Ahi Helvası, Malzemeleri, Hazırlanışı

Ahi Helvası; herkesin mutlaka tatması gereken bir lezzettir. Yapımı o kadar zor olmayan tarifimiz ellerinizle buluştuğunda daha da lezzetlenecektir. Öyleyse hemen verilen adımları takip edin ve bu kolay tarifi sevdikleriniz için yapın! 

Haber Merkezi / Ortalama 30 dakikada hazırlayacağınız bu tarifi denedikten sonra yorum bölümüne değerlendirebilirsiniz.

Malzemeleri:

5 su bardağı un
1 su bardağı pekmez
1 paket margarin
Yarım çay bardağı sıvıyağ
1 su bardağı toz şeker
150 gr ceviz
2 su bardağı su

Hazırlanışı:

Şeker, bir su bardağı su ve pekmez karıştırılıp ateşe konur. Bir taşım kaynatılır, tencerenin ateşi, şurubu kaynatmayacak kadar kısılır. Ayrı bir tencerede yağ ile un az ateşte hafif pembeleşinceye kadar kavrulur.

Ardından sıcak şurup tencereye ilave edilir. Hafif ateşte karıştırılarak biraz pişirilir, tencerenin kapağı kapatılır, 3-4 dakika bekletilir. Kaşıkla şekillendirilerek tabağa servis edilir. Üzerine ceviz eklenir.

Paylaşın

Topalak (Etsiz Köfte), Malzemeleri, Hazırlanışı

Topalak (Etsiz Köfte); Herkesin mutlaka tatması gereken bir lezzettir. Yapımı o kadar zor olmayan tarifimiz ellerinizle buluştuğunda daha da lezzetlenecektir. Öyleyse hemen verilen adımları takip edin ve bu kolay tarifi sevdikleriniz için yapın! 

Haber Merkezi / Ortalama 30 dakikada hazırlayacağınız bu tarifi denedikten sonra yorum bölümüne değerlendirebilirsiniz.

Bulgur, yumurta, ince doğranmış soğan, un, tuz, baharatla yoğrulup küçük yuvarlak toplar yapılır.

Bir tencerede yağ eritilip küçük bir soğan, ince ince doğranıp pembeleştirilip, salça ilave edilir, yeteri kadar tuz, su ilave edilir, kaynamaya bırakılır. Kaynayan salçalı suya yapılan toplar ilave edilip pişirilir.

Paylaşın

Kesme Aşı, Malzemeleri, Hazırlanışı

Kesme Aşı; herkesin mutlaka tatması gereken bir lezzettir. Yapımı o kadar zor olmayan tarifimiz ellerinizle buluştuğunda daha da lezzetlenecektir. Öyleyse hemen verilen adımları takip edin ve bu kolay tarifi sevdikleriniz için yapın! 

Haber Merkezi / Ortalama 40 dakikada hazırlayacağınız bu tarifi denedikten sonra yorum bölümüne değerlendirebilirsiniz.

Yağda, ince doğranmış soğan iyice pembeleştirilir. Salça, baharat ilave edilip hafifçe kavrulur. Su veya et suyu ilave edilip, kaynamaya bırakılır. Kaynayınca haşlanmış yeşil mercimek ilave edilip bir müddet pişirilir (20-30 dakika).

Daha sonra daha önceden kesilip hazırlanan kurutulmuş mantılar (erişteler) ilave edilip, bir sürede onunla pişirilir. Piştikten sonra indirilerek servis yapılır. Üzeri çeşitli yeşillikler veya baharatlar ile süslenerek servis edilir.

Paylaşın

Ağrı Tedavisi Nedir, Nasıl Yapılır?

Ağrı, vücudun herhangi bir yerinden kaynaklanan, organik bir nedene bağlı olan veya olmayan insanın geçmişteki tüm deneyimlerini kapsayan, hoş olmayan bir duyudur.

Ağrı Tedavisi Bilim Dalı’nın (Algoloji), özellikle son 20 yıl içerisinde kaydettiği gelişmeler sayesinde, günümüzde hiçbir hasta ağrıları ile yaşamaya mecbur değildir.

Ağrılar genel olarak; kas, eklem, kemik, sinir gibi vücut dokularının veya diğer organların, ani veya uzun süreli (kronik) zarar görmesiyle oluşur. Kronik ağrılar, zarar gören dokuların iyileşmesinden sonra da devam eden ağrılardır. Uzun süre ağrı çeken kişilerde; ev ve iş hayatının olumsuz yönde etkilenmesi, genel durumlarının bozulması, giderek artan sıkıntı hali, hareketsizlik ve kilo alma, isteksizlik sık olarak rastlanan şikayetlerdir.

Hekimlik mesleğinin ortaya çıkışından itibaren ağrının dindirilmesi hekimlerin temel amaçlarından biri olmuştur. Modern tıpta ağrı kesici ilaç kullanımı tedavide önemli bir yer tutar. Ancak burada önemli olan nokta ağrı kesici ilaçların kontrolsüz ve düzensiz bir şekilde kullanılmaması ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından belirlenen Ağrı Kesici Kullanım İlkelerine uyulmasıdır. Bu ilkeler ağrı kesicilerin kullanım yolunu, dozunu, ağrı kesici ilaca başlama zamanını, ilaç kullanımı sırasında karşılaşılabilecek yan etkilerle başa çıkma yollarını belirler.

Yapılan araştırmalarda tüm ağrı tiplerinin %90’ından fazlasının doğru ağrı kesici ilaç tedavisiyle kesilebileceği ortaya çıkarılmıştır. Ağrı kesici ilaçların etkili ve yeterli olmadığı durumlarda ise ağrının kaynağına göre fizik tedavi yöntemleri, cerrahi operasyonlar veya girişimsel ağrı tedavisi yöntemleri uygulanır. Bu noktada doğru yaklaşım hastaya en uygun tedavi yönteminin belirlenmesi ve zaman kaybetmeden hastanın doğru tedaviye ulaşmasının sağlanmasıdır.

Ağrı kliniklerinde ağrı tedavisi için kullanılan başlıca yöntemler ilaç tedavileri ve girişimsel ağrı tedavisi yöntemleridir. Kronik ağrının ele alınması ve tedavisinin anesteziyoloji içindeki gelişiminin kaynağı girişimsel ağrı tedavisi yöntemleridir. Minimal invaziv yöntemler olarak tanımlanan bu girişimler tedavisi güç ağrılarda hastayı fazla bir zahmete sokmadan kolay ve etkin bir şekilde ağrının kesilmesini sağlamaya yöneliktir. Bu yöntemlerin başlıcaları sinir blokajlarıdır. Vücutta çeşitli tipte sinir lifleri bulunur. Bazı sinirler kasların hareketinden sorumluyken bazıları duyulardan bazıları ise ağrı iletiminden sorumludur.

Ağrı hekiminin ilgi alanı bu ağrı sinirleridir. Örneğin, yüzde çok şiddetli elektrik çakması tarzında ağrı şikayetiyle kendini gösteren trigeminal nevraljide trigeminal sinire uygulanan blok işlemleri ile ağrının uzun süreli olarak (3-8 sene arası) ortadan kalkması sağlanır. Benzer şekilde bel ve boyun kireçlenmesine bağlı ağrılarda kireçlenen eklemlerin sinirlerine uygulanan blokla ağrı giderilir. Toplumda sık görülen bel ve boyun fıtıklarında uygulanan çeşitli enjeksiyonlar veya omurlar arasındaki diske uygulanan yöntemlerle fıtığın gerilemesi ve ağrının ortadan kalkması sağlanabilir.

Bu girişimsel yöntemler yaklaşık 30’45 dakika sürer, lokal (bölgesel) anestezi altında ve hasta hafif uyutularak (sedasyon) uygulanır. Bu nedenle hastalar ağrı ya da başka bir rahatsızlık hissetmezler. Enfeksiyondan korunmak amacıyla tüm işlemler, steril ameliyathane koşullarında ve tek kullanımlık malzeme ile yapılır. Girişimsel ağrı tedavisinde uygulanan yöntemlerin tümü görüntüleme yöntemlerinin kılavuzluğunda gerçekleştirilir.

Paylaşın

Alkalen Fosfataz (ALP) Testi Nedir? Bilinmesi Gereken Her Şey

Kanınızdaki bir enzim olan Alkalin Fosfatın miktarını ölçmek için yapılan Alkalin Fosfataz Testi, karaciğer ve kemik hastalıklarının teşhisi için ölçülür.

Alkalen Fosfataz; karaciğerde, kemiklerde, endometriumda, bağırsakta, plasentada, akciğerde ve pek çok dokuda, aslında temelde kanda bulunan bir enzime verilen addır. Yetişkin kişilerde bulunan alkalen fosfatazın yarısı karaciğerden diğer yarısı da kemikten kaynaklanmaktadır.

Kaynaklandığı yerlere göre pek çok farklı şekilde alabilen Alkalen Fosfataz, yani ALP vücuttaki proteinlerin parçalanmasına yardım eder. Hamilelerde plasentada yapılan Alkalen Fosfataz, diğer kişilerde genelde karaciğer olmak üzere, kemikler, bağırsaklar ve böbreklerde de bir miktar yapılır.

Alkalen Fosfataz (ALP) Testi neden yapılır?

Kişinin karaciğerinin ne kadar iyi çalıştığını test etmek ya da kemiklerin genel sağlık durumunu belirlemek amacıyla yapılmaktadır. Bununla birlikte safra salgısı bozukluklarında, safra yolları tıkanıklığında da tanı amacıyla alkalen fosfataz testine başvurulur. Bu test ile kandaki alkalen fosfataz enzimi miktarı ölçülür. Genel olarak basit bir kan testi olduğundan, diğer kan testlerinin bir parçası olarak uygulanabilir.

Normal Alkalen Fosfataz (ALP) değerleri;

Yetişkinler için normal seviyeler: 25-100 U/L
Çocuklar için normal seviyeler: 350 U/L’ den düşük

Alkalen Fosfataz (ALP) yüksekliği ne anlama gelir?

ALP (Alkalen Fosfataz) kemikler, bağırsaklar, böbrekler ve hamile kadınlarda plasenta tarafından üretilebilir. Alkalen fosfataz yüksekliği bu organların herhangi birinde sorun olabileceği anlamına gelir.

Alkalen Fosfataz (ALP) yüksekliğinin nedenleri;

Sigara ve tütün kullanımı
Kalp krizi
Bağırsak iltihaplanması
Zona gibi ciddi enfeksiyonlar
Eklem iltihabı
Sarkodoz
Kemik kanseri

Paget hastalığı
Kemik yumuşaması ve raşitizm
Kemik kırılması
Kemik metastazı
Renal osteodistrofi
Kemik büyümesi sırasında kemik osteoklatı aktivitesinde artış

Hamilelik
Testis kanseri gibi diğer kanser çeşitleri
Kolestaz, çok az veya hiç safra sıvısı üretilmemesi veya safra kanallarının tıkanması
Hepatit hastalığı
Kontrol edilmeyen şeker hastalığı
Antibiyotik, antiepileptik, antidepresan ve iltihap önleyici ilaçların aşırı kullanımı

Doğum kontrol haplarının aşırı kullanımı
Aşırı alkol tüketimi
Hipertiroid veya paratiroid bezinin fazla çalışması
Miyokardinal veya akciğer enfarktüsü
Sindirim sistemi iltihapları

Alkalen Fosfataz (ALP) düşüklüğü ne anlama gelir?

ALP düşüklüğü, yüksekliğin aksine herhangi bir sorun olarak değerlendirilmez. Uygun olmayan diyet ve besin değeri düşük yiyecek seçimi B6 vitamini, folik asit, C vitamini, fosfor ve çinko yetersizliğine sebep olarak alkalen fosfataz düşüklüğüne yol açar. Alkalen Fosfataz değerlerinin normal değerlerin altında çıkmasının hiçbir anlamı ve zararı yoktur.

Alkalen Fosfataz (ALP) düşüklüğünün nedenleri;

Kansızlık
Tiroid hormonu yetersizliği
Fosfat değerinin düşük olması
B12, çinko, magnezyum eksikliği
Beslenme bozuklukları
Çölyak hastalığı

C vitamini eksikliğine bağlı olarak gelişen skorbüt hastalığı
D ve B vitaminin vücuda fazla alınması
Persiniyöz anemi
Menapoz dönemlerinde uygulanan östrojen tedavileri

Alkalen Fosfataz (ALP) ve karaciğer ilişkisi

Karaciğer fonksiyon testinin rutin bir parçası olarak da kanda ALP testi yapılır. Eğer sarılık, bulantı, kusma ve karın ağrısı gibi şikayetleriniz varsa karaciğer veya safra kesinizde bir sorun olduğundan şüphe edilir. Bu durumda ALP testi sonuçları önemlidir. Özellikle; hepatit, siroz, kolesistit ve safra kanalları sorunlarında alkalen fosfatazın yüksekliği karaciğer ile bağlantılıdır.

Hepatit; inflamasyon ya da karaciğer enfeksiyonu ile ilgilidir.

Siroz; karaciğerde doku ölümü gerçekleşmesi durumunda oluşur.

Kolesistit; safra kesesi inflamasyonudur.

Safra kanalları sorunları; safra kesesinde taş, inflamasyon ya da kanserli oluşum durumlarında ortaya çıkar.

Alkalen Fosfataz (ALP) ve kemik ilişkisi

Alkalen fosfataz testi sonucu ile kemiklerle bağlantılı olan; raşitizm, osteomalasi, paget rahatsızlığı sorunlarında tanı konabilir.

Raşitizm; D vitamini, kalsiyum ya da fosfat eksikliğinde ortaya çıkar.

Osteomalasi; D vitamini eksikliğinde ya da yeterli D vitamini olduğu halde vücudun bunu parçalayamadığı durumlarda ortaya çıkar.

Paget rahatsızlığı; kemik parçalanması ve sonrasında tekrardan büyümesi ile ilgili sorunlarla ilişkilidir.

Paylaşın

Ayva Boranı, Malzemeleri, Hazırlanışı

Ayva Boranı; herkesin mutlaka tatması gereken bir lezzettir. Yapımı o kadar zor olmayan tarifimiz ellerinizle buluştuğunda daha da lezzetlenecektir. Öyleyse hemen verilen adımları takip edin ve bu kolay tarifi sevdikleriniz için yapın! 

Haber Merkezi / Ortalama 30 dakikada hazırlayacağınız bu tarifi denedikten sonra yorum bölümüne değerlendirebilirsiniz.

Malzemeleri;

Kıyma
Ayva
Soğan
Biber
Salça
Şeker ve tuz

Hazırlanışı;

Kuşbaşı şeklinde doğranmış et tencerede biraz kavrulur. Daha sonra etin üzerine dilim dilim ayva doğranır.

Soğan, biber, salça ve yeteri kadar su ilave edilir. Pişmeye yakın şekeri ve tuzu katılır. Piştikten sonra ateşten indirilerek servis yapılır. (şeker yerine pekmezde katılabilir)

Paylaşın

Ayran Çorbası, Malzemeleri, Hazırlanışı

Ayran çorbası, herkesin mutlaka tatması gereken bir lezzettir. Yapımı o kadar zor olmayan tarifimiz ellerinizle buluştuğunda daha da lezzetlenecektir. Öyleyse hemen verilen adımları takip edin ve bu kolay tarifi sevdikleriniz için yapın! 

Haber Merkezi / Ortalama 30 dakikada hazırlayacağınız bu tarifi denedikten sonra yorum bölümüne değerlendirebilirsiniz.

Malzemeleri:

1 çay bardağı yarma ( aşurelik buğday )
1 fincan ( kahve ) yeşil mercimek
1 fincan  nohut, 500 gr, süzme yoğurt
1 yumurta
2 kaşık tereyağı
Kırmızı biber, nane , tuz.

Hazırlanışı:

Süzmeyi 6 su bardağı su ile sulandırıyoruz.1 yemek kaşığı un, 1 adet yumurta katarak iyice çırpıyoruz.Akşamdan ıslattığımız yarma, nohut ve yeşil mercimeği de karıştırıyoruz.

Ocağın üstüne koyup, orta ateşte sürekli karıştırarak kaynatıyoruz.( Tahta kaşık ile aynı yöne çevrilerek )Kaynamaya başlayınca karıştırma işlemi bırakılır.Yarım saat piştikten sonra tereyağını eritip, nane ve pul biberle karıştırıp, çorbanın üzerine dökülür.

Paylaşın

Çullama, Malzemeleri, Hazırlanışı

Çullama, herkesin mutlaka tatması gereken bir lezzettir. Yapımı o kadar zor olmayan tarifimiz ellerinizle buluştuğunda daha da lezzetlenecektir. Öyleyse hemen verilen adımları takip edin ve bu kolay tarifi sevdikleriniz için yapın! 

Haber Merkezi / Ortalama 30 dakikada hazırlayacağınız bu tarifi denedikten sonra yorum bölümüne değerlendirebilirsiniz.

Yağsız küçük küçük doğranmış etler (tavuk eti de olabilir) suda haşlanır. Etin suyu ayrılır. Un ile et suyu bir kapta çırpılır, tuz atılır. Bulamaç haline gelir.

Tencerede haşlanmış et parçaları da katılarak sürekli karıştırmak suretiyle pişirilir. Muhallebi kıvamından biraz daha sulu hale gelince ateşten indirilir. Tavada biber ve tereyağ yakılır. Bulamacın üzerine dökülür ve servis yapılır.

Paylaşın

Keşkek, Malzemeleri, Hazırlanışı

Keşkek, herkesin mutlaka tatması gereken bir lezzettir. Yapımı o kadar zor olmayan tarifimiz ellerinizle buluştuğunda daha da lezzetlenecektir. Öyleyse hemen verilen adımları takip edin ve bu kolay tarifi sevdikleriniz için yapın! 

Haber Merkezi / Ortalama 30 dakikada hazırlayacağınız bu tarifi denedikten sonra yorum bölümüne değerlendirebilirsiniz.

Döğülmüş buğday birkaç gün ıslatılır. Kabarınca bir kepçe ile ezilir. İnce lif haline getirilmiş yağlı etle muhallebi kıvamına gelinceye kadar pişirilir. Üzerine salçalı yağ dökülüp servis yapılır.

Paylaşın

Akupunktur Nedir, Nasıl Yapılır?

Vücutta oluşan hastalıkları veya fonksiyon bozukluklarını ortadan kaldırmak amacıyla yapılan Akupunktur, belirli vücut bölgelerine ince iğnelerin batırılmasını içeren geleneksel bir şifa tekniğidir.

Bütünsel bir şifa yöntemi olan Akupunktur, bundan yaklaşık 3000 yıl önce Çin’de geliştirilmiştir. Günümüzde tıbbi tedaviye ek olarak sıklıkla kullanılmaktadır.

Doktor tarafından yapılmasına dikkat edin

Akupunktur işlemine başlanmadan, hastanın akupunkturist doktor tarafından öyküsü alınır. Hasta muayene edilir, gerekli laboratuvar ve görüntüleme tetkikleri yapılır. Hastanın yaşı, yaşam stili, beslenme durumu, uyku düzeni, genel durumu, hastalıkları, belirtileri, aldığı tedaviler, tedavilere bağlı yan etkiler gibi birçok faktör göz önünde bulundurularak bir tedavi planı hazırlanır. Seansların sayısı, süresi ve uygulanacak yöntem belirlenir.

Akupunktur tedavisi nasıl yapılır?

Akupunktur tedavisinde iğneler tedavisi planlanan hastalığa bağlı olarak seçilen noktalara batırılır. Tedavide steril ve tek kullanımlık son derece ince iğneler kullanılır. Hasta genellikle sadece iğnelerin ilk girişinde çok hafif bir ağrı hisseder. Bir süre sonra, tedavi edilen bölgelerde hafif bir sıcaklık hissi gelişebilir. İğneler ciltte yaklaşık 20 ila 30 dakika kalır. Belirli etkilerin elde edilmesi için özel stimülasyon teknikleri kullanılır. Bunun için iğneler ilave olarak ısıtılabilir, bilinçaltı uyarma akımıyla uyarılabilir veya yukarı ve aşağı hareket ettirilebilir.

Akupunktur noktalarını kullanarak uygulanan başka tedavi prosedürleri de vardır. Akupresör yöntemi, akupunktur noktalarına parmaklarla masaj yapılarak bölgede toplanan enerji yoğunluğunun dağıtılması ve ilgili noktalarla bağlantılı olduğu düşünülen organların bu şekilde rahatlatılması esasına dayanır.

Akupunktur noktaları ciltte değişik bölgelere göre değişen derinin 2 mm ila 4 cm’ye kadar derinliğinde bulunur. Lazer akupunkturunda ilgili noktalara lazer iğne denilen, aslında gerçek bir iğne olmayan, bir lazer ışığı darbesiyle ulaşılarak uyarım sağlanır. Lazer akupunkturu iğnelerden rahatsız olanlar ve çocuklar arasında popüler olan hafif ve ağrısız bir yöntemdir.

Akupunktur tedavisinin etkili olduğu alanlar;

Kilo verme
Menopozal şikayetler
Baş ağrıları
Sigara bırakma
Çocuklarda idrar kaçırma
Kas, eklem ve bel ağrıları
Sebebi belli olmayan hipertansiyon
Böbrek ağrısı

Yüz felci
Stres, panik atak ve depresyon gibi duygu durum bozuklukları
Uykusuzluk
Doğum ağrısının azaltılması
Adet ağrıları
Spastik kolon
Sınav korkusu ve uçak korkusu

Akupunkturun yan etkileri nelerdir? 

Akupunktur ülkemizde sadece sertifikalı doktorlar tarafından uygulanmaktadır. Bu alanda yetkin bir hekim tarafından yapıldığı takdirde ciddi yan etkilerle karşılaşılma olasılığı oldukça düşüktür. Genellikle iğne batırılan noktalarda hafif ağrı ve kanama, hafif düzeyde çarpıntı gibi basit yan etkiler görülür. Nadiren ciltteki sinirlerde yaralanma sonucu 4 haftaya kadar süren ağrılar görülebilir. Fakat ehil olmayan kişilerce hijyenik olmayan şartlarda uygulanırsa tehlikeli enfeksiyonlar ve başka ciddi komplikasyonlar görülecektir.

Akupunktur ile zayıflama 

Kilo kaybı için akupunktur tedavisinin çeşitli mekanizmalar ile etkili olduğu düşünülmektedir. Akupunkturun, vücudun enerji akışını etkileyerek aşağıdaki mekanizmalarla zayıflamaya yardım ettiği düşünülmektedir;

Metabolizmayı hızlandırmak
İştahı azaltmak
Beyindeki açlık merkezini baskılamak
Stresi azaltmak

Geleneksel Çin tıbbına göre kilo alımı, vücuttaki dengesizlikten kaynaklanır. Eski öğretilere göre bu dengesizlik karaciğer, dalak, böbrek, tiroid bezi ya da hormonal bir işlev bozukluğundan kaynaklanır. Bu nedenle, kilo kaybı için, akupunktur tedavileri genellikle vücudun bu alanlarını hedef alır.

Diyet ve egzersiz olmadan tek başına akupunktur ile kilo vermek mümkün değildir. Bu nedenle spor ve diyetle birlikte kullanılır. Kilo vermek için en önemli akupunktur noktaları kulakta bulunur. Kulakta insan vücudundaki tüm organlar uyaran noktalar bulunur. Ayrıca kulakla beyin arasındaki mesafe kısa olduğu için kulaktaki akupunktur noktaları oldukça etkilidir.

Kulaktaki akupunktur noktaları vücutta yağ birikimlerinin bulunduğu bölgelere göre uyarılır. Olası eşlik eden belirtiler, örneğin diz eklemi osteoartriti, sırt ağrısı veya gastrointestinal problemler göz önünde bulundurulur ve tedavi konseptine dahil edilir. Amaç her zaman kalıcı bir sonuç elde etmektir. Bulgulara bağlı olarak iğneler 10 güne kadar kulakta kalır. Kulaktaki akupunktur noktalarına batırılan iğnelerin etkiler;

Daha hızlı tokluk hissedilir.
Açlık hissinde azalma olur.
Aşırı yeme ortadan kalkar
Metabolizma ve yağ yakımı hızlanır.
Toksinler vücuttan atılır.
Hastalar kendilerini daha sakin, daha dengeli ve aynı zamanda daha aktif hissederler.

İnsanların kilo almasının temel nedeni beslenme alışkanlıklarındaki hatalardır.  Beslenme alışkanlıklarının değiştirmesi hiç kolay olmaz. Diyet yaparken oluşan ve sonunda diyeti bırakmaya neden olan halsizlik, mide problemleri, baş ağrısı, baş dönmesi, stres ve sinirlilik gibi şikâyetler akupunktur tedavisi ile kontrol altına alınır.

Akupunktur diyete uyum sağlama konusunda hastaya büyük kolaylıklar sağlar. Beyinde noradrenalin seviyesini düşürüp, serotonin ve endorfin adı verilen mutluluk hormonunu seviyelerini artırarak yemek yemeden de mutlu olmayı sağlar. Metabolizmayı hızlandırdığı için normalden daha fazla kalori yakılır ve böylece daha hızlı kilo verilir.

Akupunkturun aynı zamanda sindirimi düzenlediği, mide asidini azalttığı, insülin ve diğer hormonları dengelediği düşünülmektedir. Kilo verme, bölgesel zayıflama gibi konularda ancak iyi bir egzersiz planı ve sağlıklı bir diyet programı ile birlikte akupunktur tedavisi uygulanırsa daha hızlı ve kalıcı sonuçlar elde edilebileceği akıldan çıkarılmamalıdır. Bu şekilde uygulanan bir programla 2 ay gibi bir sürede kilonuzun yaklaşık %10 – 15’ini verebilirsiniz.

Paylaşın