FT: Türkiye NATO’nun Üçlü Toplantı Davetini Reddetti

Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya üyeliği görüşmeleri devam ediyor. Türkiye, NATO’nun Finlandiya ve İsveç’in üyeliklerine itirazına bir çözüm bulmak için üçlü görüşme davetini reddetti.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği için Türkiye’ye gönderdikleri belgelerin beklentileri karşılamaktan çok uzak olduğunu kendilerine ve NATO’ya ilettiklerini söyledi.

Financial Times’in haberine göre de Ankara iki İskandinav ülkesi ile müzakerelere başlamadan önce Helsinki ve Stokholm’den terörizmle ilgili endişeleri konusunda somut adımlar atmasını istedi. Bu şart nedeniyle NATO yetkililerinin devreye girerek ikili müzakereler yürütmek zorunda kaldığı belirtildi.

Konuyla ilgili isimsiz 3 kaynağa dayandırılan haberde, daha önce üç ülkeden yetkililer arasında bir NATO yetkilisi moderatörlüğünde çarşamba günü yapılması planlanan toplantı yapılmadığı vurgulandı.

Bir NATO yetkilisi de, Türkiye’nin isteksizliği ve iki ülkeden taleplerinin belirsizliğine atıfta bulunarak üçlü toplantının “nihai amaç” olduğunu “fakat henüz o noktada olmadıklarını” vurguladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da çarşamba günü NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’le yaptığı telefon görüşmesinde iki ülkeden de Türkiye’nin  beklentilerinin karşılandığı somut adımlar görmeden, terörizmle mücadele ve savunma sanayi iş birliği konusunda paradigma değişikliğine gidileceğine dair yazılı taahhütler verilmeden süreçte ilerleme sağlanamayacağını vurguladı.

Stoltenberg ise daha önce kendisine üçlü toplantı ile ilgili yöneltilen bir soruya devam eden bir süreç olduğunu ve farklı formatlarda toplantılar gerçekleştirildiğini söylemişti.

Paylaşın

ABD’nin NATO Daimi Temsilcisi: Türkiye’nin Kaygılarını Gidermeye Çalışıyoruz

ABD’nin NATO Daimi Temsilcisi Büyükelçi Julianne Smith, şu anda farklı formatlarda yürütülen çok sayıda çaba olduğunu belirterek, iki aday ülke İsveç ve Finlandiya’nın Türkiye ile birlikte Ankara’nın endişelerini gidermek için çalıştığını söyledi.

ABD’nin NATO Daimi Temsilcisi Büyükelçi Julianne Smith, Dışişleri Bakanlığı’nın çevrimiçi brifinginde soruları yanıtladı.

VOA Türkçe’de yer alan habere göre, Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliği sürecinde Türkiye’nin kaygılarının nasıl giderilebileceği sorusuna Smith, üçlü formatta görüşmelerin yanısıra ABD dahil diğer ülkelerin de Türkiye ile diyaloğunun sürdüğünü belirtti.

”Şu anda farklı formatlarda yürütülen çok sayıda çaba var” diyen Smith, iki aday ülke İsveç ve Finlandiya’nın Türkiye ile birlikte Ankara’nın endişelerini gidermek için çalıştığını belirtti. Smith, ”Bu devam eden bir üçlü format. Ankara’nın masaya koyduğu bazı endişeleri gidermek için bu üç ülkenin bir araya geldiği yönünde haberler gördünüz” dedi.

Büyükelçi Smith, Amerikalı bazı yetkililerin iki ülkenin üyelik başvurusu yaptıkları dönemde Ankara’nın kaygılarını anlamak için Türkiye ile temas kurarak bireysel çabalar da yürüttüğünü belirtti.

Hem Washington’un hem de diğer NATO müttefiklerinin bireysel çabalarının sürdüğünü belirten Büyükelçi Smith, NATO’da da konuyla ilgili yuvarlak masa toplantılarının yapıldığını, Türkiye’nin Finlandiya ve İsveç’le ilgili dile getirdiği bazı kaygıların dinlendiğini ve yol çizme çabalarının devam ettiğini kaydetti.

Amerika’nın NATO Büyükelçisi Smith, ”Hedefimiz İsveç ve Finlandiya’nın Madrid zirvesinde davetli olarak yer alıp almayacaklarını görmek. Eğer bu olursa süreç devam edecek. Katılım görüşmelerini açık tutmaya çalışacağız. Sonunda bunun olacağına hala güveniyoruz. Zamanlama olaraksa kesin bir şey söyleyemiyorum. Ancak kapalı kapılar ardından Türkler’in kaygılarını gidermeye çalışıyoruz” dedi.

Brifingde bir gazeteci, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğini bir yıl kadar askıya almaya hazır olduğunu söylediği hatırlatarak, bunun sadece İsveç ve Finlandiya değil NATO’nun tamamı açısından da bir problem teşkil edip etmeyeceğini sordu.

Büyükelçi Smith, NATO müttefiklerinin bu durumun haftalar ya da aylar içinde çözülebilecek bir konu olmasını ve yıllar sürmemesini umduklarını belirtti. ”Hepimizin bu iki ülkeyi Madrid’de davetli olarak diğer ülke liderlerinin yanında görme umudumuz var, bu umudumuzun gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini bilmiyoruz” diye konuştu.

Smith, NATO üyelerinin, iki ülkenin ittifaka katılması konusunda süreç o aşamaya geldiğinde onay mekanizmasının hızlandırılması yönünde adımlar atıyor olmasının cesaret verici olduğunu belirtti.

”ABD’de büyük destek var”

ABD’de bu iki ülkenin ittifaka katılması için güçlü destek olduğunu belirten Büyükelçi, Senato’nun da bu nedenle zamanı gelince yeni üyelikleri hızla onaylamaya hazır olacağı mesajını verdiğini söyledi.

Smith, ”Bir kez daha NATO’da perde arkasında bu iki ülkeye güçlü desteği, mümkün olan en hızlı şekilde ilerleme isteğini görmeye ve hissetmeye devam ediyorsunuz. Ancak Türkiye ile bugüne kadar dile getirdikleri kaygıları gidermek için birlikte çalışma isteğimiz de devam ediyor” dedi.

Paylaşın

NATO’dan Türkiye Ve Yunanistan’a Çağrı

Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Türkiye ve Yunanistan’ı Ege Denizi’ndeki ayrılıklarını güven ve dayanışma ruhu içerisinde çözmeye çağırdıklarını söyledi.

Stoltenberg Yunan haber ajansı ANA’ya verdiği röportajda, NATO müttefikleri arasında zaman zaman güçlü anlaşmazlıkların yaşanmasına şaşırmamaları gerektiğini ifade ederek, Yunanistan ve Türkiye’nin en aciliyet gerektiren güvenlik sorunlarıyla başa çıkmada diğer 28 müttefikle birlikte yıllardır NATO’da birlikte çalıştığını söyledi.

Akdeniz’in NATO açısından çok önemli bir bölge olduğuna işaret eden Stoltenberg, geçmişte bu bölgede Yunan ve Türk güçlerinin dahil olduğu kazaların yaşandığını ve gelecekte bu tür kaza risklerini düşürmek için ellerinden ne geliyorsa yapmaları gerektiğini, bunun herkesin çıkarına olduğunu vurguladı.

Stoltenberg, “Yunanistan ve Türkiye’yi Ege Denizi’ndeki ayrılıklarını güven ve dayanışma ruhu içinde çözmeye çağırıyoruz. Bu da itidal ve ılımlılık, gerilimi tırmandırıcı her türlü eylem ve söylemden kaçınmak anlamına geliyor. Putin’in Ukrayna’ya açtığı savaşın Avrupa’da barışı bozduğu bir zamanda müttefiklerin bir arada durması daha da önemli hale geldi” diye konuştu.

“Tüm müttefikler Türkiye’nin meşru kaygılarını ciddiye almalı”

Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğine Türkiye’nin muhalefetiyle ilgili bir soruyu da yanıtlayan Stoltenberg, bu iki ülkenin NATO’ya üyelik başvurusunu tarihi olarak niteleyerek, “Türkiye’nin terör örgütü PKK’ya ilişkin ciddi kaygıları da dahil olmak üzere şimdi tüm müttefiklerin güvenlik kaygılarını ele almamız ve ileriye dönük bir yol bulmamız gerekiyor” ifadesini kullandı.

Stoltenberg, Türkiye’nin PKK terörünün acılarını üzücü şekilde yaşadığını ve müttefikler arasında terörden en fazla acı çeken ülke olduğunu belirterek, “Dolayısıyla Türkiye’nin meşru kaygıları bulunuyor ve tüm müttefikler bunu ciddiye almalı” dedi.

NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, Türkiye’nin endişelerini ele almak ve Finlandiya ile İsveç’in NATO’ya katılımı konusunda ilerleme sağlamak için Türkiye, Finlandiya ve İsveç temsilcileriyle yakın temas halinde olduklarını ekledi.

Stoltenberg Çavuşoğlu’yla görüştü

Bu arada Stoltenberg’in bugün Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’yla telefon görüşmesi yaptığı bildirildi. Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasına göre, görüşmede NATO’nun genişlemesi konuları ele alındı.

Paylaşın

The Guardian: Rusya, NATO’nun Kalkanını Kırdı

NATO ile Rusya arasındaki gerilim her geçen gün biraz daha artarken The Guardian yazarlarından Simon Tisdall, dikkat çeken bir analiz kaleme aldı. Tisdall, Ukrayna’daki durumun, NATO’nun zayıflığını ve ‘kalkanındaki’ çatlağı gözler önüne serdiğini belirtti.

NATO’nun, ilk bakışta göründüğünden daha az uyumlu, güçlü ve organize bir örgüt olduğu ortaya çıktığını yazan Tisdall, “İttifakın önemli Avrupalı üyeleri, daha önce ihmal ettikleri birliğin arkasına gizleniyor. Moskova’yı kızdırabilecek, Kiev karşısındaki maliyetli taahhütlerden kaçınmaya çalışıyorlar” ifadesini kullandı.

Bu kadar büyük bir organizasyonda, tam siyasi görüş birliğini beklemenin gerçekçi olmadığının altını çizen Tisdall, “Her bir NATO üyesinin, askeri güç açısından saçmalık derecesinde eşitsiz olmalarına rağmen eşit söz hakkına sahip olması, hızlı ve cesur karar almayı engelliyor” diye yazdı.

İttifak içinde, ABD’ye olan aşırı bağımlılığa da işaret edilen yazıda, ABD’nin onayı olmadan hiçbir şey yapılmadığına ve “geride kalanların” ABD’nin gücü arkasına gizlenerek “bu yolun gidiş ücretini ödemeyi reddettiğine” dikkat çekiliyor.

NATO’nun örgütsel ve askeri olarak her yerde olduğunu belirten Tisdall, “İtalya, Hollanda ve ABD’de olmak üzere üç ortak komuta merkezi var. Ancak birliğin baş generali Belçika’da bulunuyor. Farklı ülkelerin silah sistemleri arasında operasyonel uyum yok” ifadesini kullandı.

Ukrayna’daki savaşın devam etmesi halinde, NATO’nun uzun süredir dikkatlerden kaçan zayıflıkları ve açıklarının daha da belirgin ve tehlikeli hale geleceğini kaydeden Tisdall, “Ama ya kalkan kırıksa veya temelde kusurluysa?” diye sordu.

Paylaşın

NATO: İsveç, Türkiye’nin Talepleri Doğrultusunda Adımlar Attı

Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, İttifak’a üyelik başvurusunda bulunan İsveç’in, Türkiye’nin taleplerini yerine getirmek için “önemli adımlar attığını” dile getirdi.

Resmi ziyaret amacı ile gittiği İsveç’in başkenti Stockholm’da, İsveç Başbakanı Magdalena Andersson ile bir araya gelen Stoltenberg, görüşmenin ardından düzenlenen basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Finlandiya ile birlikte İsveç’in NATO’ya üyeliğine karşı çıkan Türkiye’nin talepleri ile ilgili iki noktada Stockholm’ün çalışmalarda bulunduğunu dile getiren Stoltenberg, bu bağlamda İsveç’in terörle mücadele yasasında değişiklikler yapmaya başladığını ve ayrıca silah ihracatı ile ilgili olarak, gelecekte bir NATO üyesi olduğunda müttefiklerine karşı edineceği yeni sorumluluklar doğrultusunda yeni bir yasal çerçeve hazırlandığını ifade etti.

Andersson: Türkiye’nin kaygılarını çok ciddiye alıyoruz

Stoltenberg, “Bunlar, Türkiye tarafından dile getirilen kuşkuların giderilmesi adına önemli iki adım” derken, İsveç Başbakanı Andersson, ülkesindeki terörle mücadele yasalarının geçen yıllar içinde değiştirildiğini ve değiştirilmeye de devam edileceğini ifade etti. Andersson açıklamasında, “Türklerin kaygılarını ve özellikle terörizmle mücadele ile ilgili güvenlik kaygılarını çok ciddiye alıyoruz” söyleminde bulundu.

NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, “tarihi karar” olarak nitelendirdiği İsveç’in başvurusunun ardından, şu an itibarıyla çok sayıda NATO üyesinin bu ülkeye güvenlik garantisi verdiğini ve İsveç’e yönelik olası bir saldırıda NATO müttefiklerinin buna kayıtsız kalacağını düşünemediğini belirtti.

NATO, Rusya’nın Ukrayna’yı 24 Şubat’ta işgale başlamasının ve İsveç’le Finlandiya’nın başvurularının ardından bu iki ülkeyi mümkün olan en kısa sürede üye olarak görmek istiyor. NATO zirvesi 28-29-30 Haziran’da İspanya’nın başkenti Madrid’de yapılacak.

Şu ana kadar NATO’da, İsveç ve Finlandiya’nın üyeliğine karşı çıkan tek ülke Türkiye.Türkiye, İsveç ve Finlandiya’yı “terörle mücadeleye destek vermemekle” suçluyor ve iki ülkenin de PKK üyelerine ev sahipliği yaptığını savunuyor.

Ankara özellikle İsveç’in, “PKK’nın Suriye’deki kolu” olarak gördüğü YPG’ye askeri ekipman ve mali destek vermesinden rahatsız. Türkiye ayrıca “PKK üyesi ya da Gülen yapılamasına mensup oldukları” gerekçesiyle İsveç’ten 21, Finlandiya’dan da 12 kişinin iadesini istiyor.

Paylaşın

NATO Genel Sekreteri Stoltenberg: Türkiye’nin Endişeleri Meşru

Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) Genel Sekreteri Jens Stoltenberg bugün Finlandiya’ya yaptığı ziyarette, Türkiye’nin Finlandiya ve İsveç’in NATO üyelik başvurularına karşı çıkarken dile getirdiği güvenlik endişelerinin meşru olduğunu söyledi.

Haber Merkezi / Stoltenberg, Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinisto ile Finlandiya’nın Naantali kentindeki yazlık Cumhurbaşkanlığı konutunda düzenlediği ortak basın toplantısında, “Bunlar meşru endişeler. Bu terörizmle ilgili, silah ihracatıyla ilgili” dedi.

Sorunun mümkün olan en kısa sürede çözülmesini istediğini ifade eden NATO Genel Sekreteri, “Bu nedenle bu sorunları çözmek için NATO müttefikimiz Türkiye ve ayrıca Finlandiya ve İsveç ile birlikte sıkı bir şekilde çalışıyoruz. Başka hiçbir NATO müttefikinin Türkiye’den daha fazla terör saldırısına uğramadığını anlamalı ve hatırlamalıyız” diye konuştu.

İsveç ve Finlandiya, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sonrasında geçen ay Batı’nın savunma ittifakına katılmak için başvurmuştu. Ancak bu iki ülke, kendilerini Kürt militanları ve terörist olarak kabul ettiği diğer grupları desteklemek ve barındırmakla suçlayan Türkiye’nin muhalefetiyle karşılaştı.

İsveç’ten “Türkiye’ye silah ihracatı” açıklaması

Öte yandan İsveç Dışişleri Bakanı Ann Linde, ülkesinin NATO üyeliği ve Türkiye’nin itirazları ile ilgili İsveç’in STV kanalına konuştu.

Dışişleri Bakanı Linde, Türkiye’nin İsveç’in NATO üyeliğine izin vermesi halinde Türkiye’ye silah satışına onay verilebileceği mesajı verdi.

Linde “Türkiye’ye yönelik silah ambargosunun kalkıp kalkmayacağına” ilişkin bir soru üzerine, bunun için ilk önce Ankara’nın İsveç’in NATO üyeliğini kabul etmesi gerektiğini ima etti:

Biz dünyanın en katı silah ihracatı kurallarına sahip ülkesiyiz. Yasada bir çok uyulması gereken kriterin dışında İsveç’in dış, savunma ve güvenlik politikasının da göz önüne alınması ile ilgili konular var. NATO üyesi olursak bunlar da değişecek.
Ann Linde ayrıca İsveç’in “Türkiye de içinde olmak üzere NATO’nun tam güvenliğinin sağlanmasına katkıda bulunacağını” ifade etti.

İsveç hükümetinin Kürdistan İşçi Partisi’ni (PKK) “terör örgütü” olarak tanımladığını kaydeden Linde, ülkesinin “son 30 yıldır terörle mücadelede en katı kurallara sahip ülkelerden biri olduğunu” söyledi.

Finlandiya: Görüşmeler sürecek

Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö de Türkiye ile müzakerelerde herhangi bir gelişme olup olmadığına ilişkin soruya yanıt verdi.

“İlerleme, diyalog kanallarımızın açık olması, görüşmelere devam etmemiz olarak düşünülebilir” diyen Niinistö, “ülkesinin, Türkiye’nin endişeleriyle ilgili diğer NATO ülkelerinden farklı bir tutumu olmadığını, neden özellikle bu konuda hedef gösterildiklerini anlamakta zorlandığını” söyledi.

Türkiye’nin ‘İsveç ve Finlandiya’ itirazları

Rusya-Ukrayna savaşının başlamasıyla birlikte NATO’ya üyelik başvurusu yapıp yapmayacakları merak konusu olan Finlandiya ve İsveç, “süreci el ele yürütmeye” karar vererek 18 Mayıs’ta NATO üyeliğine başvurdu.

30 üyeli Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nün (NATO) genişlemesiyle ilgili kararların üyelerin oybirliğiyle alınması gerekiyor.

Fakat Cumhurbaşkanı ve Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, konuyla ilgili ilk defa 13 Mayıs’ta bir açıklama yaparak İsveç ve Finlandiya’nın muhtemel NATO üyelik başvurusu konusunda “olumlu bir düşünce içinde” olmadıklarını açıklamış, iki ülke için “terör örgütlerinin adeta misafirhanesi gibi” ifadelerini kullanmıştı.

Türkiye’nin itirazları karşısında İsveç ve Finlandiya heyetleri Türkiye heyeti ile 25 Mayıs’ta Ankara’da istişarelerde bulundu.

Heyetin başkanlığını yapan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, İsveç ve Finlandiya heyetleriyle yaptığı görüşmenin ardından medyaya yaptığı açıklamada “Türkiye’nin güvenlik kaygılarının, somut adımlarla belli bir takvim çerçevesinde karşılanmadığı takdirde, sürecin ilerleyemeyeceğine dair mesajımızı çok net bir şekilde ifade ettik” dedi.

İsveç’in Expressen gazetesi, Türkiye’nin İsveç’ten NATO üyeliğine “Evet” demek için beş temel talepte bulunduğunu hatırlatıyor: “Teröre siyasi desteğe son verilmesi; terörü finanse eden kaynakların ortadan kaldırılması; PKK ve PYD’ye silah desteğinin durdurulması; Türkiye’ye yönelik ambargo ve yaptırımların kaldırılması; teröre karşı küresel işbirliği.”

Paylaşın

İsveç’ten Türkiye’ye Silah Satışı İçin ‘NATO Şartı’

Türkiye’nin ülkesinin NATO üyeliğine izin vermesi halinde Ankara’ya silah satışına onay verilebileceği mesajını veren İsveç Dışişleri Bakanı Ann Linde, ülkesinin Türkiye’nin terör örgütü olarak değerlendirdiği gruplara silah göndermediğini söyledi.

STV kanalına konuşan Linde “Türkiye’ye yönelik silah ambargosunun kalkıp kalkmayacağına” ilişkin bir soru üzerine Linde, bunun için ilk önce Ankara’nın İsveç’in NATO üyeliğini kabul etmesi gerektiğini ima etti.

Linde, “Biz dünyanın en katı silah ihracatı kurallarına sahip ülkesiyiz. Yasada bir çok uyulması gereken kriterin dışında İsveç’in dış, savunma ve güvenlik politikasının da göz önüne alınmasıyla ilgili konular var. NATO üyesi olursak bunlar da değişecek.” ifadesini kullandı.

Ann Linde, ülkesinin Türkiye de içinde olmak üzere NATO’nun tam güvenliğinin sağlanmasına katkıda bulunacağını ifade etti.

İsveç hükümetinin PKK’yı terör örgütü olarak tanımladığını kaydeden Linde, ülkesinin son 30 yıldır terörle mücadelede en katı kurallara sahip ülkelerden biri olduğunu iddia etti.

Ann Linde, ülkesinin Türkiye’nin terör örgütü olarak değerlendirdiği gruplara silah göndermediğini bildirdi.

İsveç’te hükümet yetkilileri, Türkiye’nin itirazları üzerine geçtiğimiz günlerde de “PKK’yı Türkiye dışında terör örgütü olarak kabul eden ilk ülkelerden biri” olduklarını vurgulayarak, terör örgütlere müsamaha gösterilmediğini belirten açıklamalar yaptı.

Öte yandan Finlandiyalı yetkililere göre de şu ana kadar PKK ve Gülen grubuyla bağlantılı olduğu iddia edilen kişilerin Türkiye’ye iade talepleri kabul görmedi.

Finlandiya’da kamu yayın kuruluşu Yle, Finlandiya’nın Türkiye’nin talep ettiği kişileri teslim etmeyi kabul etmediğini bildirdi.

Finlandiya ve İsveç’in NATO daimi temsilcileri büyükelçiler Klaus Korhonen ve Axel Wernhoff, ülkelerinin üyelik başvurularını ittifakın Brüksel’deki merkezinde NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’e iletmişti.

İki ülkenin kararını memnuniyetle karşıladıklarını belirten Stoltenberg, NATO üyelerinin çabuk karar almakta kararlı olduklarını, Finlandiya ve İsveç’in üyeliğine diğer müttefiklerden güçlü destek geldiğini söylemişti.

Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya ne zaman üye olabilecekleri henüz bilinmiyor.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

‘Finlandiya, Türkiye’nin İade Taleplerini Reddetti’ İddiası

Finlandiyalı yetkililer şu ana kadar PKK ve Gülen Hareketi ile bağlantılı olduğu iddia edilen kişileri Türkiye’ye iade etmeyi reddetti. Türkiye, Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğine “teröre destek verdikleri” gerekçesiyle “evet” demeyeceğini açıklamıştı. 

Finlandiya devlet medyası Yle, Finlandiya’nın Türkiye’nin talep ettiği kişileri teslim etmeyi kabul etmediğini bildirdi.

Yle haber kanalı, Finlandiya Adalet Bakanlığı’ndan 2019 ile 2022 yılları arasında Türkiye tarafından Finlandiya’ya yapılan iade taleplerinin kayıtlarının STT haber ajansı tarafından istendiğini belirtti.

Haziran ayı itibarıyla Finlandiya’nın Gülen Hareketi ve PKK ile bağlantılı olduğu düşünülen 10 kişiye ilişkin iade talebi aldığı aktarıldı.

Finlandiya yetkililerinin şu ana kadar 7 davayı sonuçlandırdığı, bu kişilerden ikisinin Türkiye’ye teslim edildiği bildirildi. Teslim edilen 2 kişiye ilişkin terör bağlantısı kurulamadığı ifade edildi.

İadesi istenen diğer kişilerden birinin Helsinki’de Türkiye Büyükelçilik binasına molotofkokteyli atan saldırgan olduğu ifade edildi. 2008 yılında Türkiye’nin Kürtlere karşı muamelesini protesto eden 5 kişi Büyükelçilik girişine saldırı düzenlemişti.

Faillerden dördü 14 ay tecilli hapis cezasına çarptırılmış ve toplum hizmeti yapmaları emredilmişti. O sırada 16 yaşında olan en genç saldırgana ise 11 ay tecilli hapis cezası verilmişti.

Türkiye, Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğine “teröre destek verdikleri” gerekçesiyle “evet” demeyeceğini açıklamıştı.

İsveç, Türkiye’nin çekinceleri konusunda yapıcı bir yaklaşımla ilerlemeyi hedefliyor

Öte yandan İsveç Dışişleri Bakanı Ann Linde, İsveç Parlamentosunda dış politikaya yönelik hazırladıkları yıl ortası beyannamesini sundu.

Linde, NATO üyelik başvurusuna ilişkin, hedeflerinin Türkiye’nin gündeme getirdiği çekinceler konusunda yapıcı bir yaklaşımla ilerlemek olduğunu söyledi.

Türkiye ile NATO konusunda süren müzakerelere atıfta bulunan Linde, “İsveç’in NATO üyeliğinin Türkiye’nin güvenliğine de dayanışma içinde katkı sunacak. Hedefimiz Türkiye’nin gündeme getirdiği çekinceler konusunda yapıcı bir yaklaşımla ilerlemek. Terörizme karşı mücadelede de benzer düşünenlerle ortak hareket edeceğiz.” ifadelerini kullandı.

Terörü kınadığını da vurgulayan Linde, 1 Temmuz’da yeni terör yasasının yürürlüğe gireceğini ve yasanın sıkılaştırıldığını kaydetti.

Linde, İsveç’in NATO üyeliği dahilinde silah ihracatı koşullarını değiştirebileceğini aktardı.

Hristiyan Demokratlar Partisi milletvekili Mikael Oscarsson da Linde’ye, bağımsız milletvekili Amineh Kakabaveh ile yaptıkları PKK/YPG’ye destek anlaşmasına dikkati çekerek, eleştirilerde bulundu.

Oscarsson, Linde’ye, “‘Vahşi bir siyasi’ Kakabaveh ile partiniz Sosyal Demokratların yaptığı anlaşma ortada durdururken Türkiye ile nasıl bir müzakere yapmayı sürdüreceksiniz?” şeklinde soru yöneltti.

Linde ise Kakabaveh’e “vahşi siyasi” demenin küçültücü bir dil olduğunu ve buna itiraz ettiğini vurgularken, Türkiye ile bir çözüme ulaşmak için müzakere yaptıklarını hatırlattı.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

Türkiye NATO Pazarlığında Nasıl Bir Strateji İzliyor, Hedefler Neler?

İsveç ve Finlandiya’nın Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’ne (NATO) katılımına ilişkin başta Ankara ve Brüksel olmak üzere NATO başkentlerinde yoğun diplomatik pazarlıklar sürüyor.

Türkiye, bu süreçte iki ayaklı bir strateji yürütüyor: İki İskandinav ülkesinin PKK ve YPG’ye desteklerini kesmesi durumunda ittifaka girme koşulunu devam ettiren Türkiye, terörle mücadeleye dönük hassasiyetinin Madrid’de düzenlenecek zirvede kabul edilecek olan Stratejik Konsept 2023 belgesine daha güçlü ve net bir şekilde yer almasına da çalışıyor.

Ankara, daha çok Doğu sınırlarından gelen Rus tehdidine yoğunlaşan konsept belgesine ittifakın güney sınırlarını koruyan Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı “terör tehdidini” de açık bir şekilde sokmayı hedefliyor.

İspanya’nın başkenti Madrid’de 29-30 Haziran günlerinde gerçekleşecek olan NATO Liderler Zirvesi’nin iki hedefi bulunuyor:

İttifakın Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması sonucu değişen küresel güvenlik ortamı ve Rusya’nın olası tehditlerine karşı hazırlanmakta olan Stratejik Konsept 2030 belgesini kabul etmek ve yine buna bağlı olarak İskandinav ülkeleri İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üyelik başvurularını oybirliğiyle onaylamak ve böylece süreci resmen başlatmak.

Türkiye’nin her iki süreçle de ilgili önemli itirazları ve talepleri bulunuyor ve bunlara ulaşmak için kapsamlı bir dış politika ve iletişim politikası izliyor.

Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’nın ittifaka katılımına ilişkin olumsuz yaklaşımı, 13 Mayıs’ta Cuma namazı çıkışında soruları yanıtlayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından dünyaya ilan edildi.

Her iki ülkenin terör örgütlerine desteklerini gündeme getiren Erdoğan’ın bu açıklamasından bir gün sonra Berlin’de gerçekleştirilen NATO dışişleri bakanları toplantısıyla birlikte Ankara-Stockholm-Helsinki hattında görüşmeler başladı.

Her iki ülkenin cumhurbaşkanlarının Erdoğan’la temas kurduğu bu sürecin en önemli toplantısı, 25 Mayıs’ta Ankara’da gerçekleşti.

Bu toplantıda, daha önce kamuoyu ve basın aracılığıyla İsveç ve Finlandiya’ya yöneltilen eleştiriler ve talepler yazılı olarak taraflara iletildi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dış politika başdanışmanı İbrahim Kalın’ın, 4 Haziran’da Anadolu Ajansı’na “Henüz karşı taraftan bu yönde bize gelmiş somut, bizim endişelerimizi tatmin edici bir geri dönüş olmadı,” açıklaması, Ankara’nın da tutumunu değiştirmediğini gösterdi.

NATO’nun güney sınırı vurgusu

Türkiye’nin NATO’da müzakere ettiği ikinci önemli konu ise ittifakın önümüzdeki 10 yılda karşılaşacağı tehdit ve sınamalara karşı alacağı askeri ve siyasi önlemlerin belirlendiği Stratejik Konsept 2030 belgesi.

NATO’nun her 10 yılda bir güncellediği Stratejik Konsept belgesinin Madrid Zirvesi’nde tüm liderlerden onay alması ve böylece yürürlüğe sokulması öngörülüyor.

Rusya’nın 24 Şubat’ta Ukrayna’ya saldırmasıyla başlayan süreç, Stratejik Konsept belgesi üzerindeki çalışmaların yeniden değerlendirilmesine ve özellikle artan Rus saldırganlığı tehdidine nasıl yanıt verileceğine odaklanılmasına yol açtı.

Doğu Avrupa ve Baltık ülkelerinin olası bir Rus tehdidine karşı korunması amacını öncelemesi beklenen belgenin, bu nedenle ağırlıklı olarak Doğu sınırlarına vurgu yapması öngörülüyor.

Belgenin, NATO’nun Güney sınırlarıyla ilgili de yeni tehdit değerlendirmelerini içermesi bekleniyor ancak Türkiye’nin özellikle Suriye ve Irak sınırlarından kendisine dönük artan terör tehdidine vurgu yapılmasına çalıştığı kaydediliyor.

Türkiye’nin kastettiği ise hiçbir müttefik tarafından terör örgütü olarak görülmeyen, hatta ABD’nin başını çektiği IŞİD karşıtı koalisyonun yerel ortağı olan YPG’nin bir şekilde vurgulanması.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da 27 Mayıs’ta yaptığı bir açıklamada, Stratejik Konsept belgesinin terörün her türüyle mücadele kararlılığını vurgulaması gerektiğini kaydetmiş ancak ayrıntı vermemişti.

Türkiye 2019’da da talep etmişti

Türkiye, 2019 sonunda Londra’da düzenlenen NATO Zirvesi öncesinde de benzer bir konuyu gündeme getirmiş ve YPG’den kaynaklanan terör tehdidinin Türkiye’yi ilgilendiren savunma planlarında yer verilmemesi nedeniyle Polonya ve Baltık ülkeleri için hazırlanan savunma planını veto edeceğini açıklamıştı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, o dönemde bu konuyla ilgili olarak, “Türkiye’nin başta YPG olmak üzere terörle mücadele konusunda müttefiklerden istediği destek ve dayanışma gelene kadar” bu tür planlara onay vermeyeceğini söylemişti.

Ancak Londra’da yapılan temaslar sonunda Türkiye, planı veto etmemişti.

Ortak deklarasyon, terörle mücadeleye atıfta bulunmuş ancak Türkiye’nin istediği gibi Suriye’den kaynaklanan tehdit ifadesine yer vermemişti.

Ankara pazarlık gücü artırmaya çalışıyor

Türkiye bir yandan NATO’da müzakerelerini sürdürürken, pazarlık gücünü artıracak bir politikaya da hız verdi. Sadece İsveç ve Finlandiya’nın değil tüm önde gelen NATO ülkelerinin Türkiye’yi hedef alan teröre karşı duyarsız olduğunu, hatta destekler bir tavır izlediğini vurgulayan Türkiye, aynı hafta içinde Fransa, Almanya ve Yunanistan’ın Ankara büyükelçilerini Dışişleri Bakanlığı’na çağırdı ve topraklarında gerçekleşen terör örgütü faaliyetlerinden dolayı nota verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) grubunda 1 Haziran’da yaptığı konuşmanın büyük çoğunluğu Avrupa’nın teröre verdiği desteğe ayırdı ve uzun bir videoyu da milletvekillerini izlettirdi. Başta Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu olmak üzere Ankara’nın bu söylemi Madrid Zirvesi’ne kadar sürdürmesi bekleniyor.

Bu söylem yoğunluğuna ek olarak Ankara’nın Suriye’nin kuzeyinde YPG kontrolünde olduğu belirtilen Tel Rıfat ve Münbiç’e askeri operasyon kararlılığını vurgulaması da ilk aşamada Madrid Zirvesi’ni hedefliyor.

Diplomatik kaynaklar, askeri olarak bir hareketlilik gözlenmediğini ve Türkiye’nin ay sonunda yapılacak zirve öncesinde harekete geçmesinin beklenmediğini kaydediyorlar. Böyle bir adımın atılmasının Türkiye’nin Batı ile ilişkilerinde ciddi bir kırılmaya yol açacağı da diplomatik kaynakların yaptığı değerlendirmeler arasında.

Türkiye, bölgeye son askeri operasyonun 2019 sonbaharında gerçekleştirmiş ve hem Rusya hem de ABD ile mutabakat muhtıraları imzalamıştı.

YPG’nin bu protokollerde yer aldığı şekilde Türkiye sınırından 30 kilometre derinliğe çekilmediğini, tam tersine sınıra yakın bölgelerden Türkiye’ye karşı saldırı ve tehditlerine devam ettiklerini vurgulayan Türkiye, Washington ve Moskova’nın yükümlülüklerini yerine getirmesi çağrısını yapıyor.

Her iki başkentte de olası bir Türk operasyonuna karşı çıktıklarını açıkladılar. Konu, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un 8 Haziran’da Ankara’ya yapacağı ziyaret sırasında gündemde olacak.

Ankara hem Avrupa’nın teröre verdiği destek hem de operasyon konusunu Türk kamuoyunun da sürekli gündeminde tutarak NATO’daki pazarlık sürecinde elini güçlendirmeyi hedefliyor.

NATO ile pazarlıklar yoğunlaşıyor

Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin sürdüğü ve küresel güvenlik ortamının derinden etkilendiği bir dönemde Moskova’ya karşı en güçlü ve etkin şekilde durmak isteyen NATO açısından Madrid Zirvesi’nin sorunsuz geçmesi çok büyük önem taşıyor.

Erdoğan’ı başdanışmanı İbrahim Kalın’ın da zirveyle ilgili değerlendirmeleri zirvenin öneminin Ankara tarafından da algılandığını gösteriyor:

“Zirve son derece önemli. Tabii ki bu yeni konjonktür içerisinde Ukrayna savaşı ve diğer gelişmeler çerçevesinde NATO Zirvesi’nin başarılı geçmesi, İttifak’ın kendi iş birliğini ve dayanışmasını güçlendirmesi son derece önemli.

“Tam da bundan dolayı Türkiye’nin dile getirdiği terörle ilgili kaygılarının dikkate alınması, önemsenmesi İttifak’ın gücünü tahkim etmesi açısından da son derece önemli.”

Ancak Kalın, İsveç ve Finlandiya’nın durumuyla ilgili olarak Türkiye’nin kendisini “NATO Zirvesi gibi bir zaman sınırlaması” içinde görmediğini de vurguluyor. Başta NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg olmak üzere ABD ve diğer önde gelen üyeler ise her iki ülkenin üyeliğiyle ilgili onayın Madrid’de verilmesini istiyorlar.

Stoltenberg’in NATO savunma bakanları toplantısının yapılacağı 15-16 Haziran tarihine kadar ilerleme görmek istediği, sorunun mutlaka Madrid öncesi çözülmesine çalıştığı kaydediliyor. İsveç ve Finlandiya, hem savunma bakanları hem de Madrid Zirvesi’nin özel davetlileri olarak katılacaklar.

Ankara’da yapılan değerlendirmelerde, zorlu müzakerelerin büyük olasılıkla Madrid Zirvesi’ne kadar süreceği öngörüsü öne çıkıyor.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın

İsveç Ve Finlandiya’dan Türkiye’ye Diyalog Mesajları

Ankara’nın NATO üyeliklerine karşı çıktığı İsveç ve Finlandiya’dan Türkiye’ye diyaloğu sürdürme mesajı geldi. İsveç Başbakanı Magdalena Andersson,  Türkiye’yle diyaloğu sürdürmekten yana olduğunu açıklarken, Finlandiya’nın Dışişleri Bakanı Pekka Haavisto da Türkiye’yle konuya ilişkin diyaloğun devam ettiğini kaydetti.

İsveç Başbakanı Magdalena Andersson, Ankara’nın ülkesinin NATO üyeliğine karşı çıkmasına rağmen Türkiye’yle diyaloğu sürdürmekten yana olduğunu söyledi.

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’le gerçekleştirdiği ikili görüşme sonrası düzenlenen basın toplantısında konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Andersson, “Türkiye’yle yakın gelecekte yapıcı toplantılar gerçekleştirmeyi dört gözle bekliyorum” diye konuştu. Türkiye’nin endişelerini doğrudan Ankara’yla ele almak istediklerini ifade eden İsveç Başbakanı, olabilecek yanlış anlaşılma ve sıkıntıları da bu şekilde gidermeyi hedeflediklerini söyledi.

Ankara’nın NATO üyeliğine karşı çıktığı bir diğer İskandinav ülkesi Finlandiya’nın Dışişleri Bakanı Pekka Haavisto da Türkiye’yle konuya ilişkin diyaloğun devam ettiğini kaydetti. Haavisto, Haziran ayı sonunda Madrid’de düzenlenecek NATO zirvesinden olumlu sonuçlar çıkacağı konusundaki umudunu da koruduğunu ifade etti.

Çavuşoğlu: Terörle mücadele kanunlarında değişikliğe gitmeliler

Türkiye, İsveç ve Finlandiya’nın  NATO üyeliğine karşı çıkmasına gerekçe olarak iki ülkenin PKK ve DHKP-C gibi örgütler konusundaki tutumunu gösteriyor. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Anadolu Ajansı Editör Masası’nda dün yaptığı açıklamada, iki ülkenin terörle mücadele kanunlarında değişikliğe gitmesi gerektiğini belirterek, bu değişim gerçekleşmedikçe pozisyonlarını değiştirmeyeceklerini söylemişti.

İki ülke temsilcilerine Türkiye’nin beklentilerini açıkça ifade eden bir yazılı belgenin verildiğini belirten Çavuşoğlu, bu ülkelerden Ankara’nın güvenlik endişelerini anlamalarını beklediklerini kaydetmişti.

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in de Türkiye’nin güvenlik endişelerinin karşılanması gerektiğini her seferinde gündeme getirdiğini söyleyen Çavuşoğlu, Stoltenberg’in üç dışişleri bakanının bir araya gelmesi teklifinde bulunduğunu açıklamıştı.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın