İsveç’ten Yeni Kriz Yaratabilecek Karar: Türkiye’nin İade Talebine Ret

Türkiye, İsveç’in NATO (Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü) üyeliğine aylardır yükselttiği itirazı Litvanya’da düzenlenen NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’nde kaldırırken, İsveç’ten yeniden kriz yaratabilecek bir karar geldi.

İsveç Anayasa Mahkemesi, İsveç’te göçmen statüsünde bulunan iki kişinin Türkiye’ye iadesiyle ilgili talebi değerlendirdi. Mahkeme konuya ilişkin olarak verdiği karara dair açıklamada, “Çifte suç şartı oluşmamıştır” ifadesine yer vererek bahsi geçen eylemlerin İsveç yasalarına göre suç teşkil etmediğine hükmetti. Bu sebeple de Türkiye’nin iade talebini reddetti.

Türkiye, söz konusu iki kişiyi FETÖ terör örgütü üyesi oldukları ve Bylock isimli örgüt içi haberleşme yazılımını yükleyip kullandıkları gerekçesiyle suçluyor ve iadelerini talep ediyordu. Mahkeme kararında, “Bir mobil uygulamayı telefonuna indirmek ve kullanmak Terör Suçları Yasası kapsamında tek başına bir suç olarak değerlendirilemez” ifadesine yer verdi.

İsveç, NATO üyeliğine Türkiye’nin onay vermesi amacıyla Mayıs ayında yaptığı düzenlemelerle terörle ilgili yasalarında sıkılaştırma ve yeni düzenlemeler yaptı. Yeni düzenlemelerle ülke genelinde terör örgütlerine destek verme yada propagandasını yapma eylemi 4 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacak. Bu cezanın suçun niteliğine göre 8 yıla kadar arttırılabilmesi de mümkün.

Ancak mahkeme son olayda, Türkiye’nin iadesini talep ettiği kişilerle ilgili bir suç olmadığına hükmederken, söz konusu kişilerin Türkiye’ye verilmeleri durumunda kötü muamele görme riskiyle karşı karşıya olduklarına değindi ve bu kişilerin İsveç’te göçmen statüsünde bulunduklarını hatırlattı.

İsveç’te iade kararlarında karar verme yetkisi hükümete ait. Yüksek Mahkeme iki Türk vatandaşının durumunda iadenin yasal olmadığına hükmetmiş oldu.

Türkiye İsveç’in NATO üyeliğine aylardır yükselttiği itirazı Litvanya’da düzenlenen NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’nde kaldırmıştı. İsveç’in NATO üyeliğine onayın 15 Temmuz’da tatile girecek Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin gündemine Ekim ayında gelmesi bekleniyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan konuyla ilgili dün Litvanya’da yaptığı açıklamada “2 aylık bir Meclis tatili var. Tabii ekim ayında bu tatilden çıkma durumu söz konusu değil. Zira birçok uluslararası sözleşmeler var, birçok görüşülmesi gereken yasa önerileri var. Bunların önem sırasına göre bu attığımız adım da burada yerini alacak ama mümkün olduğu kadar kısa zamanda bu işi bitirmek bizim hedefimiz” demişti.

Paylaşın

Türkiye – Rusya İlişkilerinde Kırılma Mı Yaşanıyor?

Uzmanlar son dönemde yaşanan gelişmelerin Türkiye – Rusya ile ilişkilerde çok ciddi bir kırılma olmasa da “hafif düzeyli bir ayar” olduğu kanısında. Jim Townsend, “Putin hafife almaya çalışsa da İsveç’in NATO’ya üye olması büyük bir darbe ve işgal amaçları bakımından Putin için korkunç bir sonuç. Ancak bu durumun Erdoğan ve Putin arasındaki ilişkiye zarar vereceğini sanmıyorum. Her zaman aynı fikirde olmasalar da birbirlerini ABD ve Avrupa’ya sinyal göndermek için kullanıyorlar” diyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD ve NATO’yu da Rusya’yı da kendisinden uzaklaştırmak istemediğini söyleyen Jim Townsend, “Kendisinin ya da Türkiye’nin çıkarına olduğunu hissettiğinde ilişkileri yeniden dengelemeye çalışacaktır. (Erdoğan) İsveç ve ABD ile de köprüleri yıkmak istemedi. Bu nedenle Batı ile ilişkilerini tehlikeye atmadan mümkün olduğu kadar son dakikaya kadar elinden geldiğinde bastırdı, taviz almaya çalıştı” sözleriyle durumu değerlendirdi.

Türkiye’nin İsveç’in NATO üyeliğine yeşil ışık yakması, NATO zirvesi kapsamında yapılan Biden-Erdoğan görüşmesi ve Moskova-Ankara arasında yaşanan gelişmeler, “Türkiye yeniden Batı’ya mı yaklaşıyor?” sorusunu gündeme getirdi. Uzmanlar gelişmelerin Rusya ile ilişkilerde ciddi kırılma olmasa da “hafif düzeyli bir ayar”a işaret ettiği kanısında.

İsveç’in NATO üyeliğine ilişkin son ana kadar olumsuz sinyal veren Türkiye haftalardır devam eden diplomasinin ardından yeşil ışık yaktı. ABD Başkanı Joe Biden, Litvanya’nın başkenti Vilnius’ta “tarihi” olarak nitelediği NATO zirvesi kapsamında Cumhurbaşkanı Erdoğan’la yaptığı görüşmede “Diplomasi çabanız ve cesaretiniz için teşekkür ederim” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Başkan Biden’la yaptığı görüşmenin basına açık bölümünde yeni bir süreci başlattıklarını söyleyerek, “Stratejik mekanizma kapsamında sıranın devlet başkanları düzeyinde istişarelere geldiği kanaatindeyim” diye konuştu.

İsveç düğümü nasıl çözüldü?

Vilnius’tan gelen haberlerin hemen ardından Washington’da Türkiye’nin F-16 talebine ilişkin gündem hareketlendi.

Türkiye’ye F-16 satışında anahtarı elinde tutan ABD Senatosu Dış İlişkiler Komisyonu’nun Demokrat Partili Başkanı Bob Menendez, Yunanistan’ı işaret ederek, “Biden yönetimi Türkiye’nin komşularına saldırganlığının durması konusunda bir yol bulabilirse, ki son aylarda durum sakin, çok iyi olur ama bunun kalıcı bir gerçeklik olması gerekir” dedi. Menendez bu konuda önümüzdeki bir hafta içinde karar alabileceğinin sinyalini verdi.

VOA Türkçe’den Begüm Dönmez Ersöz’e konuşan uzmanlara göre, Rusya’nın Ukrayna işgalinden sonra NATO’ya üyelik başvurusu yapan İsveç konusunda Türkiye’nin daha fazla ayak dirememe kararında, iki liderin hem telefonla hem yüz yüze görüşmesi; Yunanistan ve Türkiye ile birlikte Akdeniz ve güvenlik konularına eğilme imkanı ve Biden yönetiminin Türkiye’nin F-16 talebi konusunda Kongre ile çalışma vaadi etkili oldu.

NATO Zirvesi’nin yapıldığı Vilnius’tan Biden-Erdoğan görüşmesini değerlendiren ABD Savunma Bakanlığı eski NATO Politikasından Sorumlu Bakan Yardımcısı Jim Townsend, “Bana kalırsa Biden’ın Erdoğan’la diyalog kurması seyrin değişmesine yardımcı oldu” diyor.

“Türkiye ekonomik zorluk yaşadığı dönemde Batı’dan yatırım istiyor”

Washington’daki düşünce kuruluşu Center for American Progress’in Türkiye uzmanı Alan Makovksy VOA Türkçe’ye verdiği röportajda Türkiye’nin kararında ekonomik sorunların da rol oynadığına dikkat çekti.

Makovksy, “Türkiye pragmatik bir karar aldı. Erdoğan bu konunun Başkan Biden ve diğer müttefikler için önemli bir konu olduğunu bliyordu. Türkiye ekonomik zorluk yaşadığı bir dönemde Batı’dan yatırım istiyor’’ sözleriyle durumu değerlendirdi.

Her iki uzman da Türkiye’ye F-16 satışına uzun süredir itiraz eden ve süreçte kilit rolü bulunan Senato Dış İlişkiler Komisyonu’nun Demokrat Partili Başkanı Bob Menendez’in vetosunu kaldıracağı görüşünde.

Zirve öncesinde İsveç’in NATO üyeliğinde ilerleme olması halinde F-16’lar konusunda hareketlilik olacağı öngörüsünde bulunan Jim Townsend, “Menendez Biden’ın buradan kazançlı çıkması için gerekeni yapacaktır. Kongre ile birlikte Kongre’nin kendi hızında çalışacaklardır’’ diyor.

Rusya ile ilişkilerde kırılma mı yaşanıyor?

Türkiye’nin S-400 füze savunma sistemi satın aldığı Rusya ile son yıllarda derinleşen ilişkileri uzun bir süre ve özellikle Ukrayna işgalinin ardından başta ABD olmak üzere Batı’da rahatsızlığa yol açtı.

Batı’nın Ukrayna işgali sebebiyle Moskova’ya uyguladığı yaptırımlara katılmayan Ankara diğer yandan Kiev’e silahlı insansız hava aracı sağlamıştı. Vilnius’taki kritik NATO zirvesinden önce Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski Türkiye’deydi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya’nın “sonuçlarını yakından izliyoruz” dediği Ukrayna lideri Zelenski ile görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada Ukrayna’nın “şüphesiz NATO’da olmayı hak ettiğini” söyledi.

Türkiye geçen yıl Rusya’nın Türkiye’de kalmaları koşuluyla medyada “Azov komutanları” adıyla bilinen Ukraynalı beş komutanın serbest kalması sürecinde rol üstlenmişti. Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski Türkiye ziyaretinin ardından ülkesine beraberinde komutanları da alarak döndü. Rusya Türkiye’yi anlaşmanın koşullarını ihlal etmekle suçladı.

Zelenski’nin Türkiye’den Azov komutanlarını alarak ayrılması, NATO zirvesi sırasında gerçekleşen Biden-Erdoğan görüşmesi ve Türkiye’nin İsveç kararının ardından, uluslararası basında Türkiye’nin Batı’yla ilişkilerini yeniden düzenlediği yönünde yorumlar yer aldı.

NATO’nun genişlemesini kendisine yönelik bir tehdit olarak gören Kremlin ise, Türkiye’nin İsveç’in NATO üyeliğine onay vermesinin ardından gelen açıklamada, “Türkiye’nin Rusya’dan uzaklaşıp Batı’ya yaklaştığı” yorumlarını hafife aldı.

Kremlin sözcüsü Dimitri Peskov, “Türkiye kendisini Batı’ya yönlendirebilir. Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihinde Batı’ya yoğun şekilde ve daha az yoğun şekilde yöneldiği dönemler oldu. Ancak kimsenin Türkiye’yi Avrupa’da görmek istemediğini de biliyoruz. Türk ortaklarımız da pembe gözlük takmamalı” ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin NATO üyesi olarak İsveç konusunda yükümlülüklerini yerine getirmesi gerektiğini anladıklarını belirten Kremlin sözcüsü, Moskova’nın Ankara ile “tüm anlaşmazlıklara rağmen karşılıklı fayda sağlayan ilişkileri devam ettirmek istediğini” söyledi.

Uzmanlar yaşanan gelişmelerin Rusya ile ilişkilerde çok ciddi bir kırılma olmasa da “hafif düzeyli bir ayar” olduğu kanısında.

Jim Townsend, “Putin hafife almaya çalışsa da İsveç’in NATO’ya üye olması büyük bir darbe ve işgal amaçları bakımından Putin için korkunç bir sonuç. Ancak bu durumun Erdoğan ve Putin arasındaki ilişkiye zarar vereceğini sanmıyorum. Her zaman aynı fikirde olmasalar da birbirlerini ABD ve Avrupa’ya sinyal göndermek için kullanıyorlar” diyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD ve NATO’yu da Rusya’yı da kendisinden uzaklaştırmak istemediğini söyleyen Jim Townsend, “Kendisinin ya da Türkiye’nin çıkarına olduğunu hissettiğinde ilişkileri yeniden dengelemeye çalışacaktır. (Erdoğan) İsveç ve ABD ile de köprüleri yıkmak istemedi. Bu nedenle Batı ile ilişkilerini tehlikeye atmadan mümkün olduğu kadar son dakikaya kadar elinden geldiğinde bastırdı, taviz almaya çalıştı” sözleriyle durumu değerlendirdi.

Rusya tarafından henüz teyit edilmemiş olsa da, Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’in Türkiye’yi ziyaret etmesinin planlandığına atıfta bulunan Alan Makovksy, “Batı ülkelerinin yaptırım uyguladığı bir sırada Rusya açısından Türkiye önemli bir ekonomik çıkış yolu. Ne olacağını göreceğiz ama Türkiye’nin daha öncekine göre Rusya konusunda biraz daha güvenli hissettiğini algılıyorum’’ diyor.

Paylaşın

Türkiye Vetosunu Kaldırdı; İsveç’in Üyeliği NATO’ya Ne Kazandıracak?

İsveç ve NATO (Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü) halihazırda pek çok açıdan yakın iş birliği yapıyor. NATO üyeliği durumunda İsveç için en hayati değişiklik, İttifak Antlaşması’nın 5’inci maddesinin güvencesi altına girmesi olacak.

Kuzey Atlantik İttifakı’nın can damarı niteliğindeki bu maddeye göre, bir NATO ülkesine karşı yapılan silahlı saldırı, tüm NATO ülkelerine karşı yapılmış sayılıyor. İttifak üyeleri böyle bir durumda, saldırıya uğrayan ülkeye derhal yardım etmeyi taahhüt ediyor.

Finlandiya gibi İsveç de geçen yıl Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı savaşın ardından, NATO üyeliği için başvuruda bulunmuştu.

Finlandiya, Kuzey Atlantik İttifakı’na hızlı bir şekilde katılırken, İsveç’in üyeliği Türkiye ve Macaristan engeline takıldı. Rusya ile dirsek teması bulunan Macar hükümeti, katılım protokolünü henüz parlamentonun onayına sunmadı.

Türkiye ise İsveç’in özellikle PKK/PYD ve Gülen yapılanmasını desteklemesini öne sürerek, İskandinav ülkesinin üyeliğini veto ediyordu. Ancak Vilnus’taki NATO Zirvesi’nden önce Türkiye’nin endişeleri giderildi.

Ayrıca Stockholm, başta vize serbestisi ve gümrük birliği konuları olmak üzere Ankara’nın AB üyeliği sürecine destek sözü verdi. Neticede Recep Tayyip Erdoğan, İsveç’in üyeliğine yeşil ışık yaktı. Gerek NATO gerekse İsveç’in üyelikten birtakım beklentileri var.

İsveç’in üyeliği, Rusya kıyıları ve Kaliningrad eksklavı hariç, tüm Baltık Denizi sahil şeridini NATO toprağı haline getirecek. Böylece olası bir Rus saldırısı durumunda, Baltık ülkelerinin savunulması daha kolay hale gelecek.

Bu kapsamda Estonya, Letonya ve Litvanya’ya askerî birlik, silah, mühimmat ve teçhizat sevkiyatı, İsveç üzerinden gemilerle rahatça yapılabilecek. Ayrıca İsveç’in Gotland adası da stratejik bir öneme sahip olacak.

Friedrichshafen’daki Zeppelin Üniversitesi’nde Uluslararası Güvenlik Politikası Kürsüsü Başkanı olan Simon Koschut, bu durumu şöyle açıklıyor: Baltık Denizi’nin ortasındaki bu büyük ada sayesinde, İsveç son derece elverişli bir stratejik üsse sahip. Buradan neredeyse tüm Baltık Denizi’ni kontrol edebilirsiniz.

Alman uzmana göre ülkenin coğrafi konumu, İsveç’in üyeliğinin NATO için bu kadar cazip olmasının en temel nedeni.

İsveç ordusu ne durumda?

İsveç’in silahlı kuvvetleri ve askerî teçhizatı da NATO’ya değerli bir katkı sağlayabilir. Kuşkusuz İsveç küçük bir ülke ve buna bağlı olarak sayıca da oldukça küçük bir orduya sahip.

Küresel Ateş Gücü Endeksi’ne göre, toplam asker sayısı 38 bin civarında. Uzman Simon Koschut, “İsveç çok modern bir orduya sahip. Özellikle de kendi üretimleri olan modern bir hava kuvvetleri var” diyor. Aynı zamanda denizaltılara sahip önemli bir deniz gücü ve her daim savaşa hazır.

Geçmişte Afganistan gibi çeşitli NATO görevlerinde yer alan İsveç, gayri safi yurtiçi hasılasının yaklaşık yüzde 1,3’ünü savunmaya harcıyor. Birkaç yıl öncesine göre oldukça yüksek olan bu oranın, önümüzdeki yıllarda daha da artması bekleniyor.

Soğuk Savaş’ın sona ermesinin ardından pek çok Batılı ülke gibi İsveç de savunma harcamalarını önemli ölçüde kıstı. Ancak 2008’deki Gürcistan savaşıyla başlayan ve 2014’te Kırım’ın ilhakıyla devam eden güvenlik tehditleri, geçen yıl Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasıyla doruğa ulaştı. Tüm bu gelişmeler İsveç’in, savunma stratejisini yeniden gözden geçirmesine neden oldu.

Avantajlar neler?

İsveç ve NATO halihazırda pek çok açıdan yakın iş birliği yapıyor. NATO üyeliği durumunda İsveç için en hayati değişiklik, İttifak Antlaşması’nın 5’inci maddesinin güvencesi altına girmesi olacak.

Kuzey Atlantik İttifakı’nın can damarı niteliğindeki bu maddeye göre, bir NATO ülkesine karşı yapılan silahlı saldırı, tüm NATO ülkelerine karşı yapılmış sayılıyor. İttifak üyeleri böyle bir durumda, saldırıya uğrayan ülkeye derhal yardım etmeyi taahhüt ediyor.

Bunun yanı sıra İsveç, savunma ittifakının ana karar alma organı olan NATO Konseyi’nin de veto hakkına sahip eşit üyesi olacak.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

İsveç’in NATO Üyeliği: Erdoğan: Bir An Önce Bitmesini İstiyoruz

NATO Liderler Zirvesi’nin ardından basın toplantısı düzenleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizin beklentilerini İsveç’in taahhütlerini yerine getirmesi konusunu ele aldık. İsveç’in üyelik konusuyla ilgili önümüzdeki süreçlerin nasıl şekilleneceğini ele aldık. İsveç, bizim AB’ye tam üyeliğimize ve gümrük anlaşmasının yenilenmesine destek verecek. İsveç üzerine düşeni yapmayı sürdürecek” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Bu yol haritasını şu anda İsveç makamları pazartesi akşamı yaptığımız görüşme kapsamında bize sunacaklar. Biz de bunu TBMM’ye sunacağız. Şu anda meclisimiz kapalı, açıldığı zaman TBMM başkanımızın öne çıkaracağı sözleşme bu olacaktır. Birinci derecede onay makamı TBMM’dir. Bir an önce bu sürecin bitmesini istiyoruz.”

Erdoğan, toplantının soru cevap kısmında ABD’nin Türkiye’ye F-16 satışına dair görüşleri sorulduğunda Erdoğan, “her zamankinden daha umutlu” olduğunu söyledi.

ABD Başkanı Joe Biden ile görüşmesine değinen Erdoğan, “Bizlere ifade etiği konu, onlarda da Kongre’nin bağlayıcı oluğunu söylüyorlar. Kendisi elinden gelen her şeyi yapacağını bizlere söyledi, takipçisi olacağım ve umutluyum dedi ama aynen işte bizde de nasıl parlamentodan geçmesi gerekiyorsa orada da Kongre’den geçmesinin gerektiğini ve bazı zaman zaman Demokratlar’dan bazen Cumhuriyetçiler’den engel çıktığını ifade ettiler. Temennimiz odur ki olumlu bir neticeyi alırız. Her zamankinden ben de daha umutluyum” diye konuştu.

Erdoğan gazetecilerin sorusu üzerine Türkiye’nin demokrasi, hak ve özgürlükler konusunda bir sıkıntısı olmadığını söyledi. Cumhurbaşkanı, “Dünyada yüzde 90’a yakın bir katılımla seçim yapıldığını hangi ülkede gördünüz? Ama bakın bizim son seçim yüzde 88 katılımla neticelendi ve ben oradan seçildim. Hak ve özgürlükler konusunda eksik olan bir şey söz konusu değil” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Litvanya’nın başkenti Vilnius’ta gerçekleşen NATO Liderler Zirvesi’nin ardından açıklamalarda bulundu. Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Türkiye olarak müttefiklerimizle dayanışma içinde hareket ederken aynı zamanda savaşın sona ermesi için yoğun çaba sarf ediyoruz. İlk günden itibaren Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni titizlikle uyguladık. Savaş gemilerinin Türk boğazlarından geçmesine müsaade etmedik. Böylece çatışmaların diğer bölgelere sıçramasının önüne geçtik. İstanbul süreciyle başlayan temas trafiği, Ukrayna tahılının sevkine izin Karadeniz Girişimi ve esir takaslarıyla devam ediyor. Yaptığımız görüşmeler neticesinde Tahıl Anlaşması iki kez uzatıldı.

Mutabakat kapsamında bugüne kadar 33 milyon tondan fazla tahıl ürünü dünya pazarlarına ulaştırıldı. Ancak söz konusu mekanizmanın süresi 17 Temmuz’da doluyor. Yüz milyonlarca insana umut olan Karadeniz Girişimi’nin tekrar uzatılması için görüşmelerimiz devam ediyor. Ukrayna Devlet Başkanı sayın Zelenski’nin geçen cuma günü ülkemize yaptığı ziyarette diğer meselelerle beraber bu konuyu ele aldık. Sayın Zelenski girişimin devamından yana. Sayın Putin’in de bazı önerileri oldu. Bu önerileri de dikkate alarak çözüm odaklı çalışıyoruz.

Zirvenin ilk oturumunda müttefiklerin savunulmasını ilgilendiren konuları ele aldık. Türkiye’nin müttefiklerinin savunma taahhüdüne bağlı olduğunu, ittifak dayanışması çerçevesinde sorumluluklarını her zaman yerine getirdiğini bir kez daha vurguladık. Tabii dayanışma sadece bizim değil, tüm müttefiklerin içselleştirilmesi ve rehber edinmesi gereken bir ilkedir.

Bazı müttefiklerimizin bilhassa PKK’nın Suriye’deki uzantısı PYD, YPG ile kurdukları çarpık ilişki ittifakın birlik ve bütünlüğüne zarar veriyor. Bu yaklaşımın makul ve mantıklı hiçbir açıklaması yoktur. Son yıllarda yaşadığımız onca acıya rağmen terörle mücadele konusunda hâlen bunları konuşuyor olmak gerçekten düşündürücüdür.

Terörle amansız ve amasız mücadele bizim kırmızı çizgimizdir. Artık tüm müttefiklerimizden kararlı ve net bir tavır bekliyoruz. Bu konudaki mesajımızı açık bir şekilde mevkidaşlarıma ilettim. NATO tarihinde ilk defa Genel Sekreter tarafından Terörizmle Mücadele Özel Koordinatörü atanacağı duyuruldu. 10 yılı aşkın süredir güncellenmeyen rehber ilkelerin gözden geçirilmesi çalışmalarına başlanması kararı alındı. Ayrıca aramızda konuşup mutabakat sağlanan ilave pek çok husus var. Bunların ittifakın terörizme karşı duruşunu teyit ve tahkim eden adımlardır. Bu kararların alınmasına Türkiye’nin yürüttüğü çalışmaların büyük tesiri olmuştur.

AB üyelik sürecimizde yarım asırdan fazla süredir karşılaştığımız çifte standartlar herkesin malumudur. Biz haksızlığa, hukuksuzluğa maruz bırakılsak da başkalarına haksızlık yapmadık. Ne tutamayacağımız sözleri verdik ne de bize verilen sözlerin kulak arkası edilmesine rıza gösterdik. Finlandiya’nın üyeliği NATO ilkelerine riayet eden müttefiklik hukukunu içselleştiren ülkelere yönelik tavrımızı teyit etmiştir. Türkiye ittifakın genişlemesine verdiği ilkeli desteği böylece bir kez daha ortaya koymuştur. Zirve toplantılarımızda ve ikili görüşmelerimizde İsveç’in NATO’ya katılımı meselesi gündemimizde yer aldı.

Yaptığımız ortak açıklama ile İsveç’in üyelik süreciyle ilgili önümüzdeki dönemde atılacak adımları tespit ettik. Buna göre Üçlü Daimi Ortak Mekanizma’nın yanı sıra, İsveç ile Bakan düzeyinde kurulmasına karar verilen İkili Güvenlik Mekanizması ile terörle mücadelede iş birliğini arttıracağız. İsveç, tüm terör örgütleriyle mücadele başta olmak üzere Üçlü Muhtıra’da kayıtlı hususların uygulanmasını içeren bir yol haritası sunacak.

Ayrıca İsveç ülkemizin AB üyelik sürecine, ekonomimiz açısında kritik öneme haiz Gümrük Birliği Anlaşması’nın güncellenmesine ve vize serbestisine Birlik üyesi sıfatıyla aktif destek verecek. Türkiye’ye uygulanan özellikle savunma sanayi alanındaki kısıtlamaların kaldırılması noktasında İsveç üzerine düşeni yapmayı sürdürecek. Bu temel üzerinde yapılacak mütalaalara göre biz de İsveç’in katılımıyla ilgili süreci bir sonraki safhasına geçeceğiz.

İsveç’in NATO’ya katılım protokollerini onaylayacak mercii milli iradenin temsilcisi olan TBMM’dir. Bizim gibi milletvekillerimiz de süreci yakından takip edecek. İsveç’ten mutabakata varılan maddelerde somut ilerlemeler göreceğimize inanıyorum.

Zirvenin NATO’nun caydırıcılığını arttırma yanında bizim açımızdan en önemli çıktısı gerek terörizmle mücadele gerek AB üyelik sürecimiz gerekse ülkemize yönelik yaptırımların kaldırılması noktasında yeni başlangıçlara, kritik kararların alınmasına vesile olmasıdır.”

Soru – Cevap

Erdoğan ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Rus askerinin Karabağ bölgesindeki varlığına ilişkin Erdoğan, “Bizim tutumumuzdan çok bildiğiniz gibi buradaki anlaşma 2025’e kadar Rusya’nın belirlenen yerlerde kalmasıdır. 2025 yılında ise Rusya buraları terk edecektir. Anlaşma bu istikamettedir. Rusya’nın bu anlaşmaya sadık kalacağına inanıyorum. İlham Aliyev kardeşim de bunu zaten yakından takip ediyor” dedi.

İsveç’in NATO üyelik başvurusunun onaylanması sürecinde takvimin nasıl işleyeceğine ilişkin soruyu Erdoğan şöyle yanıtladı:

“İsveç bize yol haritasını sunacak. Bu yol haritasını bize sunduktan sonra biz de bunu TBMM Başkanlığı’na sunacağız. Çünkü bir draft (İngilizce: taslak) pazartesi akşamı ortaya çıktı. 7 maddelik draftı bizler Meclis’imize göndermek suretiyle, şu anda Meclis’imiz kapalı böyle bir sürede. Açıldığı zaman biz de bunu süratle Meclis Başkanımız inanıyorum uluslararası sözleşmelerde öne çıkaracağı sözleşme bu olacaktır. Tabii ki onay makamı birinci derecede Meclis’tir. Meclis’ten geçtikten sonra da benim onayıma gelir. Bunları da bizler yakın takipte takip edeceğiz. Bir an önce bu sürecin bitmesini de istiyoruz, isteyeceğiz.”

AB üyelik sürecinin ikili görüşmelerde yansıması ve AB ile vize serbestisi ve Gümrük Birliği’nin güncellenmesine ilişkin yeni adımlar atılıp atılmayacağı sorusuna Erdoğan şu cevabı verdi: “Biz bunu tüm liderlerle görüştük gerek gümrükler ile ilgili güncelleme gerekse vize serbestisi. En son von der Leyen ile de konuyu görüştük. Kendilerinden olumlu bir yaklaşımı bekliyoruz. Bu konuyla ilgili de şu anda Büyükelçi Çağatay Bey bu işin takipçisi, görev onda. Temenni ederim ki yarın Brüksel’de yapılacak görüşmelerde tekrar bu ele alınacak.”

Erdoğan, ABD Başkanı Joe Biden ile yaptığı görüşme ve F-16 satışına ilişkin, “Sayın Başkan’ın özellikle bizlere ifade ettiği konu, onlarda da Kongre bağlayıcı olduğunu söyledi. Kendisi elinden gelen her şeyi yapacağını bizlere söyledi. ‘Takipçisi olacağım, umutluyum’ dedi. Ama aynı işte bizde de nasıl parlamentoda geçmesi gerekiyorsa, orada da Kongre’de geçmesinin gerektiğini ve zaman zaman bazen Demokratlardan bazen Cumhuriyetçilerden engel çıktığını ifade ettiler. Fakat gerek sayın Başkan’ın gerek Dışişleri Bakanı’nın bu konuyla ilgili takipçisi olacağını bizlere söylediler. Temennimiz odur ki bu süreç içerisinde olumlu bir netice alırız. Her zamankinden ben de daha umutluyum.

Erdoğan savaş esirlerinin takasına ilişkin ise, “Ağustos ayı içinde Putin ile yüz yüze görüşmemiz olacağı kanaatindeyim. Orada da bunları tekrar yeniden tabii ele alacağız” dedi.

İsveç’in başvurusunun Meclis’te ne zaman ele alınacağına ilişkin Erdoğan, “İki aylık bir Meclis tatili var. Ekim ayında bu tatilden çıkma durumu söz konusu değil. Zira birçok uluslararası sözleşmeler var, birçok görüşülmesi gereken yasa önerileri var. Bunların önem sırasına göre attığımız adım da burada yerini alacak. Ama mümkün olduğu kadar kısa zamanda bu işi bitirmek bizim hedefimiz” ifadelerini kullandı.

Erdoğan, Kongre’nin F-16 satışı konusunda Türkiye ile ilgili şartları kabul etmeye hazır olup olmadığının yanı sıra demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan haklarına yönelik kaygılar dolayısıyla uzun süredir durmuş olan AB üyelik görüşmelerinin canlandırılması için yapılacak reformlara ilişkin soruyu da şöyle yanıtladı:

“Bu soruda tabii şunlar yatıyor. Görüyorum ki birinci derecede Türkiye’yi tanımıyorsunuz. Türkiye’nin demokrasi, hak ve özgürlükler konusunda bir sıkıntısı yok ki. Dünyada yüzde 90 yakın bir katılımla seçim yapıldığını hangi ülkede gördünüz? Herhalde şöyle parmak sayılarını bulmaz. Ama bakın bizim bu son seçim yüzde 88 katılımla neticelendi ve ben oradan seçildim. Hak ve özgürlükler noktasında eksik olan hiçbir şey söz konusu değil. Terör örgütü istediği gibi, bakıyorsunuz her yerde, kendine göre ne yazık ki istediklerini yapıyorlar, istedikleri gibi at koşturuyorlar. Ama bunlara karşı tabii herhalde devlet, devlet olmanın gereğini yapacaktır.

Yunanistan ve Kuzey Kıbrıs’a yönelik F-16’ların gelmesiyle, biz bugün Miçotakis ile görüşme yaptık. Bizim düşman kazanmak gibi bir derdimiz yok. Erdoğan’ın hedefi düşmanları arttırmak değil, dostları arttırmaktır. Bizim hedefimiz budur. Bugüne kadar biz hep bunu yaptık. Bugünkü görüşmemizde de bu dostluğumuzu nasıl daha fazla perçinleyeceğiz, nasıl bu dostluğumuzu daha da güçlendireceğiz, onun görüşmelerini yaptık. Bugünkü görüşme adeta temellerin yeniden atıldığı bir görüşme oldu. Asla F-16’ların bu istikamette kullanılması diye bir şey söz konusu olamaz, bugüne kadar olmadığı gibi.”

Son olarak Erdoğan, Türkiye’nin Irak’tan petrol alımına ilişkin, “Bizim Irak’tan petrol alımına yönelik bir sıkıntımız söz konusu değil. Bu tamamen Irak içinde merkezi yönetimle Kuzey Irak arasındaki sıkıntıdan kaynaklanan bir şey. Bu konuda da ilgili arkadaşlarım görüşmelerini yapıyorlar. Bizim de bu konuyla ilgili attığımız adım, Kuzey Irak yönetimi ile merkezi yönetimin arasındaki sıkıntıyı aşmalarıdır. Aştıkları anda biz zaten petrol hatlarının, borularının bu konuda açılmasından yanayız” dedi.

Paylaşın

Reuters: Erdoğan, ABD’yi Memnun Etti, Rusya’yı Üzdü

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’ne katılmak üzere gittiği Litvanya’nın başkenti Vilnius’ta, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ve İsveç Başbakanı Ulf Kristersson bir araya geldi. Üçlü görüşmede İsveç’in üyeliği için mutabakata varıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirve kapsamında ABD Başkanı Joe Biden ile bir görüşme gerçekleştirdi. Görüşmede, Türkiye ve ABD arasındaki siyasi, ekonomik ve ticari ilişkiler, güvenlik alanındaki iş birliği imkanları ve bölgesel konuların ele alındığı kaydedildi.

Erdoğan, zirvede NATO üyesi bir çok ülke lideriyle de görüşme gerçekleştirdi. Birleşik Krallık merkezli haber ajansı Reuters, tüm gelişmeler sonrası Türkiye’yle ilgili dikkat çeken bir analize yer verdi.

Reuters, analiz haberinde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’yi Batılı müttefiklerinden uzaklaştırdıktan sonra taktik değiştirerek Amerika’yı memnun edecek, Rusya’yı ise üzecek adımlar attığını kaydetti. Ajans, Erdoğan’ın bu yön değişikliğinin amacının kısmen Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik zorlukları hafifletmek ve yabancı yatırımları körüklemek olduğu yorumu yaptı.

Habere göre dış siyasetteki değişim, yeniden cumhurbaşkanı seçilmesinden altı hafta sonra Erdoğan’ın yaptığı geniş kapsamlı ayarlamaların bir parçası. Erdoğan’ın ekonomide de yön değişimine giderek Türkiye’de enflasyonun kontroldan çıkmasının ve liranın değerinin düşmesinin sorumlusu olarak görülen olağandışı mali politikaları geri çevirdiği gözleniyor.

Erdoğan’ın Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin ile olan bağları, Türkiye’nin geleneksel müttefikleri olan Batılı ülkelerle olan ilişkilerde uzun yıllardır bir yük olarak algılanıyor. Erdoğan’ın giderek daha çok otoriterleşmesi gibi erkenlerin yarattığı kaygılar da Batı’yla olan ilişkileri olumsuz etkiliyor.

Ancak Erdoğan’ın aylar boyunca direndikten sonra İsveç’in NATO üyeliğine yeşil ışık yakması, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sonrasında ittifakı güçlendirmenin yollarını arayan Batılı liderler tarafından memnunlukla karşılandı.

Batı’nın Türkiye’ye karşı daha yumuşak bir tavır takınması, Ankara’nın geçen hafta Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski’nin Türkiye’de bulunan beş Azov Taburu askeriyle birlikte ülkesine dönmesine izin verilmesi sonrasında Moskova’dan gelen sert tepkiyle tezat oluşturdu.

Azov Taburu komutanlarının Ukrayna’ya gitmelerine izin verilmesini tutuklu takası anlaşmasının ihlali olarak niteleyen ve kınayan Rusya, Ankara’nın bu komutanları Türkiye’de tutma sözü verdiğini, karar değişikliği konusunda bilgilendirilmediğini kaydetti.

Uzmanlar, Ukrayna’nın NATO’ya girmesine destek açıklaması yapmak dahil Erdoğan’ın attığı adımların tesadüfi olmadığı görüşünde.

Düşünde kuruluşu Chatham House’dan Galip Dalay, “Türk-Rus ilişkisinin fazla ileri gittiği şeklinde son yıllarda bir algı oluşmuştu. Son gelişmeler açık bir yeniden dengelenme olduğunu gösteriyor” dedi.

Dalay, ana motivasyonlardan birinin Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntılardan çıkma ve yabancı yatırımları yeniden canlandırma çabası olduğunu kaydetti ve Batı’yla olan gerilmiş ilişkilerin ekonomiyi ve yatırım akışını olumsuz etkilediğini belirtti.

Türkiye Körfez Arap yatırımlarını kendine çekmeye başlamış olsa da daha fazlasına ihtiyaç olduğunu söyleyen Dalay, “Türkiye, Türk-Rus ilişkilerinin ağır hasar almasını istemiyor, ancak bunun (Azov Taburu komutanlarının Ukrayna’ya geri dönmesine izin verilmesi) ilişkiler üzerinde bir etkisi olması kaçınılmaz. Erdoğan, seçimden sonra kendisine daha fazla manevra alanı açıldığını hissediyor” şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, konuya ilişkin görüş bildirmesi talebini yanıtsız bıraktı.

F-16’lar ve vizesiz seyahat

Ankara’nın İsveç’in NATO üyeliğine yeşil ışık yakmasından bir gün sonra Washington, Kongre’yle yapılacak danışmalar çerçevesinde F-16 savaş uçaklarının satışında gelişme sağlanması için adım atacağını bildirdi. Türkiye, 2021 yılı Ekim ayında F-16 savaş uçağı ve mevcut uçakları için yaklaşık 80 modernizasyon kiti satın almak istediğini bildirmişti.

Ancak hem Türk yetkililer hem de Biden yönetimi, Ankara’nın İsveç’in NATO üyeliğine onay vermesiyle F-16 satışının birbiriyle bağlantılı olduğu iddiasını reddetti.

Reuters’a konuşan üst düzey bir Türk yetkili, Türkiye’nin Batı’yla ilişkilerini iyileştirirken Rusya’yla olan bağlarına zarar vermeyeceğini belirtti ve Batı’nın Türkiye’yi mali ihtiyaçlarını karşılamada desteklemesi gerektiğini söyledi.

Erdoğan’ın Rusya Cumhurbaşkanı Putin ile olan bağları, Ukrayna’daki savaşa ilişkin diplomaside rol oynamış ve Erdoğan, Ukrayna’nın Karadeniz’deki limanlarından tahıl ürünlerini güvenli şekilde ihraç etmesi için anlaşmaya varılmasını sağlamıştı.

Ancak tahıl anlaşmasının süresi, 17 Temmuz’da doluyor. Moskova, Batı’nın Rus tahıl ve gübresinin ihracatının önündeki engelleri kaldırma sözünü tutmadığı gerekçesiyle anlaşmadan çıkma tehdidinde bulunuyor.

Kremlin Sözcüsü Dimitri Peskov, Pazartesi günü yaptığı açıklamada, şu anda anlaşmanın yenilenmesi için Putin ve Erdoğan arasında bir görüşme yapılmasına ilişkin plan olmadığını, Putin’in ne zaman Türkiye’yi ziyaret edeceğinin de bilinmediğini söyledi.

Ankara, Erdoğan’ın Batılı ülkelerin Ukrayna işgali nedeniyle Rusya’ya uyguladığı yaptırımlara katılmayı reddetmesi nedeniyle Moskova açısından önemli bir konumda. İki ülke arasındaki tarifeli uçak seferlerine devam edildiği bu dönemde Türkiye, Rus doğalgazının da önemli bir alıcısı.

Moskova da ticaret ortağı ve turizm gelirinin büyük bir kaynağı olarak Ankara için önem taşıyor.

Moskova, Mayıs ayındaki Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde 4 milyar dolarlık doğalgaz faturasını erteleyerek değer kaybeden Türk Lirası üzerindeki baskının azaltılmasına yardımcı olmuştu.

“Pembe gözlükler”

Kremlin, “tüm anlaşmazlıklara rağmen” Türkiye ile olan ilişkileri geliştirme niyetinde olduğunu kaydetti. Kremlin Sözcüsü Peskov, “Türkiye Batı’ya yönelebilir, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde Batı’ya güçlü yönelmeler olduğunu biliyoruz, bu yönelmelerin hafiflediği dönemler de var” dedi.

Peskov, sözlerine, “Ancak şunu da biliyoruz, Türkiye’yi hiç kimse Avrupa’da görmek istemiyor, Avrupalılar’ı kastediyorum. Türk ortaklarımız pembe gözlük takmamalı” ifadeleriyle devam etti.

Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne katılma planı, üyelik müzakerelerinin başlatıldığı 2005 yılından sonra uzun yıllar boyunca rafa kaldırılmıştı. 2009 yılında Kıbrıs Rum Yönetimi, Türkiye’nin AB müzakerelerinin parçası olan 35 başlığın altısını engellemişti.

Uzmanlar, demokrasi ve diğer alanlarda ilerleme kaydedilmesine bağlı olan üyeliğin uzak bir ihtimal olarak kalmasına rağmen Erdoğan’ın Türk vatandaşları için vizesiz seyahat dışında AB ile daha yakın ticaret ilişkileri de istediği görüşünde.

Birçok Avrupa hükümeti, Türkiye’nin AB müzakere sürecinin canlanması konusunda fazla isteklilik göstermiyor.

Özyeğin Üniversitesi’nden uluslararası ilişkiler profesörü Evren Balta, “Türkiye, Avrupa Birliği’nin ekonomik iyileşmede rol oynamasını istiyor. ‘Türkiye-AB ilişkilerini yeniden canlandıralım’ demek, bunu dolaylı biçimde ifade etmektir” şeklinde konuşuyor.

(Kaynak: VOA Türkçe)

Paylaşın

Erdoğan – Biden Görüşmesi: ABD İle Yeni Bir Süreci Başlatıyoruz

Litvanya’nın başkenti Vilnius’taki NATO (Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü) Zirvesi kapsamında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Joe Biden’ın görüşmesi sona erdi.

Haber Merkezi / Görüşmenin başında, yeniden cumhurbaşkanı seçilmesi dolayısıyla kendisini arayarak ilettiği tebrik mesajı için ABD Başkanı Biden’a teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Stratejik mekanizma kapsamında sıranın artık devlet başkanları düzeyinde istişarelere geldiği kanaatindeyim.

Bugün NATO marjında bu görüşmeyi bunun ilk adımı olarak görüyorum. Bundan önceki buluşmalarımız adeta ısınma turları gibiydi ama şimdi yeni bir süreci başlatıyoruz. Tabii benim için bu yeni süreç beş yıllık bir süreç, şimdi sizde de seçim hazırlıkları var. Bu seçim hazırlıklarıyla birlikte şimdiden başarılar diliyorum” dedi.

ABD Başkanı Joe Biden ise, “Teşekkür ederim. Biz de 5 yıl sizle beraber olmayı arzu ediyoruz” şeklinde cevap verdi.

İletişim Başkanlığı’ndan yapılan açıklamada görüşmede, Türkiye ve ABD arasındaki siyasi, ekonomik ve ticari ilişkiler, güvenlik alanındaki iş birliği imkanları ve bölgesel konuların ele alındığı kaydedildi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da kişisel sosyal medya hesabından “NATO Liderler Zirvesi marjında ABD Başkanı Joe Biden ile bir görüşme gerçekleştirdik” dedi.

Erdoğan iletisinde, “Görüşmemizde ikili ilişkilerimizi ve güvenlik alanındaki iş birliği imkânlarımızı ele aldık. Temaslarımızın ülkemiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum” ifadelerini kullandı.

Erdoğan’ın, Biden ile görüşmesinde, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, MİT Başkanı İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün ile Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Büyükelçi Akif Çağatay Kılıç da yer alıyor.

Paylaşın

Türkiye Nasıl İkna Oldu? İsveç Başbakanı Açıkladı

Litvanya’nın başkenti Vilnius’ta düzenlenen NATO (Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü) Zirvesi öncesi öncesi yapılan üçlü görüşmede İsveç’in üyeliği için mutabakata varıldı. İsveç Başbakanı Ulf Kristersson, ülkesinin NATO’ya üye olabilmesi için Ankara’yı “terörle mücadelede uzun vadeli işbirliğine bağlılık” vaadiyle ikna ettiklerini söyledi.

Kristersson, Türkiye’nin fikrini neyin değiştirdiği sorulduğundaysa “Tüm bir paket” yanıtını verdi. Kristersson, “Bunu sadece NATO üyesi olmak istediğimiz için yapmadık, aynı zamanda üye olduktan sonra da sözlerimize bağlı kalmak istiyoruz, dolayısıyla bu çok uzun vadeli bir taahhüt” dedi.

Ülkesinin uzun süredir “belki de Türkiye’ye yönelik terörü finanse eden” Kürt militan faaliyetleriyle problemli olduğunu vurgulayan Kristersson, Kürt yanlısı eylemler ve Kuran yakma protestoları için de “korkunç ama yine de yasal şeyler” dedi.

Kristersson, ” (Cumhurbaşkanı) Erdoğan’a her şeyin yapıldığını anlattım ve İsveç hükümetinin hiçbir şekilde bu eylemleri onaylamadığını ilettim” diye konuştu. Kristersson, Türkiye’nin Gümrük Birliği ve vize serbestisi talepleri için de ülkesinin Türkiye ve AB arasında daha yakın bir işbirliğini teşvik edeceğini belirtti.

İsveç’in NATO üyeliğine destek

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İsveç’in NATO (Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü) üyeliğine destek vermeyi kabul ettiği açıklandı. Öte yandan İsveç’in, Türkiye’nin AB sürecini, vize serbestisinin ve Gümrük Birliği’nin güncellenmesi çabalarını destekleyeceği duyuruldu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’ne katılmak üzere gittiği Litvanya’nın başkenti Vilnius’ta, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ve İsveç Başbakanı Ulf Kristersson bir araya geldi.

Toplantının ardından açıklama yapan NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, İsveç’in NATO üyeliğine ilişkin mutabakata varıldığını söyledi. Genel Sekreter, Türkiye’nin İsveç’in üyeliğine ilişkin protokolü yakında TBMM’ye sunacağını duyurdu. Stoltenberg, İsveç’in NATO üyeliği için mutabakata varılmasını ‘tarihi bir gün’ olarak niteledi.

Stoltenberg, “Bugün varmış olduğumuz anlaşma geçtiğimiz yıl İspanya’da yaptığımız anlaşmanın onayı. Sayın Erdoğan İsveç’in üyeliğinin onaylanması konusunda kararı verdi. İsveç’in neler yapacağını anlaşmada yazıyor” ifadelerini kullandı.

Türkiye ile İsveç arasında ikili güvenlik mekanizması kurulacağını açıklayan Stoltenberg, NATO tarihinde ilk kez Terörle Mücadele Özel Koordinatörü atanacağını duyurdu.

Mutabakat metni yayımlandı

Üçlü zirvenin ardından NATO’dan yayınlanan 7 maddelik mutabakat metninde şu ifadeler yer aldı: “10 Temmuz 2023 tarihinde Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoǧan, İsveç Başbakanı Ulf Kristersson ve NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg Vilnius’ta düzenlenen NATO Zirvesi’nde bir araya geldi.

Son NATO Zirvesi’nden bu yana İsveç ve Türkiye, Türkiye’nin meşru güvenlik kaygılarını gidermek üzere yakın işbirliği içinde çalışmışlardır. Bu sürecin bir parçası olarak İsveç anayasasını değiştirdi, yasalarını değiştirdi, PKK’ya karşı terörle mücadele işbirliğini önemli ölçüde genişletti ve Türkiye’ye silah ihracatını yeniden başlattı; tüm bu adımlar 2022’de kabul edilen Üçlü Memorandum’da belirtilmişti.

İsveç ve Türkiye bugün hem 2022 Madrid NATO Zirvesi’nde kurulan Üçlü Daimi Ortak Mekanizma hem de her yıl bakanlar düzeyinde toplanacak ve gerektiğinde çalışma grupları oluşturacak yeni bir ikili Güvenlik Mutabakatı çerçevesinde işbirliklerini sürdürme konusunda mutabık kalmışlardır. Bu Güvenlik Mutabakatının ilk toplantısında İsveç, 4. madde de dâhil olmak üzere Üçlü Mutabakatın tüm unsurlarının tam olarak uygulanmasına yönelik olarak, terörizmin tüm şekil ve tezahürlerine karşı sürdürdüğü mücadelenin temeli olarak bir yol haritası sunacaktır. İsveç, YPG/PYD’ye ve Türkiye’de FETÖ olarak tanımlanan örgüte destek vermeyeceğini bir kez daha yineler.

Hem İsveç hem de Türkiye terörle mücadelede işbirliğinin İsveç’in NATO üyeliğinden sonra da devam edecek uzun vadeli bir çaba olduğu konusunda mutabık kalmışlardır. Genel Sekreter Stoltenberg ayrıca NATO’nun terörizmin tüm şekil ve tezahürlerini kategorik olarak kınadığını bir kez daha teyit etti. NATO, Genel Sekreter’in NATO’da ilk kez Terörle Mücadele Özel Koordinatörlüğü’nü kurması da dahil olmak üzere, bu alandaki çalışmalarını önemli ölçüde hızlandıracaktır.

Müttefikler arasında savunma ticareti ve yatırımına yönelik hiçbir kısıtlama, engel veya yaptırım olmaması gerektiği ilkesine bağlıyız. Bu tür engellerin ortadan kaldırılması için çalışacağız.

İsveç ve Türkiye ayrıca Türkiye-İsveç Ortak Ekonomik ve Ticaret Komitesi (JETCO) aracılığıyla ekonomik işbirliğini artırma konusunda da mutabık kalmışlardır. Hem Türkiye hem de İsveç, ikili ticaret ve yatırımları artırmak için fırsatları azami düzeye çıkarmaya çalışacaktır. İsveç, AB-Türkiye Gümrük Birliği’nin modernizasyonu ve vize serbestisi de dâhil olmak üzere Türkiye’nin AB’ye katılım sürecini yeniden canlandırma çabalarını aktif olarak destekleyecektir.

Bu temelde ve Avrupa-Atlantik bölgesinin caydırıcılığı ve savunmasına ilişkin zorunluluklar göz önüne alındığında, Türkiye, İsveç’in Katılım Protokolünü TBMM’ye iletecek ve onaylanmasını sağlamak üzere Meclis ile yakın işbirliği içinde çalışacaktır.”

Paylaşın

Reuters Yazdı: Türkiye, Avrupa Birliği’nden Mali Destek Bekliyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ve İsveç Başbakanı Ulf Kristersson bir araya gelmiş, toplantının ardından Stoltenberg, İsveç’in NATO üyeliğine ilişkin mutabakata varıldığını söylemişti.

Türkiye’nin İsveç’in üyeliğine ilişkin protokolü yakında TBMM’ye sunacağını duyuran Stoltenberg, İsveç’in NATO üyeliği için mutabakata varılmasını ‘tarihi bir gün’ olarak nitelemişti. İsveç Başbakanı Ulf Kristersson ise, “İsveç için güzel bir gün. (Türkiye ile) İşbirliği formatı olan, yeni bir ikili güvenlik diyaloğu kuracağız.” demişti.

Erdoğan, İsveç’in NATO’ya üyelik süreciyle ilgili, “Zirvede (NATO) Türkiye’ye yönelik yaptırım ve kısıtlama uygulayan müttefiklere bu yanlıştan süratle dönmeleri çağrımızı tekrarlayacağım. İsveç’in NATO’ya üyelik sürecinin ilerleyebilmesi, üçlü mutabakatta kayıtlı hususların yerine getirilmesine bağlıdır” demişti.

“Türkiye’nin Avrupa Birliği’nde önünü açın” diyen Erdoğan, “Biz de Finlandiya ile ilgili nasıl onun önünü açtıysak, İsveç’in de önünü açalım” ifadelerini kullanmıştı.

Türkiye, AB’den somut adımlar bekliyor

Reuters haber ajansına konuşan üst düzey bir Türk yetkili, Ankara’nın İsveç’in NATO üyeliğine itirazını kaldırması karşılığında Batı’dan beklentilerini anlattı. Türk yetkili, Dışişleri Bakanlığı Avrupa Birliği Başkanlığı bünyesinde 2003 yılında başlatılan, ancak 2019’dan bu yana yapılmayan Reform Eylem Grubu toplantılarının yeniden başlatılmasını beklediklerini söyledi.

Ankara’nın Avrupa Birliği’nden somut adımlar atmasını beklediğini belirten yetkili, bu adımları vize serbestisinin yanı sıra Avrupa Birliği’ne katılım müzakerelerinde bazı fasılların kapatılması olarak ifade etti. İsmi açıklanmayan üst düzey yetkili, Türkiye’nin Batı’dan mali destek beklediğini de sözlerine ekledi.

Türkiye’nin Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile “makul” bir ilişki geliştireceğini söyleyen Türk yetkili, iki ülke arasındaki tüm sorunlar çözüme kavuşturulamayacak olsa bile bazı konularda acil çözümlere ulaşmayı arzu ettiklerini ifade etti. Yetkili Ankara’nın Batı ile yakınlaşırken Rusya ile ilişkilerine zarar vermeyeceğini de sözlerine ekledi.

Reform Eylem Grubu nedir?

2003 yılı Eylül ayında, Türkiye’nin AB’ye katılım sürecinde, Kopenhag siyasi kriterlerinin yerine getirilmesi için gerekli olan mevzuatı uyumlaştırma çalışmaları kapsamında gerçekleştirilen reformların en üst düzeyde takip edilebilmesi ve uygulanmasını sağlamak amacıyla Reform İzleme Grubu (RİG) kuruldu. 2003-2014 yılları arasında toplam 20 Reform İzleme Grubu toplantısı düzenlendi.

Kasım 2014’te Bakanlar Kurulu’nun onayı ile grubun adı Reform Eylem Grubu olarak değiştirildi ve bugüne kadar altı Reform Eylem Grubu toplantısı yapıldı. Bu toplantıların sonuncusu 9 Mayıs 2019 tarihinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında düzenlendi.

Paylaşın

İsveç’in NATO Üyeliği: Rusya: Negatif Etkileri Olacak

İsveç’in NATO’ya üye olmasının, Rusya’nın güvenliği açısından açık bir şekilde negatif etkileri olacağını söyleyen Kremlin Sözcüsü Dimitri Peskov, Moskova’nın Finlandiya’nın ittifaka katılmasının ardından alınanlara benzer önlemler alacağını vurguladı.

Dimitri Peskov, Ankara’nın İsveç’in NATO’ya girişine muhalefetine son vermesi konusunda da, Türkiye’nin NATO’da zorunlulukları bulunduğunu ve bu anlamda bir yanılsamalarının olmadığını söyledi. Peskov, Rusya ve Türkiye’nin görüş ayrılıklarıyla birlikte, ortak çıkarları da bulunduğunu ve Moskova’nın Ankara ile ilişkilerini daha da geliştirmek istediğini de belirtti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İsveç’in NATO (Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü) üyeliğine yeşil ışık yakmasının ardından, Kremlin’den konuya ilişkin açıklama geldi. Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, İsveç’in NATO üyeliğinin Rusya’nın güvenliği üzerinde olumsuz etkileri olacağını dile getirdi.

Moskova’nın Finlandiya’nın ardından alınan önlemlere benzer yanıtlar vereceğini söyleyen Peskov, “İsveç’in NATO üyeliği hakkında Türkiye’nin NATO’ya karşı yükümlülükleri var, bunların farkındayız” dedi. Kremlin Sözcüsü, Rusya ve Türkiye’nin farklılıkları olduğunu ancak bazı ortak çıkarları da paylaştığını belirterek, Moskova’nın Ankara ile ilişkilerini daha da geliştirmek istediğini sözlerine ekledi.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov da Türkiye’nin İsveç’in NATO üyeliğine yeşil ışık yakmasına ilişkin açıklama yaparak ‘Rusya’nın İsveç ve Ukrayna’nın olası NATO üyeliği karşısında uygun ve zamanlı önlemler aldığını’ söyledi. Vilnius’taki NATO Zirvesi’nin ilk gününde konuşan Lavrov, Rusya’nın kendi ‘meşru güvenlik çıkarlarını koruyacağını’ bildirdi.

“Belirsizlik zayıflıktır”

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy de Vilnius’taki zirvede Ukrayna’ya NATO üyeliği için bir zaman çizelgesi sunulmazsa bunun ‘absürt’ olacağını söyledi. Telegram kanalından İngilizce açıklama yapan Zelenskiy, Ukrayna’ya (NATO üyeliğine) davet ya da Ukrayna’nın üyeliği için bir zaman çizelgesi sunulmazsa bu, emsalsiz ve absürt olur. Bir yandan da Ukrayna’yı davet etmek için bile ‘koşullar’la ilgili muğlak ifadeler ekleniyor” dedi.

Ukrayna’nın NATO üyeliği konusunda devam eden belirsizliğin Rusya’ya ‘terörünü devam ettirme motivasyonu vereceğini’ iddia eden Zelenskiy, bugün başlayan zirveye katılacağını söyledi. Zelenskiy, “Belirsizlik zayıflıktır. Bunu zirvede açıkça ele alacağım” dedi.

Ne olmuştu?

Rusya’nın Ukrayna’ya başlattığı operasyonun ardından İsveç ve Finlandiya NATO’ya katılmak için resmi başvuruda bulunmuş ama Türkiye iki ülkenin adaylıkları konusunda ‘endişeleri olduğunu’ kaydetmişti. Haziranda İspanya’nın başkenti Madrid’deki NATO zirvesinde Türkiye iki ülkenin NATO üyeliğine itirazından vazgeçmiş, İsveç ve Finlandiya da buna karşılık Türkiye’nin endişelerini gidermek üzere özellikle Türkiye’nin ‘terör şüphelisi’ olarak tanımladığı kişilerin iadesi ve terörle mücadele için adımlar atacaklarını belirtmişti.

İsveç’te Danimarkalı-İsveçli ırkçı siyasetçi Rasmus Paludan’ın Stockholm’deki Türkiye Büyükelçiliği önünde Kuran yakma eylemine izin verilmesi, İsveç’te Erdoğan maketiyle yapılan eyleme soruşturma açılmaması ve Today’s Zaman’ın eski genel yayın yönetmeni Bülent Keneş gibi isimlerin Türkiye’ye iade edilmemesi ilişkilerin gerilmesine neden olmuştu. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da bunun üzerine Finlandiya’nın üyeliğini onaylayabileceklerini ama İsveç’in ‘destek beklememesi gerektiğini’ söylemişti.

Bunun üzerine Finlandiya’nın NATO’ya katılım protokolünün onaylanmasına ilişkin kanun teklifi, TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilmişti.

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, “Kesinlikle bir tehdit” diyerek Finlandiya’nın üyeliğine tepki göstermiş ve şu açıklamalarda bulunmuştu: “Finlandiya, AB’nin Rusya’ya yönelik dostane olmayan adımlarına dahil oldu. NATO’nun genişlemesi Dünya ve Avrupa’yı daha istikrarlı hale getirmeyecek. Rusya ile NATO arasında doğrudan bir çatışmadan herkes kaçınıyor.”

(Kaynak: Gazete Duvar)

Paylaşın

Türkiye “İsveç’in NATO Üyeliği Onayı” İle Ne Kazandı, Ne Kazanamadı?

Düşünce kuruluşu German Marshall Fund Türkiye Direktörü Özgür Ünlühisarcıklı “ne kazanıldığı” açısından değerlendirme yapabilmek için son bir yıla bakmak gerektiğini belirterek “İsveç ve Finlandiya ile yaşanan süreç ile Türkiye için önemli olan PKK, YPG ve FETÖ gibi” güvenlik tehditleriyle ilgili bir farkındalık yaratıldığını düşünüyor.

Emekli Büyükelçi Ahmet Erozan’a göre İsveç eskiden beri AB içinde Türkiye’ye üyelik açısından sıcak bakan ülkelerden biri ve bu nedenle bu uzlaşıdaki madde yeni bir kazanım değil. Deneyimli diplomat Erozan, Finlandiya ve İsveç ile ilgili müzakerelerin sürecin başından beri yanlış kurgulandığını söyledi.

İsveç’in NATO üyeliği, 14 aylık çabanın ardından Pazartesi gecesi Türkiye’nin itirazını kaldırmasıyla daha da somutlaştı. Vilnius’ta sağlanan uzlaşmada, 28 Mayıs’taki seçim sonrası Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yemin töreni için NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in Ankara ziyareti ve ardından yaşanan diplomatik temaslar etkili oldu.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın birkaç kez ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken ile yaptığı telefon görüşmelerinin ardından ABD Başkanı Joe Biden ile Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da hafta sonu telefonla görüştü.

Ankara’dan son haftalarda ardı ardına olumsuz tonda açıklamalar gelse de ABD başta olmak üzere İttifak ülkeleri, Madrid zirvesindekine benzer bir “son dakika uzlaşısı” konusunda iyimserdi. Cuma gününden başlayarak hafta sonu sıklaşan diplomatik temaslarda da uzlaşının detayları ve yapılan yedi maddelik ortak açıklama belirlendi.

“Erdoğan’a Biden’dan ABD daveti gelebilir”

NATO Zirvesi marjında dün gece sağlanan uzlaşıyla Türkiye’nin ne kazandığı ya da kazanamadığı ileriki dönemlerdeki muhtemel yansımaları ile birlikte tartışmaya açıldı.

DW Türkçe’den Gülsen Solaker’e konuşan düşünce kuruluşu German Marshall Fund Türkiye Direktörü Özgür Ünlühisarcıklı “ne kazanıldığı” açısından değerlendirme yapabilmek için son bir yıla bakmak gerektiğini belirterek “İsveç ve Finlandiya ile yaşanan süreç ile Türkiye için önemli olan PKK, YPG ve FETÖ gibi” güvenlik tehditleriyle ilgili bir farkındalık yaratıldığını düşünüyor.

“Önce Finlandiya’nın ama daha çok da İsveç’in siyasal kültürü değişti” diyen Ünlühisarcıklı, bunun yanı sıra ABD’nin vermesi durumunda F-16’ları almanın da bir başarı olarak görülebileceğini ancak Ankara için yeterli olmayabileceğini kanısında. Ünlühisarcıklı, Biden-Erdoğan görüşmesinden Erdoğan için ABD’ye bir davet çıkmasını da bekliyor.

Biden ile Erdoğan bugün saat 18.00’de bir araya gelecek. Görüşmenin ve Biden’ın vereceği mesajların dünkü uzlaşının etkilerini taşıması bekleniyor.

“Müzakereler yanlış kurgulandı”

Uzlaşının unsurlarından bir diğeri de İsveç’in Avrupa Birliği (AB) üyeliği konusunda Türkiye’ye destek vermesi. Ancak Emekli Büyükelçi Ahmet Erozan’a göre İsveç eskiden beri AB içinde Türkiye’ye üyelik açısından sıcak bakan ülkelerden biri ve bu nedenle bu uzlaşıdaki madde yeni bir kazanım değil.

Deneyimli diplomat Erozan, Finlandiya ve İsveç ile ilgili müzakerelerin sürecin başından beri yanlış kurgulandığını söyleyerek şöyle konuşuyor:

“Bu işi NATO üzerinden çözmeye çalışmak hataydı. Bunu İsveç ile ikili düzeyde çözecektik biz. Çünkü NATO üzerinden çözmeye başladığınız andan itibaren bütün diğer NATO üyelerini karşımıza almış olduk. Bir diğer hata eğer bu pazarlıkta AB üyelik kozunu kullanmak istiyor idiysek bunu en başta söyleyecek ve sonra bekleyecektik karşılığını verip vermediklerine. Şu anda o laf da kaldı ortada.”

Erdoğan dün Vilnius’a giderken havaalanındaki basın toplantısında “Bize verilen sözlerin tutulmasını istiyoruz. Önce Avrupa Birliği’nde Türkiye’nin önünü açın biz de İsveç’in önünü açalım” derken AB üyeleri ve yetkililerinden ikisinin ayrı süreçler olduğuna yönelik açıklamalar gelmişti.

Erozan, diplomatik müzakereler için “karşı tarafın güç ve zafiyetlerine bakacağınız gibi kendi güç ve zafiyetlerinize de bakmanız lazım” uyarısında bulunarak Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik buhranın en önemli zafiyeti olduğunu belirtiyor.

ABD’den F-16’lar için onay gelir mi?

Dün gece sağlanan uzlaşının ardından bu zirveden zaferle dönmek isteyen ABD’den de ardı ardına açıklamalar geldi.

ABD Başkanı Joe Biden tarafından yapılan yazılı açıklamada, “Türkiye, İsveç ve NATO Genel Sekreteri’nin bu akşamki açıklamasını memnunlukla karşıladım. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Türkiye ile Avrupa-Atlantik bölgesinde savunma ve caydırma faaliyetlerini ilerletmek amacıyla çalışmaya hazırım” denildi.

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) da Ankara’nın onayının ardından Savunma Bakanı Lloyd Austin’in Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ile yaptığı telefon görüşmesinde Türkiye’nin askeri modernizasyon çabalarına verilen desteği görüştüğünü bildirdi.

Bu son uzlaşıyla birlikte Türkiye ile ABD arasındaki kanalların açılmakta olduğunu gözlemlediğini söyleyen Ünlühisarcıklı, iki ülkenin savunma sanayi işbirliğinin F-16’larla sınırlandırılmaması gerektiğini vurguluyor. Ünlühisarcıklı, “Bundan sonra örneğin bence S-400 meselesinin çözümüne odaklanılmalı. Sonra da Türkiye’nin F-35 programına nasıl dönebileceği hesap edilmeli” diyor.

ABD Kongresi’ndeki Türkiye’ye yönelik olumsuz imajın İsveç onayının ardından değişip değişmeyeceğini zaman gösterecek. Erozan da F-16’lar için onay çıkması durumunda bunun Yunanistan’a verilecek olan F-35’lerle bir paket halinde olacağını belirterek ABD’nin bu dengeyi her zaman için gözettiğini hatırlatıyor.

Denge Rusya’dan Batı’ya mı kayıyor?

Türkiye’nin uzun bir süredir sürdürdüğü itirazını kaldırmasıyla Rusya ile Batı arasındaki denge politikasını ekonomik sebeplerle biraz da Batı lehine kaydırmakta olduğu yorumları da yapılmaya başlandı.

Ünlühisarcıklı, bu tür “eksen kayması” yorumlarına hep ihtiyatlı yaklaştığını belirterek bununla birlikte son dönemde dört gelişmenin dikkat çektiğini söylüyor ve bunları şöyle sıralıyor:

“Birincisi Wagner ayaklanması sırasında Türkiye ortadan bir pozisyon aldı, itidal çağrısı falan yaptı. Yani Wagner’e çok sert tonda karşı çıkan ve Putin’e destek veren bir söylem kullanmadı. Birkaç gün önce Ukrayna’nın NATO üyeliğini desteklediğini Erdoğan vurguladı. Bu da aslında Türkiye’nin uzun süredir izlediği politikasına uygun ama bunu vurgulamak durumunda değildi. Ardından Azov komutanlarını Zelenskiy’e teslim etti. Son olarak da İsveç’in üyeliğini onayladı.”

Tüm bu adımların Rusya’nın hoşuna gitmeyecek şeyler olduğunu söyleyen Ünlühisarcıklı, bu nedenle “Türkiye yüzünü Batı’ya mı dönüyor?” sorusunun haklı bir soru olduğunu belirtiyor ve şöyle yanıtlıyor:

“Bence seçimlerden sonra Erdoğan artık ABD ve Avrupa’yla daha pozitif ilişkiler ve onlar tarafından kabul edilmek istiyor. Mesela AB’de önümüzü açın sözleri; bu konuda bir şey olacağı yok bunu onlar da biliyor. Ama orada söylemek istediği ‘beni dışlamayın’.”

Türkiye’nin attığı bu adımlara karşılık Rusya’nın nasıl bir tepki vereceği de merak ediliyor.

Erozan’a göre bunun yansımasının belki kısa vadede değil ama orta vadede görülebilir. Erozan, henüz ödenmeyen doğal gaz bedelleri dahil olmak üzere Rusya’nın alacaklarını tahsil etmek isteyeceğine işaret ediyor.

Uzlaşının detayları neler?

Vilnius’ta gece sağlanan uzlaşının ardından taraflar yedi maddelik bir ortak açıklama yaptı.

Açıklamanın giriş bölümü mahiyetindeki birinci maddesinin ardından ikinci maddede İsveç’in son 14 ayda yaptıkları sıralanarak “Bu sürecin bir parçası olarak 2022 yılında mutabık kalınan Üçlü Muhtıra’da belirlenen bütün adımlar çerçevesinde, İsveç Anayasası’nı tadil etmiş, yasalarını değiştirmiş, PKK’ya karşı terörle mücadelede iş birliğini kayda değer şekilde genişletmiş ve Türkiye’ye silah ihracatını yeniden başlatmıştır” deniliyor.

Türkiye ile İsveç’in yılda bir kez bir araya geleceği ve yeni bir ikili güvenlik mekanizması çerçevesinde iş birliğine devam edeceğinin belirtildiği üçüncü maddede, “Güvenlik Komitesi’nin ilk toplantısında İsveç terörizmin tüm tür ve tezahürleriyle mücadelesinin temeli olarak Üçlü Muhtıra’nın 4. maddesi dahil tüm unsurlarının tam manasıyla uygulanmasına yönelik bir yol haritası sunacaktır. İsveç, YPG/PYD ve Türkiye’de FETÖ olarak tanımlanan örgüte destek vermeyeceğini yineler” ifadelerine yer veriliyor.

Açıklamanın dördüncü maddesinde ise Genel Sekreter Stoltenberg’in de NATO’nun tüm tür ve tezahürleriyle terörizmi kategorik şekilde kınadığını yeniden teyit ettiği belirtilerek NATO’nun tarihinde ilk kez Terörle Mücadele Özel Koordinatörü pozisyonu tesis edeceği ve bu alandaki çalışmalarını kayda değer şekilde hızlandıracağı kaydediliyor.

Ankara’nın rahatsız olduğu savunma alanındaki ambargolar konusuna 5. maddede değinilerek “müttefikler arasında savunma ticareti ve yatırımları konusunda herhangi bir kısıtlama, engel veya yaptırım olmaması gerektiği yönündeki ilkeye bağlılık” tekrarlanıyor ve bu tür engellerin ortadan kaldırılmasına yönelik çalışılacağı belirtiliyor.

Uzlaşının 6. maddesinde Türkiye ve İsveç’in ekonomik işbirliğini artırma konusunda mutabık kaldıkları ifade edilerek iki ülkenin ikili ticaret ve yatırımları artırmaya yönelik fırsatları maksimize edecekleri kaydediliyor. Ayrıca “İsveç, Türkiye’nin, Türkiye-AB Gümrük Birliği’nin güncellenmesi ve vize serbesti dahil AB’ye üyelik sürecinin yeniden canlandırılması konusundaki çabalara aktif destek verecektir” de deniliyor.

Açıklamanın 7. maddesi ile de “Avrupa-Atlantik bölgesinin caydırıcılık ve savunma gereklilikleri bağlamında Türkiye’nin İsveç’in Katılım Protokollerini TBMM’ye sevk edeceği ve onaylanmasını sağlamak için Meclis’le yakın işbirliği içinde olacağı” kayda alınıyor.

Stoltenberg dün geceki basın toplantısında Erdoğan’ın katılım protokollerini “mümkün olduğunca çabuk” sevk edeceği vaadinde bulunduğunu belirtmişti. TBMM’nin 13 Temmuz olan yaz tatiline girme takviminin biraz uzaması ve o arada İsveç onayının geçmesi beklentiler arasında.

Paylaşın