Aydın’ın Nazilli İlçesi’nde halka seslenen İYİ Parti Lideri Akşener, iktidarın ekonomi politikalarını ve çok maaşlı bürokratları eleştirerek, “11 maaş alan müdürler var bu ülkede, yan gelip yatıyorlar. Haram olsun, zehir olsun, zıkkım olsun.” dedi.
Konuşmasında, Türk Telekom’un hisselerinin 1.6 milyar dolara yani 24 milyar liraya Varlık Fonu’na devredildiğini bu para ile haririlerin borçlarının ödendiğini söyleyen Akşener, “24 milyar lira ile yoksul kadınlara bir sene boyunca ayda 500 lira destek verilebilirdi. Çiftçiye iki katı bir yıllık para ödenebilirdi.
Bu para ile bütün girdi maliyetleri yüzde 50 düşürülebilirdi. Tarım üretiminde şahlanabilirdik. Devlet okullarında okuyan öğrencilerimize bir yıl boyunca sabah kahvaltısı ve öğlen yemeği verilebilirdi. Bunları yapmak yerine haririlerin borcunu sildiler. 24 milyar lirayı vatandaşın cebinden aldılar” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin herkesin birbirine hakaret ettiği bir dönemden geçtiğini belirten Akşener, konuşmasının devamında, “Uzun zamandır herkesin birbirine hakaret ettiği bir süreçten geçiyoruz. Herkesin birbirine hakaret ettiği bir ortama ben hayır diyorum. Vatandaşlarımız ile el ele vererek kutuplaştırma düzenini değiştireceğiz. Bu değişim helal oy ve demokrasi ile gelecek” dedi.
İYİ Parti Genel Başkanı Merak Akşener, Aydın programına Nazilli’den başladı. Sabah saatlerinde parti otobüsü ile Nazilli’ye gelen Akşener, Belediye Başkanı Kürşat Engin Özcan ve partililer tarafından karşılandı. Akşener, daha sonra beraberindeki heyetle Nazilli Uzun Çarşı’da bulunan esnafları ziyaret etti, meydanda açıklamalarda bulundu:
“Aranızda olmaktan büyük bir heyecan duyuyorum. Bugün Nazilli burada gibi görünüyor. Bugün, hayatımda ilk defa bir geleneği beraber yaşadık. Pazar duası. Bereketli olmasını diliyorum. Allah hayırlı bol kazanç nasip etsin. İki yılı geçti il il, ilçe ilçe esnaf dolaşıyorum. Bu ziyaretlerin içinde kadınlarımızla karşılaşıyorum, kazan kaynatmakta zorlanıyorlar.
O gün dükkanların içinde bugüne kadar herhangi bir partiyi hiç yermedim. Kendi partimi hiç övmedim. Türkiye çok uzun zamandır şuculuk, buculuk üzerinden öyle bir kavga ettirildi ki, seçmen velinimet olmaktan çıktı. İsterim ki hepsi buraya gelsin, size hesap versin. İşte o zaman seçmen velinimet olur. Çok uzun zamandır herkesin birbirine hakaret ettiği bir süreçten geçtik, ben buna ‘Hayır’ diyorum. Biz sizinle el ele verip Türkiye’deki bu kutuplaşma düzenini değiştireceğiz. Neyle değiştireceğiz? Demokrasiyle sandıkta değiştireceğiz.
Telekom gitti biliyor musunuz? 1.6 milyar dolara Telekom’un hisselerini Varlık Fonu’na bıraktılar. Halbuki 2026 yılında kendiliğinden devlete geçecekti. Ama Hariri bunların arkadaşı, beraber tatil yapıyorlar. Dünyanın en büyük soygunu yapıldı bu ülkede. En son 1.6 milyar doların karşılığı 124 milyar lira. Ayda beş yüz lira ev kadınlarına para verilebilirdi. Çiftçilere iki katı bir yıllık para ödenebilirdi. Tarım üretiminde şahlanabilirdik.
Öğrencilere, ilköğretimden lise son sınıfa kadar devlet okulunda okuyan bütün çocuklara sabah kahvaltısı ve öğle yemeği verilebilirdi bir yıl boyunca. 124 milyar lirayı sizin benim cebimizden aldılar. ‘Haram olsun, zıkkım olsun’ demeyeyim de ne diyeyim? 11 maaş alan müdürler var bu ülkede, yan gelip yatıyorlar. Haram olsun, zehir olsun, zıkkım olsun.”
“Çocuğuma harçlık veremiyorum”
Akşener’in mikrofonu uzattığı bir kadın, 3 yetim çocuğu olduğunu söyleyerek, “Kimine 5 yerden maaş gidiyor, kimine de…Benim çocuğum delik deşik ayakkabıyla gidiyor. Ben çocuğuma harçlık veremiyorum sabahleyin. Delik deşik ayakkabıyla gidiyor. 2 senedir kan kusuyorum, kan. Sabaha kadar konuşuyorum. Kendi kendime delirdim. Vallahi, billahi delirdim. 3 tane çocuğum, yetimim var. Eşime söz verildi, dilekçe yapıldı ölüm aylığı için. 6-7 ay bizden prim ödememizi istediler, prim ödedik. Ondan sonra da bize tekmeyi attılar. Aklımı yitirdim artık.” diyerek isyan etti.
Mikrofonu alan Akşener, “Onlar seni burada duymaz. Ben senin sesini duyuracağım. En önemli ceza sandığa gideceksiniz, derdi olan sandıkta cezalandıracak” dedi. Daha sonra bir kuyumcu dükkanına giren Akşener, işlerin nasıl olduğunu sordu. Sektörün kötü durumda olduğunu belirten kuyumcu esnafı şu ifadeleri kullandı:
“İnsanımız kendi karnını doyuramıyor ki, gelsin alışveriş yapsın, takısını alsın. Vatandaşlar düğünde takı takıp, sonra geri iade etmek istiyorlar çünkü insanımızın alım gücü yok artık. Evine ekmeği zor götüren bir insan bu durumda gelip de düğünde takısını alması mümkün değil. Bu yüzden bizim sektörümüzde artık bu yüzden yavaşladı.
Hani diyorlar ya, ‘yastık altındaki altınları çıkarın’ onlar zamanında ülke çok iyi durumdayken yapılmış altınlardı ve onları koruyamıyorlar şuan. Koruyamadıkları için de zaten şuan yastık altındakileri de çıkarın diyorlar. Çıkardıkları için de zaten bu durumdayız. Pandemiden dolayı da iyice işler kötü. Pandemide belli bir birikimimiz olduğu için zaten bu dükkan ayakta.”