Yeni Anayasa Tartışmaları: Özel’den ‘Önce Var Olana Uyun’ Mesajı

İktidarın yeni Anayasa çağrılarına ilişkin açıklama yapan CHP Lideri Özgür Özel, “Türkiye’de yürürlükte bir anayasa var. Beğenelim, beğenmeyelim. Bu anayasanın bir maddesine sen, bir maddesine ben, bir maddesine öbürü uymazsa devlet düzeni ortadan kalkar” dedi ve ekledi:

“Ve siz devletin başı olarak anayasayı çiğnemeye başlarsanız insanların anayasaya sadık olmasını ve anayasadan kaynaklı sizin yetkilerinize saygı duymasını bekleyemezsiniz. Bu yüzden benim temel beklentim anayasaya uyum. Bunun içinde Gezi de var, Can Atalay’ın Meclis’e yeniden dönmesi de var, Taksim’in açılması da var, AYM ve AİHM kararına uyulması da var. Anayasa mahkemesi üyelerinin biri hariç Erdoğan tarafından atandı. Buna rağmen AYM dur dediğinde durmayan bir iktidar çılgınlığı var. Bu olabilecek şey değil.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Halk Tv”de gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Özel’in açıklamalarından öne çıkan bölümler şöyle:

Sorunuzdan bağımsız Türkiye’nin normalleşmesi ve Türkiye’deki insanların biraz daha mutlu olabilmeleri için Vera’nın babasına, Mine Özerden’in yaşlı annesine, Gezi’deki herkesin sevdiklerine, sevdiklerinin onlara kavuşmasını inanılmaz önemsiyorum. Buna vesile olabilirsek çok mutlu olurum ama bunun dışında Türkiye için şöyle bir önemi de var: Gezi’deki arkadaşlarımız burada tutuklu, AKP-MHP Türk heyeti de Avrupa Konseyi’nde tutuklu.

Odasından çıkıyor, dolaşıyor, görüşüyorlar ama her seferinde önlerine Kavala davası geliyor. Çünkü Strazburg’daki bir diğer binada Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi var ve o binada alınan kararlara Avrupa Konseyi’nin kurucu üyesi Türkiye uymuyor. Bu kabul edilecek bir şey değil. Ve bu Türkiye’nin hem dış politikada, hem ekonomide fevkalade önünü kapatan bir durum. Bu konuda Türkiye’nin hızla demokratikleşmesi lazım.

“Hançer” polemiği

O değerlendirmelerin çok önemli bir kısmını hiç üstüme almadım, hançer mançer. Biz hançer bahsini sayın genel başkanla kurultayda kapattık. Ben bu partide kimsede hançer olmadığını ifade etmiştim. Ve sayın genel başkana yönelik olarak da ne kendime ne siyasi bir arkadaşıma bunu yakıştırmam. Ama şöyle bir gerçek var: Tabii çok farklı değerlendirmeler oluyor.

Hz. Ali filan, hançeri de bazı siyasetçiler üzerinden değerlendiriliyor. Ben genel başkanın böyle bir kastı olmadığını düşünüyorum. Ve CHP’de ne genel başkan ne herhangi birimiz meseleye bu boyutuyla bakmıyor, sosyal demokrat bir partide. Hançer demokrasiye ait bir enstrüman değil. Demokraside itiraz edersiniz, kabul olmazsa daha kuvvetli itiraz edersiniz. Ayrılıklar olabilir, yarışlar olabilir ama en sonunda biz Atatürk’ün kurduğu bir partide aynı partinin evlatlarıyız.

O yüzden kimsenin kimseye böyle demokrasi dışında bir şey yapmasına geçmişte genel başkan izin vermezdi, bugün de ben izin vermem. CHP genel başkanlarının böyle bir sorumluluğu var. Ben izlemedim, ama Kemal Bey çok gergin ve sinirliydi gibi değerlendirmeler geldi. Burada da beni kastetmediği çok açık. Bunu en iyi genel başkan bilir. Ama kimi kastettiği konusunda bir fikrim yok. Bu Kemal Bey’in açıklığa kavuşturması gereken bir husus.

Eğitim müfredatına tepki

Özel, yeni müfredata ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu: Bu eğitim sistemiyle bu ülke hiçbir yere gitmez. Milli Eğitim’e müfredat yapmak ülkeye anayasa yapmaktan daha kritik tek iştir. Çünkü o müfredatla yetişen gençler gelecekte anayasaya sahip çıkacaklar ya da yeni bir anayasa yapacaklar veya anayasayı kaldırıp atıp anayasaya karşı suç işleyecekler.

Ülkenin geleceğini yetiştiriyorsunuz ve burada bir mutabakat aramıyorsunuz. Almanların en büyük başarıları, eğitim sistemleri üzerindeki ulusal mutabakattır. Ben altı yıl Alman hocalarla büyüdüm. Onlardan ders aldım, Bornova Anadolu Lisesi’nde. Ve Alman eğitim sistemini gayet yakından tanırım. Alman eğitim sistemi yıllardır üzerinde tam bir mutabakat olan ve sağcısıyla solcusuyla, Hıristiyan demokratıyla, sosyal demokratıyla üzerinde mutabık olmadan değişiklik yapılmayan ve hep iyiye evrilen bir eğitim sistemleri var.

Ve ihtiyaca göre eğitim sistemleri var. Böyle bir eğitim sistemini bir siyasi parti bir siyasi perspektifle oluşturamaz. Eğer bizimki gibi eğitim sistemi yaparsan ülkenin geliri 10 bin dolar olur. Senin ülkenin başbakanı, dünyanın en pahalı limuzin Mercedes’inden on tane üretilmiş, ikisini alır biner. Öbür tarafın milli geliri 60 bin olur, o Mercedes’i de onlar üretir sana satar. Aradaki fark bu.

Bindiğim Mercedes’i Almanlar üretsin, ben bineyim, halkım fakir olsun diyorsan bu eğitim sistemi. Yok Mercedes’i, bu arabaları biz üretelim, dünyaya satalım; cep telefonlarını biz üretelim dünyaya satalım ve biz bugünkünden altı kat zengin olalım diye düşünüyorsak o zaman eğitim sistemini hep birlikte ve çağdaş, bilimsel bir eğitim sistemine kavuşturmamız lazım.

“Anketlerde hâlâ CHP birinci parti”

Sokakta olan duygu CHP’ye güç veriyor. CHP eğer yüzde 38’i doğru okumaz, genel başkanın zaferi ya da iyi adayların zaferi diye yorumlarsa yüzde 25’e geri döneriz. Oysa şu anda bize yüzde 38 oy veren Türkiye ittifakında CHP’nin kemik oylarının çok ötesinde, hatta kemik oyların yarısı kadar daha oy var. Oradaki duygu, “İyi ki oy vermişiz, şımarmadılar, küstahlık yapmadılar, zafer sarhoşluğuna kapılmadılar ve çok dikkatliler” şeklinde. Bu duygu bize verilen kredinin sürmesini sağlıyor. O yüzden bir yerel seçim sonrası bütün anketlerde hâlâ CHP birinci parti.

Yeni Anayasa tartışmaları

Türkiye’de yürürlükte bir anayasa var. Beğenelim, beğenmeyelim. Bu anayasanın bir maddesine sen, bir maddesine ben, bir maddesine öbürü uymazsa devlet düzeni ortadan kalkar. Ve siz devletin başı olarak anayasayı çiğnemeye başlarsanız insanların anayasaya sadık olmasını ve anayasadan kaynaklı sizin yetkilerinize saygı duymasını bekleyemezsiniz.

Bu yüzden benim temel beklentim anayasaya uyum. Bunun içinde Gezi de var, Can Atalay’ın Meclis’e yeniden dönmesi de var, Taksim’in açılması da var, AYM ve AİHM kararına uyulması da var. Anayasa mahkemesi üyelerinin biri hariç Erdoğan tarafından atandı. Buna rağmen AYM dur dediğinde durmayan bir iktidar çılgınlığı var. Bu olabilecek şey değil.

Paylaşın

Erdoğan – Özel Ne Zaman Görüşecek? Tarih Verildi

CHP lideri Özgür Özel’e iade-i ziyaret  tarihine ilişkin açıklamada bulunan Erdoğan, Özel’i 9 Haziran’dan sonra ziyaret edeceğini ifade etti. Erdoğan ile Özel 2 Mayıs’ta AK Parti Genel Merkezi’nde bir araya gelmişti.

Haber Merkezi / Partisinin grup toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel’e yapacağı iade-i ziyaretin tarihine ilişkin konuşu. Erdoğan, Özgür Özel’i 9 Haziran’dan sonra ziyaret edeceğini ifade etti.

Erdoğan, “İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu ile görüşecek misiniz?” sorusuna ise “Görüşmemek için hiçbir neden, sebep yoktur” şeklinde yanıt verdi.

Ne olmuştu?

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 2 Mayıs’ta AK Parti Genel Merkezi’nde bir araya gelmişti. Görüşme 1 saat 35 dakika sürmüştü.

Görüşmede, CHP İstanbul Milletvekili ve TBMM Dışişleri Komisyonu Üyesi Namık Tan ile AK Parti Genel Başkan Vekili Mustafa Elitaş da yer almıştı. Erdoğan ile Özel görüşmesi sonrası basın mensuplarına açıklama yapılmamıştı.

Erdoğan ile Özel’in görüşmesine boş koltuk damgasını vurmuştu. Erdoğan, Özel ile görüşme esnasında Özel’in karşısında değil de ortada ve daha farklı bir koltukta oturması akıllara “Erdoğan eşit değiliz imajı mı yaratmak istiyor?” sorusunu gündeme getirmişti.

AK Parti, boş koltuğun özel bir anlam ifade etmediği, oda düzeninden kaynaklandığı, diğer liderlerle veya konuklarla yapılan görüşmelerdeki protokolün uygulandığı vurgulamıştı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan’a dönerek, en kısa sürede CHP Genel Merkezi’ne iade-i ziyaret gerektiğini söylemişti. Özel, bu ziyaretten memnun olacağını ifade etmişti.

31 Mart seçimlerinde CHP’nin çok sayıda büyükşehir ve belediyelerine yenilerini eklemesinin ardından Özel verdiği demeçlerde Erdoğan ile görüşebileceğini aktarmıştı.

Erdoğan ile Özel, 23 Nisan’da TBMM’de düzenlenen resepsiyonda başka diğer siyasi partilerin de olduğu ortamda ilk kez bir araya gelmiş ve kısa bir görüşmenin ardından özel kalemlerin buluşma tarihi belirleyeceği duyurulmuştu.

Paylaşın

Özel’den “Gezi Davası” Çağrısı: Esaret Son Bulmalı

Partisinin grup toplantısında konuşan CHP Lideri Özgür Özel, “Gezi Parkı’nda ağaç katliamına karşı insanların toplumsal duyarlılıkla bir araya gelmesiyle başlayan Gezi Parkı eylemlerinin 11. yıldönümündeyiz. Buradan Gezi’yi selamlıyorum” dedi ve ekledi:

“Türkiye’nin tüm illerinde yaşanan gösteriler, siyasi iradenin orantısız güç kullanmasıyla maalesef acıya dönüşmüştür. Yaşamını yitirenlerin önünde saygıyla eğiliyoruz. Hepsinin ailesi ailemizdir. 90 kişi kafa travması geçirmiş, 10 kişi gözlerini kaybetmiştir Gezi eylemlerinde. Gezi, Türkiye’nin birbirini en çok seven ailesidir. Tayfun Kahraman, Can Atalay, Çiğdem Mater ve Osman Kavala tutuklu durumdadır.”

Özel konuşmasının devamında, Sayın Bahçeli ile yaptığım görüşmede de söyledim. Hak ihlali vardır ve arkadaşlarımızın içerde tutulması Anayasa’nın ihlalidir. Ailelerine yaşatılan büyük bir travmadır. Sayın Erdoğan’a da ilettiğim belgeyi buradan da paylaşmak isterim. Sayın Bahçeli, ‘Gezi’ye hassasiyet, toplumun hassasiyetleri, Erdoğan’a bu hassasiyetleri gözetmeyen diktatörlük sevdalısı’ dedi.

Bugün ikisi birden Gezi’ye darbe girişimi diyerek olan olaylardan sonra her biri en az 3 kez beraat eden arkadaşlarımız içerde tutulmaktadır. Tayfun Kahraman, Can Atalay, Çiğdem Mater, Mine Özerden, Osman Kavala… Her birisi orada her birimizin yerine tutulmaktadır. Bu esaret son bulmalıdır” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin TBMM Grup Toplantısı’na gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Özel’in açıklamalarından öne çıkan bölümler şöyle:

“28 Mayıs 1918’de bağımsızlığına kavuşan kardeş Azerbaycan’ın kuruluşunu kutluyorum. Azerbaycan’ın sevinci bizim sevincimiz, hüznü bizim hüznümüzdür. Bir kere daha Cumhuriyet bayramları kutlu olsun diyoruz. Türkiye’nin ana muhalefet ama yurt dışında Türkiye’nin partisiyiz. Gelecekte de Türkiye’yi yönetecek olan partiyiz. Filistin’de, 7 Ekim’den bu yana 36 binin üzerinde insan yaşamını yitirdi.

İsrail’in katliamını kınıyorum, tüm dünya ülkelerini Filistin’i tanımaya davet ediyorum. Siyasi akrabalığımız olan partiler tarafından yönetilen Norveç ve İspanya’nın ayrıca İspanya’nın Filistin’i tanıyacak olmalarından büyük memnuniyet duyuyorum. 11 Temmuz, Bosna’da yaşanan katliamın anma günü olarak kabul edildi. Genel başkan seçildikten sonra Kıbrıs ve Bosna’ya gitmiştim.

“Her birisi orada her birimizin yerine tutulmaktadır”

Bugün önemli bir tarihin yıldönümü. Gezi Parkı’nda ağaç katliamına karşı insanların toplumsal duyarlılıkla bir araya gelmesiyle başlayan Gezi Parkı eylemlerinin 11. yıldönümündeyiz. Buradan Gezi’yi selamlıyorum. Türkiye’nin tüm illerinde yaşanan gösteriler, siyasi iradenin orantısız güç kullanmasıyla maalesef acıya dönüşmüştür. Yaşamını yitirenlerin önünde saygıyla eğiliyoruz.

Hepsinin ailesi ailemizdir. 90 kişi kafa travması geçirmiş, 10 kişi gözlerini kaybetmiştir Gezi eylemlerinde. Gezi, Türkiye’nin birbirini en çok seven ailesidir. Tayfun Kahraman, Can Atalay, Çiğdem Mater ve Osman Kavala tutuklu durumdadır. Sayın Bahçeli ile yaptığım görüşmede de söyledim. Hak ihlali vardır ve arkadaşlarımızın içerde tutulması Anayasa’nın ihlalidir. Ailelerine yaşatılan büyük bir travmadır.

Sayın Erdoğan’a da ilettiğim belgeyi buradan da paylaşmak isterim. Sayın Bahçeli, ‘Gezi’ye hassasiyet, toplumun hassasiyetleri, Erdoğan’a bu hassasiyetleri gözetmeyen diktatörlük sevdalısı’ dedi. Bugün ikisi birden Gezi’ye darbe girişimi diyerek olan olaylardan sonra her biri en az 3 kez beraat eden arkadaşlarımız içerde tutulmaktadır. Tayfun Kahraman, Can Atalay, Çiğdem Mater, Mine Özerden, Osman Kavala… Her birisi orada her birimizin yerine tutulmaktadır. Bu esaret son bulmalıdır.

Erzincan’da, 13 Şubat’ta, 9 vatandaşımız İliç’te altın madenindeki toprak kaymasında hayatını kaybetti. 4’ü bulundu, 5’ini arama çalışması sürüyor. Murat Kurum benim belgelerde imzam yok diyordu. ÇED olumlu kararını veren yetkililerin asli kusurlu olduğuna karar verildi. 6 Ekim 2021’deki ÇED olumlu raporunda, bakanın oluruyla, Murat Kurum’un imzasıyla verilmiştir. Uyarı sistemlerinin yetersizliği, heyelan riskine karşı acil eylem planı olmadığı 13 Şubat 2024’te de sahadaki personelin uzaklaştırılmaması asli kusurdur kararı veriliyor.

Biz bir arada oldukça, tüm toplum yüzünü Cumhuriyet Halk Partisi’ne dönüyor. Esnafın sesini duymaya davet ediyorum. Vergi kaçıranı görmek için WhatsApp’tan yapılacak ihbara mı ihtiyaç vardır. Sayın Erdoğan dünkü konuşmasında dünyadaki servet eşitsizliğini ifade etmiş.

Geçtiğimiz yıl 1.2 Trilyon lira kur korumalı mevduatla, param var diyene ‘dolar alma, faize koy’ dediler. ‘Faizden de kur çıkarsa da farkını ödeyeceğiz oradan da kazanırsın’ dediler. Nereden ödeyeceksiniz? ‘Fakirden, emekçiden alıp farkı ödeyeceğim’ dediler. Dünya tarihinde böyle bir şey görülmedi. Kur korumalı mevduatı kim çıkardıysa, kul hakkını yiyenler de onlardır.

Mayısın sonu geldi buğdayın fiyatı açıklanmıyor. Üretici zararına satıyor. Buğday için en az kilo başı 15 TL olarak açıklanmalıdır.

Sokak hayvanları düzenlemesi

Sokak köpeklerinin hayatını hedef alan bir kanun çalışması yapılıyor. Türkiye’de sahipsiz sokak hayvanları sorunu vardır. Özellikle sabah evden çıkanlar için bu bir güvenlik sorunu haline gelmiştir. Bu hayvanları katletme niyetinde olanlara sesleniyoruz. 2020’de de bu sorun vardı. Tüm partiler oturduk ve hayvan haklarının korunması üzerine komisyon çalışması yapıldı.

Bu kitap çok net. Popülasyonun düşürülmesi için uyutma, öldürme yazmıyor ve bunun altında AK Parti’nin de MHP’nin de imzası var. 101. sayfasında hayvan hakları fonunun kurulması yazıyor. Bu fonla kapsamlı ve etkili bir kısırlaştırma yapılsın, bakım evleri açılsın deniyor. 2002’den beri parmağını kıpırdatmayanlar, belediyeler para harcamasın diyerek, toptan öldürelim diyorlar.

Bakım evinde alacağız 30 günde sahiplenen olmazsa öldüreceğiz diyorlar. Bir eczacı olarak ötenazi ilacının maliyetini de biliyorum. Kısırlaştırmadan da pahalı bu rakam. Kimse kimseyi kandırmasın. Burada bir anlayış ve bilgisizlik yoksa inanılmaz bir vicdansızlık var.

Feda edilecek bir canımız yoktur ancak barınak sayısını artırıp, büyük bir kısırlaştırma kampanyası başlatmalıyız. Bu sorun yokmuş gibi davranamayız. Bu sorun güvenlikli sitelerde yoktur. Ancak caniliğe işi dönüştürmeden bu sorunu çözeceğiz. Ben elimi sorunu çözmek için uzatıyorum biz varız.

Geçen pazar 81 ilde yaptığımız ziyaretlerden sonra 105 yerde yaptığımız görüşmelerden sonra 100 bin kişi pazar günü Ankara’ya geldiler. Ezdirmiyoruz dedikleri emekli, 22 yıl önce, Ecevit’in emekliye verdiği emekli maaşı 8 çeyrek altın alırken, bunların verdiği emekli aylığı 2.5 çeyrek altın alıyor. Emekliler geldi, her gün daha kalabalık geldiler. Son mitinglerimizi emekli mitinglerine dönüştürdüler.

Bu memleketi bu hale getirenlere vefasızlık edenleri 31 Mart’ta sandığı gömdüler. Kimsenin bu sesi duymaya niyeti olmadığı için Ankara’ya davet ettik. 81 ilden Ankara’ya gelip Tandoğan’ı doldurdular. Birkaç dakika bir birileri bayıldı çünkü orada taşıma belediye işçileri yoktu. CHP’den partililer yoktu. Bu ülkeyi bugünlere getirenlere selam olsun. Yanınızdayız, arkanızdayız. Birinci parti olmanın sorumluluğuyla birlikte yürüyoruz. Onların sesini duymazlarsa, emeklilerle birlikte bu sorunu gündemde tutmaya onların hakkını söke söke almaya devam edeceğiz.

Bu pazar başka bir yerde sesi duyacağız. Çay üreticisi için Rize’ye gideceğiz. Rize’nin yiğit, mert insanlarıyla çaykur işçisinin haklarını konuşacağız, kadro isteyeceğiz. Saat: 13.30’da Rize Cumhuriyet Meydanı’nda olacağız. Türkiye’nin Laz demokratları, Çerkez demokratları, tüm Rizelileri, hangi partiden olursa olsun, AK Partilisi’ne de MHP’lisini de herkesi çay ittifakına davet ediyorum.

Değerli belediye başkanlarım gittiğiniz yerlere selam söyleyin. Unutmayın ki anahtar cebinizdedir. Cumhuriyet’in ikinci yüzyılının ilk seçiminde ilinizin anahtarını aldınız. O anahtar siyaset kalesidir. O anahtar Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisini iktidar yapacak, muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkaracak, refahı getirecek, anahtardır.”

Paylaşın

Özgür Özel, Emekli Mitingi’nde Konuştu: Hakkınızı Söke Söke Alacağım

Büyük Emekli Mitingi’nde konuşan CHP Lideri Özgür Özel, “Bu meydan Türkiye’nin en kalabalık, en büyük, Türkiye’nin en büyük korosu, emekliler korosu. Dinleyin bakın, dünyanın en acıklı şarkısını nasıl söylüyorlar. Emekliler elini kaldırsın” dedi ve keldi:

“Bakın, bakın, bakın. Kaç para maaş alıyorsunuz? 10 bin lirayı duyuyor musunuz? İşte dünyanın en büyük korosunun söylediği en acıklı şarkıdır bu. Biz defalarca dile getirdik, anlattık ve dedik ki emeklinin sorununu çözmezseniz bundan sonra meydanlar bizimdir, sokaklar bizimdir.

Türkiye’nin dört bir yanından, yedi bölgesinden 81 ilinden gelen emekliler burada mısınız? Bu sesi ya duyacaklar ya da söz verdiğim gibi durmayacağım, susmayacağım ve sizin sesinizi mutlaka bütün Türkiye’ye duyuracağım, hakkınızı söke söke alacağım. Emeklinin ekonomisi normalleşmeden Türkiye normalleşemez.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Ankara Tandoğan Meydanı’nda, Türkiye’nin 81 ilinden gelen emeklilerin ve emekçilerin katıldığı Büyük Emekli Mitingi düzenledi. Mitinge, DİSK Emekli-Sen, Tüm Emeklilerin Sendikası, Bağımsız Emekliler Sendikası, Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği ve birçok sivil toplum kuruluşunun üyeleri de katıldı. Emekli sendikalarının temsilcileri kürsüye gelerek emeklilerin sorunlarını aktardı.

Mitingde konuşan Özgür Özel, AK Parti’nin 2024’ü “Emekli Yılı” ilan ettiğini hatırlattı. Ardından da en düşük emekli maaşının 10 bin lira olduğuna dikkat çekti. AK Parti iktidara geldiğinde en düşük emekli maaşıyla 8 çeyrek altın alınırken, bugün en düşük emekli maaşıyla 2,5 çeyrek altın alınabildiğini belirten Özel, şunları söyledi:

“Çalışanlar, eskiden emekli olduklarında emekli ikramiyesiyle ev alabiliyorlardı. Sonra ev alamayınca bu arabaya düştü. Şimdi yılların emeği bir motosiklet parası. Almanya’dan emekli Hans, Manavgat’a tatil yapmaya geliyor ama Manavgatlı Hasan amca, Manavgat’ta markete gitmeye korkuyor. Borcu var, önünden geçmeye korkuyor, utanıyor, çekiniyor. Hollanda’dan Ursula, emekli olmuş, Trabzon’a geliyor. Maçka’ya, Sümela Manastırı’na gidiyor, geziyor. Trabzonlu Ulviye teyze, pazara çıkamıyor. Sümeyye kardeşim, alışverişini yapıp, borcunu hesabını veremeyeceği için filesinin üçte birini gittiği marketin kasasında bırakıyor.”

Özel, Kredi ve Yurtlar Kurumuna (KYK) ait yurtların yaz aylarında emeklilere kullanıma açılacak olmasına da değinerek, “Alay ediyorlar. Emekli ‘açım’ diyor. Bunlar ‘yurda git tatil yap’ diyor. Emekli sokağa çıkamıyor. Emekliler yurtta kalma derdinde değil, kendi kirasını ödeme, karnını doyurma derdinde.” dedi.

Her türlü ekonomik krizde, her türlü kemer sıkmada herkesin aklına emekliler, emekçiler, yoksullar ve garibanların geldiğini dile getiren Özel, “Güya IMF ile çalışmıyorlar. IMF olsa ’emekliye zam verme’ diyecek, vermiyorlar. ‘Öğretmeni atama’ diyecek, atamıyorlar. ‘Astsubayı duyma’ diyecek, duymuyorlar. ‘Yoksullara kemer sıktır’ diyecek, kemeri yoksula sıktırıyorlar. Başımızda bir Gulyabani var. Gulyabani IMF değil ama IMF’nin hayaleti aramızda dolaşıyor. Beni dinle Mehmet Şimşek, bu Gulyabani’ni al saraya götür, artık emeklinin yakasından insin, birazcık da zenginlerden alsın, zenginlerden istesin.” diye konuştu.

Türkiye’de toplanan 100 liralık verginin 64 lirasının herkesin eşit şekilde ödediği dolaylı vergilerden oluştuğunu ifade eden Özel, şunları söyledi: “Yani öğrencinin elektrik faturasında da fabrikatörün, yalı sahibinin elektrik faturasında da aynı vergi var. Alışveriş yaptığında emekli de aynı vergiyi veriyor, multimilyoner de. 100 liradan geriye kalan 25 lira, ücretlerden alınıyor.

Yani emekçilerin, memurların, maaşlarından kesiliyor. Ne yaptı? 89. Peki 100 liranın sadece 11 lirası zenginlerin, yandaş müteahhitlerin büyük ihaleleri kapanların, dünyanın dört bir yanına ihracat yapanların kazandığı toplam paradan. 100 liranın 90’ını zenginden, 10’unu bizden toplayacaklarına, 100 liranın 90’ını bizden 10’unu zenginden topluyorlar. İşte kaynak arayana kaynak buradadır. Vergide adalet en temel talebimizdir. Vergide adalet getireceğiz.”

“Bayram ikramiyeleri asgari ücret seviyesine çıkarılmalı”

Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve siyasi partilerin genel başkanlarına, emeklilerin şartlarını iyileştirecek CHP’nin önerisi olan 15 maddeyi hayata geçirme çağrısında buldu.

Bu maddelerinden ilkinin, “en düşük emekli aylığının, hiçbir dönem asgari ücretten az olamayacağı” şeklinde bir yasal düzenlemenin yapılması olduğunu bildiren Özel, diğer maddeleri şöyle sıraladı: “Prim güncelleme kat sayısı, aylık bağlama oranı ve aylıkların alt sınırını hakkaniyetli ölçüde arttıralım. İntibak yasası çıkararak, 2000 öncesi, 2000-2008 arası, 2008 sonrası ayrımlarını ortadan kaldıralım.

Emeklilerimize ciddi yük oluşturan ilaç katılım paylarını, fiyat farklarını, muayene ücretlerini mutlaka artık ortadan kaldıralım. Emeklinin ortez ve protez bedelleri ödenmeli. Emeklilere sendikal örgütlenme hakkı tanınmalı, emekli sendikalarına yıldırma amaçlı kapatma davaları derhal geri çekilmelidir. Emekli bayram ikramiyeleri asgari ücret seviyesine çıkarılmalı.

Emekliler için ‘Emekli Kart’ çıkarılmalı, elektrik, doğal gaz, su faturalarında yüzde 25 ila 40 arasında indirim yapılmalı. Emeklilikte kademe bekleyenlerin, staj ve çıraklık mağdurlarının, emekli askerlerin sorunları çözülmeli. Çalışmak zorunda kalan emeklilerden SGK Destek Primi kesilme uygulaması bitirilmeli. 65 yaş üstü ulaşım sorunu şoförün değil, devletin cebinden çözülmeli. Emeklilerin kredi ve kredi kartı borçları, bir sefere mahsus bütün faizleri silinerek 5 yıla bölünmeli, bu kamburdan emekliler kurtarılmalı.”

Özel, “Buradan ilk seçim vaadimizi açıklıyorum; CHP iktidarında, ilk 100 gün içinde yasal düzenlemeler derhal tamamlanıp, en düşük emekli maaşı önce asgari ücrete, iki yıl sonra da 1,5 asgari ücrete çıkarılacaktır. Söz veriyoruz.” ifadelerini kullandı.

Paylaşın

CHP, Erdoğan’ı Nasıl Ağırlayacak?

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel’in yerel seçimlerin ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la yaptığı görüşme “normalleşme-yumuşama” tartışmalarını beraberinde getirdi.

İki taraftan gelen olumlu açıklamalar devam ederken şimdi gözler Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yapacağı iade-i ziyarete çevrildi. Cumhurbaşkanlığından CHP’ye henüz bir randevu talebi gitmedi ama ziyaretin bir sürpriz olmazsa haziran ayının ilk yarısında gerçekleşmesi bekleniyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 18 yıl sonra gerçekleşecek CHP ziyaretinde nasıl ağırlanacağı da merak konusu.

Gazete Duvar’ın edindiği bilgiye göre; Erdoğan, CHP Genel Başkanı Özel’in makam odasında misafir edilecek. Önceki CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ardından aynı şekilde kullanılan makam odasındaki oturma düzeninde Erdoğan’ın ziyareti için değişiklik düşünülmüyor.

CHP Genel Başkanının makam odasında diğer siyasi parti genel başkanları nasıl ağırlanıyorsa Cumhurbaşkanı Erdoğan da öyle ağırlanacak. İki lider aynı hizada bulunan tekli koltuklara oturacak. Ziyarete eşlik edenler olursa onlar da tekli koltukların iki yanındaki kanepelerde yerlerini alacak. Böylece AK Parti Genel Merkezi’ndeki görüşmede tartışma yaratan ‘boş koltuk’ görüntüsüne izin verilmeyecek.

Öte yandan Seferberlik ve Savaş Hali Tüzüğü, yönetmelik olarak güncellendi. Bu güncellemeye muhalefetten tepkiler geldi.

CHP Samsun Milletvekili Murat Çan, Meclis’te yaptığı konuşmada seferberlik ilanı gerekçeleri arasına toplumsal olayların eklendiğini belirterek “İktidarın hoşuna gitmeyen herhangi bir etkinlik ayaklanma olarak değerlendirilerek seferberlik ilanına gerekçe olacaktır” dedi.

Yasa dışı göç dalgası, sığınmacılar sorunu ya da ekonomik kriz nedeniyle ortaya çıkabilecek tepkilerin bu yönetmeliğe dayanılarak seferberlik ilanına gerekçe yapılabileceğini söyleyen Çan, “Yetki kimde? Bir parti liderinde. Bu yönetmelik esnetilen ve genişletilen içeriğiyle bir siyasi parti genel başkanına verilen yetkilerle açıkça yeni bir sıkıyönetim kanunudur” dedi.

Ayrıca AK Parti’nin Meclis’e sunmaya hazırlandığı 9. Yargı Paketi içinde yer alması beklenen “Etki Ajanlığı” suçu tartışma yarattı. Muhalefet bu düzenlemeyle iktidarı eleştiren herkesin “ajan” ilan edilip tutuklanabileceği uyarısı yapıyor.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel de partisinin grup toplantısında söz konusu suç tipinin Rusya, Gürcistan, Kırgızistan, Sırbistan gibi otoriter ülkelerde örnekleri olduğunu anlattı, “Otoriter liderler, popülist liderler birbirlerinden öğrenirler. Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim. Busunuz. Cumhur ittifakı bu yasayı geri çekmezseniz, işte sizin karneniz de ekibiniz de budur” dedi.

AK Parti’nin taslak düzenlemeyi yeniden değerlendirdiği biliniyor. Parti içinde bazı milletvekilleri de bu tür düzenlemelerde Türkiye’nin batıya bakması gerektiğini belirterek, “Örnek alacaksak Avrupa Birliği ülkelerini örnek almalı, oradaki yasaları incelemeliyiz” diyor.

Paylaşın

Erdoğan, Özel’i Ne Zaman Ziyaret Edecek? Tarih Belli Oldu İddiası

AK Parti kulislerinde, Erdoğan’ın en kısa zamanda Özgür Özel’i ziyaret edeceği, ziyaretin haziran ayı ortalarında gerçekleşebileceği, Kurban Bayramı’nda da CHP ile AK Parti arasında “nezaket ziyaretlerinin yapılacağı” konuşuluyor.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la 2 Mayıs’ta görüştü. Görüşmesinin ardından Erdoğan’ın Özel’i ne zaman ziyaret edeceği merak konusu oldu. AK Parti kulislerinde Erdoğan’ın Özel’i haziran ayı ortasında ziyaret edeceğini belirtildiği öne sürüldü.

Cumhuriyet’te yer alan Selda Güneysu haberine göre AK Parti Merkez Karar Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan bir kez daha “normalleşme” adımının geldiği kaydedildi. Toplantıda Erdoğan’ın, MKYK üyelerine, 2 Mayıs’ta CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile AK Parti Genel Merkezi’nde yaptığı görüşmeyi anlattığı ve “Biz her zaman muhalefetle görüşmeye, temasta kalmaya hazırdık ama önceki yönetim buna çok imkân vermedi. CHP, Kemal Kılıçdaroğlu döneminde Yenikapı ruhuna iki, üç hafta dayanabildi” dediği kaydedildi.

AK Parti kulislerinde, Erdoğan’ın da en kısa zamanda CHP Genel Başkanı Özgür Özel’i ziyaret edeceği konuşuluyor. Ziyaretin haziran ayı ortalarında gerçekleşebileceği, Kurban Bayramı’nda da CHP ile AK Parti arasında “nezaket ziyaretlerinin yapılacağına” işaret ediliyor.

Paylaşın

Özgür Özel İle Mustafa Destici Görüştü: Türkiye Normalleşemez

BBP Lideri Mustafa Destici ile görüşme sonrası açıklamalarda bulunan CHP Lideri Özgür Özel, 31 Mart yerel seçimlerinin ardından cumhurbaşkanı ve siyasi parti liderleriyle görüşmelerin yarattığı siyasette “normalleşme” iklimi için eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş cinayetini hatırlatarak şu ifadeleri kullandı:

Haber Merkezi / “Ankara’nın ortasında iki kız babası bir siyasetçi bir ülkü ocaklarının da önceki genel başkanlarından birisi bir siyasi cinayete kurban gidecek, onu uyuşturucu torbacıları öldürecek, kamu görevlileri kaçmalarına yardım edecek ve o kan yerde kalacak. Neden? Bir partideki birilerinin yapmış olduğu temaslar ortaya çıkmasın parti zarar görmesin! O kan orada durdukça Türkiye’de siyaset normalleşemez! Cumhur İttifakı’nın bu yüksen kurtulması lazım.”

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici ile CHP Genel Merkezi’ndeki makamında bir araya geldi. CHP lideri Özel’e CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke ile Genel Başkan Yardımcıları İlhan Uzel ve Sevgi Kılıç eşlik etti. Özel ve Destici görüşmenin ardından açıklamalarda bulundu.

Özel konuşmasında şunları söyledi: “31 Mart seçimlerinden sonra Türkiye siyasetinde çeşitli şekillerde nitelendirilen bir normalleşme süreci yaşanıyor. Ama bizim bugünkü görüşmemiz bir normalleşme sürecine işaret etmiyor. Çünkü biz zaten Meclis’te görev yaptığı sırada da Sayın Destici ile iki siyasi partinin yürütmesi gereken hem nezaket kuralları, hem protokol kuralları çerçevesinde hep birlikte olmuş ve temaslarımızı sürdürmüş iki partiydik. Bayramlaşmalarda heyetlerinin birbirini ziyaret ettiği, bayramlarda Genel Başkanlarının birbirini aradığı bir siyasi parti olarak bugünkü ziyareti bir hayırlı olsun ziyareti olarak son derece önemli buluyoruz.

Gündemimizde pek çok konu vardı ama Türkiye’de, Avrupa ve Dünya’nın çok gerisinde bir Siyasi Partiler Kanunu ile karşı karşıyayız. Siyasetin finansmanının şeffaf olması, denetim altında olması, bazı siyasi partilere Hazine ve seçim yardımı yapılıyorken sadece beş partiye bugünkü uygulama ile yapılabiliyor. Bazı siyasi partilerin bundan mahrum olmasının kabul edilemez olduğu noktasında bir kez daha karşılıklı fikir birliği içinde olduğumuzu gördük. 2018 seçimlerinden hemen önce ben CHP’nin heyet başkanı olarak ziyaret etmiştim genel merkezlerini. Orada Hazine yardımının hiç değilse yüzde 1’in üzerinde oy almış bütün partilerin almasını savunmuştuk.

Öyle bir taslağımız vardı. Ama gelen baskın seçim bu tartışmaları olanaklı kılmadı ve ardından da bambaşka bir gündeme savruldu Türkiye. Bugün yine bir kez daha ifade etmek isterim ki fikirlerin tümünün kolayca ifade edilebilmesi, toplum tarafından duyulmasının sağlanması ancak ve ancak siyasi parti kurulmasının kolaylaştırılması, siyasi parti faaliyetlerinin devlet tarafından desteklenmesi ve özellikle belli bir mali gücün altındaki siyasi partilerin bugünkünün aksine pozitif ayrımcılıkla seslerini duyurmaları, örgütlenmelerini sağlamaları noktasında mutlaka gerekli düzenlemelerin yapılması gerekiyor.

Biz Sayın Destici’yle, BBP ile ayrı ittifaklardayız. Ayrı siyasi yelpazenin farklı kanatlarındayız. Bu konudaki müşterek duygumuzu her ikimiz ifade ettik. Bundan sonraki süreçte bir düzenleme yapılması noktasında biz buna son seçimlerin en çok oy almış birinci partisi olma sıfatıyla da AKP’nin 22 yıllık pratiğinden farklı olarak gönülden destek vereceğimizi ve oy vereceğimizi ifade etmek istiyorum. Bir kez daha kendisine nazik ziyaretleri için teşekkür ediyorum.

İçeride tekrar ettiğim bir tebriği burada ifade etmem gerekir. BBP başta Sivas il belediyesi olmak üzere bu dönemde çok sayıda ilçe ve belde belediyesini kazandılar. Neredeyse iki katına çıkardılar. Onu seçim akşamı özellikle Sivas’ın BBP tarafından alınmasına ben ‘BBP amiral gemisini, sancak gemisini kazandı’ diye ifade etmiştim. Ben de kendilerini tebrik ediyor. Belediye başkanlarına ve belediye meclis üyelerine başarılı çalışmalar diliyorum.”

Özel, gazetecilerin soruları üzerine, “Yarın Saadet Partisi’ni ziyaret edeceğim. Önümüzdeki hafta yine önce Meclis’te grubu bulunan siyasi partiler, milletvekili bulunan siyasi partiler ve mümkün olan, siyasette aktif olarak bir sıklet merkezini temsil eden tüm siyasi partilerin liderleri ile görüşmek istiyorum” dedi. Özel, sokak hayvanları ile ilgili düzenleme hazırlığına ilişkin soruya, şu yanıtı verdi:

“Ülkemizde sahipsiz sokak hayvanları sorunu olduğu bir gerçektir. Bu konuda 31 Mart tarihinden sonra hem yerel yönetimlerimize ışık tutmak, hem yapılacak olası çalışmalara yasal zemin hazırlamak üzere Türkiye Veteriner Hekimler Birliği ile bir araya geldiğimiz toplantıda kendilerine bu soruna hem insan sağılığını ve güvenliğini önceleyen, hem de hayvan haklarına saygılı doğru bir çözümün önerilmesiyle ilgili taleplerimizi iletmiştik. Kendileri de bu konuda kendilerinden görüş alınmasının mesleklerine verilen değer açısından ve konunun gerçek uzmanlarına danışılması açısından bu yaklaşımımızı kıymetlendirdikleri ifade etmişlerdi.

Kendilerinin hazırlık süreci tamamlandıktan sonra böyle bir görüşmeyi yapmayı ümit ediyorduk. Son günlerde bizim de basından takip edebildiğimiz kadarıyla bu konuda bir hareketlenme var. Bir hazırlık var. Sayın Genel Başkan’ın ifade ettiği gibi bir taslak görmüş değiliz henüz. Taslak üzerinden elbette hep birlikte çalışacağız. Ancak TBMM insan kaynağı ile verilen emek ile harcanan en kıymetlisi zaman, Meclis imkânları ile Ocak 2020’de tüm grubu bulunan siyasi partilerin katılımıyla bir Meclis Araştırma Komisyonu kurdu. Bu komisyon hayvan haklarının korunmasına yönelik olarak raporunu verdi. Bu raporda bu soruna da etraflıca yer verildi.

Bu rapor hazırlanırken uzmanlar, akademisyenler dinlendi. Bu konuda uzun bir çalışma sonucunda çok iyi bir rapor ortaya çıktı. Bu raporda uyutma meselesi hasta ve tedavi edilemez hayvanlar ve kontrolü mümkün olmayan bir takım hayvanlarla sınırlı, sokak hayvanlarının çoğalmasını engelleme ile ilgili bir uyutma tedbiri kesinlikle burada yok. Ama burada soruna bir müdahale var. Diyor ki rapor: Bir hayvan hakları fonu kurulmalıdır. Bu hayvan hakları fonunun gelirleri belediyelerin aldıkları emlak, çevre, temizlik vergilerinden aktarılacak paylar. At yarışından, Milli Piyango gibi şans oyunlarından aktarılacak paylar ve idari cezalardan aktarılacak paylarla bağışlardan oluşmalıdır.

Bu fon barınakların yapılması, kısırlaştırmaların yapılması ile ilgili harcamaları bu fondan karşılanabilir ve yeterli kaynak sağlanır. Bunu tüm siyasi partiler böyle söyledi. Meclis bunu bu şekliyle karara bağladı. Şimdi bugün tasarruf tedbirleri söz konusu olunca ‘Efendim biz parayı seçim ekonomisine harcadık, bu köpekleri uyutalım’ derseniz, bunun tutar bir tarafı yok. O yüzden bu fon kurulmalıdır. Başta kısırlaştırma olmak üzere barınaklar için bu paralar olmalıdır. Uyutma, hastalar, tedavi edilemeyen hayvanlar, saldırganlığı önlemeyen hayvanlar üzerinde son tedbir olarak zaten bilim insanları tarafından da ifade edilmektedir.

Bizim yaklaşımımız Meclis’in kendi raporuna sahip çıkması ve bu fonun mutlaka kurulması yönündedir. Bu fonun önemli gelir kalemlerinden bir tanesi de bağışlardır. Türkiye’de bu sorun iki başlıdır. Bir yandan biraz önce Sayın Genel Başkan’ın da ifade ettiği gibi okula giden çocuklar, sabah erken vakitte ibadete giden yaşlılar, aracı olmayan toplu taşımaya erken vakitte ulaşmaya çalışan, belli bir gelirden yoksunlar açısından bir güvenlik sorunudur.

Bu sorun görülmezse ve meseleye bu sorun görülmeden bakılırsa çözüm olmaz. Diğer yandan da bu hayvanların yaşam hakkı vardır. Hayvan hakları vardır. Hayvan severlerin hassasiyeti vardır. O yüzden kurulacak böyle bir fona çok ciddi bağış ve katkıların yapılabileceği, bu konuda hiçbir sıkıntının olmayacağı da aşikârdır. Ama tasarruf tedbirleri konusunda binlerce, on binlerce, yüz binlerce candan tasarruf edemezsiniz. Bu konuda çok istikrarlı, dengeli ve bilimsel işler yapmak gerekiyor. Koronavirüs meselesi kısırlaştırma konusunda engel olmuş ve inanılmaz derecede bir popülasyon artışı olmuştur.

Burada etkin kısırlaştırma ve biraz önce Sayın Genel Başkan’ın da ifade ettiği, Sivas Belediyesi’nin bir önceki yerel iktidarları döneminde bin tane sokak hayvanının tamamen kısırlaştırıldığı, barınağa alındığı örnek gibi yapıldığında çok kısa sürede bu sorunda hızlı bir düşüş yaşanacaktır. Biz bu meselenin maalesef bir sınıfsal sorun haline dönüşüp, yoksulların tehdit altında olduğu, zenginlerin de hayvan haklarını savunduğu bir ikilemden çıkarılması gerektiğini düşünüyoruz. Böyle bir ikileme düşürülmemesi gerektiğini düşünüyoruz. Sorun Türkiye’nin sorunudur. Hep beraber çözeceğiz.

Özel, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki’nin belediyelerdeki personel alımı konusundaki açıklamalarına ilişkin soruya, “Dört başı mamur bir özeleştiri olmuş. CHP bu kadar belediyeyi aldı da kimden aldı. Bunları DSP’den almadı. BBP’den almadı. Tamamına yakınını AKP’den, bir kısmını da MHP’den aldık bu belediyelerin. Seçim zamanında dünya kadar eleman alıyorlar dediği kendi seçim kaybetmiş belediye başkanlarına ilişkin eleştiridir. Partisine dair bir özeleştiridir. Gelmiş belediye başkanımız, görev yapacak. Ama bir bakıyor. Seçimi kaybetme telaşıyla, belki kaybedeceğini bilerek ya da kazanabilmek umuduyla AKP’li belediye başkanı son iki ayda 600-700 kişi almış.

Bunları işten çıkarsanız ki mecburen işten çıkarılıyor. Son dönemde yapılan bu yığma alımlar. Bu bazen CHP tarafından aday gösterilmeyip başka aday tercih edilen, o günkü CHP’li sonradan başka partiden ya da bağımsız aday olmuş birkaç arkadaşımız da yaptı. Onlar da çıkarılıyor. Onlar belki CHP’ye yakın isimler almışlar ama bu yığma. 600-800 kişiye maaş ödemeye kalktığınızda Özhaseki’nin dediği gibi ‘Belediyenin bütçesi buna müsait değil’ diyor. Bu kişilerin tamamına yakınını AKP’li belediye başkanları aldı. Şimdi devlet bu yükü niye çeksin, CHP’li belediye bu yükü çekerken niye hizmet edemesin? Ben Sayın Özhaseki’ye soruyorum. Belediye başkanlarımızın ifadeleri şu, hiç olmazsa beş tane, 10 tane elim ayağım olacak, hizmeti birlikte yapacağım elemana ihtiyacım var diyor.

Seninki 600 tane doldurmuş, bırak 10 tane de yeni eleman alalım diyor. Tasarruf tedbirleri var. Öyle olmasın, böyle olmasın. Hem ekmekle oynanmasın, hem CHP’li belediye eleman alamasın. Nasıl kendi icraatını yapacak? Bu milli iradeye topyekûn bir saygısızlık. Kendisini şu anlamda tebrik ediyorum. AKP belediyeciliğinin son günlerini çok iyi özetlemiş. Kaybedeceğini anlayınca yüzlerce elemanı doldur. Ne kadar varsa doldur. Seçimi kaybedince de CHP’nin kucağına bunu bırak. Bugün Türkiye gazetesinin manşetine baktım. Devlet bu yükü niye çeksin? Niye yaptınız bunu?” yanıtını verdi.

“Türkiye normalleşemez”

Özel, MHP Genel Başkan Yardımcıları İzzet Ulvi Yönter ve Semih Yalçın’ın açıklamalarına ilişkin olarak şunları kaydetti: “Cumhur İttifakı’nın iki bileşeni Rabia’da birleşmişlerdi, hep dört yapıyordu. Bir kere de biz Rabia yaptık. Arkadaşların baya canları sıkılmış görünüyor. Oradaki tespitim şu olacak. Oradaki sorduğum sorular ve söylediklerim üzerine tespitim şu. Memnun olduğum husus şudur ki ben isim vermedim. Ama beyefendiler konuyu kendi üzerlerine almışlar.

Memnun olduğum konu şudur ki o iki kişiyi koskoca MHP camiasında, sadece o ikisi savundu. Kendilerini savundular. Bize hakaret etmeyi tercih ettiler. Bir üçüncü isim çıkıp da ne onları savunmaya kalktı. Ne de başka bir şey söyledi. Mesele bu kadar hassas. Mesele bu kadar ciddi ve mesele bu kadar gerçek zaten. Ben bunun üstüne daha fazla ne söyleyeyim? Cümle âlemin bildiğini sadece ima ettik. İki tane hakaret dolu tweet. İki tane benim o bana söylüyor diyen kişi. Üçüncü bir kişi yok ki bunları savunsun ve arkalarında dursun. Vicdanlar yaralıdır.

Normalleşme sorunuza da cevabım şu. Ankara’nın ortasında iki kız babası bir siyasetçi, bir Ülkü Ocakları’nın da önceki Genel Başkanlarından birisi, bir siyasi cinayete kurban gidecek, onu uyuşturucu torbacıları öldürecek, kamu görevlileri kaçmalarına yardım edecek. Cenaze ve kan yerde kalacak. Neden? Bir partideki birilerinin yapmış olduğu temaslar, görüşmeler, iletişim ortaya çıkmasın. Parti zarar görmesin. İttifakımız zarar görmesin. O cenaze, o kan orada durdukça Türkiye’de siyaset normalleşemez. İlk önce MHP’nin, ucu kime gidiyorsa gitsin deyip bu yükten kurtulması, sonra Cumhur İttifakı’nın bu yükten kurtulması, Türkiye siyasetinin bu yükten kurtulması lazım. Normalleşme diyorsanız, normal siyasi partiler bir cinayet işlendiğinde ona karşı bir sis indirmeye çalışmazlar. Biz inen sisin farkındayız. O sis kalkmadan Türkiye normalleşemez.”

“Sokak hayvanlarını uyutmayı kapsayan tasarıyı destekleyeceğiz”

Destici ise konuşmasında şunları kaydetti: “Bir hayırlı olsun ziyaretinde bulunduk. Aslında daha önce planlamıştık ama araya seçim girdi. Girdikleri ilk seçimde de başarıyla çıktılar. Başarılarından dolayı kendilerini tebrik ediyorum. BBP olarak biz de belediye sayısını yüzde yüzün üzerinde artırarak çıktık. Büyükşehirlerin neredeyse yarısına yakını CHP’de geri kalanı da Cumhur İttifakımızda. Biz hem AKP‘nin olduğu hem de CHP’nin olduğu yerlerde uyum içerisinde çalışma yürütüyoruz.

Farklı bir ittifakı içerisindeyiz tabi bu hassasiyeti de gözeterek siyasetimize devam ediyoruz. Neticede Türkiye partisiyiz. Önceliğimiz milletimizin birliği refahı huzuru. Bunun için elbette birlik olmaya ve birlikte hareket etme zorunluluğu olan noktalarda millete ve devlete karşı olan bir borcumuz var. Bugün de görüşmemizde yeni anayasayı konuşma fırsatı bulduk. Türkiye’nin darbe anayasasından kurtulması gerektiğine inanıyoruz. Konuşmalarımızda şunu gördük ki CHP de Türkiye’nin yeni, demokratik ve sivil bir anayasaya ihtiyacı olduğu konusunda hem fikiriz.

Ben Kemal Beye ifade ettiklerimi Özgür Beye de ifade ettim. Herkes teklifini kamuoyu önünde paylaşsın ben uzlaşamayacağımız noktaları bir kenara bırakarak en azından azami müştereklerimizde buluşarak bir anayasa yapma konusunda gayret göstermemiz gerektiğini söyledim. Bizim için kırmızı çizgi terör ve şiddettir. Terör örgütleriyle arasına mesafe koyduğu sürece her siyasi parti her sivil toplum örgütü hatta her fert kendi fikrini özgürce söyleyebilir, inancını yaşayabilir. Kırmızı çizgimiz terör ve şiddettir. Bunda da aynı fikirde olduğumuzu gördük. Bu görüşme çok faydalı oldu.”

Destici, sokak köpeklerinin uyutulması hazırlığına ilişkin şu açıklamayı yaptı: “Neticede biz BBP olarak bize teslime dilen belediyelerde bir ay içinde bu çalışmaları başlatacağımızı ve sokaklarımızı hastalıklı ve saldırgan sokak köpeklerinden temizleyeceğimizi ifade ettiler. Belediyelerimiz bu çalışmalarını tamamladılar. Şu anda köpekler toplanıyor. Tedavi görecekler tedavi görecekleri yerlere, barınak imkanı olanlar barınaklara, hastalıklı ve terbiye edilemeyecek şekilde saldırgan olanların da uyutulması konusunda biz çalışmalarımızı yürütüyoruz. Bu konuda devletimizin yasa hazırlığı içinde olduğunu duymaktan da büyük bir memnuniyet duyduk. Bu yasa teklifini de desteklediğimizi ifade ediyorum. Şu ana kadar bildiğimiz haliyle bizim seçim öncesi söylediğimiz her şeyin o yasa içerisinde birebir olduğunu görüyoruz.”

Paylaşın

Özgür Özel: İktidar 31 Mart’tan Mesaj Almamış

Partisinin grup toplantısında konuşan CHP Lideri Özgür Özel, “Hükümet sürekli kendi ekonomik tahminleri tutturamadığını itiraf edip, revize etmekle meşgul. Enflasyon hedefi yüzde 33’tü şimdi yüzde 38 olarak revize ettiler” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Kamuda tasarruf adı altında memurun servisiyle uğraşıyorlar, öğretmen ataması yapmamayı marifet sayıyorlar… Enflasyonu düşüreceğiz diye asgari ücrete zam yapmayanlar, emekliyi 10 bin liraya muhtaç bırakanlar köprülere, yollara yüzde 181 zam yapıyorlar. Sonra da enflasyonla mücadeleden bahsediyorlar. İktidar 31 Mart’tan mesaj almamış. Sarı kart gördü hala faul yapıyor.”

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin kendisine yönelttiği sorulara karşılık veren Özgür Özel, “Bahçeli bana 4 tane soru sormuş okumaya utanırım. Sorular CHP gibi ‘Türkiye İttifakı’ diyen bir partinin genel başkanına sorulacak soru değil. Bu soruların kime sorulacağını biliyorum da o seviyeye inmek istemiyorum. Bu soruları kimin sorduğunu biliyorum” dedi.

Bahçeli, Kobani Davası ile ilgili Özel’e yönelik şu ifadeleri kullanmıştı: “CHP yönetiminin 6-8 Ekim olaylarıyla ilgili mahkeme kararına siyasi demesi, haksızlık ve hukuksuzluk vurgusu yapması, normalleşme ve yumuşama ortamına aykırı görmesi rezaletin ta kendisidir. Terör örgütü PKK, 1978 yılında, Diyarbakır Lice ilçesi Ziyaret Köyünde Marksist-Leninist ideolojiyi referans alarak kurulmuştu.

Bölücü örgüt 1984 yılından itibaren Eruh-Şemdinli saldırılarıyla birlikte yoğun şiddet eylemlerine yönelmişti. Nisan 2002’de KADEK, Kasım 2003’de KONGRA-GEL, Mayıs 2007’den itibaren de KCK şeklinde yapılanan bölücü terör ihanetinin nihai hedefi de bağımsız Kürdistan’dır.

Türkiye’yi, Cumhurbaşkanımızın değil de başkalarının yönettiğini iddia eden Özgür Bey ve yönetimine soruyorum, mertçe cevap vermelerini bekliyorum:

1- İmralı canisinin ve cezaevindeki terör mahkumlarının affını istiyor musunuz? 2- Vatan topraklarının bir bölümünde bağımsız Kürdistan’ın kurulmasından yana mısınız? Beraber DEM’lendiklerinize söz verdiniz mi? 3- Hangi dış mihrakların nam ve hesabına siyasi çalışma yürütüyor, Türkiye’nin geleceğini kimlerle konuşuyor, kimin folluğunda yatıyorsunuz? 4- 37 kişinin katiline verilen cezalar hukuksuz ise, size göre hukuk nedir? Adalet nedir? Devlet nedir? Siyasi onur ve millet sevdası sizin meşrebinizde ne manaya gelmektedir?”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin TBMM grup toplantısında açıklamalarda bulundu. Özel’in konuşmasından öne çıkan satırbaşları şöyle:

“Son haftalarda hakkını teslim etmek lazım sayın Ali Yerlikaya belli sayıda Cumartesi Annesi’nin Galatasaray Meydanı’na ulaşmasına izin veriyor ama etraflarına utanç bariyerleri çekiliyor. Bu hafta 1000’inci hafta. Sayın Ali Yerlikaya’dan talepleri vardı. Sayın Bakan randevu vereceğini söyledi. Ve bu hafta Cumartesi Anneleri’nin 1000’inci haftasında Türkiye’yi utandıracak değil, hep birlikte normalleşmenin, hak aramanın aslında Anayasal bir hakkın kullanımına şahitlik etmek istiyoruz.

CHP yöneticileri her hafta olduğu gibi yine orada olacağız. 12 Eylül darbe döneminde yaşayan kayıpların anaları var orada… 80’lerin, 90’ların karanlık dönemlerinde yaşanan kayıpların anneleri var orada. Bu hak aramaya kapıları kapıyorsanız o bütün hukuksuzluklara sahip çıkıyorsunuz demektir. Buradan çağrımız, Cumartesi Anneleri’nin etrafındaki utanç bariyerlerini kaldırın.

Ülkemizin siyasetini ve yargısını uzun süredir işgal eden bir siyasi davanın karar duruşması vardı. 10 kişiye yakın bir milletvekili heyetimiz Kobani davasının karar duruşmasını takip ettiler. HDP’nin eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da yargılandığı davada hukuki değil, siyasi kararların verildiğine hep birlikte şahitlik ettik.

O olaylarda hayatını kaybeden 16 yaşındaki evladımız Yasin Börü’nün öldürülmesinden sorumlu tutuluyorlardı. Yargılama yapıldı, bitti. Ne Demirtaş ne de bir başkası Yasin Börü’nün ölümüyle bağlantılı bulunmadı. Hiç birisi o süreçle ilgili ceza almadılar. Attıkları tweetlerden, Attıkları tweetlerden, başka zamanlarda kullandıkları ifadelerden ceza aldılar.

Sayın Demirtaş, Yüksekdağ ve bazılarına çok ağır cezalar verdiler. Bu cezalar aslında Erdoğan’ın siyasi adreslemesiyle uyumlu. Erdoğan’ın ‘yatsın’ dediklerini yatıran, ceza veren ama cezaları konuşmalardan veren yani istinaf, Yargıtay olmadı AYM’nin bal gibi bozacağı bir kararı mahkeme heyeti verdi. Sorumluluğu siyasilerin sırtına bıraktı.

Bugün Sayın Bahçeli, bana 4 tane anormal soru sormuş. 4 tane soruyu okumaya utanırım. Sorular CHP’nin genel başkanına sorulacak sorular değil. Ben bu soruların kime sorulacağını biliyorum da ben bu seviyeye inmek istemiyorum. Sayın Bahçeli, dönmüş prompterdan okumuş. Ben o promptera kimin yazdığını biliyorum. Şu meşhur ikili var ya. Gerçek MH’Plilerin tüylerini diken diken eden ikili.

Gece bir elinde bardak, bir elinde tweetler atan, ‘Meclis’in uzman çavuşuyum’ diyen var ya… O ikisi 4 tane soru yazmış promptera. Ben o 4 soruyu okumam da size bu soruları yazan kişiler önce bu 4 soruyu cevaplasın.

1- Bu 2 kişinin isimleri Sinan Ateş iddianamesinden nasıl ve kimler tarafından ayıklanmıştır? 2- Ülkü Ocakları Başkanlığı yapmış birinin ölümünden sonra kimse tweet atmayacak, taziye bildirmeyecek diyen hangi ikisidir? 3- Tetikçiyi kaçıran aracın fotoğrafları ortaya çıkıp, bu aracın trafikte ceza yemeyecek statüye kavuşturulmasını hangi ikisi sağlamıştır? 4- Sinan Ateş davasının üzerine sis çöktürürken bu ikisinin bu sisteki payı nedir?

Bu 4 soruyu cevaplayın, benim 4 soruya bakarız. Koskoca parti 2 meczuba teslim edildi. Yazıklar olsun.

Şimdi 9. Yargı Paketi geliyor. İstanbul Sözleşmesi’nden bir gecede çıkarken yaptıklarını savunmaya başladılar. Şimdi o kanunun en önemli maddelerinden birisi eşine, kadına şiddet uygulayanların uzaklaştırılması, zorlama hapsine itiraz yolunu açıyorlar. 6284’ün içini boşaltacak diye kadın örgütleri uyarıyordu, şimdi tazyik hapsini kaldırmaya yönelik itiraz mekanizmasını getirmeye.

İkinci husus AYM’nin bir kararı var. Kadın isterse kızlık soyadını kullanabilir. Onu düzenleyeceklerine onu yasaklayan kanun maddesi getirmişler. AYM’nin 153’üncü maddesinin arkasından dolanıyorlar. CHP olarak kadının ister evlilik sonrası eşinin soyadını, ister önceki soyadını, ister ikisini birden kullanmasını savunuyoruz. Bu mücadelenin arkasında olacağız.

Ata Emre Akman, motokuryelik yapıyor. Önüne bir araç geçiyor ve 23 yerinden bıçaklanarak hayatını kaybediyor. Babası Albay Erol Akman’ı aradım. ‘Benim evladım gitti. Lütfen bu konuda bütün siyasetçiler bir şey yapın, ben yandım, başka babalar yanmasın’ diyor. Kurye Hakları Derneği’nin sesine bir kulak vermemiz lazım. Diyorlar ki; mesleki yeterlilik belgesi aranmadığı için motorun üzerine çıkan herkes kurye… Bu konuda mutlaka tedbirler alınmalıdır diyorlar. Her gün trafikte yanımızdan geçen, sipariş verdiğimizde geciktiğinde yüzümüzü asmaya kalktığımız o insanlar aslında hayata pamuk ipliğinde bağlılar.

Hükümet sürekli kendi ekonomik tahminleri tutturamadığını itiraf edip, revize etmekle meşgul. Enflasyon hedefi yüzde 33’tü şimdi yüzde 38 olarak revize ettiler. Kamuda tasarruf adı altında memurun servisiyle uğraşıyorlar, öğretmen ataması yapmamayı marifet sayıyorlar.

Enflasyonu düşüreceğiz diye asgari ücrete zam yapmayanlar, emekliyi 10 bin liraya muhtaç bırakanlar köprülere, yollara yüzde 181 zam yapıyorlar. Sonra da enflasyonla mücadeleden bahsediyorlar. İktidar 31 Mart’tan mesaj almamış. Sarı kart gördü hala faul yapıyor.

Paylaşın

Özgür Özel: Yeni Bir Anayasa Konuşmak Zaman Kaybı Olur

CHP Lideri Özgür Özel, “Mevcut Anayasa’ya uymayanlarla Anayasa yapılmaz. Erdoğan’ın gündeminde Anayasa var. Benim gündemimde ise Anayasa’ya harfiyen uyulması var. İstanbul Sözleşmesi’ni hukuksuzca feshedenlerle yeni bir anayasa konuşmak zaman kaybı olur” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka ile birlikte Eşitlik İçin Kadın Platformu’nun (EŞİK) temsilcileriyle görüştü.

EŞİK Platformu’nun temsilcileri Hülya Gülbahar, Serap Dalkılıç, Özlem Günel Tekşen, Teşrife Boysan, Ayşe Aydan Barut, Özgül Kaptan ve Meral Güler toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadın hakları alanlarında güçlü adımlar atılması talepleriyle CHP Genel Merkezi’nde CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka’yı ve Kadın Kolları Genel Sekreteri Mehtap Yücel’i ziyaret etti.

Birgün’ün aktardığına göre; Aylin Nazlıaka, EŞİK Platformu’nun temsilcilerine eşitlik mücadelesinde birlikte hareket edeceklerini söyledi.

Daha sonra Nazlıaka, heyeti CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile buluşturdu. Heyet, Özel’e “9. Yargı Paketi içerisinde yer alan ‘etki ajanlığı’, evli kadınların kendi soyadlarını kullanma hakkı, 6284 sayılı şiddeti önleme yasasının tek yaptırımı olan zorlama hapsinin işlevsizleştirilmesi ve iktidarın yeniden gündeme getirdiği yeni Anayasa yapılması” konularındaki görüşlerini sundu.

Ayrıca 15 Mayıs’ta Resmî Gazete’de yayımlanan “Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi” için tüm illerde kurulacak yeni kurullarla ilgili genelgenin sakıncalarına değinildi.

Heyet adına ilk sözü alan avukat Hülya Gülbahar, 9. Yargı Paketi içerisinde yer alan ‘etki ajanlığı’ ve evli kadınların kendi soyadlarını kullanma hakkına değindi. Gülbahar, etki ajanlığının ilk etapta gazetecilere yönelik kullanılacağı algısı yaratılsa da Türkiye’de yaşayan herkes için büyük bir tehdit oluşturduğuna dikkati çekti. Kadın Sivil Toplum Kuruluşları dahil tüm toplumsal örgütlerin varlığına, STK yöneticilerinin ve aktivistlerin hukuki güvenliğine dair tehdit oluşturduğunu vurguladı.

Ayrıca 9. Yargı Paketi’nde kadının kendi soyadını kullanma hakkının ihlal edileceğine de değinen Gülbahar, şunları söyledi: “İktidar, ailenin reisi erkektir bakış açısı ile hareket ediyor. Evlenen kadının eşinin soyadını almasını şart koşuyor. Bu zihniyet soyun erkekten devam ettiği anlayışını hâkim kılmak istiyor. Bu paketteki yanlış düzenlemelere karşı mücadelede sizin desteğinizi talep ediyoruz.”

“Hedeflerinde Medeni Kanun var”

CHP Lideri Özel, “Evli kadının soyadı konusunda size tam destek vereceğiz. İstanbul Sözleşmesi’ni kaldırırken 6284’e sığındılar şimdi onu da değiştirmeye çalışıyorlar. Sırada boşanan kadının nafaka hakkı var. Esas hedeflerinde ise Medeni Kanun var” dedi.

Eşitlik konusunda partinin çok ciddi bir adım attığına değinen Özel, “Gölge kabinenin yarısını kadınlar oluşturuyor, yerel yönetimlerde kadın sayısını artırdık. Önümüzdeki dönemde kadın temsil oranını daha da artırmayı hedefliyoruz” dedi. Özel, 9. Yargı Paketi’nde yer alan etki ajanlığı konusuna da değindi: “Bu düzenlemeyle propaganda yapmayı dahi suç haline getiriyorlar. Bu kabul edilemez.” dedi.

Eşik Platformu’nun “Anayasa konusunda müzakere dahi yapılmamalıdır” talebini de dinleyen Özel, “Bu bakış açısını çok önemsiyorum. Mevcut Anayasa’ya uymayanlarla Anayasa yapılmaz. Erdoğan’ın gündeminde Anayasa var. Benim gündemimde ise Anayasa’ya harfiyen uyulması var. İstanbul Sözleşmesi’ni hukuksuzca feshedenlerle yeni bir anayasa konuşmak zaman kaybı olur.” dedi.

Görüşmede Yargı Paketi’ndeki 6284 sayılı şiddet yasasının tek yaptırımı olan zorlama hapsinin itiraza açık hale getirilmesinin yasanın işlevini ortadan kaldıracağı sonucu dile getirildi. Paketteki mükerrer suçlulara getirilen ceza indirimlerinin cezasızlık politikalarının devamı anlamına geleceği vurgulandı.

Görüşmenin sonunda, EŞİK Platformu 9. Yargı Paketi, Anayasa tartışmaları, mor, yeşil kamucu ekonomi ve yerel yönetimlerde eşitlik konusunda görüşlerini içeren bir dosya sundu.

Paylaşın

Özel’den Yeni Anayasa Açıklaması: Zaman İsrafı

CHP Lideri Özgür Özel, yeni anayasa tartışmalarına ilişkin yaptığı değerlendirmede, “Anayasalar her doğan için yapılır. Bizimki Erdoğan için yapıldığı için bu hale geldi” dedi ve ekledi:

“Eski anayasaya tam uyum birinci olmazsa olmaz bakış açımız… İkincisi yeni bir anayasa yapılacak dahi olsa mevcut anayasaya uymamanın üst düzeyde denetimi, müeyyideli yaptırımlarının olması lazım… Çok kötü bir pratikten geliyoruz. Türkiye çok şey kaybetti bu yüzden.”

Özgür Özel, “Anayasaya bu kadar çok anayasa ihlali yapılırken yeni bir anayasanın, bırakın oturup tartışmayı, usul tartışmasını dahi zaman israfı olarak görürüz” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Birleşik Krallık merkezli haber ajansı Reuters’a açıklamalarda bulundu. Özel, yeni anayasa çalışmalarına oturmak için öncelikle mevcut anayasaya uyulması gerektiğini belirterek yeni anayasa konusunda şu anda “masadan çok uzak” bir noktada olduklarını söyledi.

Özgür Özel, hükümetin yeni Anayasa çalışmaları konusunda, “Bir anayasa tartışmasının usulüne, yani şekline bile girmek için önce bana bunu teklif edenlerin mevcut anayasaya harfiyen uyuyor olması lazım” dedi.

Anayasanın toplumsal mutabakat istediğini söyleyen Özel, kendisine oy verenlerin “neden gittin o masaya” diye kendisine soracağını belirterek, “Toplumsal mutabakat yaratmanız lazım. (Onlar) Mevcut anayasaya uydukça biz o masaya yaklaşırız, mevcut anayasayı çiğnedikçe biz o masadan uzaklaşırız. Şimdi çok uzak bir noktadayız” diye konuştu.

Özel, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları, Türkiye’deki Anayasa Mahkemesi kararları, Yargıtay ile Anayasa Mahkemesi kavgasında yürütmenin taraf olması ve uygulanmayan onlarca hak ihlali kararı olduğuna vurgu yaparak, “Artık hukuk devletinden çıkıldığı görüntüsünü gösteren, kuvvetler ayrılığından ziyade, kuvvetler birliği görüntüleri var” dedi.

“Anayasalar ‘her doğan’ için yapılır. Bizimki Erdoğan için yapıldığı için bu hale geldi” diyen Özel şunları söyledi: Eski anayasaya tam uyum birinci olmazsa olmaz bakış açımız… İkincisi yeni bir anayasa yapılacak dahi olsa mevcut anayasaya uymamanın üst düzeyde denetimi, müeyyideli yaptırımlarının olması lazım… Çok kötü bir pratikten geliyoruz. Türkiye çok şey kaybetti bu yüzden.

Özel, “Anayasaya bu kadar çok anayasa ihlali yapılırken yeni bir anayasanın, bırakın oturup tartışmayı, usul tartışmasını dahi zaman israfı olarak görürüz” dedi.

Özel, cumhurbaşkanlığı adaylığının 2028 yılında nasıl belirleneceği sorusuna ise, “Partideki hiçbir organ dışlanmadan yine kamuoyu araştırmalarından bilimsel çalışmalardan yaralanarak seçimi en garanti kazanacağımız Cumhuriyet Halk Partili bir kimse partimizin adayı olacak. Tek başına seçimi birinci turda kazanamayacak durumdaysak o durumda elbette ittifak arayışları da olabilir. Geçmişte yapılan hataları tekrarlamayacağız” diye yanıtladı.

Önemli hatalardan birinin seçim bittiğinin ertesi günü ittifak adayı konuşmak olduğunu söyleyen Özel, “Cumhuriyet Halk Partisi aday konuşmayı da ittifak konuşmayı da seçim yaklaşırken yapacak” dedi.

Yerel seçimlerde CHP’nin başarısına atıfta bulunan Özel, “31 Mart seçim zaferini getiren tek bir şey değildi… Yani ne genel başkan performansıydı tek başına, ne adayların performansıydı, ne vaatlerimizdi, ne çok başarılı bulunan kampanyamızdı. Ne ekonomik şartlardı, hepsi birdendi. Ve biz bunların hepsini çok doğru yönettik” diye konuştu.

“İsrail’in yaptıkları örtülemez”

Özel, İsrail-Hamas arasında yaşanan savaş ile ilgili olarak Hamas’ın yaptıklarının “terör eylemi” olduğunu ve sivillere karşı böyle bir şey yapılmasının son derece kabul edilemez ve uluslararası camia tarafından en sert şekilde kınanması gerektiğini belirterek, “Ama bunu araçsallaştırarak (İsrail’in) 35 binden fazla kişiyi 15 binden fazla çocuğu katletmesinin savunulabilecek hiçbir tarafı yok ve iki tarafın yaptıkları birbirine denk değil” dedi.

“Bir tarafta terör eylemlerine girişen bir grup varken diğer tarafta uluslararası hukuka saygılı olması gereken bir devlet var. Burada İsrail’in kusurunun Hamas’ın yaptıklarıyla örtülebilecek tarafı kalmadı” diyen Özel, Filistin halkını güçsüz bırakacak yorumlar konusunda endişe ettiğini bu nedenle Hamas’ın kabul edilmeyen “terör” eylemleri karşısında İsrail’i haklı çıkaracak söylemlere dikkat ettiğini belirtti.

Türkiye’nin İsrail’e ticaret yasağı getirmesi konusunda da Özel, “Estiği kadar yağmıyorlar. Ticaret meselesini de son derece iç siyaset üzerinden okuyarak yaptılar. Yoksa çok istemsizdiler bu konuda. Bence 35 bin kişinin katledildiği bir yerde alınması gereken bu karar çok geç alındı” dedi ve şöyle devam etti:

Ben İsrail’le Türkiye ilişkilerinin kötüleşmesini hiçbir zaman savunmam, savunmadım ama bu kadar büyük bir katliama dur demek için bütün İsrail’in düşmanlarının değil, dostlarının İsrail’e karşı sert tutum takılması gerekiyor.

Paylaşın