AK Parti’de Erime Devam Ediyor: Oy Oranı Yüzde 26.1

Geçen yıl yapılan genel seçimlerde yüzde 35.32 oy alan AK Parti’nin oy oranı nisan ayında 31.1’e mayıs ayında 29.1’e geriledi. Haziran ayında yüzde 32.4’e yükselen AK Parti’nin oy oranı temmuz ayında 26.1’e geriledi.

Genel seçimlerde yüzde 25.41 oy alan CHP oranı ise nisan ayında 35.9, mayıs ayında 33.2, haziran ayında 32.8, temmuz ayında ise 33.8 oldu.

Kamuoyu araştırma şirketi Metropoll’ün kurucusu ve genel müdürü Özer Sencar, CHP ve AK Parti’nin oy oranlarına ilişkin yaptıkları son anket sonuçlarını sosyal medya hesabından paylaştı.

Buna göre yerel seçimlerden 1. parti olarak çıkan CHP’nin oyu  kararsızlar dağıtıldıktan sonra AK Parti’nin 7.7 puan üzerinde.

Metropoll Araştırma’nın ‘Türkiye’nin nabzı’ araştırmasında “Bu pazar milletvekili seçimi olsa kime oy verirsiniz” sorusuna verilen yanıtlarla şekillenen sonuçlara göre 14 Mayıs 2023 Seçimi’nde 35.32 oy alan AK Parti’nin nisan ayında 31.1 olan oy oranı mayısta 29.1’e düşüp haziranda 32.4’e yükseliyor. Ardından temmuzda 26.1’e geriliyor.

14 Mayıs 2023 Seçimi’nde 25.41 oy alan CHP ise yerel seçimden 1. parti olarak çıktıktan sonra nisan ayında 35.9 olan oy oranı mayısta 33.2, haziranda 32.8’e, temmuzda ise 33.8’de kaldı.

Özer Sencar, anket sonuçlarını paylaştığı mesajına şu notu düştü: “Son 4 ayda AK Parti ve CHP’nin oylarındaki (kararsızlar dağıtılmış) değişim. Dar gelirlilerin tepkisi nedeniyle AK Parti oyları 3 Kasım 2002’den buyana en düşük seviyeye inmiş durumda.”

Paylaşın

MetroPOLL Anketi: AK Parti En Düşük Oy Oranına Geriledi

MetroPOLL Araştırma Direktörü Özer Sencar, araştırmalarına göre AK Parti’nin en düşük oy oranına gerilediğini ve birinci parti olan CHP’nin yaklaşık 7.5 puan gerisine düştüğünü söyledi.

MetroPOLL Araştırma Direktörü Özer Sencar, kurumunun yaptığı son anketin sonuçlarını açıkladı.

Halk TV’ye konuk olan Sencar, araştırmalarına göre AK Parti’nin en düşük oy oranına gerilediğini ve birinci parti olan CHP’nin yaklaşık 7.5 puan gerisine düştüğünü söyledi.

AK Parti’nin bir ayda 6 puan gerilediğini belirten Sencar, “CHP şu an AK Parti’den 7 puan önde. Temmuz ayında ücretliler beklenti içindeydi hiçbir şey alamadılar. Her 100 kişiden 81’i ‘Ekonomi kötü yönetiliyor’ diyor. Ekonomi böyle giderse AK Parti’yi CHP bile kurtaramaz” dedi.

Ankete göre kararsızlar dağıtılmadan CHP’nin oyu yüzde 23.5, AK Parti’nin oyu ise yüzde 18 olarak ölçüldü. Kararsızlar dağıtıldığında ise CHP’nin oyu yüzde 33.8, AK Parti’nin oyu yüzde 26.1 olarak hesaplandı.

Şirketin haziran ayında yaptığı araştırmada CHP, AK Parti’nin yalnızca 0.4 puan önündeydi. Haziran anketiyle kıyaslandığında CHP oyunu 1 puan artırırken AK Parti ise 6.3 puan kaybetti.

Paylaşın

İstanbul, Ankara Ve İzmir’de Hangi Aday Önde?

31 Mart’ta yapılması planlanan yerel seçimlere sayılı günler kalırken, anket şirketleri de araştırmalarına hız verdi. Son olarak Metropoll Araştırma’nın Kurucusu Özer Sencar, İstanbul, Ankara ve İzmir için ellerindeki anket sonuçlarını paylaştı.

Özer Sencar, İstanbul, Ankara ve İzmir’de Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) adaylarının rakiplerine oranla önde olduğunu ifade etti.

Metropoll Araştırma’nın Kurucusu Özer Sencar, 31 Mart yerel seçimlerine ilişkin açıklamalarda bulundu. Sözcü TV’de katıldığı programda Sencar, Ankara için 10 gün önce yaptıkları araştırmanın sonucunu paylaşarak, “Mansur Yavaş, AK Parti adayı Turgut Altınok’un tam 14 puan önde” dedi.

Sencar, şu değerlendirmeyi yaptı: “Eğer Mansur Yavaş’tan başka parti adayları ve AK Parti adayı 10 puan çekemezse Ankara’nın Mansur Yavaş’ta kalacağı konusunda çok eminim.”

Sencar, İstanbul’da Ekrem İmamoğlu’nun rakibi Murat Kurum’un önünde olduğunu ifade etti. Sencar, “İmamoğlu kesin kazanır demem için en az 5 puanlık bir farka ihtiyacı var” diye konuştu.

İzmir’de CHP için bir problem görmediğini belirten Sencar, “Yaptığımız anketlere göre İzmir’de de CHP’nin adayı Cemil Tugay rahat bir şekilde kazanıyor. CHP’nin İzmir’de ithal bir adaya oy vereceğini düşünmüyorum” diye konuştu.

Paylaşın

Üç Anket Şirketi: Kılıçdaroğlu Seçimi İlk Turda Kazanıyor

14 Mayıs’ta yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği seçimlerine haftalar kala kamuoyu şirketleri de partilerin ve liderlerin oy oranlarına ilişkin değerlendirmelerini açıklamaya devam ediyorlar.

Kemal Özkiraz, Özer Sencar ve Mehmet Pösteki, 14 Mayıs’ta CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı seçimini birinci turda kazanacağını aktardı.

14 Mayıs’ta yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği seçimlerine sayılı günler kaldı. Seçime giderken Cumhur İttifakı’nın adayı Recep Tayyip Erdoğan, Millet İttifakı’nın adayı Kemal Kılıçdaroğlu, Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce ve Ata İttifakı’nın adayı Sinan Oğan’ın Cumhurbaşkanı adaylıkları netleşti.

Seçimlerin gündeme girmesi ile kamuoyu şirketlerinin seçim anketleri önem kazanıyor. Peki adaylıkların kesinleşmesiyle birlikte seçim sonuçları ile ilgili anket şirketleri ne diyor?

Artı Gerçek’ten Cengiz Anıl Bölükbaş’ın haberine göre, ORC Araştırma Genel Müdürü Mehmet Pösteki, MetroPOLL Araştırma Genel Müdürü Prof. Dr. Özer Sencar ve Avrasya Araştırma Merkezi Kurucusu Kemal Özkiraz seçimleri değerlendirdi.

ORC Araştırma Genel Müdürü Mehmet Pösteki,1,5 – 2 yıldır Cumhur İttifakı’nın mecliste çoğunluğu kaybetmesinin verilerine yansıdığını aktardı. Cumhur İttifakı’nda yüzde 53’lerden yüzde 38-40’lara bir gerileme olduğunu söyleyen Pösteki’ye göre, bunun en önemli sebepleri arasında ekonomi, adalet ve sığınmacı konuları yer alıyor:

“Başta ekonomi, sığınmacı ve adalet konusundan dolayı iktidarı hedef alma söz konusu. Gençlerde de özgürlük endişesi, kendilerini dünyanın diğer ülkelerindeki yaşıtlarıyla karşılaştırıyor olmaları ve ekonomik konuda sıkıntı yaşıyor olmaları söz konusu. Diğer taraftan baktığımızda muhalefet bloğunun hem psikolojik üstünlük olarak hem de oy üstünlüğü olarak önde olduğunu görüyoruz. Muhalefet bloğu içinde sadece Millet İttifakı yok. HDP, Zafer ve Memleket Partisi de var. Türkiye’de şu an yüzde 60’lık gözüken ve ileride daha da artacak bir değişim talebi olduğunu söyleyebiliriz. Tabii adaylar belli olana kadar cumhurbaşkanlığı ile ilgili eğilimlere de baktık. Erdoğan, karşısındaki aday kim olursa olsun yüzde 38-40 bandında bir oya sahip”

Paylaşın

Erdoğan’ın ‘Kutuplaştırma’ Politikasına En Uygun Aday Kılıçaroğlu

Metropoll Araştırma kuruluşunun yöneticisi Özer Sencar, “Erdoğan’ın en önemli silah devlet imkanlarının dışında para, güç, yargı vesaire vesaire devlet imkanlarının dışında. Erdoğan’ın bir kampanya dili ve yöntemi var. Yirmi senedir çalışan kutuplaştırıcı etkisi.” dedi.

Özer Sencar, “Erdoğan’ın konuşmalarının kutuplaştırıcı etkisi, seçimde kazanmak için muhalefetin kazanmak için Erdoğan’ın bu kutuplaştırıcı söylem ve politikasını etkisiz hale getirmesi lazım. Yani toplumu kutuplaştıran olmaması lazım Erdoğan. Bunu ben muhalefetin şu anda gördüğü kanaatinde değilim ama Erdoğan’ın kutuplaştırma politikasına en uygun aday Kılıçdaroğlu” ifadelerini kullandı.

Metropoll Araştırma kuruluşunun yöneticisi Özer Sencar, Medyaskop’ta Ruşen Çakır’la yaptığı söyleşide Ağustos “Türkiye’nin Nabzı” anketinde ortaya koydukları verileri değerlendirdi. Sencar’ın açıklamalarından öne çıkan bölümler şöyle;

“İlk turda seçimin bitmesi […]muhalefetin kazanması için […] dört şart var.

Birincisi doğru adayla çıkması muhalefetin.  “Doğru aday” dediğimiz şey kazanabilecek aday. Peki kimdir? O, nasıl birisidir? Toplumun hiçbir kesiminden ambargo yemeyen kişidir. Yani Alevi, Sünni, Türk, Kürt, sağcı, solcu, dinci, dinsiz, vesaire hiçbir kesimin ambargo koymadığı veya tüm kesimlerin yeterince desteklediği birisidir, bana göre doğru aday.

İkinci husus. HDP’nin, özellikle Kürtlerin HDP kısmının desteklemediği bir adayın ben ne birinci turda ne de ikinci turda kazanma şansının yeterli olmadığını düşünüyorum. Birileri […] İYİ Parti’ye yakın olanlar falan diyor ki, “HDP olmasa da kazanıyoruz.” Hiçbir şansları yok hayal görmesinler. Bu kadar net.

İYİ Partililerin, Meral hanım’ın “Biz HDP ile masaya oturmayız, şunu, bunu yapmayız [demeleri]”, bu siyasi bir faciadır. HDP’yle herkes oturmak mecburiyetinde. Ben anlamıyorum.  Meclisi yönetiyor bir HDP’li Başkan Yardımcısı. Ben şimdiye kadar İYİ Partililerin salonu terk ettiğini görmedim. Meclise oturuyorsunuz, komisyonlarda oturuyorsunuz. Siyasi ortamda “biz HDP ile bir araya gelmeyiz.” Bunu niye yaptıklarını tam anlamıyorum.

İYİ Parti merkeze yürüyüşünü durdurdu 

Meral hanım böyle bir hedefi koydu ama son altı ayda ben İYİ Parti’nin merkeze yürüyüşü durduğunu durdurduğunu,  bloke olduğunu düşünüyorum. Burada iki faktör var. Bir, Meral hanım kendi arkasındaki ekibi kendisi gibi taşıyamıyor. Merkeze gitmek istemeyen, direnen bir bagajı var İYİ parti’nin.

İkinci husus: Meral hanımın son beş altı ayda yaptığı çok ciddi bir hata var. Siyaset sahnesinden kendini çekti. “Ben başkan adayı değilim” diyerek siyaset sahnesinden kendisini tamamen ayırdı. Köyleri, kasabaları, ilçeleri, şehirlerde esnafı filan ziyaret ederek siyaset sahnesinde olunamaz. Siyaset sahnesi Ankara siyasetidir. Hem Ankara’da olacaksınız, merkezde, hem de taşrada olacaksınız. Meral hanım son iki senedir taşrayı çok iyi yönetti ama altı aydır merkezi siyaseti terk etti.

Meral Akşener oyun değiştirici rolü Kılıçdaroğlu’na terk etti

Türkiye’de siyaset yapmadan kimse siyasete barınamaz. Var olunamaz. Meral hanım’ın en kısa zamanda mümkün olan en kısa zamanda bugünden yarına tekrar merkezi siyasete dönmesi lazım. “Ben Cumhurbaşkanı adayı değilim ve olmayacağım, Başbakan olacağım” dedi. Burada iki tane büyük yanlış var. Birincisi merkezi siyasetteki rolünü, “game changer”, rol belirleyici rolünü Kemal Bey’e teslim etti. Kemal Bey, meydanlarda başkan adayı olarak dolaşıyor. Meral Hanım da onu seyrediyor uzunca bir süredir. Bunun hem Meral Hanım da hem de çevresindeki kurmayların da ciddi rahatsızlığa yol açtığını düşünüyorum. Ama bir şey yapıyor muyuz? Altılı masada diyorlar ki “biz adayı belirleyeceğiz”. Ya, siz kimsiniz? O altılı masanın dört tanesinin oyu yüzde altı bile değil. Yani binde bir oy olmayan adam çıkacak. Cumhurbaşkanını belirleyecek. Ben de onu seyredeceğim. Bunun neresinde demokrasi, neresinde insan hakları, neresinde hukuk var? Bir an önce çıkın, ne yapacaksanız söyleyin ve kamuoyunun yaptığınız işe desteği varsa [ortaya çıksın.]

Kemal Kılıçdaroğlu sürekli yükseliyor

Hayır yaptıkları şey şöyle bir hata, kendileri için hata, eğer kafalarında Kemal Bey’in dışında bir aday varsa onu öldürüyorlar. Kemal Bey’e alanı teslim ettiler. Bakın, Kemal bey son dört ayda hem Erdoğan karşısındaki potansiyelini ve gücünü hem de bizim sürekli sorduğumuz popülarite sorusunda, yavaş yavaş ve düzenli olarak yükseldi. Erdoğan karşısında şu anda Kılıçdaroğlu da yüzde 47’ye çıktı. “Beğeniyor musunuz?” diye sorduğumuzda, kişileri tek tek sorduğumuzda Meral Hanım’ı geçti, yüzde 30’lardan yüzde 40’lara çıktı ve cumhurbaşkanlığındaki bu yükseliş çok önemli.

Meral. Hanım’da düşüş Kemal Bey’de yükselişin tek sebebi var. Siyasi sahnesini Meral hanım bir hata sonucu bana göre büyük bir siyasi hatadır Kemal bey’e teslim etti.

Muhalefetin adayı “adil ve serbest” bir biçimde belirlenmiyor

Bu sonucun çıkmasında iki önemli faktör var. Birincisi, Altılı Masayı Kemal bey yöneterek yeni bir aday isminin çıkmasını engelliyor. Ve kendisi de kamuoyunda Cumhurbaşkanı adayı olarak yapması gereken, yapabileceği her şeyi yapıyor dolayısıyla. Türkiye uzun yıllardan beri adil ve serbest seçime hasrettir. Yok öyle bir şey. Peki ben size soruyorum, şimdi cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda adil ve serbest bir ortam var mı? Kemal Bey dedi ki “Ben adayım başka kimsenin de çıkmasını istemiyorum, izin vermiyorum.” Meral Hanım ve diğerleri susuyorlar. Meral Hanım “ben çekildim” dedi. Zaten baştan elini yok etti, susuyorlar ama kamuoyunun serbest oluşması için kamuoyunda gerçekten Erdoğan karşısında kazanabilecek adayın çıkması için rakiplerin serbest bir şekilde kamuoyuyla akiplerin serbest bir şekilde kamuoyuyla yüzleşmesi lazım. Mesela adları geçen Mansur Yavaş ve Ekrem imamoğlu var. Meral Akşener imtina etti diyoruz. Onlar çıkıp desinler ki  -şu ana kadar duymadık- “Neden olmasın, ben de olabilirim” demediler.

Hiç kimse Başkanlığı reddedemez, Yavaş da İmamoğlu da ister

Ben Ekrem Bey’in de, Mansur Bey’in de böyle bir şeyi reddedebileceğine, milyonda bir ihtimal vermem. Demirel’in bir sözü var: “Mezardan çıkar adam başkan olmak için.” Kim reddedebilir Başkanlığı? Hele hele Türkiye’deki şu anda başkanlık sistemi Allah gibi bir şey ya. İstediği adamı zengin eder, istediği adamın fakir eder, istediği adamı serbest bırakır, istediği adamı içeriye alır, yani rab gibidir.

Seksen yaşında bir ihtiyar teyzeyle bile teklif etsen kabul eder ve üç ay sonra bir canavar olur. Bu kadar yetki insanları şeye fırlatır. Ben hiç kimsenin bunu reddedebileceğini düşünmüyorum ama birilerinin önünü özellikle tıkarsanız ve onlar da cesaret gösterip “dur arkadaş benim önümü niye tıkıyorsun? Ben aday olabilirim” demiyorsa o zaman şöyle bir şey çıkar ortaya: Adil olmayan bir adaylık yarışması.Sonunda birileri öne çıkar ama bu öne çıkma olayında siz birilerini susturarak kamuoyunu susturamazsınız.

Desteği olmayan adayı Erdoğan sulu dereden susuz getirir

Kamuoyunda yeter destek almayacak birisi kamuoyunun önüne çıkarsa -Erdoğan’ı küçümsüyor insanlar. Erdoğan şapkasından bir günde kırk tane tavşan çıkaracak adamdır. Bu mevcut liderleri bakın gözümde büyütüyorum, sözünde büyütüyorum diye düşünmeyin- sulu dereye gönderir susuz getirir hepsini. Son günlerde Erdoğan’ın yaptığı girişimlere bakın. Ekonomik olarak birçok kesimi aynı anda rahatlatacak işler yapıyor.

Kılıçadaroğlu’nun helaleşme isteyeceği Roboskililer değil…

Hesap sorma duygusu da halkta çok büyük karşılığı olan bir şeydir. Çünkü adamlar aldı götürdü her şeyi. Ve birisi diyor ki, “ben bunlara hesap soracağım”, halkın buna bigane kalması mümkün değil. Ikincisi helalleşme meselesinin muhatapları fakir fukara değil. Bu belirli bir siyasal ve inanç kesimidir. Orada ben helalleşmenin çok fazla etkili olduğunu düşünmüyorum. Çünkü Kemal bey Roboski’ye gitti. Hem helalleşme hem geçmiş olsun demek için. Roboski’de eğer bir kusur varsa bir günah varsa o Erdoğan’a aittir. Erdoğan’ın ekibine aittir. Orada sen kiminle helalleşiyorsun? Kılıçdaroğlu’nun ve CHP’nin Roboski’de hiçbir günahı yok, hiçbir sorumluluğu yok. Atatürk’ün veya İnönü’nün geçmişte yaptıklarıyla veya doksanlı yıllarda Atatürkçülerin, askerin, yargı mensuplarının, üniversite hocalarının dindarlara karşı giriştiği akıl almaz, anlamsız şeylerle CHP’nin ilişkisi olabilir. Ama bugünkü Kemal Kılıçdaroğlu’nun hiçbir günahı yok, onlar için özür dilemek, onlar için helalleşme istemek karşılık bulacak şeyler değil.

Kemal Bey 7 Haziran sonrası ve “dokunulmazlıklar” için helalleşme istemeli 

Kemal Bey kendi dönemini de kapsayacak şekilde belki de kendinden önceki Genel Başkanı için ve kendisi için helalleşme isteyebilir. Deniz Baykal, tarihte yani Erdoğan’ın tarihinde iki defa siyaseten yok olmak üzere olan bir adama can simidi attı. Birincisi 2004’te, ikincisi 7 Haziran 2015’te. Eğer orada Erdoğan’a kendisini kullandırtmasaydı Deniz Baykal, ve Kemal Bey buna yeterince karşı çıksaydı, Meclis Başkanlığını Erdoğan’a kaptırmasalardı, biz 7 Haziran ile 1 Kasım [2015] arasında yaşanan olayları yaşamayabilirdik ve oyu 41,5’ten yüzde 50’ye yükselmezdi AK Parti’nin. Burada hem Deniz Baykal’ın hem de Kılıçdaroğlu’nun ölümcül hataları var. Bir siyasi lider için ölümcül hatadır bunlar. Şimdi konuşulmuyor. İnsanlar bunu niye konuşmuyor bilmiyorum.

Kılıçdaroğlu’nun ölümcül hataları I: “İstişkâfi görüşmeler”

Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir beyanatında hatırlıyorum CHP heyetiyle AK Parti heyeti arasında yirmi yedi gün yirmi sekiz gün mü Istikşafi görüşmeler yaptılar. Sonunda Kemal bey ne dedi? “Ya, 28 gündür gidiyoruz hiç koalisyonu veya hükümeti konuşmadık!”

Ne yapmaya gittiniz? Orada 28 gün ne yaptınız. Orada adam sizi kullandı, döndürdü durdu. Eğer orada Kemal bey “Arkadaş hükümeti kuramıyor. Ak parti’nin Başbakan adayı Davutoğlu. Bize verin yetkiyi biz kuralı kurabilecek miyiz?” [demedi]. Erdoğan, Kılıçdaroğlu’na vermesi gereken yetkiyi vermedi. Peki kılıçdaroğlu’nun siz ciddiye alınacak bir tepki gösterdiğini gördünüz mü? Insanları parlamentonun önüne yığdı mı? Yahut “parlamentodan çekilirim” diye tehdit etti mi? Bir şey yaptı mı? Yapmadı.

Kılıçdaroğlu’nun ölümcül hataları II: HDP’lilerin dokunulmazlıkları

Ikinci bana göre ölümcül hata siyaseten bunlar ölümcül hatadır ama kamuoyunda konuşulmuyor. 2017’deki, rejim değişikliğinin son perdesi olan Bu başkanlık referandumunda Erdoğan resmen Kemal bey’i kullandı. Bir anayasa değişikliği getirdi, milletvekillerinin dokunulmazlıklarının topluca ve bir defada kaldırılmasını [sağlamak üzwere] geçici madde ilave etmek için.  Ben Kemal bey iki defa gittim. “Buna evet demeyin. Bu önümüzdeki referandum için yapılan bir özel operasyondur karşı çıkın” dedim. İki defa gittim Kemal bey isterse söylesin çıksın. “Kullanıyor, sizi iktidar” dedim. Kemal bey hiç sesini çıkarmadı, sadece dinledi beni.

Kemal Bey’in özür diyeceği, Demirtaş’ın eşi ve çocuklarıdır

O anda Kemal bey’e hatırını kıramayacağı bir yerden veya gücünün yetmediği bir yerden bir rica veya bir baskı geldiği kanaatine vardım. Ve o gün işte o anayasa değişikliği geldi. HDP’nin on, on bir mi, kaç tane milletvekilinin [gerçek sayı 54] dokunulmazlığı bir defada düştü? O insanlar hâlâ muhtemelen içeridedir. Selahattin Demirtaş o zaman girdi içeriye. Referandumdan iki ay önce girdi, hâlâ içeride. Bana göre Kemal Kılıçdaroğlu’nun özür dileyeceği bir kişi varsa o da Selahattin Demirtaş’ın eşi ve çocuklarıdır.

Mansur Yavaş’ın şansı ve yeteneği

Mansur Yavaş eğer sahneye çıkar, siyaset meydanına çıkar, gazetecilerin, televizyoncularun ,vatandaşın karşısına çıkarsa bu halini kaç hafta koruyabilir bilmiyorum. Nitekim hatırlarsanız Doğu’da bir şeye katıldı, “İnşallah” dedi. Sonra geri aldı. “Inşallah” dedi ve özür diledi. Söylediği şeyde hiçbir yanlış bir şey yoktur. İnşallah diyebilir, yani insan böyle ağzından da çıkabilir. Perişan ettiler onu.

Bir siyasinin bir siyasi aktörün gücü meydana çıkıp meydanda bir süre kaldıktan sonra. anlaşılır. Şu anda Mansur Yavaş benim kanaatim yaptığımız bütün ölçümlerde Erdoğan’dan 15-17 puan önde. Mansur yavaş Belediye Başkanı olarak son derece dürüst ve çalışkan bir adam. Ben Ankara’da yaşıyorum Mansur Yavaş’la ilgili hiçbir dedikodu duymadım Ben onun dürüst bir insan olduğunu her yerde ve her zaman söylüyorum. Ama Mansur Yavaş Erdoğan’ın karşısına çıkarsa Erdoğan onu çok kısa sürede perişan eder. Devletin bütün arşivleri Erdoğan’ın emrinde, bir. İkincisi şu anda Mansur Yavaş iktidarın ve muhalefetin koruması altında korunaklı bir köşede duruyor. Ona ne hükümet ne Erdoğan ne başkaları saldırıyor. Ona bir şey yapmıyorlar. Onu birileri bir gün belki cumhurbaşkanı yapabiliriz diye düşünüyor olabilir.

Seçimden bir ay önce veya yirmi gün önce CHP’nin istediği bir araştırma yaptık Ankara Büyükşehir Belediye seçimiyle ilgili. Bir ara Mansur Yavaş karşısındaki Kayserili’den 15 puan öndeydi, seçim günü 3 puan önde çıktı. Erdoğan bana göre çok ciddi bir hata yaptı. En olmaması gereken adayı Mansur yavaş’ın karşısına çıkardı ki, Mansur Yavaş kazansın diye muhtemelen. Yahut da Erdoğan’a birileri Mansur yavaş’ı çıkarması için empoze de bulundu. Şu Mansur yavaşı ileride bir yer için birileri düşünüyor, olabilir.

Mevcut sayılarla Kılıçdaroğlu kazanamaz ama altı ay sonra ne olacağını da kimse bilemez

Ağustos ayı rakamları Erdoğan karşısında Kemal Bey’in kazanma şansı olmadığını gösteriyor. Ama altı ay önceye göre Kemal Bey’in Erdoğan karşısındaki reytingi 30’lu, 37, 38’li rakamlardan 47’ye yükseldi.  Altı ay sonra ne olacağını hiç kimse bilemez. Çünkü bana sorsalardı işte Kılıçdaroğlu’nun 37-38 Erdoğan’ın 47-48 olduğu dönemde “Kılıçdaroğlu bu mesafeyi kapatabilir mi” diye, bir şey söyleyemezdim.

Erdoğan’ın “kutuplaştırma” politikasına en uygun aday Kılıçaroğlu 

Yalnız henüz kampanyaya girmedik. Erdoğan’ın en önemli silah devlet imkanlarının dışında para, güç, yargı vesaire vesaire devlet imkanlarının dışında. Erdoğan’ın bir kampanya dili ve yöntemi var. Yirmi senedir çalışan kutuplaştırıcı etkisi. Erdoğan’ın konuşmalarının kutuplaştırıcı etkisi, seçimde kazanmak için muhalefetin kazanmak için Erdoğan’ın bu kutuplaştırıcı söylem ve politikasını etkisiz hale getirmesi lazım. Yani toplumu kutuplaştıran olmaması lazım Erdoğan. Bunu ben muhalefetin şu anda gördüğü kanaatinde değilim ama Erdoğan’ın kutuplaştırma politikasına en uygun aday Kılıçdaroğlu.

Kararsızlar nereye gitti?

Bu senenin başında, yani Ocak Şubat ayında kararsızlar yüzde 23-25 civarındaydı bugün yüzde 13’e düştü. Ağustos ayında 13,7 filan,  14 diyelim yani. Yaklaşık 9-10 puan kararsızlarda azalma var. 25’ten 14’e inen neredeyse düz bir çizgi gibi azalma var. Ben buradan şunu çıkarıyorum: Bir, seçmen seçim atmosferine girdi. Kararsızların azalması demek. Bütün literatürde bu vardır. Seçime doğru kararsızlar azalır, insanlar tercih eder. Ikinci husus,z kararsızlar ile ilgili yaptığımız analizlerde bugüne kadar kararsızların yarısı AKP ve MHP kökenli yani 24 Haziran seçiminde AKP ve MHP’ye oy vermiş olan kararsızlar kararsızların yarısını oluşturuyordu. Bugün kararsızların içerisinde 4,5 puan AK Partili var eskiden 19’a kadar çıkmıştı. 1,5-2 iki puan da MHP’li var; yani 6 puan AKP kökenli kararsız var. AKP kökenli kararsızlardan net bir şekilde 4 puan azalma var ve AK Parti’de 4 puan artış var.  Kararsızlar da yaklaşık 9 puanlık bir azalma var yılbaşından bu yana. Bakıyoruz bu kararsızlar nereye gitmiş? CHP ve İYİ Parti’ye giden kararsız yok. Sene başında CHP neyse bugün de o. İYİ Partiyse 4 puan-3 üç puan aşağıda.

Yani bu ayın en ilginç olayı bir, AK parti’nin yükselmesi, ikincisi İYİ Parti’nin düşmesi. Sadece İYİ Parti’nin oyu düşmedi. Meral Hanım’ın cumhurbaşkanlığı yarışındaki oyu düştü. Kemal Bey’in altına indi. Yine Meral hanımın popülaritesi düştü ve Kemal Bey yükseldi. Bu Kemal bey Meral hanım rekabeti bütün verilerde bunu görüyoruz. Bu hem Kemal bey için hem Meral Hanım için çok önemli.

“Meral hanım” torunlarıyla vakit geçirmek istemiyorsa… 

Meral hanım hayatında iki ölümcül hata yaptı, birincisi unutuldu: Bir gün önce Abdullah Gül’e “evet” dedi. Ertesi sabah karşı çıktı ve bunu izah edemedi. Niye böyle yaptığını izah edemedi, sebebinin ne olduğunu bilmiyorum. Sebebin ne olduğunu bilmiyorum. İkincisi, Cumhurbaşkanlığı adaylığından çekilmesi oldu. Umarım bundan sonra bir ölümcül hata daha yapıp siyaset sahnesinden silinmez. Yani bu kadar büyük hataları bir siyasetçi arka arkaya yaparsa artık siyaset sahnesinden emekli olup gidip torunlarıyla oynaması gerekir.”

Paylaşın

Metropoll Araştırma: Kararsız Seçmen Kararını Verdi

Seçim yaklaştıkça araştırma şirketleri de anket çalışmalarına hız verdi. Son olarak Metropoll Araştırma, Türkiye’nin Nabzı Ağustos ayı anket sonuçlarını paylaştı. Ankete göre ocak ayında toplam yüzde 22,6 olan kararsız seçmen oranı yüzde 13,7’ye düştü.

26 bölgeyi esas alan anket 28 ilde 1717 kişiyle yapıldı. Ankette; kararsız, cevapsız ve sandığı protesto eden seçmenlere, 24 Haziran 2018 milletvekili seçimlerinde hangi partiye oy verdikleri soruldu.

  • 2018 seçiminde AK Parti’ye oy verdiğini söyleyen kararsız seçmen oranı ocakta yüzde 8,1 iken ağustosta yüzde 4,7’ye düştü.
  • Ocak ayında yüzde 2,4 olan kararsız CHP seçmeni oranı ağustosta yüzde 2,3’e düştü.
  • İYİ Partili kararsız seçmen oranı son 8 ayda yüzde 1,1’den yüzde 0,2’ye geriledi.
  • Bu oran HDP’de yüzde 1,2’den yüzde 0,5’e indi.
  • Kararsız MHP’lilerin oranıysa yüzde 2,6’dan yüzde 1,2’ye düştü.
  • Metropoll Araştırma’nın bu yıl her ay yaptığı anketlere göre, kararsız seçmen oranı yüzde 25,1’le şubat ayında zirve yaptı.

Metropoll Araştırma’nın kurucusu Özer Sencar, ankete ilişkin şu analizi yaptı:

“Kararsızlar (kararsız+CY+protest) son 7 ayda yüzde 25’ten yüzde 14’e düşmüş. Yani kararsızlar düzenli olarak azalıyor. Ağustos ayında yüzde 13.7 olmuş. Bu durum, seçmende seçimin yaklaştığı algısını gösteriyor.

Bu yılın 8 ayının ortalaması olarak kararsızların oranı yüzde 19.7’dir. Bu kitle içinde 24 Haziran 2018 seçiminde Cumhur İttifak’ına oy verdiğini söyleyenler yüzde 47, Millet İttifak’ına verdiğini söyleyenler yüzde 17’dir.

Bu veriden açıkça anlaşılıyor ki kararsızlar kitlesinin yaklaşık yarısı AKP+MHP kökenlidir. Bu kitlenin şimdiye kadar bir muhalefet partisine kaymaması iktidar için büyük avantajdır. Son 4 ayda AKP’deki sürekli artışın en önemli ve muhtemel kaynağı kararsızlar kitlesidir.

2022 yılının ilk 8 ayında (Ocak-Ağustos) yapılan Türkiye’nin Nabzı araştırmalarında kararsızlar kitlesi içindeki AKP+MHP kökenlilerin oranı yaklaşık yüzde 50 kadardır. Bu kitlenin başka bir muhalefet partisine gitmemiş olmasının temel nedeni muhalefet partilerine güven duymamasıdır.

Muhalefet, kararsız seçmenlerin ekonomik krizden perişan olup kendisine yönelmesini bekliyor. Ekonomi ve topyekün ülke yönetimini becerebileceğine dair seçmende güçlü bir güven oluşturmadan, sadece iktidarın yıpranmışlığına ümit bağlamak ne kadar gerçekçi olabilir?”

(Kaynak: Gazete Duvar)

Paylaşın

Cumhur İttifakı İle Millet İttifakı’nın Oyları Birbirine Yakın, HDP Belirleyici

AK Parti’nin oy oranı yüzde 33.3, CHP’nin yüzde 23.2, İYİ Parti’nin yüzde 13.7, HDP’nin oy orası ise 13.4. MHP’nin oy oranı yüzde 7.1, Zafer Partisi’nin oy oranı yüzde 2.2, DEVA Partisi’nin oy oranı yüzde 2.7.

Haber Merkezi / MetroPoll Araştırma Şirketi, ağustos ayında yaptığı anketin sonuçlarını yayımladı.

Özer Sencar’ın Twitter hesabından paylaştığı ankete göre bu pazar seçim olsa, kararsızlar dağıtılmadan önce MHP’nin oy oranı yüzde 7 barajına ulaşmıyor. MHP’nin oy oranı yüzde 6.1’de kalıyor. Kararsızlar dağıtıldıktan sonra ise ancak yüzde 7.1’e ulaşabiliyor.

AK Parti’nin oy oranı kararsızlar dağıtıldığında yüzde 33.3, CHP’nin yüzde 23.2, İYİ Parti’nin yüzde 13.7 çıkıyor. HDP’nin oy orası ise 13.4.

Zafer Partisi’nin oy oranının yüzde 2.2 olduğu görülürken DEVA Partisi’nin oy oranı yüzde 2.7 olarak açıklandı. Bununla beraber Gelecek Partisi’nin listede yer almaması da dikkat çekti.

Ankete göre kararsızlar dağıtılmadan çıkan oy oranları şöyle:

AK Parti yüzde 28,7
CHP yüzde 20
İYİ Parti yüzde 11,9
HDP yüzde 11,5
MHP yüzde 6,1.

Kararsızlar, protesto oylar ve cevapsızlar oransal olarak dağıtıldığı zaman ise oy oranları şöyle:

AK Parti yüzde 33,3
CHP yüzde 23,2
İYİ Parti yüzde 13,7
HDP yüzde 13,4
MHP yüzde 7,1
DEVA Partisi yüzde 3,1
Zafer Partisi yüzde 2,6
Saadet Partisi yüzde 1,3
Yeniden Refah Partisi yüzde 1.

“Bu pazar bir milletvekili seçimi olsa hangi siyasi partiye oy verirsiniz?” sorusunun yöneltildiği anket, 13-17 Ağustos tarihleri arasında, 28 kentte yapıldı. 1717 kişi ile yapılan araştırmada hata payı +/-2,32 olarak açıklandı.

Paylaşın

‘Sonbaharda Baskın Seçim’ İddiası

Metropoll Araştırma’nın kurucusu ve yöneticisi Özer Sencar, sonbaharda seçim beklediğini ve muhalefetin cumhurbaşkanı adayını en geç haziran ayında açıklaması gerektiğini söyledi. Sencar, “Erdoğan için seçim zamanı yoktur. Ne zaman kazanacağını hissederse seçim zamanı o zamandır” dedi.

Özer Sencar, Erdoğan’ın seçimi kazanması durumunda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu görevden alacağını öngördüğünü söylerken, muhalefetin, seçimi kazanma şansı olması durumunda İstanbul ve Ankara’yı kaybetme riskini alması gerektiğini belirtti. Sencar, “Türkiye’yi alma gücün, ümidin, hazırlığın varsa İstanbul’u verirsin. Seçildikten 3 gün sonra da oraya kayyım atarsın” diye konuştu.

Karar TV’den Elif Çakır ve Yıldıray Oğur’un sorularını yanıtlayan Sencar, politik atmosferi ve olası seçim senaryolarını değerlendirdi.

Sencar, “Rusya-Ukrayna arasındaki gerilimde liderlik konusunda bir başarı hikayesi yazılırsa, bu Türkiye’yi erken seçime götürür mü?” sorusuna, “Götürür. Erdoğan için seçim zamanı yoktur. Ne zaman kazanacağını hissederse seçim zamanı o zamandır” yanıtını verdi.

“Muhalefet Erdoğan’ı yeterince tanımıyor”

Sencar, muhalefetin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı yeterince tanımadığını savunurken, “Erdoğan’ı neyin niçin yaptığını olaylar bittikten sonra anlıyor politikacılar. Şu ana kadar Erdoğan’ın icraatları konusunda yanıldığım tek konu olmadı. Muhaliflerin şöyle bir yanılgıları var, ‘ekonomi o kadar kötü ki, Erdoğan’ın karşısında kimi koyarsanız kazanır’. Bu hayal aleminde uçuşmaktır. Muhalefet Türkiye’de henüz seçim sandığı güvenliğini sağlayamamış bir kitledir” diye konuştu.

CHP’nin son yerel seçimde sandıkları korumadığını ve bu nedenle seçimi kaybettiğini belirten Sencar, “Siyasi partiler seçimi kendileri organize ettikleri zaman götüremezler. Başarılı belediye başkanlarının kazanmasındaki en önemli faktörlerden biri, 1-doğru aday olmaları, 2-seçimi kendilerinin götürmeleridir” diye konuştu.

Sencar, “Sonbaharda baskın ya da erken bir seçim olma ihtimali var, bunu kuvvetli ihtimal olarak görüyorum. Kazanabileceğini gördüğü an seçime gider Erdoğan. Bu Ukrayna meselesinden dolayı bu ay da 3 puan artırırsa, 35 oyunu 38-39’a çıkarırsa muhalefet bunu kontrol edemez, Erdoğan erken seçime gider. Muhalefetin en geç haziran ayında adayını belirlemesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.

“Erdoğan seçimi kazanırsa, İmamoğlu’nu görevden alır”

Sencar, Mansur Yavaş veya Ekrem İmamoğlu’nun aday olması durumunda Ankara veya İstanbul Büyükşehir Belediyelerinin AKP’ye kalacağı durumuna ilişin olarak ise, “Türkiye’yi mi almak lazım, İstanbul’u mu? Türkiye’yi alma gücün, ümidin, hazırlığın varsa İstanbul’u verirsin. Seçildikten 3 gün sonra da oraya kayyım atarsın. Şu an 60 civarı belediyeye hükûmet kayyım atadı. Sanıyor musunuz ki Erdoğan seçimi kazandıktan sonra CHP’li belediye başkanları şu andaki yerlerinde kalacak? Erdoğan’ın İstanbul seyahatinde yaptığı 2 konuşma var. ’23 Haziran’dan sonra bu belediye başkanlarını alacağız’ mealinde konuşması var. Ne pahasına olursa olsun Erdoğan seçimi kazanırsa Ankara’yı bilmiyorum, İstanbul Belediye Başkanı alınacak. Zerre miktar şüphem yok bu konuda” dedi.

Paylaşın

MetroPOLL’den Seçim Anketi: İşte İttifakların Son Oy Oranları

MetroPOLL Araştırma tarafından yapılan son seçim anketi sonuçlarına göre, Millet İttifakı’na yakın hissettiğini söyleyen katılımcıların oranı yüzde 43,7, Cumhur İttifakı’na yakın hissedenlerin oranıysa yüzde 40 oldu.

MetroPOLL Araştırma tarafından, ‘Türkiye’nin Nabzı’ başlıklı anket sonuçları yayımlandı. 8-12 Ocak arasında, 28 ilden bin 508 kişiyle görüşülen anket sonuçlarına göre, Millet İttifakı’nın oylarındaki yükseliş dikkat çekti.

Ankette katılımcılara, iki ittifaktan hangisine yakın oldukları, bir ittifaka yakın hissetmese dahi hangisine oy verebileceğine dair görüşleri soruldu.

Anket sonuçlarına göre, Millet İttifakı’na yakın hissettiğini söyleyen katılımcıların oranı yüzde 43,7, Cumhur İttifakı’na yakın hissedenlerin oranıysa yüzde 40 olarak ölçüldü.

İki ittifaka da yakın hissetmemesine rağmen oy verirken Millet İttifakı’nı tercih edeceğini söyleyenlerin oranı yüzde 6 olurken, böylece millet ittifakına oy desteği toplamda yüzde 49,7’ye ulaştı.

Cumhur İttifakı’nın oy oranı yüzde 42,1

Yakın hissetmemesine rağmen Cumhur İttifakı’nı tercih edeceğini söyleyenlerin oranıysa yüzde 2,1’de kaldı. Böylece Cumhur İttifakı’nın toplamdaki oy desteği yüzde 42,1 çıkmış oldu.

Sosyal medya hesabından paylaşım yapan Özer Sencar, bu oranların ocaktaki enerji zamlarının etkisini yansıtmadığını belirterek şu görüşleri paylaştı:

“Ocak ayında cumhur-millet ittifaklarının seçmen desteği. Aralık ayındaki döviz dalgalanmaları ve çalışanlara yapılan zamların etkisi AKP’ye yaklaşık 3 puan kazandırmıştı. Ocaktaki elektrik ve doğalgaz zamlarından önce. Bu zamların etkisini şubat ayında açıkça göreceğiz”

 

Paylaşın