CHP MYK Üyelerinin Tamamı İstifa Etti

CHP MYK üyeleri, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun elini rahatlatmak ve yeni yönetimini belirlemesi için istifalarını sundu. MYK’da yeni görevlendirmeler yapılması bekleniyor.

Haber Merkezi / Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin kaybedilmesinin ardından Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Merkez Yönetim Kurulu (MYK) Toplantısı, Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başkanlığında Genel Merkez binasında gerçekleştirildi.

Basına kapalı gerçekleştirilen toplantı yaklaşık 4 buçuk saat sürdü. Toplantının ardından henüz açıklama yapılmazken MYK üyelerinin tamamı istifa etti. Kemal Kılıçdaroğlu istifaları onayladı. MYK’da yeni görevlendirmeler yapılması bekleniyor.

Merkez Yönetim Kurulu Üyeleri

Ahmet Akın, Ali Öztunç, Bülent Kuşoğlu, Bülent Tezcan, Devrim Barış Çelik, Faik Öztrak, Fethi Açıkel, Gamze Akkuş İlgezdi, Gökçe Gökçen, Gülizar Biçer Karaca, Lale Karabıyık, Muharrem Erkek, Oğuz Kaan Salıcı, Selin Sayek Böke, Seyit Torun, Veli Ağbaba, Yüksel Taşkın.

CHP Genel Başkan Yardımcılarından Feti Açıkel toplantıda seçimlerin siyasi sonuçlarına dair sunum yaparken Bilgi ve İletişim Teknolojilerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Devrim Barış Çelik de seçimlerin teknik sonuçlarına dair MYK’ya bilgi verdi.

CHP Parti Meclisi (PM) de Cumartesi günü toplanarak, hem seçim sonuçlarını değerlendirecek, hem de bundan sonraki sürece ilişkin yol haritasını belirleyecek.

CHP’nin yeni MYK’sının da PM toplantısından sonra ve büyük olasılıkla Pazar günü açıklanacağı dile getiriliyor.

CHP’nin Cumartesi günü basına kapalı olarak gerçekleştirilecek Meclis grup toplantısında da yeni grup başkanvekilleri ve TBMM Başkanlık Divanı’nda görev alacak isimler belirlenecek.

CHP MYK ve PM toplantılarında, kongre süreçlerinin de başlatılması bekleniyor. CHP kulislerinde, il ilçe kongrelerinin yaz aylarında tamamlanıp, Eylül-Ekim gibi de 38. Olağan Büyük Kurultay’ın yapılabileceği belirtiliyor.

Öte yandan Kılıçdaroğlu kritik MYK toplantısı öncesinde CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ile bir görüşme gerçekleştirdi. CHP Genel Merkezi’ndeki görüşme bir saate yakın sürdü.

Paylaşın

CHP’den Dikkat Çeken “Paramiliter Gruplar” Açıklaması

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Oğuz Kaan Salıcı, kendisine yöneltilen “Toplumda ‘oylar çalınacak’, ‘iktidar verilmeyecek’ gibi bir kaygı söz konusu. Tehlike görüyor musunuz” şeklindeki soruya şöyle yanıt verdi:

“Bu kaygılar ‘haksızdır, anlamsızdır’ diyemeyiz. ‘Seçim yapmayacak bunlar’ kaygısı vardı, seçimin tarihi 14 Mayıs. ‘Kazansanız dahi seçimi size vermeyecekler’ vardı, İstanbul seçimlerinin yenilenmesi bunun iyi bir örneği. Seçim sonucuna tahammül edemedi, seçimi yeniledi ama bu ülkenin demokrasi tarihinin ve siyasi olgunlaşmasının sonucu olarak vatandaş sıkı bir tokat attı. Bu seçimde böyle şeylere tevessül etmemelerini sağladı aslında.

Bir ara ‘paramiliter gruplar devreye girebilir’ dendi. Toplumdaki kaygılardan biri buydu. Biz SADAT’ın önüne neden gittik? Bize gelen bilgiler de var. Biz Türkiye’deki demokratik sistemi sokakta bulmadık. Mücadele ile kazandık. Paramiliter grupları da akıllarının ucundan dahi geçirmesinler.”

Cumhuriyet’ten İklim Öngel’in sorularını yanıtlayan Salıcı, “Uysal koyuna saymasınlar bizi” ifadelerini kullandı. HÜDA PAR’la ilgili de “Tüylerim diken diken oldu” diyen Salıcı’nın röportajından bir bölüm şöyle:

Toplumda ‘oylar çalınacak’, ‘iktidar verilmeyecek’ gibi bir kaygı söz konusu. Tehlike görüyor musunuz?

Bu kaygılar ‘haksızdır, anlamsızdır’ diyemeyiz. ‘Seçim yapmayacak bunlar’ kaygısı vardı, seçimin tarihi 14 Mayıs. ‘Kazansanız dahi seçimi size vermeyecekler’ vardı, İstanbul seçimlerinin yenilenmesi bunun iyi bir örneği. Seçim sonucuna tahammül edemedi, seçimi yeniledi ama bu ülkenin demokrasi tarihinin ve siyasi olgunlaşmasının sonucu olarak vatandaş sıkı bir tokat attı. Bu seçimde böyle şeylere tevessül etmemelerini sağladı aslında. Bir ara ‘paramiliter gruplar devreye girebilir’ dendi.

Böyle bir ihtimal var mı?

Toplumdaki kaygılardan biri buydu. Biz SADAT’ın önüne neden gittik. ‘Böyle bir şeye tevessül etme kardeşim’. Bize gelen bilgiler de var. Biz Türkiye’deki demokratik sistemi sokakta bulmadık. Mücadele ile kazandık. Paramiliter grupları da akıllarının ucundan dahi geçirmesinler.

Size gelen bilgiler neler?

Duyumlar var. Bazen kamuoyunda yorumcular da ifade ediyor. Biz, şeffaf bir seçimin olduğu, insanımıza yakışan bir olgunlukta 2002’de Adalet ve Kalkınma Partisi sandıktan çıktığında nasıl zorluk çıkarılmayıp iktidar teslim edildiyse kimsenin burnu kanamadan bu iktidar devrinin gerçekleşmesi için caba gösteriyoruz. Sokak hareketlerine ya da toplumda kaygı yaratacak hareketlere soğukkanlı biçimde yaklaşıyoruz. Seçim sürecini zedeleyebilecek, tartışmalı hale getirebilecek bir sürecin içinde olmayacağız ama hakkımızı da kimseye yedirmeyeceğiz. Uysal koyuna saymasınlar bizi.

Seçime giderken ki süreçte provokasyon öngörüyor musunuz?

Seçime giderken ki siyaset ikliminin de güvenli olması lazım. Gazetecilerin, aydınların, televizyon programlarının girişinde ve çıkışında… Kimin yaptığı belli, hedef gösterenler belli ama tutuklu yok. Bu da seçim güvenliği meselesidir. Seçime, kutuplaşmanın olmadığı bu tür saldırıların gerçekleşmediği ortamda gidilmesi seçimin daha rahat bir ortamda olmasını sağlar.

“Aday olmayanlar yürütmede görev alacak”

MYK’da aday adayı olmayan isimler oldu, neden?

Arkadaşlarımız iktidar olduğumuzda yürütmede görev alacaklar.

Siz almayacak mısınız?

Bu bizim tek başımıza yapacağımız bir planlama değil. Sayın genel başkanımız da görüş ifade eder, partide arkadaşlarımız kendi içinde konuşur. İktidar olduğunuzda partinin yetişmiş kadrolarıyla yöneteceksiniz. İttifakta olan diğer siyasi partiler de böyle yapacaklardır. CHP’de çok geniş bir kadro var. Bir kısmı hükümet tarafına geçecek, bir kısmı parlamentoda olacak, bir kısmı da partide. Süreç devam ediyor. Başka arkadaşlarımızın da yürütmeye geçmek ya da yürütmede görev almak için milletvekili listesine başvuru yapmasına rağmen çekildiğini ya da bu nedenlerle milletvekili listesine konmadığını görebiliriz.

HÜDA PAR’ı duyduğunuzda ne düşündünüz?

Tüylerim diken diken oldu. Benim kuşağım 90’ların o sıkıntılı dönemlerini, Beykoz’daki villaya yapılan operasyonu, domuz bağı ile öldürülen, kazdıkça daha fazla cesedin çıktığı evleri gördü. Siyasi sonuçlarını Cumhur İttifakı hesap ediyor herhalde. Ya da katlanacaktır.

Röportajın tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

CHP’li Oğuz Kaan Salıcı: Kürt Sorununu Çözebiliriz

CHP’li Oğuz Kaan Salıcı, Van’da yaptığı açıklamada, Kürt sorunun nasıl çözüleceğine dair bir tarifleri olduğunu belirterek, “Üniter yapı içinde, Türkiye’nin birliği bütünlüğü içinde, parlamento zemininde, şeffaf bir şekilde ve demokratik usullerle Kürt sorununu çözebiliriz” dedi.

CHP’li Salıcı, konuşmasının devamında, “Çözeriz, önce yapılması gereken şey Türkiye’deki ağır baskı rejimini ortadan kaldırmak, Türkiye’yi demokratikleştirmektir. Türkiye’de ifade özgürlüğünün önündeki engelleri ortadan kaldırmaktır. Kayyım sisteminden kurtulmaktır” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki illerde parti teşkilatlarını güçlendirmek, oy oranını arttırmak amacıyla kurduğu Doğu Masası çalışmalarını sürdürüyor. Van, Hakkari ve Erzurum’u kapsayan 4 günlük program kapsamında üye katılım törenleri, esnaf ziyareti ve sivil toplum örgütleri ile görüşmeler yapılacak.

Gazete Duvar’dan Nergis Demirkaya‘nın haberine göre, Doğu Masası çalışmaları kapsamında seçimlerde “Sürpriz denilecek sonuçlar alacağız” diyen CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, Kürt meselesi ile ilgili, “Kürt sorunu bizim için tüm Türkiye’nin sorunu. Meseleyi Van’da yaşayan Kürt vatandaşların sorunu olarak görmüyoruz, Türkiye’nin sorunu olarak görüyoruz” dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, İstanbul Milletvekilleri Mahmut Tanal, Cihangir İslam, 23. Dönem Giresun Milletvekili Eşref Karaibrahim, Parti Meclisi Üyeleri Devrim Barış Çelik, Nevaf Bilek, Aylin Yaman, Hasan Efe Uyar, Gizem Özcan, Semra Dinçer, Ayça Taşkent ve Genel Başkan Danışmanı Veli Özdemir’in yer aldığı heyet 4 gün boyunca Van, Hakkari ve Erzurum’da olacak.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, Van’da düzenlediği basın sohbet toplantısında, “Doğu Masası kapsamında 2002 seçim sonuçlarına göre belirlenen 22 il vardı. Ama bizim 8 vekilimiz var. Oyumuzun düşük olduğu ve bundan memnun olmadığımız iller bunlar. Çalışmadan sonuç alıyoruz. Bunu daha da ilerletme çabamız var. Çalışmaları yoğunlaştırarak devam edeceğiz” dedi.

Üye sayılarında ciddi artışlar olduğunu belirten Salıcı, bölgeye dair hedeflerinin ne olduğu sorusuna, “Konfeksiyon işi yapmıyoruz. Terzilik yapıyoruz. Her ile özel çalışmalar yapıyoruz. Oyumuzu artırmak istiyoruz. Bu çalışmaların iktidar yürüyüşünü büyütmesini hedefliyoruz. Van’da 4. parti olmayı sorgulamamız lazım. Daha önce Adalet ve Kalkınma Partisi’ne oy vermiş şimdi CHP’ye oy verecek insanlar var Van’da. Biz Van’dan vekil çıkaracağız. Diyarbakır, Urfa’da oyumuzu arttıracağız. Sürpriz denilen sonuçlar alacağız. Seçimden sonra da çalışmalar devam edecek” yanıtı verdi.

‘Altılı masa yerli yerinde duruyor’

“HDP’ye Bakanlık” tartışmalarının Altılı Masa’yı nasıl etkilediği sorusu üzerine Salıcı, “Altılı masa yerli yerinde duruyor. Altılı Masanın iradesi belli tartışmalarla sarsılacak bir irade değil. Parlamenter sistem, güçler ayrılığı, kayyım rejiminin sonlanması gibi geniş vizyonu olan bir masanın ortaya çıkan, çıkartılan, iktidar tarafından pompalanan tartışmalarla geri adım atması beklenmesin” değerlendirmesi yaptı. Altılı Masa’da yer alan partilerin farklı partiler olduğunu anlatan Salıcı, ayrılıkları değil, ortaklıkları ele alan bir bakış içinde olduklarını söyledi.

Salıcı, Kürt Sorununun çözümü için nasıl öneriler sundukları sorusuna şu yanıtı verdi: “Hakkari’de de İstanbul’da da vatandaşın birinciliği önceliği sorusuna ekonomi yanıtı veriliyor. Tek dert bu değil. Adalet var, dış politika, eğitim var. Kürt sorununu da dert eden vatandaşlarımız var. Kürt sorunu belli bir kesimin dert edeceği sorun değil. Kürt sorunu bizim için tüm Türkiye’nin sorunu. Meseleyi Van’da yaşayan Kürt vatandaşların sorunu olarak görmüyoruz, Türkiye’nin sorunu olarak görüyoruz. Edirne’de yaşayan vatandaşlarımızın da sorunu Van’da yaşayanların da sorunu. Kürt meselesini ilk dile getiren, tartışan, ilgili kurullarında konuşan bir siyasi iradeyiz. Kürt sorunu var mıdır, biz olduğu kanaatindeyiz.”

‘Kürt sorunu nasıl çözülür’ tarifi

Kürt sorunun nasıl çözüleceğine dair bir tarifleri olduğunu belirten Salıcı bu tarifi de şöyle yaptı: “Üniter yapı içinde, Türkiye’nin birliği bütünlüğü içinde, parlamento zemininde, şeffaf bir şekilde ve demokratik usullerle Kürt sorununu çözebiliriz. Çözeriz, önce yapılması gereken şey Türkiye’deki ağır baskı rejimini ortadan kaldırmak, Türkiye’yi demokratikleştirmektir. Türkiye’de ifade özgürlüğünün önündeki engelleri ortadan kaldırmaktır. Kayyım sisteminden kurtulmaktır.”

Salıcı’ya “Kürt sorununun çözümüne dair reçete sundunuz ama tarifiniz nedir” sorusu da yöneltildi. Salıcı bu soruya şu yanıtı verdi: “Ben Kürdüm ve Kürt olmamdan kaynaklı sorunlar yaşıyorum diyen vatandaşlarımız ya da kimliğim, inancım nedeniyle sorun yaşıyorum diyen vatandaşlarımızı aynı çerçevede görüyoruz. Benim doğuştan gelen bir özelliğimden dolayı sorun yaşıyorum. Biz istiyoruz ki kanunlar herkese eşit uygulansın. Demokratik hak ve özgürlüklerin alanı genişlesin. İnsanların kimlikleri, inançları, farklılıkları ile alakalı sorun yaşama durumları minimum seviyeye insin. Biz Kürt meselesini bölgesel bir mesele, sınırlara dair bir mesele görmüyoruz. Temel insan hakkı olarak görüyoruz. Temel demokratikleşme çerçevesi içinde çözebileceğimiz bir mesele olarak görüyoruz” yanıtı verdi.

Kürt meselesi ile ilgili Anayasa çerçevesinde nasıl bir çözüm önerdikleri sorusu üzerine de Salıcı, “Altılı Masada mutabık olduğumuz konuları açıkladık. Bunların da genişleyeceği alanlar olacak. Bunların çözümü seçimlerde yapılacak tercih. Otoriter bir yönetim mi, demokrasiden yana mı tercih yapılacak. Otoriter yönetim ile devam edeceksek bunları konuşmanın anlamı yok. Biz demokrasi etrafında bir araya gelecek güçler, Altılı Masa demokrasinin yolunu açsın. Demokrasi ile bağlantılı sorunların büyük kısmı çözülmüş olacak. En başta reçete her şeyi kapsasın olmaz” değerlendirmesinde bulundu.

Paylaşın

CHP’li Salıcı: İktidar Algısı Somutlaşıyor

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, “İzmir’de ağırlıklı olarak Ağrı, Muş, Bingöl bölgesinden gelip İzmir’e yerleşmiş seçmenden partimize 1550 kişilik bir katılım oldu. Sürpriz olarak Van ve Diyarbakır’dan milletvekili çıkartacağız” dedi.

Salıcı, partisinin Doğu Masası ve yaz dönemi saha çalışmalarına ilişkin Cumhuriyet’ten Sarp Sağkal’a konuştu.

2020’de yaptıkları son kurultay sonrası Doğu’daki üye sayılarını artırmak için Doğu Masası’nı kurduklarını anımsatan Salıcı, “28 Haziran itibarıyla Batman’da yüzde 250, Diyarbakır’da yüzde 143, Hakkari’de yüzde 105, Mardin’de yüzde 146, Muş’ta yüzde 110, Şırnak’ta yüzde 214, Van’da yüzde 155 üye artışı oldu. En son Mardin’de 2 bin kişilik üye katılımı yaptık. Şanlıurfa Viranşehir’de 2018’de 1287 oy almışız. Şimdi 1200 kişiyi partiye üye yaptık orada. Gelenlerin çoğu ya başka bir parti üyesi ya da ilk kez üye olanlar” bilgisini paylaştı. Doğudaki üye katılımlarının batıyı da etkilediğini söyleyen Salıcı, “Örneğin; İzmir’de ağırlıklı olarak Ağrı, Muş, Bingöl bölgesinden gelip İzmir’e yerleşmiş seçmenden partimize 1550 kişilik bir katılım oldu. Önümüzdeki seçimde Doğu Masası kapsamındaki illerde sürpriz olarak Van ve Diyarbakır’dan milletvekili çıkartacağız” diye konuştu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Bize katılın” çağrısının da üye artışına etkisi olduğunu vurgulayan Salıcı, “Tüm kesimlere yapılmış bir çağrıydı. Partiye bireysel katılımlarda artış var. Toplumun genel bakışında ‘CHP önümüzdeki dönem iktidar olacak’ algısı somutlaşıyor. Kendisini AKP’nin yarattığı düzende dışlanmış, mağdur gören kesimlerden de sempati oluştu. Biz bu sempatiyi oya dönüştürmeye çalışıyoruz” dedi. Yaptıkları ev ziyaretlerinin de etkili olduğu belirten Salıcı, “Öbek çalışması üzerinden doğrudan yurttaşa ulaşıyoruz. Şu an öbek çalışması sonucu 1.5 milyon haneye ulaştık. Bir haneye birden fazla kez ulaşmak için de çalışıyoruz. CHP ciddi şekilde sahada. Vatandaşlarımızda oluşan sempatiyi örgütlemeye çalışıyoruz” dedi.

Milletin Sesi mitinglerinin de devam edeceğinin altını çizen Salıcı, “24 Temmuz’da Balıkesir’de mitingimizi yapacağız. Bu yaz döneminde mitinglere devam edeceğiz. Ayrıca Van ve Diyarbakır’da programlarımız olacak. Fakat bu programlar etraflarındaki illere de sirayet edecek. Bunların bazıları üye katılım programı, bazıları siyasi çalışmalar olacak” bilgisini paylaştı.

Paylaşın

CHP’li Salıcı’dan ‘Seçim Kanunu’ Yorumu: Korkunun Ecele Faydası Yok

Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) Örgütlenmeden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, Cumhur İttifakı’nın Seçim Kanunu teklifi hakkında, “Masa başında formül peşinde koşuyorlar. Boşuna kürek çekiyorlar. Korkunun ecele faydası yok” ifadelerini kullandı.

Partisinin Antalya’da düzenlediği “Büyük Örgüt Buluşması”nda bir grup gazetecinin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

DW Türkçe’den Eray Görgülü’nün haberine göre; Salıcı, iktidarın “sandıktan çıkan mesajı almadığını gördüklerini” dile getirerek, Millet İttifakı’nda oy oranı düşük partilerin seçime nasıl gireceği tartışmaları hakkında da, “Biz formül buluruz. Yani ittifak yerinde duruyor. Nasıl şekillenir onu göreceğiz” diye konuştu.

Doğu Masası kapsamında partilerine katılan vatandaşların büyük bir kısmının geçmişte AKP’ye oy vermiş kişiler olduğuna dikkat çeken Salıcı, “Doğu ve Güneydoğudaki iki partili sistem olmayacak. Van ve Diyarbakır’dan kesin milletvekili bekliyoruz” dedi.

“Masa başında formül peşinde koşuyorlar”

Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ile Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) Seçim Kanunu teklifi ile ilgili, “Korkunun ecele faydası yok yasası. Masa başı mühendislikleriyle seçim kazanmaya çalışıyorlar. Seçim masa başında kazanılmaz, seçim sahada kazanılır” söyleminde bulunan Salıcı, “Biz sahada çalışıyoruz, onlar masa başında formül peşinde koşuyorlar” ifadesini kullandı.

AKP ve MHP’nin teklifi hazırlarken 2018 seçim sonuçlarını göz önünde bulundurduğunu kaydeden Salıcı, şöyle devam etti: “Türkiye, 2018 Türkiyesi değil ki. 2018 Türkiyesi’nde bizim 11 büyükşehrimiz yoktu. Biz bir yerel seçim başarısı yaşamış değildik. 2018’de aldığımız oy yüzde 22.65’ti. Şimdi Tayyip Erdoğan’ın en sevdiği kişiye anket yaptırın. Herhalde Cumhuriyet Halk Partisi’nin oyu yüzde 22.65 çıkmaz. Çok çok daha yukarıda çıkar. Dolayısıyla boşuna kürek çekiyorlar.”

İstanbul’da yerel seçimin iptal edilerek tekrarlandığını hatırlatan Salıcı, “Sonuç, vatandaş döndü tokadı vurdu. Sandıktan çıkan sonuca riayet edeceksin. Sandıktan çıkan mesajı almadıklarını görüyoruz. Ya da bu mesajdan ders almadıklarını görüyoruz” ifadesini kullandı.

“Genel Kurulda değişiklik bekliyorum”

Salıcı, “Seçim Yasası’nda genel kuruldaki görüşmeler sırasında değişiklik bekliyor musunuz?” sorusuna da şu yanıtı verdi: “İki parti oturup konuşuyor. İki partinin konuştuğu bir yasa teklifinin Meclis’e gelmesi bir yılı buldu. Biz bu arada altı siyasi parti oturduk geleceğe dair Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem metnini hazırladık ve kamuoyuna açıkladık. (…) İki parti arasında yapılan hesaplarla ilgili, birbirlerine dair hesaplarla ilgili sıkıntı var. Genel kurulda da değişiklik önerileri verilebilir. Biz son haline bakarız. Değişiklik mümkün. Çok iyi anlaşıyor olsalardı bir sene sürmezdi Meclis’e gelmesi.”

“İttifak yerinde duruyor, formül buluruz”

Salıcı, “Millet İttifakı’nın milletvekili seçimleri için nasıl bir yol izleyeceğine” ilişkin bir soruyu ise şu sözlerle yanıtladı: “Biz formül buluruz. Önce şunun yapılması lazım. Bu kanun Genel Kurul’dan böyle mi geçecek? Kanun geçer, geçmiş olduğu haliyle biz meseleyi tartışırız. Diğer siyasi partiler de geçmiş olduğu haliyle tartışır. Süreç yürür. Yani ittifak yerinde duruyor. Nasıl şekillenir onu göreceğiz.”

“İktidarın Millet İttifakı’nı bozmak amacıyla çeşitli saldırılarda bulunduğunu” öne süren Salıcı, “İttifak bunları atlattı. Bir güven duygusu siyasi partiler arasında oluşmuş durumda ki böyle bir metne imza attılar. Bundan sonra ciddi bir engelle karşılaşmadan yürüyecektir” ifadesini kullandı.

“Masa, adayını çıkaracak ve arkasında duracak”

Salıcı, Cumhurbaşkanı adaylığına ilişkin soru üzerine de, “O konuşulmuyor şu an. Masada bir aday belirlenecek. Masada belirlenen aday, aday olacak. Seçimin tarihi belli mi, seçimin tarihinin belli olmadığı yerde adayı niye konuşalım” dedi. Salıcı, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığı ile ilgili sorular üzerine de şunları söyledi:

“Burada önemli olan ittifakın sürmesi, birbiriyle diyaloğun devam etmesi, geleceğe dair mutabakatın devam etmesi, bütün bu sürecin sonucunda da masa kendi adayını çıkaracaktır ve çıkardığı adayın arkasında da duracaktır. Yani biz, isim konuştuğumuz zaman, ya da isimler üzerine yorum yaptığımız zaman içeriği kaçırmış oluyoruz. Tabii Türkiye’yi geleceğe dair bir fikir yönetecek, belirleyecek. Masanın adayı olan kişi o fikrin taşıyıcısı olacak. Seçilecek olan aday o fikrin uygulayıcısı olacak. Ortaya önce fikir konmalı.”

Paylaşın

CHP’li Salıcı, Erken Seçim İçin Tarih Verdi

Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik kriz ve siyasi atmosferle ilgili değerlendirmelerde bulunan CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, muhtemelen önümüzdeki sonbaharda seçime gidileceğini söyleyerek, “AKP kolay kolay seçim istemez. Elinde mevcut bir güç var ve bunu devam ettirmek ister. Biz de ülkenin bu sıkıntıdan çıkması için seçim olmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı.

Seçime hazır olduklarını belirten Salıcı, “Bugün de seçim olsa hazırız. Seçime hazır olmanın koşulları var. Bu pazar seçim olsa CHP sandıkların başına yerleştireceği sandık sorumlularının yüzde 95’i hazır. Sandığa ne giriyorsa onun çıkmasını sağlamamız lazım. Vatandaşımızın da kendi oyuna sahip çıkacağı bir sorumluluk göstermesi lazım. Biz çok seçim kaybettik ama bu sefer kazanacağız. Nerede yanlış yaptık diyerek çok ders çıkarttık. Eğer ders çıkarmamış olsaydık 31 Mart seçimlerinde İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Antalya, Mersin toplam 11 büyükşehir CHP tarafından yönetiliyor olmazdı. Nüfusun yüzde 50’si yapıyor. Biz aslında yerelde iktidarız. İktidar bunu çekemediği için bize baskı uygulamaya çalışıyor” dedi.

Salıcı, İBB’ye teştişe ilişkin ise, “Bizim belediye başkanlarımıza hiçbir şey yapamazlar. İstanbul’un ikinci seçimi bunun için oldu. Hayatı boyunca “millet iradesi” lafı ağızlarından düşmeyen iktidar, millet iradesi kendi aleyhlerine tecelli edince korktu ve ne yapacağını bilemedi” dedi.

Salıcı, ayrıca, “Millet İttifakı’nın içinde HDP yok ve katılmak gibi bir talebi de yok. İktidar bizi yan yana getirme gibi bir algı oluşturursa başarılı olacağını düşünüyor” dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, FOX TV’de İsmail Küçükkaya ile Çalar Saat’in konuğu oldu. Salıcı’nın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“AKP kolay kolay seçim istemez. Elinde mevcut bir güç var ve bunu devam ettirmek ister. Biz de ülkenin bu sıkıntıdan çıkması için seçim olmasını istiyoruz. Muhtemelen önümüzdeki sonbaharda seçime gideceğiz.

Biz hazırız. Bugün de seçim olsa hazırız. Seçime hazır olmanın koşulları var. Bu pazar seçim olsa CHP sandıkların başına yerleştireceği sandık sorumlularının yüzde 95’i hazır. Sandığa ne giriyorsa onun çıkmasını sağlamamız lazım. Vatandaşımızın da kendi oyuna sahip çıkacağı bir sorumluluk göstermesi lazım.

Biz çok seçim kaybettik ama bu sefer kazanacağız. Nerede yanlış yaptık diyerek çok ders çıkarttık. Eğer ders çıkarmamış olsaydık 31 Mart seçimlerinde İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Antalya, Mersin toplam 11 büyükşehir CHP tarafından yönetiliyor olmazdı. Nüfusun yüzde 50’si yapıyor. Biz aslında yerelde iktidarız. İktidar bunu çekemediği için bize baskı uygulamaya çalışıyor.

Millet İttifakı’nın içinde HDP yok ve katılmak gibi bir talebi de yok. İktidar bizi yan yana getirme gibi bir algı oluşturursa başarılı olacağını düşünüyor.

Bizim belediye başkanlarımıza hiçbir şey yapamazlar. İstanbul’un ikinci seçimi bunun için oldu. Hayatı boyunca “millet iradesi” lafı ağızlarından düşmeyen iktidar, millet iradesi kendi aleyhlerine tecelli edince korktu ve ne yapacağını bilemedi.

Halk geçinemiyor. Sorunu çözmeye çalışan bir AKP iktidarı var ama meselenin tamamını görmüyor. Pansuman tedbirlerle uğraşıyorlar. Türkiye’de Recep Tayyip Erdoğan’ın ortaya koyduğu ve dünyada da kimsenin arkasında durmadığı ekonomi teorisi uygulanmaya çalışıldığı sürece biz bunlarla boğuşmaya devam edeceğiz.

Sayın Genel Başkan, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da kanaat önderleriyle görüşüyor. Vatandaşın genel başkana sorabileceği her türlü soruyu sorabiliyorlar.

Terör terördür. Dini inançları sömüreni de terördür, etnik kökenleri ayrıştırmaya çalışanı da terördür, başka bir düzen kurmak istiyorum diyen de terördür. Elinize silah aldığınız andan itibaren demokratik mücadele olarak nitelendiremezsiniz. Bu iktidar herkese “terörist” diyor. Terör sözcüğünün ağırlığını yerle bir etti. Bankada paranız varsa, dolarınız varsa terörist oluyorsunuz.

Adayımız şu an belli değil. İttifakı oluşturan partiler bir araya gelerek adayı belirlerler ama şu an için belli değil.

“Karar mercii Millet İttifakı’nın masasıdır”

Benim gönlümden Sayın Kılıçdaroğlu geçer. Ben Kılıçdaroğlu’nun yardımcısıyım, benim liderim. 31 Mart sürecini ören, o ittifakı oluşturan, siyasi başarıya götüren lider. Biz başkanlık sisteminde değil de parlamenter sistemde olsaydık bizim başbakan adayımız kim olacaktı? O zaman da tartışılacak mıydı? Partinin genel başkanı, başkakan adayı olacaktı, yetki ona verilecekti. Benim gönlümden Sayın Kılıçdaroğlu’nun geçmesinden daha doğal bir şey yok. Ama günün sonunda karar mercii Millet İttifakı’nın masasıdır.

Bu pazar seçim olsa Erdoğan’ın aday olacağı belli ama karşısında kimin aday olacağı net değil. Bir süre oran 40-50’lerde idi. Ama şu an Erdoğan’a kesinlikle oy vermem diyenler yüzde 50’nin üzerinde, kesinlikle oy veririm diyenler ise yüzde 30’larda.

Sıkıntı büyük, insanımız yoksullukla, açlıkla sınanıyor ama umudunuzu kaybetmeyin. Türkiye, bütün bu sıkıntıları atlatacak siyasi iradeye sahip. İktidar değişecek. O kendisini yurt dışına atmak isteyen gençlerimiz Türkiye’de kalmak isteyecek.”

Paylaşın

CHP’li Salıcı: Rant İçin İmar İzni Verdiler

CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, Samsun’da partisinin 11. Bölge toplantısında yaptığı konuşmada, iktidara sel felaketleri üzerinden yüklenerek, “Ülke daha önce de sel felaketleri ile de karşılaşmıştı. Bunun tedbirini önceden alması gerekmiyor muydu? O dere yatağına yapılan bina izinlerini Cumhuriyet Halk Partili belediye başkanları mı verdi? Merkezi iktidar ve oradaki basiretsiz yöneticiler dere yatağındaki imar iznini verdiler, sırf rant yüzünden.” dedi.

Haber Merkezi / CHP’li Salıcı, konuşmasında, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşen Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed’in övgüyle söz ettiği Atatürk’ün isminin sansürlenmesini de eleştirerek, “Atatürk’ten korkuyorlar, bunun farkındayız. Ama Etiyopyalının gördüğünü Erdoğan’ın görmüyor olması bu ülkeye yakışmıyor” ifadelerini kullandı. Salıcı, toplantıda yaptığı konuşmada özetle şunları söyledi:

“Türkiye bir yandan ağır sorunlarla karşı karşıya. Bu ağır sorunlar da üç günde çıkmış değil. 19 yıllık bir Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı var ve bu iktidarın özellikle son 10 yılında Türkiye’ye ağır bir fatura kesiliyor. Bu faturanın ortadan kaldırılması için, Türkiye’nin düze çıkması için, sadece ekonomide ve yaşadığımız felaket dönemlerinde değil, Türkiye’nin haklar ve özgürlükler anlamında da bir yere gelebilmesi, demokrasi anlamında Türkiye’nin hak ettiği yerde bulunabilmesi, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün çizdiği çağdaş muasır medeniyetler seviyesine çıkabilmesi için Türkiye’nin açık ve net bir şekilde iktidar değişimine ihtiyacı var.

“Biz 3 yıldan beri ağır bir kriz içindeyiz”

Ortada bir siyasi iktidar var. Meseleleri biz önceden görmüş ve uyarmış olmamıza rağmen tedbir almayan, kılını kıpırdatmayan, sonra da bu yaşananlar engellenemezmiş gibi dönüp vatandaşa kendisini anlatmaya çalışan bir iktidar. Biz Ağustos 2018’de bir kur şoku yaşadık. Birkaç gün içinde döviz kurları şok yaşadı. İlk açıklama 2013, biz kur şokuna 2018’de girdik. Rahip Brunson’a bağlayıp dış güçler edebiyatı ile işin içinden sıyrılmayı tercih ettiler. Ne oldu rahip gitti kriz kaldı. Biz 3 yıldan beri ağır bir kriz içindeyiz. Kriz buhrana dönüştü ve üstüne pandemi geldi.

Vakalar görüldü, ilk vaka ortaya çıkana kadar ciddi bir tedbir alınmadı. Onlar beş maske dağıtamadı, bizim belediye başkanlarımız atölyeler kurdu, buldu buluşturdu, kıt kanaat kaynaklarıyla milyonlarca maske dağıttı. Onlar dönüp IBAN numarası verirken, bizim belediye başkanlarımız esnafa nakit desteği verdi, vatandaşın faturasını ödemesi için askıda fatura uygulamasını yaptı, veresiye defterlerini kapattı. Bizim belediyelerimiz vatandaşa dönüp IBAN numarası vermedi. Oysa ki biz Türkiye’nin büyük bütçesini yönetmiyoruz, daha mütevazi bütçeler yönetiyoruz. Üstüne birde Adalet ve Kalkınma Belediyesi’nden aldığımız bütün belediyelerimiz borçlu. Kasasında para ile aldığımız bir tek belediye yok. Bir yandan belediye başkanlarımız o borçları ödemeye çalışıyor bir yandan pandemide düşen gelirlerinden dolayı daha tasarruflu tutuma girdiler ama sosyal yardımları arttırdılar aynı zamanda da yatırımları sürdürdüler.

“İnsanın vicdanı sızlıyor”

Geçen haftalarda çok büyük Orman yangınları ile karşılaştık. Türkiye olarak ilk kez orman yangınları ile karşılaşıyor da değiliz. Bu yangınlara önceden hazırlıklı olursak tedbirimizi almış olursak, uçaklarımızı hazır edersek bu yangınları söndürebiliriz. Oysa ki Tarım Bakanı ne yaptığından habersiz bir siyasetçi. Öyle açıklamalar yapıyor ki, insanın vicdanı sızlıyor. Birinci gün “envanterimizde uçak yok” dedi. Malesefe ormanlarımızın ciddi bir kısmını böyle basiretsiz bir anlayış yüzünden yanmaya terk ettik. Son olarak bir de Karadeniz’de sel felaketi ile karşılaştık. Ülke daha önce de sel felaketleri ile de karşılaşmıştı. Bunun tedbirini önceden alması gerekmiyor muydu? O dere yatağına yapılan bina izinlerini Cumhuriyet Halk Partili belediye başkanları mı verdi? Merkezi iktidar ve oradaki basiretsiz yöneticiler dere yatağındaki imar iznini verdiler, sırf rant yüzünden. Sonuç şimdide tavsiyede bulunuyorlar “Dere yatağına ev yapmak yanlış bir şeydir bunu yapmamak lazım.” diye. Kim izin verdi? Tabi ki Adalet ve Kalkınma Partisi izin verdi.

Her gün ülkemize yeni sığınmacılar geliyor. 10 yıl önce Suriyeli sığınmacılar gelmeye başladılar. Büyük bir misafirperverlik gösterdik ama o, savaşın sonuçlanması için hiç çaba göstermedi. Bir şey yaptık, Avrupa Birliği ile rüşvet pazarlığı yaptık. Sonra döndü dedi ki “Biz bu işin maliyetini daha iyi karşılayabiliyoruz, onun için almaya devam edeceğiz” dedi. Biz ırkçı falan da değiliz. Biz nefret diline karşı olan insanlarız. Evrensel barışa, dostluğa, kardeşliğe, dayanışmaya inanan sosyal demokrat bir partiyiz. Ama Türkiye’nin bir sığınmacı sorunu olduğunu göz ardı edemeyiz. Bunun Adalet ve Kalkınma Partisi’nin bakışı ile çözülebileceğini de mümkün görmüyoruz. Bunu da açıklıkla ifade edeyim.

“O para İzmir’e gelecek”

Şu anda yaşadığımız iklim krizi, yangınlar, seller depremler İzmir’de de yaşandı. İzmir’de büyük bir dayanışma ile belediye başkanı arkadaşlarımız ve belediyelerimiz destek verdi, hep birlikte İzmir’e sahip çıktık. Türkiye’nin başka yerinde de bir felaketle karşılaştığımızda Cumhuriyet Halk Partili belediye başkanları halka sahip çıktılar ve çıkacaklarda. Bundan daha doğal bir şey yok. Depremden sonra özellikle orta ve az hasarlı görüler ve oturulamayan binalarda kentsel dönüşüm faaliyeti yürütmek için Sayın Belediye Başkanımız Tunç Soyer, Dünya Bankası’ndan beş yıl geri ödemesiz, 25 yıl ödemeli bir kredi buldu. Bu kredinin depremde mağdur olmuş yurttaşlarımızın yararına kullanılması için ne yapılması gerekiyor? Majestelerinin sarayda imza atması, izin vermesi gerekiyor. Bütün süreçlerden haberdarlar, sadece İzmir’deki Cumhuriyet Halk Partili belediyeyi cezalandırmak için ve bizim hizmet vermemizi engellemek için imzayı atmadı. Bunu açıklıkla söylüyorum; Onlar imza atmadığı sürece, İzmirliyi cezalandırma çabasında olduğu sürece, bu yaptıkları yanlışları ve kibirli hareketi Türkiye’nin dört bir yanında dillendirmeye devam edeceğiz. O para İzmir’e gelecek. Burada bize oy veren vermeyen depremzede bütün yurttaşlarımızın kentsel dönüşümde daha iyi konutlarda yaşaması için kullanılacak.

“Atatürk’ten korkuyorlar, bunun farkındayız”

Türkiye öyle bir hale geldi ki, bu gün konuştuğunu yarın reddeden bir iktidar var. Atatürk ile uzun zamandır sorun yaşayan ve dönem dönem de sorun yaşadığını açıklıkla ifade eden bir iktidar var. En son Etiyopya Başbakanı geliyor Türkiye’ye, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile görüşme yapıyor. Atatürk’ün reformcu kişiliğini ve devrimlerini anıyor ama bu çeviriye yansımıyor. Atatürk’ün adı çeviriye yansımıyor. Öyle bir çeviri yapılıyor ki, sanki önceki, bugünkü ve gelecekteki Lider Tayyip Erdoğan, bütün bu devrimleri sanki Tayyip Erdoğan yaptı. Bütün bu reformlar, devrimler sanki Atatürk tarafından değil de başkası tarafından başlatıldı. Atatürk’ten korkuyorlar, bunun farkındayız. Ama Etiyopyalı’nın gördüğünü Tayyip Erdoğan’ın görmüyor olması bu ülkeye yakışmıyor.

Birde Taliban’ın açıklaması var! Açıklama; “demokrasi gelmeyecek, bu konu tartışmaya kapalıdır. Kız çocuklarının okula gidip gitmeyeceğine ulema karar verir” şeklinde. Bizim bu anlayışla, bu kafa ile nasıl bir ortak noktamız var? Buyursun Tayyip Erdoğan, nasıl bir ortak noktamız olduğunu biraz daha detaylı bir şekilde topluma anlatsın.

Bütün bu sorunların çözecek kadro ve irade Cumhuriyet Halk Partisi’nde var. Belediye başkanlarımızda var, milletvekillerimizde var, örgütümüzde var, il ve ilçe başkanlarımızda var. Cumhuriyet Halk Partisi’nin bütün kadrolarında yaşadığımız bu ağır sorunları çözecek bir irade var. Bunun için sandığın gelmesi gerekiyor ve bizim çalışmalarımızı sandık gelene kadar artırarak devam ettirmemiz gerekiyor. Ben CHP’nin iktidar olacağına, Türkiye’nin aydınlık geleceğini kuracağına, Türkiye’yi normalleştirecek bir sürecin yepyeni siyasi aktörlerle bu ülkenin düze çıkacağına inanıyorum. Sizlerin inandığını da biliyorum.”

Paylaşın

CHP’li Salıcı: İktidar Ekonomik Krizi Yönetemedi

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, Samsun’da partisinin 11. Bölge toplantısında yaptığı konuşmada, “2018 Ağustos ayından beri Türkiye net bir şekilde ekonomik krizin içinde. İktidar ekonomik krizi yönetemedi” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, Samsun’da partisinin 11. Bölge toplantısında yaptığı konuşmada, iktidarın Paris İklim Anlaşması’nı onaylamaması çağrısı yaparak, “Yangınlar, seller, doğal afetler, depremler ilk defa olmuyor. Olması gereken bu afetler gerçekleşmeden önce tedbir almak. Adalet ve Kalkınma Partisi, bizim geleceğimizi yok edecek bir aymazlık içinde” dedi.

Salıcı, Türkiye’nin sığınmacı politikasını da eleştirerek, “Adalet ve Kalkınma Partisi sığınmacılarla ilgili siyaseti tam anlamıyla Avrupa Birliği ile rüşvet pazarlığına dönüştürdü. Türkiye rüşvet pazarlıklarına mahkum edilebilecek bir ülke değil. Biden (ABD Başkanı) ile görüştü ya, o görüşmede muhtemelen bizim bilmediğimiz, devletin kayıtlarına girmeyen bazı sözler var. O gizli anlaşma Türkiye Cumhuriyeti’nin bundan sonraki iktidarını kuracak CHP’yi bağlamaz” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi, 11. Bölge Toplantısı’nı Amasya, Samsun ve Sinop illerinin katılımı ile Samsun’da yaptı. Toplantıya Sinop Belediye Başkanı Barış Ayhan, Atakum Belediye Başkanı Cemil Deveci, Merzifon Belediye Başkanı Alp Kargı, Gümüşhacıköy Belediye Başkanı Zehra Özyol, Ayancık Belediye Başkanı Hayrettin Kaya ile Samsun Milletvekilleri Neslihan Hancıoğlu ve Kemal Zeybek katıldı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı toplantının açılış konuşmasında özetle şunları söyledi:

“2018 Ağustos ayında kur şoku ile beraber biz bir krize girdik. Diyorlardı ki, ‘Rahip Brunson’dan kaynaklandı, dış güçlerin müdahalesi’. Rahip gitti ama kriz kaldı. 2018 Ağustos ayından beri Türkiye net bir şekilde ekonomik krizin içinde. İktidar ekonomik krizi yönetemedi. İşsizlik arttı, enflasyon arttı, kendi hayatına kıymak zorunda kalan yurttaşlarımızın sayısı arttı. Sonra Aralık ayı sonunda pandemi ortaya çıktı. 70 gün sonra ilk vaka görüldü ve ilk vaka görülene kadar iktidar her hangi bir önlem almadı. Sonraki süreci nasıl yürüttüğünü de hepimiz çok iyi biliyoruz. En son ülkenin güneyinde ve batısında hepimizin yüreğini yakan yangınlar başladı. İktidar yangınlara sadece seyirci kaldı.

Biz Sayın Genel Başkanımızla beraber hem Antalya, hem Muğla’ya yangınların yol açtığı hasarı yerinde tespit etmek ve belediye başkanlarımızın verdiği mücadeleyi tetkik etmek için gittik. Gördüğümüz tablo gayet vahimdir. İtfaiyelerimiz, belediyelerimizin personeli, arozözlerimiz çalıyor ama yangınlar orman içi bölgelerde başlamış. Yerleşim yerlerine yakın yerlerde itfaiye, arozöz, personel işe yarıyor ama iç bölgelere itfaiye araçlarını sokma şansımız yok. Akşam oluyor helikopterlerin hiç biri çalışamıyor. Çünkü gece görüş imkanı yok. Yangın söndürme uçağı Tarım Orman Bakanı’nın dili ile söyleyeyim “envanterimizde yok”. Dolayısıyla akşam olduktan sonra ne helikopter ne de uçak çalışabildi. O yangınları söndürmek için havadan müdahale şart.

Bu iktidar 2002 yılında iktidara geldi. 2002 yılında İktidara geldiğinde Türk Hava Kurumu’nun envanterinde 16 yangın söndürme uçağı, üç tane keşif uçağı vardı. 2002 yılında 176 farklı yerde yangın çıktı ve itfaiyelerin de desteği ile ağırlıklı olarak uçaklarla, geniş bir alana yayılmadan, Türkiye’nin ana gündemine girmeden söndürüldü. 2002, AKP’nin iktidara geldiği, “eski Türkiye” dediği Türkiye’nin üretmiş olduğu yapının, Cumhuriyet Kurumu olan Türk Hava Kurumu’nun bu ülkenin birikimleri sonucu aldığı uçaklar. Bu gün çok ciddi bir alan yandı gitti.

“İktidarın yapması gereken şey tedbir almak”

Hepimizin içi yandı. Doğamız, hayvanımız, insanımız, ekonomik hayatımız, canımız, malımız yandı gitti. İktidar bu yangın sürecini, bu krizi de yürütemeyen iktidara dönüştü. Önümüzde karşılaştığımız hiçbir krizi yönetemeyen bir siyasi iktidar var. Bu iktidar artık Türkiye’nin canına da, malına da zarar gelirken sadece seyirci kalan, hatta canla başla mücadele edip söndürmek isteyen insanları da yeri geldiğinde başka sıfatlarla suçlayan iktidara dönüştü. Yangınlar, seller, doğal afetler, depremler ilk defa olmuyor. Olması gereken bu afetler gerçekleşmeden önce tedbir almak. İktidarın yapması gereken şey tedbir almak. Adalet ve Kalkınma Partisi bu tedbiri almıyor.

Öyle ilginç zamanlardan geçiyoruz ki, şu anda Muğla’da, Aydın’da yangınlar devam ediyor dün akşam Ordu’da sel oldu. Bir yandan Karadeniz’de, Van’da sellerle boğuşuyoruz, bir yandan da yangınlarla boğuşuyoruz. Bir küresel iklim krizi ile karşı karşıyayız. Bunlara genel tedbir almak için Paris İklim Anlaşması metni ortaya çıktı. Dünyadaki devletlerin büyük kısmı bu anlaşmayı onayladı. Adalet ve Kalkınma Partisi halen Paris İklim Anlaşması’nı onaylamıyor. Meclis’te defalarca dile getirdik, grup başkanvekillerimiz gitti Meclis Başkanı ile görüştü, biz bunu Genel Merkez olarak defalarca dile getirdik.

“Erken seçime ihtiyacımız var”

Paris İklim Anlaşması imzaladığında bir ülkenin kendi başına çözemeyeceği doğal afetleri veya iklimi tetikleyen olumsuzlukların tedbirini tüm dünya beraber aşacak. İçinde yaşadığımız ülke, dünyadan bağımsız değil. Yunanistan’daki yangın da bizi etkiliyor, İspanya’daki yangınlarda başka ülkeleri etkiliyor. Adalet ve Kalkınma Partisi, bizim geleceğimizi yok edecek bir aymazlık içinde. Bu iktidarın değişmesi lazım. Değişmesi içinde acilen Türkiye’nin daha fazla hasar görmemesi için erken seçime ihtiyacımız var.

İkinci konumuz sığınmacı konusu. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarında çok yanlış bir Suriye politikası izlendi. O yanlış Suriye politikası sonucu resmi rakamlara göre 3 milyon 700 gayrı resmi rakamlara göre çok daha fazla Suriyeli Türkiye’ye geldi ve kendi ülkesinde iç savaştan kaçtı. Biz tabi ki onları misafir eder, ekmeğimizi onlarla bölüşüyoruz. Ama Suriyelilerin Türkiye’ye gelmiş olmasının nedeninin ne olduğunu bilmemiz lazım. Eğer Adalet ve Kalkınma Partisi bu kadar yanlış bir Suriye politikası izlememiş olsaydı, komşusunun evindeki yangını körüklememiş olsa 4-5 milyon Suriyeli kendi ülkesini bırakıp Türkiye’ye gelir miydi, başka bir ülkelere gitme ihtiyacı duyar mıydı? Bizim sığınmacılara karşı bir nefret dilini tasvip etmemiz mümkün değil, doğru da değil. Tabi ki onları kendi ülkemizde misafir edeceğiz, geçici bir süre için onlara destek vereceğiz ama bir yandan da bunun kalıcı hale dönüşmemesini sağlamamız lazım. Diğer ülkelerin de desteğini alarak Suriye’de savaşı bitirip, ülkenin imarını tamamlayıp, yaşanabilir bir yere dönüştürüp, can güvenliğini sağlayıp Suriyeli misafirlerimizi kendi ülkelerine misafir edeceğiz. Genel Başkanımızın söylediği gibi davulla zurnayla yolcu edeceğiz. Yani gitmekten mutlu olacakları hale getireceğiz.

Sadece Suriye’den gelenler mi var? Irak, İran, Afrika ülkelerinden var, geçmişte gelen Afganlar var, bu gün İran sınırına kadar otobüslerle taşınan ve oradan koşarak Türkiye’ye giren Afganlar var. Adalet ve Kalkınma Partisi sığınmacılarla ilgili siyaseti tam anlamıyla Avrupa Birliği ile rüşvet pazarlığına dönüştürdü. “Biz bu işin finansmanını daha iyi yönetiriz” diyor Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı. Avrupa’ya “Bizim istediğimiz kaynağı ver, biz onlara burada bakalım” diyor. Türkiye rüşvet pazarlıklarına mahkum edilebilecek bir ülke değil. Adalet ve Kalkınma Partisi sözcüsü başka, Dış İşleri kaynakları başka, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı başka konuşuyor. Anlaşılan o ki partisinin de, devletin de haberdar olmadığı bir gizili anlaşmanın içinde. Biden ile görüştü ya, o görüşmede muhtemelen bizim bilmediğimiz, devletin kayıtlarına girmeyen bazı sözler var.

“Gizli anlaşma bizi bağlamaz”

Şu açık; Türkiye geçmişte de göçler aldı, komşu ülkelerden göçlerle gelenlere kucak açtı ama Türkiye hiçbir zaman bunu rüşvet pazarlığı haline getirmedi. Türkiye hiçbir zaman, “Ben sizi korurum ama karşılığında şu kadar para alırım” diyen bir Cumhurbaşkanı veya Başbakan tarafından yönetilmedi. Aralarında gizli bir anlaşma varsa, Sayın Genel Başkanımız da ifade etti o gizli anlaşma bizi bağlamaz. O gizli anlaşma Türkiye Cumhuriyeti’nin bundan sonraki iktidarını kuracak, yönetecek olan, Türkiye’yi refaha taşıyacak olan CHP’yi bağlamaz. Tıpkı Kanal İstanbul’la yapılacak yatırım ve verilecek olan kredilerin, geleceğin iktidarı CHP’yi bağlamayacak olduğu gibi. Tıpkı beşli çetenin bazı ilişkiler üzerinden almış oldukları Londra’daki tahkim mahkemeleri üzerinden devlet garantisi verilen, döviz üzerinden geçiş garantisi verilmiş olan projelerin CHP tarafından iktidara geldiğimizde kamulaştıracak olması gibi. Mesele bizim için çok açık. Biz Türkiye’ye zarar verecek, Türkiye’yi sıkıntıya sokacak her hangi bir işin içinde olmayız. Bunu iktidara gelince yapacağız.

Üzerimize çok büyük görevler düşüyor, zorlu bir dönemdeyiz. Doğru. 100 yıl önce, çok daha zorlu bir dönemde Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde ilk adımının atıldığı Cumhuriyet kenti Samsun’da, çok ağır koşullarda Ulusal Kurtuluş mücadelesi başlatıldı ve başarılı oldu. Şu anda Türkiye yine ağır koşullarla karşı karşıya. Ama biliyoruz ki bugün örgütlü bir CHP, duyarlı bir toplum, aydın bir kesim var. Bu yaşananları gören halk kitlesi var. Onları örgütleyerek, onları bir araya getirerek, onları il, ilçe başkanlarımız, milletvekillerimiz, Genel Merkezimiz önderliğinde örgütleyerek iktidara gelmek mümkün.”

Paylaşın