Devletin Parası Faizcilere Akıyor!

CHP Genel Başkan Yardımcısı Özgür Karabat, 2025 yılında faiz ödemelerine aktarılan bütçe büyüklüğüne dikkat çekerek, “İşçi, memur, emekli zor şartlar altında yaşarken, devletin parası faizcilere akıyor” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Türkiye’nin yüksek borçlardan ve faiz ödemelerinden kurtulmasının ilk yolu, AKP’den ve onun yiyici ortaklarından kurtulmak olacaktır. Daha sonra vergi reformu ve stratejik sektörel kalkınma planları ülke ekonomisini ayağa kaldırabiliriz.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Özgür Karabat, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamalar ile AK Parti’nin ekonomi politikalarını eleştirdi.

Karabat’ın açıklamaları şöyle:

“AKP’nin plansız ekonomi politikaları, ülkeyi derin bir ekonomik krize sürükledi. Halktan toplanan vergilerin büyük bir kısmı faiz ödemelerine gidiyor. İbretlik verileri sizinle paylaşıyorum.

Ekim ayı itibariyle, tüm iç borçlar bugün ödense, 4,4 trilyon TL anapara ödemesine karşılık 5,8 trilyon lira faiz ödemesi yapılacak. Diğer bir ifadeyle, 100 liralık anapara ödemesine karşılık 132 lira faiz ödenecek.

2025’te 823 milyar TL anapara ödemesine karşılık 1 trilyon 563 milyar TL faiz ödemesi yapılacak. Yani faize ödenecek para anaparanın neredeyse iki katı.

2025 yılında borçlanmalar sürecek. Bütçe açığı kaynaklı 3trilyon 242 milyar liralık anapara ve faiz ödemesi planlanıyor. Bu tutar 2017’de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nden önce, 141 milyar liraydı. Yeni sistemin bir sonucu olarak 23 kat arttı.

AKP, ideolojik olarak faize karşı olduğunu söyleyerek oy topluyor. Dinin kutsal değerlerini sürekli diline dolayıp faiz-nas diyenlerin ülkeyi getirdiği nokta ise budur. Faizsiz finans sistemi diye büyütmeye çalıştıkları sistem bile piyasa faizi ile aynı oranda faiz alıyor.

Kamu, ağırlıklı olarak dövizle ve değişken faizli enstrümanlarla borçlanıyor. Yani bütçede planlanan faiz ödemeleri daha da artabilir. Bu yapı sürekli yüksek faiz harcaması yaratıyor.

Faize, tefecilere çalışan bütçe ile enflasyon düşmez ve kalkınma sağlanamaz. İşçi, memur, emekli zor şartlar altında yaşarken, devletin parası faizcilere akıyor.

Türkiye’nin yüksek borçlardan ve faiz ödemelerinden kurtulmasının ilk yolu, AKP’den ve onun yiyici ortaklarından kurtulmak olacaktır. Daha sonra vergi reformu ve stratejik sektörel kalkınma planları ülke ekonomisini ayağa kaldırabiliriz.”

Paylaşın

2025 Yılında 12 Trilyon Liraya Yakın Vergi Toplanacak

CHP Milletvekili Özgür Karabat, “AKP, 2025 bütçesi hazırladı. Yakında bütçe teklifi Meclis’e gelecek ve ayrıntılarını konuşacağız. 12 trilyon liraya yakın vergi toplanacak” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Vatandaştan toplanan vergilerle oluşturulan bütçeyi kamu idareleri harcayacak. Ama nasıl?”

Karabat, açıklamasının devamında, Her kamu kurumunu AKP’nin istihdam ofisine çeviren AKP, devletin kurumsal yapısını darmadağın etti. Kamu bankalarından büyükelçiliklere, valiliklerden okullara kadar AKP’lilere koltuk ve makam arabası sunuluyor. Böyle olunca da kamu kurumları kontrolsüz harcama yapıyorlar” ifadelerini kullandı.

CHP İstanbul Milletvekili ve Genel Başkan Yardımıcısı Özgür Karabat, sosyal medya hesabından 2025 bütçesine ilişkin açıklamalar yaptı. Karabat’ın açıklamalarından öne çıkan bölümler şöyle:

“AKP, 2025 bütçesi hazırladı. Yakında bütçe teklifi Meclis’e gelecek ve ayrıntılarını konuşacağız. 12 trilyon liraya yakın vergi toplanacak. Vatandaştan toplanan vergilerle oluşturulan bütçeyi kamu idareleri harcayacak. Ama nasıl?

Her kamu kurumunu AKP’nin istihdam ofisine çeviren AKP, devletin kurumsal yapısını darmadağın etti. Kamu bankalarından büyükelçiliklere, valiliklerden okullara kadar AKP’lilere koltuk ve makam arabası sunuluyor. Böyle olunca da kamu kurumları kontrolsüz harcama yapıyorlar.

Sayıştay 445 kamu idaresi inceliyor ve bunların faaliyet raporu yayınlaması gerekiyor. 2023 Sayıştay raporlarına baktığımızda, bunların 6 tanesinin rapor yayınlamaya bile tenezzül etmediğini görüyoruz.

258 kamu idaresi faaliyet raporunda temel mali tablolara ve bu tablolara ilişkin açıklamalara yer vermedi. 278 idare bütçe hedef ve gerçekleşmeleri arasında meydana gelen sapmaların nedenleri hakkında açıklama yapmadı.

Rapor sunan idarelerin onlarcasının eksik rapor hazırladığı görüldü. Özel ödenek, dış proje kredisi, bağış ve yardım gibi kaynaklar faaliyet raporlarında yok. Hatta 16 idarenin yalan bilgi verdiği ortaya çıktı. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün.

Sayıştay, yetkileri kırpılmasına rağmen bu tespitleri yaptı. Bağımsız bir denetim kurumunun kamu idarelerini denetlediğini düşünün, sonuçta kim bilir neler çıkar… Saray’ın tek derdi kontrolsüz para harcamak. Vatandaş ne sıkıntı çekiyormuş umurlarında değil.

Bütçe, yani vatandaştan toplanan paralar kamu kurumları tarafından keyfi bir şekilde harcanıyor. AKP bunların denetlenmesini istemiyor. Geldiğimiz noktada eğitim ve sağlık başta olmak üzere kamunun sorumluluklarında çöküş yaşanıyor.

AKP, kamudaki savurganlığı bu sefer de savunma sanayi ile örtmeye çalışıyor. Hamaset söylemleri ile başarısızlıklarkonuşulmasın isteniyor. 2025, AKP’nin son bütçesi olmak zorundadır. Çünkü, Türkiye artık bu iki yüzlü ve vurguncu kafayla bir yere varamaz.”

Paylaşın

“Borsa İstanbul’da Vurgun” İddiası: SPK’ya Çağrı

Borsa İstanbul’da yaşanan son düşüşler ve organize vurgun iddialarıyla ilgili eleştirilerde bulunan CHP Milletvekili Özgür Karabat, Sermaye Piyasası Kurumu’na (SPK) seslendi:

“Siz sadece halka arz, AKP açıklamaları, sermaye artırımları gibi evrak işleriyle mi görevlisiniz? SPK’nın asli görevi borsa yatırımcısını korumak, onların soyulmasına engel olmaktır!”

Borsa İstanbul’da son zamanlarda dikkat çekici bir düşüş yaşanırken, enflasyon karşısından küçük birikimlerini borsaya yönlendiren milyonlarca küçük yatırımcı da büyük zarara uğradı.

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Özgür Karabat, konuya ilişkin açıklamasında “AKP, vatandaşları ‘yerli ve milli’ söylemleri ile döviz ve altın yerine borsaya yönlendirdi” diyerek “Borsaya yatırım yapan 8 milyon civarındaki vatandaşımızın hemen hemen hepsi büyük zararda” ifadelerini kullandı.

Borsada yaşanan düşüşleri sosyal medyada dile getiren CHP Genel Başkan Yardımcısı Özgür Karabat, yaşanan düşüşü “vurgun” olarak niteleyerek, “Son 3 ayda pay senedi değeri 14 trilyon TL’den 13 trilyon TL’ye geriledi. 1 trilyon liralık kayıp oluştu. Ucuza hisse toplayıp satan tahtacılar ve bazı portföy yönetim şirketleri on milyarlarca lirayı ceplerine attılar” dedi.

Borsada yaşanan düşüşleri sosyal medyada dile getiren CHP Genel Başkan Yardımcısı Özgür Karabat, yaşanan düşüşü “vurgun” olarak niteleyerek, “Son 3 ayda pay senedi değeri 14 trilyon TL’den 13 trilyon TL’ye geriledi. 1 trilyon liralık kayıp oluştu. Ucuza hisse toplayıp satan tahtacılar ve bazı portföy yönetim şirketleri on milyarlarca lirayı ceplerine attılar” dedi.

Asli görevi borsa yatırımcısını korumak olan SPK’ya da seslenen CHP’li Karabat; “Siz sadece halka arz, AKP açıklamaları, sermaye artırımları gibi evrak işleriyle mi görevlisiniz? Bu servet transferi ve soygununu asla meşrulaştıramazsınız.” diyerek sorumlulardan er geç hesap sorulacağını da sözlerine ekledi.

Karabat sosyal medyadaki paylaşımında şunları dile getirdi:

1-AKP, vatandaşları “yerli ve milli” sözleri ile döviz ve altın yerine borsaya yönlendirdi. Geldiğimiz noktada borsaya yatırım yapan 8 milyon civarındaki vatandaşımızın hemen hemen hepsi büyük zararda.

2-Çok büyük bir organize vurgun döndüğü iddiaları aldı yürüdü. Sadece son 3 ayda pay senedi değeri 14 trilyon TL’den 13 trilyon TL’ye geriledi. 1 trilyon liralık kayıp oluştu. Ucuza hisse toplayıp satan tahtacılar ve bazı portföy yönetim şirketleri on milyarlarca lirayı ceplerine attılar.

3-Eski Hazine Bakanı Nureddin Nebati, BIST şirketlerinin piyasa değerinin GSYH’ye oranının %60’a çıkması gerektiğini söylemişti. Mehmet Şimşek de finansman ihtiyacının %12’sinin sermaye piyasalarından karşılandığını, bunun ABD’deki gibi %60’a çıkması gerektiğini vurgulamıştı.

4-Moody’s ve diğer uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları Türkiye’nin notunu artırdılar. Bunu ballandıra ballandıra anlatıp, Türkiye’ye yatırım yağacağını, borsanın uçacağını söyleyerek vatandaşları kandırdınız.

5- Bu ülkede SPK ne iş yapar?

Siz sadece halka arz, AKP açıklamaları, sermaye artırımları gibi evrak işleriyle mi görevlisiniz? SPK’nın asli görevi borsa yatırımcısını korumak, onların soyulmasına engel olmaktır!

6-Bir taraftan vurgun yapılırken, diğer taraftan da borsa yatırımcısının hisseleri değersizleştirilerek enflasyonla mücadele ettiğinizi mi sanıyorsunuz!

Bu servet transferi ve soygununu asla meşrulaştıramazsınız!

7-Vatandaş 3 kuruş birikimi enflasyon karşısında erimesin diye AKP’ye güvenip borsaya girdi. Sonuçta tahtacıların ve bazı portföy şirketlerinin kölesi oldular.

Her şey kayıtlar altında, gün gelince bunların tek tek hesabını soracağız!”

(Kaynak: Gazete Duvar)

Paylaşın

“Atatürk, Keban, Karakaya, Ilısu Gibi Barajlar Satılacak” İddiası

CHP Genel Başkan Yardımcısı Özgür Karabat, “Enerjide dağıtım sektörünün tamamı özelleştirildi. 2013’te 15 milyar dolara satıldı. 21 dağıtım bölgesi özel şirketlerin kontrolünde. Dağıtım şirketlerinin kamuya karşı görevlerini yerine getirmediklerini defalarca dile getirdik” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Elektrik üretiminin yüzde 80’inden fazlası özel sektörde. Şimdi yüzde 100’ünü özel şirketlere devredecekler. Atatürk, Keban, Karakaya, Ilısu gibi barajlarımızı satacaklar. Sektörün uzmanlarına göre kamunun santrallerinin bedeli 50 milyar doları buluyor.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Özgür Karabat, sosyal medya hesabından, iktidarın yerel seçimlerin ardından ‘özelleştirme’ planını anlattı.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in “dezenflasyon ve yabancı yatırım sürecinin yılın ikinci yarısında başlayacağı” sözünün temelinde özelleştirme olduğunu ifade eden Özgür Karabat, “Çok derin bir operasyon yürütülüyor” dedi.

“Yabancılara, özellikle Arap sermayesine söz verildi” ifadelerini kullandı ve enerji santrallerine işaret eden Karabat, şunları söyledi: Seçim sonrası yabancı yatırım kısa sürede gelecek dediler. Kimse gelmedi. Şimdi de özelleştirme yapıp bunları yabancı yatırımcı diye anlatacaklar. Çok derin bir operasyon yürütülüyor. Yabancılara, özellikle Arap sermayesine söz verildi. Kamuda çok az varlık kaldı. Onlar da ağırlıklı olarak enerji santralleri.

Enerjide dağıtım sektörünün tamamı özelleştirildi. 2013’te 15 milyar dolara satıldı. 21 dağıtım bölgesi özel şirketlerin kontrolünde. Dağıtım şirketlerinin kamuya karşı görevlerini yerine getirmediklerini defalarca dile getirdik. Elektrik üretiminin yüzde 80’inden fazlası özel sektörde. Şimdi yüzde 100’ünü özel şirketlere devredecekler.

Atatürk, Keban, Karakaya, Ilısu gibi barajlarımızı satacaklar. Sektörün uzmanlarına göre kamunun santrallerinin bedeli 50 milyar doları buluyor. Bunları Mehmet Şimşek yerel seçim sonrası satarak günü kurtaracak. Şimşek’in dezenflasyon ve yabancı yatırım sürecinin yılın ikinci yarısında başlayacağı sözünün temeli, TCMB’nin yeni para politikaları değil, özelleştirme kaynaklı döviz girişidir.

Türkiye’de gerçek anlamda bir yapısal reform, üretime geçiş ve hukukun üstünlüğü sağlanmadan dezenflasyon yaşanması söz konusu olamaz. Şimşek de bunu çok iyi biliyor. Ama siyasi ikballeri, vatanın ikbalinin önüne geçtiği için kamunun malını yağmalayacaklar. Mehmet Şimşek’i buradan tekrar uyarıyorum. Saray’ın kirli planlarını uygulayan insan olarak tarihe geçme! Gittiğin yol, yol değil. Elbet hesabı sorulur.”

Paylaşın

“AK Parti, Kur Korumalı Mevduat Bombasını Devalüasyonla Çözmek İstiyor”

“AKP, KKM bombasını devalüasyon ile çözmek istiyor” diyen CHP’li Özgür Karabat, KKM’de biriken tutarın 3 trilyon 357 milyar olduğunu ve bunun toplam mevduatın yarısına yakın bir seviyeye denk geldiğini hatırlatarak “Burada devletin yapacağı ödeme 600 milyar TL’yi aşacak gibi duruyor. Kur tutulamazsa, ki bu ihtimal oldukça yüksek, KKM’nin maliyeti trilyon liraları bulabilecek” dedi.

Karabat AKP’nin söz konusu riskin farkında olduğunu belirterek “Bir süre bu yatırımcılar TL’de yüksek faizle tutulacak. Yerel seçimler sonrasında TL devalüe edilip bu paraların reel değeri kaybolacak. Böylece KKM varlıklarının ekonomiye tehdidi bertaraf edilecek. Ancak bunun bedeli zincirleme şirket iflasları ve işsizlik olacak” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Özgür Karabat, hükümetin Kur Korumalı Mevduat’tan (KKM) çıkış için atacağı adımları sosyal medya hesabından madde madde sıraladı. Karabat’ın açıklaması şöyle:

“AKP, KKM bombasını devalüasyon ile çözmek istiyor:

1) Verilerle oynayan, yalan bilgilerle ekonomiyi iyi göstermeye çalışan AKP, yolun sonuna geldiğini anladı. Şimdi çok tehlikeli bir planı devreye aldılar. Tek tek anlatalım…

2) Kur Korumalı Mevduat (KKM) ile 2021’in Aralık ayından 2023 Mayıs’ına kadar zar zor gemiyi yüzdüren AKP, öve öve bitiremediği KKM’den şimdi kurtulmak istiyor. Çünkü algılarla ne kadar oynarsanız oynayın, matematik yalan söylemez.

3) KKM’nin büyüklüğü 3 trilyon 357 milyar TL’ye ulaştı. Toplam TL mevduatın yarısına yakın bir seviye. Ancak diğer mevduatlar bankaların yükümlülüğünde. KKM’de kamunun da yükümlülüğü var. Burada devletin yapacağı ödeme 600 milyar TL’yi aşacak gibi duruyor.

4) Kur tutulamazsa, ki bu ihtimal oldukça yüksek, KKM’nin maliyeti trilyon liraları bulabilecek. Risk ne kadar büyük, GSYH ile karşılaştıralım. GSYH 2023 ilk çeyreğinde cari fiyatlarla 4,6 trilyon TL oldu. 2022’de yıllık GSYH 15 trilyon TL seviyesindeydi

5) 3,3 trilyon liralık devasa bir menkul birikiminin dövize gitmemesi için KKM taahhüdü yatırımcıyı durduruyordu. Şimdi bankalara KKM yapmayın talimatı verildi. Karşılığında KKM’ler yüksek faiz vaatleri ile mevduat hesaplarına çekilecek. Böyle döviz taahhüdü kalkmış olacak.

6) Bir süre bu yatırımcılar TL’de yüksek faizle tutulacak. Yerel seçimler sonrasında TL devalüe edilip bu paraların reel değeri kaybolacak. Böylece KKM varlıklarının ekonomiye tehdidi bertaraf edilecek. Ancak bunun bedeli zincirleme şirket iflasları ve işsizlik olacak.

7) AKP, seçim sonrasında çıkıp “Döviz olması gereken yere geldi, KKM sorunu çözüldü, şimdi toparlanma zamanı” deyip ondan sonraki 4 yıl boyunca yeni bir masal anlatacak. Ama bunların hiçbiri tutmaz.

8) Öyle plansız ve öngörüsüz politikalar yürütülüyor ki, KKM’nin bu kadar büyüyeceği, 2022 milli gelirinin 5’te 1’i seviyesine ulaşabileceği tahmin bile edilemedi. Şimdi ondan kurtulmak için de yıkıp dökecekler.“

Paylaşın

Ekonomide Mehmet Şimşek Dönemi: 4 Günlük Fatura 1 Trilyon TL

CHP Milletvekili Özgür Karabat, Mehmet Şimşek’in 4 günlük faturasının 1 trilyon TL olduğunu vurgulayarak, “Döviz yavaş yavaş serbest bırakıldı. Dolar bir noktaya geldikten sonra büyük ihtimalle faiz silahı çekilecek. Dövizdeki artış durdurulup, sıcak paranın gelmesi sağlanacak. Ancak bu paralar yatırıma dönüşmeyecek. Kısa sürede faizini alıp gidecekler. Plan bu…” dedi.

Haber Merkezi / “203,3 milyar dolar olan kısa vadeli dış borç 3,9 trilyon liradan, 4,9 trilyon liraya çıktı” diyen Karabat, “Yani Türkiye’nin bir yıl içinde ödemesi gereken borcu 1 trilyon TL arttı. 2023 bütçesinin 4,6 trilyon TL olduğunu hatırlarsak tehlikenin ne kadar büyük olduğunu görürüz” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Özgür Karabat, döviz kurundaki büyük sıçramaya ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Karabat’ın sosyal medya hesabından yaptığı değerlendirme şöyle:

“Rezervleri tüketen, ülkeyi yatırım değil rant üssüne çeviren AKP ekonomide yolun sonuna geldiğini anlayınca her türlü hakaret ettiği Batı’ya yanaşmak için Mehmet Şimşek’i geri getirdi. Peki, Şimşek’in maliyeti ne olacak?

Batı sermayesinin faizden kazanması için harekete geçildi. Hatırlayın, 28 Mayıs’ın ertesinde Avrupa liderleri mültecileri tutacağı için Erdoğan’a minnet dolu tebrik mesajları yağdırıyorlardı. Şimdi de alacakları faiz için avuçlarını ovuşturuyorlar.

Döviz yavaş yavaş serbest bırakıldı. Dolar bir noktaya geldikten sonra büyük ihtimalle faiz silahı çekilecek. Dövizdeki artış durdurulup, sıcak paranın gelmesi sağlanacak. Ancak bu paralar yatırıma dönüşmeyecek. Kısa sürede faizini alıp gidecekler. Plan bu…

Peki, bize faturası ne olacak? Türkiye’nin dış borcu 459 milyar dolar. Doları seçim öncesi zar zor 19 TL’de tuttular. O zamanki borç 8,7 trilyon liraydı, şimdi ise kuru 24 TL’den ele alırsak 11 trilyon TL.

203,3 milyar dolar olan kısa vadeli dış borç 3,9 trilyon liradan, 4,9 trilyon liraya çıktı. Yani Türkiye’nin bir yıl içinde ödemesi gereken borcu 1 trilyon TL arttı. 2023 bütçesinin 4,6 trilyon TL olduğunu hatırlarsak tehlikenin ne kadar büyük olduğunu görürüz.

Büyük bir ihtimalle sert bir faiz artışıyla birlikte kur frenlenecek ve ekonomi soğutulacak. Böylece dövize olan talebin azalması sağlanacak ama diğer taraftan işsizlik de patlayacak.

Kurun önünü açarak aslında TÜİK’in enflasyonunun yalan olduğunu itiraf etmiş oldular. Enflasyona paralel artmayan dolar kuru, döndü dolaştı patlama noktasına geldi. Sonuçta düşük enflasyon verileri ile işçinin, memurun ve emeklinin hakkı çalındı.

AKP’nin beceriksiz politikasının faturasını orta ve alt gelir grubu vatandaşlarımız ödeyecek. Yani ülkenin %80’ine fatura kesildi. Milli gelirin %48’ini elinde bulunduran nüfusun %20’si ise bundan etkilenmeyecek.

Araç saltanatı, bakan yardımcılıkları, ballı koltuklar, sarayın harcamaları, 3-4 yerden alınan maaşlar, AKP teşkilatlarına havadan verilen kadrolar başta olmak üzere adımlar atılması gerekiyordu. Biz bunları yapacaktık. Ama AKP faturayı ilk halka kesiyor. Rantına dokunmuyor.

Bütçe açığı, dış ticaret dengesizliği, ithalata bağımlılık, finansman zorlukları, müteşebbislerin durması, genç nüfusun geleceğe güvensiz bakması gibi onlarca problem dururken Şimşek sadece gündemi oyalar…”

Paylaşın

Elektriğe Yüzde 100 Zam Yolda

“Devletin vatandaşını koruyacak gücü maalesef kalmamıştır. Enerji maliyetleri doğrudan yansıtılıyor. Ama en büyük zam elektriğe gelecek” diyen CHP Milletvekili Karabat, “Elektriğe yüzde 100 zam yolda” olduğunu ifade etti.

Haber Merkezi / Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Özgür Karabat, sosyal medya hesabından dikkat çeken açıklamalarda bulundu.

Elektriğe yüzde yüz zammın yolda olduğunu ifade eden Karabat’ın açıklamaları şu şekilde;

“Benzine yılbaşından bu yana yapılan 18’inci zamla birlikte litre fiyatı 24 TL’ye çıkacak. Devletin vatandaşını koruyacak gücü maalesef kalmamıştır. Enerji maliyetleri doğrudan yansıtılıyor. Ama en büyük zam elektriğe gelecek.

Mesken düşük kademe vergi dahil kilovatsaat (kWh) başına 1,26 TL’ye satılıyor. Yüksek tüketim bedeli 1,89 TL. Ancak bir kWh elektriğin üretim maliyeti 2,7 TL’ye kadar çıkmış durumda. Sanayi ve ticarethane aboneleri de kWh başına 2,74 TL ödüyor.

Dolayısıyla mesken elektriğinin sanayi ve ticarethane aboneleri tarafından sübvanse edilmesi de artık söz konusu değil. Enerji üretiminin yaklaşık %85’ini özel sektör yaptığı için, bunların da en az %70 oranında döviz borçlusu olduğundan zam kaçınılmaz!

Enerji sektöründeki yanlış özelleştirmeler ve tamamen dövize endeksli finans sistemi Türkiye’yi dünyanın en pahalı elektriğini tüketen ülkeler arasına soktu. Kamunun rezervleri boş olduğundan şimdi AKP Hükümeti mecbur bir şekilde %100 zam yapacak.

Dolar kuru, petrol-doğalgaz fiyatları ile elektrik üretim maliyetleri arttıkça, AKP kasada 5 kuruş para bırakmadığı için bunların faturasını halka kesecek. AKP’nin bunu çözecek kabiliyeti de kalmamıştır.

AKP eğer elektrik zammını memura ve emekliye daha fazla enflasyon farkı vermemek için temmuz ayına bırakırsa, bu zammın oranı %100 değil, %150 dahi olabilir. Buradan tüm vatandaşlarımızı ve yatırımcılarımızı uyarmış olayım.”

Paylaşın