NATO Genel Sekreteri Mark Rutte: Kuzey Kore Askerleri Rusya’da

Kuzey Kore askerlerinin Rusya’da olduğunu doğrulayan NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, bunun, Vladimir Putin’in savaşta “600 binden fazla Rus askerinin öldürülmesi veya yaralanmasından” sonraki “çaresizliğini” gösterdiğini söyledi.

Mark Rutte’nin açıklamaları, Kuzey Kore’nin Rusya’ya asker gönderdiğine dair haftalardır çıkan haberlerin ardından geldi. Bu haberlerin arasında Ukrayna’ya karşı kullanılmak üzere Kuzey Kore’ye mühimmat ve silah gönderilmesi de yer alıyor.

Güney Kore Ulusal İstihbarat Servisi’nden gelen son raporlara göre, 3 binden fazla Kuzey Kore askeri Rusya’ya gönderildi ve Aralık ayına kadar 12 binden fazla askerin Rusya’ya gönderilmesi bekleniyor. Güney Kore istihbaratına göre, Rusya’ya gönderilen personel arasında savaş pilotları da bulunuyor.

Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) Genel Sekreteri Mark Rutte, 24 Şubat 2022’de Rusya’nın saldırısıyla başlayan Ukrayna savaşında 600 binin üstünde Rus askerinin öldüğünü ya da yaralandığını belirtti.

Rutte, Kuzey Kore askerlerinin Rusya’nın Kursk kentinde Ukrayna güçleriyle devam eden çatışmalarda Rusya’nın tarafında savaştığını da teyit etti. Kuzey Kore askerlerinin Kursk’ta konuşlandırılmasını “Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in artan çaresizliğinin bir göstergesi” olarak nitelendiren Rutte, Putin’in dışarıdan yardım olmadan Ukrayna saldırısını sürdürebilecek durumda olmadığını savundu.

Brüksel’deki NATO ana karargâhında Güney Koreli istihbarat ve Savunma Bakanlığı yetkililerinden oluşan bir heyetle bir araya gelen Rutte, Kuzey Kore’nin halihazırda Rusya’ya milyonlarca atımlık cephane ve balistik füze tedarik ederek Avrupa’daki büyük bir çatışmayı kışkırttığını da not etti.

Rusya ile Kuzey Kore arasında derinleşen askerî iş birliğini kınayan NATO Genel Sekreteri, demokratik ülkeleri ortak değerleri savunmaya ve Ukrayna’yı desteklemeye çağırdı. Rutte, “NATO müttefikleri, özgür ve demokratik bir Ukrayna’yı desteklemeyi sürdürecek. Çünkü Ukrayna’nın güvenliği bizim güvenliğimizdir” diye konuştu.

Güney Kore haber ajansı Yonhap, istihbarat teşkilatının geçen hafta parlamentoda milletvekillerine verdiği brifingde, Kuzey Kore’nin Rusya’ya yaklaşık 3 bin asker gönderdiğini bildirdiğini yazmıştı. ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin de Kuzey Koreli askerlerin Rusya’da bulunduğuna dair ellerinde kanıtlar bulunduğunu söylemiş, ancak orada ne yaptıklarının henüz netlik kazanmadığını kaydetmişti.

Rutte’nin açıklamalarına Rusya’nın yanıtı ise soğuk oldu. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Rutte’nin sözlerine aldırış etmedikleri mesajı vererek Rusya ile Kuzey Kore arasında geçen Haziran ayında imzalanmış bir savunma paktı bulunduğuna işaret etti.

Batılı askerî eğitmenlerin Ukrayna ordusunun Batı’nın verdiği uzun menzilli silahları kullanmasına yardım için üstü kapalı bir şekilde ülkede bulunduğuna işaret eden Lavrov, “Batılı askerî personel uzun süredir Ukrayna’da görev yapıyor” dedi.

Paylaşın

NATO’dan Rusya İle Savaş Çıkaracak Açıklama

NATO Askeri Komite Başkanı Amiral Rob Bauer, Ukrayna’nın Batı yapımı uzun menzilli füzelerle Rusya’nın içlerine saldırmasına izin verilip verilmemesinin “siyasi bir tartışma” olduğunu, ancak askeri açıdan bakıldığında bunun Ukrayna’nın yasal hakkı olduğunu söyledi.

Haber Merkezi / Amirali Rob Bauer, uzun menzilli füzelerle ilgili kısıtlamaların kaldırılmasının NATO’nun görüştüğü bir konu olmadığını, ancak bir askeri lider olarak cevabının evet olacağını düşündüğünü söyledi.

NATO’nun (Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü) en yüksek askeri organı olan Askeri Komite, 13 – 14 Eylül 2024 tarihleri ​​arasında Çek Cumhuriyeti’nin başkenti Prag’da toplandı.

NATO Askeri Komite Başkanı Amiral Rob Bauer, Ukrayna’nın Batı yapımı uzun menzilli füzelerle Rusya’nın içlerine saldırmasına izin verilip verilmemesinin “siyasi bir tartışma” olduğunu, ancak askeri açıdan bakıldığında bunun Ukrayna’nın yasal hakkı olduğunu söyledi.

Amirali Rob Bauer, uzun menzilli füzelerle ilgili kısıtlamaların kaldırılmasının NATO’nun görüştüğü bir konu olmadığını, ancak bir askeri lider olarak cevabının evet olacağını düşündüğünü söyledi.

Bauer, “BM tüzüğü ve silahlı çatışma yasası uyarınca, bir devlet tarafından saldırıya uğrarsanız, kendinizi savunmanıza izin verilir” dedi ve ekledi: “Bu savunma sınırlarınızda durmaz. Size saldıranlara kendi topraklarında saldırma izni verir.”

Öte yandan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, yakın bir zamanda yaptığı açıklamada, Ukrayna’nın uzun menzilli füzeler kullanmasına izin verilmesi olasılığına ilişkin, “Bu kararın alınması, NATO, ABD ve Avrupa’nın Ukrayna’daki savaşa katıldığı anlamına gelecek ” demişti.

Vladimir Putin, ayrıca “Bu da çatışmanın özünü ve doğasını önemli ölçüde değiştirecek. Bu, NATO ülkeleri, ABD ve Avrupa ülkelerinin Rusya ile savaş halinde olduğu anlamına gelecek. Böyle olursa, bizim için oluşacak tehditlere göre gerekli kararları alacağız” ifadelerini kullanmıştı.

Paylaşın

Türkiye’den ABD’ye S-400 Önerisi: Kutulara Koyalım Siz Denetleyin

NATO (Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü) üyesi Türkiye’nin, müttefiki ABD’den 1 filo F-35, 1 filo F-35B istediği ve Rusya yapımı hava savunma sistemi S-400’ler içinse “Kutulara koyalım, siz denetleyin” önerisinde bulunduğu öne sürüldü.

ABD merkezli Forbes dergisinde ise, Türkiye’nin “Rusya’yı da kızdırmadan S-400’leri üçüncü ülkelere satabileceğine” ilişkin bir makale yayımlanmıştı.

“Pakistan veya Hindistan, Türkiye’nin Kullanılmayan Rus S-400 Füzelerini Neden İsteyebilir?” başlıklı makalede eski Bakan Cavit Çağlar’ın “Pakistan ve Hindistan, Türkiye’nin beş yıl önce teslim aldığı ancak kullanmadığı bu füzeleri, farklı nedenlerle olsa da edinmek isteyebilir” sözlerine atıf yapılmıştı.

Yunanistan karşısında hava gücünde üstünlük sağlamak isteyen Türkiye, bir yandan hava kuvvetleri filosundaki eksiklikleri gidermek için farklı seçeneklere yönelirken bir yandan 5. nesil savaş uçağı F-35’ler konusunda ABD’yi tartıyor.

Cumhuriyet’ten Doğa Öztürk’ün haberine göre; Ankara kulislerinde, NATO üyesi Türkiye’nin, müttefiki ABD’den 1 filo F-35, 1 filo F-35B istediği ve Rusya yapımı hava savunma sistemi S-400’ler içinse “Kutulara koyalım, siz denetleyin” önerisinde bulunduğu konuşuluyor. Rusya’dan 2.5 milyar dolar harcanarak alınan ve ABD ile krize neden olan S-400 hava savunma sistemleri halen depolarda bekletildiği belirtiliyor.

Kulislere göre Türkiye; F-35 programına tekrar katılmak için ABD’nin koşulu olan S-400 sorununu çözmek amaçlı bir teklifi masaya getirdi. Cumhuriyet’in ulaştığı ABD’nin Ankara Büyükelçiliği’nden üst düzey bir yetkili ise iddiaları yalanlamadı ve “Top artık Türkiye’nin sahasında.

Türkiye’nin F-35 alımına ilişkin gereklilikler iyi bilinmektedir” ifadelerini kullanarak Washington’ın F-35 satışına yönelik şartlarını anımsattı.

Pakistan veya Hindistan formülü

ABD, S-400 hava ve füze savunma sistemi tedariki sebebiyle 2018’de Türkiye’ye yaptırım getirerek F-35 savaş uçağı teslimatlarını askıya almıştı. Türkiye için üretilen 6 adet F-35A savaş uçağı, o tarihten beri depolarda tutuluyor. Lockheed Martin tarafından üretilen bir adet F-35’in maliyetinin ise ortalama 130 milyon dolar olduğu basına yansıyor.

Öte yandan Türkiye’nin F-35 programına tekrar dahil edilmesi için “S-400’lere bir çözüm bulması gerektiği” koşulu ABD tarafından uzun zamandır öne sürülürken Ankara’nın Rus hava savunma sistemlerini üçüncü bir ülkeye satabileceği şeklindeki görüşler Amerikan basınında yankı bulmaya devam ediyor.

ABD merkezli Forbes dergisinde ise, Türkiye’nin “Rusya’yı da kızdırmadan S-400’leri üçüncü ülkelere satabileceğine” ilişkin bir makale yayımlanmıştı.

“Pakistan veya Hindistan, Türkiye’nin Kullanılmayan Rus S-400 Füzelerini Neden İsteyebilir?” başlıklı makalede eski Bakan Cavit Çağlar’ın “Pakistan ve Hindistan, Türkiye’nin beş yıl önce teslim aldığı ancak kullanmadığı bu füzeleri, farklı nedenlerle olsa da edinmek isteyebilir” sözlerine atıf yapılmıştı.

Paylaşın

Rusya’dan Çarpıcı Ukrayna İddiası: Varlığı Sona Erebilir

Ukrayna’nın 2034 yılına kadar NATO’ya katılabileceği açıklamalarını değerlendiren Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dimitri Medvedev, “O zamana kadar NATO’nun mevcut liderlerinden hiçbiri görevlerinde kalmayacak. Büyük olasılıkla Ukrayna da artık var olmayacak” dedi.

Hollanda Başbakanı Mark Rutte’nin, NATO Genel Sekreteri olarak atanmasını değerlendiren Medvedev, “NATO Genel Sekreteri’nin hangi ülkeden olduğu Rusya için hiçbir fark yaratmıyor. O (Rutte), olarak bağımsızlıktan yoksun bir memur, Washington’daki kümes tarafından kendisine söylenenleri itaatkar bir şekilde tekrarlayan renkli konuşan bir papağan” ifadelerini kullandı.

Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı ve eski Devlet Başkanı Dimitri Medvedev, Ukrayna’nın NATO’ya kabul edilmesinin planlandığı iddia edilen 2034 yılına kadar varlığının sona erebileceğini iddia etti. Medvedev, “NATO Genel Sekreteri Stoltenberg’in açıkça Ukrayna’nın 2034 yılında ittifaka katılmasının olumlu bir senaryo olacağını söylemesi tesadüf değil. Bu da asla katılmayacağı anlamına geliyor” ifadelerini kullandı.

Medvedev ayrıca, “O zamana kadar NATO’nun mevcut liderlerinden hiçbiri görevlerinde kalmayacak. Büyük olasılıkla Ukrayna da artık var olmayacak” dedi.

“NATO’nun Ukrayna’yı Rusya’yı yok etmenin bir aracı haline getirmekten başka bir çıkarı olmadığını” savunan Medvedev, “Sovyetler Birliği’nin çöküşünden hemen sonra iktidara gelen Ukraynalı aptallar, devletlerini bizi birleştiren her şeyin inkârı üzerine inşa etmeye çalıştılar. Burada bazı dönüm noktalarını belirtmek zor, çünkü bu kötü niyetli, alaycı ve iğrenç bir politikaydı. Ukrayna’nın neredeyse her cumhurbaşkanı bu politikaya bağlıydı” diye konuştu.

Hollanda Başbakanı Mark Rutte’nin, NATO Genel Sekreteri olarak atanmasını değerlendiren Medvedev, şunları kaydetti: “NATO Genel Sekreteri’nin hangi ülkeden olduğu Rusya için hiçbir fark yaratmıyor. O (Rutte), olarak bağımsızlıktan yoksun bir memur, Washington’daki kümes tarafından kendisine söylenenleri itaatkar bir şekilde tekrarlayan renkli konuşan bir papağan.

Bugün Rutte, Kiev’deki Banderaites (Zelenski) ile dostluğunu kasıtlı olarak vurgulayan sıradan bir Avrupalı bürokrattır. Ve tam da sistemik bir Atlantikçi ve Rus düşmanı olarak yeni Genel Sekreter olarak atanmıştır. Kendisinden nasıl davranması isteniyorsa öyle davranacaktır: ittifakın genel siyasi çizgisine uygun olarak aptalca saldırgan açıklamalara damga vuracaktır ki bu çizgi, en azından kısmen ulusal devletlerin korunmasına yönelik olan Macaristan ve Slovakya dışında NATO’da körü körüne bağlı değildir.

Rusya açısından, kilit kararlar NATO üyesi devletler tarafından değil, bir ABD tarafından alındığı için hiçbir şey değişmeyecektir. Hiçbir yanılsama içinde değiliz ve ulusal çıkarlarımızı geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi aynı şekilde savunmaya devam edeceğiz.”

Paylaşın

Erdoğan’dan Suriye Açıklaması: Yeni Bir Süreci Başlatalım İstiyoruz

Erdoğan, Türkiye – Suriye ilişkilerinin normalleşmesine ilişkin, “Sayın Esed’e ‘Ya ülkeme gel veya üçüncü bir ülkede bu görüşmeyi yapalım’ çağrımı iki hafta önce yaptım. Bu konuyla ilgili olarak da Dışişleri Bakanımı görevlendirdim. O da muhataplarıyla görüşmek suretiyle inşallah bu dargınlığı, kırgınlığı aşmak suretiyle yeni bir süreci başlatalım istiyoruz” dedi.

Haber Merkezi / AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, NATO (Kuzey Atlantik Antlaşması Teşkilatı) Devlet ve Hükûmet Başkanları Zirvesi’nin ardından bir basın toplantısı düzenledi.

Tarihi bir zirveyi daha başarıyla tamamladıklarını belirten Erdoğan, ABD Başkanı Joe Biden’ın şahsında ABD makamlarına misafirperverliklerinden, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ve ekibine ise gayretlerinden dolayı teşekkür etti.

Erdoğan, Suriye ile yeniden diyalog kurulmasına dair çağrısını tekrarladı, “kırgınlığı aşalım” dedi. Erdoğan, soru üzerine Suriye ile diyalog konusunda şu ifadeleri kullandı:

“Özellikle Sayın Esed’e ‘Ya ülkeme gel veya üçüncü bir ülkede bu görüşmeyi yapalım’ çağrımı iki hafta önce yaptım. Bu konuyla ilgili olarak da Dışişleri Bakanımı görevlendirdim. O da muhataplarıyla görüşmek suretiyle inşallah bu dargınlığı, kırgınlığı aşmak suretiyle yeni bir süreci başlatalım istiyoruz.”

Daha önce Irak basınında Bağdat’ın Ankara-Şam arasında arabuluculuk yapabileceğine dair haberler yer almıştı.

Geçtiğimiz günlerde CHP Genel Başkanı Özgür Özel de Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’la görüşmek için talepte bulunmuş, Özel’in Şam’a gidebileceği belirtilmişti.

Suriye’de Şam rejimine yakın El Vatan gazetesi ise Türk basınında yer alan “Özel’in Şam ziyaretinin Suriye tarafından onaylandığı” haberlerini yalanladı. Gazete, ismini vermediği bir kaynağa dayandırdığı haberinde, “Ne Türk hükümeti ne de muhalefeti ile böylesi bir iletişim var” dedi. Haberde ayrıca Suriye’nin diyalog için öne sürdüğü şartların değişmediği, bunların “toprak bütünlüğü ve egemenliğe saygı” olduğu aktarıldı.

Ne olmuştu?

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Suriyeli mevkidaşı Faysal Mikdad, Suriye’de savaşın başladığı 2011 yılından bu yana dışişleri bakanları düzeyinde ilk kez resmi görüşme için Moskova’da bir araya gelmişti.

Toplantıda ilişkilerin normalleştirilmesinin yanı sıra Suriye’deki iç savaştan kaçarak Türkiye’ye sığınan 3,7 milyon Suriyeli mültecinin ülkelerine gönüllü geri dönmeleri konusunun da ele alınacağı kaydedilmişti.

Dışişleri Bakanlığı’nın internet sitesinde konuyla ilgili yer alan açıklamada “Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi hakkında görüş alışverişinde bulunulması, terörle mücadele, siyasi süreç, sığınmacıların gönüllü, güvenli ve onurlu dönüşleri de dahil olmak üzere insani konuların ele alınması planlanmaktadır” denilmişti.

Ankara ile Şam arasındaki normalleşme sürecinde Rusya’nın da girişimleriyle ilk somut adım bakanlar düzeyinde 28 Aralık’ta atılmıştı.

Moskova’da 28 Aralık 2022’de Türkiye, Rusya ve Suriye savunma bakanları ve istihbarat başkanlarının katılımıyla yapılan üçlü toplantıda Suriye krizi, mülteci sorunu ve Suriye topraklarında bulunan tüm terör örgütleri ile ortak mücadele çabaları ele alınmıştı.

İlk görüşmede Şam yönetiminin, Türkiye’den, topraklarından çekilmesini ve Özgür Suriye Ordusu’nu (ÖSO) “terörist” olarak tanınmasını istediği ancak bu taleplerin Türkiye tarafından geri çevrildiği bildirilmişti.

Nisan başında dışişleri bakan yardımcıları düzeyinde yapılan toplantıya İran da katıldı. Türkiye, Suriye, Rusya ve İran savunma bakanları ve istihbarat başkanlarının katıldığı 25 Nisan’da yapılan toplantı, Ankara ile Şam arasında başlatılan normalleşme sürecinde yeni bir adım olmuştu.

Milli Savunma Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Türkiye “Suriye topraklarında her şekliyle terör örgütleri ve tüm aşırılıkçı gruplarla mücadele, Suriyeli mültecilerin topraklarına dönmelerine yönelik çabaların yoğunlaştırılması”na vurgu yaptı ve tarafların “Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygılı olduklarını teyit” ettikleri belirtilmişti.

Suriye ise “Türk birliklerinin Suriye’den çekilmesi” talebini yinelemişti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 28 Aralık toplantısı öncesinde Suriye’nin kuzeyindeki YPG güçlerine yönelik olası kara operasyonuyla ilgili açıklamada bulunurken, “Biz şu an itibarıyla Suriye, Türkiye, Rusya üçlü olarak bir adım atalım istiyoruz.

Bunun için de önce istihbarat örgütlerimiz bir araya gelsin, ardından savunma bakanlarımız bir araya gelsin, daha sonra dışişleri bakanlarımız bir araya gelsin. Onların yaptığı görüşmelerden sonra da biz liderler olarak bir araya gelelim. Bunu da Sayın Putin’e teklif ettim. O da buna olumlu baktı. Böylece bir dizi görüşmeler zincirini başlatmış olacağız” şeklinde konuşmuştu.

Erdoğan’ın açıklamalarının ardından Rus medyasına yansıyan haberlerde, Moskova’nın Türkiye tarafından önerilen üçlü diplomasi mekanizması fikrine sıcak baktığı belirtilmişti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Kasım ayında Suriye Devlet Başkanı Esad ile görüşebileceğinin sinyalini vermiş ancak Esad, Türkiye Suriye’nin kuzeyindeki askerlerini çekmeyi kabul etmediği müddetçe Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmeyeceğini söylemişti.

Erdoğan, yakın zamanda Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’a ilişkin, “Şimdi öyle bir noktaya geldik ki, Beşar Esed şu anda Türkiye ile ilişkileri düzeltme noktasında bir adım attığı anda biz de ona karşı o yaklaşımı gösteririz” demiş ve eklemişti:

“Çünkü biz dün Suriye ile düşman değildik ki, biz Esed ile ailece görüşüyorduk. Biz davetimizi yapacağız. İnşallah bu davetle birlikte de Türkiye-Suriye ilişkilerini geçmişte olduğu gibi aynı noktaya getirelim istiyoruz. Davetimiz her an olabilir. Türkiye’de görüşme olması konusunda ise Sayın Putin’in yaklaşımları var. Irak Başbakanı’nın bu konuda yaklaşımları var. Biz her yerde arabuluculuktan bahsediyoruz da sınırımızdakiyle, komşumuzla niye olmasın?”

Erdoğan haziran ayının sonuna doğru, Türkiye ve Suriye arasında yeniden bir diplomatik ilişkiler kurulur mu sorusuna ise şu şeklinde yanıt vermişti:

“Suriye halkı bizim kardeş halklar olarak beraber yaşadığımız bir topluluktur. Nasıl ki biz Suriye ile ilişkilerimizi çok çok canlı tuttuysak geçmişte, ailece görüşmelere varıncaya kadar… Biliyorsunuz sayın Eset ile biz görüşmeleri yaptık. Yarın olmaz diye bir şey kesinlikle mümkün değil, yine olur. Suriye’nin içişlerine karışmak gibi de bir derdimiz asla yok.”

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, son yaptığı açıklamada Suriye – Türkiye ilişkilerini iyileştirmeye yönelik her türlü çabanın temelinin ‘Suriye’nin egemenliğine saygı duyulması’ olduğunu dile getirmişti. Esad, ‘Türkiye’nin, Suriye devletinin kendi toprakları üzerindeki egemenliğini tanıdığı sürece Türkiye-Suriye ilişkilerinin geliştirilmesine yönelik görüşmelere açık olduğunu’ belirtmişti.

Paylaşın

2026 Yılındaki NATO Zirvesine Türkiye Evsahipliği Yapacak

9 – 11 Temmuz tarihleri arasında Washington’da düzenlenen NATO zirvesinin sonuç bildirgesinde, Türkiye’nin 2026 yılında yapılacak NATO zirvesine ev sahipliği yapacağı duyuruldu.

Gelecek yılki NATO zirvesinin Hollanda’nın Lahey kentinde yapılacağı da bildirildi. Hollanda eski başbakanı Mark Rutte, Jens Stoltenberg’in yerine NATO genel sekreteri seçilmişti.

ABD, Rusya’nın Avrupa’ya yönelik artan tehdidine karşı koymayı amaçlayan önemli bir adım olarak, 2026 yılında Almanya’da daha uzun menzilli füzeler konuşlandırmaya başlayacak. Karar NATO’nun Washington’da devam eden devlet ve hükümet başkanları zirvesinin ikinci gününde açıklandı.

Zirvenin nihai sonuç bildirgesinde, Ukrayna’nın NATO üyeliği yolunda “geri dönülmez yolda” olduğuna vurgu yapıldı, Rusya’yla savaşın sona ermesinden sonra – koşullar uygunlaşınca – ittifaka davet edileceği güvencesi verildi.

Sonuç bildirgesinin en sonunda ittifakın 2026 yılındaki zirvesinin Türkiye’de yapılacağı notu dikkat çekti. Gelecek yılki toplantının Hollanda’nın Lahey kentinde yapılacağı bildirildi.

Almanya’ya daha uzun menzilli füze yerleştirme kararı, ABD’nin güçlü silah sistemlerini Soğuk Savaş’tan bu yana Avrupa kıtasında ilk kez konuşlandıracak olmasına işaret ediyor. Karar aynı zamanda, Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’e açık bir uyarı niteliği taşıyor.

ABD ve Almanya tarafından yapılan ortak açıklamada, “belirli aralıklarla yapılacak konuşlandırmaların” uzun vadeli konuşlandırmaya hazırlık olduğuna dikkat çekildi. Almanya’ya yerleştirilecek bu silahlar arasında SM-6 füzeleri, Tomahawk seyir füzeleri ve geliştirilme aşamasında olan, daha uzun menzilli hipersonik füze sistemleri olduğu belirtildi.

Bu tarz bir konuşlandırma, 1987 yılında ABD ve Sovyetler Birliği arasında imzalanan Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Anlaşması kapsamında yasaktı, ancak 2019’da uzatılmayan bu anlaşma geçerliliğini yitirdi.

Üye ülkeler yayınladıkları bildirgede “Müttefiklerin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne karşı bir saldırı olasılığını gözardı edemeyiz” notu düştü. Müttefik ülkeler Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski’ye destek verirken Ukrayna’ya daha fazla yardım gönderilmesi kararı aldı.

Üye ülkeler ayrıca önümüzdeki yıl içinde en az 40 milyar Euro tutarında askeri yardımda bulunmayı kabul etti, ancak NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in de istediği şekilde bu taahhüdü sonraki yıllarda sürdürmeyi reddetti.

Bildirgede NATO’nun Çin’le ilgili kullandığı ifade de sertleştirildi. Pekin hükümeti için “Rusya’nın Ukrayna’daki savaşının kilit destekleyicisi” denildi, bu ülkenin Avrupa-Atlantik bölgesinin güvenliği açısından sistematik zorluklar oluşturmaya devam ettiği kaydedildi.

Ekim ayında görevi sona erecek olan Genel Sekreter Stoltenberg, Çarşamba günkü toplantının sonunda gazetecilere yaptığı açıklamada, 32 üye ülkenin Çin’le ilgili kullanılan bu ifade konusunda ortak görüş bildirdiğini söyledi. NATO’nun yaptırım uygulayan bir örgüt olmadığını söyleyen Stoltenberg, “Günün sonunda bu konuda müttefikler ayrı ayrı karar verecekler ama bence bu NATO zirvesinden gönderdiğimiz mesaj çok açık” dedi.

Bildirgede ayrıca Çin’e Rusya’nın savaş çabalarına verdiği maddi ve siyasi desteği kesmesi çağrısında bulunuldu. Belgede Çin’in uzay kabiliyetlerine ilişkin endişeler dile getirildi, nükleer cephaneliğindeki hızlı genişlemeye dikkat çekildi ve Pekin’e stratejik risk azaltma görüşmelerine katılma çağrısı yapıldı.

“İttifakın Rusya’nın gerisinde kalmasına izin veremeyiz”

Başkan Biden, zirvenin ikinci gününde devlet ve hükümet başkanları toplantısının açılışında yaptığı konuşmada NATO üyelerinin sanayi temellerini genişletme ve yerli savunma üretimi için plan geliştirme sözü vermelerinden memnuniyet duyduğunu açıkladı.

“İttifakın geride kalmasına izin veremeyiz” diye konuşan Biden, sözlerini “NATO topraklarının her karışını savunabiliriz ve savunacağız ve bunu birlikte yapacağız” diye tamamladı.

Biden Beyaz Saray’da İngiltere’nin yeni Başbakanı Keir Starmer’la görüştü, İngiltere’yi Atlantik ötesi NATO ittifakını birbirine bağlayan “düğüm” olarak tanımladı ve iki ülkenin işbirliğine devam etmesi gerektiğini söyledi.

Başkan Biden NATO zirvesinin son gününde de Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski’yle biraraya gelecek, devam toplantılarının yanısıra NATO-Ukrayna Konseyi toplantısına katılacak. Biden zirve toplantısı sonunda iç ve dış basının izleyeceği bir basın toplantısı düzenleyecek.

Biden ayrıca Çarşamba akşamı NATO müttefik üyeleri ve ortak ülkelerinin liderleriyle eşlerini Beyaz Saray’da verdiği resmi akşam yemeğinde ağırladı.

81 yaşındaki Biden, 27 Haziran’da Cumhuriyetçi rakibi ve eski Başkan Donald Trump’la girdiği tartışma programındaki başarısız performansının ardından bu göreve uygun olup olmadığı ve yerini bir başka Demokrat Partili adaya devretmesi konusunda siyasi baskılara maruz kaldı. Bundan dolayı Biden, NATO zirvesinde müttefik liderlerle sergilediği dayanışmanın iki hafta önceki tartışma programında bozulan imajını düzeltmesini umuyor.

Paylaşın

NATO’dan Ukrayna’ya F-16 Sevkiyatı: Rusya’dan Sert Tepki

NATO’ya üye ülkeler, Ukrayna’nın Rusya’ya karşı hava savunmasını güçlendirmek için uzun zamandır beklediği adımı atarak, F-16 savaş uçaklarını ülkeye transfer etmeye başladıklarını duyurdu.

Haber Merkezi / Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada, Danimarka ve Hollanda’nın uçakları transfer etmeye başladığı, Belçika ve Norveç’in ise daha fazla uçak sağlama sözü verdiği belirtildi.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Washington’da düzenlenen NATO’nun 75. yıl dönümü zirvesinde yaptığı konuşmada, savaş uçaklarının transferinin Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e bir mesaj olması gerektiğini söyledi. Blinken, “Barışa ulaşmanın en hızlı yolu güçlü bir Ukrayna’dan geçer” diye de ekledi.

Washington’daki NATO (Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü) liderler zirvesi sürerken İttifak üyesi üç ülke ortak bir açıklama yaparak Ukrayna’ya F-16 savaş jeti sevkiyatının başladığını duyurdu.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Hollanda ve Danimarka’dan yapılan ortak açıklamada, “F-16’lar için transfer süreci devam ediyor ve Ukrayna operasyonel F-16’ları bu yaz uçuracak” denildi. Uçakların Hollanda ve Danimarka’dan gönderildiği kaydedildi. Hollanda hükümetinden yapılan açıklamada Ukrayna’ya 300 milyon euro değerinde de F-16 cephanesi gönderileceği belirtildi.

Üç ülkenin ortak açıklamasında Belçika ve Norveç’in de Ukrayna’ya savaş jeti gönderme kararı aldığı belirtildi. Belçika Başbakanı Alexander De Croo dün Washington’daki bir resepsiyonda yaptığı açıklamada ülkesinin 30 jet göndereceğini söylemişti. Belçika bu sözü tuttuğu takdirde Ukrayna’ya en çok F-16 sağlayan ülke olacak.

Norveç Başbakanı Jonas Gahr Store da bugün yaptığı açıklamada ülkesinin bu yıl içinde Ukrayna’ya 6 adet F-16 savaş jeti göndereceğini belirtti. “Ukrayna’nın hava saldırılarına karşı kendini savunabilmesi Rusya’ya karşı savaşında hayati önem taşıyor” diyen Store, “Norveç şimdi Ukrayna’ya altı adet F-16 savaş uçağı hibe etmeye karar verdi. Uçakları 2024 yılı içerisinde teslim etmeye başlamayı planlıyoruz” bilgisini paylaştı.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski sosyal medyadan yaptığı paylaşımda ABD, Danimarka ve Hollanda’ya F-16 sağlayarak Ukrayna’nın hava kuvvetlerini güçlendirdikleri için teşekkür etti. Zelenski geçen hafta Ukrayna’nın hava savunma kapasitesini yaz boyunca iki katına çıkarmak istediğini ve en az yedi adet ilave Patriot sistemine ihtiyacı olduğunu söylemişti.

Rusya’da devletin kontrolündeki haber ajansı TASS’ın aktardığına göre, Rusya Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Maria Zaharova, Ukrayna’ya F-16 gönderilmesi planlarının “ABD’nin Rusya ile savaşan bir savaş çetesine liderlik ettiğini gösterdiğini” iddia etti.

Hava savunmasının güçlendirilmesi Rusya işgali altında savaşan Ukrayna için hayati önem taşıyor. NATO üyeleri, Ukrayna’ya beş adet ilave Patriot ve başka stratejik hava savunma sistemlerinin teslim edildiğini duyurmuştu.

Washington’da başlayan zirve öncesi dün gece NATO’nun kuruluşunun 75’inci yılı etkinliğinde konuşan ABD Başkanı Joe Biden, NATO ülkelerinin Ukrayna’ya hava savunma sistemleri dahil askeri desteğinin süreceği mesajı vererek Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e karşı birlik çağrısı yapmıştı.

Biden konuşmasında NATO’nun “şimdiye dek olmadığı kadar güçlü” olduğunu belirterek “Kimsenin şüphesi olmasın. Ukrayna, kolektif desteğimizle Putin’i durdurabilir ve durduracaktır” demişti.

Ukrayna’ya destek Çin’e çağrı

Öte yandan Reuters haber ajansının ulaştığı NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi sonuç bildirisinin taslak metnine göre ittifak üyeleri, Ukrayna’ya üyelik sürecinde “geri dönülemez bir yol” için destek sözü verecek. İttifak üyeleri ayrıca, Çin’in Rusya’nın Kiev’e karşı savaş çabalarına verdiği tüm desteği durdurması yönünde çağrıda bulunacak.

Washington’daki NATO zirvesinde hazırlanan bildirinin taslak metnine göre Çin, Rusya’nın Ukrayna’daki savaşında “belirleyici bir sağlayıcı” haline geldi ve Pekin Avrupa’ya ve güvenliğe yönelik sistematik zorluklar yaratmaya devam ediyor.

Taslak metne göre, NATO ülkeleri Ukrayna’ya önümüzdeki yıl içinde minimum 40 milyar Euro’luk fon sağlamayı ve Ukrayna’ya askeri teçhizat ve eğitim sağlanmasını koordine edecek bir mekanizma kurmayı planlıyor.

Müttefiklerin, NATO üyeliği de dahil tam Avrupa-Atlantik entegrasyonu yolunda Ukrayna’yı destekleme sözü verecekleri belirtildi. Taslakta, müttefiklerin anlaşması ve koşulların karşılanması durumunda ittifaka katılma davetinin Kiev’e iletileceği belirtildi.

Taslakta aynı zamanda Hint-Pasifik’in NATO açısından önemi de tartışıldı. Taslak metine göre, bu bölgedeki gelişmeler Avrupa-Atlantik güvenliğini doğrudan etkiliyor ve ittifak, Ukrayna’yı desteklemek için Asya-Pasifik ortaklarıyla artan işbirliğini memnuniyetle karşılıyor.

Taslakta, ittifakın Çin’in uzay yetenekleri ve faaliyetlerindeki gelişmelerden endişe duyduğu ve Pekin’i stratejik risk azaltma tartışmalarına katılmaya çağırdığı ifade edildi. Metinde ayrıca, NATO müttefiklerinin riski azaltmak ve gerilimin tırmanmasını önlemek için Moskova ile iletişim kanallarını sürdürmeye istekli oldukları belirtildi.

Paylaşın

NATO Zirvesi: Erdoğan’dan “Terör Tehlikesine Dikkat Çekeceğiz” Açıklaması

NATO Devlet ve Hükûmet Başkanları Zirvesi’ne katılmak üzere gideceği ABD’ye hareketinden önce açıklamalar yapan Erdoğan, Zirveden beklentimiz milli güvenlik hassasiyetleri gözeten ittifakı gözeten neticelerin elde edilmesi” dedi ve ekledi:

“Savunma sanayideki engellerin kaldırılması mühimdir. Görüşmelerde dünyada artan terör tehlikesine dikkat çekeceğiz. NATO’nun gayretlerinin artırılmasının gerektiğinin altını çizeceğiz. Ukrayna’da NATO’nun savaşın tarafı haline getirilmemesi için ilkeli duruşumuzu sürdürüyoruz. Silahların konuştuğu her gün bizim ne kadar isabetli bir yerde durduğumuzu göstermekte.”

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, NATO (Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü) Devlet ve Hükûmet Başkanları Zirvesi’ne katılmak üzere “TUR” ile saat 10.00’da Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) başkenti Washington’a hareket etti.

Erdoğan’ı Esenboğa Havalimanı’ndan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanı Metin Kıratlı, AK Parti Genel Başkanvekili Efkan Ala, Ankara Valisi Vasip Şahin ve diğer ilgililer uğurladı.

Erdoğan ile eşi Emine Erdoğan, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, MİT Başkanı İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan, Cumhurbaşkanı Dış Politika ve Güvenlik Başdanışmanı Büyükelçi Akif Çağatay Kılıç, Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün ve Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkan Yardımcısı Çağatay Özdemir ile AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Çiğdem Karaaslan da Washington’a gitti.

Erdoğan’ın, zirve kapsamında katılımcı bazı devlet ve hükümet başkanlarıyla ikili görüşmeler gerçekleştirmesi planlanıyor.

Erdoğan, hareketinden önce Esenboğa Havalimanı’nda düzenlenen basın toplantısında soruları yanıtladı. Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları:

“Zirve’de NATO’nun savunma yapılanmasını tahkim etmek amacıyla istişarelerde bulunacağız. NATO’nun kuruluşunun 75. yıl dönümü nedeniyle Zirvemiz ayrı bir anlam taşıyor.

Zirveden beklentimiz milli güvenlik hassasiyetleri gözeten ittifakı gözeten neticelerin elde edilmesi. Savunma sanayideki engellerin kaldırılması mühimdir. Görüşmelerde dünyada artan terör tehlikesine dikkat çekeceğiz. NATO’nun gayretlerinin artırılmasının gerektiğinin altını çizeceğiz. Ukrayna’da NATO’nun savaşın tarafı haline getirilmemesi için ilkeli duruşumuzu sürdürüyoruz. Silahların konuştuğu her gün bizim ne kadar isabetli bir yerde durduğumuzu göstermekte.

Türkiye NATO’nun misyonlarına ve harekatlarına en fazla katkı sağlayan ilk 5 ülkeden biri. İmkan ve kabiliyetler NATO’nun bel kemiği ülkelerin başında yer alıyoruz. Ortak değerlerimizin samimiyet testinden geçmekte olduğu Gazze’deki katliamları gündeme taşıyacağız. Uluslararası camianın İsrail’i durdurmakta yetersiz kaldığını vurgulayacağız. Bu meseleleri ikili görüşmelerde de ele alacağım.

KKTC, bizim nezdimizde Türk devletlerinin tam üyesi konumunda. Başta Azerbaycan olmak üzere onların yaklaşımı da bizimle aynı konuma geldi. Son Suşa zirvesinde de KKTC orada bulundu. Bundan sonra da bizler KKTC’yi tam üye noktasında nasıl taşırız gayretinde içindeyiz. Hukukumuzun olduğu Türk devletleri ile de bunu geliştiriyoruz.

Şu an itibariyle NATO’nun ilk 5 ülkesinden biriyiz. Bunu mali destek noktasında ve NATO’ya güç katma noktasında söylüyorum. Türkiye’nin durumu, 5 ülke derken laf olsun diye demiyoruz. NATO üye ülkelerinin bakışı da böyledir. NATO’daki konumumuzu güçlendirerek devam ettiriyoruz. Yeni genel sekreterin oraya gelişinde Türkiye’nin rolü üst düzeyde oldu. Kendisi ile Amerika’da ayrıca görüşmemiz olacak.

“Filistin konusunda istediğimizi alamadık”

NATO ile İsrail Filistin konusunda istediğimizi alabilmiş değiliz. Şu anda ABD’deki görüşmelerimizde inşallah bunları tekrar gündeme getirip beklediğimiz neticeyi alırız. Görüşmelerle birlikte kendilerini bu noktada da uyaracağız.

Doha’da ciddi görüşmeler oldu. O gün uçakla dönüş yaparken MOSSAD başkanı da Doha’ya gitmişti. Bazı adımlar atılmıştı. O adımlar noktalanmadı. Sabırla takip ediyoruz.”

Paylaşın

NATO’dan Askeri Kapasiteyi Artırma Hazırlığı

NATO (Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü) liderleri, geçen yıl Vilnius’ta yapılan zirvede, ittifakın otuz yılı aşkın bir süredir ilk büyük savunma planı üzerinde anlaşma sağlamıştı. NATO liderlerinin, Washington’da ittifakın 75’inci yıldönümü nedeniyle düzenlenecek zirvede planları güncellemeleri bekleniyor.

Reuters’a bilgi veren bir kaynak, askeri planlamacıların “ittifakı savunmak için gereken birlik ve silahlar için ayrıntılı ihtiyaçları belirlediklerini” söyledi ve ekledi:

“Hava ve füze savunması, uzun menzilli silahlar, lojistik ve büyük kara manevra birlikleri en önemli önceliklerimiz arasında. Karşı karşıya olduğumuz tehditleri karşılayabilecek kuvvetler geliştirdikçe, NATO müttefikleri için muhtemelen daha zorlu hedefler belirlenecektir. Caydırıcılığımızın güçlü olduğundan ve güçlü kalacağından eminiz.”

Soğuk Savaş’tan bu yana NATO tarafından “bölgesel planlar” olarak adlandırılan ilk büyük savunma planları üzerindeki anlaşma, Sovyet sonrası Rusya’nın artık varoluşsal bir tehdit oluşturmadığına inandığı için on yıllardır büyük ölçekli yeni savunma planları hazırlamaya gerek görmeyen Batı askeri ittifakı için temel bir değişim anlamına geliyordu.

Reuters haber ajansına konuşan bir NATO askeri yetkilisi, NATO’nun Rusya’dan gelebilecek bir saldırıya karşı savunma planlarını tam anlamıyla hayata geçirebilmesi için 35 ila 50 ilave tugaya ihtiyaç duyacağını söyledi. Bir tugay 3 bin ila 7 bin askerden oluşuyor.

İsminin açıklanmaması koşuluyla konuşan kaynak, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin ardından NATO’nun (Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü) karşı karşıya olduğu saldırı tehdidiyle mücadele edebilmek için, sadece Almanya’nın hava savunma kapasitesini dört katına çıkarması gerektiğini söyledi.

Geçen yıl Vilnius’ta yapılan zirvede NATO liderleri ittifakın otuz yılı aşkın bir süredir ilk büyük savunma planı üzerinde anlaşmıştı. Üye ülkeler Temmuz 2023’te gerçekleşen zirveden bu yana bu planı hayata geçirmeye çalışıyor. NATO liderlerinin bu hafta Washington’da ittifakın 75’inci yıldönümü nedeniyle düzenlenecek zirvede planları güncellemeleri bekleniyor.

Reuters’a bilgi veren kaynak, askeri planlamacıların “ittifakı savunmak için gereken birlik ve silahlar için ayrıntılı ihtiyaçları belirlediklerini” söyledi. Kaynak, “Hava ve füze savunması, uzun menzilli silahlar, lojistik ve büyük kara manevra birlikleri en önemli önceliklerimiz arasında. Karşı karşıya olduğumuz tehditleri karşılayabilecek kuvvetler geliştirdikçe, NATO müttefikleri için muhtemelen daha zorlu hedefler belirlenecektir. Caydırıcılığımızın güçlü olduğundan ve güçlü kalacağından eminiz” diye ekledi.

Almanya Savunma Bakanlığı NATO’nun gelecek planları gizli olduğu için bu konuda yorum yapmayı reddetti. Bakanlık, tüm müttefiklerin ihtiyaçlar konusunda NATO ile koordinasyon içinde olmaya çağrıldığını ve bu çabaların önümüzdeki yıla da yayılacağını söyledi.

Ek personel: NATO müttefiklerinin 35 ila 50 tugay için gerekli ek personeli nereden bulacağı ise belirsiz. Üye ülkeler, silahlı kuvvetlerin diğer bölümlerinden personel kaydırılabilir, ek askerler alınabilir ya da NATO üyeleri her iki yaklaşımın birden tercih edebilir. NATO askeri planlamacılarının tespit ettiği bir diğer önemli eksiklik de hava savunması. Zira Ukrayna’daki savaş bu sistemlerin kritik askeri ve sivil altyapıyı korumak için ne kadar önemli olduğunu gösterdi.

Bu tür sistemler Rusya ile olası bir çatışmada önemli bir lojistik merkezi ve toplanma alanı olan Almanya için özellikle önemli. Almanya, Soğuk Savaş sırasında NATO’nun cephe ülkesiyken 36 Patriot hava savunma birimine sahipti ve o zaman bile NATO müttefiklerinin ek desteğine güveniyordu.

Ukrayna’ya üç patriot bağışladıktan sonra Alman kuvvetleri, sadece dokuz patriot sistemine sahip. ABD’li Raytheon firmasının ürettiği patriot sistemi, füzelere karşı yerden savunma sağlıyor. Mühimmatını güçlendirmek isteyen Almanya, patriot ve diğer hava savunma sistemleri için sipariş vermeye başladı. Soğuk Savaş sonrasında birçok NATO müttefiki, gelecekte sadece İran gibi ülkelerden gelen sınırlı bir füze tehdidiyle başa çıkmak zorunda kalacağı düşüncesiyle hava savunma birimlerinin sayısını azalttı.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle birlikte bu algı büyük ölçüde değişti ve NATO müttefikleri mühimmat stoklarını arttırmak ve hava savunma sistemlerindeki eksiklikleri gidermek için harekete geçti.

Soğuk Savaş’tan bu yana NATO tarafından “bölgesel planlar” olarak adlandırılan ilk büyük savunma planları üzerindeki anlaşma, Sovyet sonrası Rusya’nın artık varoluşsal bir tehdit oluşturmadığına inandığı için on yıllardır büyük ölçekli yeni savunma planları hazırlamaya gerek görmeyen Batı askeri ittifakı için temel bir değişim anlamına geliyordu.

(Kaynak: VOA Türkçe)

Paylaşın

Türkiye Savunma Harcamalarını Artırdı; ABD’den Memnuniyet Açıklaması Geldi

ABD, Türkiye’nin yüzde 2’lik savunma harcaması hedefini ilk kez tutturmasından memnuniyet duyduğunu bildirdi. NATO, üye ülkelerden gayrisafi yurt içi hasılalarının (GSYH) yüzde 2’sinden fazlasını savunmaya ayırmalarını istiyor.

Türkiye’nin, NATO’da GSYH’nin en az yüzde 2’sinin savunmaya ayrılması hedefini ilk kez tutturduğu açıklandı Geçen 10 yılda ortalama yüzde 1,58’de seyreden ve yüzde 1,86’yla hedefe en fazla 2020’de yaklaşan Türkiye’nin önümüzdeki yıllarda da yüzde 2’nin üzerinde kalması bekleniyor.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD), gelecek ay Washington’da yapılacak NATO (Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü) Zirvesi öncesi Türkiye’nin yüzde 2’lik savunma harcaması hedefini ilk kez tutturmasından memnuniyet duyduğunu bildirdi.

ABD’nin Ankara Büyükelçiliği sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Büyükelçi Jeff Flake’in şu sözlerine yer verdi: “Türkiye’nin, NATO savunma harcaması hedefini ilk defa gerçekleştirerek başarı kaydettiği bu tarihi ana tanıklık etmek harika. Bu muhteşem ortaklık için Türkiye Cumhuriyeti Savunma Bakanlığı’na teşekkürler.”

VOA Türkçe’nin aktardığına göre; Büyükelçilik, paylaşımda ABD’nin Avrupa ve Avrasya İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı James O’Brien’ın görüşlerine de yer verdi.

O’Brien sosyal medya hesabından, “Rekor sayıda müttefikin GSYH’nin yüzde 2’si oranında savunma harcaması taahhüdünü yerine getirmesi veya aşmasıyla NATO gerçekten her zamankinden daha güçlü. Bu yıl Fransa, Karadağ, Norveç ve Türkiye’nin de katılımıyla 23 müttefik bu önemli taahhüdü yerine getirmiş oldu” ifadelerini paylaştı.

NATO, üye ülkelerden gayrisafi yurt içi hasılalarının (GSYH) yüzde 2’sinden fazlasını savunmaya ayırmalarını istiyor. Türkiye’nin geçen hafta, NATO’da GSYH’nin en az yüzde 2’sinin savunmaya ayrılması hedefini ilk kez tutturduğu açıklandı. 32 üyeli ittifakta hedef tutturan ülke sayısı 23’e çıktı.

Geçen 10 yılda ortalama yüzde 1,58’de seyreden ve yüzde 1,86’yla hedefe en fazla 2020’de yaklaşan Türkiye’nin önümüzdeki yıllarda da yüzde 2’nin üzerinde kalması bekleniyor.

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in geçen hafta açıkladığı verilere göre, savunma harcamalarında Polonya (yüzde 4,12), Estonya (yüzde 3,43) ve ABD (yüzde 3,38) ilk üçü oluştururken son üç sırada Lüksemburg ve Slovenya (yüzde 1,29) ile İspanya (yüzde 1,28) yer aldı. Türkiye’nin yüzde 2,09 oranıyla Fransa ve Hollanda’nın hemen önünde yer aldığı tabloda NATO’nun iki yeni üyesi Finlandiya (yüzde 2,41) ve İsveç (yüzde 2,14) de hedefi tutturanlar arasında yer aldı.

NATO Zirvesi 9-11 Temmuz’da Washington’da yapılacak. Zirveye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katılması bekleniyor.

Paylaşın