Bahçeli’den Özgür Özer’e: Dersim Diye Bir Yer Yok

Partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuşan MHP Lideri Devlet Bahçeli, CHP Lideri Özgür Özel’in ‘Dersim’ kelimesini kullanmasına tepki göstererek, “CHP’nin dikişi yama tutmayan genel başkanına hatırlatmak isterim ki Türkiye’de ‘Dersim’ diye bir il yoktur. Olan ise tunç yüreklilerin yaşadığı Tunceli’dir” dedi.

Devlet Bahçeli, ayrıca, imamı darp ettiği iddia edilen Kulp Kaymakamı’na destek vererek, “Kulp Kaymakamımızın ellerinden öpüyor, anasına babasına şükranlarımı sunuyorum. Bu üzücü hadiseyi fırsat verip kaymakamımıza saldıran, kinlerini kusanları biliyoruz. Hiçbirisine pabuç bırakmayacağımızı tavsiye ediyoruz. Mesele kaymakam ile imam arasında geçen tatsız olay değildir. Pusuda bekleyenlerin provokasyonları bu tespitimizi netleştirmiştir” ifadelerini kullandı.

Milliyetçi Hareket Partisi (CHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin haftalık grup toplantısında gündeme yönelik açıklamalarda bulundu. Bahçeli’nin konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

“Demlenmiş CHP, Anadolu irfanı karşısında mağlup olacaktır. Terör örgütleri, bölücü maşalar, ekonomik tetikçiler, emperyalimz piyonları, Cumhuriyet karşıtları 31 Mart’ta hiç unutmayacakları bir ders alacaktır. Cumhur İttifakı 31 Mart seçimleriyle Türkiye’nin geleceğini inşa edecek, demokrasi meşalesiyle aydınlatacaktır. Adaylarımız milletimizin takdirini kazanmıştır. Şu ana kadar 385 belediye başkan adayı ilan edilmek suretiyle duyurulmuştur. Boyun eğmeyiz, teslim olmayız, hiçbir odağa Cumhur bizim Türkiye hepimizindir. Canla başla Türkiye için çalışacağız.

İstanbul Büyükçekmece Belediyesi’nde vuku bulan şaibeler, kaba güç gösterileri her vicdan sahibi tarafından telin edilmiştir. CHP’nin siyasi ayaları bozulmakla kalmamış, bu zihniyet milletle arasına duvar çekmiştir. CHP’nin dikişi yama tutmayan genel başkanına hatırlatmak isterim ki Türkiye’de ‘Dersim’ diye bir il yoktur. Olan ise tunç yüreklilerin yaşadığı Tunceli’dir.

Ankara’yı, İzmir’i CHP’den kurtarmak istiklalin şeref bahsidir. Ankara’da demlenip Kandil’den dökülen CHP gidecek, hasretle beklenen huzur gelecektir. Demlenmiş CHP gidecek Türkiye Yüzyılı gerçekleşecektir. CHP’de çatlak sesler, çamur hesaplar öne çıkmıştır. İç karışıklık had safhadadır. Bir siyasi acziyete güven duyulamaz, yerel yönetimlerde sorumluluk verilemez. İstanbul muradına erecek, Ankara’ya altınok mühür vuracak. İzmir’de de dağın sıcaklığı tuncu eritip savuracaktır.

“Kulp Kaymakamımızın ellerinden öpüyor”

Diyarbakır’ın Kulp ilçesinde yaşanan, büyütülüp mecrasından saptırılan olan konuya dahil olanların mizacını ortaya çıkarmıştır. İmam hutbeyi okurken, şehitlerimize rahmet içeren bölümü atlamıştır. Daha önce hutbeyi okuyan Kulp Kaymakamımız durumu fark edince imamı uyarmıştır. Namazın sonrasında imama neden okumadığını sorunca ‘Bana baskı yapılıyor’ deyince, ‘Sen devletin imamısın kim baskı yapabilir’ diye uyarmıştır. Baskı ve dayatmayla şehitlere rahmet dilememek, kaymakam darp etti diye rapor almak Müslümancı tavır değildir.

Müslüman iftira atmaz, nefret saçmaz, Allah’ta başkasına asla eğilmez. Şehitlerimizin Kur’an-ı Kerim’de köşkleri cennette, yerleri milletin gönlündedir. Kulp Kaymakamımızın ellerinden öpüyor, anasına babasına şükranlarımı sunuyorum. Bu üzücü hadiseyi fırsat verip kaymakamımıza saldıran, kinlerini kusanları biliyoruz. Hiçbirisine pabuç bırakmayacağımızı tavsiye ediyoruz. Mesele kaymakam ile imam arasında geçen tatsız olay değildir. Pusuda bekleyenlerin provokasyonları bu tespitimizi netleştirmiştir.”

Paylaşın

CHP Lideri Özel’den DEM Parti’yle Diyalog Mesajı

Tunceli’de konuşan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 31 Mart Mahalli İdareler Seçimleri sürecine girdiklerini ve Türkiye’nin 81 ilinde çok önemli çalışmalar yürüttüklerini söyledi.

Haber Merkezi / Parti olarak seçimlere motive olduklarını belirten Özel, CHP’nin adaylarının yeşili, doğayı seven, koruyan, doğaya ihanet etmeyen, kente ihanet etmeyen, kentin değerlerini savunan, kentin değerlerine sahip çıkan, yönettiği kentlere değer katan kişiler olduğunu ifade etti.

Özel, diğer siyasi partilerle yaptıkları görüşmelere değinerek, “Randevu istediler, verdik geldiler, görüştük. Seçimlerini yaptılar, tebrik ettik, hayırlısı olsun ziyaretine gittik. Şuradan ilan ediyoruz ki bizim DEM Partisiyle Tayyip Bey istemiyor diye ilişkimizi koparacak kadar seçmenine saygısız değiliz.” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel ve beraberindekiler, eski CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç için Nazımiye’de düzenlenen anma programına katıldıktan sonra il merkezine geldi. Moğultay Mahallesi’ndeki CHP İl Başkanlığını ziyaret eden Özel, partililerle buluştu.

CHP Lideri Özel, burada yaptığı konuşmada, 31 Mart’ta yapılması planlanan yerel seçimlerine ilişkin şu ifadeleri kullandı: Bir yerel yönetim seçimi süreci içindeyiz. Bu seçimlere Türkiye’nin 81 ili ve bütün ilçelerde çok önemli bir iddia ile hazırlanıyoruz. Adaylarımız, örgütümüz motive, parti meclisimiz, milletvekillerimiz motive.

Her birimiz sahaya çıkmak ve bu seçimlerde CHP’nin başarılı sosyal demokrat ve sosyal belediyeciliğini, temiz belediyeciliğini, yeşili, doğayı seven, koruyan, doğaya, kente ihanet etmeyen, kentin değerlerini savunan, kentin değerlerine sahip çıkan, yönettiği kentlere değer katan belediyecilik için Türkiye’nin dört bir yanında birbirinden kıymetli adaylarımız var. Biraz önce bir tanesi belediye başkanı adayımız sizlere seslendi.

Ben buradan CHP’nin Genel Başkanı olarak adayımızı CHP’lilere, ‘Tunceli iyi yönetilsin, dürüst ve temiz yönetilsin, iyi hizmetler alsın’ diyen herkese CHP’nin bütün büyükşehir belediyeleri Tunceli Belediyesi’ne kardeş belediye olsun diye, ağabey ve kardeş gibi çalışsınlar, Tunceli bugüne kadar görmediği hizmetleri alsın diye adayımızı size emanet ediyorum.

Bir yandan da iktidar partisinin Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, işi gücü bırakmış CHP ile uğraşıyor. Sürekli tutturmuş ‘DEM, DEM, DEM’ diyor. Buradan açıkça söylüyoruz, Meclis’te grubu bulunan hiçbir siyasi parti ve bu milletten oy alan hiçbir siyasi parti bizim gözümüzde şeytan değildir.

Randevu istediler, verdik, geldiler görüştük. Seçimlerini yaptılar, tebrike ve hayırlı olsun ziyaretine gittik. Şuradan ilan ediyoruz ki bizim DEM Partisi ile Tayyip Bey istemiyor diye ilişkimizi koparacak kadar seçmenine saygısız değiliz. Ama yine buradan ilan ediyoruz ki DEM Partisi gözünüzün önünde, ne ilişki kuruyorsak onu kuruyoruz.

Yani ‘Kapalı kapılar ardında konuşuyorlar, gizli anlaşmalar yapıyorlar, şunu yapıyorlar, bunu yapıyorlar…’ Bunların hepsi Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim yalanından ibarettir. DEM Parti resmi bir partidir, her parti gibi gözler önünde bir ilişki içindeyiz. Ama Recep Tayyip Erdoğan her gün DEM diyorsun da her gün zam yapıyorsun. Milletin derdi DEM değil senin yaptığın zam, zam, zam.

Paylaşın

Özel’den Erdoğan’a: Milletin Derdi DEM Değil, Zam Zam Zam

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a DEM Parti sözlerine yanıt veren CHP lideri Özgür Özel, “Sürekli polemik yapmak, kavga çıkarmak, olmadık yalanlarla, iftiralarla partimizi, bizi bir araya getirmek istiyor. İstiyor ki onla kavga edelim” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Erdoğan, bizim kavgamız yoksullukla, açlıkla, insanların düştüğü durumladır. Türkiye’de büyük bir ekonomik kriz vardır. Sen başta emekliler olmak üzere, emekçileri ve emeklileri büyük sıkıntı içinde bıraktın. Erdoğan, milletin derdi DEM değil, milletin derdi zam zam, zam.

Özel, konuşmasının devamında, “Tutturmuş, bir DEM, DEM, DEM. CHP ayrı bir parti, o söylediği DEM Parti ayrı bir parti. Bize ziyarete geldiler. Dedik ki ‘Ne görüyorsanız burada. Açık açık gözünüzün önünde.’ CHP’nin, milletin görmediği hiçbir anlaşması, angajmanı, hiç kimseyle bir ilişkisi yok. Herkes gözler önünde” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, eski CHP Milletvekili Kamer Genç’in ölüm yıl dönümü nedeniyle yarın Dersim’de yapılacak anma törenine katılacak. Özel, Dersim ziyareti öncesi bugün gittiği Elazığ Havalimanı’nda kendisini karşılayan vatandaşlara hitap etti.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kendisi ve CHP’yle ilgili iddialarına cevap veren Özel, özetle şunları söyledi:

Rahmetli Kamer abi sağlığındayken Meclis’te onun hep yanındaydık. Ölümünden çok kısa süre önce Veli Ağbaba ile bana ‘Seneye ben olmam. Bakalım ne yapacaksınız’ dedi. Biz de dedik ki ‘Sen olmasan da biz senin yanında oluruz. Biz seni yalnız bırakmayız’ dedik. 2016 yılının Ocak ayından beri hem Veli Ağbaba hem Nurettin Demir hem de o dönem, bu dönem milletvekillerimiz sürekli Kamer ağabeyin ölüm yıl dönümlerinde Tunceli’de Nazımiye’de mezarı başında oluyoruz.

Bu sene de buraya bu kez CHP sıfatıyla geldim. Biz siyasette Kamer Genç gibi dürüst, korkusuz ve söylediği sözü zamana bırakan ama hiçbir zaman haksız çıkmayan ilkeli siyasetimizle varız.

Buradan bir kez daha Recep Tayyip Erdoğan’a sesleniyoruz. Sürekli polemik yapmak, kavga çıkarmak, olmadık yalanlarla, iftiralarla partimizi, bizi bir araya getirmek istiyor. İstiyor ki onla kavga edelim. Erdoğan, bizim kavgamız yoksullukla, açlıkla, insanların düştüğü durumladır. Türkiye’de büyük bir ekonomik kriz vardır. Sen başta emekliler olmak üzere, emekçileri ve emeklileri büyük sıkıntı içinde bıraktın.

Erdoğan, milletin derdi DEM değil, milletin derdi zam zam, zam. Tutturmuş, bir DEM, DEM, DEM. CHP ayrı bir parti, o söylediği DEM Parti ayrı bir parti. Bize ziyarete geldiler. Dedik ki ‘Ne görüyorsanız burada. Açık açık gözünüzün önünde.’ CHP’nin, milletin görmediği hiçbir anlaşması, angajmanı, hiç kimseyle bir ilişkisi yok. Herkes gözler önünde.

Ancak tutturmuş bir DEM. DEM’i bırak da artık biraz zamma bak. 10 bin lira yaptığın emekli maaşı kimseye yetmiyor. Önce sen zammı ver. Emekliye en az bir asgari ücret ver. Ondan sonra gel bizimle uğraş. Bana diyorsun ki ‘Özgür Efendi.’ Efendiliğimi bozmadan sana sesleniyorum. Millet aç, yoksul. En düşük emekli maaşını asgari ücret yapmadan karşıma gelme. Seninle muhatap olmuyorum.”

Paylaşın

CHP Lideri Özel’den “Yerel Seçimler” Mesajı

Katıldığı bir etkinlikte yerel seçimlere ilişkin değerlendirmede bulunan CHP Lideri Özgür Özel, partisinin yönettiği belediyelerin göç aldığını, partisinin belediyecilik anlayışını ülkenin her tarafına yaymak istediklerini ifade etti:

“Göç alan kentler, ilçeler CHP yönetiminde. İnsanların göç edip ayrılmak istediği yerleri başkaları yönetiyor. Herkesi Çankaya’ya getirebilir, herkesi Yenimahalleli yapabilir miyiz? Herkes Karşıyaka, Kadıköy’de oturabilir mi? Olmaz.

Ama 31 Mart seçimlerinde eğer CHP belediyelerine oy verirseniz, böyle halkçı belediye başkanları ve bu kadar hizmetler sizin beldenize, ilçenize, şehrinize gelebilir. Onun için de yapılması gereken CHP’nin belediyecilik anlayışına sahip olacak olan belediye başkanlarımıza Anadolu’nun dört bir yanında, 973 ilçe ve 81 ilde oy vermektir.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Abidin Paşa Köşkü Milli Mücadele Müzesi’nin açılışına katıldı. Çankaya Belediyesi’nin ev sahipliğindeki açılışa, Özgür Özel ile birlikte bir önceki CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş da katıldı.

Müze için Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen’e teşekkür eden Özgür Özel, CHP Genel Merkezi’nde gençlerin de müze nedeniyle heyecanlı olduğunu söyledi. Özel, “‘Oraya gideceksiniz, bütün dokümanları dijital olarak göreceksiniz, Gazi Mustafa Kemal Atatük’ün hologramı ile birlikte fotoğraf çektirebileceksiniz’ dediğimde, gözlerindeki heyecanı görmek lazımdı” dedi.

İktidarı eleştiren Özgür Özel, konuşmasına şöyle devam etti: Gazi Mustafa Kemal Atatürk, ‘Tarihini bilmeyen milletler yok olmaya mahkumdur’ der. Bozkırın ortasında bir Avrupa başkenti yaratmış, bir büyük vizyondan bahsediyoruz. Onun partisinde siyaset yapmanın, üye olmanın gururunu hepimiz taşıyoruz. Birileri başka bir Ankara düşlüyor. Ankara’nın köklü kurumlarını, devletin köklü kurumlarını İstanbul’a taşıyorlar, taşımayı hayal ediyorlar.

Ankara’ya burun kıvırıyorlar çünkü bu Ankara’nın Gazi’nin Ankara’sı ve onun büyük vizyonu olduğunu biliyorlar. Cumhuriyetin kurucu kadrolarına duydukları husumetle, Cumhuriyeti Cumhuriyet yapan değerlerle yaşadıkları çelişkilerle bir aşındırmanın telaşı içindeler. Ne diyorlar? ‘Biz 150 yıldır bunlarla karşı karşıyayız. Onlar 150 yıl önce genç Türklerden CHP akımıdır.

Biz bu genç Türklerin karşısındayız, o gün bugündür karşı karşıyayız’ diyorlar. Ben öyle ayırmak, kutuplaşmak ve çatışmaktan yana değilim. Ama madem ki ‘150 yıldır onlar başka tarafta’ diyorlar, evet biz 150 yıldır tek adam yerine meclisleri savunuyoruz. 150 yıldır buyruklar yerine anayasayı savunuyoruz. Biz İkinci Meşrutiyet için can vermeyi göze alanlarız.

“Herkes Karşıyaka, Kadıköy’de oturabilir mi?”

Yerel seçimlerle ilgili mesajlar da veren Özel, CHP’nin yönettiği belediyelerin göç aldığını, CHP’nin belediyecilik anlayışını ülkenin her tarafına yaymak istediklerini ifade etti: Göç alan kentler, ilçeler CHP yönetiminde. İnsanların göç edip ayrılmak istediği yerleri başkaları yönetiyor.

Herkesi Çankaya’ya getirebilir, herkesi Yenimahalleli yapabilir miyiz? Herkes Karşıyaka, Kadıköy’de oturabilir mi? Olmaz. Ama 31 Mart seçimlerinde eğer CHP belediyelerine oy verirseniz, böyle halkçı belediye başkanları ve bu kadar hizmetler sizin beldenize, ilçenize, şehrinize gelebilir. Onun için de yapılması gereken CHP’nin belediyecilik anlayışına sahip olacak olan belediye başkanlarımıza Anadolu’nun dört bir yanında, 973 ilçe ve 81 ilde oy vermektir.”

Paylaşın

CHP Lideri Özel: Hans, Manavgat’a Geliyor; Hasan, Manava Gidemiyor

Emekliler Buluşması’nda konuşan CHP Lideri Özgür Özel, “Almanya’da emekli Hans. Emekliliğinde emekli maaşı ile devletinin ona sağladığı imkanlarla uçağa biniyor. Antalya Havaalanı’nda iniyor, Manavgat’a gidiyor. Manavgat’ta tatil yapıyor” dedi ve ekledi:

“Onunla aynı zamanda doğmuş, biri Almanya’ya çalışmış, biri bu güzel memlekete çalışmış Hans’ın muadili emekli Hasan, kendi memleketinde, Hans Almanya’dan Manavgat’a gelirken, bırak Manavgat’a, tatile gitmeyi parka çıkmaya, manavın önünden geçmeye korkuyor. Biri Manavgat’a gidiyor, öbürü manavın önünden geçmeye korkuyor. Bu ülkenin emeklisine bunları yaşatanlara yazıklar olsun.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin genel merkezinde düzenlenen Emekliler Buluşması’na katıldı.

Gazete Duvar’ın aktardığına göre; CHP Genel Başkanı Özgür Özel, en düşük emekli maaşının asgari ücretten az olmasının kabul edilemez olduğunu söyledi ve şu ifadeleri kullandı: “Çok farklı siyasi görüşlerden emekliler bugün burada misafirimiz. Burada siyasi bir toplantı yapmıyoruz. Bugün Türkiye’nin inanılmaz bir gündemi var. Ana muhalefet partisinin genel başkanı olarak, Recep Tayyip Erdoğan’ın dün söylediği, ‘Özgür Efendi’ diye söylediği dünya kadar söz var. Hepsi cevap bekler, Devlet Bahçeli’nin söyledikleri var, cevap bekler.

Çok sayıda siyasinin değerlendirmeleri var, onlarla ilgili konuşmak ister. Ama bugün hiçbirini konuşmayacağım. Çünkü bu memlekette esas konuşulması gereken şey, hayat pahalılığı, enflasyon ve onun en başta ezdiği emeklilerken hep isterler ki başka şey konuşulsun. Bu seneyi emekli yılı ilan ettiler, emekli yılının başında emekli ile dalga geçecek rakamlar ilan ettiler. Madem ‘emekli yılı’ dediniz ama gereği yapılmadı, hiç olmazsa bugün emeklilerin günü başka bir şey konuşmayacağım, sırf emeklileri konuşacağım.”

“Bir emekli niye çalışır?”

“Hepimiz yaşayarak görüyoruz ki ülkeyi 20 yılı aşkın süredir yönetenlerin, ülkeyi derin bir adalet, demokrasi, ekonomik krize sürüklediği ortada” diyen Özel, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu salondakiler, ekranı başındakiler ömürleri boyunca çalıştılar. Bu ülke için çalıştılar. Aileleri, evlatları için çalıştılar. Hatta birçoğu artık rahat etmesi gerektiği halde emekli olduktan sonra hiç bilmedikleri işleri yapamaya razı gelerek, bir ek maaş almak peşinde hala çalışıyor.

Diyorlar ki, örneğin bayramda bir ikramiye verildiğinde, bir sefere mahsus bir para dağıtıldığında bile ‘Çalışan emekliye vermeyiz’ dediler, çok itirazlar ve mücadeleler sonunda alabildik hep beraber. Niye vermiyorsun çalışan emekliye? O zaten emekli, bir yandan çalışıyorsa emekliye yaptığımızı ona vermeye gerek yok. Yahu bir emekli niye çalışır? İşsiz bir çocuk vardır da torunlara bakmak için çalışır. Üniversitede okuyan bir evlat vardır da onun harçlığını yollayabilmek için çalışır” dedi.

Almanya’daki emeklilerin yaşam standartlarından örnek veren Özel, “Almanya’da emekli Hans. Emekliliğinde emekli maaşı ile devletinin ona sağladığı imkanlarla uçağa biniyor. Antalya Havaalanı’nda iniyor, Manavgat’a gidiyor. Manavgat’ta tatil yapıyor. Onunla aynı zamanda doğmuş, biri Almanya’ya çalışmış, biri bu güzel memlekete çalışmış Hans’ın muadili emekli Hasan, kendi memleketinde, Hans Almanya’dan Manavgat’a gelirken, bırak Manavgat’a, tatile gitmeyi parka çıkmaya, manavın önünden geçmeye korkuyor. Biri Manavgat’a gidiyor, öbürü manavın önünden geçmeye korkuyor. Bu ülkenin emeklisine bunları yaşatanlara yazıklar olsun” diye konuştu.

Gıda fiyatlarındaki artışa da dikkat çeken Özel, “1 yıl önce dana eti 197 liraymış, doğru mu? Bugün 482 lira, doğru mu? Aradaki fark yüzde 143. Koyun eti 200 liraymış, 538 liraya çıkmış. Doğru mu? Burada eğer bir tane yanlış rakam varsa, itiraz edin. Canlı yayın itiraz edeni versin. Doğruysa bu rakamları hep beraber onaylayın, Türkiye duysun. 200 liralık koyun eti 538 liraya çıktı mı? Aksini iddia eden var mı? Zeytinyağı 118 liradan 330 liraya çıktı mı? Yüzde 180 artmış mı? Aksini söyleyen var mı? Dana eti yüzde 143, koyun eti yüzde 157, zeytinyağı yüzde 180, patlıcan yüzde 123, çay yüzde 90 artmış.

Havucun kilosu pazarda geçen sene 9 liraymış. Doğru mu? Şimdi 30 lira mı? 50 lira diyen var, 3 kat artmış. Ama enflasyon TÜİK’in, Tayyip’i Üzmeyen İstatistik Kurumuna göre yüzde 64 artmış. Böyle olunca ne oluyor? Emekliye zammı TÜİK’in hesabına göre veriyorlar. TÜİK’in hesabına göre verince ne oluyor? Memur emeklilerine yüzde 49 zam yapmıştı, en düşük emekli maaşı 7 bin 500 liraydı. Onu büyük müjde diye söylediler. Yüzde 33 zam yapıp 10 bin lira yaptı. SKK ve Bağ-Kur emeklisine 42,5 verdi. Fiyatlar yüzde 140, yüzde 160, yüzde 110 artarken ve ortalama enflasyon yüzde 127’yken size verilen zam ortada” ifadelerini kullandı.

“Bizim memleket altın hesabını yapar ve sever” diyen Özel, şöyle konuştu: “Bakın çok basit bir hesap yapacağız bütün Türkiye’nin gözünün önünde. 2002’de 228 milyonken emekli maaşı, en düşük emekli maaşı asgari ücretin 1,5 katıyken, o maaşı çekip sarrafa gittiğinizde 8 çeyrek altın alıyordunuz. Bugün gelecek ayın ilan edilen 10 liralık en düşük emekli maaşıyla 2,5 tane altın alabiliyorsunuz, 5,5 çeyrek altın her ay Adalet ve Kalkınma Partisi eliyle emeklinin evinden çalınıyor, başka birilerinin cebine konuyor. 8 çeyrek altından 2,5 çeyrek altına gelinen noktadayız. Bunu bütün emekliler adına, bütün memleketimize, Adalet ve Kalkınma Partisi’ne, MHP’ye oy veren herkese şikayet ediyoruz. Siz oyu veriyorsunuz, onlar cebinizden her ay 5,5 çeyrek altını alıp zenginlere veriyorlar.”

“Bundan sonra sizin sorununuzdan daha önemli bir sorun yok”

İktidarı eleştiren Özel, “Hem ‘EYT’yi çıkardım’ diyeceksin, herkesten oy isteyeceksin, sonra yeni emeklinin maaşını eski emekliye ödeteceksin. Dünyanın hiçbir yerinde olmayan büyük bir adaletsizlik ve haksızlıkla karşı karşıyayız. Geçen gün 7 bin 500 liraları 10 bin yaptı ya, bir de yüzde 5 artış yaptı ya. Ertesi gün bütün yandaş gazeteler ‘Emekliye müjde, emekliye büyük zam’ yazdı ya. O gece dedi ki, ‘Bunun bize getirdiği yük tam 200 milyar lira. Size verdiği 7 bin 500’den 10 bin liraya çıkarmaya yük’ diyor ve 200 milyar lira diyor” dedi.

“Emeğimize, ekmeğimize, emeklilerimize sahip çıkacağız” diyen Özel, “Buradan Recep Tayyip Erdoğan’a sesleniyorum. Hakaret etmeyi bırak. Yalan atmayı bırak. İftirayı bırak. Şu emeklinin dön gözünün içine bak. 10 bin lira maaşla bu memlekette kira mı ödeyecek, doğalgaz mı ödeyecek, elektrik mi, su mu ödeyecek? Gidip de pazara mı çıkacak, erzak mı alacak, çorbayı nasıl kaynatacak, karnını nasıl doyuracak, bundan sonra hayatını nasıl geçindirecek? Ben buradan emeklilere şunu söylüyorum. Bugüne kadar hep ezildiniz. Hep unutuldunuz, ihmal edildiniz. Hep bir mesele vardı, sizin sorununuzdan önemliydi. Bundan sonra sizin sorununuzdan daha önemli bir sorun yok. Bunu kabul etmiyoruz” ifadelerini kullandı.

Özel, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Hepimiz bir gün emekli olacağız ve emeklilerini açlığa, sefalete, yokluğa terk eden, pazara çıkamaz hale getiren, alışverişte ‘Alışveriş torbasının yarısını kasada bıraktım’ dedirten, bir gelecek düşünen herkes için bu ülkenin emeklilik sorunu beka sorunudur. Bundan sonra emekliler sorunlarına sahip çıkacaklar. Bundan sonra Tayyip Erdoğan’a sesleniyoruz, yoksa biz emeklilerin sesini sana duyurmasını biliriz. Emekliler, emeklerine, geleceklerine sahip çıkacaklar mı? Çıkacak mısınız? Bu haksızlığa karşı hakkınızı arayacak mısınız? Hep beraber olacağız, kalkın ayağa alın hakkınızı. Tayyip Erdoğan emekliler bundan sonra susmayacak. Ya hakkımızı verirsin, ya emekliler hakkını almasını bilir.”

Paylaşın

CHP Lideri Özel: Sarayı Meşrulaştırmayacağız

Partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuşan CHP Lideri Özgür Özel, “Bundan sonra saraya eyvallah etmeyiz, onunla birlikte imza atıp onu meşrulaştırmayız. Herkes partisine güvensin. Saldırı ve provokasyonları korktukları içindir. Biz bu partiyi ayağa kaldırdık, bu milleti ayağa kaldıracağız. Bu milleti bir avuç zengine teslim etmeyeceğiz” dedi.

Haber Merkezi / Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Meclis’e verilen aranın ardından partisinin ilk grup toplantısında konuşuyor. Özel’in konuşmasından satır başları şu şekilde:

“Zor ve ağır günlerden geçiyoruz. Üst üste aldığımız şehit haberleriyle bir acı yüreğimizi yakarken, aynı üs bölgesinden yeni bir şehit haberleri aldık. Biz evlerimizde rahatça uyurken bayrağımızın dalgalanması için canlarını feda ettiler. Bir ayda 23 evladımız aynı bölgede şehit oldu. Aynı ezberi tekrarlayanlar, aynı ezberi tekrar etmeye bizleri de peşlerine takmaya ve hesap sormamaya davet ettiler.

Geçici üs bölgesini koruyabileceksek orada kalınmalı, korunamayacaksa ona göre askeri karar gereği yapılır. Bir eksik varsa gidereceksiniz ki bir daha acı haberi almayalım. Dediler ki biz Meclis’e gelip bilgi vermeyiz. Kendi bildirimizi yayınladık. Onlar kınadı, biz PKK’yı lanetledik. Onlardan çok daha sert tepki gösterdik.

Onlar için doğruları savunmanın kıymeti yok onların iktidarını sarsmamanın önemi var. PKK dediğimiz halde PKK demedi dediler. Bizleri protesto etmeye kalktılar. Onların sorumluluğunu paylaşmadık. Maalesef cuma akşamı 9 eve daha ateş düştü. Sonra çıkmışlar yine bir kez daha kınama yayınlayalım.

Bugün o iki bakan gelmedikleri Meclis’e geliyorlar. Bu kez Saadet, Gelecek, Deva ve Demokrat Parti de imzalamadı, kendi bildirgelerini sunuyorlar. AK Parti, MHP, İYİ Parti birlikte imza atıyorlar. Sahada üyelerinin Cumhuriyetçi olduklarına hiç şüphe duymadığımız geçmişte birlikte olduğumuz, AK Parti ve MHP’yi eleştiren İYİ Parti’nin bunlardan ayrılıp teröre karşı kendi bildirisini imzalamasını istiyoruz. Aksi takdirde üzüleceğiz.

Meclis’e bildirgemizi sunuyoruz. Bütün bildirgeler okunsun, kim nerede belli olsun… CHP seçimden en çok oyu alma hesabıyla değil, bu ülkede herkes huzurlu yaşadığında başaracak. Anaların gözyaşının ve alın terinin rengi olmaz.

AK Parti devletin genleriyle oynadı. Devletin başı ve yürütmenin başı, bir terör saldırısı olduğunda kime telefon açmış kime açmamış o tartışılıyor. Siz eğer iktidarın sahibi olarak verilen sorumluluğu yerine getirirseniz, o zaman muhalefet partisi de bir kalp gibi hareket eder. Siz eğer şehitlerimizin geldiği gecede bazı liderlere telefon edip bazı liderleri aramamaya kalkarsanız siz her şey olmuşsunuz ama devlet insanı olamamışsındır demektir. Bazı telefonların gelmesi gelmemesinden daha kötüdür. Gelmeyen telefonla gurur duyuyorum. Recep Tayyip Erdoğan’ın gelecek tahayyülünde bulunmamak CHP için onurdur.

Bugün bakanlar genel kurula getirecek, biz de orada olacağız. Sadece eldeki bilgilerin bir tekrarı, milletin meclisine şeklen saygı, özde saygısızlık demektir… Sınırlarımızın ötesinde, Mehmetçiklerimizin güvenliğinin sağlanamadığı bu süreçte bu kararlar askeri olarak mı veriliyor, yoksa sivil olarak verilip askere mi dayatılıyor?

PKK ve YPG’nin birinci derece destekçisi olduğunu söylediğiniz ABD, NATO’nun en yüksek askeri gücüne sahip birinci üyesi ise ve siz ABD ile ilişkiler konusunda nasıl bir irtibat kuruyorsunuz? Hem içeriye ‘ABD PKK’yı destekliyor’ diyeceksiniz, hem F-16 pazarlıkları yapacaksınız.

Ekonomi kötüye gidiyor. Dünyada gıda fiyatları düşüyor, Türkiye’de TÜİK’e göre gıda enflasyonu yüzde 72 artmış. Seçimlerde oy talep ettiler, sahte videolar yaptılar, tehdit ettiler. Vatan, ezan, bayrak deyip aç karınlardan oy alıp iktidarı sürdürmek istediler.

CHP’nin önerisi en düşük emekli maaşının en azından asgari ücret düzeyinde olmasıdır. Emeklilerden kendisine 7 bin 500 TL’yi reva görenlere bu seçimlerde sarı kart göstermesini bekliyoruz.

“Mesele sadece Can Atalay meselesi değildir”

Bu ülkede anayasa yoksa kimsenin malının da garantisi yoktur, özgürlük de, gelecek de yoktur. O yüzden mesele sadece Can Atalay meselesi değildir. Bu ülkede devleti ortadan kaldırıp devleti bir şahsa terk etmenin bedellerini ödüyoruz.

Gerçek beka sorunu şudur; bu memleketteki her dört gençten üçü doğdukları topraklarda değil, başka ülkelerde hayal kuruyorlar. Sebebi, bu memlekette bazıları güvende, bazıları değil.

Ama güvende olanlar var. Sarayda pandemiye rağmen sazlı sözlü yemek verenler güvende. 1500 odalı sarayda ampul yakanlar, anayasayı değiştirirken iğrenç kahkahalar atanlar güvende. Pudra şekerci güvende. Ne suç işlersen işle Süleyman’ın fotoğraf listesine girersen güvendesin. Beyzade altın varaklı tahtında oturuyor güvende, ama depremzede güvende değil.

‘Bu ülkenin güvenlik sorunu var, sesinizi çıkarmayın’ diyorlar. Bu kafa şu kafa; Hitler’in propaganda bakanı ‘Alman çocuklarının tereyağına ihtiyacı yok, Alman tanklarının gres yağlarına ihtiyacı var’ diyordu. Güvenlik deyip şimdi çocukların açlığını, güvencesizliği unutanlara karşı yeni bir milliyetçilik ortaya koyuyoruz.

Resmi siyasi partiye ziyaret yaptık. Gizli anlaşma, gizli görüşme yok. Ziyarete gideriz, ziyarete gelirler, veremeyeceğimiz hiçbir hesap yok. Birilerinin kolay iktidara oturma döneminin sonuna gelindiği için onların stresi yüksek.

Onlar gibi iktidarda kalmak için değil, özde Atatürk milliyetçisiyiz. Bundan sonra saraya eyvallah etmeyiz, onunla birlikte imza atıp onu meşrulaştırmayız. Herkes partisine güvensin. Saldırı ve provokasyonları korktukları içindir. Biz bu partiyi ayağa kaldırdık, bu milleti ayağa kaldıracağız. Bu milleti bir avuç zengine teslim etmeyeceğiz.”

Paylaşın

CHP Lideri Özel: DEM Parti İle İlişkilerimizi Açık Ve Şeffaf Sürdüreceğiz

DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan ile görüşen CHP Lideri Özgür Özel, görüşme sonrası yaptığı açıklamada, “Meclis’te temsil edilen, Meclis’te en çok sandalyesi olan 3’üncü parti olan DEM Parti ile ilişkilerimizi bundan sonra kamuoyu önünde açık ve şeffaf biçimde sürdürmeyi, karşılıklı ziyaretleri yapmayı ve Türkiye’nin çok önemli meseleleri konusunda görüş alışverişinde bulunmayı sürdüreceğiz” dedi.

Haber Merkezi / CHP Lideri Özel, konuşmasının devamında, “Cumhuriyetin 100’üncü yılında bazı seçmenlerin kendilerine yerel yönetici seçebildiği, bazılarının yerel yöneticilerinin seçemediği, seçseler dahi yönetmelerine izin verilmediği bir ülkeyi kabul etmemiz mümkün değildir. O yüzden bu kayyım siyasetini bir kez daha kesin ve net bir dille reddediyoruz. Bu ülkenin 81 ilinde, bu ülkenin 1000’e aşkın ilçesinde, bu ülkede her seçmen kendisini kimin yöneteceğini seçebilmeli ve seçtiği kişiler kendisini yönetmeye devam edebilmelidir” ifadelerini kullandı.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Merkezi’nde Genel Başkan Özgür Özel ile bir araya geldi. Hatimoğulları, Bakırhan ve beraberindeki heyeti, CHP Genel Başkan Yardımcıları Gül Çiftçi ve Gökhan Zeybek kapıda karşıladı.

Eş başkanlar, daha sonra CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile görüşmek üzere toplantı salonuna geçti. Yaklaşık iki saat süren görüşmede taraflar 31 Mart Yerel Seçimlerini ana gündem maddesi yaptı. Hatimoğulları ve Bakırhan ile Özel, toplantı sonrası ortak basın açıklaması yaptı.

Basın açıklamasında ilk olarak CHP Lideri Özgür Özel konuştu. Görüşmenin iki parti arasında sürdürülen iletişimin ilk adımı olduğunu söyleyen Özgür Özel, konuşmasında şu ifadeleri kullandı:

“DEM Parti’nin çok değerli Eş Genel Başkanları bugün heyetleriyle birlikte Genel Merkezimizi ziyaret etti. Kongrelerinin ardından kendilerini kutlamak ve başarı dilemek üzere geçtiğimiz günlerde biz DEM Parti Genel Merkezindeydik, bugün de onlar bize iadeyi ziyarette bulundu. Bundan duyduğumuz memnuniyeti dile getirmek, kendilerine ve kendileri şahsında tüm üyelerine hoş geldiniz demek isterim. Bugünkü ziyaret bir nezaket ziyareti olmakla birlikte iki partinin genel merkezleri düzeyinde sürdürülen iletişimin de ilk adımlarıdır.

Meclis’te temsil edilen, Meclis’te en çok sandalyesi olan 3’üncü parti olan DEM Parti ile ilişkilerimizi bundan sonra kamuoyu önünde açık ve şeffaf biçimde sürdürmeyi, karşılıklı ziyaretleri yapmayı ve Türkiye’nin çok önemli meseleleri konusunda görüş alışverişinde bulunmayı sürdüreceğiz. Bugün ülke meselelerini konuştuk. En çok emekliler açısından yakıcı halde olan ekonomik krizi ve satın alma güçlüklerini, işsizliği ve Türkiye’nin içinde bulunduğu tüm krizleri konuşma imkanı bulduk. Ülke meselelerini konuşurken işin hem ekonomik boyutunu hem de siyasi boyutunu konuştuk. Tabii ki bugünkü toplantının gündemi, yerel seçimler bu kadar yakınken yerel seçimlerden bağımsız değildi. Daha önce de ifade ettiğim bir konuyu burada da ifade etmek isterim.

Cumhuriyet’i kurmuş ve çok partili rejimi getirmiş olan, ülkeye çok partili demokrasiyi getirmekle haklı olarak övünen bir siyasi partinin genel başkanı olarak; Cumhuriyetin 100’üncü yılında bazı seçmenlerin kendilerine yerel yönetici seçebildiği, bazılarının yerel yöneticilerinin seçemediği, seçseler dahi yönetmelerine izin verilmediği bir ülkeyi kabul etmemiz mümkün değildir. O yüzden bu kayyım siyasetini bir kez daha kesin ve net bir dille reddediyoruz. Bu ülkenin 81 ilinde, bu ülkenin 1000’e aşkın ilçesinde, bu ülkede her seçmen kendisini kimin yöneteceğini seçebilmeli ve seçtiği kişiler kendisini yönetmeye devam edebilmelidir.

Bunun yanı sıra elbette ülke büyük bir anayasa krizi yaşamaktadır. Seçilmiş Can Atalay’ın yemin edemediği, ‘Hataylılar olarak seçtiğiniz milletvekiline milletvekilliği sıfatını siz veremezsiniz, biz talimat alırsak Saray’dan, tutarız salmayız onu’ dedikleri bir noktada Meclis Başkanının da üzerini düşeni yapmadığı bir sürecin içindeyiz. Biz bu meseleyi sadece Can Atalay meselesi olarak görmüyoruz; Anayasa Mahkemesi kararlarının yasama, yürütme ve yargı açısından, gerçek ve tüzel kişiler açısından bağlayıcı olduğuna ilişkin Anayasa metninin kabul edilmemesini, bir anayasa ihlal girişiminden öte tek adam anlayışının anayasal düzene karşı darbe anlayışı olarak görüyoruz.

Bugün AYM’yi yok sayan, yarın Meclis’i, diğer gün diğer mahkemeleri yok sayacak ve tüm toplum için mal ve can güvenliğinin ihlal edildiği bir noktaya evrilmesi muhtemel olacaktır. Bunun için biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu pazar günü saat 13:00’e Tandoğan Meydanına bir çağrıda bulunduk. Bu çağrıyı bütün siyasi partilerle paylaştık. Bu çağrıyı tüm demokratik kitle örgütleri, STK’lar ve meslek örgütlerine yaptık. Siyasi görüşü ne olursa olsun Anayasaya sahip çıkan, özgürlüklere ve demokrasiye, örgütlenme özgürlüğüne sahip çıkan, emeğine ve ekmeğine sahip çıkan herkesi mitingimize davet ettik. Bir kez daha bütün vatandaşları mitingimize davet ediyoruz.

Bütün siyasi partileri, sendikaları, meslek örgütlerini davet ediyoruz. Gelin ortak geleceğimize hep beraber Tandoğan’da sahip çıkalım. Sorunlarıma sahip çıkılsın diyen işsizleri, gençleri, emeklileri ve emekçileri; biz size sahip çıkıyoruz diyen ve bu ülkenin ortak geleceğine sahip çıkmak isteyen herkesi pazar günkü mitingimize bir kez daha davet ediyorum. Sayın Eş Genel Başkanların şahsında tüm siyasetçi arkadaşlarına, üyelerine bir kez daha saygılarımızı sunuyoruz. Önümüzdeki yerel seçimlerin ülkenin ortak geleceğine hep beraber sahip çıkma seçimleri olduğunun altını çiziyorum. Nazik ziyaretleri için kendilerine teşekkür ediyorum.”

Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesinin kapıları aralanmalı”

Özel’in ardından Tülay Hatimoğluları konuştu. Bugünkü görüşmenin iade-i ziyaret olduğunu söyleyen Tülay Hatimoğluları, konuşmasında şu ifadeleri kullandı:

“Biliyorsunuz Cumhuriyet Halk Partisi’nin birkaç hafta önce bize bir ziyareti olmuştu. Bizler de bugün iadeyi ziyarette bulunduk kendilerine. Sıcak karşılamalarından dolayı kendilerine teşekkürlerimi sunuyorum. Sayın Özel’in de ifade ettiği gibi bugün bizler çok sayıda başlığı görüştük. Türkiye ve dünyanın içinden geçtiği siyasal süreci konuştuk. Özellikle Türkiye’de yaşanan ekonomik sorunları, yargı krizini, anti demokratik uygulamaları değerlendirmeye çalıştık.

Yargı krizi öyle derin bir boyuta gelmiş ki Sevgili Can Atalay bir deprem bölgesinin, deprem kentinin milletvekili olarak parlamentoda olmalıyken şu an cezaevinde. HDP’nin Eş Genel Başkanları şu an kendi görevlerinde olmalıyken, halkla birlikte iç içe çalışmalarını sürdürmeliyken, tamamen siyasi ve hukukta asla yeri olmayan gerekçelerle yargılamaları Kobanî Kumpas Davasında devam ediyor. Tahmin ediyoruz ki yakın zamanda da karara bağlanacak. Bunlar işte yargının içinde bulunduğu anti demokratik uygulamalara, Anayasayı ve hukuku tanımayan uygulamalara örnektir.

Yerel seçimlerin yaklaştığı bir dönemde belki bu sorunlar az konuşuluyor ama ekonomik kriz bizim mutfağımızda, tenceremizde, hepimizin yakından hissettiği bir sorun. Türkiye’de 50 milyona yakın insan açlıkla ve yoksullukla baş başa kalmışken, bizler bu durumun belli kesimler tarafından görünmez kılınmasına müsaade etmemeliyiz ve buna karşı bir duruş sergilemeliyiz. DEM Parti olarak sıklıkla ifade ettiğimiz üzere, bu ülkenin demokratikleşmesinin önündeki en temel sorunlardan biri olan Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesinin kapılarının aralanmasının önemini burada bir kez daha vurguluyoruz.

Bugün bu ülkeyi demokratikleştirmek, Cumhuriyetin ikinci yüzyılında demokratik bir cumhuriyeti inşa etmek hepimizin görevidir. 100 yıl boyunca eksik bıraktıklarımızı tamamlamak ve yeterince oturtulamamış demokrasinin taşlarının yerine oturtulması bizim için tarihi bir fırsattır. İkinci yüzyılda bu mücadeleyi vermeyi ve bu mücadeleyi kesinlikle bütün kesimlerle, bütün siyasal ve toplumsal kesimlerle vermeyi önemsiyoruz.

Bugün yerel seçimleri de değerlendirdik. Yerel seçimler bazen genel siyasetin gölgesinde değerlendiriliyor ki bu çok da yanlış bir şey değil ama eksiktir. Yerel seçimleri aynı zamanda kentin kendi dinamikleri üzerinden, kent hizmetleri ve şehir hizmetleri üzerinden değerlendirmek durumundayız. Bizler yerel seçim politikalarımızı ilk belirlediğimiz ve kamuoyuna açıkladığımız zaman kent uzlaşısından bahsettik.

Kent uzlaşısında sadece o kentin siyasi partilerine ve siyasi dinamiklerine hitap eden bir şey değildir; aynı zamanda oradaki tüm toplumsal dinamikleri, kadın hareketini, gençlik hareketini, doğa ve insan hakları savunucularını, ezcümle o kentte yaşayan her kesimi temsil eden adaylarla yola çıkma konusudur. Bizler bugün elbette bu konularda neler yapılabileceğini konuştuk. İşbirliği konusunda, yol ve yöntemler nasıl olur, olur mu, olmaz mı bütün bunlarla ilgili derinlemesine olmasa da bir görüşme gerçekleştirdik. Ümit ediyoruz ki yerel seçimler ülkenin demokrasisinin ve biraz önce konuştuğumuz bütün sorun alanlarının önünün açılmasını sağlayacak bir nitelikte geçer.

Tekrar ev sahipliğinden dolayı CHP Genel Başkanı Sayın Özgür Özel ve heyetine teşekkürlerimi sunuyorum. Diyalogların sürmesi önemlidir. Ayrıştırılıp kutuplaştırıldığımız bir dönemde, siyasetin ve siyasetçilerin kriminalize edildiği bir dönemde yan yana durmak, dayanışmak, konuşabilmek, farklılıkların bir arada bulunabilmesi demokrasi örneğidir. Bu örneğin daha da güçlenmesine ihtiyaç var. Ümit ediyoruz ki önümüzdeki günlerde bunu daha da güçlendirmek için hep beraber bütün demokrasi güçleri olarak emek verebiliriz.”

Kayyımlar sadece partimizin sorunu değil, muhalefet bu konuda tutarlı olmalı”

Tülay Hatimoğluları’nın ardından Tuncer Bakırhan konuştu. Bakırhan, konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Bugünün sadece bir iadeyi ziyaret olmadığını Eş Genel Başkanımız ve Özgür Başkan dile getirdiler. Türkiye hem bölgede hem kendi içinde çok önemli sorunlar ve önemli krizler yaşıyor. Hem ana muhalefet partisi hem de muhalefette bulunan partimizin Türkiye’nin yaşadığı bu sorunlar üzerinde fikir alışverişinde bulunması kadar doğal bir şey yok.

Eş Genel Başkanımız ve CHP Genel Başkanının dediği gibi birçok şey konuşuldu, tartışıldı. Türkiye’nin temel gündemlerinden olan yerel seçimleri de konuştuk, tartıştık. Siz de takip ediyorsunuz Türkiye’de hem çözülmemiş bir Kürt sorunu var hem de bölgede ikili bir hukuk uygulanıyor. İki dönemdir Kürt halkının, halklarımızın seçmiş olduğu iradesine kayyım atanıyor. Bu kayyımlar sadece DEM Partinin, seçmenlerimizin ve Kürtlerin sorunu değil; bu kayyımlar Türkiye’de kendisine çağdaş, ilerici, sol, sosyal demokrat diyen hem siyasi partilerin hem de kişilerin temel sorunudur.

Önümüzdeki dönem bu kayyım rejiminin, bu kayyım sisteminin son bulmasını istiyoruz. Muhalefetin bu ikili hukuk karşısında tutarlı bir dil ve siyaset ortaya koyması gerektiğini düşünüyoruz. Siz de takip ettiniz, yaklaşık 90 yerleşim yerinde 100 bin delege ile bugüne kadar Türkiye’nin hiçbir yerinde eşi benzeri görülmemiş bir halk oylaması yapmaya çalışıyoruz. Biz yerel demokrasiyi, yerinden yönetimi önemseyen bir siyasi parti olarak halkımızın verdiği kararları esas alan bir yöntem izleyeceğiz.

Doğaldır ki yereli ve yerel demokrasiyi önemseyen bir parti, aynı zamanda batıda yerel seçimlerde hangi nitelikte ve özellikte olacağı belli olan adayların seçimlerini de dikkatle izliyor. Kent uzlaşısı çerçevesinde Türkiye’de demokrat, halkçı, şeffaf, toplumcu belediyeciliği esas alan yöneticilerin seçimi için bir hassasiyet içinde olacağız. Önümüzdeki günlerde yerel yönetimler anlayışımızın batıda karşılık bulması için işbirliği ve güç birliği dahil olmak üzere seçeneklerin tartışılması gerektiğini bugün dile getirdik.

Arkadaşlarımız kent uzlaşısının, yerel yönetimlerde işbirliği sağlanacak kentlerin hangileri olacağı, hangi kentlerde bu çalışmanın yürütülebileceği konusunda bir çalışma yürütecekler. Önümüzdeki yerel seçimlerde emekçilerin, yoksulların ve onların iradelerinin yansıdığı halkçı ve toplumcu adayların kazanması için biz parti olarak elimizden gelen bütün çabayı ortaya koyacağız. Bize gösterdikleri bu sıcak ev sahipliğinden dolayı Sayın Özgür Özel şahsında CHP Genel Merkezi çalışanlarına ve yöneticilerine de teşekkürlerimi iletiyorum. Hepinize kolay gelsin.”

Paylaşın

CHP Lideri Özel’den ‘Gezi’ Tutuklularına Selam

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı tanıtım toplantısında konuşan CHP Lideri Özgür Özel, “Burada iki büyük ailenin temsilcileri var. Birisi Cumhuriyet Halk Partisi ailesidir, diğeri İstanbul Büyükşehir Belediyesi’dir. Bu iki ailenin ortak bir çocuğu var: Tayfun Kahraman. Burada Tayfun Kahraman nezdinde, Can Atalay’ı, Osman Kavala’yı, Çiğdem Mater’i selamlamak isterim” dedi ve ekledi:

“Bu insanlar her biri temsil ettikleri meslek grubu yöneticileri olarak Gezi Platformu’nda yer aldılar. Bu insanlar dönemin başbakanıyla görüşmek istediler. Gezi’de bir kişinin daha burnunun kanamaması için çaba sarf ettiler. Bunun için altı madde istediler. Ne istiyorlardı: Ağaçları kesmeyin diyorlardı. Gezi Parkı’nı kesip yerine Topçu Kışlası yapmayın, AKM’yi yıkıp yerine AVM yapmayın, gençleri nezarethaneye atmayın diyorlardı.”

Özel, konuşmasının devamında, “Bugün Gezi Parkı yerinde duruyorsa Mücella Yapıcı sayesinde, Can Atalay sayesinde, Mine Özerden sayesinde duruyor. Bugün AKM, AKM olarak duruyorsa arkadaşlarımız sayesinde duruyor. Şimdi diyorlar ki bunlar bize darbe yapmaya çalıştılar. Mahkeme salsa da salmam diyor. Her şeye ben karar veririm diyor” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı tanıtım toplantısını Haliç Kongre Merkezi’nde düzenledi. İstiklal Marşı’nın okunması ve saygı duruşu ile başlayan tanıtım toplantısında CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bir konuşma yaptı. Özel, konuşmasında şu ifadeleri kullandı:

“Napolyon’un bana dünyayı verseniz ona başkent yaparım dediği şehirde, Fatih Sultan Mehmet’in çağ açıp çağ kapattığı şehirde, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bu ülkenin ziğneti dediği şehirde beş yıldır hizmet veren Ekrem İmamoğlu’nun yeniden beş yıl hizmet vermesi için bir aradayız.

Bir ülkenin olabilmesi için o ülkenin ordusunun sınırlarını koruması ve bir sözleşmesi olması lazım. Bir sözleşmemiz var. Hepimizin üzerinde mutabık olduğu bir anayasamız yok ama ilk dört maddesinde mutabık olduğumuz bir anayasamız var. O anayasa, değiştirilene kadar hepimizi bağlıyor. Eğer siz o anayasanın bir maddesini yok sayarsanız başka birinin de başka bir maddeyi yok sayma tartışmasını kabul edersiniz.

Anayasa’nın 153’üncü maddesi Anayasa Mahkemesi’nin kararını bağlayıcı olduğunu söylerken birisinin talimatıyla beş kişi Anayasa’nın o sayfasını yırttı attı. Bu, başka birisinin Anayasa’nın 75’inci maddesini yok saymasını kabul etmek olur. Başka birisi gelir Anayasa’nın 101’inci maddesini atar. O, Cumhurbaşkanı’nın olmaması demektir. Yani birileri gelmiş devletin çivisini çıkarmaya çalışmaktadır.

Burada iki büyük ailenin temsilcileri var. Birisi Cumhuriyet Halk Partisi ailesidir, diğeri İstanbul Büyükşehir Belediyesi’dir. Bu iki ailenin ortak bir çocuğu var: Tayfun Kahraman. Burada Tayfun Kahraman nezdinde, Can Atalay’ı, Osman Kavala’yı, Çiğdem Mater’i selamlamak isterim.

Bu insanlar her biri temsil ettikleri meslek grubu yöneticileri olarak Gezi Platformu’nda yer aldılar. Bu insanlar dönemin başbakanıyla görüşmek istediler. Gezi’de bir kişinin daha burnunun kanamaması için çaba sarf ettiler. Bunun için altı madde istediler.

Ne istiyorlardı: Ağaçları kesmeyin diyorlardı. Gezi Parkı’nı kesip yerine Topçu Kışlası yapmayın, AKM’yi yıkıp yerine AVM yapmayın, gençleri nezarethaneye atmayın diyorlardı. Bugün Gezi Parkı yerinde duruyorsa Mücella Yapıcı sayesinde, Can Atalay sayesinde, Mine Özerden sayesinde duruyor. Bugün AKM, AKM olarak duruyorsa arkadaşlarımız sayesinde duruyor. Şimdi diyorlar ki bunlar bize darbe yapmaya çalıştılar. Mahkeme salsa da salmam diyor. Her şeye ben karar veririm diyor.

Ama İstanbul’un iki güzide takımı 100’üncü yılın son derbisini oynayacak. Alıp onları Riyad’a götürüyorlar. Sanki bilmezmiş gibi onlar gelince Anıtkabir’e gitmiyorlar. Sanki bilmezmiş gibi senin bir adım önüne gelip ‘Merhaba asker’ diye Türkçe selamlamaktan yani Türkçe’yi saygıyla ağzına almaktan imtina eden birinin ne yapacağını bilmezmiş gibi İstanbul’un, İzmir’in Türkiye’nin hak ettiği son derbiyi götürüyor ve orada Gazi Mustafa Kemal’i utanmadan pazarlık konusu yapmaya niyetleniyorlar sonra biz çıkıp her şeyden sen sorumlusun da bu konuda neden sorumlu değilsin diye sorduğumuzda açıklama yaptırıyorlar cumhurbaşkanımızın bu konuda bir dahli yok, bunu kulüplere sorduk biz yaptık diye.

Dahlin yoksa Gezi’den de elini çek, dahlin yoksa bu milletin evlatlarından elini çek. Yok her şeyi sen biliyorsan o maçı da oraya sen götürdün, o Suudi Arabistanlıları istemeyiz, İstiklal Marşı’nı okutmayız diyecek hadsizliğin sorumlusu da sensin Recep Tayyip Erdoğan.

Biz bu ülkeye önce bağımsızlığı getiren partiyiz. Sonra bu ülkeye çok partili rejimi, parlamenter rejimi getiren partiyiz. Sonra bu ülkeye sosyal devlet anlayışını ve sosyal belediyeciliği getiren partiyiz.

Türkiye’de yerel yönetimler tarafından ilk kez ortaya konulan kentsel dönüşümden toplu konut projelerine, metrodan metrobüse, hafif raylı sistemden biyolojik arıtma tesislerine kadar bugün bir çoğu bu salonda olmayan Cumhuriyet Halk Parti’li sosyal demokrat belediye başkanlarının ve onların inanmış kadrolarının eseridir. İstanbul’da ilk metronun temeli 1991’de Nurettin Sözen tarafından, İzmir’de Yüksel Çakmur tarafından atılmıştır.”

“Bunca engele rağmen başardıklarımız bize güven ve cesaret veriyor”

Özgür Özel’den sonra kürsüye çıkan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ise şunları söyledi: “Mustafa Kemal Atatürk, 10’uncu yıl nutkunda şöyle der: Az zamanda büyük ve önemli işler yaptık. Ve ardından şöyle devam eder: Fakat asla yaptıklarımızı asla kâfi görmeyiz. Çünkü çok ve daha büyük işler yapmak mecburiyetinde ve azmindeyiz. Hazır mıyız İstanbul

Aziz Atatürk’ten aldığımız ilhamla az zamanda büyük ve önemli işler başardık. Bunca engele rağmen başardıklarımız bize güven ve cesaret veriyor.

Sizlerin iradesiyle 2019 yılında köklü bir değişim başardık. Sizlerin desteğiyle biz başardıkça onlar 25 yılda yaptıklarını her gün ama acemice her gün hararetle bizim dört buçuk yılımızla kıyaslamak zorunda kaldılar. İnanın bu başarı hepimizin başarısıdır. Tüm inancımla söylüyorum, İstanbul olarak başarmaya devam edeceğiz.

31 Mart 2024’te sizlerin iradesiyle İstanbul’u yeniden kazanacağız. Ve Allah’ın izniyle daha büyük işler başaracağız. Çünkü engellemelere karşı bağışıklık kazandık. Hizmet ürettik tecrübe kazandık. Artık küçüldükçe küçüldü o engelleme refleksleri. Toza dönüştü görmüyoruz onları artık. Başarıya nasıl ulaşacağımızı artık çok daha iyi biliyoruz. Artık İstanbul senin. O, ‘İstanbul benim’ diyen tek kişiden kurtuldu. İstanbul 16 milyonun, İstanbul herkesin.

Bizim devraldığımız belediyede metro projeleri tamamen stop etmişti. Bazıları bir buçuk yıldır duruyordu. Bazıları 2016, 2017’de ihale edilmesine rağmen hiç başlanmamış haldeydi. İştirak şirketleri vergi borcuna batırılmış ve ihale yasaklısıydı. Bugün o parlak isimleriyle tekrar Türkiye’nin markası haline gelen iştiraklerimiz ne yazık ki İBB’nin bile ihalesine giremiyordu. Kasasında sadece altı milyon lira bırakılmış bir belediyeydi. Altı milyon lira ne demek biliyor musunuz 2019’da? İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bir saatlik bile gideri değildi.

Tabii enflasyon, döviz kurları ve işsizlik aldı başını gitti. Millletçe fakirleştik. Biz de İBB olarak gerçekten fakirleştik. Yürüttüğümüz her projenin bedeli dört kat beş kat bu dönemlerde artıyor oldu. İhaleler iptal edildi. Artan krizden dolayı hükumetin çıkardığı bir genelgeyle yüzde 15’in altında olan müteahhitler tek tek işleri iptal ediyorlardı. Her yürüttüğümüz projenin maliyeti artarken israfı bitirdiğimiz için biz bu zor dönemde bile onların ürettiği işlerin iki katını onların harcadıkları bütçenin yarısına bitirmeyi başardık.”

Paylaşın

CHP’den 14 Ocak’ta “Anayasa’ya Saygı” Mitingi Düzenleme Kararı

Gündeme ilişkin açıklamalar yapan CHP Lideri Özgür Özel, TBMM’yi 9 Ocak Salı günü olağanüstü toplantıya çağırdı. Özgür Özel, ayrıca 14 Ocak Pazar günü Ankara Tandoğan Meydanı’nda “Anayasa’ya saygı” mitingi düzenleyeceklerini açıkladı.

Haber Merkezi / CHP Lideri Özel, “Elimde tüm muhalafet partilerinin toplandığında katılacaklarını bildirdikleri; CHP ve Gelecek Partisi, Saadet Partisi, TİP, DEVA, Demokrat Parti tarafından imzalanan İYİ Parti ve DEM tarafından da toplanıldığında oturuma katılacakları ifade edilen 9 Ocak 2024 Salı günü saat 15.00’te Genel Kurulu toplantıya çağırdığımız başvurumuz burada. TBMM’yi kendi iradesine karşı yapılan bu darbe girişimine karşı olağanüstü toplantıya çağırıyoruz” diye konuştu.

“Ayrıca CHP olarak, sivil toplumda bu darbe girişimine karşı hangi demokratik çağrı varsa en yürekten katkıyı sağlayacağımızı ifade ediyoruz” diyen Özel, sözlerini şöyle sürdürdü:

“‘Geleceğimize sahip çıkıyoruz’ diyeceğimiz; demokrasiye, anayasaya sahip çıkacağımız büyük miting için, 14 Ocak Pazar günü saat 13.00’te tüm vatandaşlarımızı, tüm siyasi partileri, bu ülkenin geleceğine sahip çıkmak isteyen her ferdini, gençlerini Tandoğan Meydanı’nda geleceğimize, adalete sahip çıkan mitingimize davet ediyoruz.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin Merkez Yürütme Kurulu (MYK) ve Parti Meclisi (PM) toplantıları sonrası açıklamalarda bulundu. Özel’in açıklamasından satır başları şöyle:

“Yargı darbesi Can Atalay konusunu aşmıştır. Can Atalay 600 milletvekilinin oylarıyla insan hakları komisyonuna seçilmiştir. Birileri onlara hadi oradan siz bilmezsiniz biz biliriz demiştir. Bu durum Devlet Bahçeli’nin zoruna gitmiyorsa milletin zoruna gidiyordur.

153. maddede AYM kararları yayınlandığı anda AYM kararları yürütme, yasama ve yargı organları için bağlayıcı durumdadır. Kendisi için anayasa yaptıran Erdoğan kendini bu anayasanın da üzerinde görmektedir. Erdoğan, ‘153. maddeyi benim için yok hükmünde’ diyerek yırtıp atmıştır. Erdoğan darbe girişiminin başında olduğunu itiraf etmiştir.

Yapılan iş varlığımızı borçlu olduğumuz rengini bayraktan alan anayasayı tartışmaya açmaktır. Anayasa yoksa devlet yoktur, devlet yoksa düzen yoktur. Gücün zehirlediği bu şahıs, memleketi yönetilemez bir hale getirmiştir. Memleket muz cumhuriyetine dönmüştür. Siz burada yazılan kuralları terk ederseniz muz cumhuriyetini bile ararsınız.

Cumhuriyetten önce kurulmuş iki güzide kulübümüzü Arabistan’a götürenler Atatürk’ü pazarlık konusu yaparlar.  Bu ayıbı örtmeden bir miting tertip etmişler.

Yılbaşı eğlencesinden dönenlerle sabah namaza gidenler arasında bir sürtüşme planlamışlardır. .Bu durum bir yaralanmaya sebep vermiştir. Ardından yaşananları dikkatle takip ettik. Ege’nin babası Zafer beyi aradım. Şiddete karşıyız, ama geçmişte sabıkası olmayan, adresi belli 22 yaşındaki bir genci nasıl tutuklarlar. Yılmaz Tunç bir açıklasın bakalım. Yumruğa karşıyız ama Ege’nin tutuklanmasına da karşıyız. Ege’nin savunmasını okuduk. Pişman olduğunu söylemiş ama tutukladılar çocuğu.

Yargıtay’a kurumsal başvurumuzu yapıyoruz. Bu 5 hakim için görevden el çektirilmelerini kendi görevleri olduğunu hatırlatıyoruz.  Yargıtay’ın kararı Yargıtay’da görev yapan tüm hakimlerin üzerine sürülen bir lekedir. Bu 5 celladın ceza genel kuruluna götürülmesini davet ediyoruz. 5 tane celladın geleceğimizi karartmasına sessiz kalmayacağız.

“TBMM’yi olağanüstü toplantıya çağırıyouz”

Elimde tüm muhalefet partilerinin toplantıya katılacaklarını bildirdikleri CHP ve Gelecek Partisi, Saadet Partisi, TİP, DEVA, Demokrat Parti tarafından imzalanan İYİ Parti ve Dem tarafından da toplanıldığında oturuma katılacakları ifade edilen 9 Ocak 2024 Salı günü saat 15.00’te Genel Kurulu toplantıya çağırdığımız başvurumuz burada. TBMM’yi kendi iradesine karşı yapılan bu darbe girişimine karşı olağanüstü toplantıya çağırıyoruz.

Ayrıca CHP olarak, sivil toplumda bu darbe girişimine karşı hangi demokratik çağrı varsa en yürekten katkıyı sağlayacağımızı ifade ediyoruz. Gelecek hafta 14 Ocak Pazar günü geleceğimize sahip çıkıyoruz diyeceğimiz, demokrasiye, anayasaya sahip çıkacağımız büyük miting için, 14 Ocak Pazar günü saat 13.00’te tüm vatandaşlarımızı, tüm siyasi partileri, bu ülkenin geleceğine sahip çıkmak isteyen her ferdini, gençlerini Tandoğan Meydanı’nda geleceğimize, adalete sahip çıkan mitingimize davet ediyoruz.”

Paylaşın

CHP Lideri Özel: İstanbul Ve Ankara’da Kazanacağımıza İnanıyorum

31 Mart’ta yapılması planlanan yerel seçimlere ilişkin değerlendirmede bulunan CHP Lideri Özgür Özel, “İstanbul ve Ankara seçmenine saygısızlık etmek istemiyorum. Zaten bunu Ekrem Bey ile Mansur Bey ile de konuşuyoruz ‘Rehavete kapılmamalı, çok çalışmalıyız’ diye ama ben İstanbul ve Ankara’da kazanacağımıza şimdiden inanıyorum” dedi.

CHP Lideri Özel, anket şirketlerinin AK Parti için İstanbul ve Ankara’da kazanacak aday bulmakta zorlandıklarını söyledi, bu yerel seçimin ünvan maçı gibi olduğunu da sözlerine ekledi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Gazeteci Murat Yetkin’e yerel seçimlere ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Özgür Özel’in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“2 Ocak, 2024’ün ilk mülakatı; Genel Başkanlık makam odası. Konu Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Aralık 2023 başında aday isimlendirmeye 15 Aralık’ta başlayacağını söylemesi, sonra bunu Aralık sonuna ertelemesi ama 2024’e geldiğimiz halde henüz ortada isim olmamasına geliyor.

‘Anket şirketlerinin bana söylediği’ diyor Özel, ‘İstanbul’da Ekrem İmamoğlu, Ankara’da Mansur Yavaş’ın karşısında ölçmedikleri kişi kalmamış. Ekrem Bey’e karşı 20, Mansur Bey’e karşı 12 ismin başarı şansını ölçtüklerini duyuyoruz. Ama hâlâ adaylarımızı zorlayacak adayları bulamıyorlar.’

“Muhalefet partileriyle polemiğe girmiyoruz”

Özel, ‘Bu yerel seçimin öneminin farkındayız’ diyor; ‘Unvan maçı gibi bir şey olacak. Psikolojik üstünlüğün kimde olduğunu gösterecek. Yerel seçimlerde muhalefetin başarısız olması iktidarın gücünü perçinleyecek. Bu nedenle muhalefete muhalefet etmiyoruz. Muhalefet partileriyle polemiğe girmiyoruz.’

Özel İYİ Parti’yi mi kast ediyor bu sözlerle?

‘Ben bizim çatıda çok isteyip yapamadığımız birlikteliği tabanın, seçmenin sağlayacağına inanıyorum. Biz İYİ Partilileri kendimizden çok farklı görmüyoruz. Cumhuriyete, demokrasiye, laikliğe, Atatürk’e bağlı insanlar olarak görüyoruz. Ben İYİ Partililerin CHP’nin elindeki bir belediyenin AK Parti’ye ya da MHP’ye teslim edilmesini istemeyeceklerine inanıyorum.’

Kasıt İstanbul ve Ankara mı daha çok?

‘İstanbul ve Ankara seçmenine saygısızlık etmek istemiyorum. Zaten bunu Ekrem Bey ile Mansur Bey ile de konuşuyoruz ‘Rehavete kapılmamalı, çok çalışmalıyız’ diye ama ben İstanbul ve Ankara’da kazanacağımıza şimdiden inanıyorum.’

Özel, anket şirketlerinden duyduklarına göre bir anketçi Tayyip Bey’in ekibine Ankara ve İstanbul için ‘Sizin kaybedecek adayları arıyorsunuz’ gibi şey söylediğini aktarıyor.

‘AK Parti şöyle bir sıkıntı var’ diyor; ‘Mansur Yavaş’ın da Ekrem İmamoğlu’nun da herhangi bir belediye başkanının tanınırlığını çok aşan etkileri var. İkisiyle de başa çıkacak adayları bulmakta zorlanıyorlar.’

Özel’e gör İstanbul, ‘Tayyip Bey’in sancak gemisi’ idi. ‘Ele geçirdik’ diyor yüzünde muzip bir ifadeyle; ‘Bir çağrım var Tayyip Bey’e: yurt dışında Türkiye’nin ekonomisiyle övünemez ama Türkiye’nin Başkaneti Ankara, Türkiye’nin en büyük şehri İstanbul emin ellerde, iyi yönetiliyor diye övünebilir. Buna devam edelim diyoruz.’”

CHP Lideri Özel’in açıklamalarının tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın