Merkez Bankası Açıkladı: Politika Faizi Yüzde 25’e Yükseltildi

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK), politika faizini 750 baz puan artışla yüzde 25 yükseltti. Piyasa beklentileri politika faizinin yüzde 20’ye çıkarılması yönündeydi.

Haber Merkezi / Reuters anketine katılan 17 ekonomistin tamamı yüzde 17,5 seviyesindeki politika faizinde artış beklerken, tahminler yüzde 18 ila yüzde 20,5 bandında yer alıyordu. Ankette sekiz ekonomist 250 baz puan, dört ekonomist 200 baz puan, üç ekonomist 150 baz puan, ve birer ekonomist 50 ve 300 baz puan artış bekliyordu.

Ekonomistler, TCMB’nin önümüzdeki aylarda da faiz artışlarına devam etmesi bekliyor. Ankette 2023 sonu faiz tahminlerinin medyanı yüzde 25 seviyesinde bulunuyordu. Tahminler, yüzde 20 ile yüzde 30 bandında yer alıyordu.

AA Finans’ın 15 ekonomistle gerçekleştirdiği ankete göre, TCMB’den 100 ila 250 baz puanlık bir artırım öngörülüyordu. Ekonomistlerin politika faizi beklentileri yüzde 18,50 ile yüzde 20,00 arasında, yıl sonu politika faizi beklentileri ise yüzde 20 ile 30 arasında yer alıyordu.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) fazi kararını açıkladı. Politika faizini yüzde 17,5’tan yüzde 25 çıkaran Merkez Bankası’nın faiz kararı metninde şu ifadelere yer verildi:

“Yakın döneme ilişkin göstergeler enflasyonun ana eğiliminde yükselişin sürdüğüne işaret etmektedir. Bu gelişmede yurt içi talepteki güçlü seyir, ücret ve kur kaynaklı maliyet yönlü baskılar, hizmet enflasyonundaki katılık ve vergi düzenlemeleri belirleyici olmaktadır.

Bu unsurlara ek olarak, akaryakıt fiyatlarındaki yükselişin de etkisiyle enflasyon beklentilerinde ve fiyatlama davranışlarında öngörülenin üzerindeki bozulma, enflasyonun yıl sonunda Enflasyon Raporu’ndaki (Rapor) tahmin aralığının üst sınırına yakın seyredeceğine işaret etmektedir. Bununla birlikte Kurul, parasal sıkılaştırma adımlarının etkisiyle, dezenflasyonun 2024 yılında Rapor ile uyumlu şekilde tesis edileceğini öngörmektedir.

Doğrudan yabancı yatırımlar, dış finansman koşullarındaki iyileşme, rezervlerde süregelen artış ve turizm gelirlerinin cari işlemler hesabına desteği fiyat istikrarına güçlü katkıda bulunacaktır.

Politika faizi, enflasyonun ana eğilimini geriletecek ve enflasyonu orta vadede yüzde 5 hedefine ulaştıracak parasal ve finansal koşulları sağlayacak şekilde belirlenecektir. Enflasyon görünümünde belirgin iyileşme sağlanana kadar parasal sıkılaştırma gerektiği zamanda ve gerektiği ölçüde kademeli olarak güçlendirilecektir.

Kurul, mevcut mikro ve makroihtiyati çerçeveyi, piyasa mekanizmalarının işlevselliğini artıracak ve makro finansal istikrarı güçlendirecek şekilde sadeleştirmektedir. Sadeleşme süreci, etki analizleri dikkate alınarak kademeli olarak devam edecektir. Bu kapsamda, Türk lirası mevduat payının artırılmasına yönelik düzenlemeler parasal aktarım mekanizmasını güçlendirecektir. Kurul, faiz artırımının yanı sıra, parasal sıkılaştırma sürecini destekleyecek seçici kredi ve miktarsal sıkılaştırma kararları almaya devam edecektir.

Enflasyon ve enflasyonun ana eğilimine ilişkin göstergeler yakından takip edilecek ve Kurul, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanmaya devam edecektir.”

Paylaşın

Merkez Bankası Duyurdu: Politika Faizi Yüzde 17,5 Yükseltildi

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK), politika faizi 250 baz puan artışla yüzde 17,5 yükseltildi. Piyasa beklentileri politika faizinin yüzde 20’ye çıkarılması yönündeydi.

Haber Merkezi / Faiz kararına ilişkin Merkez Bankası’ndan yapılan açıklamada, “Para Politikası Kurulu (Kurul) politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 15’ten yüzde 17,5 düzeyine yükseltilmesine karar vermiştir.

Kurul, dezenflasyonun en kısa sürede tesisi, enflasyon beklentilerinin çıpalanması, fiyatlama davranışlarındaki bozulmanın kontrol altına alınması için parasal sıkılaştırma sürecinin devamına karar vermiştir.

Küresel enflasyon düşerken, halen uzun dönem ortalamalarının ve merkez bankalarının hedeflerinin üzerinde seyretmektedir. Bu nedenle, dünyanın birçok ülkesinde merkez bankaları parasal sıkılaştırma sürecine devam etmektedir.

Ülkemizde, yakın döneme ilişkin göstergeler enflasyonun ana eğiliminde yükselişin sürdüğüne işaret etmektedir. Bu gelişmede yurt içi talepteki güçlü seyir, ücret ve kur kaynaklı maliyet yönlü baskılar ile hizmet enflasyonundaki katılık belirleyici olmaktadır. Kurul, bu unsurlara ek olarak vergi düzenlemeleri ve fiyatlama davranışlarındaki bozulmanın enflasyon üzerinde ilave olumsuz etki yapacağını öngörmektedir.

Doğrudan yabancı yatırımlar, dış finansman koşullarındaki belirgin iyileşme, rezervlerde süregelen artış ve turizm gelirlerinin desteğiyle cari işlemler hesabındaki dengelenme fiyat istikrarına güçlü katkıda bulunacaktır.

Politika faizi, enflasyonun ana eğilimini geriletecek ve enflasyonu orta vadede yüzde 5 hedefine ulaştıracak parasal ve finansal koşulları sağlayacak şekilde belirlenecektir. Enflasyon görünümünde belirgin iyileşme sağlanana kadar parasal sıkılaştırma gerektiği zamanda ve gerektiği ölçüde kademeli olarak güçlendirilecektir.

Kurul, mevcut mikro- ve makroihtiyati çerçeveyi, piyasa mekanizmalarının işlevselliğini artıracak ve makro finansal istikrarı güçlendirecek şekilde sadeleştirmektedir. Sadeleşme süreci, etki analizleri dikkate alınarak kademeli olarak devam edecektir. Bu kapsamda Kurul, faiz artırımının yanı sıra, parasal sıkılaştırma sürecini destekleyecek seçici kredi ve miktarsal sıkılaştırma kararları almıştır.

Enflasyon ve enflasyonun ana eğilimine ilişkin göstergeler yakından takip edilecek ve Kurul, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanmaya devam edecektir.

Kurul, kararlarını öngörülebilir, veri odaklı ve şeffaf bir çerçevede almaya devam edecektir.” ifadelerini kullandı.

Haziran ayında politika faizi yüzde 15’e yükseltilmişti

Merkez Bankası Haziran ayında yaptığı toplantıda 27 ay sonra ilk kez faiz arttırmış, TCMB Başkanı Hafize Gaye Erkan başkanlığındaki ilk PPK toplantısında politika faizi 650 baz puanlık artışla yüzde 8,5’tan yüzde 15’e yükseltilmişti.

Ancak bu artırım beklentileri karşılamamış ve karar sonrası döviz kurlarında hızlı bir yükseliş görülmüştü. Merkez Bankası bundan önceki en yüksek politika faizi artışını ise Mayıs 2018’de 850 baz puanla yapmıştı.

Reuters’ın bu hafta 23 ekonomistle yaptığı anketi, Merkez Bankası’nın 500 baz puanlık artışla politika faizini yüzde 20’ye yükseltmesi beklentisini ortaya koymuştu.

AA Finans’ın 20 ekonomistle yaptığı ankette de 500 baz puanlık faiz artışı öngörüldü. Buna göre 250 ila 650 baz puanlık bir artırım öngören ekonomistlerin politika faizi beklentileri yüzde 17,50 ile yüzde 21,50 arasında yer aldı.

Türkiye’de yıllık enflasyon Ekim 2022’de son 24 yılın en yüksek seviyesini görmüş ve yüzde 85,51’e çıkmıştı.

Bunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın düşük faiz politikasının belirleyici olduğu öne sürülmüştü. Haziran ayında yüzde 38,21 seviyelerinde seyreden enflasyon oranlarının yeniden yükseliş ivmesine geçebileceği düşünülüyor.

Reuters yıl sonu enflasyon oranı tahmininin yüzde 51 seviyesinde olduğunu, ancak TL’deki düşüş ve son getirilen vergi zamları nedeniyle ekonomistlerin yüzde 60 civarında bir tahminde bulunduklarını belirtiyor.

Reuters’ın 13 ekonomistle yaptığı bir ankete göre yıl sonu politika faizinin ise yüzde 25 seviyesinde olması bekleniyor.

Merkez Bankası, Haziran ayındaki faiz kararının ardından daha fazla faiz artışının geleceğini vurgulamıştı. Merkez Bankası’ndan yapılan açıklamada “Enflasyon görünümünde belirgin iyileşme sağlanana kadar parasal sıkılaştırma gerektiği zamanda ve gerektiği ölçüde kademeli olarak güçlendirilecektir” denilmişti.

Paylaşın

Bakan Şimşek’ten Öngörülebilirlik Ve Güven Vurgusu

Merkez Bankası’nın faiz artırım kararı sonrası açıklamada bulunan Bakan Şimşek, “Finansman koşulları çok elverişli de olsa, karlılık çok cazip de görünse öngörülebilirlik olmadan kalıcı yatırım ve istihdam artışı sağlamak mümkün değildir. Öngörülebilirliği sağlayacak olan ise güvendir. Güven, ancak kurala göre politikalar uygulanarak temin edilebilir” dedi.

Haber Merkezi / Bakan Şimşek, fiyat istikrarına odaklanan ve finansal istikrarı gözeten kurala dayalı para politikasının Türkiye’ye çok ciddi miktarda sermaye akımı sağlayacağını söyledi. Şimşek ekonomi politikalarının “teşebbüs hürriyeti, piyasa ekonomisi, dışa açık serbest kambiyo rejimi, dalgalı kur sistemi ve enflasyon hedeflemesi modeli ilkeleri tarafından belirlenen çerçeveye dayanacağını” da ekledi.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB), yeni Başkanı Hafize Gaye Erkan yönetiminde ilk Para Politikası Toplantısı’nda (PPK) politika faizini yüzde 8,5’ten yüzde 15’e yükseltmesinin ardından, sosyal medya hesabından açıklamalarda bulundu.

Mehmet Şimşek refah ve kalkınma için sürdürülebilir büyümenin vazgeçilmez önkoşul olduğunu belirtti. Şimşek sürdürülebilir büyümenin bir yandan yatırımlar ve istihdam artışı diğer yandan da verimlilik artışı ile sağlanacağını kaydetti.

Şimşek sözlerini söyle sürdürdü: “Yatırım ve istihdam kararları için en önemli belirleyici etken öngörülebilirliktir. Finansman koşulları çok elverişli de olsa, karlılık çok cazip de görünse öngörülebilirlik olmadan kalıcı yatırım ve istihdam artışı sağlamak mümkün değildir. Öngörülebilirliği sağlayacak olan ise güvendir. Güven, ancak kurala göre politikalar uygulanarak temin edilebilir.”

Şimşek fiyat istikrarına odaklanan ve finansal istikrarı gözeten kurala dayalı para politikası ve kamu kesimi mali dengesinde istikrarlı bir yapıyı ve sürdürülebilir bütçe finansmanını hedefleyen kurala dayalı öngörülebilir maliye politikasına atıfta bulundu.

Bakan Şimşek Türk lirasının istikrar kazanmasına dair şu ifadeleri kullandı: “Piyasa ekonomisi, serbest kambiyo rejimi, dışa açık ekonomi ilkelerine dayalı politika çerçevesi Türkiye’ye çok ciddi miktarda sermaye akımı sağlayacaktır. Bu ise yatırımların ve üretimin finansmanını çok daha kolay hale getirecek, Türk lirasının yeniden istikrar kazanmasını, güvenilir bir para birimi haline gelmesini sağlayacaktır. Paramızın istikrarlı ve güvenli olması, dolarizasyon belasından kurtulmak için en etkili çözümdür.”

Faiz artışı sürecek sinyali 

Öte yandan Merkez Bankası’nın faiz kararı metninde, “Kurul, dezenflasyonun en kısa sürede tesisi, enflasyon beklentilerinin çıpalanması, fiyatlama davranışlarındaki bozulmanın kontrol altına alınması için parasal sıkılaştırma sürecinin başlamasına karar vermiştir” ifadeleriyle faiz artışının süreceği sinyali verildi.

Metinde ayrıca şu ifadeler yer aldı: “Kurul politika faizini enflasyonun ana eğiliminin gerilemesini ve orta vadede yüzde 5 hedefine ulaşmasını sağlayacak parasal ve finansal koşulları oluşturacak şekilde belirleyecektir.

Enflasyon görünümünde belirgin iyileşme sağlanana kadar parasal sıkılaştırma gerektiği zamanda ve gerektiği ölçüde kademeli olarak güçlendirilecektir. Enflasyon ve enflasyon eğilimine ilişkin göstergeler yakından takip edilecek ve TCMB, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanmaya devam edecektir.

Parasal sıkılaştırma sürecinin başlaması ile para politikasının etkinliği artacaktır. Bununla birlikte, fiyat istikrarının sürekliliğini sağlamak hedefiyle, TCMB cari dengeyi iyileştirecek stratejik yatırımları desteklemeye devam edecektir.”

Paylaşın

“Merkez Bankası Politika Faizini Yüzde 25’e Yükseltecek” Beklentisi

Mehmet Şimşek’in yeni kabinede “tam yetkili Hazine ve Maliye Bakanı” olarak göreve gelmesinin ardından ekonomi yönetiminde büyük değişiklikler yapmıştı. Değişiklikler sonrası yabancı bankalar da Merkez Bankası faiz politikasına dair raporlarını güncelliyor.

Son olarak ABD merkezli Bank of America Securities, Merkez Bankası’nın politika faizini yüzde 25’e yükseltmesini beklediğini, ancak aşağı yönlü bir sürpriz için de alan gördüklerini belirtti.

Aralarında Zümrüt İmamoğlu’nun da bulunduğu ekonomistlerin yayımladığı raporda tahminlerinden daha düşük bir faizin, faiz koridoru ya da daha fazla faiz artışı sinyaliyle desteklenebileceği belirtildi.

Bloomberght’te yer alan habere göre, regülasyonlar ve kontrollerin tedrici olarak kaldırılmasının beklendiği belirtilen raporda “Kontrolleri kaldıracak tek seferde büyük bir faiz artışı daha az ihtimal olarak görüyoruz” denildi.

Kurum, Merkez Bankası’nın yüzde 15-18 gibi düşük bir faizle başlaması durumunda mevcut banka faizlerini yakalamak için en az iki faiz artışı daha yapabileceğini öngördü.

“Politika faizi son 4 yılın zirvesine çıkacak”

Öte yandan Reuters anketine katılan 15 ekonomist, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu’nun (PPK) 22 Haziran perşembe günü yüzde 8,5 seviyesinde olan politika faizini son 4 yılın zirvesine çıkaracağını öngördü.

Ekonomistlerin tamamı yeni Başkan Hafize Gaye Erkan’ın ilk PPK toplantısında faizin yükseltileceği konusunda hemfikir. Tahminler yüzde 12,5 ile yüzde 30 arasında değişirken, medyan tahmin ise yüzde 20 oldu.

TCMB’nin politika faizini yüzde 20’ye yükseltmesi durumunda faizde son 4 yılın zirvesi görülecek. Merkez Bankası, en son Naci Ağbal döneminde Mart 2021’de faizi yüzde 17’den yüzde 19’a çıkarmış, karar sonrası Ağbal görevden alınmıştı.

Haberde, Merkez Bankası’nın sözel yönlendirme yapmadığı, bu yüzden de tahmin aralığının geniş olduğuna dikkat çekildi. Ekonomistlerin yıl sonu faiz beklentisi ise yüzde 18 ile yüzde 35 aralığına gerçekleşti. Medyan tahmin ise yüzde 30 oldu.

AA Finans’ın anketinde de benzer sonuçlar alınmıştı. AA’nın anketine katılan ekonomistlerin faiz tahminleri yüzde 12 ile yüzde 30 arasında değer aldı. Medyan tahmin ise faizin 1075 baz puan artırılarak yüzde 19,25’e çekileceği yönünde. Merkez Bankası’nın cuma günü açıklanan piyasa beklentileri anketinde ise politika faizi yüzde 17,5 olarak öngörülmüştü.

Paylaşın

Ekonomistlerden “Merkez Bankası, Faizi 4 Yılın Zirvesine Çıkaracak” Öngörüsü

Mehmet Şimşek’in yeni kabinede “tam yetkili Hazine ve Maliye Bakanı” olarak göreve gelmesinin ardından ekonomi yönetiminde büyük değişiklikler olmuş, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın (TCMB) başına Hafize Gaye Erkan getirilmişti.

Görevini Nurettin Nebati’den devralan Mehmet Şimşek, “Önümüzdeki dönemde bu hedefe ulaşmada şeffaflık, tutarlılık, öngörülebilirlik ve uluslararası normlara uygunluk temel ilkelerimiz olacaktır. Türkiye’nin rasyonel bir zemine dönme dışında bir seçeceği kalmamıştır” demişti.

Ekonomi yönetimindeki değişiklikler ve Mehmet Şimşek’in mesajları sonrası, Merkez Bankası’nın politika faizinde atacağı adımlar gündemin ne çıkan konuları arasında.

Reuters anketine katılan 15 ekonomist, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu’nun (PPK) 22 Haziran perşembe günü yüzde 8,5 seviyesinde olan politika faizini son 4 yılın zirvesine çıkaracağını öngördü.

Ekonomistlerin tamamı yeni Başkan Hafize Gaye Erkan’ın ilk PPK toplantısında faizin yükseltileceği konusunda hemfikir. Tahminler yüzde 12,5 ile yüzde 30 arasında değişirken, medyan tahmin ise yüzde 20 oldu.

TCMB’nin politika faizini yüzde 20’ye yükseltmesi durumunda faizde son 4 yılın zirvesi görülecek. Merkez Bankası, en son Naci Ağbal döneminde Mart 2021’de faizi yüzde 17’den yüzde 19’a çıkarmış, karar sonrası Ağbal görevden alınmıştı.

Haberde, Merkez Bankası’nın sözel yönlendirme yapmadığı, bu yüzden de tahmin aralığının geniş olduğuna dikkat çekildi.

Yıl sonu faiz beklentisi yüzde 30 seviyesinde

Ekonomistlerin yıl sonu faiz beklentisi ise yüzde 18 ile yüzde 35 aralığına gerçekleşti. Medyan tahmin ise yüzde 30 oldu.

AA Finans’ın anketinde de benzer sonuçlar alınmıştı. AA’nın anketine katılan ekonomistlerin faiz tahminleri yüzde 12 ile yüzde 30 arasında değer aldı. Medyan tahmin ise faizin 1075 baz puan artırılarak yüzde 19,25’e çekileceği yönünde.

Merkez Bankası’nın cuma günü açıklanan piyasa beklentileri anketinde ise politika faizi yüzde 17,5 olarak öngörülmüştü.

Paylaşın

FED, Politika Faizini Son 16 Yılın En Yüksek Seviyesine Çekti

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Merkez Bankası (FED) gecelik politika faizini 25 baz puan artırarak yüzde 5-5.25 aralığına çekti. Böylece FED’in politika faizi son 16 yılın en yüksek seviyesine çıktı.

FED, mart ayında da 25 baz puanlık faiz artırımı kararı almıştı. Oybirliğiyle alınan son kararla beraber son 10 toplantıda politika faizini toplamda 500 baz puan artırmış oldu.

FED, bu kararla önümüzdeki dönemde faiz oranlarında artışa ara verebileceğinin sinyalini de verdi.

FED’in bu şekilde ABD’de son dönemde batan bankalardan kaynaklanan risklerin değerlendirilmesi, borç tavanına ilişkin siyasi tıkanıklığın aşılması ve enflasyonun seyrinin değerlendirilmesi amacıyla yetkililere zaman kazandırmayı amaçladığı belirtiliyor.

Karar ne anlama geliyor?

FED karara ilişkin yaptığı açıklamada, faiz oranlarını arttırmayı durdurduğu 2006 yılında kullandığı dile benzer bir dil kullanarak, “politikanın sıkılaştırılmasına yönelik hangi ilave adımların uygun olabileceğinin belirlenmesi konusunda yetkililerin ekonomi, enflasyon ve mali piyasaların önümüzdeki hafta ve aylarda nasıl davranacaklarını izleyeceklerini” belirtti.

Açıklamada kullanılan bu ifadeler, ABD Merkez Bankası’nın Haziran ayında yapacağı politika toplantısında faiz oranlarını sabit tutacağına ilişkin bir garanti vermiyor.

FED’in açıklamasında enflasyonun yüksek seyretmeye devam ettiği ve istihdamda elde edilen kazanımların hala güçlü bir hızda ilerlemeyi sürdürdüğü belirtildi.

ABD Merkez Bankası, ekonomik büyüme sürse de son gelişmelerin hem aileler hem de şirketler için daha sıkı kredi koşullarını beraberinde getirebileceğini ve ekonomik faaliyet, işe alım ve enflasyonun etkilenebileceğini kaydetti.

ABD’de bazı bankaların batmasının ardından baş gösteren risklerin yanısıra, Kongre’de Cumhuriyetçiler ve Demokrat Başkan Joe Biden arasında borç limitine ilişkin yaşanan anlaşmazlığın, FED’in mali koşulları daha da sıkılaştırmaya çalışma konusunda daha ihtiyatlı davranmasına neden olduğu belirtiliyor.

Powell’dan kararlılık mesajı

FED Başkanı Jerome Powell faiz kararının ardından yaptığı açıklamada, bankacılık sektöründe koşulların iyileştiğini, ABD’de bankacılık sektörünün sağlam ve dayanıklı olduğunu, bu süreçten doğru dersleri çıkarma konusunda da kararlı olduklarını vurguladı.

Enflasyon baskısının sürdüğünü belirten Powell, enflasyonun yüzde 2’ye çekilmesi konusunda kararlı olduklarının altını çizdi.

FED Başkanı Powell, fiyat istikrarı olmadan güçlü ve sürdürülebilir bir iş gücü piyasası sağlanamayacağını belirtti.

Önümüzdeki dönemde hangi para politikalarının benimseneceğinin gelişmelere bağlı olacağını vurgulayan Powell, faiz oranı konusundaki kararların da her toplantıda bu gelişmelere göre değerlendirilerek alınacağının altını çizdi.

(Kaynak: VOA Türkçe)

Paylaşın

ABD Merkez Bankası, Politika Faizini 50 Baz Puan Arttırdı

Politika faizini 50 baz puan arttırarak yüzde 4,25-4,50 aralığına çıkaran ABD Merkez Bankası Fed, karara ilişkin açıklamasında, “Enflasyonu zaman içinde yüzde 2’ye geri döndürmek amacıyla yeterince kısıtlayıcı bir para politikası duruşu elde etmek için hedef aralığında devam eden artışlar uygun olacaktır” ifadelerini kullandı.

FED’in tercih ettiği ölçüye göre enflasyonun en azından 2025 sonuna kadar Merkez Bankası’nın yüzde 2’lik hedefinin üzerinde kalması ve gelecek yıl sonuna kadar da yüzde 3’ün üzerinde seyretmesi öngörülüyor.

ABD Merkez Bankası (FED), faiz oranlarını 50 baz puan arttırdı. FED, 2023 yılı sonuna kadar borçlanma maliyetlerinde en az 75 baz puanlık bir artışın yanısıra, işsizlikte artış ve ekonomik büyümenin neredeyse durma noktasına geleceğini öngördü.

Merkez Bankası’nın hedef federal fon oranının 2023 yılında yüzde 5,1’e yükseleceği öngörüsü, yatırımcıların bu haftaki iki günlük politika toplantısına girerken beklediklerinden biraz daha yüksek ve daha da yükselmeye eğilimli görünüyor.

FED’in 19 yetkilisinden sadece ikisinin gösterge gecelik faiz oranının gelecek yıl yüzde 5’in altında kalacağını düşünmesi, 40 yılın en yüksek seviyelerinde seyreden enflasyona karşı mücadeleyi sürdürme ihtiyacı hissettiklerinin bir işareti.

FED, Kasım toplantısında yayınladığı açıklamayla neredeyse aynı olan yeni açıklamasında, “(Federal Açık Piyasa) Komisyonu enflasyon risklerine karşı son derece dikkatli. Enflasyonu zaman içinde yüzde 2’ye geri döndürmek amacıyla yeterince kısıtlayıcı bir para politikası duruşu elde etmek için hedef aralığında devam eden artışlar uygun olacaktır” ifadelerini kullandı.

Oybirliğiyle kabul edilen yeni açıklama, yetkililerin son dört toplantıda yapılan 75 baz puanlık faiz artışların. 2022 yılına sıfıra yakın bir faiz seviyesinde başlayan FED’in politika faizi şu anda 2007 sonlarından bu yana en yüksek seviye olan yüze 4,25-4,50 hedef aralığında.

FED’in tercih ettiği ölçüye göre enflasyonun en azından 2025 sonuna kadar Merkez Bankası’nın yüzde 2’lik hedefinin üzerinde kalması ve gelecek yıl sonuna kadar da yüzde 3’ün üzerinde seyretmesi öngörülüyor.

Öngörülen medyan işsizlik oranının önümüzdeki yıl mevcut yüzde 3,7’den yüzde 4,6’ya yükseleceği görülüyor. Bu artış tarihsel olarak resesyonla ilişkilendirilen seviyenin üzerinde.

Gayrisafi yurtiçi hasılanın gelecek yıl sadece binde 5 oranında büyüyeceği öngörülüyor. Bu oran 2022 yılı için tahmin edilenle aynı. Ekonomide uzun vadeli büyüme öngörüsü de 2024 yılında yüzde 1,6’ya ve 2025 yılında yüzde 1,8.

Paylaşın

‘Nas’ Gitti, ‘Kur korumalı Mevduat Farkı’ Geldi

Dünya genelinde Merkez Bankaları yaşanan ekonomik krizi hafifletmek için faiz yükseltirken, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) politika faizini yüzde 13’ten yüzde 12’ye çekmesinin tartışmaları devam ediyor. 

Çok değil bir yıl öncesine kadar birçok Batı ülkesinde faizler – 0,25 ile – 0,75 arasında seyrediyordu.

Pandemi ve 24 Şubat’ta başlayan Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle enerji ve gıda fiyatlarındaki artışla beraber enflasyon oranlarının artması üzerine birçok ülkenin merkez bankası arka arkaya faiz artırmaya başladı.

Bunların başında ise Amerika Birleşik Devletleri geldi. FED 5 defa faiz artırdı. Artık ABD’de politika faizinin oranı 3,25.

Benzer faiz artışları sürerken Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) ise ısrarlı bir şekilde faiz indirimi yapıyor.

“Nas ortada olduğuna göre, sana bana ne oluyor” demişti

İlk başlarda faizi düşürmenin nedeni Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ortaya koyduğu tavırdı.

Erdoğan 19 Aralık 2021’de Dolmabahçe Sarayı’nda düzenlenen “İlim Yayma Akademi Ödülleri Töreni”nde yaptığı açıklamada, “Neymiş efendim, faizleri düşürüyormuşuz. Benden başka bir şey beklemeyin. Bir Müslüman olarak naslar neyi gerektiriyorsa onu yapmaya devam edeceğim. Hüküm bu” dedi.

İki gün sonra bu sefer de partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda, faiz oranlarına dair tartışmalara yorum yapan Erdoğan, “Faizle mücadelemi sonuna kadar sürdüreceğim ve enflasyonla mücadelemi de sürdüreceğim. Şunu bir defa bilmemiz lâzım: Bu konuda nas ortada. Nas ortada olduğuna göre, sana bana ne oluyor?” ifadelerini kullandı.

Önce “nas” talimatı şimdi de KKM farkı

Erdoğan’ın açıklamaları “talimat” olarak algılandı. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası da politika faizini düşürmeye başladı.

Faiz düşürüldükçe döviz yükseldi. “Düşecek” denilen enflasyon ise artış trendine girdi.

Ağustos 2021’de yüzde 19 olan politika faizi önce 18’e ardından da Aralık 2021’de 14’e düşürüldü.

Ocak 2022’ye gelindiğinde faiz oranı 14’e çekilirken enflasyon oranı ise yüzde 48,69’a çıktı.

Ocak ile temmuza kadar 14’te tutulan politika faizi ağustosta 13, eylülde ise 12’ye çekildi.

Daha önce faiz indirilirken “nas”ı dikkate alanların artık yeni bir gerekçesi var gibi.

Zira 21 Aralık 2021’de dövize yapılan müdahaleden sonra bilindiği gibi vatandaş “kur korumalı TL vadeli mevduat” hesaplarına yönlendirilmişti.

Vatandaşı dövizdeki artış karşısında zarara uğramaması için ise aradaki farkın hazine tarafından karşılanacağı belirtilmişti.

Bunun üzerine birçok mevduat sahibi, birikimlerini açılan KKM hesaplarına yatırmaya başladılar.

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin verdiği bilgiye göre ise bugüne kadar KKM hesaplarında biriken para miktarı 1 trilyon 307 milyar 6 milyon lirayı buldu.

Aralıktan bu yana ise faiz + kur farkı nedeniyle hazineden milyarlar ödendiği ifade ediliyor.

Tüm müdahalelere rağmen dövizdeki yükseliş durmayınca hazineden daha fazla para çıkmaması için artık faiz indirimine gidilerek ödenecek farkın düşürülmesi amaçlandığı ifade ediliyor.

Ekonomistler bu konuda Independent Türkçe’den Adem Demir’e değerlendirmelerde bulundu.

“Kurdaki artış nedeniyle kayıpları olmuyor” 

Ekonomist Doç. Dr. Oğuz Demir’e göre faiz indiriminin rasyonel bir açıklaması yok artık. Ayrıca bunun nedenini de ekonomistler de artık bilmiyor olabilir.

Faiz düştükçe KKM hesaplarında birikimi olanların hak kaybına uğramadıklarını hatırlatan Demir, “Çünkü, eğer kurda bir değişiklik olmazsa politika faizinin 3 puan üstün kadar faiz ödeniyor” dedi.

“Diyelim faiz yüzde 15. Yüzde 15 + kur farkı. Kur artarsa hesap sahipleri fark alır” diyen Demir, “Kur hiç değişmezse elde ettikleri faiz düşmüş olur. Ancak şu ana kadar hep kur artışı kadar aldıkları için gelir elde etmiş oldular” ifadelerini kullandı.

Doç. Dr. Oğuz Demir, şunları kaydetti: “Örneğin bir vatandaş parasını 3 aylık mevduata koyuyor. Normalde kur değişmezse 3 ayda alacağı faiz yüzde 4,5’tu. Şimdi ise yüzde 3,5’a indi. Ama kur yükseldiği için değişim kadar, fark almış oluyor. Bu yüzden kur korumalı mevduat faizinin bir önemi kalmamış oluyor. Kur sabit kalırsa kayıp olabilir ancak kur şu an istikrarlı bir yere oturmuş gibi gözükmüyor.”

“KKM öyle bir tezgah ki zenginler, servetlerine servet katıyor” 

İktisatçı Serkan Özcan ise “kur korumalı TL vadeli mevduat hesabı tam bir tezgah.

Özcan, bu konudaki savını şöyle açıkladı: “Bu hesaba para yatıranların kayıpları olmuyor. Sürekli kazanıyorlar. KKM öyle bir tezgah ki kur düşerse kaybetmiyor, yükselirse ki yükseliyor daha fazla kazanıyorlar.”

“Ülke hazinesi yanlış uygulanan para politikaları sonuçlarını hafifletebilmek için öyle bir şey oluşturdu ki parası olanlar hiçbir şekilde kaybetmiyor” diyen Özcan “Kur düştüğü zaman faizlerini alıyorlar, yükseldiğinde de döviz farklarını alıyorlar. Öyle bir sistem oluşturmuşlar ki zenginin hiç kaybetmiyor. Bu sistemde ülkenin bir avuç zengini, servetine servet katıyor” değerlendirmesinde bulundu.

“Hayallerin çok olumsuz sonuçlarıyla karşı karıyayız” 

Serkan Özcan, mevcut iktidarın enflasyonla mücadele etmediği görüşünde. Özcan’a göre bütün dünyanın enflasyonu; üretim, yatırım ve istihdamın önündeki en büyük engel görüp olana göre mücadele ediyor.

Özcan, şunları kaydetti: Bizde ise maalesef bir inat ve ısrar uğruna sonuçları anlaşılamayacak bir biçimde bir cari ekonomik politikası takip ediliyor. Faizlerin indirilmesine devam edilmesi konusunda hükümetin son günlerde kaynağı açıklanamayan yurtdışından para girişlerine umut bağladığını düşünüyorum. Ama bu umut ve hayallerin çok olumsuz sonuçlarını yaşama riskiyle karşı karşıyayız.

“MB faizi alet çantasından çıkarıp attı”

Ekonomist Mustafa Sönmez, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın faizi ekonomik bir araç olmaktan çıkardığını söyledi.

Diğer ülkelerde merkez bankalarının faizleri ekonomik dengeler aracı olarak kullandığını vurgulayan Sönmez, “Öncelikle de enflasyonu önlemede bir araçtır” dedi.

Türkiye’de enflasyon yükselirken faizin düşürüldüğünü dünyadaki diğer ülkelerin ise bunun tersini yaptığını anımsatan Sönmez, “Türkiye’de enflasyonu önlemek gibi bit kaygı yok. Daha çok seçimlere doğru ekonomiyi canlı götürme kaygısı ön planda. Bunun için faizleri, düşürdüler” diye konuştu.

Enflasyonla faiz arasında şu anda 68 puanlık bir fark olduğuna dikkati çeken Mustafa Sönmez, şunları ifade etti: MB faizi alet çantasından çıkarıp attı. Artık işe yaramıyor. Enflasyon yüksekken faizi indirmek birazda siyasi bir mesaj. KKM hesaplarında birikimleri olan vatandaşların kayıplarına gelinde, çok zarar etmiş olmuyorlar. Hatta birikimler artıyor.  Çünkü KKM’de taban MB faizi + 3 puandır. KKM başladığında faiz 14 idi. + 3 daha toplamda 17 yapıyordu. Bu 12’ye indirildiği için 12 + 3 olunca 15’e düşmüş oldu. Yani bir azalma oldu denilebilir ama dövizdeki artış sürdüğü için zarar etmiyorlar.

Paylaşın

Merkez Bankası Faiz İndirdi; Dolar Yılın Zirvesini Gördü

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB), Para Politikası Kurulu (PPK), politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranında 100 baz puanlık faiz indirimi yaptı. Piyasa beklentilerinin aksine faizi yüzde 14’ten yüzde 13’e indirdi.

Kararın ardından dolar kuru yılın en yüksek seviyesine çıktı. Karar öncesi 17,94 seviyesinde olan kuru 18,15’e kadar yükseldi. Konuya ilişkin bir duyuru yapan Merkez Bankası, jeopolitik risklerin dünya genelinde iktisadi faaliyet üzerindeki zayıflatıcı etkisinin artarak sürdüğü belirtti.

Gelecek döneme ilişkin küresel büyüme tahminlerinin aşağı yönlü güncellenmeye devam ettiği ve resesyonun kaçınılmaz bir risk faktörü olduğu ifade eden Merkez Bankası şu açıklamayı yaptı:

“Kurul, sürdürülebilir fiyat istikrarı ve finansal istikrarın güçlendirilmesi için atılan ve kararlılıkla uygulanan adımlar ile birlikte, küresel barış ortamının yeniden tesis edilmesiyle dezenflasyonist sürecin başlayacağını öngörmektedir. Bununla birlikte, üçüncü çeyreğe ilişkin öncü göstergeler iktisadi faaliyette bir miktar ivme kaybına işaret etmektedir.

Küresel büyümeye yönelik belirsizliklerin ve jeopolitik risklerin arttığı bir dönemde sanayi üretiminde yakalanan ivmenin ve istihdamdaki artış trendinin sürdürülmesi açısından finansal koşulların destekleyici olması önem arz etmektedir. Bu çerçevede Kurul, politika faizinin 100 baz puan düşürülmesine karar vermiş, mevcut görünüm altında güncellenen politika faiz düzeyinin yeterli olduğunu değerlendirmiştir.

Fiyat istikrarının sürdürülebilir bir şekilde kurumsallaşması amacıyla TCMB’nin tüm politika araçlarında kalıcı ve güçlendirilmiş liralaşmayı teşvik eden geniş kapsamlı bir politika çerçevesi gözden geçirme süreci devam etmektedir. Değerlendirme süreçleri tamamlanan kredi, teminat ve likidite politika adımları para politikası aktarım mekanizmasının etkinliğinin güçlendirilmesi için kullanılmaya devam edilecektir.”

Faiz ve enflasyon ilişkisi

Faiz, enflasyon ve döviz kurları birbirinden bağımsız değil, arasında yakın bir ilişki var. Bir noktadaki dengesizlik diğerlerini etkiliyor.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun yayımladığı verilere göre Temmuz’da yıllık enflasyon yüzde 79,60’a ulaştı. Aylık enflasyon da yüzde yüzde 2,37 oldu. Politika faizi ise şimdilik yüzde 13 seviyesinde.

Hükümet ve Merkez Bankası uygulayacağı politikalarla bunlar arasında bir denge kurulmaya çalışılıyor. Merkez Bankası’nın piyasadaki para arzını yönetebilmek için sahip olduğu en etkili araçsa politika faizi.

Faiz oranlarının düzeyi, bireylerin ve kurumların kaynaklarını tasarrufa ya da harcamaya yöneltmesinde belirleyici.

Genel kabul gören ekonomi teorisinde, faiz oranlarının düşük tutulmasının enflasyon yaratacağı ve enflasyonun arttığı bir dönemde de fiyat artışlarını dizginlemek için faiz artırımına gidilmesi gerektiği görüşü bulunuyor.

Paylaşın

FED, Politika Faizini 75 Baz Puan Artırdı

ABD Merkez Bankası (Fed), politika faizini 75 baz puan artırarak yüzde 2,25-2,50 aralığına yükseltti. Oy birliği ile alınan kararda, enflasyon risklerine karşı yüksek derecede dikkatli olunduğu mesajı tekrarlandı. 

Son harcama ve üretim göstergelerinin yumuşadığı belirtilen açıklamada, bununla birlikte son aylarda istihdam kazanımlarının güçlü olduğu ve işsizlik oranının düşük kaldığı aktarıldı.

Açıklamada, “Enflasyon, salgınla ilgili arz ve talep dengesizliklerini, yüksek gıda ve enerji fiyatlarını ve daha geniş fiyat baskılarını yansıtarak yüksek kalmaya devam ediyor.” ifadesi kullanıldı.

Rusya’nın Ukrayna’da başlattığı savaşın insani ve ekonomik zorluklara neden olduğu yinelenen açıklamada, savaş ve ilgili gelişmelerin enflasyon üzerinde ek yukarı yönlü baskı yarattığı ve küresel ekonomik faaliyet üzerinde baskı oluşturduğu kaydedildi.

Bilanço planlandığı gibi daraltılmaya devam edecek

Açıklamada, Federal Açık Piyasa Komitesi’nin (FOMC) enflasyon risklerine karşı son derece dikkatli olduğu vurgulanarak, maksimum istihdam ve uzun vadede yüzde 2 oranında enflasyonun hedeflendiği bildirildi.

Fed’in açıklamasında, söz konusu hedeflerin desteklenmesi için federal fon oranının yüzde 2,25-2,50 aralığına yükseltilmesine karar verildiği ve devam eden artışların uygun olacağının tahmin edildiği belirtildi.

Bankanın bilançosunu planlandığı gibi küçültmeye devam edeceğine de değinilen açıklamada, enflasyonun yüzde 2 hedefine çekilmesinde kararlı olduğu aktarıldı.

Açıklamada, para politikasının uygun duruşu değerlendirilirken ekonomik görünüme yönelik bilgilerin etkilerinin izlenmeye devam edileceği, hedeflere ulaşmasını engelleyebilecek risklerin ortaya çıkması halinde para politikası duruşunun uygun şekilde ayarlanmaya hazır olunacağı kaydedildi.

ABD’de enflasyon haziranda yüzde 9’u aşarak 41 yılın zirvesine çıkmıştı

Fed, Covid-19 salgınının ardından hızlı ekonomik toparlanmayla gelen yüksek enflasyon baskısıyla 2021’in son çeyreğinde para politikası tonunu değiştirmeye başladı.

Banka, mart ayında varlık alım operasyonunu tamamlayarak faiz artışlarına başladı.

Fed, mart ayı toplantısında 25 baz puan artışla 2018’den bu yana ilk kez faiz artırımına gitme kararı alırken, mayıs toplantısında 50 baz puan ile 2000 yılından bu yana en hızlı faiz artışını gerçekleştirdi.

Banka haziran toplantısında ise 75 baz puanla 1994’ten bu yana en güçlü faiz artırımına gitti.

Rusya-Ukrayna Savaşı ve Çin’de Covid-19 salgınına karşı alınan karantina önlemlerinin tedarik zincirindeki sıkıntıları artırmasıyla yükseliş eğilimini sürdüren enflasyon, Fed’in üzerindeki baskıyı daha da artırmıştı.

ABD’de enflasyon haziranda yıllık yüzde 9,1 ile Kasım 1981’den bu yana en yüksek seviyeye ulaşmıştı.

Ukrayna’da savaşın enflasyon üzerinde yukarı yönlü baskı yarattığı ve küresel ekonomik aktivite üzerinde baskı oluşturduğu kaydedildi.

Fed’in bu yıl sonunda kadar faizleri artırarak yüzde 3,5’e kadar yükseltmesi, gelecek yılın yarısından itibaren ise düşürmeye başlaması bekleniyor.

‘Güçlü bir dolar atmosferi’

Reuters’a konuşan Citigroup’tan gelişmekte olan piyasalar ekonomisti Michel Nies, “Gelişmekte olan piyasalar ABD’nin para politikasını sıkılaştırmasıyla dışarıdan genel olarak daha az talep görüyor; bu da daha güçlü bir dolar atmosferinin oluşmasına neden oluyor. Bunun etkileri de döviz kurlarının adaptasyonunun zarar görmesiyle küresel ticarette fark ediliyor” yorumunda bulundu.

Siyasi belirsizlik, yükselen enflasyon, küresel resesyon beklentisi ve Ukrayna’daki savaş da gelişmekte olan piyasalardaki durumun sarsıntılı olmasına yol açıyor.

Bloomberg dolar endeksi Haziran ayının başından beri yüzde 4 değer kazandı.

MSCI gelişmekte olan piyasalar endeksi ise yüzde 7 değer kaybetti.

Bu durum gelişmekte olan piyasalardaki hisse senetlerinin yerel para birimi açısından değerinin dolara karşı sürekli azalması anlamına geliyor.

Hükümetlerin ve şirketlerin borcunun daha pahalı bir hale gelmesi de tahvil ve bono piyasasını olumsuz etkiliyor.

Ancak yatırımcılara göre gelişmekte olan piyasalardaki bu sıkıntıların azalması henüz mümkün değil.

ABD’de ekonominin yavaşlamasına yönelik kaygılar

Fed Başkanı Powell’dan net bir mesaj beklenmemesi de piyasalardaki oynaklığın yüksek seviyede olmasına yol açıyor.

Bloomberg’e konuşan Medley Global Advisors’tan küresel makroekonomi stratejisti Ben Emons, “Enflasyon konusunda bu kadar belirsizlik olduğu sürece, Fed’in açık bir şekilde ileriye dönük yönlendirmesi olamaz. Powell’ın kendisine seçme imkanı sağlaması gerekiyor” değerlendirmesini yaptı.

Diğer yandan Bloomberg HT’nin haberine göre ABD ekonomisinin resesyona girip girmeyeceği tartışılmaya devam ediyor.

Özellikle konut piyasası verilerinin olumsuz sinyaller verdiği, teknoloji şirketlerinin işe alımları askıya aldığı ve işsizlik maaşı başvurularının tırmanışa geçtiği bir ortamda ekonominin yavaşlamasına yönelik endişeler artıyor.

(Kaynak: Euronews Türkçe, BBC Türkçe)

Paylaşın