DİSK’ten Orta Vadeli Program’a Sert Eleştiriler

“Trakya İşçi Buluşması”nda konuşan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, “Geçtiğimiz hafta Orta Vadeli Programı açıkladı Cumhurbaşkanı Yardımcısı. Orta Vadeli Program’da daha düşük büyüme, yüksek enflasyon, işsizlik, yoksulluk, pahalılık, esnek çalışma, güvencesiz çalışma var” dedi ve ekledi:

“Biz biliyoruz ki bu adaletsiz sistemi değiştirmeden, gelirde adaleti, vergide adaleti, ülkede adaleti sağlayacak bir süreci örgütlemeden bu kara tabloyu ortadan kaldırmak mümkün değil. Öyle bir düzen kurdular ki, bu düzenin bütün çarkları eşitsizlik, adaletsizlik üretiyor. Bu düzenin bütün çarkları bizi daha fazla yoksulluğa, açlığa mahkûm ediyor. O yüzden DİSK’in mücadelesi, bu yürüyüşün hedefi bizleri açlığa, yoksulluğa mahkûm eden bu politikaları değiştirmek içindir.”

Arzu Çerkezoğlu, konuşmasının devamında, “DİSK’in mücadelesinin ve yürüyüşünün hedefi, bizi açlığa, yoksulluğa mahkûm eden, ücret politikasından vergi politikasına kadar yoksuldan alıp zengine veren bu düzeni değiştirmektir. Türkiye’nin dört bir yanından başlattığımız bu yürüyüşümüzü yan yana, omuz omuza büyütmeye kararlıyız” ifadelerini kullandı.

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (DİSK), “Gelirde adalet, vergide adalet” talebiyle başlattığı eylemler devam ediyor. Tekirdağ’daki Hasan Ali Yücel Meydanı’nda bugün “Trakya İşçi Buluşması” düzenlendi. Eyleme CHP Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygun ile Süleymanpaşa Belediye Başkanı Volkan Nallar da katıldı.

Yeniçağ’ın aktardığına göre; Burada açıklamalarda bulunan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, iki yılı aşkın bir süredir iş yerlerinden başlayarak vergi dairelerine kadar sayısız eylemler ve mitingler yaptıklarını ifade ederek, taleplerinin ve hedeflerinin son derece açık ve net olduğunu, herkesin çalışıp ürettiğini ve üretilen değerin hakça paylaşmak istediklerini ifade etti.

Bugün Türkiye’nin temel meselesinin bir bölüşüm meselesi olduğunu ifade eden Çerkezoğlu, “Türkiye yoksullaştığı için biz yoksullaşmıyoruz. Üretiyoruz ama ürettiğimiz değerden payımızı alamadığımız için milyonlarca işçi, emekçi, emekli, kadınlar, gençler, bu ülkenin gerçek sahipleri her gün daha fazla yoksullaşıyoruz. Yüksek enflasyon karşısında her gün alım gücümüzü yitiriyoruz. Bilelim ki bugün yaşadığımız bu tablonun bir tane nedeni var.

Ülkeyi yöneten iktidarın, o sık sık değişen Maliye Bakanlığı’nın ekonomi kurmaylarının beceriksizliği ya da iş bilmezliği değildir bugünkü yoksulluğumuzun nedeni. 22 yıldır ülkeyi yöneten Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarlarının sınıfsal ve siyasal tercihlerinin sonuçlarını yaşıyoruz. Türkiye’de öyle bir düzen kurdular ki, bu düzenin bütün çarkları zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapmak için dönüyor. Bu düzenin bütün çarkları yoksuldan alıp zengine vermek için dönüyor. O nedenle gelirde adalet, vergide, ülkede adalet diyoruz ve bu yürüyüşü devam ettiriyoruz” ifadelerini kullandı.

Milyonlarca işçi, emekçi, emekli alanlarda adalet diye haykırırken iktidar bu politikalarında inat ve ısrarını sürdürdüğünü belirten Çerkezoğlu, “Geçtiğimiz hafta Orta Vadeli Programı açıkladı Cumhurbaşkanı Yardımcısı. Orta Vadeli Program’da daha düşük büyüme, yüksek enflasyon, işsizlik, yoksulluk, pahalılık, esnek çalışma, güvencesiz çalışma var. Kıdem tazminatı başta olmak üzere işçi sınıfının bütün kazanılmış haklarını ortadan kaldırmayı hedefleyen bir program var.

Emekli olmayı daha da zorlaştıran, emeklilikteki bütün mağduriyetleri artıran bir yaklaşım var. Bu ülkenin milyonlarca emeklisini 12 bin 500 lirayla yaşamaya mahkûm etmek var. Bu ülkenin tüm işçilerini asgari ücrete mahkûm etmek var. Sendikasızlık var, kazanılmış hakların ortadan kaldırılması var. Bile isteye yapıyorlar, bile isteye ve bütün politikalarının hedefinde de milyonlarca işçinin, emekçinin, çoluğunun çocuğunun ekmeği var. Biz biliyoruz ki bu adaletsiz sistemi değiştirmeden, gelirde adaleti, vergide adaleti, ülkede adaleti sağlayacak bir süreci örgütlemeden bu kara tabloyu ortadan kaldırmak mümkün değil.

“Bu düzenin bütün çarkları eşitsizlik, adaletsizlik üretiyor”

Öyle bir düzen kurdular ki, bu düzenin bütün çarkları eşitsizlik, adaletsizlik üretiyor. Bu düzenin bütün çarkları bizi daha fazla yoksulluğa, açlığa mahkûm ediyor. O yüzden DİSK’in mücadelesi, bu yürüyüşün hedefi bizleri açlığa, yoksulluğa mahkûm eden bu politikaları değiştirmek içindir. DİSK’in mücadelesinin ve yürüyüşünün hedefi, bizi açlığa, yoksulluğa mahkûm eden, ücret politikasından vergi politikasına kadar yoksuldan alıp zengine veren bu düzeni değiştirmektir. Türkiye’nin dört bir yanından başlattığımız bu yürüyüşümüzü yan yana, omuz omuza büyütmeye kararlıyız” ifadelerini kullandı.

Çerkezoğlu açıklamalarına şu sözlerle devam etti, “Bu ülkede gelirde adaletin, vergide adaletin sağlandığı, demokrasinin bütün kurum ve kurallarıyla işlediği, işçi sınıfının örgütlenmesinin, sendikalaşmasının önündeki tüm engellerin kaldırıldığı, kıdem tazminatı başta olmak üzere kazanılmış tüm haklarımızın güvence altında olduğu, yani üretenlerin yöneten olduğu bir Türkiye’yi, emeğin Türkiye’sini kurmak için yan yana, omuz omuza büyütmeye kararlıyız. Bugün buradan, Trakya İşçi Buluşması’ndan, Tekirdağ’dan bir kez daha ülkeyi yöneten siyasi iktidara sesleniyoruz.

Bu politikalarınız milyonları açlığa, yoksulluğa mahkûm etmektedir. Bu tercihlerin değişmesiyle bu tabloyu tamamen tersine çevirmek mümkündür. Yani bizler bu kara tabloya mahkûm değiliz. İşsizliğe, yoksulluğa, açlığa, bu kara tabloya asla mahkûm değiliz. Hepimiz çalışıyoruz, hepimiz üretiyoruz. Hepimizin çalışarak ürettiği toplam değer bu ülkenin 85 milyonunu, işçisini, emekçisini, işsizlerini, emeklileri, kadınları, gençleri, çocuklarımızı insanca yaşatmaya yeter de artar bile. Yeter ki tercihler değişsin, yeter ki adalet sağlansın.

Bizler bu ülkede, bu topraklarda eşitlik, özgürlük, adalet, barış ve kardeşlik temelinde demokrasinin bütün kurum ve kurallarıyla işlediği emeğin Türkiye’sini kurmanın mücadelesini mutlaka ama mutlaka başarıya ulaştıracağız. Biliyoruz ki bu ülkenin geleceği buradadır. Biliyoruz ki ikinci yüzyılına giren Cumhuriyetimizin geleceğe taşınmasının yolu da budur. O nedenle yan yana, omuz omuza olmaya devam edeceğiz. Bugün burada, bu buluşmada bizleri yalnız bırakmayan bütün yol arkadaşlarımıza, mücadele arkadaşlarımıza da DİSK adına bir kez daha teşekkür ediyoruz.”

Paylaşın

“Yeni Emeklilik Sistemi”nin Ayrıntıları Belli Oldu

Emeklilerin ekonomik durumu her geçen gün daha da kötüye giderken, iktidar, emeklilerin gelirini artırmak amacıyla harekete geçti. İktidar, 2025’in dördüncü çeyreğinde Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi’ni (TES) uygulamaya koyacak.

Ekonomide üç yıllık dönemi kapsayan yeni Orta Vadeli Programı’na (OVP) göre, Otomatik Katılım Sistemi’nin ikinci basamak emeklilik sistemine dönüşeceği Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi (TES) kurulacak.

İktidara yakınlığıyla bilinen Sabah gazetesinden Önder Yılmaz’ın haberine göre, yeni kıdem tazminatı sistemi olan TES, emeklilikteki gelir kaybını telafi etme üzerine kurulu bir yapı olacak. 2025 yılının 4. çeyreğinde yasal düzenlemeler hayata geçirilecek.

Habere göre, çalışma dönemindeki yaşam standartlarını koruyacak, ek emeklilik geliri oluşturacak ve hane halkının daha fazla tasarruf yapabilmesine fırsat verecek bir çalışma olarak kurgulanan TES ile hem sosyal güvenlik sisteminden hem de tamamlayıcı emeklilik sisteminden emeklilik maaşı alınabilecek.

TES ile birlikte çalışan, işveren ve devlet tarafından çalışanın bireysel hesabına nakdi katkılar yapılacak. Çalışanın brüt maaşından yapılan kesintiye ek olarak işverenin de belli bir oranda çalışanın sözleşmesine katkı sağlamasının planda olması bekleniyor.

Ayrıca işverene, yapacağı katkı için devlet tarafından bir destek verilmesi öngörülüyor. Bu açıdan bir ikinci basamak emeklilik sistemi olarak tanımlanıyor.

Bir hesaplama örneğine göre, çalışanın maaşından 500 TL kesildiği takdirde işverenden de 500 TL destek yatırılacak. Buna ek olarak devlet de katkı sağlayacak ve toplam tutar işçinin sözleşmesine aktarılacak.

TES taslağında, işverenler her ay çalışanlara maaşlarının yüzde 8.33’ünü tazminat olarak ödeyecek. Bu tutar, çalışanın kişisel hesabında toplanacak ve emeklilikte kullanılacak.

Yeni sistem kimleri kapsayacak?

TES’in, 4/A’lı işçi statüsünde çalışanlarla, 4/C memur statüsünde çalışanları kapsaması planlanıyor. 4/B statüsünü (Bağ- Kur) ise kapsamayacağı öngörülüyor. Tamamlayıcı emeklilik sisteminde çıkışlar bazı şartlara bağlanacak.

Sadece yalnızca emeklilik için gerekli şart ve koşulları yerine getirenlerin sistemden çıkabileceği yönünde düzenleme yapılacağı ifade ediliyor.

TES ile beraber kıdem tazminatı, işten ayrılma durumunda alınamayacak. Çalışanlar, Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi içerisinde kıdem tazminatlarını emeklilik döneminde alabilecekler.

TES’te yer alacak katılımcılar, 60 yaşına kadar işten ayrılma durumunda bir defaya mahsus olmak üzere kıdem tazminatının belirli bir oranını alabilecek. Kıdem tazminatının kalan kısmını ise 60 yaşına geldiği ve emeklilik şartlarını yerine getirdiği zaman alabilecek.

Tasarruf bilincinin ve finansal araç yetkinliğinin artırılması amacıyla bireysel emeklilik ve otomatik katılım sistemini geliştirici düzenlemeler hayata geçirilecek. Otomatik Katılım Sistemi’nin işverenlerin de katkısı ile ikinci basamak emeklilik sistemine dönüşeceği tamamlayıcı emeklilik sistemi kurulacak.

Bireysel Emeklilik Sistemi’ndeki standart emeklilik yatırım fonları, katılımcıların birikimleri için daha fazla katma değer üretecek şekilde yeniden tasarlanacak.

OKS katılımcılarına BES’te yer alan emeklilik fonlarına erişim imkânı tanınacak, kesintilerin sadeleştirilmesini sağlayacak düzenlemeler yapılacak ve bu kapsamda sistemin cazibesi artırılarak fon tutarı ve katılımcı sayısında artış sağlanacak.

Paylaşın

Erdoğan’dan “OVP” Mesajı: Enflasyonla Mücadele Vurgusu

OVP’ye ilişkin açıklama yapan Erdoğan, “Bir yandan enflasyonla kararlı bir şekilde mücadele ederken, diğer yandan yatırımı, üretimi, istihdamı, ihracatı ve büyümeyi önceleyen; tarımı, sanayiyi, yüksek teknolojiyi, turizmi ve birçok farklı sektörü güçlendirecek olan OVP’ye güvenimiz ve desteğimiz tamdır” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Hükümet olarak OVP kapsamında belirlediğimiz hedeflere ulaşmak, vatandaşımızın refahını artırırken sağlam temellere dayalı ekonomimizin gelecek nesillerimiz için de sürdürülebilirliğini temin etmek amacıyla durmaksızın çalışmaya devam edeceğiz.”

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sosyal medya hesabı üzerinden, Orta Vadeli Program’a (OVP) ilişkin bir mesaj yayınladı. Erdoğan mesajında şu ifadeleri kullandı:

“Bugün açıkladığımız ve Türkiye ekonomisi için büyük önem arz eden 2025-2027 Orta Vadeli Program’ın (OVP) ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.

Bir yandan enflasyonla kararlı bir şekilde mücadele ederken, diğer yandan yatırımı, üretimi, istihdamı, ihracatı ve büyümeyi önceleyen; tarımı, sanayiyi, yüksek teknolojiyi, turizmi ve birçok farklı sektörü güçlendirecek olan OVP’ye güvenimiz ve desteğimiz tamdır.

Hükümet olarak OVP kapsamında belirlediğimiz hedeflere ulaşmak, vatandaşımızın refahını artırırken sağlam temellere dayalı ekonomimizin gelecek nesillerimiz için de sürdürülebilirliğini temin etmek amacıyla durmaksızın çalışmaya devam edeceğiz.”

Orta Vadeli Program (OVP)

Ekonominin 2025 – 2027 dönemine dair 3 yıllık yol haritasını sunan Orta Vadeli Program (OVP) Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz tarafından açıklandı. Yılmaz, yeni OVP’yi anlattığı sunumda “Programımızın temel amacı enflasyonun kademeli olarak tek haneli seviyelere düşürülmesi” dedi.

Yılmaz, 2024 için yıllık enflasyon hedefinin yüzde 41,5 olarak revize edildiğini açıkladı. Önceki OVP’de bu oran yüzde 33’tü. Önceki OVP’de yüzde 15,2 olarak belirlenen 2025 enflasyon hedefi de yüzde 17,5’e yükseltildi. 2026 için ise yüzde 8,5 olan hedef, yüzde 9,7’ye çıkarıldı.

2024 büyüme oranı hedefi ise yüzde 4’ten 3,5’e çekildi. 2025 büyüme oranı hedefi de önceki plana göre 0,5 puan aşağı çekilerek yüzde 4 oldu. Büyüme oranı hedefi 2006 için yüzde 4,5; 2027 için ise yüzde 5 olarak hedeflendi. Yeni OVP’de cari açığın gayrisafi yurt içi hasılaya (GSYH) oranı için belirlenen hedef 2024 yılı için yüzde eksi 3,1’den yüzde 1,7’e çekildi.

Cari Açık/GSYH oranı hedefi, 2025 için yüzde eksi 2,6’dan 2’ye düşürüldü. Aynı hedef, 2026 için yüzde eksi 1,6; 2027 için ise yüzde eksi 1,3 olarak belirlendi. İşsizlik oranı hedefi ise 2025 için yüzde 9,6’ya, 2026 için 9,2’ye ve 2027 için yüzde 8,8’e indirildi. Bu tahminler önceki OVP’de 2025 için 9,9, 2026 için ise 9,3’tü.

Paylaşın

Sermaye Sınıfından “Orta Vadeli Program”a Tam Destek

TOBB, İTO, TİM, İSO gibi sermaye sınıfının önde gelen örgütlerinden, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz tarafından açıklanan “Orta Vadeli Program”a (OVP) tam destek açıklamaları geldi.

TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Orta Vadeli Program’ın (OVP) uygulanma sürecinde, finansmana erişimin kolaylaştırılması başta olmak üzere, reel sektörün sesine daha fazla kulak verilmesini ve kamu özel sektör istişaresinin artırılmasını önemli gördüklerini belirtti.

TİM Başkanı Mustafa Gültepe, yeni Orta Vadeli Program’ın (OVP) yine ihracat ekseninde şekillendiğini belirterek, bu alanlarda atılacak yeni adımları heyecanla beklediklerini bildirdi.

İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, “Yeni OVP dönemi boyunca ekonomik büyüme, istihdam, finansal istikrar ve fiyat istikrarı hedeflerine ulaşmak için kapsamlı ve çok boyutlu bir yaklaşımın benimsenmiş olduğunu görüyoruz” ifadelerini kullanırken, İTO Başkanı Şekib Avdagiç ise, programın üreteceği sonuçların reel sektörün yapısal gücüne halel getirmemesini vazgeçilmez gördüklerini söyledi.

Sermaye sınıfının önde gelen örgütleri Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz tarafından açıklanan Orta Vadeli Program’a ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, revize edilen OVP’nin dezenflasyonu temel öncelik olarak ilan ederken, programın üreteceği sonuçların reel sektörün yapısal gücüne halel getirmemesini vazgeçilmez gördüklerini söyledi. Türkiye’nin kapsamlı bir ekonomik program yürüttüğü bu dönemde, OVP’nin güncellenmesinin proaktif bir yaklaşım olduğunu belirten Avdagiç, “Bununla birlikte OVP’nin ‘dengelenme programı’ olarak ilerlemesini ve terazinin iş dünyası kefesini ihmal etmemesini istiyoruz.

Farkındayız: Ekonomik programın uygulama sürecinde sıra zor kazanımları elde etmeye geldi. Kalıcı düşük enflasyona ivedi şekilde ulaşılması önemli. Zorlu hedeflere, iş dünyasının üretim ve istihdam hedeflerinden ödün vermeden ulaşmak daha da önemli. Görüyoruz ki yeni OVP’de hem enflasyon tarafında hem büyüme tarafında revizyonlar oldu. Böylece ekonominin gerçekleriyle uyumlu, yeni gelişmeler karşısında anında refleks gösterebilen bir yönetim anlayışı ortaya kondu.” değerlendirmesinde bulundu.

Avdagiç, OVP hedeflerinin yakalanmasının bir ayağı topyekûn kararlılık ise diğerinin de bugünkü programda sıkça vurgulandığı gibi yatırım ortamının süratle iyileştirilmesi olduğunu kaydetti.

İTO Başkanı Avdagiç, şunları kaydetti: “Yeni Türkiye ekonomisi hikayesinin temelleri, mutlaka reel sektörün eliyle atılacaktır. Bu nedenle özellikle KOBİ’lerin, ayakta kalmak için finansman imkanlarının artmasına, üretimlerini güçlendirecek şekilde yatırım koşullarının revize edilmesine ihtiyacı var. Bir kere daha ifade etmeliyiz ki; enflasyonla mücadele ederken üretim, ihracat, istihdam ekosistemini korumayı ihmal edemeyiz.

Özel sektörün nefesi güçlü olmalı ki hedeflerimizi gerçekleştirebilelim. OVP hedeflerinin yakalanmasının önemli ayaklarından biri, kur politikasının gerçekçi olmasıdır. 2025 sonrası kur ve enflasyon arasında bir korelasyon öngörülmüş olmakla beraber, 2024 için öngörülen kur, ihracatçıyı ve ihracata çalışan sektörleri ciddi şekilde zorlamaya devam edecektir. Bu durumun ithalatı artırarak cari dengede bir risk oluşturmaması için gerekli tedbirlerin alınacağının beklentisi içindeyiz.”

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, Orta Vadeli Program hakkında şu değerlendirmede bulundu: “Yeni OVP dönemi boyunca ekonomik büyüme, istihdam, finansal istikrar ve fiyat istikrarı hedeflerine ulaşmak için kapsamlı ve çok boyutlu bir yaklaşımın benimsenmiş olduğunu görüyoruz. Özellikle enflasyonla mücadeleyi iş ve ekonomi dünyamızın en büyük hedefi olarak gördüğümüzden dolayı; yeni OVP’de bu konunun temel felsefe olarak ele alınması noktasındaki kararlı duruşunu çok önemli ve değerli buluyoruz.

Ancak toplumun bu mücadeleye olan inancının oluşması için yapılması gereken fedakarlıklar noktasında bir uyumun olması da kaçınılmaz. Bu bağlamda yine OVP yılları için konulan büyüme oranlarını bu enflasyon hedeflerine ulaşılmasında biraz iyimser bulduğumuzun bilinmesini isteriz. Çünkü OVP’de 2025-2027 arası enflasyon tahminleri ile büyüme tahminleri arasında bir tutarsızlık bulunmaktadır. Enflasyonla mücadeleye halkın güvenmesi çok büyük önem taşırken bu tür tutarsızlıklardan kaçınılması gerektiğini, sağlıksız bir yüksek büyüme yerine; ekonominin gerçekleriyle uyumlu, sürdürülebilir nitelikli bir büyümenin hedeflenmesi gerektiğini düşünüyorum.

Sanayinin üretiminde uzun vadeli katma değer ve nitelik artışı için konulan hedefler de önemli. Fakat dezenflasyonist süreçten kaçınılmaz olarak etkilenecek olan reel sektörümüzün, başta finansmana erişim olmak üzere bu sürece adapte olmasına dönük, güçlü, proaktif tedbir ve önlemlere de ihtiyaç olduğunun altını çizmek durumundayız.

Her zaman belirttiğimiz istihdam odaklı hedeflerin ve politikaların yeni OVP’de bulunmasını da çok olumlu buluyoruz. Ama unutmamalıyız ki nitelikli istihdam yaratabilmenin yolu uzun vadeli eğitim politikalarından geçmektedir. Bu nedenle Türkiye’nin uzun vadeli istihdam ihtiyaçlarını gözeten eğitim politikalarının da artık OVP’lerde yön belirleyici bir şekilde bulunması gerektiğinin altın çizmek isteriz.

Kabul etmek gerekirse geçtiğimiz yıl açıklanan OVP, hedeflerini önemli ölçüde tutturması açısından toplumsal bir referans olmuştur. Umuyoruz ki bu OVP de kararlılıkla uygulanacak. Böylece geçen yıldan gelen olumlu motivasyonla, kredisini güçlü bir şekilde koruyacak bir OVP dönemi daha yaşayacağız.”

“Yeni adımları heyevanla bekliyoruz”

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe, yeni Orta Vadeli Program’ın (OVP) yine ihracat ekseninde şekillendiğini belirterek, bu alanlarda atılacak yeni adımları heyecanla beklediklerini bildirdi. Gültepe, yazılı açıklamasında, 2025 ihracat hedefinin 279,6 milyar dolar, 2026 hedefinin 296,1 milyar dolar, 2027 hedefinin ise 319,6 milyar dolar şeklinde belirlendiğine işaret ederek, şunları kaydetti:

“İhracatçılarımızın yaşadığı sorunları her platformda dile getiriyoruz. Bir önceki OVP’ye göre 3 yıllık periyodun toplamında 13 milyar dolarlık bir hedef düşüşü var. Bu arzu ettiğimiz bir tablo değil. İhracat ailemizin yaşadığı sorunların net bir göstergesi olan bu rakamları iyi okumamız gerektiğine inanıyorum. Diğer yandan dış ticaret açığı noktasında programda önemli bir iyileşme öngörülüyor. Özellikle ithalatta beklenen düşüş bir önceki OVP’ye göre 71 milyar doları aşıyor. Toplam dış ticaret hacmi de bu eksende negatif yönde revize edilmiş durumda.

Büyüme hedefimiz kısmen gerilerken, enflasyon beklentisi ise yükseldi. İşsizlik oranlarında da bir iyileşme mevcut. Makroekonomik göstergeler ve politika araçlarında ürün ve pazar çeşitlendirmesi, etkin ticaret diplomasisi, ticaretin kolaylaştırılması, ihracatın finansmanı, ithalat bağımlılığının azaltılması, hizmet ihracatının geliştirilmesi, ihracatta yeşil ve dijital dönüşüme vurgu yapılmış olması son derece önemli. Yeni OVP yine ihracat ekseninde şekilleniyor. Bu alanlarda atılacak yeni adımları heyecanla bekliyor, açıklanan programın ülkemize hayırlı olmasını temenni ediyoruz.”

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Orta Vadeli Program’ın (OVP) uygulanma sürecinde, finansmana erişimin kolaylaştırılması başta olmak üzere, reel sektörün sesine daha fazla kulak verilmesini ve kamu özel sektör istişaresinin artırılmasını önemli gördüklerini belirtti.

Hisarcıklıoğlu, yazılı açıklamasında, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz tarafından kamuoyuyla paylaşılan ve 2025-2027 dönemini kapsayan OVP’ye ilişkin değerlendirmede bulundu. OVP’nin ülke ve millete hayırlı olmasını dileyen Hisarcıklıoğlu, iş dünyası olarak temel beklentilerinin finansal istikrar, öngörülebilirliğin artması, enflasyonun tek haneye düşürülmesi, sürdürülebilir büyüme ve yapısal reformlara öncelik verilmesi olduğunu vurguladı.

Hisarcıklıoğlu, programdaki yapısal reformlar konusunda atılacak güçlü adımların ülkenin küresel rekabet gücünü artıracağına dikkati çekerek, şunları kaydetti:

“Bugün açıklanan OVP, enflasyonla mücadele, öngörülebilirlik ve sürdürülebilir büyüme için önemli bir yol haritası sunmaktadır. Özellikle bir hususu vurgulamak isterim. Programın uygulanma sürecinde, finansmana erişimin kolaylaştırılması başta olmak üzere, reel sektörün sesine daha fazla kulak verilmesini ve kamu özel sektör istişaresinin artırılmasını önemli görüyoruz. Bizler de, iş dünyası olarak, ülkemizin hedefleri doğrultusunda tüm gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.”

(Kaynak: BloombergHT)

Paylaşın

Orta Vadeli Program Açıklandı: Enflasyon Hedefleri Yükseldi

2025 – 2027 dönemini içeren Orta Vadeli Program’a göre; 2024 enflasyon hedefi yüzde 33’ten yüzde 41,5’e revize edildi. Geçen yıl 15,2 olarak belirlenen 2025 enflasyonu da yüzde 17,5’e yükseltildi. 2026 için ise önceden yüzde 8,5 olan hedef, yüzde 9,7’ye çıkarıldı. 

2024 büyüme tahmini yüzde 4’ten yüzde 3,5’e çekildi. Önceki programda 2025 için 4,5 olan tahmin de yüzde 4’e indirildi. 2026 büyümesi de 0,5 puan indirilerek yüzde 4,5 olurken, 2027 ise yüzde 5 olarak hedeflendi. Böylece, önceki program tahmin ufkundaki bütün büyüme oranları 0,5 puan aşağı çekilmiş oldu.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde 2025-2027 dönemini içeren Orta Vadeli Programı açıkladı. Habertürk’ün aktardığına göre; Cevdet Yılmaz’ın açıklamasındaki satırbaşları şu şekilde:

“Bu programın amacı makroekonomik politikaları belirlemek ve temel ekonomik büyüklükleri ve borçlanma durumunu ele almaktır. Uygulamaya koyduğumuz ekonomi programıyla politika belirsizliklerini ortadan kaldırdık. OVP’nin ilk yılına yönelik uygulanacak politikalar ve somut tedbirler, 2025 yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’nda ayrıntılı olarak yer alacak.

OVP, makroekonomik politika çerçevesi ve hedefleri ile öncelikli reform alanlarını ve takvimini ortaya koymaktadır. Bu kapsamda, ekonomik istikrarı sağlamak ve sürdürülebilir büyümeyi desteklemek için belirlenen politikalar ve reformlar, önümüzdeki üç yıllık dönemde ekonomimizin yol haritasını oluşturacaktır. Bu çok yönlü ve katılımcı süreçle birlikte, siyasi sahiplenmenin yanı sıra OVP’nin tüm kesimler tarafından sahiplenilmesi ve uygulanabilirliğinin artırılmasını hedefliyoruz.

Öngördüğümüz takvime uygun olarak dezenflasyon sürecinin etkileri 2024 yılı Haziran ayından itibaren başladı. Büyüme kompozisyonundaki dengelenme ile birlikte cari işlemler dengesi, beklentilerimizin de altında gerileyerek olumlu bir tablo çizdi. İşsizlik oranları hedeflerimizin de üzerinde bir iyileşme göstermiştir. Programımız başarıyla çalışıyor ve çözüm üretiyor.

Enflasyon tarafına baktığımızda biliyorsunuz başından itibaren 3 dönemden bahsettik. Geçiş döneminin bu program yılında tamamlandığını ve dezenflasyon döneminin başladığını görebiliyoruz. İstihdamdaki artış ve işsizlikteki düşüş, uygulanan ekonomi politikalarının etkinliğini ortaya koyuyor. Türk Lirasına olan güven önemli derecede artmıştır.

TL mevduatlarının toplam mevduatlar içindeki payı ciddi bir yükseliş kaydetti. TL’ye olan güven arttı ve vatandaşların tasarruflarının yerli para biriminde değerlendirme eğilimleri güçlendi. TL’nin güçlenmesi ve milli para birimine olan güvenin artması da enflasyonla mücadelede son derece olumlu bir gelişme. Kur Korumalı Mevduat bakiyesi 47,8 milyar dolara kadar indi.

Rezervlerdeki artış, risk primindeki düşü ve TL mevduatlarının artışı, ekonomi politikalarının doğru yönde ilerlediğinin somut göstergeleridir. Temel amaçlar, enflasyonun kademeli olarak tek haneli seviyelere düşürülmesi, büyüme potansiyelinin enflasyonist baskı oluşturmadan yükselmesi, yapısal reformlarda verimliliğe dayalı yatırım, istihdam, üretim ve ihracatın artırılmasıdır.

Ekonomik büyümenin herkes için eşit fırsatlar sağlaması temel amacımızdır. Kadın ve gençlerin ekonomiye katılımının artırılması da kritik hedeflerimiz arasındadır. Yeni OVP dönemi Türkiye’nin ekonomik yapısını güçlendirmek için önemli adımları kapsamaktadır.

Öncelikli reform alanlarını belirlemiş durumdayız. Bunlar makroekonomik ve finansal istikrarın kalıcı hale getirilmesi, kamu reformlarının hayata geçirilmesi, ar-ge yenilikçilik kapasitenin geliştirilmesi, yeşil ve dijital ekonomiye geçişe yönelik teknolojik dönüşümün sağlanması, beşeri sermayenin güçlendirilmesi, işgücü piyasasının etkinleştirilmesi, iş ve yatırım ortamının iyileştirilmeye devam edilmesi ve ekonomide kayıt dışılığın azaltılmasıdır.

2025-27 yılları arasında küresel büyüme oranının yüzde 3,1 ila yüzde 3,3 arasında yatay seyretmesini bekliyoruz. Özellikle Euro Bölgesi ve ABD ekonomilerinde büyüme oranlarının daha düşük seviyelerde olması bekleniyor. Dış talep koşulları destekleyici olackai bu da Türkiye’nin dış ticaret dengesine ve genel ekonomik büyümesine olumlu yansıyacak.

Diğer yandan küresel finansal koşullara baktığımızda burada da özellikle gelişmekte olan ülkeleri ve Türkiye’yi olumlu etkileyecek bir görünüm var. Diğer yandan yine küresel emtia fiyatlarına baktığımızda da Türkiye için olumlu bir perspektif oluştuğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Son dönemlerde giderek normalleştiğini görüyoruz.

OVP Hedefleri

Öncelikle büyüme ile başlamak istiyorum. 2023 yılında GSYİH büyümesi 5,1 olarak gerçekleşmiştir. Bu Türkiye ekonomisinin direncinin yansıtmaktadır. Büyüme oranının 2024’te yüzde 3,5 olarak gerçekleşmesi beklemektedir.

OVP’de büyüme tahmini yüzde 4’ten yüzde 3,5’a; 2025 yılı büyüme tahmini yüzde 4,5’ten yüzde 4’e; 2026 yılı büyüme tahmini ise yüzde 5’ten yüzde 4,5’a indi. OVP’de 2024 yılı işsizlik oranı tahmini yüzde 10,3’ten yüzde 9,3 seviyesine indirildi. 2026 yılı işsizlik oranı tahmini yüzde 9,2; 2027 yılı tahmini ise yüzde 8,8 olarak belirlendi.

OVP hesaplamasında kullanılan ortalama Dolar/TL tahmini 2024 için 33,2; 2025 için 42; 2026 için 44,4; 2027 için ise 46,9 oldu. Uygulamaya konulan sıkı maliye politikaları için enflasyon oranının yüzde 41,5’e gerileyerek önemli bir mesafe kat edilmesi beklenebilir.

2024’te yüzde 33 olan enflasyon beklentisi 41,5’e, 2025’te 15,2’den 17’5’e, 2026’da 8,5’ten 9,7’ye yükseltildi. 2027 için enflasyon tahminimiz ise yüzde 7’dir. OVP’de 2025 yılı cari işlemler açığının milli gelire oranının yüzde 2 seviyesinde olması öngörüldü.

Yıl sonu itibarıyla ihracatımızın 264 milyar dolar, dönem sonunda ise 320 milyar dolara yakın seviyelerde olmasını bekliyoruz. OVP dönem sonunda 83 trilyon TL’lik ekonomik büyüklük, 1 trilyon 774 milyar dolarlık ekonomik hacim ve 20 bin dolar seviyelerine çıkmış kişi başına geliri hedefliyoruz.

İthalatımızın yıl sonu itibarıyla 345 milyar dolardan OVP dönemi sonunda 417 milyar dolar seviyesine çıkmasını bekliyoruz. Program dönemi sonunda bütçe açığının milli gelire oranının, uzun dönem ortalamasının altına, yüzde 2,5 oranına gerilemesini hedefliyoruz.

OVP’de bütçe açığının milli gelire oranı beklentisi yüzde 4,9 olarak belirlendi. 2025 yılı bütçe açığının milli gelire oranı beklentisi yüzde 3,1 olarak belirlendi. 2027 yılı beklentisi ise yüzde 2,5 oldu.

Büyüme noktasında sanayide yapısal dönüşüm, ar-ge ve yenilik ekosistemi, yeşil dönüşümün hızlandırılması, dijital dönüşüme geçişin desteklenmesi, beşeri sermayenin güçlendirilmesi, kamu altyapı ve yatırımlarının etkinleştirilmesi, tarımda verimliliğin ve üretimin artırılması öne çıkmaktadır.

İstihdam tarafında ise yeni nesil çalışma biçimleri ile sektörel dönüşümler, işgücüne katılımda güçlük yaşayan kesimlerin istihdamı, beşeri sermaye ile beceri uyumu ile iradi işsizliğin azaltılması öne çıkmaktadır.

Finansal düzenlemeleri sadeleştireceğiz. Seçici kredi uygulaması, sermaye piyasalarının, katılım finansal sistemin ve finansal teknolojilerin geliştirilmesi sağlanacak, tasarruflar artırılacak. Ödemeler dengesinin iyileştirilmesi için ürün ve pazar çeşitlendirilmesi büyük önem taşıyor.

Paylaşın

Cevdet Yılmaz “Orta Vadeli Program” İçin Tarih Verdi

TÜİK’in açıkladığı büyüme verilerini değerlendiren Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Orta Vadeli Program’ın (OVP) 5 Eylül’de açıklanacağını söyledi. Yılmaz, OVP’nin Erdoğan’ın onaylaması ve Resmi Gazete’de yayınlanması gerektiğini de belirtti.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı büyüme verileri ve Orta Vadeli Program (OVP) ile ilgili açıklamalar yaptı. Yılmaz’ın açıklamalarından öne çıkan bölümler şöyle:

“Tüketimin iç talebim payı gerilerken dış talebin net ihracatın payının yarıdan fazlasının dış talep kaynaklı net ihracat kaynaklı olduğunu görüyoruz. Bu gerçekten sevindirici ve bizim de öngörülerimizle uyumlu. Büyümeyi yorumlarken dünyadaki durumu Bölgemizdeki durumu da mutlaka dikkate almamız lazım. Büyüme oranlarımız tarihsel ortalamaların bir miktar altında. Niye böyle 2 temel meselemiz var.

Bir taraftan Tabii enflasyonu düşürmek için sıkı bir politika izliyoruz, sıkı para politikası disiplinli maliye politikası bunun şüphesiz etkileri var. Diğer taraftan dünya talebi dünya büyümesi de iyi değil Maalesef dünya büyümesine baktığınızda özellikle temel pazarımız olan Avrupa’ya baktığınızda maalesef büyüme oranları çok düşük. 2023 yılında sadece 0,5 oranında büyüyebilmiş Avrupa yüzde biri bile olmamış.

2024’te 0.9 büyüme bekleniyor Avrupa’da. Dünya büyümesine baktığınızda %3’ler civarında dolaşıyor. İşte dünyanın da tarihsel ortalamaların altında büyüdüğü bir dönemdeyiz. Buna ilave olarak bölgemizde jeopolitik gelişmeler gerilimler maalesef son bir yılda artmış durumda kuzeyimizde malum Ukrayna, Rusya çatışması yoğun bir şekilde devam ediyor. Güneyimizde de hepimizin içini yakan manzaraları Gazze’de görüyoruz ve bölgesel yansımalarını da görüyoruz. Bütün bu ortam içinde bir de geçen yıl tarihimizin en büyük deprem afetini yaşadık. 11 ilimizi 14 milyon nüfusumuzu etkileyen bir deprem bu.

Uzun bir süredir çalışıyoruz güncellenmiş OVP ile ilgili. Bir taraftan teknik çalışmalar yürütüyor kurumlarımız, Strateji Bütçe Başkanlığımız Cumhurbaşkanımıza bağlı biliyorsunuz yoğun bir şekilde bu konuları çalışıyor. Hazine Maliye Bakanlığımız yine yoğun bir şekilde mesai sarf etti. Diğer ilgili tüm bakanlıklarımız çalıştılar fakat teknik çalışmalarla da yetinmedik. İlgili tüm kesimlerle katılımcı bir anlayışla istişare sürecini de yine yürüttük.

Paylaşın

Cevdet Yılmaz: Ekonomi Programı Güncellenecek

Birleşik Krallık merkezli haber ajansı Reuters’a açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Orta Vadeli Program’ın (OVP) eylül ayında güncelleneceğini söyledi.

Cevdet Yılmaz, ekonomik tahminlerde yapılacak güncellemelerin başta cari açık ve bütçe olmak üzere büyük oranda olumlu yönde olduğunu ifade etti.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Birleşik Krallık merkezli haber ajansı Reuters’a açıklamalarda bulundu.

Cumhuriyet’in aktardığına göre; Cevdet Yılmaz, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “tam desteğini” alan dezenflasyon programının ve reform gündeminin korunacağını, tasarruf ve verimlilik paketinin de etkisiyle bütçe açığının yüzde 5’in altına bile inmesinin mümkün olduğunu söyledi.

Güncel OVP’de bütçe açığı yüzde 6.4 öngörülmüştü.

Yıl sonunda enflasyonun Merkez Bankası’nın yüzde 38 tahmine yakın tamamlanacağını belirten Cevdet Yılmaz, gelecek yıl yüzde 20’in altında, 2026’da ise tek haneli enflasyona ulaşmakta kararlı olduklarına vurgu yaptı.

Yaz aylarında bugüne kadar atılan adımların etkisiyle enflasyonda belirgin bir düşüş görüleceğine dikkat çeken Yılmaz, bu düşüşün vatandaşın beklentilerini de pozitif etkileyeceğine dikkat çekti.

Cevdet Yılmaz, Kara Paranın Önlenmesine İlişkin Mali Çalışma Grubu’nun (FATF) kısa süre önce Türkiye’ye gelerek saha çalışmaları gerçekleştirdiklerini, önümüzdeki ay Türkiye’den gri listeden çıkmasını beklediğini söyledi.

FATF’in kamu ile özel sektörü de kapsayan görüşmelerin “olumlu” geçtiğini belirten Yılmaz, Türkiye’nin gri listeden çıkarılması haricinde bir kararın siyasi olacağını söyledi.

Merkez Bankası (TCMB) rezervlerinde 40 milyar dolar artış olduğuna ve yabancı yatırımcı ilgisindeki artışa ve dikkat çeken Yılmaz, önümüzdeki dönemde yabancı ilgisindeki artışın doğrudan yatırımlara da pozitif yansımasını beklediğini söyledi.

Doğrudan yatırımlara ilişkin hedef ülke ve sektörel çalışmalar yapıldığını belirten Yılmaz, eylül ayında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın küresel şirketlerin CEO’larıyla bir araya geleceğini de belirtti.

Paylaşın

Şimşek’ten Seçim Sonrası İlk Mesaj: Kararlılıkla Devam Edeceğiz

Seçim sonrası ilk açıklamasını yapan Mehmet Şimşek, “Eylül 2023’te açıkladığımız Orta Vadeli Programımızı (OVP) güçlendirerek kararlılıkla uygulamaya devam edeceğiz” dedi.

Haber Merkezi / Mehmet Şimşek, açıklamasının devamında, “OVP’de açıklanan takvime uygun olarak hayata geçireceğimiz yapısal reformlar ile ekonomide dönüşümü gerçekleştirerek verimlilik ve rekabet gücü artışı sağlayacağız. Böylece sürdürülebilir büyüme amacımıza ulaşarak sağlayacağımız kalıcı refah artışı toplumun tüm kesimlerince paylaşılacaktır” ifadelerini kullandı.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, sosyal medya hesabından açıklamalarda bulundu. Şimşek, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Mahalli seçim sonuçları milletimiz ve ülkemiz için hayırlı olsun. Eylül 2023’te açıkladığımız Orta Vadeli Programımızı (OVP) güçlendirerek kararlılıkla uygulamaya devam edeceğiz. Ana hedefimiz olan enflasyonu kalıcı olarak tek haneye düşürmek için sıkı para, seçici kredi ve gelirler politikasına ilaveten kamuda harcama kontrolü yaparak tasarrufu ön planda tutacağız.

OVP’de açıklanan takvime uygun olarak hayata geçireceğimiz yapısal reformlar ile ekonomide dönüşümü gerçekleştirerek verimlilik ve rekabet gücü artışı sağlayacağız. Böylece sürdürülebilir büyüme amacımıza ulaşarak sağlayacağımız kalıcı refah artışı toplumun tüm kesimlerince paylaşılacaktır. Başarıya giden yol azim, kararlılık ve sabır ister. Azimliyiz, kararlıyız, başaracağız.”

TÜSİAD VE TOBB’dan hükümete “ekonomi ve yapısal reformları odaklanılması” çağrısı

Öte yandan Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği’nden (TÜSİAD), yapılan yazılı açıklamada, Mahalli İdareler Genel Seçimlerinin sonuçlarına ilişkin değerlendirmeler yer aldı.

Demokrasinin temel unsurlarından yerel yönetim seçimlerinin geride bırakıldığı belirtilen açıklamada, şu ifadeler kullanıldı: “Görevlerine başlayacak belediye başkanlarımızı ve yerel yöneticilerimizi kutluyoruz. Yerel yönetimlere kentlerde tüm vatandaşlarımız için yaşam kalitesinin iyileştirilmesi, iyi yönetişim ve etkin hizmet sunumuna yönelik çalışmalarında başarılar diliyoruz.

Başta afet yönetimi olmak üzere tüm konularda merkezi yönetim ile yerel yönetimler arasında işbirliğinin güçlendiği bir dönem olmasını temenni ediyoruz. Yerel seçimlerin ardından ekonomimizi, demokrasimizi ve hukuk sistemimizi güçlendirecek yapısal reformlara hızla odaklanarak daha gelişmiş, saygın, adil ve çevreci Türkiye hedefine ulaşmak üzere el birliğiyle çalışmalıyız.”

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, yaptığı yazılı açıklamayla Mahalli İdareler Genel Seçimleri’nin sonuçlarını değerlendirdi.

Sonuçların ülke ve millete hayırlı olmasını temenni eden Hisarcıklıoğlu, “Yerel seçimlerin geride kalmasıyla, 4 yıllık seçimsiz bir dönem ülkemiz için önemli bir fırsattır. Ekonomide atılacak çok adım, yapılacak çok iş var, tüm gücümüzle enflasyonla mücadeleye odaklanmalıyız. Enflasyonla mücadele, para ve maliye politikası eş güdümünde daha başarılı olacaktır. Fiyat istikrarı ve finansal istikrar ile öngörülebilirlik güçlenecektir. Böylece teknoloji içeriği ve katma değeri yüksek yatırımlar artacaktır” değerlendirmesinde bulundu.

Hisarcıklıoğlu, ülkenin üretim gücünün korunması ve firmaların sürdürülebilirliğinin zarar görmemesinin önemine işaret ederek, yapısal reformlar konusunda etkin ve kararlı adımlar atılması gerektiğini aktardı.

Paylaşın

Şimşek’ten Enflasyon Açıklaması: Hedefimiz 3 Yıl Sonunda Tek Haneye Düşürmek

Yakın zamanda açıklanan Orta Vadeli Plan (OVP) hedeflerine ilişkin konuşan Bakan Şimşek OVP’nin üç temel bileşeni olduğunu belirterek, “Bunlardan bir tanesi ülkemizin karşı karşıya olduğu en önemli makroekonomik sorunlardan biriyle mücadele konusu, yani dezenflasyon, yani enflasyonu tekrar makul düzeylere, tek haneye getirecek bir program” dedi.

“Birincil önceliğimiz fiyat istikrarıdır” diyen Bakan Şimşek enflasyonu 2026’nın sonunda tek haneye düşürmenin Orta Vadeli Program’ın en önemli hedefi olduğunu söyledi.

Bakan Mehmet Şimşek, programın ikinci bileşeninin “mali disiplin” olduğunu belirtti. Bütçede depremin de etkisiyle bir miktar bozulma olduğunu söyleyen Şimşek, Maastricht kriterleriyle uyumlu şekilde bütçe açığını yüzde 3’ün altına çekmeyi hedeflediklerini kaydetti. Şimşek “bir taraftan depremin yaralarını sararken bir taraftan da bütçe disiplinini tekrar tesis etmek” istediklerini ifade etti.

Programın üçüncü önemli bileşenini ise “yapısal dönüşüm, yapısal reformlar” olarak niteleyen Şimşek bu reformları takvimlendirdiklerinin altını çizdi. “Türkiye eğer rekabet gücünü artıracaksa, yani verimlilik üzerinden büyüyecekse, çünkü verimlilik artışı için reform yapmamız lazım, yatırım yapmamız lazım” diyen Şimşek “Bir taraftan üretken alanlara yatırım yaparken bir taraftan da mevcut kaynakları daha verimli nasıl kullanırız. İşte buna yönelik çok ciddi bir reform, bir yapısal dönüşüm çabası olacak” ifadelerini kullandı. Şimşek bu üç adımı destekleyecek tamamlayıcı unsur olarak da “dış kaynak” başlığını saydı.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, NTV ekranlarında ekonomiye ilişkin soruları yanıtladı. Şimşek’in açıklamalarından satırbaşları şöyle:

Küresel ekonomiye baktığımız zaman; büyümenin düşük seyrettiği dönemdeyiz. Ortalama büyüme yüzde 3 civarında olacak. Bu tabii düşük sayılır. Bunun birçok sebebi var ama kısa vadeli baktığınız zaman pandemi sonrası enflasyon yükselişe geçti. Şu anda küresel finansal koşulların oldukça sıkışık olduğu bir dönemdeyiz. OVP’nin üç temel bileşeni var.

Enflasyon

Bunlardan bir tanesi ülkemizin karşı karşıya olduğu, en önemli makroekonomik sorunlardan biriyle mücadele konusu. Enflasyonu tekrar makul düzeye, tek haneye getirecek bir program. Dezenflasyon programı orta vadeli programımızın en önemli hedefi. Birincil önceliğimiz fiyat istikrarıdır. Enflasyonu tekrar, 3 yılın sonunda hedefimiz tek haneye düşürebilmek. Bu zor bir süreç ama mümkün. Geçmişte başardık, yine başaracağız.

Programın ikinci bileşeni mali disiplin. Geçmişte, AK Parti hükümetlerinin en güçlü tarafı maliye politikasının bir çıpa görevi yapmış olması. Bütçe açıklarını düşük tutuyoruz, bunun sayesinde milletimize eser ve yatırım odaklı bütçeler sunduk. Önümüzdeki 3 seneye baktığımız zaman, gerek depremin gerekse geçmişte aldığımız bir takım kararların etkisiyle; EYT gibi, bütçede bir miktar bozulma var. Hedefimiz, bütçe açığını deprem hariç yüzde 3’e çekmek.

Üçüncü önemli bileşen; yapısal reformlar. Şunu net şekilde söyleyebilirim; Türkiye rekabet gücünü artıracaksa, verimlilik üzerinden büyüyecekse; bir taraftan üretken alanlara yatırım yaparken, bir taraftan da mevcut kaynakların verimli kullanımına yönelik çok ciddi yapısal dönüşüm çabası olacak. Bunu da geçmişte olduğu gibi sadece bir metin olarak sunmadık, takvimlendirdik. Hangi reformu, hangi çeyreklerde yapacağımızı ortaya koyduk.

Üç aylık ve üç aylık bir geçmiş var. Üç aylık sürede tahminler sürekli değişebiliyor. Burada resmi anlamaya çalıştık. Önce bir ekip kuruldu, Cumhurbaşkanımızın liderliğinde bir Bakanlar Kurulu oluşturuldu. Hazine ve Maliye görevi bana tevdi edildi. Biz de güçlü bir ekip kurduk. Daha sonra durum değerlendirmesi yaptık. Enflasyon hedefimizi iddialı bulanlar olabilir. Biz mümkün olduğunca, o an itibarıyla en gerçekçi rakamları ortaya koymaya çalıştık. Benim edindiğim izlenim; genel anlamda programın hedefleri gerçekçi bulunuyor. Burada enflasyonla ilgili tahmin değişiklikleri, bizim resmi daha iyi anlamamızla ortaya çıktı.

Bundan iki ay önce küresel petrol fiyatları, varil başına 70-80 dolar arasıydı, bugün 90’ın üzerine çıkmış durumda. 2021’in Aralık ayıyla, aşağı yukarı 2023’ün Mayıs ayına kadar kur belli bir düzeyde tutulmuş. Biz kuru serbest bıraktık. Tabii kur etkisi var. Çünkü bir taraftan rasyonel politikalar diyeceksin sonra kur müdahalesi, bu doğru değil. Kur etkisi var. Geçişkenlik zamanla azalacak Bizim bir kur hedefimiz yok. Aslında tahmin de olmaması lazım. Biz bir program yaptık, programın değişik evreleri var.

Bugün ile Haziran’a kadar farklı bir perspektif… Şu anda küresel finansal koşullar sıkı. Risk iştahı zayıf. 2024’ün ikinci yarısından itibaren, enflasyondaki düşüşle birlikte faiz düşüşü konuşulacak dünyada. Bununla birlikte büyümeye ilişkin beklentiler ve fon akışı farklı seyredecek. Dolayısıyla bizim önümüzdeki yılın ilk yarısıyla, ikinci yarısıyla farklı perspektiflerimiz var. Bizim bir kur tahminimiz ve hedefimiz olamaz.

1 Eylül itibariyle, yıllık kredi kartı üzerinden kredi hacmi yüzde 140 civarında artmıştı. Enflasyonun iki katından fazla. Bu kadar yüksek seyreden bir kredi hacmiyle siz enflasyonu ve cari açığı kontrol altına alamazsınız. Miktarsal sıkılaştırma denilen bir konsept var. Orada ilk adımı attık. KKM’de karşılık yoktu, karşılık getirdik.

Daha önemli konular var. Taşıt kredilerinde biz, çok net bir şekilde sınırlayıcı bir perspektife sahibiz. Birinci konutu kredilendirme konusunda değişikliğe gitmeyeceğiz ancak ikinci, üçüncü konut veya tatil yerlerindeki yerlere ilişkin vatandaşın imkanı varsa alır ama krediyle desteklemeyeceğiz. Krediyi bu alanda ciddi bir şekilde sınırlayacağız.

Programa kaynak arayışında ve Türkiye’ye yatırım arayışına girdiğimizde önce dost ülkeleri ziyaret ettik. Birleşik Arap Emirlikleri büyük bir teveccüh gösterdi ve 51 milyar dolara yakın bir program açıkladı. Bu programın önemli bir bileşeni deprem yaralarının sarılmasına yönelik, 8,5 milyar dolarlık tahvil ihracı gündemde.

Ben inanıyorum ki bu sene sonundan önce 8,5 milyar dolarlık tahvil ihracı gerçekleşecek. İhracatın finansmanı için de 3 milyar dolarlık tahvil ihracı yapacağız. Toplamda 11,5 milyar dolarlık tahvil ihracı, muhtemelen bu sene içerisinde sonuçlanır. BAE’nin 51 milyar dolar içerisinde yenilenebilir enerjiye yaklaşık 27 milyar dolarlık bir yatırımı gündemde. Tabii bu depolamadan tutun, güneş, rüzgar vs.

Sanayi, turizm özellikle teknoloji yatırımı öngörüyorlar. Merkez Bankası Başkanımız ile birlikte Dünya Bankası başkanıyla uzun bir görüşme yaptık. Kendilerine programımızdan bahsettik. Onlar da bizim programımızı desteklemek üzere, mevcut 17 milyar dolarlık planlamaya ilaveten 18 milyar dolar daha tahsis edeceklerini söylediler. Toplamda 35 milyar dolarlık Dünya Bankası paketi, Türkiye’ye sunulacak.

Kur Korumalı Mevduat

Kur korumalı konusunda çok fazla konuşmayı tercih etmiyorum. Bizim önceliğimiz programı uygulamak. Önceliğimiz rezerv biriktirmek. Biz bunları başardığımız ölçüde, kur korumalıdan çıkış stratejimizi uygulayacağız. Var mı stratejimiz, var. Biz burada da kademeli gideceğiz. KKM yapan vatandaşlar müsterih olsun, şu an devam edecek

Paylaşın

Kılıçdaroğlu’ndan OVP Açıklaması: Dağ Fare Doğurdu

Orta Vadeli Programı (OVP) değerlendiren CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Önümüzdeki üç yılı (2024-2026) kapsayan Orta Vadeli Program (OVP) nihayet açıklandı. Ama yine, ‘dağ fare doğurdu.’ Bir ekonomik programın başarısı programın ‘teknik kalitesine’, ‘uygulayıcıların liyakatine’ ve ‘siyasi sahiplenmeye’ bağlıdır” dedi.

Haber Merkezi / OVP’de KKM’ye ilişkin bir stratejinin olmamasını eleştiren Kılıçdaroğlu, Tüm uyarılarımıza rağmen, OVP ’de Kur Korumalı Mevduat (KKM) uygulamasından çıkış için ciddi bir strateji de ortaya konmamış. KKM’nin bugüne kadar bütçe ve TCMB’ye yükü 900 milyar lirayı aştı. 2024’de devletin bütçeden yapacağı yatırım harcamalarının 788 milyar lira olduğu düşünüldüğünde, KKM’nin sebep olduğu yük ve tahribat daha iyi anlaşılabilir” dedi ve ekledi:

“‘KKM olmasaydı bütçenin faiz yükü ne olurdu?’ diyenler, bir zahmet OVP ’de faiz giderlerindeki patlamaya da bir baksın. 2023’de % 108 artan bütçenin faiz ödemeleri, 2024’de % 94 artacak.”

Kılıçdaroğlu, açıklamasının sonunda ise, “Tüm bu yıkıma sebep olanların şimdi çıkıp ‘sorun ekonomik değil, psikolojik’ demesi ise siyasetin değil, olsa olsa tıbbın konusudur. Ne de olsa olmadığı halde kendini ‘ekonomist’ zannedip, bir de ‘faiz sebep, enflasyon netice’ diyerek, durduk yere ülkeyi perişan etmenin başka bir izahı olamaz” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dün açıklanan Orta Vadeli Programı (OVP) değerlendirdi. Kılıçdaroğlu’nun sosyal medyada yaptığı değerlendirmeler şöyle:

Önümüzdeki üç yılı (2024-2026) kapsayan Orta Vadeli Program (OVP) nihayet açıklandı. Ama yine, “dağ fare doğurdu.” Bir ekonomik programın başarısı programın “teknik kalitesine”, “uygulayıcıların liyakatine” ve “siyasi sahiplenmeye” bağlıdır.

Son ikisinden başlarsak; uygulayıcıların hali ortada… Cumhuriyetimizin 100. Yıldönümü 2023 için, 2011’de sözler verdiler. Türkiye ilk 10 ekonomi arasına girecek. Milli Gelir 2 trilyon $; fert başına gelir 25 bin $, ihracat 500 milyar $ olacak. İşsizlik % 5’e düşecekti.

Bunları devletin 10. Kalkınma Planına resmi hedef olarak da yazdılar. Şimdi getirdikleri OVP ile 2026’ya kadar, bu hedeflerin yanına bile yaklaşamıyorlar. Ama 2023 hedeflerinin neden ıskalandığına dair OVP ’de tek bir izahat yapmıyorlar; milletten özür dilemiyorlar.

Çünkü ortada 2023 hedeflerini sahiplenen samimi bir siyasi irade hiç olmadı. Aynı siyasi iradenin şimdi getirdiği OVP’ye göre Türkiye; ilk 10 ekonominin uzağında kalmaya, buna karşın dünya enflasyon şampiyonlar liginde oynamaya devam edecek.

OVP ’nin teknik tarafına gelirsek, burada da izaha muhtaç ciddi sıkıntılar var. Saray Hükümeti önümüzdeki üç yılda “Türkiye’nin potansiyel büyümesinden çok da taviz vermeden, enflasyonu üç yılda yüzde 65’lerden yüzde 8,5’e indireceğim” sözünü veriyor. Peki, bunu nasıl yapacak?

OVP ’deki bu büyüme ve enflasyon hedeflerinin beraberce sağlanması, iç talebin ciddi şekilde baskılanması ve dış talepten büyümeye ciddi bir katkı gelmesiyle ancak mümkün. 2024’de yurtiçi talepten büyümeye gelen katkının, 2023’e göre, yarı yarıya düşeceği anlaşılıyor. Perşembenin gelişi, Çarşambadan bellidir. Yerel seçimlerden sonra, daha yüksek faiz ve vergi yükü yolda.

Diğer taraftan OVP’ye göre gelecek üç yılda net ihracatın büyümeye katkısı son derece sınırlı. Yani önümüzdeki üç yılda da büyüme iç talep ağırlıklı olacak. Peki, bu büyüme kompozisyonuyla, enflasyon tek haneye nasıl düşecek?

OVP’nin dolar kuru tahminleriyle de enflasyon hedefleri uyumlu değil. OVP’ye göre 2024’de Amerikan Doları, TL’ye karşı yüzde 54 değer kazanacak. Yani TL pul olmaya devam edecek. TL’nin değeri pul olurken, enflasyon yüzde 65’lerden, yüzde 33’e nasıl düşecek?

Saray hükümeti yine selden kütük kaçıracak. Ekonomide işlediği tüm günahların vebalini milletin sırtına yıkacak. 2024’de hedeflenen enflasyon % 33, ama diğer tarafta hedefledikleri vergi tahsilatındaki artış % 73. OVP ’ye göre vatandaşın vergi yükü olağanüstü artacak.

Tüm uyarılarımıza rağmen, OVP ’de Kur Korumalı Mevduat (KKM) uygulamasından çıkış için ciddi bir strateji de ortaya konmamış. KKM’nin bugüne kadar bütçe ve TCMB’ye yükü 900 milyar lirayı aştı. 2024’de devletin bütçeden yapacağı yatırım harcamalarının 788 milyar lira olduğu düşünüldüğünde, KKM’nin sebep olduğu yük ve tahribat daha iyi anlaşılabilir.

“KKM olmasaydı bütçenin faiz yükü ne olurdu?” diyenler, bir zahmet OVP ’de faiz giderlerindeki patlamaya da bir baksın. 2023’de % 108 artan bütçenin faiz ödemeleri, 2024’de % 94 artacak.

Tüm bu yıkıma sebep olanların şimdi çıkıp “sorun ekonomik değil, psikolojik” demesi ise siyasetin değil, olsa olsa tıbbın konusudur. Ne de olsa olmadığı halde kendini “ekonomist” zannedip, bir de “faiz sebep, enflasyon netice” diyerek, durduk yere ülkeyi perişan etmenin başka bir izahı olamaz.

Paylaşın