Mastoidektomi nedir, nasıl yapılır? Detaylar

Mastoidektomi, iltihaplanmış mastoid hava hücrelerinin alındığı cerrahi bir prosedürdür. Kulağınızın arkasında bulunan kısım olan Mastoid, hava hücreleriyle dolu ve bal peteğine benzeyen kemiksi yapıdır. Bu ameliyat eskisi kadar yaygın değildir.

Antibiyotikler genellikle enfeksiyonları tedavi eder, ancak antibiyotikler başarısız olursa Mastoidektomi bir seçenek durumuna gelir.

Mastoidektomi çeşitleri;

  • Basit mastoidektomi; Cerrahın mastoid kemiğini açtığı, enfekte olmuş hava hücrelerini çıkardığı ve orta kulağı boşalttığı
  • Radikal mastoidektomi; Cerrahın mastoid hava hücrelerini, kulak zarını, orta kulak yapılarının çoğunu ve kulak kanalını çıkarabileceği
  • Modifiye radikal mastoidektomi; Orta kulak yapılarının tümü olmasa da bazıları ile birlikte mastoid hava hücrelerinin çıkarılmasını içeren daha az şiddetli bir radikal mastoidektomi durumudur.

Radikal ve modifiye edilmiş bir radikal mastoidektomiden bir miktar işitme kaybı beklenebilir.

Neden mastoidektomi?

Mastoidektomi, kronik orta kulak iltihabının (COM) komplikasyonlarını tedavi edebilir. COM, orta kulağınızda devam eden bir kulak enfeksiyonudur. Bir deri kisti olan kolesteatomun komplikasyonu olabilir. Kist zamanla yavaş yavaş büyür ve aşağıdakiler gibi ciddi komplikasyonlara yol açabilir:

  • Beyindeki apse
  • Sağırlık
  • Baş dönmesi
  • Yüz felcine neden olan yüz sinirinizde hasar
  • Menejit veya beynin zarlarının iltihabı
  • Labirentit veya iç kulağınızın iltihabı
  • Devam eden kulak drenajı

Mastoidektomi nasıl yapılır?

Genellikle genel anestezi kullanarak bir mastoidektomi gerçekleştirilir. Bu hastanın ağrı hissetmemesini sağlar. Basit bir mastoidektomi için;

  • Kulağın arkasından yapılan bir kesi ile mastoid kemiğinize erişilir
  • Mastoid kemiğini açmak için mikroskop ve küçük bir matkap kullanılır
  • Cerrahi alanı kemik tozundan uzak tutmak için emme irrigasyonu kullanılır
  • Enfekte olan hava hücreleri temizlenir
  • Operasyon bölgesi dikilir
  • Yarayı temiz ve kuru tutmak için bölge gazlı bezle örtülür

Cerrah, ayrıca ameliyat sırasında yüz sinir monitörü kullanabilir. Bu, fasiyal sinirin yaralanmasını sınırlamaya yardımcı olur.

Mastoidektomi sonrası iyileşme süreci;

Ameliyat sonrası baş ağrısı, rahatsızlık ve biraz uyuşukluk yaşayabilirsiniz. Doktor ameliyat sonrası şunları yapacaktır;

  • Ağrıları azaltmak için ağrı kesici
  • Gelişebilecek herhangi bir enfeksiyonu tedavi etmek için antibiyotik
  • Yara kontrolü, bandaj ve dikişin çıkarılması için planlama

Banyo yapabileceği zamanların yanı sıra yaranın bakımı konusunda da doktorun özel talimatları olacaktır. Ameliyata bağlı olarak en az iki ila dört hafta boyunca tüm yorucu aktivitelerden kaçınmalı. Ayrıca kulağa baskı uygulanmamalı.

Dikkat: Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır. Tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Paylaşın

Mastektomi nedir, nasıl yapılır? Detaylar

Mastektomi, genel anlamda memede bulunan kanser dokusunun çıkarılması işlemine verilen isimdir. Mastektomi operasyonu tek meme üzerinde gerçekleştirilebileceği gibi aynı anda iki meme için de uygulanabilir. Meme kanseri, meme dokusu hücrelerinin kontrolsüz çoğalmaya ve büyümeye başlamasıyla birlikte oluşan tümör ile başlar.

Mastektominin ardından hastanın sağlık durumu ve tercihine bağlı olarak meme rekonstrüksiyonu olarak da adlandırılan uygulamalarla meme yeniden şekillendirilebilir. Bu işlem mastektominin hemen ardından yapılabileceği gibi farklı bir tarihte yeni bir operasyon şeklinde de planlanabilir.

Mastektomi kimlere uygulanır?

Mastektomi operasyonu, meme kanseri sebebi ile memesinin bir kısmı veyahut tamamı alınması gerekli olan bireylerde uygulanmakta olan cerrahi bir girişimdir. Mastektomi, memede kanser tanısı konulmuş olan hastalarda tanı alınmasının sonrasında her yaşta hastaya yapılabilmektedir. Bu kanser tanısı, kesinliği yerine oturmuş olan kişilerde yapılması gereken bir ameliyattır.

Aynı zamanda yüksek derecede riski bulunan hastalarda memeyi koruyucu amacı güdülerek de yapılabilmektedir. Bu önleme Profilaktik Mastektomi denmekte olup memenin içinde ileri zamanlarda oluşabilecek olan kanser riskini önlemek için boşaltılıp plastik cerrahlar tarafından memenin yeni baştan şekillendirilmesi ve memenin yeni baştan oluşturulması (meme rekonstrüksiyonu) işlemi yapılmaktadır.

Mastektomi çeşitleri;

Mastektomi ameliyatı uygulama amacına ve kapsamına göre farklı şekillerde uygulanabilmektedir. Bunlar şu şekilde sıralanabilmektedir;

  • Basit mastektomi
  • Cilt koruyucu mastektomi, meme başı-areola koruyucu mastektomi, vb.
  • Modifiye radikal mastektomi
  • Radikal mastektomi

Total mastektomi olarak da tanımlanan basit mastektomi; tüm meme dokusunun (meme ucu ve areola dahil) alındığı yöntemdir. Bu yöntemde koltuk altı lenf bezleri ile meme bölgesindeki kas doku alınmamaktadır. Meme kanseri tedavisinde sık kullanılan basit mastektomi işlemi, her iki memeye de uygulanıyor ise bilateral mastektomi olarak adlandırılmaktadır.

Bilateral mastektomi meme kanseri riski yüksek olan kadınlarda oldukça sık uygulanmaktadır. Meme cildinin büyük kısmının korunduğu basit mastektomi yöntemine cilt koruyucu mastektomi; meme başı ve etrafındaki koyu renkli alanın, areola bölgesi, korunarak yapılan basit mastektomi yöntemine ise meme başı-areola koruyucu mastektomi adı verilir.

Bu tip mastektomi yöntemlerinden sonra eş zamanlı meme rekonstrüksiyonu (meme estetiği) uygulanabilmektedir. Modifiye radikal mastektomi işleminde koltuk altı lenf nodlarının bir bölümü de meme dokusu ile birlikte alınmaktadır. Radikal mastektomi ise daha geniş kapsamlı bir operasyon yöntemidir; meme dokusunun tamamı, koltuk altındaki lenf bezleri, göğüs duvarındaki kaslar alınmaktadır. Günümüzde kullanılan bir mastektomi şekli değildir.

Mastektomi hangi durumlarda yapılır?

Meme kanseri teşhisi alan veya memede kanser gelişme riski yüksek olan hastalarda tedavi olarak meme dokusunun çıkarılması için mastektomi operasyonunun yapılması gerekir. Bir memenin çıkarılması tek taraflı mastektomi, iki memenin birden çıkarılması ise bilateral mastektomi olarak adlandırılır.

Bir diğer meme kanseri tedavi yöntemi olan lumpektomide ise tüm memenin değil yalnızca tümörün ve çevresindeki küçük bir sağlıklı alanın çıkarılması işlemidir. Bu operasyonlardan hangisinin tercih edilmesi gerektiği tamamen hastanın sağlık durumuna ve kanserin evresine göre belirlenir. Mastektominin bir tedavi yöntemi olarak gerekli görülebildiği durumlardan bazıları şunlardır:

  • Erken evre (aşama 1 ve 2) ve ileri evre (aşama 3) meme kanserinin tedavisi
  • Birinci derece akrabalarında meme kanseri öyküsü bulunan ve meme kanserine yakalanma olasılığı yüksek görülen hastaların önleyici (profilaktik) tedavisi
  • İnflamatuar meme kanseri
  • Paget hastalığı

Total mastektomi, meme koruyucu cerrahinin uygun olmadığı hastalarda tek tedavi yöntemidir. Bunun haricinde lumpektomi yerine mastektomi operasyonunun tercih edildiği durumlar ise şu şekildedir:

  • Memenin farklı bölgelerinde birden fazla tümörün bulunması
  • Daha önceden radyoterapi almış hastalarda yeniden nüks görülmesi
  • Kanser olduğu belirlenen meme genelinde yaygın mikrokalsifikasyon (kalsiyum birikimi) bulunması
  • Hamilelik dolayısıyla radyasyon tedavisi alınamaması
  • Lumpektomi sonrasında memede halen kanser bulunması
  • Memede yeniden kanser gelişme olasılığının yüksek görülmesi
  • Meme boyutuna göre tümörün büyük olması
  • Hastada radyasyonun yan etkilerinin göze alınamayacağı farklı sağlık sorunlarının bulunması

Mastektomi nasıl yapılır?

Mastektomi ameliyatı için tarif edilen ameliyat kesileri farklılık gösterir. Yapılması planlanan mastektomi yöntemine uygun olarak meme cildinde yapılacak kesi modifiye edilir. Amaç tüm meme dokusunun çıkartılmasıdır. Ameliyat sonrasında dren takılmasına ihtiyaç duyulabilmektedir. Hasta ameliyat sonrasında anestezi etkisi bitince birkaç saat sonra yemek yemekte ve kalkıp yürüyebilmektedir. Ağrı kontrolünün sağlanması amacı ile doktorun önerdiği ağrı kesici ilaçların aksatılmadan kullanılması önerilmektedir.

Mastektomi sonrası iyileşme süreci;

Mastektomi ameliyatı sonrasında iyileşme süreci genellikle hızlıdır. Özel durumlar dışında kol hareketlerinde belirgin bir kısıtlama olmamaktadır. Mastektomi flepleri altına sıklıkla dren konmaktadır. Bu süreçte yara bakımı ve pansuman uygulamaları uzmanlar tarafından yapılmalıdır. Ameliyattan yaklaşık 1 hafta sonra, dren çekildikten sonra kol hareketlerine başlanması gerekmektedir ve bu süreçte birtakım egzersizler yapılması gerekebilmektedir.

Dikkat: Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır. Tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Paylaşın

Minimal invaziv cerrahi nedir? Detaylar

Minimal invaziv cerrahi, cerrahın yapması gereken kesiklerin boyutunu ve sayısını sınırlayan teknikleri kullanmasına olanak tanır. Genellikle açık cerrahiden daha güvenli kabul edilir ve hastanın daha çabuk iyileşmesini sağlar.

Geleneksel açık cerrahide, cerrahınız vücudunuzun ameliyat ettiği bölümünü görmek için büyük bir kesik yapar. Minimal invaziv cerrahide, cerrahınız cildinizdeki birkaç küçük kesikten geçen küçük aletler, kameralar ve ışıklar kullanır. Bu, cerrahınızın çok fazla deri ve kası açmadan ameliyat yapmasını sağlar.

Bazı minimal invaziv ameliyatlar, ameliyat üzerinde daha hassas kontrol sağlayan robotik teknoloji ile yapılır. Diğer minimal invaziv ameliyatlar robotik yardım olmadan yapılır.

Minimal invaziv cerrahi nasıl çalışır?

Robotik cerrahi veya robotik yardımlı cerrahi, bilgisayara benzeyen bir elektronik ameliyathane ile yapılır. Bu istasyondan doktorunuz veya cerrahınız, ameliyatı gerçekleştiren yüksek çözünürlüklü bir kamerayı ve robotik kolları kontrol eder.

Robotik destekli ameliyatların çoğunu gerçekleştirmek için doktorunuz veya cerrahınız:

  • Ameliyat boyunca sizi uykuda tutmak için anestezi kullanır
  • Ameliyat sırasında robotik kolların kullanacağı aletleri kurar
  • Aletlerin yerleştirileceği birkaç küçük kesik yapar
  • Robotik kollara bağlı aletleri kesiklerden vücudunuza yerleştirir
  • Üzerinde ışık ve kamera bulunan, endoskop adı verilen dar bir tüpü başka bir kesikten sokar. Bu, çalıştıkları alanı görmelerini sağlar
  • Ekrandaki endoskop görüntülerine bakarken robotik kollarla işlemi gerçekleştirir
  • Kesiklerden tüm aletleri çıkarır
  • Prosedür tamamlandıktan sonra kesikleri diker

Minimal invaziv cerahi hangi durumlarda kullanılır?

Robotik destekli teknikler kullanılarak birçok ameliyat gerçekleştirilebilir:

Akciğerler;

  • Tümörler
  • Kanser
  • Amfizem

Kalp;

  • Kalp kapakçıklarının onarımı
  • Atriyal fibrilasyon (AFib)
  • Mitral kapak prolapsusu

Ürolojik sistem;

  • Mesane kanseri
  • Böbrek kanseri
  • Prostat kanseri
  • Böbrek taşı
  • Böbrek kistleri
  • Böbrek tıkanıklığı
  • Böbrek çıkarma
  • Böbrek nakli
  • İdrara çıkma veya bağırsak hareketlerinizi kontrol etmekte sorun yaşamak

Jinekolojik sistem;

  • Endometriozis
  • Yumurtalık kistleri
  • Yumurtalık kanseri
  • Rahmin alınması (histerektomi)
  • Yumurtalıkların alınması (ooferektomi)

Sindirim sistemi;

  • Mide kanseri
  • Safra kesesi kanseri
  • Karaciğer kanseri
  • Kolon veya rektal kanser

Diğer genel alanlar;

  • Obezite için mide baypas
  • Safra kesesi enfeksiyonu veya taşları
  • Pankreas kanseri
  • Gastroözofageal reflü hastalığı (GERD)

Minimal invaziv cerrahinin yararları ve riskleri nelerdir?

Yararları;

  • Ameliyat sırasında daha az kan kaybetme
  • Cilde, kaslara ve dokuya daha az hasar
  • Daha kısa, daha az ağrılı iyileşme süresi
  • Daha küçük enfeksiyon riski
  • Daha küçük, daha az görünür izler

Riskleri;

Her ameliyatta olduğu gibi, genel anestezi ve enfeksiyonlarda riskler mümkündür. Robotik cerrahi, açık cerrahiden daha uzun sürebilir. Bunun nedeni, doktorunuzun işlem yapılmadan önce robotik ekipmanı kurması gerektiğidir. Anestezi riskleri artabilir. Bazı durumlarda, robotik cerrahi başarılı bir şekilde bitirmelerine izin vermiyorsa doktorunuz açık ameliyat yapabilir. Bu, daha uzun bir iyileşme süresine ve daha büyük bir yara izine yol açabilir.

Dikkat: Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır. Tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.
Paylaşın

Micro TESE nedir, nasıl yapılır? Detaylar

Biyolojik baba olmak isteyen ancak Obstrüktif Olmayan Azoospermi (NOA) olarak adlandırılan bir duruma sahip erkekler için farklı yöntemler geliştirilmiştir. Micro TESA’da bu yöntemlerden biridir. MESA (Mikroskop altında Epididimal Sperm Aspirasyonu), menide hiç sperm bulunmaması durumunda erkeklerin kanallarından lokal yada genel anestezi altında mikrocerrahi yöntemiyle (MESA) sperm elde edilmesi işlemidir.

Erkek kısırlığı alanında son yıllarda görülen en göz kamaştırıcı gelişme kuşkusuz menisinde hiç sperm hücresi bulunmayan erkeklerde görülmektedir. Yumurta kanallarının herhangi bir nedenle tıkalı olması veya yumurtalıklardaki üretimin yetersiz olmasına bağlı bu durumlarda, sperm hücresi elde etmek için başka bir kaynağa başvurmak gerekir.

Yumurtalık kanallarının tıkalı olması veya doğuştan yokluğu durumunda sperm hücreleri kanallardan alınmakta ve bu hücrelerle mikroenjeksiyon uygulanmaktadır. Tıkanmanın olmadığı durumlarda ise problem daha karışıktır. Bu durumlarda erkek yumurtalığının çeşitli bölümlerinde çok kısıtlı da olsa bir üretim söz konusu olabilmektedir. Mikro TESE yöntemi böyle vakalarda sperm elde etme şansını büyük oranda arttırmaktadır.

Genel anestezi altında yumurtalıklar açılarak mikroskop altında incelenir. Bu yöntemle yumurtalıkta sperm üretilen bölgeler daha iyi seçilmekte ve alınan doku miktarı daha az olduğundan çok sayıda alandan parça alınabilmektedir. Bu dokular laboratuarda embriyolog tarafından kesilerek kanalların içine dökülmüş yada kanallara yapışık olan sperm hücreleri ayıklanarak mikroenjeksiyon işleminde kullanılır.

Micro TESE kimlere uygulanır?

  • Sperm kanallarında tıkanıklık
  • Sperm kanallarının doğuştan olmaması
  • Hormonal nedenler
  • Genetik nedenler; erkekte sperm üretimini sağlayan genler Y kromozomu üzerindedir. Bu genlerdeki problem sperm üretimini etkiler
  • Radyasyon; özellikle kanser tedavisi nedeniyle radyasyon alınması bazen sperm üretimini tamamen ortadan kaldırabilir ve bu durum kalıcı olabilir
  • İlaçlar; özellikle kanser tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar sperm üretimini kalıcı olarak durdurabilir
  • Enfeksiyon (Kabakulak sonrası)

Mikro TESE nasıl yapılır?

Mikro TESE operasyonunda testis tek bir kesi ile tamamen açılır ve doku mikroskop ile 24 kat büyütülerek sperm yapımı olması muhtemel bölgeler tespit edilir. Sperm üreten kanallar geniş bir şekilde görülebildiği için kolaylıkla ayırt edilir ve gerekli dokular işlemi gerçekleştiren ürolog tarafından toplanır. Bu doku örnekleri birtakım işlemlerden geçirilerek içlerindeki canlı sperm hücreleri ayrıştırılır. Canlı sperm bulunursa ve mikroenjeksiyon için anne adayından toplanan yumurtalar hazırsa aynı gün tüp bebek işlemi yapılır. Fazla sayıda sperm elde edilmesi durumunda, kullanılmayan sperm hücreleri dondurularak saklanır ve ileride gerçekleştirilecek tüp bebek tedavilerinde çözülerek kullanılır.

Mikro TESE yöntemi, eskiden uygulanan çoklu biyopsi yöntemine kıyasla çok daha fazla sayıda ve daha iyi kalitede sperm elde etme imkanı sunar. Mikro TESE yönteminin diğer bir avantajı ise mikroskop altında testisi besleyen damarların daha iyi gözlenmesi ve testise verilen hasarın asgari düzeye indirilmesidir.

Mikro TESE kaç saat sürer?

Mikro TESE, ameliyathane koşullarında ve genel anestezi altında gerçekleştirilen bir operasyondur ve yaklaşık 1-2 saat sürmektedir. Operasyona 6 saatlik açlık ile gelinmesi gerekmektedir. Mikro TESE ameliyatı sonrası hasta 3-4 saat gözlem altında tutulur. Taburcu edildikten sonra da 3–4 gün ev istirahati önerilmektedir. Hastanın 10 gün süre ile ağır bir işle uğraşmaması ve fiziksel aktiviteden uzak durması gerekmektedir.

Mikro TESE öncesi dikkat edilmesi gerekenler;

  • Operasyon öncesi en az 6 saat hiçbir şey yememeli ve içmemelisiniz (Su dahil).
  • Operasyon bölgesini jiletle temizleyiniz. Banyo yapınız.
  • Operasyon sonrası testisler üzerine baskı ağrıya neden olacağından, yanınızda bol pantolon veya eşofman altı getiriniz.

Mikro TESE sonrası dikkat edilmesi gerekenler;

  • Mikro TESE operasyonundan çıkan hastalar, narkozun etkisi geçinceye kadar (2-3 saat) gözlem altında tutulduktan sonra evlerine dönebilirler
  • Hastanın Mikro TESE ameliyatı sonrası evine giderken araç kullanmaması önerilir
  • Ameliyat sonrası hastanın yatması gerekmez ancak 10 gün kadar ağır fiziksel aktivite yapılmaması ve cinsel ilişkiye girilmemesi önerilir
  • Ameliyattan 48 saat sonra pansuman yaptırılmalıdır
  • Mikro TESE ameliyatından 3 gün sonra duş alınabilir
  • Operasyon sonrası hastaların 10-15 gün sıkı iç çamaşırı veya suspansuar kullanmaları önerilir
  • Dikişler kendiliğinden yaklaşık bir haftada eriyeceğinden dikiş almaya gerek yoktur

Riskleri;

Mikro TESE sonucunda canlı sperm hücresi elde edilemeyebilir. Bu risk altta yatan nedene bağlıdır. Sperm kanallarında tıkanıklık olan bir hastada sperm bulunma şansı; hormonal veya genetik problemi olan hastaya göre daha yüksektir. Ameliyat sonrası nadiren operasyon yerinde enfeksiyon, kanama olabilir.

Dikkat: Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır. Tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Paylaşın

Meme rekonstrüksiyonu (onarımı) nedir? Detaylar

Günümüzde plastik cerrahinin en başarılı ameliyatlarından birisi olan Meme Rekonstrüksiyonu (Onarımı), tümör veya başka bir hastalık nedeniyle memenin alınması sonrası yapılan işlemdir. Ülkemizde henüz bu sistem tam oturmadığı ve hastalar tam bilgilendirilmeği için birazda sosyo-ekonomik nedenlerle kanser ameliyatından sonra hastalar memesiz kalarak organ kaybı ve sakat kalma, yarım insan olma gibi psikolojik stresler yaşamaktadır.

Erken meme kanseri tespiti yapılan bir çok kadında artık memenin sadece kanserli kısmını içeren meme bölümü çıkarılarak memeyi büyük oranda korumak mümkün oluyor. Memesi büyük olan bayanlarda memenin rekonstrüksiyonu bu durumdan dolayı gerekmiyor. Kalan meme yeterli meme dokusu sağlıyor. Memesi  çok küçük olan bayanlarda ise bu işlem sonrası memenin yeniden yapılması ihtiyacı doğuyor.

Meme onarımı için uygun adaylar kimlerdir?

Pek çok meme kanseri hastası meme alındıktan hemen sonra meme onarımı için uygundur. Yani meme kanseri tespit edilen hemen hemen tüm hastalar meme alındığı anda hemen meme onarımı için adaydırlar.  Ancak bazı hastalar fazladan bir ameliyat olayı başlangıçta istemeyip yada genel cerrahların tavsiyesi ile beklemeyi ve ikinci bir seansta onarım istemektedir.

Ayrıca sağlık durumu bu ameliyatı kaldıramayacak hastalar, ileri derecede şişmanlığı olanlar,  yüksek tansiyonu olanlar ve sigara içenler sonradan onarım için bekletilebilir. Yine de memesi alınacak olan bu tip hastalar önceden psikolojik olarak  hazırlanıp bu onarımın ilerde de yapılabileceği konusunda bilgilendirilerek geleceğe daha pozitif bakmaları sağlanmalıdır.

Meme onarımı için doğru zamanlama nedir?

Kanser sebebiyle memesi alınan birçok kadına meme onarım operasyonu yapılabilir. Meme onarım operasyonu, meme alınırken (eş zamanlı) veya sonraki süreçte (geç onarım) olarak doktorun uygun gördüğü şekilde gerçekleştirilir.

  • Eş zamanlı meme onarımı; Genellikle erken evrede fark edilen meme kanserinde gerçekleştirilir. Eş zamanlı meme onarımı; meme derisi korunarak memesi alınan hastanın yaşaması muhtemel psikolojik sorunların en aza indirgenmesine yardımcı olur. Eş zamanlı meme onarımı genel cerrahların mastektomi yaptığı sırada, plastik cerrahlarında aynı anda operasyona girerek meme onarımı (rekonstrüksiyon) işlemini yapmasıdır
  • Geç zamanlı meme onarımı; Bazı durumlarda meme onarımı (rekonstrüksiyon) operasyonu için beklemek gerekebilir. Hastaların kanseri kabullenmesi, meme onarımı veya cerrahi başka bir işlem istememesi ya da doktorundan gelen tavsiye üzerine bir süre beklemesi gerekebilir. Geç zamanlı meme onarımı, mastektomi işleminin üzerinden belli bir süre geçtikten sonra (6 ay veya 10 yıl önce gibi) yapılan operasyonlara denir

Meme onarımında gözlenebilecek riskler nelerdir?

Tüm cerrahi operasyonlardan sonra gözlenebilecek; kanama, ödem/sıvı toplanması ya da anestezi sorunları riskleri meme rekonstrüksiyon ameliyatlarından sonra da gözlenebilir. Sigara içenlerde, yara iyileşmesi daha geç olabilir veya iz daha fazla ortaya çıkabilir. Eğer bir protez kullanılacaksa nadiren bir enfeksiyon gelişme riski olabilir. Bu tür durumlarda bazen, protezi çıkarıp aylar sonra tekrar koymak gerekebilmektedir.

Protez kullanımında en sık gözlenebilen sorun kapsül kontraktürüdür. Kapsül kantraktüründe; protezin etrafındaki yara dokusu protezi sıkıştırır bu da meme sertmiş hissini ortaya çıkarır. Kapsül kontraktürü tedavi edilebilmektedir. Meme rekonstrüksiyonun (onarımının) kanserin nüksü (tekrar etmesi) üzerine bir etkisi yoktur. Ayrıca radyoterapi ya da kemoterapiye engel olan bir durum oluşturmaz.

Nasıl Yapılır?

Cerrahi planlama;

Meme kanser tespit edilen hastalar meme alınması ameliyatı yapılmadan onarımı da planlamaya başlayabilirler.  İdeali memeyi alacak olan genel cerrah ile onarımı yapacak olan plastik cerrahın birlikte hareket ederek en iyi strateji ve tekniği belirlemeleridir. Hastanın sağlık durumu incelendikten sonra plastik cerrahlar ne tip bir ameliyat yapılacağını ve hangi tekniğin  daha uygun olacağını ve hedefleri açıklarlar .

Yeniden meme yapılması hastanın görünümünü daha iyi hale getireceği gibi kendine güvenini yeniden kazanmasını sağlayarak mutlu olmaları ve hastalığın tedavisi sırasında morallerinin daha yüksek olması sağlanmış olacaktır. Hasta ameliyat öncesi yapılan çeşitli testlerle ve tahlillerle incelenerek ameliyat engel bir durum olup olmadığı tespit edilir. Eğer gerekiyorsa sigara bıraktırılır ve aspirin gibi kanamayı artırıcı kullandığı bazı ilaçlar kesilir.

Ameliyat;

Meme onarımı birden fazla ameliyatın bir arada yapıldığı bir ameliyattır ve  mutlaka tam teşekküllü bir hastanede yapılması uygundur.  Yapılacak olan ameliyatın tipine göre hastanede 1-3 kadar kalmayı gerektirir. Genel anestezi uygulanır. Yeniden meme onarımı için pek çok cerrahi yöntem bulunmaktadır ve plastik cerrah hasta ile konuşarak hangisinin daha uygun olacağını birlikte kararlaştırır.

  • Cilt genişletme tekniği; En sık kullanılan yöntemdir. Birinci seansta hastanın meme alınan yerde kalan derisi ve kas altına yerleştirilen doku genişletici denilen özel bir balon ile 1-2 ay içinde yavaş yavaş şişirilerek genişletilir. Daha sonra cilt yeterince genişleyince ikinci seansta bu balon çıkarılarak yerine kalıcı silikon jelli veya tuzlu su içeren meme protezi yerleştirilir. Daha sonra da meme ucu yapılır. Bazı hastalar da genişletme gerekmez ve cerrah ilk seansta kalıcı meme protezini yerleştirir
  • Flap tekniği; Bu teknikte meme yapmak için protez yerine hastanın kendi vücudunun diğer bölümlerinden alınan dokuları kullanılır. Örneğin sırt, karın, veya kalçalar gibi. Mesela karının alt kısmından veya sırttan alınan deri yağ  ve kas dokusu göğüs bölgesine  aktarılarak ve yeniden şekillendirilerek yeni meme oluşturulur. Doku alınan yerler kapatılır. Daha sonra meme başı yapımı veya revizyonlar gibi ufak girişimler lokal anestezi ile yapılabilir. Diğer meme de eğer hasta isterse yeni yapılan meme ile uyumlu hale getirilir

Ameliyat sonrası;

Operasyon sonrasında doktor tarafından uygun görülen ilaçlar sayesinde ağrı büyük ölçüde engellenebilir. Operasyon sonrasında 2 veya 5 gün arasında değişen süre boyunca hastanede kalmak gerekebilir. Operasyon sırasında sıvıların birikmemesi için engelleyici olarak meme bölgesine yerleştirilen drenler, operasyon sonrası birkaç gün içerisinde alınırlar. Meme onarımı operasyonu sonrası günlük işlere dönmek, yapılan operasyona bağlı olarak değişebilir.

Doktorun da uygun görmesi durumunda genellikle 2 ila 4 hafta arasında hasta normal yaşantısına geri dönebilir. Protezle ile yapılan meme onarım operasyonlarında ise bu süre otojen dokularla yapılan meme onarımı operasyonuna göre daha kısa sürebilir. Memenin alınması ile memede oluşan duyu kaybı meme onarımı ameliyatlarından sonra tamamen normale dönmez, ancak zamanla bir kısım duyu geri kazanılır.

Operasyon sonrası izlerinin birçoğu zaman içinde azalabilir. Bu süre 1 ile 2 yıl arasında değişiklik gösterse de, izler tamamen kaybolmayacaktır. Yapılan meme onarım operasyonun kalitesi ne kadar yüksek olursa, hastanın izlere daha az aldırış ettiği görülür.

Meme onarımının dezavantajları nelerdir ?

  • Yeni yapılan meme kişinin tam hayalindeki gibi olmayabilir
  • Meme bölgesinde ve doku alımı yapılan bölgelerdeki izler rahatsız edici olabilir
  • Yeni yapılan memenin duyusu eski meme ile aynı olmaz biraz daha farklıdır. Hatta ilk zamanlarda bir miktar duyu azlığı olur
  • Yeni memenin şeklinin daha güzelleştirilmesi, meme başının yapılması gibi ek cerrahi girişimler gerekebilir
  • Bazen vücut dokularının meme yapımı için kullanıldığı hastalarda bu dokuların kaybı olabilir bu da yeni cerrahi girişimlerin yapılmasını gerektirir. Süreç uzayabilir

Dikkat: Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır. Tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Paylaşın

Mamografi nedir, nasıl yapılır? Detaylar

Meme kanserinin erken dönem tanısında en etkili görüntüleme yöntemi olan Mamografi, düşük dozda radyasyon kullanılarak çekimi yapılan, kadın meme dokusunun ayrıntılı olarak incelenmesine olanak tanıyan radyolojik bir tanı yöntemidir. 40 yaş ve üstü kadınların, yılda bir mutlaka mamografi çekimi yaptırmasını önermektedir.

Sadece bir kaç dakika süren işlem sayesinde meme kanseri tedavisinin başarısında en önemli etkenlerden biri olan, erken tanı konabilir. Günümüzde bilinen standart mamografi yönteminin yanı sıra başta dijital olmak üzere farklı mamografi teknolojileriyle hizmet veriliyor. Yaygın olarak ise dijital mamografi kullanılıyor.

3 çeşit mamografi vardır:

  • Klasik mamografi
  • Dijital mamografi
  • Tomosentez mamografi

Mamografi neden cekilir?

Radyolojik bir görüntüleme yöntemi olan mamografi, meme kanseri riskine karşı, tarama amacıyla 40 yaş ve üzerindeki tüm kadınların yaptırması önerilen bir sağlık taraması yöntemidir. Dünya çapında her 8 kadından birinin meme kanseri tanısı aldığı ve meme kanserinin kadınlarda görülen en sık kanser türü olduğu göz önünde bulundurulduğunda mamografi, kişinin rutin sağlık taramaları arasında bulundurması ve atlamaması gereken bir tanı yöntemi olarak öne çıkar.

Bu nedenle 40 yaş üzerindeki her kadının, yılda bir kez meme kanseri taramasını gerçekleştirmesi için mamografi çektirmesi önerilir. Mamografi, meme dokusunda hücresel düzeyde olası farklılaşmaların erken tanısında kullanılan radyolojik bir yöntem olmasının yanı sıra memede kitle varlığında da kitlenin boyutu ve türünün incelenmesi amacıyla da kullanılır.

Mamografi nasıl çekilir?

Kişi rutin tarama yaptırmak için ya da memesinde meme kanseri belirtilerinden birini fark etmesi durumunda hekime başvurur. Yapılan fizik muayene sonrasında hekim, ek radyolojik görüntüleme için mamografi çekilmesini ister. Kişi mamografi işlemi sırasında belden yukarısı çıplak bir şekilde ayakta durur. Görüntülemesi yapılacak meme, görüntüleme ünitesi olarak bilinen iki tabaka arasına yerleştirilir.

Meme iki tabaka arasında sıkıştırılır ve X ışını yardımıyla iç dokusunun görüntülenmesi yapılır. İşlem öncesinde ve sırasında mamografi çekimi yapan teknisyen, kişinin nefes almasını ve tutmasını, çekim süresince sabit durmasını hatırlatır. Çok kısa bir süre içinde çekimin tamamlanmasının ardından diğer memeye geçilir ve işlem tekrarlanır. Mamografi ile elde edilen görüntüler teknisyen tarafından incelenir. Eğer çekim sırasında, hareket edilmesine bağlı bulanıklık gibi bir problem varsa işlem tekrar edilir.

Bu yüzden çekim sırasında olabildiğince sabit durmak önemlidir. Mamografi işlemi sırasında meme dokusu, çekim kalitesinin artırılması için iki tabaka arasında bir miktar ezildiği için rahatsızlık hissi duyulması normaldir. Bu işlem aynı zamanda yoğun meme dokusunun ayrılmasına ve olası kitlelerin fark edilmesine olanak tanır. Rahatsızlık hissinin en aza indirilmesi için şu hazırlıklar yapılabilir:

  • Üreme çağı sona ermemiş ya da farklı bir deyişle menopoz dönemine girmemiş kişiler, adet dönemlerinin ilk günlerinde, memeleri daha az duyarlı olduğundan bu dönemde mamografi çektirebilir
  • Mamografi sırasında belden yukarıda kalan kısımdaki tüm kıyafetler çıkarıldığından, rahatlıkla çıkarılabilen kıyafetlerin giyilmesi, toplam işlem süresini kısalttığından tercih edilebilir
  • Meme bölgesine ve meme bölgesine yakın olan koltuk altı bölgesine deodorant, pudra, krem benzeri ürünler, bazı durumlarda mamografi işleminin tekrarlanmasına sebep olan kalsiyum birikintisi görünümüne sebep olduğundan, bu ürünlerin mamografi öncesinde kullanılmaması faydalı olabilir

Mamografinin faydası nedir?

Kendi kendine ya da hekim tarafından yapılan muayenelerde ancak 1,5–2 cm ve daha büyük boyutlu kitleler saptanabilirken, mamografi meme içindeki değişiklikleri 0,5 santimetrenin altındayken dahi tespit edebiliyor. Bu da tanı ve tedavinin 2 yıl önce başlaması anlamına geliyor. Bir meme tümörü doktor ya da hastanın kendisi tarafından yakalandığında ortalama 8-10 yıllık oluyor. Çekimden önce kozmetik malzeme kullanılmaması gerekiyor.

Mamografiye gitmeden önce nelere dikkat etmeli?

Çekim sırasında belden yukarısı çıplak olmalıdır. Bu nedenle iki parçalı kıyafetler tercih edilmelidir. Filmi kötü etkileyeceğinden, koltuk altı deodorantı, talk pudrası ve losyon gibi kozmetik malzemeler kullanılmamalıdır. Aksi takdirde bunlar mamogramda kalsiyum birikintisi olarak değerlendirilebilir. Çekime giderken –eğer varsa- daha önce çekilmiş mamografilerin (yalnızca raporların değil filmlerin de) götürülmesi unutulmamalıdır.

Mamografi ışınının zararı var mıdır?

Mamografinin klasik röntgenden en önemli farkı daha düşük dozda daha yüksek kalitede görüntü verebilmesidir. Tekniğin gelişimine paralel olarak meme incelemesinde maruz kalınan doz giderek azalmaktadır. Dünya literatüründe mamografi nedeni ile kanser olmuş kadın yoktur. Kullanılan X-ray dozu genellikle 30 KVP’dir.

Mamografi ne sıklıkla yapılmalıdır?

Mamografiler tanı ve tarama amaçlı olmak üzere ikiye ayrılır. Tanı amaçlı mamografi yaş göz önüne alınmaksızın memesinde sorun tespit edilen her kadına çekilmelidir. Tarama amaçlı mamografi ise ABD Kanser Derneği ve Radyoloji Birliği’nin önerisi (ülkemizde de bu öneriler kabul görmektedir) doğrultusunda aşağıda sıralanan durumlarda çekilmelidir.

  • Her kadın; 35-40 yaşlarında ilk mamografisini çektirmelidir
  • 40-50 yaşları arasında her iki yılda bir kez çekilmelidir
  • 50 yaş ve üzerinde her yıl bir kez çekilmelidir
  • Eğer ailede meme kanseri hikayesi varsa; ilk kontrol mamografisi yaşı 30, sıklığı her yıl bir kez olmalıdır
  • Yüksek riskli kadınlarda mamografi yeterli değildir

Dikkat: Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır. Tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

 

Paylaşın

Makrobiyotik diyet nedir, nasıl yapılır? Detaylar

Makrobiyotik diyet, hafif egzersiz ve davranış değişiklikleri ile doğal ve sakin bir yaşam tarzı elde etme durumudur. Makrobiyotiklerle ilgili sağlık iddialarını hiçbir bilimsel kanıt desteklemese de, birçok kişi ilkelerini takip ederken daha iyi sağlık ve daha iyi olma hali rapor etmektedir.

Bazı insanlar daha sağlıklı bir yaşam için makrobiyotik diyetlere yönelirler. Makrobiyotik beslenme, doğal, organik yiyeceklere odaklanırken, kimyasalların ve yapay besinlerin tamamen ortadan kaldırılmasını savunur. Kimyasa kural, kişisel hijyen ürünlerinin yanı sıra evde kullanılan diğer ürünleri de kapsar.

İzin verilen yiyecek türleri kişiye göre değişir. Ne yediğinizi birkaç faktör belirler:

  • Mevcut sağlık sorunları
  • Cinsiyet
  • Yaş
  • Coğrafi konum

Makrobiyotik diyetten kimler yararlanabilir?

Makrobiyotik beslenme, tamamlayıcı bir terapi olarak kullanıldığında bazı insanlara sağlık yararları sağlayabilir. Makrobiyotik diyet büyük ölçüde vejeteryandır. Hayvansal yağı önemli ölçüde sınırlar. Bu nedenle kalp hastalığı ve yüksek kolesterol ile uğraşan kişiler için faydalı olabilir.

Sebzeler üzerindeki vurgusu, fitoöstrojen bakımından yüksek olmasını sağlar. Bunlar bitkilerde bulunan doğal olarak oluşan kimyasal bileşiklerdir. Fitoöstrojenler, bazı kadınlarda dolaşımdaki östrojen seviyelerini azaltmaya yardımcı olabilir. Bu, meme kanseri riskini azaltabilir.

Makrobiyotik beslenme diyabet sorunu olan insanlar için iyi olabilir. Bunun nedeni, şekerli yiyecekleri ve sodayı diyetten tamamen çıkarmasıdır. Bu diyet aynı zamanda yüksek karbonhidratlı tam tahıllara güçlü bir odaklanma sağlar. Kepekli tahılların kan şekeri üzerinde işlenmiş karbonhidratlardan daha az etkisi olmasına rağmen, bu diyabetli tüm insanlar için tavsiye edilmeyebilir. Ancak, makrobiyotik bir diyetin diyabetli insanlar için standart bir diyetten daha faydalı olduğunu doğrulayan çalışmalar mevcuttur.

Hangi yiyecekler dahildir?

Makrobiyotik beslenme, büyük ölçüde bütün organik tahılların tüketimine dayanır. Tam tahıllar genellikle her bir kişinin günlük besin alımının yaklaşık yüzde 50’sini oluşturur.

  • Bulgur
  • Kara buğday
  • Esmer pirinç
  • Kinoa
  • Yabani pirinç

Tam tahıllı tahıllar, tam tahıllı makarna ve ekmeklere göre tercih edilir. Bununla birlikte, bu tür işlenmiş yiyeceklere küçük miktarlarda izin verilir.

Mevsiminde ve yerel olarak yetiştirilen bazı sebzeler, günlük gıda alımınızın yaklaşık üçte birini oluşturmalıdır. Her gün yiyebileceğiniz sebzeler şunları içerir:

  • Karnıbahar
  • Brokoli
  • Kabak
  • Çin lahanası
  • Soğan
  • Turp
  • Havuç
  • Maydanoz
  • Yeşil lahana

Günlük yiyecek alımınızın geri kalanı şunları içerebilir:

  • Turşu
  • Fasulye
  • Miso gibi soya ürünleri
  • Deniz yosunu gibi deniz sebzeleri
  • Sebze yağı
  • Doğal olarak işlenmiş deniz tuzu gibi doğal baharatlar

Makrobiyotik beslenmede buharlama veya soteleme teknikleri tavsiye edilir. Aşağıdaki malzemelerden yapılan çorba örnek olabilir;

  • Sebzeler
  • Mercimek
  • Deniz yosunu
  • Deniz tuzu
  • Tofu ve miso gibi soya ürünleri

Hangi yiyecekler sınırlandırılmalı veya hangi yiyeceklerden kaçınılmalıdır?

Bazı yiyecekler ara sıra veya haftada birkaç kez yenebilir.

  • Organik ağaç meyvesi ve meyveleri
  • Tohumlar
  • Fındık
  • Salatalıklar
  • Kereviz
  • Marul

Aşağıdaki organik yiyeceklerin çok seyrek olarak veya her ay sadece birkaç kez yenebilir.

  • Balık
  • Deniz ürünleri
  • Mandıra ürünleri
  • Yumurta
  • Kümes hayvanları
  • Et

Kesinlikle yenmeyecek yiyecekler şunları içerir:

  • Patates, biber ve domates gibi bazı sebzeler
  • Kafeinli içecekler
  • Alkollü içecekler
  • Beyaz ekmek ve mağazadan satın alınan kekler ve kurabiyeler gibi işlenmiş gıdalar
  • Yapay içerikli herhangi bir yiyecek
  • Gazlı içecekler, hem diyet hem de normal
  • Şeker ve şeker veya mısır şurubu içeren ürünler
  • Şeker kamışı
  • Vanilya
  • Ananas ve mango gibi tropikal meyveler
  • Sıcak, baharatlı yemek
  • Sarımsak ve kekik gibi baharatlar

Yiyecekleri yalnızca açlığı gidermek için yemelisiniz ve neredeyse sıvılaşana kadar birçok kez çiğnemelisiniz. Sadece susuzluğu gidermek için su veya karahindiba kökü çayı, kahverengi pirinç çayı ve tahıl kahvesi gibi diğer içecekler içmelisiniz.

Makrobiyotik diyetin olumsuz yanları nelerdir?

Potansiyel faydalarına rağmen, makrobiyotik beslenme herkes için doğru değildir. Baharatlı yiyecekleri seviyorsanız veya o ilk fincan kahve ya da ara sıra margarita olmadan yaşayamıyorsanız, makrobiyotik diyeti çok kısıtlayıcı bulabilirsiniz. Ayrıca tuz oranı yüksek yiyecekler açısından da çok ağırdır. Bu genellikle yüksek tansiyon veya böbrek hastalığı olanlar için ideal değildir.

Bazı insanlar için makrobiyotik beslenme vücut yağında çok yüksek bir azalmaya neden olur. Diyet, hayvansal yağ, meyve ve süt ürünleri bakımından düşük olduğundan, çok az şey sağlayabilir:

  • Protein
  • Demir
  • Magnezyum
  • Kalsiyum
  • B-12 dahil vitaminler

Makrobiyotik beslenmeye sıkı sıkıya bağlı olan insanlar, bu besin kaybını desteklemek için multivitaminler aldıklarında genellikle kaşlarını çatarlar. Makrobiyotikler, kalp hastalığı, diyabet veya kanser gibi bir tanı ile ilgilenen herkes için tıbbi bakımın veya geleneksel tedavinin yerini alması önerilmemektedir.

Makrobiyotik diyete nasıl başlanır?

Makrobiyotik diyete başlamadan önce, doktorunuza veya diyetisyeninize danışmanız iyi bir fikirdir. Denemeye karar verirseniz, mutfağınızda buzdolabınız dahil bazı değişiklikler yapmanız gerekebilir.

Yiyeceklerin pişirilme ve hazırlanış şekli ve kullanılan mutfak gereçleri önemlidir. Mikrodalga fırınlarda veya elektrikle yemek pişirmek genellikle tavsiye edilmez. Makrobiyotik pişirme, sakin ve yatıştırıcı bir deneyim anlamına gelir.

  • Ddoğal, işlenmemiş ahşap
  • Paslanmaz çelik
  • Emaye ve seramik kaplar, tavalar ve mutfak aletleri
  • Plastikleri mutfaktan çıkarmalı ve yerine cam veya paslanmaz çelik kullanmalısınız.

Paylaşın

Magnetik Rezonans (RM) nedir, nasıl yapılır? Detaylar

Vücudun kemikli olmayan kısımlarını veya yumuşak dokularını görüntülemek için kullanılan Magnetik Rezonans (MR), hastalık tespiti, teşhisi ve tedavi takibi için kullanılır. MR en etkileyici ve en zararsız görüntüleme yöntemlerinden biridir. MR sonrasında herhangi bir ağrı ile karşılaşmamak ve görüntüleme sırasında alerjiye neden olacak bir ilaç kullanımı zorunluğunun olmaması EM’ın en önemli avantajlarından biridir. 

Röntgen filmleri ve bilgisayarlı tomografi (BT) taramalarının aksine MR sağlığa zararlı iyonlaştırıcı radyasyon kullanmaz. Taranan alanın boyutuna ve çekilen görüntü sayısına bağlı olarak 15 ila 90 dakika süren ağrısız bir işlemdir.

Emar (MR) Neden Çekilir?

Emar vücudun değişik bölgeleri için değişik amaçlarla uygulanabilir. Migren, baş ağrılarında, nörolojik rahatsızlıklarda, beyin tümöründen şüphelenilen hastalarda, epileptik nöbet geçiren hastalarda, göz, kulak, çene eklemi problemi olan hastalarda, omurga problemi, disk kaymaları ve disk fıtıklarında, omuz, diz gibi eklemler ve bağların değerlendirilmesinde, spor yaralanmalarında, kalp hastalıklarında, göğüs ve karın iç organ rahatsızlıklarında, kemik yapı rahatsızlıklarında MRG değerlendirme yapılabilir.

  • Beyin, göz, iç kulak ve kulak yapıları, hipofiz, çene eklemi, beyin atardamar ve toplardamar sistemleri gibi kafa bölgesine yönelik incelemeler
  • Boyun yapısı, gırtlar, yutak, tükürük bezleri, dil ve çevre yapıları
  • Akciğerler, kalp ve kalple ilişkili büyük damarlar
  • Karın içi organlar, alt karın bölgesi
  • Boyun, sırt ve bel bölgesi omurga patolojileri
  • Omuz, kol, dirsek, el bileği, el, kalça, uyluk, diz, bacak, ayak bileği ve ayak gibi uzuvların ve eklemlerin incelemeleri
  • Tüm vücut anjiografi
  • MR spektroskopi
  • Kranial ve abdominal diffüzyon görüntüleme
  • Perfüzyon MRG
  • MRCP, MR pyelografi ve MR myelografi
  • BOS akım çalışması
  • Kinematik incelemeler
  • Tüm vücut metastaz tarama
  • Dinamik doku ( karaciğer, meme, tümör ) MR
  • Bölgesel MR anjiografik incelemeleri

Emar (MR) nasıl çekilir? 

MR taramasının yapıldığı gün, aksi belirtilmediği sürece kişi her zamanki gibi yiyip içmeye ve rutin ilaçlarını almaya devam edebilir. Bazı durumlarda, tarama işleminden 4 saat öncesine kadar hiçbir şey yiyip içilmesi istenebilir. Bazen görüntüleme öncesi fazla miktarda su içilmesi istenebilir. Tüm bunlar taranan alana göre değişiklik gösterir. MR öncesi dikkat edilmesi gerekenler;

  • Takı ve mücevherler evde bırakılmalı ve bol ve rahat kıyafetler giyilmelidir.
  • Bazen çekimden önce bir elbise veya önlük giyilmesi istenebilir.
  • Önlük giyilmesi gerekmiyorsa, metal fermuar, bağlantı elemanları, düğmeler, balenli sütyen, kemer veya toka içermeyen giysiler tercih edilmelidir.
  • Kapalı alan korkusu olan hastalar işlemden önce doktorlarından hafif bir yatıştırıcı ilaç isteyebilirler. Bu tür hastalara açık MR taraması da önerilebilir, ancak açık emar düşük mıknatıs gücüne sahiptir.

MR çok güçlü bir manyetik alan oluşturduğu için kişinin üzerinde hiçbir metal bulunmamalıdır. Bunlar şunları içerir:

  • Saat
  • Küpe, bilezik, kolye gibi takılar
  • Kulak, meme ucu ve burun halkaları gibi piercingler
  • Protez dişler
  • İşitme cihazları
  • Peruk (Bazı peruklar metal kalıntıları içerir)

Vücudunda kalıcı metal protez bulunan hastalara Emar çekilmesi mümkün değildir. Çünkü manyetik alan vücuttaki metalleri çekerek hastada şiddetli yaralanmalara neden olur.

Bazı MRG taramaları kontrast boya enjeksiyonu yapmayı gerektirir. Bu, bazı dokuların ve kan damarlarının daha net ve daha ayrıntılı görünmesini sağlar. Bazen kullanılan kontrast madde bulantı, deri döküntüsü, baş ağrısı, baş dönmesi gibi yan etkilere neden olur. Bu yan etkiler genellikle hafif ve kısa sürelidir. Kontrast boyanın böbrek hastalığı olan kişilerde doku ve organ hasarına ve böbrekteki hasarın ilerlemesine neden olması da mümkündür. Böbrek hastalığı olan bireylerde. böbreklerin ne kadar iyi çalıştığını ve taramaya devam etmenin güvenli olup olmadığını belirlemek için kan testi yapılabilir. Ayrıca enjeksiyondan önce alerjik reaksiyon öyküsü veya kanama ya da pıhtılaşması sorunları olup olmadığı mutlaka doktora söylenmelidir. MRI taramasından önce hareketsiz bir şekilde duramayan bebeklere ve küçük çocuklara genel anestezik madde verilebilir.

MR aleti her iki ucu açık olan kısa bir silindirdir. Hasta çekim için aletin içindeki hareketli yatağa yatar. Vücudun taranan kısmına bağlı olarak yatış pozisyonu değişir. Bazı durumlarda, taranan vücut parçası üzerine bir çerçeve yerleştirilebilir. Bu çerçeve, tarama sırasında vücut tarafından gönderilen sinyalleri alan alıcılar içerir ve daha iyi kalitede bir görüntü oluşturulmasına yardımcı olur. Tarayıcı tarafından oluşturulan manyetik alan nedeniyle MRI tarayıcısının çalıştırılması için farklı odada bulunan bir bilgisayar kullanılır.

Kaliteli ve bulanık olmayan görüntüler elde edilebilmesi için hastanın çekim süresince hareketsiz yatması istenir. Çekimin yapıldığı bölgeye göre işlem 15 ila 90 dakika sürer.

Manyetik rezonans spektroskopi (MRS) 

MRS beyin veya omurilik yerleşimli şüpheli bir tümörün kimyasal metabolizmasını ölçmek için kullanılan bir testtir. Hidrojen iyonları veya protonlar gibi parçacıkları analiz eder. Proton spektroskopisi daha yaygın olarak kullanılır.

MR anjiyografi 

MR anjiyografi (MRA) kan damarlarını değerlendirmek, anormalliklerini tespit etmek veya aterosklerotik damar hastalığını teşhis etmek için için kullanılan MR görüntüleme yöntemidir. Kontrastlı ya da kontrastsız yapılabilir.

Beyin MR

MR, beyin ve omuriliği görüntülemek için en sık kullanılan yöntemdir. Genellikle şunların teşhisine yardımcı olmak için yapılır:

  • Beyin damarlarındaki anevrizma adı verilen keseleşmeler
  • Göz ve iç kulak hastalıkları
  • Multipl skleroz (MS)
  • Omurilik yaralanmaları
  • İnme
  • Merkezi sinir sistemi tümörleri
  • Travma nedeniyle gelişen beyin hasarı

Fonksiyonel MR

Fonksiyonel Emar (fMR) olarak adlandırılan özel MRG türü, beyin aktivitesini haritalar ve beyinde oluşan metabolik değişiklikleri ölçer. Beynin anatomisini incelemek ve beynin hangi kısımlarının kritik fonksiyonları yerine getirdiğini belirlemek için kullanılabilir.

Bu görüntüleme yönteminde, belirli görevleri yaparken beyinde hangi alanların aktif hale geldiğini görmek için kan akışı kullanılır. Fonksiyonel MR, epilepsi veya tümörler için beyin ameliyatına ihtiyaç duyulduğunda beynin haritalaması için kullanılabilir. Bu, beyin ameliyatı planlanan insanların beyninde bulunan önemli merkezleri, dil ve hareket kontrol alanlarını tespit etmeye yardımcı olur.

İnmenin beyindeki etkileri fMR ile gösterilebilir. Kafa travması veya Alzheimer hastalığı gibi bozukluklardan kaynaklanan hasarı değerlendirmek için de kullanılabilir. Fonksiyonel MR çeşitli hastalıkların tedavi planını hazırlamaya yardımcı olabilir.

Difüzyon MR

Difüzyon emarı, su moleküllerinin rastgele hareketini ölçmeye dayanan bir fonksiyonel MR şeklidir. Özellikle tümörlerin karakterini tespit etmede ve akut beyin iskemisinde faydalıdır.

Perfüzyon MR

Kontrast madde kullanılarak yapılan ve beynin perfüzyonu yani kanlanmasını ölçen bir fonksiyonel MR türüdür.

Kalp ve damar sistemi MR 

Kalp veya kan damarlarınının görüntülenmesi için çekilen MR şunları değerlendirebilir:

  • Kalbin karıncık ve kulakçık olarak adlandırılan odacıklarının büyüklük ve işlevleri
  • Kalp duvarlarının kalınlık ve hareketi
  • Kalp krizinden veya kalp hastalığından kaynaklanan hasarın derecesi
  • Kalpten çıkan ve ana atardamar olan aorttaki anevrizmalar veya diseksiyonlar gibi yapısal problemler
  • Kan damarlarında iltihaplanma veya tıkanma

Meme MR

MR, meme kanserini tespit etmek için, özellikle yoğun meme dokusuna sahip olan veya hastalık riski yüksek olan kadınlarda, ultrason ve mamografiye ilave olarak kullanılabilir. Meme emarının kullanım alanları şunlardır:

  • Meme kanseri için yüksek risk altındaki kadınlarda tarama
  • Meme kanseri teşhisi konduktan sonra kanserin boyutunun belirlenmesi
  • Mamografide görülen, değerlendirilmesi zor anormalliklerin daha ileri değerlendirilmesi
  • Meme kanseri tedavisinden sonraki yıllarda kitlelerin çıkarıldığı alanlarının değerlendirilmesi
  • Cerrahi öncesi kemoterapi alan hastalarda kemoterapi tedavisinin ardından kitle boyutunu değerlendirmek için
  • Memeye takılan implantların durumunu değerlendirmek için

Prostat MR

Prostat emarı öncelikle prostat kanserini değerlendirmek ve kanserin prostatla sınırlı olup olmadığını veya prostat bezinin dışına yayılıp yayılmadığını belirlemek için kullanılır. Bazen aşağıdakiler dahil diğer prostat sorunlarını değerlendirmek için kullanılır:

  • Prostat enfeksiyonu (prostatit) veya apsesi
  • Benign prostat hiperplazisi (BPH) olarak adlandırılan prostat büyümesi
  • Prostatta doğuştan olan anormallikler
  • Prostat cerrahisinden sonra komplikasyonları değerlendirmek

Kas iskelet sistemi MR

Kas ve iskelet sistemi emarı kemik, kas ve eklemlere ait çeşitli rahatsızlıkların değerlendirilmesinde kullanılır. Bu rahatsızlıklardan bazıları şunlardır:

  • Yırtık kıkırdak veya ligamentler gibi travmatik veya tekrarlayan yaralanmaların neden olduğu eklem anormallikleri
  • Omurgada bel ve boyun fıtığı gibi disk anormallikleri
  • Kemik enfeksiyonları
  • Kemik ve yumuşak doku tümörleri
  • Uyuşma, karıncalanma, kuvvet kaybı gibi nörolojik belirtilere neden olan boyun veya bel ağrısı

Tüm vücut MR

Tüm vücut emarı; kanserleri, iltihapları, tıkanıklıkları ve diğer sorunları bulmak için baştan ayağa tüm vücudun MR ile taranmasıdır. İnceleme yaklaşık olarak bir saat sürer ve görüntüler hastaya kontrast madde verilmeden elde edilir. Rutin olarak yapılan bir tarama değildir; fakat herhangi bir belirti vermeyen gizli kanserleri acısız olarak tespit etmek ve kansere bağlı ölümleri önlemek için yararlı olabilir.

MR’ın avantajları ve dezavantajları nelerdir?

Avantajlar;

  • MR’de radyasyon yoktur, o yüzden radyasyonun yan etkilerine maruz kalınmaz
  • Vücuttaki beyin, kalp, karaciğer, omurilik, kas gibi yumuşak dokular diğer görüntüleme yöntemlerine göre daha detaylı olarak değerlendirilir
  • MR ile organların anatomik yapılarının yanında fonksiyonları da incelenir
  • MR’de kullanılan kontrast maddelerin (yani vücuda damar yolu ile verilen ve hastalıkların daha net olarak değerlendirilmesine olanak tanıyan ilaçların) alerjik yan etkisi riski, röntgen ve bilgisayarlı tomografide kullanılan kontrast maddelerin yan etkisi riskine göre daha azdır
  • MR, kalp ve kardiovasküler sistem hastalıklarının tanısında hızlı, yan etkisiz bir seçenek oluşturmaktadır
  • MR, kanser tanısında çok etkili bir inceleme yöntemidir

Dezavantajlar;

  • Kalp pili, manyetik alana duyarlı metal tıbbi yardımcı araç bulunan kişilere MR işlemi mutlaka gerekmedikçe yapılmamalı ve bu hastalar alternatif görüntü yöntemleri ile değerlendirilmelidir
  • Vücutta fark edilmemiş bir metal cisim, güçlü manyetik alandan etkilenerek hastaya zarar verebilir
  • MR güvenli bir yöntemdir; ancak gebe ve fetus için ne kadar güvenli olduğu konusunda yeteri kadar bilgi olmadığından, gebeliğin ilk 12 haftasında çok gerekmediği sürece kullanılamaz. İkinci ve üçüncü üç aylık dönemde doktorunuz gerekli görürse MR yapılabilir.

MR Güvenliği

Yüksek manyetik alan bulunduğundan, bazı durumlarda MRG yapılması uygun değildir. Aşağıda belirtilen bu durumlardan herhangi birine sahipseniz, bunu çekim öncesi MRG teknikerine bildirmeniz gerekmektedir. Bu durumda MRG çekimi yapılmayabilir veya durumunuza özel teknik kullanılarak yapılabilir.

  • Kalp pili
  • Nörostimulatörler
  • Anevrizma klipsleri
  • Yapay kalp kapakları
  • Damar grefti veya stenti
  • İnsülin pompası gibi ilaç infüzyon seti
  • Kohlear implant (İç kulak protezi)
  • Metalik implant veya protez
  • Bu durumlar dışında kapalı yerde kalma korkunuz (klostrofobi) varsa, metal işlerinde çalıştıysanız , önceden vücudunuza şarapnel ya da kurşun yaralanması olduysa, böbrek hastalığınız varsa, hamileyseniz veya hamilelik şüphesi varsa ve emziriyorsanız bu durumunuzu güvenliğiniz açısından teknikere bildirmelisiniz
  • Daha önceden yaptırdığınız tetkik sırasında gadolinyum içeren MR kontrast maddesine allerjiniz olduysa da belirtmelisiniz.

Bazı hastalarda işlem sırasında kapalı yer korkusu (klostrofobi) gelişebilir. Bu durumda sakinleştirici ilaç uygulaması yararlı olabilir. Metal, şarapnel ve kurşun parçalarının manyetik alan içinde hareket etmesi ve hastaya zarar vermesi ihtimali vardır. Böbrek hastalığı normalde MR tetkikinin yapılmasına engel değildir, ancak kontrast madde verilmesi gerekli olduğunda, kan testleri ile hastanın böbrek fonksiyonunun kontrast maddenin atılımını sağlayacak kadar yeterli olduğundan emin olmak gerekir.

MR’ın gebe ve fetus için ne kadar güvenli olduğu konusunda yeteri kadar bilgi olmadığından, gebeliğin ilk 12 haftasında çok gerekmediği sürece kullanılmaz. İkinci ve üçüncü üç aylık dönemde doktorunuz gerekli görürse MG yapılabilir. Gebe hastalara paramanyetik kontrast madde verilmemelidir.

Emziren kadınlarda kontrastsız MR incelemesi yapılmasında sakınca yoktur. Kontrastlı inceleme yapılmış olan emziren kadınlara, ilaç süt ile bebeğe geçtiği için, incelemeden sonraki 24-48 saat süt vermemeleri istenir.

Dövme ve kalıcı makyaj MR görüntülerini bozabilir. Göz farı gibi makyaj malzemeleri metal parçacıkları içerdiği için işlem günü makyaj yapılmamalıdır. İşlem öncesi MR görüntülerini bozabilecek saç tokası, mücevher, gözlük, işitme cihazı, çıkarılabilir diş protezi gibi tüm objeleri çıkarmanız istenecektir. Anahtar, bozuk para, cüzdan ve kredi kartları da soyunma odasında bırakılmalıdır. Üzerinizde görüntü kalitesini bozacak cisimlerin kalmadığından emin olmak için giysilerinizi çıkarıp önlük giymeniz istenebilir.

MR’dan önce ne yapmanız gerekir?

Genel olarak MR çekimi özel bir hazırlık gerektirmez. Ancak abdomen MR için 6-8 saat açlık sonrası gelmeniz tavsiye edilir. Aksi söylenmediği takdirde devamlı kullandığınız ilaçları almanızda sakınca yoktur. Gelmeden önce yukarıda belirtildiği üzere metal kısımlar içeren giysileri tercih etmemeniz önerilir çünkü bu durumda hastane önlüğü giymeniz istenebilir.

MRG incelemesi ne şekilde yapılacak ve neler hissedeceksiniz?

MR teknisyeni sizi MR odasına aldıktan sonra hareketli bir masaya teknikerin belirttiği şekilde uzanmanız istenecektir. İncelenmesi istenen vücut bölgesi silindir şeklindeki cihazın orta kısmına gelecek şekilde pozisyon verildikten sonra gerekli durumlarda sinyali almak için geliştirilmiş, sargı şeklindeki anten üzerinize yerleştirilebilir. Bu sargı sizi rahatsız etmeyecek şekilde tasarlanmıştır. İnceleme sırasında takırtı tarzında gürültü duyacaksınız. Bu gürültüyü azaltmak için, müzik yayını da verilebilen kulaklıkları takabilirsiniz. Çekim sırasında tekniker konsoldan sizi izler ve herhangi birşey söylediğinizde sizi duyabilir, yani dışarısı ile iletişim sağlanmaktadır. İncelenen vücut bölgesinde bir ısı hissetmeniz normaldir, ancak rahatsız edici boyutta olursa teknikere bildirilmelidir.

Sizden istenen hareketsiz bir şekilde kalmanızdır. Bazı hastalar bunu rahatsız edici bulurlar ancak çekimin tamamlanabilmesi için görüntülerin hiç hareket yok iken alınması şarttır. Bazı özel çekimlerde nefes tutmanız istenebilir. İstenen inceleme türüne göre MR çekimi süresi değişebilir. Yaklaşık olarak ne kadar süreceği çekim öncesinde tahmin edilebilmekle birlikte bu süre hastadan hastaya da değişebilir. Bazı çekimler direkt olarak, bazı çekimler de ihtiyaç duyulduğu anda kontrastlı olarak yapılmaktadır. Bu durumda kolunuzdan açılan damar yolundan gadolinyum içeren kontrast madde verilir ve bu şekilde görüntüler elde edilir.

MR çekiminden sonra ne yapacağım?

Kontrast madde verilmesi halinde su içerek kontrast maddenin vücudunuzdan atılımını kolaylaştırabilirsiniz.

Kontrasta bağlı allerjik reaksiyon son derece nadir görülür. Ancak, deride kızarıklık, kaşıntı, nefes darlığı gibi belirtiler görüldüğü takdirde hemen teknikere bildirmeli, hastaneden çıktıktan sonra bu belirtiler ortaya çıkarsa en yakın hastaneye başvurmanız gerekmektedir.

Klostrofobi nedeniyle sakinleştirici ilaç yapıldıysa araba kullanmamalısınız. Bu durumlar dışında MRG sonrası dikkat etmeniz gereken özel bir durum yoktur, normal aktivitelerinize dönebilirsiniz. Tetkik raporunuz sizin rahatlamanız ve gerekli olduğu hallerde tedavinizin bir an önce yapılması için mümkün olduğunca erken doktorunuza ulaştırılacaktır.

Dikkat: Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır. Tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Paylaşın

Laparoskopi nedir, nasıl yapılır? Detaylar

Halk arasında kapalı ameliyat olarak bilinen Laparoskopi, leğen kemiği organları ile karın içi organlarının cerrahi tedavisinde, geniş ameliyat kesileri kullanmadan, boyutları 1 cm ve daha küçük 3-5 kesi içinden borucuklar yerleştirme ile yapılan ameliyattır. Açık ameliyat tekniğine alternatif olarak başvurulan laparoskopi, günümüzde ilk tercih edilen yöntem olarak karşımıza çıkmaktadır. 

Laparoskopinin pek çok avantajı bulunmaktadır. Kısa sürmesi, iyileşme süresinin kısa olması, konforlu bir yöntem olması ve risk faktörlerinin minimum düzeyde olması nedenleri ile hem hastalar hem de doktorlar tarafından oldukça sık tercih edilmektedir.

Laparoskopik cerrahi hangi hastalıkları tedavi eder?

Laparoskopik cerrahi, birçok hastalığın teşhis ve tedavisi için tercih edilebilmektedir. Bu yöntem ile en sık yapılan ameliyatlar kist cerrahisi, safra kesesi ameliyatları, apandisitin alınması (apendektomi), miyomların alınması (myomektomi), rahmin alınması (histerektomi), fallop tüplerinin bağlanması (tüp ligasyonu) ve çikolata kisti cerrahisi (endometriozis) olarak geçmektedir.

İç organlar ile ilgili olan rahatsızlıklarda cerrahî müdahale imkânı tanıyan laparoskopi, üroloji, genel cerrahi, gastroenteroloji ile jinekoloji doktorları tarafından kullanılır. Laparoskopik cerrahinin tercih edildiği rahatsızlıklardan başlıcaları şunlardır:

  • Karın ağrılarının araştırılması ve tanısı
  • PID (Pelvik inflamatuar hastalık teşhisi
  • Aşırı ağrı ve kanamanın görüldüğü regl kanamalarında teşhis koyma
  • Yumurtalık kistlerinin tanı ve tedavisi
  • İnfertilite nedenlerinin tespit edilmesi
  • Dış gebelik tedavisi
  • Bazı nedenlerden dolayı yumurtalık, fallop tüpü ve uterusun alınması
  • Apandisit ile ilgili rahatsızlıkların teşhis ve tedavisi
  • Bağırsakların kesilmesini gerektiren hastalıkların tedavi edilmesi
  • İnmemiş testis (skrotal orşiopeksi) teşhis ve tedavisi
  • Mide ülseri tedavisi
  • Obezite cerrahisi
  • Batın bölgesi kistlerinin tedavisi
  • Prostat, kolon, karaciğer, böbrek ve mesane gibi organların bazı parçalarının ya da tamamının çıkarılması
  • Kasık ve karın bölgesinde yer alan fıtıkların tedavisi

Laparoskopik cerrahi güvenli mi?

Aşağıdaki durumlarda laparoskopik cerrahi artık deneysel olmaktan çıkmış gelişimini gerçekleştirmiş ve standart tedavi halini almıştır.

  • Kolelithiazis (safra kesesi taşları)
  • Kolon ve rektum kanserleri ve polipleri
  • Gastroözefageal reflü hastalığı
  • Fıtıklar
  • Apandisit
  • Akalazya
  • İyi huylu mide tümörleri
  • Obezite cerrahisi
  • Sürrenal adenom (böbrek üstü bezlerinden kaynaklanan iyi huylu tümörler)
  • Karın içinden lenf nodu biyopsileri
  • Dalak cerrahisi
  • Donör nefrektomi (böbrek verici ameliyatı)
  • Diyagnostik laparoskopi

Laparoskopik cerrahinin avantajları nelerdir?

Laparoskopik cerrahi, hastaya birçok avantaj sağlayan bir tedavi yöntemidir.

  • Daha az yara ve yara izi
  • Ameliyat sonrası daha az ağrı ve travma
  • Birçok ameliyat için kanama, enfeksiyon gibi daha az yan etki
  • Daha hızlı iyileşme
  • Hastanede daha az kalış
  • Normal yaşantıya daha hızlı dönüş
  • Daha az karın içi yapışıklık
  • Daha az ameliyat fıtığı (insizyonel herni) gelişme ihtimali

Laparoskopi ameliyatı nasıl yapılır?

Laparoskopi ameliyatı öncesinde hasta ameliyat için hazırlanmaktadır. Ameliyathane önlüğü giydirilerek sedyeye yatırılmakta ve genel anestezi uygulaması ile uyutulmaktadır. Bu işlem sonrasında karında uygulama bölgesinde üç adet minimal kesiler açılarak karın içi basınç ile şişirilmekte ve özel olarak geliştirilmiş ışık ve görüntüleme kaynağı ile aydınlatılmaktadır. Böylece karın içi uygulama bölgesi ayrıntılı bir şekilde ameliyat ekibi tarafından görülebilmektedir.

Ameliyat süresi, türüne göre farklı şekilde gerçekleştirilebilmektedir. Ameliyat sonrasında ise açılan kesiler özel yöntemler ile dikilmektedir. Ameliyat günü hasta anestezi etkisini kaybedince sıvı gıdalar ile beslenmeye başlayabilmekte ve tuvalete gidebilecek kadar yürüyebilmektedir.

Ameliyatın türüne göre hastanın ameliyathanede kalma süresi değişiklik gösterse de genellikle 1 ya da 2 gün hastanede kalış süre bulunmaktadır. Rahim içi myomların ve poliplerin çıkarılması, yapışıklıkların giderilmesi, dış gebelik tedavisi ya da rahim alınması ameliyatlarında hastanede kalma süresi genellikle 1 gün olmaktadır. Genellikle açık ameliyatlar sonucunda kısırlık riski oldukça yüksektir ancak bu işlem ile söz konusu risk faktörleri en aza indirilebilmektedir.

Laparoskopi sonrası;

Laparoskopi sonrasında doktorunuz birtakım ağrı kesici ilaç ve antibiyotik içeren ilaçlar kullanmanızı tavsiye edecektir. Ağrı kontrolünün sağlanması ve herhangi bir enfeksiyona karşı vücudun korunması amacı ile söz konusu ilaçların aksatılmadan kullanılması oldukça önemlidir. Ameliyattan sonra 1 ay ağır sporlar uygulanmamalı, ağır kaldırılmamalı ve yoğun fiziksel aktivite gerçekleştirilmemelidir.

Özellikle kısırlık tedavisi için laparoskopik cerrahi uygulanan hastaların tüm stres faktörlerinden uzaklaşması büyük önem taşımaktadır. Ameliyat yaralarının kanaması ya da adet dönemi dışında kanama gerçekleşmesi durumunda ertelemeden doktorunuza başvurunuz. Bununla birlikte yüksek ateş şikayetinde de mutlaka doktorunuza danışınız. Ameliyat izleri birkaç ay içerisinde görünmeyecek şekilde küçülmektedir. Böylece karın bölgesinde herhangi bir estetik kaygıya neden olmamaktadır.

Laporoskopi riskleri nelerdir?

Laparoskopi riskleri aşağıdaki şekilde sıralanabilmektedir;

  • Açık ameliyata oranla çok daha düşük bir ihtimal olsa da kanama ve damar yaralanmaları ile enfeksiyona maruz kalma durumları söz konusu olabilmektedir.
  • Organ yaralanmaları söz konusu olabilmektedir. (Özellikle: mesane, rahim, bağırsak ve idrar yolları)
  • Ameliyat sonrasında kesi yerinin enfeksiyona maruz kalması

Elbette ki laparoskopi çeşitlerine göre farklılık gösterse de risk faktörlerini arttıran birtakım durumlar bulunmaktadır. Bu durumlar ise şu şekilde sıralanabilmektedir;

  • İdeal kilonun üzerinde olma
  • Karın bölgesinde daha önce ameliyat geçirmiş olmak
  • Karın içerisine enfeksiyon olması
  • Kalp ve akciğer hastalıklarının varlığı
  • Alkol ve sigara tüketimi
  • Endometriozis

Dikkat: Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır. Tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Paylaşın

Liposuction nedir, nasıl yapılır? Detaylar

Lipo, lipoplasti veya vücut şekillendirme olarak da adlandırılan Liposuction, vücuttaki fazla yağdan kurtulmak için yapılan estetik cerrahi işlemdir. Kişiler vücutlarının şeklini veya hatlarını iyileştirmek için liposuction yaptırırlar. Genellikle; kalçalar, karın bölgesi, kollar, boyun veya sırt gibi bölgelerdeki fazla yağdan kurtulmak için tercih edilir.

Diyet ve egzersiz yaparak yağlardan kurtulmak isteyen kişiler, bu yağlardan kurtulamadıkları durumda liposuctionı denerler. Liposuction bir kilo verme tedavisi değildir. Ciddi riskleri ve olası komplikasyonları vardır, bu yüzden düşünmeden önce doktorunuzla konuşmanızı öneririz.

Liposuction kimlere yapılabilir?

Her cerrahi operasyonda olduğu gibi bu işlemde de öncelikle bir uzman doktor görüşü gerekmektedir. Liposuction uygulaması bir zayıflama yöntemi değildir, yalnızca bölgesel incelmeyi ve vücut hatlarının daha düzgün hale gelmesini sağlayan bir yöntemdir. Eğer bölgesel dirençli yağlanmalar dışında bir kilo probleminiz varsa öncelikle kontrollü bir diyet ve spor programı uygulayarak kilo fazlanızdan kurtulmanız, bunun ardından diyetle uzaklaşmayan yağ fazlalıkları için bu yönteme başvurmanız daha uygun olacaktır.

Liposuction sistemik bir sağlık problemi bulunmayan, hamile ya da yeni doğum yapmış olmayan herkese uygulanabilen bir yöntemdir. Ancak kalp hastalığı, diyabet vb. sistemik sağlık problemleri olan kişilere uygulama endikasyonu koymadan önce mutlaka bir takım testler uygulanarak risk faktörleri belirlenmeli ve tehlike arz edecek durumlara karşı gerekli önlemler alınmalıdır. Her ne kadar yaş bu uygulamaya bir engel teşkil etmese de deri elastikiyetinin yaşa bağlı kaybından dolayı bazı ileri yaştaki hastalara uygulanamaz.

Liposuction hangi bölgelere uygulanır?

Erkek ve kadın vücut yapılarının birbirinden farklı olması, yağlanma çeşitlerinin de farklı bölgelerde yoğunlaşmasına neden olur. Örneğin, kadınlar sıklıkla basen, göbek, kalça gibi inatçı yağlanma bölgeleri için uygulamayı tercih ederken erkekler daha çok sırt, karın, meme ve belin yan tarafları gibi bölgelerdeki yağlanmaların giderilmesi için çaba gösterir. Teknolojinin tıp ve estetik alanda gösterdiği gelişmeler, uygulamanın da giderek daha fazla alanda yapılabilmesine imkan tanır. Kadınların “tuzluk” bölgesi olarak adlandırdığı kol altı yağlanmaları, liposuction uygulamalarının başarıyla gerçekleştirildiği alanlar arasındadır.

Kilo alımında kolaylıkla yağlanmaya maruz kalan çene altı bölgesi, diyet ve sporla giderilemeyecek en inatçı yağlanma yerlerinden biridir. Liposuction, estetik bir uygulama olması sayesinde sürekli göz önünde bulunan çene altında herhangi bir iz bırakmadan uygulama yapılmasına imkan verir. Bir çeşit liposuction uygulaması olan Lazer lipoliz tekniğinin kullanıldığı vücut bölgeleri arasında, sürekli olarak terleyen koltuk altı bezleri gelir. Kişilerin hayatını büyük ölçüde kolaylaştıran koltuk altı bölgesine lazer lipoliz uygulaması, bu bölgedeki terlemenin önüne geçerek kişiye konforlu bir yaşam deneyimi sunar.

Operasyonun uygulanma aşamaları neler?

Liposuction kesinlikle ameliyathane şartlarında, bir anestezi doktorunun gözetimi altında uygulanmalıdır. Eğer alınacak yağ miktarı az ve alan küçük ise uygulama alanına lokal anestezik ilaçların enjeksiyonu ve damarlardan sedasyon yapılarak girişim uygulanabilir. Yatağında yapılan planlamadan sonra ameliyat masasına alınan hastanın antimikrobik temizliğini takiben, kanamayı ve ağrıyı azaltıcı karışım enjeksiyonu yapılır.

Etki için 10-20 dakika beklenir. Deride açılan 0.5 santimetrelik kesilerden yağ emen küçük kanüller yağlı alana sokularak vakum pompası veya özel enjektörlerle fazla yağlar dışarı alınır. Eğer daha önceden tesbit edilen ve doldurulması planlanan çukur bölgeler varsa özel enjektör ile alınan yağ bu alanları doldurmakta kullanılır. Girişim tamamlanınca, özel baskılayıcı bantlar yapıştırılır ve korse giyilir. Yaklaşık bir hafta bu korse çıkarılmaz. Düzgün bir iyileşme elde etmek için bu gereklidir.

Birinci haftadan sonra korse çıkarılarak masaj ve egzersize başlanır. Ameliyatın ağırlığına göre 1-4 günde işine dönmesine izin verilir. Üçüncü haftadan sonra yorucu aktivitelere başlayabilir. Uygulama alanında oluşan morluklar üç hafta içerisinde kaybolur. Bu süre içinde güneşlenmek zararlıdır. Ayrıca liposuction bölgesinde oluşan ameliyat ödemi (serum birikmesi) buralardan hiç yağ alınmamış izlenimi verebilir.

Bu ödem 4-6 hafta içerisinde gerileyerek tam iyileşme elde edilir. Bizimde tercih ettiğimiz yöntem olan tumescent tekniğinin kullanılması ile 3-4 litreye kadar yağ almada hastaya kan verilmesi gerekli değildir. Bu miktarların üzeride yağ alınacaksa ameliyat öncesi hastadan alınacak bir veya iki ünite kan(ototransfüzyon), girişimin sonunda hastaya geri verilerek başkasına ait kan verilmesi ve bunun getirecegi komplikasyonlar önlenmiş olur.

Liposuction uygulanan bölgede tekrar yağ birikmesi olabilir mi?

Liposuction eğer uygun ve yeterli olarak uygulanmış ise aynı bölgelerde yeniden yağ birikmesi olmaz. Kilo alınsa bile liposuction uygulanan bölgeler diğer alanlarla aynı oranda gelişir. Bu girişimde yağ hücrelerinin ve reseptörlerin sayısı azaltılarak vücudun diğer alanları ile aynı düzeye getirilir.

Liposuctionun riskleri nelerdir?

Uzman bir plastik cerrah tarafından yapılan liposuction ameliyatının risk oranı, diğer kozmetik girişimlerdekinden çok daha azdır. Yüzde 5-15 arası hastada aynı bölgeye tekrar liposuction yapılması gerekebilir. Kanama ve enfeksiyon nadiren görülür.

Hasta bu operasyonu yaptıracağı zaman nelere özen göstermeli, hekimini nasıl seçmelidir?

Liposuction yaptırmaya karar veren bir kişi diğer birçok ameliyatta olduğu gibi, iki hafta öncesinden aspirin ve benzeri antienflamatuar ilaçları almayı bırakmalıİ; sigara içiyorsa bırakmalı en azından ara vermelidir. Sonucun daha kalıcı olabilmesi için diyetle verebileceği kiloyu vermelidir. Böylece düzensizlikler daha belirgin hale gelir. Ameliyat öncesi ve sonrası yapması gerekenler ve sonucun nasıl olacağı hakkında doktoru ile görüştükten sonra, kafasında hiçbir soru işareti kalmadığı zaman kişi ameliyata hazır demektir. Liposuction cerrahi bir girişimdir.

Ameliyathane şartlarında, bu yöntemin doğru bilen ve uygulayan biri tarafından yapılmalıdır. Uzman olmayan kişiler tarafından yapılan liposuctionın doğurduğu kötü neticeler ve hatta sebep oldukları ölüm vakaları, yöntemin yetersiz ve tehlikeli olması gibi yanlış bir inanışa yol açmıştır. Güvenli ve etkili bir yöntem olduğu için ABD’de en fazla uygulanan estetik girişim liposuctiondır.

Lazer lipoliz nedir ve liposuction ile farkları nelerdir?

Lazer lipoliz, diod lazer uygulamasıyla direkt olarak yağ hücrelerinin zarlarının patlatılması yöntemidir. Tıpkı yağ aldırma yöntemlerinde olduğu gibi bölgesel yağ fazlalıklarından kurtulmayı sağlayan bu yöntem aynı zamanda özellikle çene altı ve yüz bölgesi gibi cilt gevşekliği görülebilen bölgelerde bu gevşekliğin giderilmesinde etkin olarak kullanılmaktadır. Bunların yanında terleme problemi olan kişilerde koltuk altına lazer lipoliz uygulanarak aşırı terleme engellenebilmektedir.

Lazer lipoliz ve liposuction arasındaki en temel fark yağ dokularının atılma şeklidir. Liposuction yönteminde yağ dokuları vücuttan kanüller aracılığı ile vakumlanarak atılırken lazer lipoliz yönteminde idrar yoluyla atılmaktadır. Bu sebeple yağ dokusunun idrarla atılamayacak kadar yüksek olduğu durumlarda liposuction uygulaması tercih edilir.

Dikkat: Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır. Tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Paylaşın