Erdoğan’dan “Süreç” Açıklaması: Yol Haritamıza Uygun Şekilde Sürdürüyoruz

Erdoğan, Ramazan Bayramı dolayısıyla yayımladığı mesajında, “Terörsüz Türkiye” hedefi doğrultusunda başlattıkları çalışmaları yol haritasına uygun şekilde sürdürdüklerini belirterek, “Devletimiz, çağrı yapılmasını sağlayarak üzerine düşeni yapmıştır” dedi

Haber Merkezi / PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın örgüte silah bırakması ve kendini feshetmesi çağrısı yaptığı mektubu 27 Şubat’ta kamuoyuna açıklanmış, 1 Mart’ta da PKK ateşkes ilan etmişti.

Erdoğan’ın mesajı şöyle devam etti: “Şimdi sıra, örgütün çağrıya amasız fakatsız uymasına gelmiştir. Bu konuda da sınırsız bir vakte ve tahammüle sahip değiliz. Daha fazla oyalanılmadan, örgütün kendini feshetmesini ve silahlarını tamamen bırakmasını bekliyoruz.”

Erdoğan, “küresel, bölgesel ve iç dinamiklerin” sürecin başarıyla sonuçlanmasına “hiç olmadığı kadar uygun bir zemin” sunduğunu belirtti.

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ramazan Bayramı dolayısıyla mesaj yayımladı. Mesajına milleti selamlayarak başlayan Erdoğan, başı rahmet, ortası mağfiret, sonu da azaptan kurtuluş olan bir ramazan ayını daha tamamlayarak kavuşulan mübarek Ramazan Bayramı’nı canı gönülden tebrik etti.

Erdoğan, Ramazan Bayramı’nın, ülke, millet, İslam dünyası ve tüm insanlık için huzura, felaha, esenliğe, kardeşliğe vesile olması temennisinde bulunarak, “Rabbime, bizleri sağlık ve afiyet içerisinde bir Ramazan Bayramı’na daha eriştirdiği için hamdüsenalar ediyorum.” ifadesini kullandı.

“Maalesef, bu ramazan ayını da gönül coğrafyamızın farklı köşelerinde yaşanan zulümler, katliamlar, acılar sebebiyle yine buruk geçirdik.” diyen Erdoğan, mesajında şunları kaydetti:

“Bilhassa Gazze’de yaşanan soykırım, bir parça vicdanı, ahlakı, izanı olan herkesin yüreğini parçalayacak görüntülerle, sürekli daha vahim bir boyuta ulaşıyor. Türkiye olarak, bu vahşete karşı duruşumuzu net bir şekilde ifade ediyor, yardımlarımızla kardeşlerimizin yaralarını sarmaya çalışıyoruz. Ancak, Batılı ülkeler başta olmak üzere, dünya bu zulme karşı fiilen harekete geçmedikçe, zalimlerin cesareti ve cüreti artmakta, mazlumların feryatları arşa ulaşmaktadır. İnşallah önümüzdeki dönem, bu konuda tüm dünyada bir uyanışa vesile olur.”

Erdoğan, diğer yandan Suriye’de yaşanan, Türkiye’yi de yakından ilgilendiren gelişmeleri anbean takip ettiklerine ve gerekli tedbirleri aldıklarına işaret ederek, “Suriye’nin toprak bütünlüğü ve milli birliği çerçevesinde atılan adımları sabote ederek, güney sınırlarımızdaki istikrarsızlığı sürdürmek isteyenlerin farkındayız ve inşallah hiçbirine müsaade etmeyeceğiz.” mesajını verdi.

“Devletimiz, çağrı yapılmasını sağlayarak üzerine düşeni yapmıştır”

“Terörsüz Türkiye” adımına değinen Erdoğan, “Aynı şekilde, ‘Terörsüz Türkiye’ hedefimiz doğrultusunda başlattığımız çalışmaları, yol haritamıza uygun şekilde sürdürüyoruz. Devletimiz, çağrı yapılmasını sağlayarak üzerine düşeni yapmıştır. Şimdi sıra, örgütün çağrıya amasız fakatsız uymasına gelmiştir. Bu konuda da sınırsız bir vakte ve tahammüle sahip değiliz. Daha fazla oyalanılmadan, örgütün kendini feshetmesini ve silahlarını tamamen bırakmasını bekliyoruz. Küresel, bölgesel ve iç dinamiklerimiz bize, böyle bir sürecin başarıyla neticelenmesine, hiç olmadığı kadar uygun bir zemin sunmaktadır. Bunu hep birlikte başardığımızda, ülkemizi 40 yıllık kanlı ve zorlu bir musibetten, inşallah tamamen kurtarmış olacağız.” ifadelerini kullandı.

Son iki yıldır gündemlerinin ilk sırasından asla düşürmedikleri bir diğer meselelerinin de deprem bölgesinin ayağa kaldırılması olduğunu belirten Erdoğan, mesajında şunları aktardı:

Depremin ikinci yıl dönümü vesilesiyle, 201 bin konutumuzun anahtarlarını hak sahiplerine teslim ettik. Yıl sonuna kadar bu rakamı, konut ve iş yeri olarak 453 bine çıkartmayı hedefliyoruz. Böylece, milletimize verdiğimiz sözleri harfiyen yerine getirerek, depremin fiziki yıkımını tümüyle telafi ediyoruz. Her birini rahmetle yad ettiğimiz kayıplarımızın hatırası, elbette ebediyen yüreklerimizde yaşayacaktır. Şehirlerimizi yeniden ayağa kaldırarak, bu büyük felaketle hayatları altüst olan vatandaşlarımıza yeni bir ufuk, yeni bir fırsat sunacağız. Rabbim ülkemizi ve milletimizi bu tür felaketlerden muhafaza eylesin, diyoruz.

Deprem tehdidinin Marmara bölgesi başta olmak üzere, ülkenin pek çok yerinde hala en önemli meseleleri olmaya devam ettiğini belirten Erdoğan, “Hükümet olarak biz tüm planlamalarımızı ve hazırlıklarımızı yaptığımız halde, belediyelerin umursamazlığı sebebiyle arzu ettiğimiz hızda bir dönüşüm gerçekleştiremiyoruz. Önümüzdeki dönemde, gerekirse bu sorunu aşacak ilave tedbirlerle, İstanbul’u depreme hazırlama hususunda daha etkin adımlar atacağız.” ifadelerine yer verdi.

Erdoğan, mesajını şöyle sürdürdü: Emniyet ve yargı güçlerimiz tarafından son dönemde yapılan operasyonlar, belediyelerden kaynaklanan gecikmelerin sebebini daha iyi anlamamıza vesile olmuştur. Altyapısı ve üstyapısıyla İstanbul’a hizmet için tahsis edilen kaynakların şahsi ikbal hırsları ve kişisel ticari çıkarlar uğruna yağmalanması, bu şehrin halkına yapılmış en büyük ihanettir. Elbette her İstanbullunun kendisinin ve evlatlarının geleceğini, hayatını, güvenliğini, huzurunu çalanlardan hesap sorma hakkı vardır. Batı ülkelerinde ortaya çıktığında ‘Demokrasinin, hukuk devletinin, ahlaklı siyasetin ve ilkeli yönetimin gereği’ olarak alkışlanan yargı süreçlerinin, ülkemizde politize edilerek sulandırılmasına kimse itibar etmemelidir.

Mesajında, “Yolsuzluk ve rüşvet çarkının üzerini örtmek için, kamu güvenliğini ve ekonomimizi hedef alacak kadar şuurunu kaybedenleri, ‘Türkiye’yi çökertirsek, iktidarı da çökertmiş oluruz.’ anlayışıyla hareket edenleri, aziz milletimizin ferasetine havale ediyoruz.” diyen Erdoğan, “Yargı sürecinde ortaya çıkacak yeni gelişmeleri de dikkate alarak, bu hususta gerçekçi, adil ve vicdanlı bir tavırla hayatına ve şehrine sahip çıkacak her bir İstanbullu kardeşime şükranlarımı sunuyorum. Cumhurbaşkanı ve hükümet olarak, Türkiye Yüzyılı vizyonumuz doğrultusunda ülkemizi her alanda hak ettiği seviyelere çıkarmak için kararlılıkla çalışmayı ve mücadele etmeyi sürdüreceğiz.” ifadelerini kullandı.

Erdoğan, idari izinle 9 güne çıkardıkları bayram tatilinde yollara çıkan tüm vatandaşlarından, trafik kurallarına riayet etmelerini beklediğini belirterek, “Bir kez daha Ramazan Bayramı’nın gönüllerimize sekinet, kalplerimize sevgi, ülkemize huzur, mazlum coğrafyalara barış getirmesini diliyorum. Vatandaşlarımın her birini tekrar muhabbetle selamlıyorum. Bayramınız mübarek olsun. Kalın sağlıcakla.” ifadeleriyle mesajını tamamladı.

Paylaşın

Babacan: Otoriterliğe Karşı Demokrasinin Yanında Durduk

Ramazan Bayramı nedeniyle parti teşkilatlarına yönelik kutlama mesajı paylaşan DEVA Partisi Lideri Ali Babacan “Biz, yasaklara karşı, özgürlüklerin yanında durduk. Biz, keyfiliğe karşı, hukukun yanında durduk. Biz otoriterliğe karşı, demokrasinin yanında durduk. Bugünkü önceliğimiz bu” dedi.

Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Ramazan Bayramı nedeniyle parti teşkilatlarına yönelik kutlama mesajı paylaştı. Ali Babacan, mesajında şu ifadelere yer verdi: “Demokrasimiz aldığı her darbe sonrası nasıl daha da güçlendiyse, nasıl dövülen bir demir gibi daha da mukavim hale geldiyse yine öyle olacak. Bayram sabahı çocuklarınızla, ailenizle, dostlarınızla bayramlaşırken bu söylediklerimi hatırınızdan çıkarmayın” diyen Babacan, bugünkü meselenin siyasetin yapılacağı ‘maç sahasını’ açık tutabilmek olduğunu söyledi.

Değerli arkadaşlar, biz mücadelemizi meşru demokratik siyaset zemininde veriyoruz. Ülkemizin sorunlarını çözmenin doğru yolu siyasettir diyoruz. Bunun meşru yolu da budur diyoruz. Ancak iktidar adım adım o siyaset zeminini de yok ediyor. Bizim şu an önceliğimiz, bu yasakçı zihniyetle mücadele etmek ve siyaset yapmanın o zeminini korumak…

Son bir haftadır CHP ve İBB etrafında meydana gelen gelişmelere de öncelikle bu pencereden bakmak zorundayız. Bugün meselemiz diploma meselesi veya kent uzlaşısı değil… Bugün meselemiz CHP kurultayındaki şaibeler veya Büyükşehirle ilgili yolsuzluk iddiaları da değil… Gün gelir, bu iddiaların açığa kavuşturulmasıyla ilgili de söyleyecek çok sözümüz olur merak etmeyin.

Ama arkadaşlar, bizim bugünkü meselemiz siyasetin yapılacağı ‘maç sahasını’ açık tutabilmek. Çünkü maçın oynanacağı saha kapanırsa kimin şike yaptığının, kimin doping kullandığının bir önemi kalmayacak. Mesele tam da burada… Demokrasi sahası tamamen kapanınca, oynayacak maç kalmayacak, siyaset yapacak zemin kalmayacak. İşte tam da bu sebeple geçen hafta salı gününden bu yana, bizim yanında durduğumuz ana muhalefet partisi değildi. Bizim yanında durduğumuz, Büyükşehir’in Belediye Başkanı da değildi. Biz, yasaklara karşı, özgürlüklerin yanında durduk. Biz, keyfiliğe karşı, hukukun yanında durduk. Biz otoriterliğe karşı, demokrasinin yanında durduk. Bugünkü önceliğimiz bu.

Memleketimizin içine düştüğü duruma baktığımızda, gerçekten çok duaya ihtiyaç var. Ama biliyorsunuz, önce tedbir sonra tevekkül… Evet, hep beraber ülkemiz için daha çok dua edeceğiz. Ama arkadaşlar aynı zamanda, ülkemiz için hep beraber daha çok çalışacağız, dosdoğru çalışacağız.

Bakın demokrasimiz büyük sınamalardan geçiyor. İktidarın baskı rejimi, her alanda yoğunlaşıyor. Meydanlarda seslerini duyurmaya çalışan gençler gözaltına alınıyor, tutuklanıyor. 260 kişi, tam 260 bugün. Gencecik çocuklar. İşleri sadece haber yapmaya çalışmak olan gazeteciler gözaltına alınıyor, tutuklanıyor, ev hapsine tabi tutuluyor. Basın kuruluşlarına para cezası kesiliyor, günlerce kapatma cezası veriliyor. İş dünyasını temsil eden kuruluşların başkanları, asıl yatırım yapacak istihdam oluşturacak kişiler, sadece sorunları açık şekilde dillendirdikleri için, polis eşliğinde karakola ifade vermeye götürülüyor. Sivil toplumdan, sanat dünyasından muhalif görüşlü insanlar kendilerini demir parmaklıkların arkasında buluyor. Şu anda ülkemizde iki siyasi partinin genel başkanı tutuklu… Pek çok ilçe belediye başkanı tutuklu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı tutuklu…

“Her zaman doğruya doğru, yanlışa yanlış dedik”

Değerli arkadaşlar, biz her zaman doğruya doğru, yanlışa yanlış dedik. Tek başımıza da kalsak, hakkın ve adaletin yanında durduk. Bu yüzden alnımız ak, başımız dik… Çok şükür, sokağa çıktığınızda, insanlarla konuştuğunuzda biz DEVA Partisi’ndeniz, biz DEVA Partiliyiz dediğinizde hiç kimse size diyemez ki ‘Ya siz bizi aldattınız’, ‘Ya kardeşim siz şurada bir yanlış yaptınız, siz şöylesiniz böylesiniz’ diyemez, çok şükür. İşte tam da bu yüzden sevdiklerimizin yüzüne, gönül rahatlığı ile bakabiliyoruz. En önemlisi de aynadaki suretimize gönül rahatlığıyla bakabiliyoruz.Hamdolsun, Allah bozmasın, Allah utandırmasın…

Önümüzdeki haftalarda, önümüzdeki aylarda arkadaşlar yapacak çok işimiz var. İktidarın yaptıklarını da görüyorsunuz, ana muhalefetin durumunu da görüyorsunuz.  Türkiye’yi bu iki tercihten birisine mecbur bırakamayız. ‘Bu ikisinden birini seçmek zorundasınız, başka çareniz yok’ diyemeyiz. Bu bizim siyasi sorumluluğumuzdur. Milletimizin karşısına çıkmak, ‘Buradayız’ demek aynı zamanda bizim vicdani sorumluluğumuzdur. Ahlaki sorunluluğumuzdur.

DEVA Partisi’nin varlık sebebi tam da budur. İşte biz ne yapacağız arkadaşlar, milletimizin karşısına çıkacağız ve ‘Biz buradayız’ diyeceğiz ‘burada.’ Umutsuz olanların umudu olacağız. ‘Çaresizim’ diyenlere, ‘Çare biziz, millet olarak çare hepimiz’ diyeceğiz. Hep beraber DEVA Partisi’nin bu ülkeyi nasıl yöneteceğini kapı kapı anlatacağız. Sokak sokak, cadde cadde, mahalle mahalle anlatacağız. Ve unutmayalım, ilkelerimizden sapmayacağız. Konuşunca doğruyu söyleyeceğiz.Söz verince tutacağız. Emanete hıyanet etmeyeceğiz. Devletin dini adalettir diyeceğiz. İşi ehline vereceğiz. Her daim istişare ile hareket edeceğiz. Açık olacağız, şeffaf olacağız. Her zaman hesap vermeye hazır olacağız. Bunları yapacağız, korkmayacağız.

Evet, olup biten her şeye rağmen umudumuzu asla kaybetmeyeceğiz. Rahat olacağız, ama rehavet içinde de olmayacağız. Ülkemiz bu günleri de atlatacak. Demokrasimiz aldığı her darbe sonrası nasıl daha da güçlendiyse, nasıl dövülen bir demir gibi daha da mukavim hale geldiyse yine öyle olacak. Bayram sabahı çocuklarınızla, ailenizle, dostlarınızla bayramlaşırken bu söylediklerimi hatırınızdan çıkarmayın. İçiniz çok ferah olsun.

Milletin iradesine parmak sallayıp da yenilmeyen, demokrasiye kafa tutup bozguna uğramayan kimse olmadı olmaz. Mesele sadece zaman meselesi, mesele sabır meselesi. Yeter ki biz azimli olalım, yeter ki sebat edelim, yeter ki biz çok çalışalım ama dosdoğru çalışalım. Tüm bu duygularla Ramazan Bayramınızı tekrar kutluyorum. Ailenize, dostlarınıza, akrabalarınıza, komşularınıza, sevdiklerinize selamlarımı ve sevgilerimi iletiyorum. Bayramı sevdiklerinizle birlikte, sağlık ve bereket içinde geçirmenizi temenni ediyor, nice bayramlara diyorum.”

Paylaşın

Erdoğan Duyurdu: Ramazan Bayramı Tatili 9 Gün

”Emekçiler ile İftar” programında konuşan Erdoğan, bayram tatiline ilişkin “Kamu çalışanlarımız 2 Nisan Çarşamba, 3 Nisan Perşembe ve 4 Nisan Cuma günü de idari izinli sayılacak. Böylece milletimiz toplamda 9 günlük bir tatil yapma imkanına kavuşacak” dedi.

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Sergi Salonu’nda ”Emekçiler ile İftar” programında konuştu. Erdoğan’ın konuşmasından öne çıkan bölümler şöyle: “Soframızı onurlandıran emekçi kardeşlerimize teşekkür ediyorum. Bu gazi mekana hepiniz hoş geldiniz. Bugün aynı zamanda bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi’ni idrak ediyoruz.

Semadan rahmet ve bereketin yağdığı bu mübarek gecenin sizlerle birlikte tüm İslam alemi ve dünya için hayırlı olmasını temenni ediyorum. Ramazan Bayramınız da şimdiden mübarek olsun. Gönül coğrafyamızdaki tüm kardeşlerimizi dualarınızda unutmamanızı istirham ediyorum.

Emek, alın teri ve helal kazanç değerlerimizin merkezinde yer alıyor. Göreve geldiğimiz günden beri çalışanın hakkını vermeye, adil bir çalışma iklimi oluşturmaya gayret ettik. Tüm çalışanların refah seviyelerini yükseltmek için çaba harcadık. İstihdam politikalarından fırsat eşitliğine, iş sağlığından sosyal güvenliğe çalışma hayatının tüm kesimlerini kuşatan reformlar yaptık.

Kanuni Sultan Süleyman döneminde payitahtta görev yapan Hollanda Büyükelçisi, Hollanda Kralı’na bir mektup gönderiyor. Bakınız bu mektupta hangi ifadeler yer alıyor. Onlarda muhteşem bir imparatorluğun kaynakları, zafere alışkanlık, savaşma yeteneği, sıkı çalışmaya dayanıklılık, tutumluluk, düzen, disiplin ve tedbir. Bizde ise yaygın fakirlik, bazı kesimlerde lüks ve israf, tembellik ve eğitimsizlik.

Öyleyse bu durumdan nasıl bir sonuç bekleyebiliriz ki? Tarihimiz işte bu mektubun resmettiği manzarada olduğu gibi daha nice erdemlerle, güzelliklerle doludur. Bizde bu mirasa sahip çıkarak göreve geldiğimiz günden beri çalışanın hakkını vermeye, adil bir çalışma iklimi inşa etmeye gayret ettik. İşçilerimizin, memurlarımızın, sendikalarımızın ve tüm çalışanların şartlarını iyileştirmek, refah seviyelerini yükseltmek için çaba sarf ettik.

Yasa ve mevzuat değişikliklerinden sendikal haklara, istihdam politikalarından fırsat eşitliğine, iş sağlığından, sosyal güvenliğe, çalışma hayatının tüm kesimlerini kuşatan reformlar yaptık. Bilhassa son dönemde devrim niteliğinde adımlar attık. Millete kan kusturan tek parti faşizminin yasakladığı 1 Mayıs’ı emek ve dayanışma günü olarak resmi tatil ilan ettik.

Çalışanlarımızın daha emniyetli koşullarda çalışmalarını temin etmek için iş sağlığı ve güvenliği kanununu çıkardık. Sendikaların kuruluş şartlarını kolaylaştırdık. Sendikalar ve toplu iş sözleşmesi kanununu revize ederek iyileştirdik. Toplu sözleşme sistemini genişlettik. Sendikal güvenceleri ve grev hakkını biz güçlendirdik.

“Hak ve özgürlüklerini garanti altına aldık”

Kamu görevlilerimize toplu sözleşme hakkı tanıdık. Ana Muhalefet Partisi’nin Anayasa Mahkemesi’ne taşıyıp iptal ettirdiği toplu sözleşme ikramiyesini yeniden biz yürürlüğe koyduk. Kamuda başörtüsü yasağını kaldırarak kadınların çalışma hayatındaki hak ve özgürlüklerini garanti altına aldık.

Kamu çalışanlarımız artık cuma izni, hac izni gibi haklardan tam ve etkin şekilde yararlanabiliyor. Maaş artışları, disiplin affı, refakat izni, 3600 ek gösterge ve ek ödemeler gibi bu alanlarda yaptığımız düzenlemelerle memurlarımızın çalışma ve özgürlük haklarını iyileştirdik.

Kamu görevlilerimizin ücret artış oranlarını, zam ve tazminatlarını, sosyal desteklerini çalışanlarımızı enflasyona ezdirmeyecek şekilde biz düzenledik. 2025 yılı Ocak ayı itibariyle enflasyon farkıyla birlikte memur maaşlarına %11,54 oranında zam yaptık. Böylece 2002 yılında 392 lira olan en düşük memur maaşını 2025’te 43.726 liraya yükseltmiş olduk.

Bu rakamlarla birlikte 2002’den bugüne en düşük memur maaşı reel olarak %266 oranında nominal olarak ise yaklaşık 112 kat arttı. Ağustos ayı içerisinde inşallah toplu sözleşme sürecini başlatacağız. Kamu görevlilerimizin sorunlarını 23 yıldır olduğu gibi yine yapıcı bir anlayışla çözüme ulaştıracağız.

Kamu toplu iş sözleşmeleri çerçeve anlaşma protokolüyle ilgili talepler sendikalar tarafından bize iletildi. Sosyal diyalog anlayışı içinde kamu işçilerimizin toplu iş sözleşmelerine ilişkin olarak bu süreci de inşallah yine bu dönemde tamamlayacağız. Değerli misafirler, bir önceki yıla göre %30 artış yapılan asgari ücreti gelir vergisinden muaf tuttuk. İşverenlere sağladığımız asgari ücret desteğini sürdürüyoruz. Geçmişte ilaç ve hastane kuyruklarında ömür tüketen vatandaşlarımızın tüm sorunlarını giderdik. Sağlık ve sosyal güvenlik sistemini sorunsuz şekilde işler hale getirdik.

Kamu kurumlarındaki alt işveren işçilerine ve sözleşmeli personele kadro verdik. Geçici işçilerin tam yıl çalışabilmesinin önünü açtık. İş kur, gençlik programı ile üniversite öğrencilerimizin bilgi ve tecrübe kazanmalarını sağlayarak gelir elde etmelerini sağladık. Daha nice düzenlemeyi, yeniliği, projeyi devreye alarak çalışanlarımızı her alanda destekledik, teşvik ettik, güçlendirdik.

Sorumsuz boykot çağrıları ile işçinin ekmeği ile oynayan muhteris siyasetçilere prim vermeyeceğiz. Tüm medya gruplarını Batı’ya şikayet ediyor. Gidecek başka kapı mı bulamadınız? Şunu bilin kaybedeceksiniz. Gençleri sokağa dökmek kazandırmaz.

Biliyorsunuz, gelecek hafta tüm okullarımız ikinci ara tatillerine giriyor. Ara tatilin olduğu pazartesi ve salı günleri aynı zamanda Ramazan bayramı tatilinin ikinci ve üçüncü günlerine denk geliyor. Ailelerimiz çocuklarıyla doya doya vakit geçirsin, bayramı aileleriyle birlikte huzurla, sevinçle idrak etsin istiyoruz. Bu amaçla kamu çalışanlarımız için bayramı takip eden 3 günlük süreyi de idari izin kapsamına aldık.

Yani 2 Nisan Çarşamba, 3 Nisan Perşembe ve 4 Nisan Cuma günü de kamu çalışanlarımız idari izinli sayılacak. Böylece milletimiz toplamda 9 günlük bir tatil yapma imkanına kavuşacak.”

Paylaşın

Emeklinin Bayram İkramiyesi Belli Oldu: Dört Bin Lira

Yaklaşık 16. 5 milyon emekliyi ilgilendiren Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı ikramiyeleri 4 bin lira oldu. Bayramı ikramiyeleri, 2024 yılında 3 bin liraya yükseltilmişti.

AK Parti, Gençlik ve Spor Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde değişiklik yapan 18 maddelik yasa teklifi Meclis Başkanlığına sundu. Yaklaşık 16. 5 milyon emekliyi ilgilendiren bayram ikramiyelerindeki artışta yasa teklifinde yer aldı.

Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler, “Emeklilerimize verilen Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı ikramiye tutarını yapılan değerlendirmeler sonucunda 3 bin liradan 4 bin liraya çıkartıyoruz” dedi.

ANKA’nın AK Partili kaynaklardan edindiği bilgiye göre, hem Ramazan hem de Kurban bayramlarında emeklilere yapılacak 4 biner lira ikramiyenin bütçeye maliyetinin 127 milyar TL olarak hesaplandı.

Yetkililer, teklifin yasalaşmasının ardından 27 Mart Perşembe ve 28 Mart Cuma günleri emeklilerin hesaplarına yatırılacak şekilde planlama yapıldığını bildirdi.

Ramazan Bayramı arifesi 29 Mart Cumartesi gününe denk geliyor. Ramazan Bayramı 30 Mart Pazar-1 Nisan Salı 2025 tarihlerinde kutlanacak.

Emeklilere her yıl Ramazan ve Kurban Bayramları öncesinde ödenen bayram ikramiyeleri, 2024 yılında yüzde 50 artırılarak 3 bin TL’ye yükseltilmişti.

Paylaşın

Bahçeli Muhalefeti Hedef Aldı: Rüzgar Eken Fırtına Biçer

Ramazan Bayramı dolayısıyla mesaj yayınlayan MHP Lideri Devlet Bahçeli, mesajında muhalefeti hedef alarak, “Devlet ile milleti karşı karşıya getirme sinsilikleri, bilahare devleti kötü gösterme niyetleri bilhassa 31 Mart seçimlerinden sonra hızlanmıştır ki, buna tahammül etmek ve görmezden gelmek milli iflasa çanak tutmak demektir” dedi ve ekledi:

“Türkiye Cumhuriyeti sandıkta kurulmamıştır. Türk tarihi sandıkta yazılmamıştır. Herkes aklını başına almalı, rüzgar ektiği müddetçe fırtına biçeceğini unutmamalıdır. Türkiye demokratik olgunluğu, tarihsel ve kültürel müktesebatı, birlik ve kardeşlik duygularıyla istikbalin huzur, istikrar, kudret, refah ve güvenlik timsali olarak sivrilecektir.”

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Ramazan Bayramı dolayısıyla mesaj yayınladı. Bahçeli, mesajında şu ifadeleri kullandı:

“Bölgesel ve küresel huzursuzluk sarmalının gittikçe sertleştiği günümüzde milli birlik ve dayanışma ruhumuzun takviye ve tahkimi her alan ve aşamada temin edilmelidir. Maddi, mekanik, melez ve menfaat temelli bir dünya tablosunun insanlığın değer ve miras zenginliğini sürekli tahrip ettiği, hoşgörü ve merhamet duygularını tehlikeli ölçülerde zedelediği izahtan varestedir.

Siyasi, ticari, diplomatik ve ekonomik cepheleşmelerin medeniyet ve milletler arasında çok boyutlu kriz ve anlaşmazlıklara yol açtığı, hatta çatışma ve savaş ortamlarına davetiye çıkardığı pek çok tecrübeyle sabittir. Maalesef beşeriyetin pençesine düştüğü anlam ve maneviyat bunalımı devamlı derinleşip genişlemektedir. Bundan mülhem huzursuzluk ve güvensizlik yaygın haldedir.

Öngörülemez bir dünyanın önüne geçilemeyen karmaşa ve kaos girdabı devamlı surette yoğunluk kazanmaktadır. Rusya ile Ukrayna arasında süregelen savaş, Gazze’yi ablukaya alan İsrail soykırımı, İran ile İsrail’in karşılıklı alarma geçmesi, terörizmin hunhar eylem ve emelleri, yeni bir dünya savaşının telaffuz edilmesi küresel çapta barış, istikrar ve sükunete akut ihtiyaç olduğunu resmetmektedir.

Adil, adaletli, huzurlu, güvenli ve müreffeh bir geleceğin inşası her ülkenin, her toplum ve milletin ortak sorumluluğudur. Aksi halde nevzuhur bir ortaçağın doğuşu, bugüne kadar elde edilen kazanımların mahvı kaçınılmazdır. Sadece Türk ve İslam coğrafyalarının değil, tüm dünyanın da bayramların manevi iklimine muvafık ve müzahir şekilde kucaklaşması, sıkılı yumrukların açılması, münakaşayı ve hegemonya mücadelelerini ikame edecek iyi niyetli, dostane ve kalıcı ilişki ağlarının kurulması yaşanabilir bir dünya için elzem ve mecburidir. İnsanlık vicdanı zulme karşı seferber olmalıdır.

Zalimlerin şiddet ve nefret politikalarına karşı aynı cenahta bulunmak haysiyet ve hakkaniyet gereğidir. Milyarlarca insan aç ve yoksul haldeyken, hak ve hürriyetlerden mahrumiyet içinde çırpınırken, sınırlı ve sayılı seviyedeki sözde ayrıcalıklı ve kaymak tabakanın servet ve lüks içinde hayat sürmesi, bunun yanında eşitsizliğin ve haksızlığın küreselleşmesi elbette iyimser bekleyişleri acze düşürmektedir.

Esasen çözülmesi gereken ilk düğüm de budur. Denetimsiz hırsın, dizginsiz nefsin, dipsiz heva ve hevesin peşinde sürüklenen; daha çok kazanma, daha çok yeme, daha çok hakimiyet kurma, daha çok elde etme gayesiyle hiçbir insani ve vicdani eşik tanımayanların dünyayı ateşe vermek için adeta yarış halinde olduklarını inkar etmek mümkün değildir. İnsanı saran sert kabuğun kırılarak özün ortaya çıkarılması, yeniden ortak değerler ve maneviyat dairesinde buluşulması mutlak hedef olmalıdır. Bayramın vaaz ve vaat ettiği yakın ve yalın gerçek de bu hedefin tezahürünün gönül birliğiyle ifa ve ifadesidir.

Bayramın mehabetinde küslük ve kutuplaşma yoktur. Bayramın muhabbet ikliminde dargınlık ve ayrılık yoktur. Bayramın mana ve muhteva iradesinde sıla-i rahim güzelliği, vuslat aydınlığı, ayrı kalmış ellerin yeni baştan tutuşmasının yanı sıra mesafeli gönüllerin samimiyetle kavuşması ve kaynaşması yer almaktadır. İnanıyorum ki, Türk ve Türkiye Yüzyılı da Türk milletine, gelecek nesillere zamanlar üstü bayram lezzeti yaşatacaktır.

Bu lezzete zehir katmanın arayış ve amacında olanların mevzi kazanımlarla şımarmaya başlaması, içine gömüldükleri yılgınlığı mal bulmuş mağribi gibi çılgınlıkla telafi çabaları siyasi şuursuzluktan daha çok Türkiye’nin ve dünyanın gidişatını okumayan miyop bakıştan ve vizyon fukaralığından kaynaklanmaktadır.

Hiçbir umut, ufuk ve parlak bir gelecek sunmadan, emperyalizmin suflesi ve PKK ittifakıyla yol yürüyenlerin ilk virajda devrilecekleri kesindir. Bugün dönemsel yükselişlerinden dolayı böbürlenip değişim methiyesiyle caka satanların Türkiye’yi kuruluş ilkelerinden koparması söz konusu olamayacaktır. Demokratik hakları anarşiye tahvil etmeye kalkışan bedhah bölücülerin dün olduğu gibi bugün de meydanın boş olmadığını, Türk devletinin egemenliğini zedeleyici mütehakkim eylemlerinin acıklı sonuçlarına maruz kalacaklarını bilmelerinde sayısız yarar vardır.

Van’da hukuki bir meseleyi çarpıtıp sokakları savaş alanına çevirenler esasen demokrasi celladı, devlet ve millet muarızıdır. Hukuken seçime girmesi baştan yanlış olan ve bölücü terör örgütü PKK’ya övgüler düzdüğü bilinen bir şahsa belediye başkanlığı mazbatasının verilmesi de baştan ayağa skandaldır ve yanlıştır. Bunun millet iradesine saygı olduğunu ileri sürmek ise ahmaklık ve aldatmadır.

Çünkü Türk milletinin muazzez iradesi her türlü bölücüye, bölünmeye, teröre ve teröriste sonuna kadar karşıdır ve karşı duracaktır. Sokakların hak arama yeri olmadığı, şiddet ve zor kullanarak olmayan bir hakkın alınamayacağı iyi bilinmelidir. Tam tersi bir süreç devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü sarsacak ve devlette zaaf oluşturacaktır. Üstelik devlet ile milleti karşı karşıya getirme sinsilikleri, bilahare devleti kötü gösterme niyetleri bilhassa 31 Mart seçimlerinden sonra hızlanmıştır ki, buna tahammül etmek ve görmezden gelmek milli iflasa çanak tutmak demektir. Zira tarihimizin her döneminde devlet ile milletin kaderi bir ve aynıdır.

İkisini birbirinden ayırma ve ayrıştırma çabalarının uzun vadede hain senaryoların tedavülüne, milli güç unsurlarının zayıflamasına kapı aralaması muhtemeldir. ‘Cam tavanı kırdık’ diyenlerin Türk devletinin çatısını ve Türk milletinin varlığını dinamitlemesine asla fırsat verilmeyecektir.

“Türkiye Cumhuriyeti sandıkta kurulmamıştır”

Türkiye Cumhuriyeti sandıkta kurulmamıştır. Türk tarihi sandıkta yazılmamıştır. Herkes aklını başına almalı, rüzgar ektiği müddetçe fırtına biçeceğini unutmamalıdır. Türkiye demokratik olgunluğu, tarihsel ve kültürel müktesebatı, birlik ve kardeşlik duygularıyla istikbalin huzur, istikrar, kudret, refah ve güvenlik timsali olarak sivrilecektir.

Türk milletine kan, renk ve ruh veren Türk vatandaşlarının tamamı birdir, eşittir ve hepsi bin yıllık kardeşliğin aziz mensuplarıdır. Bu duygu ve düşüncelerle, kahraman şehitlerimizi rahmetle, hürmetle anıyor; şehit analarımızın, şehit babalarımızın ve şehit yakınlarımızın bayramını gönülden kutluyorum. Gazilerimize en iyi dileklerimi sunuyor, halen tedavi altında bulunanlara şifa temennilerimle hayırlı bayramlar diliyorum.

Nerede yaşıyorsa yaşasın, yurt içinde ve yurt dışında hayatın yükünü omuzlamış değerli vatandaşlarımızın, büyük Türk milletinin, gönül ve kültür coğrafyalarında varoluş mücadelesi veren kardeşlerimizin mübarek Ramazan Bayramı’nı içtenlikle tebrik ediyor, selam ve saygılarımı sunuyorum. Her günümüz bayram olsun. Cenab-ı Allah yar ve yardımcımız olsun. Ümit ederim ki, bu bayramda uzatılan hiçbir el geri çevrilmesin, barış ve kardeşliğimiz ebediyete kadar var olsun.”

Paylaşın

Erdoğan’dan Ekonomi Mesajı: Allah’ın İzniyle Çözmekte Kararlıyız

Ramazan Bayramı dolayısıyla yayınladığı mesajında ekonomiye değinen Erdoğan, “Hayat pahalılığı ve enflasyonla mücadele en hassas olduğumuz konudur. Tüm dünya ile birlikte millet olarak bizim de canımızı yakan bu meseleyi Allah’ın izniyle çözmekte kararlıyız” dedi ve ekledi:

“Uyguladığımız ekonomi programının olumlu etkilerini yılın ikinci yarısından itibaren daha net bir şekilde görebileceğiz. 31 Mart seçimlerinin suhuletle tamamlanmasıyla ortaya çıkan 4 yıllık seçimsiz dönemi, bu hedeflerimizi gerçekleştirmek için kullanacağız.”

Erdoğan, mesajının devamında, “Türkiye’nin ortak vatanımız, demokrasimizin ortak değerimiz olduğunun bilinciyle hep birlikte çok çalışacağız, üreteceğiz, emek vereceğiz. Türkiye Yüzyılı vizyonumuzu hayata geçirinceye kadar bize durmak, dinlenmek, soluklanmak yok. Rabb’im yar ve yardımcımız olsun diyorum. Bu vesileyle bir kez daha 31 Mart seçimlerinde sandığa giderek iradesine sahip çıkan tüm vatandaşlarıma teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ramazan Bayramı dolayısıyla bir video mesaj yayımladı. Erdoğan’ın mesajından öne çıkan bölümler şöyle:

“Mübarek Ramazan Bayramınızı canı gönülden tebrik ediyorum. Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ebedi azaptan kurtuluş olan bir Ramazan ayını daha geride bırakarak hep birlikte bayrama vasıl olduk. Bayramın ülkemiz, milletimiz, İslam dünyası ve tüm insanlık için barışa, huzura ve esenliğe vesile olmasını diliyorum. Bizleri sevdiklerimizle beraber sağlık ve afiyet içerisinde bir bayrama daha kavuşturduğu için rabbime hamdediyorum.

11 ayın sultanı olan Ramazan-ı Şerif’i, Gazze’nin yanı sıra gönül coğrafyamızın farklı köşelerinde yaşanan acılar ve zulümler sebebiyle buruk karşıladık, buruk geçirdik. Gazze 7 Ekim’den beri sadece bizim değil, tüm insanlığın kalbinde, tüm insanlığın vicdanında kanayan bir yara oldu.

Savaşta bile dokunulmaması gereken hastanelerin, okulların, kiliselerin, camilerin bilerek bombalandığı bir vahşet sahnesiyle karşı karşıya kaldık. İsrail’in saldırıları sonucu 33 bin Filistinli şehit düşerken, 75 binden fazla kardeşimiz de yaralandı. Hayatını kaybeden tüm kardeşlerimize Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar niyaz ediyoruz.

Türkiye olarak bugüne kadar bölgeye sevk ettiğimiz toplam 45 bin tonu aşan yardım malzemesiyle bu zor günlerinde Filistin halkının yanında olduğumuzu gösterdik. İnşallah bundan sonra da Gazze’de akan kan duruncaya ve Filistinli kardeşlerimiz 1967 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan özgür Filistin Devleti’ne kavuşuncaya kadar desteğimizi sürdüreceğiz.

Ekonomi cephesinde hayat pahalılığı ve enflasyonla mücadele en hassas olduğumuz konudur. Tüm dünya ile birlikte millet olarak bizim de canımızı yakan bu meseleyi Allah’ın izniyle çözmekte kararlıyız. Uyguladığımız ekonomi programının olumlu etkilerini yılın ikinci yarısından itibaren daha net bir şekilde görebileceğiz. 31 Mart seçimlerinin suhuletle tamamlanmasıyla ortaya çıkan 4 yıllık seçimsiz dönemi, bu hedeflerimizi gerçekleştirmek için kullanacağız.

Türkiye’nin ortak vatanımız, demokrasimizin ortak değerimiz olduğunun bilinciyle hep birlikte çok çalışacağız, üreteceğiz, emek vereceğiz. Türkiye Yüzyılı vizyonumuzu hayata geçirinceye kadar bize durmak, dinlenmek, soluklanmak yok. Rabb’im yar ve yardımcımız olsun diyorum. Bu vesileyle bir kez daha 31 Mart seçimlerinde sandığa giderek iradesine sahip çıkan tüm vatandaşlarıma teşekkür ediyorum.

Rekabet seviyesi çok yüksek bir seçimden yeni çıkmış aziz milletimizden, bayramın manevi iklimini, kırgınlıkları gidermek için fırsata çevirmelerini özellikle istirham ediyorum. Bayram ziyareti veya tatil amacıyla yollara çıkan tüm vatandaşlarımdan trafik kurallarına riayet etmelerini bekliyoruz. Rabb’imden Ramazan Bayramı’nın gönüllerimize huzur, ülkemize esenlik, dünyamıza ve mazlum coğrafyalara barış getirmesini diliyor, sizleri bir kez daha muhabbetle selamlıyorum. Bayramınız mübarek olsun.”

Paylaşın

Emeklinin Bayram İkramiyesi Bayram Harçlığına Döndü

Emeklilere, Ramazan ve Kurban Bayramı öncesi verilen bayram ikramiyelerinin alım gücü her geçen gün biraz daha düşüyor. Emekli ikramiyelerinde resmi enflasyona göre 2018 – 2024 yılları arası kayıp 14 bin 856 lira.

Haber Merkezi / İkramiye Kurban Bayramı’nda da 3 bin lira olarak ödenirse bu kayıp 15 bin lirayı geçecek.

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Araştırma Merkezi (DİSK-AR), emekli ikramiyesine ilişkin gerçekleştirdiği araştırmayı, “Emekli ikramiyesi bayram harçlığı oldu” başlıklı bültenle kamuoyuna sundu.

Buna göre; Asgari ücretin 1603 TL olduğu 2018 yılında belirlenen bayram ikramiyesi, asgari ücretin yüzde 62’si tutarındayken, 2024 yılında 3 bin TL’lik bayram ikramiyesi asgari ücretin yüzde 18’ine geriledi. Emekli ikramiyesi asgari ücrete göre artırılsaydı, ikramiyenin 10 bin 609 TL olması gerekirdi.

Emeklilere ödenen bayram ikramiyeleri resmi enflasyona göre artırılmadı ve bu yüzden bayram ikramiyelerinde ciddi bir enflasyon kaybı oluştu: Emekli ikramiyelerinde resmi enflasyona göre 2018-2024 arası kayıp yaklaşık 14 bin 856 TL oldu. 2021 son çeyreğinden bu yana hızla artan fiyatlar emekli bayram ikramiyelerinin daha da erimesine sebep oldu. Emekli bayram ikramiyeleri Kurban Bayramı’nda da 3 bin TL olarak ödenirse bu kayıp 15 bin TL’yi bulacak.

Emekli bayram ikramiyesi asgari ücret karşısındaki devasa kaybının yanı sıra TÜFE ve gıda enflasyonu karşısında da ciddi biçimde geriledi: 2021’in son çeyreğinde ortalama tüketici fiyatı endeksi ile gıda fiyatları endeksinde ciddi atışlar yaşandı. Yıllık gıda enflasyonu bu dönemde emekliler için yüzde 100’ü aştı. Emekli bayram ikramiyelerinin ortalama enflasyon ve gıda enflasyonundan daha az artırılması sebebiyle emekli bayram ikramiyeleri eridi.

Gıda enflasyonuna göre emeklilerin alım gücü son 6 yılda 1000 TL’den 380 TL’ye düştü: Mart 2018’den Şubat 2024’e geçen sürede gıda enflasyonu yüzde 690 oranında arttı. Emekli bayram ikramiyesi ise yüzde 200’lük artışla 2024’te 3 bin TL oldu. 2024 yılında emekli bayram ikramiyesinin alım gücü gıda enflasyonuna göre 380 TL’ye geriledi. Böylece emekli bayram ikramiyelerinin gıda enflasyonuna göre kaybı (bir bayram) 6 bin 904 TL oldu.

Resmi enflasyona göre ise emekli bayram ikramiyesinin alım gücü 6 yılda 1000 TL’den 487 TL’ye düştü: Mart 2018 ve Şubat 2024 arasındaki altı yıllık dönemde TÜFE (Tüketici Fiyat Endeksi) yüzde 516 oranında arttı. Buna karşılık emekli bayram ikramiyelerinde yüzde 200’lük bir artış yaşandı. Bu durumda 2018-2024 arasında emekli ikramiyesinin alım gücü 1000 TL’den 487 TL’ye geriledi.

Emekli ikramiyesi resmi enflasyona göre artırılsaydı bugün en az en az 6 bin 163 TL olması gerekirdi. Böylece emekli ikramiyesinin (bir bayram) enflasyon karşısındaki kaybı 2024 için 5 bin 163 TL olarak gerçekleşti.

Paylaşın

Millet İttifakı Adayı Kılıçdaroğlu’na Mezarlıkta Sözlü Saldırı

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, Ramazan Bayramı’nın birinci gününde deprem bölgesi Adıyaman’daydı. Kılıçdaroğlu burada Adıyaman Belediye Mezarlığı’nı ziyaret etti, mezarlara karanfil bıraktı.

Burada imam “Kalanlara selamet diliyoruz” dedikten sonra depremde hayatını kaybedenler için Fatiha okutmak istedi.

Bu sırada bir vatandaş dua etmeye başlayan Kılıçdaroğlu’na “Bu Fatiha okumayı bilmiyor ki, sen buna neden Fatiha okutturuyorsun?” diyerek sözlü saldırı gerçekleştirdi. Kılıçdaroğlu’na bağıran kişiye çevredekiler tepki gösterdi. Mezarlıkta dua eden diğer yurttaşlar da saldırgana “Terbiyesizlik yapma” dedi. Kılıçdaroğlu kişiye cevap vermedi.

Kemal Kılıçdaroğlu olayın ardından sosyal medyadan paylaştığı mesajda, “Mezarlıkta acılı insan her şeyi söyleyebilir, yapabilir; acısına vermek gerekir. Bugün bunları konuşmayalım, kayıplarımızı hakkıyla analım. Lütfen o insanımızı da ifşa edecek şeyler yapılmasın, özellikle sosyal medyada sorumlu davranalım. Benim hakkım varsa ben helal ettim” dedi.

Kılıçdaroğlu, mezarlık ziyaretinin ardından halkla bayramlaşma gerçekleştirdi. Yurttaşlara seslenen Kılıçdaroğlu “Ayrıştırdılar birleştireceğiz bayram kavası içinde 15 Mayıs’ta yeniden kucaklaşacağız, inanın bana” dedi.

Kemal Kılıçdaroğlu, “Bayramlarda kucaklaşmaya ihtiyacımız var. Toplum çok ayrıştı, çok bölündü. Birbirine düşman bakmaya başladı. Buradan çıkmamız lazım. Kucaklaşmamız lazım. Beraber olmamız lazım. Bizim kültürümüz komşu komşunun külüne muhtaçtır der. Komşuluk ilişkilerimizi mahalledeki o güzel ilişkilerimizi büyütmemiz lazım. Yeni bir siyaset anlayışının, yeni bir kültürün, iyilik üzerine yarışan bir kültürün mutlaka Türkiye’ye getirilmesi lazım. Bunun için mücadele ediyorum, bunu mutlaka ama mutlaka sizlerin desteği ile getireceğim” diye konuştu.

“Ayrıştırdılar, birleştireceğiz. Kavga ettirdiler, kucaklaşacağız. Bayram havası içerisinde bir 14 Mayıs’ı geçirip, bayram havası içinde 15 Mayıs’ta inşallah göreceksiniz, kucaklaşacağız. Bu ülkeye huzuru, barışı, sevgiyi, kardeşliği getireceğiz. İnanın buna. Tekrar bayramınızı yürekten kutluyorum. Her birinizi tek tek kucaklıyorum. Sağ olun, var olun” ifadelerini kullandı.

İYİ Parti Sözcüsü Zorlu olayı kınadı

İYİ Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu, sosyal medya hesabından bir açıklama ile olayı “provokasyon” olarak niteledi ve kınadı.

Zorlu paylaşımında şunları kaydetti: “Maalesef uzun zamandır dikkat çektiğimiz üzere, bu ve benzeri olaylar, bizzat siyasi iktidar eliyle ülkemizin getirildiği zehirli kutuplaşmanın somut örnekleridir. İşte bu sebeple 14 Mayıs, ülkemizin yeniden barış ve huzur temelinde yükselebilmesi bakımından da tarihi bir kırılma anı olacaktır. Biz İYİ Parti olarak sevgi ve hoşgörü temelinde saygılı bir Türkiye’yi hedefliyoruz ve hiç bir ayrım gözetmeden tüm vatandaşlarımızla birlikte bunu başaracağız.”

Halk TV’nin sorularını yanıtlayan CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel de olaya ilişkin şunları söyledi: “Bu büyük acının yaşandığı kentte bayramın birinci gününü geçirmek istedi. Geldiğimizde Adıyaman’da isimleri belli olmayan, numaralarla defnedilen depremzedeleri ziyaret ettik. Kameraları görenler ‘Nerede bu devlet?’ diye sordular. Orada o kadar çok ‘Neredeydiler?’ denildi ki, bizi takip eden, özellikle belki 10 metre takip eden bir grup… Varlığının farkındaydık, bizi izlediğini görüyorduk ama ne yaptığını görmüyorduk.

Depremzede insanları görünce oranın gündemini başka bir noktaya getirmek için mezar başına doluştular. Sizin de gördüğünüz görüntülerde Fatiha okunmasına ilişkin oradan o yakışıksız söylem geldi. Biz işin o kısmıyla hiç meşgul değiliz.”

Paylaşın

Şehirlerarası Seyahate “Ramazan Bayramı” Zammı

Ramazan Bayramı’na sayılı günler kalırken, bayram için seyahat planlayan vatandaşlar zamlı fiyatlarla karşılaştı. Karayolu ulaşımında fiyatlar bayram öncesine göre yüzde 50 artarken, hava yolu şirketlerinde ise fiyat artışları yüzde 40 seviyesinde oldu.

Habertürk’ten Yiğitcan Yıldız’ın haberine göre özellikle karayolu ulaşımında, bayram öncesi ve bayram haftası arasında fiyatların yüzde 50’nin üstünde değişkenlik gösterdi.

İstanbul Otogarı’ndan İzmir’e yapılacak bir otobüs yolculuğu 13 Nisan Perşembe günü 350 TL kadar tutarken, bayram haftasının başlayacağı 14 Nisan Cuma günü aynı firmanın bilet fiyatı 500 TL’ye çıkıyor.

Yani, aynı otobüs biletinde 1 gün arayla yüzde 40’ın üstünde fiyat değişimi yaşanıyor.

Yapılacak yolculukta mesafe arttıkça 1 günlük zam oranı da katlanıyor.

13 Nisan Perşembe günü İstanbul Otogarı’ndan Bodrum’a yapılacak bir otobüs yolcuğu yolculuk 450 TL kadar tutarken, 14 Nisan günü bu bilete yüzde 66 kadar zam geliyor ve bilet fiyatı 750 TL’ye çıkıyor. Bu fiyatlar ve 1 günlük fiyat değişimleri çoğu firmada benzerlik gösteriyor.

Bir diğer yandan havayollarında fiyatlar incelendiğinde dikkat çeken sonuçlar dikkat çekiyor.

Örneğin, bir havayolu şirketin 13 Nisan tarihinde İstanbul Havalimanı-İzmir Adnan Menderes Havalimanı arasında yolculuğun bedeli öğlen saatlerinde bin 163 TL şeklinde. Aynı şirketin 14 Nisan tarihli benzer saatlerde aynı güzergahtaki bilet fiyatı ise 13 Nisan tarihi ile bire bir aynı olacak şekilde yine bin 163 TL kadar.

Bu şirketin, aynı güzergahta bayram haftasındaki fiyatları ise bin 600 TL’ye kadar çıksa da, zam oranın otobüs biletlerindeki oranın altında kaldığı görülüyor.

Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan İzmir’e yapılacak uçak yolculuğunda ise bir başka havayolu şirketi tercih edildiğinde 13 Nisan tarihinde bilet fiyatı bin 24 TL kadar. 14 Nisan tarihinde ise aynı yolculuk bin 400 TL’ye çıkıyor. Yani bu bilete de 1 günde yüzde 40 kadar zam geldiği anlaşılıyor.

Paylaşın