1862 yılında İstanbul‘da dünyaya gelen Nigar Hanım, 1 Nisan 1918 yılında vefat etmiştir. Babası Macar asıllı Adolf Farkaş’tır. İhtidâ ettikten sonra Osman Nihalî adını alan Adolf Farkaş, “Macar Osman Bey” veya “Macar Osman Paşa” olarak tanınmıştır.
Haber Merkezi / Annesi Emine Rif’ati Hanım, Sadrazam Keçecizâde Fuat Paşa’nın mühürdarı, mutasarraflık görevinde de bulunan, İzmirli Nuri Bey’in kızıdır. Yedi yaşında Madam Garos’un yatılı okuluna gitmiş; burada Fransızca, piyano, resim ve dikişin yanı sıra Rumca, İtalyanca ve Ermenice öğrenmiş; on bir yaşında okuldan alınarak eğitimine evde devam etmiştir.
On üç yaşında İhsan Bey’le evlendi; bu evlilikten üç oğlu dünyaya geldi. Eşiyle yaşadığı sorunlar nedeniyle bu evlilik boşanmayla sonuçlandı. Serez, Viyana, Peşte, Mısır, İtalya, Romanya ve Paris’e seyahatlerde bulundu. Balkan Harbinden sonra milli duyguları öne çıkaran konferanslar verdi, hamasî şiirleriyle milli bilincin oluşmasında rol oynadı. Birinci Dünya Savaşı sırasında tifüse yakalandı ve kaldırıldığı hastanede 1 Nisan 1918 yılında vefat etti.
Hikâye, tiyatro, çeviri, mektup, makale, anı, sohbet, deneme gibi türlerde de eser veren Nigar Hanım; Hanımlara Mahsus Gazete, Mürüvvet, Ma‘lûmât, Servet-i Fünûn, Edebiyyât-ı Umûmiyye Mecmuası, Utârid, Şehbal, Pul gibi çeşitli dergi ve gazetelerde yazılarını yayımladı; Hanımlara Mahsus Gazete’nin de bir süre başyazarlığını yaptı. Özel hayatı, toplumsal ve edebî hayattaki değişimi eserlerine samimi bir şekilde yansıtması onu döneminin diğer kadın şairlerinden ayıran özelliğidir.
Eserlerinde Fransız romantiklerinin, Divan edebiyatının ve çağdaşlarından Recâizâde Mahmut Ekrem ve Abdülhak Hâmid’in etkisi görülür. Bu nedenle “ara nesil” sanatçısı olarak değerlendirilir. İki cilt hâlinde yayınlanan Efsûs (1887, 1900) adlı eserindeki şiirlerde hem Divan edebiyatı geleneğine hem de iç dünyasına yaslandığı dikkati çeker. Nîrân (1896) adlı eserinde ahlaki öğütler içeren, darb-ı mesel niteliğinde mısralar yer alır. Aks-ı Sedâ (1899) biçim olarak Edebiyat-ı Cedide etkisine sahip, manzum ve mensur iki bölüm halinde düzenlenmiştir.
Hanımlara Mahsus Gazete’de tefrika edilen Safahat-ı Kalb adlı mektuplar biçimindeki romanı ise 1901‘de yayımlanır. Elhân-ı Vatan (1916) vatan duygusunun işlendiği hamasi şiirlerinin toplandığı son eseridir. Gırîve adlı sahnelenmiş ancak yayımlanmamış bir tiyatro eseri ve Tesir-i Aşk adında bir başka tiyatro eseri bulunmaktadır. Günlüklerinden oluşan on üç defter Aşiyan Müzesinde bulunmaktadır.