Beslenme Çantaları Aileleri Zorlayacak: Yüzde 102 Zamlandı

CHP Milletvekili Mahir Polat, “Türkiye’de her 4 çocuktan biri okula aç gidiyor. Geçen yıla göre öğrencilerin beslenme çantasına konulan ürünlerin fiyatları en az iki kat arttı” dedi.

Mahir Polat, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın her fırsatta 3 çocuk tavsiyesi verdiğini ancak çocuk desteğinin 300 lirada kaldığını da hatırlattı.

İlk ve ortaöğretim kurumlarındaki 21 milyon öğrenci, 9 Eylül’de yeni eğitim öğretim dönemine başlayacak. Ancak çocukların beslenme çantasını doldurabilmek geçen yıla göre, yüzde 102 daha pahalı olacak. Geçen yıl 330 TL’ye dolan beslenme çantası için bu yıl en az 669 TL’ye ihtiyaç olacak.

Sözcü’den Cem Yıldırım’ın haberine göre, CHP İzmir Milletvekili Mahir Polat, beslenme çantasında olması gereken ürünlerin fiyatının 1 yılda en az yüzde 42 arttığını hesapladı.

Çocuğunun çantasına 1 adet muz koymak isteyen bir veli, geçen yıla kıyasla yüzde 81.82 daha fazla ödeyerek 20 TL’lik harcama yapması gerekiyor. Elmanın fiyatı ise 1 yılda yüzde 66.67 arttı

Beslenme çantasındaki peynir 1 yılda yüzde 79.31, süt yüzde 72.19, yumurta yüzde 62.50, zeytin de yüzde 59.68 zamlandı. Geçtiğimiz yıl 199 TL olan beslenme çantasının bu yılki fiyatı yüzde 126 artarak 450 TL’ye ulaştı. Böylece bir beslenme çantasını doldurabilmek için yapılacak harcama yıla göre yüzde 102.73 zamlanarak 330 TL’den 669 TL’ye ulaştı.

Mahir Polat, iktidarın ailelere destek bir yana 5 milyon öğrenciye öğlen yemeği desteğini kestiğini de hatırlatarak “Artık beslenme çantası da lüks oldu” diye konuştu.

Gıda enflasyonuna dikkat çeken CHP’li Milletvekili Mahir Polat, “Türkiye’de her 4 çocuktan biri okula aç gidiyor. Geçen yıla göre öğrencilerin beslenme çantasına konulan ürünlerin fiyatları en az iki kat arttı. Bugün bir öğrencinin sadece beslenme maliyeti aylık 1.500 TL’yi bulurken 2 çocuğu olan bir asgari ücretli bu giderleri nasıl karşılayabilir” diye sordu.

Polat, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın her fırsatta 3 çocuk tavsiyesi verdiğini ancak çocuk desteğinin 300 lirada kaldığını da hatırlattı.

Paylaşın

2023 Yılında 157 Bin 576 Öğrenci Üniversiteye Kayıt Yaptırmadı

CHP Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen, “Her geçen gün eğitimden uzaklaşan öğrencilerimizin durumunu artık Milli Eğitim Bakanlığı bile gizleyemiyor” dedi ve ekledi:

“Ailelerin temel ihtiyaçlarından feragat ederek okutmaya çalıştığı evlatlarının üniversite okuma hayallerini elinden alan, AKP iktidarının uyguladığı ekonomi ve eğitim politikalarıdır. Her ile üniversite açmayla övünen iktidar, o üniversitelerde öğrencilerin eğitim görebilmesini sağlayacak imkanları öğrencilerin ellerinden alıyor.”

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen’in üniversiteyi kazanmış olmasına rağmen kayıt yaptıramamış öğrenciler ve kayıtlarını donduran öğrencilere ilişkin verdiği soru önergesine yanıt verdi.

Sol Haber’in aktardığına göre; Bakan Tekin, 2023 yılında 157 bin 576 öğrencinin üniversite eğitimi almaya hak kazanmış olmasına rağmen kayıt yaptıramadığını, son 5 yılda ise eğitimini donduran öğrenci sayısının 268 bin 714 olduğunu açıkladı.

CHP’li Başevirgen, “Ailelerin temel ihtiyaçlarından feragat ederek okutmaya çalıştığı evlatlarının üniversite okuma hayallerini elinden alan, AKP iktidarının uyguladığı ekonomi ve eğitim politikalarıdır. Her ile üniversite açmayla övünen iktidar, o üniversitelerde öğrencilerin eğitim görebilmesini sağlayacak imkanları öğrencilerin ellerinden alıyor” dedi.

CHP’li Başevirgen, “Her geçen gün eğitimden uzaklaşan öğrencilerimizin durumunu artık Milli Eğitim Bakanlığı bile gizleyemiyor” dedi ve ekledi:

“Ailelerin temel ihtiyaçlarından feragat ederek okutmaya çalıştığı evlatlarının üniversite okuma hayallerini elinden alan, AKP iktidarının uyguladığı ekonomi ve eğitim politikalarıdır. Her ile üniversite açmayla övünen iktidar, o üniversitelerde öğrencilerin eğitim görebilmesini sağlayacak imkanları öğrencilerin ellerinden alıyor.”

Paylaşın

Yeni Eğitim Öğretim Yılı Başladı: Her 3 Çocuktan 1’i Akran Zorbalığından Mağdur

Yaz tatilinin sona ermesiyle birlikte 2023-2024 eğitim öğretim yılının ilk ders zili bugün çaldı. Velilerin en büyük kaygılarından biri ise çocuklarının akran zorbalığına uğraması.

PISA 2018 verilerine göre Türkiye’deki öğrencilerin yüzde 24’ü ayda en az 1 kez akran zorbalığına uğruyor. OECD’nin yayınladığı rapora göre ise Türkiye’de 15 yaş düzeyindeki öğrencilerin yüzde 19’u okullarında ayda birkaç kez sözel veya fiziksel şiddete maruz kalıyor. Türkiye’de yapılan araştırmalar da her 3 öğrenciden 1’inin akran zorbalığına uğradığını ortaya koyuyor.

Akran zorbalığını fiziksel veya psikolojik olarak güçlü bir veya bir grup öğrencinin kendilerinden daha güçsüz öğrencileri sürekli olarak rahatsız ettiği, mağdurun kendisini koruyamayacak durumda olduğu bir saldırganlık türü olarak tanımlanıyor.

Milliyet’ten Aysel Bozan Yılmaz’ın haberine göre Türkiye’de her 3 öğrenciden 1’inin yani yaklaşık 7 milyon öğrenci akran zorbalığına maruz kalıyor.

Öyle ki sorun her geçen gün arttığı ve çocukların yaşamını tehdit edecek boyutlara geldiği için Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından Kasım 2022’de Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği’ndeki değişiklikle akran zorbalığı ve siber zorbalık yapan öğrencilere disiplin işlemi uygulaması getirildi.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Anayasa’ya göre de okuldaki akran zorbalığı konusunda yöneticilerin önlem alma zorunluluğu bulunuyor. Bu kararların caydırıcılığı ne kadar bilinmiyor ancak UNICEF’in Eylül 2018’de yayınladığı rapora göre dünyadaki çocukların yarısı okulda ve çevresinde akran zorbalığına maruz kalıyor.

PISA 2018 verilerine göre Türkiye’deki öğrencilerin yüzde 24’ü ayda en az 1 kez akran zorbalığına uğruyor. OECD’nin yayınladığı rapora göre ise Türkiye’de 15 yaş düzeyindeki öğrencilerin yüzde 19’u okullarında ayda birkaç kez sözel veya fiziksel şiddete maruz kalıyor. Türkiye’de yapılan araştırmalar da her 3 öğrenciden 1’inin akran zorbalığına uğradığını ortaya koyuyor. Kısacası tehlike çok büyük.

“Türkiye’de 7 milyon öğrenci mağdur”

Okullardaki akran zorbalığıyla ilgili Türkiye’deki en kapsamlı araştırmaları gerçekleştiren Ankara Üniversitesi PDR Anabilim Dalı Başkanı ve Türk PDR Derneği Genel Başkan Vekili Prof. Dr. Metin Pişkin, durumun ciddiyetini ortaya koyuyor.

Öyle ki Pişkin’in Ankara’da 1154 ilkokul ve ortaokul öğrencisi üzerinde yaptığı araştırmaya göre erkek öğrencilerin yüzde 29.4’ü; kız öğrencilerin de yüzde 41.3’ü akran zorbalığına maruz kalıyor. Pişkin’in Mayıs 2023’te Ankara’da bir Anadolu lisesinde 391 öğrenciyle yaptığı araştırma da öğrencilerin yüzde 36.8’inin haftada en az 1 kez zorbalığa uğradığını, yüzde 13’ünün de zorbalık yaptığını ortaya koyuyor. Lisede zorbalığa uğrayan kız öğrenci oranı yüzde 33.8 iken erkeklerde bu oran yüzde 41.7’ye çıkıyor. Yandaki tablolarda da görüldüğü gibi öğrenciler sınıfta, bahçede, serviste her yerde zorbalığa uğrayabiliyor.

Prof. Dr. Pişkin’in TÜBİTAK destekli hazırladığı 10 bin çocukla yapılan araştırmaya göre ise şiddet oranı en yüksek endüstri meslek liselerinde en düşük de kız meslek liselerinde görülüyor. Her 3 öğrenciden 1’inin akran zorbalığına maruz kaldığını kaydeden Pişkin, MEB’e bağlı 20 milyon civarında öğrenci olduğunu hatırlatarak “Tüm araştırmalar dikkate alındığında yaklaşık 7 milyon öğrencinin akran zorbalığına uğradığı görülüyor” dedi.

Akran zorbalığı nedir ve neler yapılmalı?

Akran zorbalığını fiziksel veya psikolojik olarak güçlü bir veya bir grup öğrencinin kendilerinden daha güçsüz öğrencileri sürekli olarak rahatsız ettiği, mağdurun kendisini koruyamayacak durumda olduğu bir saldırganlık türü olarak tanımlanıyor.

Okulda yaşanan akran zorbalığının tüm öğrencileri etkilediğini belirten Prof. Dr. Metin Pişkin, zorbalığın önlenmesi için yapılması gerekenleri ise şöyle sıraladı:

Öğrenciler, öğretmenler, veliler hatta kantin görevlileri ile okul servisi sürücüleri bile eğitilmeli.
Sadece akademik başarıya değil, aynı zamanda karakter eğitimine de önem verilmeli, çocuklara erken yaşta olumlu değerler kazandırılmalı.
Zorbaca söz ve eylemlerin kabul edilemez olduğunun altı çizilmeli, zorbalığa sıfır tolerans tanınmalı.
Etkin okul kuralları geliştirilmeli.

Saldırgan çocuklara öfke kontrolü, özdenetim becerileri, stres yönetimi, empati, çatışma çözme ve sosyal beceri eğitimi verilmeli.
Mağdur öğrencilere kendilerini koruma becerileri kazandırılmalı.
Okul çevresinde ve okulda zorbalık eylemlerinin en sık yaşandığı yerlerde güvenlik için ek önlemler alınmalı. Özellikle nöbetçi öğretmenlerin bu bölgeleri sık sık kontrol etmesi sağlanmalı.
Okulda sosyal, kültürel ve sportif etkinliklere olabildiğince fazla yer verilmeli.

Akademik başarısı düşük öğrenciler arasında akran zorbalığı oranının daha yüksek olduğunu kaydeden Prof. Dr. Metin Pişkin, yurt dışında yapılan araştırmaların öğrenciyken zorbalık yapanların, okul bittikten sonra daha büyük suçlara karışma, mahkemelik olma, hapse düşme oranlarının diğer öğrencilere göre 4 kat daha yüksek olduğunu ortaya koyduğunu söyledi. Dolayısıyla ailelerin sadece çocuğu mağdur olduğunda değil, zorbalık yaptığında da okula gidip ona müdahale etmesini yoksa çocuğunun büyüdüğünde topluma yük olacağını, bunun önlenmesi gerektiğini vurguladı.

Prof. Dr. Metin Pişkin, zorbalığı şiddetten ayırarak “Zorbalığı şiddetten ayıran iki ölçüt vardır. Birincisi zorbalıkta taraflar arasında güç dengesizliği bulunur yani zorba güçlü, mağdur ise güçsüzdür” dedi. Pişkin, kurbanın zorbalığa haftada en az bir defa uğramasının kıstas olduğunu dile getirdi.

Zorbalık fiziksel, cinsel ve sözel de olabiliyor

Fiziksel zorbalık: Tekme atma, tokat vurma, itme, çekme.
Sözel zorbalık: Alay etme, dalga geçme, kızdırma, isim takma.
Cinsel zorbalık: Cinsel amaçlı dokunma, el, kol, göz hareketleri yapma, cinsel çağrışımı olan sözcüklerle hitap etme.
Dedikodu ve söylenti çıkarıp yayma.
Arkadaş grubundan dışlama, yalnızlaştırma.
Para veya diğer eşyalarını zorla alma, almakla tehdit etme, zarar verme.

Paylaşın

İlk Ders Zili Bugün Çaldı: Beslenme Çantası Aylık 770 TL’ye Dolacak

Yaz tatilinin sona ermesiyle birlikte 2023-2024 eğitim öğretim yılının ilk ders zili bugün çaldı. Milyonlarca öğrenci ve öğretmen için bugün ders başı yaptı. Okul kantinleri ise yüksek fiyatları ile velilerin tepkisini çekiyor.

Kırtasiye harcamalarının üstesinden gelmeye çalışan veliler, bugünden itibaren  çocukların beslenme çantalarını da doldurmaya çalışacak. Milyonlarca ailenin 11.402 TL’lik asgari ücretle geçinmeye çalıştığı Türkiye’de, okulların açılması ile birlikte çocukların beslenme çantaları da ailelerin en büyük sorunlarından biri oldu.

Sözcü’den Saime Başçı‘nın haberine göre; Beslenme uzmanları, okul çağındaki çocukların her gün mutlaka okul öncesinde içinde süt ve yumurtanın olduğu bir kahvaltı yapması gerektiğine dikkat çekerken, okul için hazırlanacak en basit bir çantanın maliyeti ise 50 TL’yi aşıyor. Yaptığımız hesaplamalara göre içinde bir adet meyve basit bir sandviç ve sütün yer aldığı menülerde haftalık maliyet 192.42 TL’ye aylık maliyet de 770 TL’ye ulaşıyor.

Tarihin en yüksek yaz ayı enflasyonlarına şahit olan Türkiye’de asgari ücret ve emekli maaşları açlık sınırlarının altında kalırken, çocukların ise okullarda yeterli ve dengeli beslenme ihtiyacı karşılanamıyor. Aylık 770 TL’yi bulan bir beslenme çantası için asgari ücretli maaşının yüzde 6.70’ini ayırmak zorunda.

Beslenme çantasında olması gereken 1 adet muzun fiyatı 19.98 TL, bir adet elmanın fiyatı 8.23 TL olurken, beslenme çantasına konulacak 200 ml sütün fiyatı ise 9 TL’yi buldu. En basit sandviçin maliyetinin 16.75 TL olduğu günümüzde, öğrencilerin beslenme çantalarına konulacak bir simidin fiyatı da 10 TL.

Eğitimde enflasyon yüzde 48.6

Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, ağustos ayında gıda fiyatları bir ayda yüzde 8.48 oranında artarken, yıllık gıda enflasyonu ise yüzde 72.86’ya ulaştı. Eğitimde ise yüzde 48.61 olan yıllık fiyat artışı henüz okul hazırlıklarının tam olarak başlamadığı ağustos ayında yüzde 3.11 oranında artış gösterdi.

İstanbul Planlama ajansı verilerine göre ise geçen sene ortalama 900 TL olan anaokulu – kreş kırtasiye sepeti 1.900 TL’ye çıkarken, ilkokul sepeti ortalama 800 TL’den 1.500 TL’ye, ortaokul sepeti ise ortalama 1.000 TL’den 1.750 TL’ye yükseldi.

Paylaşın

Üniversiteyi Kazanan Yaklaşık 106 Bin Öğrenci, Kayıt Yaptırmadı

Yükseköğretim Kurumları Sınavı’nı (YKS) kazanan, 105 bin 772 öğrenci kayıt yaptırmadı. İstanbul: 15 bin 92, Ankara: 3401, İzmir: 2568, Antalya: 2318, Konya: 2259 kayıt yaptırmayan öğrenci ile ilk beşte yer aldılar.

Şırnak Üniversitesi’ni kazanan 100 öğrenciden 18.6’sı, Ardahan Üniversitesi’ni kazanan 100 öğrenciden 16.3’ü ve Bitlis Üniversitesi’ni kazananların 15.5’i kayıt olmadı. Eskişehir’de üniversite kazanan her 100 öğrenciden 95’i, Ankara’da 100 öğrenciden 94.6’sı ve İzmir’de yüzde 93.1’i kazandığı bölüme kayıt oldu.

Tıp fakültelerindeki 18 bin 394 kontenjandan, boş kalan 648’ini kazanan 6 öğrenci de kayıt yaptırmadı. Tıpta 654 kontenjan boş kaldı. Afyonkarahisar Sağlık Bilimleri, Atatürk Tıp, Kırıkkale Tıp, Celal Bayar Tıp, 19 Mayıs Tıp ve bazı vakıf üniversitelerinin tıp fakülteleri dolmadı.

Sözcü’den Sultan Uçar’ın haberine göre; tıpta ilk 50 bin, diş hekimliğinde 80 bin, eczacılıkta 100 bin, hukukta 125 bin, mimarlıkta 250 bin, mühendislikte ve eğitim fakültelerinde 300 bin sıralama barajı olan bölümlere yerleşen 160 bin 129 öğrenciden, 2 bin 296’sı kayıt olmadı.

Üniversite kaydı yaptırılmayan illerde İstanbul (15 bin 92), Ankara (3401), İzmir (2568), Antalya (2318), Konya (2259)’la beşinci oldu. Şırnak Üniversitesi’ni kazanan 100 öğrenciden 18.6’sı, Ardahan Üniversitesi’ni kazanan 100 öğrenciden 16.3’ü ve Bitlis Üniversitesi’ni kazananların 15.5’i kayıt olmadı. Eskişehir’de üniversite kazanan her 100 öğrenciden 95’i, Ankara’da 100 öğrenciden 94.6’sı ve İzmir’de yüzde 93.1’i kazandığı bölüme kayıt oldu.

Tıpta 654 kontenjan boş kaldı

EA (10 bin725), Sözel (8 bin 625), Sayısal (3 bin 613) ve Yabancı Dil ( 1581) olmak üzere 24 bin 544 öğrenci fakülte okumaktan vazgeçti. Tıp fakültelerindeki 18 bin 394 kontenjandan, boş kalan 648’ini kazanan 6 öğrenci de kayıt yaptırmadı. Tıpta 654 kontenjan boş kaldı. Afyonkarahisar Sağlık Bilimleri, Atatürk Tıp, Kırıkkale Tıp, Celal Bayar Tıp, 19 Mayıs Tıp ve bazı vakıf üniversitelerinin tıp fakülteleri dolmadı.

ODTÜ’yü kazanan 3 bin 32 öğrencinin 23’ü kayıt yaptırmadı. ODTÜ’de Eğitim Fakültesi’nde 8, fen edebiyatta 8, iktisadi idari bilimlerde 2, mimarlıkta 2 ve mühendislikte 3 öğrenci kaydolmadı.

Boğaziçi Üniver­sitesi’ni kazanan 2250 öğrenciden de 24’ü kayıt yap­tırmadı. Eğitimde 6, fen edebiyat, çeviri, felsefe, tarih, psikoloji gibi bölüm­lerde 8, hukukta 2, uluslararası ilişkiler, inşaat, kimya mü­hendisliklerinde 8 öğrenci gitmedi. İlk yerleştirmede yüzde 100 dolan BÜ’nün doluluk oranı yüzde 98.9’a düştü.

En çok kayıt yaptırılmayan okul Akdeniz Üniversitesi

Akdeniz Üniversi­tesi 1608, Adnan Menderes 1288, Muğla Sıtkı Koç­man’ı kazanan 1092 öğrenci kayıt olma­dı. Antalya, Konya, Aydın ve Muğla en çok kayıt yaptırılma­yan iller oldu.

İstanbul’da örgün öğretimde 165 bin 540 öğ­renci YKS’yi kazan­dı. 15 bin 92’si kayıt yaptırmadı. 2 bin 201’i devlet, 12 bin 891’i vakıf üniversi­tesi kazanmıştı.

‘Maliyet nedeniyle okumaktan vazgeçtiler’

Eğitim Uzmanı Salim Ünsal, “Üniversite kazanan 105 bin 772 öğrenci, barınma, kira, beslenme, öğrenim gideri ve bazı vakıf üniversitelerindeki yüksek zamlar nedeniyle, kayıt yaptırmadı. Antalya, Muğla, Aydın gibi turizm şehirlerinde maliyet nedeniyle okumaktan vazgeçtiler. Akdeniz Üniversitesi’ni kazanan 14 bin 92 öğrenciden 1608’i kayıt olmadı. Batıda, ekonomik koşullar, Doğu ve Güneydoğu’da sosyolojik sebepler etkiledi. Yazılım, yapay zeka mühendisliği, tıp, hukuk, öğretmenlik gibi bölümler boş. ODTÜ, Boğaziçi gibi en iyi üniversiteleri kazanıp, kayıt olmayanlar var. Ek yerleştirmede, boş kontenjanlar büyük ölçüde azalsa da, sıralı bölümlerde çok değişiklik beklemiyoruz” diye konuştu.

Paylaşın

Eğitim Harcamaları Yüzde 300 Arttı

Emeğiyle yaşayan yurttaşlar hayat pahalılığı ile mücadele ederken, fahiş artışlara yeni eğitim-öğretim yılının açılmasına kısa bir zaman kala okul maliyetleri de eklendi: Öğrencilerin eğitim harcamaları bir yılda katlanarak arttı.

Geçen yıl ortalama 181 liraya mal olan ana sınıfı öğrencisinin temel kırtasiye gideri bu yıl 496 liraya, 283 lira olan ilkokul öğrencisinin kırtasiye gideri 775 liraya, 217 lira olan ortaokul öğrencisinin kırtasiye gideri 619 liraya, 261 lira olan lise öğrencisinin kırtasiye gideri de 718 liraya yükseldi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutdere, öğrencilerin ihtiyaçlarındaki zam oranlarını kalem kalem hesapladı ve fahiş artışlara dikkat çekerek, “Geçen yıla göre maliyetleri hesapladık acı tabloyla karşılaştık, anne babalar da kara kara düşünüyor” dedi.

Sözcü’den Deniz Ayhan’ın haberine göre zincir marketlerin geçen yılki ve bu yılki kataloglarında yer alan fiyatları baz alarak ana sınıfından liseye kadar öğrenci masraflarını ayrı ayrı tablolar halinde raporlaştıran Tutdere, “Anaokulunda yüzde 188, ilkokulda yüzde 194, ortaokulda yüzde 202, lisede yüzde 198 oranında artış var” bilgisini paylaştı.

Yüzde 300’e varan zam

Öğrencilerin kıyafet, ayakkabı gibi ihtiyaçları da zamlardan etkilendi. CHP’li Tutdere, “Türkiye İstatistik Kurumu’nun madde sepetinde yer alan 2021 Ağustos fiyatları ile bugünün fiyatlarını karşılaştırdığımızda yüzde 525 gibi fahiş bir artış olduğu görülüyor” derken, “Ana sınıfında okul kıyafetleri, eşofman takımı, spor ayakkabı, klasik ayakkabı gibi en temel ihtiyaçlar bile geçen yıl 515 lirayken bu yıl bin 457 lira 99 kuruş oldu. Veliler bu fahiş artışlar karşısında ne yapacak?” diye sordu.

Paylaşın

‘Yüzlerce Öğrenci Üniversiteye Girebilmek İçin Vatandaşlık Değiştirdi’ İddiası

Üniversite kayıt döneminin tamamlanmasının ardından skandal bir iddia TBMM gündemine taşındı. Boğaziçi Üniversitesi başta olmak üzere, çok sayıda üniversitenin yabancı öğrenci kontenjanının suiistimal edildiği ileri sürüldü.

İddiaya göre, yüzlerce öğrenci sınavsız şekilde üniversitelere girebilmek amacıyla vatandaşlık değiştirdi. İddiayı gündeme getiren CHP Milletvekili Sibel Özdemir, iddialarla ilgili YÖK’ün derhal açıklama yapması gerektiğini kaydetti.

BirGün’den Musrafa Bildircin’in haberine göre Özdemir, akademisyen kadrosu büyük ölçüde değiştirilen Boğaziçi Üniversitesi’nin öğrenci yapısının da değiştirilmek istendiğini savundu. Atanmış rektörün keyfi ve usulsüz kararlar aldığını öne süren Özdemir, sözlerine şöyle devam etti:

“Yabancı öğrenci statüsü ile belirli bir kontenjan ve kriterlerle YKS’ye girmeden bazı öğrencilerin kayıtlarının yapılması yoluyla şimdi de Boğaziçi Üniversitesi’nin öğrenci yapısı değiştirilmek istenmektedir. YKS ile öğrenci alan üniversiteye özellikle 2022-2023 eğitim öğretim yılında dolaylı yollardan öğrenci alımı yapıldığı iddia edilmektedir. Tüm puan türlerinde ilk 10’dan 6 aday, ilk 100’den 68 aday, ilk 500’den 387 aday ve ilk 1000’den 773 aday Boğaziçi Üniversitesi’ne üstün başarılarla yerleşirken dolaylı yollardan çifte vatandaş ve yabancı uyruklu öğrenci alımı yoluyla öğrenci kaydının yapıldığı iddiaları tam bir skandaldır. Bu yolla kaydı yapılan kişilerin yabancı vatandaşlığı detaylı olarak sorgulanmalıdır. Üniversiteler için YKS zorunluluğu olan öğrencilerin bir hak gaspı yaşamalarına engel olunmalıdır.”

İsim değişikliği uygulaması

Hayata geçirilen isim değişikliği uygulamasının bu iddiayla birlikte ciddi soru işaretlerine yol açtığını belirten Özdemir, şu ifadeleri kullandı:

“YKS puanı olmadan yabancı öğrenci statüsüyle Boğaziçi Üniversitesi’ne ve diğer üniversitelere öğrenci alındığı ve alınan öğrencilerin vatandaşlık bilgilerinde tereddütler olduğu yönündeki ciddi iddiaların üzerine gidilmelidir. Yabancı öğrenci statüsüyle kaydı yapılan kişilerin vatandaşlık bilgilerinin detaylı olarak araştırılması gerekmektedir. Boğaziçi için iddia edilen bu durum, diğer Üniversite kayıtlarında da YÖK tarafından şeffaf olarak ortaya çıkarılmalıdır.”

Paylaşın

Afganistan’da Kadın Öğrenciler Üniversiteye Geri Döndü

Taliban yönetimindeki Afganistan’da kadın öğrencilerin üniversiteye dönmesine izin verildi. Taliban, 1996 – 2001 yılları arasında iş başında olduğu dönemde, kız çocuklarının okula gitmesini yasaklamıştı.

Taliban’ın yönetime gelmesinden bu yana kapalı olan devlet üniversiteleri, kapılarını bu hafta tekrar öğrencilere açtı. Taliban, kadın öğrencilerin üniversiteye alınması konusunda resmi bir açıklama yapmadı, ancak Reuters ajansına bilgi veren yetkililere göre, fiziksel olarak erkek öğrencilerden ayrı tutulmaları koşuluyla derslere girmelerine izin veriliyor.

Celalabad kentindeki bir görgü tanığı da, bu hafta açılan devlet üniversitelerinden Nangarhar’a kadın öğrencilerin ayrı bir kapıdan alındığını gördüğünü söyledi.

Geçen yıl 15 Ağustos’ta Başkent Kabil ve ülkenin büyük bir kısmında kontrolü tekrar ele geçiren Taliban, “artık değiştiğini” iddia etmekle birlikte, kadınlara yönelik sert ve baskıcı politikalarına devam ediyor. Birçok kadının işe gitmesine izin vermediği gibi birçok eyalette de ortaöğrenim çağındaki kız çocukların okula gitmesine izin verilmiyor.

Bazı özel üniversiteler de tekrar açıldı, ancak birçoğunda kadın öğrencilere derslere girme izin verilmedi. Uluslararası toplumun, dış dünyanın yardımına ihtiyaç duyan Afganistan’a getirdiği en önemli koşul, kız çocukların ve kadınların eğitimine izin vermesi.

Birleşmiş Milletler, kadın öğrencilerin devlet üniversitelerine alınmasından duyduğu memnuniyeti dile getirerek, bu konuda resmi bir bilgiye sahip olduğu mesajını vermiş oldu.

Afganistan’daki Birleşmiş Milletler Temsilciliği, dün gece Twitter hesabından yaptığı açıklamada “Üniversitelerin 2 Şubat’ta tüm kadın ve erkek öğrencilere açılmaya başlamasını memnuniyetle karşılıyoruz. Tüm gençlerin eğitimde fırsat eşitliğine sahip olması için bu çok önemli” ifadesini kullandı.

Adının açıklanmaması koşuluyla bilgi veren bir yetkili, Reuters ajansına üniversitelere, kadın öğrencileri erkeklerden ayrı tutmak için ayrı sınıflar açılması ve farklı saatlerde derse alınmaları gibi seçenekler verildiğini söyledi.

Nangarhar Üniversitesi Rektörü Khalil Ahmad Bihsudwal, Reuters ajansına üniversiteye devam eden kadın ve erkek öğrencilerini farklı sınıflarda okutacaklarını bildirdi. Birçok eyalette de bu yöntem uygulanıyor.

Afganistan’da bugün sadece daha sıcak bölgelerdeki üniversiteler açıldı. Başkent Kabil de dahil olmak üzere, daha soğuk bölgelerdeki üniversitelerin 26 Şubat’ta açılması bekleniyor.

Paylaşın

Otizmli Bireylerin Yüzde 92’si Eğitime Erişemiyor

Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer’in CHP İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir’in soru önergesine verdiği yanıt, 0-19 yaş arasındaki otizmli bireylerin yaklaşık yüzde 92’sinin eğitime erişemediğini ortaya koydu.

DW Türkçe’den Eray Görgülü’nün haberine göre; CHP İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir, İstanbul Otizm Gönüllüleri Derneği tarafından hazırlanan ve Milli Eğitim Bakanlığının otizmli öğrenciler için bütçeden kaynak ayırması ve yeni sınıfların açılması taleplerini içeren raporu TBMM gündemine taşıdı. Özdemir, raporda yer alan taleplerin yanı sıra Bakan Özer’den otizmli öğrencilerin eğitime katılma oranlarına ilişkin sorularını yanıtlamasını istedi.

Bin 521 okul, 19 bin 357 öğretmen

Önergeyi yazılı olarak yanıtlayan Özer, Türkiye’de şu anda e-okul sistemine kayıtlı 41 bin 854 kayıtlı otizmli öğrenci bulunduğu bilgisini verdi. Bakanlığın verilerine göre bin 521 özel eğitim okulunda 19 bin 357 öğretmenle otizmli öğrencilerin eğitimine devam ediliyor. Öte yandan 37’si 2021 yılında olmak üzere 638 destek eğitim odasının belirlenen standartlar doğrultusunda donanımı sağlandı. 41’i 2021 yılında olmak üzere toplam 174 özel eğitim sınıfı da standartlara uygun hale getirildi.

Bakanlığın verilerinin Türkiye’de otizmli öğrencilere ilişkin yaşanan sıkıntıyı ortaya koyduğunu iddia eden CHP İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir, “Yapılan çalışmalara göre Türkiye’de şu anda 0-14 yaş grubu aralığındaki otizmli çocuk sayısı yaklaşık olarak 150 bin. 0-19 yaş grubu genellendiğinde ise eğitim bekleyen çocuk sayısının yaklaşık 500 bin olduğu tahmin ediliyor” dedi.

2 milyon kişi olumsuz etkileniyor

Verilere göre otizmli çocukların yaklaşık yüzde 92’sinin eğitime erişemediğinin ortaya çıktığını ifade eden Özdemir, “Okulların ve sınıfların nitelik ve standartları bir yana bu oran gerçekten çok ciddi ve çok vahim” ifadesini kullandı. Özdemir, eğitim dışında kalan 450 bin otizmli bireyle birlikte ailelerinin de düşünüldüğünde yaklaşık 2 milyon kişinin bu olumsuz tablodan etkilendiğini belirtti.

Bakan Özer’in kaç otizmli çocuğun okul öncesinde ya da ilkokula başladığı bilgisini vermediğine dikkat çeken Özdemir, “Bu durumda eğitim sistemine dahil olanların eğitimlerinin kesintiye uğrayıp uğramadıkları da maalesef bilinmiyor” dedi.

Otizmin tek ve önemli tedavisinin eğitim, çocuklarla ailelerin en büyük ihtiyacının da kaliteli bir eğitim olduğuna dikkat çeken Özdemir, sözlerini “Otizm tanılı bütün çocuklar için erken başlayan, yoğun ve kesintisiz bir eğitim süreci planlanmadığı ve hayata geçirilmediği sürece devlet üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmemiş olacaktır” şeklinde sürdürdü.

Avrupa’da 40 saat, Türkiye’de 2 saat

Otizmli çocuklara haftada sadece iki saat eğitim verildiğini de kaydeden Özdemir, “Avrupa’da 40 saat eğitim veriliyor” ifadesini kullandı. Avrupa ile kıyaslandığında bu oranın da çok düşük kaldığını vurgulayan Özdemir, “Dolaysıyla ülkemizdeki otizmli çocukların hem eğitime erişim hem de nitelikli eğitim alma hakkı ciddi şekilde ihlal ediliyor” dedi.

Paylaşın