Fransa’da 1 Milyondan Fazla Kişi “Emeklilik Reformunu” Protesto Etti

Fransa’da başta başkent Paris olmak üzere Lille, Toulouse, Nice, Nantes, Rennes gibi kentler de 1 milyondan fazla kişi emeklilik yaşının 62’den 64’e yükseltilmesini öngören yasal düzenlemeyi protesto etti.

Ellerinde “Daha az çalışmak, daha çok yaşamak”, “Metro, iş, tabut” ve 61 yaşındaki Fransa Başbakanı Elisabeth Borne’yi kastederek “Elisabeth için de 60 yaşta emeklilik istiyoruz” pankartları taşıyan gruptakiler, hükümetin emeklilik reformundan vazgeçmesini talep etti.

Fransa’da emeklilik yaşını 62’den 64’e çıkarmayı amaçlayan ’emeklilik reformuna’ karşı ülke genelindeki gösterilere 1 milyondan fazla kişi katıldı. Hükümetin ’emeklilik reformuna’ karşı ülke genelinde eğitim, toplu taşıma, havacılık, enerji ve kamu sektörü çalışanları greve gitti.

Başkent Paris, Lille, Toulouse, Nice, Nantes, Rennes gibi kentler de dahil 300’den fazla noktada gösteri düzenlendi. Paris’te İtalya Meydanı’nda toplanan yurttaşlar, buradan hep birlikte sloganlar atarak Vauban Meydanı’na yürüdü.

Ellerinde “Daha az çalışmak, daha çok yaşamak”, “Metro, iş, tabut” ve 61 yaşındaki Fransa Başbakanı Elisabeth Borne’yi kastederek “Elisabeth için de 60 yaşta emeklilik istiyoruz” pankartları taşıyan gruptakiler, hükümetin emeklilik reformundan vazgeçmesini talep etti.

Paris’teki gösteride polis ve bazı göstericiler arasında gerginlik yaşandı. Polis göstericilere karşı biber gazı ve cop kullandı. Göstericilerden polise şişe ve taş atanlar oldu. Gruptakiler güzergahtaki çöpleri yaktı.

Paris Belediyesi de emeklilik reformu karşıtı toplumsal hareketle dayanışma için kapalı kaldı.

Auvergne-Rhone-Alpes ve Rhone Valiliği’nce Twitter’dan yapılan paylaşımda, Lyon kentindeki gösteride Fransa ve Avrupa Birliği (AB) bayraklarına zarar verilmesi kınanarak, “Bu eylemler Cumhuriyet ilkelerine aykırı” denildi.

Fransa’nın en büyük işçi sendikası olan Genel İş Sendikası (CGT), başkent Paris’teki gösteriye 500 bin kişinin, ülke genelindeki gösterilere ise toplam 2,8 milyon kişinin katıldığını açıkladı.

Fransa basınının emniyet kaynaklarına dayandırdığı verilere göre, 87 bini Paris’te olmak üzere ülke genelindeki gösterilere toplam 1 milyon 272 bin kişi katıldı ve ​​​Paris’teki gösterilerde 30 kişi gözaltına alındı.

Ülkedeki farklı sendikalar, 7 ve 11 Şubat tarihlerinde de “emeklilik reformuna” karşı yurttaşları sokağa inmeye çağırdı.

Ne olmuştu?

Fransa Başbakanı Elisabeth Borne, 10 Ocak’ta yeni “emeklilik reformu” kapsamında emeklilik yaşının 64’e çıkaracaklarını duyurdu.

Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un seçim vaatleri arasında yer alan düzenlemenin içeriği hakkında bilgi veren Borne, emekliliğe ayrılma yaşının 62 olduğu ülkede 1 Eylül’den itibaren yasal emeklilik yaşının kademeli olarak her yıl 3 ay yükseltilerek 2030’da 64’e ulaşacağını aktardı.

Hükümetin planı, muhalefetin tepkisiyle karşılaştı.

2022’deki seçimlerde cumhurbaşkanı adayı olan Boyun Eğmeyen Fransa partili Jean-Luc Melenchon, Twitter hesabından, hükümetin duyurduğu emeklilik reformunu “ciddi sosyal gerileme” olarak değerlendirdi.

Aşırı sağcı Ulusal Birlik vekili Marine Le Pen de Twitter’da, “Fransızlar, bu haksız reformu engellemek için tüm kararlılığımıza güvenebilirler” yazdı.

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın

Afganistan’da Kadınlar Eğitim Hakları İçin Protesto Düzenledi

Afganistan’ın Başkenti Kabil’de onlarca kadın, Taliban yönetiminin kadınlara üniversite eğitimini yasaklamasını protesto etti. Protestoya katılan bazı kadınlar güvenlik güçleri tarafından gözaltına alındı.

Kadınlar, “haklar ya herkes içindir ya da hiç kimse” sloganı eşliğinde eğitim haklarını savunmak için sokaktaydı.

Başlangıçta ülkenin en büyük ve prestijli üniversitelerinden Kabil Üniversitesi kampüsü önünde yapılması planlanan protesto gösterisi, bölgeye çok sayıda silahlı güvenlik gücünün konuşlandırılması nedeniyle başka bir noktaya taşınmak zorunda kaldı.

Protestoculardan biri, birden fazla kadın protestocunun kadın polisler tarafından götürüldüğünü, ikisinin daha sonra serbest bırakıldığını, diğer birçok kadınınsa hala gözaltında tutulduğunu söyledi.

Bu yılın başlarında önde gelen kadın aktivistlerin tutuklanmasından bu yana, kadınlar tarafından düzenlenen protesto gösterisi sayısı azaldı. Katılımcılar gözaltı, şiddet ve fişlenme riskiyle karşı karşıya.

Herat Üniversitesi’nden bir gazetecilik öğrencisi, “Afgan kızlar, ölü bir topluluk haline geldi. Kan ağlıyorlar. Bize karşı tüm güçlerini kullanıyorlar. Yakında kadınların nefes almasının yasaklandığını duyurmalarından korkuyorum.” şeklinde konuştu.

Uluslararası kamuoyu, Afgan kadınların eğitim haklarının ellerinden alınmasını kınadı. “Let her learn” (Öğrenmelerine izin verin) etiketi sosyal medyada gündem oldu.

Taliban hükümetinin Yüksek Öğretim Bakanı Neda Muhammed Nadim salı günü yayımlanan bir talimatla, kadınların “ikinci bir emre kadar” üniversite öğrenimlerini sürdürmelerini yasaklamıştı.

Örgütün iktidarının başlangıcında kadın hakları için verdiği sözler yerini yasaklara bıraktı. Kadınların yanlarında bir erkek akrabaları olmadan seyahat etmelerine izin verilmiyor ve evlerinden çıkarken burka ya da başörtüsü takmaları gerekiyor.

Kasım ayında, kadınların parklara, bahçelere, spor salonlarına ve hamamlara girişleri de yasaklamıştı.

ABD’nin geçen yıl ağustosta ülkeden çekilmesiyle Taliban önce başkent Kabil’i daha sonra da ülkenin tamamını ele geçirmişti.

Örgüt katı uygulamalarla kadınların halka açık parklara girmesini ve neredeyse sağlık sektörü dışında çalışmalarını yasaklamıştı.

Öte yandan Taliban’ın kız çocuklarının ilkokul eğitimi almasını yasakladığı bildirildi. ABD’nin önde gelen gazetelerinden Wall Street Journal’ın aktardığın göre Taliban yetkilileri, başkent Kabil’de özel okul müdürleri, din adamları ve topluluk temsilcileriyle çarşamba günü bir araya geldi.

Buna göre yetkililer, kadın öğretmenlerin ve personelin okullarda çalışmasının da yasaklandığını duyurdu. Taliban’dan yasağa dair resmi açıklama yapılmazken, düzenlenen görüşmede uygulamanın geçici olacağının söylendiği aktarıldı.

İlkokul çağındaki kızının karardan ötürü çok üzgün olduğunu söyleyen Afgan yurttaş Gulam Server Haydari, “Haberleri duyunca kendisini odaya kilitledi. Sürekli ağlıyor. Tüm umutları suya düştü. Bu durumdan çok yorulduk” dedi.

Buna ek olarak kadınların camilere girmesine ve dini seminerlere katılmasına izin verilmeyeceği de belirtildi.

Paylaşın

İran’daki Protestoların Simgesi Haline Gelen Kadın: Ölmedim, Hayattayım

İran’da 22 yaşındaki Mahsa Amini’nin ölümü sonrası başlayan protestoların simge isimlerinden kadın, ölmediğini hayata olduğunu ve Hedis ve Mahsa uğruna savaştığını söyledi.

Mahsa Amini’nin “başörtüsü kurallarına uymadığı” gerekçesiyle gözaltına alındıktan sonra ölmesiyle yoğunlaşan protestolardan gelen bir haber, yalan çıktı. Saçlarını bağlayarak protestolara katılan kadın videosunda yer alan kişinin 20 yaşındaki Hedis Necefi olduğu iddia ediliyordu.

Ancak BBC Farsça’ya bağlanan bir kadın, yayılarak viralleşen videodaki kişinin Necefi değil, kendisi olduğunu söyledi. Protestocu, gönderdiği yeni bir videoda aynı hareketi tekrarladı ve “Hedis ve Mahsa uğruna savaşıyorum” dedi.

Bu videoyla İran’daki kadınlara sokaklara çıkmaları için cesaret vermeye çalıştığını vurgulayan eylemci, öldüğünü öne süren yalan haberlerin göstericileri korkutmasından çekindiğini ifade etti.

ABD’de yaşayan İranlı gazeteci Masih Alinejad gibi pek çok muhalifin, videodaki kişinin Hedis Necefi olduğunu belirten paylaşımlar yapması üzerine bazı basın kuruluşları bu yalan haberi yaymıştı.

Diğer yandan videoda yer almadığı artık netleşse de Hedis Necefi’nin öldüğü de kesinleşmiş durumda. 21 Eylül’deki gösteriler sırasında Kerec ilçesinde güvenlik güçlerinin ateş açması sonucu vücudunun çeşitli yerlerinden yaralanan 20 yaşındaki Hedis Necefi, ilçedeki Kaim Hastanesi’ne kaldırıldıktan sonra hayatını kaybetti.

İran’da kadınlara nasıl muamele yapılıyor?

İran, Afganistan’daki Taliban rejimi dışında kamusal alanda başörtüsü takmayı zorlayan tek ülke.

İranlı kadınların eğitime tam erişimi var, ev dışında çalışıyor ve kamu görevlerinde bulunuyorlar. Ancak, başörtüsü takmanın yanı sıra uzun, bol elbiseler de dahil olmak üzere halka açık yerlerde “mütevazı” giyinmeleri gerekiyor. Evli olmayan erkek ve kadınların birbirine yakın durması ve teması yasak.

1979 İslam Devrimi’nden sonraki günlere dayanan kurallar, “devletin her kademesinde yolsuzluk ve rüşvet gibi durumların aleniyet kazandığı ülkede” ahlak polisi tarafından uygulanıyor.

Resmi olarak Rehberlik Devriyesi olarak bilinen bu birimler, halka açık alanlarda geziyor ve hem erkeklerden hem de kadınlardan oluşuyor.

Uygulama, bir noktada ahlak polisini aşırı saldırgan olmakla suçlayan ve nispeten ılımlı olan eski Cumhurbaşkanı Hassan Ruhani döneminde yumuşatıldı. 2017 yılında kadınların kıyafet kurallarını ihlal ettikleri için tutuklanmayacağı sadece uyarılacağı açıklandı.

Ancak geçen yıl seçilen sert görüşlü Reisi yönetiminde, ahlak polisinin ajanları farklı bir uygulamaya geçti.

BM insan hakları ofisi, son aylarda genç kadınların yüzlerine tokat atıldığını, coplarla dövüldüklerini ve polis araçlarına alındıklarını söylüyor.

Paylaşın

İran’da ‘Mahsa Amini’ Protestoları Yayılıyor: 7 Ölü

Geçtiğimiz hafta Tahran’da “tesettüre uygun olmayan” giyimi gerekçesiyle gözaltına alındıktan sonra hayatını kaybeden 22 yaşındaki Mahsa Amini’nin ölümü sonrasında Cumartesi’den beri süren protestolarda toplam yedi kişinin öldürüldüğü bildirildi.

İnsan hakları grubu Hengaw’ın raporlarına göre, üçü Salı günü olmak üzere, huzursuzluğun özellikle yoğun ve ölümcül olduğu ülkenin kuzeybatısındaki bölgeler ve dolaylarında güvenlik güçlerince yedi protestocu öldürüldü.

Yetkililer, protestocuların güvenlik güçlerince öldürdüğünü reddediyor.

Hengaw ayrıca protestoların yayıldığı bölgelerde internet erişiminin kesildiğini açıkladı. İnternet yasakları gözlemevi NetBlocks, İran’ın genellikle engellemediği tek büyük sosyal medya platformu olan Instagram’a erişimi kısıtladığını söyledi. NetBlocs’tan bir üst düzey yetkili, son zamanlarda İnstagram’ın ülkede yaklaşık 48 milyon kullanıcıya ulaştığını söyledi.

İran İletişim Bakanı yetkililerin güvenlik nedenleriyle internet hizmetlerini kesintiye uğratabileceğini söylediği demecinin yayılmasından sonra sözlerinin yanlış alıntılandığını söyledi.

Amini’nin öldürülmesi huzursuzlukları keskinleştirdi

Amini’nin ölümü, İslam Cumhuriyeti’ndeki özgürlükler ve yaptırımlarla sarsılan ekonominin de içinde olduğu birçok konuda öfkenin açığa çıkmasına neden oldu. Kadınlar protestolar sırasında hicablarını yakarken, kimileri de sokakta saçlarını kesti.

Cumartesi günü Amini’nin cenazesinde başlayan protestolar, güvenlik güçlerinin tepkileri  bastırmaya çalışması nedeniyle ülkenin pek çok kentine yayıldı.

Dini Lider Ayetullah Ali Hamaney, Çarşamba günü, 1980-88 İran-Irak savaşını anmak için  yaptığı konuşmada, su kıtlığı nedeniyle geçen yıl sokak çatışmalarından bu yana İran’ın en büyük huzursuzluklarından biri olan protestolardan söz etmedi.

Hamaney’in yüksek yardımcılarından biri bu hafta Amini’nin ailesine başsağlığı diledi, davayı takip edeceğine söz verdi ve ruhani liderin genç kadının ölümünden etkilendiğini ve acı duyduğunu söyledi.

Şiraz’da bir polis, Kirmanşah’ta iki gösterici öldürüldü

Resmi IRNA haber ajansı, Salı günü güneydeki Şiraz kentinde “Bazı kişilerin polislerle çatışmaya girmesi sonucunda bir yardımcı polisin öldüğünü, dört polis memurunun da yaralandığını” haber verdi. Bir yetkili de Şiraz’da 15 protestocunun tutuklandığını söyledi.

Kirmanşah Savcısı Salı günü çıkan ayaklanmalarda iki kişinin öldürüldüğünü söyledi. Yarı resmi Fars haber ajansının aktardığına göre, savcı Karami, “Bunun devrim karşıtı unsurlar tarafından yapıldığından eminiz çünkü kurbanlar güvenlik aygıtının envanterinde olmayan  silahlarla öldürüldü.” dedi.

Kürdistan polis şefi, yarı resmi Tasnim haber ajansına Çarşamba günü yaptığı açıklamada, bu hafta başlarında Kürdistan eyaletinde dört kişini öldürüldüğünü doğruladı. Öldürülenlerin güvenlik güçlerinin kullanmadığı bir tür kurşunla vurulduklarını söyleyen yetkili, “çetelerin” ölümleri polis ve güvenlik görevlilerine yıkmayı amaçladığını ileri sürdü.

Hengaw, son dört gün içinde hükümet güçlerinin “doğrudan ateşi” sonucu öldüğünü açıkladığı yedi protestocunun yanı sıra toplam 450 kişinin de yaralandığını söyledi. Reuters, kayıp raporlarını bağımsız kaynaklara doğrulatamadı.

“Diktatöre ölüm”

Sosyal medyada paylaşılan videolar da göstericilerin İslam Cumhuriyeti’nin alametlerine zarar verdiğini ve güvenlik güçleriyle karşı karşıya geldiğini gösteriyor.

Bir videoda, kuzeydeki Sari kentinde İran İslam Cumhuriyeti’nin kurucusu Ayetullah Ruhullah Humeyni’nin belediye binasının cephesini kaplayan resmini yırtan bir adam görüntülendi.

Yarı resmi ISNA haber ajansı, birçok kentte toplam 12 ambulansın saldırıya uğradığını ve bankaların ve kamu binalarının zarar gördüğünü söyledi. Protestocular ambulansların polis taşımak ve göstericileri gözaltına almak için kullanıldıklarını söylediler

1500 tasvir tarafından paylaşılan bir videoda, Çarşamba günü Tahran’da yüzlerce kişi Tahran Üniversitesi’nde “diktatöre ölüm” diye bağırarak yeniden miting yaptı.

Devlet medyası ve yetkililer, protstoları “devrim karşıtı unsurlar”ca gerçekleştirilen ayaklanmalar olarak tanımlıyor.

İran Devrim Muhafızları çatısı altındaki paramiliter Basiç teşkilatı üyeleri Çarşamba günü Tahran’da gösteicilere karşı gösteri yaptılar.  “Ahlak polisi bahane, hedefleri rejimin kendisi” sloganları attılar.

Paylaşın

İç Çamaşırlı Genel Grev: Elimizde Kalan Tek Şey Bu

Sri Lanka’da işçiler ekonomik krize karşı genel greve giderek hükümetin istifasını istedi. Bugün ülke genelinde düzenlenen protestolarda binlerce dükkan, işyeri ve okul kapanırken toplu taşıma neredeyse durma noktasına geldi.

Ülkedeki sendikalar adına açıklama yapan Ravi Kumudesh, krizden hükümetin suçlu olduğunu söyleyerek “Devlet Başkanı Gotabaya Rajapaksa’nın ekonomimizi soktuğu bu inanılmaz acı duruma neden olan politik hatalarını tek tek gösterebiliriz. İstifa etmek zorunda” dedi.

Fransız haber ajansı AFP’nin milyonlarca işçinin katıldığını belirttiği protestolarda göstericiler, başkent Kolombo’daki parlamento binası civarında kurulan barikatlara iç çamaşırlarını astı ve “Elimizde kalan tek şey bu” diyerek hükümete tepki gösterdi.

Bazı iç çamaşırlarında Rajapaksa karşıtı “Evine dön Gota” yazıları da dikkat çekti.

Yüzlerce üniversite öğrencisiyse perşembe günü parlamentoya giden anayolda başlattıkları oturma eylemini bugün de sürdürerek greve katıldı.

Perşembe günkü protestolarda öğrenciler parlamentoya girmeye çalışmış fakat polisler gözyaşartıcı kullanarak göstericileri engellemişti.

Üniversitelerarası Öğrenci Federasyonu’ndan Wasantha Mudalige, gösterilere devam edeceklerini söyleyerek “Böyle bir durumda üniversite öğrencileri seslerini çıkarmak zorunda. Polis bize gözyaşartıcıyla saldırdı ama parlamentoya bizi ya da dertlerimizi temsil etmediklerini göstermek için burada protestoyu sürdüreceğiz” dedi.

Protestolara katılan 42 yaşındaki Purnima Muhandiram ise “Siyasetçilerin bize yalan söylemesinden bıktığımız için buradayız. Devlet Başkanı ve bu hükümetin istifa etmesini istiyoruz” dedi.

Sri Lanka, Birleşik Krallık’tan (BK) bağımsızlığını kazandığı 1948’den bu yana en büyük ekonomik ve toplumsal krizini yaşıyor.

Göstericiler yaklaşık bir aydır Devlet Başkanı’nın çalışma ofisinin önünde protesto düzenliyor.

Protestocular, Devlet Başkanı’nın kardeşi Başbakan Mahinda Rajapaska ve hükümetteki diğer Rajapaska üyelerinin istifasını istiyor. Devlet Başkanı ve Başbakan istifa çağrılarına karşılık vermezken, şimdiye dek Rajapaska ailesi üyelerinden farklı bakanlıklarda görev yapan 3 kişi istifa etti.

22 Şubat’tan bu yana günde 7,5 saati bulan elektrik kesintilerine gidilen ülkenin toplamda 51 milyar dolar dış borcu var.

Sri Lanka’nın bu borcun 25 milyar dolarını 2026’ya kadar ödemesi gerekli. Hint Okyanusu’ndaki ada ülkesi, bu miktarın 7 milyar dolarınıysa bu yıl sonuna kadar ödemek durumunda.

Ekonomik kriz neticesinde moratoryum ilan edilen ülkenin Maliye Bakanı Ali Sabri, finansal yardım için 20 Nisan’da IMF’le görüşmüştü. IMF Sri Lanka Direktörü Masahiro Nozaki ise ülkeye finansal destek sağlanabilmesi için “yeterli güvenceleri görmeleri gerektiğini” söylemiş ve öncelikle borçların yapılandırılmasını talep etmişti.

Merkez Bankası Başkanı Nandalal Weerasinghe ise 13 Nisan’da yaptığı açıklamada yurtdışında yaşayan vatandaşlara “kritik durumdaki ülkeye döviz göndererek destek olmaları” çağrısı yapmıştı.

Weerasinghe, bağışlar için ABD, BK ve Almanya’da banka hesabı açıldığını belirtmiş ve hesapların IBAN numaralarını paylaşmıştı.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın

Kazakistan’daki Protestolarda 225 Kişi Hayatını Kaybetti

Kazakistan’daki protestolar sırasında 19’u güvenlik görevlisi 225 kişinin hayatını kaybettiği duyuruldu. Kazakistan Başsavcılığı, hayatını kaybedenlerden bir kısmının “silahlı çete mensubu” olduğunu öne sürdü.

Kazakistan Başsavcılığı temsilcisi Serik Şalabayev, ülkedeki protestolarda çıkan şiddet olaylarında 225 kişinin hayatını kaybettiğini açıkladı. “Olağanüstü hal sırasında 225 kişinin cenazesi morglara teslim edildi” diyen Kazak yetkili, hayatını kaybeden 225 kişiden 19’unun polis ve asker olduğunu belirtti. Şalabyev, açıklamasında hayatını kaybeden göstericilerden bir kısmının “terör saldırılarına karışmış silahlı çete mensubu” kişiler olduğunu öne sürdü.

Şalabayev, 4 bin 300 kişinin ise yaralandığını açıkladı. Sağlık Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, 2 bin 600 kişi hastanelerde tedavi gördüğü, bunlardan 67’sinin sağlık durumunun ciddiyetini koruduğu bildirildi. 9 Ocak’ta yapılan açıklamada, ölü sayısının 160 olduğu duyurulmuştu.

Ne olmuştu?

Kazakistan’da Ocak ayı başındaLPG fiyatlarına yapılan zama tepki olarak başlayan protestolar, hükümete karşı gösterilere dönüşmüştü. Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev, protestoları”darbe girişimi” olarak nitelendirmiş ve terör örgütleri tarafından organize edildiğini savunmuştu.

Gözlemcilere göre, son dönemde meydana gelen huzursuzluklar, ülke yönetimdeki bir iktidar mücadelesine işaret ediyor. Tokayev, 2019 yılında demokratik bir iktidar değişikliği ile yönetimi ülkede 30 yıl boyunca iktidarı elinde bulunduran Nursultan Nazarbayev’den devralmıştı. Protestolar sonrası Tokayev Nazarbayev’i ülkede “zengin bir elit kesime imtiyazlar tanındığı” sözleriyle eleştirirken Nazarbayev’e yakınlığıyla bilinen Kazakistan Ulusal Güvenlik Komitesi Eski Başkanı Kerim Masimov da “devlete ihanet” şüphesiyle tutuklanmıştı.

Paylaşın

Kazakistan’daki Protestolarda 164 Kişi Hayatını Kaybetti

Kazakistan’daki hükümet karşıtı gösterilerde en az 164 kişi hayatını kaybetti. Daha önce protestolarda 44 kişinin öldüğü duyurulmuştu. Cumhurbaşkanlığı da bugün yaptığı açıklamada, “önemli sayıda yabancı uyruklunun da içerisinde yer aldığı” 6 binden fazla kişinin tutuklandığını duyurdu.

Kazakistan İçişleri Bakanlığı’ndan bu sabah yapılan açıklamada da ülkede çıkan olaylarda 16 emniyet mensubunun hayatını kaybettiği, bin 300 polis, asker ve diğer emniyet görevlileri ile yakınlarının da yaralandığı kaydedildi. Daha önce yapılan açıklamalarda 16’sı emniyet görevlisi olmak üzere 40 kişinin hayatını kaybettiği belirtilmişti.

Kazakistan Cumhurbaşkanlığı’nın açıklamasında ayrıca ülkede kamu düzeninin yeniden sağlandığı ve göstericilerin işgal ettiği veya ateşe verdiği idari binalarda da kontrolün ele geçirildiği duyuruldu.

175 milyar euro maddi zarar oluştu

Habar 24 televizyonuna açıklamalarda bulunan İçişleri Bakanı Erlan Turgumbayev, gözaltına alınanlara, aralarında 100’den fazla alışveriş merkezine ve banka binasına saldırmak ve tahrip etmek gibi suçların da bulunduğu suçlamalar yöneltildiğini söyledi. Bakan, çoğu emniyet güçlerine ait olmak üzere 400 aracın da gösteriler sırasında tahrip edildiğini belirtti.

Şimdiye kadar meydana gelen olaylarda 175 milyar euro maddi zarar meydana geldiğini de duyuran İçişleri Bakanı, 100 kadar mağaza, dükkan ve banka şubesinin yağmalandığını açıkladı. İçişleri Bakanı Turgumbayev, ülkede kamu düzeni yeniden sağlanana kadar “terörle mücadele operasyonunun” süreceğini de kaydetti.

Normale dönüş için çabalar sürüyor

Rusya haber ajansı Tass’ın bildirdiğine göre de günlerdir gösterilerin damgasını vurduğu Kazakistan’da normale dönüş için çabalanıyor. Ajans, Kazakistan Ticaret Bakanlığı’na dayandırdığı haberinde halkın temel gıda maddeleri ihtiyacının karşılandığını, Enerji Bakanlığı’na dayandırdığı haberinde de enerji ve yakıt dağıtımının da yeniden başlandığını aktarıyor.

Gösterilerin merkezindeki Almatı’da bugün yaklaşık 30 marketin kapılarını yeniden açtığı, geçen hafta göstericiler tarafından kısa süre için işgal edilen havalimanının ise hâlâ kapalı olduğu, ancak yarın açılmasının beklendiği kaydedildi.

Silah sesleri duyulduğuna dair haberler

Rus televizyon kanalı Mir 24 ise Almatı’da bugün silah sesleri duyulduğunu, ancak bunun “emniyet güçlerinin uyarı ateşi olup olmadığının bilinmediğini” aktardı.

Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev, Cuma günü emniyet güçleri ile orduya bağlı birliklere “terörist” ve “haydut” diye nitelediği göstericilere uyarmadan ateş etmeleri talimatı vermişti. Bunun, özellikle protesto gösterilerinin yoğunlaştığı Almatı’da çok sayıda sivilin hayatına kaybetmesine neden olmasından endişe ediliyor.

Masimov gözaltında

Kazakistan Ulusal Güvenlik Komitesi eski başkanı Karim Masimov’un darbe teşebbüsü iddiasıyla gözaltına alındı. Karim Masimov, ülkede şiddete dönüşen protesto eylemleri nedeniyle geçen hafta Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev’in kararıyla görevden alınmıştı. Masimov’un başkanlığını yaptığı Ulusal Güvenlik Komitesi, eski Sovyetler Birliği’nden ayrılan ülkede Sovyet istihbaratı KGB’nin devamı niteliğinde bir teşkilat.

Kazakistan günlerdir, son senelerin en şiddetli protesto eylemlerini yaşıyor. Fosil enerji kaynakları açısından zengin olan ülkede LPG zammıyla başlayan gösteriler yıllardır otoriter şekilde yönetilen ülkede meydana gelen en şiddet olaylarına dönüştü. Yaklaşık 30 yıl Moskova’ya yakın Nursultan Nazarbayev tarafından yönetilen ülkede 2019’dan beri Kasım Cömert Tokayev devlet başkanlığı görevini yürütüyor. Eski devlet başkanı Nazarbayev döneminde bakanlık ve başbakanlık görevleri yapan Tokayev, son günlerde yaşanan olaylar üzerine ülkede önce olağanüstü hal ilan etmiş, daha sonra “dış güçlerin saldırısı” olarak nitelediği olaylar nedeniyle Rusya liderliğindeki Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (KGAÖ) birliklerinin yardımını istemişti.

Kazakistan hakkında temel bilgiler

Nerede? Kazakistan kuzeyde Rusya, doğuda ise Çin’e komşu. Batı Avrupa büyüküğünde de bir yüz ölçüme sahip.

Neden önemli? Eski Sovyetler Birliği ülkesi olan Kazakistan’ın büyük çoğunluğu Müslüman. Ruslar ise azınlık. Öte yandan ülke küresel petrol rezervlerinin %3’ü ve önemli kömür ve gaz endüstrisi ile geniş maden kaynaklarına sahip.

Paylaşın

Myanmar’da protestolara kim liderlik ediyor?

Myanmar’da, Aung San Suu Kyi’nin hükümetini iktidardan uzaklaştıran askeri darbeye karşı protestolar, örgütlenmeyi güçleştirmeye ve hatta yasadışı hale getirmeye yönelik resmi çabalara rağmen son günlerde artmaya devam ediyor.

HABER MERKEZİ / Son günlerde artan ve yaygınlaşan protestolarla birlikte, Pazartesi günü ordu, ülkenin en büyük iki kentinde barışçıl halk protestolarını etkili bir şekilde yasaklayan kararnameler yayınladı.

Beşten fazla kişinin katıldığı mitingler ve toplantılar yasaklandı ve Cumartesi gününden bu yana binlerce insanın gösteri yaptığı Yangon ve Mandalay bölgelerine akşam 8 ile sabah 4 arasında sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Kısıtlamalar ve baskılar endişeleride artırdı.

Protestolara kim liderlik ediyor?

Protestoların çoğu herhengi bir parti veya örgütün çağrısı veya organizasyonuyla değil doğal olarak büyüdü. Bununla birlikte devrik lider Suu Kyi’nin Ulusal Demokrasi Birliği partisi başta olmak üzere sivil toplum kuruluşlarıda darbeye karşı çıktılar.

Ayrıca darbeden kısa bir süre sonra, “ Sivil İtaatsizlik Hareketi ” başlıklı bir Facebook sayfası barışçıl protesto çağrıları yapmaya başladı. Sayfanın şu anda 230.000’den fazla takipçisi var ve onunla ilişkili hashtagler twitter kullanıcıları tarafından yaygın olarak kullanılıyor.

Sağlık çalışanları da kırmızı kurdeleler takarak, işaretler taşıyarak ve diğer sağlık personelini devlet tarafından işletilen sağlık tesislerinde çalışmamaya çağırarak bir protesto kampanyası başlattı.

Hafta sonu sokak protestoları, daha çok sivil toplum kuruluşlarının (sendikalar, meslek örgütleri, öğrenci grupları) yoğun katılımını içeriyordu. Yangon sakinleride, geceleri şehrin dört bir yanında tencere ve tavaları birbirine vurarak muhalefetlerini dile getirdiler.

Engeller nelerdir?

Protestocular için en büyük zorluklardan biri ordunun iletişimi engelleme girişimleri oldu. Yetkililer ilk olarak Myanmar’da 22 milyondan fazla kullanıcısı olan Facebook’un peşine düştüler, ancak protestocular veya protestoya destek verenler Twitter gibi diğer sosyal medya platformlarını kullanmaya başladı.

Telefon hizmeti veya internet erişiminin kesildiği yerlerde birebir iletişim yöntemiyle çoğu askeri yönetime karşı önceki protestolarla aynı olan yöntemler geliştirildi.

Protestolar devam edecek mi?

Şimdiye kadar protestocular, gösterilere getirilen yeni kısıtlamalara rağmen, kararlılıklarından bir şey kaybetmemiş görünüyor. Yine de bazı protestocular, ordunun 2007 ve 1988’deki gibi protestoları sona erdiremek zemin hazırladığından endişe duyuyor. 2007 ve 1988’deki protestolarda ordu çok sert önlemler almıştı.

İnsan Hakları İzleme Örgütü’nde hukuk danışmanı olan Linda Lakhdhir, konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede, ordunun askeri kararların yanı sıra halihazırda yürürlükte olan diğer yasaların ihlalini bir baskı için gerekçe olarak kullanmaya çalışabileceğini söyledi.

Paylaşın