Düşünce kuruluşu German Marshall Fund Türkiye Direktörü Özgür Ünlühisarcıklı “ne kazanıldığı” açısından değerlendirme yapabilmek için son bir yıla bakmak gerektiğini belirterek “İsveç ve Finlandiya ile yaşanan süreç ile Türkiye için önemli olan PKK, YPG ve FETÖ gibi” güvenlik tehditleriyle ilgili bir farkındalık yaratıldığını düşünüyor.
Emekli Büyükelçi Ahmet Erozan’a göre İsveç eskiden beri AB içinde Türkiye’ye üyelik açısından sıcak bakan ülkelerden biri ve bu nedenle bu uzlaşıdaki madde yeni bir kazanım değil. Deneyimli diplomat Erozan, Finlandiya ve İsveç ile ilgili müzakerelerin sürecin başından beri yanlış kurgulandığını söyledi.
İsveç’in NATO üyeliği, 14 aylık çabanın ardından Pazartesi gecesi Türkiye’nin itirazını kaldırmasıyla daha da somutlaştı. Vilnius’ta sağlanan uzlaşmada, 28 Mayıs’taki seçim sonrası Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yemin töreni için NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in Ankara ziyareti ve ardından yaşanan diplomatik temaslar etkili oldu.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın birkaç kez ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken ile yaptığı telefon görüşmelerinin ardından ABD Başkanı Joe Biden ile Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da hafta sonu telefonla görüştü.
Ankara’dan son haftalarda ardı ardına olumsuz tonda açıklamalar gelse de ABD başta olmak üzere İttifak ülkeleri, Madrid zirvesindekine benzer bir “son dakika uzlaşısı” konusunda iyimserdi. Cuma gününden başlayarak hafta sonu sıklaşan diplomatik temaslarda da uzlaşının detayları ve yapılan yedi maddelik ortak açıklama belirlendi.
“Erdoğan’a Biden’dan ABD daveti gelebilir”
NATO Zirvesi marjında dün gece sağlanan uzlaşıyla Türkiye’nin ne kazandığı ya da kazanamadığı ileriki dönemlerdeki muhtemel yansımaları ile birlikte tartışmaya açıldı.
DW Türkçe’den Gülsen Solaker’e konuşan düşünce kuruluşu German Marshall Fund Türkiye Direktörü Özgür Ünlühisarcıklı “ne kazanıldığı” açısından değerlendirme yapabilmek için son bir yıla bakmak gerektiğini belirterek “İsveç ve Finlandiya ile yaşanan süreç ile Türkiye için önemli olan PKK, YPG ve FETÖ gibi” güvenlik tehditleriyle ilgili bir farkındalık yaratıldığını düşünüyor.
“Önce Finlandiya’nın ama daha çok da İsveç’in siyasal kültürü değişti” diyen Ünlühisarcıklı, bunun yanı sıra ABD’nin vermesi durumunda F-16’ları almanın da bir başarı olarak görülebileceğini ancak Ankara için yeterli olmayabileceğini kanısında. Ünlühisarcıklı, Biden-Erdoğan görüşmesinden Erdoğan için ABD’ye bir davet çıkmasını da bekliyor.
Biden ile Erdoğan bugün saat 18.00’de bir araya gelecek. Görüşmenin ve Biden’ın vereceği mesajların dünkü uzlaşının etkilerini taşıması bekleniyor.
“Müzakereler yanlış kurgulandı”
Uzlaşının unsurlarından bir diğeri de İsveç’in Avrupa Birliği (AB) üyeliği konusunda Türkiye’ye destek vermesi. Ancak Emekli Büyükelçi Ahmet Erozan’a göre İsveç eskiden beri AB içinde Türkiye’ye üyelik açısından sıcak bakan ülkelerden biri ve bu nedenle bu uzlaşıdaki madde yeni bir kazanım değil.
Deneyimli diplomat Erozan, Finlandiya ve İsveç ile ilgili müzakerelerin sürecin başından beri yanlış kurgulandığını söyleyerek şöyle konuşuyor:
“Bu işi NATO üzerinden çözmeye çalışmak hataydı. Bunu İsveç ile ikili düzeyde çözecektik biz. Çünkü NATO üzerinden çözmeye başladığınız andan itibaren bütün diğer NATO üyelerini karşımıza almış olduk. Bir diğer hata eğer bu pazarlıkta AB üyelik kozunu kullanmak istiyor idiysek bunu en başta söyleyecek ve sonra bekleyecektik karşılığını verip vermediklerine. Şu anda o laf da kaldı ortada.”
Erdoğan dün Vilnius’a giderken havaalanındaki basın toplantısında “Bize verilen sözlerin tutulmasını istiyoruz. Önce Avrupa Birliği’nde Türkiye’nin önünü açın biz de İsveç’in önünü açalım” derken AB üyeleri ve yetkililerinden ikisinin ayrı süreçler olduğuna yönelik açıklamalar gelmişti.
Erozan, diplomatik müzakereler için “karşı tarafın güç ve zafiyetlerine bakacağınız gibi kendi güç ve zafiyetlerinize de bakmanız lazım” uyarısında bulunarak Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik buhranın en önemli zafiyeti olduğunu belirtiyor.
ABD’den F-16’lar için onay gelir mi?
Dün gece sağlanan uzlaşının ardından bu zirveden zaferle dönmek isteyen ABD’den de ardı ardına açıklamalar geldi.
ABD Başkanı Joe Biden tarafından yapılan yazılı açıklamada, “Türkiye, İsveç ve NATO Genel Sekreteri’nin bu akşamki açıklamasını memnunlukla karşıladım. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Türkiye ile Avrupa-Atlantik bölgesinde savunma ve caydırma faaliyetlerini ilerletmek amacıyla çalışmaya hazırım” denildi.
ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) da Ankara’nın onayının ardından Savunma Bakanı Lloyd Austin’in Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ile yaptığı telefon görüşmesinde Türkiye’nin askeri modernizasyon çabalarına verilen desteği görüştüğünü bildirdi.
Bu son uzlaşıyla birlikte Türkiye ile ABD arasındaki kanalların açılmakta olduğunu gözlemlediğini söyleyen Ünlühisarcıklı, iki ülkenin savunma sanayi işbirliğinin F-16’larla sınırlandırılmaması gerektiğini vurguluyor. Ünlühisarcıklı, “Bundan sonra örneğin bence S-400 meselesinin çözümüne odaklanılmalı. Sonra da Türkiye’nin F-35 programına nasıl dönebileceği hesap edilmeli” diyor.
ABD Kongresi’ndeki Türkiye’ye yönelik olumsuz imajın İsveç onayının ardından değişip değişmeyeceğini zaman gösterecek. Erozan da F-16’lar için onay çıkması durumunda bunun Yunanistan’a verilecek olan F-35’lerle bir paket halinde olacağını belirterek ABD’nin bu dengeyi her zaman için gözettiğini hatırlatıyor.
Denge Rusya’dan Batı’ya mı kayıyor?
Türkiye’nin uzun bir süredir sürdürdüğü itirazını kaldırmasıyla Rusya ile Batı arasındaki denge politikasını ekonomik sebeplerle biraz da Batı lehine kaydırmakta olduğu yorumları da yapılmaya başlandı.
Ünlühisarcıklı, bu tür “eksen kayması” yorumlarına hep ihtiyatlı yaklaştığını belirterek bununla birlikte son dönemde dört gelişmenin dikkat çektiğini söylüyor ve bunları şöyle sıralıyor:
“Birincisi Wagner ayaklanması sırasında Türkiye ortadan bir pozisyon aldı, itidal çağrısı falan yaptı. Yani Wagner’e çok sert tonda karşı çıkan ve Putin’e destek veren bir söylem kullanmadı. Birkaç gün önce Ukrayna’nın NATO üyeliğini desteklediğini Erdoğan vurguladı. Bu da aslında Türkiye’nin uzun süredir izlediği politikasına uygun ama bunu vurgulamak durumunda değildi. Ardından Azov komutanlarını Zelenskiy’e teslim etti. Son olarak da İsveç’in üyeliğini onayladı.”
Tüm bu adımların Rusya’nın hoşuna gitmeyecek şeyler olduğunu söyleyen Ünlühisarcıklı, bu nedenle “Türkiye yüzünü Batı’ya mı dönüyor?” sorusunun haklı bir soru olduğunu belirtiyor ve şöyle yanıtlıyor:
“Bence seçimlerden sonra Erdoğan artık ABD ve Avrupa’yla daha pozitif ilişkiler ve onlar tarafından kabul edilmek istiyor. Mesela AB’de önümüzü açın sözleri; bu konuda bir şey olacağı yok bunu onlar da biliyor. Ama orada söylemek istediği ‘beni dışlamayın’.”
Türkiye’nin attığı bu adımlara karşılık Rusya’nın nasıl bir tepki vereceği de merak ediliyor.
Erozan’a göre bunun yansımasının belki kısa vadede değil ama orta vadede görülebilir. Erozan, henüz ödenmeyen doğal gaz bedelleri dahil olmak üzere Rusya’nın alacaklarını tahsil etmek isteyeceğine işaret ediyor.
Uzlaşının detayları neler?
Vilnius’ta gece sağlanan uzlaşının ardından taraflar yedi maddelik bir ortak açıklama yaptı.
Açıklamanın giriş bölümü mahiyetindeki birinci maddesinin ardından ikinci maddede İsveç’in son 14 ayda yaptıkları sıralanarak “Bu sürecin bir parçası olarak 2022 yılında mutabık kalınan Üçlü Muhtıra’da belirlenen bütün adımlar çerçevesinde, İsveç Anayasası’nı tadil etmiş, yasalarını değiştirmiş, PKK’ya karşı terörle mücadelede iş birliğini kayda değer şekilde genişletmiş ve Türkiye’ye silah ihracatını yeniden başlatmıştır” deniliyor.
Türkiye ile İsveç’in yılda bir kez bir araya geleceği ve yeni bir ikili güvenlik mekanizması çerçevesinde iş birliğine devam edeceğinin belirtildiği üçüncü maddede, “Güvenlik Komitesi’nin ilk toplantısında İsveç terörizmin tüm tür ve tezahürleriyle mücadelesinin temeli olarak Üçlü Muhtıra’nın 4. maddesi dahil tüm unsurlarının tam manasıyla uygulanmasına yönelik bir yol haritası sunacaktır. İsveç, YPG/PYD ve Türkiye’de FETÖ olarak tanımlanan örgüte destek vermeyeceğini yineler” ifadelerine yer veriliyor.
Açıklamanın dördüncü maddesinde ise Genel Sekreter Stoltenberg’in de NATO’nun tüm tür ve tezahürleriyle terörizmi kategorik şekilde kınadığını yeniden teyit ettiği belirtilerek NATO’nun tarihinde ilk kez Terörle Mücadele Özel Koordinatörü pozisyonu tesis edeceği ve bu alandaki çalışmalarını kayda değer şekilde hızlandıracağı kaydediliyor.
Ankara’nın rahatsız olduğu savunma alanındaki ambargolar konusuna 5. maddede değinilerek “müttefikler arasında savunma ticareti ve yatırımları konusunda herhangi bir kısıtlama, engel veya yaptırım olmaması gerektiği yönündeki ilkeye bağlılık” tekrarlanıyor ve bu tür engellerin ortadan kaldırılmasına yönelik çalışılacağı belirtiliyor.
Uzlaşının 6. maddesinde Türkiye ve İsveç’in ekonomik işbirliğini artırma konusunda mutabık kaldıkları ifade edilerek iki ülkenin ikili ticaret ve yatırımları artırmaya yönelik fırsatları maksimize edecekleri kaydediliyor. Ayrıca “İsveç, Türkiye’nin, Türkiye-AB Gümrük Birliği’nin güncellenmesi ve vize serbesti dahil AB’ye üyelik sürecinin yeniden canlandırılması konusundaki çabalara aktif destek verecektir” de deniliyor.
Açıklamanın 7. maddesi ile de “Avrupa-Atlantik bölgesinin caydırıcılık ve savunma gereklilikleri bağlamında Türkiye’nin İsveç’in Katılım Protokollerini TBMM’ye sevk edeceği ve onaylanmasını sağlamak için Meclis’le yakın işbirliği içinde olacağı” kayda alınıyor.
Stoltenberg dün geceki basın toplantısında Erdoğan’ın katılım protokollerini “mümkün olduğunca çabuk” sevk edeceği vaadinde bulunduğunu belirtmişti. TBMM’nin 13 Temmuz olan yaz tatiline girme takviminin biraz uzaması ve o arada İsveç onayının geçmesi beklentiler arasında.