Özgür Özel’den “Parlamenter Sistem” Çıkışı

Partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “CHP artık güçlendirilmiş parlamenter sistem demiyor mu?” eleştirilerine yanıt verdi:

“Açık söylüyorum, her konuda bu ülkeyi nasıl yöneteceğimizi, işçiler, emekçiler, gazeteciler, basın özgürlüğü için, en üst düzeylerde demokratik standartlarda hak arama mücadelelerine destek vermek için, tarım, milli eğitim, dış politika, savunma sanayii için bu partinin önerileri vardır, bu ülkeyi nasıl yöneteceğini hem kademe kademe önümüzdeki seçime doğru tüm şeffaflığıyla vurgulayacaktır. Bu ülkenin yönetim sistemi için de CHP’nin vazgeçmediği tercihi, güçlü bir parlamentodur, parlamenter sistemdir. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin haftalık grup toplantısında gündeme yönelik açıklamalarda bulunuyor. Özel’in açıklamasından öne çıkanlar şöyle:

Yıllarca mücadele ettik. Meclis tutanaklarında mevcuttur; Kamer Genç yıllarca uyarıda bulundu. O gece 16 arkadaş genel merkezimizde toplandık. Kısa bir değerlendirmeden sonra dedik ki tüm darbeler Meclis’i kapatır. Bizim teklifimizle Meclis’i Sayın İsmail Kahraman açtı. Biz o gün darbelerden medet ummadığımızı ifade ettik. Kim darbeye yeltenirse karşısındayız. Demokrasinin arkasındayız.

Parlamenter sistem: Zaman zaman diyorlar ki; ‘CHP artık güçlendirilmiş parlamenter sistem demiyor mu?’ Açık söylüyorum, her konuda bu ülkeyi nasıl yöneteceğimizi, işçiler, emekçiler, gazeteciler, basın özgürlüğü için, en üst düzeylerde demokratik standartlarda hak arama mücadelelerine destek vermek için, tarım, milli eğitim, dış politika, savunma sanayii için bu partinin önerileri vardır, bu ülkeyi nasıl yöneteceğini hem kademe kademe önümüzdeki seçime doğru tüm şeffaflığıyla vurgulayacaktır.

Bu ülkenin yönetim sistemi için de CHP’nin vazgeçmediği tercihi, güçlü bir parlamentodur, parlamenter sistemdir. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. 15 Temmuz’da hiç asılmayan binalara Atatürk resimleri asanlar, hata yaptık, sadakata baktık liyakata değil diyenlerin, şimdi aynı hataları tekrar ettiklerini görüyoruz. O yüzden, iyi yetişmiş, liyakatli kadroların ve kesinlikle cemaatlere, partilere, kişilere değil, devlete olan sadakatin öneminin altını çiziyorum.

Bahçeli’nin elini öpen müdür: Aynı hataların tekrar başladığı bir süreçteyiz. Devlete olan sadakatin altını çiziyorum. Dün gördüğüm bir şaşkına da söylüyorum ki sen devletin polisi olmayı yanlış anlamışsın. Yanlış Devlet’in eline sarılmışsın. bir siyasiye saygı gösterilmesi eyvallah. O siyasinin bunu nasıl karşıladığı kendi tercihidir. Ama bu devletten maaş alan, bu milletin tamamı için görev yapması gereken birilerinin bu ülkede siyasette küçük bir kısmının temsiline el etek öpmesini asla kabul etmiyoruz nokta.

Bundan sonraki süreçte devletin memuru, devletin memuru gibi davranacak, böyle basit konularla Türkiye gündemini işgal edilecek işlere girişilmeyecek. Siyasiler de üzerine düşen yükümlülüğün farkında olacaklar. Ben bir devlet memurunun, bir siyasi liderin eline sarılmasında muhatap hangimiz olursa olsun o devlet memuruna üstlendiği vazifenin gereğini hatırlatma gereğinde bulunurum.

İzmir’deki faciada kusuru olan kim varsa cezalandırılacak. CHP Genel Başkanı olarak hepinize söz veriyorum. Bu mesele ile ilgili arkadaşlarım bir Meclis araştırma komisyonu kurulması için başvuracak. Bunun için hep birlikte çalışacağız. Bir kaza olursa belki de ucu bize dokunacaklar hayır diyorum, belki de ucu bize dokunacak. Ama kaldırın engelleri diyorum.

İğneada’da Sisli Vadisi’nde 6 vatandaşımız sel geldi boğularak öldüler. 10 aydır bir hukuk mücadelesi var. Tesisin kaçak olduğu, yıkım kararı olduğu ama uygulanmadığı öğrenildi. Kamu görevlilerinin yargılanmalarına izin verilmiyor. Biz ailelerin yanında olacağız. İğneada davasında mağdurların sonuna kadar arkasındayız.

Çevre ve Şehircilik Bakanı bumerang gibi. Millet atıyor, o geri geliyor. Bumerang bakan. Çıktı ve inanılmaz açıklamalarda bulundu. Erdoğan bir yılda 650 bin konut sözü verdi. 1,5 yılda 76 bin konut yaptılar. Şimdi çıkmış Bakan diyor ki; ‘2025 sonuna kadar bütün konutlar bitecek.’ Kardeşim, hanginize inanacağız? Seni atayan dolma kalemin sahibi ‘Bir yıl sonra evler yapılacak, oyu bana verin’ dedi. İnsanlar onun bu sözüne güvendi, ona yetkiyi verdi, o yetkiyle o seni atadı, sen diyorsun ki; ‘3 yıl bitince evler bitecek.’ 3 yıl diyor.  Yani daha 1,5 yıl konteyner, çadır, soğuk, güneş, toz, toprak…

Can Atalay: Bugün enteresan bir konuyu sizlerle konuşmak isterdim. Konu bir hukuk katliamı. Gezi davasından 5 kişi içeride. Hepimizin yerine yatıyorlar. Gezi biziz kardeşim, hepimiz Gezi’deydik. Gezi bizim onurumuzdur. 2 kez beraat edenleri 3. kez yargılayıp mahkeme kararlarına rağmen içeride tutacaksın. Can Atalay milletvekili seçildi, yemin töreninde kürsüye çağrıldı. Salmadılar gelsin.

Oy birliğiyle insan hakları komisyonuna seçildi kapıyı kapattılar ‘salmayız’ dediler. Yani millete, Meclis’e direniyor birileri. AYM 25 Ekim’de hak ihlali diyor. 8 Kasım’da Yargıtay bu işlemi yok sayıyor. AYM yine hak ihlali kararı veriyor ama Yargıtay yine direniyor. 30 Ocak’ta milletvekilliği düşürüldü. AYM’den gerekçeli karar bekleniyor. AYM’nin üyelerine sesleniyorum sizi kimin atadığından bağımsız vicdanınızla bir karar verin, verdiğiniz kararın gerekçesini de yazın.

Tuğrul Türkeş: 7 yılı geçen bir süredir içeride yatan Osman Kavala ile ilgili bugün Tuğrul Türkeş bir açıklama yaptı. Milliyetçi hareketten gelen herkesin başbuğ dediği Alparslan Türkeş’in oğlu Tuğrul Türkeş. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nde Türk heyetinin başkanıdır. Ziyaretimde bana şunu demişti: “Kavala orada tutuklu, biz bu odada hapisiz”. Biz Türkiye için çalışmak istedikçe karşımıza bu dava geliyor. Bu insanların hiçbiri Kavala’yı tanımaz ama sembol davadır. Hakim de cumhurbaşkanı da anayasaya uymak zorundadır.

Tuğrul Bey emek verdi, olmadı. Bugün açıklama yapmış. Diyor ki, “Kavala’yı ziyaret edeceğim”. Hangi Kavala’yı? Biz söyleyince “Vatan hainlerinin adını anıyorsunuz, o ajandır” dedikleri Kavala’yı, Alparslan Türkeş’in oğlu Tuğrul Türkeş ziyaret edeceğini söylüyor ve diyor ki “Gerçek milliyetçilik budur”. Bakalım Tuğrul Bey’e MHP ne diyecek? Gezi Davası’nı inadına sürdürmek, bu insanları inadına içeride tutmak, Tuğrul Bey’in dediği gibi ne milliyetçiliğe sığar, ne vatanseverliğe sığar.

Hayvan yasası: Evet Türkiye’de bir başıboş köpek sorunu var. Ama bunun çözümü için insancıl, akılcı, bilimsel yöntemlerin uygulanması gerekirken, muğlak ifadelerle öldürmeyi meşrulaştıran ve çözümü tamamen belediyelere, uygulayıcıların inisiyatifine bırakan, bakımevi açma zorunluluğunu 2028’e kadar eterleyen, hayvan hakları derken, hayvanların yaşam hakkını tehdit eden bir ölüm yasasını getirdiler.

Yıl 2020 Hayvan Hakları Raporu diyor ki hayvan hakları fonu kurulmalı, yaygın ve etkin kısırlaştırmayla barınak hizmetleri karşılanmalı. Fon parayı nereden alacak? At yarışı, Milli Piyango ve bazı vergilerin küçük kısmı. Bu yıl bu sorun çözülebilecekken sorun tamamen ortada bırakılıyor. Ölüm yasasına bu grubumuz tarihi bir direniş gösterecek.”

Paylaşın

CHP Lideri Özel “Erken Seçim” Çağrısını Yineledi

Katıldığı bir televizyon programında açıklamalarda bulunan CHP Lideri Özgür Özel, “Bu kadar büyük bir kriz içerisinde, bu kitlelerin sesi duyulmazsa seçimden başka bir çare yok” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Habertürk canlı yayınında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Özgür Özel’in açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:

15 Temmuz: Burası Meclis, Meclis demek halkın iradesi demek. Anayasa’ya göre seçimlerin yapıldığı, o seçim sonuçlarına göre kendiliğinden toplanan bir Meclis’teyiz. Halkın iradesi neyse onun üstünde hiçbir şey olmaması gerekir. Bütün darbecilerin hedefi hep Meclis olmuştur.

Rahmetli Kamer Genç, ‘bunlar bir gün başınıza bela olur’ demişti. O günlerde devletin elindeki istihbarata göre bunlar bir darbeye kalkışabilirler bilgisi vardı. 33 bin subay vardı, 11 bini FETÖ’cülükten ordudan atıldı. 100 kurmay subaydan 84’ü terör örgütü ile iltisaklı ve irtibatlıydı.

Bunlar sistematik bir şekilde yıllardır bugüne hazırlanıyormuş. Askeri Şura yaklaşıyordu ve bunlar planlarını öne çekti. Gece 3’te yapacakları darbeyi bir subayın MİT’e ihbarda bulunmasıyla saat 21’e çektiler. Bunlar bir gün Cumhuriyet yönetimini devirip yerine FETÖ’yü getirmek için hazırlık yapıyordu. 2015 MİT raporu var, o raporda Mehmet Dişli’nin ihraç edilmesi gerekiyor deniliyor ama gereği yapılmıyor.

Ben siyasette diyalogdan yanayım. Yenikapı’ya şu partileri çağıralım, bu partileri çağırmayalım diye başlandı. Yenikapı’dan ziyade Meclis’te toplanarak 1920 ruhuna dönülmeliydi. Türkiye’nin tek yumruk kalmayı başarması lazım. 15 Temmuz gecesi tek yumruk olundu ama sonra tek yumruk kalınamadı. Hatanın büyük kısmı iktidara aittir. Ancak tek yumruk kalamamakta hiçbirimiz masum değiliz.

Cemaatler tarikatlar devlet yönetmek için ortaya çıkmış yapılar değildir. Bunlara mensubiyet devlet görevinde bir kriter olamaz. Ama bugün başka tarikatlar belli yerlerde kümeleniyor. Devletin belli bir düzeni vardır. İktidarlar değişince gelenin bütünüyle devleti ele geçirmeye çalıştığı bir anlayış olmaz.

Erken Seçim: Halk isterse erken seçim olur demiştim. Maalesef yerel seçimlerden bugüne yürütülen ekonomi politikası ülkenin kötü yönetildiğini gösteriyor. Milletin talebini görüyorum. Bu kadar büyük bir kriz içerisinde, bu kitlelerin sesi duyulmazsa seçimden başka bir çare yok.

CHP iktidar olduğunda kurumları ele geçirmeye değil, bir daha ele geçirilemeyecek şekilde düzenlemeler yapmaya hazırlanıyor. Biz gelip de basını ele geçirelim istemiyoruz. Bir daha kimse basını ele geçiremesin istiyoruz. Gelip de yargıyı ele geçirme niyetinde değiliz. Kimse yargıyı ele geçiremesin derdindeyiz.

Suriye: Biz ilk önce doğrudan resmi bir talepte bulunmadık. Arka kapı diplomasisiyle ne düşünüldüğüne baktık. Bize dönen yaklaşımın resmi bir talep olursa olumlu bakılacağı yönündeydi. Resmi talebimizi yaptık birkaç gün önce. Biz de görüşsek sayın Erdoğan da görüşse Türkiye’nin lehine bir durum olduğunu düşünüyorum.”

Paylaşın

“Özgür Özel’in Beşar Esad’la Görüşeceği” İddialarına Suriye’den Yalanlama

Suriye hükümetinden bir kaynak, yarı resmi El Vatan gazetesine yaptığı açıklamada, Türkiye’den hükümet veya muhalefet içerisinde yer alan herhangi bir siyasi partiyle temaslarının olmadığını söyledi.

Halk TV’de açıklamalarda bulunan CHP Genel Başkan Yardımcısı Burhanettin Bulut, Özgür Özel’in Şam’da Beşşar Esad’la görüşeceğini ifade etmişti.  Özgür Özel, Suriyeli mülteci krizini diyalog yoluyla çözmeyi amaçladığını söylemişti.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Burhanettin Bulut, Halk TV’de yaptığı açıklamada, partinin Genel Başkanı Özgür Özel’in Suriye Devlet Başkanı Esad ile görüşmek üzere Şam’a yapmayı planladığı ziyaretin Suriye tarafından kabul edildiğini açıklamıştı.

Bunun üzerine Suriye’nin Şam yönetimine yakınlığıyla bilinen El Vatan gazetesinde bu açıklamayı yalanlayan bir haber yayınlandı. Gazetenin bir Suriyeli yetkiliye dayandırdığı haberine göre, Şam yönetiminin “hükümet yahut iktidar partileri dahil Türkiye’den herhangi bir siyasi partiyle iletişimi olmadı”.

Burhanettin Bulut, “Görüşme niyetine ilişkin bu konuların çözümü, niyet ifadesi karşılık buldu. Bundan sonra sadece şartların olgunlaşması, nerede görüşme hangi tarih bunlar konuşulacak. Biz görüşme talebimizi ilettik Şam’dan da olumlu cevap geldi” ifadelerini kullanmıştı.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, yaptığı bir açıklamada Erdoğan ile Esad arasında arabulucu olabileceğini ifade ederek, “Önce Esad Türkiye ile masaya oturmaya ikna edilmeli. Ben Esad’ı masaya oturmaya ikna edebilirim. Yeter ki Erdoğan’ın böyle bir niyeti olsun. Erdoğan’ın son açıklamasından da görüyoruz ki bizim burada attığımız adımlar Erdoğan’ı da cesaretlendiriyor. Bu mesele Türkiye’nin en yakıcı sorunu, sığınmacı sorununu bizim öncelikli meselemiz” sözlerini kullanmıştı.

CHP Genel Başkan Yardımcısı İlhan Uzgel, Suriye konusunda çok kritik bir dönemden geçildiğini belirterek, Esad yönetiminin görüşme taleplerine olumlu yanıt verdiklerini söylemişti.

Uzgel, henüz bir tarih netleşmezken, olası bir görüşmenin CHP Genel Başkanı Özgür Özel başkanlığında bir heyetle gideceklerini kaydetmişti. Öte yandan Rusya’nın da Erdoğan ile Esad’ın görüşmesi sürecinde rol oynadığını anlatan Uzgel, Erdoğan yönetiminin zaten Rusya ve istihbarat örgütleri aracılığıyla temasta olduğunu hatırlatmıştı.

Eğer Esad ile bir görüşme gerçekleşirse neleri gündeme getireceklerini sorduğumuzda Uzgel, şöyle yanıt vermişti: “Öncelikle biz artık Türkiye’de birinci partiyiz. Seçim olsa iktidara gelmek üzereyiz. Bu nedenle dış politikanın en ciddi konusunda, Suriye rejiminin taleplerini birinci ağızdan dinlemek istiyoruz.”

Suriye yönetimiyle bağlantıyla geçmelerinin Erdoğan ile Esad arasında bir arabuluculuk boyutunda mı olduğu sorusuna Uzgel, “Bize böyle bir talep gelmedi ama gelirse parti olarak değerlendiririz” demişti.

Suriye sorunundaki en önemli konunun sığınmacılar meselesi olduğunu ifade eden Uzgel, “Çünkü artık bir kırılma noktası olacak diye endişe ediyoruz. AKP hükümeti ise bu konuda hiçbir çözüm üretmiyor. Öte yandan bölgede ÖSO, İdlib ve PYD’nin varlığı konularının da görüşülmesi gerekiyor” diye belirtmişti.

AK Parti Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile görüşebileceklerini ilk kez 28 Haziran’da bir Cuma namazı çıkışı söylemişti.

Erdoğan, “Suriye ile yeniden diplomatik ilişkileri kurmamak için bir sebep yok. Geçmişte nasıl yaptıksa yine yapabiliriz. Suriye’nin iç işlerine karışmak gibi bir niyetimiz yok. Biliyorsunuz ailece görüşmeye varana kadar sayın Esed’le geçmişte nasıl yaptıksa yeniden yapmamamız için bir sebep yok,” ifadelerini kullanmıştı.

Türkiye, Esad’ı iktidardan uzaklaştırmaya çalışan silahlı muhalif savaşçıların yıllardır başlıca destekçilerinden biriydi ve 2016’dan bu yana kuzey Suriye’de üç büyük askeri operasyon gerçekleştirdi. Kuzey Suriye’nin bazı kısımları Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kontrolü altında.

Rusya ve İran tarafından desteklenen Esad, son birkaç yılda müttefiklerinin yardımıyla bölgenin çoğunu geri almayı ve savaşın gidişatını kendi lehine çevirmeyi başardı. Türkiye destekli muhalif güçler artık sadece Suriye’nin İdlib bölgesini yönetiyor.

Paylaşın

Özgür Özel, Beşar Esad İle Görüşecek

CHP Lideri Özgür Özel’in Suriye’yi ziyaret ederek Beşar Esad ile görüşeceği açıklandı. Özgür Özel, yaptığı bir açıklamada Erdoğan ile Esad arasında arabulucu olabileceğini ifade etmişti.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Burhanettin Bulut, Halk TV’de Gözde Şeker’in sunduğu Yeni Bir Sabah isimli programda CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in Suriye ziyaretine ilişkin ilk kez konuştu ve Özel’in Şam’a gideceğini söyledi. Bulut, Özel’in çözüm için ülkeye gideceğini söyledi.

Burhanettin Bulut, Şam yönetimi ile temasa geçtiklerini belirterek ziyarete ilişkin olumlu yanıt aldıklarını söyledi. Bulut şunları söyledi: “Görüşme niyetine ilişkin bu konuların çözümü, niyet ifadesi karşılık buldu. Bundan sonra sadece şartların olgunlaşması, nerede görüşme hangi tarih bunlar konuşulacak. Biz görüşme talebimizi ilettik Şam’dan da olumlu cevap geldi.”

Özgür Özel ne demişti?

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, yaptığı bir açıklamada Erdoğan ile Esad arasında arabulucu olabileceğini ifade ederek, “Önce Esad Türkiye ile masaya oturmaya ikna edilmeli. Ben Esad’ı masaya oturmaya ikna edebilirim. Yeter ki Erdoğan’ın böyle bir niyeti olsun. Erdoğan’ın son açıklamasından da görüyoruz ki bizim burada attığımız adımlar Erdoğan’ı da cesaretlendiriyor. Bu mesele Türkiye’nin en yakıcı sorunu, sığınmacı sorununu bizim öncelikli meselemiz” sözlerini kullanmıştı.

“Arabuluculuk teklifi gelirse değerlendiririz”

Öte yandan gelişmelere ilişkin Evrensel’e konuşan CHP Genel Başkan Yardımcısı İlhan Uzgel, Suriye konusunda çok kritik bir dönemden geçildiğini belirterek, Esad yönetiminin görüşme taleplerine olumlu yanıt verdiklerini söyledi.

Uzgel, henüz bir tarih netleşmezken, olası bir görüşmenin CHP Genel Başkanı Özgür Özel başkanlığında bir heyetle gideceklerini kaydetti. Öte yandan Rusya’nın da Erdoğan ile Esad’ın görüşmesi sürecinde rol oynadığını anlatan Uzgel, Erdoğan yönetiminin zaten Rusya ve istihbarat örgütleri aracılığıyla temasta olduğunu hatırlattı.

Eğer Esad ile bir görüşme gerçekleşirse neleri gündeme getireceklerini sorduğumuzda Uzgel, şöyle yanıt verdi: “Öncelikle biz artık Türkiye’de birinci partiyiz. Seçim olsa iktidara gelmek üzereyiz. Bu nedenle dış politikanın en ciddi konusunda, Suriye rejiminin taleplerini birinci ağızdan dinlemek istiyoruz” dedi.

Suriye yönetimiyle bağlantıyla geçmelerinin Erdoğan ile Esad arasında bir arabuluculuk boyutunda mı olduğu sorusuna Uzgel, “Bize böyle bir talep gelmedi ama gelirse parti olarak değerlendiririz” dedi.

Suriye sorunundaki en önemli konunun sığınmacılar meselesi olduğunu ifade eden Uzgel, “Çünkü artık bir kırılma noktası olacak diye endişe ediyoruz. AKP hükümeti ise bu konuda hiçbir çözüm üretmiyor. Öte yandan bölgede ÖSO, İdlib ve PYD’nin varlığı konularının da görüşülmesi gerekiyor” diye belirtti.

Paylaşın

Özgür Özel: İlk Seçimde Partimiz İktidar Olacak

Partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuşan CHP Lideri Özgür Özel, “31 Mart’ta biz sizinle kavga etmeyeceğiz, yoksullar için, asgari ücretliler için, emekliler için kavga eden CHP’nin başarısı bugün sosyalistin cümleleridir” dedi ve ekledi:

“Pedro Sanchez, başardı. İngiltere İşçi Partisi Parlamentoda büyük çoğunluğu sağladı. Paris’te aşırı sağ tehlikesi varken, Avrupa’da en çok soydaşımızın olduğu üç ülkeden biri Fransa. Fransa’da demokrasi güçleri birleşti. İlericiler, solcular birinciliği elde etti. Türkiye’de formülü bütün Avrupa’ya ve dünyaya bir kere daha hatırlatıyorum. Dünyanın bütün demokratları bir araya gelecek faşizmi eninde sonunda yenecek. Sosyalist enternasyonel, dünyadaki akraba partilerle çok ağırlıklı bir yapıdır.”

Özel, konuşmasının devamında, “CHP iktidarında kurulacak hükümette 10 yıl sonra yaşanacak şudur. AK Parti’nin yaptığı gibi biz de 0 atacağız. O bir 0’ı etiketten atacağız, fiyatlardan atacağız ama maaşlardan artmayacağız. Cebinizdeki paranın 10 kat değerli olduğunu göreceksiniz. Elektrik faturasının 500 değil 50 lira olduğunu göreceksiniz. Biz vergide adaletsizliği kaldırın diyoruz ama onlar vatandaşı değil yandaşı düşünüyor. Yapılacak ilk genel seçimde partimiz iktidar olacak, Türkiye zenginleşecek, herkes rahatlayacak” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda konuştu. Özgür Özel’in açıklamaları şöyle:

“Geçen hafta Sivas’taydık. 31 yıllık bir insanlık ayıbının 31. yılında ama birinci yılındaki kadar tepkili, yüreğinde acıyı hisseden ve adalet arayışındaki inancımızla Sivas’ta hep birlikteydik. Buradan, Madımak’ta katledilen 33 canımızı ve o günden bu yana acıyı yüreğinde hisseden aileleri, davayı ilk günden itibaren büyük bir sabırla, kararlılıkla takip eden hukukçu dostlarımızı, Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanındaki canlarımızı ve o canların can dostu tüm insanlarımızı saygıyla selamlıyoruz.

Öyle acı günlerden geçtik ki, Sivas’ta daha acı yanarken, Madımak katliamında daha ateş soğumamışken yüreğimize bir ateş daha düştü. Öyle bir plan vardı ki, sanki Sivas’taki canlar ve o canların ölümünden canı yananlar, güya bir başka yerdeki bir acıya duyarsız kalacaklardı, hatta birilerinin zihin altına ‘misilleme’ gibi kazınacaktı. Bu sefer Erzincan Başbağlar’da 28’i kurşuna dizilerek, 5’i köyü bütün evleri ateşe verildiği için yanarak, yine 33 kişi öldü. Sivas’ta semaha duranları yaktılar diye, orada camiden çıkanları kurşuna dizdiler, evleri yaktılar.

Ve bir tek amaç vardı, Türkiye’de bir mezhep çatışmasını tetiklemek, ,insanlar arasına nifak tohumları saçmak, kutuplaştırmak ve bu ülkeyi bir zaafiyet içinde bırakarak kolayca ele geçirmek. Sivas’ı yakan zihniyet ne kadar kara, ne kadar kötü, alçaksa; Başbağlar’ı da kurşuna dizip yakanlar aynı kötülükte, aynı alçaklıktadır. Türkiye’de Aleviler ile Sünniler, Türklerle Türkler kardeştir, onları birbirine düşürmeye çalışan kim varsa da kalleştir. Tüm Türkleri, Kürtleri, Alevileri, Sünnileri birlikte selamlıyoruz. Yaşasın halkların kardeşliği, yaşasın Aleviler ile Sünnilerin kardeşliği.

Ve buradan bir kez daha eşit yurttaşlığa, anayasa önündeki eşitliğe, bir mezhebin bütün ihtiyaçları karşılanıyorken, diğerini görmeyen devlet anlayışına dikkati çekiyoruz; cemevleri ibadethane sayılıncaya kadar, devlet Alevilik inancını Sünnilik inancından ayırmayana kadar bu mücadelenin takipçisiyiz.

Hafta sonu, bizim Türkiye ittifakı dediğimiz, yani milli takım gol atınca sevinen, filenin sultanları kazanınca sevinen herkes milli takımı izledi. Gerçekten de hak etmiştik, çok yaklaşmıştık ama maalesef futbolun cilveleri, kendi içindeki hataları ve elbette ki milli takımıza yapılan haksızlıklar, verilen haksız ceza, futbol yerine tartışmayı başka zeminlere çekenler ve bu konuda UEFA’nın yaptığı büyük adaletsizlik sonucunda, milli takımımız son dakikaya kadar pes etmemesine rağmen kupaya veda etmek zorunda kaldı. Ama bütün takımımızı ve Türkiye’nin bütün renkelerini birlikte kucaklayan, farklılıkları Türkiye’nin gücü sayan ve milli takımı sahiplenen herkesin bu başarısını kutluyorum. Daha büyük başarıları hep beraber elde edeceğimize inanıyorum.

Hafta sonu, Sosyalist Enternasyonal’in Avrupa Komitesi’nin ilk toplantısına katıldık. Toplantıda Avrupa’da aşırı sağın yükselişini, neoliberal politikaların neden olduğu gelir adaletsizliğini ve daha pek çok konuyu ele aldık. Bir konunun altını kalın kalın çizdim. Aşırı sağ ve neoliberal politikalarla mücadelenin, gelir adaletsizliği ve yoksullukla mücadelenin reçetesi, solun ve sosyal demokratların elindedir.

Toplumu göçmenler ve göçmen olmayanlar, sağcılar-solcular, mezhepler olarak bölüp, her meseleyi başka tarafa yükleyip oradan nefret üretenler Avrupa’da güçlenerek, faşizan, 80 yıl önce Avrupa’nın kurtulduğu faşizmi hortlatarak, aşırı sağı yükseltmeye çalışıyorlar. Bunun karşısında formül soldadır, sosyal demokrasidedir. Herkesi dinine, mezhebine, siyasi düşüncesine, doğduğu yere göre ayırmak değil, bu kesimlerin tamamının yoksuluna dokunmak, kimsesizlerine sahip çıkmak, güvencesizlerin hakkını korumak, yoksulların karnını doyurmaki, barınma sorunun çözmek bizim işimiz, bizim bildiğimiz bir iş.

Bunu Avrupa, dünya çok kötü deneyimler yaşadı, yeniden hortluyor, hortlamaya çalışıyor. Ama buna verilen bazı cevaplar, nerede ortaklaşmamız gerektiğini de gösteriyor. İşte 31 Mart’ta biz sizinle kavga etmeyeceğiz, emekliler, yoksullar, asgari ücretliler içi kavga edeceğiz deyip, elimizin tersiyle kimlik siyasetini, kutuplaşmayı iten, kötü sözü duymayan, dosttan ya da karşıdan gelsin her türlü polemikten uzak duran ve sadece gerçek sorunları konuşan CHP’nin 31 Mart başarısı, bugün Sosyalist Enternasyonal’in birinci gündemidir.

CHP iktidarında AKP’nin yaptığı gibi biz de sıfır atacağız. Ama onlar gibi enflasyonu yükseltip, sıfırlar sığmayınca hem paradan, hem maaştan, hem etiketten sıfır atmayacağız. Öyle 6 sıfır falan atmayacağız, bir tane sıfır atacağız. Etiketten, fiyatlardan atacağız ama maaşlardan sıfır atmayacağız. AKP’nin, MHP’nin kıymetli seçmenlerine söylüyorum; 31 Mart’ta doğru yaptınız, dürüst, çalışkan, şeffaf adaylara oy verdiniz, o günden bugüne sizi pişman etmedik, etmeyeceğiz. Gelecek seçimlerde CHP’ye Türkiye ittifakına oy verdiğinizde, 10 yıl sonra cebinizdeki paranın 10 kat değerli olduğunu göreceksiniz.

Bugünkü maaşı alıp, 4 liraya mazot kullandığınızı, 1 liraya ekmek aldığınızı, elektrik faturasının 500 lira değil 50 lira geldiğini düşüneceksiniz. Milli gelir artışı bu demektir. Biz gidip AKP’ye bunu yapalım diyoruz. Gelin vergide adalet sağlayın diyoruz. Geçici, dolaylı vergileri kaldırın, zenginlerden doğrudan vergi alın diyoruz. Onlar vatandaşı değil, yine yandaşı düşünüyorlar. Ne kadar kaçabilirler bilmiyorum, çünkü vatandaş seçim istediğini her gün daha yüksek sesle söylüyor. Yapılacak ilk seçimlerde partimiz iktidar olacak, Türkiye zenginleşecek, herkes rahatlayacak.

“Filistin’i yalnız bırakıp bu felaketin sürmesine izin vermeyeceğiz”

Şüphesiz perşembe günü sizlerin de yakalarında olacak olan, her sene yakamıza taktığımız artemisin, ölüm çiçeğini, hafıza çiçeğini bugünden yakama takmak istedim. Çünkü yarın Saraybosna’ya gidiyoruz. Bu çiçekte 11 yaprak var. Bu 11 yaprak 11 temmuz gününü sembolize ediyor. Yeşil umudu, beyaz masumiyeti temsil ediyor. Ve katliamdan 3 yıl önce Sırp kuşatmasındaki Bosna’ya ateş altında, Mostar’a ilk ziyareti genel başkanımız Deniz Baykal gerçekleştirdi. Deniz Baykal, o gün tüm dünyayı uyardı; tedbir almazsak burada büyük bir felaket, soykırım yaşanacak dedi. Deniz Bey’i dinlemediler. Aynı şimdi Filistin’e yaptıkları gibi, hepsinin bir bahanesi vardı. Ama şimdi BM 11 Temmuz’u Srebrenitsa Soykırımı’nı Anma Günü ilan etti. Biz, Sivas’ı, Başbağlar’ı, Srebrenitsa’yı unutturmayacağız, Filistin’i yalnız bırakıp bu felaketin sürmesine izin vermeyeceğiz.

20 Temmuz’da hep birlikte Kıbrıs’ta olacağız. Önceki dönem genel başkanlarımızla, 1974 Barış Harekatı’nda bakan olan Sayın Önder Sav ile, sağlığı el verirse Sayın Erol Çevikçe ile beraber ve yine Ayşe Ayata yani dönemin dışişleri bakanının kızıyla birlikte Kıbrıs’ta olacağız. Ayşe Hanım, barış için tatile çıkmıştı. Harekatın 50. yılında Ayşe Hanım’la bilikte adada barış, yurtta barış, dünyada barış demek üzere bir kez daha Kıbrıs’a gidiyoruz.

Buradan bir kesim gerilim yükseltmeye çalışıyor. Sayın Erdoğan’a uçakta “Çağırdınız, Özgür Bey geliyor mu?” diye sordular. O da “Birlikte gitmeyi teklif ettik. Kendi uçaklarıyla gideceklerini söylediler” demiş. Kişi kendi gibi bilir herkesi, 13 tane uçağı olunca herkesin uçağı var sanıyor. AJet’teki, THY’deki tüm uçaklar CHP’nin uçağıdır. Kendi uçağımızla gidiyoruz. İhtiyaç olursa, çok zorda kalınırsa güçlüklerle kiralanır. Ama biz bir yıl önceden beri Kıbrıs’a 1974 Kıbrıs gazisi ile birlikte gitmek için çalışıyoruz. En son 174 gazi götürmek için Kıbrıs makamlarıyla mutabakata vardık. İki gün önce gidiyoruz.

Ve gittiğimizde Kıbrıs’ın yaşayan, görev yapmış tüm başbakanlarına ve cumhurbaşkanlarına, mevcut görevdekilere, kardeş partimiz CTP’ye gidiyoruz. O yüzden burada “Erdoğan çağırdı, Özgür Özel reddetti. Onun uçağı, bunun uçağı” yok. Bir daveti reddetmek değil, çok önceden planladığımız şekilde, o davete kendi heyetimizle iki gün önceden gideceğiz. Ancak oradaki resmi törenlerde Türkiye’nin ana muhalefet partisini, CHP’nin 3. Genel Başkanı (Bülent Ecevit) ve o günden bu yana 50 yıldır Kıbrıs davasının arkasında duran partinin genel başkanı olarak gidiyoruz.

Torba yasada kadının soyadıyla ilgili bir düzenleme var. AYM 9 ay süre vermişti, süre doluyordu. Düzenleme geldi, geldi deyince herhalde kadın örgütleri önce nihayet dedi. Çünkü AYM demişti ki; ikide bir bu düzenlemeyi yapıyorsunuz, doğru değil, kadın kocasının soyadını kullanır, yanında da kendi soyadını kullanır düzenlemesi eşitlik ilkesine aykırıdır. Hangisini kullanacağına kadın karar verir. AYM böyle dedi. Bunun üzerine, AKP iptal edilen kanunu getiriyor, ancak şöyle getiriyor; bu iptal gerekçesine göre, eski kanun ‘kadın kocasının soyadını kullanır, ancak isterse kendi soyadını kullanır’daki ‘ancak’ kelimesi ‘ve fakat’ olarak değiştiriyorlar.

Yani; kadın kocasının soyadını kullanır, ve fakat kendi soyadını da kullanır. Böylelikle, kadınların bir anayasal kazanımını tekrar ellerinden almaya çalışıyorlar. Bakın biz 75 yıldır Avrupa Konseyi’ndeyiz. Dön bir bak orada bir tane var mı, kadın kocasının soyadını kullanır diyen. Hem demokratikleşmeden bahsedeceksiniz, hem de Avrupa’da hiçbir yerde kalmamış bu uygulamayı sürdürmeye çalışacaksınız ve kadının soyadına karışacaksınız. Devlet olarak sana ne, sana ne! Kadınlar kararlarını kendileri verirler. Kadının ne yiyeceğine, ne içeceğine, ne zaman nerede dolaşacağına, hangi soyadını kullanacağına sadece kadınlar karar verir.

Şimdi bu zihniyetin Milli Eğitim şubesinden birazcık bahsedelim. Yusuf Tekin… AKP’nin en çok değiştirdiği iki bakanlıktan biri. Biri Kültür Sanat, diğeri Milli Eğitim. Öğretmenlik düzenlemesinde bir değişiklik getiriyor. Ama bu sefer sadece iş bilmezlik yok, ne yaptıklarını gayet iyi biliyorlar. 2002’de Sayın Erdoğan çıkıp rahmetli Ecevit’e “68 bin öğretmen kardeşim var, bunları madem atamayacaktın o halde neden okuttun” dedi, o rakam şimdi 1 milyonu geçti. Önce algı yaratmaya çalıştılar, atanamayan öğretmen dediler. Sanki bir kusurları var da atanamıyorlar ya da kendileri çok istiyorlar da atayamıyorlar gibi.

Şimdi Yusuf Tekin eliyle 1 milyon  öğretmen diplomasını çalacaklar. 1 milyon öğretmenin diplomasına kapkaç yapacaklar. Ne yapacağız? Milli Eğitim Akademisi kuracağız, 1 milyon öğretmen, öğretmen sıfatını kaybedecek, öğretmen adayı olacak, bu akademiye gidecek, 2 yıl okuyacak, çalışacak, biz de ona bakacağız. 2 yıl boyunca öğretmeni izleyecek, gözleyecek, paylaşımlarına, yaşam biçimine bakacak, tercihlerini, bağlılığını, biatını sorgulayacak, ona göre karar verecek.

Peki bu akademiye kaç kişi alacak? Efendim, Maliye Bakanlığı ne kadar kadro serbest bırakacak. Maliye Bakanı bunu açıkladı, ne kadar emekli varsa o kadar serbest bırakılacağını söyledi. Bu sene 20 bin, seneye 22 bin. 1 milyon öğretmenin 22 binini akademiye alacak, kendinden olmayanı eleyecek, yandaşları atayacak. Geriye kalanlar için diyecek ki; atanmayan öğretmen kalmadı, akademi var, daha akademiyi bitirmediler. 1 milyon öğretmenin diplomasına kapkaç, yankesicilik faaliyeti yapacaklar. ‘Sen öğretmen olamadın evladım’ diyecekler. Parodi gibi. MEB ile Erdoğan yan yana durmuş, 1 milyon öğretmen yetiştirmiş YÖK, 1 milyon kişiye diploma vermiş, ‘olmadı bu çocuklar, yapamadık, şimdi bir daha eğiteceğiz’ diyor.

Mesele öğretmenin diplomasına el koymak. Ve bu, Türkiye’nin değil dünya tarihinin en büyük emek hırsızlığıdır, gelecek hırsızlığıdır, en büyük umut hırsızlığıdır. Toplamda 1 milyon öğretmen adayı kapıda, 20 bini 2 yıl boyunca fanusta. Bakalım, MEB’e uygun öğretmen mi, milli değerlere bağlı mı, Reis’imize sadık mı, selamlarken 5 parmakla mı 4 parmakla mı selam veriyor. Böyle bir anlayışı, bu kadar haksız, çağdışı anlayışı yapsa yapsa AKP yapar, Yusuf Tekin yapar. Birbirlerine 22. yılda yakıştılar. “

Paylaşın

Özel’den İktidara Asgari Ücret Uyarısı: Geçim Olmazsa Yakında Seçim Olur

Asgari ücret ile ilgili mesaj veren CHP Lideri Özgür Özel, “Ya asgari ücrete zammı verecekler, ya biz söke söke alacağız. Bir kez daha söylüyoruz. Zammı yaparsanız sorunlar bitmez. Ama hiç olmazsa birazcık geçim olur. Ama geçim olmazsa hiç merak etmeyin yakında seçim olur” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin Edirne İl Başkanlığı’nı ziyaret etti. Ziyarette Özel’e CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke, Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gökan Zeybek, Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Candan Yüceer, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek ve Edirne Belediye Başkanı Filiz Gencan Akın da eşlik etti.

Cumhuriyet’in aktardığına göre; ziyarette açıklamalarda bulunan CHP Lideri Özel, Gebze’deki ‘Geçinemiyoruz’ mitingini anımsatarak şu ifadeleri kullandı: “Geçen hafta bir emek mitingi yaptık. Orada dört şey söyledik. Bir, kredi kartlarının faizlerini silin, esnafa, köylüye, bireysel sıkıntı çekenlere. Ana parasını bölün. Bundan yüzde 30 vergiyi kaldırın, milleti rahatlatın. İki, taban ücretleri, mesela buğdayda 15 lira olması lazım. Maliyetini verdiler.

Taban fiyatları artırın. Ayçiçeğe iyi bir fiyat verin. Üzüm, fındık, çay, narenciye, sahip çıkın. Üçüncüsü emekli maaşı 10 bin lira olmaz. Bunu bir asgari ücret düzeyine getirin. Sonuncusu asgari ücrete enflasyon uyarlamasını hiç olmazsa yapın, insanları bugün 17 bin lira olan asgari ücret verildiği günkü 13 bin liraya denk geliyor. Yıl sonuna doğru 9 bin liraya düşecek. Bu olmaz dedik. İtiraz ettik.”

“Hiç merak etmeyin yakında seçim olur”

Asgari ücret ile ilgili mesaj veren Özel, şunları kaydetti: “Buradan tekrar ediyoruz. Ya asgari ücrete zammı verecekler, ya biz söke söke alacağız. Bir kez daha söylüyoruz. Zammı yaparsanız sorunlar bitmez. Ama hiç olmazsa birazcık geçim olur. Ama geçim olmazsa hiç merak etmeyin yakında seçim olur. Hepinize teşekkür ediyoruz. Filiz Başkan’a, belediye meclis üyelerimize, hayırlı olsun diyoruz. Baba ocağına bugün koşup gelen hepinize teşekkür ediyoruz. Bugün Edirne’ye Türkiye’nin dört bir yanından güzel insanlar geldiler. Yarışan, güreşen, bütün pehlivanlara, bütün yiğitlere başarılar diliyoruz. İyi olan kazansın diyoruz. Ama eninde sonunda Edirne’miz kazansın, sizler kazanın istiyoruz.”

Özgür Özel, Edirne Belediyesi’ne ziyaretinde yaptığı konuşmada “Biz bugün Edirne Belediyesi’ne büyük bir keyifle geldik. Belediye’nin kapısında 40’lı yaşlarında kadın bir Belediye Başkanı ve çok genç ekip arkadaşları karşıladılar. Edirne, geçmiş dönem sevgili Recep Gürkan’ın görev yaptığı bu binayı bir bayrak devir teslimiyle, sulh içinde ve yeni enerjiler, umutlarla Filiz Hanım’a devretti. Hem kendisine hem tüm siyasi partilerden seçilmiş belediye meclis üyelerine başarılar diliyoruz” dedi.

Özel konuşmasına şöyle devam etti: “Edirne’de milletvekillerimiz, il yöneticilerimiz bugün bizi karşıladılar. Çok güçlü bir temsiliyetle buradayız. Hem Genel Sekreterimiz, Genel Başkan Yardımcılarımız, başkanlık divanı üyelerimiz, milletvekillerimiz burada. Büyükşehir belediye başkanlarımız, il belediye başkanlarımız burada. İstanbul İl Başkanımız başta olmak üzere çok sayıda il başkanımız burada. Büyük bir mutlulukla, çok sayıda ilçe belediye başkanımız, İstanbul’un neredeyse bütün ilçe belediye başkanları buradalar. Çok tarihi bir güne daha tanıklık edeceğiz. Ben daha önce de defalarca gelmiştim ama ilk kez Genel Başkan olarak buradayım.

Önce Belediyeler Birliği Başkanımız, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımızın dikkat çektiği gibi ilk başkent, Osmanlı’nın başkenti Bursa, sonra Edirne, sonra İstanbul. Üçü de bu seçimlerde artık CHP’li oldu. Osmanlı’nın iyi yönlerini gören ve kötü yönlerini hiç üstüne almayanlar bir yana biz Osmanlı’yı iyisi, kötüsüyle, Türkiye Cumhuriyeti’nin bugünlere gelmesine yapılan bütün katkılarla hizmet edenleri hep hayırla yad ettik. Tabii bu üç büyükşehrin dışında, üç başkentin dışında Osmanlı’nın saray yaptığı tek kent olan Manisa’nın evladı olarak buradayız.

Fatih Sultan Mehmet’in 19 yaşında, 1451’de babasının vefatını öğrenip, beyaz atının sırtına atlayıp, Edirne’ye doğru yola çıktığı gün ‘Beni seven arkamdan gelsin’ demişti. Edirne’ye vardıktan, payitahta geldikten iki yıl sonra İstanbul’u fethetti. Bugün yanımızda böyle siyasi fetihlerden değil başta Ekrem Başkan’ın, Filiz Başkan’ın, Bursa Büyükşehir’in, Tekirdağ Belediyesi’nin gönülleri fetheden başkanları burada. Türkiye’den çok sayıda belediye başkanı burada. Artık şehirler kılıçla fethedilmiyor, gönüller fethediliyor, hizmetle fethediliyor. Ekrem Başkan geçen dönemki başarısını örgütümüzle birlikte artırarak, güveni artırarak, tazeleyerek, tekrar etti. Çok uzun yıllar sonra çok istediğimiz Bursa’yı aldık. Birçok şehirde çok önemli başarılar elde ettik.

O yüzden bugün CHP ailesi olarak çok güçlü şekilde buradayız. Ama hepimizin bildiği bir tek şey var ki Cumhuriyet’in yüzüncü yılının ilk yerel seçimlerinde, yüzde 38’lik bir oy oranıyla 47 yıl sonra büyük bir başarı elde ettik. Bu büyük aile bu başarıyı elde etti. Hep birlikte elde ettik. Ama esas hedefimiz Cumhuriyet’in ikinci yüzyılının ilk genel seçimlerinde Atatürk’ün partisini iktidar yapmak. Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanlığına CHP’li bir Cumhurbaşkanı seçtirmek. Bunun motivasyonu içindeyiz hep beraber. Hep birlikte bunun için çalışıyoruz. Başaracağımıza inanıyoruz.”

Dün Romanya’nın başkenti Bükreş’te katıldığı Sosyalist Enternasyonal Avrupa Komitesi Toplantısı’na dikkat çeken Özel, “Biz Selin Hoca ile birlikte ve çok değerli Dış Politikadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcımız İlhan Uzgel ve değerli büyükelçimiz Namık Tan ile birlikte bu sabah Bükreş’ten geldik. Dün Bükreş’te çok önemli bir gelişme kaydedildi. Basın mensubu arkadaşlar da bu konuda bir şeyler duymak istediklerini ifade ettiler. Dün Sosyalist Enternasyonal toplantısı, Sosyalist Enternasyonal’in Başkanı, İspanya Başkanı Pedro Sánchez, onun başkanlığında Bükreş’te yine Romanya Başbakanının ev sahipliğinde toplandı.

Orada yapılan müzakereler sonucunda bir deklarasyon yayınlandı. Hem aşırı sağ ile mücadele noktasında, hem Avrupa’daki Sosyalist Enternasyonal’in yeni yapılanmasını duyurmak noktasında hem de CHP’nin 31 Mart’ta kaydettiği başarıyı umut verici bir zafer olarak nitelendiren, CHP’nin güç kazanmasının altını kalın çizgilerle çizen ve CHP’nin Avrupa Birliği hedefini sahiplenen ve üyelerin tam destek verdiğini ifade eden bir metin ortaya çıktı. Bu gelecekte CHP iktidarında Türkiye’nin nerelere doğru gittiğini gösteren çok önemli bir yaklaşım” dedi.

AKP iktidarının artık Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyeliğini hedeflemediğini öne süren Özel, “İktidarlarının ilk başında ‘mış’ gibi yapan, Avrupa Birliği hedefi koyan, bunun üzerinden Avrupa’nın Türkiye’de aydınların desteklerini sağlamaya çalışanların, bugün o yaptıklarının takiye olduğu, Avrupa Birliği hedefleri kalmadıkları, dün Şangay İşbirliği Örgütü’nü hedef gösterdiklerini hatırlayalım. O gösterilen hedefte maalesef, hem Dışişleri Bakanı, hem Sayın Cumhurbaşkanının ifade ettiği hedefte ortalama milli gelir 4 bin 500 dolar.

Oysa Avrupa Birliği hedefinde ortalama milli gelir yeni üyelerin düşürmesine rağmen 45 bin dolar. Avrupa Birliği’nin gerçek ortalama milli geliri 55 bin dolar. Birbirinin arasında 10-12 kat milli gelir farkı olan iki yapıdan bahsediyoruz. Biz elbette Asya ve Avrasya’yı da Çin, İran, Rusya’yı da önemsiyoruz. Ama 75 yıl önce kurucusu olduğumuz Avrupa Konseyi’ne ve 60 yıl önce İsmet Paşa’nın zamanında başvuru yaptığımız Avrupa Birliği hedefini yeniden sahipleniyoruz. Ümit ediyoruz, ilk seçimden sonra, CHP iktidar olduktan sonra biz yine sıfır atacağız. Ama birileri gibi hem maaşlardan, hem fiyatlar ve etiketlerden altı sıfır atmayacağız. Bir tane sıfır atacağız. Maaşlardan sıfır atmadan etiketlerden, maaşlardan sıfır atmadan giderlerden sıfır atacağız. 5 kat fazla milli gelir, 10 yılın sonunda 10 kat fazla satın alma gücü. Bugün aynı maaşı alıp mazotun 4 lira, ekmeğin 1 lira olması demek.

CHP’nin hedefi, hayali, umudu ve vizyonu budur. Buna inananlar gelecek seçimlerde CHP’nin içinde olacağı, Türkiye İttifakı’nın, CHP’nin Cumhurbaşkanı adayına oy verecekler. 10 yılın sonunda 10 kat daha zengin olduklarını görecekler. ‘Yöneticiler zengin olsun, saraylarda otursun, en pahalı limuzinlere binsin, uçan saraylarla uçsun’ diyenler Şangay İşbirliği Örgütü’ne doğru gidebilirler. Ama orada halk fakir. ‘Yöneticiler mütevazı ama halk zengin olsun’ diyenler Avrupa Birliği hedefinin peşinde yürüyebilirler. Orada tam 10 kat zengin halklar var. Gelişmiş bir demokrasi var. Bu yürüyüşümüz devam edecek” diye konuştu.

Paylaşın

Özel’den AB Açıklaması: Kağıt Üzerinde Bırakılmasını Kabul Edemeyiz

Sosyalist Enternasyonal Avrupa Komitesi toplantısında konuşan CHP Lideri Özgür Özel, “Cumhuriyet Halk Partisi, Avrupa’nın bir parçası olan Türkiye’yi ortak değerlerimiz olan demokrasinin, insan haklarının, hukukun üstünlüğünün öncüsü yapmak iddiasındadır. Bu iddianın sahipleri olarak Türkiye’nin Avrupa Birliği tam üyelik hedefinin kağıt üzerinde bırakılmasını kabul edemeyiz. İktidar yolculuğumuz bu hedefimizin de yolculuğunun ta kendisidir” dedi.

Dünyada aşırı sağın yükseldiğini, ancak bunun sol ve sosyal demokrasinin gerileyeceği anlamına gelmemesi gerektiğini ifade eden CHP Lideri Özel, “Sosyalist Enternasyonal üyesi partiler olarak vatandaşlarımızın sorunlarına çözüm getirecek politikaları üretebilecek kapasiteye ve tarihsel birikime sahibiz. İnsanlarımıza bunu daha iyi anlatıp onları aşırı sağın yanıltıcı ve akıl çelici söylemlerine karşı uyarmak ve uyandırmak hepimizin elimizde. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak 31 Mart seçimlerinde bunu başarabildik. Solun en önemli ve değişmez ilkelerinden birisi olan ‘değişim’ prensibi ile vatandaşlarımıza sosyal demokrasinin çağın şartlarına ayak uydurabileceğini ve gerçek sorunlarına kalıcı çözümler üretebileceğini gösterdik” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Romanya’nın başkenti Bükreş’te düzenlenen Sosyalist Enternasyonal Avrupa Komitesi toplantısına katıldı. Özel, burada yaptığı konuşmada şunları söyledi:

“Seçimden bu yana geçen sürede yapılan tüm anketlerde partimiz Türkiye’nin birinci partisi olarak ölçülmektedir. Önümüzdeki hafta bir parlamento seçimi yapılsa oyunuzu hangi partiye verirsiniz sorusuna verilen cevaplarda Cumhuriyet Halk Partisi parlamentoda da yerel seçimlerdeki başarıyı tekrarlayabilecek güçte ölçülmektedir. Partimiz, mevcut hükümete sadece muhalefet etmemekte, sorunları doğru tespit edip doğru çözümler üreterek halkın faydasına olan ve takdir gören bir tutumu da sürdürmektedir.

Ülke çapında işçinin, çiftçinin, emeklinin, gençlerin yaşadığı ekonomik ve sosyal sorunları yakından takip ediyoruz. Seçimlerin üzerinden geçen 3 ayda, halkın sorunlarının çözümü için hükümetle ve diğer partilerle sürekli görüşme ve müzakere halindeyiz. Sorunları anlattık, çözüm önerilerimizi sunduk. Ancak bunlardan bir sonuç almadığımızda, üç ay içerisinde Türkiye’nin beş büyük şehrinde beş önemli konuda beş büyük miting yaptık. Her mitinge artan katılım, Türkiye’de şimdiden ki henüz genel seçimlerin üzerinden sadece bir yıl geçti ve dört yıllık bir süresi olmasına rağmen iktidarın, erken seçim tartışmalarını başlatmış durumda.

“Yeni bir ekonomik düzeni kurmanın liderliğini yapmalıyız”

Bir yandan da yerel yönetimlerimizde, vatandaşlarımıza, ucuz, erişilebilir, etkin ve sürdürülebilir hizmetleri sunmak için yoğun bir çalışma yürütüyoruz. Sosyalist Enternasyonal Avrupa Komitesi olarak yeni bir ekonomik düzeni kurmanın liderliğini yapmalıyız. Neoliberalizmin yarattığı eşitsizlikleri ortadan kaldırmak, yeni istihdam alanları yaratmak ve yeni iş alanlarının gerektirdiği yeşil, dijital, kapsayıcı becerileri yenilenmiş eğitim ve fırsat eşitliği ile sağlamak… Bizlerin parçası olduğu Avrupa’nın liderliğini yaptığı sosyal devlet anlayışını bir kez daha çağa uyumlayarak ayağa kaldırmanın reçetesini yazmak bizlerin öncülüğünde olmalıdır.

Partimiz, dış politikada da etkinliğini her geçen gün artırmaktadır. Partimizin sahip olduğu 1,5 milyon üye, aldığı 17,5 milyon oy ile Avrupa’nın hem en köklü hem de en büyük sosyal demokrat partilerinden birisi konumundadır. Avrupa kıtasının en doğu ucunda, Cumhuriyet Halk Partisi’nin bu seçim başarısı, Avrupa’nın en batısındaki İngiltere’deki seçim başarısıyla birlikte hepimiz açısından çok önemli bir kilometre taşı olmuştur. Cumhuriyet Halk Partisi, yükselen sağ popülizm karşısında daha dirençli, daha dayanışmacı ve örgütlü bir siyaseti önermekte, Avrupa’daki sol, sosyal demokrat ve sosyalist partilerle iş birliğini güçlendirmeyi hedeflemektedir.

Ortak sorunlarımıza, sosyal adaletsizlik, iklim krizi, savaşlar ve kitlesel ve düzensiz göçe ortak çözümler üretmek için ilerici, demokrat tüm siyasi partilerin arasındaki dayanışmanın artırılması ve güçlendirilmesi gereklidir. Komitemize düşen görevlerin birisi de bu olacaktır. Bu noktada Cumhuriyet Halk Partisi olarak yerel yönetimlerdeki tecrübelerimizi ve başarılarımızı kardeş partilerimizle paylaşmaya, bu konularda iş birliği yapmaya hazır olduğumuzu dile getirmek isterim. Cumhuriyet Halk Partisi, Avrupa’nın bir parçası olan Türkiye’yi ortak değerlerimiz olan demokrasinin, insan haklarının, hukukun üstünlüğünün öncüsü yapmak iddiasındadır. Bu iddianın sahipleri olarak Türkiye’nin Avrupa Birliği tam üyelik hedefinin kağıt üzerinde bırakılmasını kabul edemeyiz. İktidar yolculuğumuz bu hedefimizin de yolculuğunun ta kendisidir.

“Yolumuz zor, mücadelemiz çetin ve yapmamız gereken çok iş var”

Dünya her geçen gün daha da belirsiz ve istikrarsız bir hale gelmekte. Özellikle Ortadoğu ve Karadeniz gibi Türkiye’nin komşu olduğu bölgelerde artan çatışmalar, toplumlarımızı önemli oranda kaygılandırmaktadır. Cumhuriyet Halk Partisi olarak yoldaşlarımızla Ukrayna’daki savaş ve Filistin’deki katliama daha yakın bir iş birliği ve ortak zeminde hareket etmek için elimizden geleni yapmaya hazır olduğumuzu bir kez daha bildirmek isteriz. Bu vesileyle İspanya, İrlanda ve Norveç’in Filistin devletini tanımalarından dolayı duyduğum memnuniyeti bir kez daha belirtmek isterim. Yolumuz zor, mücadelemiz çetin ve yapmamız gereken çok iş var.

Bizim sosyal demokratlar olarak bu çetin yolda mücadeleye ara vermek ve dinlenmek gibi bir lüksümüz yoktur ve olmayacaktır. Ben şahsen ve partim adına Türkiye’de bu mücadeleyi başaracağımıza inanıyorum ve diğer bütün kardeş partilerin de benzer başarılara imza atmasını gönülden temenni ediyorum. Yarın Fransa’da oy kullanacak olan ve sözümüze değer veren tüm Fransız vatandaşı olan Türkleri bir kez daha aşırı sağa karşı sandık başına gitmeye ve oylarını demokrasiden yana kullanmaya davet ediyorum. Biz dinlenmeden bu yolda yürümeye devam edeceğiz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, partimiz ve ülkemizin kurucusu liderimizin dediği gibi ‘Dinlenmemek üzere yola çıkanlar asla ve asla yorulmazlar.’”

Paylaşın

Özel’den Sığınmacılar Çıkışı: İki Sebebi Ve Tek Aktörü Var

Sığınmacı sorununu, Suriye’nin geleceğini ve Türkiye’nin Suriye politikalarını nasıl değerlendiren CHP Lideri Özgür Özel, “Bugün Türkiye’de ne yaşanıyorsa bunun iki sebebi ve tek aktörü var” dedi ve ekledi:

“Bir tanesi komşunun iç işlerine karışan, toprak bütünlüğüne saygı duymayan, komşudaki devlet dışı unsurları muhatap kabul eden Erdoğan’ın dış politikasıdır. Bir tanesi de Avrupa Birliği’yle (AB) yapılan bu geri kabul anlaşması. İkisinin de aktörü Erdoğan. Bugün Türkiye’de mülteciler konusunda ne sorun yaşanıyorsa bunun sorumlusu AKP’nin yanlış tercihleri.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Cumhuriyet’ten Sarp Sağkal‘a konuştu. “Önümüzdeki ay içinde Suriye konferansı veya Türkiye’de sığınmacı sorununa yönelik bir konferans yapmayı düşünüyoruz” dedi. Konferansta çözüm önerilerinin konuşulacağını aktaran Özgür Özel şunları söyledi:

“Esad ile görüşme de dahil her konuda inisiyatif alacağımızı daha önce söylemiştik. Yıllardır zaten görüşülmesi gerektiğini söylüyoruz. Esad ile CHP’li milletvekilleri görüştü diye neredeyse vatan haini oluyorlardı. Şimdi biz Esad ile görüşebiliriz dedikten saatler sonra Erdoğan, ‘Biz birlikte tatil yaptık, yine yapabiliriz’ dedi. Avrupa, Suriyeli mültecilerin hedef ülkesi olmamak için Erdoğan’la Türkiye’yi bir mülteci kampına çevirecek anlaşma imzaladı.

6 milyon Avroluk bir anlaşma yaptılar ama görünmeyen tarafında ‘Türkiye’ye karşı raporları yumuşak yazalım, Türkiye’yi Erdoğan yönetsin, iyi bir pazarlık yapalım, bunları orada tutalım’ dediler ve utanç verici bir süreç yaşanıyor. Bugün Türkiye’de ne yaşanıyorsa bunun iki sebebi ve tek aktörü var.

Bir tanesi komşunun iç işlerine karışan, toprak bütünlüğüne saygı duymayan, komşudaki devlet dışı unsurları muhatap kabul eden Erdoğan’ın dış politikasıdır. Bir tanesi de Avrupa Birliği’yle (AB) yapılan bu geri kabul anlaşması. İkisinin de aktörü Erdoğan. Bugün Türkiye’de mülteciler konusunda ne sorun yaşanıyorsa bunun sorumlusu AKP’nin yanlış tercihleri.

CHP’nin durduğu yer çok kıymetli. Özenli bir dil kullanıyoruz. Geçen zaman ve yaşananlar bizi haklı çıkarıyor. Atatürk’ten miras bir dış politikanın sacayağı var. O, ‘Komşunun toprak bütünlüğüne saygılı ol, komşunun devletini muhatap al, devlet dışı unsurları muhatap alma’ diyor. Biz önümüze geleni Kuvay-ı Milliye ilan ediyoruz. Şimdi Suriye’de Türk bayrakları yakılıyor, ‘Onlar ÖSO değil’ diyorlar. Biri sizin için 75 dolara kurşun sıkıyorsa yarın 200 dolar veren oldu mu size karşı saldırganlaşıyor.

CHP, yurtta barış dünyada barış yaklaşımıyla Suriye’yle ilişkileri iyileştirmeyi, Suriye’nin istikrarını sağlamayı savunuyor. Ondan sonra da bütün Avrupa ülkeleri ve dünyadaki yapılara ‘Pamuk eller cebe’ diyerek sığınmacıların oraya gitmesi için oralara okullar, hastaneler yapmak lazım. Amerika’nın iştahını, Rusya’nın ısrarını yönetebilecek etkin bir dış politika gerekiyor. Bunların hepsinin yapılması için bir paradigma değişikliğine ihtiyaç var.

Avrupa’nın kendileri için istikrarlı bir yapı gördükleri Erdoğan’ın politikaları Türkiye için gitgide istikrarsızlaşıyor. Artık bu mızrağın çuvala sığacak hali kalmadı. Ben Avrupa’daki siyasi muhataplarımızla da konuşuyorum. Türkiye’nin sığınmacı sorunu çözülmeli. Suriye istikrara kavuşmalı. Siz bu konuda üzerinize düşeni yapmalısınız. Sonra da AB üyeliğimizle ilgili çoktan hak ettiğimiz bir şeyi ortadan kaldırmalısınız. 60 yıldır başvurmuşuz, yanımızdan gelen geçti.”

Kemal Kılıçdaroğlu dönemi yönetimiyle aralarında tartışma olduğu iddiasına yanıt veren Özel, “Önceki yöneticilerin asla kendilerini dışarıda hissetmediği bir barış ortamında çalışıyoruz. Hatta geçen gün de mesela Sinan Ateş davasına ben gidemedim önceki genel başkanımız gitti. Sıkı ilişkiler içindeyiz. Partide birileri çatışma beklerken aksine 4-9 Eylül arası değişimin altının doldurulacağı, sonra da ikinci yüzyılın programının yazılacağı bambaşka bir hedef var” dedi.

“Çifte standarda yer yok”

A Milli futbol takımımı oyuncusu Merih Demiral’ın Avusturya maçında attığı gol sonrası bozkurt işareti yapması üzerinden süren tartışmalara da değinen Özel şuhları söyledi: “Şu anda Milli Takım’ın tam bir konsantrasyonla, ülkenin tamamının desteğini alarak maçlarını tamamlaması lazım. Gencecik çocuklar. Bu meseleyi Türkiye’de bir siyasi gündem yapmayı doğru bulmuyoruz. Milli Takım’a bir bütün olarak destek veriyoruz. Maçlar biter, geçer, siyasi simgenin futboldaki yeri, bu bir siyasi simge mi tartışılır.

İşareti sadece bir siyasi partiye mal etmemek lazım. Ben Türkiye ittifakı dediğimde bir sürü kişi bana bozkurt yapıyor. Zaten kendisi de ‘Türklerin gücüne vurgu yaptım’ demiş. Gencecik bir futbolcunun üzerine gidip tartışmamak lazım. Ancak Merih’in yaptığı bu işareti canhıraş savunanlar geçmişte zafer işareti yapan Deniz Naki’yi de linç etmişti. Siz bir işarete toleranslı olunması gerektiğini söylüyorsunuz. Ben de bu kanaatteyim. Burada çifte standarda yer yok. Bir de Milli Takım’ı siyasete çekmemek lazım.”

Özgür Özel’in açıklamalarının tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

Özel Ve Özdağ’dan Ortak Açıklama: Sığınmacılar Vurgusu

Zafer Partisi Lideri Ümit Özdağ ile görüşen CHP Lideri Özgür Özel, Kayseri’de yaşanan gerilime ilişkin görüş alışverişinde bulunduklarını belirterek, “Bugün Türkiye’nin çözmesi gereken bir sığınmacı sorunu var” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel ile Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, CHP Genel Merkezi’nde bir araya geldi.

Zafer Partisi heyetinde, Zafer Partisi Genel Sekreteri Cezmi Polat, Zafer Partisi Sağlık Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ali Şehirlioğlu, Zafer Partisi Hukuk İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Av. Murat Yıldız, Zafer Partisi Kadın, Aile ve Çocuk Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Esmaül Hüsna Aslan yer aldı.

CHP lideri Özel’e CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke ile Genel Başkan Yardımcıları Gül Çiftci, Gamze Taşcıer ve Aylin Nazlıaka eşlik etti.

Özgür Özel ve Ümit Özdağ, görüşmenin ardından kameraların karşısına geçerek açıklama yaptı. Özel, sığınmacılarla ilgili şu ifadeleri kullandı:

“Türkiye’nin düzensiz göç, kaçak göçmen sorunu vardır ve bu sorunun çözülmesi için CHP olarak en kuvvetli inisiyatifi alacağımızı bu seçim süreci bittikten sonra söyledik. Zamanında ‘Esad’la görüşün’ dediğimizde bize dediğini bırakmayanlar şimdi tekrar ‘tatil yapabiliriz’ noktasına geldiler. Ben Beşar Esad’la görüşmenin sağlanması, Suriye’nin istikrara kavuşması ve sığınmacıların her birisinin AB’nin de elini taşın altına sokarak gitmesini tüm muhataplarımızla görüşüyoruz.

Yarın Başbağlar’dan sonra Bükreş’e uçacağım. Bükreş’te Avrupa Sosyalist Partisi ve Sosyalist Enternasyonel’de birlikte çalıştığımız liderlerin her birisine daha önce büyükelçilerine söylediğim ve bir yemekte ifade ettiğim konuyu bu sefer Sosyalist Entarnasyonel marjında bir kez daha bu sorunun çözümüne ilişkin olarak siyasi irade ve kararlılığımızı ifade etmek durumundayım.

Bunun yanında sayın genel başkanımızın yasama faaliyetleri noktasında, maalesef biz çok isteriz biz tüm siyasi partilerin mecliste temsil ediliyor olmasını. Bununla ilgili de “Türkiye vekilliği” olmak üzere önerilerimiz var. Yüzde kaç alırsa oy en az o kadar milletvekiliyle, 100 milletvekilinin partilerin genel oyu üzerinden belirlenmesi ve seçim barajlarının temsiliyete engel olmaması yönünde. Zaten sıfır barajı savunan tüm partilerin eşit bir şekilde hazine yardımından istifade etmesi gerektiğini savunan bir siyasi partiyiz

Özdağ, Milli Takım futbolcusu Merih Demiral’in galibiyet sonrası yaptığı Bozkurt işaretine ilişkin olarak, “Bu Türk milletinin 2 bin yıldan beri işareti. Bozkurtla karşılaşanlar birbirlerine Türk olduklarını göstermek için Bozkurt yaparlar. Herhangi bir siyasi partiyle ilgisi yok. Bence Alman devletinin bozkurt yapanlarla değil, Hitler işareti yapanlarla uğraşması daha isabetli olur” dedi.

Özgür Özel de, “Gol sevincini yaşarken kullandığı bu işaretten dolayı böyle bir soruşturmayı doğru bulmadığımızı dün de ifade ettik. Ama bu tartışmayı köpürtmek, büyütmek ve bir siyasi çekişme noktasına getirmeye çalışmak başta Milli Takım’a zarar verir, herkesin bu konuda duyarlı davranması gerekiyor.

Bu işaret konusunda özgürlükçü olmak lazım sıkıntı yok ama bundan birkaç yıl önce bir genç futbolcumuz bu sefer zafer işareti yapınca bugün bu işaretin özgürlüğünü savunanlar tarafından linç edilmişlerdi. Onları kendi tutarlılıkları açısından kendilerini sorgulamaya davet etmek lazım. Yoksa futbolcumuzun yaptığı işaretten ziyade oynadığı güzel futbol hepimize yaşattığı gurur yönünden değerlendirilmesi gerekir diye düşünüyorum. ifadelerini kullandı.

Paylaşın

Özel’den Erdoğan’a Seçim Yanıtı: Millet Dört Sene Daha Acı Çekemez

Erdoğan’ın “4 yıl daha seçim yok” sözlerine yanıt veren CHP Lideri Özgür Özel, “E seçim yok diye asgari ücrete zam yok, en düşük emekli maaşı 10 bin lira. Geçen sene asgari ücrete 3 ayda bir zam yapmayı konuşanlar şimdi bu maaşla altı ay daha geçinsinler diyor. Bugünkü 17 bin lira ocak ayındaki 13 bin liraya denk geliyor ve altı ay daha zam vermeyelim diyor. Hadi 17 bin lira sen al da hesabını yap” dedi ve ekledi:

“Böyle bir hesap olmaz. AKP’li MHP’li olsun bütün emekliler, bütün asgari ücretliler, bütün çiftçiler, bütün esnaf perişan durumda. Nasıl yapacağız hesabımızı? Seçimse neci parayı bol bol dağıtıp seçim ekonomisi uygulayıp, sonra milleti 4 sene ızdırap çektirmenin, acı reçete içirmenin nasıl bir savunulabilir bir tarafı var! Biz hesabımızı millete göre yapıyoruz. Sen asgari ücrete zammı vermezsen geçim olmazsa seçim olur diyoruz. Ben demiyorum meydanlar seçim seçim diye bağırıyor. Erken seçim gündemini konuşana kadar meydandaki işçiler emekliler erken seçim diye bağırıyorlar. Çünkü seçim yok diye siz onları geçinemez halde bıraktınız.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, 3. Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın kızı, eski Adalet Partisi Milletvekili Nilüfer Gürsoy için düzenlenen cenaze töreninin ardından gazetecilere gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Özel’in açıklamalarında öne çıkan bölümler şöyle:

“Erken seçimle ilgili Sayın Cumhurbaşkanı’nın yaptığı teknik değerlendirme doğrudur. Erken seçim diye bir şey söz konusu değil seçimlerin yenilenmesi ya kendi kararıyla olur, o durumda bir daha aday olamıyor ya da Meclis’te 360 milletvekilinin kararıyla olur. O durumda geçen sefer YSK’nın verdiği karar ile bu dönem ikinci dönem kabul edildiği için bir kez daha aday olabiliyor. Bu yüzden Meclis’in bir karar alması durumunda seçimler yenilenebilir. Bu ne zaman olsun derseniz, bizce yarın karar alınıp iki ay sonra hemen seçim olsun.

Ama kendisinin yaptığı teknik değerlendirme ne kadar isabetliyse yaptığı siyasi değerlendirme de o kadar isabetsizdir. Diyor ki 4 yıl seçim yok herkes hesabını buna göre yapsın. E seçim yok diye asgari ücrete zam yok, en düşük emekli maaşı 10 bin lira. Geçen sene asgari ücrete 3 ayda bir zam yapmayı konuşanlar şimdi bu maaşla altı ay daha geçinsinler diyor. Bugünkü 17 bin lira ocak ayındaki 13 bin liraya denk geliyor ve altı ay daha zam vermeyelim diyor. Hadi 17 bin lira sen al da hesabını yap. Böyle bir hesap olmaz.

AKP’li MHP’li olsun bütün emekliler, bütün asgari ücretliler, bütün çiftçiler, bütün esnaf perişan durumda. Nasıl yapacağız hesabımızı? Seçimse neci parayı bol bol dağıtıp seçim ekonomisi uygulayıp, sonra milleti 4 sene ızdırap çektirmenin, acı reçete içirmenin nasıl bir savunulabilir bir tarafı var! Biz hesabımızı millete göre yapıyoruz. Sen asgari ücrete zammı vermezsen geçim olmazsa seçim olur diyoruz. Ben demiyorum meydanlar seçim seçim diye bağırıyor. Erken seçim gündemini konuşana kadar meydandaki işçiler emekliler erken seçim diye bağırıyorlar. Çünkü seçim yok diye siz onları geçinemez halde bıraktınız.

Ben kendisiyle yaptığım görüşmede de bu dört ana başlığı da söyledim, çarelerini de söyledim. Bunun dışında ülkede demokrasi yönünde atılması gereken adımları da söyledim. O adımlar atılacak olursa ve milletin sıkıntılarına bir nebze olsa çare olunabilecek adımlar atılırsa… Ben söyledim 31 Mart yerel seçim sonuçlarını gerekçe yapıp be birinci partiyim haydi seçim demeyeceğim. Ama millet isterse ne yapalım? Sen zam yapmadığın emekli, ürününü değerinde almadığın üreticiler isyan ediyorsa bunda bizim ne günahımız var? Tek günah sizin!

Yaymak isterim sizin gibi sorumluyu Mehmet şimşek göstermek isterim ama ben sizin yalancısıyım, her şeyin sorumlusu ‘ben’ diyordun. Vatandaşın sesini duyman gerekiyor, sizin memleketten Rize’den bağırdılar ‘geçinemiyoruz’ diye. Türkiye’nin dört bir yanı yoksulluktan perişan olmuşken bu kadar duyarsızlık olmaz. Hesabımızı kitabımızı millet neye göre yapıyorsa ona göre yapacağız kimse kusura bakınmayın.

Bugün her yerde yoksulluk işsizlik açlık verdiğin sözleri tutmaman konuşuluyorsa senin gündemi karıştırmaya çalışman başka bir şey. Biriniz yoksulluk konuşulmasın istiyorsunuz, öbürünüz Sinan Ateş. Pazartesi günü oradaydık yarın yine orada olacağız, biraz önce Kılıçdaroğlu’nu salona uğurladık. Biz bütün CHP takip ediyoruz, ama siz duymuyorsunuz o çığlığı. Başkentin ortasın önceki dönem Ülkü Ocakları cenazesi siyaseten duruyor.

Ortağın ellemedi diye ellemiyorsun, oraya adaleti götürmüyorsun sonra da muhalefet suni gündem yaratmakta. Sinan Ateş suni gündemse, işsizlik, yoksulluk suni gündemse nedir senin gündemin? Biz vatandaşın milletin halkın gündemini konuşmaya devam edeceğiz, istedikleri kadar rahatsız olsunlar. Üslubumuzu bozmayız ama kimse kusura bakmasın, işimdi nasıl döndünüz normalleşme diyorsunuz, çünkü görüyorlar ki onlar vatandaşa zulmettikçe muhalefette yumuşama falan olamaz hiç öyle bir şeye niyetimiz olmaz. Benle kavga etmek istedikleri kadar istesinler ben vatandaşın kavgasını vereceğiz arkadaşlar.

Tayyip Beyi üzmeyen istatistik kurumunun verilerine göre dahi asgari ücret şu ana kadar 3 bin 850 lira erimiş durumda. Yarından itibaren düşecek diyorlar, sanki petrol maden altın bulundu da düşecek. Geçen sene bu sıralarda öyle bir saçmaladınız ki aylık enflasyon çok yüksekti, bu ay gene enflasyon yüksek ama baz etkisiyle gelecek aydan itibaren biraz düşüş görünecek, vatandaşı kandırmaya çalışıyorlar. Baz etkisini vatandaşı yolunacak kaza çevirmişleri kaz etkisi gibi anlatmaya çalışıyorlar. Yok öyle bir şey. Vatandaş enflasyon artı olduğu müddetçe hayat pahalılığı artıyor demektir.

Bugün Türkiye Ak Parti’nin kıl payı da olsa  bir seçim daha kazanmak için Türkiye’ye yaptığı kötülüğün bedelini ödüyor. Yoksuldan alıp zengine verdiniz, onun bedelini ödüyoruz.”

Paylaşın