaramayacaklar.”

Suriye ile ilgili mesaj veren Erdoğan, “Suriye’deki tüm kardeş halklar gibi Kürtlerin de güvenliğinin, huzurunun, esenliğinin teminatı Türkiye’de. Yönünü Ankara’ya ve Şam’a dönenler kazanacak. Kardeşlik ve komşuluk hukukunu gözetenler kazanacak. Kıblesini şaşırıp kendilerine yeni yabancı patronlar arayanlar ise eninde sonunda kaybedecektir. Şunu da biliyoruz ki; kılıç kınından çıkarsa kaleme ve kelama yer kalmaz. Biz tüm bölgemizde kalıcı barışın tesisinden yanayız. Biz sorunların diyalog ve diplomasi yoluyla çözülmesinden yanayız” ifadelerini kullandı.

Paylaşın

Erdoğan’dan Özel’e Bir Milyon Liralık Tazminat Davası

Recep Tayyip Erdoğan, Marmara Cezaevi çıkışında, kendisine yönelik sarf ettiği sözler nedeniyle CHP Lideri Özgür Özel’e bir liralık manevi tazminat davası açtı.

Ayrıca, Özgür Özel hakkında cumhurbaşkanına hakaret suçundan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunuldu.

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın avukatı Hüseyin Aydın, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, Erdoğan’a yönelik sözleri nedeniyle 1 milyon TL’lik tazminat davası açtıklarını, “cumhurbaşkanına hakaret” suçundan da Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunduklarını bildirdi.

Aydın, sosyal medya üzerinden şu açıklamayı yaptı: “CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in 13 Ağustos 2025 tarihinde Bayrampaşa’da düzenlenen mitingte yaptığı konuşmada ve aynı gün Marmara Cezaevi çıkışında yaptığı basın açıklamasında; Sayın Cumhurbaşkanımızı hedef alan yakışıksız ifadeleri ve mesnetsiz ithamları nedeniyle Ankara Asliye Hukuk Mahkemesinde toplam 1 milyon TL’lik manevi tazminat davası açılmıştır. Ayrıca Cumhurbaşkanına hakaret suçundan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulmuştur. Kamuoyunun bilgisine saygıyla arz olunur.”

Özgür Özel ne demişti?

Özel, dün Silivri’de Ekrem İmamoğlu’nu ziyareti sonrası Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu AK Parti’ye transferi hakkında şunları söylemişti: “Sayın Erdoğan’a açıkça söylüyorum: Bu vakitten sonra insanın başını yastığa koyup da uyumadan önce bir iç huzuru olur ya. Nasıl başını yastığa koyup ben namusluyum, insanım huzurluyum diyebilirsin? Aziz İhsan Aktaş’ın en çok çalıştığı ikinci belediye Kütahya, ilki Aydın…

Bir suç varsa yargılama olur. Siz Aziz İhsan Aktaş’ın çalıştığı herkesi CHP’li ise suçlu, AKP’li ise dokunulmaz ilan ettiniz. Özlem Çerçioğlu’na gidip şunu söylüyorlar. ‘Aziz İhsan Aktaş ile çalışmışsın, ya içeri atıl ya partime katıl.’ Olay bundan ibaret! Çerçioğlu suçsuz olduğunu iddia edip bu haksızlığa karşı içeride yatan bu kadar mert adam varken, bu mertliği gösteremeyip karşısına üç kere rakip çıkarıp CHP adayını yenemeyen Erdoğan’a…

Lan sen Aydın’dan tekme tokat kovuldun 31 Mart’ta! Aydın’ı almak, ‘Ya Aziz İhsan Aktaş üzerinden ya içeri tıkıl ya partime katıl’ demekle oluyorsa ben sana ne diyeyim? Böyle mi alacaksın Aydın’ı, yine alacağım Aydın’ı! Bu mu mertlik! Ege’de bir tane ilde kaldın mı! Kilis’i almışım ben, Kastamonu’nu almışım… Yazıklar olsun.”

Paylaşın

Erdoğan’dan “Süreç Komisyonu” Yorumu: Türk Siyaseti Psikolojik Bir Eşiği Daha Aştı

“Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu” hakkında konuşan Erdoğan, “Türk siyaseti psikolojik bir eşiği daha aştı, bir ön yargıyı daha kırdı. Demokratik zeminde meseleleri konuşarak çözme yolunda kıymetli bir adım daha attık” dedi.

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, DEİK 38. Olağan Mali Genel Kurulu ve Ustalara Saygı Ödül Töreni’nde konuştu. Erdoğan, konuşmasında şu ifadeleri kullandı:

“DEİK 38. Genel Kurulu’nda sizlerle olmaktan, 40. yılınızı paylaşmaktan memnuniyet duyuyorum. Tüm iş adamlarımıza şükranlarımı sunuyorum. 8. Cumhurbaşkanımız Turgut Özal’ı burada özellikle yad ediyorum. Kendisi çok farklı bir cumhurbaşkanıydı. Onca engele rağmen Türkiye önünde yeni ufuklar açmış, devrinin ötesinde hizmetler yapmış bir siyaset ve devlet adamıydı. DEİK Türk iş dünyasının lokomotif kuruluşu olarak 40. yılını kutluyor. DEİK bugün devasa bir çınara dönüştü. DEİK ailesine başarılarla dolu nice 40 yıllar diliyorum. Özal’ın yadigârı olan DEİK’i güçlü biçimde destekledik.

Gazze’deki soykırımla başlayan, ardından İsrail’in Lübnan’a, Yemen’e, İran ve Suriye’ye saldırmasıyla artan jeopolitik riskleri çok net okuyoruz. Türkiye için, 86 milyonun tamamı için, yüzünü ülkemize çevirmiş mazlumlar için en doğrusu neyse onu kararlılıkla hayata geçiriyoruz. Ne zulme sessiz kalıyoruz ne de macera peşinde koşuyoruz. Ne pısırık davranıyoruz ne de muhalefetin kışkırtmalarına prim veriyoruz. Kendi ülkesini Batılı televizyon kanallarına şikâyet eden ezik siyasetçiler gibi değil, hadiselere Ankara merkezli bakarak politikalarımızı belirledik. Türkiye barış masalarının aranan aktörü haline geliyor. Türkiye kendisine güveniyor, inanıyor, özgüvenli bir şekilde hedeflerine sağlam adımlarla ilerliyor.

“Türk siyaseti psikolojik bir eşiği daha aştı”

İç cephemizin tahkimatına yönelik çabalarımızda da güzel haberler alıyoruz. Terörsüz Türkiye sürecimizde bu hafta yeni bir evreye daha geçildi. Sürece siyasi desteği çağrılarımız olumlu yanıt buldu. TBMM’de bir komisyon kuruldu. Böylece Türk siyaseti psikolojik bir eşiği daha aştı, bir ön yargıyı daha kırdı. Demokratik zeminde meseleleri konuşarak çözme yolunda kıymetli bir adım daha attık. Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun başlamasından büyük memnuniyet duyuyoruz. Komisyona katılan siyasi partilerin temsilcilerinin ilk toplantıda verdikleri yapıcı mesajları takdirle karşılıyoruz. İlk güne hâkim olan müspet atmosferin ilerleyen günlerde daha da güçlenmesini ümit ediyoruz.

Bugün de Milli Savunma Bakanımız, İçişleri Bakanımız ve MİT Başkanımız davet üzerine komisyona bilgi verdiler. Bölgemizde yeni oyunlar oynanırken Türkiye’nin bu oyunları bozacak adımları kararlılıkla atması devlet aklının bir gereğidir. Etrafımızı saran bu ateş çemberinden mevzi kazanımlarla değil, ancak stratejik bir yaklaşımla birbirimize güvenerek, inanarak, güçlü bir irade koyarak çıkabiliriz. Hangi riske giriyorsak bunun için giriyoruz. Cumhur İttifakı olarak yalnızca elimizi değil, tüm gövdemizi taşın altına bunun için koyuyoruz. Türkiye’nin yarım asırlık terörle mücadelesinin yaklaşık faturası 2 trilyon dolardır. Terör, sivil siyaseti de yıllarca baskı altında tuttu. Ülkemizde ve bölgemizde yeni bir dönemin kapılarını açmak istiyoruz. Zarfımız birlik, mazrufumuz kardeşliktir.”

Paylaşın

The Economist: Erdoğan, Sandıkta Yenemediği Muhalefeti Yargıyla Susturuyor

The Economist, geçen yılki yerel seçimlerde CHP’nin, AK Parti’yi geride bırakarak 20 yıl sonra ilk kez birinci parti olduğunu belirtiyor ve Erdoğan hükümetinin bu başarıyı sandıkla aşamayınca yargı yoluna başvurduğunu öne sürüyor.

Analizde, İBB Başkanı ve CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının, Erdoğan’ın en güçlü rakibini saf dışı bırakmak amacı taşıdığı yorumu yapılıyor.

Londra merkezli The Economist dergisinde yayımlanan analizde, AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, siyasi rakiplerini sandıkta yenemediğinde yargı yoluna başvurduğu iddiası gündeme taşındı. Yazıda, Erdoğan’ın Kürtlerle barış görüşmelerine yeşil ışık yakarken, diğer yandan muhalefeti baskı altına aldığı öne sürülüyor.

Dergiye göre, Türkiye’de 40 binden fazla insan PKK’nın saldırıları nedeniyle hayatını kaybetti. Türkiye’nin güneydoğusu hem silahlı çatışmalardan hem de karşılık olarak uygulanan sert askerî tedbirlerden büyük zarar gördü. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e atıfla, savaşın Türkiye’ye maliyetinin yaklaşık 1.8 trilyon doları bulduğu ifade edildi.

Barış süreci kapsamında silah bırakma sürecinin başladığı, yaz aylarında bu sürecin devam etmesinin beklendiği belirtildi. Kapsamlı bir af seçeneğinin de masada olduğu aktarıldı. Barışın, Türkiye’nin güneydoğusunda kalkınmanın önünü açabileceği gibi, Suriye’de PKK bağlantılı gruplar ile yeni rejim arasında gerilimi azaltabileceği değerlendiriliyor.

Ancak The Economist, Erdoğan’ın bu barış sürecini, baskı politikasını örtmek için kullanabileceğine dikkat çekiyor. 20 yılı aşkın süredir ülkeyi yöneten Erdoğan’ın, anayasa değişikliği ya da seçimlerin öne çekilmesi yoluyla bir dönem daha iktidarda kalmayı hedeflediği, bunun için de DEM Parti’ye tavizler vererek desteğini kazanmayı amaçladığı belirtiliyor.

Daha önce de benzer bir tablo yaşandığını hatırlatan dergi, 2015 seçimlerinde DEM Parti’nin selefi olan HDP’nin Erdoğan’ın partisinin meclis çoğunluğunu engellediğini, ardından barış sürecinin çöktüğünü ve çok sayıda Kürt siyasetçinin, aralarında Selahattin Demirtaş’ın da olduğu isimlerin tutuklandığını vurguluyor. Demirtaş hâlâ cezaevinde bulunuyor.

“CHP geçmişte HDP’nin yaşadıklarını yaşıyor”

Bugün ise Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) benzer bir baskıyla karşı karşıya olduğu savunuluyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun mart ayında yolsuzluk suçlamasıyla tutuklandığı, İzmir’in eski belediye başkanı ile Adana ve Antalya büyükşehir belediye başkanlarının da gözaltına alındığı hatırlatılıyor.

The Economist, geçen yılki yerel seçimlerde CHP’nin, AK Parti’yi geride bırakarak 20 yıl sonra ilk kez birinci parti olduğunu belirtiyor ve Erdoğan hükümetinin bu başarıyı sandıkla aşamayınca yargı yoluna başvurduğunu öne sürüyor. Analizde, İmamoğlu’nun tutuklanmasının, Erdoğan’ın en güçlü rakibini saf dışı bırakmak amacı taşıdığı yorumu yapılıyor.

Son olarak, dergi Batılı ülkelerin sessizliğine dikkat çekiyor. Ne Amerika’dan ne de Birleşik Krallık’tan bu tutuklamalara dair eleştiri gelmediği, Avrupa Birliği’nin ise konuyu yalnızca yüzeysel biçimde gündeme getirdiği aktarılıyor. Almanya’nın, Türkiye’ye Eurofighter Typhoon savaş uçağı satışını askıya almasına rağmen bu haftadan itibaren bu tavrından geri adım attığı ifade ediliyor.

The Economist, Türkiye’nin müttefiklerine çağrıda bulunarak, Erdoğan’ın Kürtlerle barış adımlarını sürdürmesini teşvik etmeleri, ancak aynı zamanda artan otoriter uygulamalar karşısında da seslerini yükseltmeleri gerektiğini belirtiyor.

Paylaşın

Erdoğan’dan “Orman Yangınları” Açıklaması: Teyakkuz Halindeyiz

Orman yangınlarına ilişkin açıklama yapan Erdoğan, “Yeşil Vatan’ımızı korumak için hâlihazırda 27 uçak, 105 helikopter, 6 bine yakın kara aracı, 25 bin kahraman orman çalışanımızla, 132 bin gönüllümüzle birlikte gece gündüz teyakkuz hâlindeyiz” dedi.

Haber Merkezi / AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’de devam eden orman yangınları hakkında sosyal medya hesabından bir açıklama yaptı. Edoğan, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Türkiye, orman yangınlarına karşı havada ve karada büyük bir mücadele yürütmektedir. Yeşil Vatan’ımızı korumak için hâlihazırda 27 uçak, 105 helikopter, 6 bine yakın kara aracı, 25 bin kahraman orman çalışanımızla, 132 bin gönüllümüzle birlikte gece gündüz teyakkuz hâlindeyiz.

Tarım ve Orman Bakanlığımız başta olmak üzere ilgili tüm kurumlarımız AFAD’ın koordinasyonunda çalışmalarını aralıksız şekilde, büyük bir hassasiyetle, özveriyle ve fedakârlıkla sürdürmektedir. Yaz mevsiminin başından bu yana ülkemizde çıkan 3 bin 62 yangını tamamen söndürdük.

Yeşil Vatan’ımızın farklı bölgelerinde devam eden ve en kısa sürede hayırlı haberler almayı dilediğimiz yangın söndürme çalışmalarında yüreğini ortaya koyan, canla başla görev yapan kahramanlarımıza Allah’tan muvaffakiyetler diliyor, emekleri için her birine ayrı ayrı şükranlarımı ifade ediyorum. Yangınlarla mücadelede şehit olan tüm kardeşlerime bir kez daha Allah’tan rahmet niyaz ediyorum. Ruhları şad olsun.”

Öte yandan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, 26 Haziran’dan bu yana Türkiye genelinde meydana gelen orman yangınlarıyla ilgili Cumhuriyet başsavcılıkları tarafından başlatılan adli soruşturmaların titizlikle sürdürüldüğünü bildirdi.

Bakan Tunç, “Şu ana kadar gözaltına alınan şüphelilerden 21’i tutuklandı, 47’si hakkında ise adli kontrol kararı verildi” dedi.

Paylaşın

DEM Parti İmralı Heyeti Erdoğan İle Görüştü

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İmralı Heyeti üyeleri Pervin Buldan ve Mithat Sancar, AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde görüştü.

Haber Merkezi / Yaklaşık 1 saat süren görüşmede, Milli İstihbarat Başkanı (MİT) İbrahim Kalın ve AK Parti Genel Başkanvekili Efkan Ala da yer aldı.

DEM Parti’den görüşmeye ilişkin kısa bir yazılı açıklama paylaşıldı: “İmralı Heyeti üyelerimiz Pervin Buldan ve Mithat Sancar, bugün Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la Beştepe’de görüştü. Heyetimiz, sürecin geldiği yeni aşama ve bundan sonra yapılacaklar konusunda görüş ve önerilerini aktardı. Görüşmede, sürecin ilerlemesi konusunda karşılıklı iradenin devam ettiği vurgulandı.”

“Tarihi bir görüşme”

DEM Parti İmralı Heyeti’nde yer alan Buldan ve Sancar, görüşme öncesi de gazetecilere açıklama yapmıştı.

Pervin Buldan, ziyarete ilişkin olarak şunları söylemişti: “Bu ikinci görüşme. Tarihi bir görüşme bizim açımızdan. Çünkü süreç yeni bir aşamaya giriyor artık. Ve bu yeni aşamada istişarelere ihtiyaç var, görüş alışverişine ihtiyaç var. Bu nedenle bugün Sayın Cumhurbaşkanı kendi heyetiyle, biz de heyet olarak bütün bunları konuşacağız, tartışacağız. Gerekli adımların atılması açısından bir istişarenin sağlanması önemlidir. Dolayısıyla hayırlı ve verimli bir toplantı olmasını temenni ediyoruz. Bu görüşmeye biz, çok büyük bir anlam biçiyoruz.”

Mithat Sancar, “Bu görüşme önemli gerçekten. Biraz önce sayın eş genel başkanlarımızla da istişare ettik. Sürecin yeni bir aşamaya geldiği biliniyor. Bu yeni aşamanın özellikleri, sonrasının gereklilikleri konusunu bugün sayın Cumhurbaşkanı ile ve heyeti ile istişare edeceğiz. Bu konuda görüşlerimizi açıklayacağız, kendilerini dinleyeceğiz” demişti.

Mithat Sancar, metan gazına maruz kalan 19 askerden 12’sinin ölümüne ilişkin yaptığı açıklamada, “Gerçekten çok derin üzüntü yaşadık. Biz Sayın Öcalan ile görüşmedeyken bu haber geldi. Öcalan’ı da bizi de derinden üzdü. Bu tür acıların yaşanmaması için zaten bu yolu ilerletmek gibi bir görevimiz var. Hepsine Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır ve baş sağlığı diliyoruz” ifadelerini kullanmıştı.

Pervin Buldan ise “Ben de özellikle yaşamını yitiren, şehit olan askerlere Allah’tan rahmet diliyorum. Gerçekten çok üzücü bir haber aldık, bugün sayının 12’ye ulaştığını duyduk. İşte barışın kıymeti burada belli oluyor. Barış sürecinin ne kadar kıymetli olduğunu biz bu tür durumlarda daha iyi anlayabiliyoruz. Bundan sonra hiçbir insanımızın yaşamını yitirmemesi için barışın ilerlemesi gerekiyor” açıklamasını yapmıştı.

Buldan ve Sancar 6 Temmuz Pazar günü İmralı Adası’nda PKK lideri Abdullah Öcalan ile bir araya gelmişti. DEM Parti’nin daha önce duyurulmayan Öcalan görüşmesi 2,5 saat sürmüştü.

Partiden yapılan açıklamada şu ifadeler yer almıştı: “Öcalan görüşmemizde sürecin yeni bir aşamaya geçmekte olduğunu vurguladı. Atılacak yeni adımlarla birlikte sürecin gereklerini yerine getirme hususunda herkese, hepimize sorumluluklar düştüğünü ifade etti.”

Paylaşın

The Economist’ten Çarpıcı Analiz: Trump, Erdoğan’ın Otoriterliğine Göz Yumuyor

Dünyanın en çok takip edilen yayınlarından The Economist, son sayısında yer alan bir analizinde, “Trump, Erdoğan’ın en güçlü muhalifine yönelik baskılara sessiz kalarak otoriterliğe dolaylı destek verdi” ifadelerini kullandı.

Analizde, Trump’ın Erdoğan’a “F-35 satışının yeniden başlaması”, “Suriye’de ABD askerî varlığının azaltılması” ve “İran’la gizli diplomatik temaslar” gibi birçok konuda jestlerde bulunduğu, buna karşılık Erdoğan’ın da ABD’nin taleplerine daha fazla yakınlaştığı belirtildi.

Birleşik Krallık merkezli The Economist dergisinin son sayısında yer alan bir analizde, ABD Başkanı Donald Trump ile AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasında “yeniden başlayan sıcak ilişkiye” dikkat çekilirken, bu yakınlaşmanın en dikkat çekici boyutlarından birinin, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması karşısında Trump yönetiminin sessiz kalması olduğu vurgulandı.

Analizde, Trump’ın Erdoğan’a “F-35 satışının yeniden başlaması”, “Suriye’de ABD askerî varlığının azaltılması” ve “İran’la gizli diplomatik temaslar” gibi birçok konuda jestlerde bulunduğu, buna karşılık Erdoğan’ın da ABD’nin taleplerine daha fazla yakınlaştığı belirtildi. Ancak bu diplomatik yakınlaşmanın, Türkiye’de demokrasiye yönelik baskıları artırdığına ve muhalefetin hedef alındığına işaret ediliyor.

Dergi, özellikle CHP’ye yönelik baskılara dikkat çekerek şu ifadelere yer verdi: “Trump, Türkiye’deki en büyük muhalefet partisi olan CHP’ye yönelik baskıları görmezden gelerek Erdoğan’a adeta açık çek verdi. 19 Mart’ta Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasından bu yana, aralarında CHP’li ilçe belediye başkanları ve iş insanlarının da bulunduğu 250’den fazla kişi ya terör suçlamasıyla ya da yolsuzluk iddialarıyla tutuklandı.”

“Trump, Türkiye’deki otoriterleşmeye destek verdi”

The Economist, bu sürecin Erdoğan’a kısa vadede diplomatik kazanımlar sağladığını ancak Türkiye’deki iç siyasi dengeyi bozduğunu ve uzun vadede daha büyük bir baskı rejiminin kapısını araladığını belirtti. Haberde şu çarpıcı ifadeye de yer verildi: “Trump, Erdoğan’ın en güçlü muhalifine yönelik baskılara ses çıkarmayarak, Türkiye’deki otoriterleşmeye dolaylı destek vermiş oldu.”

Öte yandan, analizde ilişkilerin tamamen sorunsuz olmadığına da değinildi. Amerikan dış politikasında, özellikle Pentagon ve Dışişleri Bakanlığı içinde Erdoğan’a karşı kuşku ve mesafenin sürdüğü; Suriye’deki Kürt güçlerle işbirliğinin ise hâlâ devam ettiği hatırlatıldı.

Ancak asıl kırılma noktasının, İsrail ve İran arasında çıkabilecek yeni bir savaş olabileceğine dikkat çeken The Economist, böyle bir senaryonun hem Türkiye’yi hem de Erdoğan-Trump yakınlaşmasını ciddi şekilde zorlayabileceğini belirtti.

Paylaşın