Pervin Buldan’dan “Yerel Seçimler” Açıklaması: Her Yerde Aday Çıkaracağız

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, “Eylülde gerçekleştireceğimiz kongreden sonra yeni bir seçim süreci başlatacağız.  Yerel seçimler elbette ki hepimiz açısından önemli. İktidar bir kez daha devletin bütün imkanlarını kullanmaya çalışacak” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Biz de bütün illerimizde büyükşehirler başta olmak üzere her yerde adaylarımızı çıkaracağız. Bu seçimlerde iyi bir çalışma temposuyla büyük bir başarı elde etmek için çalışmalarımızı sürdüreceğiz.”

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Van’da bayram ziyaretlerine devam etti. Erciş ilçesinde bayramlaş programına katılan Buldan, bayramın barış ve özgürlük getirmesi temennisinde bulundu.

Buldan, 14 Mayıs ve 28 Mayıs seçim sonuçlarına değindi ve “2023 seçimleri önümüzde büyük bir fırsattı. Bu fırsatı değerlendirmek üzere büyük bir çalışma yürüttük ancak karşımızdaki AKP-MHP iktidarı devletin bütün olanakları ve imkânlarını kullanarak iktidar oldular. Devletin bütün imkânlarını diyoruz, çünkü seçim çalışmalarında bunu gördük. Devletin medyasını, paralarını, yargısını, ordusunu ve bütün kaynaklarını kullandılar” dedi.

Seçimden sonra yaşanan eksiklikleri toplantılarında ele aldıklarını dile getiren Buldan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Yeni kararlar aldık. Bu kararlarla birlikte kongreye gideceğimizi ifade ettik. Kongrede, yeni bir planlama ve yeni bir anlayışla yeni yüzlerle, yeni canlarla bu süreci karşılamak ve bir değişim ve dönüşüm için bir süreç başlayacak.

Muhtemelen eylül ayı gibi kongremizi gerçekleştirip, HDP ile mi yola devam edeceğiz, Yeşil Sol’la mı devam edeceğiz, Yeşil Sol’un ismi mi değişecek? Bütün bunlar şu an tartışma konusu. Bir komisyon kurduk. Bu komisyonumuz çalışmalarını sürdürüyor.

“Yeni bir seçim süreci başlatacağız”

Eylülde gerçekleştireceğimiz kongreden sonra yeni bir seçim süreci başlatacağız.  Yerel seçimler elbette ki hepimiz açısından önemli. İktidar bir kez daha devletin bütün imkanlarını kullanmaya çalışacak. Biz de bütün illerimizde büyükşehirler başta olmak üzere her yerde adaylarımızı çıkaracağız. Bu seçimlerde iyi bir çalışma temposuyla büyük bir başarı elde etmek için çalışmalarımızı sürdüreceğiz.”

“Bir kez daha Kürtlerin inkar edildiği, yok sayıldığı, her türlü zorbalığın yapıldığı bir dönemden geçiyoruz. Önemli bir seçim sürecini yaşadık; ancak seçimdeki baskıların zorlukların, anti-demokratik uygulamaların bir kez daha AKP ve onun ortağının kazanmasına vesile olduğunu gördük.

“Bu ülkeyi AKP’nin karanlık zihniyetine asla teslim etmeyeceğiz”

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Van’da katıldığı bayramlaşma töreninde ise şunları ifade etmişti:

Biz mücadeleyi sürdürürken, bu ülkede bütün zorluklara ve baskılara karşı mücadele ederken Kürt halkı başta olmak üzere, ezilen, sömürülen, inkar edilen bütün halkların barış ve özgürlükler içerisinde yaşamasını umut ederken AKP ve MHP ittifakının bir kez daha bu seçimleri kazandığını söylemeyeceğiz. Çünkü bu seçimler, demokratik bir ortamda yapılmadı. AKP’nin devletin bütün imkanlarını kullanarak kazandığı bir seçim olarak tarihe geçti.

Biz buradayız, yerimizdeyiz, halkımızla birlikte mücadele etmeye devam edeceğiz. AKP iktidarının baskılarını, zorbalığını, inkaranı bir kez daha yok etmek için, bunu bertaraf etmek için bu mücadeleyi büyüteceğiz. Seçimlerin üzerinden bir buçuk ay gibi bir zaman geçmesine rağmen AKP seçimlerden sonra ilk günden itibaren aynı anlayış ve zihniyetle bu ülkeyi yönetmeye devam ediyor. Bu, 5 yıllık süre içerisinde aynı anlayışı sürdüreceğinin göstergesidir.

Bu ülkede tecridin, şiddetin var olduğunu söyleyenlere karşı gözdağı vermek, korku imparatorluğunu yaratmak bizi yolumuzdan alıkoymayacaktır. Bir gazetecinin “ülkede tecrit var” demesi nedeniyle tutuklanması bir kez daha bizlere  tecridin bu ülkede ne kadar yaygın olduğunu göstermiştir. Sadece İmralı’da değil; bugün ülkenin her tarafında, her karış toprağında her insana uygulanan bir tecritten bahsediyoruz. Elbette en ağırını, en insafsızını Sayın Öcalan’a karşı uyguluyorlar.

Bugün bu ülkede tecridin var olduğunu söyleyenlere karşı tutuklama ve zorbalıkla gözdağı vermeye çalışanlar şunu bilsin ki; biz bu ülkede tecridin son bulması için elbette mücadele edeceğiz. Bu ülkeyi AKP’nin karanlık zihniyetine asla teslim etmeyeceğiz.

Bütün halkımız şunu bilsin ki, AKP hükümeti iktidarda olduğu sürece bizler mücadeleyi daha da büyütmek zorundayız. Bu mücadelenin sonuna kadar savunucusu olmak zorundayız. Türküyle Kürdüyle, Ermenisiyle, Süryaniyle, Alevisiyle, kadınıyla, erkeğiyle, genciyle bu ülkede yaşayan her bir insanımızla bu mücadeleye omuz vermek zorundayız. Bu ülkedeki karanlıkları, zorlukları, hukuksuzlukları yeneceğimiz günler gelecektir.

Ben bir kez daha bütün halkımızın bayramını en içten dileklerimle kutluyorum. Bugün Van’da halkımızla ile bayramlaşmaktan büyük bir onur duyuyorum. Bayram boyunca bayramdan sonra da bütün ilçelerimizde halkımızla bir araya geleceğiz. Bayramlaşma programlarımızı sürdüreceğiz. Buraya geldiğiniz için hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum, bir kez daha bayramınızı kutluyorum.”

Paylaşın

Pervin Buldan Ve Mithat Sancar’dan Kongre Açıklaması: Aday Olmayacağız

14 Mayıs seçimlerine ilişkin değerlendirme yapan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, “Biz de çok büyük umutlarla seçim çalışması yaptık. Bunlar gerçekleşmeyince de kendi içimizde yaptığımız tartışmalar ve kurullarımızla yapacağımız toplantılardan sonra kongre sürecini başlatacağız. Ben kendi adıma söyleyeyim kongrede görev almayacağım” dedi ve ekledi:

“Eleştirileri göz önünde bulunduruyorum. Bu eleştirilerin bir kısmı kötü niyetli, ama yapıcı ve bana güç katan eleştiriler de var. Kongrede eş genel başkanlık görevini başka bir arkadaşa devretmekten mutluluk duyacağım. Karar alma sürecinde de yer almayacağımı söylemek isterim.”

HDP Eş Genel Başkanı Sancar’da, “Demokratik siyasetin tasfiye edilmesi için her şey yapıldı. Bizi seçime sokmamak üzerine bir senaryo vardı. Aldığımız oy oranı istediğimiz oranda değil ama bir yenilgi yok” dedi ve ekledi: Hemen seçimin ertesi günü çok açık söyledik. Biz kongre ve konferans sürecini başlatıyoruz; bu süreçteki bütün eksikliklerin masaya yatırılacağı bir süreci başlatıyoruz dedik. Ben de aynı karardayım.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Prof. Dr. Mithat Sancar, Medya Haber’in konuğu oldu.

Gazeteciler Kenan Kırkaya, Nezahat Doğan ve Eyyüp Demir’in sorularını yanıtlayan Buldan ve Sancar, seçim sürecine dair özeleştirel konuştu, önümüzdeki sürece dair önemli mesajlar verdi.

“Hedefimizi tutturamadık”

Buldan’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle: “Önemli bir seçim süreci yaşadık. Türkiye açısından önemli bir seçim süreç. Hep tarihi bir seçim olarak değerlendirdik. Türkiye’nin kaderini değiştirecek bir seçim dönemiydi.

Bir buçuk ayda Yeşil Sol Partiyi seçmenimize tanıtmak önemli bir faktördü. Hedefimizi tutturamadık, bunu ifade etmek isteriz. Kampanya sürecini iyi yönetemedik. Bizim dışımızdaki çevrelere gidemedik. Genişleyemedik, büyümedik. HDP fikriyatını bütün kesimlere ulaştıramadık. Ermeni, Ezidi ve engelli temsiliyetinin olmaması bizim için büyük bir eksikliktir.

Bir de şunu yapamadık; il ve ilçe örgütlerimizin aday belirleme sürecine dahil olmasını engelledik. İl ve ilçe örgütlerimiz öneri sunmak zorundalar, ancak Aday Belirleme Komisyonumuz bunu çok dikkate almadı.

Seçimin hemen ertesi günü partiyi kongreye götüreceğimizi ilan ettik. Elbette her partide seçim sonuçları o partide yol haritasını belirler.

Biz de çok büyük umutlarla seçim çalışması yaptık. Bunlar gerçekleşmeyince de kendi içimizde yaptığımız tartışmalar ve kurullarımızla yapacağımız toplantılardan sonra kongre sürecini başlatacağız. Ben kendi adıma söyleyeyim kongrede görev almayacağım.

Eleştirileri göz önünde bulunduruyorum. Bu eleştirilerin bir kısmı kötü niyetli, ama yapıcı ve bana güç katan eleştiriler de var. Kongrede eş genel başkanlık görevini başka bir arkadaşa devretmekten mutluluk duyacağım. Karar alma sürecinde de yer almayacağımı söylemek isterim.”

Mithat Sancar da şöyle dedi:

“Toplumda bir değişim isteği var. Bütün bu şartlara rağmen toplumun yarısı değişim isteğini ortaya koymuştur. Hem manipülasyonlar, yalan propagandalar işledi hem de sandığa gitmeyen seçmen durumu söz konusu. Çaresizlik duygusu sandığa gitmelerini engellemiş olabilir. Ancak toplumun yarısından fazlası bu rejimin değişmesini istiyor.

İkincisi; bizler Yeşil Sol Parti çatısı altında seçime girdik. Hedeflediğimiz oy oranına ulaşamadık. Bunun sebepleri var ama bütün sorumluluğu bu sebeplere yüklemek doğru olmaz. Kendi sorumluluğumuz da var. Bir bütün olarak sorumluluğumuz var. Hedeflerimize ulaşmak açısından başarısız sayıyoruz kendimizi.

Demokratik siyasetin tasfiye edilmesi için her şey yapıldı. Bizi seçime sokmamak üzerine bir senaryo vardı. Aldığımız oy oranı istediğimiz oranda değil ama bir yenilgi yok.

“Görevi bırakacağım”

Hemen seçimin ertesi günü çok açık söyledik. Biz kongre ve konferans sürecini başlatıyoruz; bu süreçteki bütün eksikliklerin masaya yatırılacağı bir süreci başlatıyoruz dedik. Ben de aynı karardayım.

Demirtaş çok değerli bir arkadaşımız, yoldaşımızdır. Niyetini sorgulamak doğru bulduğumuz bir şey değil. Bütün arkadaşlarımızla uyum içinde partimizi nasıl güçlendirebiliriz kaygısı dışında herhangi bir faktörü esas almadık. Demirtaş’ı ziyaret ettik, hukuki engeli olduğunu söyledi, sonra basına da açıkladı.

Ardından Kandıra’ya gidip Figen Yüksekdağ ve Gültan Kışanak’ın da önerilerini aldık. Aday çıkarılacaksa kadın aday olmalıdır önerisinde bulundular. Bu önerileri kurullarımızda tartıştık. Son noktada eğilim kadın aday yönünde oluştu. Bu, Demirtaş’a da iletildi ve kendisi de bu fikri desteklediğini söyledi.

HDP başkanlar partisi değildir; kolektif irade ile yönetilen bir partidir. Yaptıklarım da yapamadıklarım da sorumluluğum. Partiyi daha güçlü bir noktaya getirmek için kongrede görevi bırakacağımı net olarak ifade ediyorum. Amaç partiyi daha ileri bir noktaya götürmektir.”

Paylaşın

HDP’li Buldan: İkinci Tur Faşizm İle Demokrasi Arasında Bir Referandum

28 Mayıs seçimleri öncesi değerlendirmelerde bulunan HDP Eş Genel başkanı Pervin Buldan, Erdoğan tekrar kazanırsa ne olacağını tek tek sıralamaya gerek yok. Son yıllarda yaşadıklarımız bunun açık göstergesi. Bizler yine direniriz, bizler yine mücadele ederiz ama toplum nefessiz kalır. Bizi en çok endişelendiren de bu” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “O yüzden Türkiye toplumu ve Kürtler açısından, kadınlar ve gençler açısından bu kadar önemli bir süreçte rejimi ve sistemi oyladığımızın farkında olmamız gerekir. Bizler eğer ikinci turda kazanabilirsek demokrasinin inşasını gerçekleştirmiş olacağız. O yüzden bu kadar tarihi bir seçim olacaktır.”

Buldan, açıklamalarının devamında, “Dolayısıyla bu ikinci turun faşizm ile demokrasi arasında bir referandum olduğunu görerek hareket etmemiz gerektiğinin altını çizmek istiyorum. Türkiye toplumu önemli bir karar verecek tercih yapacak. Türkiye; karanlık ile aydınlık arasında tercih yapıp aydınlığı seçerse, demokrasi ile faşizm arasında tercih yapıp demokrasiyi seçerse önümüzdeki süreçte demokratikleşme alanında, barış alanında ve huzur ve refah alanında bir başarı elde edebilir.

Bu seçim gerçekten tarihi bir seçim olacak. Türkiye’nin kaderini değiştirecek bir seçim olacak. Ben başta Diyarbakır halkı olmak üzere bütün Kürtlere ve Türkiye  halklarına çağrımızı buradan tekrar yapmak istiyorum. Türkiye’nin kaderini değiştirmek bizlerin elinde. Bir kez daha 28 Mayıs’ta sandıklara giderek bu değişim ve dönüşüme katkı sunalım, geleceğimizi oyladığımızı, yarınlarımızı belirlediğimizi bilerek bu seçime yaklaşalım” ifadelerini kullandı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, eski Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk, Yeşil Sol Parti ve HDP yöneticileri ile Yeşil Sol Parti milletvekilleri Diyarbakır’da basın mensuplarıyla bir araya geldi. Buluşmanın açılışında konuşan Buldan ve Türk, seçmeni sandığa çağırarak şunları söyledi:

HDP Eş Genel Başkanı Buldan’ın açıklamalarından öne çıkan bölümler şöyle:

“28 Mayıs seçiminin son çalışmalarını duyurmak için buradayız. Esnaf ziyaretleri gerçekleştireceğiz, buluşmalar gerçekleştireceğiz. İkinci tur seçimlerinin artık son kavşağında olduğumuzu bilerek bu çalışmaları tamamlayacağız. 14 Mayıs’ta yapılan seçimlerin çok eşit şartlarda, demokratik bir ortamda yapılmadığını biliyoruz. Cumhur İttifakının devletin bütün imkanlarını kullanarak yürüttüğü aşikar.

Ancak bizler muhalefet partileri olarak; bütün bu eşitsiz şartlara ve anti demokratik uygulamalara karşı halkımızın ve Türkiye’nin geleceğini, Türkiye toplumunun yarınlarını düşünerek bir seçim süreci geçirdik. Yeşil Sol Parti olarak bütün bu engellemelere rağmen bir başarı elde ettiğimizi düşünüyoruz. Bu başarının ikinci turda devam etmesi için de iki gün sonra yapılacak seçimlerin Türkiye’nin demokratik geleceği ve barışı açısından, gençlerin ve kadınların geleceği açısından önemli olduğunu düşünüyoruz. Tarihi bir kavşaktır aslında 28 Mayıs’ta yapılacak seçim.

Yeşil Sol olarak birinci turda sürdüğümüz tutumumuzu, ikinci turda da devam ettireceğimizi dün yaptığımız açıklamayla zaten kamuoyu ile paylaştık. Bugün bir kez daha Diyarbakır’dan, özellikle bölgeden ikinci tura dair önemli sonuçların çıkacağını düşünerek bunu ifade ediyorum. Diyarbakır halkına bir kez daha şu çağrıyı yapıyoruz. İkinci turda oylarımızı kullanalım, sandığa gidelim, birinci turdaki irademizi ve kararlılığımızı ikinci turda da gösterelim. Çünkü gelecek ve yarınlar bizi ilgilendiriyor.

AKP’nin ve Erdoğan’ın tekrar kazanması Türkiye toplumunun bir kez daha nefessiz kalmasına neden olacaktır. Bunu açık yüreklilikle ifade etmek istiyorum. O yüzden Erdoğan gitmelidir. Erdoğan’ın gitmesiyle toplumun rahat bir nefes alacağını düşünerek bunu ifade ediyorum. Çünkü son yıllarda AKP iktidarının MHP ile birlikte Türkiye’yi nefessiz bıraktığını biliyoruz.

Her türlü hukuksuzluğun, düşmanlığın, baskı ve şiddetin bu ülkede yaratıldığını, demokrasinin kırıntılarının bile kalmadığı bir ülke yaratıldığını hepimiz gördük. Bir Kürt düşmanlığı var. Aynı zamanda bir kadın düşmanlığı var, bir barış düşmanlığı var. Bütün bunların bitmesi, Türkiye’nin rahat bir nefes alması için de Erdoğan kaybetmelidir bu seçimlerde.

Bu meselelerin rahatlıkla çözülebileceği, demokratik adımların atılabileceği, Türkiye’nin barışa, huzura ve refaha kavuşabileceği bir ortamı yaratabilmek elbette bu seçimlere bağlı. O yüzden Erdoğan’ı göndermemizle birlikte demokratik yolların açılabileceğine olan inancımı ifade etmek istiyorum. Erdoğan’ın tekrar kazanmasının çıkaracağı fermanların Türkiye açısından felaket olacağının altını çizmek istiyorum.

“İkinci tur faşizm ile demokrasi arasında bir referandumdur”

Erdoğan tekrar kazanırsa ne olacağını tek tek sıralamaya gerek yok. Son yıllarda yaşadıklarımız bunun açık göstergesi. Bizler yine direniriz, bizler yine mücadele ederiz ama toplum nefessiz kalır. Bizi en çok endişelendiren de bu. O yüzden Türkiye toplumu ve Kürtler açısından, kadınlar ve gençler açısından bu kadar önemli bir süreçte rejimi ve sistemi oyladığımızın farkında olmamız gerekir.

Bizler eğer ikinci turda kazanabilirsek demokrasinin inşasını gerçekleştirmiş olacağız. O yüzden bu kadar tarihi bir seçim olacaktır. Dolayısıyla bu ikinci turun faşizm ile demokrasi arasında bir referandum olduğunu görerek hareket etmemiz gerektiğinin altını çizmek istiyorum. Türkiye toplumu önemli bir karar verecek tercih yapacak. Türkiye; karanlık ile aydınlık arasında tercih yapıp aydınlığı seçerse, demokrasi ile faşizm arasında tercih yapıp demokrasiyi seçerse önümüzdeki süreçte demokratikleşme alanında, barış alanında ve huzur ve refah alanında bir başarı elde edebilir.

Bu seçim gerçekten tarihi bir seçim olacak. Türkiye’nin kaderini değiştirecek bir seçim olacak. Ben başta Diyarbakır halkı olmak üzere bütün Kürtlere ve Türkiye  halklarına çağrımızı buradan tekrar yapmak istiyorum. Türkiye’nin kaderini değiştirmek bizlerin elinde. Bir kez daha 28 Mayıs’ta sandıklara giderek bu değişim ve dönüşüme katkı sunalım, geleceğimizi oyladığımızı, yarınlarımızı belirlediğimizi bilerek bu seçime yaklaşalım.

Herkese kolay gelsin, herkese başarılar diliyorum. Umut ediyorum ki 28 Mayıs’ta istediğimiz sonucu elde edeceğiz. Mesele Millet İttifakı ya da Sayın Kılıçdaroğlu değildir; biz meseleye sadece ve sadece Türkiye’nin geleceği olarak bakıyoruz ve oyumuzu da Türkiye’nin geleceğinden yana kullanıyoruz. Türkiye halklarına bir kez daha sandığa sahip çıkma ve oylarını kullanma çağrısı yapıyorum.”

“Elbette faşizme karşı demokrasiden yana tutum sergileyeceğiz, Kılıçdaroğlu’nu destekleyeceğiz”

Buldan’dan sonra konuşan Ahmet Türk’ün açıklamalarından öne çıkan bölümler ise şöyle:

“Önemli bir dönemeçten geçiyoruz. Değişimin ve dönüşümün sancılarını yaşıyoruz. Elbette tercihimiz şahıslarla ilgili değil. Kürt halkının geleceği, Türkiye’nin geleceği için mücadele ediyoruz ve seçimimizi ona göre yapıyoruz. Tabii ki son dönemlerde milliyetçi tartışmalar halkımızda kırgınlık yarattı. Buradan özellikle halkımıza ve gençlerimize şu mesajı vermek istiyorum. Sakın oyuna gelmeyin; protesto etmeniz ve sandıklara gitmemeniz Erdoğan’ın değirmenine su taşımak olacaktır. Bu bilinçle sandıklara gitmeniz gerekiyor. Önümüzde iki seçenek vardı.

Eş Genel Başkanımızın da biraz önce ifade ettiği gibi ırkçılığı, faşizmi ve tekçi anlayışı Türkiye’de hakim kılmak isteyen bir anlayış var. Bunun karşısında da en azından halkımızın nefes alabildiği demokratik bir ortam konusunda güven veren, hukukun üstünlüğünü esas alan farklı bir anlayış var. Biz bu iki seçenekten birini tercih etmek durumundayız. Elbette bizim tercihimiz demokrasiden, insan haklarından, Kürt halkının özgür geleceğinin belirlenmesinden yana olacak. Yıllardan beri sürdürdüğümüz mücadele demokratik bir gelecek içindir, halkların ortak demokratik değerlerde buluşması içindir, halkımızın özgür geleceği içindir.

Eş Genel Başkanlarımız, arkadaşlarımız yaptıkları toplantılarda ve açıklamalarda her türlü değerlendirmeyi yaptılar. Bizler bu durumda elbette tercihimizi demokrasiden yana kullanacağız. Pek çok talebimizin karşılanmayabileceği ihtimalini biliyoruz. Ancak biz inandığımız yolda mücadelemizi yine yürüteceğiz. Ama bugün başından beri söylemek istediğim şudur. Sevgili Halkımız, iki seçenekle karşı karşıyayız: Ya faşizme destek vereceğiz ya da onun karşısında en azından halkımızın nefes alabileceği bir seçeneğe destek vereceğiz.

Bu iki seçenekten biri Kılıçdaroğlu’dur ve biz tercihimizi Kılıçdaroğlu’ndan yana yapacağız. Son dönemlerdeki milliyetçi söylemler nedeniyle halkımızda bir kırgınlık olduğunu görüyoruz, bu kırgınlığı biz de yaşıyoruz. Ama oyuna gelmemek lazım. Bu seçimlerde bir bütün olarak sandık başında olmamız lazım. Bununla birlikte seçim kuruluna gidinceye kadar oylarımıza sahip çıkmamız lazım. Hepinize teşekkür ediyorum, sizleri saygıyla selamlıyorum.”

Paylaşın

HDP’den Seçim Açıklaması: Hedeflerimizin Gerisinde Olduğumuz Ortada

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) bütün verileri açıklandıktan sonra milletvekili sayılarının artma ihtimalinin olduğunu belirterek, “Buna rağmen bizim önümüze koyduğumuz hedeflerimizin gerisinde olduğumuz ortada” dedi ve bunun bütün yönleriyle tartışılacağını söyledi.

Seçim sonuçlarıyla ilgili itirazlarının olduğunu ve sonuçlarını beklediklerini belirten Sancar, Cumhurbaşkanlığı seçiminde Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekleme kararıyla ilgili olarak da “Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili stratejik bir karar aldık. Bu karın seçmenimiz tarafından benimsendiğini ve hayata geçirildiğini görüyoruz. Bizim bu kararımız cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turda cumhur ittifakı lehine sonuçlanmamasını sağlayan en önemli unsur olmuştur” dedi.

YSP Eş Sözcüsü Çiğdem Kılıçgün Uçar da YSP’nin kısa sürede seçime hazırlanması ve tanıtımının yapılmasıyla ilgili zorluklar yaşadıklarını belirterek, “Yandaş medyanın uyguladığı sansür ve izolasyon ile birlikte zorluklar daha da arttı” dedi ve ekledi:

“Bunun yanı sıra yeni bir ittifakı örgütlemenin sahaya yansıyan dezavantajları ve HDP olarak, Yeşil Sol Parti olarak tek liste ve tek parti ile seçime girme ısrarımıza rağmen bu önerimizin hayata geçmemiş olmasının ortaya çıkardığı sonuçlar da seçim sonuçlarını belli düzeyde etkilemiştir.”

HDP kapatma davası nedeniyle seçimlere Emek ve Özgürlük İttifakı çatısı altında Yeşil Sol Parti listeleriyle girdi ve kesin olmayan sonuçlara göre 62 milletvekili çıkardı. 2018 seçimlerinde 67 vekillik kazanmıştı, ancak daha sonra bu sayı tutuklanmalar vb. nedenlerden 57’ye inmişti.

Yeşil Sol Parti Eş Sözcüleri Çiğdem Kılıçgün Uçar ve İbrahim Akın ile Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar, HDP Genel Merkezi’nde seçim sonuçlarına ilişkin basın toplantısı düzenledi. Uçar ortak açıklamayı yaparken, Sancar soruları cevaplandırdı.

Çiğdem Kılıçgün Uçar tarafından okunan ortak açıklama şöyleydi:

“Öncelikle seçim çalışmalarında yer alan, bugün canı pahasına sandıklara sahip çıkan ve idealleri uğruna büyük emek veren her bir Yeşil Sol Partili ve HDP’li çalışma arkadaşımıza sonsuz teşekkürlerimizi iletiyoruz. Bu seçimlerde önümüze koyduğumuz hedeflere tam olarak ulaşamadığımızı belirtmek istiyoruz. Seçim sonuçlarının bizler açısından başarı olarak görülemeyeceği açıktır.

Seçim startının verildiği ilk günden bu yana her gün siyasi saiklerle gözaltı ve tutuklama operasyonuna maruz kalan partimizin çalışmaları linç girişimleriyle durdurulmak istenmiştir. Türkiye’nin seçim iklimine girdiği günden beri Kobanî Kumpas Davası ve HDP Kapatma Davası ile siyasetimiz denklem dışına çıkarılmak istenmiştir. Bu davalarla başlayan süreç, seçime doğru tam bir baskı iklimine dönüşmüştür. Kapatma Davası, Demokles’in Kılıcı misali Türkiye’de eşit ve adil seçim yarışını engellemiştir. Milyonlarca seçmenimizin iradesine kumpas ve kapatma davasıyla ipotek konmak istenmiştir.

“Bu sonuçların ortaya çıkmasında hile ve kumpasların etkisi belirleyicidir”

En temel hak olan demokratik siyaset hakkının dahi imkânsız hale getirilmek istendiği koşullar yaratılarak, seçim süreci boyunca her gün yeni bir siyasi operasyonla yüzlerce arkadaşlarımız gözaltına alınmış ve tutuklanmıştır. Birçok yerde parti çalışmalarımıza yönelik ırkçı saldırılar bizatihi iktidarın teşvikleriyle gerçekleşmiştir. Cumhur İttifakı eşit şartlarda gerçekleşmesi gereken seçimlerden kırıntı bile bırakmamıştır. Her türlü kamu kaynağını ve gücünü seçim dönemi boyunca kendi lehine kullanmıştır. Bu sonuçların ortaya çıkmasında hile ve kumpasların etkisi belirleyici olmuştur.

Bizlere karşı seçim çalışması niyetiyle yapılan en büyük hile ve kumpas HDP’nin engellenmesidir. Bu hile ve kumpasa karşı halkımızı seçeneksiz bırakmamak için kısa bir sürede Yeşil Sol Parti’yle çalışmalarımızı yürütmek durumunda kaldık. Yeşil Sol Parti’nin kısa sürede seçime hazırlanması ve tanıtımının yapılmasıyla ilgili elbette ki zorluklar yaşadık. Yaygın ve yandaş medyanın uyguladığı sansür ve izolasyonla birlikte bu zorluklar daha arttı. Bunun yanı sıra yeni bir ittifakı örgütlemenin sahaya yansıyan dezavantajları ve HDP olarak Yeşil Sol Parti olarak tek liste ve tek parti ile seçime girme ısrarımıza rağmen bu önerimizin hayata geçmemiş olmasının ortaya çıkardığı sıkıntılar da seçim sonuçlarını belli düzeyde etkilemiştir. Bütün bu faktörlere rağmen elde edilen sonucu önemli buluyoruz.

Öte yandan seçmenin mesajını alarak bütün yönleriyle bu sonuçları eleştiri ve özeleştiri sürecinde değerlendirme sorumluluğumuzun bilincindeyiz ve bunun da gereğini yapacağız. Seçim sürecini örerken düştüğümüz eksiklik ve yetersizlikler ile ilgili kapsamlı bir çalışma yapacağımızı, halkımızla beraber tartışmalar yürüteceğimizi ve gerekli adımları atacağımızı da kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz.

Yeşil Sol Parti’ye oy veren milyonların, halkımızın içi ferah olsun. Mevcut verilere göre ikinci tura kaldığı anlaşılan cumhurbaşkanlığı seçimlerine dair halkımızın bize verdiği tarihsel rolün, misyonun ve sorumluluğun gereğini yerine getireceğiz. Umudumuzdan ve coşkumuzdan asla geri durmadan çalışmalarımıza devam edeceğiz. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci tura kalmış olmasını partimizin bütün kurullarında değerlendirerek, buna ilişkin çalışma programımızı en kısa zamanda halkımızla ve kamuoyuyla paylaşacağız.

Bizler demokrasi mücadelesini sandıkla sınırlamayan, yaşamı ve toplumu örgütleyen bir geleneğe sahibiz. Halklarımıza sesleniyoruz: Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura kalmasının nedeni HDP ve Yeşil Sol’un demokrasi ve adaletten yana olan seçmeninin fedakar ve özverili tutumudur. Bu kapsamda, bir kez daha tüm partili arkadaşlarımıza teşekkürlerimizi iletiyoruz. Zor şartlarda ve kritik bir süreçte gerçekleşen seçimlerde, Meclis’in üçüncü büyük partisi olma konumumuzu korumuş olmayı önemli görüyoruz. Bu sorumluluk bilinciyle mücadelemizi kararlı bir şekilde sürdüreceğiz. Demokratik siyasetin bütün sorunların çözüm zemini ve dinamiği olmasını sağlayacağız.

“Tek adam rejimine son vermek için mücadelemize devam edeceğiz”

Bu yüzden kimse karamsarlığa ve umutsuzluğa kapılmasın. Biz Demokratik Cumhuriyet mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz. Siyasal hedeflerimizi gerçekleştirmek ve tek adam rejimine son vermek için mücadelemize en güçlü şekilde devam edeceğiz.

Soru: İttifaklarınızdan biri olan TİP ile birlikte seçime girdiniz ve aynı yerden seçim adayı çıkardınız. TİP’in size kaybettirdiğini düşünüyor musunuz?

Verilerin tamamı henüz sağlıklı bir biçimde elimize ulaşmış değil. Ama ilk sonuçlara baktığımızda evet belli kayıplarımız var. Çiğdem Başkanın okuduğu metinde de altı çiziliyor. Biz bu ittifakı seçimlere dönük bir birliktelik olarak düşünmemiştik. Seçimlerle birlikte elbette bir formül arayışı gerekiyordu. Biz tek listenin en uygun formül olduğunu söyledik ve sonuna kadar savunduk. Bununla birlikte ittifakı da korumayı hep önemsedik, ittifaklarda bu tür riskler olabiliyor. Bu risklerin bir kısmı bu seçimlerde gerçekleşmiştir. Bunları da elbette kendi kurullarımızla ve ittifak ortaklarımızla tartışacağız.

Soru: Son seçimlere göre HDP’nin 1,5 milyon oy kaybı görünüyor. TİP’e 900 bin gitse de 600 bin kayıp var. Seçmen sayısı 3 milyon arttı. Özellikle Batı illerinde bu kayba dair tespitler nedir size göre?

Oylarımızda bir azalma olduğu doğrudur. Batı illerinde bu azalma daha dikkat çekicidir. Daha ayrıntılı bir değerlendirme için bütün verileri önümüze koymamız gerekiyor. Bir başarısızlık söz konusudur. Bundan önceki seçimlere göre batıda daha az oy almamız bizim açımızdan sorun teşkil etmektedir. Sebeplerini oranlarıyla birlikte ayrıntılı tartışmamız gerekiyor. Burada bizim eksikliklerimiz, yetersizliklerimiz varsa ki vardır mutlaka eleştiri ve özeleştiri sürecinde değerlendireceğiz.

Soru: 2018 seçimlerine göre 5 vekil kaybınız var, Kürt illerinde de yüzde 10’luk bir kayıp var. Bunu Türk soluna bağlayanlar var. HDP bu seçim stratejisini yeni süreçte gözden geçirecek mi?

Oy kaybımızı bütün veriler netleşince söyleyeceğiz. Yeşil Sol Parti ile aldığımız oy oranı yüzde 9,33 görünüyor. Yurt dışı oyları eklendiğinde 2018 seçimlerine göre düşüş ve kayıp var. Milletvekili sayılarında da bir düşüş var. Ama bu dramatik bir düşüş değil. Meclis’in 3’üncü büyük partisi olmayı sürdürüyoruz. İtirazlarımız var, bu itirazlar nasıl sonuçlanacak onları göreceğiz. YSK’nın bütün verileri açıklandıktan sonra vekil sayımızın artması ihtimali de var ama buna rağmen hedefimizin gerisinde olduğumuz son derece açıktır.

Yani milletvekili sayısı açısından bir hedef belirlemiştik. Bu hedefin gerisinde olduğumuz ortada. Bunun da bütün yönleriyle kurullarımızda tartışılacağını belirtiyoruz. Bu oy kayıplarının belli sebepleri olabilir. Mazeret gibi anlaşılmasını istemeyiz ama seçimlere çok zor şartlarda girdiğimizi de bütün kamuoyu biliyor. Biraz önce de altı çizildi; HDP’ye yönelik kapatma davası seçim sürecini dizayn etmek konusunda önemli bir faktör olmuştur. Yeşil Sol Parti’yle seçimlere girmemizin de belli handikapları yaşanmıştır. Partiyi tanıtmak, halkı oy vermeye yönlendirmek için de kısa bir zamanımız oldu. Bütün bunlar bize yönelik baskılar faktördür. Sistematik ve yoğun psikolojik savaş taktikleridir. Ama bunların hiçbiri bizim için mazeret değildir. Burada bütün sorumluluğumuzu masaya yatıracağız. Nerede eksik kalmışsak hepsini kurumlarımızda ayrıntılı tartışacağız ve her birimiz sorumluluğumuzun gereğini tereddütsüz yerine getireceğiz.

“Seçimleri ikinci tura bıraktı”

Soru: Cumhurbaşkanlığı için Kürdistan’da Kılıçdaroğlu’na yoğun destek görüldü. Bunu nasıl okumak lazım? Kürtlerin desteğini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kürt illerinden Kılıçdaroğlu’na yüksek destek ve oy çıktığı görülüyor. Bunun en basit açıklaması seçmenlerimizin parti kararına bağlı kaldıklarının görülmesidir. Biz stratejik politik bir karar aldık. Bu kararı da kurullarımızla, yerel birimlerimizle, ittifaklarımızla ve demokrasi çevreleriyle istişare ederek aldık. Aldığımız bu kararın benimsendiği ve hayata geçirildiğini görüyoruz. Metinde belirtildi, ben bir kez da altını çizeyim: Bizim bu kararımız cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turda Cumhur İttifakı lehine sonuçlanmamasını sağlayan en önemli unsur olmuştur. Dolayısıyla şu an ikinci tur önümüzdeyse bu seçmenimizin stratejik politik tavrındandır.

Soru: Parlamento seçimlerinde açığa çıkan en kritik sonuçlardan biri de sağ siyasetin güçlü bir şekilde parlamentoda temsil ediliyor olmasıdır? Bu nasıl bir sonuç doğurur?

Esasen ittifaklarımızı böyle bir gelişmeye karşı önemli bir mücadele alanı olarak oluşturmuştuk. Türkiye’deki gidişatın otoriterleşmeyi pekiştirecek şekilde olduğuna dair işaretler mevcuttu. Bizler buna karşı tedbir olarak da en geniş demokrasi ittifakını oluşturmayı hedeflemiştik. Bu bizim kongre kararımızdı. 21 yıldır süren iktidar süreci var. Son 8 yıldır AKP’nin MHP ile yürüttüğü süreç toplumun büyük alanlarında büyük tahribatlar yarattığı gibi, siyasi eğilimlerin şekillenmesinde de büyük etkisi oldu bunun.

Seçimleri Erdoğan birinci turda kaybetmiş, Kılıçdaroğlu ilk turda kazanmış olsaydı bile bu görevler önümüzde duruyor olacaktı. Türkiye’de demokrasiye, özgürlüğe, barışa giden yolu açmak konusunda sorumluluğumuz olduğunu söyledik. Bu bilinç ve sorumlulukla ittifakları oluşturduk. Önümüzdeki dönemde de aynı çizgiyi sürdüreceğiz. Parlamentoda 3’üncü büyük grup olacağız. Bu önemli bir kazanımdır. Bu kazanımı korumuş bulunuyoruz daha fazlasını hedefledik, olmadı. Bütün bu boşlukları da toplumsal mücadele alanlarıyla çok daha yoğun bir şekilde geniş ittifaklar kurarak değerlendirmeyi ve gidermeyi amaçlıyoruz.

Soru: Sonucu en çok merak edilen 10 il vardı. Deprem bölgesinde elde edilen sonuçlar sizi tatmin etti mi? Bir başarısızlık varsa bunu neye bağlıyorsunuz?

Deprem bölgesiyle ilgili verileri ayrıntılı olarak incelemek gerektiği ortada. Seçmenlerin nerede oy kullandığı belli değil. Şehirlerine dönebildiler mi, gittikleri yerlerde mi oy kullandılar belli değil. Burada da elbette siyasi sorumluluk ve değerlendirmeye bir ihtiyaçtır. Deprem bölgesinde bu söylediğim faktörler nasıl gerçekleşmiş olursa olsun, Cumhur İttifakı’nın bu oy oranına ulaşmasının gerçek ve derin sebepleri nelerdir? Bu konuda bizler de elbette bir tartışma yürüteceğiz, daha ayrıntılı incelemeler yapacağız. Verileri bu çerçevede önümüze koyacağız. Bu sadece bizim partimizin değil genel olarak bütün siyasi aktörlerin, demokrasi güçlerinin bir görevi olarak ortada duruyor.

“Eş Genel Başkanlar ve Eş Sözcüler hepimiz bu sorumluluktan pay alırız”

Soru: Sonuçları başarısızlık olarak tanımladınız. Bu durum yönetimde bir değişikliğe neden olur mu?

Elbette bütün bunlar kurullarda tartışılacak, ne gerekiyorsa yapılacak. Bütün bunların devam etmesi için önümüzde bazı belirsizlikler var. Kapatma Davası gibi. HDP Kapatma Davasının nasıl sonuçlanacağını bilmiyoruz. Kongre sürecinin işletilmesi için de bu belirsizliğin ortadan kaldırılması gerekiyor. Kongre öncesi konferans süreçlerimiz var. Çeşitli kurullarımız var, görevlerini yapacaklardır. Burada yönetimin bir sorumluluğu vardır elbette. Partinin seçilmiş organları ve temsilcileri, Eş Genel Başkanlar ve Eş Sözcüler dahil herkes bu süreçten sorumluluktan pay alır. Bütün bunları konferanslarda ve kongre süreçlerinde değerlendireceğiz. Bizim siyasi geleneğimizde sorumluluktan kaçma durumu olmaz. Halka karşı sorumluluğumuz var. Sorumluluğumuz topluma ve tarihe karşıdır. Eğer sorumlulukların gerekleri bütün bu tartışmalar sonucunda belirlenirse de bunların gerekleri yerine getirilir.

Soru: Sinan Oğan’ın ikinci turda belirleyici olacağı görülmeye başladı. Oğan ve ittifakının HDP’ye karşı tutumu da malum. Buna rağmen HDP ikinci turda nasıl bir tutum sergileyecek?

Bütün bunları kurullarımızda tartışacağız. Yarın MYK’mızı topluyoruz, ikinci turda ne gibi dinamikler olduğunu da tartışacağız. Ancak altını çizdiğimiz nokta şudur; biz tarihsel görevimizi demokratik sorumluluk bilinciyle yerine getirme kararımızı sürdürüyoruz. Bu faktörleri tartıştıktan sonra ikinci tura dair çalışma programımızı da tartışıp kamuoyuyla paylaşacağız.

Paylaşın

HDP’li Buldan: Boyun Eğmedik, Diz Çökmedik

Van’da halka seslenen HDP Eş Genel Başkanı Buldan, “Ülkede demokrasi kırıntısı bile kalmadı. Bu ülkeye barışı, refahı, huzuru, demokrasiyi getirmek elbette bizlerin elinde. Yarın kullanacağımız oylarla, yaşadıkları her yerde nefes alamayan halklarımıza bir nefes olacağız” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Sevgili halkımız, gitmemek için direniyorlar, biliyoruz koltuklarını bırakmak istemiyorlar. Daha çok soymak, daha fazla zengin olmak istiyorlar ama buna artık müsaade etmeyeceğiz. Oylarımızla onları göndereceğiz. Tansu Çiller dün “Erdoğan giderse ülke elden gider” demiş. Yahu sen giderken ülke elden gitti mi? Seninle aynı zihniyeti, aynı anlayışı ve yaklaşımı sergileyen Erdoğan da senin gibi gidecek. Sizler bir geldiniz, bin gittiniz. Biz buradayız, vardık, var olacağız. Birdik bin olduk, bindik milyonlar olduk. Biz bir geliriz, bin oluruz” dedi ve ekledi:

“Tutukladılar, zannettiler ki bizim partimiz devre dışı kalacak. Cezaevlerine koydular, siyasi yasak getirdiler, görevden aldılar, yerlerine kayyım atadılar. Ne oldu? Buraları terk etmedik ve onlara boyun eğmedik, diz çökmedik. Biz boyun eğmeyenleriz, biat etmeyenleriz, diz çökmeyenleriz. Yüzyıllardır bu topraklarda vardık, var olacağız. Bu ülkeye onurlu barışı da biz getireceğiz.”

Yeşil Sol Parti, Van’da final mitingi gerçekleştirdi. Mitinge Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, KKP Genel Başkanı Sinan Çiftyürek, PİA adına Ahmet Kaya PSK adına Mesut Tek ve çok sayıda kişi katıldı.

Mitingde birer konuşma yapan Buldan şunları söyledi:

Merhaba ji we re gelê Wanê yê hêja û birûmet. Hûn hemû bi xêr hatin, ser çava hatin. Merhaba sevgili Van halkı. Merhaba sevgili Vanlı kadınlar, gençler. Hepiniz hoş geldiniz. Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Bugün Van çok güzel. İyi ki buradasınız, varsınız. Konuşmama bu halkın iradesi olan ama bugün cezaevinde rehin tutulan Bekir Kaya’ya, Yadişan Karabul’a ve cezaevlerinde rehin tutulan Selahattin’e,  Figen’e, Gültan’a, Ayla’ya, Sebahat’a sevgi ve selamlarımı göndererek başlıyorum. İnanıyorum ki Van halkının iradesi olan Bedia Gökçe Ertan ve Mustafa Avcı arkadaşlarımız yarından itibaren kendi görevlerine dönecekler.

Yarın güzel bir gün olacak, yarın tarih bir kez daha yazılacak. Yarın Van’ın tarihini de Türkiye’nin tarihini de sizler yazacaksınız, bizler yazacağız. Yarın siyasetin cemresi siyasete düşecek. Yarın bir kez daha buradayız diyeceğiz, irademize sahip çıkacağız. Oylarımızı kullanıp Yeşil Sol’u Türkiye’nin birinci partisi yapacağız. Çünkü bugün burada bunu görüyorum. Van halkı kararlı, Van halkı kararını vermiş, Vanlı kadınlar ve gençler kararını vermiş. Halkımız bu iradeye sahip çıkacak. Bu zulmü, bu şiddeti, bu inkarı bir kez daha geri gönderecek, iradesine sahip çıkacak.

Şimdi biz meydan meydan gezdik, Türkiye’nin bütün meydanlarını dolaştık. Bugün Van’da sizlerle birlikteyiz. Her yerde söz kurduk, her yerden mesajımızı verdik. Ama artık yarın söz sizde, mühür sizin elinizde. Mührünüzü Yeşil Sol’a öyle bir vurun ki Erdoğan 50+1’i artık rüyasında bile görmesin. Yeşil Sol’un altına mührünüzü öyle bir vurun ki talancılar, kayyımcılar, ülkeyi soyanlar gitsin. Bu ülkeye, halkımıza, halklarımıza açlığı, sefaleti, yoksulluğu, şiddeti, inkarı ve baskıyı reva görenler artık gitsinler.

Arkalarına bile bakmadan gitsinler. Tıpış tıpış gitsinler ve bir daha Van’a da gelemesinler. Onları göndereceğinizden eminiz. Kürt düşmanlarını göndereceğinizden eminiz. Kadın katliamlarına göz yumanları göndereceğinizden eminiz. Gençlerimizin hayallerini çalanları göndereceğinizden eminiz. Mührünüzü Yeşil Sol’a öyle bir vurun ki ülkeye demokrasi, barış, adalet, huzur gelsin.

“Sizler bir geldiniz, bin gittiniz; bizler birdik, milyonlar olduk”

Ülkede demokrasi kırıntısı bile kalmadı. Bu ülkeye barışı, refahı, huzuru, demokrasiyi getirmek elbette bizlerin elinde. Yarın kullanacağımız oylarla, yaşadıkları her yerde nefes alamayan halklarımıza bir nefes olacağız. Sevgili halkımız, gitmemek için direniyorlar, biliyoruz koltuklarını bırakmak istemiyorlar. Daha çok soymak, daha fazla zengin olmak istiyorlar ama buna artık müsaade etmeyeceğiz. Oylarımızla onları göndereceğiz. Tansu Çiller dün “Erdoğan giderse ülke elden gider” demiş. Yahu sen giderken ülke elden gitti mi? Seninle aynı zihniyeti, aynı anlayışı ve yaklaşımı sergileyen Erdoğan da senin gibi gidecek.

Sizler bir geldiniz, bin gittiniz. Biz buradayız, vardık, var olacağız. Birdik bin olduk, bindik milyonlar olduk. Biz bir geliriz, bin oluruz. Tutukladılar, zannettiler ki bizim partimiz devre dışı kalacak. Cezaevlerine koydular, siyasi yasak getirdiler, görevden aldılar, yerlerine kayyım atadılar. Ne oldu? Buraları terk etmedik ve onlara boyun eğmedik, diz çökmedik. Biz boyun eğmeyenleriz, biat etmeyenleriz, diz çökmeyenleriz. Yüzyıllardır bu topraklarda vardık, var olacağız. Bu ülkeye onurlu barışı da biz getireceğiz.

Şimdi bir itirafçı var, bu ülkenin İşçileri Bakanı. Diyor ki “Ben istedim bir göz, Erdoğan istedi iki göz. Bana dedi ki HDP’li belediyelerden rahatsızım. Ben de onları görevden aldım”. Bunun adı organize darbedir. Çünkü kafaları sadece ve sadece darbelere çalışır. Yarınki seçimleri darbe olarak nitelendirenler, yarın demokrasiyle karşılaşacaklar, bu ülkenin gerçek baharıyla karşılaşacaklar.

Şimdi Kürtlerin oylarını almak için Kürtlere bir kez daha göz kırpmaya başladılar. Erdoğan Batman’daki konuşmasında “Hiç kimse Kürt kardeşlerimi tehdit edemez” dedi. En büyük tehdit sizsiniz, siz! Bu ülkede Kürtlere en büyük tehdit AKP-MHP ortaklığıdır. Evet, hiç kimse bizi tehdit edemez, hiç kimse bize diz çöktüremez, bize boyun eğdiremez. Bunu bileceksiniz, bunu öğreneceksiniz ve Kürt halkının iradesiyle bir kez daha sandıkta karşılaşacaksınız. Sizleri gönderen yine Kürtler, kadınlar ve gençler olacak.

Sevgili Vanlılar, yarın önemli bir gün. Hepimizin kaderinin değişeceği bir gün. Kürtlerin de Türklerin de kaderi değişecek. Kadınların, gençlerin kaderi değişecek. Bu ülkede ezilenlerin, yok sayılanların, inkar edilenlerin kaderi değişecek. İşçinin ve çiftçinin kaderi değişecek, esnafın kaderi değişecek. O yüzden yarın sandık başında oy pusulasını aldığınızda gözünüz sadece ve sadece ağaçta olsun, Yeşil Sol’un altında olsun.

Mührünüzü sadece ve sadece Yeşil Sol’a vurun. Yeşil Sol’u büyük bir güçle, önemli bir temsiliyetle parlamentoya göndermek için mutlaka tercih edin. İkinci bir oy daha kullanacaksınız. Saray’da oturan Erdoğan’ı indirmek için oyunuzu kullanacaksınız. Yani faşizmi geriletmek için kullanacaksınız. O yüzden diyoruz ki bir oy Yeşil Sol’a, bir oy faşizmi geriletmeye.

Biz Van’da 8-0 yapacağız. Siz yarın Van’da Erdoğan’a “Van Minüt” diyeceksiniz. Onlar gidecekler ve bir daha gelmeyecekler. Sıfırlana sıfırlana gidecekler.  Tekleye tekleye gidecekler ve biz Yeşil Sol ile birlikte milyonlar olarak geleceğiz. Sizin hakkınız için, sizin sözünüz için, sizler için parlamentoya gideceğiz.

Değişim ve dönüşümü mutlaka gerçekleştireceğiz. Bugün buradan dağılırken de yarın oy kullanırken de hiçbir provokasyona gelmeyin. Biz hiçbir provokasyona sebebiyet vermeyeceğiz. Sizlere güveniyoruz, Van halkına güveniyoruz, mutlaka kazanacağımıza yürekten inanıyoruz. Hepimizin yolu açık olsun. An serkeftin, an serkeftin, an azadî an azadî. Hûn her hebin her bijîn. Bi xatirê we.”

Paylaşın

HDP’li Buldan: 14 Mayıs’ta Gaz Olup Uçacaklar

Iğdır’da halka seslenen HDP Eş Genel Başkanı Buldan, “Ekonomik kriz herkesi perişan etti. Bugün Iğdır halkının yaşadığı sefaleti, yoksulluğu onlar saraylarının penceresinden göremezler. Kaynamayan boş tencerelerinizi, okullara aç gönderdiğiniz çocuklarınızı Saray’ın pencerelerinden göremezler. Çünkü onlar kasalarını doldurmakla meşguller” dedi.

Haber Merkezi / Buldan, konuşmasına, “Onlar yandaşlarını zengin etmekle meşguller. Onlar çetelerine ihale dağıtmakla meşguller. Bugün seçim meydanlarında yalanları, hakaretleri, parmak sallamaları ardı ardına geliyor” sözleriyle devam etti.

HDP Eş Genel Başkanı Buldan, konuşmasının devamında, “Bir gün gaz diyorlar, ertesi gün benzin diyorlar, en son da petrol dediler. Bütün bunların gaz olup uçtuğunu görmüyorlar. Onlar da 14 Mayıs’ta gaz olup uçacaklar” dedi ve ekledi:

“Ülkenin kaynaklarının doğru yere aktarılmasıyla bu ülke kalkınabilir. Ancak onlar kendi saraylarında zenginliklerini korumaya devam ediyorlar.”

Yeşil Sol Parti, seçim çalışmaları kapsamında Iğdır’da miting düzenledi. Mitingde konuşan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, şunları söyledi:

“Merhaba gelê me yê Îdirê, merhaba jinên îdirê, ciwanên îdirê gelê me yê hêja, ezîz hûn bi xêr hatine serserê min serçavê me hatine. Hepinizi saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum. Hoş geldiniz, sefalar getirdiniz. Bugün burada olmaktan, Iğdır halkıyla olmaktan, sizlere hitap etmekten büyük bir onur ve gurur duyuyorum.

Burası benim ilk göz ağrımdır. Iğdır halkı benim için vazgeçilmezdir. Iğdır halkına vefa borcum var. Vekil olsam da olmasam da, başkan olsam da olmasam da sizleri asla yalnız bırakmayacağıma dair sözüm var. Bu sözümü her daim tutacağıma bir kez daha söz veriyorum.

Sevgili Iğdırlılar; bu hikaye Yeşil Sol Parti’nin ortak hikayesidir, Iğdır’ın hikayesidir. Bu hikaye Ege’nin, Marmara’nın, Karadeniz’in, Serhad’ın, Botan’ın, Amed’in hikayesidir. Bu hikaye Yeşil Sol ile başlamadı. Bu hikaye yıllardır devam eden onurlu bir direnişin hikayesidir.

Bu hikaye Türklerin, Kürtlerin, Azerilerin, Terekemelerin, Ermenilerin, Süryanilerin, bu coğrafyada yaşayan inkar edilen ve ezilen herkesin hikayesidir. Hepimiz biriz, kardeşiz, birlik ve beraberlik içerisinde yaşamaya devam edeceğiz. Bunun en güzel örneği Iğdır’dır, Kars’tır. Buna benzer kentlerdir. Bir arada yaşadık, yaşamaya devam edeceğiz. Kardeşçe, huzur içerisinde, refah içerisinde. Türk’üyle, Kürt’üyle, Terekeme’siyle Azeri’siyle.

Hiçbir güç bizlerin arasına nifak tohumları ekmeye kalkmasın. Bu barış ve kardeşlik duygusu asla bozulmayacak, hiç kimse de bunu bozamayacak. Bu hikayenin içerisinde ortak yaşam var, barış var, özgürlük var. Bu hikayenin içerisinde gençlerin gelecek umudu var, hayalleri var. Bu hikayenin içerisinde kadınların baskısız, sömürüsüz, şiddetsiz, katliamsız yaşam umudu ve saçlarının teliyle dünyayı titrettikleri kadın mücadelesi var. İşte bizim hikayemiz bu.

Peki, onların hikayesi ne? AKP ve MHP’nin hikayesinde ne var? Onların hikayesinde açlık var, yoksulluk var, hırsızlık var. Onların hikayesinde sefalet var, onların hikayesinde nefret var, kin var, öfke var. Onların hikayesinde cezaevleri var, siyasetçilerin cezaevlerine tıkılması var.

Onların hikayesinde belediyelerimize kayyım atamak var. Onların hikayesinde kendi yandaşları, 5’li Çeteleri var. Onlar gibi düşünmüyorsan, onlardan yana tavır almıyorsan, onlara oy vermiyorsan o zaman sana nefes alma hakkını bile tanımıyorlar, yaşam hakkını tanımıyorlar. Her türlü zulmü, hukuksuzluğu, haksızlığı, şiddeti sana reva görüyorlar. Ama 14 Mayıs’ta artık onları göndereceğiz ve siyasi tarihten sileceğiz.

Biliyorsunuz ekonomik kriz herkesi perişan etti. Bugün Iğdır halkının yaşadığı sefaleti, yoksulluğu onlar saraylarının penceresinden göremezler. Kaynamayan boş tencerelerinizi, okullara aç gönderdiğiniz çocuklarınızı Saray’ın pencerelerinden göremezler. Çünkü onlar kasalarını doldurmakla meşguller.

Onlar yandaşlarını zengin etmekle meşguller. Onlar çetelerine ihale dağıtmakla meşguller. Bugün seçim meydanlarında yalanları, hakaretleri, parmak sallamaları ardı ardına geliyor. Bir gün gaz diyorlar, ertesi gün benzin diyorlar, en son da petrol dediler. Bütün bunların gaz olup uçtuğunu görmüyorlar. Onlar da 14 Mayıs’ta gaz olup uçacaklar.

“Dini istismar eden iktidarın hikayesi bitti, filmin sonuna geldiler”

Ülkenin kaynaklarının doğru yere aktarılmasıyla bu ülke kalkınabilir. Ancak onlar kendi saraylarında zenginliklerini korumaya devam ediyorlar. Bu ülkenin esas kaynağı Ankara’daki, Beştepe’deki Erdoğan’ın Saray’ıdır. Bunu herkes böyle bilsin. Bu kaynaklar sadece Erdoğan’a ve yandaşlarına aktarılıyor. Iğdır halkına, esnafına, çiftçisine, üreticisine, gencine, işsizlerine aktarılmıyor.

Onlar için varsa yoksa kendileri, kendi koltukları ve iktidarlarıdır. Ama Iğdır halkı kararını vermiş belli. 14 Mayıs’ta AKP’yi Iğdır’da tabela partisi haline getirecekler. Onların hikayesi bitti. Onların artık filmi bitti, filmin sonuna geldik. Sadece çalışacağımız 4 günümüz var. 4 günün sonunda yani 5’inci gün, Pazar günü oylarımızı kullanacağız.

Meydanlarda en fazla AKP yine yalanlara ve iftiralara başladı. Her gün bizi karalayarak, parmak sallayarak, hakaret ederek seçim çalışması yürütüyorlar. Talimatı Allah’tan aldığını söyleyen bir Erdoğan var. Artık dini bile siyasete alet etmekten çekinmeyen bir AKP var.

Kendisini peygamber zanneden bir Erdoğan var. Sadece bu değil elbette. Halkımızın inancını sömüren, istismar eden bir AKP var. Bütün bunlara dur demenin zamanı elbette ki 14 Mayıs’tır. 14 Mayıs’ta onları geldikleri yere göndereceğiz.

Gelirken Erdoğan parmağındaki yüzüğü göstererek şunu söylemişti: “Tek servetim parmağımdaki yüzük demişti”. Ancak şimdi yüzüklerin, zenginliklerin efendisi oldular. Tek yüzükle geldiği yere onları göndermenin zamanı geldi. Şimdi Iğdır’da, Kars’ta, Ağrı’da, Muş’ta, İstanbul’da, İzmir’de, bütün şehirlerde Yeşil Sol rüzgarı, bayrağı ve havası her yeri sardı. Artık kimse bizi durduramaz. Gümbür gümbür geliyoruz.

Sevgili arkadaşlarım, sizler beni iki dönem yüksek oranlarla seçip parlamentoya gönderdiniz. Şimdi sıra buradaki iki aday arkadaşımda. Yılmaz Hun kardeşimizi ve Aysel Aras ablamızı önce Allah’a, sonra sizlere emanet ediyorum. Ben inanıyorum ki Iğdır halkı bir kez daha kendi iradesine sahip çıkacak, adaylarımızı parlamentoya gönderecek.

Şimdi geçmiş dönemlerde makarna verenler, çay dağıtanlar, şeker verenler, kömür dağıtanlar bu dönem para dağıtmaya başlamış. Ama onlar bilsinler ki, Iğdır halkı iradesini kömüre de makarnaya da satmadı, paraya da satmayacak. Asla satmayacak.

Bir sözüm de küsenlere, darılanlara ve evinde oturanlara. Bu parti geçmişten beri herkese görev verdi. Bir dönem görev alanlar başka bir dönem görev almayınca eğer küsüyorsa, evinde oturuyorsa, o zaman bu mücadeleyi anlamamış demektir. Bu onurlu mücadelede olmak herkesi yüceltir. Çünkü bu parti herkese kıymet vermiş, herkesi onurlandırmış, herkese görev vermiştir.

Bu dönem başka arkadaşımız görevlendirilmişse eğer, o zaman hepimizin görevi bu iki arkadaşımızın yanında durmaktır. Gün küsme, darılma ve evde oturma zamanı değildir. Zaman faşizme kaybettirme zamanıdır. Zaman birlik ve beraberlik içerisinde olma günüdür. Bunu başarırsak biz Iğdır’da 2-0 yaparız. Bir kez daha söylüyorum. Iğdır’da da demokrasi 2 – faşizm 0 olacak.

“50 artı 1’i Erdoğan rüyasında görecek”

Sizlere güveniyorum. Sonsuz güveniyorum. Oy kullanacağınız, sandığa gideceğiniz gün elinize pusulayı alın ve başka hiçbir partiyi görmeyin. Sadece Yeşil Sol’u görün. Yeşil Sol’un altına mührünüzü öyle bir vurun ki, 50 artı 1’i Recep Tayyip Erdoğan rüyasında görsün. Bir oy Yeşil Sol’a bir oy Kılıçdaroğlu’na diyoruz. Niye? Çünkü artık faşizmin gitmesini, baskıların durmasını istiyoruz. Bu ülkeye barışın, huzurun, refahın, sevginin, adaletin gelmesini istiyoruz. Bu ülkede artık sevgiden, huzurdan bahsedilmiyor.

İnsanlar evlerinde huzurla oturmuyor. Karanlık günlerin hayalini kuranlar şunu bilsinler ki; Yeşil Sol bu ülkenin teminatıdır, Yeşil Sol adaletin, barışın ve huzurun teminatıdır. Yaptıkları bütün hukuksuzlukları kendileriyle birlikte göndereceğiz. Kayyımlarını da göndereceğiz, hukuksuzluklarını da göndereceğiz. Onların bize uygulamış oldukları bütün zulümleri onlarla birlikte sandığın dibine göndereceğiz.

Sevgili halkımız, hepinize başarılar diliyorum. Yolunuz ve yolumuz açık olsun. Kazanacağımıza yürekten inanıyorum. Sizler 2007’de 2011’de bana nasıl sahip çıktıysanız şimdi de aynı iradeyle 2 vekil adayımıza sahip çıkın. Elinizi vicdanınıza koyun ve oyunuzu öyle kullanın. An serkeftin an serkeftin. An azadi an azadî. Hun her hebîn hevalno.”

Paylaşın

HDP Eş Genel Başkanı Buldan: Kaybettikçe Saldırıyorlar

Kars’ta halka seslenen HDP Eş Genel Başkanı Buldan, “Bunlar kaybettikçe saldırmaya başlıyorlar ve saldırdıkça kaybedeceklerini ne yazık ki bilmiyorlar. 4 gün sonra gideceklerinin farkında değiller bunlar. Bunların düşmanlıkları, Kürde karşı düşmanlıkları, demokrasiye karşı düşmanlıkları, kadınlara ve muhalefete karşı düşmanlıkları artık çok gizlemiyorlar. Açık açık söylüyorlar” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Televizyon programlarında mitinglerde, meydanlarda söylüyorlar. Biz bu düşmanlığa asla izin vermeyeceğiz. Türkiye halklarının bir arada yaşamasının, kardeşliğin huzurun refahın ve barışın, geleciğimizin teminatı artık Yeşil Sol Parti’dir. Biz bu ülkenin güvencesiyiz. Biz bu ülkenin teminatıyız. Onların kendi içlerinde düşmanlıkları ile baş başa bırakıyoruz.”

Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti), Kars Cumhuriyet Meydanı’nda miting düzenledi. Mitinge, HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan ve DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır katıldı.

MA’nın aktardığına göre, mitingde konuşan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan şunları söyledi:

“Burada yaşayan bütün halklarımıza Türküne, Kürdüne, Terekeme’sine Azeri’sine bütün değerli halkına, hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Bugün Kars önemli bir miting yapıyor, arkadaşlarım Kars tarihinin en kalabalık mitingi olduğunu söylüyorlar. Emeği geçen bütün arkadaşlarıma sonsuz teşekkür ediyorum, sizlere de saygılar sunuyorum.

İlk olarak İstanbul Kadıköy’de bir ırkçı saldırı sonucu yaşamını yitiren Cihan Aymaz’ı saygıyla ve minnetle anıyorum. Bu ırkçı saldırılara sebep olanları, bu saldırıları teşvik edenleri bir kez daha kınıyorum. Onların bu ırkçı saldırılarına da kutuplaşma ve insanları birbirinden ayırma politikalarına artık son vereceğimiz tarih 14 Mayıs tarihidir. Şimdi meydanlarda hakaret edenler, parmak sallayanlar, tehdit edenler, ırkçı söylemlerde bulunanlar son 5 gün içinde yaşanacaklardan sorumludurlar.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin iki gün önce yaptığı açıklamayı nefretle ve şiddetle kınıyorum. ‘Kılıçdaroğlu’nun ortaklarına ya müebbet ya da bedenlerine birer kurşun’ dedi. Bu çok talihsiz bir açıklama. Arkasında ne oldu? Dün Erzurum’da Ekrem İmamoğlu’na taşlı saldırı gerçekleşti.

Yeşil Sol Parti’nin Tarsus’ta aracı taşlandı. Bugün Trabzon’da CHP milletvekillerine saldırı gerçekleştirdi. İşte bütün bu ırkçı söylemlerin arkasında gerçekleşen saldırıların bunları söyleyenlere ait olduğunu belirtmek isterim. Bunun sorumlusu sizlersiniz. Bu saatten sonra insanlarımızın ayağına taş değse kılına zarar gelse bütün bunların sorumlusu bu söylemlerdir bunu söyleyenlerdir, söyletenlerdir.

“Biz bu düşmanlığa asla izin vermeyeceğiz”

Bunlar kaybettikçe saldırmaya başlıyorlar ve saldırdıkça kaybedeceklerini ne yazık ki bilmiyorlar. 4 gün sonra gideceklerinin farkında değiller bunlar. Bunların düşmanlıkları, Kürde karşı düşmanlıkları, demokrasiye karşı düşmanlıkları, kadınlara ve muhalefete karşı düşmanlıkları artık çok gizlemiyorlar. Açık açık söylüyorlar. Televizyon programlarında mitinglerde, meydanlarda söylüyorlar. Biz bu düşmanlığa asla izin vermeyeceğiz.

Türkiye halklarının bir arada yaşamasının, kardeşliğin huzurun refahın ve barışın, geleciğimizin teminatı artık Yeşil Sol Parti’dir. Biz bu ülkenin güvencesiyiz. Biz bu ülkenin teminatıyız. Onların kendi içlerinde düşmanlıkları ile baş başa bırakıyoruz. Biz Türkiye halklarıyla kendi içimizde Türküyle Kürdüyse Azeri Terekemesiyle yerli halkıyla barış içinde, refah ve huzur içinde yaşayacağız. Kars buna en güzel cevaptır. Kars halkı yüzyıllardır barış içinde bir arada yaşamış ve bundan sonra da böyle yaşamaya devam edecek.

Sevgili Karslılar, gittiğimiz her yerde aynı coşku var, aynı kararlılık var. Dün Manisa’da, ondan önceki gün Erzurum’daydık. Bugün Kars’tayız, yarın Iğdır’da olacağız. Görüyoruz ki Yeşil Sol Parti bayrakları sloganları ve verdiği mesajlarla Türkiye’nin yerinde dalgalanıyor, Türkiye’nin her yerinde aynı hava var. Elbette Selo’ya da, Figen’e de, Gültan’a da, Ayla’ya da özgürlük. Bu ülkede düşüncelerinden dolayı cezaevlerinde olan arkadaşlarımızın özgürlük talebi 14 Mayıs’tan sonra gerçekleşecek.

AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın söylediklerini her gün TV’lerde izliyorsunuz. Son olarak dediği şey şudur, ‘Ben Allah’tan talimat alıyorum.’ Kendisini peygamber zannediyor. Dini siyasete alet etmekten ne yüzü kızarıyor ne de utanıyor. Dini istismar edenler 14 Mayıs’ta bu halktan cevabını alacaklar. Peki Erdoğan diyor ki, ‘bana bir iktidarlık süre tanıyın bir iktidarlık daha yol açın.’ Niye istiyor sevgili arkadaşlar bir daha iktidar olmayı.

Yolsuzluk yapmak için, hırsızlık yapmak, usulsüzlük, hukuksuzluk yapmak için istiyorlar. 21 yıldır bu ülkede hırsızlığı, yolsuzluğu, açlığı, yolsuzluğu, sefaleti Türkiye halklarına reva görenler bir kez daha iktidara gelme peşindeler. Gelip Kars halkıyla bir gün konuştular mı, Kars halkının derdini dinlediler mi? Kars esnafının, işçisinin, gençlerin, kadınların ne derdi var? Geçim sıkıntısı var mı? Bütün bunları dinlemediler.

Onlara sarayın pencerelerinden Karsa bakmak daha kolay geliyor. Çünkü sarayın penceresinden Kars halkının ne yaşadığı ne yediği ne içtiği soğan alabiliyor mu, patates alabiliyor mu, esnaf siftah yapabiliyor mu, işçisi, çiftçisi üretim yapabiliyor mu? Ürettiğini satabilir mi? Bunları görmezler göremezler çünkü o pencereden Türkiye toz pembe görünüyor. Ama biz o perdeyi 14 Mayıs tarihinde ampulleriyle birlikte söküp atacağız.

Bunların içinde insan sevgisi yok bunlarda sadece kötülük var zalimlik var zulüm var. Sadece korktukları şey koltuklarından olmak ve seçim sandıkları. Ama artık korkunun ecele faydası yok Kars halkı onları gönderecek. Şimdi Yeşil Solu parlamentoya en güçlü şekilde göndermenin zamanı. Biz 100 vekil hedefledik, bu 100 vekilin 3’ü zaten Kars’tan gelecek. Gülistan vekilimiz iki arkadaşımızla birlikte parlamentoya gidecek ve Kars halkının 3 temsilcisi olacak. Bu 3 temsilci sizin sesiniz, sözünüz olacak iradeniz olacak sizin kararlarınızı her yerde ifade edecek. Ama şimdi esas söz sizde.

Kars halkı 3 vekilimizi parlamentoya göndermeye söz veriyor musunuz? O zaman ben de diyorum ki Kars’ta demokrasi 3, faşizm sıfır. Kars halkı iradesine sahip çıkacak ancak Karslıların mevsimlik işçi olarak, inşaat işçisi olarak batıda metropollerde çalıştıklarını biliyoruz. Bir duyarlılık ve bir irade istiyoruz. Kars halkı dışarıda yaşayan bütün akrabalarınızı, yakınlarınızı, çocuklarınızı oy kullanmak için mutlaka Kars’a gelmelerini sağlayın. Partimizle irtibata geçin. Arkadaşlarımız bunun hazırlığını yapıyorlar. Her bir gencimizi çalışanımızı oy kullanmak için Kars’a davet ediyoruz.

“Kazanacağımıza yürekten inanıyorum”

Gelin mührünüzü Yeşil Sol’un altına basın. Yeşil Sol Türkiye’nin umududur. Yeşil sol demokrasinin teminatıdır, bu ülkede güvencedir. Yeşil Sol parlamentoda büyük bir güçle temsiliyet sağlayacak. Bir oy Yeşil Sol’a bir oy faşizmi göndermeye gidiyoruz. Yani diğer oyumuz Kemal Kılıçdaroğlu’na. Şimdi kazanma zamanı, başarma zamanı, bu kazanma ve başarmanın sizlerin elinde olduğunu biliyoruz.

Gece gündüz çalışın 4-5 gün uyumasak da bir şey olmaz. Gitmedik ev, tutmadık el, dokunmadık yürek bırakmayın. Herkesin kapısını çalın, herkesten oy isteyin, herkese Yeşil Sol’u mutlaka tanıtın. Sizlere 14 Mayıs darbe tarihidir diyenlere bir demokrasi dersini sandıkta hep birlikte verelim. Çünkü 14 Mayıs’a darbe diyenler var, çünkü kafaları sadece darbeye çalışan bir iktidar var.

Onlar darbeleri iyi bilirler, Kars halkına nasıl darbe yapıldığını iyi bilirler, Kars halkının belediye eş başkanlarını görevden alıp yerine kayyum atamasını iyi bilirler. Onlar eğer Kenan Evren yaşamış olsaydı, Evren’i cumhurbaşkanı adayı yaparlardı, çünkü zihniyetleri, anlayışları, bakış açıları aynı. Ama biz darbelere de faşizme de kötülüklere de zulme de hukuksuzluklara da 14 Mayıs tarihinde hep birlikte son vereceğiz. Hepinize çalışmalarınızda başarılar diliyorum. Kazanacağımıza yürekten inanıyorum.”

Paylaşın

HDP’li Buldan: Zulüm İttifakını Sandığın Dibine Gömeceğiz

Erzurum Hınıs’ta konuşan HDP Eş Genel Başkanı Buldan, “Gittiğimiz her yerde bir oy Yeşil Sol’a, bir oy da faşizmi göndermeye. Çünkü bu ülkede faşizmi uygulayanlar belli, Kürtleri inkar edenler belli, Alevilerin eşit yurttaşlık hakkını tanımayanlar belli. Kadın cinayetlerini, kadına yönelik şiddeti, kadına yönelik baskıyı yapanlar belli. Kadınların emeğini, gençlerin geleceğini ve hayallerini çalan bir iktidar var. Bu zulüm ittifakını hep birlikte 14 Mayıs’ta sandığın dibine gömeceğiz” dedi.

Haber Merkezi / Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Erzurum Hınıs’ta Sırrı Sakık ve Yeşil Sol Parti milletvekili adayları ile birlikte düzenlenen mitinge katıldı. Erzurum Milletvekili Adayı Meral Danış Beştaş’ın telefon bağlantısıyla halka seslendiği mitingde konuşan Buldan, şunları söyledi:

“Gelê me yê hêja, delal û bi rûmet, dayikên hêja ciwanên xurt, ez we hemuyan slav dikim. Hun bi xêr hatin, ser seran ser çavan hatin. Bugün burada olmaktan, Hınıs halkıyla, bir bütün olarak Erzurum halkıyla, Şeyh Said’in torunlarıyla, Kürtlerle, Alevilerle bir araya gelmekten büyük bir onur ve gurur duyuyorum. Bu kadim topraklarda bin yıllardır zulme, baskıya ve şiddete boyun eğmeyen, Şeyh Said’in torunlarını örnek alan halkımıza binlerce selam olsun!

Sizlerin bu coşkulu, kararlı ve iradeli duruşu karşısında saygıyla eğiliyorum. Sevgili halkımız, gittiğimiz her yerde aynı coşku var. Yaptığımız bütün mitinglerde aynı kararlılık var, aynı dik duruş var. İnsanlar artık kararını vermiş. Erzurum da kararını vermiş. Yeşil Sol Parti’yi Türkiye’nin her yerinde birinci yapmak için halkımız kararını vermiş. Ege’den Marmara’ya, Doğu’dan Batı’ya, Serhat’tan Amed’e, Botan’dan Karadeniz’e kadar her yerde Yeşil Sol’un bayrakları dalgalanıyor. Her yerde Yeşil Sol’un adayları coşkuyla karşılanıyor.

Çünkü değişimi, dönüşümü, adaleti, barışı, huzuru ve refahı Yeşil Sol olarak Türkiye’nin her yerine yayacağız. Güçlü bir temsiliyetle Meclis’e gireceğiz. Yeşil Sol Parti’nin 100 vekille Meclis’te temsiliyeti artık kaçınılmaz. Çünkü bu hava bunu gösteriyor. Çünkü bu atmosfer bunu gösteriyor. Kadınıyla, genciyle, yaşlısıyla; Türk’üyle, Kürt’üyle, Alevi’siyle, Sünni’siyle öteki olanlar, baskıya ve şiddete maruz kalanlar kararını vermiş; Yeşil Sol’u 100’ün üzerinde vekille parlamentoya gönderecek.

“Bir oy Yeşil Sol’a, bir oy da faşizmi göndermeye”

Gittiğimiz her yerde bir oy Yeşil Sol’a, bir oy da faşizmi göndermeye. Çünkü bu ülkede faşizmi uygulayanlar belli, Kürtleri inkar edenler belli, Alevilerin eşit yurttaşlık hakkını tanımayanlar belli. Kadın cinayetlerini, kadına yönelik şiddeti, kadına yönelik baskıyı yapanlar belli. Kadınların emeğini, gençlerin geleceğini ve hayallerini çalan bir iktidar var. Bu zulüm ittifakını hep birlikte 14 Mayıs’ta sandığın dibine gömeceğiz.

Erzurum’dayız, Hınıs ilçesindeyiz, buradaki gençlerin çoğunun işsiz olduğunu biliyoruz. Buradaki gençler batıya iş bulmak için gidiyorlar. Hınıs’ın da Tekman’ın da Karaçoban’ın da Karayazı’nın da gençleri doğdukları topraklarda iş bulamıyorlar. O yüzden de karın doyurma pahasına batıya iş bulmaya gidiyorlar. Erzurum halkı bunu hak ediyor mu, hayır. Erzurum’daki genç arkadaşlarım- ben de genç olduğum için böyle söylüyorum- sizler bunu hak etmiyorsunuz.

AKP hükümetinin gençler ve Erzurum halkına reva gördüğü bu yaşamı değiştirmek ve 14 Mayıs’ta onları Erzurum’da bir tabela partisi haline getirmek genç yoldaşlarımın görevidir. İsmi Adalet ve Kalkınma Partisi olabilir ama buna aldanmayın, isminde adalet olanın bütün adaletsizleri getirdiğini biliyoruz. İsminde kalkındırma var ama yandaşlarını ve 5’li Çeteleri kalkındıran bir partidir AKP, Erzurum halkının ne yaşadığını bilmez ve düşünmez. AKP hükümeti Erzurum’da insanlar aç mı, yoksul mu, sefalet mi yaşıyor bilmez.

Saray’ın penceresinden Erzurum halkı görünmez. Her seçim döneminde yalanlarını ve vaatlerini görüyoruz. Her seçimde yeni yalanlarla Türkiye halklarının önüne çıkan, oy isteyen AKP’nin uydurduğu yeni bir yalan var. Cudi’de petrol bulmuşlar, yalan! Bu yalanı bir kez daha uydurdular. Asıl rezerv kaynakları nerede biliyor musunuz, o sarayın altında. Milyarlarca dolara yaptırılan sarayın altında esas kaynaklar. 14 Mayıs tarihinde o sarayın ampulleri sönecek, bütün Türkiye’nin mutfağında tencereler kaynayacak. Buna emin olabilirsiniz.

Şimdi esnafın, işçinin, çiftçinin gırtlağına kadar borçlu olduğunu biliyoruz. Hınıs’ta esnaf siftah bile yapmadan akşam evine gidiyor. Herkesi borçlu yaptılar; kendilerine, devlete ve bankalara borçlu yaptılar. Borç yükünden dolayı insanlar kredi kartlarına yüklenmeye çalışıyor. Yoksulluk, sefalet, borç. Bu halk, sizler bunu hak etmiyorsunuz. Halkımızın refah içinde adalet, barış ve huzurla yaşayabileceği bir ortamı hazırlamak için yollara çıktık, yürüyoruz. Bugün bu alanlarda konuşma yapıyor olabiliriz ama esas konuşmayı sizler 14 Mayıs’ta yapacaksınız.

Söz, karar, mühür sizin; Yeşil Sol Parti sizin. Ben inanıyorum ki, Erzurum halkı kendi adaylarına ve partisine sahip çıkacak. Şimdi buranın birinci sıra adayı Meral Danış Beştaş çok talihsiz bir trafik kazası geçirdi. O kazayı geçirmemiş olsaydı bugün burada olacaktı. Seçim tarihine kadar bu çalışmayı bizzat kendisi yapacaktı. Mevcut koşullarından dolayı gelemedi. Şuna inanıyorum; Meral Danış Beştaş’ı kendi sesiniz, sözünüz ve iradeniz olarak TBMM’ye göndereceksiniz.

Sadece Meral’i de değil, çünkü Erzurum’a bir milletvekili yetmez. Biraz önce aday arkadaşlarımız sahnedeydi. Hepsini tanıyorsunuz. 14 Mayıs’a kadar daha fazla ve güçlü çalışmak ve bu ilde Yeşil Sol Parti’yi güçlü bir temsiliyetle Meclis’e göndermek sizin sorumluluğunuzdadır. Size hem inanıyorum hem de güveniyorum. Başaracağınızı da biliyorum. Bize en güzel müjdeyi siz vereceksiniz. Rehavete kapılırsak boş alanları başkaları doldurur.

Gece gündüz demeden kadınıyla, genciyle, yaşlısıyla, Kürt’üyle, Alevi’siyle kapı kapı dolaşacağız, her eli tutacağız, her yüreğe dokunacağız ve herkesi ikna edeceğiz. Yeşil Sol’u tanımayanlara Yeşil Sol’u anlatacağız. Bu zulmün, bu barbarlığın, tek adam rejiminin bitmesi için, Ali Rıza amcanın hakkı için Erzurum kendi iradesine sahip çıkacak. Bu zulüm sadece Ali Rıza amcaya değil bütün Kürt halkına yapılan bir zulümdür. Şeyh Said döneminden kalan, bugün onun torunlarına ve çocuklarına yapılan zulümdür.

“Bu ülke çatışmalara ve savaşa dur diyecek güce sahiptir”

Bu ülke artık bu zulümlere, baskılara, şiddete, çatışmalara ve savaşa dur diyecek güce sahiptir. Bunun için sizlerin yapacağı tercih önemlidir. Siz ya aydınlığı ya karanlığı, ya savaş politikalarını ya barış politikalarını, ya demokrasiyi ya faşizmi seçeceksiniz. Ama ben inanıyorum; Türkiye’nin her yerinde barış rüzgarları, demokrasi rüzgarları esiyor. Bu ülkeye refahın gelmesi için başlayan bu hava parlamentoya yerleşecek.

Burada sabırla bizi beklediniz, biz de sabırla 14 Mayıs’ta Erzurum’da alacağımız oyları bekleyeceğiz. Hepinize geldiğiniz için, katıldığınız için, bizi bu şekilde karşıladığınız için sonsuz teşekkür ediyoruz. Hepimizin yolu açık olsun. Mutlaka kazanacağımıza, başaracağımıza yürekten inanıyoruz. An serkeftin an serkeftin, an azadî an azadî.”

Paylaşın

HDP’li Buldan: Halkların Gücüyle Bir Kez Daha Tarih Yazacağız

Kocaeli’nde halka seslenen HDP Eş Genel Başkanı Buldan, “Tayyip Bey iki gün önce bir şeyin daha reklamını yaptı. Savaş uçaklarının reklamını yaptı: “O savaş uçaklarından bombalar yağacak” diyor. Yahu ayıptır, yazıktır, günahtır. Türkiye halklarının bombalara ihtiyacı yok. Türkiye halkların savaşa ihtiyacı yok” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Barış politikaları varken, insanlara sevgi, huzur vermeniz gerekirken, bu ülkeyi güllük gülistanlık yapacağız demeniz gerekirken, bu ülkeye aldığınız savaş uçaklarının reklamını yapıyorsunuz. Kocaeli halkı niye savaş uçağı istesin, Kocaeli halkının bombalara ihtiyacı yok. Artık Tayyip’in dediği hiçbir şeyi duymayın, görmeyin. Şimdi kaç gündür bir şeye takmış. Neye takmış? Selo’ya takmış. Yatıyor kalkıyor, ben iktidarda olduğum sürece Selo cezaevinden çıkamayacak diyor. Yahu sen 14 Mayıs’ta sandıktan çıkmayacaksın ama Selahattin de, Figen de, Gültan da, Sebahat da, Ayla da o cezaevinden çıkacaklar”

Buldan, konuşmasının devamında, “Halkımızın gücüyle seçimlerde elde ettiğimiz başarıyla çıkacaklar, sen sandıkta kalacaksın. Bu ülkeyi bu hale getiren tek adam olarak tarihe geçeceksin. Biz mücadele verişimizle, halkların gücüyle bir kez daha tarih yazacağız. Siz kapattınız, biz büyüdük. Engellediniz büyüdük, kaç partimizi kapattınız, siyaset dışı kaldık mı? Hayır! HADEP’i kapattınız DEHAP ile geldik. Onu kapattınız BDP ile geldik. HDP kapatma davasını açtınız, Yeşil Sol ile geldik. Demokrasilerde alternatifler çok.” ifadelerini kullandı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan; HDK Eş Sözcüsü Cengiz Çiçek, EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz ve milletvekili adaylarının da katıldığı Kocaeli mitinginde konuştu. Buldan, şunları söyledi:

“Merhaba sevgili halkımız, sevgili Kocaeli halkı, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum hoş geldiniz. Bugün burada olmaktan büyük bir onur duyuyorum. İyi ki varsınız, iyi ki buradasınız. Hepinize teşekkür ediyorum. Hemen yanı başımızdaki Kandıra Cezaevi’ndeki sevgili Figen Yüksekdağ’a, Gültan Kışanak’a, Nurhayat Altun’a, Edibe Şahin’e ve bütün kadın arkadaşlarımıza sevgi ve selamlarımı gönderiyorum.

Sizlerin bu coşkusunun, bu kararlı duruşunuzun ve bu moralli birlikteliğinizin 14 Mayıs tarihinde yapılacak seçimlerde de aynı coşkuyla, moral ve kararlılıkla  sandıklara yansıyacağından hiçbir şüphemiz yok. Kocaeli halkına bu konuda güveniyoruz. Vekil adaylarımızı arkadaşlarımız tanıttı. Çalışkan vekil adaylarınız var, bu konuda çok şanslısınız. Ömer Faruk Gergerlioğlu arkadaşımız 5 yıllık süreçte temsilciniz olarak parlamentoda görev aldığı günden bugüne kadar sizin sesiniz sözünüz oldu.

Sadece Kocaeli halkının değil, tüm Türkiye halkının, ezilenlerin, yok sayıların inkar edilenlerin sesi  ve sözü oldu. Ama Kocaeli’ye bir milletvekil yetmez, sizin daha çok temsilciye ihtiyacınız var. Arzu arkadaşımız ve diğer arkadaşlarımızı da, Kocaeli’nden çok sayıda temsilcimizin Meclis’e gitmesi gerekiyor. Bu konuda kararlı mıyız? Bir den fazla vekil gönderecek miyiz? Teşekkür ederim, ben de size inanıyorum.

“14 Mayıs’ta Yeşil Sol’un altına mührü vurun”

Kocaeli bugün çok renkli. Aramızda Migros işçileri var. Yalnız değiller, bütün işçi yoldaşlarımızla beraberiz. Türkiye genelinde 60 bine yakın Migros işçisi olduğu söyleniyor, Migros ve direnen bütün işçilerin yanındayız. Mücadelemizi onlarla birlikte veriyoruz, büyütüyoruz. Şimdi Yeşil Sol Parti, bugün Türkiye siyasi arenasında belki çok fazla bilinmeyen ama bu dönem, bu süreç içerisinde HDP’nin yerine HDP milletvekillerinin Yeşil Sol listesinde girdiği yeni bir dönem. Yeşil Sol’u herkes soruyor, niye Yeşil Sol diyorlar. Çünkü AKP ve MHP’nin HDP’ye kurduğu kumpas davaları sonucu bizler sizleri temsilcisiz, seçeneksiz bırakmamak için, seçimlerde alternatifsiz bırakmamak için milletvekillerinin sıralamasını yaptık ve başvurumuz yaptık. 14 Mayıs tarihinde bütün halkımız Yeşil Sol’un altına mührünü vuracak.

Elinize oy pusulasını aldığınızda direkt ağacı görün, başka partilere hiç bakmayın, ağacın altına mührünüzü vurun ki bunlar gitsin. Bunlar gitsin diye bizler Yeşil Sol’u Türkiye’nin her yerinde büyüteceğiz ve birinci parti haline geleceğiz. AKP-MHP iktidarını bir tabela partisi haline getirmek boynumuzun borcudur, size söz veriyoruz. Şimdi Kocaeli’nde yaşayan halkımızın elbette ki bir çok sorunu var, gece evine ekmek götürümeyen, çocuğu başını yastığa koyan, okula aç gitmek zorunda kalan, kadınların artık markete ve pazara gidemediği, alışveriş yapamadığı ve birçok sıkıntının yaşandığı ve sadece Kocaeli’nde değil, Türkiye’nin her yerinde yaşanan en büyük sorunlardan bir tanesi.

AKP’nin sizin evinize ekmek götüremediğinizden haberi yok. Çünkü onların geçim derdi yok. Onlar saraylarda kendi yandaşlarına hangi ihaleyi verebilirim, hangi talanı yaptırabilirim diye hesaplar yapıyorlar. Kocaeli halkının ne yaşadığını bilmezler, kadınlar ve gençlerin ne yaşadığından, işsiz kaldığından haberleri yok. Çünkü onların tek derdi kendi yandaşları ve çeteleridir. O yüzden onlara büyük bir ders vereceğiz. Bugün Kocaeli’nde gördüğümüz manzara işçisi, emekçisi, kadını ve genciyle herkes artık AKP’nin gitmesine ve bir tabela partisine dönmesine çoktan karar vermiş bile.

“Halkın, geçim derdinden haberi olmayan iktidara cevabı 14 Mayıs’ta olacak”

Bu ülkeyi 21 yıldır yönetiyorlar. Şimdi verdikleri vaatleri, söylediklerini duyduğumuzda zannedilir ki muhalefetteler, ülkeyi biz yönettik. İlk defa iktidara gelecekmiş gibi yeni yeni sözler veriyorlar. Ama artık Türkiye halklarının yalanlara karınları tok. Hiç kimse verdikleri sözlere kulak asmıyor. Milletin, vatandaşın geçim derdinden, yoksulluktan, sefaletten haberi olmayan bu iktidara cevabı elbette 14 Mayıs tarihinde olacak. Bugün Türkiye halklarının açlıkla ve sefaletle mücadele ettiğini görüyoruz.

Onların TOGG dediği arabaları almaya vatandaşın gücü yetiyor mu? Yetmiyor. Patates soğan diyoruz, onlar “Biz TOGG diyoruz, onlar patates soğan” diyorlar. Ellbette ki patates soğan diyeceğiz çünkü insanların evinde tencereler kaynamıyor. İnsanların elinde TOGG alacak paraları yok. Onlar Saray’dan bütün ülkeyi toz pembe gördükleri için, herkesin aynı standartlarda yaşadıklarına inandıkları için insanlara vaatleri de yalandan başka bir şey değil.

Kaybedeceklerini anladılar, farklı farklı yöntemlere başvuruyorlar. Birçok yerde provokasyona girişiyorlar. Biz asla provokasyonlara gelmeyeceğiz, seçim günü dahil hiçbir oyuna mahal vermeyeceğiz. Onlar bu oyunu bozmak isteyebilirler. Görüyorlar, her yerde büyük bir birlik beraberlik var ve bundan büyük bir rahatsızlık duyuyorlar. Duysunlar çünkü onları göndereceğiz, onları tarihin çöplüğüne göndereceğiz. Elbette ki kazanacağız, onlar kazanmak için yalan söylemeye başladılar. Şimdi övündükleri tek şey duble yollar, ülkede yapmış oldukları duble yollar. Oysa yolsuzluğun da duble yolunu yaptılar, hırsızlığın duble yolunu yaptılar.

Bütün bunları yaparken de 2023 seçimlerinde bir kez daha iktidara gelmek için eskiden yaptıkları şeyleri yeni yeni gündeme getirmeye çalışıyorlar. İstediğiniz kadar yalan söyleyin, vaatler verin. Türkiye kararını verdi. İşsizi de, çiftçisi de, kadını da, genci de, Kocaeli de, Hakkari de, Van da, İzmir de, İstanbul da, herkes kararını verdi; sizi gönderecek! Operasyonlar yapıyorlar, bizi zayıflatmayı hesaplıyorlar kendilerince zannediyorlar ki Yeşil Sol’dan ya da HDP’den 10-20 kişiyi cezaevine göndersek bu parti ayaksız, başsız kalır ve çalışamazlar. Biz bir gider bin geliriz, milyonlar olarak geliriz.

Gözaltına alınan arkadaşlarımın yerine milyonlarca insan gönüllü olarak gelir, çalışır. Ankara mitingine baktık, Tayyip’in bütün memurlara ve çalışan personellerine katılma zorunluluğunun olduğu mesajları gönderdiklerini gördük. Ama bizim mitinglerimize sizler hiçbir mesaj atılmadan, yüreğinizle, sevginizle, mücadelenizle, bağlılığınızla geliyorsunuz. İşte aramızdaki fark bu. Yeşil Sol ile AKP arasındaki fark budur. Biz hiç kimseyi mitingimize zorla getirmeyiz, mesaj atmayız. İnsanlar keyfine göre gelir eş başkanları dinler, gider sandıkta gereğini yapar, Yeşil Sol’un altına mührünü vurur.

Meclis seçimleri çok önemli. Biz Türkiye genelinde 100 milletvekili hedefledik. Bu 100 vekil sizlerin temsilcisi olarak parlamentoya girecek ve anahtar rol üstlenecek. Şimdiye kadar HDP milletvekilleri Meclis’te Türkiye halklarının sesi oldu. Alevi’nin, Süryani’nin, Ermeni’nin, kadının, gencin sesi ve sözü oldu. Şimdi 100 milletvekiliyle anahtar bir parti olma hedefiyle parlamentoya gidiyoruz. Cumhurbaşkanlığı seçiminde faşizmi geriletmek için oy kullanacağız. Cumhurbaşkanlığı seçiminde vereceğiniz oy faşizmi geriletmek için olacak. Ya aydınlığı ya karanlığı, ya demokrasiyi seçeceğiz ya faşizmi, ya savaş politikalarından yana ya da barış politikalarından yana oy kullanacağız. Ben inanıyorum ki, halkımız demokrasiye, adalete, huzura güvene olan ihtiyacından dolayı aydınlığı ve demokrasiyi seçecek.

“Halkların gücüyle bir kez daha tarih yazacağız”

Tayyip Bey iki gün önce bir şeyin daha reklamını yaptı. Savaş uçaklarının reklamını yaptı: “O savaş uçaklarından bombalar yağacak” diyor. Yahu ayıptır, yazıktır, günahtır. Türkiye halklarının bombalara ihtiyacı yok. Türkiye halkların savaşa ihtiyacı yok. Barış politikaları varken, insanlara sevgi, huzur vermeniz gerekirken, bu ülkeyi güllük gülistanlık yapacağız demeniz gerekirken, bu ülkeye aldığınız savaş uçaklarının reklamını yapıyorsunuz. Kocaeli halkı niye savaş uçağı istesin, Kocaeli halkının bombalara ihtiyacı yok. Artık Tayyip’in dediği hiçbir şeyi duymayın, görmeyin. Şimdi kaç gündür bir şeye takmış.

Neye takmış? Selo’ya takmış. Yatıyor kalkıyor, ben iktidarda olduğum sürece Selo cezaevinden çıkamayacak diyor. Yahu sen 14 Mayıs’ta sandıktan çıkmayacaksın ama Selahattin de, Figen de, Gültan da, Sebahat da, Ayla da o cezaevinden çıkacaklar. Halkımızın gücüyle seçimlerde elde ettiğimiz başarıyla çıkacaklar, sen sandıkta kalacaksın. Bu ülkeyi bu hale getiren tek adam olarak tarihe geçeceksin. Biz mücadele verişimizle, halkların gücüyle bir kez daha tarih yazacağız. Siz kapattınız, biz büyüdük. Engellediniz büyüdük, kaç partimizi kapattınız, siyaset dışı kaldık mı? Hayır! HADEP’i kapattınız DEHAP ile geldik. Onu kapattınız BDP ile geldik. HDP kapatma davasını açtınız, Yeşil Sol ile geldik. Demokrasilerde alternatifler çok.

Bir kez daha 14 Mayıs tarihinin ve ondan sonraki günlerin ülkede huzurlu ve güvenli, refah içinde herkesin birbirine kardeşçe sevgiyle baktığı, birbirinin elini tuttuğu bir Türkiye’yi 14 Mayıs’tan itibaren bizler gerçekleştireceğiz. Bu güzel günleri görebilmek için 14 Mayıs tarihine kadar da gece gündüz çalışacağız. Kocaeli halkına güvenimiz sonsuz, biliyoruz ki Kocaeli halkı önemli bir tercih yapacak ve Yeşil Sol Parti’yi Kocaeli’de birinci parti haline getirecek. Hepinizin yolu açık olsun. Mutlaka kazanacağız, başaracağız. An serkeftin an serkeftin, an azadî an azadî.”

Paylaşın

HDP Eş Genel Başkanı Buldan: Tıpış Tıpış Gideceksiniz

Muş’ta halka seslenen HDP Eş Genel Başkanı Buldan, “14 Mayıs’ta kullanacağımız oylar hepimizin kaderini değiştirecek. Türkiye’nin kaderinin değişeceği, Kürt halkının kaderinin değişeceği bir tarih ve seçim olacak” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Erdoğan’ın şu sözünü özellikle hatırlatmak isterim. “Seçimlerin kazası olmaz” diyor. Biz de buradan Muş’tan diyoruz ki; biz bu işi birinci turda bitireceğiz, kazaya bırakmayacağız. Bu işi birinci turda bitireceğimiz için kazasını, ikinci turu görmeyeceksiniz. Öyle bir gideceksiniz ki arkanıza bakamayacaksınız, tıpış tıpış gideceksiniz.”

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, Azadî Partisi temsilcisi ve milletvekili adayları seçim çalışmaları kapsamında Muş’ta mitinge katıldı. Burada konuşan Buldan, şunları söyledi:

Merhaba gelê me yê hêja ya Muş’ê, hun bi xêr hatin, serseran serçavan hatin. Sevgili halkımız, sevgili Muşlular, hepinizi sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum. Hepiniz hoş geldiniz, baş göz üstüne geldiniz. Sevgili kadın arkadaşlarımıza özellikle selam gönderiyorum. Annelerimizin ellerinden öpüyorum, sevgili gençler size ayrıca selam yolluyorum, hoş geldiniz. Muş bizim değerlerimizin, mücadelemizin, direnişimizin ve önümüzdeki dönemin belirleyici gücü olan en önemli yerlerden birisidir.

Muş’un her dönem büyük baskıların, zorlukların, adaletsizliklerin, hukuksuzlukların yaşandığı bir kent olduğunu hepimiz biliyoruz ama en fazla siz Muşlular bilirsiniz. Buradaki ayrımcılığın, kutuplaştırmanın, başta ekonomi olmak üzere Muş halkına reva görülen yaşam biçiminin hangi seviyede olduğunu Muş halkı çok iyi bilir. Muş’a herhangi bir yatırım yapan, Muş halkının nasıl geçindiğini, geçim sıkıntısının olup olmadığını soran sorgulayan bir zihniyet yok. İktidar Muş halkının nasıl geçindiğinin derdine düşmez, çünkü iktidar Muş halkını umursamaz. Ne yediğini ne içtiğini sorgulamaz. Tek geçim kaynağı olan şeker fabrikasının kapatılması da sizlere görülen yaşam biçiminden sadece bir tanesidir.

“14 Mayıs AKP-MHP iktidarını gönderdiğimiz tarih olacak”

Buradaki gençlerin, genç yoldaşlarımızın Muş kentinde bir iş sahibi olamamasının elbette ki bu ülkeyi yönetenlerin zihniyetiyle bire bir alakası vardır. Ama bu durum sadece Muş’ta yok. 21 yıldır bu ülkeyi yönetiyorlar ve bu ülkeyi düşürdükleri hali hepimiz biliyoruz, yaşıyoruz. Yoksulluğu, açlığı ve sefaleti bu ülkeye reva gördüler. Çünkü sadece ve sadece kendilerini, 5’li Çetelerini ve yandaşlarını düşünüyorlar. Tek dertleri var ki o da kendi gelecekleri. Muş halkının geleceğiyle ilgilenmezler; esnafın, işçinin, çiftinin, üreticinin sorunlarıyla ilgilenmezler. Muş’taki çiftçinin, üreticinin sorunlarıyla ilgilenmezler.

Yaklaşık bir aydır sahadayız ve gittiğimiz her yerde şununla karşılaşıyoruz: Ülkeyi çaldılar, çırptılar, soğana çevirdiler. Bu ülkeyi kalkındırmak için hiçbir şey yapmadılar. Ülkenin çok zengin kaynakları olmasına rağmen ülkenin kaynaklarını savaşa ve yandaşlarına aktardılar. Bu coğrafyada AKP-MHP iktidarının yönetim anlayışının artık sona ermesi gerektiği bir döneme girdik. Tarihi bir fırsatla karşı karşıyayız. Tarihi bir dönemdeyiz ve hepimizin tarihsel sorumlulukları var. 14 Mayıs tarihi bir dönüm noktasıdır ve AKP-MHP iktidarını gönderdiğimiz tarih olacaktır.

14 Mayıs’ta kullanacağımız oylar hepimizin kaderini değiştirecek. Türkiye’nin kaderinin değişeceği, Kürt halkının kaderinin değişeceği bir tarih ve seçim olacak. Erdoğan’ın şu sözünü özellikle hatırlatmak isterim. “Seçimlerin kazası olmaz” diyor. Biz de buradan Muş’tan diyoruz ki; biz bu işi birinci turda bitireceğiz, kazaya bırakmayacağız! Bu işi birinci turda bitireceğimiz için kazasını, ikinci turu görmeyeceksiniz. Öyle bir gideceksiniz ki arkanıza bakamayacaksınız, tıpış tıpış gideceksiniz.

İnsanlarda şöyle bir kaygı var, bunlar kolay kolay bırakmayacaklar deniliyor. Herkes bir kaygı ve korku içinde ama size sadece bir örnek vermek istiyorum. Herkes İstanbul seçimlerini bilir. Yerel seçimlerde belediyeyi AKP’den kim aldı? Bizler aldık! İstanbul’u AKP’den kim kurtardı? Demokrasi güçleri, Kürt halkı, yani bizler kurtardık. Öyle bir fark açalım ki arada hile yapmalarına müsaade etmeyelim. Öyle bir farkla kazanalım ki İstanbul seçimlerini örnek olarak onlara gösterelim. O yüzden hiç kimse herhangi bir kaygı duymasın, korkmasın. Kimi görürsek, temas edersek, elini tutarsak söyledikleri tek şey var; “Bizi AKP’den kurtarın” diyorlar.

“Yeşil Sol Parti sizi AKP’den kurtaracak, Muş’ta 3-0 yapacağız”

Söz veriyoruz; Yeşil Sol Parti sizi AKP’den kurtaracak. Muş’ta 3-0 yapacağız. Hem Sezai Temelli arkadaşımızı, hem Sümeyye arkadaşımızı, hem Sedat arkadaşımızı seçerek, sizlerin iradesi olarak Ankara’ya göndererek Yeşil Sol’a Muş’ta 3-0 yaptıracağız. Demokrasi 3 – Faşizm 0.

Bu Tayyip Erdoğan iktidara geldiği zaman, “Şu parmağımdaki yüzükten başka servetim yok” demişti. Şimdi Yüzüklerin Efendisi oldular, çünkü çaldılar, çünkü çırptılar. Kürt halkının iradesine kayyım atadılar, belediyelerimizi gasp ettiler. Kürt düşmanlığı yaptılar. Şimdi Kürt kardeşlerimizle bir sorunumuz yok diyorlar. Ama bizim sizinle sorunumuz var, bizim Tayyip’le de Saray’la da onların vekilleriyle de sorunumuz var. Kürt kardeşlerimizle sorunumuz yok diyenlere şunu hatırlatmak isterim. Cezaevleri Kürt halkının temsilcileriyle ve belediye eşbaşkanlarıyla dolu. Kürt halkının belediye eşbaşkanlarının yerine kayyımlar atadınız, hepsini tek tek görevden aldınız. Kürt kardeşlerinizin sanatçılarını, avukatlarını, yöneticilerini daha iki gün önce bir kumpas operasyonuyla gözaltına aldınız.

Ama şunu söyleyelim size; sizi gönderecek olan da Kürtler olacak, biz olacağız. Kürtler bu yaptıklarınızın hepsinin hesabını sizlere sandıklarda soracak. Evet, Kürtler hiçbir dönem boyun eğmedi, biat etmedi, diz çökmedi. AKP’yi gönderdikten sonra her kesimin huzurla ve barışla yaşayacağına emin olabiliriz. Kimse Yeşil Sol’u çok fazla tanımayabilir ama sizler Yeşil Sol’u herkese tanıtacaksınız. Herkesin Yeşil Sol’un ağacının altına mührü vurması için çalışma yapmalısınız.

Ekonomik kriz herkesin yakından ilgilendiği ve herkesi yakından etkileyen bir konu ve onlar çıkmış diyor ki, “Hiç kimsenin soğanla patatesle derdi yok.” Ya soğan olmadan patates olmadan tencere kaynar mı? Sen kendi sarayında manda yoğurdu ve tropikal ülkelerin meyvelerini yerken, insanları soğan ve patates bile alamayacak duruma getirdiğini bilmiyorsun. Sen o pencereden Muş halkının yaşadıklarını göremezsin. Sen Saray penceresinden Muş halkının geçim sıkıntısı olup olmadığını bilemezsin. Biz sana Muş’tan öyle bir ders vereceğiz ki bütün söylediklerini, yaptıklarını sandıktan alacağın sonuçla ödeyeceksin.

“Camileri bile siyasetin aracı haline getirmeye çalışıyorlar”

Bu kadar yüzsüzlük hiçbir dönemde olmadı. Şimdi insanların oylarını alabilmek için camilerin önünde miting yapmaya başladılar. Camileri bile siyasetin aracı haline getirmeye çalışıyorlar. Camiler sizin siyaset yapacağınız ve oradan insanlara parmak sallayacağınız yerler değildir. Camiler ibadet yerleridir ve öyle de kalacaktır.

Sevgili Muş halkı, bugün burada sizlere hitap etmekten büyük bir onur duyuyorum. Bugün Muş’ta olmaktan büyük bir gurur duyuyorum. Bugün daha kalabalık gelecektik, ancak her bir arkadaşımızı başka yerlerde seçim çalışması yapmak üzere göndermiş buluyoruz. Örneğin Sırrı Sakık burada olacaktı ama onu İzmir’e gönderdik, Gülistan Koçyiğit de burada olacaktı ama onu da Kars’a gönderdik.

Her arkadaşımızın gece gündüz çalışarak ve bu sorumluluğu hissederek Muş’ta büyük bir zafer kazanacağından ve Yeşil Sol’un parlamentoda temsiliyetine büyük bir katkı sağlayacağına yürekten inanıyorum. O yüzden hepimize kolay gelsin, hepimizin yolu açık olsun. Kazanacağımıza ve başaracağımıza olan inancımızı bir kez daha ifade ederek hepinizi sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum. An serkeftin, an serkeftin. An azadî, an azadî.”

Paylaşın