Bakırhan: Kürtler, Coğrafyasından Asla Vazgeçmeyecek

Şanlıurfa Newroz kutlamalarında konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, “Türkiye’nin geleceği operasyonlarda değil, savaşta değil, Kürdistan’ın dört bir yanında sivil Kürt insanlarını öldürmekte değil; Türkiye’nin geleceği 31 milyon Kürt’ün iradesiyle, Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümündedir. Bunun için sizleri tekrar diyaloğa ve müzakereye çağırıyoruz” dedi ve ekledi:

“Ama ne yapıyorlar değerli halkımız? Kürtlerin yaşadığı her yere ‘teröristan’ diyorlar. Milletvekilleriniz Meclis’te iki kelime Kürtçe konuştuğunda seslerini kısıyorlar, ‘bilinmeyen dil’ diyorlar. Teröristan dedikleri yer Kürdistan’dır, bilinmeyen dil dedikleri Kürtçedir. Kürtler var olduğu sürece coğrafyasından, dilinden, toprağından ve özgürlüğünden asla vazgeçmeyecektir. Bir an önce teröristan kavramından, bilinmeyen dil tarifinden vazgeçin.”

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Şanlıurfa Newroz kutlamalarında konuştu. Tuncer Bakırhan, konuşmasında şunları söyledi:

“Kürtlerin, Arapların, Türkmenlerin, Êzidîlerin, farklı etnik ve inanç grubunda bulunan bütün Urfa halkımızın Newroz’u kutlu olsun. Newroza we pîroz be. Urfa deyip geçmemek lazım. Güneşin doğduğu kadim bir kenttir. Urfa Kürtlere, Türkiye’ye ve Ortadoğu’ya siyaseti ve devrimciliği öğreten; duruşu, dili, kimliği ve onurlu bir mücadeleyi öğreten bir kenttir. Bugün Urfa’da sizlerle birlikte olmaktan onur duydum, gurur duydum. Her Bijî Urfa.

Urfa bize öğretti, Urfa üretti; Urfa, Kürt halkının bugünkü onurlu direnişini ve duruşunu meydana çıkarttı. Onun için ne kadar kendinizle övünseniz yeridir. Urfa’dan Hewlêr’e, Urmiye’ye, Mehabad’a, Qamişlo’ya selam gönderiyoruz. Kürt halkının, Kürdistan halkının Newroz Bayramını kutluyorum. Şu an Ankara’da adalet nöbeti tutan Emine Şenyaşar’a selamlarımızı gönderiyoruz. Bir gün muhakkak Kürtlerin kanına giren bu eli kanlı insanlardan demokratik bir yargı önünde hesap soracağız.

Şenyaşar Davası sadece Şenyaşar ailesinin değil Kürtlerin davasıdır; Urfalıların, devrimcilerin, demokratların, onurlu bütün insanların davasıdır. Bu davayı takip etmeye devam edeceğiz. Viranşehir Belediye Başkanlığımızı ve milletvekilliğimizi yapmış olan, şu an cezaevinde bulunan Leyla Güven şahsında Selahattin Demirtaşların, Gültan Kışanakların, Sabahat Tuncellerin, Ayşe Gökkanların ve binlerce yoldaşımızın Newroz Bayramını kutluyorum.

Feridun Yazar, Muhsin Melik ve İbrahim Ayhan şahsında HEP’ten bugüne kadar partimize emek vermiş, bedel ödemiş bütün arkadaşlarımızı da rahmetle ve minnetle anıyorum. Bir kez daha Urfa’dan, bu meydandan şunu söylemek istiyorum. Zalimlere, Dehaqlara karşı nasıl Kawalar direndiyse; Urfalılar da darbelere, faşizme ve zulme karşı direndi, direnmeye devam edecek. Urfa demek, mazlumların direnişi demektir; Rahşanların, Zekiyelerin direnişi demektir. Siz var olun, hûn her hebin hûn her bijîn.

Televizyonları açıyorsunuz iktidar partisi ve onun küçücük ortakları sabah akşam DEM Parti diyorlar, Kürtler diyorlar. Sabahtan akşama bizlere iftira atıyorlar. “Hani gençler nerede?” diyorlardı. Gençler Urfa’da Newroz alanında. İktidar partisinin başkanı, “Bunların kuvveti, kudreti kalmadı” diyordu. Al sana kuvvet, al sana kudret, al sana birlik, direniş, mücadele! Eğer genç görmek istiyorsan, direniş görmek istiyorsan, kuvvet görmek istiyorsan, kudret görmek istiyorsan al sana Urfa, al Newroz alanı.

Newroz’dan sonra delirmeye başladılar. Şirazeleri bozuldu. İstanbul’da bir milyonun üzerinde kitleyi topladığımızda şaşkına döndüler. Amed’de bir milyon insanımız bir araya geldi. Van’da yüz binler. Batman’da, Siirt’te, Türkiye ve Kürdistan’ın birçok yerinde on binler, yüz binler, milyonlar hep bir ağızdan “Newroz pîroz be!” dedi. Halkımız hep bir ağızdan, bize sabah akşam terör diyenlere Newroz alanlarında, “biz varız, vardık, var olmaya devam edeceğiz” dedi. Onlar sabah akşam kin kusuyor, sabah akşam savaş diyorlar, operasyon diyorlar.

Biz onlara diyoruz ki aklınızı başınıza toplayın. Milyonlarca Kürt barış diyor, özgürlük diyor, demokrasi diyor. Milyonlarca Kürt savaş politikalarınıza karşı meydanda ve ayaktadır. Değerli Urfa halkı, bu savaş politikalarına geçit verecek miyiz? 31 Mart’ta dilimizi yok sayan, bizi yoksullaştıran, belediyelerimize kayyım atayan bu haramzadelere, bu kayyımcı anlayışa sandıkta ders verecek mi Urfa? Urfa, siz Nemrut’a karşı İbrahimi bir duruş ortaya koyuyorsunuz. Her bijî Urfa!

Dünya’nın dört bir yanında Kürt karşıtı diplomasi yapmanıza, yurt dışına gitmenize gerek yok. Kürt sorununun çözümü bir ada mesafesindedir. Buyurun İmralı’ya. Sayın Öcalan üzerindeki tecridi kaldırın, Kürt meselesini diyalogla ve müzakereyle çözelim. Bu vesileyle bilge insanın, hemşeriniz ve yoldaşınız Sayın Öcalan’ın Newroz’unu hep birlikte kutluyoruz. Newroza te pîroz be!

Değerli halkımız, Araplar, Türkmenler, Kürtler; Türkiye 2 yıl çok iyi bir süreç geçirdi Çözüm Sürecinde. Her yerde esnaf rahattı, ticaret yapabiliyordu. Enflasyon bu kadar yüksek değildi. İnsanlar geleceğe umutla bakıyordu. Hepimiz rahattık, huzurluyduk. Kürt ve Türk gençlerinin cenazeleri gelmiyordu. Türkiye 100 yıllık tarihinde en rahat ve huzurlu iki yılı geçirdi. Ne yaptılar? Çözüm Sürecini buzdolabına kaldırdılar ve sürecin mimarı olan, Türkiye halklarının insanca yaşaması için bir çözüm deklarasyonu ortaya koyan Sayın Öcalan üzerinde görülmemiş bir tecrit uyguladılar.

O iki yıl mı daha iyiydi; yoksa şimdi emekçinin ve emeklinin perişan olduğu, esnafın siftah yapamadığı, her gün gençlerin cenazesinin geldiği, insanların terk ettiği uçurumun kenarındaki bu Türkiye mi daha iyi? Bizler devleti, devlet aklını, AKP iktidarını bir kez daha uyarmak istiyoruz. Türkiye’nin geleceği operasyonlarda değil, savaşta değil, Kürdistan’ın dört bir yanında sivil Kürt insanlarını öldürmekte değil; Türkiye’nin geleceği 31 milyon Kürt’ün iradesiyle, Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümündedir. Bunun için sizleri tekrar diyaloğa ve müzakereye çağırıyoruz.

Ama ne yapıyorlar değerli halkımız? Kürtlerin yaşadığı her yere “teröristan” diyorlar. Milletvekilleriniz Meclis’te iki kelime Kürtçe konuştuğunda seslerini kısıyorlar, “bilinmeyen dil” diyorlar. Teröristan dedikleri yer Kürdistan’dır, bilinmeyen dil dedikleri Kürtçedir. Kürtler var olduğu sürece coğrafyasından, dilinden, toprağından ve özgürlüğünden asla vazgeçmeyecektir. Bir an önce teröristan kavramından, bilinmeyen dil tarifinden vazgeçin.

Türkiye’yi batırdınız, bitirdiniz, emeklileri 10 bin lirayla geçinmek zorunda bıraktınız. Ramazan ayındayız. İnsanlar aç, hurmayı taneyle alıyor. İnsanlar evinde iftar sofrası kuramıyor. Hayvancılıkla ve tarımla uğraşan insanlar, çocuklarına ayda bir defa et yedirmek için bir gün ucuz et kuyruğunda bekliyor. Sorsanız Türkiye mutlu mesut, çünkü onlar başını Saray’dan çıkarmıyor. Onlar Urfa’daki bu meydanı görmüyorlar, İstanbul’daki milyonları görmüyorlar. Daha güçlü, daha diri, daha büyük bir şekilde bu haramzadelere, bu Türkiye’yi batırıp bitirenlere 31 Mart’ta gerekli cevabı verecek mi Urfa?

“Faiz 22 yıl önce geldiklerinden daha yüksek”

Bu iki yüzlüler Filistin halkı diyor, Gazze diyor ama İsrail’le en büyük ticareti yapan ülke Türkiye. Gazze’nin, Ramallah’ın etrafını çeviren o betonların çimento ve demirleri nereden gidiyor? Türkiye. Bunlar sadece Kürt düşmanı değil; ezilen, sömürülen halkların, emekçilerin, emeklilerin, kadınların da düşmanıdırlar.

31 Mart, Türkiye halklarının onlardan sandıkta hesap soracağı büyük bir gündür. Sizin sayenizde, bizi yok sayan bu savaş çığırtkanlarına en büyük cevabı sandıkta vereceğiz. Erdoğan faizin haram olduğunu söylüyordu. Faiz yüzde 50’lere çıktı. Erdoğan Nas’ı örnek gösteriyordu. Nas’ı faize yedirdiler, faize! Şu anda Türkiye’deki faiz 22 yıl önce geldiklerinden daha yüksektir. Bunlara inanmayın. Bunlar gerçekten ülkeyi batırıp bitirdiler. Sen 22 yıldır batırdın, bitirdin, hizmet etmedin. Şimdi son bir haftada mı hizmet edeceksin? Urfa halkı bu yalana kanar mı? Kanmaz.

Erdoğan dün diyor ki DEM Parti seçmenin iradesi yok. Hele bize bunu diyene bakar mısınız Allah aşkına? Newroz’daki milyonları görsün baksın, DEM Parti seçmeninin iradesi var mı yok mu? Newroz bunların şirazesini bozdu, bunların aklını başından aldı. Bizim seçmenimiz onurludur. Bizim seçmenimiz yiğittir, fedakardır. Bizim seçmenimizi en iyi Erdoğan tanır. 22 yıldır seçmenimiz üzerinde estirdiği zulüm, faşizm, baskı, ölüm ve yıkımın sonuç vermediğini en iyi kendisi biliyor. Türkiye’nin, dünyanın en iradeli seçmeni DEM Parti’nin seçmenidir. Bizim seçmenimiz öyle bir seçmendir ki yeri geldiğinde iple partisinin yerini pusulada bulur, mührünü altına basar. İple partisinin yerini bulan bu seçmene iradesiz demek kimsenin haddi de değil hakkı da değil!

“İradesini Bahçeli’ye veren biri seçmenimize laf söyleyemez”

Değerli halkımız, huzurunuzda Erdoğan’a bir çağrı yapmak istiyorum. O ampul rozetli vali ve kaymakamların zorla, tehditle miting alanlarına topladığı kitleyi bir günlüğüne Erdoğan bıraksın da bakalım kimin seçmeni var, kimin seçmeni iradeli, kimin seçmeni kudretli? Erdoğan gittiği gün yüz tane insanı etrafında bulamaz. Kırk yıldır baş eğmeyen bu onurlu halkın iradesi de kudreti de partisine bağlılığı da partisindeki sözü de kıymetlidir. Erdoğan adayları nerede belirledi?

Ankara’daki sarayından. Bizim adaylarımızı kim belirledi? Ön seçimle halkımız. Kimin seçmeninin iradesi varmış, kimin yokmuş ön seçime bakarak Türkiye halkı karar versin. Bizim seçmenimiz çeliktendir, leblebi değil! Yılmayan, yorulmayan, karanlığı aydınlatan, onurlu bir seçmenimiz var. Bunun için bile sizlere binlerce kez teşekkürler. Partinize sahip çıktığınız, yalnız bırakmadığınız, sizi yok sayan bu sisteme en iyi cevabı verdiğiniz için binlerce kez teşekkürler, önünüzde saygıyla eğiliyoruz.

Beyefendi seçmenin iradesini soracağına kendisine baksın. Erdoğan’ın iradesi nerede sizce? İradesini Bahçeli’ye vermiş biri bizim seçmenimize laf söyleyemez. İradesini JİTEM’cilere, Çillerlere, Ergenekonculara veren biri irademize laf edemez. İrade burada, Urfa’da. İrade ayaktadır, güçlüdür, vardır, var olmaya devam edecektir.

22 yıldır kim iktidar? AKP. Riha Belediyesi kimde? AKP’nin ve diğer partilerin. Sizlere soruyorum. Gerçekten temiz, eşit, hakkaniyetli bir hizmet aldınız mı? Bu utanmazlar altyapı yapmadığı için, sel ve toprak kaymasının olduğu yerlere imar izinleri verdiği için selde 17 vatandaşımız bir yıl önce yaşamını yitirdi. 17 vatandaşımızı rahmetle anıyorum. Altyapı, temizlik, iş, Kürt’e hizmet yok ama ayrımcılık var. Kürt genci işe girmiyor, Kürt gencini eşit saymıyorlar. Çalıyorlar, çırpıyorlar, rantçılık yapıyorlar.

Onlara bir de bizim 25 yıllık belediyecilik pratiğimize baksın. Bizim belediyelerimiz halkın yanındadır. Bizim belediyelerimiz çok dilli belediyecilik hizmeti veriyor. Bizim belediyelerimizde kadın müdürlükleri var, kadın kooperatifleri var. Bizim belediyelerimiz gençlerin iş ve aş bulmalarını sağlıyor. Bizim belediyelerimiz çalmaz çırpmaz. Bu 25 yılda tek bir DEM Parti geleneğinden belediye başkanı yolsuzluktan ceza aldı mı? Ancak AKP belediyelerinin, kayyımlarının yolsuzluğunu anlatsak buradan İstanbul’a yol olur.

Bu tarihi kenti, bu Kürtlerin yüreğindeki büyük kenti, peygamberler diyarını DEM Parti belediyecilik anlayışı ile buluşturacak mıyız? Bizim belediyemiz burada yaşayan her halktan insanın evi olacaktır. Belediyemiz ayrımcılık ve hırsızlık yapmayacak, kaynaklarını Urfa halkı için harcayacaktır. Urfa, bizim olanı, sizin olanı almaya var mısın? Hiç şüphemiz yok, size güveniyoruz. Osman Baydemir’in kapısını araladığı belediyeyi Celalettin ve Gülşen Başkanla yeniden alacağımıza eminim.

Seçime 9-10 gün kaldı. Urfalı emekçiler, mevsimlik işçi olarak diğer kentlere çalışmaya gidiyorlar. Oyu burada olup çeşitli sebeplerden dolayı Urfa dışında olan kardeşlerimizi oy vermeleri için Urfa’ya davet edeceğiz. Farz edelim ki bir arkadaşımız Tekirdağ’da, Mersin’de ulaşım imkanı yok. Ne yapacak? Bulunduğu yerdeki il ve ilçe örgütümüze gidecek, iftar sofrasında kaçak demli bir çayını içecek ve otobüs biletini alıp oy kullanmaya gelecek.”

Paylaşın

Diyarbakır Newrozu: İktidar Ve Muhalefete 6 Maddelik Çağrı

Diyarbakır Newrozu’nda konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, “Savaş yerine Türk ve Kürt ittifakını demokratik bir şekilde güncellemeye davet ediyoruz… Bu savaş çığırtkanlığı karşısında doğru yol olan barış ve demokrasi mücadelesini büyütmeye ve yürütmeye çağırıyoruz” dedi.

Haber Merkezi / Tuncer Bakırhan, konuşmasının devamında, “İktidarın baskıcı ve yok sayan tutumunun yanında hizalanmaktan ziyade Kürt meselesini, demokrasi ve özgürlük meselesini daha fazla sahiplenerek muhalefeti büyütelim. Savaş çığırtkanlığı yapanların karşısında büyük bir barış zemini örelim” ifadelerini kullandı.

Diyarbakır’daki Newroz kutlaması yüz binlerce insanın katılımıyla Bağlar ilçesindeki Newroz Parkı’nda gerçekleşti. Newroz kutlaması, 21 Mart 2017’de polislerin Nevruz alanına girerken açtığı ateş sonucu hayatını kaybeden Kemal Kurkut’un anılması ile başladı.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, partisinin bazı milletvekilleri ve 7 yıl sonra ilk kez kamuoyu karşısına çıkan Kürt siyasetçi Leyla Zana, Kurkut’un vurulduğu yere karanfil bıraktı.

Newroz kutlaması DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, HDK Eş Sözcüsü Cengiz Çiçek, DTK Eş Başkanı Berdan Öztürk, DBP EŞ Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar, Leyla Zana, TJA temsilcileri ve çok sayıda konuk katıldı.

Newroz kutlamasında konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Kürt sorunu başta olmak üzere ülkedeki tüm sorunların çözümü için hem iktidara hem de muhalefete 6 maddelik çağrıda bulundu:

“Birinci çağrımız devlete, iktidaradır. Savaşla, statüsüzlükle, cezaevlerine koyarak bu halkı yolundan çeviremezsiniz. İşte meydan, işte halkın ortaya koyduğu irade görüyor ve duyuyorsanız buradadır. Onun için sizi savaş yerine Türk ve Kürt ittifakını demokratik bir şekilde güncellemeye davet ediyoruz.

İkinci çağrımız toplumsal kesimleredir. Türkiye’nin önünde iki yol var; ya bunların dediği gibi savaş-çatışma ya da demokratik-barışçıl yöntem. Onun için toplumsal kesimleri, bu savaş çığırtkanlığı karşısında doğru yol olan barış ve demokrasi mücadelesini büyütmeye ve yürütmeye çağırıyoruz.

Üç; “bilinmeyen dil”, “teröristan” kavramlarından vazgeçeceksiniz. Bilinmeyen dil dedikleri 13 bin yıldır bu topraklar üzerinde konuştuğumuz Kürtçe’dir. “Teröristan” dedikleri yer dört parçaya ayrılan Kürdistan’dır. Bir an önce bu siyasetinizden vazgeçin. Kürt gerçekliğini, Kürdistan gerçekliğini anlamak ve tanımak zorundasınız.

Dördüncü çağrımız ezilenlere ve muhalefetedir. Kürt meselesinde cesur olalım, doğruları dile getirelim. İktidarın baskıcı ve yok sayan tutumunun yanında hizalanmaktan ziyade Kürt meselesini, demokrasi ve özgürlük meselesini daha fazla sahiplenerek muhalefeti büyütelim. Savaş çığırtkanlığı yapanların karşısında büyük bir barış zemini örelim.

Beşinci çağrımız Kürtleredir. Hewlerden Kobaniye kadar, Urmiye’den Amed’e kadar yaşadığımız her toprak parçasına ne diyorlar? “Teröristan”. Sadece burada Kemal Kurkut katledilmiyor. Süleymaniye’de, Duhok’ta, Kobanî’de, Qamişlo’da her gün Kürtlerin başına top ve mermi yağıyor. Dolayısıyla bunlar sadece DEM Parti’nin düşmanı değil dört parça Kürdistan coğrafyasında yaşayan hepimizin düşmanıdır.

Onun için bütün Kürt partilerine, oluşumlarına; dört parçada yaşayan Kürtlerin oluşumlarına çağrı yapıyorum. Şimdi ulusal birlik zamanı değilse ne zaman? Şimdi ulusal birliğimizi kuramazsak, bu büyük operasyonu, bu Kürt karşıtı savaşı nasıl önleyeceğiz? Bugünden tezi yok Kürtler ulusal birliklerini sağlamalı, ulusal birlikleri önündeki engelleri ortadan kaldırmalıdır.

Son çağrımız Türkiye’deki devrimci sol sosyalist demokrat kesimlere, bu faşizan düzene itiraz eden ezilen ve yoksullaradır. Bizler büyük bir ortak mücadele zemini yakalamak zorundayız. Türkiye’nin yarısı açlık ve yoksulluk sınırı altında yaşıyor. Yarısı dilini kullanamıyor, inancını yaşayamıyor. Bütün kesimlerin taleplerinin demokratik bir zeminde karşılık bulması için sol sosyalist güçleri, demokratik ve büyük bir devrimci mücadele zemininde bir araya gelmeye çağırıyoruz.”

Leyla Zana: Seçimden sonra barışın yolunu açacağız

Yıllar sonra kitlesel bir mitinge katılan Leyla Zana alandaki herkesi selamlayarak konuşmasına başladı. Zana, “Bugün Newroz’dur. Newroz bayramdır. Kürdistan’ın 4 parçasında da Newroz kutlu olsun. Bütün Ortadoğu’nun Newroz’u kutlu olsun. Amed Şeyh Said’in memleketidir. Biz Seyit Rıza’ya Qazi Mihemmed’e, Ahmede Xani, Meleyi Cizir’e minnettarız. Bunlar bizim kökümüz. Mazlum Doğan, Rehşan bizler için bedenlerini yaktı.

Bütün bunlar bu felsefe nasıl yükseldi Başkan Abdullah Öcalan ile can buldu. 300 milyon insan bu bayramı kutluyor. Kürtler öyle bir kavim ki her şeylerini paylaştığı gibi bayramlarını da paylaştı. Biliyorsunuz ki seçim geliyor. Bu parti bize diyor ki ‘100 yıldır bize baskı uyguluyorlar.’ Demek ki Kürtler razı gelmemiş onların zulümlerine. Bu yüzden biz de irademizi ortaya koyacağız” ifadelerini kullandı.

Zana, kadınlar üzerinde konuşulduğunu söyleyerek, “Diyorlar ki kadınlar Allah mı? Hayır biz Allah değiliz biz kendi kaderimizi yazıyoruz. Ben bütün genç kadınları ve erkekleri selamlıyorum ve izin vermeyin ki faşizm yükselmesin. Newroz, Newroz’u kutlayan herkesin olsun ama Newroz’u Newroz yapan Mazlum Doğan, Zekiye ve Rehşan’dır. Bu yüzden kim kutlamak isterse kutlu olsun” dedi.

Zana alandaki bütün katılımcıların PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın Newroz’unu kutlamasını istedi. Kitle hep bir ağızdan slogan attı. Zana, “Ben umut ediyorum ki seçimlerin ardından barışın ve özgürlüğün yolunu açacağız. Kürt halkının Newroz’u kutlu olsun” diye konuşmasını sonlandırdı.

Siyasi mesajlar öne çıktı

Newroz konuşmalarında vurgulanan noktalar; Kürtler arası birlik, 1999″dan bu yana İmralı Cezaevi’nde bulunan Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin kaldırılması ve Orta Doğu’da barış oldu.

DEM Parti Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkan Adayı Serra Bucak ise Kürtçe yaptığı konuşmasında kentin 8 yıldır kayyumlarla yönetildiğini, seçimde “kayyumları Ankara’ya göndereceklerini” söyledi. Bucak, Nevruz’un kalıcı bir barış ve çözüme vesile olmasını dileyerek halka 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlerde oy kullanmaları çağrısı yaptı.

DEM Parti’nin diğer Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkan Adayı Doğan Hatun da konuşmasında, Abdullah Öcalan’a uygulanan tecride karşı 100 günü aşkın zamandır cezaevlerinde açlık grevinde olan siyasi tutuklulara selam gönderdi. Kayyumların 8 yıldır belediyeleri “gasp ettiğini” söyleyen Hatun, halktan, iradesini sandıklarda göstererek kayyumların bir daha atanmaması için sandığa ve seçimlere sahip çıkmasını istedi.

Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar da Zazaca yaptığı konuşmasında Nevruz’un vicdan olduğunu söyldedi. Uçar, Öcalan üzerindeki tecridin son bulması çağrısı yaptı.

Paylaşın

İstanbul’da Newroz: 31 Mart’ta Hep Birlikte Kazanacağız

Yenikapı’da düzenlenen Newroz kutlamasında konuşan DEM Parti İstanbul eş başkan adayı Murat Çepni, “31 Mart’ta hep birlikte kazanacağız, İstanbul’u biz yöneteceğiz. Yürütülen tartışmalara kulaklarımızı tıkıyor, kendimize bakıyoruz” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “DEM Parti en güçlü biçimde başarıyı elde edecek. Dilimizi, kültürümüzü yok sayanlara, işçi sınıfına açlığı reva görenlere, Kürt halkını yok sayanlara en büyük cevabı 31 Mart’ta vereceğiz. Newroz’un coşkusuyla hepinizi selamlıyorum.”

DEM Parti İstanbul eş başkan adayı Meral Danış Beştaş da, “Biz diyoruz ki İmralı kapılarını açın, tecride son verin. Sayın Öcalan özgür olmalı. Newroz özgürlüktür. Diyarbakır’da bize laf söyleyip gelip burada bize şirinlik yapmayın. Bu seçimde kırmızı kart gösteriyoruz. Kendimize oy vereceğiz, partimiz etrafında kenetleneceğimizi  her fırsatta söylüyoruz.

Seçmen değilseniz lütfen seçmen olduğunuz yere gidip oyunuzu kullanın. Çünkü hırsızlık yapıyorlar. Onlar irade hırsızı. Kaçak seçmenlerle Ağrı’yı, Bitlis’i, Siirt’i almaya çalışıyorlar. Ama biz buna izin vermeyeceğiz. Bizim bir ağacımız var. O ağacın etrafında toplanıyor ve diyoruz ki; oyumuz ne size ne ona, oyumuz kendimize” diye konuştu.

Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Özgür Kadın Hareketi (TJA) ile Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) tarafından organize edilen Newroz kutlaması için çok sayıda yurttaş İstanbul Yenikapı’da bir araya geldi.

“Rabe dema azadî û serkeftinê ye / Zaman, özgürlük ve zafer zamanıdır! Ayağa Kalk!” sloganıyla yapılan kutlamalara Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eşsözcüsü Esengül Demir, DEM Parti’nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi Eş Başkan Adayları Murat Çepni ile Meral Danış Beştaş katıldı.

Miting alanı sarı, kırmızı ve yeşil renklerden oluşan flamalarla süslendi. Polis, alana girişlerde dört farklı arama noktası kurdu. Sabah erken saatlerden itibaren miting alanına gelen yurttaşlar arama noktalarından geçtikten sonra alana alındı.

Barış Anneleri ve Adalet Nöbeti Anneleri, 2024 İstanbul Newrozu’nun ateşini yaktı. DEM Parti İstanbul Büyükşehir Belediyesi Eş Başkan Adayları Meral Danış Beştaş ve Murat Çepni de annelerle birlikte Newroz alanına geldi. Ateşin yakılmasının ardından sahneye çıkan Danış-Beştaş ve Çepni halkların Newroz Bayramını kutlayıp horon oynadı.

Çepni, “Her bijî Kawa’lara. 31 Mart’ta hep birlikte kazanacağız, İstanbul’u biz yöneteceğiz. Yürütülen tartışmalara kulaklarımızı tıkıyor, kendimize bakıyoruz. DEM Parti en güçlü biçimde başarıyı elde edecek. Dilimizi, kültürümüzü yok sayanlara, işçi sınıfına açlığı reva görenlere, Kürt halkını yok sayanlara en büyük cevabı 31 Mart’ta vereceğiz. Newroz’un coşkusuyla hepinizi selamlıyorum” dedi. Çepni, konuşmasını Adnan Yücel’in “Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek” şiiriyle bitirdi.

Meral Danış Beştaş da konuşmasına Kürtçe başladı. Ardından da Türkçe devam etti. “İstanbul bugün şunu gösterdi. Hepiniz Dehak’a karşı Kawa’sınız. Bugün İstanbul’un Kürtlerin en büyük kenti olduğunu gösterdiniz. Kürt halkı, duruşuyla, diliyle, tarihiyle, mücadelesiyle Dehak’a karşı Kawa olduğunu gösterdi. Tecride ve kentlerimize konulan ablukaya karşı biz büyük bir direniş gösteriyoruz.

Eğer partimizin yanında durursak, arkadaşlarımızı özgürleştireceğiz. Her bir oyunuz Selahattin Demirtaş’ı özgürleştirecek. Sebahat Tuncel’i özgürleştirecek. Figen Yüksekdağ ve Gültan Kışanak’ı özgürleştirecek. Bu coşkunuz, bu duruşunuz, buraya gelmeniz bizi onurlandırdı. Binlerce kez varolun” diye konuştu.

“Newroz zalimlere karşı isyandır”

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan ise konuşmasında şunları söyledi: Bi milyonan insan li stenbolê dijî. DEM Partiyê li Stenbolê emê bikin hêlîna hemû gelan. Êdî dem dema me ye dem dema stenbolê ye. Her bijî Stenbol Newroza we pîroz be.

Merhaba İstanbul; işçinin, emekçinin, kadının, gencin, öğrencinin, engellinin, göçmenin, mültecilerin şehri İstanbul merhaba! Merhaba emeğiyle yaşamı var eden halklarımız, merhaba şu anda bu meydanı dolduran Kürtler, Türkler, Araplar, Ermeniler, Süryaniler, Aleviler, farklı inanç ve etnik grubundan kıymetli arkadaşlarımız, hepiniz hoş geldiniz. Newroz kutlu olsun. Newroz Piroz be. Newroz, zalimlere karşı isyandır.

Newroz Dehak’a karşı devrimci Kawa’nın direnişidir; Kenan Evren faşizmine karşı Mazlum Doğanların, Erdal Erenlerin mücadelesidir. Newroz AKP-MHP iktidarına karşı Hrant Dink’in, Berfo Ana’nın, Cumartesi Annelerinin, Berkin Elvan’ın, Emine Şenyaşar’ın mücadelesidir. Sizler bugün burada genciyle, kadınıyla her milliyet ve inançtan halkımızla birlikte bir kez daha yok olmadığımızı, tükenmediğimizi; aksine güçlendiğimizi, büyüdüğümüzü dosta da düşmana da kanıtladınız. Her biji İstanbul!

Sizlere çok önemli selamlar getirdim. Selahattin Demirtaş’ın, Gültan Kışanak’ın, Figen Yüksekdağ’ın, Leyla Güven’in, Sabahat Tuncel’in ve cezaevindeki binlerce özgürlük tutsağının selamlarını getirdim. Peki, biz bugün yüzbinlerle bu alanları dolduranlarla cezaevlerine ne diyoruz? Newroza we pîroz be. Her bijî mala we ava be. 112 gündür açlık grevinde olan tutsaklar var.

Cezaevinde faşizme ve zulme karşı direnen, özgürlük ve barış için, tecridi kırmak için açlık grevinde olan yoldaşlara ne diyoruz? Newrozunuz kutlu olsun. Gezi tutsaklarına da emekçilerin, Kürtlerin, ezilenlerin selamlarını gönderiyoruz. İnşallah bu coşkumuz ve kararlılığımızla bir gün bu tecrit sistemini kırarak cezaevindeki yoldaşlarımızı hep birlikte özgürleştireceğiz. Söz veriyor musunuz?

Biliyorsunuz, Türkiye’nin en temel meselelerinden biri Kürt sorunudur. Bu sistem bu sorunu çözmemek için bilerek isteyerek ekonomisini, bütçesini batırdı, yine de çatışma ve silahtan bahsetmekten vazgeçmedi. Bizler de bugün bu alanı dolduran yüzbinlerce insanımızın huzurunda şunu diyoruz: Kürt meselesi diyalogla ve müzakereyle çözülür. Kürt meselesi zulüm politikalarıyla, çatışmalarla, topla tüfekle çözülecek bir mesele değildir.

Kürt meselesi bir yüzyıl daha ret, inkar ve asimilasyon politikalarıyla ötelenemez. Bugün İstanbul’da bu alanda Kürtler ve emekçiler çözümün gücünü, muhatabını, kendi taleplerini net bir şekilde ortaya koydu. İkinci yüzyıl Kürt yüzyılı olacak, demokrasinin yüzyılı olacak, cezaevindeki yoldaşlarımızın özgürleştiği ve Kürt sorununun demokratik yollarla müzakere ve diyalogla çözüldüğü bir yüzyıl olacak. Kürt’ün, Alevi’nin eşit yurttaş olduğu, Kürtçenin resmi statüye kavuştuğu bir yüzyıl olacak.

İkinci yüzyılın barış ve demokrasi yüzyılı olması için hep birlikte elbirliğiyle çalışıp mücadele edecek miyiz? Kürt halkı tarihin başından beri zalimlere karşı mücadele etti, etmeye de devam edecek. Daha birkaç yıl önce bu ülkeyi yöneten AKP-MHP iktidarının temsilcileri ne diyordu? DEM Parti’nin takati kalmadı diyorlardı. Buyurun size takat, buyurun size gençler, buyurun size bütün zulüm politikalarına rağmen dilinden ve kültüründen vazgeçmeyen onurlu Kürt halkı. Aleviler ve emekçiler bu meydanda. Takatimiz de var kudretimiz de var. Bir kez daha bu ülkeyi yönetenlere seslenmek istiyorum: Kürt sorununun çözümünün anahtarı İmralı’dadır.

Sayın Öcalan’ın sunduğu 2013 çözüm iradesinin arkasındayız. Sayın Öcalan, Kürt ve Türk gençlerinin yaşamını yitirmemesi için 2013 yılında bir çözüm deklarasyonu ortaya koydu. Ülkenin ekonomisini bastıran, emekçileri yoksullaştıran, Türkiye’de 40 milyon insanı açlık sınırının altında yaşamaya mahkum eden, ülkenin 3 trilyon dolarını Kürt meselesi çözülmesin diye harcayan bu sisteme bir kez daha çağrı yapıyoruz. 2013 deklarasyonu çok önemlidir, çok kıymetlidir.

Bu ülke halklarını çatıştıracağınıza, kutuplaştıracağınıza; meselenin muhataplarıyla, İmralı’yla diyalog içinde çözelim. Bu Newroz alanında yüzbinlerce insanla birlikte çağrı yapıyoruz. Değerli halkımız, çözümsüz bir yüzyıl daha geçiremeyiz. Bu ülke de kaldıramaz. Ülkenin ekonomisi battı. Bu ülkede gençlerin umudu çalındı. Bu ülke talan edildi, yoksullaştırıldı. Dolayısıyla bu yüzyılda barış içerisinde, insanca, refah içerisinde yaşamak istiyorsak; 2013 yılındaki deklarasyona hükümeti, yönetenleri davet ediyoruz.

Sayın Abdullah Öcalan bir kitabında aynen şöyle söylüyor. “Bizim kavgamız hiçbir ırka, hiçbir dine, hiçbir gruba, hiçbir mezhebe karşı olmaz. Bizim kavgamız haksızlığa, geri bırakılmışlığa, her türlü baskı ve ezilmeye karşı olmuştur”. Bu sözlerin neresi yanlış? Bu sözlere katılmamak için herhangi bir sebep var mı? Bu sözler tam da bugün DEM Parti’nin yapmaya çalıştığını tarif ediyor.

Kadınların, emekçilerin, ekolojistlerin, ezilenlerin, işsizlerin partisi olmaya ve hep birlikte kardeşçe yaşama mücadelesini DEM Parti olarak yürütmeye devam edeceğiz. Hep birlikte tecridi kaldıracağız değil mi? Açlık grevlerindeki arkadaşlarımızı yalnız bırakmayacağız değil mi? İnşallah güzel günler yakın. Güzel günler yaşamak için hep birlikte partimizin yanında duracak mıyız? Bugün anadiline, kimliğine, kültürüne sahip çıkma günüdür.

Bugün savaşa ve sömürüye karşı çıkmanın günüdür. Bugün halkların zulme karşı ortak mücadelesini yükseltmenin zamanıdır. Türk’ü, Kürt’ü, emekçisi ile bu zalimlere karşı, bu zulüm düzenine karşı mücadele etme zamanıdır. Bugün Kürt ulusal birliğini sağlama günüdür. İmralı’daki tecrit sistemini lağvetmenin zamanıdır. Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanmasının zamanıdır. Siz değerli halkımızı da birlikte mücadele etmeye ve sonuç almaya davet ediyoruz.

Önümüzde bir yerel seçim var. 31 Mart’ta da bu Newroz coşkusuyla hareket edeceğiz. 31 Mart seçimlerini de şu anda burada, Türkiye’nin ve Kürdistan’ın dört bir yanında Newroz kutlamalarına katılan halkımız şekillendirecek, buna eminim. 31 Mart’ta İstanbul’da Amed’de, Dersim’de, Van’da Siirt’te, Kars’ta zafere yürüyeceğiz. 31 Mart’ta kayyımları göndereceğiz. Kayyımlar zalim Dehak’ın temsilcileridir, sömürge valileridir. Ekmeğimize el koyan, yerel yönetimlerin bütçelerini usulsüzlükle boşaltan, Kürt diline ve kültürüne düşman, kadına ve gençliğe düşman bir anlayıştır. Hep birlikte inşallah kayyımları gönderecek miyiz?

Kürt’ü, Türk’ü, Arap’ı, Alevi’si, farklı halklar ve inanç gruplarıyla İstanbul Türkiye’dir. Ama İstanbul hükümet yetkilileri için rant kapısıdır, paradır. Onlar İstanbul’u talan edilecek bir kaynak olarak görüyor. Kentin cefasını siz emekçiler çekin, sefasını biz sürelim diyorlar. Peki, buna evet diyecek miyiz? İstanbul’daki bu harami düzene karşı daha güçlü mücadele edecek miyiz? Bu kentin inşaatlarını biz yapıyoruz, hizmetini biz görüyoruz.

Fabrikalarda, lokantalarda, sokaklarda çalışan bizler değil miyiz? Bu kentin kültürünü ve sanatını büyüten bizleriz. Bu kentin hizmetini ve bilgisini üreten bizler olmamıza rağmen “siz hizmet edin ama yönetmeyin” diyorlar. Sizlere söz veriyoruz hem Türkiye’de hem Kürdistan’da inşallah sizin gücünüzle birlikte her yerde yönetimlerde olacağız, her yerde yöneteceğiz. İstanbul’da da sizlere iki tane pırıl pırıl arkadaşımızı aday olarak getirdik.

İnşallah İstanbul’un her yerinde iradeniz yönetimlere yansıyacak. İstanbul’da alacağınız sonuçlarla cezaevindeki yoldaşlarımıza, sürgündeki halklarımıza, Kürdistan’da gözü burada olan yoldaşlarımıza büyük bir mesaj vermeye var mısınız? İki kıtanın birleştiği tarihi bir kavşaktayız. Bu kenti Edip Solmaz ve Terzi Fikri’nin geleneğiyle yöneteceğiz. Halkçı ve toplumcu, emekçi dostu, gencin dostu, kadın dostu yerel yönetimler anlayışımızı Kürdistan’da olduğu gibi burada da hayata geçireceğimiz günlere az kaldı.

“Sen bırak puşiyi kalpağı da Türkiye’yi kime verdiğinin hesabını ver”

Dün Erdoğan konuşmasında diyor ki “Al puşi, ver kalpak pazarına girdiler”. Şimdi Erdoğan’a sesleniyoruz. Sen bırak puşiyi kalpağı da AKP, Türkiye’nin tapusunu MHP’ye verdi. Türkiye’nin bürokrasisi MHP’de, yargısı MHP’de. Devlet Bahçeli şak diyor, Erdoğan tak diye yerine getiriyor. Sen asıl Türkiye’yi kime verdiğinin, Türkiye’yi kimin yönettiğinin hesabını bu halka ver. Bizim en büyük ittifakımız halklarladır, emekçilerledir, Kürtlerledir, Alevilerledir.

Bu soygunculara, talancılara 31 Mart’ta hep birlikte en güçlü cevabı verecek miyiz? Bunlara en büyük dersi 31 Mart’ta verecek miyiz? O zaman dersimizi çalışalım. Seçimlerden alacağımız sonuçlarla da bizi yok sayanlara, bizi yönetime layık görmeyenlere gerekli dersi verelim. 31 Mart’ta ampulü söndürerek Türkiye’yi Newroz ateşiyle aydınlatmaya var mısınız? Her Bijî. Mala we ava be.

Karşımızda JİTEM ittifakı var. AKP-MHP ittifakının İstanbul çalışmalarına kim destek sunuyor? Tansu Çiller. Elazığ’da AKP’nin seçim çalışmalarını kim yapıyor? Mehmet Ağar. Kimdir Tansu Çiller ile Mehmet Ağar? Halkımızın binlerce evladının faili meçhul cinayete uğradığı dönemin başbakanı ile içişleri bakanı. Şimdi ikisi birlikte AKP-MHP iktidarı için seçim çalışması yürütüyor. Bu JİTEM ittifakına sandıkta gerekli cevabı verecek miyiz?

Kürdistan’daki mezarları tahrip ettiler. 300’e yakın insanımızın cenazelerini Kürdistan’daki mezarlıklardan çıkardılar ve Kilyos’ta kaldırımın altına gömdüler. İşte AKP ve MHP’nin gerçek yüzü budur. Kilyos’ta kaldırımların altında olan Kürtlerin cenazeleridir. Kilyos’ta başka ne yapıyorlar? JİTEM ittifakının başbakanı olan Tansu Çillere arsa veriyorlar, rant veriyorlar. Boşuna bunlara JİTEM ittifakı demedik. JİTEM ittifakına en güçlü cevabı verecek miyiz?

Bunların başı seccadede, elleri semada ama aklı haramda hilededir. Kürdistan’da birçok belediyemizi elimizden almak için şimdi de kaçak ve haram seçmen taşıyorlar. Peki bu kaçak ve haram seçmenlere karşı ne yapacağız? Kürdistan’da oyu olan her arkadaşımızı kesinlikle sandıklara göndereceğiz. Her haram seçmene karşı 2 tane helal oyu göndermeye var mısınız? Eğer gidecek durumu olmayan arkadaşlarınız varsa en yakın il ve ilçe örgütlerimize uğrasınlar, otobüs biletlerini alsınlar. Kürdistan’da bu kayyımcı anlayışı, Kürt’ün dilini ve kültürünü ret eden bu anlayışı yenmek için oyu olanlar sandıklarına gitsin.

Ayrıca sandıklara sahip çıkacağız. Her oyun, cezaevlerindeki yoldaşların alınteri olduğu bilinciyle sandıkları boş bırakmayacağız. 31 Mart’ta ağaç gördüğünüz yerin altına mühür basacaksınız. Bizi ilgilendiren DEM Parti’nin ağacı, gerisi boş. 1 aydır Kürdistan’da il il, ilçe ilçe dolaşıyorum. Gençlerin ve kadınların alanları doldurduğu böylesine dinamik, pırıl pırıl bir kitleyi bugüne kadar hiçbir yerde görmedim. Sağ olun, var olun. Bizlere büyük bir güç verdiniz. Stenbol DEM dema te ye DEM dema Kurda ye, DEM dema Kurda ye, dema hevalên jinan, dema jinan e. Hun her hebîn Stenbol.

Az kaldı bu haramileri göndermeye, kayyımcı zihniyeti sandığa gömmeye. Tekrar bu ülkede gençlerin umutlanacağı, çözümün kapısının aralanacağı, cezaevlerindeki arkadaşlarımızın özgürlüklerine kavuşacağı günlere az kaldı. 31 Mart’ta buradan Kars’a, Siirt’e, Batman’a, Dersim’e, Kürdistan’ın dört bir yanına büyük bir müjde göndermeye var mısınız? Sizlere Meral Danış Beştaş ve Murat Çepni’yi emanet ediyorum. Emanetinize sahip çıkın. Hun her hebin mala we ava. Ji me hemûyan re serkeftin serkeftin.”

Paylaşın

Hatimoğulları: Kürt Sorunu Bir Statü Sorunudur Ve Çözülmelidir

Van’daki Newroz kutlamalarında konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, “Kürt sorunu bir statü sorunudur ve çözülmelidir, hem de derhal çözülmelidir. Kürt sorunu 4 parça Kürdistan’da statü sorunudur ve 4 parça Kürdistan’da çözülmelidir. Bu topraklardaki, Türkiye’deki tekçi ve ırkçı anlayış halkların zenginliklerini, farklılıklarını, kültürlerini, dillerini yok ediyor” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Halkların barış içinde kendi dilleri ve inançlarıyla barışçıl ve demokratik bir zeminde birlikte ve kardeşçe yaşayabilecekleri bir demokratik ortamın inşası derhal gerçekleştirilmelidir. Bütün bunlar anayasal güvence altına alınmalıdır. Bizler demokratik anayasa için çalışmaya hazırız. bunu dün de söyledik bugün de bu meydanda bir kez daha söylüyoruz. Anadilinde eğitimden korkmayın. Anadilinde eğitim bir ülkeyi bölmez, ülkeyi daha çok birbirine bağlar, halkları daha çok birbirine bağlar. Burada bu talebimizi tekrarlıyoruz. Anadilde eğitim haktır ve anayasal güvenceye alınmalıdır.”

Hatimoğulları, konuşmasının devamında, “Karadeniz’den Amed’e, Akdeniz ve Marmara’dan Serhad’a kadar hep birlikte dayanışarak barış ve kardeşlik içinde zaten yaşıyoruz. Bu faşist ve otoriter diktatörlere bir kez daha diyoruz ki gölge etmeyin başka ihsan istemez. Halklar barış içinde, kardeşlik içinde pekala yaşayabiliyor. Silahların susması, çatışmaların bitmesi ve diyaloğun başlaması barışın esasıdır.

Kürt sorunu için zaten çok geç kalınmış. Kırk yıldır savaşların ve çatışmaların çözemediği Kürt sorunu için önerimiz budur. Barış naif bir durum değildir. Barış emeksiz gelmez, mücadelesiz gelmez. İşte Kürt halkı ve onunla ittifak halinde olan halklar ve demokrasi güçleri olarak mücadelemizi onurlu bir barış için hep beraber yürütüyoruz. Barış demeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Van’da Newroz kutlamaları tarihi Van Kalesi eteklerinde gerçekleşti. Miting alanı sarı, kırmızı ve yeşil renklerden oluşan flamalarla süslendi. Polis, alana girişlerde arama noktaları kurdu. Sabah erken saatlerden itibaren miting alanına gelen yurttaşlar arama noktalarından geçtikten sonra alana alındı.

Koma Aryen’in konseri ile başlayan kutlamalarda, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır konuşma yaptı.

Bir kayyımcı oya karşı 2 oy”

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, konuşmasında şu ifadeleri kullandı: Merheba Wanê, silav jinên delal, ciwanên delal, dayikên delal hûn bi xêr hatin, li ser seran li ser çavan hatin. Ehlen ve sehlen. Newroz pîroz be. Selam olsun Newroz ateşini bedeniyle harlayanlara; selam olsun Newroz ateşini Türkiye, Kürdistan ve Ortadoğu’da bütün halklarla ezilenlerle, sömürülenlerin mücadelesiyle birleştirenlere. Selam olsun zalim Dehaklara karşı mücadele eden Demirci Kawalara; selam olsun bedeniyle mücadeleyi Newroz ateşiyle harlayan Mazlumlara. Binlerce selam olsun!

Biraz önce burada Sayın Öcalan’ın 2013’teki o çok önemli Newroz mesajı okundu. O mesajdaki iki cümleyi tekrardan hatırlatmak istiyorum. “Son iki yüzyılda fetih savaşları, batılı emperyalist müdahaleler, baskıcı ve inkarcı anlayışlar Arabi, Türki, Kurdî, Farisî toplulukları ulus devletçiklere, sanal sınırlara, suni problemlere gark etmeye çalışmıştır.” Bütün Türkiye halklarının kültürünü dile getirerek şöyle devam etmişti: “Halay, delilo, horon, zeybek hepsi hısım akraba”.

Türkiye’de, Kürdistan’da, Anadolu ve Mezopotamya topraklarında, Ortadoğu’da bütün farklılıklarımızla bir arada yaşamanın mesajıdır bu. Farklı dilleri konuşuyoruz, evet; farklı inançlara ve mezheplere sahibiz, evet. DEM Parti olarak, demokratik bir cumhuriyetin inşasına inananlar olarak, bu topraklarda yaşayan 72 millete aynı nazarla bakan insanlar olarak, tıpkı Sayın Öcalan’ın dediği gibi ortak ve eşit yaşamı kurana dek mücadelemizi sürdüreceğiz.

Değerli Van halkı; buradan o kadar güzel, o kadar görkemli görünüyorsunuz ki; sizler bu inançla bu alanları hınca hınç doldurduğunuz sürece, demokrasiye ve eşitliğe sahip çıktığınız sürece Ankara’dan, Saray’dan faşizm yaymaya çalışanlar Kürdistan’a “teröristan” diyemez! O Saray’daki şahıs Van’da yaptığı konuşmasında bizleri kastederek, Van halkını, Kürt halkını, DEM Parti’de mücadele eden halkları, DEM Parti’deki devrimci sosyalist insanları kast ederek “puşinizi kalpaklarla değiştirdiniz” diyor. Kocaman bir yalan! Gelsin Saray’daki de şu Newroz meydanını görsün. Her yörenin kıyafetinin ve Kürtçenin nasıl korunduğunu, Kürtlerin kültürlerini nasıl koruduğunu gelsin o zatı muhterem şu Newroz alanında görsün. Her bijî Wan, her bijî Wan!

Bakın biraz önce Sayın Öcalan’ın çok kıymetli 2013 mesajından bahsettik. O mesaj barış içeriyordu. O mesaj Türkiye halklarının ortak yaşamını savunuyordu. 2013’teki o mesajı 2024’te bütün sorumlular, bütün muhataplar duysun istiyoruz. Bir kez daha Van’dan bunu söylüyoruz. Türkiye’de bu mücadeleye destek veren bütün demokrasi güçleri duysun istiyoruz.

Ve elini Kürt sorununun demokratik çözümü için taşın altına koyması gereken iktidarıyla, muhalefetiyle, devlet organlarıyla herkes şu taleplerimizi bir kez daha duysun: Kürt sorunu bir statü sorunudur ve çözülmelidir, hem de derhal çözülmelidir. Kürt sorunu 4 parça Kürdistan’da statü sorunudur ve 4 parça Kürdistan’da çözülmelidir. Bu topraklardaki, Türkiye’deki tekçi ve ırkçı anlayış halkların zenginliklerini, farklılıklarını, kültürlerini, dillerini yok ediyor.

Halkların barış içinde kendi dilleri ve inançlarıyla barışçıl ve demokratik bir zeminde birlikte ve kardeşçe yaşayabilecekleri bir demokratik ortamın inşası derhal gerçekleştirilmelidir. Bütün bunlar anayasal güvence altına alınmalıdır. Bizler demokratik anayasa için çalışmaya hazırız. bunu dün de söyledik bugün de bu meydanda bir kez daha söylüyoruz. Anadilinde eğitimden korkmayın. Anadilinde eğitim bir ülkeyi bölmez, ülkeyi daha çok birbirine bağlar, halkları daha çok birbirine bağlar. Burada bu talebimizi tekrarlıyoruz. Anadilde eğitim haktır ve anayasal güvenceye alınmalıdır.

Karadeniz’den Amed’e, Akdeniz ve Marmara’dan Serhad’a kadar hep birlikte dayanışarak barış ve kardeşlik içinde zaten yaşıyoruz. Bu faşist ve otoriter diktatörlere bir kez daha diyoruz ki gölge etmeyin başka ihsan istemez. Halklar barış içinde, kardeşlik içinde pekala yaşayabiliyor. Silahların susması, çatışmaların bitmesi ve diyaloğun başlaması barışın esasıdır. Kürt sorunu için zaten çok geç kalınmış. Kırk yıldır savaşların ve çatışmaların çözemediği Kürt sorunu için önerimiz budur. Barış naif bir durum değildir. Barış emeksiz gelmez, mücadelesiz gelmez. İşte Kürt halkı ve onunla ittifak halinde olan halklar ve demokrasi güçleri olarak mücadelemizi onurlu bir barış için hep beraber yürütüyoruz. Barış demeye devam edeceğiz.

Bu mesajı sadece biz bu alandan vermeyelim. Siz değerli halkımız bu meydandan bütün dünyaya duyuracak şekilde, bu sorunların çözülmesi için bu ülke ve coğrafyada barışın inşa edilmesine var mıyız hep beraber? Evet, barışa her zamankinden daha çok ihtiyacımız olan bir dönemden geçiyoruz. Bir yandan 4 parça Kürdistan’da devam eden sorunlar ve Kürt halkına çektirilen acılar, Kürt halkını Rojava’da İHA-SİHA’larla vuranlar var; bir yandan Filistin’i işgal eden İsrail, Ukrayna’yı işgal eden Rusya, Ermenistan-Azerbaycan savaşı var.

Şimdi Kızıldeniz’in tamamında birçok ülkenin savaş gemisi namlularını Ortadoğu halklarına çevirmiş durumda. En büyük ihtiyacımız enternasyonalist bir barış hareketini hep beraber örmektir. Bizlere çizilmiş olan suni sınırları asla kabul etmeden, el ele tutuşarak mücadele eden, direnen enternasyonalist barış hareketini hep beraber kuracağız, barış demeye devam edeceğiz.

Seçimlere sayılı günler kaldı. Bizler seçimlerde 8 Mart’ın ruhuyla, Newroz’un ruhuyla büyük bir zafer elde etmek üzere yola koyulduk, çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Kürt’e savaş açanlara, bölgeyi bir savaş ve ateş topuna çevirenlere, yurttaşa açlık dayatanlara, kadınlara ölümü ve erkek şiddetini dayatanlara bizler 31 Mart’ta çok büyük bir ders vereceğiz. Halklara ve inançlara düşmanlık besleyenlere, Ankara’da Kürtçeyi yasaklayıp gelip burada seçim propagandası için Kürtçe müzik çalanlara, Kürtçeyi araçsallaştıranlara en güzel yanıtı siz değerli halkımız 31 Mart’ta sandıkta vereceksiniz.

Kürdistan ve Türkiye’de birçok devrimcinin, sosyalistin, yurtseverin, aydının, yazarın, gazetecinin kanını döken, yargısız infazlara imza atan Hizbulkontra ve JİTEM ittifakı gelmiş Kürdistan’da sözüm ona siyaset yapmaya çalışıyor. Erdoğan şimdi JİTEM ittifakına, Hizbulkontra’ya sarılmış. Onlara 31 Mart’ta en büyük dersi hep beraber verecek miyiz? Bunun için hep birlikte seferberlik ruhuyla çalışalım.

Halkın iradesini çalan, Kürt’ün seçme ve seçilme hakkını elinden alan AKP kayyımcı zihniyeti şimdi başka taktikle aynı zihniyeti sürdürmeye çalışıyor. Bu kayyımcı zihniyetin şu an yapmaya çalıştığı seçmen kaydırma. Birçok yerden asker ve polisi seçmen olarak kaydırarak bizim belediyelerimizi sözüm ona seçimle elimizden almaya kalkışacaklar. Peki, bizler bir kayyımcı oya karşı 2 oy getirmeye var mıyız? İşte bu, bizim 31 Mart’taki zafer işaretimizin bir kez daha alanları ve meydanları doldurmasıdır.

Bir kayyımcı oya karşı 2 oy! Bunun için sizden özel bir ricamız var. Kaydırdıkları oyları boşa düşürmenin iki yolu var. Birincisi bugüne kadar bize hiç oy vermemiş ailelerimize gitmek ve neden DEM Parti’ye oy vermeleri gerektiğini anlatmak. İkincisi ise oyu Van’da olan kendisi başka kentte bulunan insanlarımız var. DEM Parti olarak, hangi kentte olursa olsunlar oy kullanmaları için seçmenleri taşıyacağız. Bunun için siz değerli halkımızdan ricamız eş dost akraba kim varsa arayıp onlara en yakın DEM Parti binasına gitmelerini söylemeniz.

Seçimlerde bizler bu kayyımcı anlayışı göndereceğiz. Sandıkları korumak ve biraz önce bahsettiğimiz çalışmalar dahil bir seferberlik ruhuyla seçim çalışmalarımızı yapmalıyız. İmralı tecridinin ortadan kalkması için, Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğüne kavuşması için, kendimizi ve kentimizi kayyımcı zihniyetten kurtarmak ve yeniden inşa etmek için yapmalıyız. Şu anda cezaevinde tutuklu bulunan Figen Yüksekdağ, Sebahat Tuncel, Ayla Akat Ata, Gültan Kışanak ve Selahattin Demirtaş için bizler bu çalışmaları yapacağız. Değerli halkımız, vermek istediğimiz mesajları siz bizden çok daha iyi veriyorsunuz bu meydanlardan. Sağ olun, var olun. Sözlerimi şairin dizeleriyle bitireceğim:

“Bütün mevsimler tutsak düşse de yangına, her bahar Dicle’yi emzirir dağlar. / Bahar Dicle’nin dağları kucakladığı yerde başlar. / Yangındır gayrı, bir uçtan bir uca sarılmış yeşile sarıya kırmızıya / Dağlar damar olmuş akar memleketimin yüreğine, bugün keskin bıçak ağzı olsa da gökyüzü bahar düşmüştür vatanıma. /Mavi arguvan dalları fışkırmıştır topraktan, can yürümüştür dağlara. / Ne durursun ana görmisen mi karedir her yandan / Ne durursun ana tilili çek, çek tilili.”

Finalimiz alkışlar zılgıtlar ve tilili eşliğinde barış için, zafer için, kardeşlik ve adalet için olsun. Sağ olun, var olun.”

Paylaşın

HDP’li Mithat Sancar: Çanlar İktidar İçin Çalıyor

Diyarbakır’da gerçekleştirilen Newroz kutlamalarında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Sancar, “Demokratik cumhuriyeti birlikte inşa edeceğiz. O zamanlar yakındır. Ve çanlar bu iktidar için çalıyor. Evet halaylar, zılgıtlar, şarkılar ve ağıtlarla da olsa yeni yaşamı müjdeliyor” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Acımız büyük ama umudumuz da çok büyük. Ama kararlılığımız da çok yüksek. O nedenle tekrar tekrar söylüyoruz. Mutlaka başaracağız. Eşit, özgür, barış içinde bir yaşamı mutlaka kuracağız.”

Sancar, konuşmasının devamında, “Yaşamı yeniden inşa edeceğiz. bu toprakların bütün dillerinin ortaklığıyla yeni bir dil kuruyoruz. Yeni bir ruh yaratıyoruz. Bu yeni dil ve bu yeni ruh mücadelemizin kaynağıdır. Newroz ateşi gibi yüreğimizi ve yolumuzu aydınlatıyor.

Biliyoruz ki, yeni bir dil olmadan, yeni bir dünya ve yeni bir yaşam kurulamaz. O nedenle, yeni dili de yeni yaşamı da kuracağız. Büyük barışı da bu ülkeye mutlaka ama mutlaka getireceğiz.” ifadelerini kullandı.

Kahramanmaraş merkezli depremlerde hayatını kaybedenlere adanan 2023 Newroz’unun final kutlamaları Diyarbakır’da gerçekleştirildi.

Diyarbakır’daki kutlamaya HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, DTK Eşbaşkanı Berdan Öztürk, DBP Eş Genel Başkanı Salihe Aydeniz, Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü Çiğdem Kılıçgün Uçar, TUAD-FED Eşbaşkanı Safiye Akdağ, Ahmet Türk, Gülistan Sönük, PİA Genel Başkanı Mehmet Kamaç, çok sayıda yabancı konuk ve STK temsilcisi katıldı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, kutlamada bir konuşma yaptı. Sancar’ın konuşması şöyle:

“Sevgili Amed halkı, onurlu, direngen halkımız, hepinizi yürekten selamlıyorum. Newroz’umuz kutlu olsun. Bu Newroz’u büyük depremin yarattığı felaketin gölgesinde karşılıyoruz. Acımız büyük, yasımız var ama öfkemiz de var. Biz bu öfkeyi mücadeleye, mücadeleyi de yeni yaşamı inşa etme iradesine çevireceğiz.

Bu büyük depremin büyük felakete dönüşmesinin sorumlusu AKP-MHP iktidarıdır. Bu iktidar talan politikalarıyla, rant ekonomisi ile, yandaşlara peşkeş çektiği kaynaklarla ülkeyi yıkıma sürüklemiştir. Depremi de felakete dönüştüren budur. Bu iktidar bir felaket iktidarıdır. Bu iktidarın adını açık koyalım. Yıkım, kan, talan ve felaket iktidarıdır. Şimdi bu iktidardan kurtulma zamanıdır.

Bu Newroz meydanlarda bu sesi ve iradeyi en güçlü şekilde yansıtıyor. Evet, bu felaket iktidarını mutlaka göndereceğiz. Bu iktidar ülkenin kaynaklarının sömürüye, ranta, yandaşa ve savaşa aktarıyor. Yıkımlar ve felaketler işte bu zihniyetin ürünüdür. Bizler savaşa karşı barışı, ölüme karşı yaşamı savunuyoruz. 2013 yılında bu meydanlarda barışın ve demokratik çözümün güçlü mesajını milyonlarca insan duydu.

İşte o mesaj, bizim Newroz ateşiyle büyük barışa yürüyüşümüzü de ifade ediyordu. Evet, Newroz yeni yaşamdır, yaşamın yeniden uyanışıdır. Newroz direniştir, diriliştir, barıştır. İşte bizler bunun sözünü veriyoruz. Yeni yaşamı kuracağız, büyük barışı inşa edeceğiz.

“Demokratik çözüm ve barış için tecrit kalkmalıdır”

Savaş politikaları, aynı zamanda bir başka uygulamayı da beraberinde getiriyor. Savaş politikaları tecritle iç içe yürüyor. 2015’te çözüm süreci bittiğinde savaşı en ağır şekilde bu ülkenin merkezine yerleştiren iktidar, aynı zamanda İmralı’da da tecridi başlattı. Bunu iyi görelim.

Savaş politikalarıyla tecrit iç içedir. Savaş politikalarıyla tecrit aynı anlama geliyor. Tecrit savaş politikalarının derinleştirilmesinin sembolüdür. O nedenle diyoruz demokratik çözüm ve barış için tecrit kalkmalıdır. İmralı’daki tecrit mutlaka kalkmalıdır. Barış ve demokratik çözüm için hepimiz bu iradeyi ortaya koyuyoruz.

Bizler Newroz’a merhaba derken, savaş politikalarına da hayır diyoruz. Sömürüye, talana yalana hayır diyoruz. Yeni bir ülke yeni bir yaşam kurmayı savunuyoruz. O nedenle Newroz’a merhaba, AKP-MHP iktidarına da elveda. Hep birlikte göndereceğiz onları.

Bu meydanlardaki halkın güçlü direnişi ve duruşuyla, kararlı yürüyüşüyle kurduğumuz ittifaklarla yeni yaşamı mutlaka inşa edeceğiz. Emek ve Özgürlük İttifakı, Kurdî İtitfaklar, Kurdi partilerle yaptığımız ittifaklar, bütün ülkenin ezilenleri, sömürülenleriyle kurduğumuz ittifaklar, kadınların ve gençlerin öncülüğünde yürüttüğümüz mücadele mutlaka başarıya ulaşacaktır. Bundan hiç şüpheniz olmasın. Bu iktidarı göndereceğiz, bu düzeni mutlaka değiştireceğiz.

“Bu ülkede büyük barışın güvencesi bizleriz”

Evet çok kalmadı. 14 Mayıs’ta sandıklarda, bu güçlü ittifaklarla yeni bir başlangıcın güçlü sonuçlarını çıkaracağız. Bu sandıklara savaş iktidarını sömürü ve talan iktidarını gömeceğiz. buradan değişimin, dönüşümün, barışın ve özgürlüğün gücünü ve güvencesini çıkaracağız. Bu ülkede demokratik dönüşümün de büyük barışın da güvencesi bizleriz, sizlersiniz. Sizlerin kararlı duruşu ve yürüyüşüdür. Başaracağız, mutlaka başaracağız.

Yürüdüğümüz yol üçüncü yoldur. Yeni yaşamın yolu üçüncü yoldur. Bu yol demokratik cumhuriyete çıkıyor. Demokratik cumhuriyeti birlikte inşa edeceğiz. O zamanlar yakındır. Ve çanlar bu iktidar için çalıyor. Evet halaylar, zılgıtlar, şarkılar ve ağıtlarla da olsa yeni yaşamı müjdeliyor. Acımız büyük ama umudumuz da çok büyük. Ama kararlılığımız da çok yüksek. O nedenle tekrar tekrar söylüyoruz. Mutlaka başaracağız. Eşit, özgür, barış içinde bir yaşamı mutlaka kuracağız.

Yaşamı yeniden inşa edeceğiz. bu toprakların bütün dillerinin ortaklığıyla yeni bir dil kuruyoruz. Yeni bir ruh yaratıyoruz. Bu yeni dil ve bu yeni ruh mücadelemizin kaynağıdır. Newroz ateşi gibi yüreğimizi ve yolumuzu aydınlatıyor. Biliyoruz ki, yeni bir dil olmadan, yeni bir dünya ve yeni bir yaşam kurulamaz. O nedenle, yeni dili de yeni yaşamı da kuracağız. Büyük barışı da bu ülkeye mutlaka ama mutlaka getireceğiz.”

Paylaşın

Newroz’un Final Ateşi Diyarbakır’da Yakıldı

11 ilde büyük yıkıma neden olan Kahramanmaraş merkezli depremlerde yaşamını yitirenlere adanan 2023 Newroz programlarının finali Diyarbakır’ın Bağlar İlçesi’nde yer alan Newroz Parkı’nda gerçekleştirildi.

Haber Merkezi / Newroz alanındaki sahnede “Her der, Newroz her dem Azadî (Her Yer Newroz, Her Dem  Özgürlük)”, “Jin, Jiyan, Azadî (Kadın, Yaşam, Özgürlük)” ve “Bila sere gelê me sax be (Halkımızın başı sağ olsun)” pankartları asıldı. Depremde yaşamını yitirenlere adanan Newroz için kurulan sahnenin rengi siyahtı.

Newroz, Halkların Demokratik Partisi (HDP), Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Tevgera Jinên Azad (TJA), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ile Yeşil Sol Parti öncülüğünde gerçekleştirildi.

Newroz’a HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, DTK Eş Başkanı Berdan Öztürk, DBP Eş Başkanı Saliha Aydeniz, Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü Çiğdem Kılıçgün Uçar ve PİA Genel Başkanı Mehmet Kamaç’ın yanı sıra çok sayıda HDP’li vekil katıldı.

HDP, Diyarbakır Newrozu için 700’den fazla kişiyi görevlendirdi. 20’si yabancı olmak üzere 200’den fazla gazeteci Newroz kutlamaları için akredite edildi.

Sunuculuğunu Devrim Demir ve tiyatro oyuncusu Özcan Ateş’in üstlendiği Newroz, saygı duruşuyla başladı.

Diyarbakır Newrozu’nun açılış konuşmasını HDP Diyarbakır İl Eşbaşkanı Gülistan Atasoy yaptı. Atasoy, şunları söyledi:

“Merhaba kıymetli Amed halkı, Merhaba değerli Kürt halkı, Merhaba direngen Kürt kadınları, Merhaba yürekli Kürt gençleri hepiniz hoş geldiniz, bas göz üstüne geldiniz. Bugün içimizde acımız, yüreğimizde öfkemiz ve dilimizde isyanımızla Newroz alanlarındayız. Yasımız mücadele gerekçemizdir diyerek 8 Mart’tan Newroz’a aktık.

Newroz gününde başlayan yürüyüşümüz 14 Mayıs ta zaferle sonuçlandıracağız. İşte Amed Newroz meydanı bu büyük sözü veriyor, bu tarihi meydan bugün bunu müjdeliyor. Bugüne kadar çok bedel verdik, çok acı çektik, ama artık karanlığı aydınlığa çevirme vakti gelmiştir.21.yüzyıl devrimci Kawa’nın çocuklarının yüzyılı olacak.

Tüm Ortadoğu’da, Türkiye de ve Kürdistan’da halkların özgürlüğünü kazanacağı yüzyıl olacak. Felaketler yaratan bu sistemden, iktidarlardan nasıl ki bugüne kadar hesap sorduysak bundan sonra da hesap sormaya devam edeceğiz. Faşizmden hesap sormaya devam edeceğiz.

Baskıya, zulme karşı mücadele etmeye devam edeceğiz, dilimize, kültürümüze, kimliğimize sahip çıkmaya devam edeceğiz. Bizim haklı mücadelemizi görmezden gelen egemenlere de buradan bir kez daha sesleniyoruz. Bugüne kadar karşınızda diz çökmedik, asla da çökmeyeceğiz. Biz haklıyız biz kazanacağız.”

“Kürt halkına yapılanların hesabını sormazsak yazıklar olsun bize”

Yerine kayyım atanan Mardin Büyükşehir Belediyesi’nin seçilmiş başkanı Ahmet Türk Newroz konuşmasında özetle şunları söyledi:

Bu Newroz’u kutladığımız bir dönemde değişimin, dönüşümün kaçınılmaz olduğu bir dönemdeyiz.

Bu seçim demokratik bir cumhuriyeti inşa etmek başlangıcı olan Newroz’la birlikte bir arada birlikte mücadeleyi kararlı bir şekilde götürerek bu faşizmi yıkmaya yönelik çabalarımızı, çalışmalarımızı büyütmek zorundayız. Evet, buradan tüm Kürt halkına sesleniyorum. Faşizme karşı mücadele ediyoruz.

Bugün Kürt halkına düşmanlık eden bu iktidara karşı eğer halen sessiz kalıyorsanız ona destek verenler Kürt halkına adeta düşmanlık ediyor. Bu büyük bir ahlaklsızlık olur. Bunu açık bir şekilde dile getirmek istiyorum. Hiçbir Kürdün, bu iktidara oy verme desteklemek gibi bir hakkı yoktur. Evet, sonuçta yeni bir dünyanın yeni bir sistemin inşası için adeta önümüzde parlak bir dönem var.

Bu Newroz ve bu dönem sayın Öcalan’ın özgürleşme dönemidir. Bunu hep birlikte sağlamak için gece gündüz mücadele etmek zorundayız.

Yine Kürt halkına karşı yürütülen baskıcı anlayışa karşı eş genel başkanlarımız Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ, yine bir çok değerli arkadaşımız Selçuk Mızraklı Gülten Kışanak bu iktidarın Kürt düşmanlığından dolayı bugün zindanlarda. Biz bütün bu yapılanlara karşı eğer birliğimizi güçlü hale getiremezsek eğer bunun hesabını sormazsak yazıklar olsun bize.”

“Emek ve Özgürlük İttifakının dinamiği sizlersiniz”

Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü Çiğdem Kılıçgün ise “Newrozumuz tek adam rejimini devirdiğimiz yeni bir yüzyıla vesile olsun” diyerek özetle şöyle konuştu:

“Erkek egemenliğine direnerek devlet şiddetine karşı sokakları terk etmeyen Jin Jiyan Azadîyî kendine rehber eden bütün kadınların newrozu kutlu olsun. Emeğin sömürüsüne karşı direnen bütün emekçilerin Newroz’u kutlu olsun. Doğanın sömürüsüne karşı havamızı toprağı suyu doğayı koruyan, savunan herkesin Newroz’u kutlu olsun.

Demokrasi eşitlik ve özgürlük mücadelesi verirken tutuklanan arkadaşlarımızın direnişiyle Newroz kutlu olsun. İnkar ve asimilasyona karşı direnen başta Kürt halkı olmak Alevilerin Ermenilerin Çerkezlerin bu toprakların bütün zenginliklerinin Newrozu kutlu olsun. Tek adam rejiminin baskılara direnen ortak mücadeleyi rehber edinen hepimizin newrozu kutlu olsun.

İktidarın deprem karşısında yaşadığı çaresizlik bize yaşattığı derin yıkım karşısında karşısında umut veren bir başka gelişme var. Devletin koyduğu bütün yasaklara bütün sınırlamalara rağmen sınırsız dayanışmayla afet bölgesine giden hayat kurtaran yeni bir yaşamın devletin baskılara rağmen sorumsuzluğuna rağmen mümkün olduğunu anlatan bir toplumsal dayanışma var. Bu toplumsal dayanışma yeni dönemde bizim rehberimizdir.

Adına Emek ve Özgürlük İttifakımız 3’üncü yolumuz bize dayatılan Cumhur ve Millet İttifaklarını onun üzerinden kurulan düzeni reddeden halkın düzenini kuran bir ittifak. Bu ittifakı büyütme sözünü veriyoruz. Üçüncü yolun, Emek ve Özgürlük İttifakının dinamiği sizlersiniz. Bizler emekçisiyiz, yürütücüsüyüz.”

Paylaşın

TİP Lideri Erkan Baş: Asrın Hesaplaşması Geliyor

İzmir Newroz’unda konuşan TİP Lideri Erkan Baş, “Kardeşlerim, o yoğun acı günlerimizde bizi yalnızlığa terk ettiler. Yıllardır bölmeye, ayrıştırmaya çalıştıkları halklarımız birbirine el uzattı ve biz sadece birbirimizin elini tutarak hayatta kaldık. Şimdi hepsinin hesabını yine birlikte soracağız. ‘Asrın felaketi’ diyorlardı, asrın dayanışmasını örgütledik. Şimdi hazır olsunlar, asrın hesaplaşması geliyor!” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Kardeşlerim bunlar bizi, bu meydanda toplananları, bu ülkenin milyonlarca onurlu, namuslu insanını, şimdiye kadar açlıkta birleştirdiler. Bunlar bizi yoksullukta birleştirdiler, bunlar bizi zindanlarda, kanlı meydanlarda birleştirdiler. Şimdi zafer için birleşiyoruz!”

Erkan Baş, konuşmasının devamında, “Sevgili kardeşler, sadece bir avuç para babası daha zengin olsun diye, sadece iktidarlarını devam ettirmek için bir düzen kurmuşlardı. Bugün İzmir Meydanı’ndan sesleniyoruz: Bu sülale devrini bitiriyoruz. Sülale devri bitiyor! Buradan tüm Türkiye’ye sesleniyoruz: İzmir eşitlik diyor, İzmir özgürlük diyor, İzmir barış diyor, İzmir yaşasın halkların kardeşliği diyor.” ifadelerini kullandı.

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, İzmir’de Gündoğdu Meydanı’ndaki Newroz kutlamasına katıldı. Sabah erken saatlerden itibaren kentin çeşitli noktalarından gelen yurttaşların Newroz kutlamasında, Baş da meydanda kurulan sahneye çıkarak kalabalığa seslendi.

“Kardeşlerim, 20 yıllık bir diktatörlüğün, 20 yıllık bir karanlığın hep birlikte sonuna doğru geliyoruz. Bunun umuduyla, bunun kararlılığıyla, bunun inancıyla bugün bu alanda beraberiz” diyen Baş, Maraş merkezli depremlerin arından yaşananlara da değinerek, “Halklarımızı enkaz altında, açlıkta ve soğukta ölüme terk edenlere karşı alanlardayız. Bu ülkenin başına gelmiş en büyük felaketi, Saray Rejimi’ni ortadan kaldırmak için beraberiz. Yıllardır sevdiklerimizi esir aldılar, yıllardır bizi birbirimize düşürmeye çalışıyorlar. Bizi ayrılıkla, zindanlarla, tutsaklıkla ayırmaya, susturmaya çalışanlara sesleniyoruz: İşte buradayız, bir aradayız.!” ifadelerini kullandı.

Depremlerin ardından gerekli çalışmaları yapamayan iktidara yüklenen Baş, “Kardeşlerim, gerçekten çok ağır bir depremi hep beraber yaşadık. Ama canımızı daha fazla yakan bir şey var… Biz can derdiyle uğraşırken onlar bizi saraylarından sadece ve sadece seyrettiler. Zindan yapmakla övünenler, ihtiyacımız olduğunda bir tane çadırı bize getiremediler. Bakın bunlar 20 yıldır inşaat yapmakla övünüyorlar, yol yapmakla övünüyorlar. Biz can derdindeyken bir tane iş makinesini getirip enkazları kaldıramadılar. Bunlar, Ankara’daki Saray’da oturanlar kendi saraylarıyla övünüyorlardı, ihtiyacımız olduğunda bir tas çorba getiremediler” diye konuştu.

‘Asrın hesaplaşması geliyor’

TİP Genel Başkanı, “hesaplaşma” iddialarını bir kez daha ortaya koyarak sözlerine şöyle devam etti:

“Kardeşlerim, o yoğun acı günlerimizde bizi yalnızlığa terk ettiler. Yıllardır bölmeye, ayrıştırmaya çalıştıkları halklarımız birbirine el uzattı ve biz sadece birbirimizin elini tutarak hayatta kaldık. Şimdi hepsinin hesabını yine birlikte soracağız.

‘Asrın felaketi’ diyorlardı, asrın dayanışmasını örgütledik. Şimdi hazır olsunlar, asrın hesaplaşması geliyor!

Kardeşlerim bunlar bizi, bu meydanda toplananları, bu ülkenin milyonlarca onurlu, namuslu insanını, şimdiye kadar açlıkta birleştirdiler. Bunlar bizi yoksullukta birleştirdiler, bunlar bizi zindanlarda, kanlı meydanlarda birleştirdiler. Şimdi zafer için birleşiyoruz!

Sevgili kardeşler, sadece bir avuç para babası daha zengin olsun diye, sadece iktidarlarını devam ettirmek için bir düzen kurmuşlardı. Bugün İzmir Meydanı’ndan sesleniyoruz: Bu sülale devrini bitiriyoruz. Sülale devri bitiyor! Buradan tüm Türkiye’ye sesleniyoruz: İzmir eşitlik diyor, İzmir özgürlük diyor, İzmir barış diyor, İzmir yaşasın halkların kardeşliği diyor.

Kardeşlerim bu işaret zaferin işareti; barışın, özgürlüğün, Türk ve Kürt halkının ayrılmazlığının, Deniz Gezmiş ile Deniz Poyraz’ın yan yana gelişinin işareti. Şimdi bütün Türkiye’yi zafer gününe hazırlıyoruz hep birlikte. Bu iktidar şunu yapmaya çalışıyor, diyor ki ‘HDP’yi susturacağız, Kürt halkını susturacağız’.

Buradan, İzmir Gündoğdu Meydanı’ndan Saray’a sesleniyoruz: Ey Tayyip Erdoğan! HDP asla yalnız kalmayacak, Kürt halkı asla yalnız kalmayacak. Bir kez daha söz veriyoruz, son sözümüz budur: Siz Kürt halkının iradesini kapatamazsınız ama biz sizin Sarayınızı kapatmaya geliyoruz. O Saray kapanacak!

Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. Yolumuz açık olsun, başarılar diliyorum kardeşlerim.”

Paylaşın

Buldan: 14 Mayıs’ta Seçimleri Kazanacak, Kendi Geleceğimizi İnşa Edeceğiz

İstanbul Newroz’unda konuşan HDP Eş Genel Başkanı Buldan, “AKP’nin ve küçük ortağının bu ülkeyi son kez yönettiğini herkes bilmelidir. Çok az zaman kaldı. Önümüzde iki aydan az bir zaman var. 14 Mayıs bizler açısından önemli bir fırsattır ve aynı zamanda milat olacaktır. AKP ve MHP’nin bu seçimlerde Türkiye halklarının ne kadar büyük olduğunu, Kürtlerin ne kadar iradeli olduğunu, kadınların gençlerin bu ülkeyi değiştirme ve dönüştürme yeteneğinin nasıl ortaya çıkaracağını göstereceğimiz bir tarihtir 14 Mayıs” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Bu meydanı dolduranlar şunu bilsin ki demokrasi meydanlarda yazılır, barış meydanlarda ilan edilir. Ama barışı da adaleti de demokrasiyi de özgürlüğü de bizler 14 Mayıs’ta sandıklarda ilan edeceğiz, bundan kimsenin şüphesi olmasın. Bu ülkeyi yönetenler şunu bilsin ki Kürtlere hakaret ederek, Türkiye halklarına parmak sallayarak, her gün tehdit ederek bu süreci yönetemezsiniz, biz buna müsaade etmeyeceğiz. Hakaretlerinize de parmak sallamanıza da tehditlerinize de boyun eğecek bir halk yok karşınızda.”

Buldan, konuşmasının devamında, “Kürtler de Türkler de Ermeniler de Süryaniler de bu ülkenin bütün inançları, kimlikleri, mezhepleri, renkleri bu ülkeyi değiştirmek için, yaşamı inşa etmek için kadınların özgürlüğü için gençlerin geleceği için el ele omuz omuza 14 Mayıs’ta seçimlerde sandıkları da koruyacağız, seçimleri de kazanacağız. Kendi geleceğimizi mutlaka inşa edeceğiz.” ifadelerini kullandı.

Olumsuz hava koşullarına rağmen on binlerce kişi İstanbul Newroz’unda bir araya geldi. Halkların Demokratik Partisi (HDP), HDK ile Yeşiller Partisi tarafından organize Newroz’a HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, HDK Eş Sözcüsü Esengül Demir, Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü İbrahim Akın, EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, TUAD-FED Yöneticisi Salih Tekin ve milletvekilleri katıldı.

Burada konuşan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan şunları söyledi:

“Merhaba gelê me yê hêja, gelê me yê delal, ez we hemûyan bi dil û can silav dikim. Hûn bi xêr hatine, ser seran ser çavan re hatine. Sevgili gençler, sevgili kadınlar ben de HDP adına hepinizin Newroz’unu kutluyorum Newroz pîroz be. Newroz zalimlere karşı, kötülüklere, baskılara, şiddete, hukuksuzluklara karşı Türkiye halklarının Kürtlerin, Türklerin, Ermenilerin, Süryanilerin, Lazların, Boşnakların, Pomakların bu ülkede baskı altında yaşayan, şiddet gören, haksızlığa ve hukuksuzluğa maruz kalan tüm kimliklerin, tüm inançların bir arada sesini yükselttiği gündür. İşte onun için bu meydanı dolduran tüm halklarımıza, renklerimize, kimliklerimize, inançlarımıza bir kez daha emeğinize sağlık diyoruz.

Newroz bu ülkeyi yönetenlere, Ankara’ya, siyasi iradeye buradan güçlü bir mesajımızın verildiği gündür. Newroz aynı zamanda savaş ve tecrit politikalarına, hukuksuzluklara, Türkiye halkları olarak karşı çıktığımız, gücümüzü bir kez daha gösterdiğimiz bir gündür. Newroz aynı zamanda direniştir, mücadeledir, barıştır. Savaş politikalarını yürütenlere karşı büyük bir barış istendiğini, çözümün diyalog ve müzakereden geçtiğinin anlatıldığı bir gündür.

Evet bu Newroz’u bir bayram havasında karşılayamadık. Bu Newroz’u acılarımızın, yasımızın, öfkemizin, depremden dolayı mağduriyetin gölgesinde kalan insanlarımızın yaşamını yitirdiği, deprem felaketiyle, sel felaketiyle büyük acıların yaşandığı bir dönemde karşılıyoruz. Onun için belki bir bayram havasında değil ama iktidara karşı depremde ölenlerin yaşamını yitirenlerin, enkazın altında kalanların öfkesinin olduğu bir dönemde geçiriyoruz. Bu yılki Newroz biraz buruktur, acılıdır, öfkelidir. Bu yılki Newroz depremde yaşamını yitirenlere adanmıştır. Bir kez daha can veren enkazın altında kalan bütün insanlarımıza allahtan diliyorum. Yaralılara acil şifalara diliyorum.

Depremin üzerinden bir aydan fazla zaman geçmesine rağmen acıların dinmediğini, yaraların sarılmadığını hep birlikte gördük, tanık olduk. Ama bir şey daha ortaya çıktı. İnsanlık dayanışma, birlik ve beraberlik ortaya çıktı. Herkes bu dayanışma ile yaralarını sarmaya, acılarını dindirmeye çalıştı. Bizler bu ülkeyi yönetenlerin depremdeki duyarsızlığını gördük, bu ülkeyi yönetenlerin depremi bir kader olarak ifade ettiklerinde, depremdeki yaraları sarmadığını gördük. İnsanları açlıkla, soğukla terbiye etmeye çalıştıklarını gördük. Ama şunu bilsinler, deprem de AKP ve MHP ittifakı da bu ülkenin kaderi olmaktan çıkacaktır.

“14 Mayıs bir milat olacaktır”

AKP’nin ve küçük ortağının bu ülkeyi son kez yönettiğini herkes bilmelidir. Çok az zaman kaldı. Önümüzde iki aydan az bir zaman var. 14 Mayıs bizler açısından önemli bir fırsattır ve aynı zamanda milat olacaktır. AKP ve MHP’nin bu seçimlerde Türkiye halklarının ne kadar büyük olduğunu, Kürtlerin ne kadar iradeli olduğunu, kadınların gençlerin bu ülkeyi değiştirme ve dönüştürme yeteneğinin nasıl ortaya çıkaracağını göstereceğimiz bir tarihtir 14 Mayıs.

Bu meydanı dolduranlar şunu bilsin ki demokrasi meydanlarda yazılır, barış meydanlarda ilan edilir. Ama barışı da adaleti de demokrasiyi de özgürlüğü de bizler 14 Mayıs’ta sandıklarda ilan edeceğiz, bundan kimsenin şüphesi olmasın. Bu ülkeyi yönetenler şunu bilsin ki Kürtlere hakaret ederek, Türkiye halklarına parmak sallayarak, her gün tehdit ederek bu süreci yönetemezsiniz, biz buna müsaade etmeyeceğiz. Hakaretlerinize de parmak sallamanıza da tehditlerinize de boyun eğecek bir halk yok karşınızda.

“14 Mayıs’ta seçimleri kazanacak ve kendi geleceğimizi inşa edeceğiz”

Kürtler de Türkler de Ermeniler de Süryaniler de bu ülkenin bütün inançları, kimlikleri, mezhepleri, renkleri bu ülkeyi değiştirmek için, yaşamı inşa etmek için kadınların özgürlüğü için gençlerin geleceği için el ele omuz omuza 14 Mayıs’ta seçimlerde sandıkları da koruyacağız, seçimleri de kazanacağız. Kendi geleceğimizi mutlaka inşa edeceğiz.

Bu ülkeyi nasıl yönettiklerini biliyoruz. Bu ülkenin kaynaklarını nereye akıttıklarını biliyoruz. Bu ülkenin savaşa ihtiyacı yok, bu ülkenin toplumsal barışa ihtiyacı var. Kürtlerin kendi anadilinde eğitime, özgürlüğe ihtiyacı var. Bunun için akılcı bir politika ile bütün bunlar sağlanabilirken onlar kaynaklarımızı savaşa ve başka yerlere aktarıyor, bunu kabul etmiyoruz.

Türkiye halkları savaş istemiyor, tecrit istemiyor. Sayın Öcalan üzerindeki ağırlaştırılmış tecridin bir an önce kaldırılmasını istiyor. Biliyoruz ki tecritle sadece İmralı’yı da değil tüm Türkiye’yi tecrit alanına sıkıştırmak istiyorlar. Her ağzını açanı, cezaevine koyuyorlar, dava açıyorlar. Twit atan gençleri cezalandırıyorlar. Ama biz 14 Mayıs’tan sonra öyle bir ülkeye gözümüzü açacağız ki twtilerinizi de atacaksınız, halaylarınızı da çekeceksiniz, özgür bir yaşama uyanacaksınız. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın.

Sevgili kadınlar bu ülkede en fazla baskı gören şiddete maruz kalan, katliamlara maruz kalan biz kadınlarız. Size de söz veriyoruz. Sevgili kadınlara söz veriyoruz. 14 Mayıs’tan sonra kadınları ilgilendiren bütün yasaları yaşama geçireceğiz. Başta İstanbul Sözleşmesi olmak üzere, şiddetin olmadığı, baskının olmadığı, kadınları koruyan yasaların çıkarıldığı bir düzeni mutlaka inşa edeceğiz.

Sevgili gençler, gelecek sizindir, geleceği hep birlikte inşa edeceğiz. Ama sizlere bir görev vermek istiyorum. 14 Mayıs’ta bütün sandıklarımızı gençlerimize emanet ediyorum. O sandıklarda tek bir hilenin, usulsüzlüğün yapılmasına müsaade etmeyeceksiniz. İşte biz böyle kazanacağız. Gençlerimizle, kadınlarımızla geleceği Türkiye halklarıyla kazanacağız.

Cezaevindeki arkadaşlarıma özel selamlarımı göndermek istiyorum. Edirne Cezaevine, Selahattin Demirtaş’a, Selçuk Mızraklı’ya selamlarımı gönderiyorum. Kandıra Cezaevine sevgili Figen Yüksekdağ’a, Gülten Kışanak’a sevgilerimi gönderiyorum. Sincan Cezaevine sevgili İdris Baluken’e, Sabahat Tuncel’e sevgilerimi gönderiyorum. Cezaevlerinde de olsalar biliyoruz ki onlar buradalar, bizlerle birlikte Newroz’u kutluyorlar. Bir dahaki Newroz’da bütün arkadaşlarımızla el ele burada Newroz kutlayacağız. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.

Hava soğuk, konuşmamı uzatmak istemiyorum. Üşümenizi istemiyorum. Hep birliktte bu iki ayda uzun çalışacağız, gece demeden, gündüz demeden her eli tutacağız, her kapıyı çalacağız, herkesin yüreğine dokunacağız hep birlikte. Hepimizin yolu açık olsun. Hepimize başarılar diliyorum. Gelecek bizimdir, yarınlar bizimdir. 14 Mayıs sonrası hepimizindir. Newroz pîroz be. An azadî an azadî.

Paylaşın

Yüz Binler Newroz Alanlarına Akın Etti

Türkiye’nin pek çok kentinde vatandaşlar Newroz kutlamaları için bir araya gelirken, kutlamaların İstanbul’daki adresi Yenikapı’daki miting alanı, Ankara’da Newroz’un adresi Anıtpark oldu.

Haber Merkezi / İstanbul Yenikapı Meydanı’nda, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) öncülüğünde organize edilen ve “Hükümet istifa” sloganlarıyla başlayan etkinliğe, olumsuz hava koşullarına rağmen halkın ilgisi büyük oldu.

Başkent Ankara’daki Newroz etkinliği de Kahramanmaraş depremleri sebebiyle, İstanbul’da olduğu gibi, geçen yıllara oranla daha durgun, ağıtlar eşliğinde yapıldı.

İstanbul

İstanbul Yenikapı’daki miting alanı tamamen dolarken, vatandaşlar, siyasi partiler ve demokratik kitle örgütleri; “Newroz ateşiyle özgürlüğe yürüyoruz” şiarıyla düzenlenen kutlamalar için sloganlarla miting alanına yürüdü.

“Hükümet istifa” sloganlarının atıldığı miting alanında Newroz ateşi, Barış Anneleri tarafından yakıldı.

İstanbul Yenikapı Meydanı’nda, “Her der Newroz, her dem azadî” ve “Newroz ateşiyle özgürlüğe” şiarıyla yüz binlerin katılım gerçekleştirdiği Newroz’un son bulmasının ardından dağılan kitleye müdahale eden polis, yaklaşık 200 kişiyi gözaltına aldı.

Gözaltına alınanların Vatan Caddesi’nde bulunan İstanbul Emniyet Müdürlüğü ve Fatih İlçe Emniyet Müdürlüğü Çocuk Büro Amirliği’ne götürüldüğü belirtildi.

Ankara

Ankara Anıtpark’ta gerçekleşen Newroz’da flama ve “Kapitalizmi Newroz ruhuyla enkaza çevireceğiz”, “ Bedeniyle newrozlaşanların ruhuyla tecridi kıracak, faşizmi yeneceğiz” yazılı pankartlar açılırken, “Newroz piroz be”, “Yaşasın halkların kardeşliği”, “Jin, jiyan, azadi”, “katil devlet hesap verecek” sloganları atıldı.

Diyarbakır Newroz’unda katledilen Kemal Kurkut şahsında tüm yaşamını yitirenler anısına 1 dakikalık saygı duruşu gerçekleştirildi, ardından program başlatıldı.

İzmir

İzmir’de çeşitli siyasi parti ve sivil toplum kuruluşlarının bir araya gelerek oluşturduğu Newroz Tertip Komitesi tarafından düzenlenen Newroz kutlamaları başladı. Alsancak Kıbrıs Şehitleri Caddesi ve Cumhuriyet Meydanı olmak üzere iki noktada toplanan yüzlerce kişi, kutlamaların yapılacağı Gündoğdu Meydanı’na yürüdü.

Yürüyüşte sık sık “Faşizme karşı omuz omuza”, “Newroz piroz be”, “Berxwedana zindana” ve “Direne direne kazanacağız” sloganları atılırken, “Deprem değil iktidar öldürdü”, “Newroz piroz be”, “Dem dema HDP’ye” ve “Emeğin özgürlüğün ülkesini kurmak için geliyoruz” dövizleri dikkat çekti.

Bursa

Bursa’daki Newroz’un adresi ise Arabayatağı Pazar Alanı oldu. 7’den 70’e her yaştan katılımın olduğu coşkulu Newroz’da, giyilen yöresel kıyafetler, alanda renkli görüntüler oluşturdu. Yeşil Sol Parti ve HDP bayraklarıyla süslenen alana “6 Şubat 2023 Yastayız”, Edî bes e, geçinemiyoruz” ve “Faşizme karşı halkın iradesini savunuyoruz” pankartları asıldı. Binlerin bir araya geldiği Newroz’da binlerce kişi hep bir ağızdan “Bijî Serok Apo”, “Bê Serok jiyan nabe”, “Bijî berxwedana zindanan” ve “Jin, jiyan, azadî” sloganları atıldı.

Kocaeli

Kocaeli’nde halk, Gebze ilçesindeki Mevlana Kapalı Pazar alanında bir araya geldi. Soğuk ve yağmurlu havaya rağmen 7’den 70’e herkesin katıldığı Newroz alanı, “Her der Newroz, her dem azadî”, “ Newroz ateşiyle özgürlüğe”, “Newroz zalim Dehak’ların saltanatına son verecektir”, “Çağdaş Kawaların izinde Newroz ateşini büyütüyoruz” ve “Newroza gelê şoreşger pîroz be” pankartları ile Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve Yeşil Sol Parti bayraklarıyla donatıldı.

Tekirdağ

Tekirdağ’da, Newroz HDP öncülüğünde Ergene ilçesinde kutlandı. Yöresel kıyafetleriyle Newroz alanında bir araya gelen halk Newroz halayına durdu. Alandan sık sık, “Bijî Newroz”, “Newroz pîroz be” sloganları yükseldi. Tekirdağ’daki Newroz, yapılan konuşmaların ardından son buldu. Halkın dağılımı esnasında ise 1 kişinin gözaltına alındığı öğrenildi.

Muğla

Muğla’nın Bodrum ilçesine Bağlı Yalıkavak Pazar Yeri’nde Newroz ateşi yakıldı. Kadınlar Newroz’a yöresel kıyafetleriyle katılırken, gençlerin yoğun katılımı dikkat çekti. Newroz’a HDP ve Yeşil Sol Parti flamaları ile katılan yurttaşlar sık sık, “Direne direne kazanacağız”,”jin, jiyan, azadî”,”Bijî Serok Apo” sloganları attı. Öfke ve isyanın hakim olduğu Newroz’da yurttaşları selamlayan Muğla Newroz Tertip Komitesi üyeleri, 2023 Newrozu’nun sorumlulardan hesap sorma Newrozu olduğunu belirtti.

Aydın

Aydın’da Newroz ateşi Efeler ilçesi Osmanyozgatlı Mahallesi Newroz Alanı’nda yakıldı. Newroz, sanatçı Ayşenur Kolivar ve Dengbej Erhan Kaya’nın seslendirdiği ezgilerle sona erdi.

Denizli

Denizli’de Newroz ateşi Esenetepe Pazar Yeri’nde yakıldı. Yüzlerce kişinin katıldığı Newroz’da “Hükümet istifa”, “HDP halktır, halk burada”, “Direne direne kazanacağız” sloganları atıldı.

Balıkesir

Balıkesir’de Newroz ateşi Ayvalık ilçesine bağlı Yenimahalle’de yakıldı. Newroz’da “Newroz Pîroz Bê”, “Direne Direne Kazanacağız” ve “Jin, Jiyan, Azadî” sloganları atıldı.

Konuşmaların ardından Koma Servan ve Ömer Ökkeş Ruhurevan’ın seslendirdiği şarkıların ardından Newroz programı son buldu.

Batman

Batman’da sağanak yağışa rağmen alanları dolduran yüzbinler, depremde yaşamını yitirenleri anarak 14 Mayıs’ta hesap soracaklarını mesajını verdi.

Van

Van’da yağışlı havaya rağmen Van Kalesi’nde bulunan Newroz Parkı alanını dolduran yüz binler Newroz coşkusunu yaşadı.

HDP Grup Başkanvekili Hakkı Saruhan Oluç, “Bu seçim, barışın gerçekleşmesi için aklını, fikrini barış için harcayan İmralı’ya 24 aydır tecrit uygulayan iktidardan kurtulma seçimidir” diye konuştu.

Mersin

Mersin’de Newroz Akdeniz İlçesi’nde bulunan Tırmıl  Alanı’nda gerçekleştirildi. Yurttaşlar, ulusal kıyafetleri ile Newroz alanına girerken, alanda kurulan platforma “NEWROZ 2023″ yazılı büyük pankart asıldı.

Antalya

Antalya’da Newroz, “Her der Newroz, her dem azadî” şiarıyla Turgut Özal Spor Salonu önünde gerçekleştirildi. Alan Halkların Demokratik Partisi (HDP), Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Partisi) bayraklarıyla donatıldı.

Manisa

Manisa’da Lale Meydanı’nında bir aya gelen halk Newrozu çoşku ile karşıladı. Mersin’deki programa HDP Amed Milletvekili Remziye Tosun ve HDP MYK Üyesi Naci Sönmez katıldı.

Paylaşın

Pervin Buldan: Bu Ülkeye Barışı Biz Getireceğiz

Diyarbakır Newroz’unda konuşan HDP Eş Genel Başkanı Buldan, konuşmasında hükümete yüklenerek, barışa, demokrasiye, halkların kardeşliğine, özgürlüğüne, diline, kültürüne tecrit uyguladığını söyledi ve ”Demokratik siyasete karşı darbe politikalarını hayata geçiren bir iktidarla karşı karşıyayız” dedi.

Haber Merkezi / HDP Eş Başkanı Pervin Buldan, “Bugün Barış günü, bugün özgürlük günü, bugün Newroz… Hepiniz hoşgeldiniz. Türkiye’nin dört bir yanında tüm ateşlerin başında Selahattin Demirtaş var, Figen Yüksekdağ var, Aysel Tuğluk var, Sebahat Tuncel var,… Hepsi aramızda, hepsi bu meydanda” diye konuştu.

Deniz Poyraz ve Kemal Kurkut’u anan Buldan, sözlerine şöyle devam etti: “Newroz ulusal birlik iradesinde buluşmaktır. Newroz, zalimlere boyun eğmeyen Mazlum’ların bayramıdır. 9 yıl önce bu meydanda okunan mutabakat, Kürt sorununda çözümün yol haritasıydı. 9 yılda yaşananlar bu çözüm mutabakatının ne kadar ihtiyaç olduğunu gösterdi.

Biz HDP olarak, Kürtler olarak 2015’teki Dolmabahçe Mutabakatının da 2013’te Amed Newrozunda okunan o mektubun da arkasında olduğumuzu ve onu savunduğumuzu bir kez daha ilan ediyoruz.

Bizlere zulüm ettiler, zor kullandılar ancak başaramadıklarını da aslında biliyorlar. Bir kez daha diyoruz ki bu halk bu meydanda olduğu sürece siz asla kazanamayacaksınız, asla başaramayacaksınız. Bugün bu meydanlar işte bunun teyididir. Bu meydanlar bir kez daha 2013’teki mektubun arkasında olduğumuzun teyididir. Bu meydanlar Selahattinlerin, Figenlerin, Gültenlerin, Sebahatlerin cezaevinde olmasına karşı çıkmanın teyididir. Bu meydanlar Sayın Öcalan’a uygulanan tecridi kabul etmediğimizin teyididir.

Bizler Kürt halkı olarak, Türkiye halkları olarak, HDP olarak barışın ne kadar elzem olduğunu, sadece Türkiye’nin değil tüm dünyanın bir gerçeği olduğunu bir kez daha ilan ediyoruz.

Ukrayna savaşı bizlere bir kez daha barışın aciliyetini göstermiştir. Bunun için HDP olarak diyoruz ki büyük barışlara ihtiyaç var ve bu büyük barışlar sadece Türkiye’de değil dünyanın her yerinde hayata geçmek zorundadır. Bizler büyük barış için, halklarımızın ortak geleceği için her türlü sorumluluğu almaya hazırız. Barışın etrafında büyük bir kenetlenmeye ihtiyaç olduğunu ilan ediyoruz.

Türkü ile Kürdü ile Alevisi ile Ermenisi ile Süryanisi ile Lazı ile Çerkezi ile bu topraklarda yaşayan bütün halklarla birlikte büyük barışın aciliyetini vurguluyoruz. Barış bu ülkeye geldiği zaman, bütün ülkelere geldiği zaman arkasından nelerin geleceğini biliyoruz. Savaşlar acıdır, kandır, gözyaşıdır; barışlar ise umuttur, gelecektir. Bunun için diyoruz ki büyük barışın tam da zamanıdır. Şimdi barış, hemen barış, büyük barış diyoruz.

İnkarla ve baskıyla, yok saymayla bu meydanları boş bırakmayı asla beceremezsiniz. 8 Mart’ta kadınlar size her yerde gösterdi. 8 Mart’ta kadınlar alanlarda, meydanlarda Türkiye’nin her yerinde zılgıtlarıyla, renkleriyle asla size biat etmeyeceklerini, sizin önünüzde diz çökmeyeceklerini, meydanı boş bırakmayacaklarını gösterdiler.

Şimdi de Newroz’da 3 gündür Türkiye’nin her yerinde milyonlarca insan bir kez daha gösterdi ve şunu dedi: Size boyun eğmeyeceğiz, size biat etmeyeceğiz, sizin önünüzde diz çökmeyeceğiz.

Elbette bu sorunları toplumla birlikte çözeceğimize inanıyoruz. O yüzden el ele, yürek yüreğe bütün sorunlar karşısında, her türlü baskıya ve engellemeye rağmen asla taviz vermeden, korkmadan, direnerek mücadelemizi sonuna kadar götüreceğimize söz veriyoruz.

Biz HDP olarak 27 Eylül’de Ankara’da açıkladığımız deklarasyonumuzun arkasındayız. Bu deklarasyon Türkiye’nin barışına, adaletine, demokrasisine büyük katkı sunacak bir deklarasyondur. O yüzden yanımızda olmayan, bizimle beraber olmayan her kesime buradan bir kez daha çağrımızı yapmak istiyoruz. Esas sorunların çözümünün halkla birlikte olacağına inanıyoruz, toplumla birlikte gerçekleşeceğine yürekten inanıyoruz.

Bu ülkeye barışı biz getireceğiz. Bu ülkeye demokrasiyi, adaleti, her türlü özgürlüğü, hakkı ve hukuku biz getireceğiz ama halkımızla birlikte getireceğiz. Bir kez daha bu Newroz’un barışa, adalete, özgürlüğe vesile olmasını yürekten temenni ediyorum.” Pervin Buldan sözlerine “Jin, Jiyan, Azadî” ile son verdi.

Paylaşın