Erdoğan, Özgür Özel’i Hedef Aldı: Mandacılık Talep Ediyor

Milli İrade İftarı’nda konuşan Erdoğan, CHP Lideri Özgür Özel’in BBC’ye verdiği röportaj üzerinden hedef alarak, “CHP Genel Başkanı çıkıp siyasi mandacılık talep ediyor” dedi.

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 9. Milli İrade İftarında konuştu. Erdoğan’ın konuşmasından öne çıkan bölümler şöyle:

“Bu sene ilk kez düzenlediğimiz Külliye’de Ramazan programımıza 450 binden fazla insanımız iştirak etti. Gazze başta olmak üzere gönül coğrafyamızda zulme uğrayan kardeşlerimize el uzattık. Tüm gücümüzle, tüm kapasitemizle Gazze halkının yanındayız, inşallah zulüm bitene, 1967 sınırları temelinde bağımsız Filistin devleti kurulana kadar da Filistinlilerin her daim yanlarında olacağız. Allah ömür verdikçe Filistin davasının yılmaz, yıkılmaz, bileği bükülmez savunucusu olmaya devam edeceğiz. Şehit düşen Gazzeli kardeşlerimize Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum.

Ülkemizde birileri Türkiye’nin İslâm alemi ve dünyada neye tekabül ettiğini hala idrak edemiyor. Kendi tarihini bilmedikleri atalarını tanımadıkları için Türkiye’nin tarihi derinliğinden habersizdirler. Suriyeli kardeşlerimizin zafer kutlamalarında neden Türk bayrağı açtığını, yeni Suriye’de niçin Türkiye’de eğitim görmüş bakan olduklarını bilmiyorlar. İç siyasette kendilerini komik durumuna düşürüyorlar. Biraz okuyup araştırsalar, kendilerini hapsettikleri ideolojik mahallelerden çıksalar bazı gerçekleri onlar da göreceklerdir. Bizim neden Türkiye, Türkiye’den büyüktür dediğimizi onlar da öğrenecekler. Cahil, kitap okumuyor diyerek aşağıladıkları gençlerin bilgi, birikim, vizyon ve donanım noktasında kendilerinden fersah fersah ileride olduklarını onlar da anlayacaklar.

Ya cehaletlerinden dolayı ya da Batı’ya duydukları platonik aşk gözlerini kör ettikleri için maalesef gerçekleri göremiyorlar. Böyle devam ettikçe de göremeyecekler. Dünyada soğuk savaşın bitmesi sonra sonrasında en büyük değişimlerden biri yaşanıyor. Sorumsuz özgürlük, neoliberal özgürlükçülük günden güne kayboluyor. Aşırı özgürlük, bireycilik, radikal demokrasi adına devleti ve toplumu zayıflatacak yönelimlerin siyasallaştırılması devri son buluyor. Devleti zayıflatan popüler akımlar artık eskisi kadar rağbet görmüyor. Ekonomiden ticarete, savunmadan nüfus oranına her alanda insanlık yeni mücadele dönemine kendini hazırlamaya çalışıyor. LGBT belası gibi sapkınlıklarla mücadeleden iç cephenin güçlendirilmesi çabalara, yeni denklemlere kadar çok geniş bir yelpazede bunun altyapısını oluşturuyoruz. Sosyal fay hatlarını kapatmak istiyoruz.

Bütün gayemiz 1071 Malazgirt ruhu ve İstiklal Marşımızda billurlaşan kardeşlik manifestosuyla 85 milyonun tamamını Türkiye Yüzyılı vizyonuyla buluşturmaktır. Türkiye ne zaman kendisine biçilen konuma itiraz etse kökü dışarıda bazı kirli odaklar tarafından hedefe konulmuştur. Cumhuriyet tarihinde buna defalarca şahit olduk, sokak olaylarıyla bunu yaşadık. Sağ-sol, Alevi-Sünni provokasyonuyla bunu yaşadık. Terör örgütlerinin hain ve kalleş saldırılarıyla bunu yaşadık. Hükümetimiz döneminde Cumhuriyet mitingleriyle, 7 Şubat MİT krizi, Gezi’deki sokak terörü, 15 Temmuz ihanetiyle bunu yaşadık ve gördük. Bizi kendi iç meselelerimizle meşgul etmek için her yolu denediler ve her yolu hala deniyorlar.

“Yıllarca üçüncü sınıf, ekonomi ve demokrasiye mahkum edildik”

Sivil siyaseti, demokrasiyi, Türkiye’nin kazanımlarını hedef alan bu saldırılarda silah olarak hep belli kavramlar, belli cümleler kullanılmıştır. Cumhuriyet tehdit altında, laiklik elden gidiyor, sivil darbe, hayat tarzımıza müdahale ediyor, Türkiye Batı’dan uzaklaşıyor dediler. Üzülerek söylüyorum; çoğu zaman başarılı da oldular. Gerçekten çok ağır bedeller ödedik. Ekonomik ve siyasi bakımından irtifa kaydettik. Pırıl pırıl gençlerimizi kalleş çarkın insafsız dişlilerine kurban verdik. Yıllarca üçüncü sınıf, ekonomi ve demokrasiye mahkum edildik.

İstanbul merkezli yolsuzluk ve terör soruşturması sonrasında yaşanan olayları bu fotoğraftan bağımsız değerlendiremeyiz. CHP Genel Başkanın isim vererek yerli ve milli markaları tehdit etmesini bunlardan ayrı göremeyiz. 1 haftadır yolsuzluğu örtmek, hırsızlığı gizlemek, sahtekarlığı savunmak adına her şeyi yaptılar. Camilerimize terbiyesizlikten güvenlik güçlerimize hakarete kadar her türlü şey sergilendik. Demokrasi, hukuk, meşru hak arama yollarıyla asla alakası olmayan çok tehlikeli provokasyona giriştiler. Polisimizin soğukkanlılığı, kararlı tutumu, milletimizin sağduyulu tavrı zorbalığa maruz kalmalarına rağmen vakarını koruyan gençlerimizin sayesinde tahrik siyaseti hedefine ulaşamadılar.

Bu sefer Türkiye’yi yabancılara şikayet etmeye, alenen kötülemeye başladılar. 23 senelik Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı görevim boyunca yüzlerce kişiyle görüştüm. Bunlardan bir tanesinin bile bize kendi ülkesini şikayet ettiğini, kötülediğini, kendi ülkesine karşı bizden yardım istediğini görmedik, duymadık. Bizdeki muhalefet kendilerine uluslararası her platformda mikrofon uzatıldığında bunu yapmakta kaçırmadı, kaçınmıyor.

Son olarak Batı’ya yalvaracak kadar kontrolü kaybettiklerini gördük. Cumhuriyeti kurmakla övünen partinin genel başkanı çıkıyor resmen siyasi mandacılık talep ediyor. CHP’nin genel başkanı Gazze soykırımındaki ikiyüzlü yayınları sebebiyle itibarını kaybetmiş bir medya kuruluşundan süklüm püklüm yardım dileniyor. ‘Kendimizi terk edilmiş hissettik’ diyor. ‘Yolsuzluk yapanlara niye destek olmadınız’ demeye getiriyor. Bu zat ülkesini yabancılara şikâyet ederken utanmıyor, yüzü kızarmıyor ‘ben partimi ve kendimi niye bu hale düşürüyorum’ sorusunu sormak aklına gelmiyor. Batı’nın en zencisi deyince bize kızıyorlar, mandacı deyince bize öfkeleniyorlar. Sizin söylediklerinizin İngiliz Muhipleri Cemiyeti’nden ne farkı var?

Ülkesini yabancılara şikayet etmek, Türkiye’nin ana muhalefet partisinin genel başkanına yakışıyor mu? 100 yıllık CHP’yi yolsuzlukları savunmak adına böyle aciz duruma düşürmekten hiç mi hicap duyurmuyorsunuz? Böyle bir siyasetçi ülkesinin çıkarlarını emperyalistlere karşı savunabilir mi? Elbette savunamaz. Sayın Özel’e bir kez daha kendini toparlamasını, yolsuzlukları aklamak için kendisini bu kadar yormamasını tavsiye ediyorum.

Milleti ile gönül bağı kopmuş bu zihniyet ne yaparsa yapsın biz inadına Türkiye diyeceğiz. Demokrasiden, hukuktan, meşru ve makbul çizgiden sapmayacağız. Öfkenin aklı ve vicdanı esir alan zehirli diline asla bulaşmayacağız. Çekmek istedikleri tuzaklara düşmeyecek, bu kirli oyunda aldanan da aldatan da olmayacağız. Bu süreçte kamu düzeninin bozulmasına da razı olmayacağız. Gözünü kapatan kim varsa emniyet birimlerimiz gerekli müdahalelerde bulunacaktır.

Ana muhalefet partisini esir almış bir avuç belediye soyguncusunun evlatlarının hayatını karartmasına paçalarını kurtarmak için evlatlarını canlı kalkan olarak öne sürmesine ailelerimiz izin vermesinler. Kandırılmış, marjinal örgütlerin pençesine düşmüş dahi olsa bizim millet ve memleket düşmanlarına kaptıracağımız tek bir gencimiz olamaz. Onları da bir şekilde kazanmakla, onları da bir yolunu bulup iyiye, doğruya katmakla mükellefiz. Ailemizin de bu çabalara destek vermesi gerekiyor. Milli İrade Platformu’ndaki siz kardeşlerim de bu anlayışla daha fazla gence ulaşmak, kazanmak için kazanacağınızı inanıyorum. Rabbim yâr ve yardımcı olsun diyorum.”

Paylaşın

Analiz: Erdoğan, En Güçlü Rakibi İmamoğlu İçin Kusursuz Zamanı Seçti

Avrupa Birliği (AB) diplomatı olan Marc Pierini, Erdoğan’ın baş rakibi İmamoğlu’nu cezaevine göndermek ve protestoculara sert bir tepki vermek için en “kusursuz zamanı” seçtiğini belirtiyor.

ABD merkezli düşünce kuruluşu Brookings Enstitüsü’nden Aslı Aydıntaşbaş, “ABD hükümeti değerlere dayanan bir dış politika izlemeyi pek istemiyor. Avrupalıların ise Suriye’nin istikrara kavuşması ve savaştan sonra Ukrayna’da, Avrupa açısından kalıcı bir güvenlik mimarisi oluşturulabilmesi için Türkiye’ye ihtiyacı var. Zaman, Erdoğan ile kavgaya girmeye hiç uygun değil” ifadelerini kullanıyor.

Ekrem İmamoğlu’nun önce diplomasının iptal edilmesi ardından da gözaltına alınıp daha sonra tutuklanması ve bu süreçte başlayarak bugüne dek devam eden kitlesel protestolara karşı devletin sert tavrına Batı dünyasından kayda değer bir tepki gelmemesi, uluslararası düzeyde de dikkat çekiyor.

AFP haber ajansının bu bağlamda yayınladığı bir analize göre Batı’nın Türkiye’ye, Ukrayna’nın savunulması ve Suriye’de sağlam bir yapı kurulabilmesi için ihtiyacı var. Siyasi gözlemcilere göre, jeopolitik açıdan elinin güçlendiğini farkeden Erdoğan bu durumu ülkesindeki iktidarını daha da güçlendirmek için kullanıyor. En büyük rakibini cezaevine göndererek devre dışı bırakan Erdoğan, ciddi bir sonucu olmayacağını bildiği için protestoculara karşı da son derece sert bir tavır takınıyor.

“Erdoğan jeopolitik anı iyi farketti” diyen ABD merkezli düşünce kuruluşu Brookings Enstitüsü’nden Aslı Aydıntaşbaş, “ABD hükümeti değerlere dayanan bir dış politika izlemeyi pek istemiyor. Avrupalıların ise Suriye’nin istikrara kavuşması ve savaştan sonra Ukrayna’da, Avrupa açısından kalıcı bir güvenlik mimarisi oluşturulabilmesi için Türkiye’ye ihtiyacı var. Zaman, Erdoğan ile kavgaya girmeye hiç uygun değil” ifadelerini kullanıyor.

Her ne kadar Erdoğan’ın rakibi, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasına karşı Almanya ve Fransa kınama mesajları göndermiş olsa da, yaptırım tehdidinde bulunmadılar. Diğer Avrupa ülkelerinin dışişleri bakanlıkları ise, ABD Dışişleri Bakanlığı gibi sessiz kaldı. Salı günü Türk mevkidaşı Hakan Fidan’ı Washington’da ağırlayan ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Türkiye’de protestocuların kitleler halinde gözaltına alınmasından “endişe” duyduklarını dile getirmekle yetindi.

Carnegie Avrupa isimli düşünce kuruluşundan, eski bir Avrupa Birliği (AB) diplomatı olan Marc Pierini, Erdoğan’ın baş rakibini cezaevine göndermek ve protestoculara sert bir tepki vermek için en “kusursuz zamanı” seçtiğini belirtiyor. İngiltere ile Fransa bugünlerde Ukrayna’ya destek sağlayacak ve belki de ileride bu ülkeye askeri güç gönderecek bir “Gönüllüler Koalisyonu” kurmaya çalışıyor. Büyük askeri gücü, askeri insansız hava araçları (İHA) donanımı ve üretim kapasitesi ve hem Kiev hem de Moskova sahip olduğu yakın ilişkiler sayesinde Türkiye önemli bir ortak.

2006-2011 yılları arasında AB’nin Ankara Büyükelçisi olarak görev yapan Pierini, “Bu, Türkiye’nin sağlam ve esnek savunma sanayii sayesinde, Erdoğan’ın, önemli bir rol oynayacağı uluslararası sahneye dönüşü anlamına geliyor” ifadesini kullanıyor. “Türkiye Cumhurbaşkanı’nın bu bağlamda, hukuk devleti ilkelerinin çiğnenmesine Batı Avrupa ülkelerinin sessiz kalacağına güvendiğini” dile getiren deneyimli Türkiye uzmanı Pierini, şu ana kadar her şeyin Erdoğan’ın planladığı gibi gittiğini belirtiyor.

Türkiye’nin NATO içinde yıldızı parlıyor

Türkiye, Perşembe günü Paris’te yapılacak olan Ukrayna Zirvesi’ne de katılacak. Ancak Avrupa’nın Türkiye’ye ihtiyaç duyduğu tek konu, Moskova’ya karşı Kiev’e destek değil. Suriye’de uzun yıllar iktidarı elinde tutan Beşar Esad’ın devrilmesinin ardından Ankara, bu ülkedeki en önemli aktör konumunda. İsyancı grupların Şam’ı ele geçirmesine büyük katkı sağlayan Türkiye, Suriye’de istikrârın sağlanması için vazgeçilemeyecek öneme sahip. Güçlü donanması ile Akdeniz’de etkili olma potansiyeline sahip Ankara diğer yandan bugünlerde, ABD Başkanı Donald Trump’ın kestirilemeyen diplomasi anlayışı sebebiyle NATO’da oluşan zorluklardan da yararlanıyor.

Fransa Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nden Türkiye Uzmanı Dorothée Schmid’e göre, “Türkiye yeni güvenlik endişeleri nedeniyle ve Trump’ın kutuplaştırıcı başkanlığı bağlamında NATO içinde çok önemli bir partner konumuna geldiğinin farkında.” Ülke içinde protestolar ve gerginlik artarken “Erdoğan’ın, neredeyse hiç uluslararası tepki olmadığını gördüğünü” ifade eden Schmid, “Bana göre Avrupalıların Türkiye’nin iç politikası üzerinde hiçbir etkisi yok” diyor.

“İçinde bulunduğumuz dönem, tarihin, demokratik değerlerin çok kolay bir şekilde sert jeopolitik gerçekler tarafından yok sayılacağı bir anına denk geliyor” ifadelerini kullanan Aslı Aydıntaşbaş, “Türkiye bu anlamda, böyle şeyler yaşayan ne ilk ne de son ülke olacak” öngörüsünü dile getiriyor.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Erdoğan Duyurdu: Ramazan Bayramı Tatili 9 Gün

”Emekçiler ile İftar” programında konuşan Erdoğan, bayram tatiline ilişkin “Kamu çalışanlarımız 2 Nisan Çarşamba, 3 Nisan Perşembe ve 4 Nisan Cuma günü de idari izinli sayılacak. Böylece milletimiz toplamda 9 günlük bir tatil yapma imkanına kavuşacak” dedi.

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Sergi Salonu’nda ”Emekçiler ile İftar” programında konuştu. Erdoğan’ın konuşmasından öne çıkan bölümler şöyle: “Soframızı onurlandıran emekçi kardeşlerimize teşekkür ediyorum. Bu gazi mekana hepiniz hoş geldiniz. Bugün aynı zamanda bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi’ni idrak ediyoruz.

Semadan rahmet ve bereketin yağdığı bu mübarek gecenin sizlerle birlikte tüm İslam alemi ve dünya için hayırlı olmasını temenni ediyorum. Ramazan Bayramınız da şimdiden mübarek olsun. Gönül coğrafyamızdaki tüm kardeşlerimizi dualarınızda unutmamanızı istirham ediyorum.

Emek, alın teri ve helal kazanç değerlerimizin merkezinde yer alıyor. Göreve geldiğimiz günden beri çalışanın hakkını vermeye, adil bir çalışma iklimi oluşturmaya gayret ettik. Tüm çalışanların refah seviyelerini yükseltmek için çaba harcadık. İstihdam politikalarından fırsat eşitliğine, iş sağlığından sosyal güvenliğe çalışma hayatının tüm kesimlerini kuşatan reformlar yaptık.

Kanuni Sultan Süleyman döneminde payitahtta görev yapan Hollanda Büyükelçisi, Hollanda Kralı’na bir mektup gönderiyor. Bakınız bu mektupta hangi ifadeler yer alıyor. Onlarda muhteşem bir imparatorluğun kaynakları, zafere alışkanlık, savaşma yeteneği, sıkı çalışmaya dayanıklılık, tutumluluk, düzen, disiplin ve tedbir. Bizde ise yaygın fakirlik, bazı kesimlerde lüks ve israf, tembellik ve eğitimsizlik.

Öyleyse bu durumdan nasıl bir sonuç bekleyebiliriz ki? Tarihimiz işte bu mektubun resmettiği manzarada olduğu gibi daha nice erdemlerle, güzelliklerle doludur. Bizde bu mirasa sahip çıkarak göreve geldiğimiz günden beri çalışanın hakkını vermeye, adil bir çalışma iklimi inşa etmeye gayret ettik. İşçilerimizin, memurlarımızın, sendikalarımızın ve tüm çalışanların şartlarını iyileştirmek, refah seviyelerini yükseltmek için çaba sarf ettik.

Yasa ve mevzuat değişikliklerinden sendikal haklara, istihdam politikalarından fırsat eşitliğine, iş sağlığından, sosyal güvenliğe, çalışma hayatının tüm kesimlerini kuşatan reformlar yaptık. Bilhassa son dönemde devrim niteliğinde adımlar attık. Millete kan kusturan tek parti faşizminin yasakladığı 1 Mayıs’ı emek ve dayanışma günü olarak resmi tatil ilan ettik.

Çalışanlarımızın daha emniyetli koşullarda çalışmalarını temin etmek için iş sağlığı ve güvenliği kanununu çıkardık. Sendikaların kuruluş şartlarını kolaylaştırdık. Sendikalar ve toplu iş sözleşmesi kanununu revize ederek iyileştirdik. Toplu sözleşme sistemini genişlettik. Sendikal güvenceleri ve grev hakkını biz güçlendirdik.

“Hak ve özgürlüklerini garanti altına aldık”

Kamu görevlilerimize toplu sözleşme hakkı tanıdık. Ana Muhalefet Partisi’nin Anayasa Mahkemesi’ne taşıyıp iptal ettirdiği toplu sözleşme ikramiyesini yeniden biz yürürlüğe koyduk. Kamuda başörtüsü yasağını kaldırarak kadınların çalışma hayatındaki hak ve özgürlüklerini garanti altına aldık.

Kamu çalışanlarımız artık cuma izni, hac izni gibi haklardan tam ve etkin şekilde yararlanabiliyor. Maaş artışları, disiplin affı, refakat izni, 3600 ek gösterge ve ek ödemeler gibi bu alanlarda yaptığımız düzenlemelerle memurlarımızın çalışma ve özgürlük haklarını iyileştirdik.

Kamu görevlilerimizin ücret artış oranlarını, zam ve tazminatlarını, sosyal desteklerini çalışanlarımızı enflasyona ezdirmeyecek şekilde biz düzenledik. 2025 yılı Ocak ayı itibariyle enflasyon farkıyla birlikte memur maaşlarına %11,54 oranında zam yaptık. Böylece 2002 yılında 392 lira olan en düşük memur maaşını 2025’te 43.726 liraya yükseltmiş olduk.

Bu rakamlarla birlikte 2002’den bugüne en düşük memur maaşı reel olarak %266 oranında nominal olarak ise yaklaşık 112 kat arttı. Ağustos ayı içerisinde inşallah toplu sözleşme sürecini başlatacağız. Kamu görevlilerimizin sorunlarını 23 yıldır olduğu gibi yine yapıcı bir anlayışla çözüme ulaştıracağız.

Kamu toplu iş sözleşmeleri çerçeve anlaşma protokolüyle ilgili talepler sendikalar tarafından bize iletildi. Sosyal diyalog anlayışı içinde kamu işçilerimizin toplu iş sözleşmelerine ilişkin olarak bu süreci de inşallah yine bu dönemde tamamlayacağız. Değerli misafirler, bir önceki yıla göre %30 artış yapılan asgari ücreti gelir vergisinden muaf tuttuk. İşverenlere sağladığımız asgari ücret desteğini sürdürüyoruz. Geçmişte ilaç ve hastane kuyruklarında ömür tüketen vatandaşlarımızın tüm sorunlarını giderdik. Sağlık ve sosyal güvenlik sistemini sorunsuz şekilde işler hale getirdik.

Kamu kurumlarındaki alt işveren işçilerine ve sözleşmeli personele kadro verdik. Geçici işçilerin tam yıl çalışabilmesinin önünü açtık. İş kur, gençlik programı ile üniversite öğrencilerimizin bilgi ve tecrübe kazanmalarını sağlayarak gelir elde etmelerini sağladık. Daha nice düzenlemeyi, yeniliği, projeyi devreye alarak çalışanlarımızı her alanda destekledik, teşvik ettik, güçlendirdik.

Sorumsuz boykot çağrıları ile işçinin ekmeği ile oynayan muhteris siyasetçilere prim vermeyeceğiz. Tüm medya gruplarını Batı’ya şikayet ediyor. Gidecek başka kapı mı bulamadınız? Şunu bilin kaybedeceksiniz. Gençleri sokağa dökmek kazandırmaz.

Biliyorsunuz, gelecek hafta tüm okullarımız ikinci ara tatillerine giriyor. Ara tatilin olduğu pazartesi ve salı günleri aynı zamanda Ramazan bayramı tatilinin ikinci ve üçüncü günlerine denk geliyor. Ailelerimiz çocuklarıyla doya doya vakit geçirsin, bayramı aileleriyle birlikte huzurla, sevinçle idrak etsin istiyoruz. Bu amaçla kamu çalışanlarımız için bayramı takip eden 3 günlük süreyi de idari izin kapsamına aldık.

Yani 2 Nisan Çarşamba, 3 Nisan Perşembe ve 4 Nisan Cuma günü de kamu çalışanlarımız idari izinli sayılacak. Böylece milletimiz toplamda 9 günlük bir tatil yapma imkanına kavuşacak.”

Paylaşın

Özel’den Erdoğan’a Yanıt: Ölümü Göze Aldım

Erdoğan’ın kendisini hedef alan sözlerine yanıt veren CHP Lideri Özgür Özel, “Bu vakitten sonra ölümü de mezarı da göze almışım. O mezar benim canımdan çok sevdiğim Manisalılara emanet” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Saraçhane’deki protestolar sırasında ‘zarar verildiği’ iddia edilen Şehzadebaşı Camii’ndeki mezarlığı ziyaret etti. Özgür Özel, ziyaretin ardından basın mensuplarına konuştu.

Cumhuriyet’in aktardığına göre; Özel’in konuşmasında satır başları şöyle: “Burada bir darbe girişimi yaşandı. O darbe girişiminin püskürtülmüş olmasının sonucunu alıyoruz. Bizim arkamızı dayayacağımız yegâne güç İstanbul’un iradesiydi. Valilik 5 gün süreli toplanma eylem yasağı getirdi. Hatta bizim kapalı toplantılarımıza dahi getirdi.

Hepimiz biliyoruz ki; Ekrem Başkan’ın diplomasını iptal edip alanlar onu yollamaya niyetliydiler. Bir hafta boyunca tutuklama işlemleri ile birlikte medya kayyum haberleriyle kayyum beklentisini gösterir haldeydi.

Biz bu yasaklara karşı milletimizi çağırdık. İlk gece 150 bin kişiydik, rakam pazar akşamı 1.2 milyon üzerinde bir kalabalığa hepimiz tanık olduk. Meydana çıkan tüm yollar yasak olmasına rağmen, trafik kesilmiş olmasına rağmen bir mucizeyi gerçekleştirdiler, Türkiye’de 15.5 milyon kişi sandıklara gidip Ekrem Başkanı Cumhurbaşkanı adayı yaparken, 1.5 milyon insan tarihi yarım adayı doldurdu.

Şimdi bugün, biz 7 günün sonunda, burada bir oylama yapılıyor. Ekrem Başkan’ın vekili belirleniyor. Kayyum riski ortadan kalktı. Dün akşam son eylemimizi yaptık. Burada iftar sofraları kurulacak.

Buranın kapsamlı bir restorasyona ihtiyacı var. İBB olarak görev talebimiz var. Buradaki taşların her birinin onarılması lazım. Kültür Bakanlığı da vermiyor. Senin kaybettiğin ilk seçimden sonra geldik, bayramdan sonra telefon açtık.

Ben 15 senedir AK Parti’den birinin yakını ölürse cenazeye giderim, telefon ederim. Savaşta bile cenazeler alınır inancına göre defnedilir. Güvenli bir yere konulur savaşa sonra devam edilir. Sen şimdi 7 günün sonunda, buradan husumet çıkar mı ya? Sen Türkiye’nin birinci partisinin liderini, daha hayattayız, öldürdün.

Bu lafı herhangi bir CHP’li söyleyecek, ‘Vayy ölüm tehdidi’ sandıkla geldin sandıkla gideceksin diyoruz, ikinci sandığı tabuta yoruyorlar. Tehdit desen tehdit değil. Bu vakitten sonra ölümü de mezarı da göze almışım. O mezar benim canımdan çok sevdiğim Manisalılara emanet. Sen şunu düşüneceğine, bu kadar genç, önüne kattığını kovalarken, bir talimatla tutukladınız.”

Erdoğan ne demişti?

Partisinin grup toplantısında konuşan AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’i hedef alarak, şu ifadeleri kullanmıştı:

“Bu marjinal gruplar, Şehzadebaşı Camii’ne toplayıp oradaki kabristanı yerle bir ediyorlar. Eyy Özgür Özel, senin de bir gün kabrini bu şekilde hazırlayacaklar. Senin de kabrini birileri ya kazar ya yıkar. Bunu hangi hakla nasıl yapıyorsunuz? Bu eserleri, bu edep yoksunu namussuzlar gelip yıkıyorlar. Bunlara eyvallah etmek mümkün değil. Yüzü maskeli olan teröristleri tespit edip onların da üzerine gideceğiz.

Özgür Özel sen kimsin? Senin gramın ne? Sen nasıl olur da benim Hazine ve Maliye Bakanımı yabancılara şikayet edersin.”

Paylaşın

Erdoğan’dan Özel’e: Sen Kimsin Gramın Ne?

Partisinin grup toplantısında konuşan Erdoğan, CHP Lideri Özgür Özel’in Mehmet Şimşek hakkındaki sözlerine tepki göstererek, “Sen kimsin? Her şeyden önce senin gramın ne” dedi.

Paylaşın

Erdoğan: En İyi İşleyen Demokrasilerden Birine Sahibiz

Üniversiteli Gençlerle İftar Programı’nda konuşan Erdoğan, “Dünyada en iyi işleyen demokrasilerden birine sahibiz. İnsan hak ve özgürlüklerin en kapsamlı şekilde tatbik edildiği en etkili kullanıldığı ülkelerden biriyiz” dedi.

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Üniversiteli Gençlerle İftar Programı’nda konuştu. Erdoğan’ın konuşmasından satır başları:

“Bu bereketli iftar soframızda, milletin evinde siz genç kardeşlerimi misafir etmekten, sizlerle bir araya gelmekten büyük bir memnuniyet duyuyorum. Soframızı bizimle paylaşan, coşkusuyla, enerjisiyle, ümidiyle bize güç ve ilham veren siz kıymetli öğrencilerimize yürekten teşekkür ediyorum. Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennem azabından kurtuluş olan Ramazan-ı Şerifinizi canı gönülden tekrar tebrik ediyorum.

Rabbim bu mukaddes ayda tuttuğumuz oruçları, kıldığımız namazları, ettiğimiz duaları katında inşallah kabul buyursun diyorum. Kadir Gecenizi ve Pazar günü müşerref olacağımız Ramazan bayramınızı şimdiden tebrik ediyorum. Sizlerin şahsında istiklal ve istikbalimizin teminatı, yarınlarımızın mimarı, tüm gençlerimize, bütün evlatlarımıza selamlarımı, sevgilerimi, en derin muhabbetlerimi gönderiyorum.

Kalbi bu ülke için atan, ümidini bu millete bağlayan, tarihine, kimliğine, kültürüne, inanç ve değerlerine sıkı sıkıya sahip çıkan her bir evladımızın gözlerinden öpüyorum.Yurt, burs ve kredi hizmetlerimizi her geçen gün geliştiriyoruz. Her alanda öğrencilerimizi çağın imkanlarıyla buluşturuyoruz. Bu gençlik sokakları ateşe veren ağzı ve ahlakı bozuk değil edep timsali olan bir gençliktir. Öğrencilerimizi çağın imkanlarıyla buluşturuyoruz. Bilim ve teknoloji merkezleri, kütüphane, spor tesislerimizde gençlerimize yönelik yatırım, eser ve hizmetlerimizi inşallah daha da artıracağız.

Bizler artık sizin zamanınızın misafirleriyiz. Türkiye’nin geleceği sizlersiniz. Bu milletin umudu sizlersiniz. Her biriniz hem bizim hem ailelerinizin hem de 81 milyonun istikbalisiniz. Millete hizmet davasını inşallah sizler omuzlayacaksınız. Türkiye’yi çok daha iyi seviyelere sizler getirecek iniz. Adını duyunca mazlumların gözünün parladığı Türkiye’yi inşallah sizler inşa edeceksiniz. Şahsımın ve dava arkadaşlarımın dar-ı dünyadaki yegane amaçlarından biri siz gençlerimize güçlü ve müreffeh bir Türkiye bırakmaktır.

Son 23 yılda ne yaptıysak sadece bu gaye ile yaptık. Nice saldırıyı bunun için püskürttük. Nice oyunu bunun için bozduk. Ülkemizin ayağına vurula prangaları bunun için parçaladık. Bunun için kardeşliğimizi güçlendirdik. Demokrasimizin standartlarını bunun için yükselttik. Türkiye’yi bölgesinde ve tüm dünyada parmakla gösterilen seviyelere bunun için getirdik. Terörsüz Türkiye hedefimize işte bunun için ulaşmaya gayret ediyoruz. Bu ülke yakın tarihinde gerçekten çok büyük acılar yaşadı. Kirli senaryolarla nice evladımızın hayatının baharında iken bizden kopartıldı.

Aynı apartmanda yaşayan aynı üniversitede okuyan aynı mahallede büyüyen gençlerimizi birbirine düşman ettiler. Sokağı adres gösterdiler. Kavgayı körüklediler. Gerilimi tırmandılar, öfkeyi büyüttüler. Gençlerin arasına nifak ve nefret tohumları serptiler. Milletimizin geleceğini de kararttılar. Anaların babaların yüreklerinde sızısı hiç dinmeyen büyük yaralar açtılar. Paralarına para, siyasi ikballerine ikbal katmak uğruna bu ülkenin pırıl pırıl gençlerini, fidan gibi delikanlılarını bozuk para gibi harcamaktan çekinmediler.

Bizler büyük bir aileyiz. Siyasi görüşümüz, mezhebimiz, meşrebimiz, kökenimiz ne olursa olsun hepimizin kardeşiz, birbirimizin kader ortağıyız. Adımız farklı olsa da soyadımız tektir o da Türkiye Cumhuriyeti’dir. Bizim bu vatandan başka gidecek yerimiz yok. Bir olmaktan, beraber olmaktan, hep beraber Türkiye olmaktan başka bir seçeneğimiz yok. Sabırla, sağduyu, aklı selim, soğukkanlılıkla hareket etmemiz gereken gerçekten hassas günlerden geçiyoruz. Provokasyonlara prim vermeyeceğiz, kışkırtmalara gelmeyeceğiz, sonu karanlık yollara asla girmeyeceğiz.

Kendi pisliklerini kapatmak için gençlerin arkalarına saklayan korkakların ucuz siyasetine kanmayacağız. Hakkını yediklerini yüzbinlerce gencin yüzüne bakamayacak sahtekârların alçak senaryoların piyonu, figüranı asla olmayacağız Hukuksuzluğun hesabını hukuk içinde soracağız. Demokrasimize yönelik saldırıları meşru zeminde kalarak bertaraf edeceğiz. Biz bu ülkeyi sokakta bulmadık. Bu ülkeyi kolay kurmadık. Her karış toprağında bir aslanın yattığı bu cennet vatanı sokak terörüne teslim edemeyiz.

“Dünyada en iyi işleyen demokrasilerden birine sahibiz”

Sizlerden uyanık olmanızı rica ediyorum. Sizi kendi bataklıklarına, kendi karanlık dünyalarına kendi çirkefliklerine çekmek isteyen ağzı ve ahlakı bozuk müptezellere karşı çok ama çok dikkatli olmanızı rica ediyorum. Kendi koltuklarından başka hiçbir şey görmeyen kifayetsizleri ademe mahkum etmenizi bekliyorum. Türkiye olarak dünyada en iyi işleyen demokrasilerden birine sahibiz. İnsan hak ve özgürlüklerin en kapsamlı şekilde tatbik edildiği en etkili kullanıldığı ülkelerden biriyiz. Sarf edilen hakaret cümlelerin binde biri Batı ülkelerinde yapılsa görün müsebbiplerin başına neler gelir.

Polise, yargı mensuplarına alçakça saldırıda bulunanların anında defterini dürer bir daha da gün yüzü göremezler. Birileri demokrasi derken hırsızların, sahtekârların, çetelerin, marjinal yapıların sandığın arkasına saklanarak belediyelerin kamu kaynaklarını pervasızca sömürülmesi kast ediliyorsa kusura bakmasınlar bizim böyle bir demokrasi anlayışımız yoktur. Özgürlük derken tarihi camilerimizin avlularını, ecdadımızın mezar taşlarını yakıp yıkmalarını, ibadethanelerimizde alkol almayı kast ediyorlarsa biz hiçbir şartta orada olamayız, olamayız.

Bu ülkenin polisine taşla, asitle, molotof kokteyline, baltayla saldırırım, kimse bana karışamaz diyorsa biz bunu hak ve özgürlükler dairesinde ele alamayız. Kimsenin milletin iradesine pusu kurmasına müsaade etmedik, bundan sonra da etmeyiz. Herkesin sınırlarını bilmeye, hak aramakla hakaret ve vandallık çizgisine geçmemeyi davet ediyorum. Milletimiz siyasi destek için huzuruna gelenlere omuz verip yüceltmeyi bildiği gibi yolunu kaybedenleri tepe üstü yere sermeyi de gayet iyi bilir.

Sokaklarda terör estirenlerin bu ülkeyi yangın yerine çevirmek isteyenlerin varacağı hiçbir menzil yoktur. Girdikleri yol çıkmaz sokaktır. Gençlerimizi siyaseti rant aracına çeviren yolsuzlar ve hırsızlar tarafından kullanılmasına izin vermeyeceğimizi burada tekrar hatırlatıyorum. Kadir Gecenizi ve Ramazan bayramınızı şimdiden tebrik ediyorum. Eğitim ve meslek hayatınıza Rabbimden muvaffakiyetler diliyorum.”

Paylaşın

İmamoğlu, Erdoğan’a Seslendi: Yenileceksin

Tutuklanma kararının kesinleşmesinin ardından Erdoğan’a seslenen Ekrem İmamoğlu, “Korkunun ecele faydası yok! Öyle de yenileceksin! Böyle de yenileceksin! Haklılığımıza, cesaretimize, tevazumuza, güler yüzümüze yenileceksin!” dedi.

Haber Merkezi / İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkındaki “yolsuzluk” soruşturması kapsamında tutuklandı, “terör” soruşturmasında ise serbest bırakıldı.

Ekrem İmamoğlu tutuklama kararının kesinleşmesi sonrasında sosyal medya hesabından yaptığı ilk açıklamada, isim vermeden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a seslenerek “Korkunun ecele faydası yok! Öyle de yenileceksin! Böyle de yenileceksin! Haklılığımıza, cesaretimize, tevazumuza, güler yüzümüze yenileceksin!” ifadelerini kullandı.

Vatandaşlara da “Asla üzülmeyin, mahzun olmayın, umudunuzu yitirmeyin” diye seslenen İmamoğlu, “Demokrasimize yapılan bu darbeyi, bu kara lekeyi el birliğiyle söküp atacağız” dedi.

İmamoğlu sözlerine şöyle devam etti: “Bu süreci yöneten insanların hem bu dünyada hem de ahirette yüce Yaradan huzurunda hesap vereceği günler yakındır. 86 milyon vatandaşımı sandığa koşmaya, demokrasi ve adalet mücadelesini tüm dünyaya duyurmaya davet ediyorum. Dimdik ayaktayım, asla eğilmeyeceğim. Her şey çok güzel olacak…”

Özgür Özel: Tek suçu Erdoğan’ı yenmek

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması kararının ardından Çağlayan Adliyesi’nde açıklama yaptı. Özel karara ilişkin ”Tek suçu Recep Tayyip Erdoğan’ı yenmek olduğu için tutuklandı” dedi ve ekledi:

“İki kumpasla karşı karşıyayız. Terör iddiasından tutuklama talebi reddedildi ama diğer dosyadan tutuklanmasına karar verdiler. İstanbul’un iradesine kayyum atama ihtimalinin ortadan kalkması yönünden önemlidir. Başkanın hızla özgürlüğüne kavuşması için hem hukuki hem toplumsal itirazlar yapılacak.

Dört gündür Ekrem İmamoğlu için onların sokakları meydanları. Bugün Türkiye’nin dört bir yanında kilometrelerce kuyrukta bekleyen insanların bu sevgisi ve güveni düşü değil. Halka rağmen kimseye kumpas kurup onu oyun dışına itemezsiniz. Görevini sorumluluktan yardım alamazsınız.”

Dilek İmamoğlu: Bütün kararlar siyasidir

İmamoğlu’nun eşi Dilek İmamoğlu, karar sonrası yaptığı açıklamada ”Şunu bilmenizi istiyorum alınımız ak, başımız dik haksız hukuksuz yere alınan kararların hiçbir hukuki tarafı yoktur. Bütün alınan kararlar siyasidir. Biz yolumuza devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Paylaşın

Erdoğan: Türkiye Hukuk Devletidir

İftar programında konuşan Erdoğan, “Türkiye hukuk devletidir, hukukun üstünlüğünün egemen olduğu bağımsız ülkedir. Cesaretiniz varsa bırakın demokrasi ve hukuk işlesin” dedi ve ekledi:

“Yüreğiniz yetiyorsa bırakın mahkemeler hiçbir baskı altında kalmadan Türk milleti adına kararını versin. Akla kara, masumla mücrim hukuk tarafından ortaya çıkarılsın. Türkiye’de hiç kimse hukukun kapsama alanı dışında değildir. Türkiye’de suç işleme özgürlüğü olan imtiyazlı azınlık yoktur ve olmayacaktır.”

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin İstanbul teşkilatı iftar programında konuştu. Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:

“Bu mukaddes günlerin Gazze ve Filistin başta olmak üzere hayat ve haysiyet mücadelesi veren tüm kardeşlerimizin kurtuluşuna vesile olmasını diliyorum. Siyonist Netanyahu yönetimi ateşkesi bozarak Gazze’deki soykırımına yeniden başladı. Özellikle çocukları hedef alarak, kadınları katlederek oluk oluk masum kanı döküyor. Vahşetin daha hazin tarafı şudur; Batılı yönetimler başta olmak üzere dünyanın birçok ülkesi barbarlık karşısında büyük bir umursamazlık içindedir.

Mazlum Filistinli zalim de İsrail de olunca kullanılan dil de birden değişmiştir. Öldürülen gazeteciler Gazze olunca uluslararası basın kuruluşlarının tavrı anında değişmiştir. İnsan hakları ve özgürlükler konusunda dünyaya ders verenlerin hiçbiri henüz kundaktaki yavruların alçakça öldürülmesine tepki göstermiyor. Savaşta nöbet yerlerini terk etmeyen gibi biz de Filistin meselesine sahip çıkacağız. Türkiye olarak Gazze’de ateşkesin tesisi için çok yönlü bir diplomasi trafiği yürütüyoruz.

Ramazan ayı oruç ibadetiyle birlikte bizim için milletimizle kucaklaşma, vatandaşımızla hemhal olma yeni gönüller kazanma vesilesidir. Ramazan ayı boyunca biriktirdiğimiz muhabbet, yılın geri kalanında millete hizmet aşkımızı sürekli dinç ve taze tutmaktadır. AK Parti olarak her zaman Ramazan ayını layıkı veçhile geçirmeye gayret ettik. İstanbul il teşkilatımız da Ramazan boyunca 39 ilçede yaptığı çalışmalarla İstanbullu hemşehrilerimizin yanında oldu. İhtiyaç sahiplerinin imdadına koştu. Ramazan’ın dayanışma iklimini yeşertti. İlçe teşkilatlarımızdan kadın ve gençlik kollarına kadar canla başla çalışan tüm yol arkadaşlarıma teşekkürlerimi iletiyorum.

Kamplaşmayı körükleyen, kutuplaşmayı derinleştiren, kucaklaşmayı, muhabbeti, kardeşliği yücelten tarafta yer alacağız. Muhalefet ne yaparsa yapsın sağduyuyu, sabrı, sükûneti hiçbir zaman terk etmeyeceğiz. Bizim belediyelerimiz yolsuzluktan yana olmayacak. Bizim belediyelerimiz haksızlıktan yana olmayacak. Hak, hakikat, helal, haram nedir bunu bilerek halkına hizmet edecek. Bu mübarek günleri milletimizin iç cephesini takviye için fırsata çevirmeye çalışırken ana muhalefet tam tersi gündemle hareket ediyor. Önce Suriye’de eski rejim artıklarının çıkardığı olayları bahane ederek mezhepçilik fitnesini ateşlemek istediler. Alevi canlarımıza adeta pusu kurmaya kalktılar. Bu oyunu boşa çıkardık hamdolsun. Milletimiz bu oyuna düşmedi, provokasyonlara gelmedi.

“CHP bir avuç belediye soyguncusunu aklayan aparata dönüş”

4 gündür milletin huzurunu kaçırma, insanlarımızı kutuplaştırma adına ne varsa hepsini yapıyorlar. Sadece görevini yapan polislerimize saldırmaya, yargı mensuplarımıza gözdağı vermekten sokak terörüyle milli iradeyi baskı altına almaya kadar ne ararsan bunlarda her şey var. Bugün basın yayın kuruluşlarını da alenen tehdit ederek nasıl bir ruh halinde olduklarını ifşa ettiler. Televizyonların, medya gruplarının adını bile vererek ‘hepimizin hesabını tutuyorum’ diyerek medyayı tehdit ettiler. Böyle siyaset olur mu? İstanbul başta olmak üzere şehirlerimizde bir gerilim, kargaşa atmosferi oluşturmak için her yolu deniyorlar. Mevcut yönetim altında CHP seçmenlerinin taleplerini Meclis’e taşıyan bir parti değil gözünü para bürümüş bir avuç belediye soyguncusunu aklayan bir aparata dönüşmüştür.

Belediyelerden nemalanan çıkar şebekeleri CHP’yi boğazına kadar kire, pasa, çamura, yolsuzluğa, hukuksuzluğa bulaştırmış durumdadırlar. Çöp, çukur, çamur, işte aynısını yapıyorlar. Ama bir özellikleri var lafa her başladıklarına Atatürk’ün kurduğu partiyle övünenler Gazi’nin partisini hırsızların emrine vermişlerdir. CHP sadece sadece deveyi hamuduyla götüren haramilerin değil marjinallerin oyuncağı haline gelmiştir. Diploma sahtekarlığı dair ortaya akıl, ahlak sınırlarını aşan bir sürü pislik saçılıyor. Dolarlar, Avrolar fışkırıyor.

Yüzlerce milyar liralık korkunç vurgundan bahsediliyor. CHP genel başkanı ve şürekâsı bunların hiçbirine cevap veremiyor. ‘Sahtekarlık, hırsızlık, yolsuzluk, rüşvet yoktur’ diyemiyorlar. Ne biz ne arkadaşlarımız harama el uzatmadı diyemiyorlar. Belediye başkanı, yöneticilerine, yol yürüdükleri arkadaşlarına kefil olamıyorlar. Aslanlar gibi iddialara cevap vermek yerine bize saldırarak Cumhur İttifakı ortağımızın muhterem genel başkanına hakaret ederek gençlerin arkasına saklanarak marjinal örgütleri öne sürerek suç bastırmayla çalışıyorlar.

Sayın Özel neden korkuyorsunuz? Neden çekiniyorsunuz? Bu telaş bu panik havası, bu saldırganlık niye? Düne kadar şaibe yok diyordunuz. Ne oldu da birden etekleriniz tutuştu. Ne oldu da dizleriniz titremeye başladı. Şimdi kimi tasfiye edecek kimi sırtından hançerleyeceksiniz? Alengirli yollarla şimdi kimin ayağını kaydıracaksınız? Ortaya dökülen bu pislikler bizi ve milletimizi değil CHP içindeki vicdan sahiplerini de rahatsız etmektedir. CHP’ye çökmüş bir avuç paragözün asırlık partiyi parmağında oynatması, Gazi’nin partisi CHP diyen CHP vatandaşlarını endişelendiriyor. İSKİ skandalından 32 yıl sonra tekrar aynı olaylara şahit olmayı içine sindiremiyorlar.

CHP bünyesini zehirli bir sarmaşık misali saran bu harami, yağmacılardan temizlenmedikçe, siyasi itibarını ve parti kimliğini tekrar kazanamaz. Siyasette onur, haysiyet, güven bir kez kaybedilirse bir daha yerine kolay kolay konulamayan erdemlerdir. CHP genel Başkanı Özel iradesine vurulan zincirleri kıramamış, vesayetten kendisini kurtaramamıştır. Türkiye’nin ana muhalefet partisi genel başkanının bu hallere düşürülmesinden biz asla hoşnut değiliz. Biz karşımızda kalitemize ve kalibremize uygun muhalefet görmeyi arzu ederiz. Bir kez daha hatırlatmakta fayda görüyorum; sokaklara çıkarak yanına sol örgütleri, marjinalleri, vandalları alarak milli iradeye parmak sallama artık geride kalmıştır. Sokak teröründen siyasete, adalete istikamet çizildiği günden eski Türkiye gibi mazide kalmıştır.

Türkiye hukuk devletidir, hukukun üstünlüğünün egemen olduğu bağımsız ülkedir. Cesaretiniz varsa bırakın demokrasi ve hukuk işlesin. Yüreğiniz yetiyorsa bırakın mahkemeler hiçbir baskı altında kalmadan Türk milleti adına kararını versin. Akla kara, masumla mücrim hukuk tarafından ortaya çıkarılsın. Türkiye’de hiç kimse hukukun kapsama alanı dışında değildir. Türkiye’de suç işleme özgürlüğü olan imtiyazlı azınlık yoktur ve olmayacaktır.

Demokrasinin, hukukun, meşru zeminin dışında çözüm arayanlar daima avuçlarını yalamışlardır. İnşallah bundan sonra da emellerine ulaşamayacaklardır. CHP ve yandaşların tahriklerle kamu düzenini bozmaya milletimizin huzurunu kaçırmaya kesinlikle izin vermeyeceğiz. Türkiye üzerine operasyon yapılmasına, ameliyat yapılmasına 85 milyonun arasına yeni nifak tohumları örülmesine müsamaha göstermeyeceğiz. Bu topraklar üzerinde bir ve beraber yaşamaya, kardeşçe yaşamaya inşallah devam edeceğiz. Bir olacağız, beraber olacağız, birlik olacağız, diri olacağız, kendi menfaatlerini korumak için 85 milyonun kardeşliğine pusu kuranları hep birlikte bozguna uğratacağız.”

Paylaşın

Erdoğan’dan “Süreç” Açıklaması: Samimiyiz

PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla başlayan sürece ilişkin açıklama yapan Erdoğan, “Hem kararlıyız hem de samimiyiz. Karşımızdakilerden de aynı harbi ve yapıcı yaklaşımı bekliyoruz” dedi.

Haber Merkezi / AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla başlayan sürece ilişkin sosyal medya hesabından açıklama yaptı. Erdoğan açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Bizi terörsüz Türkiye hedefimize biraz daha yaklaştıracak, 40 yıllık meseleye son noktayı koyacak yeni bir sürecin içindeyiz. Son adım, Kürt kardeşlerimizle birlikte vatandaşlarımızın tamamının canına, huzuruna, refahına ket vuran bölücü örgütün feshi ve silahlarının teslimidir. Şayet bu gerçekleşirse Türkiye 40 yıllık bir musibetten suhuletle kurtulma imkânına kavuşacaktır.

Aksi olursa biz zaten önemli mesafe katettiğimiz terörü kaynağında yok etme stratejimizi kısa sürede nihayete erdirmeye bakarız. Temennimiz hem örgütün hem de ona müzahir kesimlerin geçmişte olduğu gibi akıl ve izan dışı tavırlara yönelip bu tarihî fırsatı heba etmemeleridir. Bu gelişme, ülkemizle birlikte Irak ve Suriye başta olmak üzere bölgemizin tamamında bir rahatlamaya, istikrarın güçlenmesine vesile olacaktır” sözlerini kullandı.

Erdoğan, devamında şunları söyledi: “Terörün karanlık gölgesi siyasetin üzerinden çekildikçe inşallah sözün gücü artacak, siyasetin demokratik alanı daha da genişleyecektir. Biz iktidar ve ittifak olarak Türkiye’yi 40 yıllık kamburundan kurtarma noktasında hem kararlıyız hem de samimiyiz. Karşımızdakilerden de aynı hasbi, harbi ve yapıcı yaklaşımı bekliyoruz.”

Paylaşın

Erdoğan’dan “Ekrem İmamoğlu” Açıklaması: CHP, İddialara Cevap Veremiyor

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıyla ilgili konuşan Erdoğan, “CHP’si, medyası ve diğer yapılarıyla muhalefet tarafı gerek diploma gerekse yolsuzluk, hırsızlık meselesinde yargının ortaya koyduğu iddialara asla cevap vermiyorlar veremiyorlar” dedi.

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ‘Önceki Dönem Milletvekilleri ile İftar’ programında konuştu. Erdoğan’ın konuşmasından satır başları: “Geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden partimizin kurucularından 3 dönem Karaman milletvekili olarak görev yapan Zeki Ünal başta olmak üzere ebedi aleme göç eden arkadaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum.

Şu mubarek günlerde siyonist İsrail yönetimi ateşkesi bozarak Gazze’deki katliam ve soykırım politikasına t üm hoyratlığıyla devam ediyor. Bu barbar sürüsünün başlattığı yeni saldırılarda 500’den fazla Filistinli şehit oldu. Ramazan ayında ve sahur vaktinde sivillerin üzerine yağdırılan bombalar nice anne babayı evlatsız nice evladı yetim ve öksüz bıraktı.

Pervasızca yürütülen katliamlara sessiz kalanlar, İsrail’in işlediği savaş, soykırım ve insanlık suçlarına engel olmayanlar tarih önünde ve insanlığa er ya da geç hesap verecekler. Çocukları katledenler Allah’ın izniyle döktükleri masum kanda boğulacaklardır. Türkiye olarak tarihin doğru tarafında yer almaya, tüm gücümüzle Gazzeli mazlumları desteklemeye inşallah devam edeceğiz.

AK Parti 23 yılı bulan iktidarının her anını takipçisi olduğu halka ve Hakk’a hizmet davasına layık olabilmek için çalışarak geçirmiştir. Eser ve hizmet siyasetimiz sayesinde bize oy versin vermesin bu ülkede yaşayan herkesin hayatına dokunmayı başardık. Partimizin her mensubunun, oy vererek bize güç sağlayan her vatandaşımızın emeği, katkısı rolü bulunuyor. Mücadelemize omuz veren herkese teşekkür ediyorum.

Ülkeye, millete ve insana hizmet yolunda üstlenilen sorumluluklar ile ortaya konulan çabaları, sahip olunan unvanlardan bağımsız şekilde değerlendirmek gerekir. Sizleri milletvekilliğinin ötesinde memleketimizin sevdasını hizmet erleri olarak böyle bir mertebede görüyorum. Kazandığımız bu müktesebat hem bu dünyada hem öteki dünyada en önemli ibra vesilemiz olacaktır. Her şeyin eskisi olailir ama ülkeye ve millete hizmet davasında eski sıfatına yer yoktur.

Hele hele AK Parti’de yolunu ayıranlar veya yolunu şaşıranlar dışında eski diye bir kavram asla sözkonusu değildir. Kendini sürekli yenileyen bir parti olarak bunu yaparken kimseyi dışlamıyoruz. Tam tersine geniş ailemizi sürekli büyüterek üstad Necip Fazıl’ın ifadesiyle yolumuza pekleşe pekleşe devam ediyoruz. Bayrak yarışında geride kalanar oyunun dışına çıkmıyor, sadece zaferin sevincini takım arkadaşlarıyla paylaşmak, bunun için nefesleniyor.

Parti olarak hiçbir arkadaşımızın birikimini, gayretini, tecrübesini heba edecek lükse sahip değiliz. Önceki dönem milletvekillerimizin bir kısmı genel merkez, il teşkilatları, bürokraside çeşitli mevkilerde hizmetlerine devam ediyor. Sağlığı ve motivasyonu olan her bir arkadaşımız için yeni görevler açıktır. AK Parti’ye aidiyet son nefese kadar sahip çıkılacak, nesilden nesile gururla aktarılacak onurlu bir mirastır.

Bu çatı altında kimse kendisine kurumsal bir görev verilmesini beklemez, beklememelidir. Bu harekette küsme, darılma, uzaklaşma sözkonusu olamaz. Kırgınlık olursa giderilir, sorun varsa çözülür, yanlış anlaşılma varsa bir yol bulunup, mutlaka düzeltilir. Biz üyesiyle gönüllüsüyle teşkilat mensubu ve yöneticisiyle sayısı milyonları aşan muhteşem ve muazzam bir aileyiz.

Bunun için her birimiz hanemizden başlayarak, yakın çevremize, eşimize, dostumuza sevenlerimize, hakkı ve hakikati anlatmakla, insanları ikna etmekle, gönüller kazanmakla mükellefiz. AK Parti’nin tarihi kazanımları kişisel çıkarları, hırsları yüzünden ters yüz etmek için yalana ve iftiraya başvuranların oyunlarını boşa çıkarmak boynumuzun borcudur. Yalanın, iftiranın, inkarın bu tahripkâr gücünü, doğrunun hak tesliminin, insafın ve vicdanın üstünlüğüyle Allah’ın izniyle yeneceğiz.

Türkiye her gün yeni ve bir diğerini geride bırakan gündemlerle uyanan belki de dünyanın en hareketli ülkesidir. Bu gündemlerin bir kısmı ülkenin ihtiyaçları olan hususları ihtiva ederken bir kısmı da suni olarak köpürtülmüş konulardan oluşuyor. Hata hata ile savunulamaz diye savunulamaz bir söz var. Ülkemiz muhalefeti de herkesi kör alemi sersem sandığı için yaptığı hataları daha büyük hatalarla savunmayı şecaat arzederken sirkatin söylemeyi siyaset zannediyor.

“CHP, iddialara asla cevap vermiyor veremiyor”

Böyle yaparak en yakınlarının dahi yüzlerine bakamaz hale kendilerinin düşürdüklerini farkında değiller. Polisimize saldıracak, hakime, savcıya, mahkemelere tehditler savuracak kadar muvazeneyi yitirmiş vaziyetteler. CHP’si, medyası ve diğer yapılarıyla muhalefet tarafı gerek diploma gerekse yolsuzluk, hırsızlık meselesinde yargının ortaya koyduğu iddialara asla cevap vermiyorlar veremiyorlar.

Konuyu siyasi sloganlara hapsederek milleti aldatma kolaycılığına kaçıyorlar. Deseler ki ‘bu diploma alın teriyle usulüne uygun şekilde alınmış belgedir’, bunu hukuki argümanlarla konuşup tartışmak mümkündür. ‘Kardeşim belediye hırsızlık, yolsuzluk, haksızlık, karanlık, karmaşık ilişki yok’ deseler hukuki deliller ışığında konuşup tartışmam mümkün. Ama bunları yapmıyorlar, yapamıyorlar. Hepsinin ve çok daha fazlasının doğru ve gerçek olduğunu en iyi kendileri biliyor.

Bu bilgi ve belgelerin çoğunun kendi partileri tarafından yargıya aktarıldığının farkındalar. Timsah gözyaşı döken CHP’li yöneticilerinin çoğunun kapılı kapılar ardında sevinçten yerlerinde duramadıkları ortadadır. CHP’nin meseleleri ülkenin ve milletin değil kendi genel merkezlerindeki bir avuç muhterisin konusudur. Bizim şahsen, parti ve ittifak olarak muhalefetin müsamerelerine ayıracak vaktimiz yok.

Bizim havanda su döverek boşa harcayacak zamanımız, kirli ve karanlık para kulelerimiz de yok. Yalanın, dolanın, hilenin, yüze gülüp sırtından hançerlemenin eksik olmadığı muhalefet zaten bunları ziyadesiyle yapıyor. AK Parti olarak ülkenin gerçek gündemiyle meşgülüz. Milletimiz bizden kendisi ve evlatlarının geleceği için somut adımlar, kayda değer icraat ve kalıcı eserler bekliyor. 23 yılımızın her günü her anı bu şekilde ülkemize sayısız eser ve hizmet kazandırarak geçti.

81 vilayetimizin her karışına yatırımlarımızla mührümüzü vurduk. Bu şekilde de yola devam ediyoruz. Son dönemde bu doğrultuda attığımız adımlardan biri terörsüz Türkiye vizyonudur. İktidara geldiğimizde ülkenin geçmiş dönemdeki pekçok sorunu gibi terörle mücadeleyi de devralmıştık. Bir yandan terörün istismar zeminini ortadan kaldırırken kararlı ve etkili operasyonlarla topraklarımızı teröristlerden temizledik. Yolsuzluklardan da temizledik.

FETÖ, DEAŞ, DHKP/C’ye kadar pekçok hain yapıyla mücadele ettik. Bu uzun dönemde çok kıymetli tecrübelre kazandırdık. Savunma sanayimizi geliştirirken evlatlarımızı terör örgütlerinin pençesinden kurtaracak mücadeleler yürüttük. Mücadeleyi ülkemiz sınırlarının ötesine taşıyarak tehditleri kaynağında bertaraf etme noktasına geçtik. Yeni bir sürecin içinde bulunuyoruz. Son adımı Kürt kardeşlerimizle birlikte vatandaşlarımızın tamamının canına, huzuruna ket vuran bölücü örgütünün feshi ve silahlarının teslimi olarak özetleyebiliriz.

Devlet ve yönetim olarak bu konuda üzerimize düşeni yerine getirerek gerekli çağrı yapılmasını temin ettik. Şimdi örgütünün kurucusunun çağrısına uyarak silahların teslim edilmesine gelmiştir. Bu gerçekleşirse Türkiye 40 yıllık bir husumetten suhuletle kurtulmuş olacaktır. Aksi takdirde biz terörü kaynağında yok etme stratejimize bakarız. Teröre ve ona müzahir olanların akıl ve izan dışı olarak bu tarihi fırsata heba etmeyerek yeni bir kapıyı aramaları yönündedir.

Terörün karanlık gölgesi siyasetin üzerinden çekildikçe inşallah sözün gücü artacak, siyasetin demokratik alanı daha da genişleyecektir. Bu demokrasimizin sorun çözme kapasitesini yükseltecektir. Biz iktidar ve ittifak olarak Türkiye’yi 40 yıllık kamburundan kurtarma noktasında hem kararlı hem samimiyiz. Ortaya koyduğumuz her tavır ve sözde daima hüsniniyetle hareket ediyoruz. Karşımızdakilerden de aynı hasbi yaklaşımı bekliyoruz. Bu duygularla Ramazanı şerifinizi tebrik ediyor, her birinize teşekkür ediyorum.”

Paylaşın