Tüm yaş gruplarında özellikle bebekler ve yaşlılarda yaşamı tehdit eden solunum yolu enfeksiyonlarına neden olan RSV (Respiratuar Sinsityal Virus); Grip ve soğuk algınlığına benzer şikayetlere neden olurken, tedavisinde gecikildiğinde akciğerleri tehdit ediyor.
Çocukların tümü 2 yaşına kadar en az bir kez RSV ile hastalanmakta ve hayat boyu bu enfeksiyonun tekrarı sık olarak görülmektedir. Büyük çocuk ve erişkinlerde RSV genellikle üst solunum yolu enfeksiyonu; bebek ve küçük çocuklar ile prematüre doğanlarda, bağışıklık yetmezliği olanlarda ve yaşlılarda ciddi alt solunum yolu enfeksiyonları geliştirebilmektedir.
Belirtileri;
RSV tıpkı grip ve nezle bulgularına benzer şikayetlere neden olurken prematüre doğanlarda veya bebeklerde huzursuzluk, beslenmeme, sık nefes alma ya da solunum düzensizliklerine neden olmakla birlikte virüsün tek kaynağının insanlardır. Çevreden yada yakınlarındaki bu bulguları sergileyenlerden bireye çabucak bulaşır. RSV virüsünün bulaşması enfekte salgılar ile doğrudan ve yakın temasla oluşurken, virüs çevre yüzeylerce saatlerce, ellerde ise yarım saatten fazla canlı kalabiliyor.
RSV enfeksiyonunun tanısı solunum yolu sekresyonlarında RSV antijenine bakılarak konulur. Bu yaygın olarak kullanılan, hızlı sonuç veren ve % 90 oranında doğru sonuç veren bir yöntemdir. RSV virüsü genellikle kış ve erken ilkbahar aylarında yıllık salgınlar şeklinde görülmektedir. Hastalık genellikle Kasım- Aralık aylarında başlamakta, Ocak ve Şubat ayında zirveye ulaşmakta, Nisan ayı sonunda da sona ermektedir.
Tedavisi;
RSV enfeskiyonlar özellikle hassas yaş gurupları olan bebekler ve yaşlılar ile özellikli altta yatan hastalığı olanlarda ağır seyirlidir. Bu hastalarda oral alım bozulacağından hastalıkta ilk tedaviyi destek tedavisi oluşturur. Sıvı kaybının yerine konması, solunumun dikkatle değerlendirilmesi ve oksijen desteği, üst solunum yolu aspirasyonu ve gerekirse solunum cihazına bağlanma uygulanması gerekebilir. RSV bronşiti sonrasında kulak iltihabı veya bakteriyel akciğer enfeksiyonu gelişirse antibiyotik kullanılır, bubnun dışında antibiotik etkisi söz konusu değildir. Ağır seyirli vakalarda hastane yatışı ile takip sıkça uygulanan bir durumdur. Özellikle 6 aylıktan küçük bebeklere tanı durumunda hastane yatışı önerilmektedir.
RSV’den korunmak münkün mü?
Anne sütünün desteklenmesi, sigara maruziyetinin engellenmesi, standart enfeksiyon kontrol önlemleri, risk gruplarının belirlenmesi, kalabalık ortamlardan uzak durulması, rutin aşılama programına uyulması, hastanede yeni olguların hızla saptanması ve temas izolasyonu RSV’den korunma esastır. Hastalığın bulaşması hasta kişinin solunum sekresyonlarıyla kontamine olmuş yüzeylere dokunmakla veya öksürdüğü havadaki damlacıklar yoluyla olur. Hasta kişiyle kontağın sınırlandırılması, maske kullanımı ve el yıkama yayılımı azaltabilir.
RSV için kullanılabilir rutin bir aşı bulunmamaktadır; ancak 29 haftadan küçük doğan yüksek riskli prematürelerde, doğumsal kalp hastalığı ya da kronik akciğer hastalığı olan çocuklarda alt solunum yolu enfeksiyonunu önlemek için pasif immünizasyon yani RSV antikoru içeren Palivizumab(RSV monoklonal antikor)isminde yalnızca uzman hekim önerisiyle ve rapor çıkartılarak kullanılan bir ilaç mevcuttur.
RSV virüsünden korunmak için yüksek riskli bebeklere pasif immunizasyon yani ayda bir antikor verilmesi(palivizumab) önerilmektedir. Pasif immunizasyon uygulanması gereken hastalar şunlardır:
- Gebelik haftası 29 haftadan küçük ve 1 yaşından küçük bebekler
- Kronik akciğer hastalığı olan ve 2 yaşından küçük bebekler
- Tedavi gerektiren kalp hastalığı olan 2 yaşından küçük bebekler
İlaç uygulaması RSV sezonu denilen Ekim-Mart ayları arasında ayda bir kez yapılmaktadır. Bu uygulamanın sezonda tam ve düzenli olarak yapılması ile ağır hastalık gelişimi ve hastaneye yatışlar azalmaktadır.
(Kaynak: medicalpark.com.tr)