Dervişoğlu’ndan Erdoğan’a “Heybede Turp” Tepkisi: Bu Şantajdır

İYİ Parti Lideri Müsavat Dervişoğlu, Erdoğan’ın CHP’yi eleştirirken, “Büyük turplar ortaya saçıldığında bırakın milleti, kendi yakınlarının suratlarına bakacak yüzleri dahi kalmayacak” sözlerine tepki göstererek, “Bu şantajdır” dedi.

Müsavat Dervişoğlu ayrıca, Erdoğan’ı siyasetçilerle ilgili bildiklerini açıklamaya çağırarak, “Bu size şimdi 2011’deki kaset kumpaslarını hatırlatmıyor mu?” sorusunu yöneltti.

İYİ Parti Lideri Dervişoğlu, zamanı henüz netleşmemekle birlikte İBB Başkanı Erkem İmamoğlu’nu cezaevinde ziyaret edeceğini söyledi.

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, gazetecilerle iftarda buluştu, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

BBC Türkçe’den Ayşe Sayın’ın haberine göre; İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik operasyonlar ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması sonrasında yaşananlara dikkat çeken Dervişoğlu, ekonominin, sosyal barışın zedelendiğini, bunun aşılması için siyasetçilerin el birliği yapması gerektiğini belirtti.

Dervişoğlu, İstanbul’da yaşananları “hukuk garabeti” olarak nitelendirdi. İmamoğlu’nun tutuklanmasından sonra milyonların meydanları doldurduğuna işaret eden Dervişoğlu, “Orada işlenmiş bir suç söz konusu olsa o kadar insan, birini korumak için meydanları doldurmaz” dedi.

Yaşananların temel nedeninin “sistem sorunu” olduğunu savunan Dervişoğlu, “Demokrasimiz bunca tecrübeye rağmen, bu sistem değişikliği yüzünden elde etmiş olduğu olgunluğu kaybetti” yorumunu yaptı.

İYİ Parti Genel Başkanı, bundan sonraki süreçte sistemin eksiklerini daha sık dile getireceklerini ve “parlamenter demokrasi” talebinde ısrarcı olacaklarını vurguladı: “Aksi takdirde bu yönetim anlayışının türevi yönetim anlayışlarıyla karşı karşıya kalırız ve Türkiye de ona gebe bir görüntü sergiliyor.

Herkes konuşuyor, ‘Cumhurbaşkanı rakiplerini kendi belirliyor’ diyor. Yani bu Whatsapp’ta herkesin aklından geçenin konuşulmaması mümkün değil. CHP içindeki gelişmeler ona göre değerlendiriliyor.

Siyaset kurumlardan azade şahıslarla bir yolculuk tanımına dahil olursa akıbetinde bu olacağı aşikardır. Siyaseti de kişiselleştirirseniz siyasetin mühendisleri ona uygun stratejiler geliştirirler. Türkiye’de yaşanan budur. Türkiye’de sistem mekanizmayı kıyma makinesine çevirmiş, partileri eler hale gelmiştir.”

“Böyle adalet olur mu? Bu şantajdır”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Çarşamba günkü grup toplantısında, CHP’yi eleştirirken, “Büyük turplar ortaya saçıldığında bırakın milleti, kendi yakınlarının suratlarına bakacak yüzleri dahi kalmayacak” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanlığı makamındaki kişinin böyle sözler söylerken çok iyi düşünmesi gerektiğini belirten Dervişoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Heybede turp biriktirmek var, orta yerde suç var, işlensin ‘ben de bu işlenmiş suçu saklayayım’ böyle adalet olur mu? Bu şantajdır.

Şu turpun büyüğünü de küçüğünü de bizle ilgili neyi varsa falan bir çıkarsın da insan da kendinden şüpheleniyor ya. Benim kendimden bir şeyim yok da geride bıraktığımız dönemde birçok insanı yaktılar. Sonra bakın benle ilgili o kabil bir şey çıkarmaları mümkün değil. Yani bunu Cumhurbaşkanı söylerse 30 sene ölmüş adamı yapay zekayla konuşturuyorlar ya. Afedersiniz bu, eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmektir.”

CHP’nin 38. Olağan Kurultayı’nın iptaline yönelik tartışmaları da değerlendiren Dervişoğlu, kurultayın üzerinden yaklaşık 1,5 yıl geçtiğine dikkat çekti. Dervişoğlu,”Demek heybete biriktirdiği turplardan biri oydu” ifadelerini kullandı.

MHP’de siyaset yaptığı dönemde Haziran 2016’daki MHP olağanüstü kurultayının iptali ile şu anda CHP üzerinden yürüyen kurultay tartışmalarıyla benzerliği olmadığını belirten Dervişoğlu, “Bizim kongre talebimiz onlar için (MHP-AKP) nişan merasimi gibi oldu” dedi.

Dervişoğlu, o iptal kararından sonra Türkiye’de darbe girişimi olduğuna, arkasından sistem değişikliği yaşandığına dikkat çekti. Dervişoğlu, “Onları da tarih yazacak. O konularla ilgili de çok önemli şeyler söyleyeceğim zamanı gelince. Şimdilik bekliyorum. Kimin ne olmak için, neyi yaptığını anlatacağım” diye konuştu.

Partisinin yol haritasının sorulması üzerine de Dervişoğlu, hukuku ve demokrasiyi savunmak için “parlamenter demokrasi” vurgusunun dozunu artıracağını ve bütün muhalefetin de bu konuda bir arada durması gerektiğini ifade etti.

Paylaşın

Dervişoğlu’ndan İktidara: Siyasi Hesaplaşma İçin Yargı Kullanılamaz

İYİ Parti Lideri Müsavat Dervişoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) yönelik operasyonlara ilişkin, “Yolsuzluk soruşturması yargının konusudur. Suç varsa ortaya çıkar, ama siyasi hesaplaşma için yargı kullanılamaz” dedi.

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin konuştu. Konuşmasının büyük bir bölümünü İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) yönelik operasyonlar ve sonrasında başlayan protestolara ayıran Dervişoğlu, şunları söyledi:

“Büyük Türk milletinin, fikri hür, vicdanı hür fertlerini; Ay yıldızlı al bayrağın şerefi, haysiyeti ve varlığı için kederlenen evlatlarını; saygı ve sevgiyle selamlarım. Grup toplantımıza hoş geldiniz, şeref verdiniz.

Aziz Milletim, tarihte; kahramanların hain, hainlerin kahraman olduğu zamanlar olmuştur. Ancak; millet ve devlet düşmanlarının, iktidara ortak edilmesi daha önce görülmemiştir. Terörü bahane ederek milletten oy isteyip, teröristi iktidarına ortak etmek; saltanat düşkünlüğü ve çürümüşlüğün, en alçak ve kepaze tarafıdır. Türkiye Cumhuriyeti Devletinde, İstanbul’un orta yerinde, hükümlü teröristin videoları oynatılıyor, mesajları yayınlanıyor.

Terör örgütüne, örgüt başına ve bunları övenlere barış havarisi muamelesi yapılırken, Mustafa Kemal’in askerleri ihraç edilip, hain yaftası yapıştırılıyor. Katil sürülerine ise umut hakkı vaat edilerek iktidardan hisse veriliyor. Meydanlarda şanlı Türk Bayrağına nazire yapılırcasına paçavralar sallanıyor.

Aklı, vicdanı, adaleti, demokrasiyi özleyenler, makulü ve makbulü isteyenler için; zor zamanlardan geçiyoruz. Bizler için zor ama; Türk vatanını kupon arazi, Türk milletini köle, Türk Devletini işyeri, Türk bürokrasisini de kendi personeli gören, vatandaşlarını; bölerek, parçalayarak, ötekileştirerek kutuplaştıran, iktidarlarını bu ihanetin üzerine kuranların en sevdikleri zamanlardır.

“Krizle geldiler, OHAL’le yerleştiler, Kaosla kalmak istiyorlar”

Türkiye Cumhuriyeti Devletinin vatandaşları, bir şeye itiraz ediyorlar. Bu ne ola ki diye kendine soruyor musun? Hep söyledim, söylemeye de devam edeceğim. Krizle geldiler, OHAL’le yerleştiler, Kaosla kalmak istiyorlar.

Emniyet güçlerimize sesleniyorum; gençliğinizin heyecanı, rozetlerinizin gücü ve devlet görevinin verdiği özgüvenle ileride pişmanlık duyacağınız şeylerden uzak durun. Mukaddes görevinizi, üniformanızı kendilerini devlet zannedenlerin kibrine ve hırsına lekeletmeyin.

Hatırlayın, çok uzun zaman geçmedi, o karanlık günler hafızalarımızda. ‘Silivri soğuktur’ sözü bizlere o günlerden yadigar. Kumpasla, pusuyla, kaosla abad olduklarını zannedenleri hatırlayın. Onlar da kendilerini güçlü, güçlü oldukları için de haklı zannediyorlardı. Kanunlar yaptılar, mevcudu kendilerine yonttular, yargıyı sopa ettiler. Pis ellerini, hayasız niyetlerini şerefli Türk ordumuza kadar uzattılar.

Ekrem İmamoğlu gözaltındayken yaptığı açıklamaların, aynılarını Ergenekon-Balyoz kumpaslarında da yapıyordu. Hatta ben bu davanın savcısıyım diyordu. Devletin tapusu hiç kimsede değildir. Gizli tanıklar, farazi ifadeler… Ne kadar tanıdık değil mi?

Diyorlar ki yarın yolsuzluk çıkarsa ne diyeceksin? Bu soruyu yolsuzlukla iktidarda kalanlar soruyor. Ben de onlara soruyorum, Onlarca müfettiş gitmiş, 1300 tane teftiş yapılmış, bu teftişlerden hiçbir şey çıkmamış, dahası, ellerinde teknik dinleme, fiziki takip, kayyım, yargı kolluk ne ararsan tüm yetkiler var.

Ama gel gör ki bir hesap kesmek için gizli tanıklardan medet umuluyor. Ben de söylüyorum; şuradan, buradan, şöyle böyle yolsuzluk yapıldığı, teftişin, soruşturmanın konusudur. Birileri suç işledi mi işlemedi mi? Yargının konusudur. Suç varsa ortaya çıkar, ama siyasi hesaplaşma için yargı kullanılamaz.

Bu inanç ve düşüncelerle Mübarek Kadir Gecemizi tebrik ediyor, bayram tadında bayramlar diliyor, hepinizi en içten dileklerimle, sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.”

Paylaşın

Dervişoğlu’ndan Bahçeli’ye ”Kurucu Önder” Tepkisi

Partisinin grup toplantısında konuşan İYİ Parti Lideri Müsavat Dervişoğlu, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin PKK lideri Abdullah Öcalan için kullandığı ‘kurucu önder’ ifadesine tepki göstererek, “Türkiye böyle bir delirmişlikle ilk defa imtihan edilmektedir” dedi.

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. Dervişoğlu’nun açıklamasından öne çıkan kısımlar şöyle:

“Tüm milletvekillerimizin imzasıyla bir kanun teklifi hazırlayıp, adına da Refah Paketi diyerek TBMM Başkanlığına sunduk. Bu, iktidar için de bir imtihandır, turnusol kağıdıdır. Türk milleti iktidara rağmen rahat bir nefes alsın istiyoruz.

İYİ Parti olarak asli görevimiz sadece durumu tespit etmek değil aynı zamanda çözüm üretmek. Bu cendereden çıkabilmenin yollarını söylemek ve göstermek vazifemiz. Emeklilere müjde diye açıkladıkları bayram ikramiyesi 4 bin lira. Ne kadar dolu duruyor değil mi tam 4 bin lira. 2018 yılındaki ikramiyenin altına göre bugün 17 bin lira olması gerekiyordu.  Bakalım iktidar önüne sunduğumuz teklife ne diyecek.

Milletin sorunları için adım mı atacak yoksa tüm herşeye göz mü yumacak. En düşük emekli maaşı asgari ücretle eşitlensin istiyoruz. Kanun teklifimizde bütün emekli aylıklarına yüzde 5 artık istiyoruz. Bizim teklifimiz gayet nettir. İki bayram ikramiyesinin toplamı bir asgari ücrete eşit olsun istiyoruz.

Bahçeli’ye ”kurucu önder” tepkisi 

Dervişoğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin PKK lideri Abdullah Öcalan için kullandığı ‘kurucu önder’ ifadesiyle ilgili şunları söyledi: “Eli kanlı müebbetlik bebek katilinin ‘kurucu önder’ diye bahsedilebildiği bir aşamaya gelmiştir. Türkiye böyle bir delirmişlikle ilk defa imtihan edilmektedir. Ve bu aşama içerisinde bir terör devleti doğurtulmaktadır”

Dervişoğlu, Suriye’de Geçiş Dönemi Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ile SDG komutanı Mazlum Abdi arasında imzalanan mutabakata ilişkin ise şu ifadeleri kullandı:

“İktidardakiler ortaklarıyla ebelik yarışındadırlar. Bir zamanlar Erdoğan’ın bize tezhip edin dediği terörist Mazlum yine bir zamanların teröristi şimdi devlet başkanı muamelesi gören kod adı Colani, yeni ismiyle Eş Şara ikisi beraber iyi hal indirimi almak için kravatlarını takıp anlaşma imzalıyorlar. Anlaşmadan hemen önce ise ne hikmetse bu APO mahkûmu ABD’li komutan ile oturuyor.

Anlaşmayı imzalamaya da ABD’ye ait bir helikopterle götürülüyor. Fakat saray ve onun iç cephesindeki bütün ihanet ortakları büyük bir sevinç içerisindeler. Bu sevince de artık şaşırmıyoruz. Çünkü cumhur koalisyonu yani ihanetin iç cephesi sevinç ve tasada Türk milletiyle değil teröristlerle birlikteler, kalp kalbeler ve maalesef göz gözeler.”

Paylaşın

Dervişoğlu’ndan Erdoğan’a “Barış Süreci” Tepkisi: Cumhuriyet İle Barışamadın

Partisinin grup toplantısında konuşan İYİ Parti Lideri Müsavat Dervişoğlu, “Sayın Erdoğan kanımıza sebep olan teröristle barıştın ama demokrasi ve adaletle barışamadın. Bugün o makamlarda oturmanı sağlayan Cumhuriyet ile barışamadın” dedi.

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Müsavat Dervişoğlu konuşma yapacağı salona, hayatını kaybeden şarkıcı Edip Akbayram’ın “Eşkıya dünyaya hükümdar olmaz” şarkısıyla girdi.

İYİ Parti Lideri Dervişoğlu, “Vatandaşlarımız, dünya nimetleriyle olan imtihanını iktidarın doymak bilmeyen hırsı yüzünden yaşam mücadelesi şeklinde sürdürmektedir. Ne yıllardır tutulmayan vaatler, ne de bitmeyen laf kalabalıkları vatandaşın aç karnını doyurabilmekte veya ruhunu zenginleştirebilmektedir” dedi.

PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın örgüte yaptığı “silah bırakma ve kendini feshetme” çağrısına ilişkin konuşan Dervişoğlu, “Türk kimliğinin devleti ile olan bağı kopartılmak üzeredir. Bugün hem iktidar ortakları, hem onların açılım ortakları, hem de terörist başı aynı dili kullanıyor” ifadelerini kullandı.

“Cambazları güya PKK’yı feshederken, aslında olan biten Cumhuriyet devletinin feshidir” ifadelerini kullanan Dervişoğlu, “Sahnelenen oyun bellidir. Sahada biten teröre, siyasette can suyu verilmektedir” dedi.

İYİ Parti Lideri Dervişoğlu, yasal-anayasal değişiklikler yapılması gerektiğine yönelik açıklamalara da işaret etti. CHP’yi de hedef alan Dervişoğlu, “Bu mesele Meclis’te halledilecekmiş. Hatta Numan Kurtulmuş da devreye girmeliymiş. Ağız birliğine bakar mısınız? Muhalefetin görevi, iktidarın değirmenine değil, hakikatin değirmenine su taşımaktır. Kralın beklediği sözleri etmek değil, kral çıplak diyebilmektir” şeklinde konuştu.

Müsavat Dervişoğlu’nun açıklamasından öne çıkanlar şu şekilde: “Güzel günleri özleyen milletimiz, ekonomik krizin etkisi altında ‘Aldırma gönül aldırma’ diyerek tam 7 yıl geçirdi. İktidarın bilinçli yoksullaştırma politikalarıyla başladığımız yeni bir Ramazan ayının ilk haftasındayız. Allah hepimize hayırlı Ramazanlar nasip etsin inşallah. Ne var ki, saray iktidarının milletimize biçtiği yaşam, bereket ve paylaşım ruhunu taşıması gereken bu mübarek ayın bile anlamını yitirmesine neden oluyor. Vatandaşlarımız, dünya nimetleriyle olan imtihanını iktidarın doymak bilmeyen hırsı yüzünden yaşam mücadelesi şeklinde sürdürmektedir.

Ne yıllardır tutulmayan vaatler, ne de bitmeyen laf kalabalıkları vatandaşın aç karnını doyurabilmekte veya ruhunu zenginleştirebilmektedir. Üstelik devlet kurumları da bu yalan dolu düzene alet olmuşken, vatandaş ile TÜİK arasında mahkemelik durumlar yaşanmaktadır ve bu durum iktidarı ilgilendirmemektedir.

Hükümetin milletin huzurunu sağlama ve mutluluğunu artırma sorumluluğu varken, devlete olan güven kaybolmuştur. Bu güven kaybı, milletleri içeriden yıkan bir hastalıktır. Bu nedenle verileri ve sayıları bu bağlamda değerlendirmek önemlidir. Ekonomik güven endeksi 0-200 arasında ölçülür ve 100 puanın altı, ekonomiye olan güvensizliği ve vatandaşın kötümserliğini gösterir. Sarayın isteklerini yansıtan ve güven kaybının baş aktörlerinden olan TÜİK’in Ocak/2025 güven endeksi 99,2 olarak açıklanmıştır—bu, 200 üzerinden değerlendirilmelidir. Merkez Bankası’nın Şubat ayı ‘Sektörel Enflasyon Beklentileri Anketi’ sonuçları da ekonomi aktörleri ile hükümet arasındaki görüş ayrılıklarını ortaya koymaktadır.

Her yıl, asgari ücret komisyonu adı altında oynanan bir oyun devam etmektedir. Asgari ücretin istisnası artık standart hale gelmiş, sesini çıkarabilen sivil toplum kuruluşları kalmamıştır. Suskun bir Türkiye böylece inşa edilmiştir. Kenan Evren şimdi kalksa mezarından, yetiştirdiği bu en büyük eseriyle gurur duyardı. Recep Tayyip Erdoğan. Tam onun arzu ettiği gibi bir dikta rejimi kurdu. Üstelik bunu apoletle de değil, kravatla gerçekleştirdi.’

Saray iktidarını sona erdirmenin en etkili yolu, konuşan ve üreten bir Türkiye’yi yeniden inşa etmektir. Korkmayacağız, teslim olmayacağız; millet olarak konuşacağız ve birlikte başaracağız… Bebek Katili, İmralı’da olmasına rağmen etnik ve bölücü terör sona ermedi, 1999 yılında paketlenip Türkiye’ye teslim edilmesinin üzerinden geçen 25 yılın 23’ünde iktidarda Erdoğan ve Ak Parti vardı.

Sanılmasın ki “terörist başı” ve “dalkavuk postacıları”yla verilen iğrenç fotoğrafla iş bitecek, bu ittifakın birleşenleri şimdi romantik cümleler kuruyorlar. En çok da ‘Barış’ diyorlar, ‘bir arada yaşayan halklar’ diyorlar. Güzellik yarışmalarında mikrofon tutulan modeller gibi konuşuyorlar. İmralı güzeli, Beştepe güzeli, Balgat güzeli hepsi aynı tonda konuşuyor.

“Erdoğan, demokrasi ve adaletle barışamadın”

Sayın Erdoğan kanımıza sebep olan teröristle barıştın ama fitreye muhtaç haline getirdiğin emeklilerimizle bir türlü barışamadın. Borç içinde yüzen işçilerimizle bir türlü barışamadın. Demokrasi ve adaletle barışamadın. Bugün o makamlarda oturmanı sağlayan Cumhuriyet ile barışamadın.

Putin ile barıştın, Sisi ile barıştın, Netenyahu ile barıştın ve Trump ile barıştın, bir Gazi Mustafa Kemal Atatürk’le barışamadın. Atatük’ün düşünceleri ile barışamadın. Sen Recep Tayyip Erdoğan, yedi düvel ile barıştın ama Türk Milleti ile barışamadın.

Türk kimliğinin devleti ile olan bağı kopartılmak üzeredir. Bugün hem iktidar ortakları, hem onların açılım ortakları, hem de terörist başı aynı dili kullanıyor. Sözüm ona terörsüz Türkiye dedikleri şey, terör örgütünün ekmeğine yağ sürmek, onların hedeflerini kabul edip gereğini yapmaktan başka bir şey değildir. Bugüne kadar silahlarıyla, bombalarıyla, cinayetleriyle, katliamlarıyla yapamadıklarını, ‘Terörsüz Türkiye’ ambalajıyla gerçekleştirmektir. Buna izin vermeyeceğiz. Gerekirse varlığımızı Türk varlığına armağan edecek ve milletimizle beraber bu oyunu bozacağız.”

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın

İYİ Parti Lideri Dervişoğlu: Saray, Saatte 120 Asgari Ücret Yiyor

Partisinin grup toplantısında konuşan İYİ Parti Lideri Müsavat Dervişoğlu, “Vergimatik Mehmet tasarruf dedi ama, gözünü, emekçinin, memurun, işçinin imkanlarına dikti. Öğretmenlerimizin kullandığı su ısıtıcılarından başladı. Sonra memurların servislerine kadar, her şeye göz dikti. Ama sarayın savurganlığına hiç dokunmadı” dedi ve ekledi:

“Yahu bu saray; saatte 120 asgari ücret yiyor, günde 2880 asgari ücret yiyor, ayda 86 bin 400 asgari ücret yiyor, yılda 1 milyon 36 bin asgari ücret yiyor demedi. Bu saray, 3 liralık işi, bir avuç yağmacıya 10 liraya yaptırıyor demedi. Yollara, köprülere, tünellere, havalimanlarına, hastanelere garantiler veren haramiliğe hiç dokunmadı. Çalışanın servisini kaldırdı ama, parti devletinin makam aracı saltanatının yanına yaklaşmadı. Gücü hep millete yetti.”

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulunuyor. Dervişoğlu’nun açıklamalarından öne çıkan bölümler şöyle:

“7 yılda kaç Bakan değişti, hiçbiri işe yaramadı. Çünkü sorunun kaynağı yerinde duruyor. Asıl mesele Saray’dakini değiştirmektir. Bu milletten özür dileyip istifa edeceklerine hala sabır ve fedakarlık istiyorlar. Erdoğan ve avaneleri ekonominin birkaç ay içinde düzeleceğini söylüyordu. Gücü hep bu milete yetti. Milletin boğazından nasıl keseriz diye planlar yaptılar. Çünkü uygulanan ekonomi planının bir ayağı eksiktir. Vatandaştan tasarruf bekleyen iktidar önce kendisinden tasarruf etmelidir. Bunların yağması ile gelen ekonomik kriz 7 yıldır sürüyor. Bu iktidar artık Türkiye’yi yönetemiyor.

Gelen her bakan gibi, vergimatik Mehmet de tasarruf dedi ama, gözünü, emekçinin, memurun, işçinin imkanlarına dikti. Öğretmenlerimizin kullandığı su ısıtıcılarından başladı. Sonra memurların servislerine kadar, her şeye göz dikti. Ama sarayın savurganlığına hiç dokunmadı. Yahu bu saray; saatte 120 asgari ücret yiyor, günde 2880 asgari ücret yiyor, ayda 86 bin 400 asgari ücret yiyor, yılda 1 milyon 36 bin asgari ücret yiyor demedi. Bu saray, 3 liralık işi, bir avuç yağmacıya 10 liraya yaptırıyor demedi. Yollara, köprülere, tünellere, havalimanlarına, hastanelere garantiler veren haramiliğe hiç dokunmadı. Çalışanın servisini kaldırdı ama, parti devletinin makam aracı saltanatının yanına yaklaşmadı. Gücü hep millete yetti.

“Konuşan kim varsa, polis nezaretinde adliyeye sevk ediliyor”

Asgari ücret zammı eridi. Emeklisi, asgari ücretlisi, kamu görevlisi, Diyanet fetvasına göre, fitre verilebilecekler arasına girdi. Diyanet bu iktidarın yanlışlarını meşrulaştırmakla meşgul ve asıl meseleyi ıskalamaya devam ediyor. Aile yılı ilan ettikleri 2025’in daha ilk ayında boşanma sayısı 187 bini geçmiş. Ekonomik çöküntüyle sosyal çöküntü kol kola girmiş Türkiye’yi kemiriyor. Sosyal medyada, televizyonlarda gördüklerimiz, işittiklerimiz ahlak namına hiçbir şey kalmadığını gösteriyor.

Rahmetli Cumhurbaşkanı Demirel ne diyordu; enflasyon önce ahlakı bozar. Ahlakı bozuk ve beceriksiz bir iktidarın, ülkemizi getirdiği nokta budur. Aktif ve sağlıklı yaşlanmada, yaş almışlar sadece hayatta kalmaya çalışıyor. Gelecekleri şimdiden ipotek altına alınmış çocuklarımız yatağa aç girip okula aç gidiyor. Sığınmacılar memleketine dönmüyor. Kafasını kuma gömmeyip konuşan sanayici, gazeteci, aydın, sanatçı, astrolog, çiftçi, kim varsa, polis nezaretinde adliyeye sevk ediliyor.

Bu iktidar, keyfi uygulamalarla, adaleti çiğneyen yargı sopasıyla, cübbelerine ilik açtırmış kontenjan savcıları ve hakimleriyle, kantarın topuzunu kaçırdı. Şaka-maka, istibdatla ömür boyu iktidarda kalacaklarına inanıyorlar. Ama buradan acı gerçeği hatırlatayım; 2017’deki mühürsüz zarflardan beri, parti devletine dönüştürdükleri bu mekanizma, önce onların başına yıkılacaktır. Tarih bunu söyler, milletimizin feraseti de bunu işaret eder.”

Paylaşın

Dervişoğlu’ndan Özel’e Ziyaret: Erken Seçime Taraf Değilim

CHP Lideri Özgür Özel’i ziyaret eden İYİ Parti Lideri Müsavat Dervişoğlu, ziyaret sonrası yaptığı açıklamada, “Erken seçime bakışımızı daha önce de dile getirmiştim. Erken seçim tartışmasının yaşanmasından yana taraf değilim” dedi ve ekledi:

“Siyasette Erdoğan’ın yeniden seçilmesinin yol açacak seçeneklerin tartışılmaması gerektiğini düşünüyorum. CHP’nin geçmişe dönük açıklamaları var. 2027’de yapılacak seçim erken seçim değildir. İYİ Parti olarak buna onay vermeyeceğimizi ifade etmek istiyorum. Erdoğan’ın adaylığının önü açılmamalıdır.”

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel’i ziyaret etti. CHP Genel Merkezi’ndeki görüşmede İYİ Parti Genel Sekreteri ve Antalya Milletvekili Uğur Poyraz, İYİ Parti TBMM Grup Başkanvekili ve Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez ve İYİ Parti İstanbul Milletvekili Cihan Paçacı da yer aldı.

Bir buçuk saat süren görüşmenin ardından konuşan Müsavat Dervişoğlu, “Çok verimli bir görüşme olduğunu ifade edebilirim. Önümüzdeki hamleleri konuştuk” dedi. Dervişoğlu, şunları söyledi:

“Erken seçime bakışımızı daha önce de dile getirmiştim. Erken seçim tartışmasının yaşanmasından yana taraf değilim. Siyasette Erdoğan’ın yeniden seçilmesinin yol açacak seçeneklerin tartışılmaması gerektiğini düşünüyorum. CHP’nin geçmişe dönük açıklamaları var. 2027’de yapılacak seçim erken seçim değildir. İYİ Parti olarak buna onay vermeyeceğimizi ifade etmek istiyorum. Erdoğan’ın adaylığının önü açılmamalıdır.”

AKP’ye MKYK’sinde yer alan eski İYİ Partililere ilişkin soruyu da yanıtlayan Dervişoğlu, “Bazı ayrılıkların bizim açımızdan bakıldığında özgürleşme olarak değerlendirildi. Demokrasilerde vatandaşların verdiği oy namustur. Bana göre tencere yuvarlanmış, kapağını bulmuştur” diye konuştu.

“Diploma soruşturması bir acziyet itirafıdır”

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ise “Biz Türkiye’yi içinde bulunduğu sıkıntılarda kurtarma konusundaki düşüncelerimizi paylaştık. İYİ Parti’deki tüm iyi insanlara teşekkür ederim” ifadesini kullandı.

Özgür Özel şöyle konuştu: “Diploma soruşturması bir acziyet itirafıdır. Sayın İmamoğlu’nun bu konuda hukuki herhangi bir sıkıntısı yok. Bu iş döner dolaşır Recep Tayyip Erdoğan’ı bir daha vurur. Bu iş döner dolaşır, Recep Tayyip Erdoğan’ın diplomasının konuşturur.

Erken seçim konusunda İYİ Parti ile CHP arasında nüans farkı var. CHP’nin erken seçimi istemesini, Erdoğan’ın yeniden adaylığına onay vermek şeklinde okumamak gerekir. Biz Erdoğan’ı adaylaştırmak için yapılacak erken seçime var olmadığımızı defalarca ifade ettik.

Hayali anketlerle olmuyor. Benim son aldığım ankette 4.2 puan, geçen ay Ak Parti’yi az bir farkla önde gösteren bir anket şirketi de CHP’yi bu ay bir puan farkla birinci parti olarak göstermiştir.

Adalet ve Kalkınma Partisi’nin genel başkanı özeleştiri yapacaklarını ifade ediyordu. CHP, 2023’teki seçimlerden sonra özeleştiri nasıl yapılırın iyi bir örneğiydi. Ancak Adalet Partisi’nin kongresinde yeni ne gördük? Başkasının eskisinden yeni olmaz. Bunun adı yenilenme değil, transfer bedelidir.”

Paylaşın

Müsavat Dervişoğlu: Konuşan Türkiye İstiyoruz

İYİ Parti Lideri Müsavat Dervişoğlu, Türkiye’nin 23 yıllık AK Parti iktidarı döneminde hukuksuzluğun hakim olduğu bir ülkeye dönüştüğünü belirterek, “Türkiye’deki yönetimin bu duruma bakılarak doğru bir iş yapmadığına şahitlik ediyoruz” dedi ve ekledi:

“Türkiye’de madem kötü işler yapılıyor ve kötü işlerden kaynaklı olumsuzluklar yaşanıyor, o zaman durumdan vazife çıkarıp vaziyet almak gibi tarihi bir sorumlulukla karşı karşıyayız. Onun için dolaşıyoruz, onun için mücadele cehdimizin yüksek olmasını temin etmeye çalışıyoruz, onun için vatandaşlara gidip ‘Korkma konuş. İstiklal Marşı korkma diyerek başlıyor’ diyoruz. Biz konuşan Türkiye istiyoruz.”

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin “İzmir Genişletilmiş İl Divan Toplantısı”nda konuştu.

Gazete Duvar’ın aktardığına göre; Türkiye’nin 23 yıllık AK Parti iktidarı döneminde hukuksuzluğun hakim olduğu bir ülkeye dönüştüğünü söyleyen Müsavat Dervişoğlu, “Türkiye’deki yönetimin bu duruma bakılarak doğru bir iş yapmadığına şahitlik ediyoruz. Türkiye’de madem kötü işler yapılıyor ve kötü işlerden kaynaklı olumsuzluklar yaşanıyor, o zaman durumdan vazife çıkarıp vaziyet almak gibi tarihi bir sorumlulukla karşı karşıyayız. Onun için dolaşıyoruz, onun için mücadele cehdimizin yüksek olmasını temin etmeye çalışıyoruz, onun için vatandaşlara gidip ‘Korkma konuş. İstiklal Marşı korkma diyerek başlıyor’ diyoruz. Biz konuşan Türkiye istiyoruz” ifadelerini kullandı.

Dervişoğlu, “Herkes konuşsun ki; kim doğru konuşuyor, kim yanlış konuşuyor bu millet görsün. Türkiye’de konuşanlara bakın, konuşanlar çıkıp, ‘Abdullah Öcalan denilen kişi TBMM kürsüsüne gelsin, DEM Parti grubundan seslensin, terör örgütünü lağvetsin’ diyor. AK Parti’den birileri çıkıyor ‘Yeni bir devlet kuruyoruz’ diyor. Diğer taraftan Cumhurbaşkanı konuşuyor ve ‘Yeni Türkiye kuruyoruz’ diyor. Değerli dava arkadaşlarım, bırakın konuşsunlar. Kim doğru kim yanlış konuşuyor ortaya çıksın. Yenisinin kurulması için eskisinin yıkılması lazım. Cumhuriyet’i yıktırtmayacağız diye haykırmamızın sebebi budur” diye konuştu.

“Bunlar bu ülkeyi yıkmak, sindirmek ve susturmak adına uzunca bir zamandır çalışıyorlar” diyen Dervişoğlu, “Bunlar bu milletten ve evlatlarından Sevr’in, Mondros’un intikamını almaya çalışıyorlar. Bunlar bu milletin verdiği Kurtuluş Savaşı ile o savaşın sonunda kurulan büyük Cumhuriyet ile hesaplaşmak istiyorlar. Bunu bu millete anlatmak mecburiyetimiz var. Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu TBMM’de Mustafa Kemal Atatürk’e hakaret ettirmeyeceğiz. Bundan herkesin emin olması lazım” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin eleştiren Müsavat Dervişoğlu, “Türkiye’de ilk kurtulunması icap eden şey Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi diye tarif edilen ve bu ceberrut iktidarın iş başında kalmasına dayanak teşkil eden sistemdir. Biliyorsunuz 2023 seçimlerinden önce ittifak yaptığımız partilerle parlamenter demokratik sisteme geçişin yol taşlarını dizmek üzere kararlılık sergilemiştik. Hepimiz imza atmıştık. Şimdi parlamenter demokratik sisteme geçiş için çaba sarf eden sizden başka kimse kalmadı. Geçiş için sizin kalbinizin sesi olma görevi de Dervişoğlu’na düştü” dedi.

Kendisine yönelik tehditler olduğu söyleyen Dervişoğlu, “Hayatım boyunca kimseyi şikayet etmedim ama ben TBMM’de grubu olan siyasi bir partinin genel başkanıyım. Türkiye’de bu pozisyondaki birisi bir tehdidin muhatabı ise öncelikle Cumhurbaşkanı’nın bir vazife çıkarması lazım. TBMM Başkanı’nın bu durumdan vazife çıkarması lazım. Adalet Bakanı’nın vaziyet alması lazım. Ayrıca bu ülkenin İçişleri Bakanı’nın bir parti genel başkanının tehdit edilmesi karşısında vaziyet alması lazım. Hiçbirinin kılı kıpırdamadı. İzmir’den sesleniyorum; haksızlığa, hukuksuzluğa, adaletsizliğe karşı Atatürk gibi Hasan Tahsin gibi başkaldırıyorum” şeklinde konuştu.

“Bu millet Erdoğan vesayetinden de kurtulacaktır”

İktidarın “eski Türkiye” çıkışlarına tepki gösteren Müsavat Dervişoğlu, “İktidar 23 yıldır iş başında. Cumhuriyet’in çeyrek asrını Erdoğan yönetmiş ama bunun önüne bir şey geldiği zaman ‘eski Türkiye’ diye feryat ediyor. Mesela askeri vesayetten bahsediyor. Elbette ki askeri vesayet vardı, Allah’a şükür ki kaldırıldı. Peki askeri vesayetten sonra ne geldi Türkiye’nin başına bela oldu? Askeri vesayet gitti, FETÖ denen bir belanın muhatabı kılındı Türkiye. FETÖ belasından kurtulabilmek için de yargı vesayetinin girdabında savrulmak zorunda bırakıldı. Türkiye’de şimdi kurtulunması icap eden bir tek vesayet kalmıştır. Eskiyen sensin Erdoğan, yeni olan da biziz. Açıkça ilan ediyor ve buradan söylüyorum; Allah’ın izniyle bu millet günü gelecek Tayyip Erdoğan vesayetinden de kurtulacaktır” dedi.

Türkiye’nin yapay gündemlerle karşı karşıya bırakıldığını belirten Dervişoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında açılan “sahte diploma” soruşturmasına değindi.

Müsavat Dervişoğlu, “Cumhurbaşkanı adayı kim olacak tartışmaları, CHP’nin içindeki ön seçim tartışmaları, CHP içindeki kongre tartışmaları, aday belirleme tartışmaları, CHPiçinde diploma tartışmaları… Diploması var, diploması yok. Tayyip Erdoğan da zaman zaman siyasi aklını yitiriyor mu diye endişe etmiyor değilim. Diploma deyince akla zaten Tayyip Erdoğan geliyordu. Şimdi de başkalarının diplomaları üzerinden Türkiye’de bir tartışma yaşansın, tuzak kurulsun, siyaset bir oyun kursun, herkeste iktidarın kurduğu oyunun peşinden gitsin isteniyor. Biz İYİ Parti’yi oyun kuranların oyununu bozmak için kurduk. Tek adamın söylediği kanundur diye meseleye bakarak onların kurduğu tuzakların peşinde koşmayacağız” ifadelerini kullandı.

“Bazen muhalefete bazen milliyetçilere birleşin diyorlar. Peki milliyetçilerin tek başına birleşmesinin kime ne faydası var? Muhalefetin ilkesiz ve ölçüsüz bir biçimde birleşmesinin kime ne faydası var?” diyen Dervişoğlu, şöyle devam etti:

“Bizim derdimiz bu sistemden kurtulmaktır. Elbette bu ülkenin birliğe ihtiyacı var, elbette ki biz bu ülkeyi birleştirmek için yola çıktık ama kendi aramızda birleşmemizin hiç kimseye faydası yoktur. Bu ülkenin sağcıyla solcuyu birleştirecek insanlara ihtiyacı vardır. Bu ülkenin Aleviyle Sünni’yi, Türkmen ile Kürt’ü birleştirecek insanlara ihtiyacı vardır. Bu ülkenin ez cümle merkez siyasete ihtiyacı vardır. İYİ Parti Türkiye’yi birleştirmek üzere kurulmuş bir siyasi yapıdır. O sebeple bizler; sağcıyı solcuyla, Alevi’yi Sünni’yle, Kürt’ü Türkmen’le birleştirmek vazifesini üstlenmek üzere yola çıkmış insanlarız.”

Paylaşın

Dervişoğlu’ndan TÜSİAD’a: Geç Kaldınız

İYİ Parti Lideri Müsavat Dervişoğlu, TÜSİAD’a açılan soruşturmaya ilişkin, “TÜSİAD’ın hatası konuşmak değil, geç kalmaktır. Umuyorum ki cesaretle dile getirdikleri doğruların cesaretle arkasında durmaya muvaffak olabilirler” dedi.

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuştu. Müsavat Dervişoğlu’nun gündeminde ekonomideki sorunlar, kayyum atamaları, PKK lideri Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmeler ve TÜSİAD’ın açıklamaları vardı:

TÜSİAD’ın eleştiri yapma hakkı olduğunu ancak bu eleştirileri yöneltmekte geç kaldığını belirten Müsavat Dervişoğlu, şöyle konuştu: “TÜSİAD açıklama yapar, darbeden ve vesayetten bahseder bu beyler. Ne demiş bu TÜSİAD? ‘Hukukun üstünlüğünün yok edilmesi yatırım ortamını olumsuz etkiliyor… Enflasyonla mücadelede tüm kesimlerle sosyal mutabakat sağlanmalıdır… Merkez Bankası’nın bağımsızlığından taviz verilmemelidir… Kamu harcamalarının verimsiz kullanımı ve kayıt dışı istihdam bütçe açıklarını artırıyor ve gelir adaletini bozuyor…

Şimdi ben size soruyorum. Bunların hangisi yanlış? Burada yanlış yok. Aksine söylenecek çok şey var. Peki TÜSİAD, bunları deme hakkına sahip mi? TÜSİAD tüzüğünde rekabetçi piyasa ekonomisi sürdürülebilir kalkınma ve katılımcı demokrasi anlayışının benimsendiği bir toplumsal düzenin oluşmasına katkı sağlamaya amaçlar diyor. Bu tüzük, resmi kayıtlarda yer alıp ilgili makamların denetiminden geçtiğine göre TÜSİAD bütün bunları söyleme hakkına sahiptir.

Peki o zaman sorun nedir? Bence sorun, bunları söylemek için çok geç kalmış olmaları… Kısa dönemli karlılıkları için uzun dönemli demokratik ve sosyal düzenin yıkılıp tarumar olmasını oturup beklemeleridir.

TÜSİAD’ın hatası konuşmak değil, geç kalmaktır. Umuyorum ki cesaretle dile getirdikleri doğruların cesaretle arkasında durmaya muvaffak olabilirler. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin iktidar döneminde yolsuzluk ve rüşvet arttı. Yoksulluk yolsuzlukla kardeştir. Türkiye’de vergi cehenneminde yaşıyoruz. Bu cehennemler birileri için rant cennetidir.”

“Kayyum devletin başındadır”

Kayyum gündeminden de bahseden Dervişoğlu, “Kayyum devletin başında” derken iktidara muhalif her kesimin üzerinde baskı kurulduğunu ifade etti: “İstibdat her dilde aynı anlama geliyor. Yani aslına bakarsanız kayyum hepimizin başındadır. Çünkü kayyum devletin başındadır.

Bugün bu yüzden en büyük sorunumuzun adı budur: Türk vatandaşı olabilmek, Cumhuriyet yurttaşı kalabilmek Cumhuriyeti muhafaza ve müdafaa etmektir! Konuşmamız gereken ortak dil adalettir. Ortak fikir hürriyettir. Yapmamız gereken iş ise tektir ve bellidir. O da Cumhuriyet’tir! Boş yere söylemiyorum. Bu ülkenin kurtuluşu birlikten geçer.”

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, PKK lideri Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmelere de değindi. Dervişoğlu, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Kadere bak” çıkışına gönderme yaptı.

“Hepiniz bir, biz ise tekiz” diyen Dervişoğlu, konuşmasını şu şekilde sonlandırdı: “Bunlar hep imtihan Erdoğan. 100 yıl sonra hepiniz itilaf cephesinde yeniden toplandınız! Kadere bak! Ben de diyorum ki! Bir taraftan, saray kadıları, bir taraftan Beştepe, bir taraftan Balgat, bir taraftan İsrail, bir taraftan Barzani, bir taraftan Colani, bir taraftan bölücüler, bir taraftan Vahabiler, bir taraftan İmralı, bir taraftan HÜDA-PAR, bir taraftan DEM, Hizbullah-PYD-YPG-PKK-Kandil-PJAK. Topunuz gelin! Buradayız, Cumhuriyet gibi dimdik ayaktayız. Hepiniz bir, biz ise tekiz. Mustafa Kemal’in askerleriyiz.”

Paylaşın

Dervişoğlu’ndan “Yargı” Çıkışı: Toplumdaki Adalet Duygusu Yok Ediliyor

İYİ Parti Lideri Müsavat Dervişoğlu, son günlerde muhalif her unsurun tutuklanmasıyla, toplumda korku ve baskının mutat hale geldiğini, yoğunlaştığını belirterek, “Yargı erkine yerleştirilen saray kadıları eliyle erezyona uğrattıkları yargı sistemi, toplumdaki adalet duygusunu yok ediyor” ifadelerini kullandı.

Müsavat Dervişoğlu, hakikatin anlatılmasının ve savunulmasının önüne geçme planlarının, yargı erkinin bağımsız ve tarafsızlığına gölge düşürdüğünü vurgulayarak, “Subaşlarına itinayla yerleştirilen ve aidiyetlerini, büyük Türk devletine değil, kendilerine makam, mevki ve imkan tanıyanlara hasredenlerin sayısı az, yetkileri çoktur. Biliyoruz ki Türk yargısı, köklü, büyük ve vicdanlıdır, zamanı geldiğinde iç muhasebesini yapacak ve mutlaka bu saray kölelerinden kurtulacaklardır” dedi.

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Ankara Gençlik Parkı Büyük Tiyatro Salonu’nda düzenlenen Milli Egemenlik Kongresi’nde konuştu. Tek dertlerinin, milletin birliği, beraberliği ve geleceği olduğunu, bu büyük milletin kurduğu Cumhuriyet’in ilelebet payidar olmasını amaçladıklarını söyleyen Dervişoğlu, şöyle devam etti:

“Bugün yaşadıklarımız ne yenidir, ne de bir paradigmadır. Bugün yaşananlar, Türk milletine karşı doğrudan doğruya bir kalkışmadır. Bugün yaşadıklarımız üniformasız vesayet, postalsız darbedir. İktidar ve ortakları, ele geçirdikleri devleti partileştirmiş, devlet iktidarını ise şahsileştirmiştir. Kısaca, Türk devletinin imkan ve kabiliyetlerini ve de kurumlarını kullanarak, Türk milletine karşı son bir kuşatmaya girişmişlerdir. Kısaca, milletimizin kaderiyle ilgili çok önceden belirlenmiş bir takvim işletilmektedir.

Daha önce verdikleri taahhütler, 23 yıldır verdikleri tavizler neticesinde, adım adım saray sultasına çevirdikleri bu iktidar projesinin, son dönemecine gelmiş bulunuyoruz. Bu dönemeçte, yıllar önce uygulamaya koyulan ve bunların da daha en başından beri ortağı oldukları, iktidara da ortağı olmayı kabul ederek geldikleri, Büyük Ortadoğu Projesi’nin öngördüğü kölelik düzenine, Türkiye Cumhuriyeti devletini uyumlu hale getirmek üzere çaba sarf etmektedirler. Bugün aldıkları görevin gereğini nihai noktasına ulaştırmak için, öyle bir haldedirler ki, terör örgütü elebaşısıyla yeniden pazarlık masaları kurmaktadırlar.

Terör iltisakı, terör örgütü üyeliği iddiasıyla görevden uzaklaştırıp, kayyum atadıkları belediye başkanlarını, İmralı ulakları diye kapılarda karşılamaktadırlar. Şehitlerimize kelle diyenler, askerimizin şehadetinden ‘bu işin fıtratında var’ diyerek en ufak bir acı duymayanlar, 26 yıldır hapiste bulunan teröristbaşını bir sabah kalktıklarında, terör örgütünü lağvetme çağrısı yapması fikrinde buluşuyorlar. 23 yıldır bu akıllarına gelmiyor, ne hikmetse Suriye’de yaşanan gelişmelerle eş zamanlı olarak bu fikri hayata geçirmek için, el sıkıp çağrı yapıyorlar. Buna da tarihi fırsat diyerek kendilerine verilen talimatı, millete fırsatmış gibi arsızca ve fütursuzca ilan ediyorlar.”

İYİ Parti Genel Başkanı Dervişoğlu, yeni anayasa tartışmalarına da değinerek, şunları söyledi: “Yeni anayasa hayalleriyle, ebedi bir iktidara sahip olma hezeyanına kapılanlar, bununla da yetinmemektedirler, içlerinde taşıdıkları zehri artık açıkça ortaya dökmek için acele etmektedirler. ‘Yeni anayasa, sivil anayasa, yeni yüzyıla yakışır anayasa’ söylemleriyle, Türk vatandaşlığını tahrip etmek, üniter devlet yapısını değiştirmek, milli devletimizi sözde yeni yüzyıla ayak uydurmak kılıfıyla yok etmek istemektedirler. Milletimizi etnisite, din, mezhep üzerinden bölmek ve parçalama hevesiyle hareket etmektedirler.

Bu uğurda, Türk milletinin milli kimliğini, değerlerini, inançlarını, inançlarının yönünü, demografisini ve nihayetinde topraklarını ve egemenliğini değiştirmek ve sonunda da, tarihsel varlığını ancak ‘kağıt üzerinde bir Türkiye’ kalacak şekle getirmeyi hedeflemektedirler. Bunları yaparken de milletimizi açlığa yoksulluğa mahkum ederek, başını kaldıramaz hale getirmektedirler. Süreklilik kazanan bir ekonomik kriz ortamı yaratarak, istisnayı olağanlaştırmaktadırlar. Böylelikle hayat kavgasını en ağır şekilde veren Türk milletinin bu kabul edilemez hedeflerine varmak için yaptıkları işlere karşı sessiz kalmasını arzulamaktadırlar.”

“Yargı sistemi, toplumdaki adalet duygusunu yok ediyor”

Son günlerde muhalif her unsurun tutuklanmasıyla, toplumda korku ve baskının mutat hale geldiğini, yoğunlaştığını belirten Dervişoğlu, “Yargı erkine yerleştirilen saray kadıları eliyle erezyona uğrattıkları yargı sistemi, toplumdaki adalet duygusunu yok ediyor” dedi.

Hakikatin anlatılmasının ve savunulmasının önüne geçme planlarının, yargı erkinin bağımsız ve tarafsızlığına gölge düşürdüğünü söyleyen Müsavat Dervişoğlu, “Subaşlarına itinayla yerleştirilen ve aidiyetlerini, büyük Türk devletine değil, kendilerine makam, mevki ve imkan tanıyanlara hasredenlerin sayısı az, yetkileri çoktur. Biliyoruz ki Türk yargısı, köklü, büyük ve vicdanlıdır, zamanı geldiğinde iç muhasebesini yapacak ve mutlaka bu saray kölelerinden kurtulacaklardır” diye konuştu.

İYİ Parti Lideri Dervişoğlu, Türkiye’nin büyük bir kuşatma altında olduğunu iddia ederek, şunları kaydetti: “Bugün gözlerimizin içine baka baka 50 bin vatandaşımızın katiline el uzatanlar, onu meclise çağırmak gibi bir şaşırmışlığı sanki normalmiş gibi zikredenler, yürüttükleri şok doktrini sonucu güya pazarlık payını yüksek tutarak, teröristbaşı kanlı bebek katilini, bir barış güvercini gibi, hatta bir hak savunucusu gibi muhatap alanlar, Türkiye’ye yıllardır ufak ufak zerk ettikleri zehrin son damlalarını da vermeyi planlıyorlar.

Türkiye’yi, Türk milletini bu ölüm uykusuna yatıranlara mani olmalıyız, çünkü bu uykunun uyanışı yoktur. İşte tam da bu yüzden, Saray sultasını sona erdirmek için mücadele etmek zorundayız. Devletin ve milletin birlikte hareket ettiği bir zeminde, bir başka çözüm sürecini de biz başlatmak zorundayız. Çünkü bugün Türkiye’de ortak bir kimliğin ifadesi olarak, birlikte yaşama iradesinin, yani cumhuriyetin somutlaşmış hali olarak, yurttaş olmak ve yurttaş kalmak sorunuyla karşı karşıyayız. Kısaca ‘Türk kalmak sorunuyla’ karşı karşıyayız.”

Yıllarca “Kürt sorunu” diyerek, Kürtleri bir sorun nesnesi haline getirenlerin, ülkeye hiçbir çözüm sunamayacağını bildiklerini belirten Dervişoğlu, bugün Türk milletinin en önemli sorumluluğunun, Cumhuriyeti’ne ve haklarına sahip çıkmak olduğunu belirtti. Müsavat Dervişoğlu, şöyle devam etti:

“Sıla bebeğine, Narin kızına, mülakatta elenip intihar eden gencine, sokakta, evde gasp edilen, öldürülen kadınlarına, kesilen yada yakılan sonra da beton dökülen ormanlarına sahip çıkmak meselesidir. Yüreği vatan sevgisiyle attığı için, Atatürk’ün askeri olmak için başladıkları Harbiye’yi, Atatürk’ün askeriyiz diyerek tamamladıkları için ordudan atılan teğmenlerine sahip çıkmak meselesidir. Haksız yere tutuklanan ve tehdit edilen siyasilere-Ümit Özdağ’a, habercilik yaptığı için hapse atılan gazetecilere sahip çıkmak meselesidir.

Düzene uydurulmak üzere baskılanan ve susturulmak istenen STK’lara, üniversitelere, aydınlara, yazarlara, sanatçılara, Türkiye konuşmalıdır, ancak konuşan bir Türkiye demokrat bir Türkiye’dir diyebilme meselesidir. Çünkü bizler, Lübnan, Libya, Suriye ya da Irak olmayı kabullenemeyiz. Biz, Türk milletiyiz ve Türkiye cumhuriyetiyiz. Çünkü biz, 100 yıl önce ağalığa, beyliğe, saraylara, yabancılara ve işgalcilere meydan okuyarak söke söke bağımsızlığını alan bir milletiz. Bugün, bu hedef doğrultusunda bir kader anındayız.

Tarih bizi milletin kurtuluş yolunu açmaya memur, çağ bizi, milletin evini büyütmeye mecbur, devir bizi milli mücadeleyi tahkim etmeye mahkum kılmıştır. O halde bu yolu birlikte yürüyeceğiz. Bu evi elbirliğiyle büyüteceğiz. Bu cepheyi inançla inatla iradeyle genişleteceğiz. Bizim parolamız bellidir: Türkiye’yi Türksüzleştirmeyeceğiz. Türk milletini böldürmeyeceğiz. Cumhuriyeti yıktırmayacağız. Cumhuriyetin niteliklerini değiştirtmeyeceğiz.”

Paylaşın

İYİ Parti Lideri Dervişoğlu: Erdoğan Ölene Kadar Seçilmeyi Planlıyor

Partisinin grup toplantısında konuşan İYİ Parti Lideri Müsavat Dervişoğlu, “Erdoğan, bir daha seçilmeyi, ölene kadar seçilmeyi adım adım planlamaktadır. Çekindiği bir şey yoktur. Kural, anayasa, kanun tanımamaktadır” dedi.

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. Müsavat Dervişoğlu’nun açıklamalarından satır başları şu şekilde: “Bakınız, tablo ortadadır. Ekonomideki kötü gidişat durdurulamaz noktaya varmaktadır. 2024 yılı sonu itibariyle bireysel kredi ve kredi kartı borcunu ödeyemeyenlerin sayısı kabaca 5 milyona ulaşmıştır. Aileleri de hesaba katarsak 20 milyondan fazla insanımız kredi kartı borç batağındadır. Sadece kredi kartı borcundan ötürü yasal takibe alınanların sayısı 2023 yılına göre geçen yola ortanla iki katı artmış ve 1,5 milyon kişiye yaklaşmıştır.

Bireysel kredi borcundan dolayı 1 milyon 200 bin kişiye ulaşmıştır. Vatandaşımıza reva görülen şudur: Kredi kartı ve kredi borcu sarmalında vatandaş didinecek, Hayatta kalmaya çalışacak, Bu saray azınlığı da refah içinde kalacak Vatandaşımızınsa üzerine düşen görev şudur: Bu iktidara güle güle demek! Eğer cümleten bunu yapamazsak, bu rakamların da iki katını telaffuz edeceğiz. Bu gelmekte olan bir afettir. Tıpkı deprem gibi, bağıra bağıra gelmektedir.

Geçen hafta geçirdikleri Devlet Denetleme Kurulu Kanunundan, yani kayyım yetkisini genelleştirdikleri düzenlemeden sonra, şimdi de Siber Güvenlik yasası diye, yeni bir istibdat yasası çıkartıyorlar. Söz konusu yasa teklifi ile Cumhurbaşkanı’na bağlı, Siber Güvenlik Kurulu Başkanlığına olağanüstü yetkiler verilmektedir. Olağanlaşmış sürekli bir istisna halinde olağanüstü yetkili bir iktidar yaratmak için, bir adım daha ilerlemek istemektedir. Getirilen yasa teklifi ile diğer yasal düzenlemelerde de olduğu gibi, yargı organı yine devre dışı bırakılmak, Saraydan tek tuşla işleri halletmek istemektedirler. Çünkü Bunlar OHAL bağımlısıdır.

Erdoğan ve avanesi, sonsuza kadar sürdürmek istedikleri OHAL ve istibdat rejimini, çocuğunuzun evdeki bilgisayarına, sizin aile mesajlaşma grubunuza kadar sokmak istemektedir. Emin olun hepiniz birer potansiyel suçlu, potansiyel terörist, potansiyel tutuklusunuz. Belediye başkanı, Parti genel başkanı, gazeteci, hoca, avukat, İş adamı, sanatçı aydın hiç farketmez. Korku düzenleri için her an kendinizi hapishanelerde bulabilirsiniz.

Ülkemizin nüfus ve vatandaşlık bilgilerini, kimlik, mal-mülk, banka bilgilerini, vatandaşın soyunu sopunu, tahlillerini, hastalık geçmişini e-devlet üzerinde koruyamayıp, dünyadaki suç çetelerinin ve dolandırıcıların eline teslim edenler, adına siber güvenlik dedikleri bu yasayla, Sözüm ona internet ve diğer dijital mecraları koruyacaklar öyle mi? Ben bu gülünecek gerekçeye gülemiyorum çünkü durum çok vahim ve bunların niyetleri çok şeytancadır.

“Erdoğan ölene kadar seçilmeyi planlıyor”

Bugün vatandaşın haklı erken seçim arzusunu dillendirerek bunun talebini yaratmanın umuduna yaslananlara da sesleniyorum. Erdoğan, bir daha seçilmeyi, ölene kadar seçilmeyi adım adım planlamaktadır. Çekindiği bir şey yoktur. Kural, anayasa, kanun tanımamaktadır.

Milletten utanmamakta, Allah’tan da korkmamaktadır. İktidarsız bir an bile nefes alamayacak kaybedecek çok şeyi olan bir dikta rejimi karşısında, geçmişte yaptığınız gibi, bunlar “atı alıp Üsküdar’ı geçerken” Arkasından sessizce el sallamaya hazırlananlara sesleniyorum: Umut, safdilce ayakta tutulamaz. Böyle devam ederse ve muhalefet aklını başına almaz ise, önümüzdeki seçim süreci, demokratik bir ülkenin, olağan şartları içerisinde milli iradenin tecelli ettiği bir şekilde olmayacaktır.”

Paylaşın