“North Atlantic Treaty Organization” Türkçesi “Kuzey Atlantik Paktı Teşkilatı” bildiğimiz ismiyle NATO. İkinci Dünya Savaşının ardından 12 ile ülke kurulan bugün 30 ülkenin içinde yer aldığı NATO sınırlarını gün geçtikçe genişletiyor.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin ardından Finlandiya ve İsveç resmen NATO’ya üyelik başvurusu yaptı. İki ülke, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sonrası ittifaka katılma kararı aldı.
Peki, NATO neden kuruldu, amacı nedir, nasıl finanse ediliyor, devletler neden NATO’da yer almak istiyor?
“Halklara Karşı Bir Örgütlenme NATO” kitabının yazarı Semih Hiçyılmaz Bianet’ten Ruken Tuncel’e anlattı.
NATO neden kuruldu: NATO, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra 1949’da ABD, Kanada, İngiltere, Fransa ve İtalya gibi ülkelerin içinde olduğu 12 ülke tarafından Sovyetlere karşı kuruldu.
İkinci dünya savaşından sonra güçlenen yeni emperyalist güçler “birimize saldırı hepimize saldırıdır” diyerek, Sovyetlere, dünyada yükselen sosyalist mücadeleye ve işçi sınıfına karşı örgütlenmeye gitti. Amaçları dünya çapında sosyalizmin kazandığı prestijin önünü kesmekti.
NATO nasıl finanse ediliyor: Her ülkeden ciddi bir kaynaklar aktarılıyor. Ülkeler sömürdükleri ülkelerden elde ettikleri gelirlerin önemli bir kısmını NATO aktarıyor.
NATO’da yer almak ülkeler için neden önemli: Kapitalist bir yol seçen bir devlet kendini daha güçlü hissetmek için NATO yer almak istiyor. Esas amaç da, pazar paylaşımda yer almak. Bugün Fillandiya bugün pratik tartışmalarda Rusya tehdidine karşı gerekçeler öne sürülüyor. Bugün Ukrayna, Rusya, ABD, NATO ülkeleri arasında bir pazar paylaşımı var. Fillandiya ve İsveç de tıpkı diğer ülkeler gibi bu Pazar paylaşımının içinde olmak istiyor.
NATO denildiğinde neden akla savaş geliyor: Çünkü NATO emperyalist bir savaş örgütü, saldırı amacıyla kurulmuş bir örgüt. Bunun dışında başka bir amacı yok silahlı bir savaş örgütü, kurulduğu günden bugüne kadar NATO’yu nerede gördüysek savaş var, kan var. Gittiği hiçbir yerde halklara zulümden başka bir şey getirmedi.
Türkiye NATO’ya ne zaman katıldı?
Türkiye, NATO üyeliğine resmen ilk başvuruyu 11 Mayıs 1950’de yaptı. Cumhuriyet Halk Partisi tarafından yapılan bu başvurudan herhangi bir sonuç alınamadı. Seçimlerin ardından ise NATO’ya girme çabaları, iktidarı kazanan Demokrat Parti tarafından yürütüldü. Bu doğrultuda 1950 yılında Kore Savaşı’na asker gönderen Türkiye, 1952’de Yunanistan ile birlikte NATO üyeliğine resmen kabul edildi.
NATO operasyonları
NATO, Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte ortaya çıkan yeni uluslararası atmosferde kendine yeni sorumluluklar atfederek, proaktif bir rol üstlendi.
90’lı yılların başında bazı askeri operasyonlar gerçekleştirdi. Irak’ın Kuveyt’i işgali sonrasında yürütülen “Operasyon Anchor Guard” bu operasyonların ilkiydi.
Bir diğer operasyonu ise; El-Kaide’nin 11 Eylül 2001’de ABD’deki ikiz kulelere saldırısının ardından Ekim 2001’de başlatılan Etkin Çaba Harekâtı (Operation Active Endeavour) oldu. Bu harekât, “teröre karşı” düzenlenen ve Antlaşmanın 5. maddesinin öngördüğü kolektif savunma prensibine dayanan ilk operasyon olarak biliniyor. Etkin Çaba Harekâtı ile birlikte ittifak tarihinde ilk kez Washington Antlaşması’nın 5. maddesi işletildi.
2004 yılından itibaren NATO üyesi olmayan ülkelerin de içinde yer aldığı harekât, Ekim 2016’da resmi olarak sonlandırılana kadar devam etti.
2000’lerde Afganistan ve Afrika Burnu gibi farklı yerlerde de operasyonlar düzenleyen NATO, bu operasyonları beşinci maddenin ortaya koyduğu “kolektif savunma” ilkesine dayandırmak yerine, kriz yönetimi başlığı altında yürüttü.
2014’de düzenlenen Galler Zirvesi’nde ise kolektif savunma prensibi yeniden ön plana çıkarak bu tarihte ortaya konan “Hazırlık Eylem Planı’nın temelini oluşturdu.
Resmi web sitesinde yer aldığı bilgiye göre; NATO, Akdeniz ve Kosova’da hâlâ aktif olarak bulunuyor.
Akdeniz’de “deniz güvenliği” adına varlığını korumaya devam eden ve Türkiye’de Patriot füzeleri ve Havadan Erken İhbar ve Kontrol uçakları konuşlandıran NATO, Rusya’nın 2014’te Ukrayna’ya düzenlediği askeri operasyonlardan itibaren hava-sahası önlemlerini artırdığını belirtiyor.
NATO Antlaşma Metni
Madde 1 – Taraflar, BM Yasası’nda ortaya konduğu üzere, karışmış olabilecekleri herhangi bir uluslararası anlaşmazlığı, uluslararası barış ve güvenlik ve adaleti tehlikeye sokmadan barışçıl yollarla çözmeyi ve uluslararası ilişkilerinde BM’in amaçlarına aykırı olacak şekilde güç kullanımı ya da tehdidinden sakınmayı taahhüt etmektedirler.
Madde 2 – Taraflar, özgür kurumlarını güçlendirerek, bu kurumların üzerine kurulu olduğu ilkelerin daha iyi anlaşılmasını sağlayarak ve istikrar ile refah koşullarını geliştirerek barışçıl ve dostça uluslararası ilişkilerin daha da geliştirilmesine katkı yapacaklardır. Uluslararası ekonomi politikalarında çatışmayı ortadan kaldırmaya yönelecekler ve taraflardan herhangi biri ya da hepsi ile ekonomik işbirliğini teşvik edeceklerdir.
Madde 3 – Bu Antlaşma’nın amaçlarına daha etkin biçimde ulaşabilmek için Taraflar, tek tek ve ortaklaşa olarak, sürekli ve etkin öz-yardım ve karşılıklı yardımlarla, silahlı bir saldırıya karşı bireysel ve toplu direnme kapasitelerini koruyacaklar ve geliştireceklerdir.
Madde 4 – Taraflardan herhangi biri, Taraflardan birinin toprak bütünlüğü, siyasi bağımsızlığı ya da güvenliğinin tehdit edildiğini düşündüğü zaman, tüm Taraflar birlikte danışmalarda bulunacaklardır.
Madde 5 – Taraflar, Kuzey Amerika’da veya Avrupa’da içlerinden bir veya daha çoğuna yöneltilecek silahlı bir saldırının hepsine yöneltilmiş bir saldırı olarak değerlendirileceği ve eğer böyle bir saldın olursa BM Yasası’nın 51. Maddesinde tanınan bireysel ya da toplu öz savunma hakkını kullanarak, Kuzey Atlantik bölgesinde güvenliği sağlamak ve korumak için bireysel olarak ve diğerleri ile birlikte, silahlı kuvvet kullanımı da dahil olmak üzere gerekli görülen eylemlerde bulunarak saldırıya uğrayan Taraf ya da Taraflara yardımcı olacakları konusunda anlaşmışlardır. Böylesi herhangi bir saldın ve bunun sonucu olarak alınan bütün önlemler derhal Güvenlik Konseyi’ne bildirilecektir. Güvenlik Konseyi, uluslararası barış ve güvenliği sağlamak ve korumak için gerekli önlemleri aldığı zaman, bu önlemlere son verilecektir.
Madde 6 – Madde 5 açısından, Taraflardan bir ya da daha çoğuna karşı silahlı saldın, aşağıdakileri de kapsar: – Tarafların Avrupa ya da Kuzey Amerika’daki topraklarına, Fransa’nın Cezayir Bölgesine (**), Türkiye topraklarına veya Taraflardan herhangi birinin egemenliği altında olan ve Yengeç Dönencesi’nin kuzeyinde yer alan adalara yapılan silahlı saldırı; – Bu topraklarda ya da bu toprakların üzerindeki hava sahasında bulunan, ya da Antlaşma’nın yürürlüğe girdiği tarihte Taraflardan herhangi birinin işgal kuvvetlerinin üslenmiş bulunduğu herhangi bir Avrupa toprağında veya Akdeniz’de, ya da Yengeç Dönencesi’nin kuzeyindeki Kuzey Atlantik bölgesinde bulunan Tarafların herhangi birine ait kuvvetlere, gemilere, ya da uçaklara yapılan silahlı saldın.
Madde 7 – Antlaşma, BM üyesi olan Tarafların BM Yasası uyarınca sahip oldukları hak ve yükümlülüklerini veya Güvenlik Konseyi’nin uluslararası barış ve güvenliğin sağlanması konusundaki temel sorumluluğunu herhangi bir şekilde etkilemez ve etkilediği şeklinde yorumlanamaz.
Madde 8 – Her bir Taraf, kendisi ile diğer Taraflar ya da üçüncü bir devlet arasında şu an yürürlükte olan uluslararası sözleşmelerin, bu Antlaşma’nın hükümleri ile çelişmediğini beyan eder ve Antlaşma ile çelişen uluslararası sözleşmelere girmemeyi taahhüt eder.
Madde 9 – Taraflar, bu Antlaşma’nın uygulanması ile ilgili konulan ele almak üzere hepsinin temsil edileceği bir Konsey oluştururlar. Konsey, herhangi bir zamanda acil olarak toplanabilecek şekilde düzenlenecektir. Konsey, gerekli gördüğü ikincil organları oluşturacaktır. Özellikle Madde 3 ve Madde 5’in uygulanmasına ilişkin önlemleri önerecek bir savunma komitesi derhal oluşturulacaktır.
Madde 10 – Taraflar, bu Antlaşma’nın ilkelerini geliştirebilecek ve Kuzey Atlantik Bölgesinin güvenliğine katkı yapacak durumda olan herhangi bir Avrupa devletini bu Antlaşma’ya katılmaya oy birliği ile davet edebilirler. Davet edilen Devlet katılım belgesini Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti’ne vererek bu Antlaşma’ya taraf olabilir. Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti aldığı her bir katılma belgesinden tüm Tarafları haberdar edecektir.
Madde 11 – Bu Antlaşma Taraflarca kendi anayasal süreçleri uyarınca onaylanacak ve hükümleri uygulanacaktır. Onay belgeleri en kısa zamanda Amerika Birleşik Devletleri Hükümetine teslim edilecek, bu Hükümet de aldığı her belgeden tüm Tarafları haberdar edecektir. Antlaşma, Belçika, Kanada, Fransa, Lüksemburg, Hollanda, Birleşik Krallık ve Amerika Birleşik Devletleri dahil olmak üzere imzacıların çoğunluğu tarafından onaylanır onaylanmaz, onaylayan Devletler arasında yürürlüğe girecektir; diğer Devletler açısından ise onaylarının verildiği tarihte yürürlüğe girecektir. (***)
Madde 12 – Antlaşma 10 yıl boyunca yürürlükte kaldıktan sonra, ya da daha sonra herhangi bir tarihte, Taraflar, içlerinden herhangi birinden talep geldiği takdirde, Kuzey Atlantik Bölgesinde barış ve güvenliği etkileyen faktörleri ve BM Yasası uyarınca uluslararası barış ve güvenliği korumak amacıyla yapılan evrensel ve bölgesel düzenlemeleri göz önüne alarak, Antlaşmanın gözden geçirilmesi amacıyla görüşmelerde bulunacaklardır.
Madde 13 – Antlaşma 20 yıl boyunca yürürlükte kaldıktan sonra herhangi bir Taraf, ayrılma bildirimini Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti’ne vermesinden bir yıl sonra Taraf olmaktan çıkabilir. ABD Hükümeti aldığı her ayrılma bildiriminden tüm Tarafları haberdar edecektir.
Madde 14 – İngilizce ve Fransızca metinleri aynı derecede otantik olan bu Antlaşma, Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti’nin arşivlerinde saklanacaktır. Onaylı kopyalar, bu hükümet tarafından imzacı diğer hükümetlere iletilecektir.
* Yunanistan ve Türkiye’nin katılımı üzerine Kuzey Atlantik Antlaşması Protokolü’nün 2. Maddesi doğrultusunda değiştirilmiş haliyle.
** 16 Ocak 1963 tarihinde Konsey, Fransa’nın Cezayir Bölgesi söz konusu olduğunda, bu Antlaşmanın ilgili hükümlerinin 3 Temmuz 1962 tarihinden itibaren uygulanamaz hale geldiğini kaydetti.
*** Antlaşma, bütün imzacı devletlerin onaylan verildikten sonra 24 Ağustos 1949’da yürürlüğe girdi.