OECD’den Türkiye İçin Yıl Sonu Enflasyon Tahmini: Yüzde 31,4

Merkezi Paris’te bulunan Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), Türkiye için yıl sonu enflasyon tahminini yukarı yönlü revize ederek yüzde 31,4’e yükseltti.

OECD, Türkiye ekonomisinin 2025 yılında yüzde 3,1 büyüyeceği daha önceki öngörüsünü sabit tuttu.

Merkezi Paris’te bulunan Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD), “Türkiye İnceleme Raporu” başlıklı raporu yayımlandı. OECD raporunda, Türkiye’nin 2025 yılı ekonomik büyüme ve enflasyon tahminlerini revize etti.

Raporda, Türkiye ekonomisinin 2025 yılında yüzde 3,1 büyümesi beklenirken, enflasyonun yüzde 31,4 seviyesinde gerçekleşeceği tahmin ediliyor.

OECD, Türkiye ekonomisinin 2026’da yüzde 3,9 büyüyeceğini, enflasyonun ise 2026 yılında yüzde 17,3 seviyesinde gerçekleşeceğini tahmin ediyor.

“Enflasyonla mücadelede kararlıyız”

Öte yandan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, İstanbul’da düzenlenen OECD (Ekonomik Kalkınma ve İş Birliği Örgütü) Yükselen Pazarlar Forumu’nda konuştu.

Şimşek, Türkiye’nin üretim kapasitesini artırmaya ve enflasyonla mücadelede kalıcı başarı sağlamaya yönelik politikalarının merkezine reformları koyduklarını vurguladı. Şimşek, makroekonomik istikrarın ancak güçlü ve kararlı reform adımlarıyla sağlanabileceğini ifade etti.

Bakan Şimşek, konuşmasında ekonomik büyümeyi sürdürülebilir kılmak adına verimlilik odaklı ve üretimi teşvik edici bir dönüşüme ihtiyaç olduğunu belirterek, “Bazı reformları hayata geçirmek artık ertelenemez bir zorunluluk haline geldi. Üretim kapasitesini artırmadan, sağlıklı ve dengeli bir büyüme sürecinden bahsetmek mümkün değil” dedi.

Paylaşın

Türkiye, OECD Ülkeleri Arasında Enflasyonda Zirvede

Şubat ayını 39,05 enflasyonla kapatan Türkiye, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’ne (OECD) üye ülkeler arasında en yüksek enflasyon oranına sahip ülke olmaya devam etti.

Haber Merkezi / OECD’yi, dünya ekonomisinin yönetimine alt yapı oluşturan, küresel bağlamda önem kazanmakta olan konuları analitik düzeyde inceleyen temel ve öncü kuruluşlardan biri olarak nitelemek mümkündür. OECD esas itibariyle, ekonomik konularda uzmanlaşmış hükümetlerarası bir istişare kuruluşu görünümündedir

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi (DİSK-AR), Türkiye’nin enflasyon verilerine ilişkin yeni bir değerlendirme yayımladı. Açıklamada, Türkiye’nin yüksek enflasyon oranıyla OECD ülkeleri arasında ilk sırada yer aldığı belirtilirken, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı resmi enflasyon rakamlarına yönelik tartışmaların sürdüğü vurgulandı.

TÜİK tarafından açıklanan verilere göre, 2025 Şubat ayı itibarıyla yıllık enflasyon yüzde 39,05, aylık enflasyon ise yüzde 2,27 olarak gerçekleşti. Sektörel bazda en yüksek fiyat artışı yüzde 94,90 ile eğitim alanında görülürken, onu yüzde 70,81’lik oranla konut harcamaları ve yüzde 45,90 ile lokanta ve oteller takip etti. Gıda ve alkolsüz içecekler grubundaki yıllık fiyat artışı ise yüzde 35,11 seviyesinde gerçekleşti.

DİSK-AR tarafından yapılan açıklamada, Türkiye’de uzun süredir devam eden yüksek enflasyonun özellikle düşük ve sabit gelirli kesimler üzerindeki yıkıcı etkisine dikkat çekildi. Açıklamada, “Büyük ölçüde baz etkisi nedeniyle enflasyonun artış hızı yavaşlamış olsa da fiyatlar artmaya devam ediyor. Enflasyonun artış hızındaki düşüş, fiyatların düştüğü anlamına gelmiyor. Aksine, farklı toplumsal kesimler enflasyonu farklı şekillerde hissediyor. Yüksek enflasyon, dar gelirli vatandaşların alım gücünü çok daha fazla düşürüyor ve gelir dağılımındaki adaletsizliği derinleştiriyor” ifadelerine yer verildi.

DİSK-AR, TÜİK’in Haziran 2022 itibarıyla madde fiyat listesini açıklamayı bırakmasıyla enflasyon verilerinin daha da tartışmalı hale geldiğini vurguladı. Kurumun değerlendirmesinde şu ifadeler kullanıldı: “TÜİK’in açıkladığı enflasyon verileri, halkın hissettiği gerçek enflasyonu tam olarak yansıtmıyor. Ancak resmi verilere göre bile Türkiye’de enflasyon seviyesi oldukça yüksek. Ülkemiz, enflasyon oranları açısından dünyada en kötü birkaç ülke arasında yer alırken, OECD ülkeleri içinde en yüksek enflasyona sahip ülke konumunu uzun süredir koruyor.”

Enflasyon: TÜİK yüzde 39, ENAG yüzde 79

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Şubat ayı enflasyon verilerini açıkladı. Buna göre Şubat’ta tüketici fiyat endeksi (TÜFE) önceki aya göre yüzde 2,27 artarken, yıllık bazda artış yüzde 39,05 oldu. TÜFE’de böylece 20 ay sonra ilk kez yüzde 40 seviyesinin altı görüldü. Piyasa beklentisi aylık enflasyonun yüzde 3 seviyesinde gerçekleşeceği yönündeydi.

Bir önceki yılın aynı ayına göre en az artış yüzde 20,84 ile giyim ve ayakkabıda kaydedildi. Buna karşılık en yüksek artış ise yüzde 94,90 ile eğitim grubunda hesaplandı. Aylık bazda bakıldığında ise giyim ve ayakkabıda yüzde 5,06 aşağı yönlü fiyat hareketi görüldü. Eğitim aylık bazda da yüzde 9,92 yükselişle yukarı yönlü hareketin en fazla olduğu grup oldu.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) yıl sonunda enflasyonun yüzde 24’e gerileyeceğini öngörüyor. Hükümetin Orta Vadeli Programında ise yıl sonu enflasyon hedefi yüzde 17,5 olarak belirlenmişti.

Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) verisine göre ise TÜFE’de aylık değişim yüzde 3,37 yukarı yönlü oldu. Yıllık enflasyon yüzde 79,51 olarak hesaplandı. ENAG’a göre aylık bazda en yüksek fiyat artışı yüzde 6,77 ile haberleşme kategorisinde görüldü, onu yüzde 5,38 ile gıda ve alkolsüz içecekler izledi. Sağlık grubunda ise önceki aya göre fiyat değişimi kaydedilmedi.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, sosyal medya hesabı üzerinden, TÜİK’in açıkladığı enflasyon verilerini değerlendirdi. Mehmet Şimşek, şu ifadeleri kullandı: “Dokuz aydır gerileyen yıllık enflasyon şubatta yüzde 39,1 gerçekleşti. Temel mallarda yıllık enflasyon geçen yılın aynı ayına göre 32 puan düşüşle yüzde 21,7, hizmet enflasyonu ise 35 puan düşüşle yüzde 59,8 oldu.

Dezenflasyon sürecini destekleyen maliye ve gelirler politikaları ile beklentilerdeki iyileşme sayesinde enflasyondaki istikrarlı düşüşün devam etmesini bekliyoruz. Vatandaşlarımızın alım gücünü ve gelir dağılımını kalıcı olarak iyileştirecek olan fiyat istikrarına ulaşmak için politikalarımızı kararlılıkla uygulayacağız.”

Paylaşın

Türkiye, OECD Ülkeleri Arasında En Yüksek İşsizlik Oranına Sahip 6. Ülke

Türkiye, OECD (Ekonomik Kalkınma ve İş Birliği Örgütü) ülkeleri arasında en yüksek işsizlik oranına sahip 6. ülke oldu. Türkiye’nin önünde yer alan ülkeler sırasıyla İspanya, Kolombiya, Yunanistan, Finlandiya ve Şili oldu.

OECD tarafından yayımlanan verilere göre, OECD genelinde işsizlik oranı 2024 yılında yüzde 4,9 seviyesinde sabit kaldı. Aralık 2024 itibarıyla da bu oran korunurken, Costa Rica, İsrail ve Slovakya gibi ülkelerde tarihi düşük seviyeler kaydedildi.

Karar’dan Berfu Kargı’nın haberine göre; Türkiye yüzde 8,5 işsizlik oranıyla 38 OECD ülkesi arasında en yüksek işsizlik oranına sahip 6. ülke oldu. Türkiye’nin önünde yer alan ülkeler sırasıyla İspanya, Kolombiya, Yunanistan, Finlandiya ve Şili oldu.

İşsizlik oranı 2023 yılına göre düşüş gösterse de OECD ortalamasının neredeyse iki katı seviyesinde bulunuyor. Türkiye’de genç işsizlik oranı da yüzde 16,3 ile OECD ortalamasının yüzde 11,1 üzerinde kaldı.

Aralık ayında 19 OECD ülkesinde işsizlik oranı değişmezken, yedi ülkede artış, altısında ise düşüş gözlendi. İşsizlik oranı yüzde 3’ün altında kalan dört OECD ülkesinden biri olan İsrail, yüzde 2,6 ile rekor seviyeye ulaştı. Ancak dokuz ülkede işsizlik oranı, son 20 yılın en düşük seviyelerinden en az iki puan yukarıda kaldı.

Avrupa genelinde ise Avrupa Birliği’nde işsizlik oranı yüzde 5,9, Euro Bölgesi’nde yüzde 6,3 olarak sabit kaldı. Euro Bölgesi’nde işsizlik oranı, Litvanya, Finlandiya ve Portekiz’de düşüş kaydederken, İtalya’da beş aylık gerilemenin ardından yeniden artış gösterdi.

2024 yılı boyunca kadın ve erkek işsiz sayısı toplamda 34,3 milyona yükselerek bir önceki yılın biraz üzerine çıktı. Kadınlar için işsizlik oranı yüzde 5,2, erkekler için ise yüzde 4,7 seviyesinde sabit kaldı.

Genç işsizlik (15-24 yaş) oranı ise OECD genelinde yüzde 11,1 olarak ölçüldü ve 25 yaş üstü çalışanlarla arasındaki fark yedi puan oldu. Genç işsizliğin yüzde 20’yi aştığı yedi ülke bulunurken, Japonya ve İsrail bu yaş grubunda en düşük oranları kaydetti.

Kuzey Amerika’da Ocak 2025 verilerine göre Kanada’da işsizlik yüzde 6,6, ABD’de ise yüzde 4,0 seviyesinde kaldı. Bu oranlar, bir önceki aya kıyasla belirgin bir değişiklik göstermedi.

Paylaşın

OECD’den Yaşam Memnuniyeti Raporu: Türkiye Son Sırada

OECD’nin “Hayat nasıl? (How’s Life?) 2024” raporuna göre, Türkiye, 4,9 puan ile yaşam memnuniyetinde 41 ülke arasında son sıraya yerleşti. OECD hayat memnuniyeti ortalama puanı 6,7.

Haber Merkezi / Hanehalkının banka hesaplarında tutuğu para veya hisse senetleri, asıl ikametgah, diğer gayrimenkuller, araçlar, kıymetli eşyalar ve diğer finansal olmayan varlıklar üzerinden hesaplanan ‘’Hane Halkı Net Serveti’’ açısından da 38 OECD ülkesi arasında sondan 5. sıradayız.

İstanbul Planlama Ajansı (İPA) Başkanı Buğra Gökce, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) “Hayat nasıl? (How’s Life?) 2024” raporundan öne çıkan bölümleri, sosyal medya hesabı üzerinden paylaştı.

Buğra Gökce, paylaşımında şu ifadelere yer verdi: “OECD Raporuna göre her alanda geriye gidiyoruz!

OECD‘nin üye ve bağlı ülkelerde 80 parametre üzerinden düzenli olarak takip ettiği açıklanan “How’s Life? 2024″ raporunda ülkemiz açısında gerçekten üzücü veriler yer alıyor.

OECD ülkelerinde hayat memnuniyeti ortalama puanı 6,7 iken Türkiye’de 4,9. Sosyal adaletsizlik sıralamasında sondan ikinci sıradayız. Sosyal adaletsizliğin en yüksek olduğu 2 ülkeden biriyiz. Cinsiyet Eşitsizliğinde 41 ülke arasında sonuncu sıradayız.

Eğitim’de PISA raporlarına göre Türkiye’deki ortalama bir öğrenci aldığı eğitimle, matematik ve fen bilimlerinde 462 puan alabiliyor. OECD ülkeleri arasında sondan 7. sıradayız. 15 yaşındaki öğrencilerin gıdaya erişimi açısından en kötü durumdaki ülke Türkiye. Son 30 günde haftada en az 1 gün hiç yemek yiyemediğini söyleyen öğrencilerin oranı OECD ülkelerinde yüzde 8 iken Türkiye’de yüzde 20’ye ulaşmış durumda.

Açıklanan Rapora göre Hava Kirliliğinde Türkiye ‘’PM2.5’’ seviyeleri metreküp başına 27.1 mikrogram ile OECD’deki ülkeleri arasında sondan 3. sırada. Dünya Sağlık Örgütü tarafından belirlenen metreküp başına 10 mikrogramlık yıllık kılavuz sınırından kat ve kat yüksek.

Ortalama Yaşam Süresi beklentimiz 78,6 yıl. 41 Ülke arasında 30. Sırada. ‘’Yaşam Memnuniyeti’’ açısından 4,9 Puan ile 41 ülke arasında sonuncu sıradayız.

Hanehalkının banka hesaplarında tutuğu para veya hisse senetleri, asıl ikametgah, diğer gayrimenkuller, araçlar, kıymetli eşyalar ve diğer finansal olmayan varlıklar üzerinden hesaplanan ‘’Hane Halkı Net Serveti’’ açısından 38 ülke arasında sondan 5. Sıradayız. Ailelerimiz Lüksemburg, İzlanda, Belçika’daki hane halklarından yaklaşık 10 kat daha yoksul.

İstihdam oranında 41 ülke arasında sondan 2’inci sıradayız. Türkiye’de çalışanların %25’i ücretli işte uzun saatler çalışmak zorunda.

Türkiye bunu hak etmiyor! Ülkemizi çok daha iyi yönetmek, hak ettiği seviyeye taşımak zorundayız.”

Paylaşın

OECD’den Türkiye’ye Uyarı: Ekonomi Küçülüyor

OECD, Türkiye’nin G20 ülkeleri arasında üçüncü çeyrekte büyüme kaydedemeyen az sayıda ülke arasında olduğunu belirtti. OECD, Türkiye ekonomisinin daralma gösterdiği bu dönemde, G20 ülkelerinin toplam büyüme oranı yüzde 0.7 olarak kaydetti.

Türkiye’nin üçüncü çeyrekte daralmaya devam etmesinin arkasında; iç talepteki zayıflama, enflasyonist baskılar ve sanayi üretimindeki gerileme gibi faktörlerin olduğu değerlendiriliyor.

Türkiye’nin sanayi üretimindeki düşüşün büyüme üzerinde belirgin bir baskı yarattığını vurgulayan OECD, “Sağlıklı bir ekonominin temel şartı olan üretim artışı gerçekleşmedikçe, büyüme ve enflasyonla mücadelede sürdürülebilir bir başarı elde etmek zor” değerlendirmesinde bulundu.

OECD’nin (Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü) 2024 yılı üçüncü çeyrek büyüme verilerine ilişkin yayımladığı rapor, küresel ekonomideki istikrarlı büyümeye karşın Türkiye’nin ekonomisindeki daralmayı gözler önüne serdi.

Karar’dan Büşra Akdaş’ın aktardığına göre; G20 ülkeleri arasında yer alan Türkiye, üçüncü çeyrekte yüzde -0.2 oranında küçülme kaydederek, ekonomik büyüme performansı açısından en zayıf ülkeler arasında yer aldı.

Türkiye ekonomisi, ikinci çeyrekte de yüzde -0.2 oranında daralma kaydederek negatif büyüme eğilimini sürdürdü. OECD raporunda, Türkiye’nin G20 ülkeleri arasında üçüncü çeyrekte büyüme kaydedemeyen az sayıda ülke arasında olduğu belirtildi. Rapora göre, Türkiye ekonomisinin daralma gösterdiği bu dönemde, G20 ülkelerinin toplam büyüme oranı yüzde 0.7 olarak kaydedildi.

G20 ülkelerinde genel olarak büyüme oranlarının istikrarlı bir seyir izlediği üçüncü çeyrekte, bazı ülkeler büyüme hızlarını artırmayı başardı. Özellikle Hindistan ve Endonezya gibi gelişmekte olan ekonomiler sırasıyla yüzde 1.1 ve 1.2 büyüme ile dikkat çekti. Öte yandan, Çin’de büyüme yüzde 0.5’ten 0.9’a, Meksika’da ise yüzde 0.4’ten 1.1’e yükseldi.

Türkiye’nin aksine, daha önce daralma kaydeden Almanya ve Güney Kore ekonomilerinde toparlanma görüldü. Almanya üçüncü çeyrekte yüzde -0.3’lük küçülmeden yüzde 0.1’lik büyümeye geçerken, Güney Kore de yüzde -0.2’den yüzde 0.1’lik büyümeye geri döndü.

OECD raporunda, Türkiye’nin yıllık bazda büyüme performansında da G20 ortalamasının gerisinde kaldığı vurgulandı. G20 ülkelerinin yıllık büyüme oranı üçüncü çeyrek itibarıyla yüzde 2.8 olurken, Türkiye’nin ekonomisi bu dönemde daralmaya devam etti. Hindistan, yüzde 5.8’lik yıllık büyüme oranıyla G20’nin lideri olurken, Türkiye, ekonomideki daralma ile dikkat çekti.

Türkiye’nin üçüncü çeyrekte daralmaya devam etmesinin arkasında; iç talepteki zayıflama, enflasyonist baskılar ve sanayi üretimindeki gerileme gibi faktörlerin olduğu değerlendiriliyor.

OECD raporu ayrıca, Türkiye’nin sanayi üretimindeki düşüşün büyüme üzerinde belirgin bir baskı yarattığını ifade ediyor. Raporda, “Sağlıklı bir ekonominin temel şartı olan üretim artışı gerçekleşmedikçe, büyüme ve enflasyonla mücadelede sürdürülebilir bir başarı elde etmek zor” ifadelerine yer verildi.

Paylaşın

OECD, Türkiye İçin Büyüme Tahminini Yüzde 3,5’e Yükseltti

OECD, Türkiye ekonomisinin bu yılki büyüme tahminini yüzde 0,1 oranında yukarı yönlü revize ederek, yüzde 3,5 olarak belirledi. Türkiye, 2023 yılında yüzde 4,1 büyümüştü.

OECD, Türkiye’nin 2025 büyüme rakamını da yüzde 0,6 aşağı yönlü revize ederek, yüzde 2,6 olarak öngördü.

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), “Ekonomik Görünüm” raporunu yayımladı. OECD, Türkiye’ye ilişkin ekonomik büyüme tahminini bu yıl için yüzde 3,5’e yükseltirken, 2025 yılı için yüzde 2,6’ya düşürdü.

OECD, mayıs ayında yayınladığı raporda Türk ekonomisinin bu yıl yüzde 3,4 büyüyeceğini, 2026’da büyümenin yüzde 3,2 olacağını öngörmüştü.

“Sıkılaşan finansal koşullar ve devam eden mali konsolidasyon hane halkı tüketimini sınırlayacaktır. Deprem sonrası yeniden yapılanmanın etkileri geçtikçe yatırım ve kamu tüketimi de yavaşlayacaktır” değerlendirmesini yapan OECD, ancak, dış ortamdaki iyileşme ve uluslararası turizmdeki canlanmanın devam etmesi sayesinde ihracatın artmasının beklendiğini vurguladı.

OECD, istikrar politikalarının etkilerinin azalmasıyla GSYH büyümesinin 2026 yılında toparlanarak yüzde 4’e ulaşacağını tahmin etti.

Türkiye’de tüketici fiyatları endeksinin (TÜFE) 2024’te yıllık ortalama yüzde 58,3, 2025’te yüzde 30,7 ve 2026’da ise yüzde 17,2 artacağı tahmininde bulunan OECD, enflasyon baskılarının hafiflemesiyle birlikte politika faizinin 2026’nın ikinci yarısında yüzde 20’ye düşeceğini öngördü. Mayıs raporunda 2024 ortalama enflasyon beklentisi yüzde 55,5, 2025 için ise yüzde 28,7 olmuştu.

İşsizlik oranının bu yıl yüzde 8,8 olacağını öngören OECD, 2025’de yüzde 9’a çıkmasını beklediği işsizliğin 2026’da yüzde 8,6’ya gerileyeceğini tahmin etti. Mayıs ayı raporunda 2024 için işsizlik oranı yüzde 9,3, 2025 için ise yüzde 10 olarak tahmin edilmişti.

OECD, küresel ekonomik büyümenin bu yıl yüzde 3,2, 2025 ve 2026’da yüzde 3,3 olacağını tahmin ediyor. Böylece, dünya ekonomisinin gelecek 2 yılda genel olarak stabil bir büyüme seviyesini koruması bekleniyor.

OECD, mayısta yayımladığı Ekonomik Görünüm Raporu’nda, küresel ekonomik büyümeyi bu yıl ve 2025 için sırasıyla yüzde 3,1 ve yüzde 3,2 olarak öngörmüştü. Kurum, eylülde yayımladığı geçici ekonomik görünüm raporunda da küresel ekonominin bu yıl yüzde 3,1 büyüyeceğini tahmin etmişti.

(Kaynak: Gazete Duvar)

Paylaşın

Türkiye, OECD Ülkeleri Arasında Enflasyon Şampiyonu

Türkiye, G20 ülkeleri sıralamasında yüzde 120 enflasyon oranına sahip Arjantin’in ardından ikinci sırada yer alırken, OECD ülkeleri sıralamasında birinci oldu.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) 2024 yıl sonu enflasyon tahmini ise yüzde 44 olarak açıklanmış, 2025 tahmini ise yüzde 21 olarak revize edilmişti. Merkez Bankası 2026’da ise yüzde 12 enflasyon oranı öngörüyor.

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) güncel Ekonomik Görünüm Raporu yayınlandı. Raporda Türkiye ile ilgili büyüme rakamları da yer alıyor. Buna göre; Türkiye ekonomik büyüme sıralamasında G20 ülkeleri arasında 5’inci, OECD ülkeleri arasında ise ikinci sırada yer aldı.

Türkiye G20 ülkelerinde yüzde 6,8 ile Hindistan, yüzde 5,1 ile Endonezya, yüzde 4,9 ile Çin, yüzde 3,9 ile listede yer alan Rusya’nın hemen altında sıralandı. Böylece Türkiye, yüzde 3,5’lik büyüme beklentisiyle yüzde 3,3’lük G20 ülkeleri ortalamasının üstünde yer aldı.

OECD raporuna göre Türkiye ekonomisinde 2024’te yüzde 3,5, 2025’te ise yüzde 2,6 büyüme bekleniyor. 2026 için ise ekonomik büyüme yüzde 4 olarak tahmin edildi. OECD ülkeleri sıralamasında ise Türkiye bu yıl, liste başındaki yüzde 4 büyümesi öngörülen Costa Rica’nın hemen altında ikinci sırada bulunuyor.

OECD tarafından geçtiğimiz Mayıs ayında yayınlanan raporda ise Türkiye ekonomisinde büyüme 2024 için yüzde 3,4, 2025 için yüzde 3,2 olarak öngörülmüştü.

Raporda enflasyon görünümleri de yer alırken Türkiye’de 2024 yılı enflasyonu yüzde 58,3 olarak tahmin edildi. 2025’te ise yıllık ortalamada enflasyonun yüzde 30,7 olacağı, 2026’da ise bu oranın yüzde 17,2’ye gerileyeceği öngörüldü.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) 2024 yıl sonu enflasyon tahmini ise yüzde 44 olarak açıklanmış, 2025 tahmini ise yüzde 21 olarak revize edilmişti. Merkez Bankası 2026’da ise yüzde 12 enflasyon oranı öngörüyor.

G20 ülkeleri sıralamasında Türkiye, yüzde 120 enflasyon oranına sahip Arjantin’in ardından ikinci sırada yer alırken, OECD ülkeleri sıralamasında birinci oldu.

Raporda küresel ekonominin önemli zorluklara rağmen dirençli kalmaya devam edeceği öngörülürken, 2024’te yüzde 3,2 olan küresel GSYİH büyümesinin 2025’te yüzde 3,3’e, 2026’da ise yüzde 3,3’e yükseleceği tahmininde bulunuldu.

Rapora göre dünya ekonomisi gelecek iki yılda genel olarak istikrarlı bir büyüme seviyesini koruyacak. OECD’nin Mayıs ayında yayımladığı Ekonomik Görünüm Raporu’nda, küresel ekonomik büyümeyi bu yıl yüzde 3,1, 2025 için ise yüzde 3,2 olarak tahmin etmişti.

Paylaşın

OECD’den Dikkat Çeken Rapor: Türkiye’de Gelir Adaletsizliği Arttı

OECD’nin Kriz Zamanlarında Refah ve Dayanıklılık raporuna göre; Son üç yılda, Türkiye, Estonya ve Almanya’dan sonra gelir adaletsizliğinin en fazla arttığı ülke oldu.

OECD: Ekonomik Kalkınma ve İş Birliği Örgütü bazen de İktisadi İş Birliği ve Gelişme Teşkilatı uluslararası bir ekonomi örgütüdür.

OECD, Kriz Zamanlarında Refah ve Dayanıklılık raporunu yayımladı. BirGün’den Yusuf Tuna Koç‘un aktardığına göre; Raporda Türkiye ile ilgili tespitler şöyle yer aldı:

Gelir adaletsizliğinin azaltılmasında tüm üye ülkelerde 2019 sonrasında bir duraklama gözlendi. Türkiye için 2011-2019 arasında herhangi bir değişim gözlemlenmezken 2019-2022 döneminde gelir eşitsizliğindeki artmaya dikkat çekildi. Yarım puana yakın artış ile birlikte Türkiye, Estonya ve Almanya’dan sonra bu 3 yılda en fazla gelir adaletsizliğinin yaşandığı ülke oldu.

En yoksul yüzde 40’lık toplum kesimi içerisinde, gelirinin yüzde 40’ından fazlasını barınma masraflarına ayıran nüfus 2019’dan 2022’ye kadar artış gösterdi.

2011 yılında nüfusun yüzde 50’sinden fazlası geçim zorluğu yaşarken bu oran 2018’de yüzde 20’lere indi. 2021’de ise yeniden yüzde 30’lara çıktı. Türkiye, listede 2019-2023 yılları arasında geçim sıkıntısı yaşayan nüfusun değişiminde yüzde 15’in üzerinde artışla birinci sırada yer aldı.

Evlerini sıcak tutmakta zorlanan nüfus oranında da Türkiye liste başında yer aldı. 2011’de nüfusun yüzde 35’inden fazlası bu sorunu yaşarken bu oran 2019’da yüzde 20’ye düşmüştü. Ancak 2021 itibarıyla yeniden yükseliş ivmesi kazandı.

Türkiye, 2022 yılı itibariyle gıda güvensizliği yaşayan öğrenci nüfusunda da liste başı. Ülkeler ortalaması 2022 yılı için yüzde 8 iken Türkiye’de bu oran yüzde 20’ye yakın.

Türkiye’de kaygı hissiyatı, pandemi sonrası rekor düzeyde yükselişe geçti. Nüfus içerisinde kaygı yaşayan insan oranı 2018’de yüzde 30’dan yüzde 40’a çıktı. Üye ülkeler arasında beş yılda en fazla yükselişe sahip ülke Türkiye.

OECD ülkelerinin büyük çoğunluğunda, diğer insanlara olan güven duygusu, pandemi sonrası radikal bir değişim göstermedi. Ancak Türkiye’de ise bu oran 2012 yılından 2019 yılına kadar ciddi bir düşüş gösterdi.

Hükümete duyulan güven, pandemi sonrası yüzde 10 azaldı… Türkiye’de, toplumun devlette yolsuzluğun varlığına inancı hep artış trendi gösterdi.

Türkiye, hem hükümete hem de topluma olan güvenin düşüş gösterdiği tek ülke. Yine Yunanistan ve İtalya ile birlikte emeğin yetersiz kullanımı seviyelerinde artış gösteren 3 ülkeden biri… Türkiye yaşam standartlarının tüm başlıklarda azaldığı ülkelerden biri.

Raporda, Türkiye’nin OECD’nin geçim sıkıntısı ortalamasını doğrudan etkilediğine, bunun sebebinin de ülkedeki hiperenflasyon olduğuna vurgu yapıldı.

Paylaşın

Türkiye, 3 Yıl Sonra “Gri Liste”den Çıkarıldı

OECD bünyesindeki Mali Eylem Görev Gücü (FATF), Türkiye’yi kara para ile mücadelede yetersiz kalan ülkeler listesi olan gri listeden çıkardı. FATF, konuyla ilgili açıklama yapmadan önce Mehmet Şimşek, “Başardık” diye duyurdu.

Haber Merkezi / FATF Genel Kurulu iki ülkeyi “gri liste” olarak tabir edilen “artırılmış izleme sürecinden” çıkardığını duyurdu: Türkiye ve Jamaika.

Türkiye 2011 yılında da gri listeye alınmış, yine dönemin Maliye Bakanı Mehmet Şimşek zamanında 2014’te listeden çıkarılmıştı.

Gri liste; suç gelirlerinin aklanması ve terörizmin finansmanıyla mücadelede yetersiz kalan ülkelerin yakından izlenmesini öngörüyor. Bu listede yer almak, ülkelerin yabancı bankalar ve yatırımcılarla ilişkilerini olumsuz etkiliyor. Gri listeye alınan ülkeler, yabancı yatırım çekme sürecinde uluslararası otoriteler, kredi kuruluşları ve yatırımcılar nezdinde itibar kaybına uğruyor.

Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesine Yönelik Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) bünyesinde faaliyet yürüten Mali Eylem Görev Gücü’nün (FATF), Singapur’da başlayan Genel Kurul toplantısı bugün sona erdi.

Kuruluş Türkiye’yi, kara para aklama ve terörizmin finansmanı konusunda yetersiz kalan ülkelerin içinde yer aldığı gri listeden çıkardı. Singapur’da olan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, sosyal medya hesabından “Başardık” şeklinde bir paylaşım yaptı.

OECD’nin açıklamasına göre, FATF Genel Kurulu iki ülkeyi “gri liste” olarak tabir edilen “artırılmış izleme sürecinden” çıkardı.

Genel Kurul, daha önce karşılıklı değerlendirmeler sırasında tespit edilen stratejik kara para aklama ve terörün finansmanıyla mücadelede (AML/CFT) eksikliklerini giderme konusunda kaydettikleri ilerlemeden dolayı, Türkiye ve Jamaika’yı tebrik etti.

Genel Kurul, Türkiye ve Jamaika’nin artık FATF’ın artırılmış izleme sürecine tabi olmayacağına karar verdi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Türkiye’nin gri listeden çıkarılmasına ilişkin açıklama yaptı. Yılmaz, “Uluslararası kaynak girişini hızlandıracak ve borçlanma maliyetleri üzerinde pozitif etki yaratacaktır.” ifadelerini kullanarak yabancı yatırımcının ülkeye girmesindeki sürecin hızlanacağının altını çizdi.

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ise konuya ilişkin “Ülkemizin ‘Gri Liste’den çıkmasında emeği olan herkese teşekkür ediyorum. Başta terör ve o hainlerin finansmanına yönelik olmak üzere, organize suç örgütleriyle, zehir tacirleriyle, göçmen kaçakçılığı organizatörleriyle, kara para aklayan suç odaklarıyla mücadelemizi kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğiz” dedi.

Türkiye neden gri listeye alındı?

Dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, geçtiğimiz günlerde Youtube üzerinden yayın yapan GDH TV’de yaptığı açıklamada, Türkiye’nin 2019’dan 2021’e kadar FATF’nin 40 standardından 38’ini büyük ölçüde yerine getirdiğini söyledi. Soylu, Türkiye’nin bu çabasına rağmen gri listeye alınmasının “siyasi karar” olduğunu öne sürdü.

Raja Kumar’ın selefi olan ve 2020-2022 yıllarında FATF Başkanlığı’nı üstlenen Marcus Pleyer ise o dönem Türkiye’nin izleme amacıyla gri listeye alındığını şu sözlerle ortaya koymuştu: “Türkiye karmaşık kara para aklama vakalarıyla etkin bir şekilde başa çıktığını ve Birleşmiş Milletler’in terör organizasyonu olarak tanımladığı IŞİD ve El Kaide gibi örgütlerin mali finansmanına soruşturma açmakta kararlı olduğunu göstermelidir.”

“Gri liste” ne anlama geliyor?

FATF, yılda üç kez yaptığı değerlendirme toplantılarında suç gelirlerinin aklanması ve terörizmin finansmanıyla mücadelede yetersiz kalan ülkeleri açıklıyor.

FATF’nin kendi sitesindeki tanıma göre, gri liste kapsadığı ülkelerin artırılmış bir izlemeye tabi olmasını öngörüyor. Eksiklikleri olduğu tespit edilen ve bunları gidereceğini taahhüt eden ülkeler “gri liste” olarak adlandırılan “Yüksek Risk Altında Ülkeler” listesine alınıyor. Ülkeler, FATF taahhütleri kapsamında gerekli adımları atarak bu listeden çıkabiliyor.

FATF tavsiyelerine uymayıp kara para aklama ve terör finansmanı konusunda iş birliği yapmayan İran, Kuzey Kore ve Myanmar gibi ülkeler ise örgütün ‘kara liste’sinde bulunuyor.

Gri listeden çıkmak neden önemli, ekonomiyi iyileştirici etkisi olacak mı?

Türkiye’nin gri listede yer alıyor olması aynı zamanda yabancı bankalar ve yatırımcılarla olan ilişkilerini de etkiliyor. Gri listeye alınan ülkeler, dış yatırım çekme sürecinde uluslararası otoriteler, kredi kuruluşları ve yatırımcılar nezdinde itibar kaybına uğrarken bu durum bankacılık işlemlerini de olumsuz etkiliyor.

Yurtiçinde ise dış ticaret ağı yüksek olan şirketlerin ekstra denetimler ve yükümlülüklerle karşılaşmasına neden oluyor. Bu bağlamda gri listede yer almak, yüksek dış finansman ihtiyacı olan Türkiye ekonomisine yabancı yatırım ilgisini azaltırken, dış ticareti ve pazar paylarını olumsuz etkiliyor.

Paylaşın

OECD Ülkelerinde Enflasyon Yüzde 5.7, Türkiye Yüzde 67.1

OECD ülkelerinin dörtte üçünde enflasyon düşerken, en büyük aylık düşüş Polonya ve İsveç’te, en büyük artış ise Türkiye’de ve Kolombiya’da kaydedildi. OECD ülkelerinde enflasyon yüzde 5,7, Türkiye yüzde 67,1 oldu.

Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’nün (OECD), Türkiye, İngiltere, ABD, Avrupa’nın çoğu büyük ülkesi, Meksika, Şili ve İsrail’in de aralarında olduğu 38 üyesi bulunuyor.

Merkezi Paris’te bulunan OECD, 38 üye ülkesinde Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) ile ölçülen yıllık enflasyonun Mayıs 2023’ten bu yana yüzde 6 civarında dalgalanarak, Şubat 2024’te yüzde 5,7 seviyesinde sabit kaldığını açıkladı. Türkiye’deyse enflasyon 67,1 oranında gerçekleşti.

VOA Türkçe’de yer alan habere göre; OECD ülkelerinin dörtte üçünde enflasyon düştü; en büyük aylık düşüş Polonya ve İsveç’te, en büyük artış ise Türkiye’de ve Kolombiya’da kaydedildi.

Türkiye, yerel para birimindeki düşüşün ithalat maliyetlerini arttırmasına bağlı olarak, gıda enflasyonunda hızlı bir artış yaşayan ülkelerin başında yer aldı. Para birimi liranın değerindeki düşüş, aynı zamanda enerji fiyatlarında da keskin bir artışa yol açınca, enflasyonda büyük artış yaşandı.

OECD ülkelerinin tamamında gıda enflasyonundaki artış Şubat 2024’te yüzde 1’in altında kaldı, enerji enflasyonundaki artış ise eksiye geçti. Türkiye’deyse Şubat ayında gıda enflasyonu yüzde 18, enerji enflasyonu ise yüzde 3,6 arttı.

Buna göre, Ocak 2024 gıda enflasyonu yüzde 69,7, Şubat 2024 gıda enflasyonu da yüzde 71,1 oranında gerçekleşti. Genel enflasyon rakamı ise Şubat 2024’te yüzde 67,1 oranında gerçekleşti.

OECD’ye göre genel enflasyon OECD’ye üye 7 ülkede yüzde 2’nin altında, Kosta Rika’da ise negatifte kaldı. Gıda enflasyonu art arda 15’inci ayda da düşmeye devam ederek, Ocak’taki yüzde 6,3’ün ardından, Şubat’ta yüzde 5,3’e ulaştı. Gıda enflasyonu Kasım 2021’den bu yana ilk kez genel enflasyonun altında kaldı.

Hane halkı üzerindeki enflasyonist baskıların azaldığını gösteren rakamlara göre, dünyanın en zengin ülkelerinde gıda fiyatları Şubat ayında Rusya’nın Ukrayna’yı işgali öncesinden bu yana en yavaş oranda arttı.

Euro bölgesinde düşüş, G20’de artış

OECD bölgesindeki çekirdek enflasyon (gıda ve enerji hariç enflasyon) düşmeye devam etti ancak hizmet fiyatlarındaki katılığın bir yansıması olarak Şubat ayında yüzde 6,4 ile yüksek kaldı.

Farklı ülkeler arasındaki enflasyonu karşılaştırmak için kullanılan Euro Bölgesi’ndeki Uyumlaştırılmış Tüketici Fiyatları Endeksi (HICP), Ocak ayında yüzde 2,8’ken Şubat ayında yüzde 2,6’ya geriledi. Gıda enflasyonundaki düşüş OECD’dekinin yaklaşık iki katı kadar hızlı olurken, çekirdek enflasyondaki düşüş OECD ile benzer hızda gerçekleşti.

G7’de yıllık enflasyon da Şubat 2024’te yüzde 2,9 ile istikrarlı seyrederek Nisan 2021’den bu yana en düşük seviyesine ulaştı.

Buna karşılık, Şubat 2024’te enflasyonda en büyük düşüşler İngiltere ve Almanya’da kaydedildi. Şubat 2024’te çoğu G7 ülkesinde ana enflasyona en büyük katkıyı çekirdek enflasyon sağladı.

G20’de yıllık enflasyon, Ocak’taki yüzde 6,4 ile Mart 2023’ten bu yana en yüksek seviyesini gördükten sonra Şubat’ta yüzde 6,9’a yükselerek, Mart 2023’ten bu yana en yüksek seviyesine ulaştığı belirtildi.

OECD’ye göre, bu yükseliş kısmen Çin’deki manşet enflasyonundaki artıştan kaynaklandı ve bu artış küresel bazda olumluya döndü. Ağustos 2023’ten bu yana ilk kez, genel enflasyon rakamları Suudi Arabistan ve Endonezya’da da arttı, Arjantin’de ise daha da yükseldi. Brezilya ve Güney Afrika’da ise genel olarak istikrarlıydı.

Analistler, merkez bankalarının düşen enflasyona tepki olarak bu yıl çok sayıda faiz indirimi yapacağını tahmin ediyor ancak son haftalarda herhangi bir indirimin boyutu konusunda daha temkinli olmaya başladı.

OECD’nin Türkiye, İngiltere, ABD, Avrupa’nın çoğu büyük ülkesi, Meksika, Şili ve İsrail’in de aralarında olduğu 38 üyesi bulunuyor.

Paylaşın