İstanbul’da Newroz: 31 Mart’ta Hep Birlikte Kazanacağız

Yenikapı’da düzenlenen Newroz kutlamasında konuşan DEM Parti İstanbul eş başkan adayı Murat Çepni, “31 Mart’ta hep birlikte kazanacağız, İstanbul’u biz yöneteceğiz. Yürütülen tartışmalara kulaklarımızı tıkıyor, kendimize bakıyoruz” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “DEM Parti en güçlü biçimde başarıyı elde edecek. Dilimizi, kültürümüzü yok sayanlara, işçi sınıfına açlığı reva görenlere, Kürt halkını yok sayanlara en büyük cevabı 31 Mart’ta vereceğiz. Newroz’un coşkusuyla hepinizi selamlıyorum.”

DEM Parti İstanbul eş başkan adayı Meral Danış Beştaş da, “Biz diyoruz ki İmralı kapılarını açın, tecride son verin. Sayın Öcalan özgür olmalı. Newroz özgürlüktür. Diyarbakır’da bize laf söyleyip gelip burada bize şirinlik yapmayın. Bu seçimde kırmızı kart gösteriyoruz. Kendimize oy vereceğiz, partimiz etrafında kenetleneceğimizi  her fırsatta söylüyoruz.

Seçmen değilseniz lütfen seçmen olduğunuz yere gidip oyunuzu kullanın. Çünkü hırsızlık yapıyorlar. Onlar irade hırsızı. Kaçak seçmenlerle Ağrı’yı, Bitlis’i, Siirt’i almaya çalışıyorlar. Ama biz buna izin vermeyeceğiz. Bizim bir ağacımız var. O ağacın etrafında toplanıyor ve diyoruz ki; oyumuz ne size ne ona, oyumuz kendimize” diye konuştu.

Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Özgür Kadın Hareketi (TJA) ile Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) tarafından organize edilen Newroz kutlaması için çok sayıda yurttaş İstanbul Yenikapı’da bir araya geldi.

“Rabe dema azadî û serkeftinê ye / Zaman, özgürlük ve zafer zamanıdır! Ayağa Kalk!” sloganıyla yapılan kutlamalara Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eşsözcüsü Esengül Demir, DEM Parti’nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi Eş Başkan Adayları Murat Çepni ile Meral Danış Beştaş katıldı.

Miting alanı sarı, kırmızı ve yeşil renklerden oluşan flamalarla süslendi. Polis, alana girişlerde dört farklı arama noktası kurdu. Sabah erken saatlerden itibaren miting alanına gelen yurttaşlar arama noktalarından geçtikten sonra alana alındı.

Barış Anneleri ve Adalet Nöbeti Anneleri, 2024 İstanbul Newrozu’nun ateşini yaktı. DEM Parti İstanbul Büyükşehir Belediyesi Eş Başkan Adayları Meral Danış Beştaş ve Murat Çepni de annelerle birlikte Newroz alanına geldi. Ateşin yakılmasının ardından sahneye çıkan Danış-Beştaş ve Çepni halkların Newroz Bayramını kutlayıp horon oynadı.

Çepni, “Her bijî Kawa’lara. 31 Mart’ta hep birlikte kazanacağız, İstanbul’u biz yöneteceğiz. Yürütülen tartışmalara kulaklarımızı tıkıyor, kendimize bakıyoruz. DEM Parti en güçlü biçimde başarıyı elde edecek. Dilimizi, kültürümüzü yok sayanlara, işçi sınıfına açlığı reva görenlere, Kürt halkını yok sayanlara en büyük cevabı 31 Mart’ta vereceğiz. Newroz’un coşkusuyla hepinizi selamlıyorum” dedi. Çepni, konuşmasını Adnan Yücel’in “Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek” şiiriyle bitirdi.

Meral Danış Beştaş da konuşmasına Kürtçe başladı. Ardından da Türkçe devam etti. “İstanbul bugün şunu gösterdi. Hepiniz Dehak’a karşı Kawa’sınız. Bugün İstanbul’un Kürtlerin en büyük kenti olduğunu gösterdiniz. Kürt halkı, duruşuyla, diliyle, tarihiyle, mücadelesiyle Dehak’a karşı Kawa olduğunu gösterdi. Tecride ve kentlerimize konulan ablukaya karşı biz büyük bir direniş gösteriyoruz.

Eğer partimizin yanında durursak, arkadaşlarımızı özgürleştireceğiz. Her bir oyunuz Selahattin Demirtaş’ı özgürleştirecek. Sebahat Tuncel’i özgürleştirecek. Figen Yüksekdağ ve Gültan Kışanak’ı özgürleştirecek. Bu coşkunuz, bu duruşunuz, buraya gelmeniz bizi onurlandırdı. Binlerce kez varolun” diye konuştu.

“Newroz zalimlere karşı isyandır”

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan ise konuşmasında şunları söyledi: Bi milyonan insan li stenbolê dijî. DEM Partiyê li Stenbolê emê bikin hêlîna hemû gelan. Êdî dem dema me ye dem dema stenbolê ye. Her bijî Stenbol Newroza we pîroz be.

Merhaba İstanbul; işçinin, emekçinin, kadının, gencin, öğrencinin, engellinin, göçmenin, mültecilerin şehri İstanbul merhaba! Merhaba emeğiyle yaşamı var eden halklarımız, merhaba şu anda bu meydanı dolduran Kürtler, Türkler, Araplar, Ermeniler, Süryaniler, Aleviler, farklı inanç ve etnik grubundan kıymetli arkadaşlarımız, hepiniz hoş geldiniz. Newroz kutlu olsun. Newroz Piroz be. Newroz, zalimlere karşı isyandır.

Newroz Dehak’a karşı devrimci Kawa’nın direnişidir; Kenan Evren faşizmine karşı Mazlum Doğanların, Erdal Erenlerin mücadelesidir. Newroz AKP-MHP iktidarına karşı Hrant Dink’in, Berfo Ana’nın, Cumartesi Annelerinin, Berkin Elvan’ın, Emine Şenyaşar’ın mücadelesidir. Sizler bugün burada genciyle, kadınıyla her milliyet ve inançtan halkımızla birlikte bir kez daha yok olmadığımızı, tükenmediğimizi; aksine güçlendiğimizi, büyüdüğümüzü dosta da düşmana da kanıtladınız. Her biji İstanbul!

Sizlere çok önemli selamlar getirdim. Selahattin Demirtaş’ın, Gültan Kışanak’ın, Figen Yüksekdağ’ın, Leyla Güven’in, Sabahat Tuncel’in ve cezaevindeki binlerce özgürlük tutsağının selamlarını getirdim. Peki, biz bugün yüzbinlerle bu alanları dolduranlarla cezaevlerine ne diyoruz? Newroza we pîroz be. Her bijî mala we ava be. 112 gündür açlık grevinde olan tutsaklar var.

Cezaevinde faşizme ve zulme karşı direnen, özgürlük ve barış için, tecridi kırmak için açlık grevinde olan yoldaşlara ne diyoruz? Newrozunuz kutlu olsun. Gezi tutsaklarına da emekçilerin, Kürtlerin, ezilenlerin selamlarını gönderiyoruz. İnşallah bu coşkumuz ve kararlılığımızla bir gün bu tecrit sistemini kırarak cezaevindeki yoldaşlarımızı hep birlikte özgürleştireceğiz. Söz veriyor musunuz?

Biliyorsunuz, Türkiye’nin en temel meselelerinden biri Kürt sorunudur. Bu sistem bu sorunu çözmemek için bilerek isteyerek ekonomisini, bütçesini batırdı, yine de çatışma ve silahtan bahsetmekten vazgeçmedi. Bizler de bugün bu alanı dolduran yüzbinlerce insanımızın huzurunda şunu diyoruz: Kürt meselesi diyalogla ve müzakereyle çözülür. Kürt meselesi zulüm politikalarıyla, çatışmalarla, topla tüfekle çözülecek bir mesele değildir.

Kürt meselesi bir yüzyıl daha ret, inkar ve asimilasyon politikalarıyla ötelenemez. Bugün İstanbul’da bu alanda Kürtler ve emekçiler çözümün gücünü, muhatabını, kendi taleplerini net bir şekilde ortaya koydu. İkinci yüzyıl Kürt yüzyılı olacak, demokrasinin yüzyılı olacak, cezaevindeki yoldaşlarımızın özgürleştiği ve Kürt sorununun demokratik yollarla müzakere ve diyalogla çözüldüğü bir yüzyıl olacak. Kürt’ün, Alevi’nin eşit yurttaş olduğu, Kürtçenin resmi statüye kavuştuğu bir yüzyıl olacak.

İkinci yüzyılın barış ve demokrasi yüzyılı olması için hep birlikte elbirliğiyle çalışıp mücadele edecek miyiz? Kürt halkı tarihin başından beri zalimlere karşı mücadele etti, etmeye de devam edecek. Daha birkaç yıl önce bu ülkeyi yöneten AKP-MHP iktidarının temsilcileri ne diyordu? DEM Parti’nin takati kalmadı diyorlardı. Buyurun size takat, buyurun size gençler, buyurun size bütün zulüm politikalarına rağmen dilinden ve kültüründen vazgeçmeyen onurlu Kürt halkı. Aleviler ve emekçiler bu meydanda. Takatimiz de var kudretimiz de var. Bir kez daha bu ülkeyi yönetenlere seslenmek istiyorum: Kürt sorununun çözümünün anahtarı İmralı’dadır.

Sayın Öcalan’ın sunduğu 2013 çözüm iradesinin arkasındayız. Sayın Öcalan, Kürt ve Türk gençlerinin yaşamını yitirmemesi için 2013 yılında bir çözüm deklarasyonu ortaya koydu. Ülkenin ekonomisini bastıran, emekçileri yoksullaştıran, Türkiye’de 40 milyon insanı açlık sınırının altında yaşamaya mahkum eden, ülkenin 3 trilyon dolarını Kürt meselesi çözülmesin diye harcayan bu sisteme bir kez daha çağrı yapıyoruz. 2013 deklarasyonu çok önemlidir, çok kıymetlidir.

Bu ülke halklarını çatıştıracağınıza, kutuplaştıracağınıza; meselenin muhataplarıyla, İmralı’yla diyalog içinde çözelim. Bu Newroz alanında yüzbinlerce insanla birlikte çağrı yapıyoruz. Değerli halkımız, çözümsüz bir yüzyıl daha geçiremeyiz. Bu ülke de kaldıramaz. Ülkenin ekonomisi battı. Bu ülkede gençlerin umudu çalındı. Bu ülke talan edildi, yoksullaştırıldı. Dolayısıyla bu yüzyılda barış içerisinde, insanca, refah içerisinde yaşamak istiyorsak; 2013 yılındaki deklarasyona hükümeti, yönetenleri davet ediyoruz.

Sayın Abdullah Öcalan bir kitabında aynen şöyle söylüyor. “Bizim kavgamız hiçbir ırka, hiçbir dine, hiçbir gruba, hiçbir mezhebe karşı olmaz. Bizim kavgamız haksızlığa, geri bırakılmışlığa, her türlü baskı ve ezilmeye karşı olmuştur”. Bu sözlerin neresi yanlış? Bu sözlere katılmamak için herhangi bir sebep var mı? Bu sözler tam da bugün DEM Parti’nin yapmaya çalıştığını tarif ediyor.

Kadınların, emekçilerin, ekolojistlerin, ezilenlerin, işsizlerin partisi olmaya ve hep birlikte kardeşçe yaşama mücadelesini DEM Parti olarak yürütmeye devam edeceğiz. Hep birlikte tecridi kaldıracağız değil mi? Açlık grevlerindeki arkadaşlarımızı yalnız bırakmayacağız değil mi? İnşallah güzel günler yakın. Güzel günler yaşamak için hep birlikte partimizin yanında duracak mıyız? Bugün anadiline, kimliğine, kültürüne sahip çıkma günüdür.

Bugün savaşa ve sömürüye karşı çıkmanın günüdür. Bugün halkların zulme karşı ortak mücadelesini yükseltmenin zamanıdır. Türk’ü, Kürt’ü, emekçisi ile bu zalimlere karşı, bu zulüm düzenine karşı mücadele etme zamanıdır. Bugün Kürt ulusal birliğini sağlama günüdür. İmralı’daki tecrit sistemini lağvetmenin zamanıdır. Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanmasının zamanıdır. Siz değerli halkımızı da birlikte mücadele etmeye ve sonuç almaya davet ediyoruz.

Önümüzde bir yerel seçim var. 31 Mart’ta da bu Newroz coşkusuyla hareket edeceğiz. 31 Mart seçimlerini de şu anda burada, Türkiye’nin ve Kürdistan’ın dört bir yanında Newroz kutlamalarına katılan halkımız şekillendirecek, buna eminim. 31 Mart’ta İstanbul’da Amed’de, Dersim’de, Van’da Siirt’te, Kars’ta zafere yürüyeceğiz. 31 Mart’ta kayyımları göndereceğiz. Kayyımlar zalim Dehak’ın temsilcileridir, sömürge valileridir. Ekmeğimize el koyan, yerel yönetimlerin bütçelerini usulsüzlükle boşaltan, Kürt diline ve kültürüne düşman, kadına ve gençliğe düşman bir anlayıştır. Hep birlikte inşallah kayyımları gönderecek miyiz?

Kürt’ü, Türk’ü, Arap’ı, Alevi’si, farklı halklar ve inanç gruplarıyla İstanbul Türkiye’dir. Ama İstanbul hükümet yetkilileri için rant kapısıdır, paradır. Onlar İstanbul’u talan edilecek bir kaynak olarak görüyor. Kentin cefasını siz emekçiler çekin, sefasını biz sürelim diyorlar. Peki, buna evet diyecek miyiz? İstanbul’daki bu harami düzene karşı daha güçlü mücadele edecek miyiz? Bu kentin inşaatlarını biz yapıyoruz, hizmetini biz görüyoruz.

Fabrikalarda, lokantalarda, sokaklarda çalışan bizler değil miyiz? Bu kentin kültürünü ve sanatını büyüten bizleriz. Bu kentin hizmetini ve bilgisini üreten bizler olmamıza rağmen “siz hizmet edin ama yönetmeyin” diyorlar. Sizlere söz veriyoruz hem Türkiye’de hem Kürdistan’da inşallah sizin gücünüzle birlikte her yerde yönetimlerde olacağız, her yerde yöneteceğiz. İstanbul’da da sizlere iki tane pırıl pırıl arkadaşımızı aday olarak getirdik.

İnşallah İstanbul’un her yerinde iradeniz yönetimlere yansıyacak. İstanbul’da alacağınız sonuçlarla cezaevindeki yoldaşlarımıza, sürgündeki halklarımıza, Kürdistan’da gözü burada olan yoldaşlarımıza büyük bir mesaj vermeye var mısınız? İki kıtanın birleştiği tarihi bir kavşaktayız. Bu kenti Edip Solmaz ve Terzi Fikri’nin geleneğiyle yöneteceğiz. Halkçı ve toplumcu, emekçi dostu, gencin dostu, kadın dostu yerel yönetimler anlayışımızı Kürdistan’da olduğu gibi burada da hayata geçireceğimiz günlere az kaldı.

“Sen bırak puşiyi kalpağı da Türkiye’yi kime verdiğinin hesabını ver”

Dün Erdoğan konuşmasında diyor ki “Al puşi, ver kalpak pazarına girdiler”. Şimdi Erdoğan’a sesleniyoruz. Sen bırak puşiyi kalpağı da AKP, Türkiye’nin tapusunu MHP’ye verdi. Türkiye’nin bürokrasisi MHP’de, yargısı MHP’de. Devlet Bahçeli şak diyor, Erdoğan tak diye yerine getiriyor. Sen asıl Türkiye’yi kime verdiğinin, Türkiye’yi kimin yönettiğinin hesabını bu halka ver. Bizim en büyük ittifakımız halklarladır, emekçilerledir, Kürtlerledir, Alevilerledir.

Bu soygunculara, talancılara 31 Mart’ta hep birlikte en güçlü cevabı verecek miyiz? Bunlara en büyük dersi 31 Mart’ta verecek miyiz? O zaman dersimizi çalışalım. Seçimlerden alacağımız sonuçlarla da bizi yok sayanlara, bizi yönetime layık görmeyenlere gerekli dersi verelim. 31 Mart’ta ampulü söndürerek Türkiye’yi Newroz ateşiyle aydınlatmaya var mısınız? Her Bijî. Mala we ava be.

Karşımızda JİTEM ittifakı var. AKP-MHP ittifakının İstanbul çalışmalarına kim destek sunuyor? Tansu Çiller. Elazığ’da AKP’nin seçim çalışmalarını kim yapıyor? Mehmet Ağar. Kimdir Tansu Çiller ile Mehmet Ağar? Halkımızın binlerce evladının faili meçhul cinayete uğradığı dönemin başbakanı ile içişleri bakanı. Şimdi ikisi birlikte AKP-MHP iktidarı için seçim çalışması yürütüyor. Bu JİTEM ittifakına sandıkta gerekli cevabı verecek miyiz?

Kürdistan’daki mezarları tahrip ettiler. 300’e yakın insanımızın cenazelerini Kürdistan’daki mezarlıklardan çıkardılar ve Kilyos’ta kaldırımın altına gömdüler. İşte AKP ve MHP’nin gerçek yüzü budur. Kilyos’ta kaldırımların altında olan Kürtlerin cenazeleridir. Kilyos’ta başka ne yapıyorlar? JİTEM ittifakının başbakanı olan Tansu Çillere arsa veriyorlar, rant veriyorlar. Boşuna bunlara JİTEM ittifakı demedik. JİTEM ittifakına en güçlü cevabı verecek miyiz?

Bunların başı seccadede, elleri semada ama aklı haramda hilededir. Kürdistan’da birçok belediyemizi elimizden almak için şimdi de kaçak ve haram seçmen taşıyorlar. Peki bu kaçak ve haram seçmenlere karşı ne yapacağız? Kürdistan’da oyu olan her arkadaşımızı kesinlikle sandıklara göndereceğiz. Her haram seçmene karşı 2 tane helal oyu göndermeye var mısınız? Eğer gidecek durumu olmayan arkadaşlarınız varsa en yakın il ve ilçe örgütlerimize uğrasınlar, otobüs biletlerini alsınlar. Kürdistan’da bu kayyımcı anlayışı, Kürt’ün dilini ve kültürünü ret eden bu anlayışı yenmek için oyu olanlar sandıklarına gitsin.

Ayrıca sandıklara sahip çıkacağız. Her oyun, cezaevlerindeki yoldaşların alınteri olduğu bilinciyle sandıkları boş bırakmayacağız. 31 Mart’ta ağaç gördüğünüz yerin altına mühür basacaksınız. Bizi ilgilendiren DEM Parti’nin ağacı, gerisi boş. 1 aydır Kürdistan’da il il, ilçe ilçe dolaşıyorum. Gençlerin ve kadınların alanları doldurduğu böylesine dinamik, pırıl pırıl bir kitleyi bugüne kadar hiçbir yerde görmedim. Sağ olun, var olun. Bizlere büyük bir güç verdiniz. Stenbol DEM dema te ye DEM dema Kurda ye, DEM dema Kurda ye, dema hevalên jinan, dema jinan e. Hun her hebîn Stenbol.

Az kaldı bu haramileri göndermeye, kayyımcı zihniyeti sandığa gömmeye. Tekrar bu ülkede gençlerin umutlanacağı, çözümün kapısının aralanacağı, cezaevlerindeki arkadaşlarımızın özgürlüklerine kavuşacağı günlere az kaldı. 31 Mart’ta buradan Kars’a, Siirt’e, Batman’a, Dersim’e, Kürdistan’ın dört bir yanına büyük bir müjde göndermeye var mısınız? Sizlere Meral Danış Beştaş ve Murat Çepni’yi emanet ediyorum. Emanetinize sahip çıkın. Hun her hebin mala we ava. Ji me hemûyan re serkeftin serkeftin.”

Paylaşın

DEM Parti İstanbul Adayları: Bu Kenti Yönetmeye Talibiz

DEM Parti İstanbul Büyükşehir Belediye eş başkan adayı Murat Çepni, “İstanbul DEM Parti’nin odak noktalarından birisi, herhangi bir kent değil bizim için. Bu sebeple İstanbul’un herhangi bir sorunu da kendisine özgü değil. İstanbul’un sorunlarını tüm Türkiye açısından değerlendirmek gerekiyor” dedi ve ekledi:

“İstanbul bir zenginlik kenti gibi anlatılmaya çalışılsa da yoksulların da kenti, deprem kenti, gençlerin ve kadınların kenti; bir ekoloji kenti ve aynı zamanda ekolojik yıkımın en yaygın yaşandığı kentlerden biri, tarım açısından en yoksunlaştırılan kentlerden aynı zamanda. Dolayısıyla bu kentin bütün sorunlarına dair partimizin çok fazla çalışması var ve bütün sorunlara dair çözüm önerilerimiz var. Ama bizim projelerimiz AKP’nin ya da benzerlerinin süper projeleri gibi değil.”

Çepni açıklamasının devamında, “Biz bu kente muazzam bina dikmeyi önermeyeceğiz, Kanal İstanbul gibi rant ve yıkım projeleri önermeyeceğiz. Biz bu kentteki deprem, kentsel dönüşüm, kadın yoksulluğu, işçi sınıfının yaşadıkları, gençlerin sorunları, emeklilerin sorunlarına dair daha öncesinde programatik olarak ortaya koyduğumuz görüşleri İstanbul özelinde özelleştireceğiz. Bu sorunlara dair çalışan bilim insanlarıyla, akademisyenlerle bulaşacağız ve bu sorunları birlikte çözeceğiz. Biz bu kenti bu şekilde yönetmeye talibiz” ifadelerini kullandı.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi DEM Parti İstanbul Büyükşehir Belediye eş başkan adayları Meral Danış Beştaş ve Murat Çepni, yaklaşan seçim gündemiyle ilgili Yeni Yaşam gazetesine açıklamalarda bulundu. Adayların açıklamalarından bir kısmı şöyle:

İstanbul gibi binlerce yıldır kültür beşiği olan bir kenti halklarla beraber yönetmek için talip oldunuz. DEM Parti de biraz İstanbul’a benziyor diyebiliriz. Peki İstanbul’a nasıl projelerle geliyorsunuz?

Beştaş: İstanbul Türkiye demek. Bizim İstanbul’a ilişkin projelerimiz ve çözüm yöntemlerimiz, partimizin programı ve ilkeleri doğrultusunda İstanbul’u daha mutlu daha yaşanılır, daha huzurlu, daha güvenli bir kent yapma iddiası içeriyor. Bizim kendi hazırlıklarımız şüphesiz var ve bunu önümüzdeki günlerde paylaşıyoruz olacağız ama şu anda öncelikli olarak kentin dinamikleriyle bir araya gelmeye çalışıyoruz. Biz kentin sorunlarını sadece merkezi bir şekilde ele alıp şunu istiyoruz, şunu yapacağız demekten ziyade çevreyle, Kanal İstanbul’la, doğa talanıyla, imarla, depremle ilgili kurumlarla görüşüp onların önerilerini dinleyip bu sorunlara dair ortak bir çözüm derdindeyiz.

Ayrıca şunu da hemen ifade etmek isterim; paydaşlarla beraber Kürt halkının talepleri meselesinde kafamız oldukça berrak. Kreşlerde anadilde bakım ve eğitim, kadınlara ilişkin hizmetlerde çalışmalarımız her şekilde devam ediyor. İstanbul’a dair çok güzel düşüncelerimiz, önerilerimiz ve yaşama geçireceğimiz projelerimiz var.

Çepni: İstanbul DEM Parti’nin odak noktalarından birisi, herhangi bir kent değil bizim için. Bu sebeple İstanbul’un herhangi bir sorunu da kendisine özgü değil. İstanbul’un sorunlarını tüm Türkiye açısından değerlendirmek gerekiyor. İstanbul bir zenginlik kenti gibi anlatılmaya çalışılsa da yoksulların da kenti, deprem kenti, gençlerin ve kadınların kenti; bir ekoloji kenti ve aynı zamanda ekolojik yıkımın en yaygın yaşandığı kentlerden biri, tarım açısından en yoksunlaştırılan kentlerden aynı zamanda. Dolayısıyla bu kentin bütün sorunlarına dair partimizin çok fazla çalışması var ve bütün sorunlara dair çözüm önerilerimiz var.

Ama bizim projelerimiz AKP’nin ya da benzerlerinin süper projeleri gibi değil. Biz bu kente muazzam bina dikmeyi önermeyeceğiz, Kanal İstanbul gibi rant ve yıkım projeleri önermeyeceğiz. Biz bu kentteki deprem, kentsel dönüşüm, kadın yoksulluğu, işçi sınıfının yaşadıkları, gençlerin sorunları, emeklilerin sorunlarına dair daha öncesinde programatik olarak ortaya koyduğumuz görüşleri İstanbul özelinde özelleştireceğiz. Bu sorunlara dair çalışan bilim insanlarıyla, akademisyenlerle bulaşacağız ve bu sorunları birlikte çözeceğiz. Biz bu kenti bu şekilde yönetmeye talibiz.

DEM Parti hep ‘kent uzlaşısı’ hareket edeceğini söyledi ve ‘kent uzlaşısı’ sadece seçime dair bir şeymiş gibi algılandı. Oysa ‘kent uzlaşısı’ bir model. Sizler İstanbul’da seçildiğinizde nasıl bir ‘kent uzlaşısı’ sistemi işletmeyi planlıyorsunuz?

Çepni: Akademik demokratik mücadele yürüten bütün kesimler aslında bizim ‘kent uzlaşısı’ dediğimiz şeyin içerisinde. Birlikte yürüteceğiz yani. Seçim sürecinde kastettiğimiz buydu. Sadece temsili olmaktan öte bazı partileri, bazı kurumları muhatap almaktan öte; kentlerdeki sorun alanlarının çözümü için çalışan tüm kesimlerle demokratik ve özgürlükçü temelde bir araya gelmemizdi. ‘Kent uzlaşısının’ nasıl bugün içini dolduruyorsak, seçimlerden sonra da aynı şekilde devam edeceğiz. Bunun ABC’si şu; sorunlar belli, bu sorunlara rantçı, kar odaklı bakmayan, insan odaklı bakan tüm kurumlarla çalışmaya ve beraber yönetmeye devam edeceğiz.

DEM Parti seçmeni birçok kez muhalefet partilerine şans tanıdı ve İstanbul gibi metropol kentlerde kilit parti rolü üstlendi. Bu kilit rolüne rağmen, özellikle Kürt seçmen, ne muhalefet ne de iktidar tarafından görülmemeye devam etti. Öte yandan DEM Parti kendi adayları ile girince de hedefe oturtulmaya çalışıldı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel “DEM Parti’nin stratejisi bize kaybettirecek” diyebildi.  AKP adayı Murat Kurum, puşi takıp Kürtçe konuştu, hemen ardından başka bir yerde bozkurt işareti yaptı. Bu yaşananları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Beştaş: Her şeyden önce samimi bulmuyoruz. Popülist, bulunulan yere uygun tutum sergileme tutumu kabul edilemez tabi ki. Halka sadece oy verinceye kadar şirin görünüp, herkesin istediği dili kullanmak ya da onun taleplerini kabul ediyormuş gibi göstermek DEM Parti açısından asla kabul edilemez. Biz meselelere ilkesel yaklaşıyoruz. Murat Kurum’a da cevap vermiştim; Kürtler ve bozkurt işareti yan yana olmaz diye. İki kelime öğrenip Kürtçe bir şeyler söyleyeceksin sonra Kürtçe tiyatro yasaklanınca çıtın çıkmayacak; Kürtçe konuştuğu ya da müzik yaptığı için Taksim’in göbeğinde insanlar şiddette uğrayacak yine bir şey demeyeceksin! Bu sadece Kurum için değil aynı zamanda İmamoğlu için de geçerli.

Kürtçe yasaklara dair bugüne kadar kendisinden bir şey duymadık. Tiyatro yasaklarına, saldırılara dair herhangi bir söz etmiş değil.  Kürtler söz konusu olduğunda partilerin birbirinden farkı yok. Kürtlere dönük, Kürt halkının taleplerine dair yaklaşımları aynı. Farkları yok bizim için, tekçilik zihniyeti diye ifade edebilirim. Kilit parti olmaya dair ise bu seçimde biz ne kilidiz ne de anahtar; biz kendimiziz diyebilirim. 2019’da kalan bir algı var. Biz, “Türkiye’nin demokratikleşmesinin önünü açacağız, anahtar rolünü yerine getireceğiz ve iktidarın tekçi, zulmeden, baskıcı politikasına bir dur diyeceğiz” demiştik.

Deyim yerindeyse sarı kart göstereceğiz dedik ve bunu da başardık. Ama bu seçim için böyle bir şey söz konusu değil. Bu tartışmalar aslında DEM Parti’nin etki gücünün ne kadar yüksek olduğunu gösteriyor. Bizim İstanbul’daki adaylığımız üzerinden kıyamet kadar yorum yapılıyor. Yapılmasının bizim açımızdan bir sıkıntısı yok ancak bize dair başkalarının arka bahçesi, ön bahçesi, şununla temas halindeler, şuna kaybettirip buna kazandıracaklar gibi tartışmalar yapmamaları tavsiyemiz. Biz ne kimseye kaybettirmek için yola çıktık ne de kimseye kazandırmak için. Biz Türkiye yurttaşlarına, halklarına; İstanbul’da da bütün İstanbullularla DEM Parti olarak niye İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne aday olduğumuzu, bu kenti en iyi şekilde yönetebileceğimizi anlatacağız. Emin olun İstanbul ve DEM çok uyumlu. Ama DEM Parti’yi tartışmayı çok seviyorlar.

Çepni: Söz konusu partilerin birbirinden farkı birisinin iktidarda bir diğerinin muhalefette olması. Meselelere özünde aynı yaklaşımlara sahipler, çözüm yöntemlerinde ise bazı nüans farklılıkları var. Bunu şöyle somutlayabiliriz; DEM Parti’nin İstanbul’daki seçim yarışına girişini yalnızca DEM Parti’nin alacağı oy oranıyla tartışmıyorlar. DEM Parti’nin buluştuğu her insan DEM Parti’nin özgürlükçü programıyla buluşmuş olacak demek, DEM Parti’nin programı demek kadim sorunların çözümü demek.

Örneğin Kürt sorununun çözümsüzlüğünden beslenen siyasi anlayışlar topluluğunun yerle bir olması demek. Biz İstanbul’da şovenizmle zehirlenmiş milyonlarca işçiyle, emekçiyle, halklarımızla buluştuğumuzda ve onlara DEM Parti’yi anlattığımızda artık AKP’nin de CHP’nin de anlatacağı bir şey kalmayacak. DEM Parti’den korkunun asıl sebebi budur. Kara propagandanın da sebebi budur. Biz kimsenin reddiyesi üzerinden tanımlamıyoruz, bizim paradigmamız enternasyonal bir paradigmadır, tüm dünya için bir çözüm modelidir. Biz DEM Parti olarak kendi adaylarımızla programlarımızla seçime giriyoruz ve kazanmaya odaklanmış durumdayız.

Paylaşın

DEM Parti, İstanbul Yarışına Meral Danış Beştaş Ve Murat Çepni İle Katılıyor

DEM Parti, 31 Mart’ta yapılması planlanan yerel seçimlerde sonucu en çok merak edilen İstanbul’da adaylarının Meral Danış Beştaş ve Murat Çepni olduğunu açıkladı. Açıklama parti sözcüsü Ayşegül Doğan tarafından yapıldı.

Haber Merkezi / İstanbul’da mevcut belediye başkanı ve CHP’nin adayı Ekrem İmamoğlu ile AK Parti’nin adayı Murat Kurum’un adı öne çıkıyor.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Sözcüsü Ayşegül Doğan, partisinin seçim hazırlıklarına ilişkin bilgi verdi ve güncel gelişmeleri değerlendirdi. Doğan şunları söyledi:

“Kıymetli ilgilerini ve dikkatlerini bize çevirenleri, DEM Parti adına tek tek sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Cizre’den geliyorum, ayağımın tozuyla karşınızdayım. 1 Şubat’tan bu yana Kars ve Van’dan başlayarak ilerleyen Özgürlük Yürüyüşü bugün 9’uncu gününde. Yeni duraklarda devam ediyor, çok coşkulu ve heyecanlı buluşmalar ve karşılamalarla devam ediyor. Özgürlük Yürüyüşü eşitlik, özgürlük, adalet ve barış talebi ile 15 Şubat’a kadar devam edecek. Buradan Özgürlük Yürüyüşçülerine azimleri, kararlılıkları ve yarattıkları umut için DEM Parti adına en sıcak selamlarımızı gönderiyorum.

Tecrit sadece İmralı Adası’nda veya hapishanelerde değil; ne yazık ki çoğumuzun hayatında. İşte bu yüzden tecrit her yerde diyoruz. İtiraz hakkımız, adalet talebimiz, ifade ve düşünce özgürlüğümüz kuşatılmış vaziyette. Bu yüzden tecrit her yerde. Tecrit bir kartopu gibi büyüyerek ne yazık ki Türkiye’yi rehin alıyor. Kartopu büyüyor, çünkü ülkenin her bireyine tek tek yeni bir yaşam biçimi ve formu dayatıyor. İşte buna karşı yürüyen Özgürlük Yürüyüşçülerine buradan selam olsun.

“Hesap soracağız, helalleşmeyeceğiz”

Hatay’da, Adıyaman’da, Maraş’ta büyük yıkımın yarattığı acılara rağmen itirazlarını, isyanlarını ve seslerini yükselten herkese, tüm acılı depremzedelere bir kez de yalnız olmadıklarını söylüyoruz. Yaşananlar, bizlere bu acıları reva görenler, gördürmeye devam edenler unutulmayacak, unutturulmayacak. Mutlaka takipçisi olacağız. Hesap soracağız, helalleşmeyeceğiz. Bunun da ayrıca bilinmesini istiyoruz. Toplumsal talepleri, önerileri, itiraz ve isyanları en çok duyan parti olarak birlikte hesap soracağız, birlikte affetmeyeceğiz ve birlikte helalleşmeyeceğiz. Türkiye’de hangi koşullarda ve nasıl yerel seçimlere hazırlandığımızı, işte bu acı olayları da yaşananları da her açıklamamızda hatırlatarak başlıyoruz. Basın toplantımızın bir gündemi de yerel seçimler.

Geçen hafta toplanan Merkez Yürütme Kurulumuz sonrası aldığımız kararları da sizlerle paylaşmıştım. O gün de hatırlamıştım, bugün de hatırlatmak istiyorum. Parti olarak aldığımız tüm kararlarda, Türkiye’nin çok çeşitli yerlerinde yaptığımız çeşitli buluşmalar, halk buluşmaları ve toplantılardaki talepler, eleştiriler ve öneriler belirleyici oldu.

Merkezi Seçim Koordinasyonu çalışmalarımız netleştikçe aşama aşama sizlerle paylaşıyoruz, paylaşmaya da devam edeceğiz. Yeni bir aşamadayız bugün itibariyle. Gelinen aşamada ön seçim, eğilim yoklaması ve kent uzlaşısı kapsamında belirlenen seçim bölgelerini ve adaylarımızı açıklamaya devam ediyoruz. Kent uzlaşısı hem ön seçimi hem eğilim yoklamasını hem de çeşitli yan yana gelişleri kapsayan ve bizim 2024 31 Martı’na hazırlanırken hazırlıklarımızı sürdürdüğümüz bir çerçeve. Adaylarımız il il şöyle:

Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eşbaşkan adayları: Ayşe Serra Bucak Küçük – Doğan Hatun
Mardin Büyükşehir Belediye Eşbaşkan adayları: Devrim Demir – Ahmet Türk
Van Büyükşehir Belediye Eşbaşkan adayları: Neslihan Şedal – Abdullah Zeydan

Bursa Büyükşehir Belediye Eşbaşkan adayları: Kasım Yıldırım – Bilmez Erboğa
Antalya Büyükşehir Belediye Eşbaşkan adayları: Kemal Bülbül – Nesibe Bahadır
Eskişehir Büyükşehir Belediye Eşbaşkan adayları: Gamze Toprak – Suat Başaraner
Denizli Büyükşehir Belediye Eşbaşkan adayları: Cevahir Kayar – Hanifi Yıldırım
Sakarya Büyükşehir Belediye Eşbaşkan adayları: Engin Güleser – Emine Melis Tantan

Konya Büyükşehir Belediye Eşbaşkan adayları: Gülbahar Gündüz – Bülent Kılıç
Samsun Büyükşehir Belediye Eşbaşkan adayları: İnci Aydın – Hasan İlten
Ordu Büyükşehir Belediye Eşbaşkan adayları: Zeynep Toptaş Yılmaz – Necmettin Durmuş
Trabzon Büyükşehir Belediye Eşbaşkan adayları: Leyla Üzüm – Samedin Gündoğan
Kayseri Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı: Remziye Erener – İhsan Sarıyar

Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Eşbaşkan adayları: Fatma Şıkyürek – Ali Ardıç
Malatya Büyükşehir Belediye Eşbaşkan adayları: Sevim Şimşek Bayram – Abdulvahap Ekim
Ağrı Belediye Eşbaşkan adayları: Hazal Aras – Memet Akkuş
Batman Belediye Eşbaşkan adayları: Gülüstan Sönük – Mehdi Öztüzün
Bitlis Belediye Eşbaşkan adayları: Sümeye Kızıltepe – Enver Barin

Hakkari Belediye Eşbaşkan adayları: Viyan Tekce – Mehmet Sıddık Akış
Iğdır Belediye Eşbaşkan adayları: Nejla Kum – Mehmet Nuri Güneş
Kars Belediye Eşbaşkan adayları: Arzu Savaş Derman – Kenan Karahancı
Siirt Belediye Eşbaşkan adayları: Safiye Alağaş – Mehmet Kaysi
Bolu Belediye Eşbaşkan adayları: Birsen Baş – Veli Saçılık

Yalova Belediye Eşbaşkan adayları: Songül Hacıoğlu Dağ – Cengiz Topbaşlı
Çanakkale Belediye Eşbaşkan adayları: Canan Aytaç – Çetin Avcı
Sivas Belediye Eşbaşkan adayları: Semiha Şahin – Cemal Pir
Erzincan Belediye Eşbaşkan adayları: Elmast Tolmaç – Birhat Onuk
Uşak Belediye Eşbaşkan adayları: Azize Karadağ – Ahmet Ak

Artvin Belediye Eşbaşkan adayları: Fatma Biçer – Levent Serhan
Edirne Belediye Eşbaşkan adayları: Aylin Hacaloğlu – Mevlüt Aykoç
Giresun Belediye Eşbaşkan adayları: Feride Kızgit – Ümit Bozan
Kırıkkale Belediye Eşbaşkan adayları: Şehmiran Güneş – Razi Taşkın
Kırklareli Belediye Eşbaşkan adayları: Arzu Fırat – Adnan Aydın

Kırşehir Belediye Eşbaşkan adayları: Kadriye Turan – Cemil Akkaş
Yozgat Belediye Eşbaşkan adayları: Merve Eylül Bütün – Bager Aşkın
Zonguldak Belediye Eşbaşkan adayları: Çağla Özgençtürk – İbrahim Nebioğlu
Tokat Belediye Eşbaşkan adayları: Dilber Demir – Reşat Yıldız
Sinop Belediye Eşbaşkan adayları: Filiz Yalçın – Erol Aydemir

Rize Belediye Eşbaşkan adayları: Nurettin Aydın – Semanur Akar
Niğde Belediye Eşbaşkan adayları: Başak Caner Aktaş – Hacı Zırığ
Nevşehir Belediye Eşbaşkan adayları: Helin Elif Geyik – Erdem Eren Bektaş
Kütahya Belediye Eşbaşkan adayları: Sibel Temel – Hakan Etemoğlu
Kastamonu Belediye Eşbaşkan adayları: Hatice Uçar – Yakup Akyol

Gümüşhane Belediye Eşbaşkan adayları: Gülşen Işık – Abdulsamed Gültekin
Çankırı Belediye Eşbaşkan adayları: Azize Akoğlu – Veysel Yıldırım
Burdur Belediye Eşbaşkan adayları: Fatma Arslan – Tamer Kaş
Bayburt Belediye Eşbaşkan adayları: Tülay Kılınç – Recep Özmen
Bartın Belediye Eşbaşkan adayları: Leyla Danış – Kemal Eroğlu

Bilecik Belediye Eşbaşkan adayları: Züleyha Çengel – Ömer Ege
Karabük Belediye Eşbaşkan adayları: Emine Kaya – Adnan Aksu
Isparta Belediye Eşbaşkan adayları: Meral Karakuş – Nizam Aktepe
Afyonkarahisar Belediye Eşbaşkan adayları: Zehra Yalçın – Sezer Erikli
Amasya Belediye Eşbaşkan adayları: Güvercin Ünaldı – Reşit Güneç

Düzce Belediye Eşbaşkan adayları: Ayfer Fatma Çelik – Zabit Vurdu
Aksaray Belediye Eşbaşkan adayları: Hanife Gedik Başer – Azad Demirağ
Akdeniz Belediye Eşbaşkan adayları: Hoşyar Sarıyıldız – Nuriye Arslan
Cihanbeyli Belediye Eşbaşkan adayları: Eylül Yaylacı – Hasan Ateşci
Kulu Belediye Eşbaşkan adayları: Ayşe Özdemir – Bekir Karakurt

Vakit geldi, İstanbul diyorsunuz bekliyorsunuz. İstanbul’u açıklamadan önce parti olarak bazı açıklamalar yapmak istiyoruz. Tüm bu kararları halk oylamaları, ön seçim ve eğilim yoklamasıyla aldık dedik. Ama bizi bu sürece getiren bazı hatırlatmalar da yaptık. Yüzlerce halk buluşması dedik. Alanlardayız, meydanlardayız dedik. DEM Parti çatısı altında yan yana gelen demokrasi güçleriyle birlikte alıyoruz bu kararları dedik. Amacımız o güçleri çoğaltmak, bu sesleri ve yan yana gelişleri daha da büyütmek dedik en başından beri.

İstanbul’u açıklamadan önce size yine bir hatırlatma yapmak istiyorum. 4 Aralık’ta burada MYK’da çıkan eğilimi açıkladığımızda; yani Türkiye’nin her yerinde seçime kendi adaylarımızla girme eğilimini açıkladığımızda bunu Parti Meclisine götüreceğimizi açıklamıştık. PM’de bu öneriler değerlendildi, ardından bir yazılı açıklama yapıldı. DEM Parti olarak bu açıklamadan sonraki tartışmaları, analizleri, yorumları, değerlendirmeleri bizler de izliyoruz. Gelinen aşamada bu açıklamadan bazı hatırlatmalar yapma ihtiyacı hissettik. O gün vereceğimiz kararlar ve kuracağımız stratejik denklemlerle bütün Türkiye halklarımıza kazandıracağız dedik.

Parti Meclisi toplantısından sonra, yerel seçimlere ilişkin stratejimizin ve bu kapsamda neler yapacağımızın maddelendirildiği bir metin paylaşıldı kamuoyuyla. Metni hatırlamayanlar için tekrar ben metinden bazı hatırlatmalar yapmak istiyorum geldiğimiz aşamanın daha net ve anlaşılır olması için.

“Her bağımsız siyasi partinin yapacağı gibi yerel yönetim seçimlerinde kendi adaylarımız ve listelerimizle kent yönetimlerinde yer alma eğilimimiz, Parti Meclisi toplantımızda yapılan tartışmalarla daha fazla güçlenmiştir. Parti Meclisimiz partimizin tüm kurullarıyla kapsayıcı, katılımcı, şeffaf ve demokratik aday olma süreçlerini yerel seçimlerin hazırlık çalışmalarının önemli bir aşaması olduğunu vurgulamış ve sürecin bir demokrasi şölenine dönüşmesinin önemine vurgu yapmıştır. (Aynen bunu uygulamaya çalıştık.) Ayrıca PM’de ortaya çıkan irade önümüzdeki seçimlerde sadece bir başarıyı değil büyük bir zaferi getirecektir. Biz kazanınca bu ülkenin emekçileri, ezilenleri, dışlananları, yok sayılanları kazanacak, kentler kazanacak.”

Yine metinde kadın özgürlükçü, halkçı, demokratik yerel yerel yönetimler anlayışımızın özellikle altı çizilmiş oldu. Çok önem verdiğimiz bir başka açıklamayı hatırlatmak istiyorum. İdeolojik, politik, siyasi duruşumuz ve dilimizle ne statükocu ne de restorasyoncu çizgiye benziyoruz.

Yol temel stratejik hattımızdır

Demokrasi, barış, özgürlük ve adalet değerlerini üretecek 3. Yol stratejisi temel hattımızdır. DEM Parti kendisini mücadele ve müzakere partisi olarak görmektedir. Bu yol sadece seçimde kazanım elde etme yolu değildir; bu yol aynı zamanda Kürt sorununun demokratik çözümünün yoludur. Bu yol kayyım gasplarına karşı halk iradesine sahip çıkma, yolsuzluk ve çürümüşlüğe karış halkın aşına, yaşamına ve özgürlüğüne sahip çıkma yoludur. Bunu bugün neden hatırlatma ihtiyacı hissettik? Çünkü tartışmalar bazen dünden, olanlardan, bugüne kadar kat edilen yollardan bağımsız ele alınabiliyor. Küçük bir katkımız olsun istedik böyle bir hatırlatmayla.

İstanbul Büyükşehir Belediye Eş Başkan Adaylarımız Meral Danış Beştaş ve Murat Çepni. Kendilerine başarılar diliyoruz. Diğer tüm belediye eş başkan adaylarımıza, il ve ilçe örgütlerimize, bizimle yol büyüyen yürümeye devam eden herkese teşekkürler. İstanbul’a DEM geliyor, artık tam zamanıdır diyoruz.

DEM Partililer, halklar demokrasi ve özgürlükler için birlikte yan yana, el ele ve omuz omuza mücadele ediyor. Sorumluluğumuzun farkındayız. Çabamız buna layık olmak içindir. Sürecin başından bu yana kararlı ve ısrarlı bir biçimde, hiçbir gelgit yaşamadan bu ülke yurttaşlarının yani hepimizin kazanacağı tüm seçenekler değerlendirildi. İddialıyız; DEM gelir, devran döner diyoruz. Kaybettirmek ya da kazandırmak için değil kazanmak için iddialıyız. Kaybettirmek ya da kazandırmak seçeneklerine sıkıştırılamayacak kadar tecrübeli ve güçlü bir siyasal hareketiz. Dün de öyleydik, bugün de öyleyiz. Kararlarımızı kimilerine rest ya da kimilerine jest olsun diye almıyoruz.

Dolayısıyla kimseye rest çekmiyor, kimseye de jest yapmıyoruz. Her şey oldukça açık ve son derece ilkeli ve şeffaf bir biçimde ortaya konuyor. Mücadele ve müzakere partisi olduğumuz gerçeğini hatırlatıyoruz. Siyaset halklar için eşitlik, adalet, özgürlük, refah ve daha iyi koşulların oluşması amacıyla yapılır. Diğer partiler kendilerine daha iyi hissetsin diye ya da daha kötü hissetsin diye değil. Bizim amacımız bu değil. Biz algı operasyonları ile yönlendirilebilecek bir parti değiliz. Gözü kulağı, gönlü bizimle olanlarla olmayanları ayırt edecek kadar büyük bir deneyimden ve ağır bedellerden süzülüp gelen bir hareketiz. Bunları ayırt edecek gücümüzün olduğunun bilinmesini isterim.”

Paylaşın