İlişkilerde Kıskançlıkla Nasıl Başa Çıkılır? Beş İpucu

Kıskançlık, bir kişinin başka bir kişinin sahip olduğu şeylere öfke ve kızgınlık hissettiği olumsuz bir duygu durumudur. İlişki kıskançlığı ise, partnerinizin başka birinin arkadaşlığından zevk aldığında ortaya çıkan duygu durumudur.

Haber Merkezi / Kıskançlık oldukça karmaşık bir duygudur ve kendini çeşitli şekillerde gösterir.

Kıskançlıkla nasıl başa çıkılır?

Hayatınızın bir noktasında kıskançlık yaşamanız muhtemeldir; önemli olan bununla nasıl başa çıktığınızdır. “Bu canavarı” sağlıklı bir şekilde yenmeye çalışırken şu ipuçlarını aklınızda bulundurun:

Altta yatan sorunları analiz edin: İlişkilerinizde ihtiyaç duyduğunuz şeyleri alıp almadığınızı belirlemek için temel bağlanma nedenlerinizi değerlendirin.

Kıskançlık, köklü korkulardan kaynaklanır. Örneğin, terk edilme korkunuz olabilir ve bu da sizi partnerlerinize saldırmaya yönlendirebilir. Bu korkunun neden kaynaklandığını analiz ederseniz, onu aşma şansınız daha yüksek olabilir.

Güven oluşturun: Kıskançlık, kişinin niyetleri veya davranışları hakkında bilgi sahibi olunmadığında ortaya çıkar. Partnerlerinize, ona güvenmek istediğinizi onunda size güvenebileceğini ifade edin.

Geçmiş deneyimleri unutun: Geçmişte yaşanan olumsuz deneyimler, kıskanç bireylerin olumsuz davranış ve duygularının kökeninde sıklıkla bulunur. Geçmişteki bir ilişkisinde aldatılan biri, yeni ilişkisinde de aldatılacağı üzerinden kıskançlık duygusu geliştirebilirler.

Bu gibi geçmiş olumsuz deneyimlerden sıyrılmak, daha sağlıklı ilişkilere doğru ilerlemenize yardımcı olabilir.

Açık iletişim: Sosyal psikoloji, insanların iletişim kurmaktan kaçındıklarında kıskanç olma olasılıklarının daha yüksek olduğunu gösterir. Partnerinizle ilişkinizde iletişim hatlarını açık tutun ve birbirinize karşı dürüst olun.

Psikolojik sağlığı: Kıskançlığın nedeni için bir psikologla görüşün. Hem bilişsel davranışçı terapi hem de psikiyatri yoluyla tıbbi müdahale, kıskançlık duygularınızın üstesinden gelmenize yardımcı olabilir.

Paylaşın

Duygusal Aldatma Nedir? Sekiz Belirtisi

Duygusal aldatma, bir kişinin ilişkisi olduğu kişinin dışında biriyle, duygusal bir bağ kurması olarak tanımlanabilir. Bu tür aldatma, fiziksel etkileşimlerden daha çok duygusal etkileşimlerle ilgilidir.

Haber Merkezi / Duygusal aldatmanın belirtilerini sıralamadan önce nedenleri sıralamakta fayda var:

İlişkide tatminsizlik,
İlişkide çatışma,
Güvensizlik,
Dışa dönük kişilik,
Stres,
Duygusal yakınlık talebi,
Partnere kızmak.

Duygusal aldatmanın belirtilerini ise şu şekilde sıralayabiliriz:

Artan gizlilik: Siz ve partneriniz arasında gizlilik ve mahremiyet konusunda artış varsa, bu bir şeylerin yolunda olmadığının sinyalini verir: Telefonun daha fazla korunmaya alınması veya  bilgisayar şifrelerinin açıklama yapılmadan değiştirmesi gibi…

Sosyal medyada harcanan zaman: Partnerinizin sosyal medyayı ne kadar kullandığını takip etmek, partnerinizin duyguları hakkında ipuçları verebilir. Eğer, partneriniz daha önce olmadığı kadar sosyal medyada zaman harcıyorsa, bu başka bir duygusal ilişkiye yatırım yaptığı anlamına gelebilir.

Belirli bir kişinin sıkça anılması: Partneriniz, belirli bir kişiden sık sık bahsetmeye başladığında, özellikle aşırı samimi, bu duygusal aldatmanın bir işareti olabilir.

Savunmacı davranışlar: Savunmacı davranış duygusal aldatmaya işaret edebilir. Bu, siz ve partneriniz arasında duygusal mesafeyi artırabilir ve açık iletişimi engelleyebilir.

Duygusal geri çekilme: Duygusal geri çekilme, duygusal aldatmanın yaygın bir işaretidir. Duygusal geri çekilme, siz ve partneriniz arasındaki bağın aşınmasına işaret eder.

Yakınlık eksikliği: Yakınlık eksikliği duygusal aldatmanın başka bir işareti olabilir.

Duygusal mesafe: Duygusal mesafe, partnerinizin duygusal enerjisini ve dikkatini sizin dışında birine yönelttiğinde ortaya çıkar.

Paylaşın

Uykuda Konuşma Nedir? Uykuda Konuşmayı Azaltmak İçin 6 İpucu

Bir tür parasomni olan uykuda konuşma veya konuşmalar, uyku sırasında bilinçsizce yapılan konuşmadır. Bu konuşmalar tam cümlelerden tutarsız cümlelere kadar değişir.

Haber Merkezi / Uykuda konuşma, uyku döngüsünün herhangi bir noktasında, hem hızlı göz hareketi ( REM ) uykusu hem de hızlı göz hareketi olmayan (NREM) uykusu sırasında meydana gelebilir.

Nedenleri tam olarak anlaşılamayan uykuda konuşma, kalıtsal olabilir veya ateş, duygusal sıkıntı, psikiyatrik bozukluklar, ilaçlar, uyku yoksunluğu veya madde bağımlılığından kaynaklanabilir.

Uykuda konuşma zararlı mıdır?

Uykuda konuşma genellikle zararsızdır. Eğer uykuda konuşan biriyseniz, uykuda konuşma bilinçsiz bir davranış olduğundan, bir aile üyesi veya oda arkadaşı söylemedikçe, muhtemelen fark edemeyeceksiniz.

Uykuda konuşmayı azaltmak için 6 ipucu

Uykunuzda konuşmayı bırakmanızı sağlayacak kesin bir yol olmasa da, aşağıdaki ipuçları daha iyi bir uyku için size yardımcı olabilir:

Tutarlı bir uyku programına bağlı kalın: Düzenlilik, iyi uyku için olmazsa olmazdır. Sizin için uygun bir uyku saati bulun ve ona bağlı kalın. Hafta sonları bile aynı saatte uyanmaya çalışın. Çoğu yetişkin için her gece yedi ila dokuz saat uyumak idealdir.

Serin ve karanlık bir ortamda uyuyun: Vücudunuzun çekirdek sıcaklığı uykuya dalmak için yaklaşık iki ila üç derece düşer. Oda sıcaklığını buna göre ayarlayın. Ayrıca, yatak odanızı olabildiğince karanlık tutmaya çalışın.

Yatma vaktine yakın uyarıcı içeceklerden uzak durun: Alkol ve kafeinli içecekler uykuda bozulmalara veya REM ve NREM uyku evreleri arasında dengesizliğe yol açabilir. Bu nedenle yatma vaktine yakın bu tip içeceklerden uzak durmaya çalışın.

Sizin için işe yarayan bir gevşeme rutini oluşturun: yatma vaktine yakın benliğinizi ve bedeninizi gevşetmeye yardımcı olabilecek aktiviteler yapmaya çalışın. Sıcak bir banyo  veya rahatlatıcı bir müzik gibi…

Uykunuzu izleyin: Uykuda konuşma bölümlerinizi tamamen kontrol etmeniz imkansız olsa da, bir uyku kaydı uygulaması kullanarak veya bir uyku günlüğüne yazarak bilinçsiz davranışlarınız hakkında daha fazla bilgi edinebilirsiniz.

Uykuda konuşma bölümlerinizin kaydını tutmak, uykuda konuşmanızın nedenini anlamanıza yardımcı olabilir.

Bir uzmana danışın: Uykuda konuşma konusunda endişeleriniz var ise konunun uzmanı bir doktor ile görüşün.

Paylaşın

Beyin Tümörünün Sizi Şaşırtabilecek Beş Belirtisi

Beyin tümörü, beyinde veya beynin yakınında bulunan hücrelerin anormal büyümesidir. Bu tümörler beyin dokusunun içinde veya sinirler, hipofiz bezi, epifiz bezi ve beynin yüzeyini kaplayan zarlar gibi bitişik bölgelerde gelişebilir.

Haber Merkezi / Doğrudan beyinde ortaya çıkan tümörlere birincil beyin tümörleri denir. Tersine, vücudun başka bir yerinden beyne yayıldığında, ortaya çıkan tümörlere ikincil veya metastatik beyin tümörleri denir.

Beyin tümörü çeşitleri:

Araştırmacılar şu ana kadar 150’den fazla farklı beyin tümörü tespit etmiş durumdalar, bunlardan bazıları:

Gliomlar ve ilgili beyin tümörleri,
Koroid pleksus tümörleri,
Embriyonel tümörler,
Germ hücreli tümörler,
Pineal tümörler,
Menenjiyomlar,
Akustik nöroma gibi sinir tümörleri,
Hipofiz tümörleri.

Beyin tümörü belirtileri ve semptomları:

Beyin tümörünün belirtileri ve semptomları beyin tümörünün boyutuna ve konumuna bağlıdır. Semptomlar ayrıca beyin tümörünün ne kadar hızlı büyüdüğüne de bağlı olabilir, buna tümör derecesi de denir.

Belirti ve semptomlardan bazıları:

Baş ağrıları,
Nöbetler,
Düşünme, konuşma veya kelime bulmada zorluk,
Davranışta değişiklikler,
Vücudun bir bölümünde veya bir tarafında zayıflık, uyuşma veya hareket kaybı,
Dengede zorluk veya baş dönmesi,
İşitme zorluğu, görme zorluğu veya koku kaybı gibi duyusal değişiklikler,
Hafıza kaybı,

Beyin tümörleri nasıl teşhis edilir?

Nörolojik muayene, aşağıdaki değişiklikleri önceler:

Denge ve koordinasyon,
Zihinsel durum,
İşitme,
Görüş,
Refleksler.

Beyin tümörünü teşhis etmek için birkaç test yapılabilir, bunlar arasında şunlar yer alır:

Beyin BT veya MR
Biyopsi
Tümör belirteçleri gibi özel testler

Beyin tümörleri nasıl tedavi edilir?

Beyin tümörü tedavisi aşağıdakiler de dahil olmak üzere çeşitli faktörlere bağlıdır:

Tümörün yeri, büyüklüğü ve tipi,
Tümör sayısı,
Yaş,
Genel sağlık.

Beyin tümörünün tedavisi genellikle aşağıdaki terapilerin bir kombinasyonunu içerir:

Beyin ameliyatı,
Radyasyon tedavisi,
Radyocerrahi,
Kemoterapi,
İmmünoterapi,
Hedefli terapi.

Paylaşın

Hamilelikte Karşılaşılan En Yaygın Beş Cilt Sorunu

Hamilelik sırasında oluşan çoğu cilt rahatsızlığı, doğum sonrası kendiliğinden düzelir veya yalnızca semptomatik tedavi gerektirebilir. Hamilelikte görülen cilt rahatsızlıkları, genellikle üç kategori de değerlendirilmekte: Hormonla ilişkili, önceden var olan ve hamileliğe özgü. 

Haber Merkezi / Çatlak izleri, akne, melazma, kuru cilt ve hassas cilt gibi hamilelik sırasında yaşanabilecek beş cilt sorunu:

Çatlak izleri: Çatlak izleri, hamilelik sırasında büyüyen bebeğe uyum sağlayan cildin gerilmesiyle oluşan yaygın bir sorundur. Genellikle karın, göğüsler, kalçalar ve uyluklarda görülürler. Bu sorun zamanla kaybolsa da, cildi kakao yağı veya hyaluronik asit içeren ürünlerle nemlendirmek, görünümlerini azaltmaya yardımcı olabilir.

Melazma (Kloazma): Melazma, yüzde, özellikle alında, yanaklarda ve üst dudakta koyu, benekli lekelere neden olur. Bu durum hormonal değişiklikler ve artan güneş hassasiyeti tarafından tetiklenir. Güneş kremi kullanmak ve aşırı güneşe maruz kalmaktan kaçınmak melazmayı önlemeye yardımcı olabilir.

Sivilce: Hamilelik sırasında hormonal değişiklikler akne sorununa yol açabilir. Artan yağ üretimi ve tıkalı gözenekler bu soruna katkıda bulunur. Komedojenik olmayan ürünlerle nazik bir cilt bakımı rutini sürdürmek akneyi yönetmeye yardımcı olabilir.

Kaşıntılı cilt: Cilt gerildikçe, özellikle karın ve göğüslerin çevresinde kaşıntı olabilir. Bu kaşıntı, genellikle cildin gerilmesi ve kuruluğundan kaynaklanır. Düzenli nemlendirme ve hipoalerjenik losyonlar kullanmak rahatlama sağlayabilir. Kaşıntı şiddetliyse bir sağlık uzmanına danışmak önemlidir.

Hamilelik parıltısı: Endişe verici olmasa da birçok kadın “hamilelik ışıltısı” olarak adlandırılan şeyi deneyimliyor. Artan kan akışı ve hormonal değişiklikler parlak bir cilt görünümüne yol açabilir. Nazik bir temizleme rutini ve nemli kalmak bu doğal ışıltıyı korumaya yardımcı olabilir.

Paylaşın

Uyku Felci Nedir? Önlemek İçin Beş İpucu

Uyku felci, uykuya dalarken veya uykudan uyanırken hareket edememe veya konuşamama durumudur. Başka bir ifadeyle, uykuya dalarken veya uykudan uyanırken bilinç yerindendir ancak hareket edilemez.

Haber Merkezi / Uyku felci, bir kişi uyanıklık ve uyku arasında geçiş yaptığında, özellikle rüyaların görüldüğü hızlı göz hareketi (REM) aşamasında meydana gelir.

Uyku felcinin nedenleri:

Uyku felcinin kesin nedeni tam olarak anlaşılamamış olsa da, birkaç faktör olasılığını artırabilir:

Uyku eksikliği: Yeterince uyumamak uyku döngüsünü bozabilir.
Düzensiz uyku düzeni: Uyku düzeninizi sık sık değiştirmek vücudunuzun doğal ritmini etkileyebilir.
Stres ve kaygı: Yüksek düzeyde stres ve kaygı uyku kalitesini ve düzenini etkileyebilir.
Uyku bozuklukları: Narkolepsi gibi rahatsızlıklar uyku felciyle ilişkilidir.
Uyku pozisyonu: Sırt üstü uyumanın uyku felci yaşama riskini artırdığı görülmüştür.

Uyku felcinden kurtulmak için 5 ipucu

Düzenli uyku: Hafta sonları bile her gün aynı saatte yatıp aynı saatte uyanarak tutarlı bir uyku rutini oluşturun. Bu, vücudunuzun iç saatini düzenlemeye yardımcı olur ve uykunuzun kalitesini artırır.

Yeterli uyku: Geceleri 7 – 9 saat uyumayı hedefleyin. Yeterli dinlenme genel sağlık için çok önemlidir ve uyku felci yaşama olasılığını azaltabilir.

Stres ve kaygıyı yönetin: Stresi yönetmek için günlük rutininize rahatlama tekniklerini dahil edin. Derin nefes egzersizleri gibi uygulamalar zihni sakinleştirmeye ve uyku kalitesini iyileştirmeye yardımcı olabilir.

Uyku dostu ortam: Yatak odanızı serin, karanlık ve sessiz tutarak uykuya elverişli hale getirin. Gerekirse kulak tıkacı, göz maskesi kullanmayı düşünün. Ayrıca, yayılan mavi ışık uykunuzu etkileyebileceğinden, yatmadan en az bir saat önce ekranlardan (telefonlar, tabletler, bilgisayarlar) uzak durun.

Yatmadan önce uyarıcılardan kaçının: Yatmadan önceki saatlerde kafein, nikotin ve diğer uyarıcıların alımını azaltın veya tamamen ortadan kaldırın. Bu maddeler uyku sağlığınızı etkileyebilir.

Paylaşın

İlişkilerde “Gaslighting” Zihinsel Sağlık Sorunlarına Yol Açabilir Mi?

Bireyi kendi hafıza, algı ve akıl sağlığını sorgulayıp irdelemeye iten bir çeşit kötü yönlendirme olan Gaslighting, bir psikolojik manipülasyon ve taciz yöntemidir.

Haber Merkezi / Gaslighting tek bir olaydan ziyade haftalar, aylar veya yıllar boyu süren davranış tekrarlarıdır. Gaslighting romantik ilişkilerde, arkadaşlıklarda, aile ilişkilerinde ve iş yerinde ortaya çıkabilir.

Gaslighting sıklıkla başka bir kişi üzerinde kontrol sağlama yöntemi olarak kullanılır.

Gaslight yapan kişi mağduru yanıldığına, yanlış hatırladığına veya akıl sağlığının yerinde olmadığına ikna eder: Bu asla olmadı veya sen delisin.

Başlangıçta mağdur ikna olmayabilir, ancak zamanla mağdur gaslight yapan kişinin bakış açısına inanmaya başlar. En yaygın gaslighting taktikleri:

İnkar: Gaslighting yapan kişi, mağdura bir olayın veya konuşmanın gerçekleşmediğini veya mağdurun gördüğü şekilde gerçekleşmediğini söyler: Onu hiç söylemedim.

Dikkat dağıtma: Gaslight yapan kişi, mağdurun sözünü keser veya konuyu değiştirmeye çalışır: Başka bir şey hakkında konuşabilir miyiz?

Görmezden gelme veya kaçınma: Gaslighting yapan kişi, mağdurla sohbet etmeyi reddeder: Gaslight yapan kişinin mağdurun sesini bastırmak için televizyonun sesini açması.

Küçümseme veya önemsizleştirme: Gaslighting yapan kişi ciddi bir durumu veya suçlamayı hafife alır: Zaten önemli bir şey değildi.

Yansıtma: Gaslighting yapan kişi, mağduru, içinde bulunduğu davranıştan dolayı suçlar: Benim bir ilişkim yok. Belki de saklayacak bir şeyi olan sensin!

Aşağılama: Gaslighting yapan kişi, mağdura hakaret eder ve onu aşağılar, böylece mağdur kendinden şüphe etmeye başlar: Sen bir aptalsın; ne hakkında konuştuğunu bilmiyorsun.

Sabotaj: Gaslighting yapan kişi, mağduru beceriksiz göstermek için onu zayıflatmaya çalışır: Mağdurun faturayı zamanında ödeyememesi için çöpe atması.

Tehditler: Gaslighting yapan kişi, kendisine veya bakış açısına güvenilmemesi durumunda olumsuz bir sonuçla karşılaşacağı tehdidinde bulunur: Eğer olaylara benim açımdan bakamıyorsan, bu ilişki bitmiştir.

Zihin sağlığı üzerindeki etkileri:

Gaslighting aşağıdakiler de dahil olmak üzere çeşitli zihin sağlığı sorunlarına yol açabilir:

Kaygı: Gaslighting sürekli belirsizlik yaratır, mağdurların kaygılı olmalarına neden olabilir.

Depresyon: Duygusal istismar üzüntü, değersizlik ve umutsuzluk duygularına yol açabilir.

Özgüven eksikliği: Gaslighting, özgüveni ve öz değeri aşındırır ve olumsuz bir imaja yol açabilir.

İzolasyon: Mağdurlar, kendilerine inanılmayacağından veya daha fazla yönlendirileceklerinden korktukları için izole olabilirler.

Gaslightinge karşı nasıl savunma yapılır?

Gerçekleri kayıt altına almak için günlük tutulması.
Gaslighta maruz kalınan durumların gözden geçirilmesi.
Kendine güven.
Güvenilen insanlarla konuşma.
Gaslighting yapan kişiyle ilişkinin sonlandırılması.

Paylaşın

Kolayca Sinirleniyor Musunuz? Nedeni D Vitamini Eksikliği Olabilir

Küçük şeyler yüzünden sinirleniyor ve asabi hissediyorsanız, bilinç halinizde dalgalanmalar oluyorsa ve kendinizi depresif hissediyorsanız, nedeni D vitamini eksikliği olabilir.

Haber Merkezi / D vitamini eksikliği ayrıca eklem ağrısı, vücut ağrısı ve halsizliğe neden olabilir. Siz de bu sorunlarla karşı karşıyaysanız, mutlaka D vitamini seviyenizi bir kez kontrol ettirin.

D vitamini seviyenizi kontrol ettirmeden önce, D vitamini eksikliği olduğunda ortaya çıkan belirtilerin neler olduğunu öğrenin.

D vitamini eksikliğinin belirtileri:

Gün boyu yorgunluk,
Bilinç hali değişimleri ve depresyon duyguları,
Kas ağrısı ve güçsüzlüğü,
Kemik ağrısı ve zayıflığı,
Eğilmiş veya bükülmüş kemiklere sahip olmak,
Kemik ve eklem ağrısı (özellikle sırtınızda),
Vücut ağrısı ve krampları.

D vitamini seviyesi ne olmalı?

Mililitre başına 50 nanogram veya daha fazla ise sağlık sorunlarına yol açabilir.
Mililitrede 20 nanogram ve üzeri ise sağlıklı kalmak için yeterlidir.
Mililitrede 12 nanogram veya daha az ise vücutta D vitamini eksikliği var demektir.
Mililitrede 20 nanogramdan az ise hafif eksiklik olarak değerlendirilecektir.
Mililitrede 10 nanogramdan az olan kişilerde orta düzeyde eksiklik vardır.
Mililitrede 5 nanogramın altında ise ciddi bir durumdur.

Paylaşın

Karaciğer Yağlanmasını Tersine Çevirmeye Yardımcı Olabilecek Beş Alışkanlık

Karaciğer hücrelerinde yağ birikmesiyle karakterize bir durum olan yağlı karaciğer rahatsızlığı, kontrol edilmediği takdirde ciddi sağlık komplikasyonlarına yol açabilir.

Haber Merkezi / Neyse ki, bu durumu tersine çevirmeye ve karaciğer sağlığını desteklemeye yardımcı olabilecek etkili yaşam tarzı değişiklikleri var. İşte günlük yaşamınıza dahil etmeniz gereken beş temel alışkanlık:

Sağlıklı beslenme: Yağlı karaciğer veya karaciğer yağlanması rahatsızlığıyla mücadele için meyve, sebze, tam tahıllar ve yağsız proteinler açısından zengin bir beslenme benimsemek çok önemlidir. Karaciğerde yağ birikimine katkıda bulunabilen doymuş yağlardan, şekerli yiyeceklerden ve aşırı karbonhidratlardan kaçının. Bunun yerine, karaciğer fonksiyonunu destekleyen ve genel sağlığı iyileştiren besin açısından yoğun yiyeceklere odaklanın.

Düzenli egzersiz:  Düzenli fiziksel aktiviteye katılmak yalnızca kilo yönetimine yardımcı olmakla kalmaz, aynı zamanda karaciğer yağını azaltmada da önemli bir rol oynar. Haftanın her günü en az 30 dakika orta düzeyde aktivite yapmaya çalışın. Tempolu yürüyüş, yüzme veya bisiklete binme gibi aktiviteler karaciğer sağlığını ve metabolizmayı etkili bir şekilde iyileştirebilir.

Alkol tüketimini sınırlayın: Alkol yağlı karaciğer hastalığına önemli bir katkıda bulunur. Bu rahatsızlıkla teşhis edildiyseniz, alkol tüketimini azaltmanız veya tamamen ortadan kaldırmanız önemlidir. Orta düzeyde alkol alımı bile karaciğer hasarını kötüleştirebilir ve iyileşme çabalarını engelleyebilir.

Sağlıklı kiloyu koruyun: Obezite ve aşırı vücut ağırlığı yağlı karaciğer hastalığıyla yakından bağlantılıdır. Sağlıklı beslenme ve egzersizin birleşimiyle kilo vermek karaciğer yağını önemli ölçüde azaltabilir ve karaciğer fonksiyonunu iyileştirebilir.

Şekerli içeceklerden kaçının: Yeterli sıvı alımı, toksinleri ve atık ürünleri atmaya yardımcı olarak karaciğer fonksiyonunu destekler. Şekerli içecekleri, örneğin soda ve tatlandırılmış meyve sularını, şeker alımını azaltmak ve genel karaciğer sağlığını desteklemek için su, bitki çayları veya demlenmiş su ile değiştirin.

Paylaşın

Vulturing Nedir? Kendinizi Bu Zehirli İlişki Türünden Korumanın 5 Yolu

Vulturing (akbabalık), bir kişinin, genellikle bir ayrılıktan sonra veya hayatlarının zorlu bir dönemde olan ve duygusal olarak savunmasız bir kişiyi veya kişileri avladığı ilişki türü olarak tanımlanır.

Haber Merkezi / Bu ilişki türüne meyilli olan kişiler, kendi çıkarları için bir kişinin veya kişilerin duygusal durumundan faydalanarak doğru anı beklerler.

İşte, zihinsel ve duygusal sağlığınızı bu zehirli ilişki türünden korumanın 5 yolu:

İşaretleri tanıyın: Birisi, bir ayrılık sonrası veya zor bir zamanda aniden aşırı dikkatli veya destekleyici olursa, gizli amaçları olabilir. Davranışlarına dikkat edin ve içgüdülerinize güvenin.

Net sınırlar belirleyin: Kişisel sınırlar oluşturun ve koruyun. Birisi sınırlarınıza saygı göstermek istemiyorsa, bu sizin çıkarlarınızı önemsemediğinin bir işaretidir.

Güvenilir arkadaşlarınızdan ve ailenizden destek alın: Kendinizi destekleyici bir arkadaş ve aile ağıyla çevreleyin, size farklı bir perspektiften bakmanıza yardımcı olabilirler. Ayrıca ihtiyaç duyduğunuz duygusal desteği sunarak bir akbabanın avı olma olasılığınızı azaltabilirler.

İyileşmeye odaklanın: Sağlığınıza öncelik verin ve duygusal iyileşmeyi destekleyen aktivitelerde bulunun. Bu, dayanıklılığınızı artırmanıza ve kırılganlığınızı azaltmanıza yardımcı olabilir, böylece bir akbabanın duygusal durumunuzu istismar etme olasılığı azalır.

Acele etmeyin: Özellikle bir ayrılıktan sonra veya hassas bir dönemde yeni bir ilişki için acele etmeyin. Bu, daha rasyonel kararlar almanıza ve akbabaların kurduğu tuzaklara düşmemenize yardımcı olabilir.

Paylaşın